Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Tekirdağ gelenek görenekleri


_asi_

Önerilen İletiler

GELENEK-GÖRENEKLER

 

Tekirdağ Evlenme Törenleri ve Bunlara Bağlı Adet ve İnanmalar

 

Evlenme törenleri bağlı bulunduğu kültür tipinin öngördüğü belirli kurallara ve kalıpla uydurularak gerçekleştirilir. Evlenme, tören, töre, adet, gelenek, görenek ve inanma bakımından zengin bir tablo çizer.

 

Evlilik Öncesi

Tekirdağ'da kızlar 17-18, erkekler askerlik dönüşü 22-23 yaşında evlenme çağına gelmiş olarak kabul edilirler. Evlilikte akraba olmaması şartı aranır. Evlenmede “sıra gütme” adı verilen bir tür sıra gözetimi vardır. Öncelikle abla ve ağabeylerin evlenmelerine dikkat edilir. Ancak önemli bir engel değildir. Evlenme yaşına gelen gençler evlenme isteklerini evin büyüklerine söyleyemezler. Çeşitli yollara başvurarak bu dileklerini belli ederler. Bir kaçını şöylece sıralayabiliriz. Ayakkabıları ters çevirme, devamlı of çekme, süpürgenin üstüne oturma v.b.

 

Evlenme Aşamaları

 

Kız bakma – Kız Görme

Tekirdağ'da evlenme çağına gelen oğullarına önce beğendiği bir kız olup olmadığını sorar. Eğer oğlan kız beğenmeyi ailesine bırakırsa ailesi önce çevreden soruşturarak kız arar. Kız ararken kızda ve ailesinde ahlaki yapı, maddi durum, fiziki v.b. özellikleri arar. Oğlunun beğendiği bir kız varsa aynı özellikler soruşturularak araştırılır. Çevredeki evlenme törenleri kızlarla erkeklerin birbirlerini görüp tanışma ortamlarıdır. Eğer bir kıza karar verilirse kız evine görücü gönderilir. Görücüler oğlanın annesi, teyzesi, halası, yengesi ve komşu kadınlardır. Kız evi bu ziyaretin nedenini sezer. Gelin adayı gelenleri güleryüzle karşılar. Teker teker ellerini öper. El öpme sırasında ve ziyaret boyunca kız belli edilmeden incelenir. Vücutça bir kusuru olup olmadığına dikkat edilir. Yürüyüşü, oturması, kalkması, davranışları gözlenir. Evin temizlik ve düzenine bakılır. Kız beğenilmişse görücülerden yaşlı bir hanım, kızı beğendiklerini, uygun görürlerse kararlaştırılacak bir günde erkeklerin kızı istemeye gelip gelemeyeceklerini sorar. Kızın annesi ya da yakınlarından biri bu tekliften memnun kalmışsa “Mademki siz münasip gördünüz kısmetse olur, ama bir kere de erkeklere danışalım” der.Görücü misafirler uğurlanır.

 

