Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

EVRENİN GERÇEK FOTOĞRAFLARI


AED

Önerilen İletiler

tarantula_eso.jpg

 

Tarantula Bulutsusu'nun Duyargaları

Katkı ve Telif Hakkı : Geniş Alan Görüntüleyici (WFI), Max Planck Topluluğu / Avrupa Güney Gözlemevi 2,2m Teleskobu, La Silla, Avrupa Güney Gözlemevi (ESO)

Açıklama : Tüm Yerel Grup gökadaları arasında bilinen en büyük ve en zorlu yıldız oluşum bölgesi, bizim komşu gökadamız olan Büyük Macellan Bulutu (BMB) içerisinde yer alır. Eğer Tarantula Bulutsusu, yerel bir yıldız oluşum bölgesi olan Avcı Bulutsusu ile aynı uzaklıkta olsaydı, gökyüzünün yarısını tek başına kaplardı. 30 Kılıçbalığı olarak da adlandırılan bu bölgede, üstnova kalıntıları ve bir karanlık bulutsu yer almasına rağmen, kırmızı ve pembe renklerdeki gaz büyük kütleli bir salma bulutsusuna işaret ediyor. Merkezin solunda yer alan parlak yıldız düğümü R136 olarak anılmakta olup, bilinen en büyük kütleli, en sıcak ve en parlak yıldızları içermektedir. Avrupa Güney Gözlemevi (ESO)'nin Geniş Alan Görüntüleyicisi tarafından çekilen yukarıdaki görüntü, bu devasa yıldız oluşum bölgesinin şimdiye kadar alınmış en detaylı görüntüsüdür. ESO, bu bağlantıya tıklayarak, yukarıdaki detaylı görüntünün etrafında ve içerisinde dolaşmanıza imkân sağlamaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ice_viking.jpg

 

Hidrojen Peroksit Yaşamı Mars Üzerinde Canlı Kalabilir Miydi?

Katkı Sağlayanlar : Viking Projesi, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Mars'ta yaşam var mı? Mars üzerinde yerel yaşama dair kesin olan hiçbir kanıt bulunamamış olsa da, "herhangi bir yaşam biçimi Mars üzerinde canlı kalabilir miydi?" gibi çok daha kuramsal bir soru yeni bir anlama büründü. İki gezegen bilimci, kısa bir süre önce, aşırı sert koşullarda yaşayabilen mikropların hidrojen peroksit (H2O2) ve su (H2O) karışımı içeriyor olmaları durumunda, Mars'ın ince, soğuk ve kuru havaküresinde rahatlıkla canlı kalabileceklerini ileri sürdü. İkili, hidrojen peroksit içeren yaşamın burada, Dünyamızda da var olduğuna ve böyle bir yaşamın Mars'ta çok daha kolay bir biçimde su soğurabileceğine dikkat çekti. İki bilim adamı, ayrıca böyle bir yaşamın eski Viking iniş araçları üzerinde yer alan yaşam tespit deneylerinden gelen sonuçlarla da tutarlı olacağını öne sürdüler. Bu tür iddialar kusursuz olmasa da, Mars üzerinde yaşamın var olmasına yönelik tartışmaların eğlenceli olduğunu ve basının dikkatini üzerlerinde topladığını tekrar kanıtladı. Yukarıda, 1979 yılında Viking 2 iniş aracı tarafından Mars yüzeyinde çekilmiş olan ve yüzeyde ince bir katman mevsimsel su buzu olduğunu gösteren olağanüstü bir resim görülmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

serpensStar_eso_c1024.jpg

 

Yılan Takımyıldızı'nda Yıldız Oluşumu

Katkı ve Telif Hakkı : Avrupa Güney Gözlemevi (ESO), HAWK-1 Aygıt Takımı

Açıklama : Yılan Takımyıldızı'nın kuyruk kısmında (Serpens Caput), bizden yalnızca 1000 ışıkyılı uzaklıkta, yoğun bir molekül bulutu içerisinde yıldızlar oluşuyor. Yılan yıldız oluşum bölgesinin en hareketli kısmını yakın kırmızı ötesi dalga boyunda gösteren bu net, yakın çekim görüntü, tahmin edilen bu uzaklıkta yaklaşık 2 yay dakikalık veya yarım ışıkyılının biraz üzerinde bir alanı kaplamaktadır. Böyle yakın kırmızı ötesi gözlemler, dağların tepesinde yer alan ve özel algılayıcılara sahip teleskoplarla yapılabiliyor olsa da, yakın kırmızı ötesi ışık gözle görülemeyecek kadar uzun bir dalga boyuna sahiptir. Yukarıdaki görüntü, Şili'deki Paranal Gözlemevi'nde daha yeni hizmete sokulmuş olan hassas Yüksek Duyarlılıklı Geniş Açılı K Bandı Görüntüleme (HAWK-1) kamerası tarafından çekilmiştir. HAWK-1'in etkileyici yeteneklerini gözler önüne serebilmek için alınan bu çekici görüntü, oradaki bulutsu gazı ve tozunda ortaya çıkan ve büyük bir olasılıkla birkaç milyon yaşında olan kırmızımsı genç yıldızları ve ön yıldızları göstermektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

rhooph_noao.jpg

 

