Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

SEÇİM ÜZERİNE YORUM


Misafir demirefe

Önerilen İletiler

Dünyada üç klasik hareketli merkez vardır. Bunlar Orta Doğu, Kafkasya ve Balkanlardır. Türkiye üçünün tam ortasındadır.

 

Üçünde de ayrışmalar, çatışmalar, kan, gerilim, çatışma gırla giderken ortalarında huzur adası gibi duran Türkiye'yi acaba huzur mu sıktı?

 

Türkiye'de artık böyle gitmemesi, değişmesi gereken ne, bunu kim istiyor? Böyle gitmesi kime zarar veriyor, hangi amaçlarına engel oluyor?

 

Soruların yanıtları gelecekten üzerimize doğru giderek yaklaşıyor. Sorular çok uzun süre yanıtsız kalmayacaklar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben de o kasetlerin siyasi mücadele aracı olarak kullanılmasının insanlık dışı olduğunu söyledim.Meydanlarda bunun suçlusu olarak bir partiyi ima etmek de bu olayı kaşımak, meydanlara taşımaktır,bu anlayış da tasvip edilmeyecek bir .

.

.

.

 

Muhabbetle...

Belliki basbakanin konusmalarini takip etmemissiniz,ben basbakanin konusmalarina ait bir arsive sahip olmadigim icin onun nerede bu ahlak disi konusmalari yaptigini size belgeleyebileyim.Surasi bir gercek ki basbakan hemen her mitingte bu kaset olaylarini dile getirmis ve kendisini izleyenlerde gerek MHP'yi gerekse CHP'yi yuhalamislardir.Bunlar cok eski olaylar degil daha tazeligini koruyan olaylardir.Yine ayni sekilde basbakan alisilmis oldugu gibi gittigi her yandas kanalda bu kaset olaylarini dile getirmis ve gerek MHP'yi gerek CHP'yi ahlaka aykiri tarzda dislamistir.Aslinda Erdogan kendisine rakip olarak gördügü herkese karsi ayni ahlak disi uslüplarla saldirmak gibi bir yapiya sahiptir.Onun tarihe gecmis laflarindan birisi örnegin:Artislik yapma lan veya ananida al git gibi bir basbakana yakismayan sözleri biz cok duyuyoruz onun agzindan.Kilicdaroglu'nun agzindan basbakanla ilgili bir kelimenin hirsla cikarken susarak kelimeyi tamamlamamis olmasida bence yanlis fakat yine de basbakanin yaninda zemzemle yikanmis gibi bir durumu vardir bence.Ayrica,Kilicdaroglu'na yönelik olarak sarfettigi ve bir basbakana yakismayan kelimeleri tüm Türkiye ekranlardan duydu ayni ahlak disi sözleri sayin Bahceli icinde söyledi,bunlari inkar edemeyiz.

 

Bir basbakanin,henüz fol yok yumurta yokken,bir davada taraf olmasi onun o dava ile yakindan ilgili oldugunu kanitlar.Yani Ergenekon basbakandan bagimsiz degildir bu böyle biline,aynen Deniz Feneri olayi gibi.Bakin hala Deniz Feneri yolsuzlugu hakkinda dava acilmamistir.Milyonlar yandas medyaya ve AKP'ye aktilmistir.O yandas medyaki secim calismalarinda AKP'nin kollari gibi görev yaptilar.Demek ki beyin yikamak icin medya imparatorlugnun kurulmasi gerekiyormus ve o da Erdgoan tarafindan kurulmustur,secim sonuclarini böyle degerlendirmekte fayda vardir.

 

Avukat demissiniz,hayir unutmadim ama sizin sanirim bilerek gözardi ettiginiz birsey var.Insanlar suclu veya sucsuzda olsalar onlarin avukatlari muhakkak vardir.Olmalidirda insanlik böyle gerektirir.Sucsuz insanlari toplama kamplarina doldurup,özgürlüklerini ellerinden aliyorsunuz elinizde adam gibi bir belge ve delil yok,yandas medya ile bunlari kamuoyuna yalan yanlis anlatip onlarin kariyerleri onurlari ile oynatiyorsunuz bu yetmiyor birde o hukuksuzluga savciyim diyorsunuz,e müsaade edinde o kadar masum insan icin bir de avukat olsun.Bende avukatim Ergenekon davasinda.Suclari ispat edilene kadarda avukatlari olmaya devam edecegim,insan haklari böyle emrediyor.Dünyada hicbir basbakan göremezsiniz bir hukuk disiliga veya bir hukuk sürecine direk müdahalede bulunarak hukuksuzluga savci olan.Bu ancak Türkiye gibi egitim düzeyi düsük ülkelerde yasanabilir de demiyorum cünkü baska bir örnegi yoktur bunun Türkiye disinda.

 

Ben yine sözümün arkasindayim ve diyorum ki bu medya var oldugu sürece Erdogan ben Türkiye'yi bölecegim diye konussaydi yine secilecekti cünkü beyin yikama calismalari 9 yildir devam etmektedir.Medyani yüzde 70'ine sahip olan bir iktidarin secilememesi zaten mantik disidir.Tabii ki simdi secilenler kaybedenler icin kuyruk acisi ile konusuyorlar diyecekler ama bunlar gercekleri degistirmez.Gercekler,ülkede bir hegemon parti yönetiminin oldugudur.Hegemonik parti sisteminde diger mualif partiler vardir ama bunlar gercek anlamda muhalafet edemezler,secmenler tarafindan da tercih edilmezler.Secimler hep hegemonik partinin zaferiyle sonuclanir.Bu konuyu fazla uzatip konu disina cikmak istemiyorum.

 

Benim oyumu sormussunuz,oy verdim veya vermedim bu benim demokratik hakkimdir bu konuda yeteri kadar medeni cesarete ve de görüse sahibim ama oyumu verip vermedigimi sadece ben bilmeliyim.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Propaganda mitingleri sırasında başbakan bir eylemci hakkında "kız mı kadın mı bilemiyorum" demiş ve mitinge katılan insanlar bu söylemi destekler tezahürat yapmışlardır. Kılıçdaroğlu hakkında "sen Alevisin" demesi üzerine kalabalıktan yuhalama sesleri yükselmiş ve başbakan bu yuhalamaları gülerek memnuniyetle karşılamış, insanların etnik veya inanç kökenlerininden dolayı kınanamayacağı gibi bir belirtmede bulunma gereği duymamıştır.

