Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Zeugma Mozaikleri 1


_asi_

Önerilen İletiler

MOZAİKLERİN ÖYKÜSÜ

 

TRITON MOZAİĞİ

 

tritonbuyuk.jpg

Kaçakçılar tarafından bulunarak Amerika Birleşik Devletlerine kaçırılan bu mozaikte Amphytrite, Posseidon'dan olan çocuğu Triton'un üzerinde resmedilmiştir. Amphitrite dünyayı çepeçevre saran Deniz’in kraliçesi. Nereidler adı verilen Nereus ve Doris kızları grubuna girer.Kızkardeşlerinin korosunu o yönetiyordu. Amphitrite , bir gün Naksos adası yakınlarında kardeşleriyle dans ederken , Poseidon onu gördü ve kaçırdı.Poseidon’un onu uzun zamandır sevdiği ama genç kızın iffetine düşkünlüğünden onu reddettiği Okeanus’un derinliklerine, Hercules sütunlarının (Cebelitarık Boğazı) ötesinde gizlendiği anlatılır. Yunus balıkları tarafından bulunan Amhitrite, büyük bir kortejle Poseidon’a getirildi ve Poseidon Amphitrite ile evlendi. Amphitrite’nin Deniz tanrısının yanındaki rolü, Zeus’un yanında Hera’nın ya da Ölüler tanrısının yanında Persephone’nin rolüne eşittir. Amphitrite genellikle kalabalık bir deniz tanrıçaları kortejiyle çevrili olarak gösterilir. Poseidon ile Amphitrite’nin denizin altındaki muhteşem düğünlerinden sonra bir çocukları dünyaya geldi.Bu çocuğun yüzü hem tanrılara hem de insanlara benziyordu.Fakat deniz yosunları ile örtülü bulunan belinden aşağısı bir balık kuyruğu gibi uzanıyordu. Triton adı verilen bu çocuk doğar doğmaz annesine (Amphitrite) ve babasına (Poseidon) hizmet etmeye, onların buyruklarını iletmeye başladı.Büyük helezoni bir sedef kabuğu onun borusu idi.Kuvvetli nefesi ile üfürdüğü zaman, kudurmuş dalgaların sesine benzer sesler çıkarırdı. Poseidon ile Amphitrite’nin biricik oğulları olan Triton , vakit geçirmeden deniz kızları ile birleşerek bir çok çocuğun dünyaya gelmesine sebep oldu. O’nun çocuklarının da babası gibi yüzleri insanlara, vücutları balıklara benziyordu. Bütün nehirlerin ve denizlerin tanrısı olan Poseidon, yanında güzel karısı Amphitrite olduğu halde denizlerin derinliklerindeki muhteşem saraylarından çıkıp dolaşmaya başladıkları zaman bütün tritonlar, trampetlerini çalarak, borularını üfleyerek, dalgaların hiddetini yatıştırır, tanrının arabasının arkasından ve yanından yüzerek koşarlardı.

 

 

DIONYSOS VE NIKE

 

nikemozigi.gif

Anadolu kökenli şarap ve doğa tanrısı Dionysos , ve zafer tanrıçası Nike'nin bir arada görüldüğü bu mozaikte ; Dionysos , Nike tarafından idare edilen ve iki panter tarafından çekilen bir arabanın içinde görülmektedir. Panterlerin önünde ise dans ederek ilerleyen bir bakkha görülmektedir. Dionysos aynı zamanda kendi adında bir dinin de tanrısıdır. Bu dine mensup olanlar şarap içerek gizemli bir yolculuğa çıkıyor. İnsanın kendini aşması ve sırra erme gibi amaçlarla düzenlenen bu ayin benzeri törenleri yapan erkeklere Satirus, bayanlara da Bakkha denirdi.

 

 

ANTOPE ve SATYROS MOZAİĞİ

 

antsatmoz.jpg

Antiope çok güzel bir kadındır. Antiope'nin dillere destan güzelliğini gören tanrıların tanrısı Zeus O'na aşık olur. Ve bir Satyros ( Dionysos dininde şarap içerek ayin eden erkeklere verilen isim ) kılığına girerek Antiope'ye yaklaşır. Antiope'nin gönlünü çalan Zeus 'un güzel kadından iki çocuğu olur. Ancak Zeus'un terketmesiyle güzel Antiope ortada kalır. Babasından korkup evden kaçan Antiopes daha sonra Sikyon Kralı Epopeus'la evlenir.

