Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Karaman halk edebiyatı


_asi_

Önerilen İletiler

ATASÖZLERİ VE DEYİMLER

 

Adamakla mal mı tükenir.

Adı çıktı dokuza, inmez sekize.

Ahmak misafir, ev sahibini ağırlar.

Ağanın alnı terlemeyince, ırgatın burnu kanamaz.

 

 

Ağır kazan, geç kaynar.

Ağır ol da kamil desinler.

Ağıza tat, boğaza mihnet.

Ağızdan burun yakın, kardaştan karın yakın.

Ağzı açık ayran delisi

Ağlayak da gözden mi olak?

Ağrısız baş mezar da gerek.

Akçe bulsam çıkı yok.

Alem unutmuş, kalem unutmamış.

Alımı aldım, morumu soldurdum.

Alışmış kudurmuştan beterdir.

Allah aptala eşeğini kaybettirir, sonra buldurup sevindirir.

Allah şaşırttı mı dayıya hala dedirtirirmiş,

Allı yelek, pullu yelek; gömlek yok canfes neye gerek.

Al kaşağıyı gir ahıra, yağır olan gocunsun.

Anan turp, baban şalgam; sen için de gülbe şeker.

Arsızın ar nesine; gömleği uzun yar nesine.

Ar namus tertemiz.

Armudu sapıyla, üzümü çöpüyle, pekmezi küpüyle.

An satmış, namusu tellala vermiş.

Ar gözden, kar yüzden anlaşılır.

Arap eli öpmekle dudak kararmaz.

Asıl azmaz, bal kokmaz; kokarsa ayran kokar, çünkü aslı süttür.

At ölür de, itler bayram eder.

Atlıyı attan indirir.

At ile avrat yiğidin bahtına.

Ayağı dokunmdık taş, başa gelmedik iş olmaz.

Ayağın sığmayacağı yere, baş sokulmaz.

Az yaşa, uz yaşa akıbet gelecek başa.

Babam bana öğüt verirken, ben inek gözünde kırk sinek saydım.

Baba mirası yanan mum gibidir.

Babası ölen bey, anası ölen kadın olur.

Bağa bak üzüm olsun, yemeğe yüzün olsun.

Bağ dua değil, çapa değil ister.

Baht olmayınca başta, ne kuruda biter, ne de yaşta.

Bakkal ölenin borcunu diriye ödettirir

Bal döksen yalanır.

Bal bal demekle, ağız tatlanmaz.

Beşik arkası da gurbettir.

Bilmediği beş vakit namaz, bilir de yanına varmaz.

Bir çakımlık gav gibi.

Bir dirhem et, bin ayıp örter.

Boyumca buldum, huyumca bulamadım.

Bir nalına vurur, bir mıhına.

Bir yerim diyenden, bir de yemem diyenden kork.

Bize gelince yiyip içelim, size gelince gülüp geçelim.

Büyük lokma ye, büyük söyleme.

Boş ite, menzil olmaz.

Boş boğazı ateşe atmışlar da odun yaş diye bağırmış.

Can sefadan da usanır, cefadan da.

Cennete gitse, fidan kırar; cehenneme gitse kazan deler.

Çalmadan oynar kel güdük, ne davul ister ne düdük.

Çatal kazık yere geçmez.

Çıra dibine karanlık.

Çobana verme kızı, ya koyun güttürür, ya kuzu.

Çoluk çocuk ile eyleme pazar, arpa alır ambardan buğday yazar.

Dağdan yayılır, gölden sulanır.

Dağına göre kış olur.

Deveye oyna demişler, dokuz kazan süt devirmiş

Deveyi hendekten atlatan bir tutam ottur.

Dibi görünmeyen kaptan su içme.

Dilencinin torbası dolmaz.

Deniz yanında kuyu kazılmaz.

Dert ağlatır, aşk söyletir.

Dert derdi açar.

Deveci ile dost olan kapısını yüksek açar.

Dostluk başka alışveriş başka.

Dost yoluna post olmalı.

Düğün olur iki kişiye, tasası düşer deli komşuya.

Düz ovada sivri bela.

Ecel geldi baş ağrısı bahane.

Eceli gelen köpek cami duvarına siyer.

El adamı var sever, er adamı sağ sever.

El ağzına bakan, avradını tez boşar.

Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde gelmez.

El elin nesine, gülerek gider yasına.

Ele verir talkını, kendi yutar salkımı.

Et tırnaktan ayrılmaz.

