Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ama o kupa da Güney Afrika'da yapılacak! Avrupalı yine çok ince hesap peşinde...2010 DÜNYA KUPASI AFRIKA´DA


Önerilen İletiler

Gökçe Fırat'ın 2006 Dünya Kupası oynandığı sırada

TÜRKSOLU'nda yayınlanan başyazısı:

 

Sömürgeci sistem

sahada devam ediyor

 

Zenginlerle yoksulların

sahadaki savaşı

 

Bir Dünya Kupası'nın daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Tüm dünyada yaklaşık üç milyar insanı televizyonları başına kilitleyen bu turnuva aslında futboldan çok daha farklı bir mücadelenin sahada verilişi oluyor: Ezenlerle ezilenler, zenginlerle yoksullar, kuzeylilerle güneyliler, beyazlarla zenciler, avrupalılarla Üçüncü Dünyalılar...

 

O nedenle futbol deyip geçmemek gerekiyor, ancak bunu demek de çok şey anlatmıyor çünkü futbolda da dünyadaki düzenin bir benzeri hüküm sürüyor.

 

Beckenbauer Pele Platini

 

Pele'den bu yana Brezilyalı oyuncular Latin Amerikalı gibi değil Avrupalı gibi davranmaktadır, hatta Pele bırakalım Avurapalılığı Amerikancıdır! Üç simge isim aynı zamanda futbol sisteminin kontrolünde önemli noktadadır. Bunlardan biri Pele'dir. Diğer ikisi ise Alman Beckenbauer ile Fransız Platini'dir. Son kupada Beckenbauer organizasyon komitesi başkanıydı. Platini'nin de FİFA organizasyonlarındaki etkinliğini biliyoruz. Futbolun üstünde bugün böylesi oligarşik ve aristokratik yapılanma bulunmaktadır. Pele, Beckenbauer, Platini gibi isimlerin futboldaki büyük yetenek ve başarılı geçmişleri, bugün karşımıza bu oyuncuların uluslarası sahadaki başarıları olarak gelmektedir. Bu defa çalımı tüm dünya yemektedir.

 

Bir nevi Birleşmiş Milletler tarzı sistem diyebiliriz buna. Nasıl BM'de Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin borusu öterken diğerleri ancak düzeni kabul ettikleri ölçüde söz sahibi olabiliyorsa, dünya futbolunda da benzeri yapılanma FİFA ile sağlanıyor.

 

FİFA sisteminin nasıl işlediğine gelince.

 

Sistemin en önemli belirleyeni sponsor şirketlerdir. Adidas, Puma, Nike gibi spora yönelik şirketler, tüm ülkelerin tv kanalları, içki ve meşrubat şirketlerinden başlayarak pek çok alanda faaliyet gösteren sermaye grupları FİFA'nın gelir kaynağını oluşturur. FİFA bu gelirlerle uluslararası organizasyonları düzenler ve finansmanını sağlar.

 

Olaya böyle baktığımızda FİFA şirketleri kullanarak organizasyon düzenleyen bir kuruluş olarak görülebilir ama siz bunu tam tersinden de açıklayabilirsiniz, çeşitli uluslararası şirketler dünya üzerinde daha fazla insana ulaşmak ve onlara mallarını satmak için FİFA aracılığıyla faaliyet yürütürler!

 

Aslında futbol denildiğinde herşeye paranın hükmetmesi, şirketlerin sistemin dümeninde bulunması çokça kanıksanan ve bilinen bir durum. Olayın bu yönü çokça eleştirilse de bir noktadan sonra rahatsız edici olmaktan çıkıyor. Ama sadece rahatsız edici olmaktan değil açıklayıcı olmaktan da...

 

Şöyle ki...

