Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TEHLİKENİN FARKINDAMISINIZ?... (''Ülkemiz şu anda hiç görmediğimiz büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. Bir taftan bölücü terör, diğer taraftan irtica)


DİPNOT

  

115 üye oy verdi

  1. 1. SİZCE ÜLKEMİZİ EN ÇOK TEHDİT EDEN TEHLİKE NEDİR?

    • Bölücü Terör
      44
    • İrticai Faliyetler
      186
    • Numaracı Cumhuriyetçiler
      20
    • Yabancılara Toprak Satılması
      5
    • Misyoner Faliyetler
      8
    • Yukarıdakilerin Hepsi
      83


Önerilen İletiler

Çağdaş Eğitim Kooperatifi Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Türkiye üzerine oynanan oyunlara dikkat çekti. Yurtkuran, son 10 yılda Türkiye'nin hassas bir eşiğin kapısına getirildiğini ifade ederek şunları söyledi: ''Ülkemiz şu anda belki de hiç görmediğimiz büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. Bir taftan bölücü terör, diğer taraftan da irticai eylemler, irticanın korunması ve kollanması. Ülke toprakları inanılmaz şekilde pazarlanıyor. Numaracı cumhuriyetçiler, şeriat yanlıları, bölücü terör kol kola girerek AB'ye onursuzca girmek için çabalayanlarla işbirliği içinde. Özgürlük ve demokrasi şemsiyesi altına saklanarak Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü bozmak isteyenler var. Ben bu ülkenin bölünmesine seyirci kalarak torunlarıma mezarıma tükürtmem. Atatürk ilke ve devrimlerinden güç alarak, taviz vermeyerek ülkemizi parçalatmayacağız.''

 

Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti'nden yana olan herkesin birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Rektör Yurtkuran, ''Kemalizm siyasette gerçek ilke olarak kabul edilseydi, terörle mücadele tekniklerinde sıkıntı yaşamaz, AB'ye gireceğiz diye onurumuzu ayaklar altına almazdık. Atatürkçülük, bağımsız, çağdaş, laik Türkiye'nin tek kalesidir'' dedi.

 

SİZCE EN BÜYÜK TEHLİKE NEDİR...

A- Bölücü Terör

B- İrticai faaliyetler

C- Yabancılara toprak satılması

D- Numaracı Cumhuriyetçiler

E- Tümü

 

 

Admin Not: Yazarın isteği üzerine ankete yeni seçenekler eklenmiştir. Bu istek direk olarak yazardan gelmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Atatürk ilke ve devrimlerinden güç alarak, taviz vermeyerek ülkemizi parçalatmayacağız.''
Atatürkçülük, bağımsız, çağdaş, laik Türkiye'nin tek kalesidir''
Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti'nden

 

 

Nedense hep cümleler aynı, aynı sloganlar, aynı yalanlar...

 

Bırakın artık şu sahtekarlığı, Atatürkü ve şehit kanıyla sulanmış bu toprakları kendi çirkin emellerinize alet etmeyi bırakın.

 

Laiklik, demokrasi, hukuk, ilk önce bunları hakkıyla yerine getirinde sonra dilinize alın. Sizlerin özgürlük ve demokrasi arkasına saklandığını iddia ettiklerinizden ne farkınız var? Sizde Atatürkün, laikliğin, demokrasinin arkasına saklanmadınız mı yıllardır?

 

Artık kimse cahil değil, bu kelimelerle Türk halkını kandıracağınızı zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Kendinize başka araçlar bulun isterseniz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hepsine katılıyorum....

 

yanlız irticai faliyetlere birde misyoner faliyetler eklernirse konu tamamlanmış olur dimi konu acıyoırsun madem eksik yazma sonra bizde şüpheye düşüyoruz yoksa bu adam burda misyonerlik mi yapıyor diye...

 

 

sevgiler kardeşim...

 

Ne mutlu Türküm diyene...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hepsine katılıyorum....

 

yanlız irticai faliyetlere birde misyoner faliyetler eklernirse konu tamamlanmış olur dimi konu acıyoırsun madem eksik yazma sonra bizde şüpheye düşüyoruz yoksa bu adam burda misyonerlik mi yapıyor diye...

sevgiler kardeşim...

 

Ne mutlu Türküm diyene...

 

Haklısın sevgili ilbey...

Dikkat etmeliydim...

Sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nedense hep cümleler aynı, aynı sloganlar, aynı yalanlar...

 

Bırakın artık şu sahtekarlığı, Atatürkü ve şehit kanıyla sulanmış bu toprakları kendi çirkin emellerinize alet etmeyi bırakın.

 

Laiklik, demokrasi, hukuk, ilk önce bunları hakkıyla yerine getirinde sonra dilinize alın. Sizlerin özgürlük ve demokrasi arkasına saklandığını iddia ettiklerinizden ne farkınız var? Sizde Atatürkün, laikliğin, demokrasinin arkasına saklanmadınız mı yıllardır?

 

Artık kimse cahil değil, bu kelimelerle Türk halkını kandıracağınızı zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Kendinize başka araçlar bulun isterseniz...

 

Beni mazur gör ama mesajınızı anlayamadım lütfen konuyu açarmısın sevgili hearten...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dipnot gösterdiğin incelikden ötürü teşekkür ederim...

 

evet ülkemizi en cok tehdit eden tehlike bana göre hepsi tehdidin azı çogu olmaz yapılan tehdit ni tekim Türkiye Cumhuriyetine... önemli olan bu noktadan sonra bizlerin neler yapabileceğidir... bu konunun bizlere faydalı bilgiler getireceğine eminim .. teşekkürler dipnot

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

nefret ediyorum sahte Atatürkçülerden ondan faydalanmaya çalışanlardan bunları görüp susarak yaşayanlardan :excl: neden herkes herşeyi unutmaya meyilli artık?noldu haykıran,haksızlığa gelemeyen bizlere?artık sadece önümüze yem olarak atılan ve bunun arkasında binlerce olayı gizleyen türban ve bunun gibi konulara mı ses çıkarıyorus?napıyorus biz söyleyin artık hakikaten konuşun ve bunları saklamayın!aman abi yavaş cümlesini duymak istemiyorum artık :excl: ayrıca saydığınız tüm faaliyetler ülkemizi yıpratmakla kalmıyor içten içe bu sessizlikle bölünüyoruz :excl:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dipnot gösterdiğin incelikden ötürü teşekkür ederim...