Ro Yılancı'nın Renkli Bulutları

Katkı Sağlayanlar : Adam Block, Kitt Peak Gece Gözlemi (KPNO ) Ziyaretçi Programı, ABD Ulusal Optik Gökbilim Gözlemevi (NOAO), Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği (AURA), ABD Ulusal Bilim Vakfı (NSF)

Açıklama : Ro Yılancı içerisinde yer alan bulutların görülmeye değer farklı renkleri, orada süregelen farklı süreçlere dikkat çekmektedir. Mavi bölgeler asıl olarak yansıyan ışıkla parlamaktadır. Ro Yılancı ve yakınlardaki diğer yıldızlardan gelen mavi ışık, kırmızı ışığa kıyasla bulutsunun bu bölgesinden daha verimli yansır. Gündüzleri Dünya'nın gökyüzü de aynı sebeple mavi renkte görünmektedir. Kırmızı ve sarı bölgeler ise asıl olarak bulutsunun atom ve molekül gazından salınan ışımayla parlamaktadır. Yakınlardaki mavi yıldızlardan gelen ve parlak yıldız Akrep Yüreği (Antares)'ninkinden daha fazla enerji yüklü olan ışık, gazdaki elektronlara çarparak uzaklaştırmakta, gaz ise daha sonra elektronlar kendisiyle tekrar birleşince parıldamaktadır. Koyu renkli bölgeler ise genç yıldızların havakürelerinde meydana gelen ve arkalarından salınan ışığı etkili bir biçimde engelleyen toz zerrecikleri nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Ro Yılancı yıldız bulutları, yukarıdaki görüntünün sol alt tarafında görülen küresel küme M4'ün oldukça önünde yer almakta ve insan gözünün görebileceğinden çok daha fazla renk içermektedir. Bu bulutlar, radyodan gama ışınına kadar her dalga boyunda ışık salmaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

victoriaroad2_opportunity.jpg

 

Mars'taki Victoria Krateri'ne İnen Patika

Katkı Sağlayanlar : Mars Keşif Aracı Görevi, Cornell Üniversitesi, Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL), Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA); Teşekkür : Eduardo Tesheiner

Açıklama : Victoria Krateri'nin içerisinde ne var? İlerleyen Mars gezginlerini hareketsiz hale getiren bölgesel Mars toz fırtınalarıyla kalkan tozlar bu aralar yatıştı ve önümüzde bekleyen görev belirginleşti. Opportunity, Victoria Krateri'ne geçen ay ulaşmış ve toz fırtınaları aniden patlak verince inme işi askıya alınmıştı. Yukarıdaki görüntü, 750 metrelik çarpma kraterine inen ve muhtemelen üzerinden geçilebilecek bir eğimin yanına tüneyen Opportunity tarafından, geçen hafta içerisinde çekildi. Victoria Krateri, her iki Mars gezgininin keşif yolculukları sırasında rastladıkları en büyük kraterdir. Bu kraterin duvarları, Victoria Krateri'ni yaratan o büyük çarpışma meydana gelmeden önce var olan Mars yüzeyi hakkında ipuçları içeriyor olabilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tethys2_cassini.jpg

 

Satürn'ün Uydusu Tethys'teki Büyük Havza

Katkı Sağlayanlar : Cassini Görüntüleme Takımı, Uzay Bilim Enstitüsü (SSI), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Bazı uydular böyle bir çarpışmada ayakta kalamazlardı. Satürn'ün büyük uydularından biri olan 1000 kilometre çapındaki Tethys bu çarpışmada ayakta kalmayı başardı; ama bugün büyük bir çarpma krateri olan Odysseus'u gösterişle taşıyor. Bazen Büyük Havza olarak da adlandırılan Odysseus, Tethys'in önde giden yarımküresinde yer alıyor ve o büyük yaşını kule gibi yükselen duvarlarının iç taraflarında bulunan daha küçük kraterlerin göreli miktarıyla sergiliyor. Bir diğer büyük krater olan Melanthius ise uydunun gece gündüz çizgisi yakınlarında görülebiliyor. Tethys'in yoğunluğu su buzuna yakındır. Sayısal olarak iyileştirilmiş olan yukarıdaki görüntü, geçen Temmuz ayında, Satürn'ün yörüngesinde bulunan robot uzay aracı Cassini tarafından, araç bu büyük kar topunun yanından hızla geçerken çekilmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

scorpius_guisard.jpg

 