 

Dünya Kupası

Ezilenlerin ruh birliği

 

FİFA organizasyonu aynı zamanda dünyanın egemenlerinin, tüm dünyaya, özellikle de ezilen uluslara kendilerinin hakimiyetlerini benimsetmeleri için bir araca dönüşüyor. Bir ay Irak'ın bombalanmasını CNN'den dünyaya duyuran tv kanalları bu defa bir ay boyunca Avrupa egemenliğinin ve bu egemenliğe boyun eğenlerin saldırılarını göstermeye başlıyor.

 

Örneğin bizim gibi bir ülkede tv kanallarına çıkan çeşitli gazeteciler Irak saldırısı sırasında nasıl ABD uçaklarının, askerlerinin, Amerikan gücünün propagandasını yaptılarsa, bu defa da aynı işi bu defa spor yazarlarının yaptığını görüyoruz.

 

Esas hakimiyet alanı da bu aslında.

 

Örneğin bizim ülkemizde bu maçları izleyen insanlar hangi maçlarda kimi desteklerler bir düşünelim...

 

Birinci öncelik sanırız Afrika takımlarınadır. Bu kupada Gana, Fildişi gibi Afrika ülkelerini bir Türk neden canı gönülden destekler sizce? Ya da adını bile duymadığı Togo, Trinidad gibi ülkeleri?

 

Bu, herkesin çok iyi bildiği gibi ezilenler arasındaki özdeşleşme duygusudur. Dünyanın ezilen tüm ülkelerinde olduğu gibi bizim ülkemizde de, Afrika ülkeleri gibi en çok ezildiği, sömürüldüğü, aşağılandığı düşünülen ülke takımları desteklenmektedir. Bu ezilenlerin ruh birliğini ortaya koyar.

 

Afrika takımlarından sonra Latin Amerika takımları da, özellikle de Avrupa takımlarına karşı oynadıkları maçlarda desteklenilir. Mesela son kupada Arjantin'in Almanya'ya karşı elenmesi, Arjantinlileri ne kadar üzdüyse Türkleri de o kadar üzmüştür.

 

Ama bu duyguyu biraz tersinden de ortaya koyabiliriz, sadece Latin Amerika takımlarının kazanması ile sevinmiyoruz aynı zamanda Avrupa takımlarının kaybetmelerini istiyor ve onlar kaybettikçe seviniyoruz.

 

Bir diğer nokta ise İspanya, Portekiz gibi Avrupa'nın varoşları gibi görülen ülkelerin de Avrupa'ya karşı desteklenmesi olgusudur. Mesela İngiltere Portekiz maçını Portekizlilerin kazanması biz Türkleri de Portekizliler kadar sevindirmiştir.

 

Buradan çok basit bir sonuca varabiliriz: Dünya Kupası'nda birbiri ile karşı karşıya gelen ezen ve ezilen ülkelerin mücadelesi, bu ulusların duygusal dünyalarında da bir karşılaşmaya dönüşmektedir. Bir taraftan ezilen uluslar arasında duygusal özdeşlik kurulurken, ezilen uluslar ortak düşman Avrupalı'ya karşı da birleşmektedir.

 

O halde Dünya Kupası'nı değerlendirirken bunun aynı zamanda uluslararası bir siyasal mücadele olarak da algılanması ve değerlendirilmesi gerekir.

 

Maradona ve Chavez

 

Burada Arjantin'in elenmesinin FİFA sistemi için aynı zamanda özel bir önemi olduğunu da belirtelim. 78'den beri yükselişte olan Arjantin FİFA sistemi için asi bir takımdır. Brezilya gibi futbol endüstrisi ile, futbol mafyası ile ve uluslararası kapitalist sistemle uzlaşmamış bir karakteri vardır. 90 Dünya kupasında uydurma bir penaltı ile finalde Almanya'nın Arjantin'i yenmesini sağlamışlardı. 94'te ise uydurma bir doping testi ile Maradona'yı kupadan ihraç etmişlerdi. FİFA kendisine itaat edecek futbolcular ister. Futbolcular hizadan çıkacak, sisteme başkaldıracak olurlarsa da onları silmek için elinden geleni yapar. FİFA için Maradona böyle bir tehditti. Sadece FİFA yöneticileri için değil elbette. Solcu bir futbol ilahı emperyalizm için Che'den sonra yeni bir Arjantinli bela demekti. O nedenle sistem hiçbir zaman O'nu kabul etmedi.