 

evet ülkemizi en cok tehdit eden tehlike bana göre hepsi tehdidin azı çogu olmaz yapılan tehdit ni tekim Türkiye Cumhuriyetine... önemli olan bu noktadan sonra bizlerin neler yapabileceğidir... bu konunun bizlere faydalı bilgiler getireceğine eminim .. teşekkürler dipnot

 

Evet sayın ilbey düşüncelerinde çok haklısın. Ülke bizim ülkemiz ve gidebileceğimiz başka bir ülke yok, beğensekte, beğenmesekte onun havasını soluyar ve suyunu içiyoruz. Bugün hangi görüşte olursak olalım onun varlığı, onun devamlılığı, onun bölünmezliği ve onun laik yapısını korumak ve kollamak için değilmidir mücadelemiz, herşeyimizle vatandaşı olarak onu en iyi yerlere getirmek için değilmidir bu çabalarımız. O var olduğu sürece bizler de var olacağımız hiç haklımızdan çıkarmayalım lütfem... Katkı ve paylaşımlarına teşekkürler ilbey...

 

Valla öyle tehditler var ki hepsi birbirinden tehlikeli ama bence en tehlikelileri Kürt sorunu(bölücü terör),yükselen Kürt milliyetçiliği ve istilacılığı ve halkı din kardeşliği(Araplardan ders almadılar herhalde)adı altında Kürtlere karşı afyonlayanlardır.

 

Haksız değilsin sevgili isbarayamtar. Teşekkürler..

 

nefret ediyorum sahte Atatürkçülerden ondan faydalanmaya çalışanlardan bunları görüp susarak yaşayanlardan :excl: neden herkes herşeyi unutmaya meyilli artık?noldu haykıran,haksızlığa gelemeyen bizlere?artık sadece önümüze yem olarak atılan ve bunun arkasında binlerce olayı gizleyen türban ve bunun gibi konulara mı ses çıkarıyorus?napıyorus biz söyleyin artık hakikaten konuşun ve bunları saklamayın!aman abi yavaş cümlesini duymak istemiyorum artık :excl: ayrıca saydığınız tüm faaliyetler ülkemizi yıpratmakla kalmıyor içten içe bu sessizlikle bölünüyoruz :excl:

 

Tüm kalbimle size katılıyor ve tespitlerinin ne kadar doğru olduğu belirtmek istiyorum sevgili hüznünadımor...

 

Yobazların dini kullandığı gibi çağdaş yobazlarında Atatürkü kullandıklarından bahsetmiştim...

 

Anlıyorum hearten teşekkürler...

 

Değerli arkadaşlar bugün ciddi ve kararlı bir şekilde ABD 'nin BOP planı çerçevesinde, ılımlı İslamı Türkiye'ye dayatmaya çalışıyor.

 

Okullar, işyerleri, aileler dinci kadrolar tarafından kuşatılıyor. Din baskısı tüm toplumu teslim almış durumda. Yıllardır Bölücülük ülkemiz için en büyük tehlike olarak görülür iken artık Öyle görünüyor ki siyasal İslamcılar, şeriatçı bir toplumun oluşumuna engel olabilecek ne varsa, onu temizlemek ya da işlevsiz bir konuma getirmek amacındadırlar. Üniversiteler, rektörler derken, şimdi sıra Kara Kuvvetleri Komutanı'na geldi. Dinci kesim ABD ve AB 'nin isteğine uygun bir yol izleyerek, ordunun etkisini azaltabilmek için her önleme başvuruyor, elinden geleni ardına koymuyor. PKK saldırılarına karşı vatanını canla başla koruyan, bu uğurda binlerce şehit veren silahlı kuvvetler ve onun komutanları çetecilikle suçlanıyor. Laik Cumhuriyet'e bağlı, ülkesinin bütünlüğünü savunan bir orduyu etkisizleştirip güçsüz düşürmeye çalışmak, dünyanın neresinde görülmüştür?

 

Yıllar önce Aziz Nesin şunları söylemişti: ''... Şimdiye dek olduğu gibi, şimdi de haber veriyorum, önceleri yavaş yavaş, ağır ağır, adım adım kötülük uçurumuna doğru giderken, gittikçe hızlanarak, şimdi koşar adım gidiyoruz. Olacak toplumsal depremin uğultularını duymaktayım. Çevremizde aptal aptal suçlu aramayalım. Aynaya bakalım. Aynamız yoksa bir durgun suya bakalım. Orada suçluyu göreceğiz. İş işten geçtikten sonra 'Kendim ettim, kendim buldum' demenin hiçbir yararı yok...'' (Aziz Nesin, Bir Tutam Aydınlık)

 

Bugün Türkiye içten ve dıştan bir saldırı altındadır. Bu, Mümtaz Soysal 'ın deyişiyle, ''topyekûn bir saldırıdır'' . Topyekûn saldırıya ''topyekûn cevap'' vermek gerekir.

 

Bu pervasız gidişe ve talan düzenine karşı çıkacak, ''dur'' diyecek tek güç halktır, halkın örgütlü gücüdür. Kitleleri demokratik direnişlere, eylemlere yönlendirecek, onların direncini arttıracak güç ise toplumun yurtseverleri, Aydınlanmacıları, Atatürk'e yürekten inanmış öncüleridir.

 

Artık ''iş işten geçtikten sonra, kendim ettim kendum buldum'' dememek için artık düşmanlarımızı iyi tanımış olmanın bilincine varalım...

 

Öyleyse şimdi, bugün basınıyla, aydınıyla bu ülkenin gidişatının tehlikeli sürecin gören yazarlarımız tarafından birçok kez yapılan şu çağrıyı bir kez de biz yineleyelim: Uyan ey ehl-i vatan, görev başına...

 

Tekrar belirtiyorum niyetimiz din düşmanlığı falan değil arkadaşlar ülkemizin içinde bulunduğu tehlikeli gidiştir..

 

Sevgi ve saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tekrar belirtiyorum niyetimiz din düşmanlığı falan değil arkadaşlar ülkemizin içinde bulunduğu tehlikeli gidiştir..

 

 

Niyetiniz din düşmanlığı değil ama bütün tutumlar müslümanlar aleyhine, bütün müslümanlar tehlike çemberi içine alınmış engellenmeye çalışılıyor. Ama amacınız din düşmanlığı değil...

 

Emin olun eğer devletin üst kademeleri müslümanlar eline geçerse daha aydınlık bir gelecek bekliyor sizi. Hiç korkmayın derim ben...

 

Yıllardır devleti yöneten kesim müslümanlıktan uzak olan kesimdir, yılları boşverelim bugün eğitim birimimiz tamamıyle müslümanlıktan uzak bir zihniyetin elindedir. Lütfen birisi bana üniversitelerin ne kadar ilerlemiş bir seviyede olduğunu gösterebilir mi? Yalnız göstermeden önce iddia etmesi gerekir... Yani imkansız!!!

 

Beyin göçünden başka birşey yok. Neden ? İdeolojik ve keyfi uygulamaların ürünü bunların hepsi, okula böyle girilmez, şöyle yapılmaz, o buraya gidemez, şu şuraya gidemez olacağı budur...

