Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kamusal Alanda Çağdaş Heykel


Legendary

Önerilen İletiler

Kamusal Alanda Çağdaş Heykel

 

Küratör : Burcu Pelvanoğlu

 

"Anıttan Çağdaş Alan Uygulamalarına Kamusal Alanda Heykel" sergisinin üçüncü bölümü, "Kamusal Alanda Çağdaş Heykel" adını taşımakta. Bu bölümde, heykelin kamusal alanda "anıt"lar dışında ne kertede yer aldığı/alabildiğinin ortaya konması amaçlanmakta. Kuşkusuz "anıt estetiği"nden "çağdaş estetik"e dönüşümün milatları bulunmakta. Bunlardan ilki 1973 yılında, Cumhuriyet'in 50. yılını kutlama etkinlikleri kapsamında İstanbul'a yerleştirilen 20 heykel. Bunu, 1992-93 yıllarında "Açık Alanlara Üç Boyutlu Çağdaş Sanat Yapıtları Yerleştirme Etkinliği" kapsamında yine İstanbul'a yerleştirilen 10 heykel ve 1994 yılında gerçekleştirilen "Ulusal Kurtuluş Savaşımızdan Günümüze Laiklik ve Demokrasi Şehitleri Anıt Parkı Yontuları" izlemekte. İlk bakışta, "1973-93 arasındaki 20 yıllık süreçte heykel görmemiş midir kamusal alan?" sorusu sorulabilir ancak bu etkinlikler kapsamında yerleştirilen heykellerin bir buluşma noktası var: Bunların üçü de devlet siparişi. Yani işin içinde bürokrasi bulunuyor fakat ortaya konan yapıtlar, anıtlarda olduğu gibi propaganda amacını gütmüyor ve yine anıtların büyük çoğunluğunda olmayan bir şeye sahip: "Estetik"… Bu üç gruptan sonra kimi zaman özel kurum ve kuruluşların siparişi olan kimi zaman yine belediye siparişi ya da desteğiyle ortaya konan örneklere yer verilerek "anıttan çağdaş uygulamalara olan dönüşüm" ün sergilenmesi amaçlanıyor.

 

1973 yılı, kamusal alanda heykel uygulamaları açısından bir dönüm noktası niteliğindedir. 29 Ekim 1973'ten önce, İstanbul'un çeşitli park, alan ve yollarına Cumhuriyet'in 50. yılı anısına heykeller yerleştirilecek ancak bunlar anıtla sınırlandırılmayacaktır. "Cumhuriyet döneminde anıtlar yapılmıştır. Bunun yanı sıra sanatçıların serbest heykelleri müzede veya atölyelerde kapalı ve maket boyutlarında kalmıştır. Cumhuriyet döneminin üç boyutlu sanat eserlerinin ortaya çıkarılması gerekmektedir. İstanbul, Türkiye'nin en büyük kültür merkezi olduğu halde, park ve meydanlarında serbest sanat eseri yoktur. Halkımızın üç boyutlu sanat eserleri ile ilişkisi kurulamamıştır. Galerilerde açılan bir iki serginin etkisi birkaç yüz kişinin ötesine geçememektedir." [1]

 