Olağanüstü Bir Akrep Göğü

Katkı ve Telif Hakkı : Stéphane Guisard

Açıklama : Akrep Takımyıldızı çıplak gözle bu kadar güzel görünseydi, insanlar bu takımyıldızı daha iyi hatırlarlardı. Akrep, parlak birkaç yıldızı görünen, iyi bilinen ama parmakla çok ender olarak gösterilen bir burçlar kuşağı takımyıldızıdır. Yine de bunun gibi muhteşem bir görüntü çekebilmek için iyi bir fotoğraf makinesine, renk süzgeçlerine ve bir sayısal görüntü işleme yazılımına ihtiyaç vardır. Yukarıdaki görüntüde, detayları ortaya çıkarabilmek için yalnızca birkaç farklı renkte çekilen uzun süreli pozlar değil, hidrojen gazı tarafından salınan çok özel bir kırmızı dalga boyunda çekilmiş ayrı bir poz da gereklidir. Bunların sonucunda ortaya çıkan görüntü, birçok nefes kesici özellik içermektedir. Resmin solunda, yukarıdan aşağıya doğru dikine görülen kısım, Samanyolu Gökada düzleminin bir parçasıdır. Resimde, kocaman parlak yıldız bulutları ile koyu renkte uzun toz lifleri de görülebilmektedir. Görüntünün merkezinde, çapraz olarak Samanyolu'ndan uzanan şeyler ise "Karanlık Nehir" olarak bilinen toz şeritleridir. Bu nehirler, parlak yıldız Akrep Yüreği (α Sco) de dahil olmak üzere, sağ tarafta yer alan ve Akrep'in başını ve kıskaçlarını oluşturan birçok parlak yıldıza bağlanmaktadır. Çok sayıda kırmızı salma bulutsusu ve mavi yansıma bulutsusu da resmin her tarafında görülebilmektedir. Akrep Takımyıldızı, yılın ortalarında, güney yarımküre göklerinde güneş battıktan sonra belirgin olarak görülebilmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sixrainbows_nordvik.jpg

 

Norveç Üzerinde Altı Gökkuşağı

Katkı ve Telif Hakkı : Terje O. Nordvik

Açıklama : Siz hiç altı tane gökkuşağını bir arada görmüş müydünüz? Böyle bir şeyi görmek yalnızca ender bir olay değil, aynı zamanda çözülmesi gereken bir bulmacadır da. Sıradan bir gökkuşağı, güneş ışığının yağmakta olan yağmur damlalarının iç arka taraflarından yansırken, aynı zamanda hava/su sınırında kırılması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bir gökkuşağı görebilmek için, güneşin aksi yönünde yer alan bir yağmur fırtınasına bakmak gerekir. Buradaki asıl gökkuşağı, resimde görülen en parlak renk demetidir. Bazı durumlarda, su damlalarının içerisinde meydana gelen birden fazla sayıdaki yansıma, ilkinin dışında görülen ve renkleri tersten dizilmiş ikinci bir gökkuşağı yaratır. Tam da bu şekilde meydana gelen ikinci bir gökkuşağı, resmin en solunda görülebilmektedir. Açıklaması daha zor olanı ise, ortada, ikisinin arasında yer alan gökkuşağıdır. Bu gökkuşağı, büyük bir olasılıkla uzaktaki yağmur damlalarına çarpmadan önce sudan yansımış olan güneş ışığının, bu damlalar tarafından gözlemciye doğru yansıtılması sonucu ortaya çıkmaktadır. Resimde yer alan gökkuşaklarının her biri gölün sakin yüzeyinden yansıyor gibi görünüyor ve her ne kadar gökkuşaklarının yeri gözlemcinin bulunduğu yere göre değişiyor olsa da, gerçekte görüntülenmekte olan şey her bir gökkuşağının hafifçe yer değiştirmiş olan kopyalarıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

freeflyer_nasa.jpg

 

Uzayda Serbestçe Uçmak

Katkı Sağlayanlar : Uzay Taşımacılık Sistemi (STS)-41B, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Astronot Bruce McCandless II, uzay mekiği Challenger'ın yükleme bölmesinden yaklaşık 100 metre uzaklıkta, şimdiye kadar hiç kimsenin olmadığı kadar uzakta bulunuyordu. İnsanlı Manevra Aracı (İMA-MMU) ile hareket eden McCandless, yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi uzayda serbestçe uçuyordu. McCandless ve diğer NASA astronotu Robert Stewart, uzay mekiğinin 1984 yılındaki 41-B seferi sırasında zincirsiz uzay yürüyüşünü deneyen ilk insanlardı. İMA azot püskürterek çalışmakta olup, o zamandan beri uyduları konuşlandırmak ve mekiğe geri yüklemek için kullanılmaktadır. İMA, 140 kilogramlık kütlesiyle Dünya'da ağırdır; fakat diğer her şey gibi, yörüngede sürüklenirken o da ağırlıksızdır. İMA, daha sonra sırtta taşınan bir itiş gücü birimi olan Araç Dışı Çalışmalarda Kurtarma İçin Basitleştirilmiş Yardım Aracı (SAFER) ile değiştirilmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

iapetusterrain_cassini.jpg

 

