Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

EVRENİN GERÇEK FOTOĞRAFLARI


AED

Önerilen İletiler

NaturalSpiralsS.jpg

 

Logaritmik Sarmallar

Görüntü Katkısı : M101 - ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Kanada-Fransa-Hawai Teleskobu, ABD Ulusal Optik Gökbilim Gözlemevi (NOAO); Rammasun Tayfunu - Orta Çözünürlüklü Görüntüleme Radyo Tayfölçeri (MODIS), NASA

Karşılaştırma: Lawrence Anderson-Huang (Ritter Gök Fiziği Gözlemevi, Toledo Üniversitesi)

Açıklama : Rahatsızlık hissettirecek kadar yakın olan Rammasun Kasırgası (sağda) ile 25 milyon ışıkyılı uzaklıkta yer alan M101 gökadası arasında pek fazla ortak özellik yok gibi görünmektedir. Öncelikle, Rammasun yalnızca 1000 kilometre civarında bir genişliğe sahipken, M101'in (diğer adıyla Fırıldak Gökadası) yaklaşık 170.000 ışıkyılı genişliğinde olması, ikisini ölçek olarak çok farklı hale getiriyor. Bunun yanında, oluşum ve gelişimlerini etkileyen farklı fiziksel çevre şartlarından bahsetmeye gerek bile yok. Ancak, her biri logaritmik sarmal (ayrılma oranı geometrik olarak büyüyerek, merkezinden itibaren gittikçe artan uzaklığa sahip sarmal) adıyla bilinen basit ve güzel matematiksel bir eğri biçimindeki kollara sahip olan bu iki sarmal, şaşırtıcı derecede benzer görünüyor. Eşit açılı sarmal, büyüyen sarmal, Bernoulli sarmalı veya mükemmel sarmal (spira mirabilis) olarak da bilinen bu eğrinin zengin özellikleri, 17 yüzyılda filozof Descartes tarafından keşfedildiğinden beri daima matematikçileri büyülemiştir. Şaşırtıcı bir biçimde, bu soyut şekle doğada yukarıdaki çarpıcı görsel karşılaştırmanın akla getirdiğinden çok daha fazla rastlanmaktadır. Örneğin, logaritmik sarmallar kabarcık odalarındaki atomaltı parçacıkların izlerini, ayçiçeği tohumlarının dizilişini ve tabii ki karnabaharı tanımlamak için de kullanılabilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

phoenixchute_hirise_cut800.jpg

 

Phoenix'in İnişi

Katkı Sağlayanlar : Mars Keşfi Yörünge Aracı-Yüksek Çözünürlüklü Görüntüleme Bilimsel Deneyi (MRO-HiRISE), ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı - Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü, Arizona Üniversitesi

Açıklama : Geniş bir alanı kapsayan yukarıdaki manzarada, Mars'ın kuzey kutup düzlüklerinde yer alan 10 kilometre genişliğindeki Heimdall Krateri görülmektedir. Küçük resimde öne çıkarılmış olan parlak leke ise paraşütünü açmış, yüzeye doğru alçalmakta olan Phoenix iniş aracıdır. Bu şaşırtıcı resim, Mars Keşfi Yörünge Aracı üzerinde bulunan HiRISE kamerası tarafından 25 Mayıs'ta çekilmiştir. Her ne kadar iniş aracı doğrudan Heimdall'ın içine düşecekmiş gibi görünse de, araç aslında kraterin 20 kilometre önünde yer alan ve resimde ön planda görülen alana doğru alçalmaktadır. Resim çekildiğinde, yörünge aracı 310 kilometre yükseklikte ve Phoenix'ten 760 kilometre uzaklıkta bulunuyordu. Sonrasında, yörünge aracının kamerası iniş aracını yerde görüntülemeyi de başardı. Araca bağlı paraşüt ile ısı kalkanı, resimde yakın çevreye saçılmış olarak görülebilmektedir. Bu arada, Mars yüzeyini kazmaya hazırlanan Phoenix de, tabii ki iniş alanının yakın çekim görüntülerini göndermeye devam etmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

prom1743_eit.jpg

 

Patlama Sonucu Oluşmuş Bir Güneş Fışkırması

Katkı Sağlayanlar : Güneş ve Güneş Balonu Gözlemevi (SOHO) - Mor Ötesi Sınırında Görüntüleme Teleskobu (EIT) Birliği, Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Güneş canavarı gibi görünen bu şeyin "pençesi" içerisine rahatlıkla on tane Dünya sığabilir. Halbuki sol alt tarafta yer alan bu canavar, patlama sonrası Güneşimizden uzaklaşırken görülen devasa bir fışkırmadır. Yukarıda görülen bu etkileyici görüntü, Güneş çevresinde yörüngede bulunan SOHO uydusu tarafından 2000 yılının başlarında çekilmiştir. Bu büyük fışkırma, yalnızca ebatları nedeniyle değil, biçimi nedeniyle de kayda değerdir. Bükülmüş sekiz biçimindeki bu şekil, fışkıran güneş parçacıkları arasından karmaşık bir manyetik alan geçtiğine işaret etmektedir. Güneş içerisindeki farklı dönüş hızları, yüzey patlamalarının nedenleri listesine katkıda bulunuyor olabilir. Her ne kadar büyük fışkırmalar ve enerji yüklü taçküre kütle atımları nadir gerçekleşseler de, bunlar daha çok on bir yıllık güneş çevrimi içerisinde güneş lekelerinin ve güneş etkinliklerinin zirveye çıktığı dönem olan güneş maksimumuna yakın zamanlarda meydana gelmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

whitepatch_phoenix_big.jpg

 

