Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

PKK'NIN SONUNU NEDEN GETIREMIYORUZ?


dominik

Önerilen İletiler

 

Şöyle ifade edeyim, popüler kültürün ürünü gerçi örnekleme metodu, ama bugün ülkemizdeki futbol kulüplerinden birine antrenör ya da yönetici seçtiğinizde o yönetici veya antrenörün başarısızlığını neye göre belirlersiniz? Diyelim ki bu takım Denizlispor, yapısı, kadrosu, gücü, kuvveti bellidir bu takımın ve ilk üçte tamamlayamadığında bu takım veya kupalarda yarı final, vesaire gibi başarılı sayılabilecek kademelere çıkamadığında hiç kimse bu takımın yöneticilerini ya da antrenörünü başarısızlıkla suçlamaz. Ancak söz konusu takım Galatasaray ve Fenerbahçe gibi kulüpler olursa ve bu iki takım son haftalarda düşmeme mücadelesi verirse sizler de takdir edersiniz ki o kolüplerin yöneticilerini ve antrenörünü kimse kurtaramaz.

 

Maçlar kuralına göre oynanırsa haklısınız başarısızdırlar. Ama atılan gole ofsayt, faul vs. denirse o kulüplerin başarısız olması doğal değil mi? Maç kuaralına göre oynanmıyor; sen şu oyuncuyu oynatamazsın, şunu yapamazsın, bunu yapamazsın diyerek dışarıdan müdahale olursa maçı alma şansın ne kadardır?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 128
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Sayın Evvelsiz, sizin gibi akıl, mantık, sağduyu ve aklıselimi seslendirenlerin sesini duymak insana nefes aldırıyor. Bunları yitiren bir toplum görüntüsü çiziyoruz.

 

Defalarca söyledim, darbe istenen bir durum değildir, savaş gibi gelir kapına dayanır ve kendini dayatır. Kaçınamazsın. O pis işi biri yapmak ve temizlemek zorundadır. O vebali her insan yüklenemez, vebaldir, büyük risktir. Ama birinin yapması gerekir.

 

Kenan Evren bu vebali yüklenmese biz de bir Afganistan olurduk. İç savaş, önce Sovyet, sonra ABD müdahalesi, işgal... Bunu defalarca söyledim.

 

Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadelede önemli derecede başarılı olmuştur. Hep söyledim, PKKlılar süne zararlısı değil ki ilaçlasınlar! Sonuçta insan bunlar. Vatan haini, satın alınmış da olsalar insanlar.

 

Yok etmek için ya Kuzey Irak işgal edilip mağaralara kimyasal gaz basılarak toptan imha edilecek, ki bu kabul edilemez yöntem olur, ya da profesyonel askerlerden kurulan özel askeri timler (polis değil) teslim ol dur filan demeden basacak, kuşatacak, tek kelime etmeden tamamen imha edecek... Budur yani, terör böyle yok edilir, hiç zor da değildir.

 

Yapılır da yani, doğru dürüst siyasi irade olsun! Fakat yani istenen bu değildir. İstenen, anlasınlar ki kullanılıyorlar, maşa olmanın sonu yok, çıkmaz sokaktalar, vaz geçsinler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çünkü TSK'nında bağlı bulunduğu Nato böyle istiyor.

 

İşin özetini yazmışsınız. TEBRİKLER!  Ama eksik yazmışsınız. Nato ya TSK değil, Türkiye Cumhuriyeti bağlı olduğu için demek bence daha doğru olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başarısızlık anlayışımın karşılığına gelen şey fikirden ziyade somut gerçekliktir. Aslında bu tüm insanlarda böyledir. İlgili duruma dair sayısız tespit yapılabilir, sayısız neden söylenebilir, bunlar beni ilgilendirebilen veriler olabilirdi elbette ortada taraflar arasında daha önceki mesajlarımda da belirttiğim gibi güç bağlamında üst düzeyde bir dengesizlik olmasaydı şayet.

Şöyle ifade edeyim, popüler kültürün ürünü gerçi örnekleme metodu, ama bugün ülkemizdeki futbol kulüplerinden birine antrenör ya da yönetici seçtiğinizde o yönetici veya antrenörün başarısızlığını neye göre belirlersiniz? Diyelim ki bu takım Denizlispor, yapısı, kadrosu, gücü, kuvveti bellidir bu takımın ve ilk üçte tamamlayamadığında bu takım veya kupalarda yarı final, vesaire gibi başarılı sayılabilecek kademelere çıkamadığında hiç kimse bu takımın yöneticilerini ya da antrenörünü başarısızlıkla suçlamaz. Ancak söz konusu takım Galatasaray ve Fenerbahçe gibi kulüpler olursa ve bu iki takım son haftalarda düşmeme mücadelesi verirse sizler de takdir edersiniz ki o kolüplerin yöneticilerini ve antrenörünü kimse kurtaramaz.

Yani sözün özü başarıya dair kriterler bellidir ve ister okumuş olsun, ister okumamış olsun tüm insanlar tarafından bilinirler, karşılaşma halinde olan taraflar arasında geniş anlamıyla iktidar karşılaştırması yapar insan evladı ve bu insanda doğal olarak varolan bir özelliktir. Dolayısıyla TSK'nın insanda doğal olanın dışında bir kural getirmesi akla ve mantığa pek de uygun düşmüyor.

 

Ne yapılmalı sorusunun cevabı şu an itibarıyla çok zor, bir kere bu ülke halkının temel özelliği iki açıdan ele alınmalıdır. Birincisi kaybeden ülke olması ve ikincisi de ülke halkının ittifakla biat ettiği bir kültürel, dini, siyasi modelin varolmaması. Sadece kaybeden ülke olsak dahi bu derece sorun çıkmayabilir gerçi, ama hem kaybeden, hem ittifakla biat edilmiş bir forma sahip olmama durumunda işimiz çok zordur. Daha ötesine de gidilebilir buradan, ama örtülü ifade etmeyi tercih edeyim şimdilik, kovulmaktan sıkıldığımdan dolayı bu forumda da ilk zamanlarda kovulmak istemiyorum. İnsan kovulmaktan bile yorulabilen bir varlıkmış, bunu da öğrenmiş oldum bu arada :)

Aman hocam kovulma filan :) gerek yok muhabbet ediyoruz şurda ifadelerimizi forum kuralları doğrultusunda kullanalım hepimiz :) ..

 

Şimdi futboldan örnek vermişsiniz..Nedir futbolda başarı?..Mesela ben Fener'in çok kötü bir sezon geçirip yerden yere vurulduğunu ama UEFA kupasında harikalar yarattığı içinde yerlere göklere sığdırılmadığını hatırlıyorum..Mesela klüp başkanları para yedirip maç satın alınca ve takımı şampiyon olunca o takım başarılı mı olmuş oluyor?...Şike iddialarının havalarda uçuştuğu taş olup başımıza yağdığı bir dönemde başarı nasıl bir anlayıştır futbolda?..Mesela Paşalar aralarında para toplayıp pkk lılara para yedirseler biter mi bu terör sorunu?..Pkk lıların bu paraya sazan gibi atlayacağına bahse girerim ;)

 

Tsk nın mantığı sizi yanıltmasın..Mesela Allah göstermesin Yunan gavuru İstanbula yada yaşadığınız kente girmek üzere ve sizin malınıza canınıza kastetmek üzereler..İşte sizi korumak üzere komutanı tarafından "öl" emri verilen mehmetçik bu emri derhal uyguladığında bu mantık anlaşılır bir hale gelebilir..Tsk ölmeyi,öldürmeyi öğreten bir kurumdur..Ne yani birileri geldiğinde kuzu kuzu ağızlarının içine mi bakacağız?...