Satürn'ün Iapetus Uydusunun 4000 Kilometre Üzerinde

Katkı Sağlayanlar : Cassini Görüntüleme Takımı, Uzay Bilim Enstitüsü (SSI), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Satürn'ün gizemli uydusu Iapetus'un yüzeyi neye benzer? Bunu keşfetmeye yardımcı olmak için, şu anda Satürn'ün etrafında yörüngede bulunan robot uzay aracı Cassini, geçen hafta çift tonlu ve ceviz biçimindeki olağan dışı uydunun eşleğindeki benzersiz dağ sıralarının sadece 2000 km üzerinde uçmaya gönderilmişti. Cassini'den gelen yukarıdaki görüntü, yaklaşık 4000 kilometreden çekilmiştir ve 100 metreden küçük nesnelerin ayırt edilebilmesine olanak sağlamaktadır. Cassini kraterlerin, eğimli tepelerin ve dünyadaki 8,8 km yüksekliğindeki Everest'e rakip 10 km yüksekliğindeki dağların eski ve tahrip olmuş manzarasını keşfetti. Bu görüntünün merkezinin hemen üzerinde küçük parlak bir leke vardır ki; orada, çarpan bir kaya derindeki su buzunu açığa çıkarmış olabilir. Uzay bilimciler, Iapetus'un sıra dışı biçimi ve rengi ile ilgili ipuçları bulmak için bunun gibi geçiş görüntülerini özel bir önemle çalışacaklar; çünkü bu esrarengiz dünyaya başka yakın geçişler yapılması düşünülmüyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

milkywayband_gleason.jpg

 

Samanyolu Kuşağı

Katkı ve Telif Hakkı : John P. Gleason, Gökyüzü Görüntüleri

Açıklama : Gökadamız Samanyolu'ndaki parlak yıldızların çoğu bir disk içerisinde yer almaktadır. Güneşimiz de bu disk içerisinde yer aldığından, bu yıldızlar bize gökyüzümüzü saran dağınık bir kuşak gibi görünmektedir. Samanyolu diskinin kuzey kuşağını gösteren yukarıdaki panorama 90 derecelik bir alanı kapsamakta olup, birbirinden ayrı pozlardan sayısal olarak oluşturulmuş bir mozaiktir. Ekranı sağa doğru kaydırarak, bu nefes kesici görüntünün geri kalan kısmını görebilirsiniz. Görüntü içerisinde bir çok parlak yıldız, koyu renkli toz şeritleri, kırmızı salma bulutsuları, mavi yansıma bulutsuları ve pek çok yıldız kümesi görülebilmektedir. Gökbilimciler, bu resimde görebildiğimiz bütün bu maddelere ek olarak, göremediğimiz daha büyük miktarda karanlık madde olduğundan şüpheleniyorlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ngc3603_hst_c720.jpg

 

NGC 3603 İçinde Yıldızla Dolup Taşan Küme

Katkı Sağlayanlar : Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Hubble Miras Takımı (Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü [sTScI] / Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği [AURA]) - ESA / Hubble İşbirliği

Teşekkür : J. Maiz Apellaniz (Endülüs Gök Fiziği Enstitüsü) ve diğerleri, Davide de Martin (skyfactory.org)

Açıklama : Güneşten yalnızca 20.000 ışıkyılı uzaklıkta, aynı zamanda Samanyolu Gökadamızın yakınlarda bulunan Karina (Yay-Karina) sarmal kolunun da bir sakini olan, NGC 3603 yer almaktadır. NGC 3603, gökbilimciler tarafından Samanyolu'nun en büyük yıldız oluşum bölgelerinden biri olarak gayet iyi bilinmektedir. Merkezdeki açık yıldız kümesi, büyük bir ihtimalle bir veya iki milyon yıl önce meydana gelmiş tek bir yıldız oluşum patlamasında ortaya çıkan, Güneşimizden daha büyük kütleli binlerce yıldızı içermektedir. Aslına bakarsanız, yanı başımızda yer alan NGC 3603'ün, yıldızla dolup taşan çok daha uzak gökadaların nüfusunu artıran büyük kütleli yıldız kümelerinin uygun bir örneğini içerdiği düşünülmektedir. Kümenin çevresinde ise, enerji yüklü yıldız ışınımı ve rüzgârlarıyla biçimlendirilmiş ışıldayan yıldızlararası gaz ve örtücü tozlardan meydana gelmiş, doğuma hazır bulutlar yer almaktadır. Hubble'ın Gelişmiş Araştırma Kamerası tarafından çekilmiş olan yukarıdaki görüntü, yaklaşık 17 ışıkyıllık bir alanı göstermektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

galaxies2_apm.jpg

 

İki Milyon Gökada

Katkı Sağlayanlar : S. Maddox (Nottingham Üniversitesi) ve diğerleri, APM Gökada Araştırması, Oxford Üniversitesi Gök Fiziği Bölümü

