Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İRANDA ZİNA SUÇUNDAN HÜKÜM GİYEN KADINA RECM CEZASI


raif bostan

Önerilen İletiler

İdam konusunda şunu da söyleyeyim: Terör konusunda ne kadar tepkili ve öfkeli olduğum bellidir. Ama faraza teröristbaşı idam edilecek olsa, koluna zehir şırıngasının iğnesini takan görevli de ben olsam, yemin ediyorum en küçük bir hırs duymaz, tersine mahkumu teselli eder, rahatlatırdım.

 

"Buraya kadarmış dostum, merak etme, burada kalıcı olan kimse yok. Şu an sadece sırası gelen sensin, sonra sıra hepimize çok kısa zamanda gelecek, hiç üzülme!" Evet bu sözleri söyler, omzuna dostça vurur ve ölüme uğurlardım. Onu zaten öldürüyorum, bundan fazla yapacak hiç bir şey yok, onun bana daha verebileceği hiç bir şey yok. Bir canı ile karşımda, ondan daha başka ne isteyebilirim ki, benim de bir gün vereceğim can borcunu ödüyor.

 

Tecavüz ve cinayet sanığı da olsa değişmez. Onu ortadan kaldırılıp genleri devam etmemesi gereken bir genetik sapma olarak görmenin ötesinde bir kin duymam!

 

Konya'da Zindankale diye bir semt varmış. Burada yapılan bir kazının fotoğraflarını tesadüfen birisi gösterdi, gördüm. Korkunçtu. Kalenin mahzeninde insanın ancak sürünebileceği yükseklikte bir dehlizler ağı varmış. Selçuklular tecavüz edip öldürenler ile ana baba katillerini buraya atarlarmış. Mahkumlar karanlık dehlizlerde sürünerek bir yere çıkacağı umuduyla döne döne can verirlermiş. Fotoğraflarda tırnakları toprağa geçmiş yüzüstü iskeletler vardı.

 

Selçuklular bu tür suçluları idam etmenin, onları insan yerine koymak olduğunu düşünür, bunları idam etmezler, buraya atarlarmış.

 

İdam yerini de göstermişti. Burası da kale duvarında tepesinde asma çengeli olan mihraba benzer bir girinti. İdam edilen burada mevsimine göre üç gün veya bir hafta gibi asılı kalır, ibret olsun diye gelen geçen halk görürmüş...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dogma öyle saçma bir şeydir ki, tartışmaktan bile artık hiç haz etmez oldum. Bu saçmalıkları değil tartışmak, artık hiç duymamayı tercih ediyorum.

 

Dört şahit bulup sonra da sopa atmak kadar dünyada abuk ve absürd bir öneri daha olamaz. Bununla eşin seni aldatmıyor diye rahat uyuyacaksın öyle mi?

 

Başlarım dört şahidinden, bu dünyanın en saçma önerisidir. Bir kanıt, bir sezin ile basarsın tekmeyi, kapının önüne koyarsın, biter. "Boşanma davasında görüşürüz artık" der, telefonu da suratına kapatırsın. Budur.

 

İnsanlar birbirini anlar, sezinler ve hisseder. Olmuyor, gitmiyorsa da tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna... Budur yani, başka bir çağ dışı absürdlüğe başvurulması söz konusu bile edilemez. Devletin görevi millete sopa atmak değil, temel insan (ve kadın) haklarını sağlamaktır...

 

Evet,aslında bende ateistlerin dinsizlerin önyargılarından ve sabit bakış açısından,müslümanların ise hurafeleriyle mücadele etmekten, hristiyanların yahudilerin Kitabını değil din adamlarını daha çok önemsemesinden sıkıldım.

 

Sayın Demirefe, ben yazımda eşinin aldatmasından şüphede olan birinin yana döne 4 tane şahit aramasından ve sopayı basmasından söz etmiyorum. Aldatma olayının ortaya çıkarılmasında,eşin bişeyden haberi yokken aldattığının başkaları tarafından ortaya konmasında en az 4 şahit zorunluluğunu söylüyorum ki,zaten bu işi gizli kapaklı dikkatlice yapanlar anlamında çok zor bir olgudur.Eğer ortada sadece eşin gördüğü bir durum varsa ve bunu dile getiriyorsa, din gereği karı koca karşılıklı geçerler ve aldatıp aldatmadıklarına karşı yemin ederler.O yemin sonucuna göre değerlendirme yapılır.Yani ceza değil ayrılma gündeme gelir.Dediğiniz gibi, olmuyorsa,bu tarz şeyler kaldırılamıyorsa, şüpheler varsa elbette din ayrılmayı emretmektedir.Nisa suresinde ısrarla dövmekten bahsedenlerin aksine,bu tarz şüpheli durumlarda(eşin yatağına başkasını alma şüphesi) uyarı verilmesi ,eğer aynı durumlar devam ediyorsa yataklarını ayırmaları ve baktılar olmuyor boşanmaları emredilmiştir.Ama Allah evlilik altında aile oluşturmuş,anlaşma yapmış çiftlerin gizli kapaklı birbirini aldatmasına izin vermemiştir.Ya evlenmeyin ya da evlilikte sıkıntılar ve başkasına içinizin kayması varsa boşanın.Ama karşınızdakini aldatıp durmayın.Olay bu kadar.Birde bilirsiniz, din adı altında bazı kanallar programlar hazırlar ve o programlarda,kısa filmlerde sanki birileri illa çekmek zorundaymış gibi , özellikle kadınlar sürekli sabredip kendi kendilerini yemek zorundaymış gibi sürekli ağlayanlardan oluşan filmlerdir gördüklerimiz. Halbuki erkeğin kadına ne kadar sevgi dolu davranması gerektiği, kadının ihtiyaçlarını nasıl karşılaması gerektiği de dinde yeterince ortaya konmuştur. Mesela Kuranda ki tarla benzetmesi(ki tarla bakım ister,emek ister,buna göre karşılığını ürünü alırsınız), mesela İncil deki Mesih sevgisi benzetmesi.Kısacası dinim, kimseye zulmetme, evlendin diye evlilik adı altında işkence çekme,mutsuz olup kendi kendine hayatını çekilmez kılma hakkı tanımaz. Din, özellikle kadına ,biraz daha dik bir bakış açısı kazandırır.Hakları çoktur ve karşısındaki bu hakları sunamayacak kadar dini kurallara uymuyorsa ayrılabilmelidir kadınlar.Ben etrafımda kocası tarafından sürekli hakarete maruz kalan, aldatılan çocuk sahibi nice kadın biliyorum.Öyle bir ruh hali içindeler ki sanki çocukları için herşeyi çekmek zorundalar.Hayır, din bu konuda çekmenin,aslında kişinin kendi nefsine zulmetmesi olduğunu ve Allahın verdiği değerli bedene zulmederek aslında sakıncalı bir durumun ortaya çıkarıldığını ortaya koyar.Ben bir müslümanım, eğer kocam gün gelir beni aldatırsa ve üstüne bunu benden saklayıp benimlede ilişkiye devam ederse ve bunu öğrenirsem,verilen 100 sopa cezasından asla geri adım atmam,uygulanmalıdır.Ha aldatıp bir daha benimle olmazsa ve dürüst davranıp olayı anlatırsa,içimde en ufak bir kin olmaksızın,evliliğimizdeki sorunlar üzerinde düşünür ve 10 çocuğum dahi olsa güzelce boşanmanın gerçekleşmesini sağlarım.Kimseyede uygulanan bir ceza olmaz ve sadece arkadaş gibi ,çocukların sağladığı ömür boyu görüşebilme bağı ile yollarımızı ayırırır.Çünkü günümüz çalışmayan kadınları gibi,kalkıp nerelere sığınayım zihniyeti ile idare etmem, gücüm Allahtan gelir.Yani en çalışmadığım, hatta belkide en maddi sıkıntımın olduğu durumda bile Allaha güvenmenin gücüyle erkeğim karşısında başım dik olayın gereğini yaparım.Yani çekmem, çekmek için verilmememiş bedenime benliğime zulmetmem.Artık güvenemeyeceğim bir erkek ile o bu hatrına kendimi paranoyalı bir hiç edemem.