 

 

 

Çünkü TSK'nında bağlı bulunduğu Nato böyle istiyor.

Nato artık işlevini yitirmiştir..Kağıt üzerinde kalan bir anlaşma...Nato nun pkk süreci ile ilgili nasıl bir yaptırımından söz edebiliriz?...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birkaç mesaja birden cevap olarak yazıyorum bu mesajı. İlk olarak başarının ölçütü nedir diye sorulmuş, cevabını vermiştim, ama tekrarlayayım, denk güçler arasında her türden sonuçta sizin tarafın çabasını, emeğini, elinden geleni yapmasını başarı olarak görürsünüz. Rakibiniz çok güçlü, siz zayıfsanız net bir sonuç alamamış olsanız dahi mücade etmiş olmayı, karşı tarafa ufak tefek hasarlar verebilmeyi dahi başarı olarak görürsünüz. Siz güçlü, rakibiniz çok zayıfsa sonuç alamamayı mutlaka başarısızlık, sonuç almayıysa -mutlaka değil- başarı olarak görürsünüz. Mutlaka değil, çünkü böyle bir durumda başarı kazanılmış olsa dahi usulleri, başarı kazanırken harcanan şeyleri, daha sonrasının düşünülüp düşünülmediğini dahi sorgularsınız.

 

Daha sonra çeşitli mesajlarda askeriyemizin siyasiler tarafından elleri kolları bağlanmış halde gösterilmeye çalışıldığına şahit oluyorum ki söylemde bu şekilde görülse dahi fiili durum tam olarak böyle değildir. Askeriyemiz anılan bölgede ormanları, ağaçlıkları kesmek, yakmak, kararmış havada insanların sokaklarda gezmesini yasaklamak, sayısız köyü boşaltmak ve burada anmak istemediğim daha pek çok olay da dahil olmak üzere pekçok eylemi yapabilecek özgürlüğe sahipti.

 

Daha sonra bu olayı NATO, vesaire bağlamında düşünmek de pek mantıklı değildir, çünkü bu olayın temellerini atan hareketler NATO dile bir şey yokken Fransa, İngiltere gibi birtakım ülkeler tarafından birinci dünya savaşından çok önceleri atılmaya başlanmıştı. Yani öyle 80'lerden sonra gelişen, oluşan bir şey değildir bu hareketlilik, uzun zaman önce başlanan bir hareketin devamı olarak algılamamız mümkün bu olayı. Mesela benim okuyabildiğim kadarıyla aynı hareket Karadeniz Bölgesinde de lazlık üzerinden başlatılmaya çalışılmış, Fransız profesörler birinci dünya savaşı öncesinde gelip lazların türk olmadığını, gürcü olduğunu ispatlamaya çalışan kitaplar yazmışlardır. Hatta ve hatta bu konudaki çalışmalar Karadenizde hala devam etmektedir, ama etkili olamamıştır şu ana kadar bu hareketler.

 

Hatta daha da ileri gidebiliriz, mesela 80 öncesi Demirel'in İstanbul'un nüfusunun 15 milyonlara çıkarılması yönündeki görüşlerini inceleyebiliriz. (İstanbulun nüfusu 4 milyonlar civarındaydı, o kadar insanın nereden geleceği ilginç bir konu olabilir) Daha da ileri gideriz, bugün GAP diye anılan projenin aslında 1920'lerde Ruslar tarafından hazırlanmış ve Meclise sunulmuş bir raporda var olduğuna dair söylentileri araştırabiliriz. Daha da ileri gideriz, CHP'nin tüm iktidarı boyunca zenginleştirilecek iller programında neden hiçbir zaman Doğu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz'in yer almadığını araştırabiliriz.

 

Bir savaş sonuçtur ve gerisinde sayısız sebepler vardır. Bu sebepleri oluşturanların bugün vatan millet edebiyatı yapması ilginç gelmektedir bana, ama yine de TSK başarılı mı derseniz sonuç olarak sadece bu sebeplerin oluşmasında çok büyük etkileri olduğundan dolayı bile başarısızdırlar ve vatan millet edebiyatı yapmaktan ziyade hesap vermek zorundadırlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birkaç mesaja birden cevap olarak yazıyorum bu mesajı. İlk olarak başarının ölçütü nedir diye sorulmuş, cevabını vermiştim,

.

.

.

olduğundan dolayı bile başarısızdırlar ve vatan millet edebiyatı yapmaktan ziyade hesap vermek zorundadırlar.

 

Kime hesap vermelidirler?TARAF'girleremi?

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tarafgirler, soldakiler, sağdakiler, vesaire, bunların hiçbirisi beni ilgilendirmiyor. Bu ülkede o bahsettiğiniz tüm aidiyet mensuplarını toplasanız sayıları 10-15 milyonu geçmez.

Neden hiç kimsenin aklına bu ülkede apolitize gibi görünün 55-60 milyonluk bir halkın bulunduğu ve aslında bu ülkenin tüm yükünü dışarıdan, oradan, buradan hiçbir destek almamalarına, hiç kimse tarafından onaylanmamalarına ve kendi sözde aydınları, teknokratları, bürokratları ve hatta zaman zaman kendi seçtiği milletvekilleri, maaşını ödediği memurları tarafından aşağılanmasına, hor görülmesine rağmen bu insanların çektiği gerçeği kabullenildiğinde birilerinin bu sessiz çoğunluğa hesap verme vakti gelmedi mi sizce de?

 

Neden illaki birilerini kutsayıp diğerlerini suçlama gereğini duyuyoruz, bu ülkede hesap sormak için illa ki bir sınıfa ait olmak mı gerekiyor? Bu ülkenin sıradan, sokaktaki vatandaşı, dağdaki çobanı hesap soramaz mı ve bizlere hesap verilemez mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hesap sorulacaksa bu ülkeyi 60 yildir yönetenlerden sorulur,adresi yanlis vermeyin,eger yanlis adres verirseniz TARAF'girler olur hesap soranlar ki TARAF'girlerin kimlerin adamlari olduguda artik bilinmektedir.Onlarinda hesap vermelerinin zamani coktan gelmistir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hesap sorulacaksa bu ülkeyi 60 yildir yönetenlerden sorulur,adresi yanlis vermeyin,eger yanlis adres verirseniz TARAF'girler olur hesap soranlar ki TARAF'girlerin kimlerin adamlari olduguda artik bilinmektedir.Onlarinda hesap vermelerinin zamani coktan gelmistir.

