Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ZAZADAN MEKTUP


kaplan-200

Önerilen İletiler

Kürt'lerin bölgelerindeki Türk'leri nasil asimile ettiklerini bize net bir sekilde aciklayabilirmisiniz? Yukarida böyle bir iddaada bulundugunuza göre bunun bir aciklamasi ve isbati olmasi gerek.

Bunu defalarca anlattım...

Umarım dönüp inceleme inceliğini gösterirsiniz...

 

Özet olarak;

Öncelikle Selçukluların Oğuzlara yönelik politikalarını;

Sonra Osmanlının başından temel alarak Türk Beyliklerine ve 1402 Ankara savaşından sonra ve Yavuz Sultan Selimden beridir Anadolu, Kürtler ve Türkmenler üzerindeki politikaları ayrıntılı olarak incelemelisin...

Ayrıca Abdülhamit'in Hamidiye alaylarını da detaylı bir biçimde araştırmalısın...

 

Bunların hepsini anlatmıştım ve tekrar kafa şişirmek istemiyorum; zira sıkılmış olanlar mutlaka vardır aynı şeyleri yazmamdan...

 

Yine de çok isterseniz özel olarak Ö.M.'den anlatabilirim...

 

Neden carpitip gercek olmayan sekilde iddialrda bulunuyorsunuz.Kim icimizde ki Ermenileri,Rumlari veya Yahudileri düsman olarak gösteriyor lütfen bize bunlari gösterin.Ve ayrica sizden azinliklar teriminin bir tarifini istiyorum.Türkiye'de kimler azinlik bunlarida lütfen ilave edin.

****

 

saygilarla

"Azınlık" ve "Asli Unsur" gibi bir ayrımın İnsani olduğunu düşünmüyorum.

Lozanda da "Azınlık" gibi bir ayrıcalık tanınmamıştır hiç bir zümreye...

 

 

BÖLÜM III.

AZINLIKLARIN KORUNMASI

 

MADDE 37.

Türkiye 38. ile 44. Maddelerde yer alan hükümlerin temel yasa olarak kabul edileceğini ve hiçbir yasa, yönetmelik ya da resmi uygulamanın bu hükümlerle çelişmeyeceğini; hiçbir yasa, yönetmelik ya da resmi uygulamanın bunlardan üstün olamayacağını taahhüt eder.

 

MADDE 38.

Türk hükümeti doğuş, milliyet, dil, ırk ya da din farkı gözetilmeksizin Türkiye'de yaşayan herkesin hayat ve özgürlüğünün tam olarak korunmasını teminat altına almayı taahhüt eder.

 

Türkiye'de yaşayan herkes kamu güvenliği ve ahlaka aykırı olmadıkça ister halk arasında (public) ister özel yaşamında her tür itikat, din ve inancın gereğini yerine getirmekte özgür olacaktır.

 

Gayrimüslim azınlıklar, bütün Türk uyruklular için ülkenin bir bölümü ya da tamamında Türk hükümetince ulusal savunma ve kamu düzeninin korunması gerekçesiyle alınan önlemlere tabi olarak, seyahat ve göç etmekte tam özgürlük sahibi olacaktır.

 

MADDE 39.

Gayrimüslim azınlıklara mensup Türk uyruklular Müslümanlarla aynı yurttaşlık haklarına ve siyasal haklara sahip olacaktır.

 

Türkiye'de yaşayan herkes, din farkı gözetilmeksizin yasa karşısında eşit olacaktır.

 

Hiç bir Türk uyruklunun, örneğin kamuda işe alınma, kamu görevi yerine getirme ya da onurlandırılma ya da iş ve meslek edinme gibi yurttaşlık haklarından ve politik haklardan yararlanmasında din, itikat ve inanç farkı gözetilmeyecektir.

 

Hiçbir Türk uyruklunun özel ilişkilerinde, ticarette, ibadette, basında ya da her tür yayında ya da halka açık toplantılarda herhangi bir dili serbestçe kullanmasına kısıtlama getirilmeyecektir.

 

Resmi dilin mevcut olmasına bakılmaksızın Türkçe konuşmayan Türk uyruklulara mahkeme önünde kendi dillerini sözel olarak kullanmaları için yeterli olanak sağlanacaktır.

 

MADDE 40.

