Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

kayseri gelenek ve görenekleri


_asi_

Önerilen İletiler

KAYSERİ GELENEK VE GÖRENEKLERİ

 

Kayseri Düğün Adetleri

 

1- Görücü

 

Evlenme çağına gelmiş genç erkeğin ebeveyni aralarında anlaşıp, oğullarını evlendirmeye karar verirler. Bir erkeğin evlenebilmesi için askerliğini yapmış olması ilk şarttır. Çünkü askere gidip de dönmemek var. Şimdi bile askerliğini yapmış olanlar daha kolay kız bulabilirler. Kızı olan bir aile, kızlarının şehirden ayrılmaması için damat adaylarından talebeliğini bitirmiş olmalarını ve daimi mukim, iş güç sahibi olmalarını isterler. Bu şartlarda olmayıp ta evlenmek isteyen gençler, ailelerine olgun ve ağırbaşlı görünmek istemelerine rağmen, yine de bu dileklerini ebeveynlerine ima ederler. ''Başımı alıp gideceğim'', ''bıktım bu yalnızlıktan'' gibi...

 

Kayserili 30 - 40 yıl önce, modern, şehircilik başlamadan kaldırımlı dar sokakları olan mahallelerde ''hayat'' tabir edilen uzun avlulu genellikle tek katlı evlerde otururlardı Evlenebilecek yaşta kızı olan her kız evi, sabah erkenden hayatı süpürür, dış kapının önünü, kaldırımları yıkar, O evde kız olduğu hemen anlaşılırdı, şimdi ise büyük apartman dairelerinde böyle belirtiler bulundurmak mümkün değil. Zaten gerek de kalmadı. Çünkü kadınlar artık eskisi kadar dışarıya kapalı ve erkeklerle ilişkisiz değil. Kız evi gelecek görücülere iyi ve temiz görünmeye çalışır Oğlan evi görücüleri ki bunlar: anne, anneanne, babaanne, abla olur, sabahın sekizinden itibaren dünür gezmeye başlarlar, Önünü temiz buldukları kapıyı çalarlar. Kapıyı kız anası açar. Hiç bir şey sormadan misafirleri buyur eder. Ya da görücüler ''misafir alır mısınız?'' diye sorarlar Görücüler döşenmiş temiz odaya alınır. Biraz sonra görücülerin en yaşlısı 'hanım kızımızı görelim'' der, Kız temiz giyimiyle gelir, hiç bir şey söylemeden misafirlerin elini öpüp çıkar. Daha sonra yine en yaşlı misafir su ister. Suyu kız getirir. Misafir suyu ağır ağır içerken, bir kenarda başı önünde ayakta duran kız, baştan ayağa süzülür. Su içildikten hemen sonra başka bir şey ikram edilmeden misafirler gider. Giderken mahalledeki diğer kızların evlerini sorarlar, ev sahibi de tek tek tarif eder. Görücüler gördükleri kızlardan beğendikleri birini almaya karar verirler. Diğer yakın akrabalar da gidip kızı görürler. Hepsi de beğendikten sonra kız ve ailesi hakkında araştırma yapılır. Bu araştırmada namus, iffet. mali durum ve irsi bir hastalık olup olmaması ilk planda gelir. Kızı almak için bir engel görülmezse nadiren kız, oğlana bir fırsat kollanarak gösterilir, Oğlan şiddetle karşı çıkmadığı sürece bu işten pek vazgeçilmez, Zaten erkeklerin çoğu da annelerinin buldukları kıza razıdırlar.

Kızı beğendikten sonar, kız evine giderek, Görücü; ''kızınızı beğendik, Allah'ın emri, Peygamber in kavli ile kızınızı oğlumuza istiyoruz, Bizim lakabımız, adımız soyadımız şudur. Oğlumuz şu işi yapar, işyeri şurdadır, evimiz şurdadır'' der. Eğer varsa oğlanın Kartviziti ile fotoğrafını da bırakır, Kızın annesi "bize on-on beş gün müsaade edin bakalım'' der Bundan sonra araştırma sır kız evine gelir. Kızın çok yakınları damat adayını araştırmaya başlarlar. Yine araştırılanların başında, namusluluk, mali durum ve irsi hastalık gelir. Her iki taraf da mali durumlarının birbirine çok yakın olmasına dikkat ederler.