 

 

saygilarla

 

Şayet dediğiniz gibi yürüseydi dünyada işler elbette ki onlara hesap sorulması gerekirdi, ama sadece Türkiye'de değil tüm dünyada çok iyi bilindiği üzere ülkeleri seçilen yönetimler yönetmezler. Amerika'nın seçilmiş pekçok başkanı vardır, ama politikası özde hiç değişmez, şekli birtakım değişiklikler olur. Keza Fransa, İngiltere ve Almanya gibi ülkeler için de geçerlidir bu, hiçbir iktidar sahibi sınıf koskoca bir ülkenin yönetimini rasgele seçilmiş, basın desteğiyle seçilmiş ya da başka bir şekilde seçilmiş bir gruba devretmez. Onlara devredilen görünen, şekli iktidardır ve bir miktar yemeleri karşılığında yönetiyor gibi görünmelerine izin verilir, bunun da adı demokrasi olur ve tüm diğer ikinci üçüncü dünya ülkelerini sömürmenin aracı olarak kullanılır.

Bizim ülkemizde de iktidar sınıfı hiçbir zaman elindeki gücü terk etmemiştir, daima ve daima iktidar belli bir kesimin elindeydi ve o iktidar sallanmaya her başladığında darbelerle ayar yapma ihtiyacı içinde olmuştur bu sınıf.

Yani öyle anlatıldığı gibi bir demokratik yönetim bizim ülkemizde hiçbir zaman olmamıştır. İktidar, bürokrasiyi, yargıyı, askeriyeyi, birçok eğitim kurumunu ve yine pek çok sivil toplum kuruluşunu daima elinde tutmuştur.

Bugün gelinen noktada bu sınıfın "kardeşim bu ülkede 60 senedir o bu partiler var, ülkeyi onlar yönetiyor, ben masumum, ben aslında hep sizi koruyordum" deme hakkı yoktur. İnsanlar artık bunu yememektedirler. Bir sınıfın (siyasilerin) kötü olması ki kötüdürler, bu adamları iyi yapmaya yetmiyor artık ve bu ülkede her iktidar sahibi için hesap verme zorunluluğu kesin olarak vardır. Verilmezse ve işte bunu dile getirenler şuradan güdümlü, bunların satın aldığı adamlar (hakikaten de öyledirler) masalının arkasına saklanan gerçek iktidarı sorgulamaya almazsak daha çok terörler, 12 Eylüller, pkk'lar görürüz.

Netice itibarıyla kötü dediğiniz adamlarla iyi dediğiniz adamlar aynıdırlar ve bu ülkenin o andığım 50, 60 milyonluk çoğunluğuyla hiçbir alakaları yoktur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şayet dediğiniz gibi yürüseydi dünyada işler elbette ki onlara hesap sorulması gerekirdi, ama sadece Türkiye'de değil tüm dünyada çok iyi bilindiği üzere ülkeleri seçilen yönetimler yönetmezler. Amerika'nın seçilmiş pekçok başkanı vardır, ama politikası özde hiç değişmez, şekli birtakım değişiklikler olur. Keza Fransa, İngiltere ve Almanya gibi ülkeler için de geçerlidir bu, hiçbir iktidar sahibi sınıf koskoca bir ülkenin yönetimini rasgele seçilmiş, basın desteğiyle seçilmiş ya da başka bir şekilde seçilmiş bir gruba devretmez. Onlara devredilen görünen, şekli iktidardır ve bir miktar yemeleri karşılığında yönetiyor gibi görünmelerine izin verilir, bunun da adı demokrasi olur ve tüm diğer ikinci üçüncü dünya ülkelerini sömürmenin aracı olarak kullanılır.

Bizim ülkemizde de iktidar sınıfı hiçbir zaman elindeki gücü terk etmemiştir, daima ve daima iktidar belli bir kesimin elindeydi ve o iktidar sallanmaya her başladığında darbelerle ayar yapma ihtiyacı içinde olmuştur bu sınıf.

Yani öyle anlatıldığı gibi bir demokratik yönetim bizim ülkemizde hiçbir zaman olmamıştır. İktidar, bürokrasiyi, yargıyı, askeriyeyi, birçok eğitim kurumunu ve yine pek çok sivil toplum kuruluşunu daima elinde tutmuştur.

Bugün gelinen noktada bu sınıfın "kardeşim bu ülkede 60 senedir o bu partiler var, ülkeyi onlar yönetiyor, ben masumum, ben aslında hep sizi koruyordum" deme hakkı yoktur. İnsanlar artık bunu yememektedirler. Bir sınıfın (siyasilerin) kötü olması ki kötüdürler, bu adamları iyi yapmaya yetmiyor artık ve bu ülkede her iktidar sahibi için hesap verme zorunluluğu kesin olarak vardır. Verilmezse ve işte bunu dile getirenler şuradan güdümlü, bunların satın aldığı adamlar (hakikaten de öyledirler) masalının arkasına saklanan gerçek iktidarı sorgulamaya almazsak daha çok terörler, 12 Eylüller, pkk'lar görürüz.

Netice itibarıyla kötü dediğiniz adamlarla iyi dediğiniz adamlar aynıdırlar ve bu ülkenin o andığım 50, 60 milyonluk çoğunluğuyla hiçbir alakaları yoktur.

 

Bakin simdi dogru bir noktaya geldiniz.Iktidarlar muhakkak ki her ülkede belirli bir sinifin sözcügünü,koruyuculugunu yaparlar.Halbuki demokrasi yerlesmis tanimiyla "HALKIN,HALK TARAFINDAN HALK ICIN YÖNETILMESI"dir.Ord.Prof.Hifzi Veldet Velidedeoglu

 

1950 DP iktidariyla demokrasinin bu tanimi rafa kaldirilmis ve bir iktidar hegemonyasi olusturulmustur.Karsilarinda halk yiginlarini gören iktidar sahipleri,bu yiginlarin ilelebed kendilerini alkislayacaklari gafletine düsmüs "HALKA RAGMEN EGEMEN GÜCLERIN IKTIDARLARI OLMUSLARDIR."

 

Güneydogu'daki sorun,ne kültürel haklar sorunudur ne de Kürtcedir.Orada yasayan halkin yüzde 80'i "AS-IS-ADALET"istiyor.Güneydogu'ya liberal politikalarla cözüm üretilmez.Hicbir özel girisimci o bölgede yatirim yapmaz.O bölgede Devlet yatirim yapmasi gerekirken bu görevinden kacmaktadir devlet.Dolayisiyla terörü veya ayaklanmalari devlet dolayli olarak körüklemektedir.Genelkurmay'in "Biz askerin yapacagini yaptik,sira siyasette derken,ne Kürt acilimi ne de bir baska acilimi kastetmedigini akli yerinde olan herkes anladi fakat bunu anlamayan sadece AKP oldugu icin ve kendisine dis güclerin dayattigi "KÜRT AZINLIGI!"sorununu cözmeye soyundu.Yanlis teshis ve yanlis recete ile yola cikanlar karsilarinda muhalefet eden herkesi düsman ilan ettiler.

