Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kuran dan İspat! Hz.Aişe'nin 9 yaşında evlenmesi İMKANSIZDIR !


Renaultferrari

Önerilen İletiler

bu hikayeler son derece inandırıcıdır maalesef

 

Değil aslında ama sadece bilinçliler bunu görebilir. Bir adamın elinin beyaz ışık saçması, Yüzüklerin Efendisi'ndeki tehlike anında lamba gibi ışık veren sihirli şişe gibi uydurma bir masaldır. Ama birinciyi tanrı bildirdi diye inanılır, ikinciyi Tolkien hayal etti denir. Bu kadar farklı bakış açısı ile bakılan iki masal da tamamen aynıdır. Aralarında en küçük fark yoktur. Sadece bilinçliler için...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

Başlıktaki okkalı iddiaya bakınca ben de meraklandım, Kuranda nasıl bir kanıt varmış diye! Tabii bunun uyduruktan bir iddia olduğu çok açık, Kuranda böyle bir kanıt olmadığı son derece kesin de, bakalım neymiş dedim.

 

Kuranda Ayşe'nin 18 yaşında evlendiğinin kanıtı olduğu iddiası son derece gülünç. Böyle bir kanıttan emare bile yok! Hangi ayetmiş bu, zahmet olmuş galiba vermek. Kuran ayetleri numaralıdır, numarayı vermek zor olmamalıydı!

 

Tersine Kuranda evlenme yaşının bir alt sınırı olmadığının kanıtı vardır. Çünkü henüz adet olmamış kadını boşamaktan bahseder. (Talak 4) Boşadığına göre demek evlenmiş değil mi? Henüz adet görmeden. Yani çocuk yaşta. Gelebilecek itiraz kadın başka nedenle adet görmemiştir olacak. Bu itiraz geçerli olamaz, böyle istisnai bir durumun özellikle belirtilmemesi, ergenliği geçtiği halde adet görmeyenlerin kastedildiğinin üzerine basarak vurgulanmaması daha ayrı bir felaket olur. Bu kadar üstünkörü, rasgele yazılan bir kitabın ilahi olması olasılığı net olarak sıfırdır.

 

Konu kesin ve net. Kuranı yazan kişiler pedofiliye kapıyı sonuna kadar açık bırakmışlardır. Bu da en korkunç insanlık suçlarından olan çocukların cinsel istismarını islam dinine temelden dahil etmiştir. Bu dogmatik kitabın hiç bir dediğine uymamak insanlığın bir gereğidir.

Kur'an'da Ayşe'nin 18 yaşında evlendiğinin kanıtı olduğunu ben de düşünmüyorum ki zaten böyle bir şey olmadığının cevabı verilmiş. Senin de dediğin gibi henüz adet görmemekten kasıt çocuk yaşta değil de kadının başka nedenle adet görmemiş olmasıdır. Bu itiraz gayet de geçerlidir çünkü kur'an 600 kusür sayfalık bir kitaptır ve her şeyi açık açık, en ince ayrıntısına kadar açıklamak mümkün değildir. Öyle olsaydı eğer kitap ciltlere sığmazdı. Zaten o zaman peygamber efendimiz vardı ve o ayetten ne kastedildiğini biliyordu, onun dışında da şimdi alimler var. Hiçbir ayeti direkt okuyarak yorumlamamak, önce onun tefsirini okumak ve ayetin neyi kastettiğini anlamak gerekir. Bu kitap üstünkörü veya rastgele yazılmamıştır. Kur'an'da hücrelerle ilgili ayetten de bahsedildiğini duymuştum. Tabii sen, birçok nonteist gibi, değişen dünyaya göre ayeti kılıfına uyduruyorlar diyeceksin. O zaman zaten hücre diye bir şey keşfedilmemiş. Tabii ki o zamanın ve ondan sonra doğacak olan bütün insanlığın anlayabileceği bir üslupla yazılmıştır bu kitap. Ömer Çelaklıl demiş sanırım, kur'an'da hücreden bahseder diye. Tabii ki o zamanki insanların anlayabileceği şekilde bahsediliyor. Onun dışında bunca alim var ve Ömer Çeakıl da doktor. Bu kadar alim aptal mı da bu dine inanıyor kur'an'ı inceliyor? Ömer Çelakıl mesela doktor. Kur'an'da bir yanlışlık olsa adam inanmaz zaten bu kitap yalan söylüyor der. Bu kitapta çok güzel ve herkesin anlayabileceği bir üslup kullanılmıştır. Mesela yerin yürüdüğüyle ilgili mi ne ayet var. Yer sürekli hareket halindedir mi ne yazıyor yanlış hatırlamıyorsam. Yerde sürekli hareket oluyor biz hissetmesek de. Daha sonra dünyanın döndüğüne dair ayetler de var, araştırırsan görürsün. Daha sonra bu kitapta, denizin tuzlu kısmıyla tatlı kısmının karışmadığı yazar. O zaman bilim yok, teknoloji yok. Millet nereden bilecek denizin iki tarafının karışmadığını? Ama bu önceden kur'an'da bildirilmiş. Ayet ise şu “Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. İkisi arasında bir berzah/engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler.” (Rahman Suresi, 19-20)

 

Kur'an'ı yazan kişiler Hz. Muhammed'in yazıcılarıydı(onun bir adı vardı aklıma gelmiyor). Fakat o sözlerin sahibi Allah'tır. Allah hiçbir zaman pedofiliye kapıyı açık bırakmamıştır. Kur'an'ı anlamadan okuyan ve bilene sormadan dinini yaşıyan kişilerden kur'an ayetleri ve Allah sorumlu tutulamaz. Çocukların cinsel istismarının islam dininin temeliyle uzaktan yakından alakası yoktur. İslam dini sana git ufak çocukları taciz et demiyor fakat ergenliğe giren bir kızla evlenebilirsin ki eskiden 13-14 yaşlarında evlenilebiliyormuş. 13 yaşındaki bir kız kocasının her isteğini yerine getirebilir. Bu dogmatik kitaba uymazsan belki insanlık için bir iyilik yapmış olabilirsin ama kendin için en büyük kötülüğü yapmış olursun. Nedenini yazmama gerek yok sanırım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Doğru, şeriat hakkında bir şey bilmiyorsunuz. Şimdi eğer hadis verirsem kabul etmeyeceğiniz anlaşılıyor. Halkı müslüman ülkelerdeki uygulamalar da elbette saptırılmış olabilir. Değil ama olabilir. O yüzden onları da geçiyorum. Şeriatın ne dediğini doğrudan Kurandan alıp göstereceğim.

 

Kuranın son yazılan bölümlerinden birisi Tevbe bölümüdür. İşte ondan sonra bir Nasr bölümü yazılmıştır, yani Tevbe denilen kısım son hükümleri içerir. Bunu şundan belirtiyorum, Kuranda ilk başlarda yazılan "dinde zorlama yoktur" gibi ayetler islamın güçsüz zamanında yazıldığı için sonradan bunları geçersiz kılan Tevbe gibi bölümler yazılmıştır. Tevbe ise Mekke ele geçirildikten sonra, yani güçlü zamanda yazılmıştır. Yani asıl son hüküm budur.

 

Tevbe adı verilmiş bölümde şeriatın halkın inançlarına nasıl baktığı yazar. Açıp okursan, müşriklerin görüldükleri yerde öldürülmelerini, ya da öldürmek istenmezse sürgün edilmelerini ister. Yani sonuçta islam toprağında müşrik olamayacak. Sürgün veya katliam yoluyla. Bu tabii ağır bir insanlık suçu. İnsanlar inançlarından dolayı asla ve kesinlikle sürülemez ve öldürülemezler. Bu aklın ucundan bile geçirilemez. Çok ağır bir suçtur.

 

İnançlarından dolayı en küçük baskıya bile uğratılamazlar. İstediği tanrıya, beş de on da olsa inanır. İnsan hakları ve inanç özgürlüğü bunu gerektirir. Peki islam toprağında müslümandan başka kimse olamaz mı? Olur. Tevbenin devamını okuduğumuzda kimlerin olabileceğini görürüz. "Ehli kitap" denen hristiyan ve yahudilerin cizye vermeleri şartıyla yaşamalarına izin verilir. Bu cizyeyi de "elleriyle küçülerek" verecekleri söylenir. Bu ifade, insanları inançlarından dolayı küçümseyen, insanlık dışı ve kullanılması çok talihsiz olan bir ifadedir.  