 

 

POSSEIDON, OCEANUS ve TETHYS MOZAİĞİ

 

potmoz.jpg

Havuz zemini veya yemek odası tabanı olduğu tahmin edilen bu mozaikte denizlerin en önemli tanrıları tasvir edilmiştir. En üstte Hippocam adı verilen ön tarafı at, arkası balık olan yaratığın üzerinde Posseidon görülmektedir. Posseidon'un elinde üç dişli dirgen bulunuyor. Mozaiğin alt kısmında ise yine bir diğer deniz tanrısı Oceanos ve , denizlerde dişiliği sembolize eden Tethys resmedilmiştir. Mozaiğin diğer alanları çeşitli deniz yaratıkları ile süslenmiştir.

 

 

DIONYSOS 'UN DÜĞÜNÜ

 

dugun.jpg

Tasvir panosundaki on figür soldan sağa doğru; Ayakta duran ve kase ile içki içen bir erkek figürü- oturur durumda ve elinde meşale tutan bir Menad – sağa doğru yürüyen ve kaldırdığı kollarıyla elinde tuttuğu nesnenin ne olduğu( mozaiğin bu bölümde tahrip olması nedeniyle) anlaşılamayan giyimli bir kadın figürü tahtta oturan giyimli bir kadın ile çıplak torsosu etrafında dalgalanan bol kumaş kütleleri ile tasvir edilmiş, başının etrafı hareli bir erkek figürü hahtın hemen yanında çıplak küçük bir çocuk figürü sola doğru yürüyen giyimli iki kadın figürü (ki, soldakinin başı tahrip olmuş , sağdaki daha sağlam ve elinde içinde eşyalar bulunan kapağı açık bir kutu tutmaktadır. ) en sağda ise iki elinde de bir tür flüt tutan bir kadın ile , arkasında vücudunun üst bölümü çıplak, dağınık saçlı ve sakallı bir erkek figürü yer almaktadır. Merkezdeki grubu oluşturan çifttin yanında bir “ Çocuk Eros”un bulunması bunlara yönelik bir armağan kutusu taşıyan sağdaki iki kadın ile, kollarının hareketinde Ariadne’nin başına koymak üzere olasılıkla bir defne çelengi uzattığını veya baht-kader ağını örmek üzere ip eğirdiğini düşündüğümüz soldaki kadının varlığı, sahnenin merkezindeki bu çiftin Dionysos ile Ariadne birlikteliğini, başka bir deyişle düğününü yansıttığını akla getirmektedir Dionysos’un Ariadne’yi Naxos adasında bulmasından sonra gerçekleştirilen şenlikli evlenme törenleri, Dionysos konulu kompozisyonlarda oldukça sık betimlendiğinden , buradaki sahneyi de Thiasos’ dan çok Dionysos ile Ariadne’nin düğünü olarak yorumlamak daha uygun olsa gerektir. Sol baştaki Menad , bu evlilikten hoşnut olmayan , Dionysos’u yitirmek üzere olmanın huzursuzluğu ve küskünlüğünü yaşayan bir sevgili durumundadır.

 

 

APHRODITHE'İN DOĞUŞU

 

