Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

1.Dünya Savaşı Hakkari


_asi_

Önerilen İletiler

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE HAKKARİ

 

1914'te Hakkari Sancağı'nın içerisinde, bugün Van İli'ne bağlı olan Başkale ile, Türkiye sınırları dışında kalan İmadiye ve Zaho da yer alıyordu. Yörede büyük ölçüde aşiret düzeni egemendi. Geçimlerini hayvancılıkla sağlayan bu aşiretlerin önemli bir bölümünü Hristiyan Nasturiler oluşturuyordu. Özellikle, Hakkari'nin güneyine düşen Tiyari, Valto, Tal, Cilo ve Baz gibi dağlık yörelerde Nasturiler çoğunluktaydı. Özerk bir yapısı ve bazı ekonomik ayrıcalıkları olan Nasturi aşiretleri ile öbür aşiretler arasında, sürekli bir gerginlik vardı. Ekonomik yapı farklılığından kaynaklanan bu gerginliğin kökleri önceki yüzyıla değin uzanıyordu. Kürt aşiretleri, zaman zaman Koçanıs'i, kimi zaman da Çölemerik'i merkez edinen Nasturi Patriği Mar Şim'un ile sık sık çatışıyorlardı. II.Abdülhamid'in "İslamlaştırma" siyaseti nedeniyle daha da artan çatışmalar sırasında, "Malik" adı verilen Nasturi aşiret beyleri, sık sık ittifaklar kuruyor, yöredeki Müslüman aşiretlere karşı direnmeye çalışıyorlardı. Osmanlı hükümetleri ise, çatışmaların büyük boyutlara varmasını engellemek için Nasturi aşiretlerin hoş tutmaya bakıyorlardı. Osmanlı Devleti'nin başlıca kaygılarından biri, İran'da önemli bir ağırlıkları olan Nasturiler'in bağımsızlıkçı girişimlerini engellemekti. Ama Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasından sonra, Nasturi aşiretlerinin hızla bu doğrultuda eyleme geçtikleri görüldü.

 

NASTURİLİK

 

V.yy başlarında ortaya çıkan ve İsa'nın, Tanrı degil Tanrısal özellikler taşıyan bir insan olduğunu ileri süren bir Hıristiyanlık mezhebidir. Kurucusu Nestorias keşiş olarak bir süre Antakya dolaylarında bulunduktan sonra Bizans Kilisesi Başpatrikliği'ne getirilmiş bir din adamıydı.İsa'nın Tanrı olduğunu ileri süren Papaz Arius'a karşı yürüttüğü savaşımla tanınan Nestorias, gerek İsa'nın gerekse annesi Meryem'in "cisimsel bir varlık" oldukları görüşünü savunuyordu. "İsa, Meryem'in oğlu olduğu kadar, eşi ve kemiğiyle de Davut'un soyundan gelmektedir, ama ululuğunu Tanrının kulu olmasına borçludur " diyor ve Tanrı'nın kulu olmakla " Tanrıdan doğmuş olma " özelliğinin olduğunu ileri sürüyordu.

İlk Nasturi misyonerleri Edessa (Urfa) ve Abiabene'de (Büyük ve Küçük Zap ırmakları arasındaki yöreler) yetişti. Sasanlar'a esir düşen Bizans askerleri ilk Nasturi topluluklarını oluşturdu. Selevkia-Ktesifon Piskoposu İzak, 410 yılında Nasturi manastırlarını birleştirerek bir piskoposluk kurdu. 424'te Nasturi Kilisesi Antakya Patrikliği'nden ayrılarak bağımsız bir mezhep olarak ortaya çıktı ve ruhani başkanlarına Katolikos adını verdi. 489'da Nizip'te yeni bir kilise kurarak Bizans Kilisesi ile tüm ilişkilerini kestiler. Özellikle Hakkari yöresinden yayılan Nasturilik, Sasanlı Devleti'nin verdiği ödünlerle kısa sürede çok geniş bir alana yayıldı.

XIX.yy ortalarından başlayarak, Nasturiler'le Hakkari yöresinin aşiretleri arasında ardı arkası kesilmeyen çatışmalar oldu. Nasturiler, Birinci Dünya Savaşı yıllarında İran'a daha sonra Irak'a göç ettiler.1932'de başlattıkları bir ayaklanma sonunda Irak'tan ayrılıp Suriye'ye geçtiler. Nasturiler'in ruhani lideri Katolikos 1943'te ABD' ye göç etti. 1973'te görevini bıraktığında, 8.000 kadar Nasturi, mezhepten ayrıldı ve Nasturilik çeşitli piskoposluklara bölündü.

