Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

YETMEZ AMA EVET...DİYORUZ!


mavi olmayan gökyüzü

Önerilen İletiler

Kürt isyanlarini kendi pencerenizden Kürt irkcilarin yalan yanlis iddialarindan degil gercek tarihlerle ögrenin.Ha diyeceksiniz ki kimdir tarihi yazan o da sizin özgür düsünceniz ama gercek tarihi gercek tarihciler ve arastirmacilar yazar.

 

Bir isyan bastirilirken kurunun yaninda yasin da yandigini hepimiz biliriz.

Seyit Riza'ninda kim oldugunu eminim bilmiyorsunuz sadece size verilenlerle yetinmektesiniz.Seyit Riza hem Türktü hem de eskiyanin biriydi,Cikarlari kimdense onlarin hesabina calisan Osmanli'nin idama mahkum edip sonra da affettigi bir asiret reisidir.Isterseniz o sizin anli sanli Seyit Riza'nizin biyografisinide verebilirim belgeleriyle.

 

PKK;ÖCALAN,SEYIT RIZA,SEYH SAID,SAIDI NURSI bunlar ve daha isimlerini buraya almadigim cogusu Kürtlerin dostlari degildir düsmanlaridirlar.Bunu da burada söylemis olayim.Hadi ölenlere hesap soramazsiniz ama bari hayatta olan terör baslarindan hesap sormayi deneyin Kürtlerin gelecegi icin.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dersim ve Pkk ile ilgili tespitlerinize ne kadar katılsam da "Kürtler tarih boyunca hep başkalarına hizmet eden bir toplumdur" söyleminizi kınıyorum. Sorunlara etnisite ile bakmayalım. Kimliklere ve farklılıklara saygılı olalım. Zira Türkiye Cumhuriyeti, BİRARADA YAŞAMA ARZUSUNA sahip farklı kimlikten birçok grubun bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Lütfen söylemlerinize etnisiteyi karıştırmayın.

O zaman gercekleri görmeyip tarafli davrandiginiz icin bende sizi kinarsam sanirim ödesmis oluruz.Eger iddialarimi cürütmek istiyorsaniz bana saglam belgeler vermelisiniz yani öyle saglam ki benim iddialarimin dogrulugunu belgeleyen tarihi bile cürütsün.Kürtlerin tarih boyunca yaptiklari kimlere hizmet verdikleri koca koca ciltler dolusu kitaplarda yazilidir.Önce bunlari bir gözden gecirip sonra bana etnisite elestirisi yapin.Gercekleri inkar ettigimde iyi adami olacagim yoksa sizin gözünüzde.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O zaman gercekleri görmeyip tarafli davrandiginiz icin bende sizi kinarsam sanirim ödesmis oluruz.Eger iddialarimi cürütmek istiyorsaniz bana saglam belgeler vermelisiniz yani öyle saglam ki benim iddialarimin dogrulugunu belgeleyen tarihi bile cürütsün.Kürtlerin tarih boyunca yaptiklari kimlere hizmet verdikleri koca koca ciltler dolusu kitaplarda yazilidir.Önce bunlari bir gözden gecirip sonra bana etnisite elestirisi yapin.Gercekleri inkar ettigimde iyi adami olacagim yoksa sizin gözünüzde.

 

saygilarla

 

 

O zaman aynı şeyler Türkler için de söylenebilir ne dersiniz sayın politika? Nato ve birleşmiş milletlerdeki 5 büyüklere yaranabilmek için iç savaş çıkardık ülkede diyelim mi o zaman? Kimlerin amacına hizmet ettik o tarihlerde? Hala kimlerin amacına hizmet ediyoruz?

 

Gördünüz mü bir ırka mal edemezsiniz yapılan yanlışları. Evet bazı kişiler taşeron olabilir ama bu demek değildir ki bütün bir ırk kötüdür. Yaptığınız IRKÇILIKTIR. KINAMAYA DEVAM EDİYORUM..

 

Saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O zaman aynı şeyler Türkler için de söylenebilir ne dersiniz sayın politika? Nato ve birleşmiş milletlerdeki 5 büyüklere yaranabilmek için iç savaş çıkardık ülkede diyelim mi o zaman? Kimlerin amacına hizmet ettik o tarihlerde? Hala kimlerin amacına hizmet ediyoruz?

 

Gördünüz mü bir ırka mal edemezsiniz yapılan yanlışları. Evet bazı kişiler taşeron olabilir ama bu demek değildir ki bütün bir ırk kötüdür. Yaptığınız IRKÇILIKTIR. KINAMAYA DEVAM EDİYORUM..