 

Görüldüğü gibi şeriat insan haklarına temelden aykırıdır. Uygulanmasının aklın ucundan bile geçirilmesi insan haklarını, erdemlerini dinamitlemeye çalışmak anlamına gelir. Kurandaki allahın hükümlerini uygulamayanlar kafir olur ifadesine gelince. Elbette bu insanlık dışı hükümleri uygulamak söz konusu değil ve bununla Kurana göre kafir olunmasının hiç bir önemi yok. Kuran zaten cahil insanlar tarafından yazılmış, tarihte kalması gereken bir kitaptır. Günümüzde bir geçerliliği olduğundan bahis açmak bile mümkün değildir. 

Yahu ben senin vereceğin hadisi ne diye kabul etmeyeyim arkadaşım? Halkın saptırılmasından neyi kastettiğini anlamadım, şunu biraz açarsan daha iyi olacak.

 

Hadislerde sonradan değiştirilen hükümler vardır. Mesela daha yeni hadisler, önceki hadisleri geçersiz kılan hükümler içerir ama kur'an'da böyle bir durum söz konusu değildir. Senin dediğin ayete gelirsek, o ayet, o zamanın şartlarına göre yazılmıştır. Yani aslında "onları bulduğunuz yerde öldürün" hükmü o dönemde Hz. Muhammed'e zulmedenleri kapsamaktadır. Bunu da o ayetin tefsirini okuyarak anlayabilirsin. İslamda zaten hiçbir insanın inancına karışamazsın. Allah, inanmayanlar için "onlarla tartışmayın ve onlara küfretmeyin, yoksa onlar da sizin dininize küfrederler" diye buyurmuştur. Hatta Allah, Hz. Muhammed'e bile "biz seni onlara bekçi olarak göndermedik" demiştir. Yani Hz. Muhammed'e bile dinini zorla kabul ettirme, sen sadece tebliğini yap demiştir.

 

Dediğinde haklısın. Bu zaten islam dininde olmayan bir şey fakat bu dini yanlış anlayan birçok müslüman, inançlarından dolayı birçok insanı hor görmekte ve onlara küfretmektedir. Bu, islamın değil, onu yanlış anlayan müslümanların hatasıdır. Bunu yazan Allah'tır ve ona inanmayanların ebediyyen cehennemde yanacakları, hatta ona inansalar bile imanın şartlarının hepsine kalben iman etmeyenler de buna dahildir. Allah, müslümanlara diğer insanlara inançlarından dolayı kötü davranmamamız ama onlarla da dost olmamamız gerektiğini söylemiştir. Onun dışında ona inanmayanları da küçümseyen ifadeler kur'an'da yer almaktadır. Allah seni yaratmış, sana el vermiş bir şeyi tutup, kavrayabilesin diye, sana ayak vermiş yürüyeiblesin diye, sana kulak vermiş duyabilesin diye, sana göz vermiş görebilesin diye, sana burun vermiş koklayabilesin diye ve son olarak sana akıl vermiş doğruyu yanlıştan ayırabilesin ve onu bulabilesin diye. Allah seni bir sürüngen olarak da yaratabilirdi ama bunu yapmamış, kendinden sonra en üstün olduğunu söylediği insan olarak yaratmış. Sen bütün bunlara karşın hâlâ Allah'ı inkar ediyorsan Allah elbette seni yakacaktır. Allah'ın yerinde bir insan olsaydı, hatta ben olsaydım insanları çok daha ağır bir imtihana sokardım. Onun dışında bazı insanlar doğuştan özürlü olarak doğmaktadır, onlar da eğer imanlı ölürlerse öldüklerinde mükafatlandırılacaklardır.

 

Gerçek şeriat insan haklarına falan aykırı değildir. Şeriat senin inancına karışamaz. Gerçek şeriatı bir araştır istersen ama doğru kaynaklardan araştır. Şeriatta hiçbir şekilde insanlık dışı bir hüküm bulunmamaktadır ve Allah'ın hükümlerinden kasıt liderlerdir. Kafir olunmasının bir nonteiste göre hiçbir öneminin olmaması doğaldır ama öldükten sonra bunun ne kadar önemli olduğunu bütün insanlık görecek. Senin cahil dediğin insanlar insanlık olarak nirvanada olan insanlardır. Belki bilgi olarak cahillerdi ama insanlık olarak çok üstün kişilerdi. Üzerine kocaman kaya koyulduğu halde dininden vazgeçmeyen insanlardı bunlar. Diyelim ki kur'an cahil insanlar tarafından yazıldı, e peki günümüzdeki bir sürü alim, onu da geçtim ondan yıllar önceki alimler de mi cahildi arkadaş? Kur'an günümüzde de geçerli bir kitaptır ve kur'an'a göre yaşamaya gayret eden müslümanlar da vardır. Bir futbolcu formasında içki firmasının reklamının olmaması için her ay kendi maaşından tazminat ödüyordu. Onun dışında zaten kur'an yoruma açık bir kitaptır ve günümüz alimleri tarafından o günün şartlarına göre yeniden yorumlanmaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Denizin tatlı ve tuzlu kısmının karışmadığının önceden kur'an'da belirtilmiş olması kur'an'ın Allah'ın kelamı olduğunu ispatlar. Bundan başka bir kanıta ihtiyaç yoktur ki kur'an da kanıta ihtiyaç duymaz zaten. Aklını kullanabilen herkes Allah'ın varlığına inanır ve birçok bilimadamı da bu dine inanmaktadır. Onlar aptal mı da bu dine inanıyorlar? Onlar da bilimadamı. Onlarla, nonteist bilimadamlarının arasındaki tek fark, müslüman olan bilimadamlarının, "anlayabilmesi". "Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul az" atasözü de tam da bu olayı özetlemektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

 

DİKKAT !

Neyden konuşucaz ! Elbette Kuran dan ! Anlatabildik mi acaba !?

.

.

.

ve bakınız Kuranı mübinde Zekere ve Ünsa geçen ayetlere..

işte bu kadar !

 

 

İyi de muhterem; İşinize gelince kelimelerin lafzi anlamlarını etimolojik kökenlerini referans alırken; işinize gelmediğinde "teşbihtir/mecazdır" üfürmesiyle başka tarafa bakıp...  whistling.gif

Bakın, Mâide: 64 de ne denmiş ?

 

"Yahudiler bir de 'Allah'ın eli sıkıdır' dediler. Elleri bağlansın onu söyleyenlerin, lânet olsun onlara! Allah'ın iki eli de açıktır..."

 

Zât-ı âli'nizin yöntemiyle hareket eder isek; Allah'ın "iki eli" olduğunu mu düşünelim ?

Ayrıca diğer mesajınızda örneklediğiniz âyet Fussilet: 27 değil, 47 dir.

Copy/paste ederken az dikkatli ol, elini yüzüne bulaştırma.

Ünsâ kelimesi Arapçada sâdece 'kız çocuğu' anlamına gelmez; 'Dişi, kadın' anlamları da bulunur.

Bknz : http://www.osmanlicaturkce.com/?k=%FCnsa&t=%40
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

vereceğin hadisi ne diye kabul etmeyeyim 

 

Hadisin kabul edilip edilmemesi islamın eleştirisi bakımından bir şeyi değiştirmez. Eleştiri istenirse hadis, istenirse ayet üzerinden yapılır, farketmez. Fakat müslümanlardaki genel eğilim, hadis üzerinden eleştiri yapıldığında hadisi kabul etmemek şeklindedir. Bir hadisi inkar etmek müslümanların çoğunluğu açısından bir sorun oluşturmuyor. Müslümanların gözünde ayetin ise böyle olmadığı açık. Ayet inkarını ise çok büyük bir sorun olarak görmeleri doğal zaten.

