Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Diyaloglar


Önerilen İletiler

Fatih Sultan Mehmet ve Çandarlı Halil Paşa arasındaki konuşma

 

- Sultan İkinci Mehmet,Bizans'ı fethetmeyi aklına koymuştu.Bizans'ın fethi onun için bir sevda haline gelmişti.Bu nedenle gece-gündüz demeden İstanbul'un fethini düşünür,komutanlarıyla bunun planlarını yapardı.Fetih hazırlıkları bütün hızıyla sürüyordu.Bir yandan toplar dökülüyor,bir yandan da donanma hazırlanıyordu.Hatta padişah,Rumeli hisarı'nın çabuk bitmesi için bazen inşaatta çalışıyordu.

 

- Bu çalışmaların arasında Sultan İkinci Mehmet,bir gün Edirne'deki sarayına döner.Sürekli fetih hazırlıklarıyla uğraşmakta,gecelerini uykusuz geçirmektedir.O,bu çalışmalarını sürdürürken bir gece,geç vakitte sarayın tam karşısındaki medresenin bir odasında ışığın yandığını fark eder.Birkaç gün bu ışığı takip eder.Bütün ışıklar sönse de o ışık yanmaya devam etmektedir.Sonunda dayanamaz.Çandarlı Halil Paşa'ya sorar:

 

- Şu karşıdaki medresenin bir ışığı gece boyunca yanar.Bu odada kim vardır?Niçin böyle geç vakitlere kadar uyumaz?

 

- Padişahım!O odada bir öğrenci vardır.Geceleri hep ders çalışır.Onun için geç vakitlere kadar odasının ışığı yanar.

 

- Padişah:

 

- Yoksa o da benim gibi Bizans'ın fethini mi düşünür?Ona söyleyin de gündüzleri çalışsın,geceleri uyusun.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Galile ve bir hasmı

 

Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile' ye hasımlarınından biri:

 

- Efendim, kulaklarınız, bir insan için biraz büyükdeğil mi?

 

Galile:

 

- Doğru,benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler de bir eşeğe göre fazla küçük sayılmaz mı?

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aziz Nesin ile polis memuru

 

Bir dönem Aziz Nesin'e yönelik tehditler artınca, oturduğu apartmanın önüne bir polis memuru yerleştirmişler ve Aziz Nesin'i korumaya almışlar.

 

Derken, birkaç gün sonra Aziz Nesin apartmandan çıkarken polise sormuş:

 

"Neden bekliyorsun burada."

 

Polis de:

 

"Şu yan apartmanda Aziz Nesin diye yaşlı bir adam var; onu korumak icin bekliyorum."

 

Bu olaydan sonra devletten hiçbir zaman koruma istememiş.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sultan Alparslan ile askeri

 

Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla :

 

300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor

 

der. Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der :

 

Biz de onlara yaklaşıyoruz...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Che ile Fidel Castro arasında geçen diyalog

 

Küba’da devrim yapılmış, silahla yürütülen mücadelenin ekonomik atak safhasına geçme gereği doğmuştur. Devlet bakanlıklarına ve ekonomik gidişata ilişkin toplantıda Fidel kürsüden:

"ekonomiyi düzeltmeliyiz, kaynakları etkin kullanmalıyız"

yönünde söylev verirken

"aranızda iyi bir ekonomist var mıdır?"

der. Koca salonda bir tek Che'nin eli havadadır. Fidel bunun üzerinde Che ye

"senin ekonomiden anladığını bilmiyordum"

der. Che tarihi yanıtını verir

"ben senin: aranızda iyi bir komünist var mı? dediğini sanmıştım..."

 

NOT: Burada püf nokta İspanyolca'da "economista" ile "comunista" arasındaki okuyuş benzerliğidir

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İskender ile Diogenes arasında geçen konuşma

 

Diogenes hakkında bir çok sey duyan ve meraklanan İskender onu fıçısında ziyarete gelir ve bütün dünyanın hakimi olan kendisinden bir isteği olup olmadığını sorar. Diogenes ise istifini bozmadan, mecazi anlamını kast ederek,

 

"Evet, gölge etme başka ihsan istemem"

 

diyerek dünyevi değerleri ne kadar küçümsediğini belirtir. Böyle bir tarihi ayar üzerine İskender de

 

"Eğer İskender olmasaydım, Diogenes olurdum"

 

der...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Rasputin ile doktor

 

Rus çarı 2. Nicholas’ın oğlu Rusya’nın veliahtı amansız bir hastalığa yakalanır. Çocuklarının hastalığına hiçbir çare bulamayan çar ile çariçe bir tanıdıklarının tavsiyesi ile umutlarını kestikleri anda Rasputin’i çağırırlar .

 

Rusya’nın veliahtını iyileştirdikten sonra odadan çıkan Rasputin’e veliahtın doktoru bunu nasıl yaptığını sorduğunda:

 

Onun ruhunu rahatlattım

 

cevabını alır. Doktor:

 

Ruh diye bir şey yoktur

 

karşılığını verir. Rasputin’in verdiği cevap ise doktorun inandığı maddi gerçeklerin yıkımıdır.

 

Düşünceyi ve duyguları da göremiyoruz, o zaman onlar da yoktur.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kanuni Sultan Süleyman ve Kadı arasında geçen diyalog

 

Ayasofya tamir edilirken bir ermeni usta, camii tutan kolonlardan bazılarını izinsiz kestirir , bunu öğrenen Kanuni'nin emriyle, Ermeni usta cezalandırılır. Ermeni şikayetçi olur Kadı, ikisini de huzuruna çağırır. Kanuni ve usta, kadının karşısında ayakta beklemektedirler. Kadı ustayı haklı bulur ve ceza olarak da "Kısas!" kararı verir. Yani Kanuni de aynı şekilde cezalandırılacaktır. Ermeni usta, adalete hayret eder ve:

 

-Madem dininiz bu kadar adil, hem davamdan vazgeçiyorum hem de Müslüman oluyorum

 

Davadan sonra Kanuni, kadıya:

 

-Eğer ben padişahım diye benim lehimde bir karar verseydin, seni bu kılıcımla öldürürdüm

 

