Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Bursa camileri


_asi_

Önerilen İletiler

CAMİLER

 

Abdal Mehmed Cami (Osmangazi)

 

208f0223d522470f9e94d340244064bf.jpg

Abdal Caddesi, Tahıl Caddesi ve Gül Sokağı’nın kesiştikleri kavşakta yer almaktadır. Bazı kaynaklarda caminin Fatih döneminde, Başçı İbrahim tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir. Ancak türbesinin kitabesine göre II.Murad dönemine ait olabileceği düşünülebiri.

Asıl ibadet mekânı doğu-batı yönünde, iç ölçüleri 8,19 x 15,34 metre dikdörtgen planlı olan yapı, yanyana iki kubbe ile örtülüdür.

Son cemaat yeri; iki yan duvar ve ortada yığma iki ayağı birbirine bağlayan üç sivri kemerin belirlediği üç bölüm halindedir. Bölümlerin üstü dıştan kurşunla kaplı kubbelerle örtülüdür. Doğu-batı yan duvarları kapalı olup, sivri kemerli birer pencere yer almaktadır. Ayaklar ve cephe kesme taş, aralarında dikey iki tuğla ile taş aralarında yatay iki sıra tuğla örgülüdür. Kemer üzengi düzeyinden başlayan, iki sıralı kirpi saçağın altını dolanan dışa çıkıntılı bir çerçeve yer almaktadır.

Doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı ana mekân; ortada sivri kemerle birbirinden farklı iki bölüme ayrılmıştır. Bu kemerin son cemaat yerindeki ayağının her iki yanına birer girişi vardır. Aynı zamanda bu ayak son cemaat yerinin mihrabı görevini yapan üç köşeli bir niş haline getirilmiştir. Büyük kemerin ayırdığı her iki bölümün boyutları eşit ve kare olmadığından kubbeler ovaldir. Kubbeler duvarlara ve tromp bingilere oturmaktadır.

Pencereler 0,10 metrelik bir girinti içerisinde olup, kapakları düz meşe ağacındandır. Üç sıra halindeki sivri kemerli pencereyle caminin aydınlanması sağlanmıştır.

 

Mihrap; büyük sivri kemerin güneydeki ayağına yapılmıştır. Mihrap kavsarası beş dilimli bir tepelikle iki mukarnas arasından oluşmaktadır. Dar ve küçük çerçevelidir. Çerçevede geometrik motifli kalem işleri ve Ayet-el Kürsî göze çarpmaktadır. Minberi basit, yanlıkları büyük geçmeli olarak yapılmıştır.

Duvarlar kubbe kasnakları, iki sıra tuğla, bir sıra kesme taş, araları dikey tek tuğla örgülüdür.

Batı yönünde, yapay bitişik olan minareye son cemaat yerindeki bir kapıdan çıkılmaktadır. Silindirik tuğla gövde tamamen sıvanmıştır.

 

 

 

Ahmed Paşa Fenâri Cami (Osmangazi)

 

43659b211b0e710bd5a3c92e0ad5db54.jpg

Cumhuriyet Caddesi’nin kuzeyinde, kendi adı ile anılan mahallede, Büyük Molla Fenâri’nin torunu, Yusuf Bâli Efendi’nin oğlu Sadr-ı Âzam Fenâri Ahmed Paşa tarafından, Fatih döneminde yaptırılmıştır.

 

Tamamen yanan camiyi, Şerife Nefise Hanım’ın 1803 yılında kısmen onarttığı, minarenin şerefeden sonrasını yeniden yaptırdığı bazı kaynaklarda belirtilmektedir. Uzun bir süre harap halde kalan cami 1911 yılında Hacı Atika ailesinden Fethiye Hanım ve halkın yardımları ile büyük ölçüde onarılmıştır.

Bugün sağlam ve ibadete açık olan cami binası tamamen yenidir. İç ölçüleri 7,60 x 10,80 metre olan dikdörtgen planlı caminin duvar kalınlığı 0,85 metredir. Tuğla ve taş ile inşa edilmiş, üstü ahşap çatılı, yerli kiremitle kaplıdır. Mihrapta iki sıra mukarnas parçaları ilk yapıldığı dönemden olduğu kanısını uyandırmaktadır. Minare de caminin son büyük onarımında yeniden yapılmıştır.

 

 

Alâaddin Cami (Osmangazi)

 

d66d59408770f8d0145ce3225c6384dd.jpg

Alâaddin Caddesi’nin sonunda yer almaktadır. Caminin giriş kapısı üzerine h.1306 (1890) tarihi konulmuş, yaldızlı, açık sülüs harflerle yazılmış kitabede; Alâaddin Camii olduğu “726 bina-i evvel, 1278 H. Bina-i sâni” yazılıdır. Bundan da yapının Osman Gazi’nin büyük oğlu Alâaddin Paşa tarafından h.726 (1335) yılında inşa edildiği, h. 1278 (1862) yılında da onarım geçirdiği anlaşılmaktadır.

 

Yapı, kuzey yönünde üç bölümlü son cemaat yeriyle birlikte tek kubbeli klasik biçime uyarken, Bursa’da kanatlı (zaviyeli) ters T planlı camilerinde yeni bir gelişime öncülük etmiştir. Bu plan şeması aslında Selçuklu döneminin kubbeli medreselerine kadar uzanmaktadır. Selçuklu dönemi medreselerinden esinlenilerek, Osmanlı döneminde Bursa’da uygulamaya konulan bu plan biçimi camilerde mimari açıdan iyi değerlendirilmiştir. Osmanlı döneminin Bursa’da bu tipin ilk uygulandığı caminin Alâaddin cami olduğu anlaşılmaktadır.