 

Ayetlerin birbirinin hükmünü ortadan kaldırıp kaldırmadığı benim sorunum değil. Bu dini bir tartışmadır. Bu tartışmaya girmek için önce müslüman olmak gerekiyor. O yüzden ben bu tartışmaya girmem. Ama Kuran'da çelişkili ayetler vardır. Artık bunlar birbirinin hükmünü kaldırıyor mu, kaldırmıyor mu o sizin sorununuz. Tevbe adı verilmiş Kuran bölümüne göre, islam toprağında ancak ehli kitap olarak tanımlanan kişilerin cizye vermek şartıyla hakları vardır. Onun haricinde hak yoktur. Müşrikler zaten öldürülecek. Üstelik müşrikler pisliktir diyerek öldürülmelerini ister.

 

Tevbe adlı bölüm Vatikan'daki gibi gizli mahzenlerde filan saklanmıyor. Herkes ulaşıp okuyabilir. Bunun o zamana göre filan diye bir kaçışı olamaz. Suçlular demiyor, müşrikler diyor. Müşrik inancına sahip olmayı başlı başına suç kabul ediyor ve cezasını ölüm olarak belirliyor. Ya da sürgün edilmelerini istiyor. Bu ağır bir insan hakları ihlalidir ve kabul edilmesi insan haklarına en temelinden aykırıdır. Kimse inancı yüzünden öldürülemez ve sürgün edilemez. Bu soykırımdır. İnsanlık suçudur.

 

Gördüğünüz gibi islamı eleştirmek için hadislere hiç gerek yok. Kuran eleştirilmek için yeterli.  

 

Bir inancı benimseyenlerin sayısı, o inancın doğruluğu hakkında bir veri oluşturmaz. Tersine en büyük yanılgılar, en uzun süren ve en çok insanın benimsediği inançlardır. Gerçeklere ulaşmak zahmetlidir ve önyargılardan arınmayı gerektirir. O yüzden tersine yaygın olan inançlardan şüphe etmek daha doğru olur.

 

Dünyada biri tatlı, biri tuzlu karışmayan iki deniz yoktur. Var diyen, bu denizlerin adlarını verir. Bu, milattan önce Akdeniz'de ticaret yapan Fenikelilerin Nil deltasından tatlı su alabilmeleri ile ilgili bilginin dejenere olup Kurana geçmiş hali. Deltada nehrin debisinin yüksekliğinden dolayı tuzlu su tabii ki ötelenir. Bunun denizlerin karışmamasıyla bir alakası yok. Bütün denizler birbirine karışır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ayşe 14 yaşında evlenmiş bile olsa, 14 yaşında bile olsa bi kızın dedesi yaşındaki bi adamla evlendirilmesinin ne kadar ahlaki olup olmadığını tartışmıyom bile. Kendi kızınızı dedesi yaşındaki biriyle

.

.

.

Yaşı 9 olsa da öyle, 5 olsa da öyle, 13 olsa da öyle. İfk sırasında Ayşe 13 yaşında.

 ŞU YAZIYI OKURSAN İHTİYACIN OLAN CEVABI ALIRSIN

 

 

Hz. Resul Efendimiz   isteseydi   daha gençliğinde iken ; genç , zengin bir çok kızla evlenebilirdi. Bu imkanı vardı fakat evlenmemişlerdir: Peygamber efendimiz kendi döneminde ‘Muhammedü’l-emin ‘ (güvenilir Muhammed ) olarak adlandırılmış ,sadece zenginlerin üye olabildiği ‘Hılfu’l-fudul’ derneğine  zengin olmadığı halde kabul edilmiş ,çevresince kendine güvenilen ,genç,ahlaklı ve yakışıklı bir insandı.Kabeyi su bastığı zaman ‘ Haceru’l –esved ‘ taşını , kabile reisleri arasında tek reis olmayan peygamberimiz yerine koymuştur.Peygamber efendimiz peygamberliğini ilan ettiği zaman Mekkeli müşrikler peygamberimize şu teklifte bulunurlar : ‘Ey Muhammed eğer sen para istiyorsan sana para verelim, başımıza başkan olmak istiyorsan seni başkan yapalım, eğer istiyorsan seni kabilemizin güzel kızlarıyla evlendirelim. Yeter ki sen bu davadan yani İslam'ı anlatmaktan vazgeç. ‘   Peygamberimiz onlara şu cevabı verir: ‘Bir elime ayı , bir elime güneşi koysanız ben bu davadan vazgeçmem.’

      Görüldüğü gibi Peygamberimizin dünya malına düşkün olması veya  benzeri bir iddia gerçek olsa idi , daha genç iken tüm bu imkânları elinin  tersi ile bir kenara itmemesi gerekirdi! Ama O Yüce insan  , insanları battığı ahlaksızlık ve kötülük batağından kurtarmak için mücadele ve iftiralara muhatap olma pahasına iyiliği tebliğ ve yayama yolunu tercih etmişlerdir...

       Peygamberimiz 25 yaşına kadar evlenmemiş , ibadetle meşgul olmuştur.

      Peygamber efendimiz 25 yaşında iken 40 yaşında ve dul olan Hz. Hatice ile evlenir. Hz. Resul Hatice annemizle zenginliği için evlenmemiştir. Çünkü Hz. Resul , Hz. Hatice’nin tüm malını Allah yolunda dağıtmıştır (Hz. Resul daha sonra kendisine gönderilen hediye ve altınları da fakirlere dağıtacaktır.) Hz. Hatice ile peygamberimiz 25 sene evli kalırlar. Hz. Hatice , peygamberimize :’Ey Muhammed ben yaşlandım , artık başka hanımla evlen ‘ deyince peygamberimiz şu cevabı verir: ‘ Böyle söyleme Hatice , üzülürüm.’Hz. Resul o zamanlarda çok doğal olan cariye alma yoluna bile tenezzül etmez ....! Hz. Hatice 65 yayında vefat eder. Hz. Resul  2-3 sene daha kimse ile evlenmez , 53 yaşına gelir.

   Not : O  dönemde ‘sahabi’ ( Peygamber Efendimizin arkadaşları) savaşlarda şehit oluyor, eşleri dul, çocukları yetim kalıyordu. Peygamberimiz  sahabiye bu dul hanımlar ile evlenmelerini, onları evsiz, çocuklarını bakımsız bırakmamalarını tavsiye ediyor, kendisi de bu dul hanımlar ile 53 yaşından sonra evleniyorlar.

  Hz. Sevde: 53 yaşında, dul. Hz Resul'e evlilik teklif eder, "Hz. peygamber'in nikahlısı olarak kalmak bana kafi " diyerek kendi sırasını Hz.Aişe'ye devreder.

  Hz. Aişe: Peygamberimizin dul olmayan tek eşidir. Peygamberimiz genç yaşta olan (17-18 yaşlarında  : Hz. Aişe’nin ablası Esma hicrette 27 yaşındaydı. Hz. Aişe ablasından 10 yaş küçük olduğuna göre onun da hicrette tam 17 yaşında olması gerekir. Ayrıca Hz. Aişe peygamberimizden önce Cübeyr’le nişanlanmış, daha sonra dini nedenlerle ayrılmışlardı. Demek ki evlenecek çağda bir kızdı, nişanlanmış, nişan bozulmuş sonra peygamberimizle evlenmiştir-) Hz. Aişe ile evlenir.Hz Ebu Bekir'in kızıdır. Müslüman hanımların sormaya utandığı sorulara cevap vermesi için peygamberimiz Hz. Aişe ile evlenmiş ve onu öğretmen olarak yetiştirmiştir. Hz. Aişe peygamberimizden 2000 hadis rivayet etmiş, Müslüman kadın ve erkeklere öğretmenlik yapmış, hatta Müslüman orduların komutanlığını dahi   üstlenmiştir.

  Hz. Hafsa: Dul, Hz. Ömer'in kızı.Hz. Ömer kızını önce Ebu Bekr sonra Osman ile evlendirmek ister, mazeret sunarlar, Hz Resul İslam davasında yoldaşı, Ömer'in dul  kızı ile - tıpkı Hz Ebu Bekr'in kızı gibi - evlenir, gönlünü ferahlatır.

  Huzeyfe kızı Zeynep: 60 yaşında dul, Hz Resul'e :" Benimle evlenir misin " der, Hz Resul kabul eder.Kısa süre sonra vefat eder.

  Ümmü Seleme: 65 yaşında 4 çocuklu dul,kendi deyimi ile : " Ben yaşlı, kıskanç , yetimlerin annesi bir kadınım ." der.Hz Resul O'na evlilik teklif eder, Ümmü Seleme annemiz kabul eder.