Kadı, oturduğu minderin altından bir hançer çıkarır ve :

 

-Sultanım siz de eğer 'ben padişahım' diye kararıma itiraz etseydiniz ben de bu hançeri sizin kalbinize saplardım...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şeyh Edebâli'nin Osman Gazi'ye Nasihatı

 

Oğul;

 

“İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, gün batarken ölürler. Unutma ki dünya sandığın kadar büyük değildir. Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüzdür. Hırsımız, bencilliğimiz…”

 

Dünya bir garip han, bir hoyrat mekan,

 

İnsan bir garip varlık kabına sığmayan…

 

Hayat bir yudum su, bir anlık rüya…

 

Ömür bir kısa yol tekrarı olmayan…

 

Bu yolda nazarımızı sonsuzluğa dikip; büyük yürümek ve büyük ölmek gerek. Bu yolda hırs, diken; benlik ve kibir, engeldir oğul. Sakın ha kendine takılmayasın ve kendinde boğulmayasın. Teklik sadece Allah’a mahsustur, tek başına karara durup hoyrat dünyanın dayanılmaz ağırlığını kaldırmayasın. İşlerini ehil kişilere danışarak tutasın, danışırsan yol alırsın, danışmasan yolda takılıp kalırsın oğul.

 

“Güçlüsün, akıllısın, söz sahibisin; ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen, sabah rüzgarında savrulup gidersin.”

 

Bir dem gelir bir tekmeyle dünyaları yıkacak olursun, bir dem gelir yerdeki karıncaya mağlup olursun. Güç hayvanda bile mevcut. Akıl sadece anahtar. Anahtara takılmasın. Aslolan anahtarın açacağı kapılardır. Kapıların ardında hazineler, kapıların ardında sırlar vardır. Sırlar ki, ebedi muştuları koynunda barındırır; sonsuza kavuşturur. Aklını kullanıp dünyadayken cennetin kapılarını aralayasın oğul.

 

“Öfken ve benliğin bir olup aklını yener! Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın, azminden dönmeyesin. Çıktığın yolu, taşıyacağın yükü iyi bil, her işin gereğini vaktinde yap!”

 

Öfke ateş, öfke afet, öfke şeytandır oğul. İnsanoğlu dağları devirir; ama öfkesine mağlup olabilir. Öfkeyle savaşı daima taze tutmak gerektir.

 

“Yolcu, buruk baş gerek

 

Gözde daim yaş gerek

 

Huy biraz yavaş gerek

 

Yoksa yollar aşılmaz.”. diyen ne güzel söylemiştir. Öfke benliğin yemi, en lezzetli gıdasıdır. Benlik semirdi mi irade yok olur gider. İradesi zayıflayanın ruhu intihar eder. Posalaşmış bir beden taşımak ne ağır zillet, ötelere kapalı bir ruh taşımak ne büyük ihanet.

 

Sabırsız olmaz oğul. Sabırsız menzile varılmaz. Kaf Dağı’na sabırsız ulaşılmaz. “Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktadır.” İnsan ocaklar gibi yanmalı, yanmalı da kimselere gamını ilan etmemelidir. Gözünü ötelere dikesin oğul, hesabını idealine göre yapasın. Şunu da asla unutmayasın: “Her şeyin vakti tayin edilmiştir. Vaktinden önce öten horozun başı kesilir.”

 

Vazifen çetin, yükün ağırdır oğul. Hizmette önde ücrette geride olasın. Vazifenin en ağırına talip olmakta kaçınmayasın. Vazifenin ağırlığı Yaratan’ın kullarına ihsanıdır.

 

“Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördüğünü söyleme, bildiğini bilme, sözünü unutma, sözü söz olsun diye söyleme.”

 

Bizler nefreti eritmek için, muhabbetin asaletini dünyaya yeniden hakim kılmak için çıktık yola. Bu yolda utanacak bir şeyimiz yoktur. Muhabbet yolunun gizlisi saklısı yoktur oğul. Ama altının değerini de sarraf bilir, sözünü muhatabına göre ayarlayasın. Cahilin karşısında altınlarını çamura atmayasın. Yiğit olan kördür, kötülüğü görmez; sağırdır, kem sözü işitmez; dilsizdir, her ağzına geleni demez. Bildiğini de her yerde ayaklar altına sermez. Yunus gibidir o; yüreği muhabbete, gönül ibresi Hakikate ayarlıdır. O bir defa söz verdi mi, onu namusu bilir.

 

“Ananı, atanı say; bereket büyüklerle beraberdir!”

 

Anadolu; içinden kıvrım kıvrım ırmaklar akan, ağıtları alev alev ciğerler yakan… “Ana”larla dolu olan…

 

Ana çile yumağıdır, oğul dua kaynağıdır. Ana yüreği narin bir ipek, ata bileği Hakk’ın diktiği en sağlam direktir. Ne ananın ince yüreğini yakasın, ne de babanın kapı gibi bileğini kırasın oğul. Yarın yuva kurduğunda ocağınla onlar arasında köprü olasın. Ana ve ata düşmemek için sırtımızı dayadığımız duvardır, yarın duvar yıkıldığında kıymetini anlarsın.

 

“Sevildiğin yere sıkça gidip gelme, muhabbetin kalkar, itibarın kalmaz. Düşmanını çoğaltma, haklı olduğunda kavgadan korkma! Bilesin ki; atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler!”

 

Her şeyin ortası makbuldür, sevginin de. Sevdiğini gereğinden fazla sevmeyesin. Sevgini de, sadece yüreğinin eline vermeyesin. En çetin imtihan “sevgi”yle olanıdır. “Kişi ne kadar bahadır olsa da, muhabbete tuş olur.” diyen atanın sözünü aklından çıkarmayasın. Böyle imtihan olmamak, istikbalde neslinden utanmamak için gecelerin bağrında, seherlerin aydınlığında duaya durasın. Senin ideallerin ve geleceğe dair hedeflerin var oğul.

 

Gönül adamı ömrünü boşa harcamaz, yüreğini ucuza satmaz, edep tacını başından almaz. Gönül erinin her zaman yüzü yerde, gönlü göktedir. Haklı olduğunda kavga vermesini bilir. Kavgayı sadece bileğiyle değil, ilmiyle ve yüreğiyle yapmasını bilir.