 

FİFA sistemi nasıl işler

 

İşte bu noktada FİFA sistemi devreye girmektedir.

 

FİFA sistemi bir taraftan uluslararası şirketleri kâra geçirirken bir taraftan da uluslararası siyasal sistemin işleyişine katkıda bulunur.

 

Son Dünya Kupası'na hangi kıtadan ne kadar takım katıldığına baktığımızda çıplak bir gerçekle karşılaşırız. Kupaya her üç Avrupa ülkesinden biri katılırken bu oran Amerika ülkelerinde beşte bire, Asya ülkelerinde dokuzda bire, Afrika ülkelerinde ise onbirde bire çıkmaktadır.

 

Böylesi bir bileşimde son kupaya katılan 32 takımdan zaten ondördü Avrupa ülkesidir. O halde kupayı bir Avrupa ülkesinin alma şansı Amerika ülkesinin almasından bir buçuk, Asya ülkesinin almasından üç, Afrika ülkesinin almasındansa dört kat yüksektir. Yani Avrupa ülkeleri yarışa bir adım önde başlamaktadır!

 

Avrupalılar işi şansa bırakmaz!

 

Şans her zaman Avrupalı'dan yanadır ama Avrupalılar işi pek de şansa bırakmazlar.

 

Mesela bu dünya kupasının fikstürü bunu ortaya koyar. 8 gruba ayrılan ülkelerin gruptan çıkma şansları da otamatikman Avrupalıların üst tura çıkmasını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmiştir.

 

Fakat sadece eleme gruplarında değil sonraki turlarda da kimin kiminle karşılaşacağı belirlenmektedir. Hangi grubun birincisinin hangi grubun ikincisiyle karşılaşacağı, onların bir sonraki maçtaki rakibinin kimler olabileceği önceden belirlenmiştir. Yani Avrupalı işini şansa pek bırakmamaktadır.

 

Mesela bu Dünya Kupası için hemen herkesin daha en başından bir Almanya-Brezilya finali olacağını söylemesi boşuna değildi. Normal gidişatta bu takımların finali oynamasına göre ayarlamıştı FİFA herşeyi. Sponsor şirketlerin talebi de buydu.

 

Burada Almanya'nın önüne çıkan Arjantin engelini geçmesi gerekiyordu. Doğrusu Arjantin'in bu kadar iyi bir takım olacağını çok beklemiyordu kimse. Fakat Arjantin iyi bir takım olorak belirince Almanya'nın hakem desteğini yanında bulması gecikmedi.

 

Çeyrek finalde Brezilya'nın Fransa'ya yenilmesi en büyük sürprizdi. Aslında olayın sürprizlik yanı yoktu. Çünkü Brezilya çok kötü bir takımdı. Fakat şımartılan şöhretlerin adı ile finale kadar ilerlemesi düşünülmüştü. Ama FİFA'nın bu tercihi tutmadı.

 

Aynı şekilde yarı finalde İtalya da Almanya'yı eledi. 90'da İtalya'nın evsahibi olduğu kupayı Almanya almıştı bu defa İtalya intikam alıyordu.

 

Sonuçta FİFA da bir yere kadar takımlara yardımcı olabiliyor. Ama bu iki maçı da favoriler alsaydı bu pazar tv'de futbol egemenlerinin istediği Almanya-Brezilya finalini izliyor olacaktık.

 

Bu da tüm dünyadaki futbol izleyicileri açısından üzerinde önemle düşünülmesi gereken bir noktadır: Aslında sonucu büyük ölçüde önceden belirlenmiş, ayarlanmış bir dünya kupası izlediğimizin farkında mıyız?

