Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

TAEK’İN “20. YILINDA ÇERNOBİL SERİSİ” RAPORLARI İÇİNDEKİ ‘SAĞLIK BAKANLIĞI BİLİMSEL KURUL RAPORU VE ÜNİVERSİTE GÖRÜŞLERİ’ HAKKINDA ELEŞTİRİ

 

“Reaktörün kanayan ağzından kimyasal elementler tablosunda daha önce hiç sözü edilmeyen ve kazanın kendisi kadar küresel, çok tehlikeli bir izotop saçıldı: ‘Yalan-86’.”

 

TAEK’İN “20. YILINDA ÇERNOBİL SERİSİ” RAPORLARI İÇİNDEKİ ‘SAĞLIK BAKANLIĞI BİLİMSEL KURUL RAPORU VE ÜNİVERSİTE GÖRÜŞLERİ’ HAKKINDA ELEŞTİRİ

 

“Reaktörün kanayan ağzından kimyasal elementler tablosunda daha önce hiç sözü edilmeyen ve kazanın kendisi kadar küresel, çok tehlikeli bir izotop saçıldı: ‘Yalan-86’.”

Alla Yaroshinskaya (1)

 

GİRİŞ

 

26 Nisan 2009, Dünyanın tanık olduğu ve etkileri başta Belarusya’nın tamamı olmak üzere Ukrayna, Rusya Federasyonu gibi birkaç ülkenin bazı bölgeleri için ‘felaket’, ‘facia’ ve ‘ekolojik afet’ sözcükleri ile tanımlanan en büyük nükleer santral kazasının 23. yıldönümüdür. Ülkemiz açısından Çernobil’in ile ilgili asıl yıldönümü ise, aslında hemen hemen bütün illerimiz ve bölgelerimiz üzerinden beş gün boyunca kesintisiz geçmelerine rağmen resmi belgelerde sadece Doğu Karadeniz Bölgesi’ni ve Edirne İlini ilgilendirdiği varsayılıp birinci bulut ve ikinci bulut diye adlandırılan “Çernobil’den gelen radyasyon yüklü bulutlar”ın ülkemiz üzerinden geçtiği 3-7 Mayıs 1986 tarihleridir (2)

 

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), Çernobil Nükleer Santralı Kazası’ndan tam 20 yıl sonra, Nisan 2006’da, “20. Yılında Çernobil Serisi” raporlarını ve “Çernobil Arşivi Veri Tabanı”nı ancak yayımladı (3). “Yiğidi öldür hakkını yeme” özdeyişindeki gibi yine de bu girişiminden dolayı TAEK’na Türk halkı adına teşekkür etmeliyiz. Yayınlamasa, kim ne diyebilirdi? Bu bilgi paylaşımı çevre sağlığı ve halk sağlığı hizmetlerinin ve Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda kabul edilen Gündem 21’in “Demokratiklik” ve “Haklarda eşitlik-adalet” ilkeleri açısından geç de olsa ülkemiz için önemli bir çabadır.

 

TAEK başkanı Oktay Çakıroğlu imzalı önsözündeki “Bu raporda, Uluslararası Radyasyondan Korunma Komisyonu (International Commission on Radioligal Protection-ICRP) tarafından belirlenen risk kriterlerinden hareket edilerek yapılan hesaplamalar sonucunda bu bölgelerde (raporlarda kazadan en çok etkilendiği ileri sürülen Trakya ve Doğu Karadeniz Bölgesinden söz ediyor-Y.N.) yaşayan toplam nüfustan radyasyon nedeniyle kanser olma olasılığının 1/100 000 (bir bölü yüzbin) olduğu; üreme çağındaki nüfus için ise hiç özürlü doğum beklenmediği ortaya konmuştur” cümleleri ile başlayan; TAEK’nun tamamı 606 (altıyüzaltı) daktilo (A4) sayfası tutan 20. Yılında Çernobil Serisi Raporları şu raporlardan oluşmaktadır: 1- Türkiye’de Çernobil Sonrası Radyasyon ve Radyoaktivite Ölçümleri (Nisan 1988 yılı raporu) (70 sayfa) (4), 2- Sağlık Bakanlığı Bilimsel Kurul Raporu ve Üniversite Görüşleri (Şubat 1993 tarihli) (136 sayfa) (5), 3- TBMM Araştırma Komisyonu Raporu (15.02.1994 tarihli) (108 sayfa) (6), 4- Çernobil Nükleer Santralinin Özellikleri ve Kazanın Oluşumu (34 sayfa) (7), 5- Çernobil Kazasının Diğer Ülkeler Üzerindeki Etkileri (70 sayfa) (8), 6- Türkiye’de Çernobil Sonrası Radyasyon ve Radyoaktivite Ölçümleri (2006 tarihli rapor) (120 sayfa) (9), ve 7- Türkiye İçin Doz Değerlendirmeleri (68 sayfa) (10).