 

Cami, 8,20 x 8,20 metre ölçüsünde, kare planlı asıl ibadet alanı ile kuzey yönünde buna ekli üç sivri kemerli, üzeri kubbelerle örtülü bir son cemaat yerinden oluşmaktadır.

Kare planlı asıl ibadet yeri, yelpaze biçimli trompalara ve onaltıgen bir yüksek kasnağa oturan, 8,20 metre çapında tek kubbe örtmektedir. Güney duvarında yer alan mihrabı pek fazla bir özellik taşımamaktadır. Minberi ise Mevlevihane’den buraya getirilmiştir.

Ortada küçük bir kubbe, doğu-batı yanlarda birer aynalı tonoz örtülü, dört sütunu birbirine bağlayan üç sivri kemerle son cemaat yeri, üç göz halindedir. Sütun başlıkları Korint ve İon tarzında olup, Bizans dönemi yapılarından alınmıştır. Kuzey cephesindeki sivri kemerler tuğla örgülü üç sıra kirpi saçaklı bir kalkan duvara sahiptir. Doğu-batı yanları duvarla kapalı durumdadır.

Yapının beden duvarları moloz taş, aralarına yatay ve dikey birer tuğla konularak seyrek hatıllı örülmüştür.

Minare sekizgen bir kaideye oturtulmuş olup, kaide ve küp kısmı taş, gövdeye geçişler silindirik, gövde tuğla örgülüdür. Taştan yapılmış silindirik bir bilezikten sonra dört sıra stalaktitli, değişik biçimli şerefe altına sahiptir. Mermer korkuluğu, peteği ve sivri külâhı yeni yapılmıştır.

 

 

Kanberler Camisi (Sitti Hatun Mescidi) (Osmangazi)

 

e2401fb0d3d234938b5fcf8c7242e05d.jpg

Tatarlık Köprüsünün batısında, Deveciler Caddesi, Eski ve Hamam sokakların kesiştiği köşede yer almaktadır.

 

İznik’teki Mahmut Çelebi Camisi’nin bir benzeri olan bu camiyi Timurtaş Paşa’nın oğlu Oruç Bey’in kızı Sitti Hatun h.834 (1459) yılında yaptırmıştır. Küçük ölçüdeki caminin cephe görünümü diğer Bursa camilerine göre ayrı bir karakter özelliği göstermektedir. Cepheyi meydana getiren revak, biri ortada, diğer ikisi yanlarda olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır. Ortadaki bölüm diğerlerine göre daha dardır. İki taraftaki bölümlerin kemerleri sivri, ortadaki bölümün kemeri ise Bursa kemeridir. Ayrıca bu kemerlerin üzerleri üç köşeli köfeki taşlar arasına yerleştirilmiş zikzaklı derzlerle bezenmiştir.

Kare planlı ibadet mekanının üzeri Türk üçgenlerinden oluşan bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür. Pencere alınlıkları tuğladan dikey zikzak motifleri, testere dişleri ve altıgen taş, tuğla ile bezenmiştir. Caminin tek minaresi batı yönündedir

 

 

Bedreddin Camisi (Hafsa Sultan Mescidi) (Osmangazi)

 

9456848084fe5287f9f7652af5ecc598.jpg

Kayan Mahallesi’nde, Simavlı Sokağı üzerinde, Boyacı Kulluğu Köprüsünün yakınındadır. Kapısı üzerindeki iki satırlık mermer kitabeden h.847 (1443) yılında Çelebi Sultan Mehmet’in kızı Hafsa Sultan tarafından yaptırılmıştır. Bedreddin Camisi denilmesinin belli bir nedeni yoktur. Bedreddin isimli biri tarafından yaptırılmış olabileceği gibi, Emir Buhari’nin ikinci oğlu Bedreddin Mahmut (ölm.1451) anısına ithaf edilmiş olabileceği de ihtimaldir.

 

Caminin ortası dar, yanlardakiler daha geniş üç gözlü bir son cemaat yeri vardır. İbadet yeri 9x9 m. ölçüsünde kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Kubbe Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağa oturmuştur. Mihrap stalaktitlidir ve oldukça yüksektir.

Duvarlar iki sıra tuğla, bir sıra moloz taş ile örülmüştür. Duvarlardaki ikişer pencere ile aydınlatılan caminin kemerleri üzerinde sekiz sıralı, zikzak tuğla motifli zengin bir bezeme dikkati çekmektedir. Tek minaresi batısındadır.

 

 

Selçuk Hatun Camisi (Osmangazi)

 

4eb43a4b29b1f19bf39b2d4798d545fe.jpg

Kayan Mahallesi’nde, Selçuk Hatun Cami Sokağı’nda yer almaktadır. Giriş kapısı üzerindeki mermer kitabesinden Çelebi Sultan Mehmet’in kızı Selçuk Hatun tarafından h.854 (1450) yılında yapıldığı öğrenilmektedir.