Kız isteme - Söz Kesme

Kız evinde erkekler oğlanın mesleğini, iyi ve kötü alışkanlıklarını belli etmeden araştırırlar. İyi olduğuna kanaat getirilirse oğlan evine bir gün verirler. Kız istemek için oğlanın ailesinden, akrabalarından, iş arkadaşlarından çevrede saygınlığı ile tanınan kişilerden oluşan bir grupla kızı istemek üzere kız evine giderler. Gelinlik kız her birinin elini öperek,”hoş geldiniz” der. Kadınlar bir daha da erkek misafirlerinin yanına çıkmazlar. Yalnız kız arada bir şeker, kolonya, çay, kahve v.b.ikram etmek üzere odaya girip çıkar. Gelinlik kızın üzerinde en güzel elbisesi vardır. Erkekler selamlaşıp hatır sorduktan sonra tanışırlar, sohbet ederler. Bir süre sonra sedirde oturan erkek evinden bir kişi ayağa kalkarak “haydin başlayalım” diyerek odanın ortasına gelir. Bunun üzerine kız evinden bir kişi kalkarak karşısına geçer. Bunlar kız ve erkek evinin en yakın akrabalarıdır. Önceden seçilirler. Bunlar, nişan, takı, karşılıklı hediyeler, eşyalar ve baba hakkı (başlık parası) konusunda konuşup anlaşırlar. Baba hakkı son yıllarda çok azalmıştır. Baba hakkının temelinde ekonomi ve evlilik kurumuna saygı yatmaktadır. Baba hakkıyla kızın ailesine düğün masraflarına katkı, evlenme yoluyla evden ayrılan işgücünü ve ekonomik güçlüğü karşılamak amaçlamaktadır.Kızın verilmesi kesinleşince söz kesilir. Kız evi söz bohçası verir. Düğün için kız tarafına, terlik, çorap, ayakkabı, tuvalet takımı, nişan elbisesi ve çeyiz eksiklerini tamamlamak için patiska v.b. verilir. Oğlan tarafı da evlerindeki kişi sayısı kadar, yakın akrabalar dahil bohça ister. Söz kesiminde erkek tarafı kıza grep, çorap, elbiselik kumaş, terlik v.b.olan bohça verir. Kız tarafı da söz bohçasını, mendil, gömlek, kravat, çorap, v.b.söz kesti alameti olarak koyar. Bohçalar karşılıklı verilince söz kesilmiş olur. Odada bulunanlar kız ve oğlan babasını “Hayırlı uğurlu olsun “ v.b. şeklinde iyi dilek ve temennilerde bulunurlar. Kız tarafından birisi lokum ve şeker ikram eder. Müstakbel gelin odada bulunan herkesin elini öper, kızın eline bir miktar para verilir. Nişan günü tespit edilerek dağılırlar.

 

Nişan

Nişan evliliğe atılan ilk adımdır. Bu törenle kız ve oğlanın evlenme istekleri çevreye duyurulmuş olur. Nişan kız evinde yapılır. Nişan günü kız evi oğlan evi tarafından istenilen bohçaları yanında bir tepsi nişan tatlısını oğlan evine gönderir. Oğlan evi nişan tatlısını nişan alameti olarak konu komşu, akrabaya dağıtır. Kız ve oğlan tarafının ve köy halkının hazır bulunduğu bir bahçede nişan töreni yapılır. Yüzükler bu törende takılarak gençlerin nişanları ilan edilir. Köy halkı bu törenlere büyük ilgi gösterir. Daha sonra düğün günü kararlaştırılır.

 

Düğün

Düğünler bazen salı günü başlayıp pazar günü sona erer. Bu düğünler “perşembe düğünü” ve “pazar düğünü” olarak adlandırılır. Köylerde daha çok pazar düğünü yapılmaktadır. Düğüne cuma gecesi kız evinde, cumartesi günü oğlan evinde başlanır. Düğüne komşular, akrabalar ve köylüler katılır. Oğlan evine yakın bir yerde komşu evinde veya bir kahve ocağına giderek düğünü kutlarlar. çay kahve içilir. Kadınlar hediyeleriyle birlikte düğün evine giderler. Kız evinde ve erkek evinde cümbüş vardır. Kızlar rengarenk elbiseleri pırıl pırıl parlayan oyalı grepleriyle maniler, türküler söyleyip oynarlar. Köyde delikanlılar oynayan kızları 30-40 metre öteden seyrederler. Kızlara yaklaşıp laf atmak hoş karşılanmaz. Eğlenceler kızlarla delikanlıların karşılıklı bakışmaları, kızların delikanlıların imalı maniler söylemesiyle sürer.

 

Çeyiz Götürme - Çeyiz Gösterme

Kız evinin düğün tarihinden önce çeyiz adı verilen bir takım eşyaları hazırlayıp alması adettir. Düğünden bir müddet önce damat ve gelin kendi yakınlarından bir kaç kişiyle giyecek ve ev eşyası almak için alışverişe çıkarlar. Buna “ çeyiz düzme” denir. Bu arada gelinlik alınır veya diktirilir. Kızın çeyizi tamamlanınca konu komşuya gösterilir. Çeyiz düğüne bir hafta kala veya alay gününde damat evine davul zurna eşliğinde bayrakla götürülür. Tekirdağ'da çeyiz taşınırken sandığın üzerine oturma adedi vardır. Bahşiş alınmadan kalkılmaz. Çeyiz oğlan evinde duvarlara asılır, masalar üzerinde sergilenir. Bu hazırlık tamamlanınca düğüne bir kaç gün kala adına “okuyucu” , “fike” veya “yiğitbaşı” adı verilen genellikle fakir ve dul bir kadın komşuları, hısım akrabayı ve diğer köylüleri tek tek gelin hamamı, hamam gecesi, ana kınası ve kız kınası için çağırır. Okuyucu kadının sepetinde yaşlılar için kına, gençler için kırmızı kurdeleyle bağlı tel bulunur. Köyün yaşlı kadınlarına birer fincan kına verir. Genç kızlar kız kınası için yapılacak olan peksimet yapımı için kız evine çağırır. Okuyucu kadına çağırdığı evlerden mendil, havlu, kumaş, para ve yiyecek gibi şeyler verir. Köy kahyası da muhtelif yerlerde bağırarak düğüne davet eder.