Mars'a İnen Phoenix'in Altındaki Açık Renkli Bölge

Katkı Sağlayanlar : Phoenix Takımı, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı - Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü, Arizona Üniversitesi

Açıklama : Mars'taki uzay aracı Phoenix (Anka Kuşu)'in altındaki şey buz olabilir mi acaba? Büyük olasılıkla, evet. Bir hafta önce Mars'a inen Phoenix'in, buz araması için toprağı kazması bekleniyordu; ancak iniş sırasında yavaşlamayı sağlayan roketler bir miktar buzu açığa çıkarmış olabilir. Robot kol kamerası tarafından geçen hafta çekilen yukarıdaki görüntü, Phoenix'in bir ayağının hemen önündeki olağandışı açık renkli maddeyi göstermektedir. Önümüzdeki birkaç hafta boyunca Phoenix çevresini görüntülemeye devam edecek, bu açık renkli katı maddenin bileşimini inceleyecek ve çevredeki toprağı kazacak. Eğer bu olağandışı madde gerçekten Mars buzu ise, Phoenix'e Mars'taki suyun geçmişini araştırmak ve buz ve toprak arasındaki sınırın geçmişte yaşama elverişli olup olmadığını daha iyi tanımlayabilmek için uygun bir dayanak oluşturacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

saturn6_cassini.jpg

 

Satürn'ün Halkalarının Diğer Taraftan Görünüşü

Katkı Sağlayanlar : Cassini Görüntüleme Takımı, Uzay Bilim Enstitüsü (SSI), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Diğer tarafından bakıldığında, Satürn'ün halkaları nasıl görünüyor acaba? Dünya'dan baktığımızda, Satürn'ün halkalarını genellikle Güneş'in onları aydınlattığı halka düzleminin aynı tarafından görürüz. Geçen Nisan ayında, Satürn'ün yörüngesinde bulunan robot uzay aracı Cassini tarafından çekilen yukarıdaki görüntüde ise Güneş fotoğraf makinesinin arkasında, fakat halka düzleminin öteki tarafındadır. Halka düzleminin 17 derece üzerinde olan bu bakış açısı, güneş sistemindeki en muhteşem halka sisteminin nefes kesici bir görüntüsünü gözler önüne sermektedir. Halkalar, tuhaf bir biçimde önden görülen manzaranın negatif görüntüsü ile benzerlikler göstermektedir. Farklı açılardan kaydedilen halka parlaklığı, halkanın kalınlığına ve halkayı oluşturan parçacıkların yoğunluğuna işaret etmektedir. Satürn'ün Güneş tarafından aydınlatılan yüzünde ise, neredeyse gerçek renklerinde görülen sayısız bulut oluşumlarını içeren halka gölgeleri görülmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

armpanels_phoenix.jpg

 

Phoenix Mars'ta İpucu Bulmak İçin Kazı Yapıyor

Katkı Sağlayanlar : Phoenix Görev Takımı, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı - Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (JPL-Caltech), Arizona Üniversitesi, Texas Üniversitesi

Açıklama : Mars toprağı pişirmek için iyi bir tarif nasıl olabilir acaba? İşe, öncelikle robotunuzun kepçesini yarıdan biraz az doldurmakla başlayın. Sonra, yığılmaya dikkat ettiğinizden emin olarak, Mars toprağını TEGA (Isı Tabanlı Açığa Çıkan Gaz Çözümleyicisi) fırınlarınızdan birinin içine boşaltın. Daha sonrasında ise, sıcaklığı birkaç gün içerisinde 1000 santigrat derecenin üzerine çıkarın. Toprağın buharlaşmaya başlayacağı anı yakalamak için fırını sürekli gözetim altında tutun. En sonunda, Mars toprağınız yemek için değil ama koklamak için hazır olacaktır. Söz konusu bu yöntem, üç hafta önce Mars'a varan Phoenix iniş aracı tarafından kullanılmaktadır. Fırınlanmış ilk toprak kümesinden alınacak veriler birkaç gün içerisinde hazır olacaktır. Yukarıdaki resimde, Phoenix'in dairesel güneş panelleri solda görülürken, bir kısmı Mars toprağı ile dolu olan kepçesi ise sağda görülmektedir. Robot araç Phoenix, önümüzdeki üç ayı Mars zerreciklerini kazmak, kürekle toplamak, fırınlamak, koklamak, kızartmak, eritmek ve büyütmek ile geçirerek; Dünyalı komşularına, kimi zaman gizemli olan bu kırmızı gezegenin su ve muhtemelen yaşam olanakları hakkında daha fazlasını öğrenmeleri için yardımcı olacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

etacar2_hst.jpg

 