 

Müslümanların ülkeyi karanlığa boğacağını iddia etmeden önce 80 yıldır bizi yönetenlerin bizi ne kadar ileriye götürdüğünü ispat edin. Nerdeyiz, hangi bilinçle nereye gideceğiz bunları gösterin. Kuru kuru İslam ve müslümanlık aleyhtarı yapmanın hiçbir yararı yok.

 

Bir 5 senede müslümanlara izin verin. Müslümanlar 80 yıldır inançsızların yönetiminde hayat sürüyor, inançsızlar 5 yıl sürmüş olsa çokmu olur? Neden kendinizden başkalarına hayat hakkı tanımıyorsunuz? Ama yok burası demokratik, hukuk, Atatürk çü devlet... Bu kelimelerin ve atamızın arkasına sığınmaktan vazgeçin artık. Atatürk olsaydı ortalıkta dolaşan ırkçı yöneticilere lanet okurdu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir 5 senede müslümanlara izin verin. Müslümanlar 80 yıldır inançsızların yönetiminde hayat sürüyor, inançsızlar 5 yıl sürmüş olsa çokmu olur? Neden kendinizden başkalarına hayat hakkı tanımıyorsunuz? Ama yok burası demokratik, hukuk, Atatürk çü devlet... Bu kelimelerin ve atamızın arkasına sığınmaktan vazgeçin artık. Atatürk olsaydı ortalıkta dolaşan ırkçı yöneticilere lanet okurdu...

 

Peki o zaman sevgili hearten sizinle yukarıda belirtiğiniz konu ile ilgili olarak biraz tartışalım...

 

Size müsadenizle birkaç soru sormak istiyorum...

 

Düşünceleriniz ölçütünde...

Soru 1 __ Başbakan kim olmalı...

Soru 2 __ Bakanlıklar nasıl dağılmalı.

Soru 3 __ Dış ilişkileri ne yöne kaydırırsınız. Yanı kime sırt çevirir, Kimlerle bağlanıtılı çalışırsınız.

Soru 4 __ Ülke ekonominiz için alternatif bir programınız varmı?

Soru 5 __ Son olarak Bu ülkeyi yıllardır müslüman olmayanlar yönetmişse sizce bunlarıni dini neydi..

 

Sevgi ve Saygılarımla...

 

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peki o zaman sevgili hearten sizinle yukarıda belirtiğiniz konu ile ilgili olarak biraz tartışalım...

 

Size müsadenizle birkaç soru sormak istiyorum...

 

Düşünceleriniz ölçütünde...

Soru 1 __ Başbakan kim olmalı...

Soru 2 __ Bakanlıklar nasıl dağılmalı.

Soru 3 __ Dış ilişkileri ne yöne kaydırırsınız. Yanı kime sırt çevirir, Kimlerle bağlanıtılı çalışırsınız.

Soru 4 __ Ülke ekonominiz için alternatif bir programınız varmı?

Soru 5 __ Son olarak Bu ülkeyi yıllardır müslüman olmayanlar yönetmişse sizce bunlarıni dini neydi..

 

 

Sevgili dipnot,

 

Takdir edersiniz ki ben kabine kuracak vaziyette değilim... Ama genel anlamda sorularınıza cevap vermeye çalışırım...

 

Öncelikle ben şimdiki başbakanımızın son derece yerinde çalıştığına inanıyorum. Evet hükümet ve başbakan adına bir çok iddia var belki gözümüzün gördüğü tuhaf durumlarda sözkonusu ama ben yinede güveniyorum. Amacının Türkiyenin kalkınması olduğuna inanıyorum. Keza Abdullah Gül ve Ali Babacanda son derece beğeni ile takip ettiğim siyasetçiler. Taklitçilik ve samimiyetsizlikten uzaklar... Diğer politikacılarda bunu göremiyorum. Bu benim kişisel düşüncem. Sizinkiyle aynı olmayabilir...

 

Dış ilişkiler deyince zannedersem müslüman olduğumuz için bize göre kafirlerden uzak durmamız gerektiğini ve bunun içinde dış politikada başarısız olunacağını düşünüyorsunuz. Fakat yanılıyorsunuz.

 

Müslümanların ticaret konularında bize göre inançsızlarla alışveriş yapmalarında bir sakınca yoktur. Yani sizin zannettiğiniz gibi bu adam kafir ondan uzak duralım mal satmayalım anlayışı güdülmez...

 

Dış politikada kim olursa olsun din, dil, farketmez adil olanın yanında olmayı tercih ederim. Evet akp hükümeti abd gibi bir şeytanın yanında hareket ediyor bunu tasvip etmiyorum. Zira ıraklı insanların ölmesi hiçte hoşuma gitmiyor fakat bu akp ye olan güvenimin kırılması için yeterli değil ne yazıkki...

 

Müslüman olmak için müslümanım demek yeterli değildir. Müslümanım deyip Kur-an ayetini inkar eden ve uygulamaya çalışanları engelleyen zihniyetlerin müslüman olduklarına inanmayın derim. Bunların ya herhangi bir dini yoktu, yada samimiyetsiz insanları kandıran müslüman görünümlü kişilerdi...

 

2 ve 4. soruları biraz daha açmanızı rica ediyorum.

 

Cevaplarım yeterli değilse kusurabakma...

 

Sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çağdaş Eğitim Kooperatifi Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Türkiye üzerine oynanan oyunlara dikkat çekti. Yurtkuran, son 10 yılda Türkiye'nin hassas bir eşiğin kapısına getirildiğini ifade ederek şunları söyledi: ''Ülkemiz şu anda belki de hiç görmediğimiz büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. Bir taftan bölücü terör, diğer taraftan da irticai eylemler, irticanın korunması ve kollanması. Ülke toprakları inanılmaz şekilde pazarlanıyor. Numaracı cumhuriyetçiler, şeriat yanlıları, bölücü terör kol kola girerek AB'ye onursuzca girmek için çabalayanlarla işbirliği içinde. Özgürlük ve demokrasi şemsiyesi altına saklanarak Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü bozmak isteyenler var. Ben bu ülkenin bölünmesine seyirci kalarak torunlarıma mezarıma tükürtmem. Atatürk ilke ve devrimlerinden güç alarak, taviz vermeyerek ülkemizi parçalatmayacağız.''

 

Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti'nden yana olan herkesin birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Rektör Yurtkuran, ''Kemalizm siyasette gerçek ilke olarak kabul edilseydi, terörle mücadele tekniklerinde sıkıntı yaşamaz, AB'ye gireceğiz diye onurumuzu ayaklar altına almazdık. Atatürkçülük, bağımsız, çağdaş, laik Türkiye'nin tek kalesidir'' dedi.

 

SİZCE EN BÜYÜK TEHLİKE NEDİR...