 

İdam konusuna gelince, ısrarla takılıp kalmışsınız ve dediklerim sanki hiç okunmuyor.Dinimde idam recm cezası yoktur,tamamen kalkmıştır.aldatma sonucu recm asla ve asla gündemde değildir,uygulanamaz.Hiç bir müslüman, böyle bir uygulamayı yapamaz.İdam konusu,sadece ve sadece Can alana karşı cana can şeklinde vardır.Çünkü aldığı canda çok değerlidir.Dinde ki tek can alma cezası,ancak bir cana kıyıldığında ortaya çıkmaktadır.Bunun caydırıcı ve düşündürücü ağırlığını ister kabul edin ister etmeyin.Ama benim gözümde can alma hakkına sahip olmayan insanlar için oldukça güzel bir ceza sistemidir.Ha dediğiniz gibi,eğer öcalan idam edilecekse, dinim gereği kimse ona işkence hakkı vermemiştir.Kimse adamı işkencelerle öldürmeyi karşısında korkular saçmayıda söylememiştir.Kurşunla ölen nice insana karşılık yapılacak tek şey alnına bir kurşun sıkıp hayatına anında son vermektir.Ve o son noktaya kadar Allahtan onun için merhamet dilemekte dinimin inanırlarına aşıladığı bir gerçektir.Bir inanır, merhametsiz bir cani olamaz.Bir inanır cezayı bile merhametle içi sızlayarak uygular.Çünkü bir inanır, inanırlığının bile Allah tarafından verildğini ve bu yüzden asla kibirlenemeyeceğini çok iyi bilir.Mesih İsa nın bile kendini çarmıha gerenlere karşı Tanrıya ettiği Allahıma ettiği dua gayet açıktır.Gerçek mümin etrafı için durmadan af dileyen,merhamet dileyen,iyilik dileyen kişidir.Etrafındaki en ufak bir börtü böcüğe bile yardım etmeye çalışan kişidir gerçek mümin.Bu benim kendi yetişme tarzımdan,kendi benliğimden değil,,Allahın emirlerinden ayetlerinden yola çıkarak söylediğim gerçeklerdir.Sakın bende kişiselleştirmeyin.Verdiğim her bir örneğin, dinimde açıklanmış ayetleri vardır.Sıkıntı o ayetleri kimilerinin görüp görmemesindedir.Malesef en büyük dogmalar,şu ana kadar gözlemlediğim kadarıyla ya atesitlerde,ya da kendini hurafe hadislere kaptırmış dinsizlerde en üst noktadadır.Din cımbız sistemi ile ortaya konmaz, din bütünden ve nice ayetten ortaya konulur.Her bir söz, bütün içerisde benzer sözlerle bir araya getirilerek düşünülür.Şunları bunları asın kesin tek başına cımbızlanmış, asın kesin demeden önce ortaya konulan koşulların neler olduğu ve uygulayacak kişilerin ne aşamalardan geçtikten sonra uygulayabileceği iyice düşünülür.Tek başına Kurandan da bahsetmiyorum,her bir Kitap bir arada hangi açıklamaları ortaya koymuş,buna bakılır.Her bir Kitap.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ftoyd, yaptığın savunmaların hiç biri, şeriatın dogmatik önerilerinin saçma, insanlık dışı, mantık dışı, akıl dışı ve çağ dışı olduğu gerçeğini değiştirmiyor, lafı uzatmayayım.

 

Yalnız ben ateizmi kabul etmediğimi foruma yazmaya başladığım ilk günden beri her vesile ile deklere etmişimdir. Ben ateist değilim, hiç olmadım. Bunu savunma, taktik amaçlı filan kesinlikle söylemiyorum, böyle düşündüğüm için söylüyorum.

 

Yalnız benim savunduğum; hiç kimsenin kimsenin inancına bir kalıp getiremeyeceği, şeriat diye bir gerçekliğin olmadığı, insan düşüncesi ürünü olduğu, gökten filan inmediğidir. Benim inancım vardır, fakat din ile kalıplanmış değildir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ftoyd, yaptığın savunmaların hiç biri, şeriatın dogmatik önerilerinin saçma, insanlık dışı, mantık dışı, akıl dışı ve çağ dışı olduğu gerçeğini değiştirmiyor, lafı uzatmayayım.

 

Yalnız ben ateizmi kabul etmediğimi foruma yazmaya başladığım ilk günden beri her vesile ile deklere etmişimdir. Ben ateist değilim, hiç olmadım. Bunu savunma, taktik amaçlı filan kesinlikle söylemiyorum, böyle düşündüğüm için söylüyorum.

 

Yalnız benim savunduğum; hiç kimsenin kimsenin inancına bir kalıp getiremeyeceği, şeriat diye bir gerçekliğin olmadığı, insan düşüncesi ürünü olduğu, gökten filan inmediğidir. Benim inancım vardır, fakat din ile kalıplanmış değildir...

 

Benim inandığım Tanrım da sizin gibi Kuranla ya da dinle ilgili konuşmalarıma müdahale etmeseydi, belki bende aynen devam ederdim. Her zaman dile getirdim,bende bir zamanlar ne bu saçmalık,benim inandığım Tanrıdan olamaz diye şimdi savunduğum bu Kitapları bir kenara attım.Şimdi, yıllarca süren bir kitap alışkanlığından ve yaşanan onca deneyimden sonra bende bir anda farklı bir anlam kazanan Kuranın bir insan sözü olmayışının imanına vardığımda, hayatımdaki Tanrının bana olan yaklaşımınında nasıl boyut değiştirdiğini idrak ediyorum.İbadetim arttıkça,ona duyduğum sevgi arttıkça, lütfettikleri etrafımı bile şaşırtacak derecede oluyor.Her an yardım ettiğini ,en ufak bir gelecek olaya dahi koşulları düzenlediğini bildiğim Tanrımın, Kitaplarına uygunluk çerçevesinde yeri geldiğinde beni azarlarcasına hayatıma nasıl karıştığının ya da hoşnutluğu kazanıldığında ne kadar merhametini her alanda hissedeceğimi yıllar çok iyi öğretti bana. Bir zamanlar müslümanlık din denilince bir anlamda nefret eden ve bunlarla alay eden bir insan bugün hurafeleri ile yine kendine saçma gelen konuşmalarda bulunan insanlara,Kuran ile cevap veriyor ve çabalarımla Kuran ile müslümanları ayırmayı başaran bu insan,artık eşim olarak ibadete henüz başlamasa da abdest alıyor,Kuran okuyor ve Allahı anıp şükretmeyi biliyor.Çünkü gözlemleri ,benim isteklerime karşı sürekli gelişen olaylar,artık fazlasıyla onu aşıyor.Ufacık bir isteğimin bile anında değerlenişini ve sunuluşunu görmek,artık onu şaşırtmaktan öte Allah kavramını iyice düşünmeye itiyor.Ve yine Allahın Kitabı sayesinde,Allahın nasip ettiği oranda insan analizlerinde yanılmamam,kendisinin yıllarca çözemediği bilmediği yakın akrabalarına dair bile bir kaç gün içerinde hayatlarını çözercesine sunduğum bilgiler,onu fazlasıyla tedirgin bile ediyor.Soruyor bana, sen hep böyle miydin,insanları nasıl bu kadar tanıyorsun diye.Hayır,ben hep böyle değildim,ama Allahın Kitaplarında öyle bir hayata bakış açısı kazanıyorsunuz ki, gün geliyor etrafınız sizin yapabildiklerinize hayrette kalıyor.Ben bir müslümanım,bütün Kitaplara iman etmiş bir müslümanım.Ve bu beni etrafıma durmadan din öğüdünde bulunan,durmadan hadis ezberletip vıy başın vıy baş parmağın vıy zina ettin asayım,vıy hristiyan eyvah yahudi diye dolaşan biri yapmıyor.Bu beni elinde hilti beton kıran, elinde boya tablo yapan, elinde ip giysi yapan,elinde matkap kanal döşeyen, elinde alçı delik kapayan, elinde tohumlar eken biçen, elinde süt hayvan doyuran, elinde eldiven milletin çöpünü temizleyen, yüzünde gülümseme müşterileriyle bir saat ayakta sohbet edebilen,birbirini zerre kadar tanımayanların oluşturduğu bir binada her komşusu ile tanışan selamlaşan,her tarikatı her mezhebi her ayrımı kabullenemeyen,dünyanın her yerinden insanlarla çat pat ingilizcesi ile sohbet edip düşündürten,bir sorunlu ilkokul öğrencisini gerek matematik gerek derslere bakış açısı olsun her yönden takdirlik bir öğrenci haline getirebilen, okumadığı gazete dinlemediği haberler ile ülke elden gitti diye çırpınan,Tayyip müslümansa kellesini ortaya koyacak kişi yapıyor. Girdiğim ve çıktığım her işte güvenle anılıyorum üstünden yıllarda geçse.Hatalarım karşısında bile kınanacağım bir durumsa, her zaman ama her zaman "ben yaptım" demeyi bilen biriyim.Benden ötürü değil, hesabımı sadece Allahın sorma yetkisi olduğunu bildiğim için.Bu yüzden dinim bana etrafındaki herkese hesap kesen Allahçılık oynayan birinin nasıl şirkte olduğunu en güzel gösteren kavram.Biz bu forumda sadece din ekseni etrafında çakışıp yazışabiliriz, ama bir arkadaşım olsaydınız belki en az konuşacağımız şey din olurdu,çünkü önce sizi kavramam anlamam her hareketinizi analiz etmem,en büyük sırdaşınız olmam gerekirdi.İnsanların yaşamı geçmişi anlaşılmadan, sonradan geldiği durum üzerine direk hesap kesilemez.İşte bu yüzden Allah en iyi hesap görendir.Hesabın tek sahibidir.Dindar demek dogmatik uyduruk şeriatlı kalıp insan demek değildir.Din sadece çok yönlülük, çok düşüncelilik, çok ince bir yaşam, çok çok çalışkan bir yaşam demektir.Din ,yobazlık kavramında 1000 rekat namazın o sene ölürsen seni şehit kılacağı bir zaman harcayış değildir.Din tüm hayatı,ahiret inancıyla birlikte güzelleştirmenin yollarını aramaktır,insana sunulan beynin öğrenmedeki kapesitesini zorlamaktır din.Şu an inanılmaz şekilde arapça öğrenmeye çabalıyorum.Çünkü hayatımdaki en önemli hedeflerden biri, bir kadın eliyle bu ülkeye güzel bir meal sunabilmek.Yapamaz mıyım,yaparım.Çünkü dinim,Allah yardımıyla herşeyi mümkün kılıyor.

 

İncil de dediği gibi “Size doğrusunu söyleyeyim, bir hardal tanesi kadar imanınız olsa şu dağa, `Buradan şuraya göç` derseniz, göçer; sizin için imkânsız bir şey olmayacaktır.”.