Eta Karina ve Cüce Adam Bulutsusu

Katkı Sağlayanlar : N. Smith, J. A. Morse (Colorado Üniversitesi) ve diğerleri, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Eta Karina yıldızı bu tuhaf bulutsuyu nasıl yarattı acaba? Kimse bundan tam olarak emin değil. Yaklaşık 165 yıl önce, güney yarımküre yıldızı Eta Karina gizemli bir biçimde gece göğündeki en parlak ikinci yıldız haline geldi. 20 yıl geçip, Güneşimizden daha büyük bir kütleyi fırlatıp attıktan sonra, Eta Karina (Eta Car) beklenmedik bir biçimde solgunlaştı. Geçtiğimiz on yıl içerisinde Hubble Uzay Teleskobu'ndan alınan verilerle yaratılmış yukarıdaki birleşik görüntüde yer alan Cüce Adam (Homunculus) Bulutsusu, bu patlama sonucu ortaya çıkmış gibi görünüyor. Yukarıdaki görüntünün merkezinde, Eta Karina yıldızının kendisinden yansıyan mor renkli ışıklar görülebilmektedir. Yıldızın çevresinde ise koyu renkli toz iplikçikleri ile bezenmiş olan ve gittikçe genişleyen meme biçimindeki gaz yuvarları yer almaktadır. Merkezdeki yıldızdan fışkıran fıskiyeler, bu yuvarları ortadan ikiye bölmektedir. Yuvarların çevresinde ise ancak dar bir kırmızı ışık dalga boyunda yayılan ışıltısıyla yakalanabilen kırmızı renkli birikintiler yer almaktadır. Bu birikintiler diğer her şeyden daha hızlı genişlemekte ve ortamda daha önce var olan malzemeyle çarpışma nedeniyle meydana gelen, bıyık biçimindeki akıntılar ile darbe eğrilerini de içermektedir. Eta Car halen beklenmedik patlamalar geçirmekte olup, büyük kütlesi ve değişkenliği onu önümüzdeki birkaç milyon yıl içerisinde patlayabilecek görkemli bir üstnova adayı haline getirmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sol020_024_change_v3c800.jpg

 

Ortadan Yok Olma Sahnesi

Katkı Sağlayanlar : Phoenix Görev Takımı, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı - Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (JPL-Caltech), Arizona Üniversitesi, Texas Üniversitesi

Açıklama : NASA'nın Phoenix İniş Aracı tarafından Mars yüzeyinde açılan bir kazı çukurunun, sol 20 (solda) ve sol 24 tarihlerinde kaydedilen bu iki yakın çekim fotoğrafını bir karşılaştırın. Phoenix seferinin yukarıda belirtilen sol tarihleri (bir sol, bir Mars gününe verilen isimdir), Dünya gezegeninde 15 ve 18 Haziran tarihlerine denk gelmektedir. Sol 20 görüntüsünde, çukurun sol alt tarafındaki gölgeli kısımda görülen açık renkli, zar büyüklüğündeki parçalar, sol 24'te yok olmuşlardır ki; bu da parçaların bu sığ çukurun kazılmasıyla ortaya çıkan buz olduğu yolunda güçlü bir işarettir. Bu ortadan yok olma sahnesi, büyük bir ihtimalle, buharlaşma sürecine benzer bir süreç olan ve çukurdaki buzun güneş ışığı ile ince ve kuru Mars havasına maruz kaldığında, katı halden doğrudan gaz haline geçtiğini, yani süblimleştiğini göstermektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ngc1300_hst.jpg

 

Çubuklu Sarmal Gökada NGC 1300

Katkı Sağlayanlar : Hubble Miras Takımı, Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Büyük, güzel, çubuklu sarmal gökada NGC 1300, Irmak Takımyıldızı'nın kenarında yaklaşık 70 milyon ışıkyılı uzaklıkta yer alır. Hubble Uzay Teleskobu'nun çektiği bu harika evren adasının birleşik görüntüsü, Hubble'ın tüm bir gökada için çektiği en büyük görüntülerden biridir. NGC 1300, 100.000 ışıkyılının üzerinde bir genişliğe sahiptir ve bu Hubble görüntüsü, gökadanın baskın merkez çubuğu ile görkemli sarmal kollarının çarpıcı detaylarını ortaya koymaktadır. Gerçekten, bu klasik çubuklu sarmalın çekirdeğinin kendisi de, dikkatli bir incelemede, yaklaşık 3000 ışıkyılı çapında dikkate değer bir sarmal yapı sergilemektedir. Bizim kendi gökadamız Samanyolu da dahil olmak üzere, diğer sarmal gökadaların tersine, NGC 1300 şu anda bilindiği kadarıyla merkezinde bir kara deliğe sahip değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tethys3_cassini.jpg

 

Ithaca Çatlağı : Satürn'ün Uydusu Tethys'teki Büyük Uçurum

Katkı Sağlayanlar : Cassini Görüntüleme Takımı, Uzay Bilim Enstitüsü (SSI), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Satürn'ün uydusu Tethys üzerinde yer alan Büyük Uçurum'un oluşumuna neden olan şey neydi acaba? Bundan kimse tam olarak emin değil. Yukarıdaki görüntünün sağ tarafında uzanan ve resmi olarak Ithaca Çatlağı adı verilen bu vadi, yaklaşık 2000 kilometre uzunlukta olup yer yer 100 kilometrelik genişliğe varmaktadır. Görüntü, Satürn'ün yörüngesinde yer alan robot uzay aracı Cassini tarafından, geçen ay içerisinde bu buzlu uyduya yakın çekim yaparken kaydedilmiştir. Ithaca Çatlağı'nın oluşumu ile ilgili varsayımlar arasında, uzun zaman önce soğumuş olan Tethys'in dış kabuğunun çatlaması ve bu tuhaf uydunun bir başka yerinde görülebilen Odysseus adındaki Büyük Havza çarpışma kraterinin bir şekilde bu uçurum ile ilişkilendirilmesi sayılabilir. Cassini yaklaşık dört yıldan beri Satürn'ün yörüngesinde bulunmakta olup, en az iki yıl daha Satürn'ü inceleyip, fotoğraflamak üzere programlanmıştır

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

M27FTN_szymanek_c800.jpg

 

M27 : Kuyruklu Yıldız Değil

Katkı ve Telif Hakkı : Nik Szymanek (Faulkes Teleskobu)