dogus.jpg

Roma’ da eski İtalya’nın tanrıçası Venüs’le özdeşleştirilen aşk tanrıçası. Doğuşu konusunda iki farklı tradisyon vardır: bazen Zeus’ la Dione’ nin kızı sayılır, bazen de Ouranos’ un kızı olarak kabul edilir. Buna göre, Ouranos’ un, Kronos tarafından kesilen cinsel organları denize düşmüş ve bu tanrıçayı (dalgalardan doğan kadın veya “Tanrının tohumlarından doğan kadın”) halk etmiştir. Aphrodite, denizden çıkar çıkmaz, Zephyroslar tarafından önce Kythira’ ya, sonra da Kıbrıs kıyılarına götürüldü. Orada Mevsimler tarafından karşılandı, giydirildi,süslendi ve ölümsüzler alemine götürüldü. Lukianos’ un anlattığı efsanede ise, Aphrodite’ nin önce Nereus tarafından büyütüldüğü söylenir. Daha sonra Platon iki ayrı değişik Aphrodite tasavvur etti:Ouranos’ dan doğan saf aşk tanrıçası Aphrodite Oirania; ve Dione’nin kızı, sıradan aşk tanrıçası Aphrodite Pandemos. Ama bu, geç döneme ait felsefi bir yorum olup, tanrıçaya ilişkin çok eski mitoslara yabancıdır. Aphrodite’ nin çevresinde, tutarlı bir anlatı oluşturmayan, ama tanrıçanın arada devreye girdiği çeşitli epizotları inceleyen değişik efsaneler meydana gelmiştir. Aphrodite , Lemnoslu topal tanrı Hephaistos’ la evlendirildi. Ama o, savaş tanrısı Ares’ i seviyordu. Homeros, bir sabat Güneş tarafından nasıl yakalandıklarını ve maceranın nasıl Hephaistos’ a bildirildiğini anlatır. Hephaistos; gizlice bir tuzak hazırlar: bu, yalnızca kendisinin çalıştıra bildiği sihirli bir ağdır. İki aşığın Aphrodite’ nin yatağında bir araya geldikleri bir gece, Hephaistos, ağı onların üzerine atar ve Olympos’ un bütün tanrılarını çağırır. Bu manzara onları çok büyük bir neşeye garkeder. Poseidon’ un ricası üzerine, Hephaistos ağı kaldırmaya razı olur, ama utanç içinde ki tanrıça Kıbrıs’ a, Ares’ de Trakya’ ya kaçarlar. Aphrodite’ nin aşklarından Eros ve Anteros, Deimos ve Phobos (Dehşet ve Korku), Harmonia (daha sonraları Thebai’ de Kadmos’ un karısı olmuştur) doğmuşlardır. Bazen, bu listeye bahçelerin koruyucusu Lampsakoslu tanrı Priapos’ da eklenir. Aphrodite bahçe tanrıçası olarak gösterilir; ama, bu daha çok Aphrodite’ nin İtalyan versiyonu olarak gösterilir. Aphrodite’ nin, aşkları Ares’ le sınırlı olarak kalmadı. Ağaca dönüşen Myra, Adonis’ i dünyaya getirdiği zaman, Aphrodite olağanüstü güzellikteki bu çocuğu aldıve onu Persophane’ ye emanet etti. Ama, Persophane çocuğu geri vermek istemedi. Olay Zeus’ un hakemliğine sunuldu, Zeus, delikanlının üçte birini Persophane’ yle, yılın üçte birini Aphrodite’ le, geri kalan üçte birini de istediğiyle geçirmesine karar verdi. Ne var ki Adonis yılın üçte birini Persophane’ yle, yılın üçte ikisini Aphrodite’ le geçiriyordu.Çok geçmeden bir yaban domuzu tarafından yaralanan Adonis belki de Ares’ in kıskançlığının kurbanı olarak öldü. Tanrıça, İda’ da Agkhises’ e gönül verdi ve ondan iki oğlu oldu: Aineias ve bazı tradisyonlara göre, Lyrnos. Aphrodite’ in, öfkeleri ve lanetleri ünlüydü. Ares’ in aşkını kabul ettiği için Eos’ u cezalandırmak amacıyla, onda Orinos’ a karşı dayanılmaz bir aşk uyandırdı. Yine, kendisini onurlandırmadıkları için, bütün Lemnos’ lu kadınlara, kocalarını Trakyalı tutsak kadınların yanına kaçırtacak kadar tahammül bir arız ederek, onları cezalandırdı. Lenmnos’ lu kadınlar, adadaki bütün erkekleri öldürdüler ve bir kadınlar topluluğu kurdular: Argonautlar gelip onları bir çocuk sahibi yapana kadar sürdü bu. Aphrodite, Paphos’ ta Kinyras’ ın kızlarını da, onları yabancılara fuhuş yapmaya zorlayarak, cezalandırdı. Aphrodite’ in lütfu da daha az tehlikeli değildi. Bir gün, Nifak tanrıçası ,Hera, Athena ve Aphrodite arasında en güzele karar vermek üzere ortaya bir elma koydu. Zeus, daha sonraları Paris adıyla tanınacak olan Aleksandros’ un üç tanrıçaya hakemlik etmesi için,Hermes’ e, onları Traos’ daki İda dağına çıkarmasını emretti. Üç tanrıça Aleksandros’ un önünde tartışmaya başladılar.;güzellikleriyle övünüyor ona armağan vaat ediyorlardı. Hera, ona evrenin krallığını,Athena savaşta yenilmezliği, Aphrodite ise Heleneyle evlenmeyi vaat ediyordu. Sonunda Aleksandros Aphrodite ‘ i seçti. Böylece, Aphrodite,Troya savaşının başlamasına neden oldu. Bütün savaş boyunca, Troyalılar’ dan özellikle de tüm savaş boyunca Paris’ ten himayesini eksik etmedi:Paris Menelaos’ la teke tek dövüştüğü ve neredeyse yenik düşeceği sırada, Paris’ i tehlikeden kurtardı ve böylece savaşın yeniden genellik kazanmasına yol açtı. Daha sonra, Diomedes tarafından az daha öldürülecek olan Aineias’ ı aynı şekilde korudu. Hata Diomedes, tanrıçayı yaraladı. Ne var ki Aphrodite’ nin koruması, Troya’ nın düşmesini ve Paris’ in ölmesini önleyemedi. Bununla birlikte Aphrodite, Troyalılar soyunu devam muhafaza edebildi. Onun sayesindedir ki Aineias, babası Agkhises ve oğlu İulius ile birlikte ve Troya Penatlarını da taşıyrak, alevler içindeki şehirden kaçabildi ve yeni bir yurt kurabileceği bir toprak arayıp bulabildi. Aphrodite-Venüs’ ün, Roma şehrinin koruyucu tanrıçası olarak kabul edilmesi bu yüzdendir. Venüs, ayrıca İulii ailesinin atası olarak kabul ediliyordu. Çünkü, İulii, İulius’ un ahfadındandı ve dolayısıyla tanrıçanın altsoyunu oluşturuyordu. Bu nedenledir ki, Sezar,ona Venüs Ana,Venüs Genitrix adıyla bir tapınak inşa ettirmiştir. Tanrıçanın en sevdiği hayvanlar güvercinlerdi. Arabasına güvercinler konulmuştu. Sevdiği bitkiler de gül ve nergisti.