 

Kıcacası,ben bir müslümansam hayatım boyunca benim için öğrenmede bir sınır, başarmada bir imkansızlık yoktur.Allah yeter.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ftoyd, inancın kişiselliğine inandığım için, senin kişisel inanç deneyimlerin ilgimi çekmiyor. İsteyen uçan dairelerin Sagittarus takımyıldızından geldiğine de inanabilir, kişisel inancı olduğu sürece karışmam.

 

İmkansız bir şey varsa, o da benim dağların iman gücüyle kıpırdatılabileceğine inanmamdır. Yarın güneş batıdan doğsun, buna yine inanmıyor olurum. Bu tam ve kesin bir safsatadır, benim böyle işlerle hiç işim olmaz. Ötesinde, böyle fikirlerle mücadele etmek benim için bir görevdir. Böyle gönülden gelen laflarla bir iş olabileceğine inanmak, toplumda yayılan bir fikir olursa toplumu zehirler ve öldürür. Bunların safsata olduğu konusunda toplumu uyarmak benim için bir görevdir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başarılı, dürüst, canayakın, yardımsever kısacası insan olabilmenin gereği, illaki bir dine inanmaktan geçmez. Eğer böyle bir kişiliğin vahiy ahlakından geldiğini sanan varsa fena halde yanılıyordur.

 

Böyle bir kişilik ancak, tarihle birlikte gelmiş, genel kabul görmüş, insan yararına olan ve olmayan davranışları farkedebilmek, özümlemek, bu kültürü kendisine rehber edinmeyi başarabilmekle mümkündür. Kişi bu konuda çok samimidir.

 

Üstelik böyle bir kültürü kendisine rehber edinerek, imanla dağlara göç ettirebilecek kadar veya muadili mucizevi hayal alemlerine de dalmaz. Bir insanın gücünün yetebileceği, belkide azimle bir adım daha fazlasını yapabileceği gerçekçiliğini de kavramış olur. İman yerine, insan yararına olacak doğa bilgisi edinir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ateizmi neden kabul etmediğimi açıklamıştım ama çok geride kaldı, bir kez daha kısaca tekrar edeyim: Ben teizmi kabul etmediğim için antitezi olan ateizmi de kabul etmiyorum. Teizm bir tez değildir ki antitezi olsun?

 

Ametal diye bir tanım yapmak için metal diye bir tanım yapmak gerekir. Ortada metal diye bir şey olmazsa ametal diye bir şey de olmaz.

 

NOT: Bunlar kesinlikle dini değil, felsefi konulardır. Bence felsefede teizm-ateizm diye çatışan tezler yoktur. Bunları tartışmak palyatif ve anlamsızdır, felsefenin boşa çene çalan, realiteden kopuk yüzüdür. Felsefede iki ana görüş vardır: Determinizm ve karşıtı olan indeterminizm.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başarılı, dürüst, canayakın, yardımsever kısacası insan olabilmenin gereği, illaki bir dine inanmaktan geçmez. Eğer böyle bir kişiliğin vahiy ahlakından geldiğini sanan varsa fena halde yanılıyordur.

 

Böyle bir kişilik ancak, tarihle birlikte gelmiş, genel kabul görmüş, insan yararına olan ve olmayan davranışları farkedebilmek, özümlemek, bu kültürü kendisine rehber edinmeyi başarabilmekle mümkündür. Kişi bu konuda çok samimidir.

 

Üstelik böyle bir kültürü kendisine rehber edinerek, imanla dağlara göç ettirebilecek kadar veya muadili mucizevi hayal alemlerine de dalmaz. Bir insanın gücünün yetebileceği, belkide azimle bir adım daha fazlasını yapabileceği gerçekçiliğini de kavramış olur. İman yerine, insan yararına olacak doğa bilgisi edinir.

 

İman ile hayal alemine dalınmıyor sadece iman ile daha bir güç kazanılıyorsa,iman ile birlikte doğa bilgisi,bilim, ilim de yanyana gelişebiliyorsa,yani bunların tek başına ya da imanla oluşunda bişey değişmiyorsa sıkıntı nedir?Şahsen bazılarının sanki atheist olsak daha iyi bir insan olabilirmişiz gibi önyargılı tutumlarına alışamıyorum. Ben dindar olarak da sıradan, elinden bişeyler gelen bir vatandaş bir insan bir kadın olduğum gerçekliğini ,yani hayatı secdelerde camilerde şeyhler etrafında geçmeyen,çokları gibi yaşayan bir insan olduğum gerçeğini ortaya koymaya çabalarken, yine ön yargılı bazı arkadaşların, durmadan gerçeklerime safsata demesinden, saçmalık demesinden ciddi anlamda sıkılmış durumdayım.Israrla Kuranı referans alarak bahsediyorum, ısrarla kişiselleştirdiğim söyleniyor.Her davranışıma ayet mi sunayım? Iyyy,Kuran imanlı mısın?ıyyy yobaz, ruh, yaşamayan kurumuş otum sanki. Defalarca yineledim, defalarca söyledim. Kendine müslüman diyen bir gurup insanın saçma dediğiniz ve katıldığım gerçekliğinin altında mutlaka Kuran bilgisizliği ve hadis hoca inanırlığı yatmaktadır.Siz etrafınızda ki gerçek bir Kuran imanlısını,Kuranı rehber edinmiş yeterli kabul etmiş kişiyi,bir sürü psikolojisi içinde, bir çoğunluk içerisinde göremezsiniz.Bu yüzden görebildiğiniz şeyler sadece hadis tefsir onun bunun düşüncesinde olan uyduruk dinlilerdir.Açıkça uyduruk diyorum çünkü inandığım Kitabımın inandığım ayeti Allahla benim arama bir Allahın kulunu sokmuyor.Kitabı da sürekli yetersizmiş gibi gösterenlere ısrarla Kitabım "yeterliyim" diyor.Biz ise hala Kuranda olmayan bir recm cezası yüzünden kendine müslüman diyen kişileri tartışarak, tüm müslümanlığı bu kara lekeden nasıl kurtarırız diye anlatıp duruyoruz.

 

Sayın Demirefe, Kuranda recm var mı yok mu? Kuranda zina edeni taşlayarak öldürün diye emir var mı yok mu? Yoksa , benim dogmalarıma değil, uygulayan insanların dogmalarına hep birlikte saldıralım. Bende olmayan, benim dinimde olmayan bişeye saldırmanızdan ciddi sıkıntı duymaktayım çünkü. Sizden sadece iki kelime bekliyorum."Kuranda vardır" ya da "Kuranda yoktur".Hala buna cevap vermeden 100 sopadan şundan bundan devam etmektesiniz.Ha pardon, bi de Kurandan bi de İncil den önceki Tevrattan .Bekliyorum.Neden adına müslümanım diyenler sizce recm uyguluyor? Onlar gerçekten müslüman mıdır? Yoksa sadece kendilerini mi müslüman olarak adlandırıyorlar?Kısacası müslümanlık ne demektir?Eğer Kuran imanlısı demek ise,Allahın Kuranda emretmediği şeyi uygulayan kişi müslüman mıdır değil midir?Sıkıntılar hangi adına müslüman diyenlerden kaynaklanmaktadır?

 

Ve ısrarla kişiselleştirme örneğine gelince,isterseniz yukarıda yazdığım herşeyin ayetini sunarım. Ha kişisel farklı Kuranda geçmeyen şeylerde yapıyorum ama oturup burda onları sıralamıyorken (keman almam ve öğreniyor olmam gibi, metalica,moğollar,Feridun Düzağaç vs.. hayranı olmam gibi,Kuran dışında Kitaplarda okuyabilmem gibi(aşk, bilim kugu, korku, psikoloji),iyi bir yüzücü olmak ,fotograf çekmekten zevk almak gibi,küpeli bandalı bir eşim oluşu gibi. Ben kişiselleştirmiyorum, siz ısrarla kişiselleştirdiğimi savunmak istiyorsunuz.Siz sadece görmek istediğiniz noktaları cımbızlamak istiyorsunuz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ateizmi neden kabul etmediğimi açıklamıştım ama çok geride kaldı, bir kez daha kısaca tekrar edeyim: Ben teizmi kabul etmediğim için antitezi olan ateizmi de kabul etmiyorum. Teizm bir tez değildir ki antitezi olsun?

 

Ametal diye bir tanım yapmak için metal diye bir tanım yapmak gerekir. Ortada metal diye bir şey olmazsa ametal diye bir şey de olmaz.

 

NOT: Bunlar kesinlikle dini değil, felsefi konulardır. Bence felsefede teizm-ateizm diye çatışan tezler yoktur. Bunları tartışmak palyatif ve anlamsızdır, felsefenin boşa çene çalan, realiteden kopuk yüzüdür. Felsefede iki ana görüş vardır: Determinizm ve karşıtı olan indeterminizm.

özgür olanlar ve olmayanlar.Ben ,size göre özgür olmazken, ya dinde özgürlük kazanıyorsam?Ya oto-determinizm in en iyi safhasını dinde buluyorsam? Ama yinede sırf var olma gerçekliğim yüzünden, determinizm i aşamıyorsam?Yani hem determinist, hem oto-determistsem. Çok mu mümkünsüz? Bence gerçeklik, ikisinin bir arada olabilmesinde..
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi okumamışsın. Sayın ftoyd'un tezi, Tevrat, İncil ve Kuran'ın hepsinin bir bütün olduğu şeklinde. Ona göre recmi emreden de tanrı, sonra değiştirip sopada karar kılan da tanrı...

