Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

(HYP)Halkın Yükselişi Paritisi hakkında ne düşünüyorsunuz?


Ya Sev Ya Sevr

Önerilen İletiler

canım ciğerim HYP....

 

en büyük yalanlada başlanmazki işe... :stuart:

 

 

Dürüstlüğün her zaman ezilen olduğuna inanan zihniyetlere doğruyu göstermeye çalışırız. Anlamayanlara görmesi için yalvarmayız. Biliyoruz ki yıkılmazlığına inandığı düzen bir gün onu da gırtlağından tutacak. O zaman belermiş gözleriyle bizden medet umacak ama o zaman onun için çok geç olacak.

 

Allah vaâdinde sadıktır. Biz doğruya inanarak yola çıktık, inananları yanımıza katıyoruz inanmayanında karşısında duruyoruz.

 

Eğer ki bu sözün bir espriyse bir şey söylemiyorum, bir tepkiyse cevabım yukarıdadır.

 

Senin durumun 69 yıllık bozuk siyasetin toplumda oluşturduğu tabudur. Bir gün tanışmak için il merkezimize gelirsen doğruya inananların neler yapabildiğini görebilirsin.

 

Karalamak kolaydır, Doğrulu ispat etmek ise çok zordur. Biz de zoru seçtik.

 

İnşallah bir gün anlarsın!!!

 

Segilerimle,

Ya Sev Ya Sevr

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 119
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

bu öngörülere nasıl ulaştığını da açıklamış mı peki?neden böyle olacakmış?

 

 

Yazıyı yazan kişinin mesleği bu, dünya da büyük şirketler bu meslek grubunda başarılı olan insanları geleceğe yönelik danışman olarak alıyorlar. Kaynağı konusunda bizimde kesin bir bilgimiz yok, ancak partiyle herhangi bir bağıda yok. Yani kaynağı kendi istatistikleri. Bu yüzden başlığı atarken "belkide bizi hiç tanımayanlar" sözünü kullandım.

 

Saygılarımla,

Ya Sev Ya Sevr

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazıyı yazan kişinin mesleği bu, dünya da büyük şirketler bu meslek grubunda başarılı olan insanları geleceğe yönelik danışman olarak alıyorlar. Kaynağı konusunda bizimde kesin bir bilgimiz yok, ancak partiyle herhangi bir bağıda yok. Yani kaynağı kendi istatistikleri. Bu yüzden başlığı atarken "belkide bizi hiç tanımayanlar" sözünü kullandım.

 

Saygılarımla,

Ya Sev Ya Sevr

 

 

bu düşüncelere nasıl vardığını bilmeden ,neden onun sözlerini dikkate alayım ki?o kişinin kariyeri,ona koşulsuz inanmamı mı gerektiriyor?

 

art niyetli olması ve beni yanıltması ihtimaline karşı beni koruyacak olan nedir o halde?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bu düşüncelere nasıl vardığını bilmeden ,neden onun sözlerini dikkate alayım ki?o kişinin kariyeri,ona koşulsuz inanmamı mı gerektiriyor?

 

art niyetli olması ve beni yanıltması ihtimaline karşı beni koruyacak olan nedir o halde?

 

 

Hiç bir araştırmacı veya istatistikçi diktatör değildir. Yaptığı araştırmaya inanmamız için baskı uygulamaz. Bu bilgiyi buraya taşımamın sebebi bizimle bağlantısı olmadığı halde, hakkımızda yaptığı yorumdur. Okuyan kabullensin diye yazmadık. Her insan gibi sizinde sorgulama hakkınız vardır. Ancak bizi değil, yazının sahibini sorgulamanız gerekiyor.

 

 

Saygılarımla,

 

Ya Sev Ya Sevr

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

(TBMM; 18 Ocak 2007)

 

Milli Ant’ta (Misak-ı Milli) yer alan Musul ve yöresinin, diğer bir anlatımla Kuzey Irak bölgesinin siyasî durumunu belirleyen ve Türkiye-Irak sınırını tespit eden ‘1926 Türkiye ile İngiltere ve Irak Arasında Sınır ve İyi Komşuluk Antlaşması’ bugün tekrar gündeme gelme durumundadır.

 

Ankara’da imzalanan 5 Haziran 1926 tarihli Antlaşma ile Musul vilayeti (Kerkük dahil) tüm Kuzey Irak bölgesi Irak’a bırakılmıştır.

 

Irak yönetimi ile Türkiye arasında 1936 yılında mektup teatisi ile 1926 Ankara Antlaşması teyit ve kabul edilmiştir.

 

ABD’nin Lübnan’a barış gücü gönderme girişimi günlerinde yaptığımız basın toplantısında da söylediğimiz gibi, ABD Ortadoğu’da bir Sünnî-Şiî kavgasını körüklemek ve başlatmak istemektedir. Saddam’ın idamı ile bu süreç iyice netleştirilmiştir.

 

Bugün Irak’ta mezhepler arasında süren bu çatışma yakın gelecekte etnik çatışmaya da dönme eğilimi göstermektedir. Kürtlerin Kerkük üzerindeki oyunları ile Kürt peşmergelerden oluşan bir tugay askerî birliğin ABD tarafından Bağdat’a sevk edilerek güvenliği sağlamakla görevlendirilmesi, bu suretle Kürtlerin mezhep çatışmalarına fiilen müdahale etmelerine imkân sağlamaları taraflar arasında etnisiteye dayanan bir iç çatışmanın da nedeni olacaktır.

 

Irak’ın ulusal birliği ve toprak bütünlüğü parçalanmak üzeredir. ABD’nin oradan her şeye rağmen çekilmemesi bu parçalanmanın hedefine varmasını kesinleştirmek içindir. Kuzey’de Kürtlerin etnik, Orta ve Güney Irak’ta Sünnî ve Şiîlerin mezhebe dayalı istekleri Irak’ı süratle bölünmeye götürecektir. Özellikle Kuzey Irak’ta ABD tarafından planlanan ve desteklenen bağımsız bir Kürt devleti kurularak bu bölgenin zengin petrol ve gaz yataklarına sahip olma amacı açık ve seçik olarak kendini göstermektedir.

 

Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti kurulması, Irak’n toprak bütünlüğünün parçalanmasının tescil ve ilanı demektir. Böyle bir gelişme, Türkiye’nin bu bölgedeki geçmişten gelen egemenlik haklarının tekrar gündeme gelmesine neden olacaktır. Zira Türkiye-Irak sınırı, yukarıda da açıklandığı üzere, önce İngiltere ile, sonra da Irak Devleti ile yapılan, Birleşmiş Milletler’de tescilli, halen geçerliliğini devam ettiren uluslararası sözleşmelere dayanmaktadır. Bu sözleşmenin bir tarafı olan Irak devleti ortadan kalkar ve sözleşme konusunu teşkil eden topraklar üzerinde başka unsurlar tarafından egemenlik kullanılmaya başlanırsa, Türkiye’nin buna müdahale etme hakkı bulunmaktadır. Türkiye, söz konusu anlaşmalarla evvelce vazgeçtiği topraklar üzerindeki egemenlik hakkının kendisine iadesi gerektiğini her platformda haklı olarak dile getirebilir, getirmelidir.

 

Zira bir antlaşmanın bir tarafı yok olursa, o antlaşma konusu diğer tarafın kazanılmış hakları arasında yer alır.

 

Türkiye açısından aynı durum Kıbrıs Adası konusunda da ortaya çıkmıştır. Türkiye, Lozan Antlaşması’nın 20.maddesi gereğince İngiltere’nin 5 Kasım 1914’te ilan ettiği Kıbrıs’ı ilhak eylemini kabul etmiş olmasına rağmen, 1955 yılından sonra İngiltere’nin Kıbrıs Adası’ndan çekilme isteği üzerine, diplomatik girişimlerde bulunmuş, sonuçta, Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki egemenlik hakkı tanınmış, Türkiye de bu egemenlik hakkını Ada’da yerleşik Türk unsurunun yeni bir devletin oluşturması yönünde kullanmıştır.

 

Kuzey Irak’ta da hukuksal durum aynıdır. Irak devleti bölünür ve Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti kurulması girişimleri başlarsa (ki başlamıştır); Türkiye 1926 Ankara Antlaşması ve bu antlaşmayı teyit eden diğer antlaşmalara taraf olan Irak devleti ortadan kalktığı için Kuzey Irak’taki egemenlik hakkına tekrar sahip olur. Türkiye, Kuzey Irak’ta yeniden kendisine dönen egemenlik hakkını oradaki Türkmenleri esas alan yeni bir düzenleme içerisinde kullanabileceği gibi, başka bir şekilde de kullanabilir. Bu durum tamamen kendi yetkisindedir.