A- Bölücü Terör

B- İrticai faaliyetler

C- Yabancılara toprak satılması

D- Numaracı Cumhuriyetçiler

E- Tümü

Admin Not: Yazarın isteği üzerine ankete yeni seçenekler eklenmiştir. Bu istek direk olarak yazardan gelmiştir.

 

Değerli Arkadaşlar,

Türkiye şu anda dış güçlerin tesiriyle laik-antilaik ekseninde bulunmakta;laikler dinsizlikle,antilaikler dini bağnazlıkla suçlanmakta ve bu durum da siyonist güçlerin işine gelmektedir.

Antilaikler şunu unutmamalıdır ki;bu dünya materyalist bir dünyadır,ütopik bir dünya değildir,insana maalesef dış görünümüne göre not verilmektedir."Karnında bir zeytin çekirdeği olsun ama giyimin çevre ile uyum içinde olsun" düşüncesi boş bir düşünce değildir.Nasrettin Hocanın "ye kürküm ye" hikayesi malumunuzdur.Yeniliklere hemen uyum gösterip,10-15 yaşlarında bile cep telefonu sahibi olabiliyorsak,neden çevremize giyim açısından uyum gösteremiyoruz?Karikatür krizinde neden Müslüman Dünyası olarak fazla tepki gösterdik? Bunun sebebini düşünce sistemimizde aramak lazımdır.

Burdaki esas sorun,eğitim sistemimizin tam anlamıyla laik eksene maalesef oturtulamamış olmasıdır.

Burada şu soruyu sormakta fayda var:

Doğu'nun 16. yüzyıla kadar düşünce sistemi Batı'nınkine göre daha ileriydi.16.yüzyıldan sonra Doğu Dünyasında düşünce sistemi neden gerilemeye başladı?

 

Bunun sebebi,bana göre Doğunun 6-16.yüzyıllar arasında görsel sanatlara(resim,heykeltraşlık vb) dini etkilerle,Ortaçağ Avrupası kadar önem vermemesinden kaynaklanıyor.Hz.İsaya yönelik çeşitli sanatsal tasvirler günümüze kadar ulaşırken,Hz.Muhammed'e ait hiçbir sanatsal tasvir olmaması çok ilginçtir.Bir görüşe göre bunun sebebi,peygamberimizin putlaştırılmaması içindir.Zira Ortaçağ Doğu Dünyası bu dönemde tıp,psikoloji,ekoloji gibi bilimlere önem vermiştir.Uzak Doğuda da Buda'ya ait heykel ve resimler,kanaatimce Ortaçağ Avrupası kadar incelikli değildir.

Ortaçağda batı 3-4.yüzyıllarda Hristiyanlığı iyice benimsedikten sonra ibadethaneleri kilise haline getirip,görkemli yapılara dönüştürmeye başlamıştır.Bu kiliselerde 6-7.yüzyıllara kadar dini ağırlıklı eğitim verilirken,daha sonra İslam dininin tesiriyle daha laik eğitim verilmeye başlanmıştır.Eğitimin laik olmasında,o zamana kadar etkili olan bilim literatürünün Arapça olmasının ve özellikle Endülüste bunları çeviren Hristiyan din adamlarının büyük katkısı olmuştur. Kralların da katkılarıyla kiliselerden daha özerk "studium generale" denen eğitim kurumları oluşturulmaya başlanmıştır.Rönesansa doğru üniversiteler de açılmıştır.Eğitimini yıllar geçtikçe daha da kurumsallaştıran Avrupa ülkeleri,doğal olarak özgür düşünen bilim,teknik,felsefe ve din adamları yetiştirmeye başlamıştır.

Ortaçağdan çıkan ve hemen her alanda İslam dünyasını örnek alan batı dünyası,bu teşkilatlı gelişmesini 3-4.yüzyıllara kadar dini motifleri içeren sanata önem vermesine ve hristiyanlığı kabul ettikten sonra bunu giderek geliştirmesine borçludur.

Doğu dünyası,6.yüzyıla kadar,sanata batı dünyası kadar önem vermemiştir.İslamiyetin kabulunden sonra sanata verilen önemin giderek azaldığı hepinizce malumdur.Bunun sebepleri;

-Kavim göçleri ile doğudan gelmenin ve yurt edinmenin zorlukları olabilir.Zira Türkler,ancak 1071 sonrasında kurmuş oldukları Anadolu Selçuklu Devletiyle hemen her alanda bulundukları topraklarda söz sahibi olabilmişlerdir.Ancak Anadolu Selçukluları Doğu ve Batıdan gelen sürekli saldırılarla yıpranmış ve yıkılmıştır.Osmanlıların aynı trendi devam ettiremediği konusunda çoğu tarihçi hemfikirdir.

-Kuran-ı Kerime göre resim ve heykeltraşlık gibi sanatlarda kısıtlama olması,(bu tür sanatsal etkinliklerin olmamasını,batı dünyası,gizlice ve son karikatür krizinde olduğu gibi açıkça kullanmıştır)

-İncilin saklanması ve bu nedenle tarih boyunca 800 kez yorumlanması

-Tevrat ve Zebur'un kaybedildikten sonra Yahudiler tarafından tekrar yazılması

-Kuran-ı Kerim'in ise orijinal haliyle günümüze kadar ulaşması olabilir.

 

Doğunun düşünce sisteminin ortaçağda fazla sanatsal özellik taşımaması;sadece tıp,psikoloji ve ekolojik bilimlerin ağırlıklı olması,Mezopotamya ve Arap yarımadasının kavim göçlerine maruz kalması ile oradaki kurulan uygarlıkların kısa zamanda savaşlarla yıkılmasına bağlanabilir.

12.yüzyılda yapılan haçlı seferleri,misyonerler aracılığıyla doğu dünyasının varlıklarının batı dünyasına taşınmasına sebep olmuş;rönesans büyük ölçüde doğu dünyasının bilgi birikimiyle oluşmuştur.Bu yüzyıldan sonra Doğuda İran bölgesinde dini kitap süslemeciliği dışında başka görsel sanat faaliyetleri kalmamış ve islam dininin tesiriyle sofuluk(içine kapanma) hareketleri başlamıştır.

Gördüğüm kadarıyla,günümüzde batı dünyası giderek ekonomik,politik ve sosyal açıdan çıkmaza sürüklenmekte...Bunda göçler ve nüfus artışı büyük etken....

İslam Dünyası bu süreçte Doğu ve Batı ile rekabet etmek zorunda!Ancak,bu rekabetin sağlanması,yukarıdaki tarihsel süreç gözönüne alındığında zor görünüyor,ancak imkansız değildir.Zamanında işgal ettiğimiz devletlere hoşgörülü davranmamızın ve sömürgecilik yapmamanın sıkıntısını çekiyoruz.Uzakdoğu'da Çin ve Hindistan bile sömürgecilikten kurtulup eğitim sistemlerini zamanında düzenleyerek dünya ekonomisinde söz sahibi olmaktalar.Ya biz?

