Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Pis tuzak! Ceylan’ı PKK mayını parçalamış...


Önerilen İletiler

Kızı, ordu mu öldürdü?

PKK’nın mayını mı?

Gerçek neyse bilmeliyiz.

Orduyu her fırsata suçla.

Her ortamda PKK’yı akla.

Kini ve nefreti çoğalt.

 

:)

Tam bu konuda bunları düşünüyordum sevigili Efendi Türkler.

 

Forumdaki bazı arkadaşlarımız, tüm Türkiye'de, belli çevreler tarafından olduğu gibi yine duygusal cümlelerle "bu olayı nasıl kendi çıkarlarım için kullabilirim" çabasına girmiş... ve muhtemelen, "bu şekilde kullanılabilecek (ulusal barışı zedeleyerek milliyetçiliği körüklemek, devleti ve askeri yıpratmak), bir olay nasıl yaratılır?" mantığını taşıyan çevrelerin ürünüdür bu olay...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Efendi,

 

Verdiğiniz yazı sanırım bir köşe yazarına ait.Keşke bu yazının sahibini de belirtseydinizsmile.gif Söz konusu yazı ile ilgili "İnsan hayatı bu kadar mı ucuz" topiğinde şunları yazmıştım;

 

"Evet,hiçbirşey insan hayatından daha değerli değildir.

 

Hiçbir gerekçe başkalarının yaşama hakkını elinde almanızı mazur görmez.

 

İnsan değerlidir.Bir defa yaşar,bir defa nefes alır.

 

Ve...

 

Benim ülkem!

 

Benim ülkemde insana değer verilmez.İnsana bakışınızda kendiniz varsınızdır her daim.Düşman ilan ettiklerinizin sizin için varlığı tehlikedir zaten.Düşmanı yok sayarsınız,görmezden gelirsiniz.Çok mu zorladı;hemen yok edersiniz.

 

Ve...

 

Ama!

 

Ne ilet bir kelime.Barışa takılan her çelmede yok mudur bu ama'lar."Biz bu ölüme susmayız.." deyiveren insan "...ama..." ile ne kadar da zavallaşıyor.

 

Ama çocuklar ölüyor.Görmüyor musunuz,hiç mi vicdanınız sızlamıyor?

 

Daha 12 yaşında,paramparça bedeni.Ve üstelik herkes susuyor.Seyirci olmak sığar mı insanlığa?

 

Ama değil mi,AMA!

 

Ve...

 

Medyam!

 

Diyarbakır'da çocuklar yargılandı.Atttıkları taşın bedelini esaretle ödüyorlar.Deniz Seki,uyuşturucudan yargılandı.Herkes haberdar.Son dakikalarda özgürlüğü.Diyarbakır'da çocuklar yargılanıyor hala.Vicdanı olan haykırıyor,kimse duymuyor.Son dakikalarda özgürlük,duyarsızlığa dönüşüyor akaibinde.

 

Ve...

 

Siyasi iradem!

 

CHP,ne açılımı diye aydınlara ateş püskürme derdinde.Bahçeli dağlarda.Yahu,sizin ülkenizde,sizin gidemediğiniz yerlerde;insanlar ölüyor;nedir bunun adı.

 

Ve...

 

Sevgili forumdaşlarım!

 

Lütfen ses çıkarmamaya devam edin.Beni yazdıklarımla etnik milliyetçi ilan ettiniz.Tüm yazdıklarıma,sadece kendiniz ile yanıt verdiniz.Duygularıma itiraz ettiniz.

 

O kadar yazılana rağmen,siz yine bildiğinizi okudunuz.Size kızmıyorum artık.Çünkü tanımıyorsunuz,bilmiyorsunuz.Ama mazur da görmüyorum;çünkü beni anlamak istemediniz.Tanımadan yazma lüksüne giriştiniz.

 

Ve...

 

İster kızın,ister şu bu deyin.Bu ülkede hala birileri ölüyor.Siz o birilerinin ölümüne sessiz kalarak,bu kana ortak oluyorsunuz.Bir çocuk ölüyor,siz ama ile başlayan cümlelerinizde yine nefretinizi kusuyorsunuz.

 

Çünkü o çocuk sizden değil.

 

Çünkü o çocuk bir Kürt...yani sizce PKK!

 

Siz milliyetçisiniz,farkında değilsiniz.

 

 

 

VEBALI BÜYÜK!!!!

 

Dün yazdıklarımın bugünde arkasındayım.Biz burada,küçük kızı asker öldürdü demedik.En azından kendi adıma bunu diyeyim.Ne anlatmak istediğim çok açık.

 

Ceylan'nın ölümü sadece bazı gazetelerde yer almış,olay örtbas edilmiştir.Ahmet Altan'ın yazdığı yazı dikkatleri çekmiş,hatta sonraki gün Milliyet Gazetesi'nde verilmiştir.

 

Ve soruyorum şimdi herkese...

 

-hemen yanıbaşında iki karakol olan bu bölge de;altı saat bekletilen bu naaşın başında neden güvenlik kuvvetlerimiz yoktur?

 

-savcının gitmeme gerekçesi ne kadar haklıdır?

 

-olay yeri incelemeleri,parçalanan bedene başka bölgede otopsi yapılması...tüm bunları düşündüğünüz de çıkacak sonucun sağlamlığı konusunda ne diyebilirsiniz?

 

-Sınırötesi opresyon yapan ordu;oraya gidecek bir savcıyı korumaktan mı aciz?

 

-ve neden 2 gün sonra...?

 

kimseyi kandıramazlar.PKK yada başkası;beni ilgilendiren kimin yaptığı değil(ki yapana bin lanet)

 

beni ilgilendiren,paramparça olan bu çocuk bedeni ve sahipsizlik.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Gögsünden kursun yemis, yeni dogmus bebeklerin resmini hatirliyormuyuz. O gün neler düsündük? Ne cabuk unutuldu sucsuz yere kursuna dizilen ögretmenlerimizin resmi? Ne cabuk unutuldu yine sucsuz yere kursuna dizilen doktorlarimizin resmi? Gencecik 20.yasinda Vatan evlatlari kursuna dizilmedi mi? Bu ülkede.. Kim o dönem ceylan lari bagrindan cikardi.. bugün cikaran kim..

 

 

 

diyorsun ya Efendi,

 

buna ve nice katliama canı acıyan bizler;

 

diğerlerine acımıyoruz.