 

Sonuç olarak devletimiz bugünden itibaren yaygın ve etkin bir diplomasiyle dünyanın dikkatini şu noktalara çekmelidir:

 

1. Irak’ta üniter Irak devletinin korunması gerekir. Eğer Irak devleti parçalanır, ortadan kalkar ve/veya kuzeyde bağımsız bir devlet kurulması girişimleri sergilenirse Türkiye bunu asla kabul etmeyecektir,

 

2.Yukarıda açıklanan hukukî nedenlerle Kuzey Irak’ta kendisine dönecek olan egemenlik hakkını her şart altında ve her çareye başvurarak koruyacak ve kullanacaktır,

 

3. Bunu sağlamak için uluslararası ikili veya çok taraflı girişimlerde bulunacak, her platformda bu isteğini açıkça ifade edecektir.

 

Halkın Yükselişi Partisi olarak, Kuzey Irak’taki gelişmelerle ilgili görüş ve siyasetlerimizin esaslarının bunlar olduğunu Türk ve dünya kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.

 

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk

(HYP) Halkın Yükselişi Partisi Genel Başkanı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Adı Türk Aslı Yabancı Petrol Yasası ve Geleceğimiz

 

6326 Sayılı mevcut Petrol Kanunu’nda değişiklikleri öngören tasarı TBMM’de kabul edildi.

 

Yasa tasarısı incelendiğinde birçok önemli nokta göze çarpıyor. Yeni yasa ile millî menfaatler göz ardı edilirken, uluslar arası şirketlere büyük ayrıcalıklar tanınmakla birlikte yabancı personel alımında da büyük kolaylıklar sağlanıyor.

 

Eski yasanın birinci ve ikinci maddesinde belirtilen, millî menfaatlerin gözetilmesi vurgusu kaldırıldı.

 

değiştirilen maddeler;

"MADDE 1- Türkiye’deki petrol kaynakları Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.

 

MADDE 2- Bu Kanun’un amacı Türkiye Cumhuriyeti petrol kaynaklarının Millî menfaatlere uygun olarak, hızla, sürekli ve etkili bir şekilde aranmasını, geliştirilmesini ve değerlendirilmesini sağlamaktır."

 

Petrol aranması konusunda belirlenen sahalar müzayedeye çıkarılmadan önce Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın saha ile ilgili bir çalışma isteğinin olup olmadığı belirlenir, varsa saha müzayedeye açılmazdı. Ancak yeni düzenleme ile TPAO’nun bu hakkı elinden alındı ve TPAO, yabancı şirketlerle aynı konuma getirildi.

 

değiştirilen madde;

"5- Şu kadarki, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, müzayedeye çıkarmadan önce, T.P.A.O.'na bu sahayı işletme ruhsatnamesi konusu olarak isteyip istemediğini, süre tayini suretiyle yazacağı bir yazı ile T.P.A.O.'dan sorar. T.P.A.O.'nın talebi halinde saha müzayedeye çıkarılmaz ve işletme ruhsatı konusu olarak T.P.A.O.'na verilir."

 

Yabancı devletlerle dolaylı ya da dolaysız bağı bulunan şirketlere petrol faaliyet izni vermeyen maddeler yürürlükten kaldırıldı. Petrol faaliyet alanları uluslar arası şirketlere açıldı.

 

değiştirilen maddeler;

MADDE 12-

1- Yabancı devletlerin doğrudan doğruya veya dolayısiyle idaresinde müessir olabilecekleri mikyasta veya şekilde malî ilgileri veya menfaatleri bulunan hükmü şahıslarla yabancı bir devlet için veya yabancı bir devlet namına hareket eden şahıslar

a) Petrol hakkına sahip olamazlar ve petrol ameliyatı yapamazlar;

B) Petrol ameliyatına lüzumlu menkul ve gayrimenkul emvali satın alamazlar, bunlara sahip olamazlar veya bunlar üzerinde hak veya menfaat tesis edemezler;

c) Bir petrol ameliyatına müteferri veya onun bir kısmını teşkil eden tesisleri kuramaz veya işletemezler.

 

Sınırlara 5 km, tarihî ve dinî mekânlara, yol veya halka açık geçitlere 60 m mesafede olan yerler, kasaba ve belediye imar sahasına dahil olan yerlerde petrol faaliyetleri için Bakanlık müsaadesini öngören maddeler kaldırıldı.

 

MADDE 7- Aşağıdaki yerlerde Bakan’ın mahsus müsaadesi olmadan petrol ameliyatı yapılamaz

 

1- Devletin hududtarından 5 kilometre mesafe dahilinde veya askerî yasak bölge içinde,

2- Tarihî veya dinî bir yer veya tesise, petrol ameliyatıyla ilgisi bulunmayan bir yapıya, bir su tesisine, bir yol veya umumi geçide 60 metre mesafe dahilinde,

3- Bir şehir veya kasaba belediye imar sahası dahilinde.

 

Uygulamalar konusunda da düzenlemelere giden tasarı bu konuda da olumsuz değişiklikleri içeriyor. Bir faaliyet sahasına yönelik yapılan başvuruların 90 gün bekletildikten sonra, 60 gün içinde yanıtlanmasıyla mevcut yasada 4 gün olan bu süre uzatıldı.

 

değiştirilen madde;

B) Birinci müracaatı takiben dört iş günü içinde aynı arazi parçasının tamamı veya bir kısmı için başka bir arama ruhsatnamesi müracaatı yapılmamışsa talep Genel Müdürlükçe 4 ve 51 inci maddeler dikkate alınarak karara bağlanır.

Ruhsat süre ve sayısı konusundaki değişikliklerde olumsuzluklar içeriyor. Ruhsat süreleri karada 5, denizde 8 yıla çıkarıldı. Ayrıca ruhsat alanı konusunda eski yasadaki ölçü kaldırıldı ve bu konuda bir sınır getirilmedi. İşletme ruhsatı süreleri de eski yasada 20 iken yeni tasarı ile 30 yıla çıkarıldı.

 

Üretimden alınan devlet hakkı, günlük üretim miktarına göre belirlendi. Bu sayede günlük gelir %2 lere kadar indirildi. Mevcut yasa da gelir %12.5'tu. Bu nedenle üretimden gelen gelir % 70 oranında azaltıldı.

Karalarda:

 

 

yeni tarife;

Üretim sahası bazında Üretim sahası bazında

Ham petrol üretimi Doğal gaz üretimi

(Varil/Gün) (M3/Gün)

 

500'e kadar %2 85 000'e kadar % 3

501- 2 000 için %4 85 001-340 000 için % 6

2 001-5 000 için %6 340 001-750 000 için % 8

5 001-10 000 için %8 750 001-1 500 000 için % 10

10 000'den fazla için %12 1 500 000' den fazla için % 12

 

Denizlerde:

 

Üretim sahası bazında Üretim sahası bazında

Ham petrol üretimi Doğal gaz üretimi

(Varil/Gün) (M3/Gün)

 

 

20 000’e kadar %2 3 300 000' e kadar %3

20 001-50 000 için %6 3 300 001-8 200 000 için % 6

50 001-100 000 için %8 8 200 001-16 400 000 için % 8

100 001-150 000 için %10 16 400 001-24 600 000 için % 10

150 000'den fazla için %12 24 600 000'den fazla için % 12

 

 

Devlet hakkı oranının denizlerde derinlik arttıkça azaldığı bir tarifenin getirilmesiyle üretimden gelen gelir daha da azaltıldı.

 

yeni madde;

Su derinliği; 0 metre ile 500 metre arasındaki sahalardan yapılan üretimden % 5, 501-1000 metre arasındaki sahalardan yapılan üretimden % 10, 1001 metre ile 1500 metre arasındaki sahalardan yapılan üretimden % 20, 1500 metreden fazla olan sahalardan yapılan üretimden % 30 oranında daha az Devlet hissesi alınır.

 

Petrol hakkı sahibine çıkarılan petrolden sınırsız tasarruf etme imkânı verildi. Mevcut yasa ile kara sahalarında çıkarılan petrolün %65'inin, deniz sahalarında %55'inin memleket ihtiyacı için ayrılmasını gözeten madde çıkarıldı.