  Cahş kızı Zeynep: Dul - Detay aşağıda - *

  Cüveyriye:  Esir . Esir ve cariyelerle evlenmek âdet değil iken peygamberimiz onlar ile evlenerek onların da aile kurma haklarının olduğunu , onlarında insan olduğunu  çevresindekilere ispat eder . Cüveyriye,  Mustalik oğulları kabilesinin reisinin kızı idi.Savaşta esir düşer, özgürlük bedelini bizzat Hz Resul öder, onu azat eder.Bunu duyan babası  ve iki oğlu Müslüman olur.Kızı ile anlaşır, özgür olan Cüveyriye Hz Resul ile evlenir.İslam ordusu bu hal üzerine:" Annemizin akrabalarını esir etmeyiz."  diyerek geri kalan esirleri serbest bırakır.

   Safiye: İsrail Oğulları soyundan, kabile reislerinin birinin kızı  idi.Dul idi ve tutsaktı.Hz. Resul O'na :" ister malını al, git özgürsün " der, " İster kal, Müslüman ol, benimle evlen."  diye teklifte bulunur.Safiye annemiz özgür iken teklifi  kabul eder ( Mir'âtü'ş-Şuun )

  Ümmü Habibe: 55 yaşında dul, Mekke reisi ünlü İslam düşmanı Ebu Süfyan'ın kızı. Mekke'den uzakta, Habeşistan'da dul kalır.Çok zorluk çeker.Hz: Resul elçi göndererek O'na  evlenme teklif eder.Evet der Ümmü Habibe annnemiz .Necaşi kralı nikahı vekiller vasıtası ile kıyar...

  Meymune: 2 çocuklu dul,Hz Resul'un amcası Abbas'ın baldızıdır.HZ Abbas vasıtası ile Hz Resul'e evlilik teklifinde bulunur, Hz resul kabul eder.

  Mısırlı Mariye: Cariye. Hz Resul kendisi ile evlenir.

    Hz.  Resul  50 küsür yaşına kadar tek eşle evli kalıyor ,her türlü dünyevi teklifleri reddediyor  ve 50 yaşından sonra genç ve zengin bir çok kız  yerine koruma ve tebliğ amacını güden , karşılıklı rızaya dayanan evliliklerini objektif  olarak inceleyen herkes evliliklerin hiç birinde dünyevi bir amaç olmadığını görebilirler yeter ki tarafsız olarak olayları inceleyebilelim.  

    Bazılarının aklına şu soru takılabilir, evlenmeden o kadınlara yardım yapılamaz mı idi ?

     NE KADAR IYI BILINIRSE BILINSIN BIR ERKEK DUL BIR KADININ EVINE ARADA  BiR  BILE OLSA VE KADINLAR 50-55-65 YASLARINDA BILE OLSA UGRARSA DEDIKODU KAÇINILMAZ OLUR! ÖZELLIKLE BÜTÜN PROJEKTÖRLER ÜZERINE ÇEVRILI VE DEVAMLI HATASI ARANAN  BİR  UYARICI  VE   “REJİM   DÜŞMANI “ ( ! ) OLURSAN... HZ. MUHAMMAD’E   DÜŞMANLARI (HAŞA )    “ DELİ, CİNLENMİŞ , YALANCI... “ DEDİLER  AMA  HİÇ  BİR  DÜŞMANI  ONA " ŞEHVET  DÜŞKÜNÜ , ÇIKARCI, RÜŞVETÇİ , ..." DİYEMEMİŞTİR.  ÖZELLİKLE  BU  KONULARDA  DÜŞMANDAN  DAHA  İYİ  ŞAHİT  Mİ   OLUR..  AYRICA  EFENDİMİZİN  OLAYA   CİNSEL  AÇIDAN  YAKLAŞMADIĞININ  BİR  DİĞER  DELİLİ     BAZI  ANNELERIMIZIN "YASLARINDAN DOLAYI" O TÜR IHTIYAÇ DÖNEMINI  ÇOKTAN  GEÇTİKLERİDİR,MESELA  SAFİYE ANNEMİZ : SENİNLE EVLİ OLMAK BANA YETER" DİYEBİLMİŞTİR.  HELE  YAS 50 -65 ARASI   İSE  VE ÜLKE INSANLARIN ERKEN OLGUNLASIP YASLANDIGI SICAK BIR ÜLKEDE  YAŞANILIYORSA ... YAZI  BÜTÜNÜ    İLE  OKUNUNCA  ZATEN HZ. MUHAMMED'IN DÜNYA ZEVKINE DÜSKÜN OLMADIGININ ÖRNEKLERI ILE DOLU  OLDUĞU   GÖRÜLECEKTİR.

    MONTESQUİEU , KANUNLARIN RUHU ADLI ESERİNDE ŞUNU SÖYLEMEKTEDİR: " İKLİMİ SICAK OLAN ÜLKE KADINLARININ İHTİYARLIKLARI, 20 YAŞINDAN SONRA BAŞLAR..."

     NE  MUTLU   O’NA  VE  O’NUN  İZİNDEN  GİDEBİLENLERE !

    

   * Bazı ön yargılı çevreler Hz. Zeynep annemiz ile Hz. Resul’ün evliliklerine dillerine dolarlar. Güya Hz. Zeynep’ten hoşlanan Hz. Resul onun eşinden boşanmasını bekleyip onunla evlenir. Halbuki Hz. Zeynep Hz. Resul’ün akrabasıdır ve daha onu genç , bakire bir kız iken tanımaktadır. İstese onunla kız iken evlenebilirdi. Halbuki evlenmedi ve kendi eli ile Zeynep’i evlatlığı olan kölesi ile evlendirir. Ailenin devamı için huzursuzluk baş gösterip, boşanma talepleri gelince Hz. Resul hep bunlara engel olur. Fakat aile kendiliğinden dağılıp boşanma vuku bulunca her konuda, her türlü tapuyu yıkmakla görevlendirilen Hz. Resul, evlâtlıkta evlât gibidir. Evlenince hanımı kızın gibi olur türünden ön yargıları yıkmak için Allah’ın ayeti ile emretmesi üzerine Hz. Zeynep ile evlenir. Tapu dolayısıyla dedikodular çıkacağını bile bile, çünkü Hz. Resul insâni olmayan tüm tapu-taassuplara savaş açmıştı: Kadın savaşmıyor, miras alamaz, kız çocuğu uğursuzdur, namusumuza leke getirebilir, diri diri gömülmelidir. Soy erkek çocuktan devam eder, kız çocuk soyun kesilmesine neden olur...gibi bir çok günah – zararlı ön yargıları, yaşayarak, hayatıyla peygamber efendimiz yıkmış, yok etmiştir.Kısaca: Hz. Resul Zeyd'in evine girdi, Zeynep'i gördü beğendi...iddiası yanlıştır, çünkü Hz Resul bir eve gireceği zaman önce selam verirdi -  cevap gelmezse toplam 3 kere, yine cevap veren olmazsa eve girmez geri dönerdi, sahabi Hz Resul'un daha çok selamına muhatap olmak için 3 selamını da bekler sonuncuda selamı alıp eve buyur ederlerdi... - Kızı Fatıma'nın evine bile böyle girerdi.Uygunsuz ortamda olan aile evine Hz Resul'un destursuz fütursuzca girişi imkansızdır.Ayrıca bakire iken , kendi akrabası olduğu için her anında kendisini gördüğü ve hicap ayeti de inmediği için evlilik öncesi yıllarca yanında gördüğü Zeynep'i beğenmeyip, -  genç- bakire iken kendisini cezbetmeyen, kendi eli ile  bizzat evlendirdiği akraba kızına  -Haşa-  evlendirince  mi ilgi duydu Hz Resul...Bu  i-ftira-ddianın mantıklı bir yanı var mıdır ? Zeyd , daha evlatlıkların eşleri ile ilgili hüküm ayeti inmeden,  Hz Resul'e gelip, "Boşayayım, siz evlenin" nasıl desin.O zamanki adetlere aykırı bir teklif olurdu bu...! Ayrıca Hz Resul Zeynep annemiz ile evlendiğinde Zeynep annemiz 35 yaşında idi.Sıcak ülke ile ilgili erken olgunlaşmayı da hesaba katınca bu  yaşa dek Hz  Resul neden beklesin...Kısaca iftira baştan sona mantık hataları ve yalanlarla dolu...!