 

İŞİN BAŞI LAİK EĞİTİM

 

Saygılarımla,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli Arkadaşlar,

Türkiye şu anda dış güçlerin tesiriyle laik-antilaik ekseninde bulunmakta;laikler dinsizlikle,antilaikler dini bağnazlıkla suçlanmakta ve bu durum da siyonist güçlerin işine gelmektedir.

Antilaikler şunu unutmamalıdır ki;bu dünya materyalist bir dünyadır,ütopik bir dünya değildir,insana maalesef dış görünümüne göre not verilmektedir."Karnında bir zeytin çekirdeği olsun ama giyimin çevre ile uyum içinde olsun" düşüncesi boş bir düşünce değildir.Nasrettin Hocanın "ye kürküm ye" hikayesi malumunuzdur.Yeniliklere hemen uyum gösterip,10-15 yaşlarında bile cep telefonu sahibi olabiliyorsak,neden çevremize giyim açısından uyum gösteremiyoruz?Karikatür krizinde neden Müslüman Dünyası olarak fazla tepki gösterdik? Bunun sebebini düşünce sistemimizde aramak lazımdır.

Burdaki esas sorun,eğitim sistemimizin tam anlamıyla laik eksene maalesef oturtulamamış olmasıdır.

Burada şu soruyu sormakta fayda var:

Doğu'nun 16. yüzyıla kadar düşünce sistemi Batı'nınkine göre daha ileriydi.16.yüzyıldan sonra Doğu Dünyasında düşünce sistemi neden gerilemeye başladı?

 

Bunun sebebi,bana göre Doğunun 6-16.yüzyıllar arasında görsel sanatlara(resim,heykeltraşlık vb) dini etkilerle,Ortaçağ Avrupası kadar önem vermemesinden kaynaklanıyor.Hz.İsaya yönelik çeşitli sanatsal tasvirler günümüze kadar ulaşırken,Hz.Muhammed'e ait hiçbir sanatsal tasvir olmaması çok ilginçtir.Bir görüşe göre bunun sebebi,peygamberimizin putlaştırılmaması içindir.Zira Ortaçağ Doğu Dünyası bu dönemde tıp,psikoloji,ekoloji gibi bilimlere önem vermiştir.Uzak Doğuda da Buda'ya ait heykel ve resimler,kanaatimce Ortaçağ Avrupası kadar incelikli değildir.

Ortaçağda batı 3-4.yüzyıllarda Hristiyanlığı iyice benimsedikten sonra ibadethaneleri kilise haline getirip,görkemli yapılara dönüştürmeye başlamıştır.Bu kiliselerde 6-7.yüzyıllara kadar dini ağırlıklı eğitim verilirken,daha sonra İslam dininin tesiriyle daha laik eğitim verilmeye başlanmıştır.Eğitimin laik olmasında,o zamana kadar etkili olan bilim literatürünün Arapça olmasının ve özellikle Endülüste bunları çeviren Hristiyan din adamlarının büyük katkısı olmuştur. Kralların da katkılarıyla kiliselerden daha özerk "studium generale" denen eğitim kurumları oluşturulmaya başlanmıştır.Rönesansa doğru üniversiteler de açılmıştır.Eğitimini yıllar geçtikçe daha da kurumsallaştıran Avrupa ülkeleri,doğal olarak özgür düşünen bilim,teknik,felsefe ve din adamları yetiştirmeye başlamıştır.

Ortaçağdan çıkan ve hemen her alanda İslam dünyasını örnek alan batı dünyası,bu teşkilatlı gelişmesini 3-4.yüzyıllara kadar dini motifleri içeren sanata önem vermesine ve hristiyanlığı kabul ettikten sonra bunu giderek geliştirmesine borçludur.

Doğu dünyası,6.yüzyıla kadar,sanata batı dünyası kadar önem vermemiştir.İslamiyetin kabulunden sonra sanata verilen önemin giderek azaldığı hepinizce malumdur.Bunun sebepleri;

-Kavim göçleri ile doğudan gelmenin ve yurt edinmenin zorlukları olabilir.Zira Türkler,ancak 1071 sonrasında kurmuş oldukları Anadolu Selçuklu Devletiyle hemen her alanda bulundukları topraklarda söz sahibi olabilmişlerdir.Ancak Anadolu Selçukluları Doğu ve Batıdan gelen sürekli saldırılarla yıpranmış ve yıkılmıştır.Osmanlıların aynı trendi devam ettiremediği konusunda çoğu tarihçi hemfikirdir.

-Kuran-ı Kerime göre resim ve heykeltraşlık gibi sanatlarda kısıtlama olması,(bu tür sanatsal etkinliklerin olmamasını,batı dünyası,gizlice ve son karikatür krizinde olduğu gibi açıkça kullanmıştır)

-İncilin saklanması ve bu nedenle tarih boyunca 800 kez yorumlanması

-Tevrat ve Zebur'un kaybedildikten sonra Yahudiler tarafından tekrar yazılması

-Kuran-ı Kerim'in ise orijinal haliyle günümüze kadar ulaşması olabilir.

 

Doğunun düşünce sisteminin ortaçağda fazla sanatsal özellik taşımaması;sadece tıp,psikoloji ve ekolojik bilimlerin ağırlıklı olması,Mezopotamya ve Arap yarımadasının kavim göçlerine maruz kalması ile oradaki kurulan uygarlıkların kısa zamanda savaşlarla yıkılmasına bağlanabilir.

12.yüzyılda yapılan haçlı seferleri,misyonerler aracılığıyla doğu dünyasının varlıklarının batı dünyasına taşınmasına sebep olmuş;rönesans büyük ölçüde doğu dünyasının bilgi birikimiyle oluşmuştur.Bu yüzyıldan sonra Doğuda İran bölgesinde dini kitap süslemeciliği dışında başka görsel sanat faaliyetleri kalmamış ve islam dininin tesiriyle sofuluk(içine kapanma) hareketleri başlamıştır.

Gördüğüm kadarıyla,günümüzde batı dünyası giderek ekonomik,politik ve sosyal açıdan çıkmaza sürüklenmekte...Bunda göçler ve nüfus artışı büyük etken....

İslam Dünyası bu süreçte Doğu ve Batı ile rekabet etmek zorunda!Ancak,bu rekabetin sağlanması,yukarıdaki tarihsel süreç gözönüne alındığında zor görünüyor,ancak imkansız değildir.Zamanında işgal ettiğimiz devletlere hoşgörülü davranmamızın ve sömürgecilik yapmamanın sıkıntısını çekiyoruz.Uzakdoğu'da Çin ve Hindistan bile sömürgecilikten kurtulup eğitim sistemlerini zamanında düzenleyerek dünya ekonomisinde söz sahibi olmaktalar.Ya biz?