Gelin atta, kısmeti yadda.

Gök görmediğin bir oğlu olmuş; tutmuş bacağından ayırmış.

Güneş çarığı sıkar, çarık da ayağı.

Halep oradaysa arşın burada.

Haline bakmaz harim duvarı atlar.

Hamama gider kurnaya; düğüne gider zurnaya aşık olur.

Hileden onsaydı, fare onardı.

Islanmışın yağmurdan korkusu olmaz.

İçi beni dışı seni yakar.

İki kaptan bir gemiyi batırır.

İnanma dayına ekmek al yanına.

İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez.

Karnın doymazsa gözün doysun.

Kel oğlan ekin ekti, yemeden başa kalktı.

Kıratın yanında eğleşen ya huyundan ya tüyünden.

Köpekten toklu olmaz.

Kör atın kör alıcısı olur.

Ne kızı verir ne dünürü küstürür.

Oğlan babadan öğrenir sofra düzmeyi, kız anadan öğrenir sokak gezmeyi.

Oğlan dayıya kız halaya benzer.

Oğlan yedi oyuna gitti, çoban yedi koyuna gitti.

Öksüzün yüzü küllü olur.

Öküz öldü ortakçılık ayrıldı.

Önce bol bol yiyen sonra bel bel bakar.

Öz ağlamayınca göz ağlamaz.

Parasız dellal bağırmaz.

Sabır ile koruk helva; dut yaprağı atlas olur.

Saç sefadan, tırnak cefadan uzar.

Sağ baş yastık istemez.

Sana vereyim bir öğüt kendi ununu kendin öğüt.

Seversen oğlunu sev, kız kendini sevdirir.

Sıçanın geçtiğini aramam da, yol olur kalır.

Sıkça varma dostuna, kalksın ayak üstüne.

Sırtımda yumurta kefesi yok ya.

Sinek pis değil ama mide bulandırır.

Sonradan görmüş, dininden dönmüş.

Sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir.

Su bulanmayınca durulmaz.

Tilki tilkiliğini bildirinceye kadar post elden gider.

Toku gönüllemek zor olur.

Ucuzdur var bir illeti; pahalıdır var bir hikmeti.

Unu eledik eleği duvara astık.

Ustamın adı hıdır, elimden gelen budur.

Yörük sırtından kurban keser.

Yazın yaşa kışın taşa oturulmaz.

Yüz verdik astarını ister.

Yedir beni öğeyim seni.

Zekat çebici gibi titrer

Zemheride yoğurt isteyen cebinde bir inek taşır.

 

KARAMAN BİLMECELERİ

 

Sandır safran gibi, okunur Kur'an gibi. (Altın)

 

Küçücük mezar, dünyayı gezer. (Ayakkabı)

 

San tavuk dalda yatır, dal kırıldı yerde yatır. (Ayva)

 

Altı tahta üstü tahta, içinde bir san yafta. (Badem)

 

Eğri büğrü anası var, yeşil kürklü babası var. Oğlu var saybette gezer, kızı var dünyadan güzel. (Bağ)

 

Ben giderim o gider, nokta nokta iz eder. (Baston)

 

Yedi delikli tokmak, bunu bilmeyen ahmak.(Baş)

 

Dağdan gelir takla makla, aman abla beni sakla. (Ceviz)

 

Taştandır, demirdendir; yediği hep hamurdandır. Dünya alemi doyurur, kendi doymaz nedendir? (Değirmen)

 

Altı mermer, üstü mermer; içinde gelin oynar. (Ağız)

 

Anneye değmez, babaya değer; halaya değmez, amcaya değer; vallaha değmez, billalıa değer. (Dudak)

 

Nar tanesi, nur tanesi; dört köşenin bir tanesi. (Gelin)

 

Mavi atlas, iğne batmaz, terzi biçmez, iğne geçmez. (Gök)

 

Bahçelerde üzerlik, başındaki al terlik, yeni mi evlenmiş bu yiğit, ne bundaki güzellik? (Gül)

 

Çıt demeden çalıya düşer? (Güneş)

 

Dilim dilim nar; dizime kadar kar, uçtu keklik kaldı dilber. (Buğday tanesi)

 

Yer altında kırmızı minare. (Havuç)

 

Attım rafa, bir kuru kafa. Yemesi tatlı, maymun suratlı. (Hindistan Cevizi)

 

Küçücük al yastık, içine un bastık. (İğde)

 