 

Efendi,dostum;

 

bana canilere sahip çıkanları yazmayın,ölümü kutsallaştıranları,insanı ve insani değerleri yok sayanları hiç yazmayın.

 

bana olması gerekeni yazın.

 

Bin defa dedim,bin defa daha derim;

 

Acı kıyaslanamaz.İnsan yaşamı şu veya bu gerekçeyle ötelenemez.

 

Ceylan'ı neden Biji arkadaşımız yazdı da,siz veya başkası yazmadınız.

 

Neden...?

 

Patlayan mayınlar,her an fitillenen bombalar,failler,hesaplar,ahkamlar....

 

PKK yada egemen olanlar;yine de açıklanamaz tüm yaşananlar!

 

Soruyorum,bir daha soruyorum...

 

-hemen yanıbaşında iki karakol olan bu bölge de;altı saat bekletilen bu naaşın başında neden güvenlik kuvvetlerimiz yoktur?

 

-savcının gitmeme gerekçesi ne kadar haklıdır?

 

-olay yeri incelemeleri,parçalanan bedene başka bölgede otopsi yapılması...tüm bunları düşündüğünüz de çıkacak sonucun sağlamlığı konusunda ne diyebilirsiniz?

 

-Sınırötesi opresyon yapan ordu;oraya gidecek bir savcıyı korumaktan mı aciz?

 

-ve neden 2 gün sonra...?

 

 

 

 

Verin sorularımın cevabını...

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Keşke Savcı ve doktor bi zahmet olay yerine gidip ne olduğunu bulsalardı, ama onlarda haklı canım malum bir mahkeme bölgenin şartları diye başlayan bir cümleyle uzman çavuşun sivil vatandaşı vurmasını maruz gördü onlarında bölgenin şartları diyerek olay yerine gitmeme hakları doğdu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yanıt bekleyen altı soru

» Maktul Ceylan Önkol’un vücuduna isabet eden silahın cinsi nedir? Patlayıcının mayın mı yoksa, yerden havaya atılmak suretiyle kullanılan bir silah mı olduğu tesbit edilmelidir.

 

» Olaydan sonra Cumhuriyet Savcısı ve güvenlik güçlerinin olay yerine gitmeyerek, köy imamını olay yerine gönderip kamera ile çekim yapmasını istemesi hukuka ne derece uygundur?

 

» Olayın meydana gelmesinden üç gün sonra olay yerine giden Cumhuriyet Savcısı’nın aldığı numuneler olayı teferruatlı bir şekilde aydınlatacak mıdır?

 

» Olay yerinde yapılması gereken otopsi güvenlik gerekçesiyle yapılmamıştır. Böylesi bir olayda güvenlik gerekçesi nedir ve ne kadar hukuka uygundur?

 

» Olay yerinde yapılmayan otopsinin herhangi bir sağlık kuruluşunda yapılması imkânı varken neden karakol nizamiyesinde yapılma ihtiyacı duyulmuştur?

 

TBMM olaya el koymalı

Hükümete ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na çağrı yapan Avukat Üngür, şöyle devam etti: “Hükümet ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu olayı ivedilikle araştırmalıdır. İnsan hakları örgütleri ve savunucuları olarak yaşanan bu olayın takipçisi olacağız. Başta yaşam hakkı olmak üzere hiçbir insan hakkının ihlal edilmediği bir ortama ulaşıncaya kadar çabalarımız devam edecektir.”

 

Ayrıca attığınız konu başlığı ortada hiçbir kanıt yokken birilerini suçlamaktır suçlu kim çıkarsa çıksın ama ortaya çıktığında onları lanetlemeye hazırmısınız mesele burda çünkü Uğur Kaymaz ve babasının ölümü hakkındaki konularda hep kaçaktınız...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Emine Ayna'yı dinleyen gerçekleri görüyor zaten!!!

 

teröre ve teröriste prim ve itibar verenler onları birer kahraman ilan edenler Türk Ordusunu daima şaibe altına sokmaya çalıştılar...

 

buradaki asıl mesele şundan kaynaklanıyor, Türk Milleti binlerce yıldır onlarca belki yüzlerce devletler kurmuş bir millet dolayısıyla devletçi bir yapısı var, devletini önemsiyor, devletin işleyişini ve gerekliliği önemli buluyor... Türk Milleti Anadoluya yerleştiğinden bu yana devlet çatısı altında yaşamış yasalar geliştirmiş, ordu kurmuş, halkçılaşmıştır. Kurulan devletler etnik farklılıkları ön plana çıkarmamış aynı devlet çatısı altında ortak kültürler geliştirmişlerdir.

 

Ancak AnadolununTürk Milleti içerisinde bir hain kontenjanı bulundurmuştur devlet ve millet karşıtlığında olanlar daha önce hiç bağımsız bir devlet kuramadığı halde ve bireyselleşmeye imkan bulamadıkları için sürü pisikolojisinde bulunmaktalar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Emine Ayna'yı dinleyen gerçekleri görüyor zaten!!!

 

teröre ve teröriste prim ve itibar verenler onları birer kahraman ilan edenler Türk Ordusunu daima şaibe altına sokmaya çalıştılar...

 

buradaki asıl mesele şundan kaynaklanıyor, Türk Milleti binlerce yıldır onlarca belki yüzlerce devletler kurmuş bir millet dolayısıyla devletçi bir yapısı var, devletini önemsiyor, devletin işleyişini ve gerekliliği önemli buluyor... Türk Milleti Anadoluya yerleştiğinden bu yana devlet çatısı altında yaşamış yasalar geliştirmiş, ordu kurmuş, halkçılaşmıştır. Kurulan devletler etnik farklılıkları ön plana çıkarmamış aynı devlet çatısı altında ortak kültürler geliştirmişlerdir.

 

Ancak AnadolununTürk Milleti içerisinde bir hain kontenjanı bulundurmuştur devlet ve millet karşıtlığında olanlar daha önce hiç bağımsız bir devlet kuramadığı halde ve bireyselleşmeye imkan bulamadıkları için sürü pisikolojisinde bulunmaktalar.

 

Bu söylemleriniz onda Kürtlerin varlığını kabullenemiyorsunuz bunu itiraf ediyorsunuz işte bu yazınızda oysa biz Kürtler Türk halkını çok seviyoruz ve asla Türk halkıyla bir problemimiz olmadı olmayacakta sizin gibiler hariç hem Kürtçeyi konuşacaz hemde bu ülkenin asli unsuru olduğumuzu her fırsatta söyleyerek bu ikisinin bir arada olabileceğini gösterecez...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ah çoban kızı!