 

İyiliğe kötülük, şer kişinin kârı, İyiliğe iyilik her kişinin kârı, Kötülüğe iyilik de, er kişinin kârıymış oğul.

 

Sen bizim rüyamız, sen bizim devâmız, sen bizim duamızsın oğul. Daima başın dik, alnın ak, gönlün pak olsun.

 

Zümrüt-ü Anka’nı iyi seç ki Kaf Dağı sana yakın olsun. Yolun ebediyete kadar açık olsun.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ABD ile İspanya Arasındaki Dialog

 

Aşağıdaki konuşmalar iddia edildiğine göre gerçekten olmuş ve Deniz Navigasyon kanalı 106'dan (Finisterra/Galicia) kaydedilmiş

 

İspanyollar: Burası A-853, çarpışmadan kaçınmak için lütfen rotanızı 15 derece güneye çevirin. Su anda 25 deniz mili yakınlıktasınız ve tam üzerimize doğru gelmektesiniz.

 

Amerikalılar: Asıl siz kendi rotanızı 15 derece kuzeye çevirin.

 

İspanyollar: Negatif! Tekrarlıyoruz, rotanızı 15 derece güneye çevirin.

 

Amerikalılar: Sizinle ABD gemisinin kaptanı konuşuyor, kendi rotanızı derhal 15 derece kuzeye çevirin!

 

İspanyollar: Önerinizi makul ve mümkün bulmuyoruz. Bize çarpmak istemiyorsanız rotanızı 15 derece güneye çevirin.

 

Amerikalılar: (Sesini yükselterek)Sizinle ABD deniz filosunun büyüklükte ikinci uçak gemisi USS Lincoln'un kaptanı Richard James Howard konuşuyor, beraberimizde iki kruvazör, avcı uçakları, dört denizaltı var. Ayrıca bizi hücumbotlar destekliyor. Size TAVSIYE etmiyorum, EMREDIYORUM! Rotanızı 15 derece kuzeye çevirin, aksi halde filomuzun emniyeti için gereken tedbiri alacağız! Derhal rotamızdan çekilin gidin!

 

İspanyollar: Sizinle Juan Manuel Salas Alcantara konuşuyor, burada iki kişiyiz. Beraberimizde bir köpek, akşam yemeğimiz, iki şişe bira ve bir de kanaryamız var. Kanarya şu anda uyuyor. Ayrıca bizi radyo istasyonu Cadena Dial de La Coruna destekliyor. Şu anda İspanya’nın Finisterra Galicia kıyısında ve A-853 numaralı deniz fenerinde olduğumuzu göz önüne aldığımızdan buradan hiçbir yere gitmeye niyetimiz olmadığını söyleyelim. Deniz fenerimizin İspanya’daki deniz fenerleri arasında büyüklük acısından kaçıncı sırada olduğu konusunda hiç bir fikrimiz yok. Kayalık sahillerimize kafadan geçirmek üzere yönlenmiş *** geminizin emniyeti için istediğiniz *** tedbiri alabilirsiniz. Ama yine de ısrarla tavsiye ediyoruz rotanızı 15 derece güneye çevirin.

 

Amerikalılar: Tamam, anlaşıldı. Teşekkürler.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Vostok 1 uzay uçuşu konuşma metni

 

* 12 Nisan 1961, Çarşamba: Fırlatmaya birkaç dakika kala Gagarin basına bir konuşma yaptı: "Tanıdığım ve tanımadığım dostlar, yurttaşlarım, tüm dünyanın insanları! Az sonra güçlü bir Sovyet füzesi beni uzayın derinliklerine taşıyacak. Size söylemek isterim ki, şu anda tüm hayatım tek bir an gibi gözlerimin önünde. Benden beklenen şeyi yapmak için gereken gücü bulacağımı hissediyorum."

 

* Geri sayım: Yuri Gagarin Vostok 1 aracındadır. Kapsülde bulunan bir kamera sayesinde görüntüsü uzay merkezindeki televizyonlara yansır. Sergey Korolyov mikrofona konuşur: "Şafak, çamı (Gagarin'in çağrı kodu) arıyor. Birazdan geri sayım başlayacak." Gagarin cevap verir: "Anlaşıldı. İyi hissediyorum, moralim yerinde. Gitmeye hazırım."

 

* 06:07 UTC: Vostok 1, Sovyetler Birliği'ne bağlı Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ndeki Baykonur Uzay Üssü'nden (Tyura-Tam 45°55′12.72″K, 63°20′32.32″D) fırlatıldı. Fırlatma rampasına daha sonra "Gagarin'in startı" (Rusça: Гагаринский старт) adı verildi. Fırlatma sırasında Korolyov şunları söyler: "Ön aşama... Orta... Asıl... ATEŞ! Size iyi bir uçuş dileriz. Her şey yolunda." Gagarin: "Poyekhali! (Haydi gidelim!)"

 

* 06:09 UTC: Fırlatmadan iki dakika sonra Vostok roketinin çevresine takılı dört tali roket yakıtlarını tüketti ve ana araçtan ayrıldı. (T+ 119 sn.)

 

* 06:10 UTC: Vostok 1 kapsülünü koruyan kılıf atıldı. Bu, Gagarin'in ayağının altındaki pencereyi ve Vzor görsel yön bulma aracını açmış oluyordu. (T+ 156 sn.)

 

* 06:12 UTC: Beş dakika geçtikten sonra Vostok ana aşaması tüm yakıtını bitirdi, kapandı ve uzayaracından ayrıldı. Son roket aşaması aracı yörüngeye taşımak üzere ateşlendi. (T+ 300 sn.)

 

* 06:13 UTC: Roket hala çalışıyor, Vostok 1'i yörüngeye doğru itiyordu. Gagarin telsize şu mesajı geçti: "...uçuş iyi gidiyor. Dünyayı görebiliyorum. Görüş açık. Hemen her şey görünüyor. Kümülüs bulutlarının altında oldukça boşluk var. Uçuşa devam ediyorum, her şey yolunda."