Bunu siz yazmadınız mı? Halbu ki Tanrı bişeyi değiştirmemiştir.Tanrı kuralların koşullarını Kitapları ile tamamlamıştır.Bir Kitapta eksik olanı diğer Kitapta mutlaka sunmuştur. Bu esnada da , kaç tane yahudi recm cezasını uygulamıştır ?Ben şahsen bilmiyorum.Malum, onlar Kitaplarına uymamaktan korkması gerekecek kadar lanetler bölümünü iyi okuyan bir topluluktur.O halde Tanrı,gereken topluluğa gerektiği gibi davranmıştır.Bir hristiyan ile bir müslüman ile bir yahudi,şeriat kuralları bazında asla bir olamaz.Bu değişiklik ve çelişki değildir,bu o milletin o ırkın o halkın beyinsel işlevsel kapasitesindendir.Hoş bazen bizdede müthiş bir israillilik seziyorum ama neyse,bunu da ayrı tartışırız. Osmanlıdan bu yana genetik bazı aktarımlar az değil galiba.Dünya üzerinde davranış olarak biyolojik olarak en iyi en yakın uyumluluk sergilediğimiz kişiler israilliler.İsterseniz, israilli turist ağırlamış otellere sorun.

 

Peki , Kuranda ısrarla "yok" diye açık bir cevap vermeyip, kelime aralarında bunu ifade ettiğinizi ve 100 sopaya karşı olduğunuzu yazdıklarınızdan çıkardıktan sonra,buyrun karınız tarafından uzun süredir aldatıldığınızı öğrendiğinizde(üstelik size göre her alanda ilişkiniz çok iyiyken),lütfen ne yapacağınızı ve ne hissedeceğinizi açıklar mısınız? Bu karınızın doğal hakkı mıdır? Evrensel insanlık kuralları düşünüldüğünde bu tarz bir eylemle karşılaşmak, bir çok davranışın hareketin ilişkinin güvendiğiniz nice kavramın aslında yalan olduğunun ortaya çıkması, hayatınız için kolayca göz ardı edilebilecek,asla sizi etkilemeyecek bir olgu mudur? Sizin insan haklarınız, karınızın sizin insan haklarına olan müdahalesini nasıl açıklamaktadır?Tabi bu sizinde koca olarak bir hakkınız var mı yok mu sorusunu da gündeme getiriyor.Sizin hakkınıza karşı zarar görmüş olur musunuz,yoksa hakkınız olmayıp bu sadece onun hakkı olan bir tutum olduğundan, "ayyy karıcığım, neden söylemedin,bilseydim ilişkimizin yetmediğini sıkıldığını aşk heyecan aradığını ona göre davranırdım.Yapamıyorsam bu senin en doğal hakkın,arada ben evden çıkardım siz buluşurdunuz, gizli gizli neden sıkıntı çektin canım.. Bak yinede madem öyle bişey var,ben gereğini yapamıyorum,istersen boşanalım.Bu senin en doğal hakkın.Gerçi ben bunu öğrenince zaten bir daha seninle ilişkiye giremem.Yok yok , boşanalım olsun bitsin. Ha çocuklarda arada sende arada bizde kalsınlar.Aman kızımıza karşı millet duymasın da?Sana yeni ilişkinle mutluluklar. :)""Demek hiç bir suç sizde öfke uyandırmaz.Pardon,

ben insanım, ben affetmeme,öfkelenme, nefret etme hakkımı medeniyetlik çağdaşlık adı altında gömüp, bende sevgi soğutacak bu eyleme tepkisiz kalamam. Çünkü insan sevgide oldukça huzurlu yaşar.Aldatılan,dolandırılan her insan, bir o derece ruhundan bir o derece güveninden bir o derece sevgisinden yitirir.Hele bu aynı yatağı paylaşıp içtenliğiyle öpmeye doyamadığı eşiyse.Beni ruhsal psikolojik sarsmaya en azından eşimin hakkı olmamalı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

eşinizin sizi aldatması ona şiddet uygulayacak bir suç değildir aslında suç değildir mesela hem erkek hemde kadın başka başka kişilerle sevişseler ve yine evli kalsalar ne olur bunun ne gibi bir zararı vardır bunun hiç kimseye zararı yoktur burda önemli olan iki kişinin bereber ortaklaşa hayat sürme istekleridir berber ortaklaşa yaşamak isteyebilecekleri gibi başkalarıyla cinsel ilişki kurabilirler çünkü başkasıyla cinsel ilişki kurmanın zararı yoktur ve aslında bir kişiyi ömür boyu bir kişiyle ilişki kurmaya zorlamak zorbalıktır yani sen sadece benimle beraber olacaksın diye bir dayatma olamaz bu insan haklarına aykırıdır önemli olan o iki kişinin bereber yaşama isteğidir.insanın özgürce yaşama hakkı vardır dolayısıyla evlilikle insanların özgürlüğünü kısıtlayamayız iki kişi bir araya gelip ortaklaşa bir şeyler yapmak istiyorlarsa yani evlilik gibi bu ortaklaşa işleriyle birbiri özgürlüklerini kısıtlamamalılar yani aslında eşler istedikleriyle beraber olmabilmeliler ama mesela çocuk yapmaya karar verdiklerinde çocukları ortaklaşa bakmalı ve onları büyütmeliler yada ortaklaşa oturdukları evde karaları beraber almalılar çünkü ev ortaklaşa kulanılıyor birinin diğerinden üstün gelmesi adalete ters olduğu için her iki taraf bir birine üstünlük taslamadan ortak hareket etmek zorunda ama evli taraflardan birisi diğerine şunu diyemez sen ömür boyu benimle ilişki kuracaksın yada benimle beraber kaldığın sürece başkasıyla birlikte olamazsın diyemez çünkü kişiyi zorla kendine bağlayamaz erkek yada kadın istediğiyle beraber olur ama sorumluluklarını yerine getirdiği sürece yani ortak işlerde mesela çocuk yaptıklarında çocuğu ortaklaşa baktıkları yada evdeki karaları ortaklaşa aldıkları sürece..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi ben anlamadım ftoyd, benim sözlerim tam da Kuran'da recm olmadığını ifade ederken, tersini anlamayı nasıl başarıyorsunuz?

 

Yok eğer hiç bir kutsal kitapta yok diyorsanız, bu doğru değil, çünkü Tevrat'ta: "ikisini de kentin kapısına götürecek, taşlayarak öldüreceksiniz." (22: 24) pasajı vardır...

 

Ayrıca cevap verdiğim şeyleri tekrar soruyorsunuz. Zinanın müeyyidesi "tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna" dır, söyledim ya!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İman ile hayal alemine dalınmıyor sadece iman ile daha bir güç kazanılıyorsa,iman ile birlikte doğa bilgisi,bilim, ilim de yanyana gelişebiliyorsa,yani bunların tek başına ya da imanla oluşunda bişey değişmiyorsa sıkıntı nedir?

Asıl sıkıntı, imanın yani hayal aleminin yukarda bahsettiğiniz doğa bilgisiyle kardeşçe yanyana gelişmesi değil, aksine ona engel olup, çelme takmasıdır.

Bunun sıkıntıları, en somut bir şekilde tarihte ve günümüzde yaşanılagelmiştir. Helede günümüz Türkiyesinde halen iman kültürünün egemenliğindeki engellemelere bir bakınız. Madde madde buraya sıralamaktan da bizler sıkıldık. Artık gına geldi.

 

Şahsen bazılarının sanki atheist olsak daha iyi bir insan olabilirmişiz gibi önyargılı tutumlarına alışamıyorum.

Alışamamak, iyi bir insan olmanın kıstasları, tarihten gelen davranış bilimlerinin genel kabul gördüğü, insan yararına olan davranışlara uyum sağlayamayıp, "birilerinin" ahlaki dayatmalarını, birtakım kurumların(devlet, toplum, aile vs) baskısı sonucu edindiğimiz gerçeğidir. Üzerinde durulması, düşünülmesi, sorgulanması gereken de bunlardır.

 

Ben dindar olarak da sıradan, elinden bişeyler gelen bir vatandaş bir insan bir kadın olduğum gerçekliğini ,yani hayatı secdelerde camilerde şeyhler etrafında geçmeyen,çokları gibi yaşayan bir insan olduğum gerçeğini ortaya koymaya çabalarken, yine ön yargılı bazı arkadaşların, durmadan gerçeklerime safsata demesinden, saçmalık demesinden ciddi anlamda sıkılmış durumdayım.

Yaşamın bir yüzü doğaya uyum sağlayarak doğal yaşamak, diğer yüzü ise birilerinin kurallarıyla yaşamak. Bazan birini bazan da diğerini seçer insanlar. Kişiliğe göre, bilincine göre, ortama göre.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi ben anlamadım ftoyd, benim sözlerim tam da Kuran'da recm olmadığını ifade ederken, tersini anlamayı nasıl başarıyorsunuz?

 

Yok eğer hiç bir kutsal kitapta yok diyorsanız, bu doğru değil, çünkü Tevrat'ta: "ikisini de kentin kapısına götürecek, taşlayarak öldüreceksiniz." (22: 24) pasajı vardır...

 

Ayrıca cevap verdiğim şeyleri tekrar soruyorsunuz. Zinanın müeyyidesi "tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna" dır, söyledim ya!