 

Bunlar cinsiyet, inanç, köken ayrımcılıklarıdır. Birisine "adam mı oğlan mı bilemiyorum" deseniz, "sen Şafiisin" deseniz de bu söylemler beğenilse, siz de insanlar arasında bu tür ayrımlar yapılmasının yanlış olduğunu belirtmek yerine memnuniyet belirtirseniz ortada bir anormal durum var demektir.

 

Bir de polis müdahalesinde hayatını kaybeden bir insana "öldü" deyip başsağlığı dilediğini belirtmekten özellikle kaçındığını vurgulamak tehlikeli bir tutuma kapı açar. Olay yerinde infaz etme gibi bir yetkinin polise verilmesi şeklinde bir faşizanlığı meşrulaştırır.

 

Bunlar çok tehlikeli ipuçları ve seçim propagandalarından belleklerde kalanlar. Artı; unutulmaması gereken, gelecekte neler olacağının ipuçları...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir basbakanin,henüz fol yok yumurta yokken,bir davada taraf olmasi onun o dava ile yakindan ilgili oldugunu kanitlar.Yani Ergenekon basbakandan bagimsiz degildir bu böyle biline,aynen Deniz Feneri olayi gibi.

 

Başbakan ın NATO dan bahsedip, 15 gün sonra çark etmesini biliyordum ama bugün paylaşılan bir videoda TBMM de bu ülkenin tek bir dili vardır, tek bir millet vardır derken 16 gün sonra yine ben tek bir dil, tek bir din diye bir şey söylemedim dediği belgeleniyor. Bu kadar kısa süre içerisinde bu kadar keskin dönüşler hayra alamet değil.

Şu savcı ve avukat meselesi bilmeyerek demeyeceğim, bilerek fakat affedile karşıdakileri aptal yerine koyarak çarpıtılıyor. Hiç bir yaptırım yetkisi olmayan muhalefet liderinin avukatlığı ile icranın başı olan başbakanın savcı olmasının aynı kefeye konmaya çalışılması birilerine normal gelebilir ama bize böyle bir şey yutturulmaya kalkılırsa bu karşıdakini aptal sanmaktan başka bir şey değildir. Biz bunun kesinlikle aynı olamayacağını savunuyoruz, aynı diyenler varsa kusura bakmasın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başbakan ın NATO dan bahsedip, 15 gün sonra çark etmesini biliyordum ama bugün paylaşılan bir videoda TBMM de bu ülkenin tek bir dili vardır, tek bir millet vardır derken 16 gün sonra yine ben tek bir dil, tek bir din diye bir şey söylemedim dediği belgeleniyor. Bu kadar kısa süre içerisinde bu kadar keskin dönüşler hayra alamet değil.

Şu savcı ve avukat meselesi bilmeyerek demeyeceğim, bilerek fakat affedile karşıdakileri aptal yerine koyarak çarpıtılıyor. Hiç bir yaptırım yetkisi olmayan muhalefet liderinin avukatlığı ile icranın başı olan başbakanın savcı olmasının aynı kefeye konmaya çalışılması birilerine normal gelebilir ama bize böyle bir şey yutturulmaya kalkılırsa bu karşıdakini aptal sanmaktan başka bir şey değildir. Biz bunun kesinlikle aynı olamayacağını savunuyoruz, aynı diyenler varsa kusura bakmasın...

Benim görüsüm ne birileri avukatlik yapsin ne de savcilik. Ikisininkide ayni kefeye konulup konulmayacagi hicte o kadar önemli degil. Ben niyete bakarim. Basbakan savcilik yaparak CHP'de avukatlik yaparak niyetlerini göstermislerdir. Her ikisinin yaptigida yanlsitir. Bu yanlisi söyle veya böyle aciklamalarla göz ardi edemeyiz.

 

Birakalim avukatligida, savciligida. Ülkede hakimler, savcilar yeteri kadar var. Adaletin islemesini istiyorsak kimse avukatliga veya savciliga soyunmamali, hele hele saibeli insanlari milletvekili adayi yaparak meclise götörmemeli.

 

Türkiye'de insanlar cok rahat kutuplasabiliyor, birbirlerini kolayca acimasizca suclayabiliyorlar. Durum bundan ibaterken daha hala yok benim avukatligim senin savciligin kadar agirlikta degildir, ben avukatlik yaparimda sen savcilik yapamazsin gibi anlasilacak yorumlardan, görüslerden kacinmaliyiz.

 

Ülke selamatini düsünüyorsak eski aliskanliklarimizdan vaz gecmeliyiz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Halkın tercihine çok fazla yükleniyoruz ama, halk denediği seçeneği sonuna kadar deneme konusunda kararlı olmuştur. Konuya bir de bu yönden bakmak gerek. Yoksa bu kadar çelişki ve çark etmelerin insan mantığından kaçması diye bir olay çok fazla abes olur, bunu ancak büyülenme, efsunlanma ile açıklamak mümkün olabilir. Böyle bir şey de akla aykırı olduğuna göre, seçeneğin sonuna kadar denenmesi fikri mantıklı açıklama olarak gözüküyor.

 

Olaya halkın özgüveni olarak bakmak da olumlu bir bakış olabilir. Yani bu halk ben ne zaman istersem tokadı tersten de düzden de çakarım şeklinde bir özgüvene sahipse ve sonuna kadar denemedim diye bir ukdenin içinde kalmaması için oyları yağdırdıysa, buna da saygı duyulur. Umarım bu özgüvendir ve sağlam bir öz güce dayanıyordur. Eğer bu böyle değilse bu halkın işi zor olabilir. Ama bu halkın böyle bir özgüvene sahip olduğunu varsaymak için tarihsel çok done var elimizde. Bu tarihsel doneler çoktan tarih oldu diye bir umutsuzluğa sahipsek şunu düşünelim: Bu halkın kültürünün ürettiği güzel bir söz vardır: Asıl azmaz, bal kokmaz diye. Sıradan bir laf gibi görünür ama halk bilgeliğinin yalın örneğidir.

 

Bunun sadece genetikle ilgisi yok. Yani uç örneklersek, bir Eskimo ile bir Pigmenin farklı genetik yapısı gibi diyeyim. Bunun dışında toplumsal bellek ve kültür anlayışının da kendine has, biyolojik olmayan bir genetiği vardır. Böyle bir genetik olmasa insanlık kültürü oluşmaz, evrimleşmez ve gelişmezdi.