 

değiştirilen madde

MADDE 13-1. Petrol hakkı sahipleri,1 Ocak 1980 tarihinden sonra keşfettikleri petrol sahalarında ürettikleri hampetrol ve tabii gazın tamamı üzerinden,kara sahalarında % 35'ini ve deniz sahalarında %45 ini ham veya mahsul olarak ihraç etmek hakkına sahiptirler, geri kalan kısım ile 1 Ocak 1980 tarihinden önce bulunmuş sahalardan üretilen ham petrol ve tabii gazin tamamı ve bunlardan elde edilen petrol mahsulleri memleket ihtiyacina ayrılır.

 

Bu sayede, çıkan hampetrol ve doğalgazın isterlerse tamamını ihraç etme veya satarak parasını yurt dışına transfer etme hakkını şirketlere vermektedir.

 

yeni madde;

Karalarda elde edilen gelirin devlet hakkının % 50'si işletme ruhsatının bulunduğu ilin il özel idaresinde açtıracağı hesaba aktarılması kararı alındı.

 

Yapılan değişiklikler, yer altı kaynaklarımızın değerlendirilmesinde yapılan yanlışların kaygı vericiliğini gösteriyor.

 

Yasanın birinci ve ikinci maddesindeki değişiklikler millî menfaatlerin yok sayıldığının belgesidir. Tasarıda yasanın amaç ve kapsamı tanımında amacın petrol kaynaklarının hızlı sürekli ve etkili bir şekilde aranması vurgulanıyor, ancak milletin menfaatini gözetmeyen bir yasanın hızlı olmasının kime ne faydası vardır. Yasayı destekleyenlerden şöyle bir tepki gelebilir: “Millî menfaatlere uygun olarak sözcüğüne ne gerek var, bu ülkedeysek bu ülkenin menfaatlerini gözetiyoruz". Bu kaçış yolunu da şimdiden tıkayalım, eğer ki böyle bir savunma gelirse, mevcut yasadaki bu sözün kaldırılmasına ne gerek vardır!

 

Millî petrol şirketimiz olan Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın petrol faaliyetlerindeki önceliğinin elinden alınması, geri plana atılması ve özelleştirilmesinin yolunun açılması anlaşılacak gibi değil. Bir devletin kendi şirketlerine öncelik tanıması kadar doğal ne olabilir.

 

İşsizlik oranlarının tırmandığı bir ülkede, yabancı personel alımını, yabancıların çalışma izinleri kanunundan bağımsız bir hale getirilmesiyle mi işsizliğin önüne geçilecek!

 

Mevcut yasadaki yabancı devletlerle dolaylı ya da dolaysız ilgisi bulunan şirketlere faaliyet izni vermeyen maddelerin kaldırılması ile Türkiye Coğrafyası'ndaki petrol rezervleri yabancı sermayenin atılımlarına açılmıştır. Bu sayede yabancı devletlere ülkemizin yer altı zenginliklerinden istifade etme imkânı verilmiştir.

 

Petrol faaliyetlerinin gerçekleştirileceği bölgenin çeşitli durumlarda bakanlık iznine tâbii olmasını sağlayan maddelerin kaldırılması ile şirketlere sınırsız bir faaliyet alanı tanınarak önemli bölgelerin yanlış kullanılabilme ihtimali kuvvetlendirilmiştir.

 

Uygulama konusunda getirilen değişiklikler amaç tanımına ters düşen kararları içermektedir.

 

Faaliyet sahasına yönelik yapılan başvuruların 90 bekletilip, 60 gün içerisinde yanıtlanması mevcut yasada 4 gün olan sürenin uzatılmasıyla, amacı petrol faaliyetlerini hızlandırmak olan bir yasanın, amacına ters düşen maddeleri barındırdığını göstermektedir.

 

Ruhsat süre ve sayısında meydana getirilen değişiklikler büyük hataları da beraberinde getirmektedir.

 

Ruhsat alanları konusunda, alan sınırlaması yapılmaması ve bir şirketin alabileceği ruhsat sayısının sınırlanmaması, yurdumuzun her yerini faaliyet alanına katmaktadır ve sınırsız ruhsat alma izni ile güçlü sermaye sahibi uluslararası şirketlerin tekelleşmesine imkân yaratmaktadır. İşletme ruhsatlarının sürelerinin 30 yıla çıkarılması, yabancı şirketlerin ülkemizde birer demirbaş halini almasının yolunu açmaktadır.

 

Üretimden alınan devlet hakkı oranlarındaki değişiklik ülkemizi emanetçi dükkânı konumuna getirmektedir. Petrol bizim topraklarımızdan çıkmakta, ancak kârdan aldığımız pay %12 yi geçmemektedir. Bu sömürgelerde bile zor görülecek bir olay, milletimiz uyutuluyor.Bir zamanlar akarsularımızın barajsızlığı konusunda söylenen “zengin kaynakların fakir bekçileri” sözü bugün bu yasa ile sistemli bir hale getirilmektedir. Âdeta millî menfaatleri asgari hale getirerek, nasıl yabancı şirketlerin kârını en yüksek seviyeye ulaştırabileceğimizi hedefliyor.

 

Mevcut yasadaki petrol ve doğalgazın kara sahasında %65'inin deniz sahasında %55'inin memleket ihtiyacı için ayrılması zorunluluğunun kaldırılması ve şirketlere dilediği miktarda tasarrufta bulunma imkânının verilmesi, yukarıdaki düşüncemizi haklı kılar niteliktedir.

 

"Karalarda elde edilen Devlet hissesinin % 50’si işletme ruhsatının bulunduğu ilin il özel idaresinin açtıracakları hesaba aktarılır." Yasanın bu maddesi, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in sözlerini hatırlattı. Ne diyordu (?), “Bölgenin petrol gelirleri bölgeye bırakılsın.”

 

Yer altı zenginlikleri devlete aittir. Devlet, halkına bu zenginliklerle hizmet etmelidir. Bu maddenin kabulü, devletin bu görevini yerine getiremediğinin kabulüdür. Bu büyük yanlışa düşülmemesi gerekirdi. Baydemir bununla da kalmıyor. "Bunlar benim bölgemdir, semeresini ancak ben alırım. Eğer istersem bir kısmını da devlete veririm.” diyor. Bu nasıl bir ifadedir! Bir devletin belediye başkanı özerk bir bölge lideriymiş gibi bu sözleri sarf edebiliyorsa, devletin bütünlüğünden nasıl bahsedilebilir. Bu ülkenin doğusundan yarım asırdır devam eden GAP projesi için milyarlarca dolar yatırıldı. Ülkedeki vergilerin % 80,4 ü İstanbul, İzmir, Ankara, Kocaeli’deki vatandaşlarımızın cebinden çıkıyor. Doğu ve Güneydoğu’daki 24 ilden toplanan verginin oranı ise %1,7'dir. Bu dört il halkı, "Bizim vergimiz bizim bölgemizde değerlendirilsin" derse ne olacak Güneydoğu’daki illerin hali? Ülkemiz tehlikeli bir dönemden geçiyor. Milletimizin artık iyi yönetilmek için tepki göstermesi gerekiyor.

 

Tarihinde, adı geçtiğinde saygı gören bir milletiz, bugün kendinden utanır ve sürekli bir suçluluk hali içinde bırakılmak istenmekteyiz. Bunun için psikolojik saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Askerlerimizin başına çuval geçirilmesi, Hrant Dink cinayeti sonrasında pankartlardaki, “Katil Devlet”, “Hepimiz Ermeniyiz” sözcükleri bu saldırıların en temel örnekleridir.

 

Türk milletinin tarihinde vatanı ve milleti iyi idare edemeyen yönetimlerin millet tarafından görevleri ellerinden alınarak, yerine “milletin içinden” yeni bir yönetici çıkarılırdı. Bugün durumumuz bu ülkede en azından bir kere yönetime gelmiş yöneticiler arasından az zararlısını arar hale gelmemizdir.

 

Milletimizin inançları kuvvetlidir. En zayıf noktamızda budur. Her zaman buradan vurulmuşuz. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e bile saldırılar dinî yönden olmuş ve inançları kuvvetli halkımız da ona atılan "İnançsız, Müslüman değil, ddine kötülük etti" gibi iftiralara ne yazık ki inanmıştır.

 

Atatürk’ün şu sözlerini görüp de halen bu iddialara inananların niyetlerinden şüphe ederim.