 

Her şey mükemmel bile olsa, bir taraf bir taraftan biraz fazlaca zengin ya da fakir ise, ''uyuşamayız, dengimiz değil'' denilip vazgeçilir. Araştırma sırasında, oğlanın kızı nadiren görebilmesine mukabil, kızın oğlanı görmesi hemen hemen hiç mümkün değildir. Kızın erkek akrabalarının çoğu oğlanı belli etmeden görürler. Hatta kızlarının ilerde rahat etmesi, dayak yememesi için, oğlanı herhangi bir konuda kızdırıp, sinirlilik halini kontrol ederler. Gece hayatına, içkiye, namaza olan alışkanlıklar da önemle göz önüne alınır. Bu araştırmalardan dolayı, evlenecek erkekler, bu devrelerde temkinli olurlar. Sinirli olmamaya giyime ve bilhassa cemaatle namaza özen gösterirler.

 

Kız evi, alınan müddetin son günü, yakın akrabalarıyla genel bir istişare yaparlar. Müspet ayda menfi cevap kız anasına tembih edilir. Ertesi gün oğlan evi kadınları kız evine gelerek ''nasıl oldu, dünürümüzü gönderelim mi?'' diye sorarlar. Kız evinin cevabı müspetse, kız anası ''Allah yazmış, ne diyelim'' beyanında cevaplar verir. Cevap menfi ise ''kızımız küçük, kusura bakmayın'' der.

Kız yaşlı ve evde kalmış bile olsa, bu cevap reddetme klişesidir. Görücülerin bu gelişinde de kız görünmez. Hatta şerbete kadar oğlan evinden kimseye görünmemeye çalışır. Kız oğlan evi mensuplarınca görülürse, oğlan evi bunu uğursuzluk addeder.

2- Söz Kesmek Kahve Almak

 

Kadınlar kendi aralarında anlaştıktan sonra, işe kesinlik kazandırmak için, oğlanın babası, amcası ve bir - iki yakın akrabası hemen ertesi gün kızın babasının işyerine, işyeri yoksa ya da müsait değilse, akşam evine giderler. Kız babası misafirlere oldukça rağbet gösterir, ikramda bulunmak için birçok şey teklif eder. Fakat misafirler ille de kahve içmek isterler. Kızın babasının babası, yoksa annesinin babası hayatta iseler bu bulunmazlar. Kız babası kahveyi dedenin (varsa önce baba tarafı, yoksa anne tarafı dedenin) vermesi için misafirlere çay, meyve gibi ikramlarda bulunur. Misafirler de dedenin varlığını bildikleri için, kahve içmekte fazla ısrar etmezler. Fakat her iki dede de hayatta yoksa, kız babasından kahveyi almadan, yani kahve içmeden gitmezler. Dede varsa hemen ertesi gün yine oğlanın babası, amcası, dayısı, dedeye giderler. Çok önceleri, yanlarına bir de imam ve her iki tarafın tanıdığı, saygınlığı olan birini daha alırlarmış. Dededen yine kahveyi isterler, dede de ısrar etmelerini bekler, böylece güya kızı ağıra satmış olur, Misafirler kahveyi içmeye muvaffak olunca kızı resmen kendilerine bağlamış, söz kesmiş olurlar. Kahveler içildikten hemen sonra varsa imam yoksa bulunanların en yaşlısı Kuran okur, dua eder. Diğer ikramlardan sonra büyük kahvenin günü tespit edilir. Bugün; genellikle en yakın cumartesi günü olur.

Türkiye'nin hemen her tarafında kız isteyene ''verdim'' demek ayıp sayılır. Örneğin Baraklar ''verdim'' demez ''he'' der(1 ). Birçok bölgede olduğu gibi Kayseri'de de ''kahve'' verilir. Böylece muhatap, olumlu cevap almış olur.

 

3- Kahve

 