 

Saygılar

 

Belge gösterin bana.Kimmis ic savas cikaran. Bölücülermi yani yüzyildir bu topraklarda kan döken Kürtcülermi yoksa sizin birtürlü hazmedemediginiz Türklermi? YAPTIGIM IRKCILIK DEGIL GERCEKLERI YANI KÜRTLERIN GERCEKLERINI IFSA ETMEKTIR.ISINIZE GELMIYORSA BU SIZI BAGLAR BENI DEGIL .Ben gercekleri hemde belgeleriyle yazmaya devam edecegim ve sizi kinamayada.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın ilker,buna direnmekten korkan insanlar,nasılsa Türkiye bize ev,arsa,iş veriyor deyip kaçtı diyorum ben...

 

Dersim'de isyan bastırılırken mağaralara doldurulan sivillere gaz verildi,eğer bu başkaldırı ile mücadeleyse size göre sizin bileceğiniz bişey ayrıca Kürt halkıda her halk kitlesi gibi kendi özgürlüğünü ararken doğru yada yanlış farklı devletlerle işbirliğine girmiştir ancak asla ama asla Türk halkını kendine düşman olarak görmemiştir ve halende görmemektedir,sorun devletin yapısı iledir,bunu değiştirmek için silahlı yöntem kullanılmasının yanlış olduğunu ve çözüm yerinin meclis olduğunu her fırsatta dile getirdim zaten....

Böyle düşünüyorsanız bir sorun yok zaten.

Aynı şeyleri bizde söyleyebiliriz aslında,Kürtler'le sorunumuz yoktur.Sorun Kürtler'in içindeki bölücü kesimdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O zaman aynı şeyler Türkler için de söylenebilir ne dersiniz sayın politika? Nato ve birleşmiş milletlerdeki 5 büyüklere yaranabilmek için iç savaş çıkardık ülkede diyelim mi o zaman? Kimlerin amacına hizmet ettik o tarihlerde? Hala kimlerin amacına hizmet ediyoruz?

 

Gördünüz mü bir ırka mal edemezsiniz yapılan yanlışları. Evet bazı kişiler taşeron olabilir ama bu demek değildir ki bütün bir ırk kötüdür. Yaptığınız IRKÇILIKTIR. KINAMAYA DEVAM EDİYORUM..

 

Saygılar

 

NATO ya yaranmak için çok şey yaptık, KORE de ABD askerini kurtardık, ABD askerlerimizin başına çuval geçirdi gık çıkarmadık, gemimizi batırdılar aynı tablo, ABD Afganistanı işgal etti yetiş mehmet dedi. Şimdi de askerini çekip, yıllardır pkk ya yardım ve yataklık yapan Kuzey Irak ı bizim korumamızı isteyecekler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NATO ya yaranmak için çok şey yaptık, KORE de ABD askerini kurtardık, ABD askerlerimizin başına çuval geçirdi gık çıkarmadık, gemimizi batırdılar aynı tablo, ABD Afganistanı işgal etti yetiş mehmet dedi. Şimdi de askerini çekip, yıllardır pkk ya yardım ve yataklık yapan Kuzey Irak ı bizim korumamızı isteyecekler.

 

 

:clover::clover::clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Bursa 2.Idare mahkemesi SEKA BALIKESIR'in satisini iptal etti,danistay onayladi.

 

TÜPRAS'in 14,76'sinin satisi ile Kamu 750 milon dolar zarar etti.

 

Kusadasi Limani da ayni sekilde yandaslara verildi.

 

CESME LIMANI Ulusoy'a peskes cekilmis,Danistay'in iptal etmesine ragmen Ulusoy tesisleri geri vermemistir.

 

AF TASARISI'nin 93.maddesi ile Özellestirme yasasina "bu maddenin yürürlüge girdigi tarih itibariyle özellestirme islemleri tamamlanarak devir islemleri sonuclanidirilir ve devralan tarafindan özellestirme öncesi duruma dönülmesine imkan vermeyecek sekilde devredilen kurulus icin üretim amacli yatirim ve buna bagli ticari,mali ve hukuki tasarruflarda bulunulmus olanlara iliskin;mahkemelerce verilen IUPTAL VE YÜRÜTMEYI DURDURMA kararlariyla ilgili olarak idarece herhangi bir islem tesis edilemez.Bu konuda acilan davalardan feragat edilir."hükmü eklendi.