Açıklama : 26 Haziran 1730'da doğan gökbilimci Charles Messier, kuyruklu yıldız bulmak için 18. yüzyıl Fransa göklerini araştırırken; hem kuyruklu yıldız avına yardımcı olması hem de karışıklığa yol açmaması için, bu nesneyi kesinlikle kuyruklu yıldız olmayan nesneler listesine 27. sıradan dikkatli bir şekilde kaydetti. Doğrusu, 21. yüzyıl gökbilimcileri bu nesneyi bir gezegenimsi bulutsu olarak sınıflandırırlardı; ancak küçük bir teleskopta yuvarlak ve gezegene benzer görünse bile bu bir gezegen değildir. Messier 27 (M27) şimdilerde, çekirdeğindeki nükleer yakıtı tüketmiş güneş benzeri bir yıldızın yarattığı mükemmel bir gazlı salma bulutsusu olarak bilinmektedir. Bulutsu, yıldızın dış katmanları uzaya fırlatılıp, ölen yıldızın görünmeyen fakat yoğun olan mor ötesi ışığıyla harekete geçen atomlarının ışık vermeye başlamasıyla oluşmuştur. Halter Bulutsusu olarak da bilinen bu güzel ve simetrik yıldızlararası gaz bulutu 2,5 ışıyılı genişlikte olup, Tilkicik Takımyıldızı yönünde yaklaşık 1200 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Bu etkileyici renkli birleşik görüntü, bulutsudaki pek belirgin olmayan püskürtüleri ortaya çıkarıyor. Yukarıdaki görüntü, Hawaii'de yer alan ve uzaktan yönetilen bir teleskopla, oksijen (yeşil ile gösterilmiş) ve hidrojen atomlarının salmasına hassas olan dar bant süzgeçler kullanılarak çekilmiştir. Hidrojen salması kırmızı (hidrojen alfa) ve soluk mavimsi (hidrojen beta) renklerde görülmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

m81_composite_c800.jpg

 

M81 : Bir Kara Deliği Doyurmak

Katkı Sağlayanlar : X-ışını : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) / Chandra X-Işını Gözlem Merkezi (CXC) / Wisconsin Üniversitesi / D. Pooley ve Harvard-Smithsonian Gök Fiziği Gözlemevi (CfA) / A. Zezas;

Optik : NASA / Avrupa Uzay Dairesi (ESA) / CfA / A. Zezas; Mor Ötesi : NASA / Jet İtiş Gücü Laboratuvarı - Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (JPL-Caltech) / CfA / J. Huchr ve diğerleri; Kırmızı Ötesi : NASA / JPL-Caltech / CfA

Açıklama : Yukarıda yer alan çarpıcı renklerdeki birleşik görüntü, sarmal gökada M81'i elektromanyetik tayfın tüm dalga boylarında göstermektedir. Görüntü, Chandra Gözlemevi'nden gelen x-ışını verilerini (mavi), Spitzer Uzay Teleskobu'ndan gelen kırmızı ötesi verileri (pembe) ve GALEX uydusundan gelen mor ötesi bir görüntüyü (mor) görünür ışıkta (yeşil) çekilmiş bir Hubble görüntüsü ile birleştirmektedir. Küçük kutu içerisindeki görüntü ise, ikili yıldız sistemleri içerisinde yer alan yaklaşık 10 güneş kütlesi büyüklüğündeki kara delikler ile merkezde yer alan 70 milyondan daha fazla güneş kütlesi büyüklüğündeki çok büyük kütleli kara delik de dahil olmak üzere, M81 içerisinde yer alan kara deliklerden bazılarını ön plana çıkarmaktadır. Devasa kara deliğin enerji üretimini gösteren bilgisayar modeli ile pek çok dalga boyunu kapsayan veriler karşılaştırıldığında, bu devi beslemenin görece kolay olduğu izlenimi ortaya çıkmaktadır. Yani, merkezde yer alan malzeme döne döne içeriye doğru ilerleyip bir yığılma diski meydana getirdikçe, enerji ve ışınım ortaya çıkmaktadır. Aslına bakarsanız, merkezdeki kara delik diğerlerinden milyonlarca kez daha büyük olsa da, bu süreç tam olarak M81'in yıldız büyüklüğündeki kara deliklerini besleyen yığılma sürecine benziyormuş gibi görünmektedir. M81 yaklaşık olarak 70.000 ışıkyılı genişlikte olup, kuzey yarımküre takımyıldızlarından Büyükayı yönünde ve sadece 12 milyon ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

trifidcenter_lopez.jpg

 

Üç Boğumlu Bulutsu'nun Merkezinde

Katkı ve Telif Hakkı : Daniel Lopez (Teide Gözlemevi)

Açıklama : Yay Takımyıldızı yönünde yer alan bir yıldız oluşum bölgesi olan Üç Boğumlu Bulutsu'da, ışıldayan gaz bulutlarıyla karanlık toz şeritleri birbirine karışır. Tam merkezinde, Üç Boğumlu'ya adını veren koyu renkli üç devasa toz şeridi bir araya gelmektedir. Işık geçirmeyen toz dağları sağ tarafta görülürken, yine tozdan meydana gelen iplikçikler ise bulutsunun her yerini sarmış görünüyor. Üç Boğumlu'nun ışıltısının çoğuna, merkezin yakınında görülen büyük kütleli tek bir yıldız sebep olmaktadır. M20 olarak da bilinen Üç Boğumlu, henüz sadece 300.000 yaşındadır ve bu da onu bilinen en genç salma bulutsularından biri yapmaktadır. Bulutsu yaklaşık 9000 ışıkyılı uzaklıkta yer almakta olup, burada görülen kısmı yaklaşık 10 ışıkyıllık bir alanı kaplamaktadır. Yukarıdaki görüntü, İspanya'nın Kanarya Adaları'nda yer alan 0,80 metre çaplı IAC80 teleskobu kullanılarak çekilmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

pickeringstriangle_noao.jpg

 