 

Iktidarlarin görevleri halka sosyal ve ekonomik adaleti saglamak,siniflar yaratmamak, mevcut siniflar arasindaki ucurumu derinlestirmeyip bu ucurumu kapatmaktir.7 yil önce 5 Dolar milyarderi varken bu sayi bugün 30'lara 40'lara varmissa fakat halk yiginlari yoksullasmissa buna neden olan siyasilerin hesap vermeleri sarttir.Bu hesabi halk sormalidir sorabilmeldir.Demokrasilerde böyledir.Bu nedenle diyoruz ki 12 Eylül darbesini yapan apoletlilerin yanisira o apoletlilerin yaptigi darbeyi önceden bilerek önlem almayanlarda yargilansin.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bence tanktan toptan çok daha önemli olan şey pkk nin sahip olduğu halk desteğidir.ister kabul edelim ister etmiyelim bölge halıkın en yarısı harekete sempatiyle bakıyor.dolyısıyla öldürdüğünüz 1 tanesinin yerine 2 tane geliyo.ve bu tür hareketler uluslar arası alanda belli bi süre sonra terör hareketi diye anlımayıp kurtuluş hareketi diye lanse edilir.g.afrikada filistinde avruypa amerika yıllaca terörist hareket diye tanımladı ama sonrasın da ağız değiştirip bunlarla müzakere yoluna gitti.aynısının olacağını düşünüyorum bu örgütlede . saygılarımla

Bölgesinin en güclü devleti ve askerine sahip oldugunu iddaa eden Türkiye 30 yili askindir PKK terörünü neden yok edememistir.

PKK'nin tanki mi var, ucaksavari mi var, helikopteri mi var, savas ucaklari mi var, 100 binleri asan düzenli askeri mi var?

 

Sizce "üc bes capulcu" dedigimiz bir örgütün etkisini neden kiramadi koskoca TSK?

 

Son 30 yilda en azinda 30 tane sinir ötesi haraketler yapildi ve bizlere her seferinde komputer üzerinden PKK'lilarin nasil bombalandigini gösterdiler, tüm yayin organlari tek ses olarak her defasinda PKK'nin sonunun getirildigi haberini verdiler.

 

Bizleri aldatanlar mi var acaba?

 

TSK PKK'ya karsi gercekten yok etme mücadelesi vermiyor mu?

 

Yoksa bu terörün bitmesini istemeyen ic gücler mi var ve varsa amaclari ne olabilir?

 

Veya her sey güllük gülüstanlikta, PKK'nin hic bir etkisi yokta ben mi abartiyorum?

 

Bu konuda görüs olanlar, cözüm önerisi olanlar lütfen görüslerini bildirsinler.

 

Ilginiz icin tesekkürler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bence tanktan toptan çok daha önemli olan şey pkk nin sahip olduğu halk desteğidir.ister kabul edelim ister etmiyelim bölge halıkın en yarısı harekete sempatiyle bakıyor.dolyısıyla öldürdüğünüz 1 tanesinin yerine 2 tane geliyo.ve bu tür hareketler uluslar arası alanda belli bi süre sonra terör hareketi diye anlımayıp kurtuluş hareketi diye lanse edilir.g.afrikada filistinde avruypa amerika yıllaca terörist hareket diye tanımladı ama sonrasın da ağız değiştirip bunlarla müzakere yoluna gitti.aynısının olacağını düşünüyorum bu örgütlede . saygılarımla

 

Güneydogu'daki sorun,ne kültürel haklar sorunudur ne de Kürtcedir.Orada yasayan halkin yüzde 80'i "AS-IS-ADALET"istiyor.Güneydogu'ya liberal politikalarla cözüm üretilmez.Hicbir özel girisimci o bölgede yatirim yapmaz.O bölgede Devlet yatirim yapmasi gerekirken bu görevinden kacmaktadir devlet.Dolayisiyla terörü veya ayaklanmalari devlet dolayli olarak körüklemektedir.Genelkurmay'in "Biz askerin yapacagini yaptik,sira siyasette derken,ne Kürt acilimi ne de bir baska acilimi kastetmedigini akli yerinde olan herkes anladi fakat bunu anlamayan sadece AKP oldugu icin ve kendisine dis güclerin dayattigi "KÜRT AZINLIGI!"sorununu cözmeye soyundu.Yanlis teshis ve yanlis recete ile yola cikanlar karsilarinda muhalefet eden herkesi düsman ilan ettiler

 

Bu durumda olan halkın bazı arayışlara girmesi gayet doğal değil mi? Bunu önlemek için Politika dan alıntıladığım bu tesbitlerin yerine getirilmesi gerekir. Bunu bizler biliyoruz da bu ülkeyi idare edenler bilmiyorlar mı?

TSK ne yetki verildiği zaman başarılı olup olmadığını 2000 li yılların başına bakarak anlayabiliriz. Bunu anlaşılıncaya kadar tekrar, tekrar, takrar YAZACAĞIM!

 

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birkaç mesaja birden cevap olarak yazıyorum bu mesajı. İlk olarak başarının ölçütü nedir diye sorulmuş, cevabını vermiştim, .

.

.

.

olduğundan dolayı bile başarısızdırlar ve vatan millet edebiyatı yapmaktan ziyade hesap vermek zorundadırlar.

Sayın üstadım...Bu konuyu ele alırsak ; herşeyi ak ve kara olarak kesin bir çizgiyle ayırırken aynı zamanda Lazlar,GAP projesi v.b. konularda dış güçlerin işin içine girmesi gibi çok bilinmeyenli denklemlerde sorunu 6 bin kişilik pkk çapulcular sürüsüne indirgemeniz açıkca çelişiyor..Başarı anlayışınızı ortaya koyduğunuz örnekler tekzipliyor..Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın üstadım...Bu konuyu ele alırsak ; herşeyi ak ve kara olarak kesin bir çizgiyle ayırırken aynı zamanda Lazlar,GAP projesi v.b. konularda dış güçlerin işin içine girmesi gibi çok bilinmeyenli denklemlerde sorunu 6 bin kişilik pkk çapulcular sürüsüne indirgemeniz açıkca çelişiyor..Başarı anlayışınızı ortaya koyduğunuz örnekler tekzipliyor..Saygılarımla...

:) işte tam da sorun bu, yani ben her şeyi ak ve kara diye kesin çizgilerle ayırmıyorum, o çizgilerin sanıldığı kadar ak ve kara olmadığını ve ak olanın istemeyerek de olsa siyaha bulaşmış olabileceğini ve elbette ki kara olanın da istemeyerek de olsa karaya bulaşmış olabileceğini iddia ediyorum. Yargılanmalı derken ben bugüne kadar hep bu bahsettiğiniz indirgemeyi yapan şahısların söylediklerinden yola çıkarak yargılanmalılar dedim, çünük bilmem kaç kişilik çapulcu sürüsü senelerdir onların deyimiydi, benim değil. Benim genel kanım ilk mesajlarımda da belirtmiştim kesin olarak şiddetsiz çözümdür, ama sen kalkıp bana senelerce bu birkaç çapulcunun işi dersen ben senden 30 sene sonra niye birkaç çapulcuyu halledemedin diye hesap sorarım, bu bu kadar basittir. Dış güçlerin olayın içine girmesi konusundaysa o örneği biraz da kasıtlı verdim, aynı çaba, aynı taktikler, hemen hemen aynı iktisadi şartlar ve birbirine taban tabana zıt iki ayrı oluşum, bu sizlere de ilginç gelmiyor mu beyler?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın üstadım...Bu konuyu ele alırsak ; herşeyi ak ve kara olarak kesin bir çizgiyle ayırırken aynı zamanda Lazlar,GAP projesi v.b. konularda dış güçlerin işin içine girmesi gibi çok bilinmeyenli denklemlerde sorunu 6 bin kişilik pkk çapulcular sürüsüne indirgemeniz açıkca çelişiyor..Başarı anlayışınızı ortaya koyduğunuz örnekler tekzipliyor..Saygılarımla...