Bu toplantı kız evinde olur. Toplantıya kız ve oğlan evinin uzak-yakın bütün akrabalarıyla, oğlanın arkadaşları katılır. çok kalabalık olur. Kız ve oğlan evi birkaç gün önce akrabalarına haber göndererek ''cumartesi akşamı kahveye buyuracaksınız'' dedirtir. Bu davet yalnız erkekler içindir ve bu davete damat adayı Katılmaz. Oğlan evi cuma veya cumartesi günü öğleden önce gereğinden fazlaca toz şeker ve pastayı, ailenin diğer erkek çocuğuyla, yoksa yakın akrabalardan birinin oğluyla kız evine gönderir. Önceleri kız evi toz şekeri eriterek serbest yapardı. Sonraları toz şekerin yerini hazır meyve suyu, yaş pasta veya rulo pasta aldı, Bu gönderilenlerin arasında kahve yoktur fakat nişanda dağıtılacak olan nişan şekeri vardır, Kız evi hediyeleri getiren çocuğa ya mendil, ya kravat ya da para verir. Akşam namazından sonra bütün davetliler gelmeye başlarlar. ilk önce yaşlılardan başlanarak fincan fincan kahve taşınır. Bundan sonra büyük ve geniş şerbet tepsisi odanın ortasındaki bir sehpanın üzerine konur. Tepsinin içi bardak doludur, üstü bir tülle kapalı, tülün üstünde de bir ipek mendil vardır. Tepsi ortaya gelince bir hafız Kuran okur, çiftlerin mutluluğu için dua eder. Duanın akabinde damat adayının en yakın bekar akrabasından biri tepsiye doğru ilerler, hemen mendili cebine koyar, tülü açıp birine verir. (Bu tül daha sonra sürahiye sarılacaktır). Tepsiyi alıp bir-iki misafire ikram ettikten sonra, kız evine mensup bir gence devreder. Şerbetin ya da meyve suyunun yanında kurabiye, yaş pasta yada rulo pastalarda ikram edilir. Oğlan evi gençleri kız evi mensuplarına farkettirmeden evden bazı eşyaları geri verilmek üzere çalıp damat adayına götürerek bahşiş alırlar. Bunlar; basit bardak, bardak altı, kül tablası olduğu gibi, sedir yastığı, vazo, saksı, sandalye, çerçeve gibi hacimli

eşyalar çalmaya muvaffak olanlar da görülebilir.

Misafirlere en son şeker ve çikolata ikram edilir. Bu sırada bir sürahi şerbet veya meyve suyuyla doldurularak tüle sarılır, kurdeleye bağlanır. Bu sürahiyi damat adayına veren genç, damat adayı tarafından mükafatlandırılacağı için, sürahi kız evindeyken damat adayının arkadaşları tarafından kapışılır.

Misafirler giderken oğlanın babası ve amcası kız evine verilmek üzere, kapıda yolcu edenlerden birine ''kahve parası'' verirler. Verilecek para konusunda daha önce anlaşırlar. Örneğin baba bin Iira vermişse, amca daha az, diyelim beş yüz lira verir.(yıl 1981 )

 

4- Dini Nikah

 

Dini nikah önceleri düğün haftası içinde yapılırdı. Bu yüzden nikahları kıyılmamış gençler de, islam dinince birbirlerine haram ve ne mahrem oldukları için genellikle gerdeğe kadar görüşemezlermiş. Fakat bu anlayış gittikçe kaybolarak günümüzde hiç kalmamıştır. Şimdi dini nikah, söz kesimi ve kahveden sonra yapılıyor. Böylece birbirlerinin helallileri sayıldıklarından, aylarca nişanlılık devresi yaşayabiliyorlar,

Dini nikah genellikle kız ve oğlan olmadan onların vekilleriyle yapılır. Vekiller genellikle ikişer erkek olur Vekiller kadınsa, bir erkeğe ilk kadın olması lazımdır. Vekillerin aklı başında ve kötülük yapmak istemeyecek, güvenilir insanlar olması gerekir. Nikahın kıyılması esnasında, daha çok oğlanın düşmanları (kızın da olabilir) gerdek gecesinde oğlanı iktidarsız kılmak için sihir ve büyü yaparak oğlanı bağlarlar. Bu bağlanmalar çeşitli yollardan yapılabilir. Duvara veya tavana çivi çakmak, bir ipi düğümlemek, ağzı açık bir i çakı bıçağını kapamak gibi... Bu gibi büyüsel hareketler hep nikah sırasında olacağı için, nikah kıyan hoca herkesin elini dizinin üstünde görmek ister. Nikahın kıyılacağı zaman ve mekan hoca ve vekillerden başka hiç kimseye bildirilmez. Bu gelenek hala devam eder ve nikahlar gizli kıyılır.

 

 

5- Düzen

 

 