Kitt Peak'ten Pickering Üçgeni

Katkı ve Telif Hakkı : T. A. Rector (Alaska Anchorage Üniversitesi), T. Abbott, ABD Ulusal Optik Gökbilim Gözlemevi (NOAO), Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği (AURA), ABD Ulusal Bilim Vakfı (NSF)

Açıklama : Yukarıda görülen bir tutam tel, bir Samanyolu yıldızından görünür olarak geriye kalmış olan tek şeydir. O yıldız, yaklaşık 7500 yıl önce bir üstnova biçiminde patlayarak geriye Kuğu İlmiği olarak da bilinen Peçe Bulutsusu'nu bırakmıştır. Patlama sonrası genişlemekte olan bulut, kayıtlı tarihin şafağında yaşayan o zamanki insanlar için büyük bir ihtimalle hilal evresindeki Ay kadar parlayarak haftalarca görünür kalmıştır. Sonuçta ortaya çıkan üstnova kalıntısı, günümüzde iyice soluklaşmış ve Kuğu Takımyıldızı yönünde sadece küçük bir teleskopla görülebilir hale gelmiştir. Geriye kalan Peçe Bulutsusu ise fiziksel olarak devasa büyüklüktedir ve yaklaşık 1400 ışıkyılı uzaklıkta yer almasına rağmen, gökyüzünde dolunayın beş katından daha büyük bir alanı kaplamaktadır. Dikkatli okuyucular, Peçe Bulutsusu'nun tam bir görüntüsünde, meşhur bir gökbilimcinin adı ve bulutun biçimi nedeniyle Pickering Üçgeni adı verilen resimdeki parçayı tanıyabilecektir. Yukarıdaki görüntü, Arizona / ABD'deki Kitt Peak Ulusal Gözlemevi'nde yer alan 4 metrelik Mayall Teleskobu kullanılarak elde edilmiş bir mozaik görüntüdür.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sn1006c_c800.jpg

 

SN 1006 Üstnova Kalıntısı

Katkı Sağlayanlar : X-ışını : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) / Chandra X-Işını Gözlem Merkezi (CXC) / Rutgers / G. Cassam-Chenai, J.Hughes ve diğerleri; Radyo : ABD Ulusal Radyo Gökbilim Gözlemevi (NRAO) / Birleşik Üniversiteler AŞ (AUI) / ABD Ulusal Bilim Vakfı (NSF) / Green Bank Radyo Teleskobu (GBT) / Çok Büyük Dizi (VLA)

Dyer, Maddalena ve Cornwell; Optik : Middlebury Koleji / F. Winkler, ABD Ulusal Optik Gökbilim Gözlemevi (NOAO) / Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği (AURA) / NSF / Cerro Tololo Inter-Amerikan Gözlemevi (CTIO) Schmidt ve Sayısal Gökyüzü Araştırması (DSS)

Açıklama : Yeni bir yıldız, muhtemelen de kayıtlı insanlık tarihindeki en parlak üstnova, MS 1006 yılında Dünya gezegeninin göklerini aydınlatmıştı. Yıldız patlamasından geriye kalan ve güney yarımküre takımyıldızlarından Kurt içerisindeki genişlemekte olan bu kalıntı bulutu, evrensel bir ışık gösterisini elektromanyetik tayf boyunca halen sürdürmektedir. Bu birleşik görüntü Chandra Gözlemevi'nden gelen x-ışını verilerini mavi renkte, görünür ışık verilerini sarımsı tonlarda ve de radyo görüntü verilerini kırmızı renkte göstermektedir. Günümüzde SN 1006 üstnova kalıntısı olarak bilinen bu enkaz bulutu, 60 ışıkyıllık bir alanı kaplıyormuş gibi görünmekte olup, beyaz cüce bir yıldızdan geriye kalanları temsil ettiği anlaşılmaktadır. İkili bir yıldız sisteminin parçası olan bu beyaz cüce, yoldaş yıldızından yavaş yavaş malzeme kapmış; kütledeki artış ise en sonunda beyaz cüceyi yok eden termonükleer patlamayı tetiklemiştir. Üstnova kalıntısı yaklaşık olarak 7000 ışıkyılı uzaklıkta bulunduğundan; söz konusu patlama aslında ışığının 1006 yılında Dünya'ya ulaşmasından 7000 yıl önce gerçekleşmiştir. Kalıntı içerisindeki şok dalgaları, parçacıkların inanılmaz enerji seviyelerine ulaşmalarına neden olmakta ve bunun da gizemli evren ışınlarının kaynağı olduğu düşünülmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

caloris_messenger_c800.jpg

 