1972 yılının Mayıs ayında İstanbul Valisi başkanlığında toplanan Cumhuriyet'in 50. Yılını Kutlama Kurulu, başlangıçta 50. Yıl anısına 50 eser düşünmektedir ancak gereken ödeneğin karşılanamaması nedeniyle bu sayı 20'ye iner. 13 Eylül 1973 tarihinde seçilen 20 sanatçının gönderdiği eskizler ve fotoğraflar kurul üyeleri tarafından onaylanır [2] ve sıra gelir uygulamaya… Uygulamaya da geçilir geçilmesine ama bu heykellerin de başına gelmeyen kalmaz. Ali Teoman Germaner'in deyişiyle "…daha ilk günden güncel siyasal, hoyrat ve iyi niyetle açıklanamayacak yaklaşımlarla, bu güzel girişime gölge düşürüldü. Kimi heykeller tahrip edildi, kimi siyasal polemik bahanesi yapıldı." [3] Gürdal Duyar'ın "Güzel İstanbul"u "müstehcen" bulunur; Muzaffer Ertoran'ın "İşçi"si saldırılara hedef olur; Nusret Suman'ın "Mimar Sinan"ının akıbeti bilinmez; "Namık Denizhan'ın "İkimiz"i dış etkenlere bağlı tahribat nedeniyle kaldırılır (Sıkıyönetim döneminde Şişli Belediye Başkanlığı yapan bir albayın emriyle de kaldırıldığı söylenir [4] ) ; Mehmet Uyanık'ın Beşiktaş'ta yer alan "Birlik"i 1986 yılında park düzenlemesi sırasında Belediye kompresör tabancasının hedefi olur; Bihrat Mavitran'ın Harbiye Hilton Oteli önündeki "Yükseliş"i 1984 yılında yol yapım çalışmalarına kurban edilir; Ferit Özşen'in Arnavutköy Akıntıburnu'nda yer alan "Yağmur"u doğanın gazabına uğrar; Füsun Onur'un Fındıklı Parkı'ndaki "Soyut Kompozisyonu" 1985 yılında Bedrettin Dalan Belediyesi döneminde otadan kaldırılır; Seyhun Topuz'un 4. Levent girişinde yer alan heykeli 1984 yılında doğal şartlardan dolayı yıkılır; Tamer Başoğlu'nun Yenikapı'daki "Soyut Heykeli" 1986 yılında yok olur; Yavuz Görey'in Taşlık Parkı'ndaki "Soyut Heykel"inin malzemesinin çalındığı (bronz) düşünülür; aynı şekilde Metin Haseki'nin "Soyut Heykel"i de malzemesinin bakır oluşu nedeniyle hiç edilir. 20 heykelden geriye Kamil Sonad'ın Gülhane Parkı'ndaki "Çıplak"ı; Zerrin Bölükbaşı'nın Harbiye Orduevi bahçesindeki "Figür"ü; Aloş'un Bebek Parkı'ndaki "Soyut Heykel"i; Zühtü Müridoğlu'nun Fındıklı Parkı'ndaki "Dayanışma"sı; Hüseyin Anka Özkan'ın Gümüşsuyu Parkı'nda yer alan "Yankı"sı; Kuzgun Acar'ın Gülhane Parkı'ndaki "Soyut Heykel"i, kalmış sayarsak şayet Muzaffer Ertoran'ın "İşçi"si ve oradan oraya sürüklenen "Güzel İstanbul" ile Hakkı Karayiğitoğlu'nun "Bahar"ı kalır. Kalanların büyük çoğunluğunun da hali ortadadır… İlk kez [5] resmi söylemin dışında heykelle tanışan kent, heykeline sahip çıkmamıştır!

 

1992-93 yılında, Nurettin Sözen'in belediye başkanlığı döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından "Açık Alanlara Üç Boyutlu Çağdaş Sanat Yapıtları Yerleştirme Etkinliği" düzenlenir. Amaç, İstanbul'u çağdaş bir kent yaşamı anlayışı içinde ve kültürel gelişimine koşut düzeyde sanat ürünleri ile donatmaktır. [6] Teslim edilen 55 projeden 10'u seçilir ve uygulanır. Bu kez sonuç, çok daha başarılıdır.

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1994 yılının Ocak ayında bir yarışma daha düzenler: "Ulusal Kurtuluş Savaşımızdan Günümüze Laiklik ve Demokrasi Şehitleri Anıt Parkı Yontuları". Bu yarışma sonunda da 8 yapıt uygulamaya değer bulunur ve 1994 yılının Mart ayında Saraçhane Parkı'ndaki yerlerini alırlar. Artık, heykel içeriğinden sıyrılmış ve tümüyle mekana yönelik, kendi estetiğinin dilinden konuşan yapıtlar "anıt"ın sabit estetiğinin yerini almaya başlamıştır.