Gayrimüslim azınlıklara mensup Türk uyruklular yasa karşısında ve gerçek yaşamda öteki Türk uyruklularla aynı muameleyi görecek ve aynı güvenceye sahip olacaktır. Özel olarak, , buralarda serbestçe kendi dillerini kullanmak ve kendi dinlerinin gereğini yerine getirmek hakkına sahip olarak, masraflarını kendileri karşılayarak, her tür hayır kurumu, dinsel ve toplumsal kurum, her türden okul ya da eğitim ve öğretim amaçlı başka kuruluş kurmak ve denetlemekte eşit hak sahibi olacaklardır.

 

MADDE 41.

Kamusal eğitim için Türk hükümeti gayrimüslim uyruklarının hatırı sayılır bir oranda yaşadıkları kent ve ilçelerde böylesi uyruklarının çocuklarına ilköğretim okullarında kendi dilleri aracılığıyla öğretim verilmesi için yeterli olanak sağlayacaktır. Bu hüküm Türk hükümetini bu okullarda Türkçe'yi mecburi dil kılmaktan ala koymayacaktır.

 

Gayrimüslim uyruklarının hatırı sayılır bir oranda yaşadıkları kent ve ilçelerde bu azınlıkların eğitim, din ya da hayır amaçlı devlet, belediye ya da başka bütçelerden yararlanmaları ya da bu bütçelerin kullanılmasında hakkaniyetli bir pay almaları teminat altına alınacaktır. Söz konusu paylar, bu kurum ve kuruluşların yetkili temsilcilerine ödenecektir.

 

MADDE 42.

Türk hükümeti, gayrimüslim azınlıkların, aile içi ve kişisel anlaşmazlıklarını kendi adetlerine göre çözmelerine izin verecek önlemleri almayı taahhüt eder.

 

Bu önlemler, eşit sayıda Türk hükümet temsilcisi ve söz konusu azınlıkların her birinin temsilcilerinin yer aldığı özel komisyonlarca ele alınacaktır. Görüş ayrılıklarında Milletler Cemiyeti Konseyi ve Türk Hükümeti aralarında anlaşarak Avrupalı bir avukatı hakem tayin edecektir.

 

Türk hükümeti yukarıda söz edilen azınlıkların kilise, sinagog, mezarlık ve diğer dinsel kuruluşlarına tam koruma sağlamayı taahhüt eder. Halihazırda Türkiye'de mevcut sözü geçen azınlıkların inanç vakıflarına ve din ve hayır kurumlarına bütün olanak ve yetkiler tanınacak ve Türk hükümeti yeni din ve hayır kuruluşlarının kurulması için, bu türden diğer özel kurumlara garanti edilen gerekli olanakların hiçbirini reddetmeyecektir.

 

MADDE 43.

Gayrimüslim azınlıklara mensup Türk uyruklular inançlarının ya da dinsel telakkilerinin ihlaline yol açabilecek hiçbir eylemde bulunmaya zorlanmayacak ve kendi tatil günlerinde mahkemeye çıkmadıkları ya da herhangi bir yasal işlemi yerine getirmedikleri gerekçesiyle herhangi bir kısıtlamaya uğratılmayacaktır.

 

Bununla birlikte bu hüküm böylesi Türk uyrukluları, kamu güvenliği gerekçesiyle bütün öteki Türk uyruklulara getirilen mecburiyetlerden bağışık kılmayacaktır.

 

MADDE 44.

Türkiye, bu bölümde yer alan önceki maddelerin Türkiye'nin gayrimüslim uyruklarıyla ilgili bölümlerinin uluslararası ilgiye mahzar mecburiyetler oluşturduğunu ve Milletler Cemiyetinin teminatı altında olduğunu kabul eder. Bunlar Milletler Cemiyeti Konseyinin çoğunluğunun onayı olmadıkça değiştirilemez. Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, ve Japonya, Milletler Cemiyeti Konseyi'nin çoğunluğunca onaylanan bu maddelerin herhangi bir şekilde değiştirilmesine onay vermeyeceklerini kabul ederler.

