Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Nevşehir - Avanos


_asi_

Önerilen İletiler

AVANOS

 

İç Anadolu Bölgesi’nde, Nevşehir İline bağlı bir ilçe olan Avanos, kuzeyde Kozaklı, güneyde Nevşehir Merkez ilçe ve Ürgüp, batısında Hacıbektaş ve Gülşehir doğusunda da Kayseri ve Yozgat illeri ile çevrilidir. Avanos Kızılırmak Platosu üzerinde yer alır. Bu platoyu başta Damsa Çayı olmak üzere Kızılırmak’ı besleyen küçük akarsular sulamaktadır. Avanos sınırları içerisinde genişleyen Kızılırmak Vadisi küçük ve verimli ovalar meydana getirmiştir.

 

İl merkezine 17 km. uzaklıkta olup, yüzölçümü 1.045 km2.dir. İlçenin toplam nüfusu ise 55.315’tir. İlçede Karasal iklim hüküm sürmekte olup, yazlar sıcak ve kurak, kışlar sert, soğuk ve yağışlı geçer.

 

İlçenin ekonomisi tarım, turizm ve küçük sanayie dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında buğday gelmekte olup, her çeşit tahıl ve meyve yetiştirilmektedir.Yamaçlarda ve eğimli arazilerde bağcılık yapılır. Geleneksel el sanatları halkın önemli geçim kaynaklarındandır.Günümüzde de geleneksel yöntemlerle uygulanan çanak-çömlek yapımı ve halıcılık ilçe ekonomisinde önemlidir. Çok sayıda çanak çömlek atölyesi bulunan ilçede seramik yapım geleneği Hititlerden beri süregelmektedir. Kızılırmak’ın getirdiği kırmızı toprak ve milden elde edilen seramik çamuru, Avanoslu seramik sanatçıları tarafından birer sanat eserine dönüştürülmektedir. Bu seramiklerin Avanos’un ekonomisinde büyük katkısı olmaktadır.

 

Yapı araç ve gereçleri, dokuma, un, tuğla-kiremit, şarap, meyve suyu fabrikaları ilçenin belli başlı sanayi kuruluşlarıdır. İlçenin Kapadokya turizmi yönünden önemli bir yeri vardır. İlçedeki turizm faaliyetleri ve turizme bağlı olarak gelişen oniks işlemeciliği son yıllarda giderek önem kazanmıştır.

 

Avanos’un bilinen tarihinin ilk Bronz Çağı’ndan itibaren başladığı; İtalyanların 1967’de başlattığı kazılarda ortaya çıkan 24 arkeolojik kattan anlaşılmaktadır. J:C:Gardin ve P. Garelli; M.Ö.XIX.yüzyılların başlarına ait, Asurlular’ın ticaret yollarını incelerken, ticari sınırların İncesu, Aksaray, Konya, Bor, Niğde ve Ereğli bölgelerine kadar uzandığını, ayrıca Nenessa ve Waşhania’nın bu bölgenin sınırları içinde olduğunu belirtmiştir.Bununla birlikte ele geçen tabletler, iki Asurlu tüccarın Kaneş’ten (Kayseri - Kültepe) Buruşhattum’a (Acemhöyük) 4 günde gitmek için sürekli Waşhania, Nenessa ve Ullama’dan geçtiklerini yazmaktadır.1926’da da dilbilimci Emile Forrer, Boğazköy Hitit Kraliyet Arşivlerinde yaptığı araştırmalar sırasında bir tablette Zuwinasa şehrinin adına rastlamıştır. N.Thierry’e göre, Nenessa ve Zu-Winasa, Venassa ve Avanos’a dönüşmüştür. Avanos, Osmanlı belgelerinde ise "Enes", "Evenez" olarak geçmektedir.

