Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

II. Bayezid Külliyesi Camii


_asi_

Önerilen İletiler

II.BAYEZİD KÜLLİYESİ CAMİİ

 

Külliyenin baştacı: II.Bayezid Camii

 

İçinde sütun olmayan, sadeliğine rağmen anıtsal görüntüsüyle uzaktan bakanları etkisi altına alan II.Bayezid Camii, tam merkezinde konumlandığı külliyenin en değerli yapısı olarak ön plana çıkar.

 

9176696.jpg

 

Kemersiz ve Sütunsuz Cami

 

Caminin külliye alanındaki konumu olarak, külliye birimlerinin merkezinde yer almaktadır. Caminin mimarı, Mimar Hayretin veya Yakup-Şah Bin Sultan Şah olup, temeli 1484 yılında bizzat Sultan II.Bayezid tarafından atılmış ve 1488 yılında ibadete açılmıştır.

 

Cami, yapı olarak çevresindeki yüzden çok kubbeli binanın hepsine egemen bir görünüştedir. 22 Metre çapındaki kubbesi, büyük bir blok şeklinde yükselen dört duvar üzerine oturtulmuştur.

 

Cami, kemersiz ve sütunsuz olup 20.58x20.601ık bir kare biçimindedir. Tabandan kubbe kasnağına kadar olan yüksekliği ise 19.34 metredir.

 

Caminin sağ ve sol beden duvarları bitişiğinde dokuz kubbeli ve dört odalı birer tâbhanesi olup, cami iç mekânının sağ ve solundan üçer pencere bu tabhanelere açılır. (Cemaat çok olduğu zaman buralarda da namaz kılındığı rivayet edilir.)

 

 

5145413.jpg

 

Taş İşçiliğiyle Büyüleyen Mermer Minber

 

Mermer minber, taş işçiliğinin bir şaheseridir. 8 Köşeli olarak yontulmuş 17 mermer sütun üzerindeki zarif sütun başlıklarına oturtulmuş hünkâr mahfilinin, Osmanlı cami mimarisinde yapılmış ilk mahfil olduğu kabul edilmektedir. Mahfil sütunlarının Diana Tapınağı'ndan getirilmiş olduğu söylenmekte ise de buna dair bir belge mevcut değildir.Caminin giriş kapısı ve iç pencere kapakları, ağaç işleme sanatının üstün örneklerindendir. Cami içi akustiği de oldukça hassas olup, mihraptaki bir fısıltı dahi en arka saflardan duyulmaktadır.

 

Camideki Kitabeler

 

Caminin iç giriş kapısı üstündeki kitabe, iki sıra halinde altı mısra olarak yazılmıştır. Sözler Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi'ye ait olup, yazı Hamdullah'ındır.

 

Kitabenin son satırındaki (Hayrün Cemil) sözü ebcet hesabıyla 1488 (H.893) yılını vermektedir ki, bu tarih Külliye inşaatının bitiriliş tarihidir.

 

 

8249636.jpg

 

Bursalı Veliyüddin oğlu Ahmet Paşa, Külliye inşaatının tamamlanması üzerine şu şiiri yazmıştır:

 

Şöyle âli yaptı darulhayn Sultan Bayezid,

Kim feleklerde melekler eyledi medhü sena.

Bu meratip ne cihettendir sana dedim, dedi:

Ben kara toprağı ihya etti ol zıllihüda.

Menbaı bahri ata oldum ki benden feyz alan,

Hem hikemdir, hem niamdır, hem seha vü hem şifa.

Böyle olur kime düşse pertevi hursidi baht,

Böyle olur kime salsa sayeiperri hüma,

Hüsn ile bağı cihanı hurrem etti gül gibi,

Anın için dediler tarihini hurrem bina.

 

Şiirin üçüncü beyitinin ikinci mısrasındaki "Hem hikemdir, hem niamdır, hem seha vü hem şifa" kelimeleri, camiye, medreseye, imarete ve dârüşşifaya işaret etmektedir.

 

Son beytin ikinci mısrasının sonundaki "Hurrem bina" kelimesi ise, sitenin tamamlandığı tarih olan 1488 (H.894) yılını göstermektedir.

 

 

3280679.jpg

 

 

Anıtsal Görünüş

 

Caminin anıtsal görünüşü uzaktan bakanları etkisi altına alır. Caminin sağ ve sol beden duvarlarına bitişik tâbhanelerin köşelerinde, giriş kapısından şerefeye kadar 149 basamaklı yüksekliği 38,50 metre olan birer şerefeli zarif iki minaresi, kübik ana bloğun keskin hatlarını iki yana çekerek yumuşatmakta ve dış mekânı engin bir sükûna kavuşturmaktadır.