1930-35 yıllarına kadar düzeni kız evi düzermiş, daha doğrusu şerbetlik alırlarmış. Zamanla bu iş oğlan evine kaymış. Düzen düzmek demek, kızın nişan günü ve daha sonra giyeceği elbiselerle. diğer aksesuarı (makyaj malzemesi. ayakkabı. terlik, çanta) almak demektir. Önceleri kıza alınan elbiseler 2-3 katı geçmezken şimdi 10 15 kat elbise alınıyor. O zamanlar bu alışverişe damat adayı iştirak etmezdi ve makyaj malzemesinin yerine de 1-2 kemik tarak alınırdı. Düzene: gelin kız, pek yaşlı olmayan 2 - 3 yakın akrabası, kaynana, kaynata, bir evli, bir bekar kadın ve bazen damat adayı da katılarak öğleden önce gidilir. Akşama kadar çarşıda kalınır. Alınan eşyalar normal olarak şöyledir. Siyah ve bordo kadife elbise, jorjet elbise, altı ipek üstü sırmalı elbise, ''dört etek" elbise, çeşitli desenlerde mevsimlik kumaşlar. Son zamanlarda gündüz ve gece tuvaletleri de alınıyor. Yılan derisinden mamül 2 - 3 çift ayakkabı ve çanta, yazlık ve kışlık terlikler, iç çamaşır, sabahlık takım, kombinezon, pijama, 5 - 1 0 çift çorap ve makyaj malzemesi. Bu eşyalar o gün oğlan evine gelir. Oğlan evi yakınları ertesi gün düzene bakmaya gelirler. Bir iki gün sonra da münasip bir genç eşyaları kız evine götürür. Önceden dikilip hazırlanan mantoyu da beraberinde götüren genç, kız evinden para, mendil veya kravat alır.

Baraklarda bu alışveriş kızla beraber bütün akrabalarına çok külfetli bir şekilde olurdu.

6- Resmi Nikah

 

Resmi nikah genellikle belediye nikah salonunda değil, kız evinde yapılır. iki tarafın yakın akrabaları toplanırlar. Nikah memurları bilinen seyir içinde nikahı kıyarlar. Nikah kıyılırken gelin ve güvey birbirlerinin ayaklarına basmaya çalışırlar. Burada erkek daha müsamahakardır. Nikah memurlarına kutu içinde şeker ikram edilerek uğurlanır. Nikah dan sonra, birbirlerine bir kurdele ile bağlanmış olan nişan yüzüklerini iki tarafın sevip saydığı bir erkek, genç çiftlere takar, alkışlarla beraber kurdelayı keser. Daha sonra misafirlerin çoğu gider. Kalanlar gelin ve güveyle fotoğraf çektirirler. Son yıllarda gelin ve güvey nikahtan sonra taksilerle gezdirilmeye başlandı. Ayrıca nişan için de ayrı bir toplantı yapılmadan nikahtan sonra kadınlar arasında nişan yapılıp, oğlan evinin hediyeleri veriliyor.

 

7- Nişan

 

Önceki sayfalarda ''kahve'' başlığı altında anlatılanlar 30 35 yıl kadar önceleri kadınlar arasında ve ''şerbet" adıyla yapılırdı. Şerbette bir nevi başlık parası olan kızın Mihr-i Muaccel'i ile Mihr-i Mahırı tesbit edilirdi. Kıza takılacak takılar evlenince yine kızla beraber oğlan evine geleceği için. kız evine verilen ve yaygın olan başlık diye anlaşılmamalıdır. Nikah hakkı kadının, boşama hakkı ise erkeğindir. Erkek, kadını boşadığı takdirde Mihr-i Mahır yürürlüğe girer ve erkek kadına tespit edilen miktarda peşin ve taksitle (nafaka) para verir. Önceleri kıza verilen hediye 500 ila 20.000 altın kuruş arasında değişirmiş. Hemen hemen 35 yıllık, hatta daha da fazla bir süredir bu para, beşli diye bilinen Cumhuriyet altını olarak verilmektedir. Son yıllarda da beşlinin yerini gerdanlık, inci, platin veya elmas saatler almaktadır.

Nişan kız evinde olur. Kızın bütün akrabaları, oğlan evinin kıza takı takacak ya da para verecek yakınları toplanırlar. Oğlan evinden bir yaşlı kadın ''gelin kızımızı getirin'' der. Gelin kız yanında bir kız arkadaşıyla gelir. Önce oğlan evi konuklarının, sonra kız evi konuklarının ellerini öper, sonra odanın ortasına gelip durur. Kızın yanına evli bir kadın gelir ve hediyeler takılmaya başlanır. ilkönce kaynananın hediyeleri takılır, Kaynana, altınları kızın yanındaki evli kadına verir, o da takar. Diğer akrabaların hediyelerini de kızın yanındaki kadın, hediyeyi verenin adını yüksek sesle söyleyerek takar. Kız altınları takıp, zarf içinde para olarak verilen diğer hediyelerini de aldıktan sonra tekrar el öperek teşekkür eder. Sonra düzende gelen elbiseleri tek tek giyerek, bir defile gibi gelir el öper. Misafirler giderken gelin kız tekrar el öper. Daha önceleri kaynana hariç diğer oğlan evi yakınları kıza altın değil, halı hediye ederlermiş. Kızın değerli oluşu ve çeyizinin zenginliği, halılarına bakılarak ölçülürmüş. Şimdi yine her kızın çeyizinde birçok halı bulunur.