 

ya da kovulmayayım demiştim, ama susmaktansa kovulayım bari, ak denilenin kara denilenin oluşumunda, gelişiminde kasıtlı katkısı olduğunu iddia ediyorum, gap projesi, istanbul ve marmara kent nüfus yoğunlukları, bu yoğunluğun önceden örgörülmüş olması, vesaire gibi daha da artırılabilecek örnekleri verme nedenim de tam olarak buydu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakin simdi dogru bir noktaya geldiniz.Iktidarlar muhakkak ki her ülkede belirli bir sinifin sözcügünü,koruyuculugunu yaparlar.Halbuki demokrasi yerlesmis tanimiyla "HALKIN,HALK TARAFINDAN HALK ICIN YÖNETILMESI"dir.Ord.Prof.Hifzi Veldet Velidedeoglu

 

1950 DP iktidariyla demokrasinin bu tanimi rafa kaldirilmis ve bir iktidar hegemonyasi olusturulmustur.Karsilarinda halk yiginlarini gören iktidar sahipleri,bu yiginlarin ilelebed kendilerini alkislayacaklari gafletine düsmüs "HALKA RAGMEN EGEMEN GÜCLERIN IKTIDARLARI OLMUSLARDIR."

 

Güneydogu'daki sorun,ne kültürel haklar sorunudur ne de Kürtcedir.Orada yasayan halkin yüzde 80'i "AS-IS-ADALET"istiyor.Güneydogu'ya liberal politikalarla cözüm üretilmez.Hicbir özel girisimci o bölgede yatirim yapmaz.O bölgede Devlet yatirim yapmasi gerekirken bu görevinden kacmaktadir devlet.Dolayisiyla terörü veya ayaklanmalari devlet dolayli olarak körüklemektedir.Genelkurmay'in "Biz askerin yapacagini yaptik,sira siyasette derken,ne Kürt acilimi ne de bir baska acilimi kastetmedigini akli yerinde olan herkes anladi fakat bunu anlamayan sadece AKP oldugu icin ve kendisine dis güclerin dayattigi "KÜRT AZINLIGI!"sorununu cözmeye soyundu.Yanlis teshis ve yanlis recete ile yola cikanlar karsilarinda muhalefet eden herkesi düsman ilan ettiler.

 

Iktidarlarin görevleri halka sosyal ve ekonomik adaleti saglamak,siniflar yaratmamak, mevcut siniflar arasindaki ucurumu derinlestirmeyip bu ucurumu kapatmaktir.7 yil önce 5 Dolar milyarderi varken bu sayi bugün 30'lara 40'lara varmissa fakat halk yiginlari yoksullasmissa buna neden olan siyasilerin hesap vermeleri sarttir.Bu hesabi halk sormalidir sorabilmeldir.Demokrasilerde böyledir.Bu nedenle diyoruz ki 12 Eylül darbesini yapan apoletlilerin yanisira o apoletlilerin yaptigi darbeyi önceden bilerek önlem almayanlarda yargilansin.

 

 

saygilarla

 

Lütfen yapmayın, 1950 DP iktidarıyla bu tanım rafa kalkmış, 1950'ye kadar bu ülkede öyle bir tanım vardı da biz mi bilmiyorduk? Anlı şanlı CHP iktidarı bu ülkenin teknokrasisinin iddia ettiği gibi muhteşemse neden ilk seçimde darmadağın oldu ve bir daha da toparlanamadı? Bu halk aptal mı, gerizekalı mı, kendisi içir çalışan, kendisine hizmet eden, kendi için uğraşan CHP'yi her seferinde sandığa gömdü?

Daha da açık söyleyeyim, CHP zihniyeti bu ülkenin bahsettiğim gizli iktidarıdır ve daima yargı, askeriye, üniversiteler, odalar, borsalar, vesaire gibi kurumlar CHP'nin tekeli altındadır. Yani bu ülkeyi yöneten aslında o seçilen ve yönetmediklerini kendileri de bildikleri halde yönetmiş gibi davranmalarına ve karşılığında çalmalarına alenen izin verilen o siyasiler değil, daima CHP sınıfı olmuştur.

Siz bir ülkede meclisi alın, yani yürütme ve yasamayı alın, belediyeleri alın, bakanlıkların tamamını alın, bana yüksek yargıyı, üniversiteleri, askeriyeyi bırakın, bakın bakalım ondan sonra o ülkeyi siz mi yönetirsiniz ben mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Saygılar bizden efendim :)

Benim başarı anlayışım tektir, doğru siyasetle ki tercih ilk planda ve hatta devamında bile belki kesin olarak budur ya da olmuyorsa şiddetle çözüm. Bu yapılamıyorsa 30 senede bence kesin olarak bir başarısızlık vardır, TSK'nın genel geçer olan başarı başarısızlık kriterlerinin dışında bir kriter belirleme gibi bir hakkı olduğunu sanmıyorum.

Bir kurumu kendimize ait görmek ayrı bir şeydir, onu tüm eleştirilerden ayırıp, kutsayarak gerilemesine neden olmak ayrıdır. İyi ve başarılı bir toplumun temel özelliği dışında olanı değil, içinde ve kendinden olanı eleştirip iyileşmesine, gelişmesine yardımcı olmaktır.

Yukarda eğer olmuyorsa şiddetle çözüm demişsiniz....

 

 

:) işte tam da sorun bu, yani ben her şeyi ak ve kara diye kesin çizgilerle ayırmıyorum, o çizgilerin sanıldığı kadar ak ve kara olmadığını ve ak olanın istemeyerek de olsa siyaha bulaşmış olabileceğini ve elbette ki kara olanın da istemeyerek de olsa karaya bulaşmış olabileceğini iddia ediyorum. Yargılanmalı derken ben bugüne kadar hep bu bahsettiğiniz indirgemeyi yapan şahısların söylediklerinden yola çıkarak yargılanmalılar dedim, çünük bilmem kaç kişilik çapulcu sürüsü senelerdir onların deyimiydi, benim değil. Benim genel kanım ilk mesajlarımda da belirtmiştim kesin olarak şiddetsiz çözümdür, ama sen kalkıp bana senelerce bu birkaç çapulcunun işi dersen ben senden 30 sene sonra niye birkaç çapulcuyu halledemedin diye hesap sorarım, bu bu kadar basittir. Dış güçlerin olayın içine girmesi konusundaysa o örneği biraz da kasıtlı verdim, aynı çaba, aynı taktikler, hemen hemen aynı iktisadi şartlar ve birbirine taban tabana zıt iki ayrı oluşum, bu sizlere de ilginç gelmiyor mu beyler?

 

bu mesajınızda da şiddetsiz çözümü savunduğunuzu söylüyorsunuz..Harf hatası mı var yoksa tam ifade edemediniz mi söylemek istediklerinizi..