 

Tabii bu özgüven var diye inansak da, bu özgüven de emperyalizm tarafından kullanılıp tuzağa düşürülmez diye bir şey yok. Tıpkı savaşta geri çekilme manevrası yapan bir ordunun karşı orduyu merkeze çekip kuşatması gibi. Böyle bir riskin olmadığı elbette söylenemez.

 

Her durumda toplum bir değişimden geçecek ve bunun risklerini görecek gibi görünüyor. Nedensellik akışı olacağına akacak. Akacak kan damarda da, taşacak su yatağında da durmaz. Doğa işler.

 

Hatta kumar oynamak da akılcı olmasa bile adrenalinli bir iştir. İnsan bazen adrenalin ister. Babası tarafından sürekli dövülen, huzurlu bir aile yaşantısı olmayan çocuk da evden kaçar ama, rahatı yerinde olan, rahatından başka sıkıntısı olmayan çocuk da evden kaçabiliyor! Örneği gerçeğe birebir uygulayıp yanılgıya düşmeyin, babayı otoriter devlet, çocuğu halk olarak filan algılamayın. Bu sadece, insan türünün her zaman macera arayışı ve risk alma davranışı gösterebileceğine bir örnek.

 

Bilmiyorum, halkın dünyadan haberi olmadığını, emperyalizmin planlarını ruhunun bile duymadığını varsaymak şeklinde bir karamsarlık haklı olabilir mi?

 

Ama karar verildi yani, bunu zaman gösterecek ve bekleyip göreceğiz. Süreç olgunlaştı, sonuçları almaya başlamak için çok fazla da zaman kaldığını sanmıyorum. Ancak çok hızlı sonuçlar da beklenmemeli. Burada tehlikeli olan, sürecin uyutucu olması, bugünden yarına hemen sonuç verecek olmaması. ABD nin öyle çok acelesi olmadığını, Basra petrolünün ihtiyacı karşılamaya devam ettiğini çok kez belirttim. Geleceğin stratejik ağırlığının Basra körfezinden Hazar’a kayması ne kadar yakın, ne kadar uzak bir gelecek, bunu ne kadar kestirebiliriz onu da bilmiyorum. Ancak bu iş meyvelerini verdiği zaman sorumluları ortada olmayacak ki yakalarına yapışılsın, bundan eminim.

 

Umarım halkın özgüveni haklıdır, öz güce dayanıyordur, kırılmayacaktır. Daha da önemlisi, verdiği kararın gerçekten böyle bir özgüce dayalı özgüven kaynaklı olduğunu umut etmek boş bir umut değildir. Göreceğiz, görülecek, süreç ilerliyor. Nedensel düşünenler için süreç kaçınılmazdır, hiçbir şey olduğu gibi kalamaz, en emin olduğum konu bu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Y-Yılmaz demiş ki;

 

Sayın gugukçuk, hangi taahhüt, 2023 te yapacaklarını söyledikleri ikinci boğaz mı? benim bildiğim hiç bir taahhüt yok, sadece aynı yoldan geçmişiz, aynı sudan içmişiz... Kim aynı yoldan geçti, biz mi, özel uçaklarla dost düğünleri bizim için hayal ötesi bir şey. Aynı sudan da içmemiz mümkün değil, birileri özel uçaklarla zemzem suyu getirtirken biz elhamdülillah damacana suyu içiyoruz. Bunlar işin ironik tarafları...

 

Seçim taahhütlerine yazdıklarını takip eden ve hesap soran bir chp diyecektim ki umudumu kırdınız. :)

Biraz bende ironik takıldım hani.Biraz neşe gelsin dedim foruma siz mazur görün.

Belki CHP yazdıklarımı okur da (!) ne diyor bu adam der ise,belki birşeyleri değiştirirler dedim.Hiç sanmıyorum ama olsun işte umut meselesi

Sevgilerimle,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu avukatlık savcılık meselesini çok konuştuk. Kesinlikle ikisi bir tutulamaz. Avukatlık bir serbest meslektir, azılı bir suçlunun da, tümüyle masum bir kişinin de avukatlığı (en uç noktalarda örnekliyorum) üstlenilebilir.

 

Savcılık ise tamamen farklı, kıyas kabul etmez. Her şeyden önce bir kamu görevidir ve amacı suçsuz bile olsa nasılsa eline düşen birine en ağır cezayı vermek olamaz. Her şeyden önce suça inanması, suça sağlam kanıtlar olduğunu görmesi ve bunları şüphe götürmeyen sağlam dayanaklarla açıklaması gerekir.

 

Avukat ne kadar azılı bir suçluyu savunuyor ve savunduğu kişiyi kurtarmayı, katil bile olsa beraatini amaçlıyor olabilse de, savcıyı asla bu şekilde ele alamayız. Suçlamanın yersiz olduğunu anladığı anda iddiasını düşürebilir ve beraat isteyebilir. Nasılsa elime düşmüş biri, varsın masum da olsa en ağır cezayı isteyeyim diye bir düşüncesi olamaz.

 

Olamaz yani, avukatla savcıyı eşit iki karşı taraf olarak asla düşünemeyiz. Herkes herkesin avukatı rahatça olabilir, savunmasının aslı astarı yoksa, deliller sağlamsa isterse kendini yırtsın, beraat sağlayamaz. Ama savcı öyle mi, masum olduğu ortaya çıkan bir zanlıyı, suçlamaların aslı astarı olmadığının ortaya çıktığını gördüğünde bile "nasılsa elime düşmüş, ezeyim gitsin" diye düşünmesi hiç bir insanlığa sığamaz.

 

Serbest savcı var mı, mahkemeye verilen bir kişiyi masum veya suçlu olduğuna bakmaksızın en ağır cezayı almasına çalışması için tutulan, avukat gibi büro açıp parayla tutulan savcı var mı, bir düşünün... Olamaz yani. Bunun için de avukat tutulur. Bunun için asla savcı tutulmaz yani... Avukat illa savunma avukatı olmaz, ceza avukatlığı da vardır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Seçim taahhütleri

Böyle bir şey gerçekten de yok! Sayın yılmaz haklı. Ortada tek somut vaat var, anayasanın değiştirileceği. Bu da hiç bir somut veriye dayanmayan, sadece taşeronun çırağının yamağı tarafından şöyle bir gösterilip çekilip nabız yoklanan ve sahiplenilmeyen bir taslak şeklinde. Ardından herkesten milliyetçi söylemler, aynı bağ dağ türküleri, "bak kafam atarsa idamı geri getiririm haaa!" söylem çalması ile malı götürmeler. Bu uyutmalar tabii ki afyon, aslına, varoluş amacına dönecek.