Nişanla düğün arasına Ramazan Bayramı girdiği takdirde oğlan evi tarafından kız evine kına, yazma, ayakkabı,

çerez v.s. gönderilir. Kurban Bayramı'nda ise kız tarafına kurbanlık koç gönderilir(3).

Çünkü kız nişanda birçok altına sahip olmuştur. Bu altınlar kızla beraber oğlan evine geleceğine göre, bu altınlara düşen kurbanı almakta oğlan evine düşer.

Düğünden sonraki ilk dini bayram ziyaretinde de kız evi, kızlarına bir ayakkabı veya terlik, damatlarına da gömlek, kravat gibi hediyeler verirler.

 

8- Dünürlük çağırma

 

Dünürlük gezmeleri nişandan hemen sonra başlar. Kız evinin bütün yakınları dünürlük çağırırlar. Kız evinin ve oğlan evinin yakınları da bu davete icabet ederler. 1940 öncesinde bu toplantılar öğleden önce, öğleden sonra ve akşam dahi yapılırmış. Sonraları yalnız akşam yapılmaya başlanmış. Son yıllarda ise yalnız öğleden sonra yapılıyor. Bu toplantılara erkekler katılmaz, yalnız kadınlar arasında olur. Gelin kız her toplantıda, giyebilecek bütün elbiselerini giyerek defilenin tek mankeni olur. Bu toplantılar sonunda iki taraf akrabaları birbirlerini gerektiği kadar tanıyıp, akrabalıklarını pekiştirmiş olurlar.

Düğün safhasının bunun gibi birçok toplantılarında ve düğün haftasının salı akşamı kız kınasında çeşitli oyunlar oynanır. Bu oyunlardan biri ''seke seke ben geldim'' oyunudur. Bu oyunu kız çocukları ve genç kızlar oynarlar.

Kızlardan biri görücü, biri de gelin olur. Diğer kızlar, gelini aralarına alarak otururlar. Görücü kız, uzaktan bir ayağının üstünde seke seke gelerek, gruba hitaben; ''seke seke ben geldim'' der. Grup hep bir ağızdan ''sekmeden sefa geldin'' derler . Diyalog şöyle devam eder:

 

- Annem tuz istiyor .

- Tuzumuz yok,

- Annem kız istiyor.

- Kızımız yok.

- Kızınız nerde?

- Hamamda,

- Çağırın gelsin,

- incisi mercanı üzülür.

- incisinin mercanının yerine bir beşli versek?

- Olmaz,

 

Görücü kız ''peki'' deyip gider. Tekrar seke seke gelerek aynı sözler tekrarlanır. Görücü kız ''kızımız hamamda'' cevabını alınca ''hamamda yok'' der. "Öyleyse dikenli tarlada'' derler. Görücü kız gider ''uff, ayağıma tiken battı'' diyerek seke seke gelir. Bu seferde 'çamurlu tarla''ya gönderilir. Kız yorgun bir şekilde tekrar gelir gelmez, anası yerine ''ağam (ağabeyim) bir kız istiyor'' deyince, krubdaki kızlar sevinçle aralarında sakladıkları gelini çıkartarak ''al öyleyse'' derler ve oyun biter.

 

1. Yemek - Davet

 

Yemek, oğlan evi tarafından düğün haftasının ilk günü olan pazar günü gündüz verilir. Oğlan evi ilk erkek çocuğun düğününde yemek verir, 2. 3. 4. ... çocuklarının düğünlerinde genellikle yemek verilmez. Fakat çok zengin olanlardan 2. çocuğu için de yemek vermesi beklenir.

Düğün haftasından önceki hafta, yemek hazırlıkları yapılır. Önceleri okuyucu kadınlar davetçi olurlardı. Sonraları davetiye bastırılmaya başlandı. Oğlan evi yeteri kadar davetiyeyi hafta içinde kız evine gönderir. Kız evi de kendi münasip gördüğü akraba ve dostlarına dağıtır. Çarşamba yada en geç perşembe gününden itibaren aşçı kiralanır. Ev halkı ve aşçıya yardım edebilecek 4-5 kadın, üç gün içinde (perşembe, cuma, cumartesi) bütün yemekleri yaparlar. Börek baklava büyük sinilerle mahalle fırınında pişirilir.