 

Antik Çağda adı Vanessa olan Avanos’ta ilk yerleşim Hititler tarafından yapılmıştır. Bununla birlikte, Avanos’un Sarılar kasabası yakınlarında Prof. H. Sever’in başkanlığındaki Zank Höyük’te yapılan arkeolojik kazılarda ele geçen kalıntı ve buluntular yöredeki yerleşimin Eski Tunç Çağı’na kadar uzandığını göstermiştir. Daha sonra yöreye Hititler yerleşmiş, onları Frigler, Kimmerler izlemiştir. Lydialılar ile Kimmerler bu yöre için mücadele etmişler, ardından Persler buraya hakim olmuş, Büyük İskender buradaki Pers hakimiyetine son vermiştir. İskender’in ölümünden sonra komutanlarından Eumenes tarafından Venessa kurulmuştur.

 

M.S.17’lerde Romalılar tarafından vilayete dönüştürülmüştür. M.Ö.IV. - M.Ö. 1. yüzyıla kadar hayli erken bir kült olarak belirtilen ve rahiplerin krallar kadar etkili olduğu, emirlerinde çok sayıda esirler ve çok geniş bir arazi bulunduğu anlaşılan Zeus kültürünün merkezidir. Bu nedenle de Kapadokya bölgesinin en önemli üç şehrinden biridir.

 

Bizans döneminde yörede, Hıristiyan yerleşimi yoğunluk kazanmıştır. Hıristiyanlar bu dönemde yer altı şehirlerinde ibadetlerini gizli olarak sürdürmüşlerdir.

 

Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra buraya Türkmen boyları akınlar düzenlemiş ve bu boylardan bazıları da yöreye yerleşmişlerdir. Kapadokya Bölgesi Danişmendlilerden sonra 1175’ten itibaren tamamen Selçukluların eline geçmiştir. Selçuklu Devleti’nin 1308’de yıkılmasından sonra İlhanlılar, Eretnaoğulları, Kadı Burhanettin ve Karamanoğullarının hakimiyetine giren yöre, Yavuz Sultan Selim tarafından 1515’ de Osmanlı topraklarına katılmıştır.

 

Avanos 1838’de Nevşehir, 1853’te de Ürgüp’e bağlanmış, 1870’te Kırşehir Sancağına bağlı bir kaza konumuna getirilmiştir. Şemseddin Sami Kâmüsü’l Alâm’da Avanos’u “Ankara Vilayetinin Kırşehir Sancağına bağlı büyük bir köy” olarak tanımlamaktadır. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1954’te ilçe konumuna getirilmiştir.

 

İlçede eski eser olarak;

 

Özkonak Yeraltı Şehri

Sarı Han

Alaeddin Camisi

Ulu Cami (Yeraltı Camisi)

Üzümlü Kilise

Paşabağları ve Aziz Simeon Hücresi

Demirli (Selimpınarı) Köprüsü

Genezin Köprüsü

Çömlekçi Anıtı

Sivil Mimari Örnekleri bulunmaktadır. Ayrıca,

Bayramhacılı Kaplıcası

Çorak İçmesi

Karakaya İçmesi

Zelve Vadisi

Pembe Vadi ilçenin doğal güzellikleri arasındadır.

 

 

Avanosbelediyesi%20(11).jpg

 

 

 

 

Avanosbelediyesi%20(2).jpg

 

 

 

 

Avanosbelediyesi%20(12).jpg

 

 

 

 

Avanosbelediyesi%20(18).jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ZELVE

 

Avanos'a 5 km, Paşabağları'na 1 km uzaklıktaki Zelve, Aktepe'nin dik ve kuzey yamaçlarında kurulmuştur. Üç vadiden olaşan Zelve Ören Yeri, peribacalarının en yoğun olduğu yerdir. Vadideki peribacaları sivri uçlu ve geniş gövdelidir.

 

Zelve, özellikle 9. ve 13. yüzyılda Hıristiyanların önemli yerleşim ve dini merkezlerinden biri olmuş; aynı zamanda rahiplere ilk dini seminerler de bu yörede verilmiştir.