 

Caminin üç gözlü bir son cemaat yeri vardır. Burada da diğer camilerde olduğu gibi, ortadaki göz daha dar, yanlardaki daha geniştir. Giriş kapısı yedi sıralı stalaktitlidir. İbadet mekanı 8.75x8.75 ölçüsünde kare planlı olup, sekiz köşeli bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür. Mihrap yaldızlı stalaktitlerle bezenmiştir.

Duvarlar iki sıra tuğla, iki sıra moloz taşla örülmüştür. Bezeme olarak tuğladan zikzak, balıksırtı motifleri, altıgen taşlar ve lacivert çinili bir pano dikkati çekmektedir. Sekizgen kaideli minaresi yan tarafındadır.

 

 

Kavaklı Cami (Osmangazi)

 

705a433ff3472db3124edd32c487b978.jpg

Kavaklı Caddesi üzerinde yer almaktadır. Bursa’da yaygın bir söylentiye göre, eski bir Bizans kilisesinin temelleri üzerine yapılmıştır. Ayrıca cami önündeki içi boş çınarın da Bursa’nın en yaşlı eseri olduğu ve Orhan Bey zamanının erenlerinden Geyikli Baba’nın diktiği söylenmektedir.

Kare planlı caminin üzeri diğerlerinde de olduğu gibi Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülmüştür

 

 

Acem Reis Mescidi (Osmangazi)

 

f62486255903cd05ccd053f2bd7c5136.jpg

Bursa, Demirtaş Mahallesi’nde, Gül Sokağı’ndaki cami, XV.yüzyıl sonlarında, Fatih Sultan Mehmet zamanında, Acem Reis olarak tanınan Mehmet oğlu Hoca Bedreddin Mahmut isimli bir tüccar tarafından yaptırılmıştır.

 

Bu mescidin son cemaat yerinin ortası dar, iki yanı geniş tonoz örtülüdür. İbadet yeri kare planlı olup, Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağa oturmuş kubbe ile örtülüdür. Mihrap stalaktitlidir.

Duvarları üç sıra tuğla, bir sıra kesme taştan örülmüştür. Batısındaki minaresi tuğla ve kesme taştan yapılmıştır

 

 

YiğitKöhne Mescidi (Osmangazi)

 

f026b3c3e16421d9ae623901fe24f707.jpg

Bursa, Cumhuriyet Caddesi ile yeni Yol’un kesiştikleri kavşağın köşesinde yer alan caminin yapım tarihi, kitabesi olmadığından kesinlik kazanamamıştır. Bununla birlikte XV.yüzyıl ortalarından önce yaptırıldığı sanılmaktadır.Günümüzde yol seviyesinin altında kalmıştır.

Son cemaat yerinin ortası dar, yanları geniş olmak üzere üç bölümlüdür. İbadet mekanı 8x8 m. ölçülerinde kare planlı olup, sekizgen kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür. On beş pencerenin aydınlattığı mescidin mihrabı stalaktitlidir. Minare sekiz köşeli bir kaide üzerinde silindirik olarak yükselmektedir.

 

 

Karaşeyh Camisi (Osmangazi)

 

f16029c447a72796c2a1f5be9430acc3.jpg

Bursa, Atatürk Caddesi’nden Başak Caddesi’ne dönüldüğünde hemen karşıda yer alan cami XVI.yüzyılda yapılmıştır.

Son cemaat yerinin ortası sivri ve kırık Bursa kemerli, yanları da yuvarlak kemerli olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır. İbadet mekanı Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağa oturmuş kubbe ile örtülüdür.

Duvarları tuğla, kesme taş ve bunların aralarında dikey tuğlalarla dekore edilmiştir. Burada sağır kemerler, tuğladan deniz dalgası ve örme motifleri dikkati çekmektedir. İçerisi on iki pencere ile aydınlatılmıştır. Batısındaki minaresi moloz taş, tuğla kaide üzerinde tuğla gövdelidir.

 

 

Hacılar Camisi (Osmangazi)

 

5a3248515a81becad48a62143c759444.jpg

Hükümet Konağından Adliyeye doğru uzanan yolun karşısında yer alan caminin, kitabesinden Bakkal Hacı Sinan tarafından 1471 yılında yaptırıldığı öğrenilmektedir. Bursa’da yaygın bir söylentiye göre; Hacca gitmek isteyenler herhangi bir nedenle gidemeyince bunun için ayırdıkları para ile bu caminin yapımına yardım etmişlerdir. Bu nedenle de camiye Hacılar Camisi ismi verilmiştir.

Son cemaat yeri diğer camilerde olduğu gibi, orta bölümü daha dar, uzun bölümleri ise daha geniştir. Ayrıca burası tuğladan yapılmış çeşitli motiflerle dekore edilerek son derece gösterişli bir görünüm kazanmıştır. İbadet mekanı 9x9 m. ölçüsünde kare bir plana sahip olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Ayrıca içerisi on yedi pencere ile aydınlatılmıştır. Batısında tuğladan yapılmış tek bir minaresi bulunmaktadır

 

 

Hacı Tayip Camisi (Aynalı Cami-Çapraz Cami) (Yıldırım)

 

1b41fbdea64e90b625167d9e1e32d0e4.jpg

Setbaşı Köprüsü yakınındaki Hacı Tayip Camisi’nin, kitabesi günümüze ulaşamamakla beraber, Yıldırım Darüşşifası Müderrisi Hoca Tabip Hüsnü Efendi tarafından XIV.yüzyılda yaptırıldığı bilinmektedir.