Siz benim yazımdan tersini anladığımı nasıl çıkardını,bende bunu anlamadım.Tamam,Kuranda recm olmadığını ifade ettiniz, Tevratta olan bu kavrama zamanı içerinde yaşayanlar bazında tepki verdiniz ve 100 sopa,Kuranda olan 100 sopayıda kaldıramadığınızı vurguladınız.Lütfen yazımı yeniden okuyun.Ben ise size "tak sepeti koluna,herkes kendi yoluna" kavramının gerçekten kolay olup olmadığını soran örnek yaklaşımlar verdim
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

eşinizin sizi aldatması ona şiddet uygulayacak bir suç değildir aslında suç değildir mesela hem erkek hemde kadın başka başka kişilerle sevişseler ve yine evli kalsalar ne olur bunun ne gibi bir zararı vardır bunun hiç kimseye zararı yoktur burda önemli olan iki kişinin bereber ortaklaşa hayat sürme istekleridir berber ortaklaşa yaşamak isteyebilecekleri gibi başkalarıyla cinsel ilişki kurabilirler çünkü başkasıyla cinsel ilişki kurmanın zararı yoktur ve aslında bir kişiyi ömür boyu bir kişiyle ilişki kurmaya zorlamak zorbalıktır yani sen sadece benimle beraber olacaksın diye bir dayatma olamaz bu insan haklarına aykırıdır önemli olan o iki kişinin bereber yaşama isteğidir.insanın özgürce yaşama hakkı vardır dolayısıyla evlilikle insanların özgürlüğünü kısıtlayamayız iki kişi bir araya gelip ortaklaşa bir şeyler yapmak istiyorlarsa yani evlilik gibi bu ortaklaşa işleriyle birbiri özgürlüklerini kısıtlamamalılar yani aslında eşler istedikleriyle beraber olmabilmeliler ama mesela çocuk yapmaya karar verdiklerinde çocukları ortaklaşa bakmalı ve onları büyütmeliler yada ortaklaşa oturdukları evde karaları beraber almalılar çünkü ev ortaklaşa kulanılıyor birinin diğerinden üstün gelmesi adalete ters olduğu için her iki taraf bir birine üstünlük taslamadan ortak hareket etmek zorunda ama evli taraflardan birisi diğerine şunu diyemez sen ömür boyu benimle ilişki kuracaksın yada benimle beraber kaldığın sürece başkasıyla birlikte olamazsın diyemez çünkü kişiyi zorla kendine bağlayamaz erkek yada kadın istediğiyle beraber olur ama sorumluluklarını yerine getirdiği sürece yani ortak işlerde mesela çocuk yaptıklarında çocuğu ortaklaşa baktıkları yada evdeki karaları ortaklaşa aldıkları sürece..

Ben asla ve asla birlikte yaşama durumundan bahsetmedim.Ben evlilik anlaşmasından bahsettim.Sizce evlilik nedir?Aile kurma sözü nedir?İyi günde kötü günde ölene kadar birbirine bakmaya söz vermiş olan bu insanların,neden birlikte yaşamayı değildi,evlilik imzası altında birleştiklerinin açıklamasını yapar mısınız?Birbirin,i seven iki insanın, birbirine aşık olup evlenen iki insanın,hem aynı yatağı paylaşıp hem başkalarıyla birlikte cinsel ilişkiye girmesini doğal göstermenizin anlamına varamadım şahsen.Hangi tür kadın,aynı gün içerisinde iki erkekle cinsel ilişkiye girmenin feyziyle daha insan haklarına saygılı oluyor açıklar mısınız?Yani ben kalkıp kocama ""canım, ay, gündüz seni ayşeyle görmüşler,neler yaptınız,nasıldı?ayy canım bende hüseyinle birlikteydim.Senden iyi olmasın fena değildi. Neyse,bu gecede seninle birlikte olsam fena olmaz hani.Biyolojim cilalansın.Sanki yetmedi de.. Kaldı mı ayşeden sonra bana da bedeninin gücü.Uyy.. canımmm canımmm."" yani siz neyi savunduğunuzun farkında mısınız? Yani sürekli aynı eşle birlikte olmak işkence, ama anlattığım gibi cinselliğin canınızın çektiği herkesle yaşanması doğal öyle mi?Ya bırakın cinsel ilişkiye girmeyi, başkasına farklı gözle bakmak bile insanın içinden gelmez.Ya evlilik nedir ya, sadece cinsellik midir ki,cinsellik sıkmaya başladığında ek kişilerle destek alınsın.Yani bir biyolojik kavramımız, bu kadar mı insan olmanın,insan olarak eşimizle cinsel ilişkiye girmesek bile kolunda göğsünde yatmanın önüne geçecek. İnsan olmak sadece cinsel organımızın peşinden gidebilmekmiş gibi,bizim evlenirken evet dediğimiz her olguyu yıllar geçince çöpe atmak ve artık birbirine alışmış bir evi paylaşlan iki arkadaş gibi,huuu ben akşam sülo dayım şekerim.Dolapta yemek var,hadi görüşürüz mü diyeceğiz?Israrla söylüyorum, eğer karşımdaki kocamsa,gündüz birini mıncıklayıp akşam beni mıncıklayamaz.Öğrenirsem asla affetmem. Bana gelip, gündüz ben falanca ile oldum.Şimdi sana dokunamam.Bilmem gerekliydi derse, evet, boşanırım olur biter.Hadi o zaman sen yoluna ben yoluma derim. Ama aynı zamanda beni idare eden birine asla ve asla bir daha güvenemem, onunla da medeni ayrılamam.Kimse kusura bakmasın.Gitsin kendine ev tutsun,daldan dala kiminle ne yapacaksa yapsın.Evlilikte işi ne böyle insanların anlamıyorum ki? Çolukla çocukla işi ne onu hiç hiç anlamıyorum.Bir cinsellikte, uf bu sarışın daha güzel olur, ah canım bugün esmer çekti...Nedir bu hak , neyin hakkıdır bu anlatır mısınız?Cinsellik demek ne demektir pardon? tabi insan olmak bazında..Öpüşmek ne demektir? Eşinizin dişinde kalmış bir yemek parçasını yiyebilmek ne demektir? Onun bunun kullandığı bardaktan değil ama eşinizin kullandığı bardaktan ,çocuğunuzun kullandığı bardaktan bişeyler içmek ne demektir?Veya da ,etrafımda bazı örnekleri olduğu için söylüyorum, hamile kalıp eşinden mi sevgilisinden mi bilemeyen kadın ne demektir? Falancayla birlikte oldu diye karısına hastalık bulaştıran erkek ne demektir?Birlikte olduğu 2-3 kadından birden çocuk sahibi olup çok evlilik kavramında hepsine ayrı ev tutup birlikte mi yetiştirecek bu erkekler?Ya siz neyi doğal gösteriyorsunuz? Hadi erkeğin cinsel organı çeşitli de,erkekler çeşitli kadınlarda çeşitli cinsel organın zevkini mi yaşıyor? Kadın çocuk yapınca özellikle deformasyon olunca,herşey,aldatmak hak mı oluyor? Peki yaşlanıp kırış kırış olmuş insanlar, karısı kocası kaza yapıp sakat kalan insanlar neden bibirine bakmaya devam ediyor? Bunlarda mı evlilik kavramını hiçe sayıp fevzi başkasında aramalı? Aradığı o fevz,kendini karısından kocasından daha daha uzaklaştırırsa toplum ne halde olur?Ben ailemde,iki zıt insanın yıllarca aldatmadan,kavga ede ede kopmadan bizleri büyütüşünü,şimdide yaşlı,kırış kırış,şişman,hastalıklı bedenleriyle nasıl birbirlerine destek olduklarını, nasıl birbirlerini hastanelere taşıdıklarını gözlemlerken, anlaştığım eşimle aynı yaşlılık fevzine neden ulaşamayım.Neden aklımda falanca filancaların işlevinin daha iyi olduğu kalsın. Neden falancaların iyi oluşundan eşimi beğenmez hale sokayım iyice? Resmen çok kişiyle birlikte olmayı doğal savunuyorsunuz. Acaba siz hep aynı yaşta aynı dinçlikte kalacağını mı sanıyorsunuz? İşlevleriniz azaldığında yana döne yanınızda olacak tek kişi eşiniz iken, neden ona ayırmadığınız bir vakti başkasına ayırasınız? O vakit gerçek eşinize ayrılsa, sorun sandığınız ve gözünüzü dışarıya çeviren olgular kendiliğinden ortadan kalkmaz mı?Siz alışın evi paylaştığınız kişiye, başlayın sıradan monoton akışın üzüntüsüne sıkıntısına, sonrada başkasında heyecan yaşayın.Hakmış..Benim tek hakkım var o da eşimle her daim aynı heyecanı ayakta tutabilmek.İnsan olan başarır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Asıl sıkıntı, imanın yani hayal aleminin yukarda bahsettiğiniz doğa bilgisiyle kardeşçe yanyana gelişmesi değil, aksine ona engel olup, çelme takmasıdır.

Bunun sıkıntıları, en somut bir şekilde tarihte ve günümüzde yaşanılagelmiştir. Helede günümüz Türkiyesinde halen iman kültürünün egemenliğindeki engellemelere bir bakınız. Madde madde buraya sıralamaktan da bizler sıkıldık. Artık gına geldi.