 

 

AKHILLEUS MOZAİĞİ

 

akh.jpg

Akhilleus'un Troya savaşına katılmasını istemeyen annesi ve babası O'nu Skyros adasına , Kral Lykomedes'in sarayına gönderir. Akhilleus burada kadın kıyafetleri giyerek sarayda yaşayan Lykomedes'in diğer kızlarının arasına karışır. Ancak ilerleyen günlerde Akhilleus'un Troya seferine katılmaması halinde Troya'nın alınamayacağı kehanetleri üzerine Odysseus O'nu aramaya başlar. Akhilleus'un savaşçı ruhunu çok iyi bilen Odysseus Kral Lykomedes'in sarayına akıllıca bir plan yaparak gider. Gezgin bir satıcı kılığında Lykomedes'in haremine girer. Kızların önüne birbirinden albenili kumaş ve kadın eşyaları ile birlikte birkaç silah koyar. Haremdeki bütün kadınlar takı ve kumaşlarla ilgilenirken , kadın kıyafetleri içindeki Akhilleus dayanamayarak kılıç ve kalkanı eline alır ve kullanmaya başlar. Odysseus'un planı tutmuştur ve Akhilleus'un gerçek kimliği ortaya çıkmıştır. Zeugma'dan çıkarılan mozaikte de işte bu an tasvir edilmektedir.

 

 

OCEANOS ve TETHYS MOZAİĞİ

 

octe.jpg

Antik çağlarda Akdeniz haricindeki dünyadaki bütün açık denizlerin tanrısı olan Oceanos , denizdeki dişi unsuru sembolize eden Tethys ile birlikte yaşar. Dünyadaki bütün ırmakların ve nehirlerin Oceanos ve Tethys'ten meydana geldiğine inanılır. Zeugma'dan çıkarılan ve villalardan birinin havuz tabanı olduğu tahmin edilen bu mozaikte de Oceanos ve Tethys deniz canlılarıyla çevrelenmiş olarak betimlenmiştir. Mozaikte ayrıca yunuslara binen veya balık tutan Eroslara da rastlanmaktadır.

 

 

DAIDALOS MOZAİĞİ

 

daidalos.jpg

Daidalos’un yaptığı işlerin resimlendiği taban mozaiği Belkıs’Zeugma kentinde, ikinci yerleşim terasında Gaziantep Müzesi başkanlığında Nantes Üniversitesiyle yapılan katılımlı 1999 yılı kurtarma kazısında gün ışığına çıkarılmıştır. Bu mozaik Roma villasına ait yemek odasının taban mozaiğidir. Anılan mozaikte altı figür mevcuttur. Soldan sağa: oturan Pasiphae, ayakta duran kızı Ariadne, Daidalos’la sohbet eden Tropos, ahşap yontan İkaros resimlenmiştir. Sağ alt köşede Minos boğasının kesik başına ok tutan Eros, sağ üst köşede ise Labyrinthos sarayı yer alır.

Bu mozaikte dört mitolojik öykü anlatılmıştır.