 

YILDIRIM TÜRKER

 

O çocukların yaşını kimse tam olarak bilemez.

O çocuklar çoğunluk kayda düşmeden yaşar, ölümleri de kayıt tutmaz.

Çoban kızı Ceylan Önkol için kimileri 12, kimileri 14 yaşındaydı diyor.

Ne fark eder? Onun vurulduğu dağların zamanı bizimkiyle ölçülemez nasılsa.

6. sınıf öğrencisiymiş.

Diyarbakır’ın Lice ilçesini on yıllardır uğursuz bir fısıltı gibi işitmez miydik zaten? Ceylan’ın ölümüyle bir kez daha hatırladık Lice’yi.

Ceylan, geçen gün koyun otlatırken havaya uçuruldu. Karnından vurulmuş. Kolları bacakları sağlammış. Dolayısıyla onu parçalayanın, birçok çoban çocuğunun katili mayınlardan biri olmadığını biliyoruz.

Varlığına her gün şükretmek zorunda kaldığımız Taraf gazetesi olmasaydı, yine sessiz sedasız geçiştirilecek, hayatlarını zulmün kaydını tutmaya adamışların gündemi dışında yer bulamayacaktı hayatlarımızda.

İHD Diyarbakır Şubesi, bir basın toplantısında Ceylan’ın parçalanmış giysisini ve şarapnel parçasını göstermiş. Şapkasını gördünüz mü? Havaya uçmuş besbelli, hiç zarar görmemiş. Uzun siperlikli beysbol şapkalarından. Belli babası pazardan almış. Üstünde bir kurukafa resmi var. Bir de İngilizce yazı: ‘Bad to the bone.’ İliklerine kadar kötü anlamında. Sevsinler.

Anasına, ‘makarna pişir, dönünce yiycem’ demiş evden çıkarken. Ama önce koyunların karnını doyurmalı.

Biraz sonra ailesi bir patlama sesi duyup o yana koşturmuş. Çoban kızın kolları ve bacaklarını bulmuşlar. Bedeninin kimi parçaları ağaç dallarına fırlamış. Aile, Ceylan’ın parçalarını toplayıp ağıda durmuş. Güvenlik kuvvetlerinin, savcının gelmesini beklemişler. altı saat boyunca.

Savcı, doktor ve kolluk güçleri, can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle olay yerine uğramıyorlar.

Hukuk devletimiz, köy imamını gönderip elindeki kamerayla olay yerini çekmesini sağlıyor.

Ceylan’ının parçalarını eteklerine toplayan anası, karakola gidiyor. Karakol nizamiyesinde şıpınişi bir otopsi yapılıyor.

Olay yerini incelemeye Cumhuriyet Savcısı ancak üç gün sonra teşrif ediyor.

Ceylan, bu dağlarda avlanmış. Ama gezmesin de ne yapsın, koyunları otlatmak gerek.

Bize ondan kalan vesikalık bir fotografı.

Orada yaşayanların çoğu hayatlarında bir kez dururlar kameranın karşısında. Onların evlerinde yoksul bir nikâh fotoğrafı, belki bir de askerlik fotoğrafı dışında sabitlenmiş bir suret yoktur. Bir de devlete bakarken; kafa kâğıdına vesikalık.

Ceylan, kameraya nasıl bakacağını bilememiş. Belli, fotografı çeken, gözlerini aç, demiş ona.

Evet, Ceylan da, ‘Bir teneffüs daha yaşasaydı tabiattan derse kalkacak, devlet dersinde öldürülmüş’ çocuklardan biri. Uğur Kaymaz gibi. Bir karışını vermem deyip ölüme adanmış topraklarda mayınlarla patlayan çobancıklar gibi. Taş attılar diye üzerlerine kurşun sıkılan, ölümleri sıkanın yanına kâr kalan çocuklar gibi.

Oraların, Kürt ellerinin kavruk, mutsuz bütün çocukları gibi.

Hayatları gözümüzde beş para etmeyen küçük ölü çocuklar.

Bu memleketin vatandaşları. Siyasileri. Gazetecileri. Hukuk insanları.

Ceylan’ın ölümü karşısında işte anlı şanlı ordumuz sessiz sedasız kırıtıyor yine.

Araştırmışlar da havan atılmadığını saptamışlar. Pekiyi ne? Ceylan’ın o topraklarda yaşıyor olması, o dağlarda geziyor olması ölümü için yeterli bir gerekçe, öyle değil mi?

Hesap vermenize hiç gerek yok elbet. Kendi hukukunuz, kendi savcılarınız nasılsa göğüslerini siper edip koruyorlar dokunulmazlığınızı. Seferberlik halidir, bir hatadır olmuş, öyle değil mi? Hatta bu konuyu deşmek, Ceylan’ın ölümü üstüne suskunluğa gömülmeyi reddetmek de, Allah bilir, vatan hainliğidir.

Askeri bir karakoldan atılan, henüz bilmediğimiz bir silahla katledilmiş olduğu ortada olan Ceylan’ın ölümünü de örtbas edivereceğinize inancınız tam, değil mi?

Uğur Kaymaz’ın katilleri haklı bulundu, biliyorsunuz. Onun öldürüldüğünde yazmıştık. Tekrarlayalım:

Bu memlekette, en hassas koruma altına alınmış olan; güvenlik güçleridir. Emniyet ve askeri güçlerin moralinin bozulmaması için kendilerine sonsuz bir özgürlük alanı tanınmıştır. Güvenlik güçlerinin incinmemesi her şeyin önünde gelir. Devlet diktesinin de gücüyle ÖZGÜR basın, bu konudaki dikkatiyle vatandaşına göz yaşartıcı fedakârlıkta bir rehberlik görevi üstlenmiştir. Elinde silahı olan ve güvenliğimizi sağlamakla yükümlü emniyet güçlerinin isabetine yönelik en ufak bir kuşkuyu dile getirmek, sizi bir çırpıda ‘marjinal’ yapacaktır. Avrupalı olma yolunda atmakta olduğumuz hiçbir adım, bu gerçeği değiştirebilecek kudrette değildir. İşkenceci polisler hâlâ ve mümkünse hiçbir zaman cezalandırılamaz. Gözaltında ölümüne sebebiyet verdikleri kurbanlarının hesabı da kendilerinden sorulamaz. Zaman aşımı onların yanındadır. İşkence yuvaları kurmuş cuntacı generalleri bile rahmetle anmak zorundayız. 33 Kürdü kurşuna dizip idam cezası alan Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın adı, daha geçtiğimiz Mayıs ayında bir Jandarma Sınır Taburu’na verilmedi mi?