Açıklama : Evrenimiz gökadalarla doludur. Devasa yıldız, gaz ve toz yığınları olan gökadalar ile gizemli karanlık madde, büyük ölçekli evrenimizin temel yapı taşlarıdır. Uzak gökadalar, evren genişlediği için birbirlerinden uzaklaşsalar da; kütleçekimi komşu gökadaları birbirine doğru çekerek, gökada gruplarını, gökada kümelerini ve hatta daha da büyük alanları kaplayan sicimleri meydana getirmektedir. Bu yapılardan bazıları, şimdiye kadar gökadalar bazında yapılmış en kapsamlı haritalardan biri olan ve 1990 yılının başlarında tamamlanan APM gökada araştırması haritasında görülebilmektedir. Yukarıda, Samanyolu Gökadamızın güney kutbuna doğru merkezlenmiş 100 derece genişliğindeki bir alanda, iki milyondan fazla gökada işaretlenmiştir. Parlak alanlar daha fazla sayıda gökadaya işaret ederken, mavimsi renkteki alanlar ortalaması daha büyük gökadaları göstermektedir. Parlak yerel yıldızların baskın olduğu yerler ise, koyu renkli elipsler biçiminde resimden çıkarılmıştır. Harita verilerinin incelenmesi sonucu, büyük ölçeklerde evrenimizin şaşırtıcı derecede karmaşık olduğu konusu da dahil olmak üzere, bir çok keşif yapılmıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

PIA08386_enceladus_rc.jpg

 

Enceladus'un Buz Kaynaçları

Katkı Sağlayanlar : Cassini Görüntüleme Takımı, Uzay Bilim Enstitüsü (SSI), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Satürn'ün iç kısımda yer alan parlak ve ışıltılı uydusu Enceladus'un üzerinde buz kaynaçları püskürmektedir. Uydunun güney kısmının arkadan aydınlatılmış yapay renklendirmeli bu resminde görülen görkemli buz bulutları, Cassini uzay aracı üzerinde bulunan cihazlar tarafından 2005 Kasım ayında, Enceladus yakın geçişi sırasında keşfedildi. Bu kaynaçlardan sekizinin yeri, günümüzde uydunun güney kutup bölgesinde yer alan büyük yüzey çatlakları boyunca tespit edilmiştir. Araştırmacılar, bu kaynaçların yüzeye yakın duran ve ısıları 273 kelvin dereceye (0 santigrat derece) yakın olan sıvı su keselerinden fışkırdığından şüphelenmektedir. Bu ısı, 73 kelvin derecelik (-200 santigrat derece) yüzey ısısına sahip bu uzak uydunun ısısıyla karşılaştırıldığında sıcaktır. Bu tür buz yanardağı faaliyetleri, 500 kilometre çapındaki minik Enceladus'un şaşırtıcı bir biçimde hareketli olduğunu gösteren etkileyici bir işarettir. Enceladus'un buz kaynaçları, büyük bir ihtimalle, Satürn'ün soluk ama geniş olan E halkasının da kaynağıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ngc3132_hst.jpg

 

NGC 3132 : Sekizimsi Patlamış Bulutsu

Katkı Sağlayanlar : Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Hubble Miras Takımı (Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü [sTScI] / Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği [AURA])

Açıklama : Bu tuhaf görünüşlü ama güzel gezegenimsi bulutsuyu yaratan yıldız, NGC 3132'nin merkezine yakın duran şu parlak olan değil, sönük duran yıldızdır. Lakabı Sekizimsi Patlamış Bulutsu ve Güneyin Halka Bulutsusu olan bu ışıldayan gaz, güneş benzeri bir yıldızın dış katmanlarından ortaya çıkmıştır. Yukarıdaki temsili renkli resimde ikili bir sistemi çevrelediği görülen sıcak mavi ışık havuzu, enerjisini soluk duran yıldızın sıcak yüzeyinden almaktadır. Her ne kadar olağandışı simetrisini keşfetmek amacıyla fotoğraflanmış olsa da, bu gezegenimsi bulutsuyu o kadar ilginç kılan şey onun simetrik olmayışıdır. Bu arada, ne dışta yer alan soğuk kabuğun tuhaf biçimi, ne de NGC 3132 içerisinde karşı karşıya gelen soğuk toz şeritlerinin yapı ve yerleşimleri tam olarak anlaşılabilmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

izwicky18_hst.jpg

 

