Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Diyarbakır Camileri


_asi_

Önerilen İletiler

CAMİLER

 

Ömer Şeddad Camisi (Merkez)

 

 

hz.omer-omer_seddad_camii-fot.nejat_satici.jpg

Diyarbakır Mardin Kapısı’nın iki girişi kapatılarak cami haline getirilmiştir. Halk arasında Hz.Ömer Camisi olarak tanınan bu caminin kitabesinde, Mescid-i Şeddad ismine rastlanmış oluşundan ötürü de camiye Ömer Şeddad ismi verilmiştir. Caminin kitabesinden İnaloğulları zamanında, 1150-1151 yılında yapıldığı sanılmaktadır. Mimarı ise belli değildir. Büyük olasılıkla İnaloğulları zamanındaki yapıların mimarı olan Hibetullah el Gürgani’nin bu camiyi de düzenlediği sanılmaktadır.

 

Mardin Kapısı’nın girişlerinin camiye çevrilmesi ile oluşturulan yapıya üç kapıdan girilmektedir. Buradaki dört ayağın yanlarından iki tanesi yarım sütun şeklinde dışarıya yerleştirilmiştir. Kendine özgü bir mimari göstermeyen caminin giriş kapısı üstündeki geniş kemeri arasına kitabeler yerleştirilmiş, onların üzerine de iki sivri kemerli pencere açılmıştır. Bu caminin plan düzeni ince uzun dikdörtgen şeklinde olup, Osmanlı mimarisindeki herhangi bir cami tipi içerisine de girmemektedir.

 

 

 

Şeyh Mutahhar (Şeyh Matar) Camisi (Merkez)

 

00031974.jpg

Diyarbakır’da Hasan Hanı’nın yanındaki dar bir sokak içerisinde bulunan Şeyh Mutahhar Camisi, halk arasında Şeyh Matar Camisi olarak da tanınmaktadır. Minaresi üzerindeki kitabesinden Akkoyunlu Sultanı Sultan Kasım tarafından 1500 yılında yaptırıldığı öğrenilmektedir. Bu yüzden de bu camiye Kasım Padişah Camisi de denilmektedir. Cami Şeyh Mutahhar’ın arsası üzerinde yapıldığından Onun ismi ile anılmıştır. Caminin mimarı belli değildir.

 

Günümüze iyi bir durumda gelebilen cami, bir sıra beyaz, bir sıra da siyah taştan yapılmıştır. Güneydoğu Anadolu’nun kendine özgün bir özelliği olan taş mimari burada da görülmektedir. Kare planlı tek kubbeli bir camidir. Ön kısmında iki köşeli paye ve iki sütundan oluşan üç bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekanının üzerini örten kubbe trompludur. Caminin doğu ve batı duvarında üçer penceresi vardır. Mihrap duvarında pencere bulunmamaktadır. Mihrabın iki yanında bulunan üzerleri pencere kemeri gibi duran bölümler gerçekte birer geçittir. Bu geçitlerden çıkan merdivenler üst kattaki küçük birer mahfile çıkışı sağlamaktadır. Mahfiller caminin içerisine yuvarlak kemerle açılmakta ve böylece içeride hareketli bir görünüm sağlanmıştır. Bu mahfillerin önemli bir fonksiyonu olmayıp, büyük olasılıkla mimar burada değişiklik aramıştır. Caminin mihrap ve minberi oldukça sadedir.

 

Caminin en önemli yeri minaresi olup, bu tür minareye Diyarbakır ve çevresinde rastlanmamaktadır. Minare dört kalın ve sade sütun üzerine oturtulmuştur. Gövde siyah beyaz taşlardan yapılmıştır. Minare üzerinde kitabesi vardır. Minare gövdesi kare olup, üzerinde bir balkon ve petek bulunmaktadır. Büyük olasılıkla bu minare sonraki dönemde camiye eklenmiştir.

 

 

 

Hüsrev Paşa Camisi (Merkez)

 

husrevpasa_camii-fot.nejat_satici.jpg

Diyarbakır Mardin Kapısı yakınındaki bu camiyi Diyarbakır’ın Osmanlı yönetimindeki ikinci valisi olan Hüsrev Paşa 1521-1528 yıllarında medrese olarak yaptırmış, daha sonra derhane kısmındaki mescit cami olarak kullanılmaya başlamıştır. 1728 yılında da yanına bir minare eklenmiştir. Mimarı belli değildir.