 

 

 

Zelve_2.jpg

 

 

 

 

Zelve_4.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÇAVUŞİN

 

800px-%C3%87avu%C5%9Fin01.JPG

 

 

Çavuşin, Kapadokya bölgesinin en eski yerlesim yerlerinden biri olan, Göreme-Avanos yolu üzerinde, Göreme'ye 2 km uzaklıkta bir yerleşimdir.

 

Çavusin'deki Vaftizci Yahya adina yapilan kilise bölgeye hakim bir yerdedir. Muhtemelen V. yüzyilda yapilmis -boyanmis- oldugundan bölgenin en eski kilisesidir. Kapadokya'da pek görülmeyen genis avlusu son yillarda kayalarin kopmasi sonucu yikilmistir.

 

Eski Çavusin vadisindeki harabeler, hiristiyan dervislerinin ve topluluklarinin yasadigi yerlerdi. Çavusin'in hemen yanindaki Güllüdere'de bes kilise bulunmaktadir. Vadinin yakinindaki Haçli Kilise ayni zamanda müslüman Araplarin akinlarina karsi savunma amaçli olarak da kullanilmistir.

 

Roma Dönemi (M.S. 17- 395)

 

Çavuşin'in Roma tarihi, M.S. 56 yılında Hıristiyanlığın bölgede yayılmaya başlaması başlar. Bu döneme kadar tamamen tüf kayalardan oluşan bölge; çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan bölge insanları tarafından hiç kullanılmamış. Ancak M.S. 56 yılından itibaren bölgede Hıristiyanlığı yaymaya çalışan misyonerlerin (keşişlerin) Roma askerlerinden kaçmak için bulundukları bölgeleri terk edip Çavuşin civarında bulunan peribacalarının içine saklanmak amaçlı evcikler kazarak tehlike anında bu bölgeye gelerek saklanırlardı. Böylece Çavuşin ve civarında yaşam başlar. Bu keşişler bölgede bulunduğu müddetçe de Kapadokya halkının Hıristiyanlaşması süratle devam eder. Bunu duyan Roma devleti Hıristiyanlaşan halkın üzerinde baskı kurmaya başlar bu baskıdan usanan (korkan) halkın bir çoğu keşişlerin yaptığı gibi, zengin topraklar üzerinde bulunan köylerini (evlerini) terk ederek vadi içlerine gelip saklanmak amaçlı evcikler kazarak yaşamlarını burada devam ettirirler. Bu evciklerde prensip olarak dar bir kapı girişi olur burası da içerden açılıp kapanan yuvarlak değirmen taşı şeklindeki kapılarla korunur. Evin içerisinde erzak depoları, su depoları veya su sarnıçları bulunur. Roma askerlerinden saklanan bu halk bazen uzun süreli evlerinden çıkmadan yaşamak zorunda kaldıklarından yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını önceden hazırladıkları erzak depolarından ve su sarnıçlarından karşılamışlardır.

 

Ayrıca ibadet içinde yine evlerinin içine küçük şapeller kazarak ibadetlerini burada yapmışlardır.

 

Bu verimsiz topraklar üzerinde yaşamaya çalışan Hıristiyan topluluk, toprağın verimini artırmak için her ne kadar ahır gübresi kullandılarsa da yeterli olmadığından yine kaya yamaçları içerisine güvercin evleri (Güvercinlikler) kazarak güvercin gübresinden de önemli bir şekilde yararlanmışlardır.

 

003%20Çavuşin.jpg

 

Bizans Dönemi (397-1071)

 