 

"Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur ve resul olmuştur. Koyduğu esas kanunlar cümlemizce malumdur ki Kur'an-ı Azîmüşşan'daki husustur. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir, temel dindir. Çünkü dinimiz akla mantığa hakikate tamamen uyuyor. Eğer akli mantığa, hakikate uymamış olsaydı bununla diğer ilahî ve tabi kanunlar arasında aykırılıklar olmalı gerekirdi. Çünkü bütün kanunları yapan Cenab-ı Hak'tır."

 

"Din vardır ve lazımdır. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur"

 

"Camilerin mukaddes minberleri halkın ruhî, ahlakî gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklardır. Minberlerden halkın anlayabileceği dille ruh ve beyne hitap edebilmekte. Müslümanların vücudu canlanır, beyni temizlenir, imanı kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur."

 

Ülkemizin bugün ihtiyacı olan lider, Atatürk’ün fikir mirasına sahip ve İslam fikriyatına hakim biri olmak zorundadır. Çünkü, halkı Müslüman olan bütün devletlerde sözde ilim-iman çatışması her zaman yaratılmış ve toplumda gruplaşmalar başlatılarak birbiri ile çatıştırılmıştır. Batı'nın çıkarı olan İslam anlayışı Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerde yaşanan katı ve hurafelerle dolu İslam anlayışıdır; çünkü bu anlayış ilimden uzaktır. Bunu Batılı devletler her zaman dile getirmiştir.

 

İşte bu yüzden Yaşar Nuri Öztürk siyasete girmiştir. Bu ülkenin ufkunu karartan, sözde ilim-iman çatışmasının ruhunu bilen ve bu düzenin dişlilerini kırabilecek bir lidere ihtiyaç vardır. Bunu bugün başarabilecek tek lider Halkın Yükselişi Partisi lideri Yaşar Nuri Öztürk'tür.

 

Önümüzdeki seçim bir kader seçimidir. Bu seçim sözde ilim-iman çatışmasını ya körükleyenlerin ya da söndürenlerin zaferi ile sonuçlanacaktır. Bundan dolayı, artık oyların dağılması sözü, Halkın Yükselişi Partisi’nin sembolü olan Ulu Çınar'ın etrafından dağılması ile eş anlamlıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

(TBMM; 18 Ocak 2007)

 

Milli Ant’ta (Misak-ı Milli) yer alan Musul ve yöresinin, diğer bir anlatımla Kuzey Irak bölgesinin siyasî durumunu belirleyen ve Türkiye-Irak sınırını tespit eden ‘1926 Türkiye ile İngiltere ve Irak Arasında Sınır ve İyi Komşuluk Antlaşması’ bugün tekrar gündeme gelme durumundadır.

 

Ankara’da imzalanan 5 Haziran 1926 tarihli Antlaşma ile Musul vilayeti (Kerkük dahil) tüm Kuzey Irak bölgesi Irak’a bırakılmıştır.

 

Irak yönetimi ile Türkiye arasında 1936 yılında mektup teatisi ile 1926 Ankara Antlaşması teyit ve kabul edilmiştir.

 

ABD’nin Lübnan’a barış gücü gönderme girişimi günlerinde yaptığımız basın toplantısında da söylediğimiz gibi, ABD Ortadoğu’da bir Sünnî-Şiî kavgasını körüklemek ve başlatmak istemektedir. Saddam’ın idamı ile bu süreç iyice netleştirilmiştir.

 

Bugün Irak’ta mezhepler arasında süren bu çatışma yakın gelecekte etnik çatışmaya da dönme eğilimi göstermektedir. Kürtlerin Kerkük üzerindeki oyunları ile Kürt peşmergelerden oluşan bir tugay askerî birliğin ABD tarafından Bağdat’a sevk edilerek güvenliği sağlamakla görevlendirilmesi, bu suretle Kürtlerin mezhep çatışmalarına fiilen müdahale etmelerine imkân sağlamaları taraflar arasında etnisiteye dayanan bir iç çatışmanın da nedeni olacaktır.

 

Irak’ın ulusal birliği ve toprak bütünlüğü parçalanmak üzeredir. ABD’nin oradan her şeye rağmen çekilmemesi bu parçalanmanın hedefine varmasını kesinleştirmek içindir. Kuzey’de Kürtlerin etnik, Orta ve Güney Irak’ta Sünnî ve Şiîlerin mezhebe dayalı istekleri Irak’ı süratle bölünmeye götürecektir. Özellikle Kuzey Irak’ta ABD tarafından planlanan ve desteklenen bağımsız bir Kürt devleti kurularak bu bölgenin zengin petrol ve gaz yataklarına sahip olma amacı açık ve seçik olarak kendini göstermektedir.

 

Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti kurulması, Irak’n toprak bütünlüğünün parçalanmasının tescil ve ilanı demektir. Böyle bir gelişme, Türkiye’nin bu bölgedeki geçmişten gelen egemenlik haklarının tekrar gündeme gelmesine neden olacaktır. Zira Türkiye-Irak sınırı, yukarıda da açıklandığı üzere, önce İngiltere ile, sonra da Irak Devleti ile yapılan, Birleşmiş Milletler’de tescilli, halen geçerliliğini devam ettiren uluslararası sözleşmelere dayanmaktadır. Bu sözleşmenin bir tarafı olan Irak devleti ortadan kalkar ve sözleşme konusunu teşkil eden topraklar üzerinde başka unsurlar tarafından egemenlik kullanılmaya başlanırsa, Türkiye’nin buna müdahale etme hakkı bulunmaktadır. Türkiye, söz konusu anlaşmalarla evvelce vazgeçtiği topraklar üzerindeki egemenlik hakkının kendisine iadesi gerektiğini her platformda haklı olarak dile getirebilir, getirmelidir.

 

Zira bir antlaşmanın bir tarafı yok olursa, o antlaşma konusu diğer tarafın kazanılmış hakları arasında yer alır.

 

Türkiye açısından aynı durum Kıbrıs Adası konusunda da ortaya çıkmıştır. Türkiye, Lozan Antlaşması’nın 20.maddesi gereğince İngiltere’nin 5 Kasım 1914’te ilan ettiği Kıbrıs’ı ilhak eylemini kabul etmiş olmasına rağmen, 1955 yılından sonra İngiltere’nin Kıbrıs Adası’ndan çekilme isteği üzerine, diplomatik girişimlerde bulunmuş, sonuçta, Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki egemenlik hakkı tanınmış, Türkiye de bu egemenlik hakkını Ada’da yerleşik Türk unsurunun yeni bir devletin oluşturması yönünde kullanmıştır.

 

Kuzey Irak’ta da hukuksal durum aynıdır. Irak devleti bölünür ve Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti kurulması girişimleri başlarsa (ki başlamıştır); Türkiye 1926 Ankara Antlaşması ve bu antlaşmayı teyit eden diğer antlaşmalara taraf olan Irak devleti ortadan kalktığı için Kuzey Irak’taki egemenlik hakkına tekrar sahip olur. Türkiye, Kuzey Irak’ta yeniden kendisine dönen egemenlik hakkını oradaki Türkmenleri esas alan yeni bir düzenleme içerisinde kullanabileceği gibi, başka bir şekilde de kullanabilir. Bu durum tamamen kendi yetkisindedir.

 

Sonuç olarak devletimiz bugünden itibaren yaygın ve etkin bir diplomasiyle dünyanın dikkatini şu noktalara çekmelidir:

 

1. Irak’ta üniter Irak devletinin korunması gerekir. Eğer Irak devleti parçalanır, ortadan kalkar ve/veya kuzeyde bağımsız bir devlet kurulması girişimleri sergilenirse Türkiye bunu asla kabul etmeyecektir,

 

2.Yukarıda açıklanan hukukî nedenlerle Kuzey Irak’ta kendisine dönecek olan egemenlik hakkını her şart altında ve her çareye başvurarak koruyacak ve kullanacaktır,

 

3. Bunu sağlamak için uluslararası ikili veya çok taraflı girişimlerde bulunacak, her platformda bu isteğini açıkça ifade edecektir.

 

Halkın Yükselişi Partisi olarak, Kuzey Irak’taki gelişmelerle ilgili görüş ve siyasetlerimizin esaslarının bunlar olduğunu Türk ve dünya kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.

