Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Sakarya-Gelenek ve Görenekler


_asi_

Önerilen İletiler

GELENEK VE GÖRENEKLER

 

Evlenme Gelenekleri

 

Sakarya’da evlenme geleneklerinin büyük bir bölümü unutulmakta, hatta yavaş yavaş ortadan kalkmaktadır. Aile biçimi, kuruluşu ve aile içi ilişkilerdeki geleneksel uygulamalar kültürel yapıyı oluşturmaktadır. Günümüz koşullarında geçmişe ait bazı gelenek ve uygulamalar, topluluk üyelerinin bir bölümü tarafından bugün onaylanmasa da, geçmiş dönemin dayanışma, yardımlaşma ve her şeyden önemlisi bir kültüre ait geçiş dönemi uygulamalarını ortaya koyması açısından büyük önem taşımaktadır. Yaşayış açısından, mütevazı bir anlayışa sahip Manavların (yerli-yerleşik Türklerde) gündelik hayatlarında kullandıkları kılık kıyafetleri abartıdan uzaktır. Daha önceleri erkekler, ketenden yapılan ve paçalarına doğru daralan koyu renkli (siyah/koyu kahverengi) pantolon, yünden örülmüş yine koyu rengin hakim olduğu kazak ve yelek, ayaklarına da lastik ayakkabı, soğuk havalarda aba denilen ceket giyiyorlardı. Erkeklerden bazıları rahat giyimli geniş olan avlu pantolon tercih ederken, Cumhuriyet’in ilânından sonra şapkayı giymeyi benimsediler. Aynı dönemlerde bazı gençler başlarına çevre bağlamakta, bazıları ise yakışıklı görünmek için perçem bırakıp başı açık dolaşırlardı. Kadınlar ve kızlar ise, başlarına oyalı çember bağlarlar; ancak saçlarını tam kapatmazlar, uzun saçlı olanlar ise saçlarını sırtlarından aşağı örerek omuzlarından aşağısının görünmesini sağlarlardı. Gelinler ise dantelli beyaz örtme örtünürler ve saçlarını göstermezlerdi. Böylece evli kadınla bekar kızlar kıyafetleri ile ayrılmış olurdu. Yaşlı kadınlar ketenden yapılmış çözme örtmeler ve yazma denilen siyah örtüleri kullanırlardı.

 

Kız İsteme ve Söz Kesme

 

Görücü usulü evliliklerde, evlenecek gençlerin düşünceleri önemsenmemekte, genelde erkek tarafından kadınlar, isteyecekleri kızı düğün ve bayram gibi cemiyetlerde görür, beğenirlerdi. Evin büyüğü ve reisi olan erkeğe durumu anlatır ve evlenecek olan gence durum söylerlerdi. Bu duruma gencin itirazı söz konusu değildir. Karar verilir ve kız tarafının bir yakınıyla kızın ailesine dünürlüğe gitmek için teklifte bulunulur, kızı ilk isteme işi böylece başlamış olurdu. Gençler birbirlerini çeşitli düğün ve cemiyetlerde uzaktan görme fırsatı bulurlardı. Belirlenen günün akşamı erkeğin anne ve babası kız tarafına yakın bir kişiyi de yanlarına alarak karşı tarafın nabzını yoklamaya giderler. Kahveler içildikten sonra Allah’ın emriyle Peygamberin gavliyle diyerek söze başlanır ve kız istenir. İlk gidişlerde kız misafirlere kesinlikle gösterilmez. Kız tarafının vermeye niyetleri yoksa bir bahane uydurarak “Nasibinizi başka yerden arayın" der ve noktayı koyar. Erkek tarafı da bu kapıdan vazgeçip başka yerden aramaya başlar. Bunun tersi olarak kız verilmek isteniyorsa, “Balta ağacı bir vuruşta kesmez” diyerek “Siz bizi sormuşsunuz; öğrenmiş ve beğenmişsiniz, biz de sizi soralım, öğrenelim” der, açık kapı bırakırlar. İkinci gidiş bir hafta sonradır. Erkek tarafı genelde şalvarlık elbiselik veya havlu gibi bir hediye alır kız evine giderdi. Kahveler içildikten sonra yine aynı ağızla söz açılır. Kız tarafından çevre istenir. Her iki taraf da işe razı olduğu için gelin adayı gelir, misafirlerin elini öper, erkek tarafı hediyeyi verir; çevreyi alır. Buna “Söz Kesme” veya “Küçük Nişan” denir. Artık söz kesilmiş kız verilmiştir. Dünürlüğe gitme ve kız evindeki görüşmeler genelde cuma ve İzmit akşamları yapılırdı. (Eskiden pazartesi günü İzmit ilinin pazar kurulduğu için pazar gününün akşamına “İzmit akşamı” denir. Perşembe gününün akşamına da “Cuma akşamı” denir ve haftanın bu iki akşamı uğurlu sayılır.)