Meselenin adını koyuverelim.

Bu topraklarda polisin ve askerin morali her zaman bir çocuğun canından önce gelir.

Onları eleştirmek, bu kurumların ıslahının gerektiğinden söz etmek son derece tehlikelidir. Güvenlik paranoyasının topyekûn ülke sathına yayılması, sık sık düşman listelerinin çıkarılıp kendi fikir tartımızla dünyaya bakabilmemizin engellenmesi şarttır. Hepimize tek yol olarak gösterilen, kimi sertlikleri, münferit zalimlikleri olmakla birlikte bu kurumların en ufak bir eleştiri esintisinden uzak tutulmaları gerektiğidir. Bu, güvenliğimizin bedelidir. Onların da burnundan kıl aldırmayan bu ruh hali içinde düşman bellediklerinin yaşama hakkına yönelik en büyük tehdit oluşturuyor olması doğal.

Şimdi bir kez daha kendimize sormak zorundayız.

Çocuk ölüleri karşısında ne hissediyorsunuz? Karanlıkta koca adam gibi durduğu için, başını sokabileceği bir evi olmadığı için, aç kaldığı, tedavi görmediği için, savcının bile adım atmaya korktuğu topraklarda koyun otlattığı için ve daha birçok nedenle katledilen çocukların ölüleri nasıl oluyor da infial yaratmıyor bu toplumun bağrında? Asılabilsin diye yaşı yükseltilen çocukların cellatları nasıl hâlâ saygın kimliklerine bürünmüş, sıcak evlerinde ecel bekliyor? Bu toplum, bu koca nüfus, vatan sevmekten çocuk sevmeye vakit bulamamış savaşçılar ve kasaba tüccarlarından mı oluşuyor?

Çocuk dünyasına yakın durmayan, hayatında bir tek çocukla hazmedilmiş bir tevazu içinde birlikte vakit geçirmemiş, bir tek çocuğun dilini asal kabul edip onun karşısında saygıyla titrememiş bir yetişkin için çocuk, elbette kolay unutulacak bir insan küçüğüdür. Çocuk dilini, çocuk gözünü hiç merak etmeyen; onları bir an evvel eğip büküp güruha katmaya çalışan bu toplum, daracık dünyasında nefes darlığı içinde yaşayıp gidecek.

Bir çocuğun saçının bir tek telinin bu toplumun emniyetine feda edilemeyeceğini, edildiği takdirde emniyet duygumuzu sonsuza dek yitireceğimizi haykırmak gerek.

Sessizlikle geçiştirmeye çalıştığımız bir çocuğun katledilişidir.

Bu memlekette bir ana, havaya uçurulmuş çocuğunun parçalarını bir bir eteğine topluyor.

Bu anın bilgisiyle, artık unutuluşa gömemeyeceğimiz bu görüntüyle nasıl yaşamaya devam edeceğiz?

Ceylan’ı o dağlarda vurdular. Vuranlar hiç utanır gibi durmuyor.

Pekiyi siz utanmıyor musunuz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir kaza, vede kendi tutsaklarinda ölen cocuklari bile terör´ün ne bicimde kullanilacagi ortada..

 

Bir daha o kizcagiz la ortaya konmustur.

 

Merak ediyorum,

 

O kizcagiz kürt diye mi öldü..simdi.

 

PKK’dan yana Taraf olan bu zavalli kizimizin yaninda olamaz..

 

Onlarin progandasi ortada.. bizim dilegimizde ortada..

 

Bu kahrolasi kazanin, trajenin eger o sorumlulari varsa ortaya cikacaktir.

Uğur Kaymaz^da bir kazaya kurban gitti,doğru söylüyorsunuz 12 yaşında 13 kurşun isabet etti küçücük bedenine,ne kadarda kolay söylüyorsunuz kaza diye,nede olsa ölen sizin evladınız değil değilmi...

Şimdi tezkere getirildi gündeme edirneden,izmirden,muştan,siirtten,hataydan gençler yine ölüme,öldürmeye gönderilecek biryerlere tıpkı daha evvel 3 kez gönderildikleri gibi kimine şehit diyecekler kimine ölü ama hepside bu ülkenin çocukları...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ölen mehmette bizim kardeşimiz ceylanda,bunun için demokratik hak ve özgürlük diyoruz,silahın bu ülkeye musallat edilmesi hoşumuza gitmiyor.Her fırsatta kandırılmış gençler diyorsunuz,peki bu gençler neyle kandırılıyor ve bunu önlemek için neler yapılabilir bunu hiç soruyormusunuz? Pkk bugün büyük bir pazar halini almış durumda sanıyormusunuzki yöneticiler bu gençlerin ölümünü durdurmak için birşeyler yapıyorlar yada düşünüyorlar? Ben hiç sanmıyorum, peki kandırılmış dediğiniz gençler neyle kandırılıyor,bak diyorlar 3 tane karakolun tam ortasında bir kız havan atışı ile vuruluyor,bütün karakollarda dürbünde var gece görüşlerde,savcı olay yerine gelmiyor,doktor karakol bahçesinde otopsi yapıyor,savcı bu konu ile ilgili ceylan'ın babasını çağırıyor ifadesini almak için ama ona o olayı değil dağdaki uzaktan akrabasını soruyor,daha sonrada bu konu ile ilgili soruşturmanın gizli yapımasını istiyor,sormak istiyorum Demokratik açılım ile ilgili oturumun gizli yapılmasına karşı çıkan ve açıklarız diyenlere neden buna karşı çıkmıyorsunuz? Dilini konuştuğu için dayak yiyenler var,bir sanatçı Kürtçe şarkı okumaya başlayınca protokol terk ediyor halk konserini,ama ingilizce okusa alkış tutacaklar değilmi? İşte burada başlıyor Kürt açılımı halkına hakkını vermessen birileri geliyor senin bu hakkını alman için dağa çıkman gerekiyor diyor,bizde bu yüzden açılıma destek veriyoruz bu ülke edirneden,ardahana bizim ülkemiz bayrakta başımızın tacı elbette ve elbette ayrılık yanlıları çıkabilir,ancak devletimiz haklarını kullanmasını sağlarsa halkının kim kandırabilir gençlerimizi söylermisiniz....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir şeye ne kadar inandırılırsanız o şeyin o kadar esiri olursunuz.