 

Son cemaat yeri alışılan düzenden ayrı olup, 7x7 m. ölçüsünde kare planlıdır. Üzeri sekiz köşeli bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülmüştür. Buradan 8x8 m. ölçüsünde kare planlı, gösterişli biçimdeki baklavalı bir kasnağın taşıdığı ibadet mekanına girilmektedir.

Duvarlarda üç sıra tuğla, bir sıra moloz taş kullanılmıştır. Girişin sağındaki minarenin şerefe altında ayna dizileri halinde bezeme yapılmıştır.

 

 

Hoca Alizâde Camisi (Osmangazi)

 

379b753a5384b64f5eff31ad99f76a46.jpg

Hoca Alizâde Camisi Sokağı’nda, Kız Meslek Lisesi ile Atatürk İlkokulunun yanında yer alan caminin, kitabesinden Hacı Ömer oğlu Hoca Ali tarafından 1439 yılında yaptırıldığı öğrenilmektedir.

 

Son cemaat yeri geçirdiği bir yangın sonucu orijinalliğinden uzaklaşmıştır. İbadet mekanı 9x8.50 m. ölçüsünde olup, üzeri zengin Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür. Mihrabı sade ancak, yağlı boya ile boyandığından orijinalliğinden uzaklaşmıştır. Batı yönündeki minaresi, sekiz kemerli kitabelikleri, üçgen mermerden ve tuğladan küp şekilleri, silindirik gövdesi, bilezikleri ve stalaktitli şerefe altı ile ilginç bir görünümdedir

 

 

Çandarlı İbrahim Paşa Camisi (Mahkeme Camisi) (Osmangazi)

 

1462acfba7bcc9ffe1e08b4f81f19beb.jpg

Bursa Kız Lisesi karşısındaki Çandarlı İbrahim paşa Camisi Mahkeme Camisi olarak da anılmaktadır.

 

Çelebi Sultan Mehmet’in veziri, Sultan II.Murat’ın Sadrazamı Çandarlı İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. İbadet yeri kare planlı olup, üzeri sekizgen kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür. Mihrap sıvandığından orijinalliğinden oldukça uzaklaşmıştır. Dış cepheleri tuğla bezeme ile süslenmiştir.

 

 

Başcı İbrahim Camisi (Osmangazi)

 

1c5124338b4e1ae7eb37342d44805c2e.jpg

Bursa, Maksem Mahallesi’nde, Başçı İbrahim Sokağı’ndadır. Cami, XV.yüzyılın ortalarında Başçı İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır.

İbadet mekânı kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Mihrap sitilize edilmiş bitki motifleri ile bezenmiştir. Minberi ağaç işçiliğinin en güzel örnekleri arasındadır.

Duvarları tuğla ve taş ile örülmüştür. Son cemaat yeri dört örme ayak ile üç bölüme ayrılmıştır.

 

 

Dusturhan Camisi (Maksem Camisi) (Osmangazi)

 

057761378bf35279995042bfe5b2cf24.jpg

Bursa, Fevzi Çakmak Caddesinin sonunda, asırlık ağaçların arasında bulunan Caminin, kitabesinden Düsturhan ismiyle bilinen Yahya Hüseyin oğlu Yahya tarafından 1479 yılında yaptırıldığı öğrenilmektedir.

Son cemaat yeri orijinalliğinden oldukça uzaklaşmıştır. İbadet yeri 8x7 m. ölçülerinde olup, üzeri Türk üçgenlerinin meydana getirdiği kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür. Duvarları tuğla ve moloz taşla örülmüştür. Minaresi tuğladan yapılmış olup, doğu yönündedir.

 

 

Çelebi Sultan Mehmet Camisi (Yeşil Kulliye) (Osmangazi)

 

945b1ac7517f9007ef6ee4c21d25bba1.jpg

Bursa’nın Yeşil semtindeki Çelebi Sultan Mehmet Camisi, cami, türbe, medrese, imaret ve bunlara 1485 yılında eklenen hamamdan meydana gelmiştir. Çelebi Sultan Mehmet’in emriyle h.817 (1415)’de yapımına başlanan Cami h.822 (1419)’da tamamlanmıştır. Yapı topluluğunun mimarı dönemin tanınmış kişilerinden Hacı İvaz Paşa’dır. Ayrıca nakkaşlığını İlyas Ali oğlu Ali, ahşap işlerini Tebrizli Ahmet oğlu Hacı Ali, çini işlerini de Mehmet Mecnun yapmıştır.

 

Caminin planı yan mekanlı veya ters T düzenindedir. Ancak burada son cemaat yeri yapılmamıştır. Ne var ki, beş kubbeli bir son cemaat yerinin yapılması düşünülmüşse de sonradan vazgeçildiği bazı kemer başlangıcı izlerinden anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra pencerelerden bazılarındaki yarım kalmış bezemeler caminin tüm ayrıntıları ile tamamlanamadığına işaret etmektedir.