Çavuşin'de bizans tarihi, Anadolu Bizans tarihi ile birlikte 4. yy. da, Büyük Roma İmparatorluğunun Doğu ve batı Roma olmak üzere ikiye bölünmesiyle başlar. Anadolu topraklarına hakim olan Doğu Roma İmparatorluğu, tarih boyunca karşımıza Bizans İmparatorluğu olarak çıkmaktadır. Bizans imparatorluğunun Hıristiyanlık dinini benimseyip resmi din olarak tanıması ile (M.S. 334), Anadolu'nun her yerinde olduğu gibi, Çavuşin (Kapadokya) Hıristiyanları da bu zamana kadar gizledikleri dinlerini açıkça söylemeye başlarlar. Ancak bu zamanda Anadolu'nun her köşesinde yüzlerce İncil bulunmaktadır. Bunun üzerine Bizans imparatorluğu, bir dinde yüzlerce değişik kitap (İncil) olmayacağını düşünerek, İznik'te bir dini konsil toplamaya ve İncillerin içinden en gerçeğini seçmeye karar verir. Bunun için her bölgeden tanınmış din adamları (papazlar) bu toplantıya davet edilir. Kapadokya bölgesinden Nissalı (Kırşehir taraflarında) Greguar ile Nasianus'lu (Nevşehir-Niğde taraflarında) Gregori gönderilir. Bu dini toplantı neticesinde kapadokya'lı papazların görüşleri (teklifleri) kabul görür. Diğer incillerin tamamı imha edilir. Kapadokya ve bu iki papaz, hıristiyan aleminde saygın bir yere gelir. çünkü, Kapadokya'nın kullandığı kitap (İncil) hıristiyan aleminin kitabı olmuştur. Bunun üzerine Kapadokya bölgesine büyük bir nüfus akımı olur . Bir müddet sonra Kapadokya nüfusunun artması ile birlikte, gruplar arasında arazi yüzünden çatışmalar başlar. Bu çatışmaları önlemek için, Nissa'lı Greguar ile Nasianus'lu Gregori'nin önderliğinde Kapadokya bölgesinde Manastır hayatına geçilir. Kilisenin önderliğindeki ortak yaşamda insanlar beraber çalışır, beraber ibadet eder ve beraber istirahata çekilirlerdi.

 

Manastır hayatının başlamasıyla birlikte Kapadokya'nın ilk geniş hacimli kilisesi olan Vaftizci YAHYA kilisesi (Çavuşin),Göreme ve Uçhisar köylerinden görünebilecek şekilde yapılmıştır. Yapılış tarihi bir rivayete göre 5. yy., bir rivayete göre de 6. veya 7. yy. olarak söylenir. Daha sonra Çavuşin ve vadilerine irili ufaklı birçok kilise ve manastır yapılmıştır.

 

001%20Çavuşin.jpg

 

Bunların en önemlileri;

 

Eski köyde;

Vaftizci Yahya kilisesi, 5. yy.

Köy girişinde yine yüksek bir yamaca yapılan;

Çavuşin kilisesi 9. yy.

 

Güllüdere vadisinde;

Üç haçlı kilise 7. yy. freskleri 10. yy. ;

Aziz Jean kilisesi 9. yy. ;

 

Kızılçukur vadisinde;

Haçlı kilise 7. yy., Freskler 11. yy. ;

Azize Meryem kilisesi 9. yy. başları ;

Kolonlu kilise 11, yy. ;

Cemalların kilise 11. yy. 7. yy. kilisesi yıkıldıktan sonra yapılmış.

 

Meskendir Vadisinde ;

Üzümlü kilise . yy.

Saklı kilise 9. yy.

Gıdıların kilise 9. yy.

 

Zindan önü vadisinde;

Aziz Paul kilisesi

Ayrıca bu vadilerde irili ufaklı onlarca şapel ve manastır bulunmaktadır. 8. yy. da Göreme ve Çavuşin Vadileri din eğitiminde önemli merkezler haline dönüştürülür. Buralarda açılan Rahip ve Rahibeler okullarından mezun olanlar önce batıya oradan da Avrupa'ya gönderilirler. Bu da bize Çavuşin ve Vadilerinin Bizans döneminde önemli bir yerleşim ve din eğitim merkezi olduğunu göstermektedir.