 

Kuzeydeki medresenin portalinden avluya girilmektedir. Yapının bütünü bir sıra siyah, bir sıra beyaz taştan yapılmıştır. Orta avlunun etrafını on ayağın çevirdiği sivri kemerli revaklar ve bunların arkasında da medrese odaları yer almaktadır. Girişin tam karşısına gelen camiye geniş kemerli bir kapıdan girilmektedir. Aynı zamanda medresenin dershane görevini üstlenmiş olan bu cami erken Osmanlı mimarisinde görülen ters T veya zaviyeli plandadır. Caminin girişinde sekizgen bir kasnağa oturan bir kubbe üst örtüyü oluşturmuştur. Bu kubbenin iki yanı beşik tonozlarla desteklenmiştir. Güneyde mihrabın bulunduğu kısım dışa çıkıntılı olup, üzeri yarım bir kubbe ile örtülmüştür. Caminin içerisindeki çiniler onarım sırasında başka bir yapıdan buraya getirilmiştir.

 

1728 yılında eklenen minare siyah taştan olup, bunların arasında beyaz şeritler bulunmaktadır.

 

 

 

İskender Paşa Camisi (Merkez)

 

iskender_pasa_camii-fot.nejat_satici.jpg

Diyarbakır’da İskender paşa Mahallesi’nde bulunan bu camiyi Diyarbakır’da 14 yıl valilik yapan İskender Paşa 1551 yılında yaptırmıştır. Bazı yazmalarda bu caminin Mimar Sinan eseri olduğuna dair bilgiler bulunuyorsa da Mimar Sinan’ın eserlerini derleyen Tuhfetûl Mimarin’de ismi geçmemektedir.

 

Osmanlı mimarisinde belirli bir plan tipinin uygulandığı bu caminin önünde şadırvanı, doğusunda da türbesi bulunmaktadır. Son cemaat yeri dört sütun ve köşelerdeki L şeklinde ayakların taşıdığı beş bölümden meydana gelmiştir. Sivri kemerlerle birbirine bağlanmış olan sütunların başlıkları oldukça sadedir.

 

Kare planlı, 14,76 x 14,76 m. ölçüsündeki ibadet mekanının üzeri merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Buradaki tromplar da çok aşağıdan başlamakta ve ortası bir çizgi ile ikiye ayrılmaktadır. Trompların arası da birer kemerle birbirlerine bağlanmıştır. Bu tromplara dayanan kubbe dışarıdan onaltıgen bir kasnağa oturmaktadır.

 

Mihrap taştan olup mukarnaslıdır. Osmanlı mihraplarının bir benzeridir. Minber orijinalliğinden uzaklaşmış ahşap bir eserdir.

İskender Paşa Camisi Erken Osmanlı devri mimarisinin özelliklerini taşımasına rağmen, bir bakıma da Diyarbakır camilerinin etkisinde kalarak yapılmıştır. Caminin sol tarafına silindirik gövdeli, tek şerefeli taş minare eklenmiştir.

 

 

 

Nasuh Paşa Camisi (Merkez)

 

nasuhpasa_cami-diyarbakir-fot.nejat_satici.jpg

Diyarbakır İçkale’nin dışında, Fatih Paşa Camisi’ne giden yol üzerindedir. Diyarbakır’da Nasuh Paşa’nın valilik yaptığı 1606-1611 yıllarında yapılmıştır. Yapının mimarı bilinmemektedir.

 

Kesme siyah taştan yapılan bu yapı çeşitli dönemlerde yapılan onarımlarla özelliğinden uzaklaşmıştır. Günümüzde içerisine doğu kısmındaki bir kapıdan girilmektedir. Bu kapının mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır. Girişten hemen sonra bir avluya geçilmekte olup, burada üzeri düz çatı ile örtülü küçük bir açık hava namaz kılma yeri vardır. Avlunun güneydoğu köşesinde de kesme siyah taştan, kare kaideli, silindirik gövdeli minare bulunmaktadır. Minarenin üst kısmı 1819 yılındaki ayaklanma sırasında top mermisi ile yıkılmıştır. Bu nedenle de halk bu minareye Güdük Minare (Kot Minare) ismini yakıştırmıştır.

 

Avlunun batısındaki bir kapıdan caminin ibadet mekanına girilmektedir. Kareye yakın dikdörtgen planlı ve haififçe çarpık olan bu mekan dört sütunla bölümlere ayrılmıştır. Dört sütunun ortasında pandantifli bir kubbe köşelerde de çapraz tonozlu bölümler bulunmaktadır. Caminin güneydoğusunda bulunan mihrap hafif doğuya doğru kaymıştır ve bezemesizdir.

 

 

 

Ulu Cami (Hani)

 

00034353.jpg

Diyarbakır Hani ilçesi’nde Belediye ve Kaymakamlık binalarının bulunduğu yerdedir. Ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Mimari üslubundan XIII.-XIV.yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır. Üzerindeki yazıtlarından 1657 ve 1682 yıllarında onarıldığı anlaşılmaktadır.