 

Heykelin 1990'lar itibariyle başlayan bu dönüşümünde kuşkusuz sempozyumların da önemli bir payı bulunmaktadır. Zühtü Müridoğlu Anısına düzenlenen Değirmendere Ahşap Heykel Sempozyumu, Şadi Çalık Anısına düzenlenen İzmit Mermer Heykel Sempozyumu, Marmara Adası Mermer Heykel Sempozyumu kentlerin heykellerle bezenmesi konusunda hatırı sayılır bir katkı sağlamaktadır.

 

Bilincin oluşması, özel kişi ya da kuruluşların da bu alanda sipariş vermelerine neden olur. Semahat Acuner'in Bayezid Meydanı'da yer alan Turan Emeksiz Anıtı (1960), İsmail Hakkı Öcal'ın Kazancı Yokuşu'nun başında yer alan "Soyut Kompozisyon"u (1969), Şadi Çalık'ın Galatasaray'da yer alan, Yapı Kredi Bankası için yaptığı "50. Yıl Anıtı", İlhan Koman'ın Halk Sigorta için yaptığı "Akdeniz"i, (1980),Rahmi Aksungur'un "Barış"ı, Metin Deniz'in "Abidin Dino'nun Eller Serisi'nden" gerçekleştirmesi, Serhat Kiraz'ın Mecidiyeköy Pamukbank Binası önünde yer alan heykeli, vs.

 

[1] Mustafa Aslıer, "İstanbul'da 20 Heykel", Kültür ve Sanat, Sayı:3 (Aralık 1974), s.104.

[2] A.g.m., s. 106.

[3] Ali Teoman Germaner, "Cumhuriyetimizin 75. Yılında Ülkemizde Heykel Olgusuna Genel Bir Bakış", Cumhuriyet'in Renkleri, Biçimleri, Türk Tarih Vakfı Yayını, İstanbul, 1999, s. 63.

[4] Bilge Evrim Aydoğan, Cumhuriyet'in 50. Yılını Kutlama Etkinliği Kapsamında Açık Alanlara Uygulanan Heykel Çalışmaları, Mimar Sinan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü yayınlanmamış lisans tezi, İstanbul, 2001, s.23.

[5] Buradaki "ilk" ten kasıt, resmi kuruluşlardan gelen siparişlerdir.

[6] Cavhar Göktaş, İstanbul'da Çağdaş Kent Heykeli Uygulamaları, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yayınlanmamış yüksek lisans tezi, İstanbul, 1998, s.55.

 

16477650.jpg

 

lhan Koman, Akdeniz, 1980, demir, 600 x 400 x 100 cm., Zincirlikuyu.

 

İlhan Koman ile özdeşleşen Akdeniz Heykeli, Halk Sigorta’nın Genel Müdürlük binası için sipariş edilir. “Bir heykel umumi yerlere konacağı zaman daha ziyade halka dönük bir şey olsun istiyorum.” (Aslan Mengüç, “İlhan Koman Heykellerini Anlatıyor”, Hürriyet Gösteri, S.75, 1 Şubat 1987, s.66) diyen Koman, heykelin koyu maviden beyaza giden bir boya ile boyanmasını ister ancak istediği boyayı bulamaz ve heykel, tümüyle beyaz olur. Koman, Akdeniz heykelinde kadın metaforundan yararlanır ve istediği, figürün hareket edermiş gibi algılanmasıdır.

“Popülist bir iş yaparken dahi, gene de sanatkar olarak hakiki bir iş yapmaktan vazgeçilmez. Ben o heykelde böyle bir sinetik yanılgıdan istifade ederek dalgalardan teşekkül eden, dalgaların meydana getirmeye çalıştığı bir ihaleyi, mabudeyi sembol olarak aldım.” (A.g.m., s.66.) 1998 yılında, Koman’ın Akdeniz’inin Köyceğiz’e taşınması önerisi gelir. Neyse ki Uluslar arası Plastik Sanatlar Derneği ve heykeltıraşlar Derneği, bu duruma tepki gösterirler ve İstanbul bir heykelini daha yitirmekten kurtulur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.