Φ Legendary Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2009 Azerbaycan, ona sayısız işgaller-savaşlar yaşatan, pek çok halkla kaynaştıran son derece özel bir bölgede yer alır. Bu kesişim noktasında bir çok farklı etki (Kafkas, İran, Türk, Türkmen) aynı potada eriyip tamamen kendine özgü bir kültür ve doğallıkla kökü çok eskilere dayanan disiplinli bir müzik geleneği ortaya çıkarmıştır. Geleneksel Azerbaycan müziği için “Kafkas ve İran müziğinin tekil bir çeşitlemesi” tanımı, belki bir dereceye kadar doğru ama eksik ve hafiftir. Bölgenin nesilden nesile aktarılan müzik mirası hem form çeşitliliği, hem melodik zenginlik, hem de ince nüanslara dayanan oldukça karmaşık MUĞAM (makam) sanatı açısından, kendi çevresindeki en köklü yapı olma özelliğindedir. Aşık müziği kuşkusuz Azeri müzik kültürünün en başta gelen kaynağıdır. Azerbaycan’da yüzyıllardan bu yana Anadolu’dakine benzer, belki de ondan daha sağlam bir aşık müziği geleneği bugün de süregelmektedir; hem de etkisinden pek fazla bir şey yitirmeden. Aşık genellikle halk şarkısını, akordu Anadolu’dakilerden farklı bir saz eşliğinde seslendirir. Nadiren de balaban ve diğer halk çalgıları eşlik edebilir. Aşıklar kendilerine özgü bir söyleme tekniği sergilerler ve bu teknik bize bir parça Türkmen Bakşi geleneğini çağrıştırır. Aşık müziğinin çeşitli türleri bulunur: Ulusal kahramanlara adanmış destanlar, şarkı biçiminde söylenen şiirler ve aşk şarkıları. Bu derlemeye alınan Aşık Alaskar, kendine özgü bir ekol yaratmış en ünlü aşıklardandır. Yüzyıllar içinde olgunlaşarak günümüze ulaşan Muğam sanatı, uzmanlaşmış profesyonel müzisyenlerin icra ettiği oldukça üst düzeyli bir sistemdir. Muğam sözcüğü Türkçe’deki makam tanımına bir dereceye kadar uyar. Belli bir melodik dizinin temel alındığı Muğamlar daha çok tar ile, bazen de başta kemençe olmak üzere birçok geleneksel çalgıyı içerebilen sazandar orkestraları tarafından seslendirilir. Başta ve aralarda belli temalar birlikte çalınır ve bu temaların araları uzun doğaçlamalarla işlenir. Muğamlar kimi zaman enstrümantal, bazen de yine tar ya da sazandar orkestraları eşliğinde bir şarkıcı tarafından seslendirilir. Muğamların sözleri büyük Azeri ya da Kafkas şairlerinin şiirlerinden alınmıştır genellikle. Azeri Muğam sisteminde yedi Muğam bulunur: Rast, Şur, Segah, Şuşter, Çargah, Bayati-Şiraz ve Humuyün. Her Muğam’ın belli bir ruh durumunu betimlediği söylenir. Örneğin Çargah heyecanlı ve tutkuludur, Şur ise içlidir. Azerbaycan halk şarkı ve dansları da bir o kadar zenginlikte ve çeşitliliktedir. Hem kullanılan çalgılar, hem ritm özellikleri, hem de melodik dizileri açısından özgünlüğü su götürmez olsa da, Azeri Folkloru diğer Kafkas halklarının müzikal eğilimlerini de içinde barındırır. Başta Klasik İran Müziği ve Ermeni Halk Müziği olmak üzere, birçok Kafkas karakteristiğini kolayca bulabiliriz bu gelenek içinde. XX. yüzyılın başına geldiğimizde, Azerbaycan’da hala tam olarak açıklanamayan birçok koşulun bir araya gelmesi sonucu, müzikte çok büyük bir gelişme süreci yaşanmaya başladı. Başta Azerbaycan halk müziğinin ilk sistematik kuramcısı, besteci- çok yönlü müzik adamı Üzeyir Hacıbeyli olmak üzere ardı ardına çok sayıda büyük besteci yetişti. Hacıbeyli, ünlü Azerbaycan Halk Müziği Üzerine Değerlendirmeler Azeri şair Fuzuli’nin aynı adlı mesnevisinden ilk halk operası Leyla ve Mecnun’u 1908′de sahneye koydu. Böylece halk operası kavramı ilk kez literatüre giriyor, diğer Kafkas halklarında da (örneğin Gürcistan) kendi halk müzikleri etkisinde benzeri halk operalarının bestelenmesine yol açılıyor, daha sonra da tüm dünyada Azeri Müziği denen bir olgu ortaya çıkarıyordu. Yazdığı halk operalarında Klasik Batı Müziği Çalgılarıyla Azeri halk çalgılarını, özellikle de tarı bir arada kullanan besteci, opera sanatının anlatım olanaklarıyla Muğam geleneğinin içtenliğini yoğun bir halk müziği atmosferin içinde birleştirmiştir. Üzeyir Hacıbeyli, çağdaşı Müslüm Magomayev’le birlikte ilk müzik okulunu kurmuş, ilk halk çalgıları orkestrasını oluşturmuştur. İşte bugünün gelişmiş Azerbaycan halk ve klasik müziğini bu iki müzik türünün karşılıklı etkileşimine borçluyuz. Sonraları Köroğlu, Arşın Malalan gibi operalarla; Fikret Amirof, Kara Karayev gibi bestecilerle; Bülbül (Murtuz Memedov), Reşit Beybutof gibi olağanüstü seslerle Azerbaycan müziği tüm dünyada hatırı sayılır bir saygı kazanmıştır. Ülkemizde de Kars yöresi Azeri’lerinin taşıyıcılığı sayesinde, Azerbaycan halk müziğine karşı, büyük ölçüde ticari olsa da yoğun bir ilgi söz konusu. Ancak ne yazık ki bu zengin gelenekten bize yansıyabilenler Azeri karakterini yansıtmaktan çok uzak. Taşınan örneklerin moda türkülerle sınırlı kalışı, ciddi telaffuz hataları, kötü icralar, ortaya yalnızca yozlaşmış bir tekrar çıkarmakta. Bu derlemeyi hazırlamamda, bundan duyduğum rahatsızlık büyük ölçüde etkili oldu. Derlemeye, klasik müzikle etkileşimin ortaya çıkardığı yapıtlardan -bütünü bozma kaygısıyla- örnek almadım. Burada yalnızca, az sayıda muğam örneği yanında, otantik halk çalgılarını tanıtma amaçlı örneklerle, bazı sevilen halk şarkı ve danslarını bir araya getirmeye çalıştım. Tanıdığımızı ve benzediğimizi sandığımız bir halkın müziğinden solmamış bir çiçek demeti sunmayı amaçladım. Muammer Ketencoğlu, Halklardan Ezgiler 2 – Azerbaycan Halk Müziği albümü kapağından Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.