Zwicky 18 : Yaşlanmakta Olan Bir Gökadanın Durumu Katkı Sağlayanlar : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), ve A. Aloisi (ESA ve Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü [sTScI]) Açıklama : Bu gökada kaç yaşındadır? Bir zamanlar soldaki gökada I Zwicky 18'in kayıtlara geçmiş en genç gökada olduğu sanılırdı; çünkü parlak yıldızları yalnızca 500 milyon yıllık bir yaşama işaret ederdi. Bu gökada, aynı zamanda evrenin ilk dönemlerinde oluşan gökadalara benzemesi ama buna rağmen yalnızca 59 milyon ışıkyıllık uzaklığıyla çok yakınlarda bulunması ve önemli ölçüde daha yaşlı gökadalarla çevrili olması nedeniyle de gizemli olup ilgi çekiyordu. I Zwicky 18'in Hubble Uzay Teleskobu tarafından kısa zaman önce çekilen görüntüleri, parlak yıldızlarla karışmış yaşlı ve sönük bir yıldız topluluğunu ortaya çıkararak, bu gizemin çözülmesine yardımcı oldu. Bu nedenle, I Zwicky 18, göreli olarak yeni yıldız oluşumunu içeren ateşli bir dönem hariç, artık komşuları kadar yaşlı (kabaca 10 milyar yaşında) kabul ediliyor. Parlak yıldız oluşumuna yol açan bu yakın tarihli dönemin tetikleyicisi, büyük bir olasılıkla, I Zwicky 18'in sağ üstte görülen daha küçük büyüklükteki yol arkadaşının kütle çekiminde meydana gelen değişikliktir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

vdB142_lula800.jpg

 

IC 1396'daki Fil Hortumu

Katkı ve Telif Hakkı : Brian Lula

Açıklama : Kral Takımyıldızı'nın derinlerinde yer alan Fil Hortumu Bulutsusu, gökadayı anlatan Öylesine Hikâyeler kitabından bir resim gibi, salma bulutsusu ve genç yıldız kümesinden oluşan IC 1396 boyunca esip durmaktadır. Tabii ki bu evrensel fil hortumu 20 ışıkyılından daha uzundur. Yapay olarak renklendirilmiş olan yukarıdaki görüntü, yalnızca bölgede yer alan hidrojen (yeşil), kükürt (kırmızı) ve oksijen (mavi) atomlarından gelen ışığı geçiren dar bant süzgeçler ile çekilmiştir. Sonuçta ortaya çıkan birleşik resim, soğuk yıldızlararası toz ve gaz keselerini çevreleyen parlak ve geriye doğru yükselen dağ sıralarını ortaya çıkarmıştır. Bu biçimdeki koyu renkli, gömülü ve asma bıyığı şeklindeki bulutlar yıldız oluşumu için gerekli hammaddeyi içerip, örtücü uzay tozlarının arasındaki ön yıldızları saklamaktadırlar. Yaklaşık 3000 ışıkyılı uzaklıkta yer alan ve oldukça soluk olan çok parçalı IC 1396, gökyüzünde yaklaşık 5 derecelik geniş bir alanı kaplamaktadır. Bu etkileyici yakın çekim ise, kabaca dolunay büyüklüğünde bir alan olan 1/2 derecelik geniş bir alanı göstermektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ic5070_fernandez800.jpg

 

Pelikan Bulutsusu'ndaki IC 5067

Katkı ve Telif Hakkı : Antonio Fernandez

Açıklama : Bu etkileyici gökyüzü manzarasında görülen belirgin salma tepesi, IC 5067 olarak kataloglanmıştır. Kendine has biçimi nedeniyle yaygın olarak Pelikan Bulutsusu adı verilen ve daha büyük bir salma bulutsusunun parçası olan bu tepe, bahse konu uzay pelikanının kafa ve boyun kavisini takip ederek yaklaşık 10 ışıkyıllık bir alanı kaplamaktadır. Yapay olarak renklendirilmiş görüntü, bulutsu içerisindeki atomlardan gelen dar salma çizgilerinin yaygın ışıltısını, Hubble Uzay Teleskobu tarafından yıldız oluşum bölgesi görüntülerinde kullanılan bir renk paletine dönüştürmektedir. 1/2 derece genişliğinde bir alana yayılmış olan koyu renkli ve harika şekiller, büyük kütleli sıcak yıldızlardan gelen ışıma ve rüzgârların biçimlendirdiği soğuk gaz ve toz bulutlarıdır. Bulutlardan bazılarının yakın çekim görüntüleri, yeni oluşan yıldızların bariz işaretlerini ortaya koymaktadır. Kendisi de IC 5070 olarak kataloglanan Pelikan Bulutsusu, yaklaşık 2000 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Bu bulutsuyu bulabilmek için, yükseklerde uçan Kuğu Takımyıldızı içerisinde yer alan parlak Denep (α Cyg) yıldızının kuzeydoğusuna bakmalısınız.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EtacarinaeSGS_gendler_800.jpg

 