 

Af tasarisinda Özellestirme yasasina eklenen bu hükümle:

 

SEKA BALIKESIR,SEYDISEHIR ETI ALÜMINYUM,CESME LIMANI,KUSADASI LIMANI,TÜPRAS'IN 14,76'sinin satisiyla ilgili tüm mahkeme kararlari afedilmektedir

 

MURAT KISLALI-CUMHURIYET

 

YETMEZ AMA EVET diyenlerin bu ülkeninde satisina EVET demis olduklarida bu cikarilmak istenen af yasasi ile anlasilmistir.

 

NE YAZIYOR WIKIPEAKS BELGELERINDE:YOLSUZLUK YAPAN BIR IKTIDARI SAVUNAN BIR ISLAMIST

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Hani referandumdan sonra 12 eylül darbecilerinden hesap sorulacaktı??

 

Saf insanlari akillilar baska türlü kandiramazdi.12 Eylül darbecilerinden hesap sormak icin yetki almadilarki,yargiyi AKP yargisi yapmak ve Türk'üm diyenleri iceri atmak icin,Yargitay'i,Anayasa mahkemesi'nin bicimine getirip zaptetmek icin,HSYK'nin isi tamamdir,Ordununda isi tamamdir.Üniversiteler coktan ele gecirildi,kalan birtek Yargitay,Anayasa Mahkemesi ve Danistay var.Bakin türban davasinda YARGIYA SAYGISI OLANLAR NASIL DANISTAYA saldirmaya basladilar,Hizbullah davasindada Yargiyay hedeftedir.Bunlarin hepsi bir plan ve proje cercevesinde yapilmaktadir.Ne demisti BASBAKAN:Biz size bu reformu hap gibi yutturacagiz.Evet yutturmaya basladilar.GALATASARAY'i cemaatler ele gecirmek icin mücadele veriyor.Basbakanin isliklanmasi bu planlari suya düsürdü,yani Adnan Polat'a ragmen GALATASARAY cemaatlerin eline gecmeyecek.

 

Darbecilere gelince,AKP o darbeciler sayesinde iktidar oldu cünkü 12 Eylül ile önleri acildi.Dün Evren'i bastaci edenler,ona pasam Türkiye'nin sizin gibilere ihtiyaci var diyen,darbecileri Cankaya'da agirlayanlar onlara nasil hesap soracaklar ki?Bu kadar kocaman bir yalani ancak yüzde 58 yuttu.Gercek yurtseverlerin orani ise yüzde 45'te kaldi.O yüzde 58'in icinde kimler yok ki.Bölücüsünden Sorozcusuna,AB'cisinden ABD'cisine kadar ne kadar Türk adindan,Türkiye Cumhuriyetinden rahatsiz olan varsa hepsi o yüzde 58'in icindedir.Buna Anadoludaki vatandasta dahildir.Oyunu verirken neye verdiginden bihaber olanlar oy kullanmasinlar,kullanip ülkeyi karanliga sürüklüyorlarsa bunun vebalini baskasinda degil kendisinde aramalidir bir insan.Ben aldatildim demekle kurtulamaz kimse.Gözünü acsaydin derler adama.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İşler değişti

23/01/2011

 

Yeni HSYK'nın tahmin edilen ideolojik yapısı ve gücü karşısında bir yargıcın Başbakan aleyhine karar verebilmesi için kelleyi koltuğa almış olması gerekir

 

HSYK seçimlerinde hakimler ve hükümet karşı karşıya gelmişti.

 

Toplumların tarihinde öyle anlar vardır ki, deprem etkisi yaratır. O andan itibaren kavramlar eski anlamlarını taşımaz olur. 12 Eylül referandumu, böyle bir etki yarattı. 100 yıllık “bürokratik vesayet” geleneğinin bir anda yok olduğunu düşünmüyorum ama -en azından şimdilerde- eskinin kavramlarıyla düşünmenin, konuşmanın ve davranmanın, gerçeklik, anlam ve fayda problemi yaşadığını söylüyorum.

Ancak toplum 12 Eylül’e çakıldı kaldı, hâlâ aynı zihin dünyası içinde debelenip duruyor. Şimdilerde farklı türden itirazlar başlasa da manzara şu: Eskiler, iktidarın elden kayıp gitmesine öfkeli. Öfke ve hıncın üzerlerine boca edildiği liberaller ve demokratlar, “yok canım noldu ki, hatırlasanıza, eskisi ne kadar da korkunçtu değil mi?” diyerek hem kendilerini kandırıyorlar hem de dayaktan kurtulma yolları arıyorlar. (Yeniyle, ideolojik ortaklık içinde değil gibi duran, Yıldıray Oğur gibi “liberal-demokratlar” ise, “asker kötü, sivil iyi” boncuğunu dizip duruyor.)