 

Niye bazı imanlılarda çelme var da bazılarında yok sizce?Yoksa direk her imanlı doğa bilgisinden yoksun mu gerçekten?Eğer şu an,daha doğrusu yıllardır, dünyanın gidişatından endişe etmekte olan ben gibi, gdo dedikleri şeyin,ben organik tarım yapsam bile rüzgarla,böceklerle beni etkileyeceği,kullanacağım suyu bile kirleteceği bilincinde olan ben, şu an acilen ,ev yapılan tarım alanlarımızın boşaltılması,verimsiz dağlara tepelere evler kurulmasının zorunluluğunu gören ben müslüman değil miyim?Ben," Nisâ(*) Sûresinin 119 . Ayetinde

“Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de (putlara adak için) hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” ayetinin imanlısıyım diye, sözde bilimsel her gelişmeyi bizi kanser bile etse kabullenip, hormon kullanan,ürünümüzü toprağımızı genetiği değişmiş ürünlerle kirleten bilimsel gelişmeleri kabul edip,doğal olanı istemediğimde, doğal olana dokunmadığında ,doğal olanı değiştirmediğinde doğa bilgisinden yoksun mu kabul edileceğim.Bu genetik değişimler ile uğraşan bilim adamları mı doğayı iyi tanıyor, ben mi doğaya nasıl davranmam gerektiğini onlardan iyi tanıyorum?Dinin çelmesi bu mu yani?

 

 

Alışamamak, iyi bir insan olmanın kıstasları, tarihten gelen davranış bilimlerinin genel kabul gördüğü, insan yararına olan davranışlara uyum sağlayamayıp, "birilerinin" ahlaki dayatmalarını, birtakım kurumların(devlet, toplum, aile vs) baskısı sonucu edindiğimiz gerçeğidir. Üzerinde durulması, düşünülmesi, sorgulanması gereken de bunlardır.Önyargılı tutumlara alışmamak konusunda, ateistlerinde sürekli dindarları önyargı,dogma, gelişmemişlik, bilimselsizlik ile suçlamaları,onların kendi ahlaki dayatmaları,üzerinde düşünülmesi,sorgulanması gereken kavramlar değil midir?

 

 

Yaşamın bir yüzü doğaya uyum sağlayarak doğal yaşamak, diğer yüzü ise birilerinin kurallarıyla yaşamak. Bazan birini bazan da diğerini seçer insanlar. Kişiliğe göre, bilincine göre, ortama göre.

Bazen ikisini de seçer insan.İkisinin bir arada yürütülmesinde ben mümkün değilmişlik gibi bir algıl sezmiyorum.Doğal yaşamak,yukarıda ki arkadaşın çok kişi beraberliğini savunmaksa, ben doğal görmüyorum.Erkek Kuş bile yuvasında ki dişiyi,yavrularını besler durur. Daldan dala önüne gelen her dişi kuşa konmaz.Doğanın hangi tür hayvanını kendimize örnek alacağız.İnsan doğası dediğimiz olgu,bizim doğamızın özü nedir?Bütün erkek arılar birbirini öldürdükten sonra,kalan son erkek arının her dişiyi tek başına gebe bıraktığı bir arı türü mü olmak,bir erkek ile birlikte olunca onu öldüren bir örümcek türü mü olmak,eşinde ısrarlı bir kuş türü mü olmak,kraliçe karınca mı olmak, insan gibi insan olmak mı?İnsanı her türlü hayvandan ayıran doğal bazı beyin işlevleri yok mudur? Beyin işlevlerinin doğallığında mı yaşanacak, bedensel biyolojik isteklerin doğallığında mı yaşanacak?Peki koskoca doğada, beyin mantık çizgisi çerçevesinde, biyolojik gereksinimlerini en iyi olan en huzurlu olan kavramla kontrol etmek,insanı insan yapan en önemli olgu değil mi? Arkadaşa çok eşlilik doğal gibi gelirken, tek eşle en güzel hazzı devam ettirebilmek,bana doğal gelmemekte mi?Bana da bu yaşam seçimi doğal geliyorsa,mutlak doğal olanın kavramını hangimiz üzerinden evrensel çizgiye oturtacağız?
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi ben anlamadım ftoyd, benim sözlerim tam da Kuran'da recm olmadığını ifade ederken, tersini anlamayı nasıl başarıyorsunuz?

 

Yok eğer hiç bir kutsal kitapta yok diyorsanız, bu doğru değil, çünkü Tevrat'ta: "ikisini de kentin kapısına götürecek, taşlayarak öldüreceksiniz." (22: 24) pasajı vardır...

 

Ayrıca cevap verdiğim şeyleri tekrar soruyorsunuz. Zinanın müeyyidesi "tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna" dır, söyledim ya!

Kuranda ısrarla "yok" diye açık bir cevap vermeyip, kelime aralarında bunu ifade ettiğinizi ve 100 sopaya karşı olduğunuzu yazdıklarınızdan çıkardıktan sonraa! demiştim sayın Demirefe.Zaten Kuranda olmadığını ifade ettiğinizi söyledim.Açıkça cevap vermemiş olmanız,yazılardan "yok" cevabını anlamam engel değil,çünkü ifadeler arasında açıklamışsınız.Bu yüzden bende neden ifade ettiğinizi,neden açıkça yok deyip kestirip atmadığınızı vurgulamıştım.
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Niye bazı imanlılarda çelme var da bazılarında yok sizce?Yoksa direk her imanlı doğa bilgisinden yoksun mu gerçekten? Eğer şu an, daha doğrusu yıllardır, dünyanın gidişatından endişe etmekte olan ben gibi, gdo dedikleri şeyin,ben organik tarım yapsam bile rüzgarla,böceklerle beni etkileyeceği,kullanacağım suyu bile kirleteceği bilincinde olan ben, şu an acilen ,ev yapılan tarım alanlarımızın boşaltılması,verimsiz dağlara tepelere evler kurulmasının zorunluluğunu gören ben müslüman değil miyim?Ben," Nisâ(*) Sûresinin 119 . Ayetinde

“Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de (putlara adak için) hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” ayetinin imanlısıyım diye, sözde bilimsel her gelişmeyi bizi kanser bile etse kabullenip, hormon kullanan,ürünümüzü toprağımızı genetiği değişmiş ürünlerle kirleten bilimsel gelişmeleri kabul edip,doğal olanı istemediğimde, doğal olana dokunmadığında ,doğal olanı değiştirmediğinde doğa bilgisinden yoksun mu kabul edileceğim.Bu genetik değişimler ile uğraşan bilim adamları mı doğayı iyi tanıyor, ben mi doğaya nasıl davranmam gerektiğini onlardan iyi tanıyorum? Dinin çelmesi bu mu yani?

Gına geldi dediğimiz şeyleri yine tekrarlamak gerekiyor galiba ftoyd? Ama benim içimden gelmiyor çok şeyler yazmak. Anlaşılası, az ve öz şeyler yazmak istiyorum. Çok şeyler yazıldı çizildi ama pek yararı olmuyor.

 

Evet, dinler bilimsel gelişmelere her zaman engel olmuştur. Bunu sen de bildiğin halde kendi özelinle anlatmaya çalışmışsın. Sadece şu misal bile yeterli. Ortaçağda azmı bilimsel açıklamalar yapan bilim adamı öldürüldü veya zindanlarda çürütüldü. Neyse kabul edersin yada etmezsin bunlar herkesin bildikleri.

 

Emperyal amaçları nasıl bilimsel bilgilere mal edelim? Emperyalizm bilimi kendi çıkarları için kullanıp insanları sömürüyorsa, dinler de aynı amaçla, ahlaki dayatmalarla insanları sömürüyor. Ayrıca bu şekilde emperyalizme de yardımcı oluyor. Köleci anlayıştan tutta, insanların varlıklı yada varlıksız, bazılarının da üstün yaratıldığını dayatan hükümlerle...Bunları defalarca yazdık çizdik.

Bazen ikisini de seçer insan.İkisinin bir arada yürütülmesinde ben mümkün değilmişlik gibi bir algı sezmiyorum.

Bilimsel bilgilerle din hükümleri tamamen birbirine terstir. Kişi kendisinde böyle bir kişilik oluşturmamalı. Çift kişilikli olur sonuçta. Takiyyecilik oluşur. Birisinde iktisadi, siyasi, ahlaki, düşünsel özgürlükler varken diğerinde tam tersidir. Nasıl iki dünya görüşü bir kişide bulunacak? Bu mümkünmü?

 

Doğal yaşamak,yukarıda ki arkadaşın çok kişi beraberliğini savunmaksa, ben doğal görmüyorum.Erkek Kuş bile yuvasında ki dişiyi,yavrularını besler durur. Daldan dala önüne gelen her dişi kuşa konmaz.Doğanın hangi tür hayvanını kendimize örnek alacağız.İnsan doğası dediğimiz olgu,bizim doğamızın özü nedir?Bütün erkek arılar birbirini öldürdükten sonra,kalan son erkek arının her dişiyi tek başına gebe bıraktığı bir arı türü mü olmak,bir erkek ile birlikte olunca onu öldüren bir örümcek türü mü olmak,eşinde ısrarlı bir kuş türü mü olmak,kraliçe karınca mı olmak, insan gibi insan olmak mı?İnsanı her türlü hayvandan ayıran doğal bazı beyin işlevleri yok mudur? Beyin işlevlerinin doğallığında mı yaşanacak, bedensel biyolojik isteklerin doğallığında mı yaşanacak?Peki koskoca doğada, beyin mantık çizgisi çerçevesinde, biyolojik gereksinimlerini en iyi olan en huzurlu olan kavramla kontrol etmek,insanı insan yapan en önemli olgu değil mi? Arkadaşa çok eşlilik doğal gibi gelirken, tek eşle en güzel hazzı devam ettirebilmek,bana doğal gelmemekte mi?Bana da bu yaşam seçimi doğal geliyorsa,mutlak doğal olanın kavramını hangimiz üzerinden evrensel çizgiye oturtacağız?