   

      Hz.  Muhammed’e  atılan  bir  diğer  iftira ‘da   Hz. Safiye   ile  evlenmeleri  olayıdır : Güya  Hz. Resul  esir  olan  Safiye annemize   “ benimle  evlenirsen  seni  serbest   bırakırım , “ diye  bir  teklifte  bulunmuştur. Halbuki  olay  şöyle  gelişmiştir:

    Yahudilerle Müslümanlar savaşır, savaşı Müslümanlar kazanır. Savaşta  esir  olan    Yahudilerden  olan  Hz. Safiye ‘ye   Hz.  Resul  “ sana  bir  teklifim  var , istersen  serbestsin  mallarını   al  ve  git , istersen  sana  evlenme  teklif  ediyorum ,Müslüman ol , yanımda  kal “ teklifini   özgür  ve  hür  iradesiyle  değerlendiren   Hz.  Safiye  annemiz , kendi   isteği  ile  teklifi  kabul  eder  ve  Hz. Muhammed’in   yanında  kalır. Bunun  üzerine Müslümanlar “ biz  annemizin  akrabalarını  esir  etmeyiz  , “ diyerek   esir edilen tüm  Yahudileri  serbest  bırakırlar... Yahudilerde  bu   gelişmeler  üzerine  İslam'a  girerler...- Dinsiz T.Dursun iki maddeden oluşan teklifi tek maddede birleştirerek aktarır:" Benimle evlenirsen serbestsin!" Düşünebiliyor musunuz, bu tek cümleye indirme ile Safiye annemizin  seçme hakkı da ortadan kaldırılmış olunuyor. Amacı da bu zaten. Bilerek iftira böyle atılıyor işte.!

 

          

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Sadece su kadarını söyleyeyim hz. Muhammed'in her hareketi her söylediği size göre sünnet bugun sizin 9 yasinda ki kızınızı 50 yasinda ki biri ya da 14 yasinda ki kızınızı 56 yasinda ki bir adam istese verir misiniz vermezsiniz. Bakin islamda kadin 0.25=erkek 1 islamda erkek 4kadınla evlenbilir sorarım size bir kadin olarak gönlünüz kocanizin sizinle birlikte 4 kadinla evlenmesine razi olur mu olmaz olmasinda zaten. Ben deistim neden biliyor musunuz cunku hiçbir dinde kadina saygi yok. Ama kadin erkek kadar degerlidir. Ama yine de hiçbir zaman benden farkli düşünüyor diye hiçbir insanin kutsal gordugune inanclarina saygisizlik yapmadim. Tanri (Allah) birdir ve buyuktur onun varligini kanitlamak icin elciye ihtiyacı yoktur etrafınıza baksaniz onun varlığıyla ilgili milyonlarca delil bulursunuz zaten. Saygilar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

bir çok kadınla evlilik var o zamanlar , 4  kadına kadar evlennmek için ruhsat verilmiş yani üst sınır tespit edilmiş, ama sizin için en hayırlısı tek eşlilik deniyor Kur'anı kerimde. Birşeyleri birden ortadan kaldıramzsın zaman alır.. Oku ve öyle inan elçiye gerek yokmuş falan bunlar boş laf arkasında bilgi yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Anlaşılan o iftirayı Ayşe kendi kendine atmış smile.gif

.

.

.

Ayşe gibi gencecik bi kızın yerinde düşündüğümde, dedem yaşında birini yıllardır çekmek zorunda kalsaydım, onun getirdiği kuralların onun keyfinden çıktığını bilseydim, o öldükten sonra kimsenin benimle evlenemeyeceği biçiminde kurallar getirdiğinin farkında olsaydım, değil İfk'de her fırsatta aldatırdım tabi. Bana bu kadar haksızlığı yapıyosa, kendi de bi haksızlık hakediyodur demek ki.

 

 

Kimse bir sey diyemez bir peygamber karisi olmus. Simdikiler peygamberi ruyasinda görmek istiyor. O zamanda belki evlenmek isterdiniz. Hem cogu kisi kendileri uyduruyor o zamanda yasamadik ve ne oldugunu bilmoyoruz. Saygi lutfen eger muslumansaniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

La ali agaoglunun yasi kac sevgilisinin yasi kac niye buna birsey demiyorsunuzda gelmis peygambre laf atiyorsunuz .. Sicak ulkelerde ki kizlar daha cbuk ergen ve olgunlasr.. Mesele dine geldiginde bi mazaret uyduruyorsunuz. O donemin ebu cehili ve munafiklarin basi abdullah bn sebe gibi islamim azili karsitlarini bunu gormezden mi geliyordu. Alan razi satan razi size ne oluyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Dünyada biri tatlı, biri tuzlu karışmayan iki deniz yoktur. Var diyen, bu denizlerin adlarını verir. Bu, milattan önce Akdeniz'de ticaret yapan Fenikelilerin Nil deltasından tatlı su alabilmeleri ile ilgili bilginin dejenere olup Kurana geçmiş hali. Deltada nehrin debisinin yüksekliğinden dolayı tuzlu su tabii ki ötelenir. Bunun denizlerin karışmamasıyla bir alakası yok. Bütün denizler birbirine karışır.

yukari.gif  Bunun gibi çoğu sözde mucize, gerçekte bilimsel hurafecilikler kuran da mevcuttur. Bilmeyenler mucize diye bakabilir ama kimse antik yunan dönemine hak ettiğini vermiyor, Maalesef thales, aristo, plato, socrates,  bu adamlar elma armut toplamıyordu, birçok bilimsel hipotezleri, teorileri vardı ve monotheistik dinler zamanında da bunlar biliniyordu, Astroitlerin metal bakımından zengin olduğunu eski mısırlıların bilip 'gökten gelen hediye' diye adlandırdıkları gibi ( kuranda hadid suresini okuyan mucize avcıları bu gerçeği gözardı ederek mucize diyor)  Neyse konu ayşe'nin evlilik yaşı ayrı bir başlıkta kuran mucizeleri de tartışılması gerekiyor aslında herşey birbirine karışmasın burada.

 

Bazıları tamamen 9 yaşında evlendirildiğine karşı, bazıları kabul ediyor çünkü erken regl olmuş olabilir, o zamanlar zaten insanlar erken evlenirdi vs vs gibi nedenler veriyor. Olayın dedesi yaşında adamla evlendirildi bu nasıl ahlakla falan filanla bir alakası yok  tamamen pedofili ile alakalı. pedofili'nin tanımı '' ergenlik öncesi çocukları veya ergenliğe yeni girmişleri cinsel açıdan çekici bulması ve cinsel eğiliminin çocuklara yönelik olmasına neden olan psikoseksüel rahatsızlık.'' olarak verilmiş. Regl dönemi 8-12 yaş arası olduğu için ve kızlarda egenlik 9-13 yaş arası olduğu için ayşe o yaşta ergenlik öncesi ve ergenliğe yeni girmiş kategorisinde oluyor.

 

Benim anlamadığım duruma göre  hadisler geçersiz oluyor, başka bir duruma gelince hadisler, hadis yazarları (buhrari mesela) ana kaynak olarak gösteriliyor, referans olarak kullanılıyor.  Ayşe'yi bulan safvan'ın erkeklik gücü olmadığını kendisin de  söylediğini yazan sahih-i muslim e inananlar, ayşe'nin ben resulullah la evlendiğimde 9 yaşındaydım dediği birçok hadis i kabul etmiyorlar. Örnek teşkil eden ve allah tarafın'dan yapacağı bir hata'da uyarılan bir adam'ın bu evliliği yapabilmesi düşündürücü. Telak suresi gibi  'henüz regl olmayanlar' gibi, bana göre anlamı açık, fakat gördüğüm kadarıyla adet problemi olan kadınlar anlamına da çekilebilen ucu açık bu sure de çocuk istismarını musait kılıyor. Kuran destekli olduğu için çocuk evlilikler herzaman olacaktır.