 

Gelin Hamamı

Köyün kadınları hamama çağırılır. Hamam parasını oğlan evi verir. Hamamda türküler söylenir, maniler atılır, tef eşliğinde oynanır. Gelinin arkadaşları gelinle oynarlar. Hamam sonrası kız evi yemek verir. Bu yemekte özellikle yufka böreği yapılır. Pirinç çorbası, dolma ve aşure v.b.ikram edilir.

 

Hamam Gecesi

Bu gece hamama gelen kadınlar arasında yapılan bir eğlencedir. Gelin kız en güzel elbisesini giyer. Genç kızlar darbuka çalar, mani söyler. Oynarken gelinin başına hamam tası konur. Bunun içine para atılır. Toplanan bu paralar tellaklara bahşiş olarak verilir.

 

Kına Gecesi (Ana Kınası)

Tekirdağ'da kına adedi çok yaygındır. Kına yakılırken gelinin ve güveyin avucuna konan para kısmet içindir. Onları ömür boyu kötülüklerden koruyacağına inanılır. Geline kına yakılırken başına al örtmesi al basmasından korunmak içindir. Kötülük ve nazardan korunmak için gelinin yüzü örtülür. Tekirdağ'da genellikle cuma günü gecesi kız evinde ana kınasını kutlamak için toplanırlar. Konuklar gelin evinin en yakın komşuları, akrabalarıdır. Bazen kınaya oğlan tarafından kızlar da gelirler. Mevsim yazsa dışarıda, kışsa içeride toplanırlar. Gelin kına gecesinde gelinlik giymez. Ya nişan elbisesini yada başka bir elbise giyer. Gelin kızın başı mum çiçekleriyle süslenir. Bazen kına gecesi için ince çalgı tabir edilen keman, cümbüş, darbukadan oluşan çalgıcılar tutulur. Çalgıcı tutulmazsa kızların çaldığı darbuka eşliğinde, türküler söylenir, oyunlar oynanır. Kına yakılmadan önce genç kızlar çeşitli kılıklara girerek oyun çıkarırlar. Mani atışırlar. Kına gecesinin son saatlerine doğru geline kına yakılır. Kına yakılacağı zaman gelini bir sandalyeye oturtup yüzünü kırmızı greple örterler. Gelin bu sırada ağlamaya başlar. Eğer ağlamazsa kınanır, ayıplanır. Gelinin kınasını yengeler yakar. Kına yakmadan önce gelinin omzuna bir mendil koyarlar. Gelinin ellerine ve ayaklarına kına yakarlar. Gelinin ellerini, gelinin çeyiz sandığından çıkarılan oyalı kına bezleriyle sararlar. Kına yakılırken kızlar kına vurma türküsünü söylerler. Eğer gelin uzak bir yere gidiyorsa kına yakılırken hasretliği, gurbetliği anlatan türküler söylenir. Gelini kına için bağlanmış elleriyle oynatırlar. Kına yakılırken para yapıştırırlar veya gelinin avucuna para koyarlar. Gelinin arkadaşları gelinin yanında kalarak, sabaha kadar eğlenirler, hiç uyumazlar. Güneş doğmadan önce çalgılar alınarak, köy içinde yakın bir çeşmeye gidilir. Gelinin annesi ve babası genç kızlara gelinin kınasını yıkatırlar. Gelinin avucundan çıkan paraların bir kısmını arkadaşlarına verirler, bir kısmını ise gelinin sandığına ve damadın cebine kısmeti açılsın diye koyarlar.