Yeni iktidar sahiplerinin bir kısmı tam anlamıyla iktidar hazzıyla çılgına dönmüş bir halde, heybesini dolduruyor. Nispeten soğukkanlı olan az bir kısmı, bu durumun geçici olabileceğinin ve risklerinin farkında, iktidar diliyle kavramları çarpıtmakla meşgul. Az bir kısmı da “muhafazakârların demokratlıkla sınavı” üzerine kafa yoruyor.

Hâl böyle olunca da, Ruhat Mengi’nin “Yetmez ama evetçilere kapak olsun!” demesinden korkan liberal-demokratlar, paniğe kapılıp politik arabesk hal içine girdiler. Oysa denecek olan basitti: “Değişiklikler, demokrasinin biçimsel koşulları açısından gerekliydi o nedenle destekledik. Şimdi de hükümeti demokrasinin maddi temelleriyle ilgili eksik ve yanlış hamleleri nedeniyle eleştiriyoruz.” (Bu söylem, “yetmez ama evet!”in politik ve mantıksal olarak en doğru açılımıdır.)

Ancak bu kadar basit (ve doğru) bir politik pozisyon almak yerine, hükümetin referandum sonrası ilk ciddi imtihanı olan HSYK seçimleri sırasında takındığı tavrın yanlışlarını, kâh görmezden geldiler kâh savunup entelektüel ve ahlaki sefalete doğru savruldular.

 

Demokrat yargı ne yaptı?

Dernek olarak metanet kaybını 17 Ekim’de gerçekleşen HSYK seçimleri öncesinde görmüş ve hem kamuoyunu hem de en başta Taraf gazetesi olmak üzere, sayısız yazar-çizeri yukarıdaki tavsiye bağlamında uyarmıştık: “Hükümet referandumda verilen desteğin gereğini yapmak yerine, desteği istismar ediyor. HSYK seçimlerini, Adalet Bakanlığı bürokratları aracılığıyla eskinin otoriter ve hiyerarşik üslubunu kullanarak yönetiyor. Bu gidişle, değişen sadece yargıdaki patron olacak. En kötüsü, güven kaybı nedeniyle yeni Anayasa yapma fırsatı kaçacak.” (Alper Görmüş, Melih Altınok ve Kürşat Bumin dışında dönüp bakan olmadı. Aksine uyarılarımıza, eşbaşkanımız Osman Can ve Yasemin Çongar tarafından -bir nevi-, “birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde kapayın şu lanet çenenizi!” karşılığı verildi).

Toplumla alay edercesine inkâr edilen “Bakanlık Listesi” bildiğiniz gibi seçimde tulum çıkardı. Peki şimdi durum ne? Ruhat Mengi korkusuyla gerçeği çarpıtacak değilim: Evet bugünkü HSYK, hükümetin belki hatası, belki de açgözlülüğü yüzünden eskiye oranla daha çoğulcu ve farklılıklara açık bir yapı olmadı. (Bu olumsuzluk, önce yargıçlar, sonra da tüm toplum için -eski- tehdidin devam ettiği anlamına geliyor.)

Ayrıca yeni HSYK’nın yargıçlar üzerinde yarattığı baskı ve tehdidin düne oranla daha etkili ve korkutucu olduğunu da söylemeliyim. Zira dün baskı merkezden (yani ideolojik etkinliği taşrada az olan Ankara’dan) gelirken, bugün her adliye bir merkez. Eskiden yargıçlar, merkezden kendilerini gizleme imkanına -nispeten- sahipken bugün, iki kat fazla takiyye yapmak zorundalar.

Ancak iyi haber şu: Bu tercih politik bir tercihtir ve kendisine verilen desteği bu şekilde istismar eden politik fail hesabını sandıkta verecektir. Diğer yandan, dünün HSYK’sını siyaset dışı güçler yarattığı için, ne demokratik bir kavganın ne de olağan yollardan değiştirmenin imkânı vardı. Bugün bu imkân var. Nihayet, bugün HSYK’nın her tasarrufunda yargıçların “seçmen” olduklarını akıllarının bir kenarında tutacak olmaları, yapısal denetim eksikliklerini kısmen de olsa telafi edecektir. Lafı getirmeye çalıştığım bir yer var tabii.