 

Dikdörtgen planlı cami iki ayrı bölümden meydana gelmiştir. Bu yüzden eğimli bir alanda bulunan güney tarafına dükkanlar eklenmiştir. Caminin girişi batı cephesindedir. İbadet mekanı üç neflidir. Caminin önünde mermer sütunlar yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlanarak bir avlu meydana getirmiştir.Avlunun çevresindeki revaklar içten tonoz, üstten de çatı ile örtülmüştür. Caminin yanında Diyarbakır yöresine özgü bir minare yerleştirilmiştir. kesme taştan olan minare, dikdörtgen planlı olup, üzerinde herhangi bir bezemeye yer verilmemiştir. Dikdörtgen minarenin bitiminde bir balkon ve bunun üzerinde de şerefe ve yuvarlak petek kısmı yerleştirilmiştir. Konik bir külahla da üzeri örtülmüştür.

 

 

Şeyh Caferi Tayyar Mescidi (Hani)

 

00034358.jpg

Diyarbakır, hani ilçesindeki Şeyh Caferi Tayyar Mescidinin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.

Cami dikdörtgen planlı olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Mescidin en ilginç yönü Diyarbakır yöresine özgü minare tipinin burada da tekrarlanmasıdır. Kesme taştan dikdörtgen minare bir balkonla şerefede son bulmaktadır. Bunun üzerine yuvarlak petek kısmı ve külah yerleştirilmiştir.

Mescidin yanında Şeyh Caferi Tayyar'ın türbesi bulunmaktadır. Türbe kesme taştan yapılmış, dikdörtgen planlıdır. üzeri çatı ile örtülüdür. Türbenin içerisinde sanduka ve sandukanın başında da h.372 (982) tarihli bir sancak bulunmaktadır.

Mescit ve türbe Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1982 yılında onarılmıştır.

 

 

 

Ulu Cami (Hazro)

 

00032270.jpg

Diyarbakır Hazro ilçesinde, ilçeye egemen bir tepe üzerinde kurulmuştur. Kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Onarım ve eklemelerle özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Bazı kaynaklarda XIII.yüzyılda Eyyubiler döneminde yapıldığı belirtilmektedir. Bazı kaynaklarda da Osmanlı mimarisine benzerliğinden ötürü XVI.XVII.yüzyıllarda yapıldığı belirtilmektedir.

 

Dikdörtgen planlı bir yapı olup, kesme taştandır. Giriş kapısı ve mihrap nişi mukarnas ve geometrik bezemelerle görkemli bir konuma getirilmiştir. Ön cephesi iki katlı olup sivri kemerli alternatif taş döşeli görünümü ile dikkati çekmektedir.

 

 

 

Ulu Cami (Selahattin Eyyubi Camisi-Meyya Farkin Camisi) (Silvan)

 

selahaddin-i_eyyubi_cami1silvan-fot.nejat_satici.jpg

Diyarbakır Silvan ilçesinde bulunan bu caminin Artukoğullarından önce, 1031’de küçük bir cami olarak yapıldığı sanılmaktadır. Artukoğullarından Necmeddin Alpi döneminde,1157’de onarılmış ve genişletilmiştir. Sonraki yıllarda Ebu’l Muzaffer Şehabeddin Gazi döneminde yeniden elden geçirilmiştir. Bu cami ile Artuklu mimarisinin üslubu ilk belirgin şeklini almıştır.

 

Caminin ibadet mekanı dikdörtgen planlı olup, içerisi mihraba paralel 18 paye ile dört sahna ayrılmıştır. Mihrap önüne rastlayan bölüm altı büyük, iki küçük payenin yardımı ile tromplu olarak 13.50 m. çapında bir kubbe ile örtülmüştür. Bu kubbenin bir bölümü de mihrap önündeki duvara dayanmaktadır. Burada Gaznelilerin Leşker-i Bazar Ulu Camisi’nde ortaya koydukları mihrap önü kubbesi Melik Şah’ın yapmış olduğu yapılardaki düşüncesi ile birleştirilmiştir. Bu tür mihrap önü kubbelerinin Anadolu’da bulunan ilk örneklerindendir. Kubbe eteğinde Necmeddin Alpi’nin bir kitabesi yer almaktadır.

 

Ulu Cami Artuklu taş işçiliğini yansıtan bezemeleri ile dikkati çekmektedir.

 

 

Karabehlül Bey Camisi (Silvan)

 

karabehlulbey-_mira_camii-fot.nejat_satici.jpg

Diyarbakır Silvan ilçesinde bulunan bu cami XVI.yüzyılda, Diyarbakır Valisi İskender Paşa’nın mahiyetinde bulunan Silvan’lı Şeyh Ahmetzade Elvend Bey’in oğlu, Sancak Beyi Kara Behlül tarafından yaptırılmıştır.