Pazar günü saat 10 dan itibaren ayrı ayrı saatlerde, ayrı ayrı sofralar düzenlenir. İlkönce bir veya iki sofra kız evinin erkekleri ağırlanır. Sonra davetlinin sayısına göre iki veya üç sofra da, oğlan evi erkeklerine hazırlanır. En son kız evinin kadınlarıyla, oğlan evinin kadınları ayrı ayrı sofralarda yemek yerler. Her sofradan sonra Kuran okunarak, Allah'a hamt ve şükredilerek evin bereketli olması için dua edilir. Yemek, önceleri ''savir'' denilen sofralarda yenirmiş ve ''somalı'' adı verilen peçeteler kullanılırmış.

 

Yemeklerin veriliş sırasında göre isimleri şöyledir:

 

1- Kuşbaşı etli, pirinç çorbası.

2- Kızarmış ve haşlanmış et

3- Muska (açma) börek.

4- Muhallebi veya sütlaç.

5- Yoğurtlu yaprak sarması.

6- Baklava.

7- Bamya çorbası.

8- Pirinç pilavı.

 

Sofranın başından sonuna kadar salata, hoşaf, komposto, turşu hiç eksik olmaz.

 

2. Kalın Duası (1)

 

Düğün haftasının ikinci günü, yani pazartesi günü sabah erkenden oğlan evinin en yakın yaşlı ve genç erkek akrabalarıyla, o güne kadarki törenlere katılamamış dost ve yakınları oğlan evinde toplanır. Misafirler oğlan evine ''kalınınız mübarek olsun'' demeye gelirler. Misafirlere yalnızca şeker ve çikolata ikram edilir. Oğlan evi kalında kız evine gidecek olan şamdan ve hediyeleri hazırlamış, valizlere yerleştirmiştir. Elektrik yaygınlaşmadan önce şamdanda, iri ve renkli mumlar olurdu. Sonraları mumların yerine, uzun beyaz ampuller konuldu. Oğlan evinin hediyeleri genellikle kumaş olur. Geneline 2-3 kat elbise, kız anasına başörtüsü, elbiselik kumaş, kız babasına takım elbiselik kumaş, gömlek, çorap v.s. konulur. Kızın ailesinden diğer fertlere de (dede, anneanne, babaanne, kardeşler, yengeler, yeğenleri bu türden hediyeler gönderilir.

Oğlan evinde herkes toplanınca şamdan yakılır, Kuran okunarak dua edilir. Duadan sonra münasip görülen iki genç, şamdanı ve valizleri alarak kız evine götürür. Kız evinde de yakın akrabalar toplanmış, gelecek kalını

beklemektedirler. Kalın gelince yine şamdan yakılıp, Kuran okunarak dua edilir. Biraz sohbetten sonra, kalını getirenler, müsaade alarak giderler. Giderken kız evi, bu iki kişiye gömlek, kravat, mendil, veya havlu gibi hediyeler verirler.

 

3- Ceyizaltı

 

Kalın kız evine geldikten sonra, kızın çeyizi bir odada sergilenir. Buna ''çeyizin ipe çıkması' denir. Gün boyu çeyiziyle uğraşan genç kızlara '' çeyizin ipe mi çıkıyor'' diye Iaf atılır. Çeyizle beraber, kalında gelen hediyeler de sergilenir. Öğleden önce başlayarak, iki tarafın kadınları çeyize bakmaya giderler. Kızın yakınlarından biri devamlı çeyizi tafsilatlı olarak misafirlere anlatmaktadır.

Eskiden oğlan evi kadınlı, erkekli genellikle damadı da alarak çalgılı bir grup halinde çeyizi görmeye giderlermiş. Kimseye göstermeden, çeyizden bir parça alıp damada veren damattan bahşiş alırmış.

Çeyizin iki taraf akrabalarına da bütün ayrıntılarıyla gösterilmesinin sebebi, ilerde herhangi bir anlaşmazlık ya da ayrılık halinde, kız, malını mülkünü yani çeyizini alıp giderken, şu senindi, bu benimdi gibi bir ihtilafa düşmemek içindir, Çeyizaltına ayrıca ''yük kayması'' adı da verilir,

 

4- Gelin Hamamı

 

Hamama salı günü gidilir. Gelin hamamı, oğlan evinin verdiği yemeğe karşılık olsun düşüncesiyle kız evi tarafından yapılır. Daha önceden kız evi iki taraf akrabalarına sabun gönderir.