 

Türkiye ayrıca, Türk hükümetiyle anlaşmayı imzalayan devletlerden herhangi biri ya da Milletler Cemiyeti üyesi başka herhangi bir devlet arasında bu maddelerden kaynaklanan hukuksal ya da olgusal sorunlarda ortaya çıkacak herhangi bir görüş ayrılığının Milletler Cemiyeti Sözleşmesinin 14. Maddesi uyarınca uluslararası bir anlaşmazlık olarak ele alınacağını kabul eder. Türk hükümeti, böylesi herhangi bir anlaşmazlığın, diğer taraf bunu isterse, Uluslararası Daimi Adalet Divanınca ele alınacağını kabul eder. Daimi Divan kararı nihai olacak, hüküm, Sözleşme'nin 13. Maddesi ile aynı kuvvet ve etkiye sahip olacaktır.

 

MADDE 45.

Türkiye'nin gayrimüslim azınlıklarıyla ilgili olarak bu bölümdeki hükümlerde tanınan haklar aynı şekilde Yunanistan tarafından kendi topraklarındaki Müslüman azınlığa tanınacaktır.

 

Lozan dışında ve sonrasındaki kasıtlı kısıtlamalardan Lozan ve Atatürk dönemi Türkiye'si sorumlu tutulabilir mi?

 

Yanıtlamak isteyen varsa ve yanıtlanırsa sevinirim...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunu defalarca anlattım...

Umarım dönüp inceleme inceliğini gösterirsiniz...

 

Özet olarak;

Öncelikle Selçukluların Oğuzlara yönelik politikalarını;

Sonra Osmanlının başından temel alarak Türk Beyliklerine ve 1402 Ankara savaşından sonra ve Yavuz Sultan Selimden beridir Anadolu, Kürtler ve Türkmenler üzerindeki politikaları ayrıntılı olarak incelemelisin...

Ayrıca Abdülhamit'in Hamidiye alaylarını da detaylı bir biçimde araştırmalısın...

 

Bunların hepsini anlatmıştım ve tekrar kafa şişirmek istemiyorum; zira sıkılmış olanlar mutlaka vardır aynı şeyleri yazmamdan...

 

Yine de çok isterseniz özel olarak Ö.M.'den anlatabilirim...

Sn Tengeriin bosig, dikkat ederseniz benim sorum Kürt'lerin Türk'leri nasil asimile ettikleriydi. Tabiiki siz yorumlarinizda Kürt'lerin Türk'leri asimi ettigine dikkat cekmistiniz, ama bunu nasil yani hangi sistemetige bagli olarak uyguladilar. Birileride Türk'ler A veya B halkini asimile etti derler ve ögrenmek icin su veya bu tarihi arastir der, ama bu tür söylemler ne bir aciklamadir nede kaynaktir.

 

ÖM dan aciklamaniza hic gerek yok, buradan tüm arkadaslarla beraber yanitlarinizi paylasabiliriz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neden carpitip gercek olmayan sekilde iddialrda bulunuyorsunuz.Kim icimizde ki Ermenileri,Rumlari veya Yahudileri düsman olarak gösteriyor lütfen bize bunlari gösterin.Ve ayrica sizden azinliklar teriminin bir tarifini istiyorum.Türkiye'de kimler azinlik bunlarida lütfen ilave edin.

****

 

saygilarla

Sn politika, bilmiyormus gibi bir tutuma girmemize hicte gerek yok. Su an her sey o kadar berrakki görmek isteyenin sadece görme niyetini belrtmesi yetiyor. Iletisim ve haberlesme cagini en yüksek düzeyindeyiz. Kendilerini Milliyetci, Türkcü, Ulusalci ve benzeri sifatlarla niteleyen kuruluslarin vesahislarin internet sayfalarina ve orada sayisz sekildeki kin ve nefret kokan aciklamalari göreceksiniz. Mesela Nihal Atsiz ve onun siyasi görüsünü kendilerine isik tutan kuruluslar. Nihal Atsiz'in ogluna yazdigi mektubu hatta baslik bile yaptim, o baslikta icerigi cok net sekilde görülüyor.

Diger taraftan ülkemizde konusulan kotu sozler bile gene azinliklar üzerinden söylenen sozler.

