Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Yarım Kalan Aşklar


tülvent

Önerilen İletiler

 

 

 

“ Kalbin çok önemli gördüğü birini, sevme, arzulama ve içinde hissetme durumudur aşk ”

 

Aslında biten değil, bitmeyen aşklar acı verir...

 

Aslında, sonuna kadar yaşadığın değil, doymadan kalktığın aşklar ızdırap verir...

 

Aslında, karşındakinin suçlu olduğuna değil, kendinin suçlu olduğuna inandığın aşklar, hayatı mahveder...

 

Sorumluluğu karşı tarafa değil, kendine yıktığın aşklar, içini acıtır...

 

Cız ettirir...

 

Aşkın acısı, keşkelerin sayısıyla orantılıdır...

 

Keşkeler fazlaysa, aşkın acısı çoktur...

 

Keşkeler yoksa, artık aşk da yoktur...

 

Ve yarım kalan aşklardır acı olan..

 

 

Aşkı bitirmek, suçun karşı tarafta olduğuna inanmaktan geçer...

 

Suçun karşı tarafta olduğuna inanamayanlar, “keşke şunu da yapsaydım” diyenler, aşkı bitiremezler...

 

Aşkı bitirmiş gözükseler de, acıyı yok edemezler...

 

Aslında biten değil, bitmeyen aşklar acı verir...

 

Artık ulaşamazsın... Oysa hala ulaşmak istersin...

 

Aşk ya direkten dönmüştür... Ya da bir nebze yaşanıp, yarım kalmıştır...

 

O durumda yarım kalan ya da direkten dönen sevgiliyi umudu yoksa görmek istemez insan...

 

Umudu varsa, yarım kalan aşkı takip etmeye devam eder...

 

 

 

Kadın ve erkeğin yarım kalan aşkları değişiktir...

 

Kadın yarım kalan aşkının, bir başka kadınla mutlu olmasını hiç istemez...

 

Onu biriyle görmek istemez... Mutluluk haberini duymak istemez...

 

Hele hele evlendiğini hiç işitmek istemez...

 

Acı çeker...

 

Acı, öfkeyi biriktirir...

 

 

 

Erkek de yarım kalan aşkının, bir başkasıyla olmasını arzulamaz...

 

O günlerde aşkın bittiğini söyleyen gururu ile aşkın bitmediğini söyleyen duygusu arasında hüzünlü ve öfkelidir...

 

Yeni hayattan zevk alamaz, kolay aşık olamaz...

 

Eski hayata gidemez, gururu izin vermez...

 

Bu zamanlar, erkeğin en tehlikeli olduğu zamanlardır...

 

Öfkelidir ve öfkesi şiddeti çağırır...

 

Sevgili bir başka erkekle beraber olunca, erkek yıkılır, ama rahatlar...

 

Yenilmiştir...

 

Yenilgi, maçın devamından daha rahattır...

 

Hiç olmazsa önünü görecektir... Yeni bir hayata ve aşklara gidebilecektir...

 

 

 

Yarım kalan aşkın acısı; suçun ve sorumluluğun kişinin kendisinde olduğuna inanmasındadır...

 

“Keşke” lerin çokluğundadır...

 

Ve en acısı da budur.

 

 

Alıntı

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

“ Kalbin çok önemli gördüğü birini, sevme, arzulama ve içinde hissetme durumudur aşk ”

Mantık nasıl çözümler aşk ve kalp ilişkisini?

 

Hep takılmışımdır, aşkın açığa çıkardığı duygu ve düşünceleri ifade ederken “kalp” ile birlikte ilişkilendirilmesine…

Neyse şimdilik bu takıntıya ara verip konuya bir başka yerinden giriş yapalım istiyorum…

 

Ortaçağ’dan bu yana kullanılan kalp sembolünün hangi spekülasyon yoluyla günümüzün kültüründe de yer aldığını merak ediyor musunuz?