I. Minos boğasının öyküsü: Pasiphae Girit kralı Minos’un karısı, tanrı Helios’la Perseis’in kızıdır. Poseidon’un kurban edilsin diye Minos’a gönderdiği ak boğaya Pasiphae aşık olur ve bu boğayla birleşebilmek için Daidalos’a tahtadan bir inek heykeli yaptırır. Sanki canlıymış gibi duran bu heykelin içine girer ve gebe kalarak Minos boğasını doğurur. Minos boğası insan bedenli, boğa başlı bir canavarmış. Kral Minos bu korkunç yaratığı öldürmek ister, ana yüregi buna dayanamaz sonunda çözüm olarak bunun gün işiğina çıkamayacağı bir yere hapsedilmesinde birleşilir. Bunu saklamak için mimar Daidalos’a Labyrinthos sarayı yaptırılır. Minos boğasına da her yıl yedi delikanlı ve yedi genç kız kurban olarak verilirmiş (Erhat A. 1989, Mitoloji Sözlüğü, s.225-6., 260) Theseus Girit’e Minos boğasını öldürmeye geldiğinde Pasiphae’nin kızı Ariadne yiğidi görmüş ve görür görmez ona aşık olmuş. Minos boğasının bulunduğu bin bir dehlizli Labyrintos'da kaybolmaması için Daidalos'un fikriyle Ariadne Theseus'un eline bir yumak iplik vermiş. Theseus’da karışık ve karanlık dehlizlerde ilerledikce yumağı açıp ipliği yere bırakıyormuş. Canavarı öldürdükten sonra çıkış yolunu ona bu iplik göstermiş. Sonra da Ariadne’yi kaçırıp Naksos adasına varmışlar (Erhat A. 1989, s.59,312). Ariadne bu mozaikte annesinin baş ucunda ayakta durmaktadır.

II. İlk uçan kişilerin öyküsü: Theseus’un Labyrinthosa girip çıkması için Ariadne’ye bir yumak iplik kullanması fikrini veren Daidalos’un Theseus’un başarısında parmağı olduğunu öğrenince kral Minos buna çok kızmış ve Daidalos'u oğlu İkaros’la birlikte kendi inşa ettikleri Labirantos’a kapatmış. Ama Daidalos oradan çıkma çaresini de bulmuş: kuşların pencerelere bıraktıkları tüyleri ve arı peteklerindeki balı kullanıp İkaros’la kendisine birer çift kanat yapmış, ikisi de böylece uçup gitmişler.İkaros dünyada ilk uçan adam olarak ün bırakmıştır. Daidalos uçmadan önce oğluna ne çok alçaktan uçmasını, nede fazla yükselip güneşin ışıklarına yakın gelmesini salık vermiş. Ne varki havalandıktan sonra İkaros babasının bu sözünü unutmuş, başarısından dolayı gurura kapılmış, ya da hava sarhoşluğuna tutularak yükseldikce yükselmiş, güneşin ışınlarına aldırmamış, giderek doğayı yenmek, özgürlüğe kavuşmak sevinciyle Helios’u hor görme suçunu da işlemiş. Güneş tanrı onun kanatlarını tutan balmumunu eritmiş, İkaros’da tepetaklak denize düşmüş ve boğulmuş. Ege’de Sisam adasının çevresindeki denize İkaros denizi denmiştir.(Erhat A. 1989, s.86, 166).

III. Testerenin icad edilme öyküsü: Daidalos hem mimar, hem heykeltraş, hem de her türlü mekanik araçlar yapan ve Platon’un Menon adlı diologunda sözü geçen canlı heykelleri bile meydana getiren çok yönlü bir yaratıcıdır. Atinadaki işliğinde yegeni Talos ile birlikte çalışırmış. Ne varki günün birinde Talos ölü bir yilanın dişinden esinlenerek testereyi icad etmiş, bunu fena kıskanan Daidalos çırağını Akrapol’den aşağı atarak öldürmüş. Davaya bakan Areopagas mahkemesi de Daidalos’u sürgüne mahkum etmiş ( Erhat A. 1989, s.86,304). Bu mozaikte Daidalos'un elinde bir testere görmekteyiz.