Hrant Dink'in öldürülmesinde ve öncesindeki olaylarda ve hatta mahkemeye cikan zanlinin Avukatlarinin asagilayici aciklamalari, Hirant Dink'in katil zanlisina verilen bazi kurulus ve sahislarin acik destegi, Malatya'da Hiristiyanlik yayiyorlar diyerek insanlik disi bir sekilde öldürmeler, Trabzon'daki papazin öldürülmesi. Bunlarin tümü galiba sadece sahsi ve özel olaylardan dolayi kaynaklanan ölümler galiba?

 

Türkiye'de Türk'lerin disindaki her Türk vatandasi azinliktir. Azinliklari belirlemek icin illada bir , sizin meshur lafiniz "LOZAN" konferansi gerekmez. Avrupa ülkelerinde bile mesela su an Türk'ler azinlik durumundalar ve onlar icin o ülkelerde gecmiste ne Lozan nede benzeri konferanslar yapilmistir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye'de herkes Kürtce konusabilmektedir,herhangi bir yasak yoktur

 

Ne kadar yanildiginizi göstermek icin asagidaki örnek yeterlidir umarim. Istersek daha da degisik örnekler bulabiliriz, ama tabiiki burada niyet önemli.

 

"04/06/2009

Cezaevlerinde Kürtçe halen yasak

İbrahim Açıkyer

KÜRT sorununun çözümü ve yerleşim yerlerinin Kürtçe isimlerinin iadesinin tartışıldığı Türkiye’de, halen cezaevlerine Kürtçe yayınlar alınmıyor.

KÜRT sorununun çözümü ve yerleşim yerlerinin Kürtçe isimlerinin iadesinin tartışıldığı Türkiye’de, halen cezaevlerine Kürtçe yayınlar alınmıyor. İHD Van Şubesi’nin Van F Tipi Cezaevi’nin tüzüğünün değiştirilmesi amacıyla Adalet Bakanlığı’na yaptığı yazılı başvuruya ise yanıt verilmedi.

Kürtçe üzerindeki baskılar da gündemdeki yerini koruyor. Bu yılın ilk 5 ayında, başta Van F Tipi Cezaevi olmak üzere Muş ve Erzurum’daki cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerden İHD Van Şubesi’ne gelen onlarca mektup ile aktarılan sorunlar ve hak ihlalleri devam ediyor. Tutuklu ve hükümlülerin mektuplarında en sık dile getirdikleri hak ihlallerinden biri de, Kürtçe ve Kürtçe yayın yasağı. Cezaevlerinde halen sağlık hakkından sosyal ve kültürel haklara, mahkemelere geliş gidişlere ve keyfi uygulamalara kadar bir dizi sorun ve hak ihlaline ilişkin onlarca tutuklu ve hükümlü, İHD Van Şubesi ve TUYAD-DER’e mektup gönderdi.

MEKTUPLAR BAŞVURU OLDU

İHD Van Şube Başkanı Av. Cüneyt Caniş, bu yılın ilk 6 ayında özellikle ocak ve şubat aylarında cezaevlerinden çok sayıda mektuplar aldıklarını belirterek, “Büyük çoğunluğunda cezaevlerindeki temel sıkıntılar dile getirildi” dedi. İHD olarak bunları başvuru olarak değerlendirdiklerini kaydeden Caniş, “Sorunların çözümü için baro, MAZLUMDER, ÇHD ile görüşmeler yaptık. Dört kurum Van cumhuriyet başsavcısı ile görüştük. O dönemde açlık grevi vardı.

Daha sonradan bu 4 kurum cezaevinde tutuklu ve hükümlülerle ve cezaevi savcısıyla görüştük. Öneriler getirdik. O görüşmelerden sonra birçok sıkıntı noktalandı” diye konuştu. Kendilerine gelen başvuruların daha çok Kürtçe yayınlara yönelik engellerle ilgili olduğuna dikkat çeken Caniş, cezaevlerinde yaşananlara değinerek, “Aslında cumhuriyet savcılığının değil Adalet Bakanlığı’nın çözüme kavuşturacağı bir sorun” dedi. Öncelikle Van F Tipi Cezaevi’nin tüzüğünün değiştirilmesi için bakanlığa yazı yazdıklarını dile getiren Caniş, şunları söyledi: “Yanıt bekliyoruz. Sorunların çözümü için dönem dönem görüşmelerimiz olacak. Adalet Bakanlığı ve Ceza Tevkif Genel Müdürlüğü nezdinde çözüm bulmaya çalışacağız.” (Van/DİHA)"

 

Alinti: -http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=52051-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birakalim azinliklari, azinlik olarak bile kabul etmedigimiz, ama onlar icin öz evlat dedigimiz Kürt vatandaslarimizin dillerinin gelismeleri icin bakin ne tür desteklerden bulunuyoruz hep beraber görelim.