 

Söz kesildikten birkaç ay geçtikten sonra erkek tarafı tekrar bir akşam kız evine giderek kız tarafının şartlarını -genelde alınacak ziynet eşyaları ve çeyizleri- konuşurlar, “Nişan Değişimi” denilen akşamı tespit ederler. Nişan ise günümüzdeki gibi çok kalabalık bir grupla ve salt eğlenceye dayalı yapılmamaktaydı. Nişan için, erkek tarafı birinci derece yakınlarını alıp, belirlenen akşamda kız tarafına gider. Giderken kız tarafına vereceği nişanlık hediyeleri götürürlerdi. O gün için götürülenler: iç çamaşırı, giyecek eşyalar, kıza takılacak yüzük ve küpelerdir. Kız evi de birinci derece yakınlarını toplar, evde erkek tarafını beklerdi. Kız tarafı da hazırladığı nişanlıkları -kızın kendi evinde yaptığı işlemeleri- bohçalarlardı. Kız tarafı ile erkek tarafı bohçaladıkları eşyaları karşılıklı değişmelerine “Nişan Değişimi” veya “Büyük Nişan” denir. Böylece nişanlanma işi bitmiş olur. Nişan değişiminin ertesi akşamı kız tarafından gelen çeyizler, erkek tarafının evinde bir köşede sergilenir. Bunları görmeye gelen kız ve kadınlar aralarında “nişan eğlencesi” yaparlar. Kız tarafında da erkek tarafından gelen çeyizler sergilenir, kadınlar ve kızın kız arkadaşları görmeye gelirler. Ancak orada eğlence yapılmaz. Nişan eğlencesinde bazı kadınlar tef çalıp şarkı ve türkü söylerler. Bazıları da yöresel oyunlar oynarlar. Bu eğenceler de kesinlikle erkek olmaz. Bazı gençler muziplik olsun diye oyun oynayan kızların eğlence yaptıkları yere doğru acı biber yakarak tütsü yaparlar. Nişanlılık dönemi Ramazan Bayramı’na rastlarsa, erkek tarafından kız tarafına bayramlıklar gider. Şayet Kurban Bayramı olursa kız adına kesilecek kurban erkek tarafından götürülür. Kesilecek kurbanı erkek tarafı çok özen göstererek seçer ve kurbanın başına ve sırtına kına yakar, gelin telleri ile süsler.

 

Düğün Söyleşme Akşamı” ve Resmi Nikah

 

Büyük nişandan belli bir süre sonra kız ve erkek tarafı çarşı veya pazarda birbirlerini gördüklerinde, artık düğünün tespit zamanının geldiğini hatırlatarak bunun için bir akşam belirlerler. Erkek tarafı belirlenen akşamda kız evine gider, sonra nikah pazarlıkları yapılır. Nikah pazarlıklarında bazı kız babaları masraf için “Avıllık” (Ağırlık) denilen bir miktar para alırlardı. Resmi nikahın (halk arasında mamele’nin) günü belirlenir. Ayrıca nikah günü alış-verişte ne alınacağı konuşulur. Alış-verişte gelinin annesine, kız kardeşlerine ve yengesine şalvarlık ve mintanlık; babasına aba; erkek kardeşlerine bir ya da iki kat takım elbise; teyze ve halalarına mintanlık, eniştelerine şapka alınması kararlaştırılır. Resmi nikahın yapıldığı gün kızın yakınlarına alınan çeşitli eşyalara “dürü toka” denir. Ayrıca geline takılacak altın ve bilezikler ve yorgan yapmak üzere kırk okka yünde o gün alınır. Geline çeyiz hazırlanırken yorgan kaplayan kadınların başı bütün (Evli çocuk sahibi ve boşanmamış) olması şarttır. Resmi nikah düğünden en az on beş gün önce yapılır. Bu nikah işi muhtar tarafından ilan edilir, bu ilan halkın toplandığı yerlere asılır, buna “askı süresi” denir. Nikahtan önce gelin ve damada, evlenmeye engelleri yok, diye sağlık raporu alınır. Belirlenen gün her iki taraf çarşıda buluşurlar ve damat ile gelin ilk defa burada yakından birbirlerini görme fırsatı bulurlar. Nikah için resim çekilir, düğün söyleşme akşamı belirlenen dürülerin hepsi alınır. Yine aynı gün geline alınacak olan altınların tamamı alınır. Nüfusta veya muhtarlıkta resmi nikah (mamele) yaptırılır. Artık iki aile hısım ve akraba olmuştur. Her iki tarafın katılımı ile birlikte bir yemek yenilerek bu durum başlatılır. Her iki taraf evlerine döndüğünde özellikle kız tarafı evinde dürülerine bakar ve değerlendirirler.

 

Düğün Hazırlıkları ve Davetler

 

Düğün için her iki taraf kendi hazırlıklarına başlar, kız tarafı davet için “kına ekmeği” denilen küçük köy ekmekleri yapar. Bunlarla dost ve akrabalarını kınaya davet eder. Ayrıca yakın mahallelere el ilanı göndererek kız evine davet eder. Erkek tarafında ise düğün hazırlıkları daha yoğun ve hareketli olur. Damadın ailesinin yakın akrabaları ne gibi hazırlıklar yapıldığını öğrenmek için ziyarete gidenlere de halk diliyle “düğün hodulu” denir. Düğüne bir hafta kala bütün komşular bir akşam düğün evinde toplanırlar. (Damadın evine artık düğün evi denir.) Her birinin gidecekleri yerler belirlenir ve çeşitli köy ve mahalleleri davet etmek için iş bölümü yapılır. Düğüne davet genelde mumlarla bazen de kibritle yapılır. Davet edilen ailelere birer tane mum veya kibrit verilir. Davet işi bittikten sonra düğün günü beklenmeye başlanır. Düğün Cuma günü akşamı başlar ve Cumartesi, Pazar, Pazartesi devam eder. Düğünde çalan bir davul ve bir klarnete “takım” denir. Düğüne ne kadar takım çalgı gelirse düğün o kadar zevkli olur. Düğün sahibinin kariyeri de çalgıların takım sayısı ile değerlendirilir. Çalgı işini ise: Adapazarı’nda Şeker Mahallesi ve Çamyolu Köyü; Kaynarca’da Sarıköy ve Dağağzı Köyleri; Taraklı’da İğdelik Köyü’nde yaşayan Çingeneler/Romanlar ve Abdallar yaparlar. Çengi denilen kadın kılığındaki erkek oyuncuya az da olsa düğünlerde rastlanılırdı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.