 

003%20Çavuşin.jpg

 

Selçuklu Dönemi (1071-1299)

 

Selçuklu Türk'lerinin 1071 yılında Malazgirt Ovası'nda Bizans İmparatoru Diogenes'i yenilgiye uğratarak Anadolu topraklarına ismini yazdırır. 1080 yılında Süleyman Şah Konya'yı başkent yaparak Anadolu Selçuklu Devletini kurar. 1082 yılında Kayseri ve civarı (Kapadokya) Türklerin eline geçer. Fethedilen yerlerde birçok Kervansaray, Medrese, Cami ve Türbeler inşa edilir. Türklerin Anadolu'ya hakimiyeti ile birlikte çeşitli şehirlere kurulmuş Piskoposluk merkezleri Konstantinopolis'e (İstanbul) taşınır. Bununla birlikte Hıristiyanlık için çok önemli bölge olan Kapadokya, popülaritesini kaybeder. Kapadokya'da kurulu din okullarının ve manastır hayatının son bulması ile Kapadokya Hıristiyanlarının çoğu bölgeyi terk eder. Kalanlar ise toplu olarak köylerde yaşamaya başlarlar ve ibadet edebilecekleri sayıdaki Kiliselerini kullanırlar. Daha sonra bölgeye gelen Türklerde hıristiyanların oturduğu köylerdeki boş evlere yerleşerek ortak bir yaşam sürdürürler.

 

Her ne kadar farklı bir dine sahip olsalar da, hiçbir zaman Anadolu'da yaşayan Hıristiyanlar Selçuklu Türkleri tarafından tehdit veya baskı altında bırakılmamışlardır. 13.yy.da orta Anadolu'ya gelen Mevlana ve Hacı Bektaşi Veli gibi ünlü Türk düşünürlerininde katkıları ile bu iki farklı din mensubu insanlar büyük bir uyum ve dostluk içinde yaşamışlardır. Buna en iyi örnek, Çavuşin köyünde bulunan Vaftizci Yahya Kilise'sine 20 m. Uzaklıktaki 13.yy.da yapılan Selçuklu dönemine ait camidir. Buna benzer örnekleri Kapadokya köylerinde sıkça görmek mümkündür. Hatta ve hatta yine Selçuklu dönemine ait kiliseleride görebiliriz.

 

Bu da bize, Cumhuriyet döneminde yaşanan mübadeleye (1924) kadar, gerek müslüman Türklerin, gerekse hıristiyanların hem dostluk, hem de dayanışma içinde Anadolu topraklarını paylaştıklarına dair çok önemli bir kanıttır.

 

Doğal güzellikleri

 

Milyonlarca (60 veya 40 milyon) yıl önce yer küredeki hareketlenmelerden dolayı Anadolu yarım adası deniz tabanından su üzerine çıkmıştır. Bugünkü Kapadokya diye adlandırdığımız bölge de ise deniz suyuyla dolu bir göl oluşmuştur. Bu göl, çevresindeki volkanların milyonlarca yıl süren patlaması neticesinde volkanik lav ve küllerle dolmuştur, gölde bulunan deniz suyu ise buharlaşma yolu ile bu zaman içerisinde kaybolmuştur.

 

Volkanların her patlamasında küller ve lavlar göl içerisinde birbirinden farklı şekillerde ve yapıda katmanlar oluşturmuştur. Daha sonrada bu göl yatağının erozyanla aşınmasıyla bugün vadi diye adlandırdığımız derin yamaçlar meydana gelmiştir. Bu aşınmalar sırasında sert tabakalar belirgin bir şekilde erozyona karşı daha dayanıklı olduğundan bugün Peri Bacası diye adlandırdığımız şekiller meydana gelmiştir.Bu bir gerçektir.

 

Güllüdere ve Kızılçukur

 

Volkanların bundan milyonlarca yıl önce patlamasıyla, birbirinden farklı sertliklerde tüflerden meydana gelen kayaların rüzgar ve yağmur aracılığı ile aşınmasının sonucunda biçim alan bu doğa güzelliklerini biraz inceleyelim.