IV. Hırsız mimarın yakalanış öyküsü : Trophonios, heykeltraş ve mimardır. Boiotia kralı hazinesini saklamak için diger mimar olan Agamedes ile Trophonios’a sağlam bir yapı ısmarlamış. Para hırsına kapılan iki mimar da hazine odasını, bir taşını yerinden oynatıp kolayca çıkarabilecekleri biçimde yapmışlar. Geceleri buraya girer hazineden birşeyler araklarlarmış.Varlığının gün geçtikce eksildiğini gören Kral Girit’ten ünlü mimar Daidolos’u çağırmış. Bir tuzak kurmuşlar ve iki hırsızı tam yakalayacakken, Trophonios Agamedes’in kafasını keserek kaçmış(Erhat A. 1989,s. 13). Bu mozaikde de Boiotia şehrine gelmiş olan Daidalosun meslektaşı Trophonios ile sohbeti resimlenmiştir. Daidalos Trophonios’un hazineleri çalan kişi olduğunu henüz bilmemekte oğlu İkaros ile birlikte hırsızı yakalamak için tuzak hazırlamaktadır.

 

 

GALATEIA MOZAİĞİ

 

galateia.jpg

Etimolojik bakımdan süt beyazlığını çağrıştıran bu adı taşıyan iki kişi vardır efsanede. Birincisi, Nereus kızlarından biri ve bazı Sicilya halk efsanelerinde rol oynayan bir deniz kızı tanrıçasıdır. Sakin denizde yaşayan beyaz tenli genç kız Galateia’ ya canavar vücutlu Sicilyalı Kyklops Polyphemos vurgundu. Ama, genç kız bu aşka karşılık vermiyordu. Onun gönlü, bir Nympha ile tanrı Pan’ ın olan Akis’ teydi. Bir gün Galateia sevgilisinin göğsünde dinlenirken, Polyphemos onları gördü. Akis, kaçmaya çalıştıysa da Kyklops kocaman bir kaya parçasını fırlatarak onu ezdi. Galateia, Akis’ e annesi Nynmpha’ nın kimliğini vererek, onu suları berrak bir ırmak yaptı. Bazen Polyphemos’ la Galateia’ nın aşklarından üç kahraman doğduğu söylenir.: sırasıyla Galatlar’ a Keltler’ e ve İllyrialılar’ a adını veren Galas, Keltos ve İllyrius. Bu durumda, Galateia Efsanenin bir versiyonunda, Nereus kızıyla Polyphemos’ un aşklarının karşılıklı olduğu anlatılmış olabilir. Ama , bize bu konuda hiçbir tanıklık ulaşmamıştır. Öteki Galateia bir Giritli olup, Eurytios adlı birinin kızıdır. Bu Galateia, Phaistos şehrinde yaşayan ve iyi bir aileden gelmekle birlikte çok yoksul olan Lampros’ la evliydi. Galateia’ nın hamile kaldığını öğrenen Lampros, ona yalnızca erkek çocuk istediğini söyledi. Eğer kız çocuğu doğurursa, Galateia çocuğu terk etmek zorunda kalacaktı. Lampros, dağra sürüsünü güderken, Galateia bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Ama, onu terk etmeye gönlü razı olmadı. Kahinlerin öğüdü üzerine, Galateia, çocuğuna erkek giysileri giydirdi ve ona Leukippos adını taktı; olup bitenleri de Lampros’ dan sakladı. Ama, zaman geçtikçe Leukippos güzelleşti ve yalanı gizlemek imkansızlaştı. Galateia korkuya kapıldı ve Leto’ nun tapınağına giderek, tanrıçadan kızının cinsiyetini değiştirmesini istedi. Leto, Galateia’ nın yalvarmalarına dayanamayarak onun dilediğini kabul etti ve genç kız erkek oldu.

 

 

SİLENOS MOZAİĞİ

 

silenosmozaik.jpg

Silenos yaşlanmış Satyros'lara (Dionysos'un maiyetinin ayrılmaz parçası olan doğa daimonları ) verilen genel addır.Fakat aynı zamanda , Dionysos'u yetiştirmiş olan bir efsane kahramanına da mitolojide bu adın verildiği biliniyor. Silenos'un seceresine ilişkin çok değişik bilgiler mevcuttur.Silenos bazen Pan'ın ya da Hermes'in bin Nympha'dan olma oğlu olarak kabul edilir ; bazen de O'nun Ouranos'un Kronos tarafından kesilen erkekliğinden damlayan kanlardan doğduğu ileri sürülüyor.Bu silenos son derece bilge bir kişiydi, ama bilgeliğini insanlara ancak zor altında gösterirdi.Örneğin; bir keresinde Kral Midas tarafından derdest edilmiş ve ona bilgece sözler söylemişti.Vergilius da VI. Ecloga'sında aynı şekilde, çobanların Silenos'u şarkı söylemeye zorladıklarını tahayyül eder. Silenos'un Kentauros Pholos'un babası olduğu ve onu bir dişbudak ağacı Nymphasından dünyaya getirdiği ileri sürülüyordu.Başka bazı efsaneler O'nu Apollon Nomius'un (Arkhadia'lı Apollon) babası olarak da görürler. Silenos son derece çirkindi.Yassı burunlu, kalın dudaklı , boğa bakışlıydı.Çok kocaman bir karnı vardı.Genellikle bir eşeğin üzerinde ve çok sarhoş olduğundan, dengesini güçlükle koruyabilir bir halde tasvir ediliyordu.