Büyük Karina Bulutsusu

Katkı ve Telif Hakkı : Robert Gendler ve Stephane Guisard

Açıklama : Güney göklerinin mücevheri Büyük Karina Bulutsusu, diğer adıyla NGC 3372, 300 ışıkyıllık genişliğiyle, gökadamızın en büyük yıldız oluşum bölgelerinden biridir. 7500 ışıkyıllık uzaklığıyla, 5 kat daha uzak olsa bile; Karina Bulutsusu da kendisinden daha küçük olan ve daha kuzeyde kalan Avcı Bulutsusu gibi çıplak gözle rahatlıkla görülebilmektedir. Bu güzel teleskop görüntüsü, bölgedeki karanlık toz bulutlarıyla, ışıldayan yıldızlararası gaz iplikçiklerinin olağanüstü detaylarını ortaya çıkarmaktadır. Karina Bulutsusu, Güneş'in 100 katından daha büyük bir kütleye sahip olan ve hâlâ anlaşılmaz bulunan değişen yıldız Eta Karina da dahil olmak üzere, genç ve çok büyük kütleli yıldızlara ev sahipliği yapmaktadır. Eta Karina, merkezde duran koyu renkli çentiğin solunda ve tozla kaplı Anahtar Deliği Bulutsusu (NGC 3324) 'nun hemen altında yer alan parlak yıldızdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ngc2080_hst.jpg

 

Cadılar Bayramı ve Hayalet Başı Bulutsusu

Katkı Sağlayanlar : Mohammad Heydari-Malayeri (Paris Gözlemevi) ve diğerleri, Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Cadılar Bayramı'nın kökeni eskilere dayanır ve gökbilimle ilgilidir. Bu bayram, MÖ 5. yüzyıldan beri, bir ılım günü (gündüz gece eşitliği) ile bir gündönümü (kuzey yarımkürede en kısa gün, en uzun gece) arasında tam ortada bir gün olan, üç aylık kesişim gününde kutlanmaktadır. Bununla birlikte, çağdaş takvimimize göre, gerçek üç aylık kesişim günü önümüzdeki hafta içerisinde gerçekleşecektir. Bir diğer üç aylık kesişim günü de "Groundhog Günü (2 Şubat)"dür. Cadılar Bayramı'nın günümüzdeki kutlama biçimi, ölülerin ruhunu korkutup kaçırmak amacıyla giyinmeye yönelik tarihi temellerini korumaktadır. Belki de bu eski bayrama en uygun çağdaş karşılık Hubble Uzay Teleskobu'nun çektiği ve resmi yukarıda yer alan Hayalet Başı Bulutsusu'dur. Bilinen düşsel bir hayalet simgesine benzer görünen NGC 2080, aslında Samanyolu Gökadamızın uydularından biri olan Büyük Macellan Bulutu'nda yer alan bir yıldız oluşum bölgesidir. Hayalet Başı Bulutsusu yaklaşık 50 ışıkyıllık bir alanı kaplamakta olup, burada temsili renklerde gösterilmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

LagoonCA2007_mayda_rc720.jpg

 

Dar Bantta Üç Bulutsu

Katkı ve Telif Hakkı : Michael Mayda

Açıklama : Birkaç dar bant süzgeç ve bir yapay renklendirme paleti, Samanyolu'nun merkezinden oluşan bir uzay tuvali üzerinde, bu üç bulutsuya çarpıcı bir görüntü veriyor. Bunların üçü de bulutsu bakımından zengin Yay Takımyıldızı yönünde, yaklaşık 5000 ışıkyılı uzaklıkta yer alan yıldız doğumevleridir. Gökbilimci Charles Messier, 18. yüzyılda bunlardan iki tanesini kataloglamıştı; yukarıda, ortanın sağında yer alan renkli M8 ve solda yer alan küçük M20. NGC 6559, yani üçüncüsü ise sağ altta yer almaktadır. Yüz ışıkyılından büyük genişliğiyle M8, aynı zamanda Deniz Kulağı Bulutsusu olarak da anılmaktadır. Örtücü toz şeritleriyle bölünmüş M20'nin yaygın lâkabı ise Üç Boğumlu'dur. Kükürt, hidrojen ve oksijen atomlarından süzgeçler aracılığıyla alınan dar salma çizgileri, birleştirilmiş görüntüye daha geniş dalga boylarına sahip kırmızı, yeşil ve mavi renklerde yansıtılmıştır. Renk düzenleme işi, Hubble Uzay Teleskobu görüntüleriyle yaygınlaşmış bir uygulamadır. Ancak dar bant süzgeçler, o çok büyük ışık kirliliğini bir tarafa bırakıp, gezegenimiz üzerinde yer alan teleskoplar için de şehir göklerinden saygı uyandıran uzay görüntüleri çekmeyi mümkün hale getirmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

pleiades_fs.jpg

 

M45 : Ülker Yıldız Kümesi

Katkı ve Telif Hakkı : Antonio Fernandez-Sanchez

Açıklama : Belki de gökyüzündeki en meşhur yıldız kümesi olan Ülker (Pleiades), ışık kirliliğinin yoğun olduğu şehirlerden bile çıplak gözle görülebilmektedir. Yedi Kız Kardeş veya M45 olarak da bilinen Ülker, en parlak ve en yakın açık kümelerden biridir. Ülker, 3000'in üzerinde yıldız içermekte olup, yaklaşık 40 ışıkyılı uzaklıkta ve yalnızca 13 ışıkyılı genişliktedir. Daha parlak küme yıldızlarını çevreleyen mavi yansıma bulutsuları yukarıdaki fotoğrafta oldukça belirgindir. Ülker içerisinde düşük kütleli ve soluk kahverengi cüceler de bulunmuştur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