 

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk

(HYP) Halkın Yükselişi Partisi Genel Başkanı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bizim olmasina zaten bizimdir hukuken tabiiki hukuk varsa ve hukukumuzu koruyanlar var ise..Musul ve Kerkük Misak-i Milli sinirlarimizin icindedir.Ne varki bizi yönetenler Türkmen adini anmaktan korkuyorlar.

saygilarla

 

 

Bu sözün çok doğru ancak halkımızın kaçta kaçı hukuki hakkımızın olduğunu biliyor. Hiç bir parti lideri bu konudan bahsetmedi. Tepki göstermekten başka bir şey yapmadılar, ki bu tepkiler günü birlik oldu. Bu hukuki hakkımızı sadece Yaşar Nuri Öztürk söyledi ve bu konudaki yazılı bildirisi hiç bir ulusal basın organında yayınlanmadı. Birkaç gazete de haber oldu o da 5 cm2 geçmeyecek şekilde verildi. Milletimiz görsün bize uygulanan ambargoyu!

 

Saygılarımla,

Ya Sev Ya Sevr

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hyp mi? şaka mı bu? en azından iq su 40 ın üzerinde olan bir liderin partisini tercih ederim.veyahut hiçbirini

 

 

PROF. DR. YAŞAR NURİ ÖZTÜRK

(İlahiyatçı, Hukukçu, Yazar, Milletvekili)

 

Bayburtlu bir anne ile Trabzonlu bir babanın çocuğu olarak 1951 yılında doğdu.

 

Time Dergisi’nin gerçekleştirdiği “20. Yüzyılın En Önemli Kişileri” (The Most Important People of 20th. Century) anketinin “En Önemli Bilim Adamları ve Islahatçılar” (The Most Important Scientists and Healers) listesinde, dünya kamu oyunca belirlenmiş yüz ismin, 2001 yılı itibariyle ilk onu arasında yer alan Yaşar Nuri Öztürk, Türkiye’nin Karadeniz Bölgesi’nde doğup büyüdü.

 

Türk üniversitelerinde öğretim üyesi ve dekan olarak 26 yıl görev yaptı. ABD- New York’ta (The Theological Seminary of Barrytown) bir yıl misafir profesör olarak “İslam Düşüncesi” dersleri okuttu. Aynı süre içinde, The World Scripture’ın İslam bölümünün hazırlanışında görev aldı.

 

Türkiye, ABD, Avrupa, Afrika, Ortadoğu ve Balkanlar’da İslam düşüncesi, insan ve insan hakları konularında birçok konferans verdi.

 

“Kur’an’ın Yorum Katılmamış İlk Türkçe Çevrisi”ni yapan bilim adamı olarak da anılır. 1993-2003 yılları arasında 126 baskı yapan bu çeviri, “Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin En Çok Baskı Yapan Kitabı” sayılmaktadır.

 

***“İslam-Batı İlişkileri ve Bunun KEİ Ülkelerindeki Yansımaları” (Chelovecheskiy Faktor: Obschestvo i Vlast, 2004-4), “İslam ve Avrupa” (Die Zeit, 20 Şubat 2003), “İslam ve Demokrasi” [Desperately Seeking Europe, London, (Archetype Puplications), 2003, sayfa, 198-210; Europa Leidenschaftlich Gesucht, München-Zürich, (Piper Verlag), 2003, sayfa: 210-224] gibi uzun makaleleri ile, İslam-Batı-Laiklik konularındaki uzun röportajları [örnek olarak bakınız, al-Ahram (Weekly), 1-7 February, 2001] Batı’da ve İslam dünyasında derin yankılar yapmıştır.

 

Türkçe, Almanca, İngilizce, Farsça ve Rusça basılan eserlerinin sayısı kırkı aşkındır. Şu ana kadar 41 baskı yapmış bulunan “Kur’an’daki İslam” adlı hacimli eseri, İslam’da “Kur’an’a Dönüş Hareketi”nin öncü kitaplarından biri kabul edilmektedir. Öztürk’ün, bu hareketteki rolü ve faaliyetiyle düşünce dünyası, değişik üniversitelerde yapılan Türkçe, Almanca, İngilizce, Fransızca tezlerle incelendi.

 

3 Kasım 2002 seçimlerinde İstanbul Milletvekili olarak TBMM'ye giren Öztürk, öncülüğünü yaptığı Halkın Yükselişi Hareketi'ni Halkın Yükselişi Partisi (HYP) adıyla siyasal partiye dönüştürmüş ve bu partinin genel başkanlığına getirilmiştir.

 

Türk ve dünya basınında Öztürk’le ilgili makale, şiir ve röportaj olarak yayınlanan ve hacimli bir arşiv oluşturan yazılar, yürütülmekte olan bağımsız çalışmalarla kitaplaştırılmaktadır.

 

 

Bu başarılara imza atmış birinin hakkında iq sunun 40 dan düşük olması gibi bir iddiâ diyemiyorum, çünkü aklıselim bir "insan" bunun olamayacağının farkında olur, bunun için iftira diyorum. Dolmuş olduğun nefretin büyüklüğü belli, onun için bundan başka söyleyecek sözüm yok.

 

Saygılarımla,

Eren AKKAYA

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Sayguıdeğer atkadaşlar,

 

 

Aşağıdaki yazıyı okuduğunuzda HYP hakkında neler düşünüldüğünü anlayacaksınız.

 

 

Bir kişiye yapılan haksızlık,tüm topluma yapılmış açık bir tehdittir.

 

MONTESKİYÖ

 

 

Benim bu partiye geliş nedenim,haksızlık ve adaletsizliğe karşı bir uygulamayı,hayata geçirmek,fitilini ateşlemek arzusuydu.Çünkü,hangi düşüncede olularsa olsunlar,insanların da benim gibi, ortak ve sürekli şikayetleri,haksızlık, hakkaniyetsizlik ve adaletsizliktendi.Demokratik,Laik,Sosyal hukuk devleti olmanın yolu,haksızlıkların ortadan kaldırılabilmesiyle,en azından asgari hale getilebilmesiyle mümkün olabilirdi.Makro manada,emperyalizmle mücadelenin de,Atatürkçülüğün de anlamı,önemi ve amacı da bunu içeriyordu.

 

Hayal kırıklıklarımızın başlangıcından,bu güne geliş sürecimizdeki tesbitim ise,partimizdeki insanların tedirginliğinin,güven ve heyecan kaybının ana sebebinin,şikayet ettikleri ve mücadeleye kalkıştıkları haksızlığın,geldikleri bu yerde de,daha şiddetli bir şekilde var olduğunu müşahade etmelerinden kaynaklanıyor olmasıydı.

 

Aramızdan ayrılan veya izlemeye çekilmiş,Bu harekete madden,fikren,bedenen emek vermiş arkadaşlarımıza yapılan bütün itham ve suçlamalar,somut ve ispatlanabilir bir sebebe dayanmaksızın,sadece,''on milyarı olmayan adammıdır'',''aramızda kan uyuşmazlığımız var'',''sizleri taşımakta güçlük çekiyorum'',''senin de bir şey yaptığın yok'',''burası amerika değil'',''bu işlerin bir faydası olmaz,bunların getirisi benim tek başıma yaptıklarımı karşılamaz'',''Bunlar bazı odakların aramıza soktuğu,melanet için aramızda bulunan kişilerdir'',''bunlar bizi satmıştır.''Görevden alalım,herkes gerektiğinde görevden alabileceğimizi anlasın'',''sen bu güne kadar ne yaptın'',''şimdilik kalsın sonra başka birini bulunca değiştiririz'',''Ben ticarethanemi işletiyorum'',''Benim eşim aranızda bu davaya en büyük maddi katkıyı sağlamıştır'',''Benim partim,Bana rağmen bu partide kimse bir şey yapamaz'',''Bu görevlerin göstermelik olduğunu benim bilmediğimimi sanıyorsunuz,bu görevleri sırf taltif olsun diye verdim'',''verecek benzin istasyonumuz yok'',''onunla bir kare içinde gözükme'',''İmanı olmayanlar aramızdan ayrılsın'',''arkadaşlarımızın çoluk çocuğu içinde ,davamıza inanmayan varsa,cehenneme kadar yolları var'',''Biri gider,ikisi gelir'',''bunların da burnu kalktı'',siz buraya sadece yemek yemeğe mi geliyorsunuz''gibi daha fazlasını hatırladıkça sayabileceğimiz,yapay,göstermelik,akli olmayan,söyleyene yakışmayan,söylenenin söyleyenden beklemediği,söylemlerin ima ettiği gerekçelere dayandırılmıştır,

 

Çıkarcı,insanları incitici,kırıcı,küçük düşürücü,insanı ihtiyacı olduğu yere kadar,ne kadar kullanabilirse kullanıp,sonra atma gibi, makyavelist mantığa dayalı,Özür dileme,teşekkür etme anlayışından yoksun,kadir kıymet bilmeyen,insan odaklı olma iddiası ile hiçbir surette uyuşmayan,duygusal ve kişisel çıkarları öne çıkaracak bir tarzda uygulanmaya çalışılan siyaset,insanlara alenen yapılan haksız davranışların da pekiştirmesiyle,bir tehdit olarak algılanmış,aynı akıbete maruz kalmamak isteyen insanların,susmasına,üretmekten çekinmesine ve düşündüklerini ifade edememelerine,sonuçta kenara çekilmelerine veya büsbütün gitmelerine sebep olmuştur..