 

* 06:14 UTC: Roket çalışmaya devam etmekteydi. Vostok 1, merkezi Rusya'dan geçiyordu. Gagarin telsize konuşur: "Her şey iyi çalışıyor. Tüm sistemler çalışıyor. Haydi devam edelim!"

 

* 06:15 UTC: Son roket safhasının ateşlenmesinden üç dakika sonra Gagarin telsize konuşur:"Zarya-1, Zarya-1, sizi iyi duyamıyorum. Ben iyiyim. Moralim yerinde. Uçuşa devam ediyorum..." Vostok 1, Baykonur Uzay Üssü'nden uzaklaşmaktaydı. Zarya-1 (Baykonur Yer İstasyonu) ve artık güçlükle duyulmaktaydı, az sonra telsiz menzilinden çıkacaktı.

 

* 06:17 UTC: Vostok'un üst kademe motorları kapanır. On saniye sonra uzayaracı roketten ayrılı ve yörüngeye girer. (T+ 676 sn.) Gagarin: "Uzayaracı normal çalışıyor. Vzor penceresinden dünyayı görebiliyorum. Her şey planlandığı gibi gidiyor." Vostok 1, Sibirya üzerinden yoluna devam eder.

 

* 06:21 UTC: Vostok 1, Kamçatka yarımadası üzerinden Büyük Okyanus semalarına geçer. Gagarin: "...iniş modu göstergelerinin ışıkları yandı. İyi hissediyorum ve moralim yerinde. Kokpit parametreleri: Basınç 1, nem 65, sıcaklık 20, kabin basıncı 1, ilk otomatik 155, ikinci otomatik 155, retro roket sistemi basıncı 320 atmosfer."

 

* 06:25 UTC: Vostok bir Kamçatka yarımadasından Güney Amerika'nın güney ucuna doğru Büyük Okyanus'u çaprazlama kat ederken, Gagarin sorar: "Uçuş hakkında ne söyleyebilirsiniz? Bana ne söyleyebilirsiniz?" Yörünge parametrelerini sormaktadır. Kamçatka'daki yer istasyonu cevap verir: "20 numaradan (Sergey Korolyov) gelen herhangi bir talimat yok. Uçuş normal devam ediyor". Bununla söylemek istedikleri, henüz uçuşa başlayalı 6 dakika geçtiği için ellerinde aracın yörüngeye oturup oturmadığı hakkında bilgi olmadığı, ancak uzayaracı sistemlerinin iyi çalıştığıdır.

 

* 06:31 UTC: Gagarin, Habarovsk'daki yer istasyonuna seslenir: "Kendimi harika hissediyorum, çok iyi, çok iyi, çok iyi. Bana uçuş hakkında biraz bilgi verin." Vostok 1, Habarovsk yer istasyonunun VHF radyo ufkuna yaklaşmaktadır ve şu cevabı alır: "Tekrar edin. Sizi pek iyi duyamıyoruz". Gagarin tekrarlar: "Çok iyi hissediyorum. Elinizdeki uçuş bilgilerini verin." Vostok 1, Habarovsk'un VHF menzili dışına çıkar ve bağlantı kesilir.

 

* 06:37 UTC: Vostok 1 yoluna devam ederken Kuzey Büyük Okyanus'ta güneş batar. Gagarin, Hawaii adalarının kuzeybatısında geceye girer. Yer istasyonlarının VHF menzili dışında olduğundan artık iletişim HF dalgaboyundan gerçekleşmelidir.

 

* 06:46 UTC: Habarovsk istasyonu Vostok 1'e HF dalgaboyundan mors alfabesiyle "KK" mesajını gönderir. Bu "komutların okunduğunu bildirin" demektir. Gagarin'den uzayaracının otomatik iniş sisteminin yer kontrolden gönderilen komutları aldığında bildirmesi istenmektedir. Gagarin 06:48 UTC'de bu bilgiyi verir.

 

* 06:48 UTC: Vostok 1, güneydoğu yönünde ilerleyerek 170° batı boylamında ekvatoru geçer ve güney Büyük Okyanus'u kat etmeye başlar. Gagarin HF dalgaboyundan mesaj geçer: "Mutat rapor mesajını gönderiyorum: Saat 9:48 (Moskova saati), uçuş başarıyla devam ediyor. Spusk-1 düzgün çalışıyor. İniş modu göstergesinin ibresi hareket ediyor. Kokpit basıncı 1, nem 65, sıcaklık 20, kabin basıncı 1.2 ... El komutası 150, birinci otomatik 155, ikinci otomatik 155, retro roket düzeneği tankları 320 atmosfer. İyi hissediyorum..."

 

* 06:49 UTC: Gagarin, dünyanın gece tarafına geçtiğini bildirir.

 

* 06:51 UTC Gagarin, güneşe göre doğrultu düzeltme düzeneğinin açıldığını bildirir. Bu düzenek, retro ateşleme için aracın doğrultusunu güneşe göre ayarlayacaktır. Doğrultu ayarlama düzeneği birbirini yedekleyen iki düzenekten oluşmaktadır: Güneşe göre doğrultu belirleyen otomatik bir düzenek ve elle işletilen görsel bir düzenek. Bunların ikisi de yine birbirini yedekleyen her biri 10 kg gaz içeren iki soğuk azot püskürtmeli roket sistemini denetlemektedir.

 

* 06:53 UTC: Habarovsk istasyonu, Gagarin'e HF radyosuyla mesaj gönderir: "No 33'ün (kozmonot birliğinin komutanı General Kamanin) emriyle bu mesajı gönderiyoruz: Uçuş planlandığı gibi gidiyor ve yörünge hesaplandığı gibi." Vostok 1'in düzgün bir yörüngeye oturduğunu bildirmektedirler. Gagarin mesajı aldığını bildirir.

 

* 06:57 UTC: Vostok 1 güney Büyük Okyanus üzerinde, Yeni Zellanda ile Şili arasındadır. Gagarin: "Uçuşa devam ediyorum ve Amerika'nın üzerindeyim..."