 

Ama kuşku olmasın, AKP nin var olma nedeni budur. Ne olduğu belirsiz bir anayasa yapmak. Sırf bunun için "kurban olunan allah verdikçe veriyor"!!! Allahın!?! tek amacı sıfırdan yeni anayasa yapılması!!! :lol: Alabildiğine cömertleşmesinin, yürü ya kulum kim tutar seni diye sırt sıvazlamasının tek hikmeti bu! :)

 

Söylediğim gibi, radikal dinciliğin ruhuna el fatiha. Şimdi moda din istismarı.

 

"Evvel yoğ idi işbu rivayet yeni çıktı." Ziya Paşa.

 

Bu bir dönüşüm, bu kesin, olumlu yönü yok değil, radikalliğin yok oluşu, ama bu aynı zamanda bir yozlaşma, bu da kesin. Bu yozlaşmanın sonuçları gecikmeyecek.

 

Yoksa, yok turizmde lider olacakmışız, nükleer santrallerle mi turizm canlanacak? Ayrıca turizme dayalı ekonomi dünyada övülen bir ekonomi biçimi değil. Yok beş tarım ülkesinden biri olacakmışız, mercimeği buğdayı, angusu bile ithal ederek mi? Bunlar vaat değil, ancak masal olabilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Seçimle ilgili bir yorumum da, katılım biraz yükselmiş olsa bile hâla %15 gibi bir küskün, siyasete ilgisiz kesim olması. Bu, %5 ini atsak bile barajı geçecek bir oran.

 

Düzene alternatif yeni bir partinin hayat bulabilmesi için, 1. Küskün oyları 2. Tepki oylarını çekmesi gerekiyor.

 

Belli başlı düzen partileri dışında alternatif hiç bir partinin hayat bulamamasının bir çok nedeni olabilir ama asıl:

 

Karşıtlığın çok artması ve inadına oyları bir yerde toplama, karşı tarafın oy oranını yakalamaktan başka bir şey düşünülmemesi. Yani Kılıçdaroğlu'nun referandumda yaptığı "toplum karpuz gibi ikiye bölündü" belirlemesinin doğru oluşu.

 

Küskün oyları sertlik ve kutuplaşmadan dolayı siyasete soğuk bakmayı sürdürdü, tepki oyları da bu şekilde karşılıklı tepkiye dönüştü. Bu yüzden yeni bir düzen alternatifi söylemi olan partinin almayı umacağı küskün ve tepki oyları gelemedi. Oylar klasik biçimde muhafazakar milliyetçi - sol şeklinde kutuplaştı. Benim açıklamam böyle...

 

Ha, tabii muhafazakar da sahte, milliyetçi de... Tamamen imaj, tamamen uyutma, tamamen aldatmaca... Sol yine sol olmakta samimi aslında. Olmasa tuzağa düşmez, "emziği onlar verip çekti, ben çekmeyeceğim" diye safça ortaya atılmazdı. Bu manevra ile sanırsın Habur'u CHP yaptı, aynı bağ aynı dağ türküsünü elin eşeğini türkü çağırarak arayan söyler oldu!

 

Bu taktik berikilerin zekası eseri ise değil. Taşeronların zekası olmaz, emredileni yaparlar... Zeka mühendise, para ise mütahide ait...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Seçimle ilgili duyduğum en absürd yorum, bir televizyon programcısına ait: Neymiş Erdoğan "şunu şöyle yapacağım" diye açıkça, harbiden dediği için, örneğin "Akkuyu'ya nükleeri koyacağım" deyip harbiden postasını koyduğu için halk bundan hoşlanıyormuş, Mersin bile nükleere rağmen oy vermiş!

 

Ha yani "ananı da alıp gideceğim" dese millet yine harbi konuştu diye oy verecek! Ne günlere kaldık yahu... Heeey akıl, hey...

 

Bu doğruysa, millet bunun için oy verdiyse bir ayrı kepazelik, doğru değilse de e niye verdi yani hakkaten, o da ayrı bir muamma! Başka da ne açıklama getirsin adamcağız yahu? Aklına o gelmiştir, öyle açıklayabilmiştir ancak!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasi insan haklarina uyulmayi öngörür.Hem insan haklarini savunmak hem de insanlarin haklarini gaspetmek demokraside yoktur,bu iki tarafli oynamaktir.Insanlar toplama kamplarina doldurulmus,bunlarin henüz sabitlesmis ve de ispat edilmis herhangi bir suclari da yok.Hukuk ayaklar altina aliniyor,TSK'nin tarihi düsmanlari bu hukuksuzluklar nedeniyle bayram ediyorlar.Teröristin sucu sabit oldugu halde onun insan haklarini arastirirken beri tarafta hicbir suc ispati yapilmamis insanlarin insan haklari ayaklar altina aliniyor cünkü hem TSK'nin hem de Türk ulusunun yüce menfaatlerini savunanlarin tarihi düsmanlari sahnededir,gün onlarin günüdür.

 

Ergenekon savcisi Zekeriya Öz'ün sicili incelendiginde asil Silivri'de yatmasi gereken birisi oldugu anlasilir.Simdi bu konuya girmiyorum.Sayin Demirefe belki de bir ironi yaparak savci, kisinin masum oldugunu anlarsa dava düser diye yazmis,normali bu olmalidir fakat Ergenekon saniklari icin bu töre gecerli degildir.Onlar sucsuzda olsalar degilmi ki basbakan Erdogana ve cemaatlere karsidirlar icerde kalmaya devam etmelidirler.Erdogan ve cemaatleri anlamakta zorlanmam ama onlarin icerde yatmasina kina yakanlarin, insan haklari ve demokrasi yaklasimlari tamamen sahtedir.Akil karistirmak ve yargisiz infazda bulunup sonra da nasil olsa yargi kararini verecek o zaman savciyada avukatada gerek yoktur diyerek insanlarin suclari sabit olmadigi halde özgürlüklerinin ellerinden alinmasini savunmak görevini üstlenmislerdir.

 

9 yillik AKP yönetiminin tek basardigi sey;Milleti,medyayi bölmüs olmalaridir.Bunun disinda vicdan sahibi hic kimse AKP sunu cok iyi yapti diyemez.63 milyar dolar cari acikla Cumhuriyet tarihinin en yüksek cari acigini bu iktidar yaratti.Ithalata dayali bir ekonomi ile Türkiye'yi ayakta tuttuklarini sanarken aslinda Türkiye,ayaklarina tahta bacak takilip o bacaklar üzerinde herkese yukaridan bakarak yürüyen bir canbaz gibidir.Yani kendi ayaklari üzerinde degildir Türkiye.Ama bunu yiyenler yiyor aynen yüzde 50 gibi.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Düzene alternatif yeni bir partinin hayat bulabilmesi için, 1. Küskün oyları 2. Tepki oylarını çekmesi gerekiyor.