 

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE RUS İŞGALİ

 

Ağustos 1914'te Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na katılmasıyla ve açtıkları cephelerle birlikte Ruslar'da önlem almakta gecikmediler ve karşı saldırıyla Dilman ve Selmas kasabalarını ele geçirdikten sonra, güneybatıya yönelerek 3 Aralık 1914'te Hakkari'ye girdiler. Ama, geri hatlarının Urmiye'deki Türk müfrezelerinin saldırısına uğramasından çekindikleri için, bir hafta sonra geri çekildiler. Gönüllü müfrezeler ise daha fazla ilerleme olanağı bulamadan, Urmiye yöresinde durakladılar. Öte yandan 3. Ordu'nun 22 Aralık 1914'te başlattığı Sarıkamış Harekatı ile büyük kayıplar verilince, Ruslar Doğu Anadolu'ya yönelik saldırılarını büyük ölçüde artırdılar. Osmanlı birliklerinin Bitlis'e çekilmesinden yararlanan Ruslar, daha da güneye ilerleyerek 23 Mayıs'ta Hakkari'yi ele geçirdiler.

 

AŞİRET ÇATIŞMALARI VE NASTURİLERİN GÖÇÜ

 

Hakkari yöresinin Ruslarca işgali, bu işgali destekleyen Nasturiler'in konumunu güçlendirdi. Nasturi Patriği Mar Şim'un, olayların gelişme yönünü görerek, daha işgal öncesinde, 10 Mayıs 1915'te Rus işgal kuvvetleri komutanı ile Muhancık'ta bir görüşme yapmış ve bütün Nasturiler'i Rusların yanında savaşmaya çağırmıştı. Bütün bunlar, öteden beri yaşanan gerginliği daha da artırdı ve yörenin en güçlü aşireti Barzani Aşireti ile Nasturi aşiretleri arasında yoğun çarpışmalar baş gösterdi. Tuma, Tiyari, Cilo ve Baz'daki Nasturi aşiretleri büyük yıkıma uğradılar, köyleri talan edildi, ürünleri yakıldı, sulama kanalları kullanılmaz duruma getirildi. Rus işgal komutanlığının önünü alamadığı bu çarpışmalar, sonunda Nasturiler'i dağlık bölgelere çekilmek zorunda bıraktı. Bu çatışmalar sırasında Cilo Dağı'ndaki Mar Ziya Nasturi Kilisesi, yüzyıllardan bu yana ilk kez yabancı bir topluluğun eline geçti. Çekildikleri, 3.400 m yükseklikteki Şina Yaylası'nın da kuşatılması üzerine, Nasturiler, Ekim 1915'te, bir yarma harekatı düzenleyerek Selmas'taki Rus hatlarının gerisine sığındılar. İran'daki Rus yönetimi, sayıları 40.000'i bulan bu Nasturi göçmenlerini Hoy, Selmas ve Urmiye'ye yerleştirdi.

 

İŞGALDEN KURTULUŞ

 

Hakkari'yi üç yıl kadar işgal altında tutan Ruslar, 1917 Ekim Devrimi'nin ardından yapılan Erzincan ve Brest-Litovsk antlaşmaları uyarınca işgal ettikleri yöreleri boşaltmaya başladılar. Ancak, bu kez de Rus birliklerinin yerini silahlı Nasturi'ler almaya başladı. Urmiye'deki üslerinden Hakkari yöresine saldırılar düzenlediler. Giderek artan saldırılar üzerine Osmanlı Hükümeti Irak'ta bulunan 6.Ordu kuzeye ilerleyerek 22 Nisan 1918'de Hakkari ve yöresinde denetimi ele aldı.Daha sonra da kuzeydoğuya ilerleyerek Tebriz’e girdi. Nasturiler bu gelişmeler üzerine Urmiye bölgesini boşaltarak 1918 yaz aylarında İngiliz işgali altında ki Hemedan’a çekildiler. Bu esnada Nasturi Patriği Mar Şemun’da yörenin önde gelen ağalarından Şahaklı İsmail Ağa tarafından Köhne şehrinde pusuya düşürülerek öldürüldü.