 

Elbette bizleri hayvansal yaşamdan ayıracak beyin işlevlerimiz vardır söylediğin gibi. Ama bu beyin işlevleri, sürekli olarak insanların mutluluğu için kullanılmalı. Arkadaşımızın söylemlerine katılıyorum. İyi birliktelikler mutluluk için yapılır. Mutlu olmayan birlikteliği sürdürmenin ne alemi var. Birliktelik birbirine mecbur olup katlanmak değil, ortak paydalar çerçevesinde olur. Ortak payda kalmadı yada bulunamadımı yaşam bir eziyet haline gelir. Kişiler birbirlerinin her şeye rağmen kaderleri değildir. Özgürce seçimlerini yapabilmeliler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gına geldi dediğimiz şeyleri yine tekrarlamak gerekiyor galiba ftoyd? Ama benim içimden gelmiyor çok şeyler yazmak. Anlaşılası, az ve öz şeyler yazmak istiyorum. Çok şeyler yazıldı çizildi ama pek yararı olmuyor.

 

Evet, dinler bilimsel gelişmelere her zaman engel olmuştur. Bunu sen de bildiğin halde kendi özelinle anlatmaya çalışmışsın. Sadece şu misal bile yeterli. Ortaçağda azmı bilimsel açıklamalar yapan bilim adamı öldürüldü veya zindanlarda çürütüldü. Neyse kabul edersin yada etmezsin bunlar herkesin bildikleri.

 

Emperyal amaçları nasıl bilimsel bilgilere mal edelim? Emperyalizm bilimi kendi çıkarları için kullanıp insanları sömürüyorsa, dinler de aynı amaçla, ahlaki dayatmalarla insanları sömürüyor. Ayrıca bu şekilde emperyalizme de yardımcı oluyor. Köleci anlayıştan tutta, insanların varlıklı yada varlıksız, bazılarının da üstün yaratıldığını dayatan hükümlerle...Bunları defalarca yazdık çizdik.

 

Bilimsel bilgilerle din hükümleri tamamen birbirine terstir. Kişi kendisinde böyle bir kişilik oluşturmamalı. Çift kişilikli olur sonuçta. Takiyyecilik oluşur. Birisinde iktisadi, siyasi, ahlaki, düşünsel özgürlükler varken diğerinde tam tersidir. Nasıl iki dünya görüşü bir kişide bulunacak? Bu mümkünmü?

 

 

 

Elbette bizleri hayvansal yaşamdan ayıracak beyin işlevlerimiz vardır söylediğin gibi. Ama bu beyin işlevleri, sürekli olarak insanların mutluluğu için kullanılmalı. Arkadaşımızın söylemlerine katılıyorum. İyi birliktelikler mutluluk için yapılır. Mutlu olmayan birlikteliği sürdürmenin ne alemi var. Birliktelik birbirine mecbur olup katlanmak değil, ortak paydalar çerçevesinde olur. Ortak payda kalmadı yada bulunamadımı yaşam bir eziyet haline gelir. Kişiler birbirlerinin her şeye rağmen kaderleri değildir. Özgürce seçimlerini yapabilmeliler.

 

Bilimsel bilgilerle din hükümlerinin zıtlığını neye dayanarak söylüyorsunuz?Hangi tür icat, dindeki her hangi bir ayet ile çelişmiştir?Ben bir müslüman olarak şu an projeleri ile uğraştığım bazı araba ve soğutma sistemi ile ilgili çalışmaları yaptığım zaman neden takkiyeci ya da çift kişilikli oluyorum.Din ayetlerinin bir araba ya da klimaya karşı zıt ayeti nedir?

 

Arkadaşın yazdıklarına gelince,ortak paydaların bitiminde boşanılamayacağını mı iddia ettim?Aldatma olursa falan boşanılamayacağını mı iddia ettim? Yoksa ortak paydalar devam ederken daldan dala cinsel ilişkide bulunulabilmesi savuncasına mı tepki gösterdim?Ben insanlara özgürce seçim hakkı mı tanımıyorum?Seçimi başkasından yanaysa aman ayrılamazsın mı diyorum?Ben bırakın aldatmayı,beni sevmediğine kanaat getirdiğim eşimle bile deli gibi sevsem yine yollarımı ayırırım.Neden aldatma kavramına olan tepkim,yaşamımı illa eziyet içinde geçinemeyen bir çiftin boşanmadan sürtüşmesi yolunda yorumlanıyor?Tek suçum dindar olmak ve aile bağını ,evlilik kurumunu kutsal saymam mı?Allah esirgesin,dinsizde olsam bu düşüncelerim değişmeyecek...Ben öncelikle kadınım ve aşka aşık bir kadınım.Yıllarca bıkmadan usanmadan dostluklar kurabildiğimiz insanlar olabiliyorda neden eşimiz hep monotonlukta bıkkınlık veren,ortak paydası kalmayan insan olabiliyor,pardon ama anlamamı beklemeyin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilimsel bilgilerle din hükümlerinin zıtlığını neye dayanarak söylüyorsunuz?Hangi tür icat, dindeki her hangi bir ayet ile çelişmiştir?Ben bir müslüman olarak şu an projeleri ile uğraştığım bazı araba ve soğutma sistemi ile ilgili çalışmaları yaptığım zaman neden takkiyeci ya da çift kişilikli oluyorum.Din ayetlerinin bir araba ya da klimaya karşı zıt ayeti nedir?

Din, araba yada klimaya yani teknolojiye zaten karşı çıkamazki. Aksine ayakta durmaları için bu gibilere sahip çıkması, hatta desteklemesi lazım. Bazan da atarak tabiki. "Binesiniz diye hayvanları vede gemileri verdik diyerek."

 

Ama bilim sadece teknolojiden ibaret değilki. Sosyoloji de bilimdir. Din, özgürlüğe, özgür düşünceye, demokrasiye, eşitliğe, sorgulamaya, çeşitliliğe, bu bilimsel olgulara dogmalarıyla karşıdır.

 

Arkadaşın yazdıklarına gelince,ortak paydaların bitiminde boşanılamayacağını mı iddia ettim?Aldatma olursa falan boşanılamayacağını mı iddia ettim? Yoksa ortak paydalar devam ederken daldan dala cinsel ilişkide bulunulabilmesi savuncasına mı tepki gösterdim?Ben insanlara özgürce seçim hakkı mı tanımıyorum?Seçimi başkasından yanaysa aman

ayrılamazsın mı diyorum?Ben bırakın aldatmayı,beni sevmediğine kanaat getirdiğim eşimle bile deli gibi sevsem yine yollarımı ayırırım.Neden aldatma kavramına olan tepkim,yaşamımı illa eziyet içinde geçinemeyen bir çiftin boşanmadan sürtüşmesi yolunda yorumlanıyor?Tek suçum dindar olmak ve aile bağını ,evlilik kurumunu kutsal saymam mı?Allah esirgesin,dinsizde olsam bu düşüncelerim değişmeyecek...Ben öncelikle kadınım ve aşka aşık bir kadınım.Yıllarca bıkmadan usanmadan dostluklar kurabildiğimiz insanlar olabiliyorda neden eşimiz hep monotonlukta bıkkınlık veren,ortak paydası kalmayan insan olabiliyor,pardon ama anlamamı beklemeyin.

 

Birlikte yaşamak için ortaklaşa karar vermiş, kıskançlıklardan arınamamış tarafın aldatılmaması konusunda hem fikiriz. Kendine yapılmasını istemiyorsan sen de partnerine yapmayacaksın tabiki. Ama tabi bu alışılagelmiş bir evlilik yaşamak isteyenler içindir.

 

