Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Giresun Gelenek ve Görenekler


_asi_

Önerilen İletiler

GELENEK-GÖRENEKLER

 

DÜĞÜN GELENEKLERİ

 

Düğün gelenekleri ilçeden ilçeye, köyden köye farklılık göstermesine rağmen genellikle gözetilen düğün geleneklerine aşağıda yer verilmiştir.

 

Erkek ailesi tarafından beğenilen kızın evine bir görücü heyeti gönderilir. Görücü heyetinin izlenimleri olumlu İse erkek ailesi büyükleri tarafından kız istemeye gidilir. Kız tarafı kızı vermeye niyetli ise biraz nazlanır. Sonra söz kesilir, kızın nüfus kağıdı bir mendile sarılarak erkek tarafına verilirken, erkek tarafı da mendili verene bahşiş verir, hazırlıklara başlanır. Hazırlıkların tamamlanmasından sonra erkek tarafı bir Cuma günü düğün tarihini belirlemek için kız evine gider. Buna "Şerbet içme" denir. Erkek evi kız evini tavukla, kız evi de erkek evini baklava ile ağırlar.

 

Düğüne genellikle Salı günü başlanır. İlk geceye "Kına gecesi" ya da "Komşu gecesi" denir. Konuklan her iki tarafta kendi evlerinde karşılar. Gece mumlar yada çıralarla erkek evinden bir gurup kadın, kız evine gider. Geline ak gelinliği giydirilir, duvağı takılır, genişçe bir tepsinin ortasında kına ezilir, çevresinde mumlar yakılır, gelinin avucuna konan kına, tülbentle sarılır. Baş parmağı arasında yanan bir mum sıkıştırılır. Gelinlik çağındaki kızlar da bir mum yakarak törene katılır, gelini de aralarına alarak horon teperler, erkek evinden gönderilen çerezler yenir, kına yakılırken türküler söylenir, eğlence sabaha kadar sürer.

 

Kına yakıldıktan sonra elinde defi ile bir kadın dolaşır bahşiş toplar. Bahşiş önce kızın annesinden istenir. Anne ilgisiz kalırsa, "Anne gelmeyince, bahşişi vermeyince, kız vermez elini kınaya" diye söz atılır. Çarşamba günü erkek tarafı gelini giydirmeye gider. "Ağırlık" denen takılar takılır. Kızın Çeyizi de bir sandıkla erkek evine gönderilir. Bunlarla gelin odası döşenir, misafirlerin görüşüne açılır. Kimi köylerde çeyiz görme sırasında "töre atılır" (Bahşiş verilir.)

 

Perşembe, "Gelin alma günü" dür. Sabah kız evine hazırlanan "Güvey bohçası" bir tepsi baklava ile erkek evine gönderilir. Sağdıcı ile hamama giden güvey, bohçadaki giysileri giyer. Öğleden sonra "Gelin alayı" davul, zurna ve kemence eşliğinde kız evine gider. Genellikle bu alayda damat bulunmaz, büyükler öncülük eder.

 

Aynı akşam kızın erkek kardeşleri ve onların arkadaşları erkek evine baskına gider. Eve yaklaştıklarında silah atarak geldiklerini duyururlar. Erkek evinden bir gurup, davul, zurna ile yola çıkar onları karşılar. Misafirler başka bir eve götürülerek ağırlanır. Kız evinden gelenler, ağırlamada kusur bulursa çeşitli tatsızlıklar çıkar. Bu "Baskın" bir anlamda kız tarafının üzüntüsünü gidermek içindir.

 

Gelin alayı aynı gün, kimi yörelerde de Cuma günü hareket eder, eskiden süslenen bir at üzerinde götürülen gelin, günümüzde "Gelin arabası" denen süslenmiş bir taksi ile erkek evine götürülür. Evden çıkmadan önce gelini büyüklerinin ellerini öperek vedalaştığı sırada "defçi kadın def çalarak "Gelin ağlatma türküsü" söyler. Gelin alayı erkek evine döndüğünde yine çalgılarla karşılanır. Oyunlar oynanır. Gelin eve kaynanasının kapıya bağladığı bir ipliği kopararak girer bununla tüm uğursuzlukların kırıldığına inanılır. Kapıdan girerken gelinin başından para ve çerez serpilir. Kimi yerlerde de bereket getireceği inancı ile mısır ya da buğday serpildiği de olur. Kayınbaba ya da kaynana yüz görümlüğü vererek gelinin yüzünü açar.