 

Cami girişinin üç yılda tamamlanan stalaktitli kapısının abidevi bir görünümü vardır. Kapının stalaktitleri ile onu çevreleyen yazı frizi arasında kalan bölümleri Rûmilerle doldurulmuştur. Kapı üzerindeki kitabelik kısmına sülüs yazı ile caminin yapımıyla ilgili bilgiler yazılmıştır. Diğer taraftan giriş kapısının iki yanındaki mihrapçıklara da yine sülüs yazı ile Mimar Hacı İvaz Paşa’nın isminin geçtiği küçük kitabeler yerleştirilmiştir.

 

Türk ahşap oymacılığının en güzel örneklerinden olan giriş kapısının yanlarına iki Bizans sütunu yerleştirilmiştir. Birbirlerine benzemeyen bu sütunlara aynı yüksekliği verebilmek için kaidelerine bir takım ilaveler yapılmıştır. Girişin iki yanındaki merdivenlerle de Hüdavendigâr ve Yıldırım Beyazıt camilerinde olduğu gibi üst kata çıkılmaktadır.

 

İbadet mekanı, aynı eksen üzerinde kubbeli iki ayrı mekan ve bunlardan giriş kapısı yanında bulunan iki yanına bitişik kubbeli küçük mekanlardan oluşmuş bir plan düzenine sahiptir.Böylece caminin ters T planı ortaya çıkmıştır. İki ana mekanın üzerleri 12.50 m. çapında iki ayrı kubbe ile örtülmüştür. Her iki kubbeyi birleştiren büyük bir kemer ile kilit taşı Mimar Hacı İvaz Paşa’nın bir harikasıdır. Duvarlardan kubbeye geçişi ise stalaktitli tromplar sağlamıştır. Bu iki ayrı mekandan mihrap tarafındaki, şadırvanlı mekandan üç basamak daha yüksektedir. Böylece Erken İslâm camilerindeki geleneğe uyularak şadırvanlı avlu içeriye alınmıştır. XIX.yüzyılda ibadet mekanını genişletmek ve her iki bölümü aynı seviyeye getirmek için şadırvanlı avlu toprakla doldurulmuştur. Ahmet Vefik Paşa’nın Bursa Valiliği sırasında şadırvan meydana çıkarılarak cami eski haline getirilmiştir. Ancak şadırvan etrafındaki altın ve gümüş kakmalı parmaklık ile kaynaklardan varlığını öğrendiğimiz fıskiyesindeki mücevherler bulunamamıştır.

Caminin mihrabı yaklaşık 10 m. yükseklikte, stalaktitler, geometrik desenler ve bunların arasındaki çiçek dekorlu bir yazı frizi ile ilginç bir görünüme sahiptir. Ortasında beş köşeli, beyaz, açık ve koyu mavi, siyah ve altın renkli kabartmalar vardır. Ayrıca çini karoların üst kısımlarında yer alan rûmi ve hatai motifleri de dikkat çekicidir. Mihrap çinilerinin renk ve desenleri Timur döneminde Meşhet, Herat ve Semerkant’ta yapılmış benzerlerini andırmaktadır. Böylesine yakın benzerlikler aynı ekolü benimsemiş işçilerin her iki tarafta da çalışmış olduklarını akla getirmektedir. Ayrıca mihrabın solunda Gülistan’dan alınma bir beyit ile sağında Fatiha süresi yazılıdır.

 

Caminin yan mekanlarında nişler, alçı ocaklar ve dolaplar vardır. Buradaki pencere ve kapı üzerindeki çini yazılarda da Çelebi Sultan Mehmet’in, Osmanlı Devletinin geçirdiği tehlikeler ve bu konuda yapılması gereken el birliğine değinilmektedir.

 

Yeşil Cami mimarisi ile olduğu kadar çinileri ile de ün yapmıştır. Girişteki duvarlar altı köşeli lacivert çinilerle kaplanmıştır. Yan mekanların duvarları ise yerden iki metre yüksekliğe kadar altı köşeli koyu yeşil çinilerle bezelidir. Bu altı köşeli çinilerin arasında kalan üçgen yüzeyler firuze renkte küçük çini parçaları ile doldurulmuştur.

 

Yeşil Caminin ilginç bölümlerinden biri de hünkâr mahfelidir. Girişten oldukça dar merdivenlerle çıkılan hünkar mahfeli caminin şadırvan avlusu üzerinde, mermer balkonlu olarak içeriye hakim bir biçimde yerleştirilmiştir. Böylece Osmanlı mimarisinde hünkâr mahfeli ilk defa Yeşil Camide ortaya çıkmıştır. Buradaki çini bezeme caminin diğer bölümlerindekileri aratmayacak kadar güzeldir. Duvarlar 3 m. yüksekliğine kadar altı köşeli yeşil, açık ve koyu mavi arasında değişen çinilerle kaplanmıştır.Yapıldığı yıldan günümüze değin solmadan rengini koruyan bu çiniler üzerinde de onları yapan Mecnun Mehmet’in imzası bulunmaktadır.

 

Türk mezar anıtlarının en güzel örneklerinden olan Çelebi Sultan Mehmet’in türbesi caminin önündedir. Ayrıca Yeşil Deresi üzerindeki Babacan Köprüsü yanında bulunan Yeşil Medrese de günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir. Yeşil Medresenin karşısında, Yeşil Türbenin hemen yanında Yeşil Hamam ile Yeşil İmaretinden ise günümüze hiçbir kalıntı gelememiştir.