 

Söylediğimiz gibi bundan 40-20 milyon yıl öncesinden başlarsak Kapadokya bölgesinde deniz suyundan oluşan bir gül mevcuttu. Bölgede bulunan Erciyes (3400 m) ve Hasan (2900 m) dağlarının birbirinden farklı zamanlarda ve farklı yoğunluklarda patlaması sonucu ile bölgede bulunan gölü sıcaklığının etkisi ile kurutarak gölün bulunduğu alanda lavlara yer açmıştır. Daha sonra doğanında (yağmurların ve rüzgarların) yardımı ile bölgede bulunan yumuşak tabakanın aşınmasına neden olmuştur. Aşınan yumuşak tabakaların yerini ise şu an "Vadi" olarak adlandırdığımız derin çukurlar almıştır. Zaman içerisinde insan gücününde etkisi ile mimari özellik taşıyan kayadan oyma evler, Kiliseler ve Manastırlar inşa edilmiştir. Volkanik kayaların çok sert olmaması nedeni ile tercih edilmektedir. Rüzgârların ve yağmurun vermiş olduğu doğal biçim ile insanların yerleşmek için yaptıkları mekanlar bütünleşerek, şu an hiç bir yerde rastlayamayacağımız doğal bir güzellik sunmaktadır.

 

Yüksek yerlerden inen yağmur suları yatay kayaları değişik bir şekilde biçimlendirmişdir. Söz konusu biçimler birbrinden farklı güzellik sergilemektedir. Bu doğa güzelliklerine verilebilecek en güzel örnek ise Kızılçukur ve Güllüdere vadileridir.

 

Kızılçukur ve Güllüdere Vadilerinde şu an çok sayıda Kilise, Manastır ve barınma yerleri mevcuttur. Bunun birçok nedeni vardır. Bunlardan en önemlisi volkanik kayalıkların içerisinde barınmak, bölgede yaşamış olan insanlar için en önemlisi idi. Bunun yanı sıra bu barınaklar volkanik oluşumlar sayesinde hem sıcağı hem soğuğu muhafaza etmektediler, yani yazın içerisi serin, kışın ise ılık olmaktadır. Hem barınmak hem de yetiştirilen bitkilerin muhafaza edilebilmesi için çok elverişlidir.

 

Vadi içerisinede şu an artık kullanılmayan çok sayıda Güvercinlik bulunmaktadır. Üzüm bahçeleri ve kayısılıklar vardır.

 

 

002%20Çavuşin.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

PAŞABAĞLARI

 

Nevşehir Avanos ilçesinde, Göreme-Avanos yolunun sağında, yoldan 1 km. içeride, Eskiden “Rahipler Vadisi” günümüzde de “Paşabağı” olarak adlandırılan bu alanda kendine özgü peribacaları bulunmaktadır. Çok gövdeli ve çok başlı olan bazı peribacalarının içlerine şapel ve oturma mekânları oyulmuştur. Üç başlı peribacalarının birinde Aziz Simeon adına yapılmış bir şapel ve inziva hücresi bulunmaktadır. Dar bir baca vasıtasıyla ulaşılabilen hücrenin girişini haç motifleri süslemektedir. Hücre içerisinde ocak, oturma ve yatma mekânları ile aydınlatmayı sağlayan pencere aralıkları bulunmaktadır. V. yüzyılda Halep yakınlarında münzevi bir hayat sürdüren Aziz Simeon, mucizeler yarattığı söylentileri çıkınca, halkın aşırı ilgisinden kaçarak önce iki metre yüksekliğinde bir sütun üzerinde yaşamaya başlamıştır. Aziz Simeon, aşağıya sadece müritlerinin getirdiği az miktarda yiyecek ve içeceği almak için inmiştir. Kapadokyalı münzevirler ise bir sütun yerine hazır buldukları peribacalarını oyarak dünyevi hayattan uzaklaşırlar. Peribacasını aşağıdan yukarı doğru oyarak 10 - 15 m. yükseklikte kaya odalarda yaşamış, kaya yataklarda yatmışlardır.

 

 

 

 

002%20Paşabağları.jpg

 

 

 

 

004%20Paşabağları.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.