 

* 07:00 UTC: Vostok 1 Güney Amerika'nın ucundaki Macellan Boğazı'nın üzerinden geçer. Bu sırada, Vostok 1 uçuşu Moskova radyosu tarafından duyurulmaktadır.

 

* 07:04 UTC: Gagarin 06:48'dekine benzer bir uzayaracı durum raporu gönderir. Bu mesaj artık çok uzaktaki yer istasyonlarına ulaşmaz.

 

* 07:09 UTC: Gagarin durum raporu gönderir, fakat rapor yer istasyonlarına ulaşmaz.

 

* 07:10 UTC: Güney Atlas Okyanusu üzerinden geçen Vostok 1 tekrar güneşli alana girer. Retro ateşlemeye 15 dakika kalmıştır.

 

* 07:13 UTC: Gagarin durum raporu gönderir, rapor Moskova istasyonu tarafından kısmen alınır: "Sizi iyi işitiyorum. Uçuş..."

 

* 07:18 UTC: Gagarin durum raporu gönderir, fakat rapor yer istasyonlarına ulaşmaz.

 

* 07:23 UTC: Gagarin durum raporu gönderir, fakat rapor yer istasyonlarına ulaşmaz.

 

* 07:25 UTC: Vostok 1, retro ateşleme için doğru doğrultudadır. Araç Angola'nın Atlas Okyanusu kıyısına yaklaşırken retrolar 42 saniye boyunca ateşlenir. Ateşleme Rusya'daki planlanan iniş noktasından 8.000 km uzakta yapılmıştır.

 

* 07:25 ila 07:35 UTC: Retro ateşlemeden on saniye sonra, yerden Vostok aracına hizmet modülünü iniş modülünden ayırması için komut gönderilir. Bir kablo yumağı kopmaz ve ayrılmayı engeller. Uzayaracının iki modülü 10 dakika daha bağlı kalacaktır. Vostok 1, Afrika'nın batı sahilini geçer ve merkezi Afrika üzerinden Mısır'a doğru yoluna devam eder.

 

* 07:35 UTC: Vostok 1 Mısır yakınlarında atmosfere girer. Aracın iki parçası bağlı kaldığı için aerodinamik olarak kararsızdır ve çılgınca dönmektedir. Sonunda kablo yumağı yanar ve iniş modülünü serbest bırakır. İniş modülü derhal uygun iniş doğrultusunu alır.

 

* 07:35 ila 07:55 UTC: İniş Mısır ve Akdeniz üzerinden devam eder, Kıbrıs'ın batı kıyısından geçer ve Türkiye semalarına girer. Giderek alçalan Vostok 1, Karadeniz üzerinden geçerek Krasnodar yakınlarında Sovyetlere girer. Gagarin iniş sırasında 8 g'lik basınca maruz kalmıştır.

 

* 07:55 UTC: Vostok 1, yerden 7 km yüksekliktedir. Giriş kapısı atılır ve Gagarin fırlatma koltuğuyla aracı terk eder. 2,5 km yükseklikte Vostok 1'in ana paraşütü açılır. Gagarin ve uzayaracı, uçuşun başlamasından 1 saat 48 dakika sonra Engels kentinin 26 km güneybatısında Saratov bölgesinde 51° K 46° D koordinatlarında yere inerler. Vostok 1'in iniş saati 07:55 UTC, Gagarin'inki (paraşütü çok daha yukarda açıldığı için) 08:05 UTC'dir. Vostok 1'in inişini iki öğrenci kız görür, şu şekilde tarif ederler: "İki veya üç metre çapında dev bir toptu. Düştü, zıpladı, tekrar düştü. Yere ilk vurduğu yerde büyük bir çukur oluştu." Bir çiftçi ve kızı, gökyüzünden paraşütle inen tuhaf turuncu elbiseli, başında miğfer olan bir insan görürler. Gagarin olayı şöyle anlatır: "Beni uzay elbisemle ve arkamda sürüklenen paraşütle görünce korkuyla gerilediler. Onlara 'Korkmayın, ben de sizin gibi Sovyet'im, uzaydan indim ve Moskova'yı aramak için bir telefona ihtiyacım var.' dedim."

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Adnan Menderes ile doktoru arasındaki diyalog

 

İdam kararı alınmış Adnan Menderes ile doktorları arasındaki 17 Eylül 1961 sabahı yaşanan prostat kontrolü tartışmasının metni:

 

* Ord. Prof. Dr. Sedat Tavat : Şöyle bir umumi muayene edelim

* Komutan : Utanmayın, utanmayın

* Dr Tavat : Efendim bir şey unutmuşuz. Prostat muayenesi yapalım da

* Menderes : Efendim?

* Dr. Tavat : Prostat muayenesi yapılacak

* Menderes : Yok bir şey

* Dr. Tavat : Ama bu lazım

* Menderes : Nasıl olacak bu?

* Dr. Tavat : Şey ile, eldivenle. Prostatta bir şişlik filan var mı?

* Menderes : Yapamıyorum yani

* Dr. Tavat : Bir defa müsaade edin de efendim, çünkü sonda ile almışlar idrarınızı. Pantolonunuzu çıkartın..Yatağın üzerine bu şekilde durun, çok rica ederim, çok rica ederim.

* Menderes : İstirham ediyorum, utanıyorum

* Dr. Zeki : Eğilin efendim, eğilin, eğilin ellerinizi yatağa koyun!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yıl 1929. Türkiye'de TKP üyelerine yönelik ünlü tevkifat devam etmektedir. Troçki lakaplı, Mehmet adlı (Troçki Mehmet) ünlü TKP üyesi, uzun aramalardan sonra İstanbul'da yakalanır. İlk sorgusunun ardından davanın görüldüğü İzmir'e sevkedilecektir. İstanbul Emniyeti, İzmir Emniyeti'ne Troçki Mehmet'in sevkiyle ilgili telgraf gönderir ;

 

"Troçki'yi deniz yoluyla gönderiyoruz. Karşılayın"

 

Aynı yıl Lev Troçki, Türkiye'ye sürgüne gelmiştir. Ve halihazırda Büyükada'da yaşamaktadır.