 

Gelin Salınması ( Kız Kınası)

Oğlan evi cumartesi günü genç kızları sabahtan berbere götürür. Akşam için ince çalgı tutulur. öğleye kadar iş biter. Kızlar düğün evine dönerler. Cumartesi öğleden sonra oğlan tarafı kız evine gider. İki tarafın davetlileri bir araya gelir. Davetlilere akşam kız evinde yemek verilir. Bu sırada gelin salınması için davetliler toplanmıştır. Gelin o gece gelinlik giyer. Ağır bir müzik çalar. Bu müzik daha çok “kırmızı gül “ türküsüdür. Ortaya bir sandık, sandığın üzerinde içi su dolu bozuk paraların konduğu bir tas konur. Önde, başında yeşil bir başörtü bulunan gelin ve kollarında iki yenge, arkada ikişer ikişer grup olmuş kızlar tasın etrafında üç defa dönerler. Gelin üçüncü turun sonunda sandığa bir tekme vurur. Tas devrilir, bozuk paralar etrafa saçılır. Çocuklar bu paraları kapışırlar. Gelin önce yengelerin sonra davetlilerin elini öper.

 

Gelin Alayı

Pazar sabahı gelini almaya gidecek olan alay arabalarını oğlan tarafı hazırlar. Kız tarafı da kızın eşyalarını gönderme hazırlıkları yapar. Alay arabalarının üstleri renk renk kilimlerle sarılır. Arabalar kapalı hale getirilir. Gelinin bindiği araba en yakın komşusunun arabasıdır. Son zamanlarda bu arabaların yerine özel taksi, minibüs ve traktörler almıştır. Gelin arabasına güveyin komşuları, hala, teyze ve yenge gibi yakın akrabalarından biri biner. çalgıcılar öndedir. Bunların ardında gelin arabası ve diğer arabalar güle oynaya kız evine doğru yola çıkarlar. Alaya atlarıyla katılan gençler gelin arabasının önünde dururlar. Mendil veya çevre isterler. Gençlerin bu arzuları gelinin bu iş için hazırlanmış bohçasından karşılanır. Alay köyün dışında uygun bir alanda durur. Çalgıcılar “koşu havası” çalmaya başlarlar. Atlı gençler at koşusuna geçerler. Koşu menzili 3-4 km.dir. Verilen işaret üzerine koşu başlar. Birinci gelen atlı gelinin arabasına gider, gelin alayının geldiğini müjdeleyen koşu yastığını alır ve damadın evine yollanır. Öte yandan bahçede tıraş edilmekte olan damadın sağdıcı koşuda birinci gelen atlının elinden bu yastığı alır. Hediyesini verir. Yastık uygun bir yere konur ve günün hatırası olarak saklanır.

 

Şimşir (Ahret Dalı)

Gelinin ahret kardeşi veya arkadaşları tarafından hazırlanır. Köylerde kızlar birbirleriyle ahret tutarlar. Bunlardan hangisi önce evlenirse ona ahreti veya ahretleri şimşir hazırlarlar. şimşire iğneden ipliğe ne varsa ondan konur (iğne, iplik, meyve, oyuncak, tarak v.b.). Bunlar bir çam dalına iplikle tutturulur. Dalın ucu toprakla dolu bir tenekeye veya saksıya yerleştirilir. Alay geleceğine yakın bütün davetliler çalgılar önde, gelin arkada ahretin evine gidilir. Orada bir saat oynadıktan sonra şimşir ve bohça alınarak eve gelinir. Buna karşılık oğlan evinde ahretliğe çamaşır ve elbiselik verilir. Delikanlılar tarafından alayın geldiği haber verilir. Gelini içeriye sokarlar.

 

Telli Horoz

Köyün gençleri gelin alayı gelmeden önce çalgıcılarla birlikte sabah ezanı okunduğu zaman oynayarak oğlan evine giderler. Oğlan evinde damadı ve damadın yakın arkadaşlarını birer birer uyandırırlar. Bahçede oynarlar, eğlenirler. Buradaki eğlenceler bitince yeniden çalgılarla birlikte kız evine gidilir. Kız evi köy gençlerine ya bir bilezik veya bir elbise asar. Tekrar oynanır. Gelin, erkek tarafından gelenlerin ellerini öper. Her elini öptüren para verir. Gelinin yengesi de birer havlu verir. Köyün gençlerine büyük bir tepside, bütün her tarafı telle sarılmış bir pişmiş horoz, yanında çeşitli içkiler, peksimet denilen ufak kurabiye gibi şeyler verirler. Telli horozu yiyen içkileri içen gençler coşarlar, oynarlar ve silah atarlar.