 

 

Ben size "bir kaç çapulcunun işi" dedim mi???..Yazdıklarımı üstün körü okuyup değerlendirecekseniz hiç fikir alışverişine girmeyelim..İyi forumlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yukarda eğer olmuyorsa şiddetle çözüm demişsiniz....

 

 

 

 

bu mesajınızda da şiddetsiz çözümü savunduğunuzu söylüyorsunuz..Harf hatası mı var yoksa tam ifade edemediniz mi söylemek istediklerinizi..

 

 

Ben size "bir kaç çapulcunun işi" dedim mi???..Yazdıklarımı üstün körü okuyup değerlendirecekseniz hiç fikir alışverişine girmeyelim..İyi forumlar...

 

Ben de aynı dertten mustaribim, söylediğim cümle aynen bu, "Benim başarı anlayışım tektir, doğru siyasetle ki tercih ilk planda ve hatta devamında bile belki kesin olarak budur ya da olmuyorsa şiddetle çözüm"

 

Şimdi ben de burada bu cümleden nasıl olup da "olmuyorsa şiddetle" çözümü savunduğumun anlaşıldığını merak ediyorum. Burada savunduğum şey çok net bir şekilde doğru siyasetle çözümdür ve hatta tekrar okursanız ilk planda ve hatta devamında bile belki kesin olarak budur diye bir ek var cümlede. En sonunda tüm bunlarla olmuyorsa şiddetle çözüm, Buradan şiddet konusuna nasıl gelindiği bende bir muammadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Lütfen yapmayın, 1950 DP iktidarıyla bu tanım rafa kalkmış, 1950'ye kadar bu ülkede öyle bir tanım vardı da biz mi bilmiyorduk? Anlı şanlı CHP iktidarı bu ülkenin teknokrasisinin iddia ettiği gibi muhteşemse neden ilk seçimde darmadağın oldu ve bir daha da toparlanamadı? Bu halk aptal mı, gerizekalı mı, kendisi içir çalışan, kendisine hizmet eden, kendi için uğraşan CHP'yi her seferinde sandığa gömdü?

Daha da açık söyleyeyim, CHP zihniyeti bu ülkenin bahsettiğim gizli iktidarıdır ve daima yargı, askeriye, üniversiteler, odalar, borsalar, vesaire gibi kurumlar CHP'nin tekeli altındadır. Yani bu ülkeyi yöneten aslında o seçilen ve yönetmediklerini kendileri de bildikleri halde yönetmiş gibi davranmalarına ve karşılığında çalmalarına alenen izin verilen o siyasiler değil, daima CHP sınıfı olmuştur.

Siz bir ülkede meclisi alın, yani yürütme ve yasamayı alın, belediyeleri alın, bakanlıkların tamamını alın, bana yüksek yargıyı, üniversiteleri, askeriyeyi bırakın, bakın bakalım ondan sonra o ülkeyi siz mi yönetirsiniz ben mi?

 

Yapmis oldugunuz tanimlama ile yine önceki iddialariniza dönmüs oldunuz.CHP'nin ne ve kim oldugunu anlasilan sizden baska tanimlayabilecek bugüne kadar birtek Erdogan cikti birde Erbakan.Cünkü CHP'ye karsi olanlar bugün itibariyle,Fetulahci kesim yani cemaatciler,dünkü darbeciler yani TARAF'girlerdir.CHP'nin neden iktidar olamadigini bu kadar kolayca yorumlamak ancak o partiye karsi olmakla aciklanir.CHP dönemini,DP dönemini eger objektif olarak analiz etmezseniz iste böyle yanlislara düsersiniz.Cok partili rejime CHP izin verdi.önce bunun tespitini yapalim.Her yenilikte oldugu gibi halk yiginlari DP'ye yöneldi,cünkü DP halkin duygularini sömürecek argümanlar üretiyordu.Cumhuriyete karsi olan bircok isim bu bahaneyle DP icinde yer aldi.Bugün bu ülkede bu ülkenin kurucusuna küfrediliyorsa bu DP'nin eseridir.

 

Üniversitelerin,askerin,yarginin CHP'li oldugunu savunmak ancak o kurumlarin Atatürkcü ve Laik yapisina karsi olmakla aciklanabilir.Atatürk ve Laiklige kimlerin karsi olduklarini anlatma geregini duymuyorum cünkü bugün bu ülkeyi bölme noktasina tasiyanlarin tümüde Atatürk ve Laiklik karsitidirlar,dolayisiyla CHP'nin,yarginin askerin neden bu kadar allerji yarattigi cevabida kendiliginden ortaya cikmaktadir.

 

Dün Nazim Hikmet'e Komünist diye kiyametler koparanlar bugün iktidardadir.Ve Nazim Hikmet'in ne büyük bir sair oldugunu ifade ederek kimliklerini inkar etmektedirler.Dün CHP'ye Komünist diyerek halki CHP'den soyutlayanlar bugün Komünist diye bilinenlere sahip cikmaktadirlar.CHP'de eger Allahi kullansaydi inanin ki iktidardan inmezdi.CHP'nin basarisliginin asil nedeni Allahi kullanmamis olmasidir.1950 DP ile baslayan dönem halkin inanclarinin hayasizca sömürüldügü bir dönemdir.

 

Erdogan,yüksek yargiyi ele gecirmek icin operasyonlar yapiyor,Ergenekon denerek ülkede hukuk ayaklar altina aliniyor.Bunun tek bir nedeni vardir.Türkiyeyi ele gecirmek.

 

 

PKK'nin sonunu getirilememeside siyasidir,askeri degildir.Siyasi oldugunu anlamak icin kahin olmaya gerek yok.Askerin basina cuval gecirtenler,PKK'nin sonunun gelmesini istemeyenlerdir.Hic bosu bosuna tezler üretip felsefi aciklamalar yapmayin.Askerin PKK ile mücadelesi AKP-AB-D vasitasiyla engellendi.Cünkü amac baskaydi amac askerin itibarini kirmakti bunuda cogunlukla basardilar.

 

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yapmis oldugunuz tanimlama ile yine önceki iddialariniza dönmüs oldunuz.CHP'nin ne ve kim oldugunu anlasilan sizden baska .

.

.

.

saygilarla

 

Öncelikle CHP’ye ve yaptığı uygulamalara büyük ölçüde karşıyım, bu çok net, keskin ve bende tartışmaya kapalı olan bir konudur. Ancak ne AKP’li, ne Fethullahçı, ne solcu, ne sağcıyım, ne Taraf’çıyım Yani durumumun pek alışılmadık bir durum olduğunun farkındayım, ama durum buyken budur.