 

İŞİN BAŞI LAİK EĞİTİM

 

Saygılarımla,

 

Objektif bir bakış olarak değerlendirilebilecek düşündüren bir yaklaşım. Teşekkür ederim sevgili siosteran...

Konu ile ilgili olarak paylaşımlarının devamını dileriz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

Cumhuriyet Anadolu Aydınlanması etkinlikleri kapsamında lhan Selçuk, Alev Coşkun, Hikmet Çetinkaya, Ali Sirmen ve Şükran Soner , Bursa'da Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri değerlendirerek ''Tehlikenin farkında mısınız'' diye sordular. Uludağ Üniversitesi Rektörlük A Salonu'nda önceki gün düzenlenen panele akademisyenler ve öğrenciler büyük ilgi gösterdiler.

 

Panelin başında öncelikle gençlere seslenen gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk, ''Eğer dünyayı algılamak, mutlu olmak istiyorsanız lütfen aydınlanmayı öğrenin. Aydınlanmayı öğrenmeden ne Romeo ve Jülyet'i, ne Don Kişot'u ne de başka bir şeyi anlayabilirsiniz. Aydınlanma bilincine kavuşmadan bu dünyanın insanı olamazsınız. Aydınlanma, aklın inançtan kurtulup özgürleşmesidir'' dedi.

 

Daha sonra söz alan Ali Sirmen de Cumhuriyet gazetesinin ''Tehlikenin farkında mısınız?'' diye sormasının önemine değinerek ''Tehlikenin farkına varanlar, tehlikeye karşı birleşmenin adımını da atmış olurlar ki, böylece aydınlanmanın önünü biraz daha açmış oluruz'' diye konuştu.

 

SİVİL BİLİNÇ

Cumhuriyet kurulduktan sonra üç darbe olduğunu, ancak bugün Türkiye'nin, kayıtlı seçmenin yüzde 25'inin oyuyla seçilen bir parti tarafından yönetildiğini vurgulayan Sirmen, ''Demek ki darbeler sorunu çözmüyor. Ciddi bir sivil sorumlulukla karşı karşıyayız. Laiklik konusunda askere umut bağlamak yerine sivil bilincimizi her zaman açık tutmakta fayda vardır'' dedi.

 

Alev Coşkun da, Batı dünyasının 400 yılda ulaştığı aydınlanmaya Türkiye'nin Atatürk sayesinde 15 yılda ulaştığını, bunun değerinin bilinmesi gerektiğini ifade ederek ''Rektörünüz Mustafa Yurtkuran 'ın söylediği bir deyiş var. 'Hiçbir gün, 18 Mayıs 1919'dan daha kötü değildir' ... Gerçekten de korkmayın, hiçbir gün o günden daha kötü değildir. Bizler gerektiğinde Kuvayı Milliye'yi yeniden yaratmayı biliriz'' diye konuştu.

 

'TÜRKİYE DERS ÇIKARMALI'

Yazarımız Şükran Soner de Yugoslavya ve Irak'ta yaşananları örnek göstererek Türkiye'nin bunlardan ders çıkarması gerektiğini belirtti. Soner şöyle devam etti: ''Yugoslavya küçük devletlere bölünerek şimdi ABD desteğiyle zar zor ayakta durmaya çalışıyor. Hiç kuşkunuz olmasın Kuzey Irak'ta da böyle olacaktır. Türkiye'de de her taraf tuzaklarla dolu. ABD'nin çıkarlarına göre Türkiye'nin de konumu sürekli değişiyor. Evangelizm, Türkiye için de büyük bir tehdittir.''

 

Hikmet Çetinkaya da dünyada ve Türkiye'deki İslamcı örgütlenmelerin ulaştığı noktayı rakamlarla örnekler vererek anlattı. Türkiye'deki 1800 özel eğitim kurumunun 1500'ünün tarikatlara ait olduğuna dikkat çeken Çetinkaya, çağdaş sivil oluşumlarının benzer örgütlenmelere gitmekte geç kaldığını belirtti. Çetinkaya, Bursa'da 10 yıl önce, ortak değerler etrafında toplanmış aydın kişilerce kurulan Çağdaş Eğitim Kooperatifi modelinin Türkiye'ye örnek olmasını diledi.

 

YA SİZ TEHLİKENİN FARKINDAMISINIZ...

Sevgi ve saygılarımla...

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşlar. her atatürkten bahsedene hemen " sahte atatürkçü" damgası vurarak ne yapmaya çalışıyorsunuz. gerçek amacınız ne. Atatürk ilkelerinden nefret edip direk ona saldıramayıp sanki onu savunan herkes sahte atatürkçüymüş havası yaratmaya çalışıyorsanız. bu numara çok bayatladı.

 

her atatürk'ten bahsedene hemen. sahte atatürkçü yaftası vuranlar. siz kimsinizki bir insanın bir şeyi yürekten mi inanarak mı yoksa ağızdanmı söylediği teşhisini hemen koyabiliyorsunuz. tanımadna tartışmadan.

 

valla bu memlekette, sahte atatürkçülükle insanlar otellerde yakılmadı. domuzbağıyla gömülmedi, milyonalrca dolar yardım toplayıp amerikaya kaçılmadı, gencecik kızlar kandırılıp villalarda harem kurulmadı.

 

bu memlekette sahte müslüman ve din bezirganlarının yüzde biri kadar sahte atatürkçü yoktur. siz rahat olun.

 

bu memleketin sahte atatürkçülük diye bir sorunu yoktur. ama sahte müslümanlık ve din bezirganlığı gibi ciddi ve tehlikeli bir sorunu vardır.

 

birinin dediği gibi yasak işler yapmak için kapıya atatürk resmi konulmuyor bu ülkede. aksine bir tarikat kurup her türlü pisliği yolsuzluğu çeteciliği yapabiliyorlar.

 

en basiti ufacık bir örneği bu memleketin adliyelerinde binlerce cami yaptırma derneği davası var yolsuzluk zimmete para geçirme vs.

 

Atatürk'ten nefret eden onun ilkelerinden korkanlar. Onları savunanlara saldırarak iftiralar atarak amaçlarına ulaşmaya çalışıyor artık.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

her türlü sahtecilik yapanlara tepki vermeliyiz. sahte Atatürk'çülere, sahte dincilere, sahte millyetçilere, ülkemizi yıkmak isteyen sahte dostlara, AB'ye, ABD'ye.....

 

Yaşasın dürüstlük....

yaşasın samimiyet....

yaşasın vatanseverler....

yaşasın gerçek dindarlar...

yaşasın Ata'yı samimiyetle anlayanlar...