 

İNGİLİZLERİN YÖREYİ ELE GEÇİRME ÇABALARI

 

Birinci Dünya Savaşı'nın Osmanlı Devleti'nin yenilgisiyle sonuçlanması ve bu yenilginin 30 Ekim 1918'deMondros Mütarekesi'yle belgelenmesinden sonra, İtilaf Kuvvetleri, Mütareke hükümleri uyarınca Osmanlı topraklarını işgal etmeye başladılar. Bunlardan İngiltere, mütarekenin imzalanmasından bir hafta kadar sonra, 8 Kasım 1918'de daha önce Fransa'ya verilmesi kararlaştırılan Musul'u işgal etti. 26 Kasım'da da, o sırada Hakkari Sancağı'na bağlı olan İmadiye ve Zaho kasabalarına girdi. İngiliz Hükümeti, aralarındaki Sykes-Picot Antlaşması'na karşın, zengin petrol yatakları olan Musul'u Fransa'ya bırakmak istemiyor, burada dolaylı bir yönetim, bir manda yönetimi kurmak istiyordu. İngiltere, Musul'a bir yandan yeni yeni askeri birlikleri yığarken, bir yandan da Hemedan'dan Irak'ın kuzeyine gönderdiği Nasturi aşiretlerini Türklere karşı kışkırtıyordu. İşgale karşı başlayan direnişlerin bastırılmasında, oluşturduğu 4 Nasturi taburunu da kullanan İngiltere, bu hizmetlerine karşılık, Nasturiler'e Hakkari yöresinde özerk yönetim sağlamaya söz veriyordu.

İngiltere, bu çok yönlü politikalarla bölgede oldukça elverişli bir konum edinmişti. O sıralarda Irak'ta bulunan 6. Ordu da mütareke koşullarına uyarak bölgeden çekilince, Musul yöresinde İngilizlerin karşısına çıkacak önemli bir güç kalmamıştı. Bu arada, bazı kazaları işgal edilen ve özerk bir Nasturi yönetimi vaadine konu olan Hakkari'de, büyük bir tehditle karşı karşıyaydı. Zap Vadisi'ne yerleşen Nasturiler, İngilizlerin de yardımıyla Hakkari köylerine girmeye çalışıyorlardı.

 

RAVENDIZ HAREKATI

 

Irak'ta İngiliz baskılarının iyice arttığı bir dönemde, bölgenin dinsel önderlerinden Uceymi Sadun Paşa, 5 Haziran 1920'de Mardin'e geldi ve kentin ileri gelenleriyle yaptığı görüşmelerde, Irak'ta İngiliz yönetimine karşı düzenlenecek bir ayaklanmanın kısa sürede başarıya ulaşacağını, bu amaçla bölgeye silah ve asker yardımı yapılmasını istedi. Irak'ın Süleymaniye, Revandiz, Kerkük ve Akra yörelerinde yaşayan Türkler İngiliz yönetiminden hoşnut değildi. İngiliz işgal yönetimi, bölgede denetimini sürdürebilmek için bir politika izliyor, Araplara kimi ayrıcalıklar tanırken, bölge halkına yoğun baskı yapıyordu. Nitekim, tam da o sıralarda Revandiz'de bir ayaklanma olmuş, yenilgiye uğrayan İngilizler yöreyi boşaltmak zorunda kalmışlardı.

Bu gelişmeler üzerine, Ankara Hükümeti'nin Güney Anadolu'da oluşturduğu Elcezire Cephesi Komutanlığı, 1920 sonlarında Revandiz'e bir piyade birliği gönderdi. İngilizler, Lozan görüşmelerinin başladığı günlerde, Musul sorununa askeri bir çözüm bulmak amacıyla, yeni ve güçlü bir saldırı daha düzenlediler. Revandiz'in Hakkari ve Şemdinli ile bağını kesme amacıyla yapılan bu saldırı, yoğun bir direnişle karşılaştı. Çatışmalar aylarca sürdü. Ancak, saldırıya katılan İngilizlerle anlaşma yoluna gitmeleri Revandiz Müfrezesi'ni çekilmek zorunda bıraktı. Müfreze 29 Nisan 1923'te, İran sınırını geçerek Uşnu Kasabası'na sığındı.

Yine 1924 yılında Beytüşşebap'ta görevli olan Kürt subaylarını bir isyan girişimleri oldu.

1925'te Şemdinli, 1926'da İsmail Ağa(Gravili-Özbek), 1926 Çatak Giravi ailesi(Ertoşlar),1926 Beytüşşebap Uludere'de gerçekleşen Jirkili Ehya(Yahya / Adıyaman) isyanı, 1930'da da Oramar isyanı gerçekleşti.