 

 

Ayrıca,bu olgunun,partinin yapıcı ve üretken dinamiğininin tasfiyeyesine yol açması ve belli bir şakşakçı gurubun,başkanın etrafında ekipleşerek,''DERİN PARTİ POLİTBÜROSU'' haline gelebilme arzularını gerçekleştirme hedefine dönük bir politika haline gelmesi ve insanların bu izlenim karşısındaki tereddüt ve güven kaybına düşmeleri ,kendilerini derin parti üyeleri kabul eden kendini bilmezlerin ise,insanlara aynı davranış biçimi içinde yaklaşarak problemi derinleştirmeleri,daha da ileri giderek,pislik olduklarını dahi söylemeleri,partimizin gelişmesinin önünde en büyük engeli oluşturmuştur.

 

 

İnsanların partiye yeni birilerini kazandırma hevesini,hiç olmazsa başkasına mahcup olmayayım endişesi kırmış,Durağanlık başgöstermiştir

 

 

Sonuç olarak,haksızlığı ortadan kaldırmak iddiasında olanların,hakkaniyetsiz söylem ve davranışları,onlara yalakalıkdan medet uman,şahsiyetsiz bir kadronun ise,hem haksızlıklara göz yuman,taraf olan ve zaman zaman da aynı yola,daha şiddetle başvuran,kıraldan daha kıralcı tavırları,işin üstüne tüy dikmiştir.

 

Burada yaptığımız sadece bir tesbittir,kesinlikle,partinin temel fikirlerine,çıkış iddiasındaki sebeplere karşı değildir,Karşı durulan şey,uygulamadaki şahsiliğin,keyfiliğin,akışdışılığın,haksızlık olan veya haksızlık olarak akgılanacak davranışların bertaraf edilip,partinin,Türk milletinin özlediği bir siyasi hareket haline getirilmesidir.Bu da,İnsanları aşağılayan değil,motive eden,şevkini kıran değil,heyecanlandıran,insani dayanışmayı parçalayan değil,tesis eden bir tavırla mümkün olabilir.

 

Arzumuz,partiyi parti haline getirmektir,yapılan haksızlıkların,açık tehdit olarak algılandığı bu uygulama tarzının devam etmesi halinde,HYP tarihin unutulmuş sahifelerine ister istemez,kaderinin gereği olarak gömülecektir.Yaptığımız,bu sonucu değiştirebilecek son bir gayretten ibarettir.

 

 

İşe yarayacak olanı yaşatmak da,işe yaramayacak olanı,kazıp gömmek de,neticede,millete hizmet maksadının içindedir.

 

 

saygılar sevgiler,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli arkadaşlarımi

 

 

Aşağıdaki haberi yorumsuz veriyorum.Sizlere daha çok yorumsuz haberler sunacağım.

 

 

KAHRAMANMARAŞ (A.A)

 

*Kahramanmaraş bir et lokantasının sahibi Mehmet Avşaroğlu, Halkın Yükselişi

Partisi (HYP) Genel Başkanı Yaşar Nuri Öztürk'ün, 8 ay önce yaptığı ziyaret

sırasında yenilen yemeğin faturasının ödenmediğini iddia etti. *

 

Avşaroğlu, yaptığı açıklamada, partinin bazı genel başkan yardımcıları ile

birlikte 35 kişilik bir grubun lokantasında yemek yediğini ve 387 YTL 50

YKr'lik yemek faturasının il başkanlığı tarafından ödeneceğinin

belirtildiğini söyledi.

Ancak, partinin Kahramanmaraş il başkanının bir işçi emeklisi olduğunu ve

kendisine ulaşamadığını öne süren Avşaroğlu, şunları kaydetti:

 

"Genel merkez yetkilileri 'faturayı bize gönder' dediler. Faturayı Kasım

ayında tekrar gönderdik. O tarihten beri partinin ilgili genel başkan

yardımcılarını ve diğer yöneticilerini defalarca telefonla aradım. Ancak bir

türlü muhatap bulamadım. Yaşar hocaya ise 8 aydır ulaşamıyorum. Ankara'ya 8

aydır açtığım telefon parası yemek parasını geçti."

8 aydan bu yana sürekli oyalandığını iddia eden Avşaroğlu, "Yedikleri yemek

parasını ödememek için her defasında bir bahane ortaya atıyorlar. Hakkımı

sonuna kadar arayacağım" dedi.

 

HYP'nin Trabzon Bulvarı Dedezade Caddesi Azvural İş Hanı'nda bulunan il

başkanlığının kapalı olduğu belirtilirken, çevre sakinleri, il başkanlığının

5-6 ay önce buraya taşındığını ancak uzun süreden bu yana kimseyi

görmediklerini söylediler.

 

 

DEĞERLENDİRMESİ SİZLERE AİT.

 

 

Saygılar,

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

*Kahramanmaraş bir et lokantasının sahibi Mehmet Avşaroğlu, Halkın Yükselişi

Partisi (HYP) Genel Başkanı Yaşar Nuri Öztürk'ün, 8 ay önce yaptığı ziyaret

sırasında yenilen yemeğin faturasının ödenmediğini iddia etti. *

 

Avşaroğlu, yaptığı açıklamada, partinin bazı genel başkan yardımcıları ile

birlikte 35 kişilik bir grubun lokantasında yemek yediğini ve 387 YTL 50

YKr'lik yemek faturasının il başkanlığı tarafından ödeneceğinin

belirtildiğini söyledi.

Ancak, partinin Kahramanmaraş il başkanının bir işçi emeklisi olduğunu ve

kendisine ulaşamadığını öne süren Avşaroğlu, şunları kaydetti:

 

"Genel merkez yetkilileri 'faturayı bize gönder' dediler. Faturayı Kasım

ayında tekrar gönderdik. O tarihten beri partinin ilgili genel başkan

yardımcılarını ve diğer yöneticilerini defalarca telefonla aradım. Ancak bir

türlü muhatap bulamadım. Yaşar hocaya ise 8 aydır ulaşamıyorum. Ankara'ya 8

aydır açtığım telefon parası yemek parasını geçti."

8 aydan bu yana sürekli oyalandığını iddia eden Avşaroğlu, "Yedikleri yemek

parasını ödememek için her defasında bir bahane ortaya atıyorlar. Hakkımı

sonuna kadar arayacağım" dedi.

 

Yediği yemeğin parasını ödemeyen HYP yetkilileri acaba halkın, vatandaşın hakkını nasıl ödeyecekler?

Gerçek olan;

Demek ki HYP nin diğerlerinden bir farkı yok...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar büyüyün artık böyle basit şeylere bakarak parti destekliyorsanız Türkiyede hiç parti bulamazsınız...

 

Bütün partilerin içinde bu tür davranışları sergileyen insanlar vardır. Yoktur diyen yalan söylüyor derim...

 

Onun için büyüyün artık bunlar sıradan olaylar haline gelmiş ülkemde. Hırsızlık, yağma, çalma, yalan her partiye özgü bir hastalık bu ülkede....

 

Yapmayın bir partiye yüklenmek bence hoş bir şey değil...

 

Saygılar

 

Onca dalavere içinde bunlar da birşey midir,salın gitsin efendilerden mi gidiyoruz...

 

Bir yandan üretilen sindirme politikalarına of çekiyoruz amaaa...

 

Bir yanımız da,olası ve sık rastlanılan pislikleri ve dalavereleri,daha kirlileriyle boy ölçüştürerek sıradan kayıttırıyor...Nerede kaldı,tüketen ve tükettiren politikalara ilişkin sağlam duruşlar...

 

Ha...

 

 

Ben sana söyleyeyim madem,bir güzel de yalancı olayım....