 

Sevgiler & Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Buckminster bir de senin yaş hesabını bir yapalım;

On beş yaşında bunalımlı bir ergen olduğunu varsaysak, hepi topu 70-80 yıllık bir giderin var, en fazla torunun çocuğu hatırlar ismini, gerisi de yalan.

Ama bak yıl olmuş iki bin küsur. O beğenmediğin kültür atlasının içinde doğmuş, evlenmiş, genç yaşında da dul kalmış bir kadını anıyoruz hala..

Oyun arkadaşları vardı ya hani, birinin ismini bilen var mı? Ya da anlı şanlı Roma'da yeri atlar,develer ve kölelerden bile geri olan çünkü ekonomik bir değer ifade etmeyen kadınlardan bir emsal getirebilir misin bugün Hz.Ayşe'nin yarısı kadar polemik mevzuu olan?

Dur bir örnek geldi aklıma, Bizans imparatorunun kızı vardı, neydi adı, Moğol imp.una gelin gönderiliyordu gencecik yaşında. Konstantinopol nere Orta Asya bozkırları nere! Taşra'nın feriştahına, dilini adabını göreneğini bilmediği yerlere gelin gittiği yetmiyor, Yaşlı kocası ölüyordu, oğluna nikahlıyorlardı, o da ölünce memleketine geri dönüp, inzivaya çekiliyordu kadıncağız, o zaman imparatoriçe diyorlardı adına, şimdilerde azize diyorlar.

Eee ne oldu şimdi? Baht dediğin gayet de göreceli bir kavrammış değil mi!

Özetle kadın kişisinin makus talihini, Hz. Aişe üzerinden konuşmak, kadın cinsine bir haksızlıktır zira kadın türünün en iyi yaşam sürmüş, izzet ve ikbal görmüş örneklerindendir ve O'nun kendisine acıdığını hiç sanmıyorum Buckminster, bence sen de O'na değil Doğu'nun cahil ve görgüsüz, Batı'nın kibir ve vurdumduymaz sömürgeci kapanında sıkışıp kalmış biçare milenyum kadınına acı! Zehir gibi aklını yorma bu işlere zira biraz da hissedecek kalp gerek bu meselelerde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

arkadaşlar hadislerde çok sıkıntılar var bazı örnekler

 

 

 

Hadislerden inciler...

 
  • Aslında recm ile ilgili bir ayet varmış, keçi ayetin yazılı olduğu kağıdı yiyince ayet kaybolmuş.
  • Ömer de bu ayeti Kuran'a sokacakmış ama halktan korktuğundan sokamamış.
  • Muhammed Peygamber ayakta işemiş.
  • Maymunlar zina yapan bir maymunu recmetmiş.
  • Dünya balığın üstündeymiş, balık başını sallayınca deprem olurmuş.
  • Muhammed Peygamber tüm kara köpeklerin öldürülmesini emretmiş.
Bunlar sadece bir kısmı, devamı hadis bölümündeki "Bazı uyduruk hadisler" adlı makalede.

 

 

Bazı uyduruk hadisler

 
Hadisler çoğu zaman kur`an-ı kerime eş tutularak kullanılmakta ve bunun sonucunda yalan yanlış şeyler ortaya çıkmaktadır. Şu bilinen bir gerçektir ki hadislerin büyük çoğunluğu uydurma ya da çarpıtmadır. Bu uydurma hadislerin genel sebebi, Kuran-ı Kerim`i değiştiremeyince, kendi dünya görüşlerini ve despotluklarını(genelde kadınlara) geçerli kılmak içindir. Veya aslen islam düşmanlarınca araya sıkıştırılması sağlanmış olması büyük bir olasılıktır. İlk çıktığı dönemden bugüne kadar islamı yok etme çalışmaları hep sürmüştür.

Hatta çok sahih kabul edilen buhari, muslim gibi hadis rivayetçilerin eserleri içinde bile bu uydurma hadisler vardır. belki kendileri yaptı bunu ya da belki kendilerinden sonrakiler bu hadis kitaplarına sonradan ekleme yaparak onlar yazmış gibi gösterdiler. Bu hadisler bu kitaplara bile nasıl girmiş olursa olsun insanlar dogmatik bakışlarından artık kurtulmak zorundadır.
Hadisler içerisinde yer alan saçma sapan uydurulmuş ya da çarptırılmış öyle hadisler var ki, çoğu müslüman bu hadislere göre hüküm vermektedir Kur`an-ın yerine. Din alimleri Hz. Muhammed`in, sözlerinin kitap haline getirilmesini yasakladığını(ayetler ile karıştırılacağını düşündüğü için) söylerler ama bir yandan da hadis olayını savunurlar.
Biz Hadislere fazla güvenmeyin, onları ölçü almayın deyincede “peygambere itaat edin” ayetlerini getirirler. iyi de o zaman siz neden itaat etmediniz? Daha bu kişiler itaatsizlik yapmış oluyorlar. Ne? Gerek mi duyuldu bu sözlere? Neden? kuran yetmiyor mu? Akılsız mısınız anlamıyor musunuz yazanları? Öyle iseniz bir sözüm olamaz. Allah akıl fikir versin, ne diyelim?
Elbet hadisler için de yazan saçma sapan uydurma hadisler islam karşıtları tarafından da ballandıra ballandıra kullanılmaktadır, gerçekten söyledi peygamberiniz bu sözleri bakın şuna dercesine. Komiktir ki diğer yandan da mucizevi arz eden hadisleri kabul etmezler, gerçek değil, efsane derler. Bu biraz iki yüzlülük değilde nedir?
Gelelim şu meşhur hadislere. Bazı hadislerin kendi içerisinde çeliştiğini görünce sizler de şaşacaksınız. O zaman şu soruyu sorun kendinize. Nasıl güvenecegiz bu buhari, timriz hadis kitaplarına? cevap basit. Güvenmeyeceksiniz. Kur`an-ı Kerim`e güvenin. Onunla zıtlaşan tüm hadisleri unutun. Bu kadar basit işte. (elbet bunun içinde önce kuranı okumak anlamak lazım.)
“Namaz kılan bir adamın önünden eşek, kara köpek ve kadın geçerse namazı bozulur” (Buhari 8/102; Hanbel 4/86).
“Zina yapan evlilerin taşlanarak öldürülmesini emreden ayet, Ayşe`nin döşeğinin altındaki sahifede yazılı bulunuyordu. Peygamber ölünce Ayşe onun defin işlemleriyle meşgul iken, evin açık kapısından içeri giren bir keçi o sahifeyi yedi ve böylece taşlama cezası Kuran`dan çıktı; ama hükmü devam ediyor” (İbni Mace 36/1944; Hanbel 3/61; 5/131, 132, 183; 6/269).
“Keçinin yemesi sonucu Kuran`dan çıkan taşlama ayetini Ömer Kuran`a tekrar sokmak istedi; ancak halkın dedikodusundan korktuğu için cesaret edemedi” (Buhari 53/5; 54/9; 83/3; 93/21; Muslim, Hudud 8/1431; Ebu Davut 41/1; Itkan 2/34).
“Bir grup maymun zina yapan bir maymunu yakalamış ve taşlama cezasını uyguluyorlardı. Onları bu haklı işte desteklemek için ben de taş atarak yardım ettim” (Buhari 63/27). (şaka gibi zina yapan maymun. evlenmemiş terbiyesizler)
Bu iki hadise dikkat. Zıtlaşma var.
“Peygamber hiç bir vakit ayak üstünde işemedi” (Hanbel 4/196; 6/136, 192, 213).
“Peygamberin ayak üstünde işediğini gördüm” (Buhari 4/60, 62; Hanbel 4/246; 5/382, 394).
“Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medine`ye gelerek müslüman oldular. Medine`nin havası onlara dokununca Peygamber onlara deve sidiği içmelerini öğütledi. Adamlar develeri dağıttılar va çobanı da öldürdüler. Peygamber onları yakalattı. Ellerini ve ayaklarını kesti. Gözlerini oydu. Çölde susuz ölüme terketti. Biz onlara su vermek isteyince Peygamber bizi engelledi” (Buhari 56/152, Tıb 5/1; Hanbel 3/107, 163)
“Musa ölüm meleğinden çok korkuyordu. Bir gün ölüm meleği canını almaya gelince meleğin yüzüne tokat atıp bir gözünü çıkardı” “Allah`ın elçileri arasında ayırım yapmayınız. Ben, Yunus peygamberden bile üstün değilim” (Buhari 65/4, 5; Hanbel 1/205, 242, 440; 2/405, 468).
“Ben Adem oğullarının efendisiyim” (Hanbel 1/5; 5/540, 388).
“Hesap günü tüm peygamberler korku içinde canlarının derdinde iken, sadece ben ümmetimi düşüneceğim” (Buhari 97/36).
“Uğursuzluk üç şeydedir, at, ev ve kadın” (Buhari 76/53).
“Peygamber, savaşta kadınların va çocukların öldürülmesinin bir sakıncası olmadığını söyledi” (Buhari, Cihad/146; Ebu Davud 113).
“Dünya balığın üzerindedir. Balık başını sallayınca dünyada depremler olur” (İbni Kesir, 2/29; 50/1).
“Liderler mutlaka Kureyş kabilesinden seçilmelidir” (Buhari 3/129, 183; 4/121; 86/31).
“Tüm kara köpekleri öldürünüz. Çünkü onlar şeytandır” (Hanbel 4/85; 5/54).
“Karga fasıktır” (Buhari 59/16; Hanbel 2/52).
“Allah zamandır” (Muvatta 56/3).
“Allah, ahirette peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp baldırını gösterir” (Buhari 97/24, 10/129 ve 68. surenin tefsiri).
“Peygamber 30 erkeğin cinsel gücüne sahipti” (Buhari).
“Peygamber nerede güzel bir kadın görse hemen eve koşar Zeynep`le yatardı” (Buhari, Hibe/.
“Peygamberin izniyle ihramdan çıkıp Mina`da bulunan kadınlarımıza yöneldik.
Zekerlerimizden meni damlıyordu ” (Buhari, Hac/81; Müslim Hacc/141).
“Peygamber öldüğünde, zırhı birkaç kilo arpa karşılığında bir Yahudi`nin yanında rehin duruyordu” (Buhari 34/14, 33, 88; Hanbel 1/300; 6/42, 160, 230).
“Peygamber, Medine`de bir yahudi tarafından büyülendi. Günlerce ne yaptığını bilmez durumda ortalıkta dolaştı. ” (Buhari 59/11; 76/47; Hanbel 6/57; 4/367).
“Sol elinizle yemeyiniz, içmeyiniz; çünkü şeytan sol eliyle yer içer” (Hanbel 2/8, 33).
Gördüğünüz gibi buraya kadar yazan sözde hadisler Kur`an-ı Kerim`e ters düşen, akla mantığa uymayan saçma sapan sözlerdir. Elbet bunlar sadece küçük bir kısmı.
Hadisi alternatif kaynak olarak görenler (hüküm çıkarmak için.. vs) bir de şu aşağıda ki hadislere baksınlar lütfen.
“Ömer, peygamberden, halkın doğru yoldan sapmamaları için kendisine birşeyler söyleyip yazmasını istediğinde; Peygamber: `Allah`ın Kitabı bize yeter` dedi” (Buhari İtisam 26, İlim39, Cenaiz 32, Merza 17; Müslim Cenaiz 23, Vasaya 22).
“Kuran`dan başka hidayet kaynağı arayan sapıtmıştır” (Tirmizi 2906).
Kuran bize yeter kardeşlerimiz. Hadisler kaynak olarak kullanılamaz. Kuran bunu yeterince açıklamıştır.
Allah size Kitap`ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah`ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.
Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O`nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. En iyi işiten, en iyi bilendir O.
(Enam Suresi 114-115)
Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur`an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir. (Yusuf Suresi 111)
İşte bunlar, Allah`ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah`tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar? ! (Casiye Suresi 6)
İşte onlardır Rablerinden bir kılavuzlanma üzere olanlar; işte onlardır gerçek kurtuluşu bulanlar.
İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak için hadis/laf eğlencesi satın alır ve onu alay konusu edinir. İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır. (Lokman Suresi 5- 6)
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Kurfanı mübinde Fussilet 27 ayeti : ve mâ tahmilu min UNSA ve lâ tedau illâ bi ilmih(ilmihî),