 

Yazımız, bu raporlardan 2’incisi olan ve Çernobil Nükleer Kazasından 7; günümüzden 16 yıl önce oluşturulan, Şubat 1993 tarihli “Sağlık Bakanlığı Bilimsel Kurul Raporu ve Üniversite Görüşleri” başlıklı rapor temel alınarak yazılmıştır (5). Yazının bundan sonraki bölümlerinde Sağlık Bakanlığı Bilimsel Kurul Raporu için ‘Bakanlık Raporu’, Üniversite Görüşleri için ise ‘Üniversite Görüşleri’ sözcükleri kullanılacaktır.

 

Bakanlık Raporu ve Üniversite Görüşleri, bize ülkemizin 23 yıl önceki ve yazıldıkları yıllarda çevre sağlığı hizmetleri ve biliminin temel konularından olan “Zararlı Işınlar ve Radyasyon” konusunda gerek normal gerekse olağanüstü durumlardaki ‘risk analizi’ ve ‘afet yönetimi’ alt yapılarından çok önemli ikisinin yani ‘sağlık hizmetleri’ ve ‘bilimsel’ alt yapısının ve bunlara bağlı bütün alt yapıların ne durumda olduğunun kanıtıdır. Yazımız ve söz konusu 2. Rapor, bize bu iki önemli ulusal alt yapının günümüzdeki durumu hakkında karşılaştırma ve çıkarsamalar yapmamızı da sağlayacaktır.

 

Bir kere, Sağlık Bakanlığı’nca kazadan 7 yıl sonra oluşturulan bilimsel kurulun ve hazırlaması istenen raporun ve istenen üniversite görüşleri’nin amacı “Kamuoyundaki kanserli hasta sayısı artışlarının doğru olup olmadığının incelenmesi”dir. Yani amaç, 7 yıl sonra oluşan bir kamuoyu baskısına yanıt vermektir; yoksa önceden tasarlanıp kendiliğinden devreye girerek ülkemizdeki Çernobil Nükleer Felaketi’nin en azından olası sağlık etkilerini değerlendirip; varsa riski yönetip ileterek algılatacak bir afet tasarımı ve afet hizmeti tasarlaması sonucu ve çıktısı değildir.

 

1986 yılında var olan 26 üniversitemizin sadece altısından (Hacettepe, Karadeniz Teknik, Trakya, Gazi, Ege ve İstanbul Üniversiteleri) görüş sorulmuştur (11). Bu konu en büyüğünden en küçüğüne Türkiye’de ‘bilirkişilik kurumu’nun’ ya da ‘bilimsel danışmanlık kurumu’nun sorgulanmasını gerektirir: Bilirkişi olacak kurumu ve kişiyi kim, nasıl (hangi ölçütlere göre, kimler arasından) seçmektedir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sağlık Bakanlığı Bilimsel Kurul Raporu

 

Bakanlık Raporu’na imza koyan “Sağlık Bakanlığı Tarafından Çernobil Radyasyon Kazasının Sağlık Etkilerini Değerlendirmek Üzere Oluşturulan Bilimsel Kurul”daki 32 kişiden, biri zamanın Sağlık Bakanı Dr. Yıldırım Aktuna ve Müsteşarı Prof. Dr. A. İlhan Özdemir ve beş müsteşar yardımcısı olmak üzere 12’si (% 37,5’i) Sağlık Bakanlığı bürokratı olup bunlardan müsteşar hariç yalnız birisinin (Ana ve Çocuk Sağlığı Genel Müdürü) akademik ünvanı vardır ve bakanlık raporundaki tek halk sağlığı uzmanı, sadece ana-çocuk ve üreme sağlığı konusunda bilimsel çalışmaları olan bu bürokrattır.

