Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

istanbul .....sevginiz ne kadar...?


Misafir ErdalAktaş

Önerilen İletiler

Sen İstanbul Kokardın

 

 

 

 

Martıların gözlerinden dinledim

İstanbul'un boğazı yanmış dün gece

Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim

Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize

Ben bu şehre yüreğimi içirmedim

 

Göklerden hicran yağdı, İstanbul'lu bir geceydi

Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın

İsmin dudaklarımda idamlık bilmeceydi

Yalansa kahrolayım, sen İstanbul kokardın

 

Sevda dediğin gülüm bir busedir dudağımda

Bıçak gibi, yasak gibi, kan gibi...

Utanır, intihar ederdi ölüm,

Hayata rest çekip ağladığımda,

Korkak gibi, tutsak gibi, yaşanmamış an gibi...

Ben lal olmuş bülbülüm, sen deli gülsün bağımda

Toprak gibi, yaprak gibi, candan özge can gibi

Kuş uçmaz kervan geçmez dağımda,

Kah aşkı yağan kar tanesi

Kah Leyla tüten rüzgardın

Zambak gibi leylak gibi,

Sigaramda duman gibi

Sevdiceğim, sen İstanbul kokardın

 

Dayadım ondörtlüyü İstanbul'un şakağına

İstediğim gül içmekti gözlerinden bir yudum

Seni sordum gündüzlerce bu şehrin her sokağına

Söylemedi, inat ettim gece seni uyudum

 

Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim

Ayla toprak şahittir, şahittir denizle gece

Sensizken, İstanbul'da bir kez olsun gülmedim

Yıllar kapımı çaldı, ellerinde vur emri

Yokluğun var sen yoktun, ölüm geldi ölmedim

Ağladım yüreğimde sen, sende divane İstanbul

Aşkından hatıra dedim göz yaşımı silmedim

Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim

Belki de can ben bu şehri güller için çok sevdim

 

Gözlerimden dökülen yaş denizi ıslatıyor

Sevda kilim, hasret nakış, gönül derdi dokuyor

Çatlayası deli yürek 'sen sen' diye atıyor

Oy gece gözlüm oy, İstanbul SENİ kokuyor

 

Serdar Tuncer

 

 

 

 

Ayrıca Yukardaki Attila İlhan şiiri :wub:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

CEVIZ AGACI

 

Basim kopuk kopuk bulut, icim disim deniz,

ben bir ceviz agaciyim Gulhane parkinda,

budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz.

Ne sen bunun farkindasin, ne polis farkinda.

 

Ben bir ceviz agaciyim Gulhane parkinda,

Yapraklarim suda balik gibi kivil kivil.

Yapraklarim ipek mendil gibi tiril tiril.

kopariver, gozlerinin, gulum, yasini sil

Yapraklarim ellerimdir tam yuz bin elim var,

Yuz bin elle dokunurum sana, Istanbul'a.

Yapraklarim gozlerimdir. Sasarak bakarim.

Yuz bin gozle seyrederim seni, Istanbul'u.

Yuz bin yurek gibi carpar, carpar yapraklarim.

 

Ben bir ceviz agaciyim Gulhane parkinda,

Ne sen bunun farkindasin, ne polis farkinda.

 

Nazım Hikmet RAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

&İstanbul Olalım&

 

 

Sokak sokak, cadde cadde geçip gel İstanbul'u

...Her sokakta,

Her cadde de

...Kendi izini göreksin.

Ama şaşırma....

...Nereye gittiysem senide götürdüm yanımda

Hep kalbimde,hep beynimdesin.

...İstanbul'u sensiz,

Senide İstanbul'suz düşünemedim.

...Gel, gelde bu kente en ölümsüz sevdayı yazalım

Bu kez İstanbul yenilsin bize.

....Haydi gel..

Sen ben; biz olalım

....İstanbul olalım..

Ümit Koral

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

*İSTANBUL

 

Kamyonlar kavun taşır ve ben

Boyuna onu düşünürdüm,

Kamyonlar kavun taşır ve ben

Boyuna onu düşünürdüm,

Niksar'da evimizdeyken

Küçük bir serçe kadar hürdüm.

 

Sonra âlem değişiverdi

Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.

Sonra âlem değişiverdi

Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.

Mevsimler ne çabuk geçiverdi

Unutmak, unutmak, unutmak.

 

Anladım bu şehir başkadır

Herkes beni aldattı gitti,

Anladım bu şehir başkadır

Herkes beni aldattı gitti,

Yine kamyonlar kavun taşır.

 

Fakat içimde şarkı bitti.

 

 

Cahit Külebi :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İstanbul'daki

 

İstanbul'da bir sevdiğim vardı

Keçi yavrusuna benzer,

Rüzgar eserdi hafiften gözlerinde

Halden anlardı.