 

Davaları artık meşru değil

Başbakan, Ahmet Altan’ın bir yazısına dava açmış. Başbakanın dava açıp açmaması kendi tercihi ve fikir hürriyetiyle ilgili tavrını da seçimlerde halka oylatacaktır. Ancak benim derdim o değil. Derdim aynı zamanda bir dernek yöneticisi olmam nedeniyle mesleğimi ilgilendiren yönü. Şöyle ki: Başbakan referandum öncesi eski yargının pozisyon ve tutumundan haklı olarak şikayet ederken, seçmenden “HSYK’ya kürsü hakimleri seçilecek” taahhüdüyle oy istedi. Biz de dernek olarak bu taahhüde güvenerek referandumda destek verdik. Ancak seçim tamamen bakanlık bürokratlarının eline teslim edildi ve bugün ortaya eski HSYK’yı tüm araç ve ekipmanlarıyla devralan, eskinin taklidi bir HSYK çıktı. Nasıl ki Başbakan eski tek-tipçi, ideolojik ve yanlı HSYK’nın baskısındaki hakim ve savcıların tavırlarından -haklı olarak- yakınıyordu ise, bugün de karşıt fikirde ve tutumda olan kesimler, aynı ama tersinden bir baskı ve tehditle karşı karşıyalar.

Nasıl ki eskiden mahkemelerde bir general karşısında bir siyasetçinin şansı yoktu ise, bugün de mevcut hükümetin mutlak egemenliği altında olan HSYK varken bir iktidar partisi temsilcisi hele de Başbakanın karşısında hiç kimsenin şansı olamaz.

Çok açık söylüyorum: Yeni oluşan HSYK’nın tahmin edilen ideolojik yapısı ve gücü karşısında bir yargıcın Başbakan aleyhine karar verebilmesi için kelleyi koltuğa almış olması gerekir.

Haksız fiiller, öğrenmeden itibaren bir yıl içinde açılabilir. O nedenle Başbakanın başında bulunduğu hükümetin gerçek bir yargılama için bir yıllık süresi var ve yapılacak olanlar basit: İlk olarak yeni HSYK’nın tek-tip, ideolojik ve izole çalışma ortamının önüne geçmek. Bu bağlamda, HSYK’nın tüm kararlarını kamuoyuyla paylaşmak ve ihraç dışındaki kararlarına da yargı yolunu açmak, hakim ve savcıların, disiplin, atama, yetki ve tayin teminatlarını tam olarak sağlamak, teftişin bir silah olarak kullanımının önüne geçmek, başsavcı ve komisyon başkanlarını seçimle getirmek vs. gibi yargıçların yeni oluşan HSYK’dan hiçbir şekilde çekinmeyeceği şartları sağlamak.

Tüm bunlar için bir ay bile yeterli. Davalı yazıdan anladığım kadarıyla sayın Başbakan “delikanlılık” damarına basılmasından rahatsız olmuş. Ancak şu bilinmeli ki, “delikanlılığın” belki de ilk şartı, sözünden emin olmak, ikincisi de kavgasını eşit şartlarda yapmaktır.

 

FARUK ÖZSU: Hakim, Demokrat Yargı Derneği Yön. Kr. üyesi

Radikal 2/ 23.01.2011

 

Bu gazeteyi okumam ama bu akşam ART de bir programda bahsedildiği için alıntı yapma gereği duydum.

Hakim olmak için kaç yıllık tahsil hayatı olması gerekir, bilmiyorum. Bu hakimimiz hükümetin daha önceki icraatlarını göz önüne almayı aklına getiremediğinden olsa gerek onlara bayağı inanmış ve "evet" demiş. Benim bu denli tahsilim olmadığı halde " Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" diyerek olacakları tahmin ettiğimden "hayır" dedim. Şimdi bu hakime ve onun gibi hükümete inanıp "evet" diyenlere GOODMORNİNG TO AFTERNOON denmez mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...
  • 1 yıl sonra...

Biliyoruz;

.

.

.

TBMM Başkanlık Divanı 2. dönem sonuna kadar görev yapacak.

 

 

..."

 

Sizler bunu söyleyeli epey zaman geçti... smile.png

 

Bu söylediklerinizin ve beklentilerinizin takipçisi oldunuz mu?

Bu dediklerinizin hangi biri gerçekleşti...?

 

Merak ediyorum Şimdi ne diyorsunuz?...

Bizi kullandınız, size kandık, aldandık, "Yeter" gibi bir slogan var mı şu sıralar söylenecek!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.