 

Dünya kupası tarihi

Düzenlenen 17 Dünya kupasında Latin Amerika Avrupalılara 9-8 öndeydi. Bu kupada ise eşitlik sağlanmış oldu.

 

 

FİFA sisteminin egemenleri

 

Peki bu işi ayarlayanlar kim?

 

Bugünkü FİFA başkanı ana dili Almanca olan bir İsviçre vatandaşıdır:Joseph Blatter. Tam 23 yıl İsviçre'nin bir amatör takımında top koşturabilecek kadar futboldan anlamaktadır. 1998'den bu yana FİFA'nın başındadır.

 

Bir önceki başkan ise Joao Havelange'dı. O ise 1974'ten 1998'e kadar FİFA'nın başında kalmıştı. Brezilyalı eski FİFA Başkanı'nın Adidas'a bağlı bir yan şirketten rüşvet aldığı geçtiğimiz günlerde ortaya çıktı.

 

FİFA'nın başında bir Brezilyalının olması son derece önemlidir. Çünkü Brezilya futbolcu ihracı en fazla olan ülkedir. Futbol endüstrisinin bu hammadde kaynağını dışlayarak işlemesi düşünülemez.

 

Bugün Brezilya futbol sisteminin işleyişinde rol üstlenen bir ülke konumundadır. Bu konumu ile de aslında Latin Amerika'daki Avrupalı gibidir. Brezilyalı futbolcular da bu sistem içinde Avrupalı takımlarını ulusal takımlarından önde gören birer gösteri oyuncusuna dönüşmüştür.

 

Ama bu yeni bir olgu da değildir. Pele'den bu yana Brezilyalı oyuncular Latin Amerikalı gibi değil Avrupalı gibi davranmaktadır, hatta Pele bırakalım Avurapalılığı Amerikancıdır!

 

Üç simge isim aynı zamanda futbol sisteminin kontrolünde önemli noktadadır. Bunlardan biri Pele'dir. Diğer ikisi ise Alman Beckenbauer ile Fransız Platini'dir. Son kupada Beckenbauer organizasyon komutesi başkanıydı. Platini'nin de FİFA organizasyonlarındaki etkinliğini biliyoruz.

 

Futbolun üstünde bugün böylesi oligarşik ve aristokratik yapılanma bulunmaktadır. Pele, Beckenbauer, Platini gibi isimlerin futboldaki büyük yetenek ve başarılı geçmişleri, bugün karşımıza bu oyuncuların uluslarası sahadaki başarıları olarak gelmektedir. Bu defa çalımı tüm dünya yemektedir.

 

Futbol sistemi ekonomik sitemin o kadar devamıdır ki Brezilyalı hammadde futbolcular, Barcelona'da, Real Madrid'de, Juventus'ta yani Avrupa kulüplerinde birer yıldızken kendi ulusal takımlarında dökülmektedir. Çünkü Avrupalı kulüpler aynı zamanda bu hammaddelerin içindeki ulusal cevheri de almıştır.

 

Bir diğer tersten örnekse "Fransız" Zidane'dır. O ise kendi halkı için bir kayıp Fransa içinse iyi bir devşirmedir.

 

Bu iki takımın karşılaşması ise bu bakımdan sömürgeciliğin ve kapitalizmin çifte zaferiydi. Zidane'ın Fransa'sı Ronaldinho'nun Brezilyasını yenerken, sahada kendi ulusuna yabancılaşmış neredeyse 22 oyuncu top koşturuyordu.

 

Bu noktada tv'yi kapatmanın zamanıdır.

 

"Zafere kaçış" için bir dahaki kupayı beklememiz gerekecek...

 

Ama o kupa da Güney Afrika'da yapılacak!

 

Avrupalı yine çok ince hesap peşinde...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.