MedusaNBStars_goldman800.jpg

 

Medusa Bulutsusu

Katkı ve Telif Hakkı : Don Goldman

Açıklama : Şeritlere ayrılmış, yılan gibi kıvrılan ışıltılı gaz lifleri, zaten akla bu bulutsunun Medusa* Bulutsusu olan yaygın adını getirmektedir. Abell 21 olarak da binen Medusa, yaklaşık 1500 ışıkyılı uzaklıkta, İkizler Takımyıldızı içerisinde yer alan eski bir gezegenimsi bulutsudur. Efsanelerdeki adaşı gibi, bu bulutsu da etkileyici bir dönüşüm ile bağdaştırılmaktadır. Gezegenimsi bulutsu evresi, güneş benzeri düşük kütleli yıldızların evriminde, bu yıldızların kendilerini kırmızı devlerden beyaz cüce yıldızlara dönüştürdükleri ve bu süreç sırasında dış katmanlarını fırlatıp attıkları son aşamayı temsil etmektedir. Sıcak yıldızlardan gelen mor ötesi ışınım, bulutsunun ışıması için gereken gücü sağlamaktadır. Medusa'nın dönüşüm halindeki sıcak merkezi yıldızı, daha detaylı renkli resimde, parlak hilâl biçimindeki şeklin üst yarısında yer alan küçük mavi yıldız olarak görülebilmektedir. Daha soluk renkteki lifler ise parlak hilâl biçimli bölgenin üstüne ve soluna doğru açıkça yayılmaktadır. Medusa Bulutsusu'nun 4 ışıkyılının üzerinde bir genişliğe sahip olduğu tahmin edilmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

earth_sts118.jpg

 

Uzay İstasyonu Yanya Denizi Üzerinde

Katkı Sağlayanlar : STS-118 Tayfası, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Açıklama : Uzay Mekiği Endeavor mürettebatı, geçen Ağustos ayında, Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ)'nun Dünya Gezegeni üzerindeki bu görüntüsünü yakalamış. UUİ'ye yapılan bu ziyaret sırasında uzay mekiği mürettebatı istasyonu onardı, yeni malzemeler sağladı ve hatta istasyonu genişletti. Asıl görev sona erdiğinde, mürettebat uzay gemisini uzay istasyonunun etrafında dolaştırdı. Gözden geçirmeye yönelik bu tur sırasında çekilen resimde, UUİ Yanya Denizi'nin üzerindeyken görülüyor. İtalya'nın çizmesi solda yer alırken, Yunanistan ve Arnavutluk'un batı kıyı şeritleri resmin üst kenarı boyunca uzanıyor. Baş aşağı duran yörünge mekiğinin kuyruk dikmesi ise görüntünün en tepesinden içeriye doğru sarkmış. Bu seferin ardından Ekim ayında Uzay Mekiği Discovery UUİ'yi ziyaret etmişti. Bir sonraki mekik seferi ise önümüzdeki hafta içerisinde yapılmak üzere planlanmıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

m74_hst_800c.jpg

 

M74 : Kusursuz Sarmal

Katkı Sağlayanlar : Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Avrupa Uzay Dairesi (ESA) ve Hubble Miras (Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü (STScI) / Gökbilim Araştırması İçin Üniversiteler Birliği (AURA) - ESA / Hubble İşbirliği

Teşekkür : R. Chandar (Toledo Üniversitesi) ve J. Miller (Michigan Üniversitesi)

Açıklama : Kusursuz değilse bile, bu sarmal gökada en fotojeniklerinden biridir. Balıklar Takımyıldızı yönünde, 32 milyon ışıkyılı uzaklıkta yer alan ve yaklaşık 100 milyar yıldız içeren bir ada evren olan M74, muhteşem bir karşıdan görünüş sunmaktadır. Sc türü bir gökada olarak sınıflandırılmış olan M74'ün zarif sarmal kollarının meydana getirdiği görkemli desen, parlak mavi yıldız kümeleri ve koyu renkli toz şeritleri izlenerek takip edilebilmektedir. 2003-2005 yılları arasında kaydedilen görüntü verilerinden meydana getirilmiş olan bu net birleşik görüntünün kaynağı, Hubble Uzay Teleskobu'nun Gelişmiş Araştırma Kamerası (ACS)'dır. M74'ün yüzünde bir uçtan diğer uca yaklaşık 30.000 ışıkyıllık bir alanı kaplayan bu görüntü, hidrojen atomlarından gelen ve gökadanın geniş yıldız oluşum bölgelerini gözler önüne seren kırmızımsı ışıma pozlarını da içermektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.