 

 

Şahadet Camisi (Osmangazi)

 

15d0d41524e003a053daa44bded2e9f2.jpg

Bursa Tophane semtindeki Şahadet Camisi aynı zamanda Kale ve Saray Camisi olarak da anılmaktadır. Sultan I.Murad Hüdavendigâr tarafından 1365 yılında yaptırılmıştır. Şahadet isminin, Sultan I.Murad’ın Kosova’da şehit düşmesi üzerine verildiği sanılsa da bu doğru değildir. Camiye hiç gelemeyen padişahın şehitliği kabul olunamayacağı iddiası üzerine Bursa kadısı tarafından verilmiştir.

 

Cami ilk yapıldığında üç bölümlü, yan bölümleri tonozlu, orta bölümü de iki kubbelidir. İbadet mekanının üzerini toplam dokuz kubbe örtmektedir. Plan düzeni olarak Ulu Cami tipinin küçük bir örneğidir.

Son cemaat yeri olmayan, oldukça yüksek görünümde bir yapıdır. Minarenin arkasındaki bir kapı üzerinde bulunan 1328 tarihli kitabe onarım sırasında başka bir mescitten getirilmiştir. Uzun ikiz pencereleri, soldaki tek şerefesi ile caminin ilginç bir görünümü vardır.

Cami 1855 depreminde yıkılmış, 1890’da Bursa Valisi Mahmud Celaleddin Paşa tarafından onarılmıştır.

 

 

Hacı Özbek Camisi (Çarşı Mescidi) (İznik)

 

cd07e3c9f0348f21c7507fe5e36078f1.jpg

İznik Çarşısı içerisinde bulunan bu camiye aynı zamanda Çarşı Mescidi ismi de verilmektedir. Halk arasında da Çukur Cami ismi ile tanınmaktadır. Erken Osmanlı devri mimarisinin en erken örneklerinden olan bu camiyi Hacı Özbek 1333-1334 yıllarında yaptırmıştır.

 

Kare planlı olan bu yapının üzeri pandantifli bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbe 7.90 m. çapında olup, önünde çapraz tonoz ve ayna tonozlu, iki sütunlu bir son cemaat yeri bulunuyordu. Caminin dış duvarlarında bir sıra taş, üç veya dört sıra tuğla dizileri ile hareketli bir görünüm sağlanmıştır.

Caminin son cemaat yeri 1959 yılında yol genişletilmesi sırasında yıkılmış ve bu arada kuzey duvarı da tahrip edilerek orijinalliğinden uzaklaşmıştır. Caminin yıkılmış olan minaresi yapılmamıştır. Kitabesi İznik Müzesinde koruma altına alınmış, daha sonra caminin içerisindeki bir duvara yerleştirilmiştir.

 

 

Orhan Gazi Camisi (İznik)

 

0351cdb8d9d0c42aaf67dc518abdf9d5.jpg

Orhan Gazi Camisi, Yenişehir kapısı dışında yer almaktadır. İznik Müzesinde bulunan kitabesinden öğrenildiğine göre; Orhan Gazi tarafından 1334-1335 tarihlerinde yaptırılmıştır. Ancak kitabenin tarih kısmı kırık olduğundan bu konuda bazı çelişkiler bulunmaktadır. Büyük olasılıkla Osmanlıların İznik’i fethi sırasında Orhan Gazi tarafından yaptırılmıştır.

 

Orhan Gazi Camisi tarlalar arasında, kalıntı halinde iken 1963 yılında Prof.Dr.Oktay Aslanapa tarafından burada yapılan kazı sonucunda yapının planı ortaya çıkarılmıştır. Bu plana göre, günümüze yalnızca duvar kalıntıları gelebilen yapı, ters T planlı, diğer ismi ile zaviyeli camiler grubunun öncüsüdür. Oktay Aslanapa’nın yaptığı kazılar sonucunda önünde beş bölümlü bir son cemaat yerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. İbadet mekanının ortası kubbeli olup, bunun iki yanında da iki yan mekan bulunmaktadır. Yapı, moloz taş, kaba kesme taş ve tuğladan yapılmıştır.

Orhan Gazi Camisinin hamamı da sur dışında cami ile surlar arasında yapılmıştır.

 

 

Hacı Hamza Camisi (İznik)

 

8219c37ecddcad1da3e0231ac53febcd.jpg

İznik meydanında, belediye binasının önündeki meydanda yer alan Hacı Hamza Camisi, Erken Osmanlı mimarisinin ilk eserlerindendir. İznik Müzesinde bulunan kitabesine göre, Hazma Bin Erdem Şah tarafından 1345’te yaptırılmıştır. Mimarı Hacı Ali’dir.

Hacı Hamza Camisi tek kubbeli camiler grubundan olup, önünde derin bir eyvan biçiminde son cemaat yeri bulunuyordu. İbadet mekanı merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Eski resimlerinden öğrenildiğine göre, kalın kısa gövdeli bir minaresi bulunuyordu. Bu cami, 1930 yılında yıkılmış olup, bugün yerinde bir çay bahçesi bulunmaktadır.

 

 

Mahmut Çelebi Camisi (İznik)

 

137e84425d00aa5cb910705420644d40.jpg

İznik Mahmut Çelebi Mahallesi’nde, Ayasofya Kilisesinin yaklaşık 100 m. güneyinde olan Mahmut Çelebi Camisini, kitabesinden öğrenildiğine göre Sultan II.Murad’ın kayınbiraderi, Çandarlı Halil Paşa’nın torunu Vezir Mahmut Çelebi 1442-1443 yılında yaptırmıştır.