 

"02/06/2009

‘Türkçe dışındaki diller evlerde hapis’

Şiar Can Şener

Eğitim Sen’in iki günlük “Ana Dili Sempozyumu” sona ererken, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan azınlıkların anadilde eğitim hakkı olduğuna dikkat çekildi.

Eğitim Sen’in iki günlük “Ana Dili Sempozyumu” sona ererken, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan azınlıkların anadilde eğitim hakkı olduğuna dikkat çekildi.

Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Büşra Ersanlı, Türkiye’de Kürtçenin önce Türkçenin bozulmuş bir hali olduğunun iddia edildiğini, bu kabul görmeyince Farsçanın bozulmuş hali olarak gösterilmek istendiğini belirtti. Ersanlı, Türkçe dışında diğer bütün dillerin evlere hapsedildiğini ve “dil hiyerarşisi” yaratıldığını, Türkçe dışındaki dillere yönelik siyaset yasağının hâlâ geçerli olduğunu hatırlattı. Halk hareketinin anadiline sahip çıkmasının önemine vurgu yapan Ersanlı, anadilde eğitimin ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitelerde sunulması gerektiğinin altını çizdi.

Anayasal güvence

Kafkas Dernekleri Federasyonu Genel Koordinatörü Cumhur Bal, Türkçe dışındaki diller için özel kurs açma imkanı verildiğini, ancak dil eğitiminin özel kurslarla mümkün olmadığını söyledi. Ürdün, İsrail, Suriye gibi Türkiye’ye oranla çok az olan Çerkes nüfusuna sahip ülkelerde bile Çerkes dilinde ilköğretim, lise ve üniversitede eğitim verildiğini aktaran Bal, anadilde eğitim hakkının tüm dillere sağlanmasını talep etti.

İstanbul Kürt Enstitüsü Başkanı Sami Tan, Kürtlerin 17. yüzyıldan bu yana dil bilincini geliştirdiklerini ve tüm asimilasyon çabalarına karşın Kürtçeyi korumayı başardıklarını bildirdi. Bununla beraber dilin yaşatılabilmesi için eğitim dili olmasının şart olduğunun altını çizen Tan, Türkçe dışındaki dillerin de anayasal güvence altına alınmasını istedi.

İkİ dİllİ eğİtİm

Valencia Ülkesi Eğitim Emekçileri Sendikası Temsilcisi Marc Candela, Valencia’da yaşayan Katalan azınlığın anadili eğitimi konusunda yaşadığı sorunları paylaştı. Katalanların 20’nci yüzyılda Franko rejiminden baskı gördüğünü ve özerk yönetim mücadelesi verdiklerini aktaran Candela, bugün Valencia’da yaşayan Katalanların da anadilde eğitim görme hakkı kazandıklarını söyledi. Candela, okullarda İspanyolca ve Katalanca eğitim verildiğine dikkat çekti.

Bask Ülkesi Eğitim Emekçileri Sendikası Temsilcisi Amaia Zubieta ise anadilde eğitim uygulamasının Bask halkının talebini tam olarak karşılamadığını söyledi. Bask’ın bir bölümünün Fransa’da diğer kısmının İspanya sınırları içinde kaldığını kaydeden Zubieta, 1978 yılında Basklıların anadilinde eğitim yapmaya başladıklarını iletti. Adının Amaia olduğuna, ancak İspanyolcaya çevrilerek Maria yapılmak istendiğine dikkat çeken Zubeita, dil üzerindeki baskıların son bulması için uzun yıllar mücadele verilmesi gerektiğine vurgu yaptı. İki dilli eğitim modelinin Bask ülkesinde de hayata geçirildiğini belirten Zubeita, iki dilli eğitimle birlikte gazete, televizyon, dergiler çıkarıldığını ve Bask dilinin gelişimine katkı sunulduğunu dile getirdi. (Ankara/EVRENSEL)

 