O'nun ilmi olmadan Hiçbir Ünsa : hiçbir KIZ ÇOCUĞU hamile kalmaz ve doğum yapamaz..

 

Buckminster;

Dikkat ! Allahca da, Allaha göre.. Bir Ünsa: yani Bir Kız çocuğu 14 15 16 yaşında evlense bile Hatta doğursa bile KADIN sayılmaz ... İşte bu... Anlatabildim mi ?

 

 

Buckminster;

Bakınız, avrupalı mı yoksa doğulu biri mi bilmiyorum ama bakın ne demiş ..

 

"O, 25 yasinda iken kendisinden 15 yas büyük olan bir kadinla evlendi ve onunla 25 yil ömür

sürdü. Kadinlara ragbet etmedi. Birden bire huyunu karakterini ve davranisini degistirip

nasil kadin düskünü olabilir ki? Buna ben kendi hesabıma inanamam" demiş...   

 

simdi eyer idanda doruysan guzel oku 

  1. hz muhammed'in aişe ile nikahlanması ve evlenmesini aktaran hadistir.

    rivâyete göre şöyle demiştir: ben altı yaşında bir kız iken nebî salla'llahu aleyhi ve sellem beni akd ve nikâh eylemişti. 

    (üç sene sonra) biz medîne'ye hicret ettik. hâris ibn-i hazrec oğullarının menziline indik. müteâkıben ben, sıtmaya tutuldum. bu cihetle saçım döküldü. (hastalıktan kurtulduktan sonra) saçım gürleşti, uzayıp omuzlarıma döküldü. bir kere ben, arkadaşlarımla berâber salıncakta oynarken annem ümmü rumân bana doğru geldi ve beni çağırdı. ben de annemin yanına geldim. 

    beni ne edeceğini bilmiyordum. 

    annem elimi tuttu. tâ evin kapısı önün (e geldiğimizde ora) da beni durdurdu. 

    ben de yorgunluktan kaba kaba soluyordum. nihâyet soluğum biraz yatıştı. sonra annem biraz su aldı. onunla yüzümü, başımı sıvazladı. sonra beni eve koydu. 

    evde ensâr'dan birtakım kadınlar hazır bulunyordu. bunlar bana: "hayır ve bereket üzere geldin, hayırlı kısmet getirdin!" di(ye alkışla) dılar. 

    annem beni bu kadınlara teslîm etti. bunlar da benim kılığımı, kıyâfetimi düzlediler ve resûlullah'a teslîm ettiler. beni hiçbir şey sıkmadı. 

    ancak resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'i habersiz görünce sıkıldım. (resûlullah bir sedir üzerine oturmuştu. yanında ensâr erkeklerinden, kadınlarından oturanlar vardı. beni resûlullah yanına oturttu). ensâr kadınları beni resûlullaha takdîm ettiklerinde, ben dokuz yaşında bir kızdı

  2. sahih hadis kitabı olarak nitelenen kitabın gerçek bir hadisidir.
     
  3. hadis değildir. hadis sadece peygamberin sözleri ve eylemleridir ki burada aktarılan bir rivayettir. nedense rivayete göre şöyle demiştir kısmı bir güzel atlanmış. nedense bunu görenler hz ayşe'nin peygamber efendimizle evlenmeden önce nişanlı olduğunu da ve asıl önemlisi arapların regl olmadan önce kızların yaşını saymadığını atlamış.
     