 

Eh madem ediyorsunuz o zaman yazının devamını da okumak zorundasınız. :)

 

Yapılan araştırmalara göre;

_13 ncü yüzyılda, kadınların güven ve inancını kazanmış olan isveç kralı Magnus Ladulas’ın kolunun üzerinde bir kalp dövmesi mevcutmuş.

_1400 lerden kalma “Kalbin Sunuluşu” isimli Fransız duvar halısında erkeklerin aşık oldukları kadınlara bağlılıkları kalplerini sunarken tasvir edilirmiş.

_Yine o dönemden beri kullanılan iskambil kartlarında kırmızı kalp en değerli kâğıt grubu olmuş.

_Sıralara, ağaçlara kazılan kalpler, çizgi filmlerde, karikatürlerde..vs aşk meleğinin oku kalbe saplaması tamamen Fransız amcamların kültüründen alıntı imiş.

 

O çağlardan bugüne bu sembol Dünyada oldukça yaygın olarak kullanılır imiş, gerçekten de öyle…

Konuyu ifade ederken –mişli- geçmiş zaman kullandık. Neden?

Aşk başlayıp aradan biraz zaman geçtiğinde her şey –mişli- geçmiş zamanı ifade ederde ondan… :)

 

Geçmişten günümüze aşk kültürünün edebiyatında şu beylik ifadeler her iklim ve kıtada geçer akçedir;

“.. Ay kalbim sana vuruldu,

... amanın aşık oldum,

... ben sensiz yapamam!”

 

İyi anladık Aşık olduk tamam da ne oluyoruz yahu?

 

Aşık olunca bu tür benzer ifade ve yakınmaları yaparız ama...

Nedense, hiç aklımıza gelip de şu soruları sormayız kendimize?

 

Mantık Sorusu 1) Kalp aşık olur mu?

Şaşkınlık Sorusu 2) Yaaa?.. Madem kalp aşık olmaz, peki, nasıl aşık olacağız biz?

Çözümleme Sorusu 3) Nasıl aşık olunur? Aşık olurken nelere dikkat etmeliyiz?

 

Mantık şöyle çözümlüyor aşk ve kalp ilişkisini;

Önce ortaokul hatta ilkokul yıllarında edindiğimiz bilgileri hatırlamak gerekiyor.

Kalp: Kas pompası. Genel Görevi: Vücuda kan pompalamak.

 

"Kalp aşık olur mu?" Sorusuna Yanıt..;

Kalbin temel görevi ne idi? Vücuda kan pompalamak.

Kalp görür mü? Görmez… Düşünür mü? Düşünmez…

Hisseder mi? Hissetmez… Kısacası aşık olmaz, olamaz yani.

Ne yapar peki? Tabiki asli görevini…

Yani biz aşık olduğumuzu düşündüğümüzde, malum yerlerimizdeki hücrelere aşırı kan pompalar, bedenimizi ateş basar, yüzümüz bilem kızarır…

 

"Madem kalp aşık olmaz, peki, nasıl aşık olacağız biz?" Sorusuna Yanıt...;

Kalp aşık olmazsa beyin devreye girer.

Neden peki; Çünkü beyin tüm duygu ve düşüncelerin üreticisidir.

 

"Nasıl aşık olunur?" Sorusunu Yanıtlamak için ise şöyle bir çözümleme yapabiliriz;

- Hoşunuza gidebilecek karşı cinsi görürsünüz.

- Retinanızın aldığı bu görüntü beyninizdeki görme ile ilgili merkeze gönderilir.

- Görüntü hiç sıra beklemeden merkezdeki “hoş görüntüler” klasörüne kaydedilir.

- Bu sizde ilgi uyandırır. Gözünüz görür, kalbiniz görmez.

- Şimdi beyninizdeki “hayranlık. exe” çalışır ve “duygularım” klasörünün içindeki görüntülere hayran olmaya başlarsınız.

- Karşı cinsin hal ve hareketleri hoşunuza gitmeye başlar…

- Şimdi de beyninizdeki “oofff.txt” adlı dosya çalışır “oofff” çekmeye başlarsınız.