 

Telgrafı alan İzmir Emniyeti'nde Lev Troçki İzmir'e geliyor diye telaşe başlar. Aceleyle karşılama için protokol hazırlanır. Troçki Mehmet'i taşıyan gemi, limana yanaşırken İzmir'in emniyet müdürü, valisi, paşası, üst düzey memurları, bürokratlarından oluşan protokol, ellerinde çiçeklerle ilkokul öğrencileri, askeri bando vs limanda hazırdır. Gemi yanaşır içinden, iki kolunda iki polis memuru, elleri kelepçeli, günlerdir Sansaryan Han'da nezarette kalmanın pejmürdeliğiyle Troçki Mehmet çıkar.

 

İzmir Emniyeti ile İstanbul Emniyeti arasındaki yazışma neticesinde, TKP üyesi Troçki Mehmet, İzmir'de birinci sınıf diplomatik konuklar gibi karşılanır erkan tarafından.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hazır cevaplığı, daha doğrusu kendisine laf sokmaya çalışanları bin pişman etmesiyle ünlü Neyzen Tevfik'e bir gazeteci sorar "Efendim bugüne kadar cevap veremediğiniz bir laf olmadı mı ?" Neyzen "oldu" der.

 

Neyzen Tevfik askerlik yaparken bölüğün tuvaletinde gizli gizli rakı içmektedir. Başçavuş bunu tuvelet kabininde rakı içerken basar. Neyzen'e bakar bakar, "ulan bulmuşsun mezeyi içersin tabii" der. Neyzen Tevik bunun hayatında cevap veremediği tek laf olduğunu söyler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1944 yılında İngiltere ve ABD, 1945 yılbaşına kadar Berlin'e ulaşmak . Nazi Almanya'sının işini bir an önce bitirmek amacıyla, Hollanda üzerinden "Market Garden" adlı operasyonu düzenler. Baştan aşağı başarısız, kötü planlanmış ve yapılabilecek hataların neredeyse tümü yapılmıştır. Berlin'e Ruslardan önce ulaşmak isteyen İngiltere ve ABD'li siyasetçiler, birbirileriyle rütbe ve nam için rekabet eden İngiliz ve ABD'li generaller (Montgomery, Patton), tüm istihbarat raporlarını ellerinin tersiyle itmiş, aceleyle askerlerini ölüme gönderme anlamına gelen bir operasyon düzenlemişlerdir.

 

Hollanda'lı direnişçilerin verdiği istibarata, keşif uçaklarının çektiği görüntülere, İngiliz şifre kırıcıların ele geçirdiği bilgilere, rağmen, 8000 İngiliz ve Polonyalı paraşütçü üç panzer tümeninin ortasına indirilmiştir (Arnhem Savaşı). 8000 paraşütçü, tank olmadan, top olmadan, ellerinde tüfeklerle ortasına indirildikleri üç panzer tümeninin, yüzlerce tankı, binlerce topu ve 40,000 askeriyle savaşmak zorunda kalmıştır.

 

Tabii büyük bir kıyım olur. Arnhem savaşına katılan 8000 paraşütçüden, sadece 150 tanesi geri dönebilmiştir. Bu tümenin başında İngiliz, Albay John Dutton Frost vardır. Tümenden geriye 200 civarında asker kalmıştır. Askerlerin neredeyse yarısı yaralıdır. Ve bir köyde sıkışmış haldedirler . Etrafları 18,000 SS askeri ve yüzlerce tank tarafından kuşatılmıştır. Müttefik uçaklarından atılan cephane ve yiyecek bulunmaları gereken noktada Alman askerleri olduğu için, Almanların eline geçmektedir. Yiyecekleri ve cephaneleri tükenmiştir.

 

Alman Generali Wilhelm Bittrich, sağ kalan 200 İngiliz ve Polonyalı askeri sıkıştıkları köyde yok etmek için tank atışı emri vermeden önce, teslim olmaları için beyaz bayraklı sözcülerini Albay Frost'la görüşmek üzere köye gönderir.

 

Gelen SS askerini, Albay Frost'un emir subayı olan teğmen karşılar. SS askeri General Bittrich'in kendisini Albay Frost'a teslim olma şartlarını önermek ve albayın cevabını generale geri iletmekle yetkilendirdiğini söyler. Teslim olma şartlarının yazıldığı (teslim olanlara iyi davranılacak, yiyecek verilecek vs) kağıdı alıp Albay'ın barakasına giren teğmen birkaç dakika sonra çıkar ve Albay Frost'un cevabını iletir ;

 

- Albay Frost üzgün olduğunu, ancak elinde 18,000 Alman askerini esir alacak kadar personel, bu esirleri barındıracak barınak, yiyecek ve teknik imkan bulunmadığını, bu yüzden teslim olma şartlarını kabul etmesinin mümkün olmadığını belirtmektedir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neyzen Tevfik askerlik yaparken bölüğün tuvaletinde gizli gizli rakı içmektedir. Başçavuş bunu tuvelet kabininde rakı içerken basar. Neyzen'e bakar bakar, "ulan bulmuşsun mezeyi içersin tabii" der. Neyzen Tevik bunun hayatında cevap veremediği tek laf olduğunu söyler.

 

bunu okuduğumda o kadar sevdim ki 2 gündür önüme gelene anlatıyorum :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Deniz Gezmiş ve dönemin İçişleri Bakanı Haldun Menteşeoğlu arasındaki diyalog

 

Deniz Gezmiş, yakalanıp Ankara'ya getirildikten sonra İçişleri Bakanı Haldun Menteşoğlu ile basının önüne çıkarıldı. Basın mensupları önünde yaşanan dialog şöyledir:

 

- İşte bu pejmürde kılıklı adam, THKO'nun kumandanı imiş, iyi bakın kılığına, kıyafetine, suratına...

 

- Ben THKO kumandanı değil, neferiyim.

 

- Sen kahraman mısın?

 

Deniz Gezmiş - Siz de kahraman olduğunuz için istifa ettiniz değil mi? Siz Demirel'in neferisiniz, ben THKO'nun... (12 Mart muhtırasından sonra Demirel hükümetinin istifasına gönderme yapıyor)

 

Bakan Menteşoğlu - Nereye gidiyordunuz?"