 

Gri renkte kesme taştan yapılan bu cami kare planlı olup, üzeri sekizgen bir kasnağa oturan tek kubbe ile örtülmüştür. Kubbenin üzeri dıştan pramidal şekle sokulmuştur. Son cemaat yeri altı ahşap sütuna dayanan altı bölüme ayrılmış ve üzeri de ahşap bir çatı ile kapatılmıştır.

 

 

 

Kale Camisi (Merkez)

 

Hz.Süleyman ve Nasıriye Camisi isimleri ile de tanınan bu cami İç Kale’de surlara bitişiktir. Caminin minaresi üzerinde bulunan kitabesini okuyanlar değişik tarihler ileri sürmüşlerdir. J.Sauvaget 1160 tarihi üzerinde durmuş, Diyarbakır camilerini inceleyen Prof.Dr.Metin Sözen de bu tarihi kabul etmiştir. Kitabelerden anlaşıldığına göre bu camiyi Nisanoğulları’ndan Ebu’l-Kasım Ali yaptırmıştır. Mimarı da Hibetullah el Gürgani’dir.

 

Kale Camisi çeşitli dönemlerde onarılmıştır. Bu yüzden de bazı yerlerinde değişiklikler meydana gelmiştir. Yapının hemen hemen tamamında kesme taş kullanılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman zamanındaki, genişletilmeden önceki durumunda cami İçkale surlarının iki burcuna dayanmakta idi. Ayrıca bulunduğu arazi eğimli olduğundan da yapı kademeli bir plan şekli göstermektedir.

Caminin iki girişi bulunmaktadır. Bunların biri batıda, diğeri de güneydedir. İbadet mekanına kale burcuna bitişik basık kemerli bir kapıdan girilmektedir. Bu girişin üzerine ikinci bir kat yapılmıştır. Kuzey tarafında kubbeli bir bölüm ve bir de şadırvan yerleştirilmiştir. Cami kısmı beşik tonozla örtülü olup, üzerinde iki sütuna dayanan bir mahfili vardır. İbadet mekanı enine üç bölüme ayrılmıştır. Girişteki ilk iki bölüm birbirine eşit olduğu halde, mahvelli kısım onlardan ayrılarak enine beşik tonozla örtülmüştür. Buradaki bölümlerin ikisi duvara, ikisi de ayrı olan dört ayağa dayalı temellerle ayrılmıştır. İç mekanda önemli bir süsleme elemanına rastlanmamaktadır.

Caminin XII.yüzyılda yapıldığı sanılan minaresi, Diyarbakır ve çevresindeki pek çok örnekte olduğu gibi kare biçimindedir. Minare üzerindeki yer yer silmeler ile yeknesak görüntüsü önlenmeye çalışılmıştır. Şerefeden sonra ince bir petek bölümü ve sivri külahlı üst örtüsü onu tamamlamaktadır.

Caminin bitişiğinde Halid Bin Velid’in oğlu Süleyman ile Diyarbakır’ın Araplar tarafından alınması sırasında şehit düşen sahabelerin burada gömülü olduğuna inanılmış ve bu da caminin kutsallığını arttırmıştır. Ziyaret yeri olarak daha da önem kazanan bu camiye her dönemde yeni eklemeler yapılmıştır.

 

 

 

Hoca Ahmet Camisi (Ayni Minare Camisi) (Merkez)

 

Diyarbakır’ın güneyinde Mardin Kapısı yakınında bulunan bu caminin kitabesi bulunmamaktadır. Ancak, 1489 tarihli vakfiyesinden Hoca Ahmet tarafından yaptırıldığı öğrenilmektedir. Akkoyunlu dönemi eseri olan bu caminin mimarı belli değildir.

 

Avlu içerisinde olan caminin minaresi camiden oldukça mesafelidir. Bu avlunun güneyinde, iki sütun ve duvar uzantılarından oluşan dört bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerinin birinci ve üçüncü bölümleri kubbe ile, diğerleri de zamanla tahrip olduğundan düz çatı ile örtülmüştür. Son cemaat yerinin onarımında düzensizlikler yapılmış ve burası özelliğini yitirmiştir.

 

Caminin ibadet mekanı Osmanlı erken dönem mimarisinde sık sık görülen ters T veya zaviyeli cami tiplerini andırmaktadır. İç mekan ince uzun dikdörtgen şeklinde olup, ortası çapraz, yanları da beşik tonozla örtülmüştür. Mihrap çıkıntısı çapraz tonozludur. Ve bu bölüm dışarıya doğru köşeli yarım yuvarlak olarak uzanmıştır. İç mekanda bezeme görülmemektedir. Minaresi tuğladan olup, sekizgen köşelidir.