--------------------------------------------------------------------------------

AVRUPA’NIN GÖÇMEN POLİTİKASI İŞLEVSİZ

 

Almanya Eğitim ve Bilim Sendikası temsilcileri Süleyman Ateş ve Adnan Yıldırım, Almanya’nın göçmen işçileri önce misafir saydığının ve bu nedenle 2000’li yıllara kadar göçmenlere yönelik bir politika dahi olmadığının altını çizdiler. Bu nedenle göçmen çocuklarının anadilde eğitim hakkının, eyaletten eyalete farklılık gösterdiğine dikkat çeken Ateş ve Yıldırım, Türkiye kökenli öğrencilerin başarısız olduklarını kaydettiler. Kuzey Vestfalya Eyaleti’nde iki dilli eğitim programına sahip okullar olduğunu aktaran Ateş ve Yıldırım, anadilde eğitimin tam verilerek, Almancanın öğretilmesinin doğru yöntem olduğunu belirttiler ve Türkiye için de bunu önerdiler.

Hollanda Eğitim Sendikası temsilcileri Marten Kircz ve Çetin Yıldırım, Hollanda’da 2000’li yıllara kadar sorunsuz bir biçimde iki dilli eğitimin azınlıklara sunulduğunu söylediler.

Konuşmacılar, sağcı-milliyetçilerin iktidara gelerek, 2000’li yıllarda “anadilde eğitim entegrasyonu engelliyor” savıyla anadil eğitimine desteği kaldırdıklarını belirttiler."

Alinti: -http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=51949-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakin yine carpitmis kavramlari biribirine karistirmissiniz.Lozan ve Avrupada ki Türkler bilmiyorum birisi bana aradaki baglantiyi aciklarsa memnun olurum.Bildigim kadariyla Türkler Avrupa ülkelerinde calisma iznine sahipseler adlari Almanya'da 'gastarbeiter"dir.Yani 'MISAFIR ISCI',bunu bazi kesimler biraz daha insancil yaparak "MITBÜRGER"yani 'YURTTAS'statüsüne sokmaya calismaktadir.Söyle veya böyle Türkler eger o ülkelerin vatandaslik statüsünde degilseler azinlik falan degildir,bunu nasil söyleyebiliyorsunuz pes dogrusu.

 

Lozan sizin icin birseyler ifade etmeyebilir ki yazdiklarinizdan böyle anlasiliyor,yani öyle saniyorum ki siz 1918 yillarinda ki statüden yanasiniz yani SEVR'den yana.Lozan'i reddetmek,benim meshur lafim diye lanse etmek SEVR'i savunmaktir.Lozan, sayin BOSIG'inde aktardigi gibi kimlerin azinlik statüsünde oldugunun ve Türkiye'de yasayan azinlik statüsünde olanlarin ve de olmayanlarin hak ve görevlerini imza altina almis bir anlasmadir,bu ugurda savas vermisiz,eger siz kalkipta Lozan'i masaya yatirmaya calisirsaniz aldiginiz elestirilere de hic sasmayin.Siz resmen Türkiye'nin hukuki ve yasal konumunu reddetmektesiniz,bu aslinda bir ideolojide degildir bunun ne oldugunu siz anlarsiniz.

 

Hapishanelerde Kürtce konusmanin yasak olup olmadigi tüzükle tespit edilir.Her kurumun bir tüzügü vardir.Ve bu tüzük yürürlükte oldugu sürece ona uyulmasi zorunlulugu vardir.O tüzügün degistirilmesi yasal bir olaydir,gerekli görülürse degistirilir.Böyle marjinal ve kamu kurumlarinda ki yasaklari Kürtce yasak diye lanse etmeyin.Ben her Allahin günü etrafimda onlarca Kürtce konusan insanlarla Kürtce kaset dinleyenlerle beraberim.Yasak olan sey caddede,sokakta,barda kahvede heryerde yasaktir.Eger birileri uluorta kürtce konusuyor kaset dinliyorsa,cep telefonu ile minübüste arkadasina Kürtce hitap ediyor ve kimse ona "HEY TÜRKCE KONUS "demiyorsa Kürtce yasak degildir.

 

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakin yine carpitmis kavramlari biribirine karistirmissiniz.Lozan ve Avrupada ki Türkler bilmiyorum birisi bana aradaki baglantiyi aciklarsa memnun olurum.Bildigim

.