 

Ne oldu sayin demirefe, düzene alternatif parti HEPAR degilmiydi? Ne oldu Pamukogluna, hani iktidara geliyordu? Secimlerden önce tv tv gezip 100 ün üzerinde vekil meclise götüreceklerini iddia ediyordu ve hatta diger ufak partileri begenmeyip ortaklik yerine bize gelsinler diyordu.

 

Pamukoglu siyasi sahnede siyasetci olmadigini halka göstermistir. Siyaseti ordu zanendip emir vererek yapacagini zannetti ama halk dersinide güzelce verdi.

 

En az 100 vekil HEPAR'dan meclise gidecekmis. Hala secim sonuclarini takip ediyorum ama HEPAR'in birakin 100 milletvekilini secimlerde neredeyse bir hic olarak tarihe gectigi icin adi dahi gecmiyor yorumlarda, haberlerde.

 

Pamukoglu kim siyaset yapmak kim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Umarım halkın özgüveni haklıdır, öz güce dayanıyordur, kırılmayacaktır. Daha da önemlisi, verdiği kararın gerçekten böyle bir özgüce dayalı özgüven kaynaklı olduğunu umut etmek boş bir umut değildir. Göreceğiz, görülecek, süreç ilerliyor. Nedensel düşünenler için süreç kaçınılmazdır, hiçbir şey olduğu gibi kalamaz, en emin olduğum konu bu...

[/font]

 

Sayın demirefe, sizin ve bizim özgüvenimiz olmadığı için mi böyle davranıyoruz, halkın çoğunluğu gibi düşünmüyoruz. Makarna, bulgur, yazın kömür, kışın buzdolabı alan halkın mı özgüveni var ve bu bilinçle oy kullanıyor? Çok iyimsersiniz demeyeceğim çünkü öyle görmeyi arzu ediyorsunuz ama buna siz de kesinlikle inanmıyorsunuz. Bir teselli ver, bol bol dinlemek gerek sanırım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Pamukoglu kim siyaset yapmak kim.

 

Eğer %10 barajı olmasa, HEPAR belkide %10 u aşardı. Dünkü gazetede bazı yerlerde bu partilere sıfır oy çıkmış, eşleri bile onlara oy vermemiş. Aklın yolu birdi ama egolar gözleri kör etti, Allah akıl vermiş, fikir vermiş insanlar kullansın diye ama gel gör ki bile bile, veya planlı olarak bu partiler kendileri seçime girdiler. Sayın dominik, şaibeli dedikleriniz yargının henüz karar vermediği kişiler. Tamam şaibeli olan girmesin, tertemiz bir meclis olsun ama bu herkes için geçerli olsun, ayrımcılık yapılmasın. Herkesekon, balyoz vs. ile pkk uzantıları, trilyon götürmekten şaibesi olanlar da girmesin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu avukatlık savcılık meselesini çok konuştuk. Kesinlikle ikisi bir tutulamaz.

 

Aynı genel siyasetteki gibi burada da aynı tuzağa düşüyoruz, burada tartışılması gereken avukatlarla, savcıların görevi değil, bu göreve soyunanların icra kabiliyetleri. Ben dışarıdan düdük öttürmüşüm hoop, ofsayt var! Beni kimse kale alır mı? Peki hakem öttürürse ne olur, gol geçersiz olur, her şey değişir. Burada maçı yöneten kişi malum şahıs, dışarıdan düdük öttüren de Sayın Baykal. İkisini aynı kefeye koymak abesle iştigaldir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mahkeme süreci devam eden bir dava da bir parti liderinin çıkıp davanın avukatıyım demesi, bir başka liderin de- aynı zamanda başbakan- ben de savcısıyım demesiyle davanın tarafları olduklarını alenen beyan etmeleri olayının hukuki açıdan değerlendirilmesinde avukatıyım diyenin hukuğun içinde çok normal bir tavır olarak görülmesi, savcısıyım diyenin de hukuk dışı, hukuğu çiğniyor olarak değerlendirilmesi evrensel hukuğu oluşturan maddelerden tartışmasız 1. madde olduğunu bilmeyen yoktur, bunu sağır sultan dahi duymuş, kör vezir dahi görmüştür, tartışmasız bu böyledir.

 

Hitabet gücüyle alakalı olarak da Başbakan söylediğini okuduğu camı ceketinin cebinde her yere götürmüş, gittiği illerde o ile ait bir şairden dize, şiiri, konuyla alakalı istatistiki bilgileri verirken gözünü camdan ayırmadan hitap ettiği topluluğa hiç bakmadan, bulunduğu platformun yerinden sabit bir yere ayrılmadan, ses tonu kısık, çoşkunluğu olmayan, halka hitap ederken halka vurgu yapmadan konuşmalar yapmıştır ki bu hitap gücü açısından dinleyenleri etkilemeyen,hatta sıkan, güven vermeyen konuşmalar niteliğinde olduğu için halk başbakana bir türlü ısınamamış, başbakanı anlamamış,başbakanın hitabetini beğenmemiştir, bu konunun özü de tartışmasız böyledir...

 

 

Halk AKP'ye bir daha derken ülkedeki bütün olumsuzluklara da bir daha, devamını bekliyoruz dememiştir herhalde, halk niçin güvenip de CHP'yi ya da MHP'yi iktidar yapacak kadar AKP'den uzaklaşmadı, MHP keskin,ayrıştırıcı milliyetçiliğinden, etkili bir siyasetçi olmayan Devlet Bahçeli'den ve iktidar ortağı olduğu dönemdeki yaptığı kötü siyasetten, muhalefette kaldığı dönemde de CHP'yle aynı çizgiye yaklaşmış olmasından dolayı ve daha birçok sebepten güven vermeyen, ülkeyi daha iyi yönetebileceği fikrini baskın olarak uyandırmayan bir parti görünümünde olması; CHP'nin ne yapmaya çalıştığının tam anlaşılamaması, Kılıçdaroğlu'nun lider olarak duruşundaki zayıf görüntüsü ve CHP'nin sağ seçmendeki bilindik algısı bütün yanlışlarına rağmen seçmenin büyük kısmını yine tekrarlayayım AKP'ye yöneltmiştir.