 

Bakanlık Raporunda imzası olan üniversite ve diğer kuruluş temsilcilerinin sayısı toplam 20 kişi (% 62,5’i) olup; hepsi birlikte Sağlık Bakanlığı Bilimsel Kurul Üyelerinin Kurumlara ve Bilim Dallarına Göre Dağılımı Tablo: 1’dedir.

 

Bakanlık Raporu çalışmaları için TAEK verileri (!) referans alınarak radyasyondan en çok etkilendiği varsayılan Artvin, Rize, Giresun, Trabzon, Ordu ve Edirne illerinde ile Ankara ve İstanbul’daki onkoloji merkezlerine bu illerden gelen son on yıldaki (1982-1992) lösemi ve tiroid kanseri olguları toplanmış ve 1983-1986 (Kaza öncesi dört yıl) ve 1987-1992 (Kaza sonrası dört yıl) olarak iki gruba ayrılarak karşılaştırılmıştır. Söz konusu illerden oluşan bölgede lösemi görülme sıklığının (insidans) yüzbinde 1,8’den 2,6’ya (% 44,4 artış); tiroid kanserlerinin ise yüzbinde 0.1’den 0.4’e (% 300 artış) çıktığı gözlenmiş; fakat “bu günkü tekniklerle bu artışın radyasyona mı yoksa başka bir nedene mi bağlı olduğunun gösterilmesinin mümkün olmadığı” belirtilerek radyasyondan etkilenen altı ildeki ve kontrol olarak da radyasyondan az etkilenen Adana’da başlatılan kanser ağırlıklı sağlık taramalarının sonuçlarının beklenmesi gerektiği açıklanmıştır. Bildiğimiz kadarıyla bugüne kadar böyle bir sonuç açıklanmamış ve fakat farklı ve bilimsel yönden gayet şaibeli (12, 13) bir yöntemle, kazadan 18 yıl sonra yapıldığı ve iki yıl sürdüğü söylenen bir başka Sağlık Bakanlığı Araştırmasının “Karadeniz Bölgesi Kanser ve Kanser Risk Faktörleri Araştırması” (14) sonuçları 2006 yılının nisanında kazadan 20 yıl sonra kamuoyuna açıklanarak Çernobil Nükleer Kazasına bağlı kanser artışı olmadığı bildirilmiştir.

 

Bakanlık Bilimsel Kurulu’ndaki hiçbir uzman koruyucu hekimlik (halk sağlığı), epidemiyoloji ve veya çevre epidemiyolojisi uzmanı olmadığından etkileri hâlâ süren ve 2006 Karadeniz Araştırması’nda da kendini gösteren araştırma yöntemi yanlışları (örneklem, soru ve veri kaynağı ve değerlendirme hataları vb) yapılmıştır. Çünkü konu her ne kadar kanser uzmanlarını konusu gibi gözükse de nedensellik bakımından tamamen epidemiyoloji ve çevre sağlığı epidemiyolojisinde çalışmaları bulunan bir halk sağlığı uzmanın eşgüdümü ya da eşliderliğinde ve önerileriyle kurulacak bir bilimsel kurul ve araştırma tasarlaması gerektirir(di); tabii ülkemizin böyle bir uzmanı varsa! Yoksa bile helikopter kazası için bile yabancı uzman getirtmeyi akleden düşünce neden Dünya Sağlık Örgütü’nden bir çevre ve kanser epidemiyoloğu getirtmemiştir?