 

 

ÇİNGENE MOZAİĞİ (GAİA)

 

gaia.jpg

Zeugma Kazılarının kamuoyunun henüz gündemine girmediği 1992 yılında çıkarılan bu mozaikteki kadın figürü gizemli bakışları ile Zeugma'nın simgesi haline geldi.İlk çıktığı yıllarda kimliği konusunda kesin bir tanımlama yapılamayan bu mozaiğe figüründeki kadın resminin çingene kızlarını andırması nedeniyle çingene adı verildi.Ancak bazı kaynaklar mozaikteki asma figürlerine dikkat çekerek , çingene olarak tasvir edilen kadının yer tanrısı GAİA olduğunu ileri sürmekte. Gaia mitolojide, içinden tanrı soylarının çıktığı ilk element olarak kabul edilmektedir.Gaia , Hesiodos'un Theogonia'sında büyük bir rol oynamasına karşılık, Homeros'un poemlerinde hiç görülmez. Hesiodos'a göre Gaia, Khaos'tan hemen sonra ikince olarak doğmuş, O'nun hemen ardından da Eros (aşk) gelmiştir.Gaia, hiç bir erkek element yardımı olmaksızın, çevresini saran Gök'u (Ouranos) ve Dağlar'ı, deniz unsurunuun kişileştirilmiş erkek şekli olan Pontos'u doğurdu.Gök'ün doğuşundan sonra , Gaia O'nunla birleşti ve böylece sahip olduğu çocuklar, artık basit elemanter güç olmaktan çıkarak, tam anlamıyla birer tanrı oldular.Önce altı titan: Okeanos, Koios, Krios, Hyperion, İapetus ve Kronos ile altı titanid: Theia, Reia, Themis, Mnemosyne, Phoibe ve Tehys doğdular.Bunlar dişi tanrısal varlıklardır.Bu kuşağın en genci Kronos'tur. Ardından Kyklopslar geldi:yıldırıma, şimşeğe ve gök gürültüsüne hükmeden tanrısal varlıklardı bunlar.Adları:Arges, Steropes ve Brontes di.Ve nihayet Ouranos'un aşklarından Kottos, Briareus ve Gyges adlı yüz kollu, devasa, şiddet yanlısı varlıklar olan Hekatogkheir'ler doğdu.

 

 

"KAHVALTI SOFRASINDAKİLER

 

tiyatro.jpg

Bu mozaik Fransız Arkeolog Catherine Abadie-Reynal yönetimindeki Fransız ekip tarafından 6 numaralı açmadaki villada ortaya çıkarıldı.Mozaik zengin bir biçimde dekore edilmiş bir evin muhtemelen triclinium yani yemek odasında bulundu. Çok yüksek kalitede olan bu parça mükemmele yakın bir derecede korunmuş vaziyette. Mozaik üç ana öğeden oluşuyor. Ana panoyu üç taraftan saran geometrik bordür yemek yiyenlerin oturdukları kanepelerin orijinal yerlerini gösteriyor. Çerçevede (aslan, panter vb.) vahşi hayvanlarla savaşan Eros’lar ayrıntılı ve canlı bir şekilde resmedilmiş; öte yandan çelenkli erkek ve kadın başları köşelerden ve eksenden gözlerini dikmiş onlara bakıyor. Son olarak, (1,75m x 1,50m) ebadındaki ortadaki çarpıcı pano güzel dokunmuş bir şeritle çerçevelenmiş ve batı tarafındaki kanepelere oturup yemek yiyenlerin karşısına gelecek şekilde yerleştirilmiş. Mozaiğin teması yemeğe gelen misafirler için bir ‘sohbet konusu’ görevi görmüş olmalı.

Resimde mimari bir arka plan önünde 3 kadın ve 2 genç kız görülüyor. Kadınlardan ikisi mavi-yeşil kumaşlı bir kanepeye oturmuş; sohbet eder gibi birbirlerine dönmüşler. Önlerinde üzerinde metal bir kase olan yuvarlak, üç ayaklı bir masa var. Onlardan az ötede, masanın sağ tarafında yer alan üçüncü kadın, solium >adı verilen ve arkası içbükey, yüksekçe bir koltukta oturuyor. Bir tülle örtülmüş beyaz saçları oturan diğer iki kadından daha yaşlı olduğunu gösteriyor. Genç kızlardan biri ona bir kase uzatırken diğeri resmin sol tarafındaki kanepenin arkasında duruyor.