 

 

 

Lala Bey (Lala Kasım) Camisi (Merkez)

 

Diyarbakır’ın güneybatısında, Lala Bey Mahallesi’nde, Lala Bey ile Dörtler Sokağı’nın kesiştiği yerdedir. Halkın kısaca Lale Bey ismini yakıştırdığı bu caminin kitabesi bulunmamaktadır. Mimari yapısına dayanılarak XV.-XVI.yüzyıllar arasında yapıldığı sanılmaktadır. Camiyi Eğil beylerinden lala Kasım Bey’in yaptırdığı söylenmektedir. Mimarı belli değildir.

Küçük tek kubbeli bir cami olup, kesme taştan yapılmıştır. Değişik dönemlerde yapılan onarımlarla özelliğini kaybetmiş, ancak son cemaat yeri ile minaresi orijinalliğini korumaktadır. Son cemaat yeri iki sütun yanındaki minare ve kare bir türbe ile sınırlanmış, üzeri üç kubbeyle örtülmüştür. Son cemaat yerinin solunda bulunan kapıdan içerisine girilen beşik tonozlu türbenin kime ait olduğu bilinmemektedir.

Caminin ibadet mekanı kare planlı olup, üzeri çatı ile örtülüdür. Köşelerde görülen tromp izlerinden bu caminin ilk yapımında kubbeli olduğu anlaşılmaktadır. Mihrap ve içerisi değiştirilmiş ve özelliğini tümü ile yitirmiştir.

 

Son cemaat yerinin sağında bulunan minare kalın ve kütlevi bir yapıdır. Kesme taştan tek şerefeli olarak yapılmıştır. Bezeme olarak yalnızca pabuç kısmında kare bir çerçeve içerisine alınmış kufi yazı frizleri bulunmaktadır. Bunun yanı sıra pabuçla gövdenin birleştiği yerde geometrik bir silme görülmektedir.

 

 

Şeyh Yusuf Camisi (Merkez)

 

Diyarbakır Alican Mahallesi’nde Dabbakhane civarında bulunan şeyh Yusuf Camisi’nin kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Cami avlusunda Şeyh Yusuf Hemedani’nin olduğu söylenen bir türbeden ötürü de camiye Onun ismi verilmiştir. Ancak bunu kanıtlayacak kesin bir bilgiye de rastlanmamıştır. Caminin mimari üslubu XVI.yüzyılda yapıldığına işaret etmektedir.

 

Cami siyah kesme taştan yapılmış, oldukça küçük bir yapıdır. Plan olarak tam bir düzen göstermemektedir. Caminin doğu ve batısından geçen sokaklardan ötürü ibadet mekanı ile son cemaat yerinin dikdörtgen hatları bozulmuş, mihrap tarafı girişe göre daralmıştır. Son cemaat yerinden sade bir sütuna dayalı iki geniş kemer bulunmaktadır. Bu kemerler caminin yan duvarlarından dışarıya taşan ayaklara bağlanmıştır. Ana mekan mihraba dik iki sütun ile üç sahna ayrılmıştır. Geniş sivri kemerlerle birbirine bağlanan sütunlar ibadet mekanının üzerini örten düz tavanı desteklemektedir. Mihrap dışarıya doğru dikdörtgen şekilde taşkındır. Bunun iki tarafında dikdörtgen üç küçük pencere bulunmaktadır. Mihrap ve minberi herhangi bir özellik taşımamaktadır.

 

 

 

Hadım Ali Paşa Camisi (Merkez)

 

Diyarbakır Mardin kapısı ile Urfa Kapısı arasında, Ali Paşa Mahallesi’nde surlara yakın bir yerdedir. Camiyi Diyarbakır valilerinden Hadım Ali Paşa 1534-1537 yıllarında yaptırmıştır. Tuhfetül-Mi’marin’de Mimar Sinan’ın eseri olarak ismi geçmektedir.

 

Ali paşa Camisinin doğusunda Şafiilere ait bir cami, batısında medresesi, kuzeyinde de zikir yeri denilen dikdörtgen bir yapı ve hamam bulunmaktadır. Kesme taştan tek kubbeli olarak yapılan bu caminin son cemaat yeri ve kubbe kasnağında yatay şekilde siyah beyaz taş dizilerinden meydana gelmiş bir bezeme vardır. Onarımlarda bu bölümler bozulmamıştır.