 

Örnek bir konu yargıyı ele geçirdiler diye AKP'ye yöneltilen eleştirilerde daha önce yargı bir başkasının elinde olduğundan dolayı konuyla alakalı halkta gözlemlediğim zaten bağımsız değildi, olacaksa bizim yargımız olsun,ilerde belki düzelir mantığıyla konuya yaklaştığını, bu bakışı her konuda da kullandığını, konuyla alakalı yargı bağımsızlığı elden gidiyor diyenlere de evet yargı el değiştiriyor, buna karşı gelenlerin eleştirilerinin hiçbir değeri olmadığı, kendi ellerindeyken sesleri çıkmıyordu, şimdi hukuktan bahsediyorlar düşüncesiyle olaya yaklaştıklarını şahsen gözlemledim, bu ne kadar kapsayıcıdır orasını bilemem.Yani sağ seçmen AKP'yle birlikte güçlü bir şekilde kendini kendine değer vermeyen devletin yönetiminde söz sahibi olduğunu hisetti.Sağ seçmen kale olarak görülen yerlerde kendini görmek istiyordu, AKP'yle gördü efendim, AKP'nin bütün yanlışlarına rağmen en azından bu yönünü sağ seçmen bence destekliyor CHP'nin halka bu vakte kadar tepeden bakan, devlet de ülke de benimdir anlayışına karşı, CHP'nin bahsettiğim halk kitlesini kazanması için 90 yıllık algıyı yıkması lazım, bunu da sadece Kılıçdaroğlu tek başına yapamaz ki Ergenekon davası sanıklarını milletvekili adayı yapması da sağ seçmenin Ergenekon davasında AKP'yle fikir birliğinde olması hasebiyle CHP algısının değişmemesinde önemli rol oynamıştır kanımca...

 

Muhabbetle...

 

Muhabbetle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne oldu

E açıkladım ya ne olduğunu, Pamukoğlu'nun bu seçimde iktidara gelmeyi değil barajı aşmayı hedeflediğini kaç kere söyledim, niye sürekli tekrar etmek zorunda kalıyorum ki? Ancak açıkladığım sebeplerle oylar kutuplara yöneldiği ve toplandığı için küçük partilerin hiç birinin hiç şansı zaten olmadı. Siyasette kesinlik olmadığını, kalabalıkların alabalıklar gibi aktığını herkes kabul etmeli. Siyasette her sonuca katlanmayı bilmek şarttır. Çünkü halk partileri değil, kendi geleceğini oylar. Onu seçti bunu seçtinin muhabbeti olmaz, seçtiği kendi geleceğidir, o yüzden saygı duyulması şarttır. Çünkü herkes kendi geleceğini belirleme hakkına sahiptir. Bu böyle olmasa örneğin sigara satışı tümden yasaklanırdı.

 

Ben meclisteki düzen partilerine böyle gittikleri sürece oy vermemekte, alternatif düzen karşıtı bir partiyi desteklemekte kararlıyım. HEPAR devam ederse ben de oy vermeye devam ederim! Benim için doğru önemlidir, dokuz köyden de kovulsa daima doğrunun yanında olacağım. Budur.

 

Herkesin herkesin avukatlığını yapabileceği, ama savcılığını yapamayacağında ise kesinlikle ısrarcıyım. Bu ikisi aynı şey kesinlikle olamaz.

 

Aslında pek konuşacak bir şey yok, yetki tamamen perçinlendi, şimdi artık şu yeni anayasayı bir görelim, ne menem şeydir... :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mahkeme süreci devam eden bir dava da bir parti liderinin çıkıp davanın avukatıyım demesi, bir başka liderin de- aynı zamanda başbakan- ben de savcısıyım demesiyle davanın tarafları olduklarını alenen beyan etmeleri olayının hukuki açıdan değerlendirilmesinde avukatıyım diyenin hukuğun içinde çok normal bir tavır olarak görülmesi, savcısıyım diyenin de hukuk dışı, hukuğu çiğniyor olarak değerlendirilmesi evrensel hukuğu oluşturan maddelerden tartışmasız 1. madde olduğunu bilmeyen yoktur, bunu sağır sultan dahi duymuş, kör vezir dahi görmüştür, tartışmasız bu böyledir.

 

Sizin tarafsız olamadığınızı belgeleyen bir yazı, savcıyım diyen yaptırım gücü olan başbakan, avukat olan sözü seçmen tarafından hatta kendi partilileri tarafından bile kale alınmayan Sayın Baykal. Niye sizi taraf olmakla itham ettim çünkü savcılık iddiası daha önce geldi ve avukatlık cevabı ondan sonra ortaya atıldı. Buna rağmen siz yazınıza avukatlıkla başlayıp, savcılığı ikinci olarak ele almışsınız. Zaten bunları sokaktaki vatandaş tartışmıyor, onu bu konular ilgilendirmiyor, çok da önemli değil onun için. Burada önemli olan hukukçuların bu konuda taraf olmaları, hukuk bir bilim olduğuna göre somut verilere dayanmalı, sonuçta kesin olmalı ama taraf olunca herkes hukuğu da kendine uyduruyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siyasette sağ sol algısının geri gelmesi ülke adına kötü bir gerilemedir. Bunu sadece Kılıçdaroğlu yaptı sanmıştım ama Erdoğan da seç,im yaklaşınca söylemini o yöne çevirdi ve o tarihe gömülmüş kutuplaşma tekrar canlandı.

 

Bu iyiye alamet değil. Ben solu eleştiriyordum, bu sol söyleminin bırakılması gerek diye, ama sağ söylem de canlandı. Erdoğan birden milliyetçi kesildi. Bu yönlere, yani tamamen doğal bir ayrıma atanan keskin kutuplaşma, ülke siyaseti için gerileme ve büyük kayıptır.

 

Sağ sol diye çatıştırıp böldüklerini, bu zıtlaşma uğruna kardeşin kardeşe düşman olduğunu, her gün beş sağcı beş solcu öldürüldüğünü ve 12 Eylüle gelindiğini çabuk unuttuk.

 

Olumsuz gelişme... Ben yine söylemiş olayım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şu konu hep aklımı karıştırdı, matematiğe dayalı bir sonuç niye bu kadar çarpıtılır anlamak mümkün değil.

Alınan oylar seçmen sayısıyla orantılı değil mi, onlar vatandaş değil mi?

Seçmen sayısı: 50.411080

AKP: 21.442.206

Matematiğin dili tektir oranlarsak %42.5 yapar.