 

Tunca Nehri'nin Aynasında Yansıyan Görkemli Siluet

 

 

Mimarideki heybeti ve ciddiyeti ile sadelik ve tevazuyu bağdaştıran, gereksiz gösteriş ve özentiden soyutlanıp taklitten uzaklaşan, iddiasız fakat inkar kabul etmez bir sağlamlığa ve kişiliğe sahip olan bu anıtlar topluluğunun, yeşillikler arasındaki mermer döşeli yatağında aynı heybeti ve sükuneti içinde akan Tunca Nehri'nin aynasında yansıyan görkemli silueti, devrinin özelliklerini dile getiren ölümsüz bir görünüştür.

 

5977746.jpg

 

 

Avlu

 

Birisi ana, ikisi yan olmak üzere üç kapı ile girilen dikdörtgen biçimindeki mermer döşeli iç avluyu, 18 mermer sütuna dayanan 22 kubbeli bir revak çevrelemektedir. Avlunun merkezinde, üstü açık mermer bir abdest şadırvanı vardır. Bu haliyle avlu, insan ruhunu ferahlatan, sâde, iddiasız, bir parçası olduğu cami yapısıyla her yönden son derece uyumlu ölçüler içinde ana birimin tamamlayıcısı durumundadır.

 

 

Evliya Çelebi’den Bayezid Camii

 

Evliya Çelebi'nin 1652 (H.1063) yılında Edirne'ye gelişinde, Külliyeli ziyareti sırasında Sultan II.Bayezit Camii için: "Edirne Şehrinin kuzeyinde Tunca Nehri kenarında çimenlik, lalelik düz bir yerde, dört köşe duvar üzerinde büyük kubbeli gönül açan bir camidir. Ancak iki kapısı var. Sol taraftaki saadetli kapı, padişahlara mahsus hünkâr mahfili kapısıdır. İkinci kapısı kıbleye açık büyük kapıdır. Üzerinde tarih kitabesi yazılmıştır.

 

Caminin kıble kapısından tâ mihraba varıncaya kadar uzunluğu yaklaşık 28 metre olup eni yaklaşık 25 metredir. Cami içinde ise hiç sütun bulunmamaktadır. Hünkâr mahfili sol taraftadır. Şeşhane gibi on adet hilâli sütunlar üzerinde kurulmuş bir selâtin ibadet yeridir.

 

Mihrap ve minber, beyaz mermerden yapılmıştır. Cami pek çok avize ve kandillerle süslenmiş olup nurlu kubbeleri kandil tabakalarıyla bezenmiştir. Müezzinler mahfili, gayet estetik olup avlusundaki cennet bahçelerinin zarif güzelliklerinin tanımı güçtür.

 

4783698.jpg

 

 

Bu caminin sağ ve solunda Gazi Mihal Bey Camii gibi, misafirlerin kalmasına mahsus iki tabhane vardır. Bu avlu, beyaz mermer döşeli, cilalı tabanıyla, cemaatin yüz renklerinin yansıdığı bir ayna gibidir. Cami mimarı, bu avlunun mermerlerine öyle cila vurmuş ki zerre kadar bir toz bile üzerinde asla duramaz.

 

Üç yanında üç büyük kapısı vardır. Avlunun çevresindeki yan sofaları on sekiz tane biçimli, bahada ağır, uzun sütun ve üstlerinde de on altı kubbe vardır. Pencereleri dışarı, büyük avluya bakar. Ama bu avlu kubbelerinin içi üç şerefeli kubbeleri gibi süslü ve nakışlı değildir. Hemen hepsi sade gözlü beyaz kubbelerdir. Bu avlunun uzunluğu ve eni tam ikişer yüz ayak olup ortasında bir abdest havuzu vardır ki şadırvanı havuz kubbesine sıçrar.

 

Bu avluda, dışardaki büyük avlunun (bugünkü dış bahçe) temiz toprağında pek çok dut ağaçlarıyla süslü bir avludur, etrafında hastahane, aşevi, kiler ve mahzenler, tabhâne, kitaphane ve medreseler vardır. Ama bu orta avlusunun iki tarafında iki adet minare vardır ki şerefeleri adeta süslü birer kadeh gibidir. Gayet ince ve uzun minarelerdir. Minareler birbirinin aynı olup her biri yaklaşık 60 metre kadardır.

 

 

6521662.jpg

 

 

7816594.jpg

 

 

7440701.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.