 

Bütün Şehzadebaşı bilir hikayemizi,

Gülhane parkı bilir, gemiler bilir,

Gelip geçen bakardı.

 

Yanakları güz elmasına benzer

Soğuk havalarda.

Ormanlar gibi bakışları;

Çocuktu, aceleci, bir hali vardı.

Bahar günleri geldi miydi

Saçları uzardı.

 

Adını bile unuttum

Yüzünü de, gemileri de,

Yalnız ara sıra aklıma geliyor

Sabah akşam iş başında

Ve asfalt caddelerde.

 

 

Cahit Külebi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

*ACI KRAL

 

Çok bitkindi İstanbul o akşam

iki satırlık olsun gücü yok

yanıyordu Kadıköy kıyılarında

otuz sekiz buçukla,

ama sersemlemiş olamaz

bir başka şeydi parkı yanlayan duvar

adım başı saatler

tembel mi tembel

kara mı kara deniz gibi

lambalar kızıl çalıyordu

tutup sürükledim otele...

 

Hiç sığar mı İstanbul otellere?

Bir acı kral

kor kesilmiş bir taçla

uykuları çocukluğunda konuş.

 

Saatlerdi hep ateş içinde

bir angarya nöbetinde yerinde sayarak

saatlerdi hep

sabaha karşı...

 

O döndürdü hep

yelkovanları akrepleri yıldızları bulutları

ne gelirse aklına

hep o döndürdü

ve yoruldu

sabahın yedisi.

 

Modaya doğru denizli bir bahçeydi

asılmış kayalara

kıyısında bir kahve

asmalar

kasımpatılar

kadife çiçekleri

bir çiçek daha vardır

hani şavkı vurur bulutlarla denize,

yoksa

sen de mi be İstanbul

sen de mi kızılcık şerbeti içtin?

 

Salaş kahvede biraz uykulu

deniz ve masalar güzeldi

çiçekler ve biraz

ama biraz kırılmış ve kopmuş

Bu kadarı yetti-

 

Sonra?

saatler kordon boyunda

saatler parkta iskelede

saatler ibadullah gazetelerde

sabahtan öğleye,

öğleden akşama

bütün İstanbul saat kesilmiş,

nasıl düzeltmeli?

nasıl düzeltmeli?

 

Ey Ermeni kilisesi çandan çana

ey balıkçılar manavlar bakkallar

ey simit fırını, milli piyango

ey hala kızı bir köşede ansızın.

 

Vay! Burada mıydın sen?

Neden gelmedin?

Neyin var?

Gel bekleriz, gel ama!

 

Gelirim, peki-

 

Halalar, dayı, yeğenler

hep vardı hep yitti o gün,

uğrarım demişti ya,

susmak için mi? susuyordu işte,

daha da sustu hem

sokaklarda

ansızın bir titremeyle İstanbul

daha da köhnemişti

köhne sokaklarda.

 

Bereket ilaçlar geldi aklına!

Ama nasıl yutulurdu?

Binlerce tonluk iskele

nasıl vapur toslamış gibi zangır zangır

nasıl sürüklenirdi otele,

nasıl İstanbul?

 

Ve yatakta ateş 19.00'a kadar...

 

Kes hesabı kes katibim!

Jet Turizm'den al bir bilet,

al bir bilet İstanbul'a!

Ankara'ya varırsa boşalır

belki

bavullar boştur çoğu zaman

umutlar da

ama sokaklar yalnızlıktan geçilmez,

ve zaman geçmez

ve lokantalar toktur

ve çeneler ve gırtlaklar yorgundur

ve canlar yaşlıdır

terminal de yaşlıdır

İstanbul ise daha da yaşlı

iğne iplik

acı bir kral gibi...

 

 

Suphi AYTİMUR :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İstanbul Gibi

 

 

 

 

Seni İstanbul gibi seviyorum

Bakırköy kadar çılgın aşkım

Bogaz kadar durgun

 

İstanbul gibi seviyorum

Tutkum Üsküdar kadar puslu

Çamlıca kadar ulu

 

Beykozdaki ağaçlar kadar yeşil gözlerin

Fatih sokaklarındaki şerbetçinin

Şerbeti kadar yakıyor içimi

 

Sana her bakışımda

Eline her dokunuşumda

Marmaranın tüm martıları dönüyor başımda

 

Seni İstanbul gibi seviyorum

Kalbim Topkapı sarayı gibi

Binbir antikayla dolu ve kilitli

Antikalar hatıralar

Anahtarımı ise sana verdim gitti

 

Seni İstanbul gibi seviyorum

Şehreminide çocuksam elma şekerim

Kadıköyde gençkızsam askerdeki erim

Karacaahmette ağliyorsam mezarda yatan yarim oluyırsun

Ben seni İstanbul gibiseviyorum

 

(Aralık 2001)

 

Seyyide Yılmaz

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.