 

Deniz Gezmiş- Devrime...

 

Bakan Menteşoğlu - (Eliyle duvardaki haritada Sivas'ı işaret ederek) Devrim o tarafta mı?

 

Deniz Gezmiş- Senin kafan basmaz bu işlere. Devrimin o tarafı, bu tarafı yoktur, her taraftan gelir.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mahkemede geçen ilginç diyaloglar

 

SORU: Doğum tarihiniz nedir?

 

CEVAP: 15 Temmuz

 

SORU: Hangi yıl?

 

CEVAP: Her yıl

 

***

 

SORU: Hastalığınız hafızanızı etkiliyor mu?

 

CEVAP: Evet

 

SORU: Peki ne şekilde etkiliyor?

 

CEVAP: Olayları unutuyorum.

 

SORU: Bize unuttuğunuz bir şeyi örnek olarak verebilir misiniz?

 

**

 

SORU: Sizinle yaşayan oğlunuz kaç yaşında?

 

CEVAP: Ya 38 ya da 35. Hangisi olduğunu hatırlamıyorum.

 

SORU: Ne kadardır sizinle yaşıyor?

 

CEVAP: 45 yıldır...

 

***

 

SORU: Kocanız uyandığı zaman size söylediği ilk şey neydi?

 

CEVAP: Bana ''Neredeyim ben Canan?'' dedi.

 

SORU: Peki bu niçin canınızı sıktı?

 

CEVAP: Çünkü benim adım Suzan...

 

***

 

SORU: Korna çaldınız mı?

 

CEVAP: Kazadan sonra mı?

 

SORU: Kazadan önce.

 

CEVAP: Tabii; 10 yıl boyunca...

 

***

 

SORU: Kadının üç çocuğu vardı değil mi?

 

CEVAP: Evet.

 

SORU: Kaçı erkekti?

 

CEVAP: Hiçbiri.

 

SORU: Hiç kız çocuğu var mıydı?

 

***

 

SORU: Saldırganı tarif eder misiniz?

 

CEVAP: Orta boyluydu sakalı vardı.

 

SORU: Kadın mıydı erkek miydi?

 

***

 

SORU: Merdivenlerin bodrum katına indiğini söylediniz.

 

CEVAP: Evet.

 

SORU: Aynı merdivenler yukarı çıkıyor muydu?

 

***

 

SORU: İlk evliliğiniz nasıl sona erdi?

 

CEVAP: Ölümle.

 

SORU: Ölen kimdi?

 

***

 

SORU: Vücudu incelediğiniz zamanı hatırlıyor musunuz?

 

CEVAP: Otopsi 18.30 da başladı.

 

SORU: Adam ölüydü değil mi?

 

CEVAP: Yok oturmuş neden üzerinde otopsi yaptığımı merak ediyordu.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türk Sinemasının Unutulmaz Replikleri

 

"Bana annemi tekrar anlatır mısın babacığım?"

"Evinin kadını,çocuklarımın anası olacaksın."

"Sen yoksa benim annem misin?"

"Senin annen bir melekti yavrum."

"Aney Gülo? Sıçtırma gülona duymimisn ağzından değil kıçından konuşi deyuz şimdide 20 bin isti şıllığına*

"Amca, size baba diyebilir miyim?"

"Bu resimdeki amca kim anne?"

"Tanrım, görmüyorum!"

"Görüyorum, görüyorum!"

"Sus Nalan! Çıldırasıya sus!"

"Biz ayrı dünyaların insanlarıyız."

"Bir zamanlar fakir ama gururlu bir genç vardı."

"Kızımın peşini bırakmak için ne kadar istiyorsun?"

"Az kazanıyorum belki ama namusumla, alnımın teriyle kazanıyorum."

"Çok küstahsınız."

"Anneciğim, ben bu amcayı çok sevdim."

"Neden ağlıyorsun anneciğim? / Hayır yavrum ağlamıyorum. Gözüme toz kaçtı."

"Benim de senin yaşlarında bir oğlum vardı evladım."

"Seni sevmiyorum, seninle oyun oynadım, bunu anlamadın mı hala? Sen benim makyaj masrafımı bile karşılayamazsın."

"Annen sen doğarken öldü yavrum."

"N'olur gerçegi söyleyin doktor, ölecek miiım?"

"O kızla evlenirsen, seni mirasımdan mahrum, evlatlıktan men ederim."

"N'ayır, n'olamaz!"

"Ben fakir bir gencim, sen ise zengin bir fabrikatörün kızısın."

"Evlenince pembe pancurlu bir evimiz olacak."

"Aman Allah'ım, ne kadar mesudum!"

"Hayır! Durun! O suçsuzdur. Aradığınız suçlu benim!"

"Bu ses? Bu ses! Olamaz! Git! Git buradan!"

"Vücuduma sahip olabilirsin ama ruhuma asla."

"Ben fakir bir gencim, reca ederim duygularımla oynamayın."

"Seni ebediyete kadar bekleyeceğim."

"Lütfen haddinizi biliniz."

"Metanetinizi muhafaza ediniz. Tanri'dan ümit kesilmez.

"Bana yıllar önce çılgıncasına sevdiğim bir kadını hatırlattınız."

"Peki, bana yazmış olduğun aşk dolu o mektuplar, meğer hepsi yalanmış. Neden, neden?"

"Hayır, hayır! Sandığın gibi değil."

"Fakirsin sen. Fakir! Fakir!"

"Beni paranla satın alabileceğini mi sandın?"

"Hayır! Hayır! Tertemiz hislerimle oynadın benim."

"Saadet dolu yuvamıza kara bir gölge düşürdün."

"Bizim gibi insanlar şerefleri için yaşarlar, namusları için ölürler. Ama sen bunu anlayamazsın."

"Ben artık yarım bir insanım, seni mesut edemem."

"Olmadı, yapamadım. Seni unutamadım."

"N'Allah'ım. Sen! Sen..."

"Çok mesudum, seni deliler gibi seviyorum."

"Hangi Kadir? / Deli Kadir ulen!"

"Seni kevgire çevirmezsem bana da Karamürselli demesinler!"

"Bu ses? N'olamaz!"