Bu konu için benden bu kadar. Uzatmanın bir yararını göremiyorum. Kaldı ki konu dışına da çıktık. Teşekkürler paylaşım için.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben asla ve asla birlikte yaşama durumundan bahsetmedim.Ben evlilik anlaşmasından bahsettim.Sizce evlilik nedir?Aile kurma sözü nedir?İyi günde kötü günde ölene kadar birbirine bakmaya söz vermiş olan bu insanların,neden birlikte yaşamayı değildi,evlilik imzası altında birleştiklerinin açıklamasını yapar mısınız?Birbirin,i seven iki insanın, birbirine aşık olup evlenen iki insanın,hem aynı yatağı paylaşıp hem başkalarıyla birlikte cinsel ilişkiye girmesini doğal göstermenizin anlamına varamadım şahsen.Hangi tür kadın,aynı gün içerisinde iki erkekle cinsel ilişkiye girmenin feyziyle daha insan haklarına saygılı oluyor açıklar mısınız?Yani ben kalkıp kocama ""canım, ay, gündüz seni ayşeyle görmüşler,neler yaptınız,nasıldı?ayy canım bende hüseyinle birlikteydim.Senden iyi olmasın fena değildi. Neyse,bu gecede seninle birlikte olsam fena olmaz hani.Biyolojim cilalansın.Sanki yetmedi de.. Kaldı mı ayşeden sonra bana da bedeninin gücü.Uyy.. canımmm canımmm."" yani siz neyi savunduğunuzun farkında mısınız? Yani sürekli aynı eşle birlikte olmak işkence, ama anlattığım gibi cinselliğin canınızın çektiği herkesle yaşanması doğal öyle mi?Ya bırakın cinsel ilişkiye girmeyi, başkasına farklı gözle bakmak bile insanın içinden gelmez.Ya evlilik nedir ya, sadece cinsellik midir ki,cinsellik sıkmaya başladığında ek kişilerle destek alınsın.Yani bir biyolojik kavramımız, bu kadar mı insan olmanın,insan olarak eşimizle cinsel ilişkiye girmesek bile kolunda göğsünde yatmanın önüne geçecek. İnsan olmak sadece cinsel organımızın peşinden gidebilmekmiş gibi,bizim evlenirken evet dediğimiz her olguyu yıllar geçince çöpe atmak ve artık birbirine alışmış bir evi paylaşlan iki arkadaş gibi,huuu ben akşam sülo dayım şekerim.Dolapta yemek var,hadi görüşürüz mü diyeceğiz?Israrla söylüyorum, eğer karşımdaki kocamsa,gündüz birini mıncıklayıp akşam beni mıncıklayamaz.Öğrenirsem asla affetmem. Bana gelip, gündüz ben falanca ile oldum.Şimdi sana dokunamam.Bilmem gerekliydi derse, evet, boşanırım olur biter.Hadi o zaman sen yoluna ben yoluma derim. Ama aynı zamanda beni idare eden birine asla ve asla bir daha güvenemem, onunla da medeni ayrılamam.Kimse kusura bakmasın.Gitsin kendine ev tutsun,daldan dala kiminle ne yapacaksa yapsın.Evlilikte işi ne böyle insanların anlamıyorum ki? Çolukla çocukla işi ne onu hiç hiç anlamıyorum.Bir cinsellikte, uf bu sarışın daha güzel olur, ah canım bugün esmer çekti...Nedir bu hak , neyin hakkıdır bu anlatır mısınız?Cinsellik demek ne demektir pardon? tabi insan olmak bazında..Öpüşmek ne demektir? Eşinizin dişinde kalmış bir yemek parçasını yiyebilmek ne demektir? Onun bunun kullandığı bardaktan değil ama eşinizin kullandığı bardaktan ,çocuğunuzun kullandığı bardaktan bişeyler içmek ne demektir?Veya da ,etrafımda bazı örnekleri olduğu için söylüyorum, hamile kalıp eşinden mi sevgilisinden mi bilemeyen kadın ne demektir? Falancayla birlikte oldu diye karısına hastalık bulaştıran erkek ne demektir?Birlikte olduğu 2-3 kadından birden çocuk sahibi olup çok evlilik kavramında hepsine ayrı ev tutup birlikte mi yetiştirecek bu erkekler?Ya siz neyi doğal gösteriyorsunuz? Hadi erkeğin cinsel organı çeşitli de,erkekler çeşitli kadınlarda çeşitli cinsel organın zevkini mi yaşıyor? Kadın çocuk yapınca özellikle deformasyon olunca,herşey,aldatmak hak mı oluyor? Peki yaşlanıp kırış kırış olmuş insanlar, karısı kocası kaza yapıp sakat kalan insanlar neden bibirine bakmaya devam ediyor? Bunlarda mı evlilik kavramını hiçe sayıp fevzi başkasında aramalı? Aradığı o fevz,kendini karısından kocasından daha daha uzaklaştırırsa toplum ne halde olur?Ben ailemde,iki zıt insanın yıllarca aldatmadan,kavga ede ede kopmadan bizleri büyütüşünü,şimdide yaşlı,kırış kırış,şişman,hastalıklı bedenleriyle nasıl birbirlerine destek olduklarını, nasıl birbirlerini hastanelere taşıdıklarını gözlemlerken, anlaştığım eşimle aynı yaşlılık fevzine neden ulaşamayım.Neden aklımda falanca filancaların işlevinin daha iyi olduğu kalsın. Neden falancaların iyi oluşundan eşimi beğenmez hale sokayım iyice? Resmen çok kişiyle birlikte olmayı doğal savunuyorsunuz. Acaba siz hep aynı yaşta aynı dinçlikte kalacağını mı sanıyorsunuz? İşlevleriniz azaldığında yana döne yanınızda olacak tek kişi eşiniz iken, neden ona ayırmadığınız bir vakti başkasına ayırasınız? O vakit gerçek eşinize ayrılsa, sorun sandığınız ve gözünüzü dışarıya çeviren olgular kendiliğinden ortadan kalkmaz mı?Siz alışın evi paylaştığınız kişiye, başlayın sıradan monoton akışın üzüntüsüne sıkıntısına, sonrada başkasında heyecan yaşayın.Hakmış..Benim tek hakkım var o da eşimle her daim aynı heyecanı ayakta tutabilmek.İnsan olan başarır.

şimdi evlilik dediğimiz kavram insanların birlikte yaşama kararıdır bunun bir sözleşmeyle imza altına alınması ise devletin iki kişinin beraber yaşama kararını hukuki sonuçlar doğuracağından bilmesidir mesela çocuk yaptıklarında çocukların velayeti yada aralarında anlaşmazlık çıktığında sorunlar çözümü gibi,eskiden erkek yada kadın beraber yaşamaya karar verdiğinde bu sözleşme şeklinde olmazdı şimdi bu sözleşme şeklini almıştır.evlilikte iki taraf birbirine karşı sorumluluklarını yerine getirdiğinde başkalarıyla cinsel ilişki kurmalarında bir sakınca yoktur mesela sizin bahsettiğiniz hastalıkta ve sağlıkta bir birlerine destek olduklarında birisi düştüğünde diğeri ona yardımcı olduğunda yani bir birlerini düşündüklerinde bu problem ortadan kalkar.evliliği ömür boyu cinsel birliktelik olarak algılamak yanlıştır evlilik bir ortaklıktır ama bu ömür boyu tek eşle cinsel beraberlik gibi insanın özgürlüğünü kısıtlayan zorbalık şeklinde lagılamamak lazımdır ömür boyu bir kişiyle beraber olmak insanın özgürlüğüne bir darbe ve insana işkencedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu konu gerçekten büyük bir karmaşaya sürüklendi. Ben neye yanıt vereceğimi bilmiyorum, çünkü anlaşılmıyor. Kuran'da recm var dediğim iddia ediliyor, nerde dedim diyorum, satır aralarında ima etmişim, kesin yok dememişim, olmadı iyi tamam yok demişim ama, tak sepeti koluna demişim, sepeti koluna takmak o kadar kolay mı... Yani olamaz böyle bir şey. Tüm söylenenler karmakarışık oldu.

 

Kesin söyleyeyim: Hiç bir çağdaş hukuk devletinde, eşinizi zina etti diye taşlatamaz ve sopalatamazsınız. Öyle dört şahit bulup getirme filan, saçmalığın daniskasıdır. Böyle bir 4 şahit önerisinin dile getirilmesi bile abesle iştigaldir, tartışmasız reddedilir.

 

Kesin yani, 4 şahitten, sopadan mopadan söz bile edilemez, bitti!

 

Şeriatın tüm kuralları saçma, abes, insanlık, hukuk ve çağ dışıdır. Üç talakla boşanan kadının geri alınması için başkasının nikahından geçmesi şartı! Böyle bir aşağılama, böyle bir abes, böyle bir saçmalık söz edilebilir bile değildir. Bunlar binlerce sene öncesinin ilkel zihin üretimi ilkelliklerden başka hiç bir şey değildir. Bunların bir an önce çağların karanlıkları içinde kalıp kaybolup gitmemesi, günümüzde hala sözü edilir olmaları bir insanlık ayıbı ve utancıdır!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu konu gerçekten büyük bir karmaşaya sürüklendi. Ben neye yanıt vereceğimi bilmiyorum, çünkü anlaşılmıyor. Kuran'da recm var dediğim iddia ediliyor, nerde dedim diyorum, satır aralarında ima etmişim, kesin yok dememişim, olmadı iyi tamam yok demişim ama, tak sepeti koluna demişim, sepeti koluna takmak o kadar kolay mı... Yani olamaz böyle bir şey. Tüm söylenenler karmakarışık oldu.

 

Kesin söyleyeyim: Hiç bir çağdaş hukuk devletinde, eşinizi zina etti diye taşlatamaz ve sopalatamazsınız. Öyle dört şahit bulup getirme filan, saçmalığın daniskasıdır. Böyle bir 4 şahit önerisinin dile getirilmesi bile abesle iştigaldir, tartışmasız reddedilir.

 

Kesin yani, 4 şahitten, sopadan mopadan söz bile edilemez, bitti!

 

Şeriatın tüm kuralları saçma, abes, insanlık, hukuk ve çağ dışıdır. Üç talakla boşanan kadının geri alınması için başkasının nikahından geçmesi şartı! Böyle bir aşağılama, böyle bir abes, böyle bir saçmalık söz edilebilir bile değildir. Bunlar binlerce sene öncesinin ilkel zihin üretimi ilkelliklerden başka hiç bir şey değildir. Bunların bir an önce çağların karanlıkları içinde kalıp kaybolup gitmemesi, günümüzde hala sözü edilir olmaları bir insanlık ayıbı ve utancıdır!

tebrik ederim aynen katılıyorum ama bu inancı i,nsanlara aşılayana allaha ne diyeceksiniz,her nedense allah bu saçmalığın yaşanmasını istemektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.