 

Bir Kürt varlığını nasıl ispatlar? Güneydoğuda sadece Kürtler mi var? Türkiye'de Kürtler azınlık mı? Eğer azınlıksalar nasıl kurucu unsur oluyorlar?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok tuhaf bir olgu...

 

Birileri, bir yerlere mayın döşüyor...

Birileri ölüyor sonra...

Herkes Orduya yükleniyor;

Ordu yaptı diyerek...

Yüklenenler de nedense hep aynı kesim:

Ayrılıkçı taife...

 

Birileri, bir yerlerde birilerini öldürüyor...

Faili Meşhul...

Malum; öldüren belirsiz...

Herkes Orduya yükleniyor;

Faili Meşhulleri Ordu yaptı diyerek...

Yüklenenler de nedense hep aynı kesim:

Ayrılıkçı taife...

 

ABD'nin çok bilinen bir tarzı vardır;

Ergenekon sürecinde bunu biz de yaşadık:

Suçlamak istediğiniz kimselere ya da kurumlara yönelik,

Onların yaptıklarını iddia edebileceğiniz komplolar düzenlersiniz...

Sonra da teker teker ortaya çıkarırsınız;

"Ahanda bak bunu sen yapmışsın!"

 

Türk Filmlerindeki gibi;

Diskoda dans eden fakir çocuğun cebine,

Onu kıskanan zengin çocuk, uyuşturucu torbasını sıkıştırır...

Polisi arar...

Polis arama yapar;

Ve fakir çocuk, tutuklanır:

Uyuşturucu ticareti yapmaktan...

 

Sözde Ergenenkon'u ortaya çıkaran ama nedense yok edilen silahlar ve el bombaları gibi...

Adnan Aygün'ün ofisinde bulunan silah gibi örneğin:

Adam zamanında bulup, polise bildirmeseydi eğer;

Şu an hala içeride olacaktı ve gün yüzü göremeyecekti...

Silahı buldu ama nedense o silahın ardı araştırılmadı!

Erken çıktı çünkü piyasaya,

Aygün tutuklanmazdan hemen önce...

Şimdi Aygün bu ortamı biliyor ve artık çıkıp konuşamıyor...

 

Sözün kısası şu:

İster faili meçhuller olsun, ister bombalamalar, ister mayınlamalar...

Artık "Ordunun yaptığı iş bu!" söylemlerine, benim bizzat tanıdığım Kürtler bile inanmıyor;

Üzerlerine şüphe koyuyorlar...

 

Ya Pkk'lıların ve Ayrılıkçıların

Ya da güya Ayrılıkçı olmayanların savundukları o Faili Meçhulleri;

PKK yapıyorsa?

Ya kendileri yapıyorsa;

Ordu'ya çamur atmak için?

 

Sonuçta adı üzerinde;

"Faili Meçhul"...

Kimin, neden işlediği belli olmayan bir eylem, suç ve unsuru...

Orduya atmak çok kolay...

Kolay ama ya siz yaptıysanız bunu?

 

Kemal Sunal'ın filminde vardı:

Kemal Sunal, seyyar camcılık yapar...

Kızı, camlara taş atar ve kırar...

Suçu, çocuklara atar...

Sonra gider camı yaptırır ve parasını alır...

Camcı masumdur!

Çocuklar; hınzır ve suçlu...

 

Yemezler be abi;

Adı üzerinde Faili Meşhul...

 

Bir cinayet işlendiğinde, her adli makam önce şuna bakar:

Bu suçtan kim nemalanabilir?

Bu işlenmiş suç, kimi kârlı çıkarır?

Kimin yararınadır?

 

Faili Meçhullerden en çok kimler nemalanıyorsa;

Suçu kimin işlediği ile ilgili en önemli ipucunuz elinizde demektir:

Hiç şüphe etmeyin...

 

Ayrılıkçılar mı nemalanıyor?

PKK'lılar ve DTP'liler mi?

Bunların en çok provakasyonunu Kürtçüler mi yapıyor?

Suçluyu orada ararım ben önce...

 

Düşmana karşı, görünürde haklı bir savaş başlatmanın en kısa yolu;

Kıralın, kendi varisini/oğlunu öldürtmesidir...

Ya da öldürülmesine göz yummasıdır...

 

ABD'nin, Pearl Harbour'un bombalanmasına göz yumması;

Ya da İkiz Kulelere ve Pentagon'a uçak düşürülmesini gerçekleştirmesi gibi!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir şeye ne kadar inandırılırsanız o şeyin o kadar esiri olursunuz.

 

Bir Kürt varlığını nasıl ispatlar? Güneydoğuda sadece Kürtler mi var? Türkiye'de Kürtler azınlık mı? Eğer azınlıksalar nasıl kurucu unsur oluyorlar?

 

Vay beee...

Çok güzel bir mantık, çok sağlam bir kapak...

Tebrik ederim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir şeye ne kadar inandırılırsanız o şeyin o kadar esiri olursunuz.

 

Bir Kürt varlığını nasıl ispatlar? Güneydoğuda sadece Kürtler mi var? Türkiye'de Kürtler azınlık mı? Eğer azınlıksalar nasıl kurucu unsur oluyorlar?

 

- Azinlik degiliz Turkiye'de. Kurucu unsurlarindaniz. Bizleri AZINLIK olarak algilayan sizlersiniz!

- Bizler bu topraklarin en az sizin kadar sahibiyiz. Belki de sizden daha cok! Tarih konusur boyle konularda!

- Varligimizi ispatlamamiza gerek yok! Tum arkadaslara da soyleyecegim bunu, burada sacma sapan bir sekilde ve cahilce hala "Kurtler ve Kurtce yoktur" gibi soyelmlerde bulunanlarla, ya da Kurtleri ve Kurtceyi hor gorme ya da karalama gafletinde bulunanlarla MUHATTAP ta olmayacagiz!

 

 

Diyarbakirli...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cogunuz bu olen gencecik masum kizin olusune bile saygidan yoksun yorumlar atarken, bakalim Ceylan'in annesi ne diyor olay hakkinda:

 

Ceylan'ın annesi: Önce tuhaf bir hırıltı oldu...