Sabunun üzerine bir etiketle hamamın ismi yazılmıştır. Hamama girilirken bu sabun, davetliye ve bilet yerine geçer. Hamam kız evi tarafından bir günlüğüne kiralanmıştır. Bu yüzden ayrıca müşteri alınmaz. Hamama gelemeyecek olanlar mazeretlerini belirterek sabunu almazlar. Sabunu alıp ta hamama gelmemek ayıptır. Hamama sabah erkenden gidilir. Kız, hamama gelince gelinliğini giyer. Hamamın bakıcısı natır iki eline mumlar alır, arkasına genç kızlar aralarına gelini de alarak ikişer sıra halinde dizilirler. Şadırvanın etrafında dönerek türkü söylenip, maniler okurlar. Bu sırada oğlan evi kadınlara sepileri saçar.

Oyundan sonra oğlan evi kızı alır, soyundurup ipek peştemala sarar. Omuzlardan birini açık bırakırlar. Kız üşümesin diye de ''fıta'' denilen ipekli bir kumaşla sırtını örterler. Ayağına sedefli gümüş takunya (nalın) giydirilir. Bütün bu işler ve yıkanma süresince kız evinden hiç kimse kızın yanında bulunmaz. Yine sıra halinde türküler söylenerek iç hamama geçilir. göbek taşının etrafında dönülerek oyunlar oynanır. Kız bir leğenin içinde yıkanır. Kız kız evine teslim edilirken ''muhakvakkaten'' diye verilir. Kız, bütün bu seramonilerden mahçup ve mahzundur.

 

Hamamda söylenen manilerden biri şöyledir:

 

Yol Üstünde halıyım

Halının bir dalıyım

Dokunmayın siz bana

Ben bir yiğit malıyım .

 

Hamamda gelin kıza ve genç kızlara kına yakılır, portakal v.b. meyvelerle turşu yenir. Saçları ağarmış yaşlı

kadınlar dahi hamama gelirler ve saçlarına kına yakarlar.

 

5- Kız Kınası

 

Salı akşamı kadınlar kız evinde toplanırlar. Bu toplantıya konu-komşu, eş-dost bütün kadınlar davet edilmeden gelebilirler. Eskiden mutaassıp olmayan bazı aileler çalgıcı tutarlarmış. Şimdi kız kınasında, çalgı çalmak adeti tamamen kaybolmuştur. Gençler aralarında, türküler söyleyip, oyunlar oynarlar. Gelin kızın ve arkadaşlarının ellerine kına yakılır.

 

Ali dağı Türküsü:

 

Ali dağı derler, dağlanrın hası,

Kucağına çekmiş koca Talas'ı,

İndim Asarcığa yedim kirazı.

Eşim aman aman bızdık bızdık

Yeniden gaydayı düzdükdüzdük

Gülleri gezdikgezdik

Çirkinlerden bezdik bezdik

 

6- Kız Kınası

 

Eskiden çeyiz getirmek oldukça zahmetli olurmuş. Atlar veya develer süslenir, oğlan evinden kafileyle gidilirmiş. Kız evi önünde, davul zurnalarla güreşler yapılırmış. Kafile dönerken, başka bir kafileye rastlanırsa, yoldan ilkönce geçmek ve böylece uğur kazanmak için kavga edilirmiş. yaralananlar bile olurmuş.

Son zamanlarda bir kamyon kiralanıyor, 1-2 taksinin de iştirakiyle çarşamba sabahı kız evine gidiliyor. Kuran ve duadan sonra yaşlılar oturup kahve içerken, gençlerde hamallarla beraber çeyizi kamyona yüklerler Yükleme işlemine kız evine mensup kimse Katılmaz Çeyiz oğlan evine gelince hemen yerleştirilir.

Çeyize; düzende kıza alınan elbise ve eşyalarla, nişanda oğlan evi tarafından takılan takılar da dahildir. Önceleri yatak odası takımını yani, karyola, gardrop, komidin, tuvalet masası ve aynası gibi eşya kızın çeyizinde olurdu. Sonraları yatak odası takımı almak oğlan evine layık görülmüş ve şimdi halen böyledir. Kızın çeyizinin büyük kısmı, akrabalarının aldığı hediyelerle tamamlanır.

 

Normal bir çeyizin muhteviyatı şöyledir:

 

Mobilya takımı, vitrin (büfe), buzdolabı, çamaşır makinesi, büyük yemek masası, kristal vazo ve süs eşyaları, akla gelebilecek her türlü, haddinden fazla mutfak eşyası. büyük taban halıları, somya halısı, sedir halısı, bir yüzü halı kaplı 6 ila 12 sedir yastığı, seccade, Kuran-ı Kerim. en az 5-6 takım yatak yorgan yastık, çeyiz sandığı, güveye kumaşlar, her türlü giyecek, cüzdan, kemer gibi eşyalar. Kaynana, kaynata, elti, görümce, kayın, yeğen, amca. dayı, ame(hala), teyze, amca karısı, dayı karısı, babaanne, anneanne, dede gibi hemen bütün oğlan evi akrabalarına giyecek cinsinden çeşitli hediyeler.