Geçerli oy da 42.969.408 buna göre de %14.75 kullanılmayan veya geçersiz sayılan oy oranı.

İşte %50 diye lanse edilen oyun, gerçek oranı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dedik ya secimi kazandiklari icin artik ellerinde bir sürü argüman olustu,karsitlara kullanmak icin.Ayni kisiler eger CHP yüzde 35-40 arasi oy almis olsaydi ona da baska argümanlar bulacaktilar bundan eminim.Simdi kazandiklari icin kazananlarin argümanlarini kullaniyorlar.Bu da secmen üzerinden ve secmeni dogru düsünen,saglikli karar veren secmen olarak görme yöntemidir,bunun böyle olmadigini,secmenin özellikle Türk secmeninin dolduruslarla karar verdigini cok iyi bilmektedirler,´ama dedik ya simdi kazandilar ellerinde kazananlarin argümanlari var.

 

Star TV'da hep anahaber den sonra sokaktaki vatandasla söylesiler yapiliyordu bilmem hala varmidir.Sorulan on sorudan birisine bile cevap veremeyen vatandas sayisi bir tane degildi.Bu gercekleri yok sayipta 'sag secmen'tanimlamasi yapmakta bir noktada ayirimciliktir.Kimdir 'sag secmen'yani AKP'ye oy vermeyenlerin hepsi 'sol secmenmidir'bu mu söylenmek isteniyor.Simdi bu söylem veya bu tanimlama insanlari siniflandirmak olmuyormu?Yani 'sag secmen en dogrusunu yapti ama sol secmen yapmadi' denmis olmuyormu?

 

Efendim,'sag secmen kalelere sahip olmak istemis'Ha yani AKP'ye kadar gelen tüm partiler,solcu,komünist partilerdi,halkin söz hakki yoktu ama AKP ile hepsi gerceklesti'hayaldi gercek oldu'Aslinda bunu iddia edenler ya bilerek gercekleri saptiriyorlar ya da birsey bilmiyorlar.Kimin sözü dinleniyor,kim kale ele gecirdi.Siyasal Islamcilar mi?yoksa elife mertek diyenler mi?

 

Evet basbakan genelde konusmalarini o aletten okuyor bu bir gercek.Hala basbakani kendi kafasiyla konusuyormus gibi savunmak da gerceklerin inkaridir.Kendi kafasindan konusan Baykal'di Kilicdaroglu'ydu,Erdogan aletten okuyordu.Muhakkak ki iki kelimeyide bir araya getirip konusabilmesi dogaldir.Siir okumak hitabet degildir.Herkes iki satir ezberler ve okur hele de meraki varsa.Camiler Kislaydi,Minareler süngü müminlerde askerdi.Bu siiri okumak hele de Erdogan yapisinda birisi icin sorun teskil etmez.Erdogan'in kendiliginden dogru olarak söyledigi her iki kelimeden sonra ki ücünce kelimesi ya hakarettir ya da yalan yanlis bilgidir.Onun asla kendi kafasindan konusmadigini;bugün söyledigini iki gün sonra inkar etmesinden anlasilir.Bu suna benzer:"Iran Sahi kafayi bulmus cagirmis komutanlarini ve 'ben Türkiye'ye savas ilan ediyorum'demis.Komutan aman sahim desede Sah 'derhal hazirlanin'emrini tekrarlamis ve yatip uyumus.Sabahleyin komutan gelip Sah'a evet hersey hazir,savasa gidebiliriz diyince Sah sormus:Ne savasi?Komutan Sah'im siz dün gece Türkiye'ye savas ilan ettiniz,diyince Sah Komutana,ben mi etmisem diye sormus,Komutan evet diyince Sah ben etmisem ... yemisem!demis.Simdi efendim,dün söyledigini bugün inkar etmek ya ne konustugundan bihaber olmak yani trans halinde olmaktir ya da kafadan atmaktir.

 

Savci ve Avukat olayina gelince;Valla ben sahsen ortada hicbir ciddi belge,delil,sabit suc olmadan sirf ideolojik maksatlarla yakapaca tutuklanip cezaevine gönderilen herkese avukatlik yaparim,savcilik yapamam cünkü zaten o kisiyi yakapaca cezaevine gönderten savcidir.Masum insanlarin degil tüm insanlarin avukata ihityaci vardir savciya degil.Devlet imkani olmayan insanlara bedava avukat verir ama savci vermez.Simdi yürüyen bir dava icin avukat olunmaz savci olunmaz diyerek bunlari ayni ayarda görmek basbakanin savciligini kabullenmek yani hukuksuzluga EVET demektir.

 

Gelelim yarginin AKP'lestirilmesine:Yargi oldu bitti bagimsiz olmamistir ama Cumhuriyet tarihinde hicbir iktidar yasalarla yargiyi kendine baglamamistir aradak i fark budur.Yargi su anda daha dogrusu 12 Eylül referandumu ile Erdogan'in kulu olmustur.Bunuda inkar etmek gerceklerin inkaridir.Arinc,Danistay ve Yargitay secimleri icin;sevincinden neredeyse göbek atacakti,cünkü o secimlerde secilen iki baskan da Arinc'in adamidir.Bu kadar basit.Yargi Erdogan'in istekleri ve siyaseti disinda hicbir karar alma yetkisine sahip degildir.Anayasa mahkemesi zaten AKP'nin elindeydi,AKP'ye karsi olan hakimler ise devamli dinleme altindaydi.Haim Kilic neden dinlenmedi hic,cünkü Erdogan'in adamiydida ondan.

 

Türkiye'de ki medyanin yüzde 70'ini ele gecirmis olan bir iktidarin girecegi secimde kaybetmesi söz konusu olamaz.Bu gercekleri yok sayipta,secmenin sirtini sivazlamak,muhalefeti yetersiz görmek,gercek olmayan tanimlamalar yapmak bence etik degildir.Secmen kim güclüyse onu secer.AKP güclüydü,maddi olarak,medyatik olarak,cevre olarak,ideolojik olarak güclüydü bu gücünü secim calismalari sirasinda fazlasiyla kullandi,olay bundan ibarettir.Burada aslinda tartismak bile abesle istigaldir,ati alan Üsküdar'i gecmistir,GECMIS OLA...!

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sizin tarafsız olamadığınızı belgeleyen bir yazı

 

Kesinlikle çok doğru. Tekrar edeyim: Bir davalıyı savunan bir çok avukat olabilir. Avukatlık bir serbest meslektir. Müdahil olarak katılabilirler. Ama siz hiç büro açmış serbest çalışan, müdahil olarak tutulan savcı gördünüz mü?