 

Ceylan'ın ölümüyle ciğerleri parçalanan aile, üç karakol ortasında yaşanan patlamayı anlattı:

 

Anne Saliha, entarisinin içinden, yırtılmış toprağa belenmiş bir külot çıkarıp, “Ceylanke parçe parçe!” diyor. Bu, Tapantepe Karakolu’dan atıldığı ileri sürülen bir mermiyle parçalanarak yaşamını yitiren 14 yaşındaki Ceylan Önkol’un iç çamaşırı. Ceylan’ın, anasına, hayvanlarını otlatmaya gitmeden evvelki son sözü, “Makarna pişir de, dönünce yiyeyim” olmuş. Sonra keskin bir hırıltı, sonra bir patlama sesi...

“Ceylanke, parçe parçe!” Bu Zazaca figanı, Türkçe’ye çevirmeye gerek var mı? Peki; üç karakolun ortasında Ceylan’ın kör bir ateşle vurulmasının, cesedin altı saat toprakta ve ceset parçalarının dallarda kalmış olmasının ‘Türkçesi’ nedir? “Can güvenliğimiz yok” diyen savcının gelmeyişi; Saliha Önkol’un, kızının parçalarını eteğine toplayarak karakola taşıması ve otopsinin karakolda yapılması hangi ‘dile’ çevrilebilir?

Diyarbakır-Bingöl sınırı... Tam bu sınırdaki tepeye kurulu Tapantepe Komando Taburu’nun solundaki yol, Lice’ye bağlı Şenlik Köyü’nün Hambaz mezrasına varıyor. Mezranın üç bir yanı jandarmayla çevrili: Hamlaz’la, görüş mesafesindeki taburun arası kuş uçuşu 3 kilometre. Taburun önünde ve çevresinde panzer, ağır silahlar ve korunaklı gözetleme kuleleri var. Mezradan taburun mevzileri görünüyor. Ceylan’ın ailesi, bazen bu mezrada ya da birkaç kilometre ilerideki Bingöl’ün Genç ilçesine bağlı Yayla Köyü’nde (Tavus) yaşıyor. Yayla’ya gitmek için Tapantepe Komando Taburu’nun yanındaki yoldan devam etmek gerekiyor. Güzergâh üzerinde Abalı ve Yayla jandarma karakolları var. Sıkı güvenlik önlemlerinin yanı sıra çevirme de yapılıyor. Abalı Karakolu, mezraya 7-8 kilometre görüş mesafesinde. Bölge, askeri literatürde, ‘teröre müzahir’ (Arka alan) diye geçiyor.

Ceylan 1993’te köylerinin boşaltılmasından iki yıl sonra doğmuş. Bir gece helikopterlerle gelen askerler köyü ateşe vermiş. Ceylan’ın ağabeyi Sedat, o gün kekeme kalmış. Sonrası zorunlu göç. Ceylan Diyarbakır’da doğmuş. Önkol Ailesi, 2000 yılında Köye Dönüş Projesi’yle Yayla’ya ve Hambaz’a dönmüş.

Hayvancılıkla geçen dokuz yılın ardından 28 Eylül sabahına her zamanki gibi uyandılar. Altıya geçen Ceylan, ev işleri yüzünden okula gitmedi. Ertesi gün ders başı yapacaktı. Saat 11.30 olmuştu. Eve 200 metre uzaklıktaki arazide otlayan hayvanları çevirmek o gün Ceylan’a kaldı. Evden çıkarken annesine “Makarna pişir de, dönünce yiyeyim” dedi. Çıktıktan 5-10 dakika sonraydı. Anne Saliha, garip bir ses duydu:

“Bir uğultu duydum. Ağabeylerine seslendim. Hele gidin bakın, bu bomba nereye düştü?”

Ağabey Rıfat, çatıya çıktı. O da önce hırıltı, ardında patlama sesi duymuştu: “Dama çıktım. Birkaç komşumuz vardı. Seslendim: Patlama nerde oldu? ‘Bir duman çıktı’ dediler. Hayvanların olduğu yerde koştum. Anam ve kardeşim de arkamdan geldiler. Seslendim kız kardeşime: ‘Ceylan, ceylan!’ Ses çıkmıyor. Baktım, parçalanmış; bağırsakları bir yanda. Üstümü çıkarıp üstüne attım. Dedim ‘Ana, karde.imin ölüsünü görme!”

Annesi oğlunu dinlememişti:

“Rıfat’ dedim, ‘Bırak ben anayım, ben de göreyim. Açtım örtüyü. Bağırsakları ve ciğerleri yerdeydi. Kendi ellerimle ciğerlerini topladım. Eteğime koydum ciğer parçalarını.”

Rıfat Önkol’un anlatımına göre Şenlik Köyü muhtarı Lice Başsavcılığı’na ulaştı. Muhtar ve savcı Mustafa Kamil Çolak, Abalı Jandarma Karakolu’na gitti. Çolak, karakolda, “Can güvenliğim yok” diye mezraya gitmedi. Savcı, köy imamına ve bir köylüye bir fotoğraf makinesi ve kamera vererek, olay yerini kayda almalarını istedi. Sonra da cesedin karakola getirilmesini emretti. İmam ve köylü gelip fotoğraf çekti, olay yerini görüntüledi. Altı saat sonra cesedi karakola taşımak aileye düştü.

Rıfat Önkol’un iddiasına göre otopsi yarı açık kulübede savcı denetiminde bir doktor, hastane temizlikçisi ve adliye görevlisiyle yapıldı: “Savcı orada bize tepki gösteriyor, ‘Yalan söylemeyin, terör olayıdır’ diyordu.” Ceylan, o gün defnedildi. İddiaya göre savcı Çorak, üç gün sonra otopsiye geldi. Ertesi gün de Diyarbakır Barosu, Tabipler Odası, İHD ve Mazlum-Der inceleme yaptı. İzlenimlerin dönüştürüldüğü rapora göre, inceleme yaptıkları gün Ceylan’ın iç organları ve elbiseleri, yanmış şekilde 150 metrekarelik alana yayılmıştı.