 

7- Erkek Kınası

 

Erkek kınasına genellikle kına gecesi de denir. Kına gecesi çarşamba akşamı oğlan evinde olur. Çoğu aileler salı akşamı da toplanırlar. Fakat hiç bir merasim olmadan sadece sohbet edilir. Kayseri yerli halkı genellikle İslam dinince yasak ve haram olduğu için çalgılı, köçekli (dansöz) ve içkili düğün yapmazlar. Fakat böyle düğünlere de sık sık rastlanır. Erkek kınası çalgılı ise, genellikle içki de içilir, salı ve çarşamba olmak üzere iki gün olur. Bu toplantıya oğlan evinin bütün akrabaları, yakınları. komşular ve mahallenin bütün erkekleri kendiliğinden dav­etlidirler. Yeni gelenlere hemen sigara tutulur, su ikram edilir. Bu toplantıda gençler ve yaşlılar ayrı ayrı odalarda otururlar. Yatsı ezanından sonra damat hariç bir grup yaşlı ve genç kız evine giderler. Bu gidiş önceleri at arabaları, faytonlarla olurdu. Şimdi taksilerle korna çalınarak gidilip geliniyor. Eğer çalgı varsa, çalgıcılarla enstrümanlarını çalarak giderler, kız evi kapısında beklerler, dönüşte yine çalgı çalarlar. Kız evinde gençlerin çok olmadığı bir grup oğlan evinden gelecekleri beklemektedir. Misafirler geldik­ten sonra şeker ikram edilir. Bu şekeri yaşlılar yer, gençler yemeyip ceplerine koyarlar. Önceleri kahve de verilirmiş ve yine gençler kahveden bir yudum aldıktan sonra içme­zlermiş, Şimdi kahve ikram edilmiyor. Biraz sohbetten sonra kız evinden yaşlıca biri ev sahiplerine hitaben, oğlan evinden gelenleri kastederek, ''ağaları gönderelim'' der. Oğlan evine mensup yaşlı biri ''acelemiz yok, oturuy­oruz gibi cevaplar verir. Bu diyalog bir müddet sonra tekrarlanır. Üçüncü seferde oğlan evinin vekili cevap ver­mez. O zaman şamdanla beraber çerez tepsisi, bir masanın üstüne konur, Çerez tepsisi ortalama 20 cm, çapında işlemeli, kalaylanmış kırmızı bakır tepsidir, Tepsinin ortasında küçük bir tas, içinde kına, kınanın üstünde de iki tane kırmızı kurdela bulunur. Kına tasının etrafında leblebi, kabuklu fındık, kabuklu fıstık, kızıl üzüm ve paşa şekerinden oluşan çerez vardır. Çerezin üstünde, kına tasının iki tarafında, iki tane ipek mendil bulunur. Şamdan ve tepsi ortaya gelince, şamdan yakılır. Kız evine mensup bir hafız Kuran okur, dua eder. Duadan hemen sonra oğlan evine mensup iki gençten bir şamdanı, diğeri tepsiyi alarak çıkarlar. Arkalarından bütün oğlan evi mensupları ''hayırlı mübarek olsun'' temennileriyle dışarı çıkarlar. Yine arabalarla şehrin içinde gezerek güle oynaya oğlan evine gelirler. Yaşlıların bulunduğu odaya girilir. Şamdan yakılır. tepsi ortaya konur. Burada da bir hafız Kuran'dan kısa bir sure okur, dua eder. Daha sonra şamdan ve tepsi gençlerin bulunduğu bölüme getirilir. Burada yere bir halı serilir. Halının ortasına evli ve olgun bir kişi diz çökerek oturur. Bu şahsın sağına damat adayı, soluna bekar yada nişanlı olan sağdıç oturur. Evli şahıs önce damat adayının sağ elinin ayasına sonra sağdıçın sağ elinin ayasına birer parmak kına sürer, kırmızı kurdelalarla ellerini bağlar. Kurdelalar bağlanır bağlanmaz damat ve sağdıcın arkasında hazır bekleyen gençler her ikisinin de sırtını yumruklamaya başlarlar. Sağdıç, damadı korumakla görevli olduğu için, daha çok yumruk yer. Kına yakan şahıs herkese sırayla avuç avuç çerez dağıtır. Geç vakte kadar oturularak oyun oynanır, sohbet edilir.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.