 

Olamaz, fecaat yani, bunun savunulması bile ülkemizin ne hale geldiğinin açık kanıtı! Biri ağzıyla kuş tutsa yaranamıyor, birinin her yanlışı görmezden gelinme bir yana, doğruymuş gibi savunuluyor.

 

Ben söyledim, halk birilerini filan oylamıyor, tamamen kendi geleceğini oyluyor. hakkında karar verdiği partiler, liderler filan değil, kendisi, ülkesi...

 

Keşke ben yanılıyor olayım, işler doğru gidiyor, ben boşa konuşuyor olayım. Ben bir faniyim, bugün var, yarın yokum. Ülke ise bakidir. Halk baki kalmalıdır, biz ölürüz yeni bireyler gelir. Yanılmış boşa konuşmuşsam da doğruyu söylemiş de olsam farketmeyecek, zamanım dolunca yok olup giderim. Zararı yok, zaten zararı nasıl olabilir, kim kazık çakıyor da? Halkım ülkem hakkında doğru karar vermişse bundan iyisi şamda kayısı. Yanlış karar vermişse bir daha düşünür... Gelişmeler izin verir, ne olduğunu anladığında çok geç olmazsa...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şu konu hep aklımı karıştırdı, matematiğe dayalı bir sonuç niye bu kadar çarpıtılır anlamak mümkün değil.

Alınan oylar seçmen sayısıyla orantılı değil mi, onlar vatandaş değil mi?

Seçmen sayısı: 50.411080

AKP: 21.442.206

Matematiğin dili tektir oranlarsak %42.5 yapar.

Geçerli oy da 42.969.408 buna göre de %14.75 kullanılmayan veya geçersiz sayılan oy oranı.

İşte %50 diye lanse edilen oyun, gerçek oranı.

 

Hep demokrasi geldi simdi Ileri Demokrasi diye yaygara yapiyor yandas medya.Ve bu Ileri Demokrasi kavramindan bölücüler müthis etkileniyorlar cünkü aslinda Ileri denilen ama demokrasiyle hicbir alakasi olmayan bu gelismelerin sonunda Güneydogu'nun Kuzey Kürdistan olmasi vardir.Bütün cabalar bunun icindir.Bu nedenle ülkesini bayragini sevenlere fasist derler,bu nedenle bu bölücülere ve bölünmeye karsi olanlara cete yakistirmasi yaparlar.Silivri bu nedenler kurulmustur.Yani kim bölünmeye karsi ise eninde sonunda Silivri'ye gidecektir.Buraya kadar Kürdili- Hicaz-kar makaminda giris yaptik.

 

Demokrasilerde halkin temsili söz konusudur,eger halk kesimlerinin temsili söz konusu degilse bunun adina demokrasi degil otokrasi denir.

 

Anti demokratik bir secim sistemi ile iktidar olanlardan muhakkak ki anti demokratik uygulamalar dogar.Yüzde 42 oy alip oylarin yüzde 50'sini almis sayilmak ancak antidemokrasi ile aciklanabilir.AKP'nin veya herhangi baska bir partinin baraji asamayan partilere verilen oylara konmasi demokrasi degildir,hirsizliktir.Siz ha birisinin malini calmissiniz ha oyunu farketmiyor.Sistem böyle,o zaman bu sistem antidemokratik bir sistemdir.Ne hikmetse,Usta,Kalfa diye diye yagcilarda yag birakmayanlar bu antidemokratik secim sistemine karsi tek kelime sarfetmezler yanindan bucagindan bile gecmezler.Kendisine verilmeyen oylari sistem böyle diyerek sahiplenmek ve sonra da Balkona cikip biz herkesi kucaklayacagiz demenin anlami cok farklidir.O biz herkesi kucaklayacagiz demenin anlami'biz herkesi kucaga alcagiz'demektir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÖSYM'yi,Anayasa Mahkemesi'ni,Cumhurbaşkanlığı makamını kale olarak gören ben değilim, buraları kale gibi görüp, kaybedilmesinden rahatsız olanlar istediği kadar ah vah edebilir, haklarıdır.

 

Ergenekon davasıyla ilgili olarak Başbakan'ın davanın savcısı, muhalefet liderinin de davanın avukatı olması ülkemizde hukuk anlayışının nerede olduğunun aşikar örneği.Kimse kimseyi boşuna kandırmaya çalışmasın CHP de AKP de ve bütün millet de bu davanın bir tarafında taraf tutmuştur.Hukuğun üstünlüğüne dayalı bir devlet ve buna inanan, ülkemizdeki hukuğa inanan bir kültürümüz olsaydı bu dava bu kadar saçma sapan bir zaminde tartışılmaz, bu kadar da hukuksuzluk yaşanmaz ve taraflara ayrılıp tartışılmazdı.Kimse güvenmiyor ki hukuğa bu ülkede,dolayısıyla benim açımdan ha Başbakan kalkmış savcı olmuş ha muhalefet lideri kalkmış avukat olmuş hangisi suçludur konusuna takılmak denizi geçip derede boğulmaktır ve resmin büyüğüne baktığımda tartışılan anlamsızlaşmaktadır.Birileri bu ülkeyi siz bizim adımıza yöneteceksiniz denilen kişilerin arkasında durmaktan vazgeçmiş, desteğini çekmiş tasviye işlemini başlatmıştır.Kim bunlara oyun kurduruyorsa şimdi de oyundan çıkarmıştır.Bu dava, AKP'nin ya da başka bir partinin iktidar gücüyle götürebileceği bir dava değildir, o güç isteseydi bir darbe daha görmüştük biz ve AKP'nin de esamesi okunmazdı şimdi tablodan anladığım bu.Davada öne sürülen suçların ne kadarı gerçektir ne kadarı doğrudur bilmiyorum, ama şundan eminim bu ülkede arka palanda birilerinin istemediği hiçbir şey olmuyordu, o kadar darbenin, muhtıranın, karışıklık çıkarma çabalarının arkasında derin devlet dediğimiz, devletin gerçek sahipleri var,artık bunlarla kimlerin çıkarı örtüştü onu da bilmiyorum, bugün de AKP'ye destek veriyorlar galiba...

 

Ne kadar bağımsızsak o çerçevede de iç dinamiklerimiz işliyor artık ne kadar iç dinamiklerimiz etkili ülke yönetimimizde çok da belirgin değil...

 

Muhabbetle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.