Diyarbakır İHD Şube Başkanı ve Avukat Serdar Çelebi’ye göre, mayın olsaydı, yerde çukur olur, Ceylan’ın ayakları parçalanırdı. Bir çukur oluşmadığı gibi, ayaklarında şarapnel parçaları yoktu. Ceylan bir patlayıcıyla oynamış olsaydı, elleri ve yüzü parçalanırdı. Ki, böyle bir tesir de bulunmuyordu. Çelebi, uzaktan ateş edildiği kuşkusu üzerinde duruyor. Kanıtların toplanmamış olmasına değinen Çelebi, soruşturmadan da endişeli.

 

Eldeki ‘delil’

‘Kanıtlar’ arasında olması gerekip toplanmayan o elbise parçalarından biri de, anne Saliha’nın göğsünde sakladığı iç çamaşırı. Anası Saliha, “Kızımın suçu neydi? “Niye bize sahiplenen olmadı? Niye bizim acımızı kimse paylaşmadı. Biz ikinci sının vatandaş mıyız?” diye soruyor.

Oğlu Rıfat, taziye için bile gelinmediğini anlatıyor: “Devlet örtbas etmesin. Kürt kızı olduğu için mi değeri yoktur?”

Rıfat ve anası, kırık bir Türkçe ile figan ederken, çocuklar damlara üşüşüyor. Mevcudu 23’e düşen köy okulunun geri kalanı, onlar. Öğretmen ve Ceylan’ın amcasının oğlu Vahap Önkol, şimdi onları düşünüyor: “Çocukların psikolojisi bozuldu. Geçen bir öğrencim diyor ki, ‘Ceylan gibi dağda kalmak istemiyorum.”

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

diyorsun ya Efendi,

.

.

.

Verin sorularımın cevabını...

 

-birincisi biz şehitlerimiz yada ölülerimizin üzerinden politika yapmayız onlar bizim kutsallarımızdır, ama ne hikmettir bir tane kürt yolda ayağına kıymık batsa bunu Türkler yaptı hatta Türk askeri yaptı diyerek veryansına çıkıyor politika malzemesinde sadece acındırma ifadeleri .. ya bu ifadeleri mahkemede hakime söylesen hakim evladım somut ol diyerek çıkışır....

-ordu havan mermisi atışı yapılmamıştır dedi beyanda bulundu o zaman geriye bir tane ihtimal kalıyor neden PKK öldürmüş olmasın, maksat karalama politikası değil mi küçücük bir çocuğun ölümünden rant elde etmek değil mi ama yooookkk ordu ordu !!! İlla ki ordu yapmıştır ... ispatın var mı yok iddia o zaman benim ki de iddia çıkıpta Genel Kurmay Başkanı bile kürt vatandaşlarına kucak açıyor size göre faso fiso olan ama güzel bir şey evlere kadar misafir olup bir karaçay içiyorsa senin ufacık bebenden ne istesin.... Ama benim aklıma gelen ki bende askerlik yaptım PKK nin gerekirse sansasyon için kendinden birini bile feda etmekten geri kaçmayacağı...Ha ispatım var mı yok iddia... ha tabi cevap hazır ordu kılıfını uydurmuştur o zaman PKK da uydurmuştur.Benim kundaktaki bebeği öldürmekten geri kaçmayan bir örgüt apoya katil lafı arkadaş arasında lakap olsun diye takılmadı...

-hükümetin başındaki adamlara diyeceklerin var ise eyvallah hükümeti bende sevmiyorum ... Er kişi subjektif olduğu konuda objektif cevap verebilendir... PKK karşıtıyım Milliyetçiyim ama bu olayın da esrarını çözmek devlete değil hükümete düşer yoksa ordu zan altında kalır bir şeylerin ispatı gerekir...

-Altını çizmeden geçemicem sayın mavi...geçenlerde tv de izledim ve forumda da konuyu bulamadım hani diyorsunuz ya insan olgusu , neden bu konuyu sadece biji açıyor filan ve sonrasında ölen bir kürt değil mi gibisinden sizin alışılageldiğimiz standart acınma yorumlarınız ... yakalamanızı istediğim nokta ise şu o geçenlerde tv de izlediğim pkk lı bir gencin bir minübüse koyduğu bomba sonucu ölen masum insanlarımız var ... hani diyoruz ya bir Türk dünyaya bedeldir ... o insanların ölümünün arkasından yapılan ve mahkemenin verdiği haksız karar ben forumda göremedim bu olayı protesto eden birisini... Hadi tamam bizi geçtim bu tarz şeylerden rant elde etme peşinde değiliz sürekli insanlıktan bahseden sizlerden biri neden bu olayı protesto etmedi ha doğru düşünemedim ölenlerin arasında kürt yoktu....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

- Azinlik degiliz Turkiye'de. Kurucu unsurlarindaniz. Bizleri AZINLIK olarak algilayan sizlersiniz!

- Bizler bu topraklarin en az sizin kadar sahibiyiz. Belki de sizden daha cok! Tarih konusur boyle konularda!

- Varligimizi ispatlamamiza gerek yok! Tum arkadaslara da soyleyecegim bunu, burada sacma sapan bir sekilde ve cahilce hala "Kurtler ve Kurtce yoktur" gibi soyelmlerde bulunanlarla, ya da Kurtleri ve Kurtceyi hor gorme ya da karalama gafletinde bulunanlarla MUHATTAP ta olmayacagiz!

 

 

Diyarbakirli...

 

Türkiye'de ne "Azınlık" vardır, ne de "Kurucu Unsur" diye bir tanımlama...

Eğer illa ki kendinizi "Kurucu Unsur" olarak nitelemek istiyorsanız,

Tarihsel olarak toplumun bu konudaki algısı bellidir:

"Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye Halkına 'Türk' denir"

Tarih bunu ortaya koymuştur ve Atatürk dile getirmiştir, toplum da kimliğini benimsemiştir.

Sizin, şu halde, eğer Kurucu Unsur iseniz,

Türklüğü bizden çok savunuyor olmanız gerekmektedir...

 

Bu bir yana;

Kendinizi avutmayın...

Türkiye Cumhuriyeti'den "Kurucu Unsur" diye bir tanımlama yoktur.

Kürtler "Kurucu Unsur" ise, "Kurucu Unsur" olmayanlar kimler?

Onları ne ile tanımlayacağız?

"Gayri Kurucu Unsur" mu?

 

Ayrıca, Lozan'da da çok bellidir ki "Azınlık" tanımı, dönemin getirisine bağlı olarak "Gayri Müslim"leri niteler.