Son cemaat yeri dört paye ve iki duvar uzantısı ile kubbeli beş bölüme ayrılmıştır. Sütunlar birbirlerine hafif sivri kemerlerle bağlanmıştır. Burada göze çarpan bir özellik de sütunların yanlarda olanların yüksek kaideler üzerinde oturmasına karşılık diğerleri doğrudan doğruya zemine oturmuştur. Bunun da nedeni, bu sütunların başka bir yapıdan alınarak burada uygulanmasıdır. Son cemaat yerinin ortasındaki bir kapıdan ibadet mekanına geçilmektedir. Girişin iki yanında sağır kemerlerin altında birer pencere vardır. İbadet mekanında kubbeye geçiş zeminden başlıyormuş gibi dikkati çeken tromplardır. Böylece aşağıdan başlayan tromp kemerlerinin ayakları zemine bağlanmaktadır. Bu durum yapının basık görünmesine de yol açmaktadır. Kubbe dışarıdan sekizgen, yüksek bir kasnak üzerine oturmuş ve piramidal bir çatı ile de gizlenmiştir.

 

Caminin mihrap ve minberi Klasik Osmanlı devri yapılarına uygundur. İçerisi klasik Osmanlı çinileri ile kaplanmış olmasına rağmen bunlar daha çok yerel atölyelerden alınmıştır. Minaresi yapının dışında kuzeydoğuya yerleştirilmiştir. Silindirik gövdeli ve tek şerefelidir. Üzerinde bezemeye rastlanmamaktadır.

 

 

 

Defterdar Camisi (Merkez)

 

Diyarbakır Defterdar Mahallesi’nde, Defterdar Ahmet Paşa tarafından 1594 yılında yaptırılmıştır. Mimarı bilinmemektedir.

Cami siyah kesme taştan fevkani olarak yapılmıştır. Orijinal şekli ile günümüze ulaşamayan cami, çeşitli dönemlerde bir çok onarım geçirmiştir. Güney kısmına 1832 yılında Ragıbiyye Medresesi yapılmıştır. Caminin alt kısmında iki beşik tonozlu bölüm bulunmaktadır. Bunlardan biri Camiyi boydan boya kesmekte ve alttan diğer sokağa geçit vermektedir. Beşik tonozlu diğer mekan ise dükkan olarak kullanılmaktadır. Cami fevkani bir yapı olduğundan, kuzey cephesindeki merdivenlerle çıkılmaktadır. Giriş kapısının herhangi bir özelliği bulunmamaktadır. İbadet mekanındaki iki sütun iki duvar ayağının arasını birleştiren üç kemerle yapı üçe bölünmüştür. Bunların üzerini düz bir çatı örtmektedir. Minber ve mihrap oldukça sadedir.

 

 

Arap Şeyh Camisi (Merkez)

 

Diyarbakır’ın doğusunda Yeni Kapı yakınında bulunan Arap şeyh Camisi’ni Diyarbakır’da valilik yapmış olan Kara Mustafa Paşa 1644’te yaptırmıştır. Mimarı belli değildir.

 

Cami dış görünüşü ile bir özellik taşımamaktadır. Küçük bir avlu içerisinde şadırvanı vardır. Halk arasındaki söylentiye göre bu şadırvan daha önce bir türbe olup, sonradan şadırvana dönüştürülmüştür.

 

Caminin son cemaat yeri duvar uzantıları arasındaki iki paye ile üç bölüme ayrılmıştır. Bu sütunlar doğrudan doğruya zemine oturmuş kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Giriş kapısının iki yanında birer pencere bulunmaktadır. Caminin ibadet mekanı ortadaki iki payenin yardımı ile altı bölüme ayrılmış ve her birinin üzeri de ayrı birer kubbe ile örtülmüştür. Böylece Osmanlı mimarisindeki ulu cami plan tipine benzetilmiştir. İç mekanda bezeme olarak dikkat çeken bir özellik bulunmamaktadır. Caminin batı tarafındaki beşik tonozlu dikdörtgen mekanın buraya sonradan eklendiği sanılmaktadır.

 

 

 

Ulu Cami (Çermik)

 

Diyarbakır Çermik ilçesi, Kale Mahallesi’ndeki, Ulu Cami’nin mihrabının karşısına gelen orta kemerinin üzerinde üzerinde 38.00x25.00 ölçüsündeki iki satırlık kûfi yazılı kitabesine göre 1148 yılında yapılmıştır. Kitabede Fahrettin Kara Arslan’ın da ismi olduğundan caminin Hasankeyf Artuklularından Fahrettin Kara Arslan (1108-1148) zamanında yapıldığı anlaşılmaktadır.

 

Caminin giriş kapısının sol tarafındaki kemerden doğu duvarı arasında iki satırlık nesih yazılı 110x46.00 cm. ölçüsünde bir onarım kitabesi bulunmaktadır:

“Cüddede İmaret’ül-Mescid El Halid bi Ebubekr Ali bin El-hac Ömer bin Mahmut. Fi seneti Erbaa.”