 

Güvey sağdıçları ile birlikte ikindi namazına gider, sağdıçlardan biri evli olması gerekir. Namaz dönüşü arkadaşları güveyi yumruklayarak gerdek odasına sokar.

 

Pazar günü kız yanı, gelin görmeye gider. Buna kimi yerlerde "Çerez yeme" denir. Fındık, leblebi, kuru üzüm, pasta, peynir, gelinin ve içindeki durumu gözlenir, çeyiz görülür.

 

Bir hafta sonu güvey, gelin ve yakınları ile birlikte "Yumurta Yemeye" gider. Hal hatır sorma, şakalaşma ve söyleşiden sonra, üstü peşkir havlu ile örtülü bir tabakta, pişmiş yumurta getirilir. Dağıtımın yapılması için, güveyin bahşiş vermesi beklenir. Bu gidip gelmeler, aileler arasındaki akrabalık, dostluk bağlarının güçlenmesi içindir.

 

 

İMECE ADETİ

 

Karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmanın bir ifadesi olan imece İlimiz de türlü şekillerle uygulanır. Bel ve ekin imecesi, mısır toplama, fındık toplama , fındık ayıklama ve mısır soyma imeceleri vardır.

 

a) Bel İmecesi:

İmece sahipleri komşularını imeceye akşamdan çağırır. Çağırılanlar ertesi sabah iş yerinde belleri ile birlikte gelir. Çalışmaları akşama kadar sürer. Öğle yemeği imece sahibi tarafından verilir.

 

B ) Ekin İmecesi:

Kuşluk vaktine kadar sürer, yemeksizdir. Mısır tarla üzerine atıldıktan sonra bir kenardan kazmaya başlanır. Bu imece de muhakkak bir kemençeci ve bu kemençeye uyarak türkü söyler kazmalar hep birlikte iner istekle çalışılır.

 

 

MAYIS YEDİSİ (Aksu Şenlikleri)

 

Her yıl Mayıs ayının 7'sinde (Miladi 20 Mayıs) kutlanır. 1977 yılına kadar "MAYIS YEDİSİ" adıyla sürdürülen törenler bu tarihten sonra "AKSU ŞENLİKLERİ" adını almıştır. Daha sonra 1992 yılı başında alınan yeni bir kararla daha geniş kitlelerle sosyal ve kültürel ilişkilerin sağlanması ve sürdürülmesi amaçlanarak adının "ULUSLARARASI KARADENİZ AKSU FESTİVALİ" olması kabul edilmiştir. Her yıl 20 Mayıs günü Giresun'un doğusunda bulunan Aksu Deresinin deniz ile birleştiği yerde insanlar toplanırlar. Özellikle hastalar, dertliler, çocuğu olmayanlar, dilekleri olanlar Aksu Deresinin kıyısına giderler bir dilek dileyip yedi çift bir tek taşı suya atarlar. Aksu mahallinde yapılan bu törenler üç ana bölümden oluşur.

 

1-SACAYAKTAN GEÇME GELENEĞİ:

Soyun sürdürülmesi kültürüne dayanır. Çocuğu olmayanlar dilekte bulunarak üç kez sacayaktan geçerler. Üç kutsal sayılan bir rakamdır. Sacayak ana rahminin simgesidir.

 

2-DERE TAŞLAMA GELENEĞİ:

İlkbahar , doğanın hayat bulduğu mevsimdir. Doğanın getirdiği yaşama zevkiyle insanlar da bütün kötülüklerden arınmak gereğini duyarlar. Aksu Deresinin denize döküldüğü yerde toplanan insanlar "Derdim Belam Denize" diyerek yedi çift bir tek taş atarlar. Yedi kutsallığı olan bir rakamdır. Tek taş, dileğin yerini bulması için atılan sonuncu taştır.

 

3-ADANIN ETRAFINI DOLAŞMA GELENEĞİ:

Soyun sürdürülmesi inancıyla yapılan sacayaktan geçme geleneği Ada'nın etrafının dolaşılmasıyla tamamlanır. Ada turu Hamza Taşı'nın önünde başlar. Yine Hamza Taşı'nın önünde son bulur. Törenin amacı; soyun sürdürülmesi, belaların denize atılması, döllenmenin bu mevsimde başlaması ve toprağın bereketlenmesi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.