Φ dilku Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 Sen İstanbul Kokardın Martıların gözlerinden dinledim İstanbul'un boğazı yanmış dün gece Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize Ben bu şehre yüreğimi içirmedim Göklerden hicran yağdı, İstanbul'lu bir geceydi Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın İsmin dudaklarımda idamlık bilmeceydi Yalansa kahrolayım, sen İstanbul kokardın Sevda dediğin gülüm bir busedir dudağımda Bıçak gibi, yasak gibi, kan gibi... Utanır, intihar ederdi ölüm, Hayata rest çekip ağladığımda, Korkak gibi, tutsak gibi, yaşanmamış an gibi... Ben lal olmuş bülbülüm, sen deli gülsün bağımda Toprak gibi, yaprak gibi, candan özge can gibi Kuş uçmaz kervan geçmez dağımda, Kah aşkı yağan kar tanesi Kah Leyla tüten rüzgardın Zambak gibi leylak gibi, Sigaramda duman gibi Sevdiceğim, sen İstanbul kokardın Dayadım ondörtlüyü İstanbul'un şakağına İstediğim gül içmekti gözlerinden bir yudum Seni sordum gündüzlerce bu şehrin her sokağına Söylemedi, inat ettim gece seni uyudum Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim Ayla toprak şahittir, şahittir denizle gece Sensizken, İstanbul'da bir kez olsun gülmedim Yıllar kapımı çaldı, ellerinde vur emri Yokluğun var sen yoktun, ölüm geldi ölmedim Ağladım yüreğimde sen, sende divane İstanbul Aşkından hatıra dedim göz yaşımı silmedim Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim Belki de can ben bu şehri güller için çok sevdim Gözlerimden dökülen yaş denizi ıslatıyor Sevda kilim, hasret nakış, gönül derdi dokuyor Çatlayası deli yürek 'sen sen' diye atıyor Oy gece gözlüm oy, İstanbul SENİ kokuyor Serdar Tuncer Ayrıca Yukardaki Attila İlhan şiiri Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir ErdalAktaş Gönderi tarihi: 9 Nisan , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 9 Nisan , 2006 CEVIZ AGACI Basim kopuk kopuk bulut, icim disim deniz, ben bir ceviz agaciyim Gulhane parkinda, budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkindasin, ne polis farkinda. Ben bir ceviz agaciyim Gulhane parkinda, Yapraklarim suda balik gibi kivil kivil. Yapraklarim ipek mendil gibi tiril tiril. kopariver, gozlerinin, gulum, yasini sil Yapraklarim ellerimdir tam yuz bin elim var, Yuz bin elle dokunurum sana, Istanbul'a. Yapraklarim gozlerimdir. Sasarak bakarim. Yuz bin gozle seyrederim seni, Istanbul'u. Yuz bin yurek gibi carpar, carpar yapraklarim. Ben bir ceviz agaciyim Gulhane parkinda, Ne sen bunun farkindasin, ne polis farkinda. Nazım Hikmet RAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sedelina Gönderi tarihi: 9 Nisan , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 9 Nisan , 2006 istanbul istanbul olalı hiç görmedi böyle keder Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ günışığı Gönderi tarihi: 10 Nisan , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 10 Nisan , 2006 şuanda istanbul'da olmak vardı anasını satayım Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir ErdalAktaş Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2006 &İstanbul Olalım& Sokak sokak, cadde cadde geçip gel İstanbul'u ...Her sokakta, Her cadde de ...Kendi izini göreksin. Ama şaşırma.... ...Nereye gittiysem senide götürdüm yanımda Hep kalbimde,hep beynimdesin. ...İstanbul'u sensiz, Senide İstanbul'suz düşünemedim. ...Gel, gelde bu kente en ölümsüz sevdayı yazalım Bu kez İstanbul yenilsin bize. ....Haydi gel.. Sen ben; biz olalım ....İstanbul olalım.. Ümit Koral Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 *İSTANBUL Kamyonlar kavun taşır ve ben Boyuna onu düşünürdüm, Kamyonlar kavun taşır ve ben Boyuna onu düşünürdüm, Niksar'da evimizdeyken Küçük bir serçe kadar hürdüm. Sonra âlem değişiverdi Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak. Sonra âlem değişiverdi Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak. Mevsimler ne çabuk geçiverdi Unutmak, unutmak, unutmak. Anladım bu şehir başkadır Herkes beni aldattı gitti, Anladım bu şehir başkadır Herkes beni aldattı gitti, Yine kamyonlar kavun taşır. Fakat içimde şarkı bitti. Cahit Külebi Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2006 İstanbul'daki İstanbul'da bir sevdiğim vardı Keçi yavrusuna