 

Zihniyetine sığdırdığın parti sayısı ne kadardır bilmem..

Bir düzine parti çıkartırım sana,zihninde sıradanlaştırdığın o şekil kayıttırmaları yapmayan ...

"Barajın kenarından bile geçmiyor onlar ki" savunusu yapacaksan,kolay gele...

 

Güçleri ve mali güçleri yok dersen...

Olası tabi...

Peki niye yok..

Duruş ve konumları ile ilişkilendirilebilir bir vaka mı bu...

 

Sakın ola parti yarıştırdığımı da sanmayın...

Ben altyapı ve süreci gözardı edilmiş saçma sapan bir parmak oylaması ile "iktidar" koltuğuna oturtturulanları da sevmem...Oturtmayı da...

 

 

Partiler,siyasiler vs...

 

Gündemde yer ettikleri şekil ve işlevle ilgi alanıma girmiyorlar zaten..

Parti nedir,ne yaparın ya da ne yapmalıdırın cevabı bende apayrı..

 

 

Lafı uzatmayayım...

 

Bu kadar tutarsız ve istikrarsız gitmeyelim yolumuzda...

Bakın yolumuz diyorum...

Hangisinde yürüyor iseniz siz,ben,bir başkası..

Duyarsızlaşmanın eşiğine bir girdik mi kii.....

 

Çocuğuna yemeğini yedirirken,"bak,dışarıda onca aç insan bunları bulamıyor,Afrika'da ortalama kişi başına bir dolar düşüyor.." öğreticilerinin duyarsızlaşmış,o "büyümüş" insanları olup çıkıveririz yoksa...

Yeşil biber tatlı gelir kırmızının yanında...

Acı olduğunu unutur bünye..

Alıştırır kendisini daha acısı çıkana dek...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...
Arkadaşlar büyüyün artık böyle basit şeylere bakarak parti destekliyorsanız Türkiyede hiç parti bulamazsınız...

Bütün partilerin içinde bu tür davranışları sergileyen insanlar vardır. Yoktur diyen yalan söylüyor derim...

Onun için büyüyün artık bunlar sıradan olaylar haline gelmiş ülkemde. Hırsızlık, yağma, çalma, yalan her partiye özgü bir hastalık bu ülkede....

Yapmayın bir partiye yüklenmek bence hoş bir şey değil...

Saygılar

 

Söylediğimiz şu;

Gerçek olan;

Demek ki HYP nin diğerlerinden bir farkı yok...

 

Bir partiye filan yüklendiğimiz yok...

Söylediğimiz şu...

Partilerin birbirinden farkı yok...

 

Fark olmayınca da...

Durum ortada...

 

Seçimlere, Kasım 2007 seçimlerine az kaldı...

Meydanlarda, basında medyada farkı göreceğiz...

 

Ben diyorum ki...

Partilerin birbirinden farkı yok...

 

Bir sonraki seçimler, 2010 mu olur, 2011 mi olur...

Onu beklemekten başka şimdilik yapacak bir şey yok...

Belki o zaman görürüz farklı bir parti...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Ben hiç sanmıyorum ancak HYP bir yerde yemek yedikten sonra faturasını ödemeyi unutmuşsa, Yaşar Nuri Öztürk'ü tanıyıp sevenler bahşişiyle, fazlasıyla bunu öderler. Bu şahıs kimmiş, adını adresini versinler, biz gidip gönüllü partide parayı bulup göndeririz. Henüz hiçbir parti merkezine gitmiş değilim ama gider yaparım. Verin burdan bilgileri ben gidip ilgilenicem. Bunu konuşmak bile ayıptır, laf mı şimdi bu. Ben Yaşar Nuri Öztürk ve partisi kadar dürüst ve güvenilir başka bir parti olduğuna inanmıyorum.

 

Kimi arkadaşlar siyasi olarak yetersiz olacaklarını düşünmüşler, neye dayanarak? CHP'den ayrılış sebebi zaten kendisine verilen sözler tutulmadığından, etkisiz kılındığından, orda sadece öylesine bulunmanın bir anlamı olmadığındandır. Biraz gözümüzü açmanın zamanı çoktan geçiyor, kimler dürüst, eski siyasetçiler mi? Parti kurduğunu yakın zaman önce öğrendim, kendisini zaten aydın ve dürüst kişiliği ile tanıyordum. Siyasetçi olmasına ise nasıl sevindiğimi anlatamam, bir lider gerekli diyordum, kime oy vereceğimi şaşırmıştım. Evet onların hepsi birbirine benziyordu. İşte böyle bir zamanda Yaşar Nuri Öztürk'ün partisini ve ülke sorunlarına çözümleri, tesbitleri ile ilgili, oldukça gerçekçi, mantıklı, sağduyulu, uzman görüşlerini izledim. İlk önceleri çok beğensem de bu seçimlerde partisinin henüz tanınmamış olabileceği düşüncesi ile oy vermemeyi düşünüyordum. Ama fedakarca çalışmalarını takip ettiğimde, ayrıca bekleyecek vaktin de olmadığını, başkasına oy vermenin bu durumda mantıksız olduğunu gördüm. Kesinlikle HYP bu seçimde meclise girecek buna hiç kuşkum yok. Yaşar Nuri Öztürk iyi ki varsın, HYP kurtuluşumuz olacak, Atatürk ilkeleri temelinde yeni partimizi kimse kirletemeyecek, buna hiç kuşkum yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli arkadaşlarımi

Aşağıdaki haberi yorumsuz veriyorum.Sizlere daha çok yorumsuz haberler sunacağım.

KAHRAMANMARAŞ (A.A)

 

*Kahramanmaraş bir et lokantasının sahibi Mehmet Avşaroğlu, Halkın Yükselişi

Partisi (HYP) Genel Başkanı Yaşar Nuri Öztürk'ün, 8 ay önce yaptığı ziyaret

sırasında yenilen yemeğin faturasının ödenmediğini iddia etti. *

 

Avşaroğlu, yaptığı açıklamada, partinin bazı genel başkan yardımcıları ile

birlikte 35 kişilik bir grubun lokantasında yemek yediğini ve 387 YTL 50

YKr'lik yemek faturasının il başkanlığı tarafından ödeneceğinin

belirtildiğini söyledi.

Ancak, partinin Kahramanmaraş il başkanının bir işçi emeklisi olduğunu ve

kendisine ulaşamadığını öne süren Avşaroğlu, şunları kaydetti:

 

"Genel merkez yetkilileri 'faturayı bize gönder' dediler. Faturayı Kasım

ayında tekrar gönderdik. O tarihten beri partinin ilgili genel başkan

yardımcılarını ve diğer yöneticilerini defalarca telefonla aradım. Ancak bir

türlü muhatap bulamadım. Yaşar hocaya ise 8 aydır ulaşamıyorum. Ankara'ya 8

aydır açtığım telefon parası yemek parasını geçti."

8 aydan bu yana sürekli oyalandığını iddia eden Avşaroğlu, "Yedikleri yemek

parasını ödememek için her defasında bir bahane ortaya atıyorlar. Hakkımı

sonuna kadar arayacağım" dedi.

 

HYP'nin Trabzon Bulvarı Dedezade Caddesi Azvural İş Hanı'nda bulunan il

başkanlığının kapalı olduğu belirtilirken, çevre sakinleri, il başkanlığının

5-6 ay önce buraya taşındığını ancak uzun süreden bu yana kimseyi

görmediklerini söylediler.

DEĞERLENDİRMESİ SİZLERE AİT.

Saygılar,

 

 

 

Uzun zamandır giriş yapamadığım için özür dilerim. Bu olayla ilgili cevabım gecikti.

 

Bu olay gerçekleşmiştir. Ancak bazı farklılıklarla , O yemekte Yaşar Nuri Öztürk bulunmamıştır. Basının birinci çarpıtması budur. İkincisi kişinin Ankara merkezde muhatap bulamaması olayı yalandır. Görüşmesini yapmış ve ödemesi gerçekleşmiştir. bu olayın temel sebebi, Ankara merkezden gelmiş olan yönetim kadrosunu ağırlamış olan Kahramanmaraş il başkanının ödeme konusundaki ısrarı ve sonrasında bunu ödeyememesinin bir ürünüdür. Kahramanmaraş il başkanı ve ve sekreteri görevden alınmıştır.