 

Dikdörtgen planlı caminin batıya açılan cephesinde geometrik oymalar bulunmaktadır. Caminin mihrap ve minaresi Artuklu mimarisine uygun olarak yapılmıştır. Anadolu Selçuklularından III.Alaaddin’in (1297-1302) camiyi onardığı sırada minaresini de onarmıştır. Bu minarenin kaidesinde Selçuklu özelliği taşıyan kabartma motifler ve yazılar bulunmaktadır. Ulu Cami’ye bundan ötürü de halk arasında Sultan Alaaddin Camisi de denilmektedir.

Ulu Cami’nin doğusuna Çermik Sancak beyi Şah Ali Bey 1517’de dikdörtgen planlı ve kubbeli bir yapı eklemiştir.Güney, doğu ve kuzey yönlerinde ikişer penceresi olan ve eski cami ile birleştirilen bu yapının da bir cami olduğu anlaşılmıştır. Bu yapı da Ulu Cami gibi siyah ve beyaz taşlardan yapılmıştır.

 

 

 

Kurt İsmail Paşa Camisi (Merkez)

 

Diyarbakır surları dışında, Harput yolu üzerinde, Seyrantepe semtinde bulunan bu camiyi Kurt İsmail Paşa kardeşi Meded Bey adına 1869-1875 yılında yaptırmıştır. Bu caminin de mimarı bilinmemektedir.

 

Kurt İsmail Paşa Camisi plan düzeni olarak Diyarbakır camilerinden ayrılmaktadır. Osmanlı son devir mimarisini andıran bu yapının ibadet mekanı sekizgen planlı olup, çevresini yine sekizgen bir revak çevirmektedir. Revak kısmı zeminden oldukça yükseltilmiş, köşelere birbirlerine yakın sütunlar yerleştirilmiştir. Sütunların araları, sekizi geniş, sekizi dar olmak üzere 16 kemerle birbirine bağlanmıştır. Bunların üzeri eğimli bir çatı ile örtülmüştür. Bu revaklı bölüme kuzeydeki bir merdivenle çıkılmaktadır. Buradaki kemer alınlığı yükseltilmiş ve giriş yönü belirtilmiştir. Caminin kuzeydeki girişi dışında kalan kenarlara basık kemerli birer pencere açılmıştır. Caminin iç mekanı bezemesizdir. Bütün özelliği daha çok Osmanlı sanatında türbe mimarisinde uygulanan plan şemasının burada tekrarlanmasıdır.

 

 

 

İbrahim Bey Mescidi (Merkez)

 

Diyarbakır İbrahim Bey mahallesi’nde bulunan bu mescidi Akkoyunlu Kasım Padişah’ın yeğeni İbrahim Bey yaptırmıştır. XV.yüzyılın sonu ile XVI.yüzyılın başında yaptırıldığı sanılmaktadır. Bu yapının da mimarı bilinmemektedir.

 

Caminin yüksek duvarlarla kuşatılmış bir avlusu vardır. Son cemaat yeri iki paye ve duvar uzantıları ile üç bölüme ayrılmıştır. Bunların üzerini pandantifli üç kubbe örtmektedir. Son cemaat yerinin ortasındaki bir kapıdan ibadet mekanına geçilmektedir. İbadet mekanının ortasında, mihrap önünde iki paye bulunmaktadır. Böylece yapı enine 2, boyuna da üç bölüme ayrılmıştır. Bunlardan mihrap önü ile sağdaki iki bölüm kubbeli, diğerleri de çapraz tonozlarla örtülmüştür. Kubbeli bölümlerdeki iki pencere dışında camide başka pencere bulunmamaktadır. Mihrap ve minberi oldukça sade olup, içerisi bezemesizdir.

 

 

 

Taceddin Mescidi (Merkez)

 

Diyarbakır Taceddin mahallesi’nde Melik Ahmed Paşa Hamamı yakınlarındadır. Kitabesi bulunmadığından banisi ve yapım tarihi bilinmemektedir. Yapının mimari üslubundan kesin olmamakla birlikte XV.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

 

Taceddin Mescidi, evler arasına sıkışmış bir yapı olup yalnızca doğu cephesi sokağa açılmaktadır. Giriş kapısı siyah kesme taştan yapılmış olup, bu yüzden de diğer bölümlerden ayrılmaktadır. Avlunun güneyinde basık bir sütuna dayanan iki kemerli bir son cemaat yeri vardır. Mescidin duvar çıkıntıları ile bu sütunun üzeri bir çatı ile örtülmüştür. Son cemaat yerinden mescide giriş sola kaydırılmış, orta eksene de iki yanında birer pencere olan birer mihrap yerleştirilmiştir. İbadet mekanı dikdörtgen planlı olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Evler arasında bulunduğundan ötürü yalnızca aydınlatma amaçlı doğu cephesine iki pencere açılmıştır.