Abartılmış Renklerle Caloris

Görüntü Katkısı : Amerikan Bilimde Gelişme Birligi'nin İzniyle

Açıklama : Merkür'deki büyük Caloris Havzası, güneş sistemindeki en büyük çarpışma havzalarından biridir. Güneş sistemi tarihinin ilk dönemlerinde küçük gezegen büyüklüğündeki büyük bir cismin çarpmasıyla meydana gelen bu havza, yaklaşık 1500 kilometrelik bir alanı kaplamakta olup renkleri abartılmış bu mozaikte sarı tonlarda görülmektedir. Görüntü verileri, MESSENGER uzay aracının üzerinde bulunan Merkür Çifte Görüntüleme Sistemi (MDIS ) tarafından, 14 Ocak tarihindeki yakın geçiş sırasında kaydedilmiştir. Havzanın çevresinde yer alan ve Merkür'ün pürüzsüz düzlüklerinin aslında lav akıntıları olduğuna dair yeni kanıtlar olan turuncu lekelerin yanardağ ağızları olduğu düşünülmektedir. NASA'nın MESSENGER seferi ile Merkür'de keşfettiği diğer konular arasında; Merkür'ün de Dünya gezegeni gibi, büyük çekirdeğinde meydana gelen bir dinamo süreci ile yaratılan küresel bir manyetik alana sahip olması ve Merkür yüzeyinin çekirdeği soğudukça önemli ölçüde büzülmesine yönelik kanıtlar sayılabilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

m8_vanderhaven.jpg

 

Deniz Kulağı Bulutsusu'ndaki Gaz ve Toz

Katkı ve Telif Hakkı : Fred Vanderhaven

Açıklama : Bu güzel uzay bulutu, Yay Takımyıldızı'na teleskopla yapılan ziyaretlerde gözde bir duraktır. Günümüz gökbilimcileri Deniz Kulağı Bulutsusu'nu Samanyolu Gökadamızın merkezi yönünde, yaklaşık 5000 ışıkyılı uzaklıkta yer alan canlı bir yıldız doğumevi olarak görürlerken, on sekizinci yüzyıl uzay turisti Charles Messier bu parlak bulutsuyu M8 olarak kaydetmişti. Çarpıcı detayların izlenebildiği bu olağanüstü görüntüde yıldızların işlemden geçirilerek ortadan kaldırması; Deniz Kulağı'nın ışıldayan hidrojen gazından meydana gelen iplikçik dizilerini, koyu renkli toz bulutlarını ve ortaya yakın bir yerde bulunan parlak, düzensiz kum saati bölgesini daha iyi bir şekilde ortaya çıkarmıştır. Bu renkli birleşik görüntü, Sydney / Avustralya yakınlarında karanlık bir gökyüzü altında çekilmiştir. Görüntü, Deniz Kulağı'nın tahmini uzaklığında yaklaşık 50 ışıkyıllık bir alanı kapsamaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

makemake_nasa.jpg

 

Dış Güneş Sisteminde Yer Alan Makemake

Katkı Sağlayanlar : R. Hurt (Spitzer Bilim Merkezi [sSC]), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı - Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (JPL-Caltech), Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Kısa zaman önce keşfedilen Makemake, güneş sisteminin dış kısımlarında yer aldığı bilinen en büyük nesnelerden biridir. Adı yazıldığı gibi okunan bu Kuiper Kuşağı üyesi, Plüton'dan biraz daha küçük olup, Güneş'in etrafında Plüton'dan biraz daha ötede dönmekte ve Plüton'dan birazcık daha soluk görünmektedir. Öte yandan, Makemake Plüton'la kıyaslandığında tutulum düzlemine göre çok daha eğimli bir yörüngeye sahiptir. 2005 yılında, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (Caltech)'nden Mike Brown'ın öncülüğünü yaptığı bir ekip tarafından keşfedildikten hemen sonra, 2005 FY9 olarak numaralandırılan dış güneş sistemindeki bu küreye; kısa bir süre önce, Paskalya Adası'na ait Rapa Nui mitolojisinde insanlığın yaratıcısı olan Makemake'nin adı verildi. Buna ek olarak, yine kısa bir süre önce Makemake; yeni alt sınıflardan "plütonumsuların" altında cüce gezegen olarak sınıflandırıldı ve bu da onu Plüton ve Eris'ten sonra kaydedilen üçüncü plütonumsu konumuna getirdi. Makemake, büyük bir olasılıkla donmuş metanla kaplı olduğuna işaret eden tayf incelemesi sonucu, görünüşüyle oldukça kırmızı bir gezegen olarak bilinmektedir. Makemake'nin yüzeyi ile ilgili henüz hiçbir görüntü mevcut olmadığından, aslında Sedna'yı tasvir etmek üzere bir sanatçı tarafından hazırlanan yukarıdaki resim, üyeler tarafından cesur bir biçimde yeniden seçilerek şimdi Makemake'yi tasvir etmek üzere sunulmaktadır. Resimde ayrıca, uzakta yer alan Güneşimiz doğrultusunda bulunan varsayımsal bir uydu da tasvir edilmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

m101_spitzer_c800.jpg

 

Spitzer'in Gözüyle M101

Katkı Sağlayanlar : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı - Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (JPL-Caltech), K. Gordon (Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü [sTScI]) ve diğerleri

Açıklama : Büyük ve güzel sarmal gökada M101, Charles Messier'nin meşhur kataloğundaki en son kayıtlardan biridir; ancak en küçüklerden biri olmadığı da kesindir. Neredeyse Samanyolu Gökadamızın iki katı olan yaklaşık 170.000 ışıkyıllık genişliğiyle, bu gökada devasa büyüklüktedir. M101, Lord Rosse'nin "Leviathan of Parsontown" adlı büyük 19. yüzyıl teleskobuyla izlediği ilk sarmal bulutsulardan biriydi. Spizer Uzay Teleskobu tarafından kırmızı ötesi dalga boyunda çekilen bu 21. yüzyıl görüntüsünde , yıldız ışıkları mavi tonlarda görülürken, gökadanın toz bulutları kırmızı olarak görülmektedir. Gökadanın dış kenarlarındaki tozların özelliklerini inceleyen gökbilimciler, M101'in başka her yerinde mevcut olan organik moleküllerin bu kısımlarda bulunmadığını keşfettiler. Spitzer'in aygıtları tarafından izlenen organik moleküller, polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH) olarak adlandırılmaktadır. Bu arada, PAH'lar Samanyolu'nda bulunan tozun sıradan bir bileşeni olup, Dünya gezegeninde de kurum halinde bulunmaktadır. M101'in dış kenarlarında bulunan PAH'lar büyük bir ihtimalle yoğun yıldız oluşum alanlarından gelen enerji yüklü ışınım ile yok edilmiştir. Fırıldak Gökadası olarak da bilinen M101, kuzey yarımküre takımyıldızlarından Büyükayı'nın sınırları içerisinde, yaklaşık 25 milyon ışıkyılı uzaklıkta bulunmaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ic4406_hst.jpg