 

NASTURİ AYAKLANMASI VE HAKKARİ VALİSİNİN TUTSAK EDİLMESİ

 

1923 sonrasında, İngiltere, işgal altında tuttuğu Musul'u yasal olarak da elde edilebilmek için diplomatik görüşmelere olanca ağırlığını koyarken, işgali altındaki toprakları daha da genişletmek ve Hakkari yöresini de dolaylı olarak elde edebilmek için bir takım kışkırtmalara ve askeri hazırlıklara girişti.İngiliz hükümeti ,bu amaçla, daha önce Irak'ın kuzeyine yerleştirdiği Nasturiler arasında yoğun bir propagandaya girişti ve onları askeri bir eyleme zorladı.Bu kışkırtmalar sonucunda ,Hakkari Valisi Halil Rıfat Bey, 7 Ağustos 1924'te keşif için geldiği Hangediği'nde, Nuhup Nasturi aşireti Reisi Gülyano'nun saldırısına uğradı ve tutsak edildi.Aynı saldırıda il jandarma komutanı Binbaşı Hüseyin Bey'le Üç jandarma eri de öldürüldü.Bu olay Ankara Hükümeti'nin büyük tepkisine yol açtı.Bu tepki öyle büyük oldu ki Aşağı Tayyare Nasturileri Reisi Hoşabe valiyi serbest bıraktırdığı halde, T.C. Hükümeti, Nasturiler'e karşı güç kullanılmasını kararlaştırdı. Böylece 12-28 Eylül arasında Nasturiler'i yeniden Hakkari dışına çekilmeye zorladı.

Hakkari Lozan'da Ulusal Vilayetiyle birlikte pazarlık konusu yapıldı. Silahlı çatışma ile değil görüşme ve antlaşma ile Türkiye sınırları içine alındı. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ruslar'ın işgaline uğrayan Çölemerik, 1924'te kurulan Hakkari Vilayeti'nin Merkez İlçesi durumuna getirilmiştir. 1933'te Van İli'ne bağlanan Hakkari, 1936'da yeniden il olunca, Çölemerik kesin olarak, Hakkari İli'nin Merkez İlçe'si olmuş ve bugünkü konumunu kazanmıştır.

 

HAKKARİ'NİN DİPLOMATİK GÖRÜŞMELERE KONU OLMASI

 

Hakkâri Cumhuriyet öncesinde, Van Vilayetinin bir sancağı olarak Musul Vilayetinin kuzeyinde yer alıyordu.

 

Bu coğrafi konum nedeni ile yörenin siyasal geleceği, Musul’un kavuşacağı siyasal statü ile doğrudan ilişkiliydi. Musul uzun yıllar İngiliz işgali altında kaldığından dolaysıyla statüsü 1926 yılında belirlendiği için Hakkâri yöresinin istikrarlı bir yapıya kavuşması ancak bu tarihte gerçekleşti.

Ankara Hükümetinin Milli mücadeledeki başarısını belgeleyen Lozan barış görüşmelerinin, belki de en tartışmalı konusu, Musul sorunuydu. O sırada iki kaza (İmadiye, Zaho) İngiliz işgali altında olduğu için konu Hakkâri’nin siyasi geleceğini de ilgilendiriyordu. Gerek İngiltere gerekse Türkiye bu konuda herhangi bir ödüne yanaşmadıkları için görüşmelerin kesilmesini önlemek amacıyla, Musul sorununun daha sonra, ikili görüşmelerde ele alınması karalaştırıldı. Nitekim bu amaçla 19 mayıs 1924’te “Haliç Konferansı” adı verilen bir görüşme düzenlendi ancak, bu konferansta da bir sonuca ulaşılamadığı gibi, İngiltere’nin konferanstaki temsilcisi Sir Percy Cox , yaptığı konuşmada Hakkâri yöresini de pazarlık konusu yaparak bu bölgenin, Irak’taki Nasturilere verilmesini istedi ve konferans 5 Haziran 1924’te herhangi bir çözüme ulaşmadan dağıldı.