"Hayır, sen benim çocuğum olamazsın. Benim çocuğum öldü."

"Hayır teyze sen benim annemsin. Al bak resme."

"Evet, sen benim oğlumsun."

"Allah'ım! Bu günleri bana gösterdiğin için sana çok teşekkür ederim."

"Dağılın üleen!"

"Ben Osman,Ofsayt Osman"

"Yine mi golü atamadım ha,bu da mı gol değil?"

"Ne diyorsun, kuzum?"

"Güzel olduğunuz kadar da küstahsınız"

"Eşoğlu eşşek"

"Hoşgeldiniz babacım." -"Noşbulduk oğlum."

"Bir zamanlar fakir ve gururlu bir genc vadı hatırıyor musun?"

"Senin babanı da sevmezdim zaten"

"Atıl kurt !"

"Hain güdük!"

"Domates... hayde domates"

"Yalvarırım aşktan söz etme bana"

"Tükür ulan babanın suratına"

"Benim maymunlara bağlılığım çok eskiden başlar.. Hatta hayatımı bile bir maymuna borçluyum"

"Gel dedin, geldim Abdurrahman çavuş!"

"Nefret ediyorum senden nefret, nefret, anlıyor musun? Nefret!"

^ağam..

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Türk mahkemelerinde hakimle sanık ve tanıklar arasında geçen gerçek konuşmalar… :)

 

-SORU: Doğum tarihiniz nedir?

CEVAP: 15 Temmuz

SORU: Hangi yıl?

CEVAP: Her yıl

 

***

 

 

SORU: Hastalığınız hafızanızı etkiliyor mu?

CEVAP: Evet

SORU: Peki ne şekilde etkiliyor?

CEVAP: Olayları unutuyorum.

SORU: Bize unuttuğunuz bir şeyi örnek olarak verebilir misiniz?

 

***

 

SORU: Sizinle yaşayan oğlunuz kaç yaşında?

CEVAP: Ya 38 ya da 35. Hangisi olduğunu hatırlamıyorum.

SORU: Ne kadardır sizinle yaşıyor?

CEVAP: 45 yıldır…

 

***

 

SORU: Kocanız uyandığı zaman, size söylediği ilk şey neydi?

CEVAP: Bana ‘Neredeyim ben, Canan?’ dedi.

SORU: Peki bu niçin canınızı sıktı?

CEVAP: Çünkü benim adım Suzan…

 

***

 

SORU: Korna çaldınız mı?

CEVAP: Kazadan sonra mı?

SORU: Kazadan önce.

CEVAP: Tabii; 10 yıl boyunca…

 

***

 

SORU: Kadının üç çocuğu vardı değil mi?

CEVAP: Evet.

SORU: Kaçı erkekti?

CEVAP: Hiçbiri.

SORU: Hiç kız çocuğu var mıydı?

 

***

 

SORU: Saldırganı tarif eder misiniz?

CEVAP: Orta boyluydu, sakalı vardı.

SORU: Kadın mıydı, erkek miydi?

 

***

SORU: Merdivenlerin bodrum katına indiğini söylediniz.

CEVAP: Evet.

SORU: Aynı merdivenler yukarı çıkıyor muydu?

 

***

 

SORU: İlk evliliğiniz nasıl sona erdi?

CEVAP: Ölümle.

SORU: Ölen kimdi?

 

***

 

SORU: Vücudu incelediğiniz zamanı hatırlıyor musunuz?

CEVAP: Otopsi 18.30 da başladı.

SORU: Adam ölüydü değil mi?

CEVAP: Yok, oturmuş, neden üzerinde otopsi yaptığımı merak ediyordu.

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

 

Bir gün ; Tolstoy ile Maksim Gorki, Kırım’da gezinirlerken ; Tolstoy bir kuşun ötüşünü duyar.. Kuşu merak ettiğini hisseden Gorki, Tolstoy’a daha bu ne kuşudur dedirtmeden, ispinoz olduğunu söyler.. İspinozun hep aynı öttüğünü de sözüne ilave eder...

 

Sonra filozofiye dalıverirler..Tolstoy, bir husustaki görüşlerine...... muhalif şeyler söyler..Oysa daha önce farklı düşünmüş, farklı söylemişti..Bu farklılığı gören Gorki hemen soruverir;

 

Üstad..! Önceleri böyle düşünmüyordun, farklı düşünüyordun..Oysa görüyorum ki şimdi yeni şeyler söylüyorsun..Kendinle çelişmiyor musun..?

 

Tolstoy şu cevabı verir : Gorki..! Ben ispinoz kuşu değilim ki, her zaman aynı türküyü söyleyeyim..İnsan kalbinin bin türlü nağmesi var..Bu gün de başka bir nağmemi terennüm ediyorum...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

Napolyon savaşta İspanya'yı yenmiş.İspanya kralı siz ancak para ve mal için savaşırsınız biz ise namusumuz ve şerefimiz için savaşırız demiş...

 

Bunun üzerine Napolyon;

 

-Evet insanın neyi eksikse onun için savaşır...

 

-----------------------------------------------------

 

Bir filozofa sormuşlar: - "Şansa inanır mısınız?"

 

Filozof: - "Evet yoksa sevmediğim insanların başarılarını neyle açıklayabilirdim."

 

-------------------------------------------------

 

Amerikalı iş adamı, Çinli ile alay ederek sormuş: Mezarlarınıza koyduğunuz pirinçleri, ölüleriniz ne zaman yiyecek? Çinli, başını kaldırmadan cevap vermiş;

– Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.

 

-------------------------------------------------------------

 

Dünyanın en büyük mütefekkirlerinden biri olan Mevlana,sakalları bembeyaz olmuş papaza sorar;

-siz mi daha yaşlısınız,sakalınız mı?

papaz sakallarinin 18-20 yaslarinda ciktigini düsünerek;elbette ben cevabını verdiğinde;

-Yazık,der Mevlana,cok yazık...sizden küçük olan sakaınız ağarmışta siz hala karanlıklardasınız.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...

 

Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile’ ye hasımlarınından biri:

- Efendim, demiş. Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?

Galile:

- Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama,

seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı? :)

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.