 

IC 4406 : Dört Köşeli Görünüme Sahip Bir Bulutsu

Katkı Sağlayanlar : C. R. O'Dell (Vanderbilt Üniversitesi) ve diğerleri, Hubble Miras Takımı, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Yuvarlak bir yıldız nasıl olur da köşeli bir bulutsu meydana getirebilir? Bu bilmece, IC 4406'ya benzer gezegenimsi bulutsular incelenirken gündeme geldi. Kanıtlar, IC 4406'nın içi boş bir silindir olduğuna ve köşeli görünümünün de bizim bakış açımızdan silindiri yandan görmenin bir sonucu olduğuna işaret etmektedir. Eğer IC 4406 tepeden görülebilseydi, büyük bir ihtimalle Halka Bulutsusu'na benzeyecekti. Temsili renklendirmeye sahip olan bu birleşik görüntü, Hubble Uzay Teleskobu tarafından 2001 ve 2002 yıllarında çekilen görüntülerin birleştirilmesiyle elde edilmiştir. Sıcak gaz silindirin uçlarından akıp giderken, koyu renkli toz ve gaz moleküllerinden meydana gelen iplikçikler, çevre duvarları dantel gibi sarmaktadır. Bu yıldızlararası heykelin birinci dereceden sorumlusu olan yıldızı, gezegenimsi bulutsunun merkezinde bulabilirsiniz. Birkaç milyon yıl sonra IC 4406'nın içerisinde görülebilir olan kalan tek şey, solmakta olan beyaz cüce bir yıldız olacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NGC6888_hallas_c800.jpg

 

NGC 6888 : Hilal Bulutsusu

Katkı ve Telif Hakkı : Tony Hallas

Açıklama : Hilal Bulutsusu olarak da bilinen NGC 6888, yaklaşık 25 ışıkyılı çapında, merkezindeki parlak ve büyük kütleli yıldızdan gelen rüzgarla şişirilmiş evrensel bir kabarcıktır. Yukarıdaki güzel teleskop görüntüsü, rüzgarın şişirdiği bu bulutsu içerisindeki hidrojen ve oksijen atomlarından gelen ışığı ayırt eden dar bant süzgeç verileri ile renkli bir birleşik görüntüyü bir araya getirmektedir. Görüntüdeki ayrıntılı kıvrım ve iplikçikleri sarmalamış gibi görünen mavi yeşil renk, oksijen atomları tarafından üretilmektedir. NGC 6888'in merkezindeki yıldız bir Wolf-Rayet yıldızı olarak sınıflandırılmıştır (WR 136). Yıldız her 10.000 yılda Güneş kütlesine eşit miktarda olmak üzere, dış kabuğunu güçlü bir yıldız rüzgarıyla fırlatıp atmaktadır. Bulutsunun karmaşık yapısı, büyük bir olasılıkla bu güçlü rüzgarın daha erken bir evrede fırlatılıp atılan bir malzeme ile etkileşime girmesinin sonucudur. Yakıtını muazzam bir hızla tüketen ve ömrünün sonlarına yaklaşan bu yıldız, en sonunda görülmeye değer bir üstnova patlamasıyla parlayıp, sönüp gidecektir. Bulutsu bakımından zengin olan Kuğu Takımyıldızı içerisinde bulunan NGC 6888, yaklaşık 5000 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

catseye_chandra.jpg

 

Kedi Gözü Bulutsusu'ndan X-ışını Dalga Boyunda Görüntüler

Katkı Sağlayanlar : X-ışını : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) / Chandra X-Işını Gözlem Merkezi (CXC)/Smithsonian Gök Fiziği Gözlemevi (SAO); Optik : NASA/Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü (STScI)

Açıklama : Gezegenimsi bulutsu NGC 6543 içerisinde bulunan bu akılda kalıcı biçimler, insanın aklına hemen onun takma adını getiriyor: Kedi Gözü Bulutsusu. 1995'ten itibaren Hubble Uzay Teleskobu'ndan alınmaya başlanan yapay renklendirmeli çarpıcı görüntüler, Dünya'dan yaklaşık 3000 ışıkyılı uzaklıkta, ölmekte olan güneş benzeri bir yıldızın fırlattığı gaz katmanları olduğu bilinen bu ışıltılı bulutsunun detaylarını gözler önüne sermeye başladı. Yukarıdaki birleşik görüntü, Kedi Gözü'nün Hubble Uzay Teleskobu tarafından çekilmiş son görüntüsüyle, yörüngedeki Chandra Gözlemevi'nden gelen en yeni x-ışını verilerini birleştirmekte olup, şaşırtıcı bir biçimde aşırı derecede sıcak gazın varlığına işaret eden yoğun x-ışını salımını ortaya çıkarmaktadır. X-ışını salımı mavi-mor renklerde gösterilmekte olup, bulutsunun merkezi üzerine eklenmiştir. Bulutsunun merkez yıldızı, açık bir biçimde x-ışını salan milyonlarca derecelik gaz içerisine gömülmüş durumdadır. X-ışını yayacak kadar sıcak olan diğer gaz keseleri ise, görünür ışık dalga boyunda güçlü bir biçimde salım yapan daha soğuk gazla çevrilmiş gibi görünmektedir ki; bu da genişlemekte olan sıcak gazın görünür dalga boyundaki Kedi Gözü'nde yer alan iplikçik ve diğer yapıları biçimlendirdiğinin açık bir göstergesidir. Kedi Gözü'nün içine bakan gökbilimciler, bir gün evrimindeki gezegenimsi bulutsu evresine girecek olan Güneşimizin kaderini görmekteler. Yani yaklaşık beş milyar yıl sonrasını.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