 

Çömlek Kırma

Gelin alayı kız evine gelince önce gelin çıkartılmaz. Gelinin arkadaşları türkü söyleyerek gelini kaynananın yanına getirirler.Kaynana bu kızlara para verir. Kızlar gelini kaynananın önüne getirerek bırakırlar. Gelin kaynanasının ve akrabaların ellerini öper. Gelinle kaynana oynarken aralarında çömlek kırar.

 

Toprak Bastı

Oğlan tarafı gelin almağa gittiği zaman kız tarafının bayrağı ve çalgıları oğlan tarafının bayrağı ve çalgılarıyla birleşerek toplanırlar. Gençlerle konuşulur, anlaşılır. Bir miktar para ile mendil, çevre, havlu v.b. verilir.

 

Gelin İndirme

Alay koşudan sonra yavaş yavaş köy içine girmeğe başlar. Alayın köye dönüşü ağır yapılır ve nihayet oğlan evine gelinir. Gelin arabası avluya çekilir. Diğer arabalardakiler, davetliler daha önceden yerlerini almışlardır. Oğlan damatlık elbiselerini giymiş hazır beklemektedir. Gelin arabadan indirilir. Başı al bir greple örtülüdür. Damat, tıraşında bulunan arkadaşlarının ardından odasına çıkar.Damadın çeyiz odasını terk etmesinden sonra gelin içeriden çıkartılır.Bir sandalye üzerine çıkarılarak hazır bulunanlara gösterilir.

Gelin Paçası

Düğünün ertesi gün düzenlenen törene Tekirdağ'da “Gelin Paçası” adı verilir. Gelin paçası kadın ve kızlar arasında yapılır. Bu günde gelinin gelin gittiği evin erkeklerinin karıları dallı giyerler. Diğer kadınlar normal giysiler içerisindedir. Kadınlar çeşitli oyunlar oynarlar, mani türkü söylerler, eğlenirler.

 

Düğün Tatlısı

Düğünden bir hafta sonra kız evi baklava, revani v.s.tatlılar yapar. Gelinle damat çağrılır. Bunların yanısıra kız ve oğlan evinden davetliler çağrılır. Yemekten sonra gençler bir odada, yaşlılar bir odada toplanır, kendi aralarında eğlenirler.

 

 

 

 

Tekirdağ Adetlerinden Örnekler

 

SEDENKA

Köy kadınlarının kendilerine mahsus eğlencelerindendir. Sedenka kelimesi Bulgarca’dan geçmiştir. Sedenka üç çeşit yapılmaktadır. Birincisi konu komşunun toplandığı bir gecedir. Bir nevi yardımlaşmadır. Bulgur çekilir, pazı açılır, sohbet edilir. Kızlar darbuka çalıp şarkı söylerler. özellikle kabak ve mısır yenilir. ikincisi söz kesimi için toplanıldığında kızın ailesinden söz alınırsa damat adayına kızdan alınan mendil götürülür. Eğlence yapılır. üçüncüsü ise harman zamanı yapılan sedenkadır. Ayçiçeği veya mısır dövülüp soyulurken toplanılır.

 

KOLADA GECESİ

Kış yarısına 28 gün kala yapılır. Bir çok köylerde l8 Ocak gecesi yapılır. O akşam her evde kabak pişirilir. Büyükler kabak yemeyen evin kaçaklarını karakaçanlar sırtına biner diye korkuturlar. O gece fala bakmak adettir. Kolada gecesi kabak pişmeyen evde domuz eti pişeceği inancı yaygındır.

 

DELİMOLU

Bayram geceleri on, onbeş yaş arası erkek çocuklar köydeki bütün evleri gezerek para, hediye ve yiyecek toplarlar. Bu gezmede çocuklar ev sahiplerini dışarıya çıkarmak için maniler söylerler. Hediye vermeyen olursa

 

Ak taş kara taş,

Vermeyen kurtsuz baş,

Diyerek kızdırırlar.