 

Haliç Konferansının başarısızlığa uğraması üzerine, Türkiye konunun Milletler Cemiyetine götürülmesini önerdi. Ankara Hükümetinin bu öneriyi benimsemesi üzerine de Musul Sorunu, Milletler Cemiyetinin 20 Eylül 1924 tarihli oturumunda ele alındı. Uzun görüşmelerden sonra, Milletler Cemiyeti bünyesinde üçlü komisyon adı altında bir komisyon oluşturuldu. Komisyon 29 Ekim 1924’te soruna geçici bir çözüm getirdi ve Brüksel Hattı adı verilen bir çizgi ile Türkiye Irak sınırını belirledi. Bu hata göre Hakkâri ve Musul birbirinden ayrılıyor, Hakkâri’nin kazaları Zaho ve İmadiye Musul içinde kalıyordu. Üçlü komisyon, daha sonra, Musul’un ekonomik toplumsal ve kültürel yapısıyla İngiltere’nin Hakkâri’ye ilişkin sağlarını incelemek üzere bölgede çalışmalara başladı. 16 Temmuz 1925’te bir rapor hazırlayarak Milletler Cemiyetine sundu. Bu raporda, Brüksel hattının kesinleştirilmesi, Musul’un Irak’a verilmesi ve İngiltere’nin Hakkâri ile ilgili isteklerinin geri çevrilmesi görüşleri yer alıyordu.

 

Nihayet 5 Haziran 1926’da Türkiye, İngiltere ve Irak arasında yapılan Ankara antlaşmasıyla Türkiye-Irak sınırı, Milletler Cemiyetinin kararı doğrultusunda belirlendi. Bu antlaşmayla Musul’un yanısıra daha önce Hakkâri’ye bağlı olan Zaho ve İmadiye ilçeleri de Irak’a bırakıldı.

 

HAMİDİYE ALAYLARI

 

XIX Y.Y. yılda Hakkâri yöresi Osmanlı Devletinin merkezi otoritesinin tam anlamıyla kurulamadığı Doğu Anadolu’nun önemli bir vilayetidir. Çeşitli aşiretlerin başına buyruk davranışları, ayrıca yörenin aşılması güç dağlarla kaplı oluşu, ulaşımı, dolayısıyla asker sevkıyatını büyük ölçüde engellemekteydi. Kışın yoğun kar nedeni ile kapanan yollar, ancak yazın birkaç ayında ulaşıma açılabilmekteydi.

 

XIX. Y:Y. Başında Hakkâri yöresi Van Vilayetine bağlı bir ocaklıktı. Son ocaklık sahiplerinden Hakkâri Beyi Şenbolu Nurullah ile Cizreli Bedirhan Beyler, XIX.yy ortalarında Nasturi saldırılarını bastırdılar. 1843’te Tiyari, 1846’da ise Tuhum nahiyelerindeki Nasturilerle Müslüman Aşiretler arasında meydana gelen çatışmalar, yöredeki başıboşluğu iyiden iyiye körüklediler. Bu durum karşısında İstanbul hükümeti Osman Paşayı yörede asayişi sağlamakla görevlendirdi.

 

1853’te Kırım savaşı patlak verince Şemdinlili (Büyük)Seyyit Tâhâ, Dağıstanlı Mücahit Şeyh Şamil ile birlikte Ermeni ve Ruslara karşı Hakkâri ve yöresindeki aşiretleri harekete geçirerek cihat ilan etti. Seyyit Tâhâ’nin ölümünden sonra yerine geçen kardeşi Seyyit Salih Doğu Anadolu ve Azerbaycan'da ki aşiretleri Ermeni ve Ruslara karşı ayaklandırdı.

 

II.Abdulhamit, Doğu Anadolu da merkezi otoriteyi sağlamak yeni bir toplumsal ve siyasal yapı oluşturmak istiyordu. Bu durum Ermenilerin siyasi faaliyetlerine engel olurken Ermeniler ile Müslüman halk arasındaki dengeyi korumak için Doğudaki aşiretlerle iyi ilişkiler geliştirmenin zorunlu olduğuna inanıyordu. Bu amaçla 1884’te Hakkâri’ye gönderilen Ethem Paşa, aşiret reisleri ile, ilişkilerin geliştirilmesine çalışmıştır. II. Abdulhamid ayrıca Doğu Anadolu aşiretlerini Hamidiye alayları biçiminde örgütlerken onlardan asker olarak yaralanmayı düşünüyordu. Hamidiye alaylarına tanına bazı ayrıcalıklar, örneğin aşiret mensuplarına evlerinden uzaklaşmadan kendi yurtlarında askerlik yapma olanağı tanınması pek çok aşiretin Hamidiye alaylarına katılmasına neden olmuştur. Hamidiye alayları II.Abdulhamid’in amaçladığı Doğu Anadolu’daki asayişi tam anlamıyla sağlayamamışsa da birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele yıllarında Hamidiye Alaylarının bölgenin savunmasında çok önemli katkıları olmuştur.

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.