- Beyin olay görüntüleyici ve kaydedicisi bu anları kaydetmektedir.

- Doğruluk mu, cesurluk mu merkezindeki işleyişe göre bir kalem çevirirsiniz.

 

Ama doğruluk, ama cesurluk orasını bilinmez.

- Cesurluk gelirse gidip onunla konuşmayı düşünürsünüz.

_ Doğruluk gelirse tepki vermeden mal mal bakarsınız.

 

- Karşı cinsle konuştuğunuzu var sayalım; konuşma esnasındaki gülme sesleri ”hoş müzikler” klasörüne kaydedilir.

Tüm kaslarınız gergin olduğu halde iyice gevşer hatta iki adım ötenizi göremez hale gelirsiniz.

 

- “Duygularım” klasöründeki “heyecan.exe” aniden çalışmaya başlar.

- Heyecan.exe‘nin çalışmasıyla “Pompala” klasörü içindeki “seri_kan_pompala.exe” uygulaması da çalışır. Komut kalbe gönderilir ve cevap beklenir.

- Kalbiniz yüksek basınçlı seri kan pompalamaya başlar, ardından “Duygularım” klasörü içindeki “adrenalin.exe” açılır.

 

Beyninizdeki hemen hemen tüm merkezler bu olaydan etkilenir, tam da işte böyle aşık olunur.

 

"Aşık olurken nelere dikkat etmeliyiz?" Sorusuna yanıt biraz akıl vermek babında olacak ama olsun varsın...

Aşık olacaklara şunları hatırlatmadan geçmeyelim…;

- Hatunsa makyajsız, erkekse çıplak imajını kesinlikle önceden görelim.

Kim ister bir Belgrad Ormanı’nda yaşamak öyle değil mi?…

- Aşık olacağımız hatunun poposunda dövme olmamasına dikkat edelim.

- “Ay” ya da “lan” bugün o kadar aşık olasım var ki anlatamam. Donatella Versace’i / Nuri Alço’yu görsem aşık oluvericem!” diyebildiğiniz bir gün kesinlikle sokağa çıkmayın!

- Ayağı 35 numaradan küçük olan hatunları, 46 numaradan büyük olan erkekleri tercih etmeyin. “Kontrol edin…”

 

Ve son kez tam olarak anlaşılsın diye birde Özet geçelim;

- Tüm duygu ve düşüncelerin üreticisi beyindir.

- Kalp beyinden aldığı emirle kan pompalar. Beyin düşünür ve duyguları harekete geçirir.

- Kalp bahsi geçen semboldeki gibi değildir, yamuk yumuk bir şekli vardır.

- Kalple aşık olunmaz, beyinle aşık olunur.

 

***

 

Neymiş efendim; “ Kalbin çok önemli gördüğü birini, sevme, arzulama ve içinde hissetme durumu imiş aşk ”...

Hadi canım sende. (!)...

 

Benim bu konudaki takıntımı hoş görürseniz eğer - ki, alıtıyı buraya alıntılayan arkadaşın üzerine alınmasını istemem- "sevme, arzulama ve içinde hissetme" eylemlerini kalbe ithaf eden düşünür kardeşe yanıtım...

"Yesinler seni. (!)" olacaktır...

 

Hoşgörünüze Sevgilerimle :)

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Daha 10 dk önce Alp tükenmez kalemle yanıma geldi ve koluna kalp çizdirdi, ortasından da ok çıkarttırdı...( Hatta tülvent canlı şahit)

 

Şimdi ben ona nasıl açıklayacağım koluna kalp değil de beyin resmi çizmesi gerektiğini...:huh::wacko::lol::blush:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Daha 10 dk önce Alp tükenmez kalemle yanıma geldi ve koluna kalp çizdirdi, ortasından da ok çıkarttırdı...( Hatta tülvent canlı şahit)

 

Şimdi ben ona nasıl açıklayacağım koluna kalp değil de beyin resmi çizmesi gerektiğini...:huh::wacko::lol::blush:

 

O çizdiklerinin bir sembol "aşk meleğinin oku kalbe saplamasının tamamen Fransız amcamların kültüründen" gelen bir durum olduğunu her ikinizde ona bu yaşta açıklamaya kalksanızda sizlere "gülümseyip bileğini yalayacağından" eminim... :devil:

 

Ancak zamanı geldiğinde “hayranlık. exe” komutunun geçerli olduğu dönemlerde eğer beynindeki “oofff.txt” dosyası çalışıp “oofff” çekmeye başlarsa, ona "Tüm duygu ve düşüncelerin üreticisinin beyin" olduğunu ve duygusal çalkantılarını ancak beyniyle çözümleyebileceğini anlatmaya çalışabilirsin...

 

Ancak yine de kimseyi dinlemeyip kalbine atfettiği duygusal zaaflarının esiri olmaya devam edecektir...

Zamanında herbirimizin yaptığı gibi ... :)

 

***

 

Bu arada "Kadın dayanışması" içinde olduğunuzu anlamadım sanmayın... :P

 

Sevgilerimle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O çizdiklerinin bir sembol "aşk meleğinin oku kalbe saplamasının tamamen Fransız amcamların kültüründen" gelen bir durum olduğunu her ikinizde ona bu yaşta açıklamaya kalksanızda sizlere "gülümseyip bileğini yalayacağından" eminim... :devil:

 

Ancak zamanı geldiğinde “hayranlık. exe” komutunun geçerli olduğu dönemlerde eğer beynindeki “oofff.txt” dosyası çalışıp “oofff” çekmeye başlarsa, ona "Tüm duygu ve düşüncelerin üreticisinin beyin" olduğunu ve duygusal çalkantılarını ancak beyniyle çözümleyebileceğini anlatmaya çalışabilirsin...

 

Ancak yine de kimseyi dinlemeyip kalbine atfettiği duygusal zaaflarının esiri olmaya devam edecektir...

Zamanında herbirimizin yaptığı gibi ... :)

 

***

 

Bu arada "Kadın dayanışması" içinde olduğunuzu anlamadım sanmayın... :P

 

Sevgilerimle...

 

Offffffffff offfffff.....benim oğlum offf çekmesin lütfennn...hiç kıyamam ben ona...:crying:

 

her ikinizde ona bu yaşta açıklamaya kalksanızda sizlere "gülümseyip bileğini yalayacağından" eminim... :devil:

 

:ayakvur:

 

Bu arada "Kadın dayanışması" içinde olduğunuzu anlamadım sanmayın... :P

 

:kahkaha:

 

http://www.youtube.com/watch?v=b1e95XmSrg8

 

ba ba baaaa beyin cerrahı olacak bir de neler diyor bu Ferhat GÖçer de...:stuart:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Offffffffff offfffff.....benim oğlum offf çekmesin lütfennn...hiç kıyamam ben ona...:crying:

 

ba ba baaaa beyin cerrahı olacak bir de neler diyor bu Ferhat GÖçer de...:stuart:

 

Bence de çekmesin...

 

Ama biliyorsun yeni nesil oğlanlar daha rahatlar...

Eskiden kızlar için erkekler çatışırdı...

Şimdi kızlar onlar için çatışmasalarda çekişme içindeler...

 

Alp'de bu göreceli insiyatiften yararlanacaktır diye düşünüyorum...

 

***

 

Ferhat Göçer'e gelirsek işini yaparken beyinsel birikim ve deneyimlerini, şarkı söylerken de sembolleri kullanıyor o ...

 

- Kalp kırılır mı yahu?...

Ezilir, kesilir, delinir ama kırılmaz...

_Aşk işte, görüyorsun nelere kadir. Kişisel beklentiler adına kalbi bile kırılır bir hale sokuyor... :stuart:

 

Yani onu öne sürmeniz, kadınsal dayanışma adına "Mantık nasıl çözümler aşk ve kalp ilişkisini?" üzerine görüşlerimi çürütmeye yetmiyor... :P

 

Ses ve yorumu iyi, ben beğeniyorum kendisini...