 

kahrolsun emperyalist güçler.........

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

her türlü sahtecilik yapanlara tepki vermeliyiz. sahte Atatürk'çülere, sahte dincilere, sahte millyetçilere, ülkemizi yıkmak isteyen sahte dostlara, AB'ye, ABD'ye.....

 

Yaşasın dürüstlük....

yaşasın samimiyet....

yaşasın vatanseverler....

yaşasın gerçek dindarlar...

yaşasın Ata'yı samimiyetle anlayanlar...

 

kahrolsun emperyalist güçler.........

Özümüz ve inancımız olan bu duyguları paylaşıyor ve bu yürekli düşünceyi alkışlıyorum...

Sevgi ve saygılar... :clover:

 

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet sayın ilbey düşüncelerinde çok haklısın. Ülke bizim ülkemiz ve gidebileceğimiz başka bir ülke yok, beğensekte, beğenmesekte onun havasını soluyar ve suyunu içiyoruz. Bugün hangi görüşte olursak olalım onun varlığı, onun devamlılığı, onun bölünmezliği ve onun laik yapısını korumak ve kollamak için değilmidir mücadelemiz, herşeyimizle vatandaşı olarak onu en iyi yerlere getirmek için değilmidir bu çabalarımız. O var olduğu sürece bizler de var olacağımız hiç haklımızdan çıkarmayalım lütfem... Katkı ve paylaşımlarına teşekkürler ilbey...

Haksız değilsin sevgili isbarayamtar. Teşekkürler..

Tüm kalbimle size katılıyor ve tespitlerinin ne kadar doğru olduğu belirtmek istiyorum sevgili hüznünadımor...

Anlıyorum hearten teşekkürler...

 

Değerli arkadaşlar bugün ciddi ve kararlı bir şekilde ABD 'nin BOP planı çerçevesinde, ılımlı İslamı Türkiye'ye dayatmaya çalışıyor.

 

Okullar, işyerleri, aileler dinci kadrolar tarafından kuşatılıyor. Din baskısı tüm toplumu teslim almış durumda. Yıllardır Bölücülük ülkemiz için en büyük tehlike olarak görülür iken artık Öyle görünüyor ki siyasal İslamcılar, şeriatçı bir toplumun oluşumuna engel olabilecek ne varsa, onu temizlemek ya da işlevsiz bir konuma getirmek amacındadırlar. Üniversiteler, rektörler derken, şimdi sıra Kara Kuvvetleri Komutanı'na geldi. Dinci kesim ABD ve AB 'nin isteğine uygun bir yol izleyerek, ordunun etkisini azaltabilmek için her önleme başvuruyor, elinden geleni ardına koymuyor. PKK saldırılarına karşı vatanını canla başla koruyan, bu uğurda binlerce şehit veren silahlı kuvvetler ve onun komutanları çetecilikle suçlanıyor. Laik Cumhuriyet'e bağlı, ülkesinin bütünlüğünü savunan bir orduyu etkisizleştirip güçsüz düşürmeye çalışmak, dünyanın neresinde görülmüştür?

 

Yıllar önce Aziz Nesin şunları söylemişti: ''... Şimdiye dek olduğu gibi, şimdi de haber veriyorum, önceleri yavaş yavaş, ağır ağır, adım adım kötülük uçurumuna doğru giderken, gittikçe hızlanarak, şimdi koşar adım gidiyoruz. Olacak toplumsal depremin uğultularını duymaktayım. Çevremizde aptal aptal suçlu aramayalım. Aynaya bakalım. Aynamız yoksa bir durgun suya bakalım. Orada suçluyu göreceğiz. İş işten geçtikten sonra 'Kendim ettim, kendim buldum' demenin hiçbir yararı yok...'' (Aziz Nesin, Bir Tutam Aydınlık)

 

Bugün Türkiye içten ve dıştan bir saldırı altındadır. Bu, Mümtaz Soysal 'ın deyişiyle, ''topyekûn bir saldırıdır'' . Topyekûn saldırıya ''topyekûn cevap'' vermek gerekir.

 

Bu pervasız gidişe ve talan düzenine karşı çıkacak, ''dur'' diyecek tek güç halktır, halkın örgütlü gücüdür. Kitleleri demokratik direnişlere, eylemlere yönlendirecek, onların direncini arttıracak güç ise toplumun yurtseverleri, Aydınlanmacıları, Atatürk'e yürekten inanmış öncüleridir.

 

Artık ''iş işten geçtikten sonra, kendim ettim kendum buldum'' dememek için artık düşmanlarımızı iyi tanımış olmanın bilincine varalım...

 

Öyleyse şimdi, bugün basınıyla, aydınıyla bu ülkenin gidişatının tehlikeli sürecin gören yazarlarımız tarafından birçok kez yapılan şu çağrıyı bir kez de biz yineleyelim: Uyan ey ehl-i vatan, görev başına...

 

Tekrar belirtiyorum niyetimiz din düşmanlığı falan değil arkadaşlar ülkemizin içinde bulunduğu tehlikeli gidiştir..

 

Sevgi ve saygılar...

 

 

.

Cumhuriyet Anadolu Aydınlanması etkinlikleri kapsamında lhan Selçuk, Alev Coşkun, Hikmet Çetinkaya, Ali Sirmen ve Şükran Soner , Bursa'da Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri değerlendirerek ''Tehlikenin farkında mısınız'' diye sordular. Uludağ Üniversitesi Rektörlük A Salonu'nda önceki gün düzenlenen panele akademisyenler ve öğrenciler büyük ilgi gösterdiler.

 

Panelin başında öncelikle gençlere seslenen gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk, ''Eğer dünyayı algılamak, mutlu olmak istiyorsanız lütfen aydınlanmayı öğrenin. Aydınlanmayı öğrenmeden ne Romeo ve Jülyet'i, ne Don Kişot'u ne de başka bir şeyi anlayabilirsiniz. Aydınlanma bilincine kavuşmadan bu dünyanın insanı olamazsınız. Aydınlanma, aklın inançtan kurtulup özgürleşmesidir'' dedi.

 

Daha sonra söz alan Ali Sirmen de Cumhuriyet gazetesinin ''Tehlikenin farkında mısınız?'' diye sormasının önemine değinerek ''Tehlikenin farkına varanlar, tehlikeye karşı birleşmenin adımını da atmış olurlar ki, böylece aydınlanmanın önünü biraz daha açmış oluruz'' diye konuştu.

 

SİVİL BİLİNÇ

Cumhuriyet kurulduktan sonra üç darbe olduğunu, ancak bugün Türkiye'nin, kayıtlı seçmenin yüzde 25'inin oyuyla seçilen bir parti tarafından yönetildiğini vurgulayan Sirmen, ''Demek ki darbeler sorunu çözmüyor. Ciddi bir sivil sorumlulukla karşı karşıyayız. Laiklik konusunda askere umut bağlamak yerine sivil bilincimizi her zaman açık tutmakta fayda vardır'' dedi.