 

CEMAL (CEMEL)

Köylerde mahsul ekimi sonunda bol ve bereketli ürün dileğiyle tertiplenir. Köy gençleri pösteki ve minderlerde deve kılığına girerler. Bellerine ve diğer kısımlarına çanlar takarlar. Gizli olarak tertiplenen bu eğlence gece yapılır. Gençler cemali bağrışa çağrışa ev ev dolaşırlar.Her evden para veya buğday alırlar. Vermekte ısrar edenleri o gece uyutmazlar. ıki ayrı köy cemalleri karşılaşınca kan şarttır. çok kez kavgaların ölümle sonuçlandığı görülmüştür. Bazı köylerde cemal mezarlıklarına rastlanır. Tekirdağ'ın 10 km. dışındaki Kaynarca çeşmesi yanında bile bir cemal mezarlığı vardır. Bu mezarlıkta, çarpışarak ölen Güveçli Köyü ile Nusratlı Köyü cemalleri yatmaktadır. Aynı şekilde Ferhedanlı köyünde de bir cemal mezarlığı vardır.

 

TAVUK GECESİ

Senenin belli günlerinde tavuk geceleri düzenlenir. Tavuk gecesinde komşular birbirlerini çağırıp mısır pişirirler. Kimin çok misafiri gelirse o sene o evin tavuğunun çok olacağına inanılır. Diğer bir inanca göre de tavuk gecesinin sabahı ilk olarak kapıyı kadın açarsa o sene evin bütün civcivleri tavuk, erkek açarsa horoz olacağı inancı yaygındır.

 

ÖRFENE

Hafta veya onbeş günde bir yapılır. Lokma yapılıp kabak pişirilir. Kış eğlencelerindendir. Maniler, türküler söylenir. Kadınlar arasında olur.

 

BOCUK GECESİ

Bu adet Hıristiyan adetidir. Balkanlardan gelen muhacirler bu adeti getirmişlerdir. Bocuk gecelerinde toplanır, mısır, kabak pişirilip yenilir eğlenilir. Eski Kasımın sekizinden altmış bir gün sonra olan bu gece de Hıristiyanlar besledikleri domuzları öldürürlermiş. Bocuk gecesi, önceden yapılan baklava dama konurmuş. inanışa göre bocuk dede gelecek ve baklavanın kenarından yiyecekmiş.

Bocuk dedenin baklavayı yemesi için üç defa:

- Al Bocuk dede saralia (Baklava) diye seslenirlermiş.

 

KIRK UÇURMA

Bebek otuzyedi günlük olunca bir bakır su ısıtılır. Kaymamış suyun içine bir altın atılır. Bir yumurtanın tepesi delinip içi çıkarılır. Sonra bu tepesi delik yumurtanın içine su doldurularak, bakırdaki suyun içine kırk kez boşaltılır.

 

Kırkı kırkladım

Kırkbirinde pakladım.

 

deyip bebek o su ile yıkanır. Bebeğin annesi de aynı şekilde yapılan sudan yıkanır. Akşam üzeri veya öğleden sonra bebek uzak yerlere gezmeğe götürülür. Uzak yerlere gidince bebeğin sesinin güzel olacağı inancı yaygındır.

 

DİL DEĞDİRME

Hastalıklı olan kimselere kefaret için yapılır. Bu kefaret şöyle yapılmaktadır. Bir tasa su doldurulur. Bu tas içindeki su okunur. Sonra tastaki okunan suya kırk bir kişinin dili değdirilir. Yanlışlık olmasın diye her dilini değdiren suyun içine bir mısır tanesi atar. Kırk bir kişi dil değdirdikten sonra mısırlar çıkartılır. Hasta olan kişi bu su ile yıkanır.

 

ADIM PEKSİMETİ - ÇÖREĞİ

Henüz adım atmaya başlayan çocuklar için yapılan bir adettir. çocuk adım atmağa başladığı zaman annesi çevrede geçerli ne ise, peksimet, çörek yada susamlı, nohutlu küçük ekmekler yapar. Yapılan peksimetlerden birinin içine para koyarlar. Bu peksimetler komşulara dağıtılır. içinde para olan peksimet kime çıkarsa o çocuğa bir hediye alır. Bazı yerlerde buna adım çöreği, adım turtası, adım papası da denmektedir. Yapılmazsa çocuğun düzgün yürüyemeyeceğine inanılır.

 

DİŞ BUĞDAYI

Yeni dişleri çıkmaya başlayan bebekler için yapılır. Buğday kaynatılır. Gece komşular çağrılır. Bir çok ikramlarda bulunulur. Bunların yanı sıra kaynamış buğdaylar tabak tabak ikram edilir. Tabağa konan buğdayların birine para konur. Para kimin tabağında çıkarsa, o bebeğe hediye alır. Otuz iki tane buğday ipe dizilir. ipe dizilmiş buğdaylar bebeğin omzuna asılır. Bebeğin omzundaki buğdayı görenler bir tane kırıp başından aşağı atar. inanışa göre bu adet yapılırsa bebeğin dişleri sağlam olurmuş.