Dolayısı ile diğerleri Azınlık değildir...

 

Bizi nasıl muhatap alacaksınız zaten, merak ediyorum?

Söylemlerinizin hiç birisinin sağlam ve tutarlı bir temeli yok...

Sadece laf...

Neye güvenerek ortak bir ortamda tartışabileceksiniz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

14 yaşındaki Ceylan’ın ölümünü araştırmak için köye gidemeyen savcılık, soruşturma dosyasına mahkemeden gizlilik kararı aldırdı. Diyarbakır Lice’de askerî birlikten atıldığı öne sürülen patlayıcı sonucu ölen 14 yaşındaki Ceylan Önkol’la ilgili soruşturmaya, olaydan 10 gün sonra gizlilik yasağı geldi. “Can güvenliğim yok” diyerek olay yerine gitmeyen savcılığın “gizlilik” kararı tepki çekti. Kızlarının öldüğü olayla ilgili bilgiler veren Önkol ailesi ise Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak tarafından adeta fırçalandı. Aileye “TSK’da eğitim mi gördünüz? Bunun mayın olmadığını nereden biliyorsunuz” diyen Çolak hakkında DTP de “delilleri kararttığı” gerekçesiyle suç duyurusu yaptı

 

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde öldürülen 14 yaşındaki Ceylan Önkol cinayetiyle ilgili soruşturmayı yürüten Lice Cumhuriyet Savcı Mustafa Kamil Çolak, dosyadaki bilgi ve belgelerin “kamu güvenliği açısından sakıncalı” olduğu gerekçesiyle “gizlilik” kararı aldı.

Soruşturmayla ilgili gizlilik kararı alan savcı, olayda sorumluluğu bulunanlar yerine Önkol ailesini sorguya çekti. Patlamadan ancak üç gün sonra olay yerine giden Lice Savcısı Mustafa Kamil Çolak, kardeşinin ölümünün mayından kaynaklanmadığını söyleyen Ceylan’ın ağabeyi Rıfat Önkol’un yeniden ifadesini aldı.

 

Ağabeye mayın sorusu

Rıfat Önkol, savcının kendisine “Türk Silahlı Kuvvetleri’nde eğitim mi gördün? Bunun mayın olmadığını nereden biliyorsun” biçiminde soru sorduğunu belirterek şunları anlattı: “Olay günü, yüzlerce insan oradaydı. Bu insanların can güvenliği vardı da, yekililerin mi can güvenliği yoktu? Mayının nasıl bir tahribat yarattığını biliyoruz. Olayın olduğu alanda 10 yıldan beri hayvan otlatıyoruz. Ve o alanı kullanıyoruz. Bu nedenle mayın olmadığını ifade ettim. Ben gördüklerimi, yaşadıklarımı söylüyorum. Kız kardeşimin elinde dara denen ağaç dallarının kesimi için kullanılan metal vardı. Bu alet de isabet alması sonucu eğilmiş. Orak halen evimizde duruyor. Delil olarak kullanılabilir.

Tüm bunların tutanaklara geçmemesi ve sadece bizim kamuoyuna aktardıklarımızı sorgulaması düşündürücüdür. Çevrede üç-dört karakol var. Sürekli izleniyor. Kimse askerlerden habersiz adım atamaz. Biz gerçek faillerin ortaya çıkmasını istiyoruz.”

 

Muhtarın cevabı

Yayla köyü muhtarı Abdulsamet Gencioğlu da savcı tarafından sorgulandığını söyledi. Gencioğlu, savcının “Mayın olmadığını nereden biliyorsunuz” sorusuna, “Mayın olsaydı ayağı kopardı, bomba olsaydı eli parçalanırdı. Ama Adlî Tıp’a gönderilseydi gerçek ortaya çıkardı” diye karşılık verdiğini kaydetti.

 

DTP’den savcıya suç duyurusu

DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş ise soruşturmada suç delillerini kararttığı gerekçesiyle Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak hakkında suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na başvuran Demirtaş, Savcı Çolak hakkında gerekli işlemlerin yapılmasını istedi.

 

Soruşturmaya yönelik kuşkular arttı

 

Serdar Çelebi (Avukat): Gizlilik kararı Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 153. maddesinde düzenleniyor. Her dosya için ayrı bir gerekçe belirtilmez, sadece soruşturmanın amacının tehlikeye düşüyor olması halinde karar alınır. Başından itibaren soruşturmanın yürütülüşüne ilişkin kuşkularımız vardı. Şimdi bu karar kuşkularımızı arttırdı. Bu kararın ardından da genellikle soruşturma takipsizlikle sonuçlandırılıyor. Basın, dosyalar hakkındaki bilgileri genellikle avukatlardan alırlar. Biz dosyaya ulaşamayınca kamuoyu da konudan haberdar olamıyor.

 

Mehmet Emin Aktar (Diyarbakır Barosu Başkanı): Kamu güvenliği tehlikesi gösterilmiş. İşin doğrusu kamuoyunun kararını merakla beklediği bir soruşturmada gizlilik kararının alınmış olmasında kamu yararı değil, kamu zararı vardır. Savcılığın gizlilik kararı alması, bu olayı kamuoyunun gözünden kaçırma çabasıdır.

 

Engin Cirmen (Avukat): Bu karar yasaya uygundur ama hukuka aykırıdır. Bu karar hukukun genel ilkelerine aykırıdır. Bu karar alınınca bu dosyadan kimsenin haberi olmayacaktır ve büyük bir kuşku ortaya çıkacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

- ama ne hikmettir bir tane kürt yolda ayağına kıymık batsa bunu Türkler yaptı hatta Türk askeri yaptı diyerek veryansına çıkıyor politika malzemesinde sadece acındırma ifadeleri ..

Süper bir ifade.. Aynen katılıyorum...
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Küçük bir kızın katledilmesi,annesinin ''kızımın parçalarını eteğimde taşıdım'' ifadesi size bişeyler anlatmıyorsa,12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ın 13 kurşunla öldürülmesi bişey ifade etmiyorsa en yakınınızdaki bir çocuğun gözlerinin içine bakarak aynı şeylerin onun başına geldiğini düşünün,sadece ceylan ve uğur'un başına gelenleri demiyorum o gözlerine baktığınız kişinin bir asker olduğunu ve patlayan bir mayın yada atılan bir mermi ile şehit olduğunu düşünün ozaman demek istedişğimizi belki anlarsınız......

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.