TSE2008_beldea_c800.jpg

 

Güneş'in Kenarında

Katkı ve Telif Hakkı : Catalin Beldea (Descopera Dergisi)

Açıklama : Trans-Sibirya demiryolu hattıyla Novosibirsk'e yapılan bir tren yolculuğu, 1 Ağustos tam güneş tutulması sırasında Güneş'in kenarları boyunca çekilen bu çarpıcı görüntüyle sonuçlandı. Bu görüntü, tutulma düzeninde tam tutulmanın ilk ve son aşamalarına karşılık gelen özel anlarda çekilmiş iki resmin birleştirilmesi ile elde edilmiştir. Söz konusu bu özel anlar, tutulma avcıları tarafından ikinci ve üçüncü temaslar olarak bilinmektedir. Ay'ın koyu renkli gölgesinin etrafında yer alan parlak kolye ise ay diskinin kenarında bulunan vadiler boyunca akıp giden güneş ışınlarıdır. Bu birleşik görüntü, ayrıca Güneş'in kenarından uzaklara doğru uzanan ve manyetik alanlar içerisinde asılı kalmış sıcak plazmadan meydana gelmiş ilmik biçimindeki güneş fışkırmalarını da gözler önüne sermektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

TSE2008_luethen800.jpg

 

Güneş'in Tacı

Katkı ve Telif Hakkı : Hartwig Luethen

Açıklama : Bir tam güneş tutulması sırasında, Güneş'in en dış havaküresi veya başka bir deyişle taçküresi ilham kaynağı olan bir manzaradır. Göz açıklığını 1-10.000 aralığında bir parlaklığa maruz bırakan taçkürenin zor fark edilen ve titreşen özellikleri, bunların tek bir görüntüde yakalanabilmesini zorlaştırmaktadır. Ancak, poz süreleri 1/1000 saniye ile 2 saniye arasında değişen 28 sayısal görüntünün bir araya getirilmesinden oluşan bu birleşik görüntü, Güneş'in tacını tüm ihtişamıyla gözler önüne sermeye oldukça yaklaşmıştır. Teleskopla çekilen bu görüntüler, 1 Ağustos'taki tam güneş tutulması sırasında Kochenevo / Rusya yakınlarında çekilmiş olup, tutulmuş durumdaki Güneş'in kenarlarından biraz daha öteye kadar uzanan güneş fışkırmalarını da göstermektedir. Bu arada, yeniayın bize yakın karanlık tarafındaki yüzey özellikleri de, "dolundünya"dan yansıyan güneş ışığı ile dikkate değer ölçüde ayırt edilebilmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

cygnusx1_stsci.jpg

 

Kara Delik Adayı Kuğu X-1

Katkı Sağlayanlar : Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Hubble

Açıklama : Acaba bu bir kara delik mi? Büyük bir ihtimalle evet. Kuğu X-1 ikili yıldız sistemi, bir kara delik için en iyi adaylardan birini içeriyor. Bu sistem gökyüzündeki en parlak x-ışını kaynaklarından biri olması nedeniyle keşfedilebilmiştir; o kadar parlaktır ki, gökyüzünde daha önceleri bilinmeyen x-ışını kaynaklarını görebilme yeteneğine sahip kameralar taşıyan ilk roketler tarafından tespit edilmiştir. Yıldızın ismi, kendisinin Kuğu Takımyıldızı içerisindeki tek parlak x-ışını kaynağı olduğunu göstermektedir. Veriler, orada bulunan küçük bir nesnenin Güneş'in dokuz katı büyüklüğünde bir kütle içerdiğine ve en küçüğü milisaniyeler bazında olmak üzere farklı zaman ölçülerinde sürekli olarak parlaklığını değiştirdiğine işaret etmektedir. Böyle bir davranış bir kara delik için beklenen bir şeydir ve diğer modellerle açıklanması zordur. Bir sanatçı gözüyle Kuğu X-1 sistemi yukarıdaki gibidir. Sol tarafta, HDE 226868 olarak kaydedilmiş olan ve Güneşimizin 30 katı büyüklüğünde bir kütleye sahip parlak mavi üstdev yıldız yer almaktadır. Sağ tarafta ise bir gaz akıntısı ile üstdev bileşenine bağlanmış durumda bulunan ve etkileyici bir yığılma diski ile çevrelenmiş Kuğu X-1 betimlenmiştir. Kuğu X-1 sistemindeki parlak yıldız, küçük bir teleskopla görülebilmektedir. Kara delik adayı Kuğu X-1, tuhaf bir biçimde parlak bir üstnova patlaması gerçekleşmeden oluşmuş gibi görünmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.