 

KİRAZ EĞLENCELERİ

Kiraz zamanı bağı olanlar bağlarına, bağı olmayanlar ise ağaçlık yerlere kirazları ile giderler, yemek yiyip eğlenirler.Bağlarda salıncak kurulur. Türküler maniler söyleyerek eğlenceler yapılır. çocuklar kirazdan küpeler yapıp, birbirlerine kirazla boyayıp şakalaşırlar. Bu eğlenceler son senelerde kiraz festivaline dönüştürülmüştür. Tekirdağ Kiraz Festivali, her yıl artan bir ilgiyle izlenmektedir.

 

TEKİRDAĞ KİRAZ FESTİVALİ

KİRAZ YAYLASI

Şu gördüklerin Kiraz ağaçlarıdır

Ki, böyle çıplak kalmazlar

Günü gelir uzun olur yeşilin ömrü

Zannedersin solmazlar.

Bizim buralarda

Kiraza çıkmayan kızı almazlar.

Arif Nihat Asya

 

Tekirdağ denilince akla hiç kuşkusuz yurt ekonomisine katkısı olan tarımı, özellikle buğday ve ay çiçek üretimi geliyor. Ama kirazı da unutmamak gerekiyor.Görünümü, lezzeti ve adına düzenlenen festivali ile kirazın Tekirdağ'da ayrı bir önemi var. Yaklaşık yarım asra damgasını vuran ve o zamandan bu yana festivallerin simgesi olan kiraz Tekirdağlıların ve festivalin baş tacıdır. Ozanlar baş tacı olan kirazın üzerine anlamlı yazılar yazmışlar, şiirler üretmişler, rengini ise genç kızların dudağına benzetmişler. Tekirdağlılar da kirazın üzerine önce cümbüş hazırladılar. Daha sonra cümbüşün adını festivale dönüştürdüler.

Cümbüşle festivalin kısa öyküsü de şöyle...

İlk Kiraz Cümbüşü 1961 yılında Naip Köyü'ndeki büyük çınar ağaçları altında başladı. 4 gün süren Cümbüş Naip Köyü kavakları altında sona erdi. 1968 yılına kadar Cümbüş olarak kutlanan Kiraz Bayramı, 1964 yılında o zamanın Valisi Kadir DEMİREL zamanında Festival olarak kutlanmaya başlandı. Kiraz Festivali günümüze kadar arlıklı olarak devam etti. Son yıllarda Tekirdağ Belediyesi'nin bir etkinliği haline dönüşen Tekirdağ Kiraz Festivali'nin adına “Geleneksel” dendi.

 

GELİN ORUCU

Düğün adetlerindendir. Gelin adayı düğünden bir gün önce oruç tutar.

 

BAĞ BOZUMU

Eylülde üzümler toplanacak hale gelince konu komşu toplanarak bağlara gidilir. Yemekler yenir, eğlenilir. Bağdaki üzümler toplanır.

 

SANDIK KALKMAZ

Gelin çeyizini almağa gelen erkek tarafı çeyizi götüreceği zaman, kız tarafından bir çocuk sandığın üzerine oturur. Gerekli bahşişi almayan çocuk kalkmaz. istediği para verilince çeyiz gider.

 

YAĞMUR ÇÖREĞİ

Yağmur yağmadığı zaman meydanda ateş yakılır. Saçta pişirilen çörekler fakirlere dağıtılır.

 

MART İPLİĞİ

Genç kızlar Mart ayında ellerine kırmızı ve beyaz renkli ip bağlarlar. Bu ipi bir ay çıkarmazlar. Sonra bir taşın altına koyarlar. Taş kaldırıldığında karınca görülürse, gideceği yerin zengin olacağına ait bir inanç vardır.

 

MECİ (İMECE)

Bir komşunun diğer komşuları yardıma çağırmasıdır. Koyun yapağılarının temizlenmesi, mısır soyulması için yardım edilir. Ev sahibi ikramlarda bulunur. Geceyi sohbet ederek, türkü, mani söyleyerek eğlenceli bir şekilde geçirirler.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.