 

Erken Osmanlı devri mimarisinde tek kubbeli camiler grubundan olan bu yapının kuzeyinde dikdörtgen planlı, üzeri tonoz örtülü, ortası kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Giriş kapısı üzerinde üç satırlık, 45x180 cm. ölçüsünde yapım kitabesi bulunmaktadır. Yeşil Caminin küçük bir örneği olan bu caminin üzeri duvarlara dayanan bir kubbe ile örtülüdür. İbadet mekanında kareden kubbe yuvarlağına geçiş Türk üçgenli bir friz ile sağlanmıştır.

 

Caminin minaresi yeşil sırlı tuğlalardan yapılmış kuşaklarla çevrilmiştir. Ancak, 1967 yılındaki depremden zarar görmüştür. Mahmut Çelebi de caminin bahçesindeki demir parmaklıklı bir türbede gömülüdür. Caminin karşısında yer alan İznik’in en eski çeşmesi ise 1970’li yıllarda yıkılmıştır. Caminin yanında Golts Paşa’nın kullanılır olarak gördüğü aşhane-imaretten sadece duvar izleri günümüze gelebilmiştir.

 

 

Eşrefi Rumi Camisi (İznik)

 

4bc855627c6d480d5cba761690bfb5d3.jpg

İznik’in kuzeydoğusunda, Eşrefoğlu Sokak ile Türbe Sokağı’nın kesiştiği noktada yer alan Eşrefi Rumi Camisi türbe, dergâh, zaviye ve hazireden oluşan bir yapı topluluğu idi. Eşrefoğlu Abdullah Rûmi (1353-1469) aslen Mekkeli olup, Bursa’da eğitim görmüş olup, Hacı Bayram Veli’nin önce müridi, sonra da damadı olmuştur. Bundan sonra da dergâhını İznik’te kurmuş, bunun yanına da camisini yaptırmıştır.

 

Cami İznik’in Yunan işgali sırasında 1922 yılında yıkılmış ve yakılmıştır. Günümüze yalnızca bazı duvar kalıntıları ile minaresi ve haziresindeki mezarlar gelebilmiştir. Kitabesi günümüze gelememiştir. Ancak caminin banisi olan Eşrefoğlu Abdullah Rûmi’nin sandukası üzerindeki bir levhada “Haza kabr-i şerifi Kutb-ül arifin eşşeyh Eşrefzade Abdullah Rumi Kuddise sirruhu vefatı sene (H.874 - M.1469)” yazılıdır. Buna dayanılarak caminin Eşrefi Rûmi’nin ölümü 1469 olduğuna göre XV.yüzyılın ortalarında yapıldığı sanılmaktadır.

 

Cami 12.50x16.00 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı olup, kuzeyinde 8 m. uzunluğunda bir ahşap revak bulunuyordu. İbadet mekanının sivri kemerli giriş kapısı üzerinde çini levhalı bir hadis bulunuyordu. Mihrabında hadis yazısı ve kandil ve enginar yapraklı bezemelerden oluşmuş çini karolar bulunuyordu. Bu cami Sultan IV.Murat (1623-1640) tarafından onarılmış, caminin ve türbesinin duvarları çinilerle kaplanmıştır. Bu çinileri Tabakzade Mehmet Usta 1628 yılında yapmıştır.

 

Günümüzde bu caminin yerine modern bir cami yapılmıştır. Eski camidsen günümüze kalan minaresi kesme taştan üç sıra tuğlalıdır. Sekizgen planlı kaidenin üzerine 12 cepheli gövde oturtulmuştur. Petek ve külah kısmı yıkılmıştır. Eski camiye ait olan minaresinin gövdesi çemberler içerisine alınarak sağlamlaştırılmıştır. Kırmızı tuğladan yapılmış olan minarenin gövdesi çini kuşaklarla bölümlere ayrılmıştır. Üzeri de XVII.yüzyıla ait çinilerle sonraki dönemlerde kaplanmıştır. Caminin yanındaki avluda bulunan küçük bir hamam da 1970’li yıllarda yıkılmıştır.

 

 

Şeyh Kudbettin Camisi (İznik)

 

cdf6f6379a239a42c24b1f089347a15a.jpg

İznik’in doğusunda, Müze Sokak ile Türbe Sokağı’nın birleştiği köşede yer alan Şeyh Kudbettin Camisi aynı zamanda Nilüfer Hatun İmareti ile yeşil Cami’nin batısındadır. Kudbettin Camisinin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi bilinmemektedir. Bu konuda bazı iddialar bulunmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde bulunan bir vakfiyeye göre Çandarlı İbrahim Paşa tarafından 1491-1492 tarihlerinde yapıldığı sanılmaktadır. Bir başka görüşe göre cami ve türbe Çandarlı İbrahim Paşa’nın oğlu Halil Paşa tarafından 1453 yılından önce yaptırılmıştır. Şeyh Kudbettin İzniki’nin oğlu Mehmet Muyhiddin’in mezarının bulunduğu türbenin ve caminin 1418 yılından sonra yapıldığı bu konudaki bir başka iddiadır.Şeyh Kudbettin’in türbesinden ötürü de cami bu isimle tanınmıştır.