Resmin üstündeki yazı

Kadınların üzerinde tek bir sözcük olarak okunması gereken bir yazı görülüyor; Synaristosai, (ΣΥΝΑΡΙΣTΩΣΑΣ) yani ‘Kahvaltı Sofrasındakiler’.

Bu sözcük M.Ö. 4. yüzyılda Menander tarafından yazılan bir Yunan komedyasının adına göndermede bulunuyor. Mozaikler arasında muhtemel iki fark hemen göze çarpıyor. Birincisi Napoli’deki Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde saklanan, çok zarif teseraları olan ufak bir pano olup Pompeii’de Cicero’ya ait olduğu varsayılan bir villada ortaya çıkarılmış. ‘Büyücüler’ adıyla biliniyor.

Daha sonra ve daha kaba bir tarzla yapılan ikincisi ise Yunanistan’a bağlı Lesbos Adasında, Menander’in evi olarak bilinen evde bulunan bir grup mozaiğe ait. Lesbos’taki evde bulunan panolar üstündeki yazılar Napoli’deki mozaik ile ilgili ilk yorumun değiştirilmesine yol açtı. Komedyanın başlığından ayrı olarak (ki bu iyelik eki almış bir sözcük olmasına karşın Zeugma’da bulunan ismin –i halindeydi) Lesbos mozaiğinde üç kadın karakterin isimleri yer almaktadır: ΦІΛΑΙΝΙΣ (Philainis), ΠΛΑΓΜΑΓΩΝ (Plagnaigon) ve ΠΥΕΙΑΣ (Pyeias).

Karşılaştırma – Lesbos ve Pompeii

Bu üç mozaiğin ana sahneleri birbirine çok benziyor. Hepsinde de üç kadın yuvarlak bir masa önünde oturmuş. Kaseler yemek temasını akla getiriyor. Hatta yaşlı kadının karakteriyle bağlantılı olan solium’un ayrıntıları, Menander mozaiğinin ortaya çıkarıldığı evde mevcut. Buna karşın belirtilmesi gereken bir fark var; Zeugma’da bulunan panoda iki genç uşak yer alırken diğerlerinde gene uşak olması muhtemel bir çocuk yer alıyor. Ya mozaik tasarımcıları komedyanın farklı versiyonlarından yararlandılar ya da daha küçük olan panolarda yer darlığı sorunu vardı. Menander’in evindeki ve Pompeii’deki evde olduğu gibi, üç kadın tiyatro maskesi takmış. Buna karşın, bu maskeler yüz şeklini kabalaştırmıyor; tam tersine, yüzdeki ayrıntılar son derece abartılı olup mozaik tasarımcısı, her kadının maskesi ve tuniği için aynı renk yelpazesini kullanmış. Bütün bu öğeler resme, Menander’in evinde ve Pompeii’deki evdeki panolarda yer alan kadınların çarpıtılmış yüz ifadelerinde olmayan bir doğallık ve asalet hissi veriyor. 2 genç kız maske takmıyorsa bunun sebebi hiç şüphesiz dilsizlerin Yunan komedyalarında maske kullanmamalarıdır. Menander’ın komedyaları Anadolu’daki klasik ikonografinin çok popüler bir teması olup Fırat’ta bir freske ilham kaynağı olmuştur.

‘Yapan Zosimos’

Ana panelin altında yer alan ikinci bir yazıdan mozaiğin yaratıcısının ismini öğreniyoruz: ΖΩΣΙΜΟΣ ΕΠΟΙΕΙ yani ‘Yapan Zosimos’. Aynı sanatçı, Zeugma’daki başka bir evde bulunan Afrodit mozaiğinin üstüne de ismini yazmıştı. Daha kapsamlı araştırmalar sonunda resim tarzlarını karşılaştırma ve daha ayrıntılı yorum yapma imkanımız olacak.

 

 

YUNUSLU EROS MOZAİĞİ

 

yunus.jpg

Packard Humanities Instuties'in sponsorluğunda gerçekleşen kurtarma kazıları sırasında ortaya çıkarılan bu mozaikte yunus balıkları üzerinde Aşk tanrısı Eros figürleri tasvir edilmekte.

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.