 

Alev Coşkun da, Batı dünyasının 400 yılda ulaştığı aydınlanmaya Türkiye'nin Atatürk sayesinde 15 yılda ulaştığını, bunun değerinin bilinmesi gerektiğini ifade ederek ''Rektörünüz Mustafa Yurtkuran 'ın söylediği bir deyiş var. 'Hiçbir gün, 18 Mayıs 1919'dan daha kötü değildir' ... Gerçekten de korkmayın, hiçbir gün o günden daha kötü değildir. Bizler gerektiğinde Kuvayı Milliye'yi yeniden yaratmayı biliriz'' diye konuştu.

 

'TÜRKİYE DERS ÇIKARMALI'

Yazarımız Şükran Soner de Yugoslavya ve Irak'ta yaşananları örnek göstererek Türkiye'nin bunlardan ders çıkarması gerektiğini belirtti. Soner şöyle devam etti: ''Yugoslavya küçük devletlere bölünerek şimdi ABD desteğiyle zar zor ayakta durmaya çalışıyor. Hiç kuşkunuz olmasın Kuzey Irak'ta da böyle olacaktır. Türkiye'de de her taraf tuzaklarla dolu. ABD'nin çıkarlarına göre Türkiye'nin de konumu sürekli değişiyor. Evangelizm, Türkiye için de büyük bir tehdittir.''

 

Hikmet Çetinkaya da dünyada ve Türkiye'deki İslamcı örgütlenmelerin ulaştığı noktayı rakamlarla örnekler vererek anlattı. Türkiye'deki 1800 özel eğitim kurumunun 1500'ünün tarikatlara ait olduğuna dikkat çeken Çetinkaya, çağdaş sivil oluşumlarının benzer örgütlenmelere gitmekte geç kaldığını belirtti. Çetinkaya, Bursa'da 10 yıl önce, ortak değerler etrafında toplanmış aydın kişilerce kurulan Çağdaş Eğitim Kooperatifi modelinin Türkiye'ye örnek olmasını diledi.

 

YA SİZ TEHLİKENİN FARKINDAMISINIZ...

Sevgi ve saygılarımla...

.

 

 

her türlü sahtecilik yapanlara tepki vermeliyiz. sahte Atatürk'çülere, sahte dincilere, sahte millyetçilere, ülkemizi yıkmak isteyen sahte dostlara, AB'ye, ABD'ye.....

 

Yaşasın dürüstlük....

yaşasın samimiyet....

yaşasın vatanseverler....

yaşasın gerçek dindarlar...

yaşasın Ata'yı samimiyetle anlayanlar...

 

kahrolsun emperyalist güçler.........

Belki birileri bu yazıları okur...

Yani...

Ne bileyim...

Mesela zaman kaybını önlememek için..

Boşu boşuna colomb’un Amerika’yı keşfetmesini beklememek için!...

Geç kalınmış zamanın bu saatinde...

Çünkü başka amerika yok..

Sevgi ve saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

Tehlikenin Farkında mısınız?

 

___- İrtica siyasete, eğitime ve devlete sızıyor...

___- Laiklik ve milliyetçilik gibi Cumhuriyetin temel nitelikleri yıpratılıyor...

___- Gericiliğe karşı mücadele, halkın dinsel inançlarına karşı çıkmak gibi gösterilerek din sömürüsü yapılıyor...

___- Türk ordusu hak etmediği bir tartışmanın içine sokuluyor...

 

Yukarıda yer alan cümleler, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer 'in son konuşmasının en can alıcı bölümleriydi.

Geçen perşembe günü ''Tehlike büyük'' manşetiyle duyurduğumuz bu haber üzerine dinci basında saldırı içeren yorumlar yapıldı.

Dinci basının, Cumhurbaşkanı Sezer'i hedef alan manşetlerine Başbakan Erdoğan da katılarak, ''Cumhurbaşkanı ortalığı bulandırıyor'' suçlaması yaptı.

 

Dinci gazetelerin bazı yazarları TEHLİKENİN FARKINDAMISINIZ reklamı ile paralellik kurarak Cumhurbaşkanı ile Genelkurmay Başkanı'nın açıklamalarına Cumhuriyet'in zemin hazırladığını yazdılar...

İrtica ve bölücü gelişmeler sürdükçe, biz ''Tehlikenin farkında mısınız'' sorusunu gündemde tutacağız.

Atatürk 'ün adını verdiği Cumhuriyet gazetesinin 82 yıllık mücadelesinde, dün olduğu gibi bugün de Cumhuriyetin temel niteliklerini savunmak var...

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

önce herşeyi yap kapına Atatürk heykeli koy yırtarsın diyen arkadaşa karını kapa Allah Muhammed adını ağzına pelesenk et ozamanda yırtıyorsun değişen birşey yok ortak amaç sahte dindarlara ve sahte Atatürkçülere karşı mücadele etmektir.Bu ülkeyi yıllardır sizin taraf yönetti bırakında biraz bunlar yönetsin diyen arkadaşım sizlerden dediğiniz adamlar zamanınıda bu ülkede imam hatip okullarının sayısı çok artmıştır.Sizlerden dediğiniz adamlar zamanında özel kararnamelerle analar türbelere gömülmüştür.Beytulmala uzunan el kırılır diyen adamlarca sülale boyu devletin uçağı ile geziler yapılmıştır ve aynı adamlar bosna hersek için halkın saf ve temiz dini duyguları kullanılarak toplanan paralar iç edilmiş ve halen bu adamı nasıl kurtarırızın hesapları yapılmaktadır.Şimdiki iktidar biz farklısıyız diyerek ve Allah adını kullanarak bir çoğu tepki oyu olan ve sandıklarda yapılan oyunlarla iktidarı gelmiş olup boynuz kulağı geçer hesabı gidenleri fersah fersah aratacak duruma gelmişlerdir.Ayrıca başbakan bakanlar nasıl seçilmeli diye bir soru oldukça komiktir.Bu ülkede iktidara kim gelirse gelsin amerikanın icazetini almak durumundadır.Yani Atatürk döneminde uygulanan onurlu politika ve devlet adamlığı ayaklar altındadır.Bu ülkeyi paspas etmişlerdir.Bu konuda özellikle DR NECİP HABLEMİTOĞLUNUN "ŞERİATÇI TERÖRÜN VE BATININ KISKACINDAKİ ÜLKE TÜRKİYE"Yİ okumanızı tavsiye ederim belgelerle açıklanmış ve ne büyük bir tezgah içinde olduğumuzun anlaşılması açısından oldukça çarpıcı bir kitap

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.