 

Burada önemlii olan onca başarımıza rağmen bize ufacık bir yer bile ayırmayan basın bu olayı neredeyse manşetlere taşımıştır. Bu bizim büyüdüğümüzü ve biize karşı olan korku temelli kinin ne boyutlara ulaştığının göstergesidir. Biz insanların gönlünden neler geçtiğini bilmeyiz ancak onlarda bizim temizliğimiz içinde uzun süre barınmazlar ve kurduğumuz dürüstlük temelli sistemde mutlaka dışarı atılırlar. HYP diğer partilerle bir değildir. Merak eden herkesi il merkezimize bekliyroum.

 

Saygılarımla, Ya sev Ya sevr

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...
Uzun zamandır giriş yapamadığım için özür dilerim. Bu olayla ilgili cevabım gecikti.

 

Bu olay gerçekleşmiştir. Ancak bazı farklılıklarla , O yemekte Yaşar Nuri Öztürk bulunmamıştır. Basının birinci çarpıtması budur. İkincisi kişinin Ankara merkezde muhatap bulamaması olayı yalandır. Görüşmesini yapmış ve ödemesi gerçekleşmiştir. bu olayın temel sebebi, Ankara merkezden gelmiş olan yönetim kadrosunu ağırlamış olan Kahramanmaraş il başkanının ödeme konusundaki ısrarı ve sonrasında bunu ödeyememesinin bir ürünüdür. Kahramanmaraş il başkanı ve ve sekreteri görevden alınmıştır.

 

Burada önemlii olan onca başarımıza rağmen bize ufacık bir yer bile ayırmayan basın bu olayı neredeyse manşetlere taşımıştır. Bu bizim büyüdüğümüzü ve biize karşı olan korku temelli kinin ne boyutlara ulaştığının göstergesidir. Biz insanların gönlünden neler geçtiğini bilmeyiz ancak onlarda bizim temizliğimiz içinde uzun süre barınmazlar ve kurduğumuz dürüstlük temelli sistemde mutlaka dışarı atılırlar. HYP diğer partilerle bir değildir. Merak eden herkesi il merkezimize bekliyroum.

 

Saygılarımla, Ya sev Ya sevr

 

Kahramanmaraş'daki meseleyi ilk duyduğumda HYP de mi dedim kendi kendime (çünkü pek inanmak gelmedi içimden)ve bu konuya verilecek bir cevap aradım.

 

İyiki bu hususa burada cevap vermişsiniz. soylediklerinizin doğru olduğunu düşünüyorum.

 

Şimdi de bir başka mesele var.

HYP Genel başkanı Y. Nuri Öztürk, çiftliğinde çalıştırdığı bir işçinin sigortasını yaptırmamış. Bu konu ile ilgili bir açıklama yapıldı mı ? Bu bir yıpratma operasyonu mu. Çünkü Y. Nuri Öztürk bu parayı ödeyemecek birisi değil. Merak ettim.

 

yanıtlarsanız sevinirim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Her seçim yeni bir aldatmaca oyunuyla geçti ve her seferinde bu oyuna düşüldü. Şimdi ki oyun AKP gitsin de, kim gelirse gelsin oyunu, ve bu oyunun "yeni" maskotları ittifak yapmış partiler, sağda birlik, solda birlik oyunu oynanıyor, bu sloganın hedefi, ülkede gerçekten bir oy bölünmesi sorununun ürünü olan AKP iktidarından sonra toplumda gün geçtikçe yayılan,

"her yeni parti oy bölünmesinin bir aracı oluyor" fikrine sahip seçmen kitlesini vurmaktır. Bu kitle de geçtiğimiz seçimlerde sandığa gitmeyen kesimin büyük bir çoğunluğunu oluşturuyor ki bu kesim AKP yi iktidara taşıyan kesimin sayısına denk bir kitle.

 

AKP gitmeli doğru, ancak bunların yerine gelecek olanlarında ne olduğunun iyi tahlil edilmesi lazım, Türkiye'de en büyük sorunlardan biri beş büyükler gözü ile bakılan partilerden başkasını insanların düşünmez olması ve basının sanki sadece bu partiler varmış gibi yayın yapmasıdır. Futbol liginde büyük takımların popüler olmasının nedeni en iyi oyunculara sahip olması ve basının her zaman onları göz önünde tutmasıdır. Ülke kaderine yön verecek siyasi kadroların seçimininde bu basitlikte yönlendirilmesi en büyük hatalardan biridir.

 

Meydanları dolduran kitleler, ellerinde Atatürk posterleri taşıyorlardı. Laik, tam bağımsız bir Türkiye istiyoruz diyorlardı. Acaba bu ittifaklardan hangisi bunu yapmayı amaçlıyan bir programa sahipti. Bunu söyleyince ilk gelen tepki "hangi partinin programında kötü şeyler yazar" sorusudur. Yazmıyorsa bakacaksın bu adam başa geldiğinde ne yapmış, o program rafta mı kalmış yoksa uygulanmış mı? Uygulamamış sözlerini tutmamışsa sil bu partiyi, parti listenden her yeni seçimde bir şey olurmu acaba bundan diye bir daha dönüp bakma. Her baktığında bir kez daha aldatacak seni, ki bu beş büyüklerin hepsi de şöyle veya böyle başa bir kez geldi ve hepsi sözlerini unuttu bu yüzden kapatın bunların yüzüne kapılarınızı yeni kim geldi ona bakın.

 

"Ama bu yeni başa gelemez ki" bu en büyük gaflet cümlesidir. Sen oy vermedikçe nasıl gelişmesini beklersin. O partinin fikriyatını okuyacaksın kendi değerlerinle tartacaksın. Sana uyuyorsa sende onun içine girip onunla mücadele edeceksin. Bir oyumdan başka neyim var, sözü çalışmadan kaçmaktan başka bir şey değildir. Emek vermediğin bir şeyin başarıya ulaşmasını kesinlikle bekleme.

 

Ben üniversite öğrencisiyim. 75 milyonluk bursum sadece HYP Halkın Yükselişi Partisi üyesi olduğum için kesildi. Bununla gurur duydum. Çünkü bu ülkeye, bu millete savaş açmışların, bizden rahatsız olmaya başlıyacağı bir etkiye ulaşmışız. Biliyorum ki her başarının bir külfeti vardır. Tek dileğimiz bu ülkenin nimetlerini bu milletin evlatları değerlendirsin.

 

Eğitimde sağlıkta devlet memurluğunda kadın oranları %45 civarında ama yönetiminde yani mecliste %4 bu bir milletin utanç kaynağıdır. Batı her ne kadar çağdaşlık masalları fısıldasa da kulağımıza onlar bile olması gereken oranlara sahip değildir. Biz parti kurulduğundan bu yana % 40 kadın oranını konuştuk. Parti görüşü olarak yaklaşık 3 ay önce açıkladık. Bugün bütün partiler bu bayrağı aldı koşuyor. Biliyorlar ki mitinglerin kahramanları kadınlar ve gençler oldu.

 

Atatürk değerleri, kimsenin ipoteğinde değildir, Atatürk'ün partisi lafını kullanan siyasiler, Atatürk'ün son dönemlerinde CHP ye neden CHP değilde benim partim sözünü kullandığını soran gazeteciye verdiği cevabını : "Cumhuriyet Halk Partisi'nin benden sonra, sonuna kadar partim olarak kalacağını nereden bileyim." bir düşünsünler. Haklı olduğunu kendileri de görecektir.

 

Bu ülke düzelmez şu kadar borç, şu kadar işsizlik, ABD, AB baskısı gibi nedenleri öne sürenlere de sözümüz, onlara karşı bu zaferi tek kazandıracak halkımızdır. Bu yüzden üç beş kodamana değil sadece halka güvendik ve bu güvenle yola çıktık. Sonuç ortada 73 il 550 nin üzerinde alt birimde Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak hazineden beş kuruş para almadan sadece halkımızın desteğiyle 9.5 ayda teşkilatlandık.

 

Bizim sağ veya sol gibi bir ön ekimiz yok. Biz ne sağcıyız ne solcuyuz. Bir idolojiyi savunuyorum diye yanlışda olsa ismimin önünde sağ veya sol yazıyor diye yanlış adımları atmakta ısrar etmeyiz. Bizim tek isteğimiz tarihi tertemiz bir nesilin evlatları olarak bize yakışan onur ve haysiyet seviyesine yükselmek ve bütün halkımızın bunu tek bir şüphe yaşamadan tatmasını sağlamaktır.

 

Saygılarımla,

Ya Sev Ya Sevr

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.