 

Üniversite Görüşleri

 

Adı zaten ‘görüş’ olarak konan bu raporların hiçbirinde inceleme ve rapor yazımı açısından yöntem ve standart birliği ve de multidisiplinerlik, editör (kurumu), çoğunda da kaynakça yoktur. Bütün üniversite görüşleri TAEK’in adı geçen altı üniversiteye 5-8 Ocak 1993 tarihlerinde yolladığı ve aslında Nisan 1988 tarihli TAEK’in “Türkiye’de Çernobil Sonrası Radyasyon ve Radyoaktivite Ölçümleri” konulu raporuna verilen görüş biçimindedir ve Çernobil Nükleer Kazası’nın üzerinden yedi yıl geçmesine rağmen üniversite görüşlerinin çoğu ‘hazırsızlığın göstergesi’ anlamında özensiz ve niteliksizdir.

 

Örneğin Hacettepe Üniversitesi’nin görüşü içinde yer alan nükleer mühendislik anabilim dalı görüşü, bilim dalı başkanının bir panel konuşmasıdır (5). Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nın Türkiye’nin en eski ve kurucu dallarından birisi olduğu Hacettepe Üniversitesi’nin görüşü üç gün içinde oluşturulmuştur ve görüşü hazırlayanların çoğunluğu çocuk hastalıkları uzmanı olan 7 adet tıp fakültesi üyesinin hiçbiri halk sağlığı uzmanı ya da epidemiyolog değildir. Trakya Üniversitesi görüşü sadece iki sayfalık bir basın açıklaması şeklindedir ve rapor (görüş-basın açıklaması) imzasız olup tıp fakültesi kaynaklı olduğu anlaşılmakla birlikte hangi bilim dallarının görüşlerinden derlenmiş olduğu anlaşılmamaktadır. Gazi Üniversitesi görüşü 6 adet tıp anabilim dalı üyesince hazırlanmış ve iki sayfadan ibarettir. Ege Üniversitesi görüşü sadece üç daktilo sayfasıdır ve sadece üç nükleer tıp uzmanı öğretim üyesi tarafından hazırlanmıştır.

 

 

İstanbul Üniversitesinin 204 günde oluşturabildiği anlaşılan görüşü, ikisi tıp olmak üzere dört fakültenin görüşü olmakla birlikte İstanbul Tıp Fakültesi Radyasyon onkolojisi ve hematoloji anabilim dallarının görüşü, bir paragraf uzunluğundaki iki resmi yazıdan oluşmaktadır. İstanbul Üniversitesinin görüşü içerisinde yer aldığı izlenimi veren ve fakat Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi üyesi olduğu yazılı bir akademisyenin yazdığı “Radyasyon Raporu”, üniversite görüşleri içerisindeki en nitelikli rapordur. Rusya ve ülkemiz için önemli eleştiriler, öneri ve öğütler ve kaza ile ilgili önemli bilgilendirmeler yapılmakla birlikte raporun dili “bilimsel rapor”dan daha çok “kanaat ya da bilirkişi raporu” biçimindedir.

 

Türkiye’de yazışma süreleri, bir yazının (kurum en üst amirinin) imzadan çıkması ve gitmesi gereken gittikten sonra izlediği bürokratik yollardaki zaman kaybı düşünülürse özellikle ilk üç üniversitenin (erken ve İstanbul Üniversitesinin çok geç yanıtı) 70 sayfalık raporu değerlendirip, inceleyip kendi görüşlerini yazıp TAEK’e yanıt verme süreleri bakımından anlamlıdır

 

raporlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim tezim bu çernobille ilgiliydi.Araştırmalarımda o kadar acı gerçeklerle karşılaştım ki çok üzüldüm :(

 

mühendislerin bir araya gelerek reaktörlerden birini kapatırsak diğer reaktör ne kadar ısıya dayanır onun ölçümünü kağıtta değilde uygulamalı olarak deneyen br zihniyetin gerçekleştirdiği olaydır.Ayrıyeten sıcaklığın reaktörun kapatılışının hemen ardından saniyeler geçmeden sıcaklık 50 derece arttığını gördüğü halde uygulamaya devam diyen bir mühendisin kalıntılarıdır bunlar....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.