Gelelim devamında dile getirdiğiniz görüşlere, sanıyorum ki ikimiz tarihi aynı kaynaklardan okumuyoruz ki ben sadece çeşitli kaynaklardan –sağ-sol- okumayı tercih etmekle yetinmem, bir de o yılları yaşayan insanlara rastladıkça sürekli onlardan o dönemle ilgili izlenimlerini almaya çalışırım ki bence en sağlıklı olan yol budur. Ancak burada sağlıklı olan usulde bile ilginç bir durum vardır, 50’ler ve öncesine ait CHP zihniyeti hakkında ülkenin teknokratları, öğretmenleri, vesaire türünde insanlarla konuştuğunuzda bir CHP görünümü var, birtakım zengin diyebileceğimiz iller dışında kalan illerdeki halkla, yani dağdaki çobanla konuştuğunuzda bambaşka bir CHP ortaya çıkmaktadır. Objektif olduğunu iddia ettiğiniz söylemlerin dışına çıkıp bir Rize’ye, Adıyaman’a, Tunceli’ye, Diyarbakır’a, Adana’ya gidip o illerdeki ilçelerin yaşlılarıyla konuşmanızı önereceğim size, bu anlattıklarınızın çok dışında şeyler duyacağınıza emin olabilirsiniz.

 

Tek tek söylediklerinizin eleştirisini yapmayı da istemiyorum, ama objektiflik iddianızla örtüşmeyen pek çok sözünüze karşı da çok fazla bir şans tanımıyorsunuz bana. Mesela çok partili rejime CHP izin verdi söylemi bile ne kadar objektif baktığınızın bir göstergesidir. Tarihi hatırlamıyorum, ama bildiğim kadarıyla 1945-1950’ler civarında yapılan bir uluslararası anlaşmanın neticesinde çok partili rejime geçmek zorunda kalmıştır CHP, izin vermemiştir.

İkinci olarak her yenilikte olduğu gibi halk DP’ye yöneldi söylemi bilimsellikten tamamen uzaktır, halklar genel olarak muhafazakar yapı arz ederler ve önceki yönetimin aleni bir başarısızlığı söz konusu değilse ya da başka birtakım aleni sorunlar yoksa halklar mevcut yönetimi onaylarlar ve devamı yönünde oy kullanırlar.

Bugün bu ülkede bu ülkenin kurucusunu küfrediliyorsa bu DP’nin eseridir söylemine karşıysa ne diyeceğimi bilemiyorum. Ben 80 öncesi sağ sol karşıtlığındaki iki tarafın da bulabildiğim dergilerini okumaya çalıştım ve küfrün, hakaretin yoğun olduğu pek çok derginin yazarının, okurunun bugün CHP çizgisinde olması, günümüzdeki ve geçmiş yıllardaki pek çok aktivitede CHP’yle dirsek temasında olması da herhalde rastlantıdır.

Yargının, askeriyenin, üniversitelerin CHP’li olduğunu savunmak ancak ve ancak demokrasi kelimesiyle açıklanabilir. Demokrasinin hâkim olduğu bir ülkede yüksek yargının mensupları emekli olduklarında gidip tek bir partiye üye oluyorlarsa bu durum sıkıntı oluşturur. Bunu o yüksek yargı mensupları ve CHP yönetimi bilmeyecek derecede kifayetsiz olamayacağına göre sizce bu durum neyle açıklanabilir, aba altından sopa göstermekle olabilir mi?

Bugün bu ülkeyi bölme noktasına getirenler laikliği birebir Avrupa’yı taklit etmek, Avrupalıya benzemeyi ilerlemek sayan, tek yaptıkları tercüme metinlerle akademik unvanlar, mevki makam edinmek olan, her ağzını açtığında kendisini besleyen, maaşını aldığı halkını aşağılayan, onlara tepeden bakan ülkenin kifayetsiz muhterisleridir. En azından şu kadarını söyleyeyim, laiklik dediğiniz şey tam anlamıyla aklın imparatorluğudur. Bu saydığınız insanların bir tanesi dahi laik değildirler, taklitçilikle laik olunmaz. Bunda da objektif bir açıklama getireyim size, her toplum kendi geçmişi, içinde bulunduğu şartlar, dili, kültürü ve hatta ve hatta içinde bulunduğu coğrafi yapıyla ayrı bir bütündür ve bir toplumu başarılı yapan kültürel ya da hukuki formun o topluma benzemeyen bir toplumu başarılı yapacağını düşünmek nasıl bir zihnin eseridir, onu da siz takdir edin.

Bu arada ben hiçbir zaman DP dönemini ya da AKP’yi savunmadım, savunulacak yanları da yoktur, ama sözün özü CHP’nin de savunulacak bir yanı yoktur. Kötü kötüyü iyi etmez, tıpkı iyinin iyiyi kötü etmeyeceği gibi.

 

Son olarak PKK’nın sonunun getirilmesi AKP ABD işbirliğiyle engellendi demişsiniz, AKP bu ülkede 2002 yılından beri iktidardadır ki bu yaptıklarını da 2007 öncesinde yapamamışlardı, çünkü yeterli güce sahip değillerdi. Onlara asıl gücü getiren 2007 seçimleri olmuştur. Buradan yola çıkarsak PKK dediğiniz şeyin halledilmesi için 20-25 senelik bir süre vardı AKP’siz, bu süre acaba yeterli değil miydi askeriyenin sizin kusursuz bulduğunuz komutanlarına?

 

İtibar dediğiniz şey imajdan ibarettir günümüz insanında ve yıpratılması ne kadar kolaysa onarılması da bir o kadar kolaydır. Yeter ki felsefeden ayrılmayın, felsefe size imajın nasıl onarılacağını da öğretir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öncelikle CHP’ye ve yaptığı uygulamalara büyük ölçüde karşıyım, bu çok net, keskin ve bende tartışmaya kapalı olan bir

.

.

.

İtibar dediğiniz şey imajdan ibarettir günümüz insanında ve yıpratılması ne kadar kolaysa onarılması da bir o kadar kolaydır. Yeter ki felsefeden ayrılmayın, felsefe size imajın nasıl onarılacağını da öğretir.

 

Bilimsellikten bahsedip bilgisiz iddialarda bulunmak gercekten üzücü birsey.Cok partili rejime gecisi bile carpittigiiza göre hangi asgari müsterekte sizinle tartisacagizki.Sizin CHP'yi sevmiyor olmaniz tarihi carpitmaniza veya sizin ragbet ettiginiz cevrelerin anlattiklarini dogru diye ileri sürmenize bir dayanak teskil etmez.Ülkenin kurucusuna muhakkakki öncedende küfredenler vardi ama dört duvar arasinda...simdi ise demokrasi sayesinde bu dört duvar arasinda küfredenler aleni küfretmeye basladi ve bunun kökenide DP'dir.Size ihtiyarlara sormadan ,RIzeye gitmeden önce bir DP analizi okumanizi tavsiye ediyorum.Insanlari Allah'la kandirip bugünkü afyonlanmis toplumu yaratanlarin kökeni DP'ye dayanir.Erdogan DP'nin intikamini almaya calismaktadir.

 

Bir ülkenin yargisi,üniversitesi,askeri o ülkenin kurulus felsefesini savunmakla yükümlüdür.Laik bir ülkenin yargisindan seriati savunmasini beklemek kadar yanlis,askerinden Cumhuriyet karstii olmasini beklemek kadar büyük yanilgi olamaz.Türkiye'de yargi sizin dediginiz gibi CHP'li degildir.Laik Türkiye Cumhuriyetinin yargisidir.Askeride Laik Türkiye Cumhuriyetini korumakla yükümlüdür.Bu böyle diye ne askeri töhmet altinda birakablirisiniz ne de yargiyi.Iste bu nedenle diyoruz ki AKP Türkiye'yi eline gecirmek istemektedir cünkü AKP'nin hem Cumhuriyete,hem onun kurucusuna,hem laiklige hemde bunlari temsil eden CHP'ye karsi tarihi bir husumeti vardir bu husumet Osmanli'ya dayanir.Osmanlicilik ta DP ile yeniden baslatilmistir.Ama ben size yinede tarihi iyi okumanizi salik veriyorum.