benzer, Rüzgar eserdi hafiften gözlerinde Halden anlardı. Bütün Şehzadebaşı bilir hikayemizi, Gülhane parkı bilir, gemiler bilir, Gelip geçen bakardı. Yanakları güz elmasına benzer Soğuk havalarda. Ormanlar gibi bakışları; Çocuktu, aceleci, bir hali vardı. Bahar günleri geldi miydi Saçları uzardı. Adını bile unuttum Yüzünü de, gemileri de, Yalnız ara sıra aklıma geliyor Sabah akşam iş başında Ve asfalt caddelerde. Cahit Külebi Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir ErdalAktaş Gönderi tarihi: 23 Nisan , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 23 Nisan , 2006 Üç beş baldırı çıplak Şam Şeytanı Vurdular İstanbul'u İstanbul'un orta yerinde.....! ’’ * ] Naci Kasapoğlu Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 29 Nisan , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 29 Nisan , 2006 *ACI KRAL Çok bitkindi İstanbul o akşam iki satırlık olsun gücü yok yanıyordu Kadıköy kıyılarında otuz sekiz buçukla, ama sersemlemiş olamaz bir başka şeydi parkı yanlayan duvar adım başı saatler tembel mi tembel kara mı kara deniz gibi lambalar kızıl çalıyordu tutup sürükledim otele... Hiç sığar mı İstanbul otellere? Bir acı kral kor kesilmiş bir taçla uykuları çocukluğunda konuş. Saatlerdi hep ateş içinde bir angarya nöbetinde yerinde sayarak saatlerdi hep sabaha karşı... O döndürdü hep yelkovanları akrepleri yıldızları bulutları ne gelirse aklına hep o döndürdü ve yoruldu sabahın yedisi. Modaya doğru denizli bir bahçeydi asılmış kayalara kıyısında bir kahve asmalar kasımpatılar kadife çiçekleri bir çiçek daha vardır hani şavkı vurur bulutlarla denize, yoksa sen de mi be İstanbul sen de mi kızılcık şerbeti içtin? Salaş kahvede biraz uykulu deniz ve masalar güzeldi çiçekler ve biraz ama biraz kırılmış ve kopmuş Bu kadarı yetti- Sonra? saatler kordon boyunda saatler parkta iskelede saatler ibadullah gazetelerde sabahtan öğleye, öğleden akşama bütün İstanbul saat kesilmiş, nasıl düzeltmeli? nasıl düzeltmeli? Ey Ermeni kilisesi çandan çana ey balıkçılar manavlar bakkallar ey simit fırını, milli piyango ey hala kızı bir köşede ansızın. Vay! Burada mıydın sen? Neden gelmedin? Neyin var? Gel bekleriz, gel ama! Gelirim, peki- Halalar, dayı, yeğenler hep vardı hep yitti o gün, uğrarım demişti ya, susmak için mi? susuyordu işte, daha da sustu hem sokaklarda ansızın bir titremeyle İstanbul daha da köhnemişti köhne sokaklarda. Bereket ilaçlar geldi aklına! Ama nasıl yutulurdu? Binlerce tonluk iskele nasıl vapur toslamış gibi zangır zangır nasıl sürüklenirdi otele, nasıl İstanbul? Ve yatakta ateş 19.00'a kadar... Kes hesabı kes katibim! Jet Turizm'den al bir bilet, al bir bilet İstanbul'a! Ankara'ya varırsa boşalır belki bavullar boştur çoğu zaman umutlar da ama sokaklar yalnızlıktan geçilmez, ve zaman geçmez ve lokantalar toktur ve çeneler ve gırtlaklar yorgundur ve canlar yaşlıdır terminal de yaşlıdır İstanbul ise daha da yaşlı iğne iplik acı bir kral gibi... Suphi AYTİMUR Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir ErdalAktaş Gönderi tarihi: 29 Nisan , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 29 Nisan , 2006 İstanbul Gibi Seni İstanbul gibi seviyorum Bakırköy kadar çılgın aşkım Bogaz kadar durgun İstanbul gibi seviyorum Tutkum Üsküdar kadar puslu Çamlıca kadar ulu Beykozdaki ağaçlar kadar yeşil gözlerin Fatih sokaklarındaki şerbetçinin Şerbeti kadar yakıyor içimi Sana her bakışımda Eline her dokunuşumda Marmaranın tüm martıları dönüyor başımda Seni İstanbul gibi seviyorum Kalbim Topkapı sarayı gibi Binbir antikayla dolu ve kilitli Antikalar hatıralar Anahtarımı ise sana verdim gitti Seni İstanbul gibi seviyorum Şehreminide çocuksam elma şekerim Kadıköyde gençkızsam askerdeki erim Karacaahmette ağliyorsam mezarda yatan yarim oluyırsun Ben seni İstanbul gibiseviyorum (Aralık 2001) Seyyide Yılmaz Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir ErdalAktaş Gönderi tarihi: 6 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 6 Mayıs , 2006 İstanbul göbeği taşla kırçılan çocuk Mızrakla dikilmiş göbeği İpliği Ulubatlı'nın bayrağından Akşemseddin'in sarığından kopma İstanbul tuzlu suyla çimmesede kokmaz .......... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.