Ama müzik kulağıyla değerlendirirsem eğer sesine uyumsuz parçaları yorumlamamalı...

Ne kadar iyi yorumlamaya kalksada parça ruhunu ve anlamını yitiriyor...

 

Sevgilerimle :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çocuklarımın bu konuda şanslı olmaları için çok dua ediyorum, hepimizin çocukları mutlu olsun...:)

 

Çok sevdiğim bir şiir var...:) Bence aşkı en güzel tanımlayan şiirlerden biri, paylaşmak geldi içimden... ^_^ (deyip tüyeyim :islik: )

 

 

 

Aşk

Andolsun bütün örtülere, andolsun bütün örtünenlere ki,

Kar altında terleyerek uyanmaktır aşk.

 

Yanmış iki cesedin kına gibi külleri arasından

Fışkın sürerce dirilip yeniden yanmaktır aşk.

 

Cümle ağaç kapıları, cümle demir kapıları aşıp,

Bir gönül kapısına dayanmaktır aşk.

 

Sevgilinin otağını gökkusağına boyayıp gece-gündüz,

Hüznün safran sarısıyla boyanmaktır aşk.

 

Yaratmaktır ya da sevgilinin toprağından yaratılmak,

Her nefes alıp verişte yanmaktır aşk.

 

İsmaili bir gönülle teslim olmaktır bıçağa,

Birini kandırmak değil, bilerek kanmaktır aşk.

 

Diline arılar konar, koynunda karıncalar gezer,

Sevgilinin ölçeğiyle her zaman sınanmaktır aşk.

 

İsrafil'in Sûr'unu ruhunda duymaktır aşk,

Suyu suyla yumak gibi aşka inanmaktır aşk.

.

Bahattin Karakoç

 

Sevgilerimle :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Kalbin iki çift bir tek atarak, beyin fonksiyonlarının bir süreliğine ''çevrim dışı'' çalışmasını gerçekten çok güzel anlatmışsınız GeceKuşu... Valla tebrikler a33.gif Bayıldım.  clover.gif

Pekiii, aşka direnmek, vazgeçmek gerektiğinde hangi dosyalar çalışmaya başlıyor ve bu programı izi kalmadan nasıl kaldırabiliriz? hhoc5.gif

Bu konudaki cevabınızı merakla bekleyeceğim. Sevgiler  hug.gif

 

Ve duygusal zaaflarımıza yenik düşmeyen beyinler dileğiyle...   :wub:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ABD' de yapılan bir araştırma, aşkın bilimsel bir temeli olduğunu doğruladı.  

 

Aşık olmak için de, saniyenin beşte biri kadar bir sürenin yeterli olduğunu ortaya koyan Syracuse Üniversitesinden bir grup bilim adamı, insanların aşık olduklarında kendilerini mutluluktan bulutların üstünde uçar gibi hissetmelerinin nedenine de açıklık getirdi. 

 

Profesör Stephanie Ortigue başkanlığındaki ekip tarafından yürütülen araştırmaya göre, aşık olan bir kişinin beyninin 12 ayrı bölgesi, oksitosin, adrenalin ve dopamin gibi keyif verici kimyasal maddeleri salgılamak için koordinasyon içinde çalışıyor.  

 

Araştırmanın sonuçlarının akla getirdiği; '' o halde insan kalbiyle mi sever yoksa beyniyle mi? " sorusunu yanıtlayan Ortigue, bunun aldatıcı bir soru olduğunu belirterek;   

 

"Ben beyniyle olduğunu söylerdim. Ancak kalp de işin içinde. Çünkü bu karmaşık duygu, beyinden kalbe ve kalpten beyine giden bir sürecin ürünü. Kalbimizde görülen bazı belirtiler, beynimizden kaynaklanıyor olabilir" dedi.

 

ask011.jpg

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.