 

İznik’in Yunan işgali sırasında cami ile türbe yağmalanmış ve yakılmıştır. Bu nedenle caminin batı ve doğu duvarları kısmen belirgin olmasına rağmen, kuzey ve güney duvarlarının kalıntıları 1993 yılında İstanbul Üniversitesi’nin burada yapmış olduğu kazılar sonunda caminin planı açıklık kazanmıştır. Buna göre 8.50x8.50 m. ölçüsünde kare planlı, üzeri kubbeli bir cami idi. Sonraki yıllarda kubbesi yıkılmış ve üzeri çatı ile örtülmüştür. Bu caminin yapımında Bizans devşirme parçaları kullanılmıştır. Caminin ön kısmında korinth başlıklı ve tuğla örgülü sivri kemerlerle birbirine bağlanan üç sütunlu bir son cemaat yeri bulunuyordu.

 

Duvarlar kesme taş ve tuğla ile örülmüş, iç kısımlarda moloz taş kullanılmıştır. Günümüze gelebilen, caminin kuzeybatısında bulunan minaresi silindirik gövdeli olup, tek şerefelidir. Minarenin alt kısmındaki yapı taşları arasında XII.-XIII.yüzyıllara tarihlenen İbranice bir kitabe dikkati çekmektedir. Şerefesinin altında iki sıra halinde diş motifleri bulunmaktadır. Minarenin kuzeydoğu köşesinde Şeyh Kudbettin’in türbesi bulunmaktadır.

 

 

Alaca Hırka Mescidi (Osmangazi)

 

3fbba660e490b6b34c2a9e95d2a3fdd1.jpg

Alaca Hırka semtinde, Köşk Caddesi üzerindeki Alaca Hırka Mescidinin kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Ancak Hoca Yakup tarafından 1585’te İmamzade Mahmut Çelebi tarafından da 1635 yılında onarılmıştır. Buna dayanılarak ve mimari üslubu dikkate alınarak XIV.yüzyılın sonu veya XV.yüzyılın başlarında yapıldığı sanılmaktadır. Bu caminin Buhara’dan gelip Bursa fethine katılan erenlerden biri tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır.

 

Cami moloz taş duvarlı olup, iki sıra kirpi saçakla duvarları sona ermektedir. Dikdörtgen planlı yapının üzeri ahşap kırma çatı ile örtülüdür. Mescidin doğusundaki minare orijinal olup, sekizgen kaide üzerine yuvarlak gövdeli kesme taştan yapılmıştır. Caminin doğusundaki mezarlardan birisi de Hoca Yakup’a aittir.

 

 

Araplar Camisi (Osmangazi)

 

8da4a867bfd82c0e57a402ec7562d090.jpg

Ali paşa semtinde, Ali Paşa Camisi’nin batısındadır. Kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Ancak kaynaklarda bu caminin 1512-1513 yıllarından önce yapıldığı belirtilmiştir.

 

Cami son cemaat yeri ile bütün olup, dikdörtgen planlıdır. Üzeri ahşap çatı ile örtülmüştür. Son cemaat yeri ortada dar, doğu ve batı yanlarda geniş üç bölüm halindedir. Arazi konumundan ötürü çift taraflı çıkılan son cemaatin doğu-batı yan duvarları ve kuzey cephesindeki ayaklar ahşap yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır. İbadet mekanının girişi üzerindeki yağlıboya kitabede 1858 yılında onarıldığı yazılıdır. İbadet mekanı kuzeyde iki, doğuda üç yuvarlak kemerli altlı üstlü pencere ile aydınlatılmıştır. Pencere ve kapı üzerlerine sulu boya kalem işi ile bitkisel motifler ve Allah, Peygamber ve dört halifenin isimleri yazılmıştır. Caminin minaresi bulunmamaktadır.

 

 

Ali Paşa Camisi (Osmangazi)

 

a17835f790a8129b20f5e0d192fc0913.jpg

Ali Paşa Mahallesi, Eski Sokak’ta bulunan Ali Paşa Camisini, Yıldırım Beyazıt zamanında Çandarlı Halil Paşa’nın oğlu Yıldırım Beyazıt’ın veziri Ali Paşa yaptırmıştır. XIV.yüzyılın sonlarına tarihlendirilmektedir.

 

Ali Paşa Camisi, ters T veya tabhaneli (zaviyeli) camiler grubundandır. 1854 depreminde büyük ölçüde zarar görmüş ve sonra yeniden onarılmıştır. Son cemaat yeri caminin yan duvarları ve birbirlerine kemerlerle bağlı dört sütunun oluşturduğu beş bölümlüdür. Üzeri kubbeli olan bu bölümlerden ortadaki diğerlerinden daha büyüktür.

 

İbadet mekanı tabhaneli camiler planına uygun olarak birbiri ekseninde üzeri kubbeli iki bölümden meydana gelmiştir. Bu bölümlerin iki yanında dikdörtgen şeklinde yan kanatlar bulunmaktadır. Günümüzde orta bölümlerdeki kubbelerin yerine ahşap bir tavan yapılmıştır. İki yan kanatlar tamamen yıkılmıştır. Bunların üzerlerinin tonozlu olduğu izlerden anlaşılmaktadır.

 

Caminin ilk yapılışında minare yapılmamış, bugünkü minare yenidir. Caminin batısındaki medrese ve imaret ise yıkılmış, yerlerine evler yapılmıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.