 

Büyük olasılıkla bu mescit değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özelliğini kaybederek bugünkü şeklini almıştır.

 

 

 

Hacı Büzürk Mescidi (Merkez)

 

Diyarbakır Cevat paşa Mahallesi’nde, Gazi Caddesi’nin başlangıcındaki sokak içerisindedir. Bu mescidin ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir.

Kesme taştan yapılmış olan bu mescit evler arasında sıkışıp kalmıştır. Batı kısmındaki yüksek duvarlarla çevrili avlusundaki bir kapıdan içeriye girilmektedir. Siyah taşlarla döşeli avludan girilen son cemaat yeri iki sivri kemerli olup, bu kemerler duvar uzantılarına ve ortadaki tek sütuna bağlantılıdır. Üzeri ahşap çatılıdır. Son cemaat yerinden basit bir kapı ile ibadet mekanına geçilmektedir. İbadet mekanı dört sütun ile enine iki bölüme ayrılmıştır. Mihrap duvarına paralel üç sivri kemer de çatıyı taşımaktadır. İç kısımda mihrap son derece sadedir. Ayrıca bir bezeme unsuruna da rastlanmamaktadır.

 

 

 

Kavas-ı Sağır Mescidi (Merkez)

 

Diyarbakır’daki Şeyh Matar Camisi yanında, sokak arasında bulunan bu mescidin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Vakıf kayıtlarında XVI.yüzyılda yapılmış bir Osmanlı eseri olarak ismi geçmektedir. Kemaleddin ve Cemaleddin isimli iki kardeşin bu mescidi yaptırdıkları da ileri sürülmektedir.

 

Siyah kesme taştan yapılmış olan bu mescidin oldukça basit bir görünümü vardır. Doğu ve güney cepheleri tamamen evlerle çevrelenmiştir. Etrafındaki sokaklardan ve yerleşimden ötürü mescit dikdörtgen plandan uzaklaşmış ve eğri bir plana dönüşmüştür. Son cemaat yeri siyah taştan bir sütuna dayanmakta ve iki kemerle avluya açılmaktadır. Avlu zemininden biraz daha yüksek olan son cemaat yerinin üzeri kavak ağaçları ile örtülmüştür. İbadet mekanına basık kemerli bir kapıdan girilmektedir. Dikdörtgen şeklindeki ibadet mekanı kuzey-güney yönündeki iki geniş kemerle üç bölüme ayrılmıştır. Bu kemerler duvarlardaki dışarı taşkın ayaklar üzerine oturmuştur. Üzeri damla örtülüdür. Batı duvarındaki iki pencere ile içerisi aydınlanmaktadır. Mihrap ve minber son derece basit olup, iç kısmında dikkat çeken bir bezeme bulunmamaktadır.

 

 

 

Molla Bahaddin Mescidi (Kozlu Camisi) (Merkez)

 

Diyarbakır Kozlu Mahallesi’nde, İzzet paşa Caddesi’nde bulunan bu mescidin de ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.

 

Basit görünümlü bir yapı olan mescit kesme taş ve moloz taştan yapılmıştır. Önündeki avlu ve mescit evler arasında sıkışmıştır. Kuzeyden güneye doğru genişleyen avluda helalar ve bir havuz yer almaktadır. Son cemaat yeri bir sütundan çıkan ve duvarlara dayanan sivri kemerlerle iki bölümlüdür. Üzeri kavak ağaçları ile örtülmüştür. İbadet mekanı dört pencere ile aydınlatılmıştır. Bunların üzerine de daha küçük pencereler yerleştirilmiştir. Bunların dışında ibadet mekanını aydınlatacak başka pencere bulunmamaktadır. İbadet mekanı kuzeyden güneye doğru daralmakta ve üzeri düz bir çatı ile örtülmüştür. İçerisinde mihrap da dahil süsleme elemanına rastlanmamaktadır.

 

 

 

Ulu Cami (Taciyan Camisi) (Eğil)

 

Diyarbakır Eğil ilçesinin güneydoğusunda bulunan Ulu Cami’nin kitabesi günümüze gelememiştir. Bu bakımdan kimin tarafından ve ne zaman yaptırıldığı bilinmemektedir. Ancak mimari yapısından ve süslemelerinden XII.-XIII.yüzyıla tarihlendirilmektedir.

 

Artuklu dönemine ait olan bu yapı küçük ölçüde olup, günümüze çok harap bir durumda gelebilmiştir. Kalıntılarından mihrap önünün kubbeli olduğu ve enine dikdörtgen plan şekli gösterdiği anlaşılmaktadır. Bunun dışındaki bölümleri tonozlarla örtülüdür. Kubbe kasnağındaki iki dizi halindeki iri çiçekli kûfili kitabe yapının başlıca özelliğidir.

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.