 

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Dün Nazim Hikmet'e Komünist diye kiyametler koparanlar bugün iktidardadir.Ve Nazim Hikmet'in ne büyük bir sair oldugunu ifade ederek kimliklerini inkar etmektedirler.Dün CHP'ye Komünist diyerek halki CHP'den soyutlayanlar bugün Komünist diye bilinenlere sahip cikmaktadirlar.CHP'de eger Allahi kullansaydi inanin ki iktidardan inmezdi.CHP'nin basarisliginin asil nedeni Allahi kullanmamis olmasidir.1950 DP ile baslayan dönem halkin inanclarinin hayasizca sömürüldügü bir dönemdir.

 

Objektiflikten ve dogru bilgilerden bahsederken neden kendinizin uygulamadigini tabiiki sorgulamak gerek.

 

Dün Nazim Hikmet'e ve CHP'ye ..... diyerek baslayip bu konuda sanki sadece dinci kesim ön yargili davranmis gibi fasistlerin bakis acilarini bilerek vermemissiniz.

 

bakin sayin politika, dün Nazim Hikmet'e komunist diye kiyamet koparanlar ile ona o dönemler sahip cikan CHP bugün ayni saflarda sanki Nazim Hikmet'e hic küfür etmemisler gibi siyaset yapiyorlar. Dün CHP'ye komunist diyerek halki CHP'den soyutlamaya calisanlar ile bugün gene ayni CHP o fasist ceteler ile ayni saflarda siyaset yapiyorlar. Neden bunlari görmüyorsunuz? CHP ile MHP günümüz Türkiye'sinde bir birlerinden kimsenin ayiramayacagi ortakliklar ve siyasetler yapiyorlar.

MHP dün Nazim Hikmet ve CHP hakkinda nelerden bahsediyordu?

 

Objektiflik? Kusura bakmayin ama önce kendinizin ögrenmesi gerek Objektif olmayi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

CHP'nin neden iktidar olamadigini bu kadar kolayca yorumlamak ancak o partiye karsi olmakla aciklanir.CHP dönemini,DP dönemini eger objektif olarak analiz etmezseniz iste böyle yanlislara düsersiniz.Cok partili rejime CHP izin verdi.önce bunun tespitini yapalim.Her yenilikte oldugu gibi halk yiginlari DP'ye yöneldi,cünkü DP halkin duygularini sömürecek argümanlar üretiyordu.Cumhuriyete karsi olan bircok isim bu bahaneyle DP icinde yer aldi.Bugün bu ülkede bu ülkenin kurucusuna küfrediliyorsa bu DP'nin eseridir.

CHP'nin 1950'lerden sonra neredeyse hic iktidar olamayisinin nedenlerini CHP'lilerde inaniyorumki sizin gibi acikladiklari icindir bu kafayla asla iktidar olamayacaga benziyorlar.

Cok partili hayata CHP'nin izniyle degil belirli antlasmalar sonucunda gecilmistir. Yani bilinmesi gereken gercekler CHP'nin mecbur kaldigidir.

Diger taraftan 1950'ye kadar CHP tek basina iktidardaydi, yani halka dogru ve yerinde hizmet etmis olsaydi, dogru politikalar uygulamis olsaydi neden halk hic tanimadigi ve birde "Atatürk ve cumhuriyet düsmani" bir partiyi ve lideri sirf "yeni" diye iktidara getirsinki? Böyle bir mantik yürütmekte zaten her türlü objektif bakis acisindan uzaktir.

Halk her dönem kendisini kötü yönetenlere karsi alternatifler arar ve 1950 de de bu yasanmistir. Gecek, CHP 1950'ye kadar halkin gönlünü alamamistir, dogru ve yerinde siyasetler üretememistir. sonrasinda da ayni siyaseti devam ettirdikleri icindir simdilerde 20% lerde oynamaktadirlar. Demekki halkin geriye kalan 80% CHP'yi Türkiye iicn bir kurtarici olarak görmüyor. Ehh siyaset ve cözüm üreteceklerine agizlarindan Atatürk kelimesini düsürmezlerse sonlari bugünkinden dahada beter olacaktir.

 

Ama konumuz PKK'nin sonu neden getirilemiyor sorusuna cevap aramak. Bu konuda benim söyleyeceklerim, Kürt halkina karsi yapilan haksizliklarla onlari terörö örgütünün kucagina atmis olmamizdir. Halk tarafindan desteklenen bir örgütü yok etmekte hic bir yigidin isi olamamistir.

PKK'yi yok edebilmek icin Kürt halkinin kalbini kazanmamiz gerek. Bu sayade PKK kimseden güc alamayacak bir duruma gelecek ve ersinde sonunda yok olacak. Bizim sorunumuz ise gecmisteki hatalarimizdan des cikartamamiz ve hala Kürt halkinin hakli taleplerine kulaklarimizi kapamamiz.

 

Bu anlamda sunuda söyleyebiliriz, PKK'ni bitirilemeyisinin yegane nedeni biz kendimiziz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cok partili rejime hangi anlasmalarla gecilmisse lütfen o anlasmayi foruma tasiyin.Ayni sekilde CHP'nin mecbur kaldigini ispatlayin.

 

Kürtlerin tümünü kapsamayan,ayrilikci Kürtcü kesim tarafindan 100 yildir her firsatta denenen Kürdistan hayali her defasindada hezimete ugradi.Son 7 yil icinde AKP-AB-D ortakligi ile aynen Irak'ta yapilan bir oldu bittiyle Türkiye'nin Güneydogusu Türkiye'den koparilmak istendi ama basarilamadi,basarilamadigi icin belirli medya kesimi ve Amerikan güdümlü hükümet TSK'ya karsi operasyonlara basladilar.Önce Ergenekon senaryosu sonra Balyoz operasi ile hem milleti askerinden sogutup itibarini kirmaya ama hemde Kürt acilimi adi altinda teröristlerle anlasmaya vardilar.

 

CHP halkin sevgisini kazanmistir CHP sadece aldatilan halkin sevgisini kazanamamistir bunun nedenide Allahi kullanmamis oldugudur.CHP'ye karsi durusun tarihi nedenleri vardir.Ancak tarihi Türkiye karsitlarindan ögrenenlerin gözünde CHP karalanmaktadir.CHP'nin karalanmasinin nedenlerinden biride CHP'nin Atatürk'ün partisi olmasidir.Cok partili rejime CHP ile girmistir Türkiye bunun aksini iddia edenler bu iddialarini ispat edemezler cünkü gercek olmayan hicbirsey ispat edilemez.

 

Benim kafami begenmeyenler önce kendi kafalarina ve birde aynaya baksinlar,aynalar yalan söylemez.Tartisma adabini bilmeden tartismalara katilanlarin hangi kafanin ürünü oldugunu göstermektedirler.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.