Sapı var keser görmedik, unu var değirmen görmedik, donu var terzi görmedik. (İğde)

 

Küçücük nişatır, dünyayı giydirir, kuşatır. (İğne)

 

Aheste aheste, bülbül kafeste. Yem yemez, su içmez, böyle nevreste. (İpek Böceği)

 

Aktır tarlası, karadır tohumu. El ile ekilir, dil ile biçilir. (Kağıt, mürekkep, yazı ve okumak)

 

Kan dilde var, mumda yok. (Kan)

 

Gelen Leyla, giden Leyla, ayak üstü duran Leyla. (Kapı)

 

Altı tahta, üstü tahta içinde bir karafatma. (Kaplumbağa)

 

Yer altında bulgur kaynar. (Karınca)

 

Bir küçücük kumbara, zahire çeker ambara (Kaşık)

 

Allah yapar yapısını, demir açar kapısını. (Kavun)

 

Dağdan gelir, taştan gelir; kıçı açık enişten gelir. (Keçi)

 

Ben ne idim, ne idim; samur kürklü bey idim. Felek beni şaşırdı, küllüklere düşürdü. (Kestane)

 

Beyaz ile başladım, yeşil ile işledim; al ile bitirdim; cümle aleme yetirdim. (Kiraz)

 

Bir kuyum var; hep içine, hep içine. (Kulak)

 

Ol hanım geldi, sol hanım geldi. Aylan bakışlı, keklik sekişli, dere karpuzu bir hanım geldi. (Kurbağa)

 

Elde yapılır, ete takılır. (Küpe)

 

Bir kızı var, biz gibi; kıçı çuvaldız gibi. Kırk kat esvap içinde, yine içi buz gibi. (Lahana)

 

Benim bir evim var. Sivridir ucu, taştır dışı, boştur içi. (Minare)

 

Etrafına sur çekilmiş, ortasında nuru var. Kendi kendin yer bitirir. Böyle pis bir huyu var. (Mum)

 

Biri bilmeyen bir kişi; ne biri bilir, ne beşi. Bir koyun kuzu kuzulamış; anası erkek kuzusu dişi. (Namaz, Havva, Adem)

 

Anne beni ağlatma, kanlı yaşım damlatma, yakut gibi diziliyim, kandil gibi asılıyım. (Nar)

 

Hanım cama dayandı; cam kırıldı al kanlara boy andır. (Nar)

 

Abdest alır, namaz kılmaz (Ölü)

 

Hevaidir, hevai yüksek yapar yuvayı, kuyumcular dökemez, ipekçiler yapamaz. (Örümcek)

 

Kısacık boylu, mor kadife donlu. (Patlıcan)

 

Çın çın hamam, kubbesi tamam, bir gelin aldım, babası yaman. (Saat)

 

Bilmece bildirmece, el üstünde kaydırmaca. (Sabun)

 

Odaya götürsem ağlamaz, sofraya götürsem ağlamaz, ocağa götürsem ağlar. (Tere Yağı)

 

Kardan beyaz, şekerden tatlı. Kadınlar bilir tadını, erkekler bilir adını. (Sakız)

 

Bir ağacı oymuşlar, içine nağme koymuşlar. Yanılmış yalan söylemiş, kulağını burmuşlar. (Saz)

 

Yapan satar, alan kullanmaz, kullanan görmez. (Mezartaşı)

 

Sular harhara gider. Ölü mezara gider. Anası toprak içinde oğlu pazara gider. (Sebze)

 

Dağdan gelir, taştan gelir, bir yularsız aslan gelir. (Sel)

 

Kat kat amma katmer değil, kırmızı amma elma değil. (Soğan)

 

Bir oğlum var; gelen öper, giden öper. ( Su Bardağı)

 

Çat burada, çat kapı arkasında. (Süpürge)

 

Çarşıdan alınmaz, bohçaya konulmaz, ondan tatlı birşey olmaz. (Uyku)

 

Billurdan bir havuz, içinde bir kılavuz, ağzında sarı yavuz. (Gaz Lambası)

 

Dağdan gelir hız ile, yedibin yıldız ile ne taştır, ne tüfek, neler yapar pezevenk. (Yıldırım)

 

Ana bir kız doğurur, ne ayağı var, ne başı; kız bir ana doğurur, hem ayağı var hem başı. (Yumurta)

 

Bir küçücük sil taşı, içinde bekler aşı. Pişirirsin aş olur, pişirmezsen kuş olur. (Yumurta)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.