  4. hz. aişe validemizden yapılan bir rivayet ortaya koymaktadır: "hz. muhammed henüz mekke de iken ve bende oynayan bir çocuk iken "onların vadeleri kıyamettir. kıyamet ne dehşetli ve ne acıdır!" mealindeki (kamer s. 46) ayet inmişti... (buhari 1.cilt telifil kur’an bahsi)" 

    bu sure mekke devrinin birinci döneminde(4. yıl) inmiştir. hz.aişe validemiz bu sure ve ayetleri net olarak hatırladığına göre yukarıdaki iddianın doğru olması mümkün değildir. olayları ayrıntılarıyla hatırlayabilmek ve sokakta oynayan bir çocuk olması için en az beş veya altı yaşında(veya daha büyük) olması gerekir. kamer suresi mekke devrinin dördüncü yılında indiğine göre dördüncü yılda beş-altı yaşında olunca hz. peygamberle evlendiği zaman en az ondört – onbeş yaşında olması gerekir. bunu doğrulayan bir başka delil ise kız kardeşi esma’nın durumudur. kardeşi esma abdullah bin zübeyir’in annesidir. esma yüz yaşına kadar yaşamış ve hicretin 73. yılında vefat etmiştir. hz. aişe validemizden on yaş daha büyüktür. hz. ebu bekir (r.a) kızı esma ve oğlu abdullah abdul uzza’nın kızı kayleden, hz. aişe ile abdurrahman ise ümm-i rümandan doğmuşlardır. hz. esma yüz yaşında ve hicri 73. yılda öldüğüne göre hicret esnasında 27 yaşında olması gerekir. bundan on yaş küçük olan kardeşi hz. aişe validemizin de 17 yaşında olması gerekir ki bu da aşağı yukarı buhari de hz. aişe’nin kendi hadisindeki ifadeye uygun düşmektedir. bu dönemde inen kur’an sure ve ayetlerini teferruatıyla hatırlayan bir çocuğun en az bu yaşlarda olması gerekir. buna göre ise peygamberlikten dört yıl önce doğmuş olduğu kesinlik kazanmaktadır. böyle olmasını gerektiren bir başka sebep ise hz. muhammed (a.s) ın eşinin vefatıyla çocuklarının bakıma ihtiyacının olmasıdır. kızı fatıma henüz çocuk yaşta ve bu işin üstesinden gelecek durumda değildir. bu nedenle evini idare edip çocuklarına sahip çıkacak bir eşe ihtiyacı vardır. dokuz yaşında bir çocuğun bunları yapması mümkün değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Saçma sapan bir muhabbet uzamış gitmiş. Bir tarafta kendini maymundan geldiğine inan ilimden dünyadan evrenden bir haber insanlar çıkmış iki alem güneşi hakkında atıp tutuyor. ömrü hayatında Kuran ın içerdiği mücizeleri okumamış okusada duysada umrunda olmamış sadece kendinin yazdığı kitap olarak görenlere gelsin

Furkan suresi 53. Ayet: Atlas okyanusu ile Akdeniz’in, Hint okyanusu ile Kızıldeniz’in birleşmediğini 1970-80’li yıllarda bilim teknik ile insanlık yeni bulmuşken Kur’an bunu bizlere 1400 sene önce bildirir. tabi bunu kafasından atmış tutmuştur size göre

 

Yağmurun oluşumu

 

Nur suresi 43. Ayet. Çölde hayatı boyunca bir iki kez yağmuru gören biri bunu nasıl bilebilir, Allah bildirmezse. 

Bunlar gibi nice örnekler mevcut.

 

Peygamber efendimizin HZ AİŞE anamızla evlenmesinin  sebebine gelince 

 

1 HZ AİŞE anamız evlilik çağına gelmiş daha önceden nişanlı olmasından anlaşılıyor

2 o dönemde bayanların yaşı adet gördüğü dönemden başlanarak sayılmaya başlanıyor 

3 Hakim kızı Havle bu evliliği teklif etmiş ve HZ Aişe anamızın daha önceki nişanı atılmıştır

4 Günümüzde bir çok zengin insan veyahut güç sahibi insan kendi istekleriyle böyle evlilikler yapmakta 

5 Malum ailelerin izni ile 17 yaşındaki bir bayan evlenebilir mevcut medeni yasalarımıza göre sonuç olarak Aişe anamız 17 li yaşlarında evlenmiş ve bundan 3 sene sonra gerçekleşmiş

6 Aişe anamız ile İKİ Alem Güneşi Peygamber efendimizin yaş farkı mevcuttur ama tarihi olayları dönemi ve şartlarıyla değerlendirmek gerekir

7 IFK olayında olayda bulunan iki taraf da inkar etmiştir. 

 

Oruç tutmanın, namaz kılmanın, Kuran okumanın verdiği hazzı hiç tatmamış olanlar bilemez. ALLAH ım ISLAH etsin ne dediğini bilmeyen insanları

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Ben de efendimiz(sav)in kendinden bu denli küçük bir kızla evlenmesinin hoş olmayacağını düşünüyordum. ama yillar arasındaki anlayış farklilasmasini düşününce bunun günümüz anlayışından kaynaklanan bir yanılgı olduğuna karar verdim. Kuşaklar arasındaki anlayış farkına incelerseniz gerçekten hayret edersiniz. Bundan henüz on beş yıl önce 20 yaşındaki kızın evlenmek istememesi hoş karsilanmiyordu şimdiyse o yaştaki bir kız evlenmek istediğinde insanlar yanlış düşüncelere kapiliveriyor hemen. Çünkü artık üniversitelerini bitirmeli gerekiyor kızların vs. Yine bir 30 40 yıl önce insanlar köylülerle kızını evlendirmekte hiçbir sakınca görmüyorlardi hatta tercih buydu. Şimdiyse insanlar köye kız vermektense aç da olsa şehirdekine kızını vermeyi tercih ediyor çünkü tv diye bir şey var artık ve şehirlerin olanaklarının daha olduğu düşünülüyor vs. Yaş konusuna gelince bundan 20 yıl önce bile insanlar genelde kendilerinden 5yil küçük bir bayanla evleniyorlardi. 10 yaş fark bile anormal karsilanmiyordu. Şimdi insanlar arasında neredeyse yaş farki yok. Bu olaylar günümüzden 1400 yıl önce yaşanmış olaylar bence o zamandan bu zamana çok şey değişmiştir. Hazreti Aişe anamızın yaşına gelince o kadar da küçük olacağını sanmıyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

.

.

Ayşe, dedesi yaşında bir adamla cinsel ilişkiye girdiğinde 9 yaşındadır.

.

.

.

Kısır döngüye girmişsin , ha bire dönüp duruyorsun  kızını deden yaşında kine verir misin diye . O zaman ki devirde kızların yaşı adetten sonra sayılmaya başlardı  kısır döngüden artık çık

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neyin tartışmasını yapıyorsunuz.Meallerle İslamı mı sorguluyorsunuz.Talak 4.ayetten kendince bir dayanak bulmuşsun lakin oradaki ''henüz adet görmeyen''söz öbeği çarpıtılmış ve aslı وَالّٰٓئ۪ لَمْ يَحِضْنَۜ (vellailem yehidna)söz öbeği (vellailemma yehidna)manası verilerek çarpıtılmıştır.وَالّٰٓئ۪ لَمْ يَحِضْنَۜ demek ''adet görmeyen'' demektir.Bu da herhangi bir sebepten ''adet dönemi uzayan'' kadın demektir.bir uydurulmuş din vardır bir de indirilmiş din vardır bu çarpıtmayı yapanlar uydurulmuş dinin bağlılarıdır.İndirilmiş din muassır ulema denilen eski ulemanın arkasından gelerek kendi heva ve heveslerini kelimeleri yerlerinden manalarını kaydırarak fıkıh oluşturanlardır.Bunların Fıkhı Kur'ana ve Rasulune nice iftiralar atarak ve olayları çarpıtarak kendilerine delil edinmişlerdir.o halde ayetin manası şudur:''Hanımlarınız içinden, âdetten kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz onların iddeti, bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların iddeti ise, doğum ile sona erer. Allah'a sığınıp, emirlerine yapışanlara, günahlardan arınıp, azaptan korunanlara Allah, gerçekleştirmek istedikleri işlerinde kolaylık verir.''65/4 siz Kur'ana şüphe iras edemezsiniz,ve onda bana bir çelişki gösteremezsiniz.Bütünden yola çıkında konuşun yoksa cımbızlamakla siz kendinizi kandırrsınız sadece.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...
  • 2 hafta sonra...

İman etmek görmeden inanmaktır ancak bazı insanların kalbi o kadar taşlaşmışki bunlara ne delil sunarsan sun asla kabul etmezler, onların gözlerine perde inmiştir önlerine set çekilmiştir, onları uyarsanda bir uyarmasanda birdir, zaten şu dünya bir testtir herkes o testi geçebilseydi sınavın bi anlamı olmazdı dimi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.