.

.

saygilarla

 

Bakiniz Almanya ve diger Avrupa ulkelerindeki (Hollanda, Belcika, Isvicre, Fransa, vs..) Turkler o ulkeye GOC sonrada goc ettikleri halde dillerinde okullar, dinlerinde camiler acabilyorlar. Kulturel faaliyetlerini surduruyorlar ozgurce. Ustune utsluk Turkce TV kanallari ve gazeteler var, ha bir de her kamu kurumunda Turkce hizmet var!

 

Basortulu kadinlar meclislerde bile var! Ama Turkiye'de okullara bile sokamiyoruz basortulu kiz kardeslerimizi!

 

Simdi Turkiye ile kiyaslayin bu durumu. Bir de Kurtlerin buraya sonra goc etmemis bir halk uldugunu, bu topraklarin yerlilerinden oldugunu goz onunde tutun!

Bunlardan hic birinin yapilmasina tahammul edermiydiniz turkiye'de? HAYIR!

 

Ayni sekilde daha dun Bulgaristan'daki Turklere yapilan asimile siyasetini, isim degistirmeleri elestirenler, bugun soz Kurtlere yapilan asimilasyon ve isim degistirmelerden acilinca "VATAN MILLET SAKARYA" diyor baska bir ses cikarmiyor... Buna ne derler sozluklerimizde biliyormusunuz?

 

Hapislerde Kurtce konusmanin yasalligi tuzuklere baglanamaz! Hic bir ulusun oz hakki hic bir diger ulusun dayatmalarina, tuzuklerine endekslenemez! Buna INSAN HAKLARI ve ADALET denir! Hala neden Kurtce'nin yakin tarihe kadar YASAk oldugunu inkar ediyorsunuz, onu anlayabilmis degilim!

 

Diyarbakirli...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn Tengeriin bosig, dikkat ederseniz benim sorum Kürt'lerin Türk'leri nasil asimile ettikleriydi. Tabiiki siz yorumlarinizda Kürt'lerin Türk'leri asimi ettigine dikkat cekmistiniz, ama bunu nasil yani hangi sistemetige bagli olarak uyguladilar. Birileride Türk'ler A veya B halkini asimile etti derler ve ögrenmek icin su veya bu tarihi arastir der, ama bu tür söylemler ne bir aciklamadir nede kaynaktir.

 

ÖM dan aciklamaniza hic gerek yok, buradan tüm arkadaslarla beraber yanitlarinizi paylasabiliriz.

Bende bunu daha önce anlattığımı ve tekrar anlatmanın anlamsız olduğunu söyledim...

Yeterince açık sanırım...

Ataturk Sonrasi donemi sorguluyoruz bizler... Sorgulamayan varsa neden sorgulamiyor aciklasin, seviniriz!

Diyarbakırlı;

Atatürk dönemi sonrasını, Atatürk'ün "Ne Mutlu Türküm Diyene" ya da "Bir Türk Dünyaya Bedeldir" söylerini hedef alarak mı sorguluyorsun?

Aman yaa, açık, tutarlı ve net ol lütfen...

 

Ayrıca şunu eklemek istiyorum;

Atatürk elbette ki eleştirilmez ve sorgulanamaz değildir.

Elbette ki onun da eksik ya da hatalı veya sonradan yanlışlanabilecek politikaları olmuştur...

Benim demek istediğim;

Atatürk'ün "Ulusalcılık" ve "Türk/Vatandaşlık" anlayışı bellidir...

Hem de Etnik-Milliyetçilik ile suçlanamayacak kadar nettir...

Sorgularken, en azından Etnik-Milliyetçilik ile suçlamama erdemliliğini göstererek sorgulayın...

 

Örneğin Atatürk'ün Afetinan'a yazdırdığı Medeni Bilgiler kitabının yayınlanıp yayınlanmaması gibi bir tartışma vardı geçmişte...

O kitabın içeriği ve demokrasi anlayışı bellidir...

1930ların demokrasi anlayışı vardır ve elbette ki günümüzün demokrasi anlayışı ile birebir örtüşemez...

Bu açıdan eleştirilebilir, hatta dönemi ile örtüşüp örtüşmediği de eleştirilir ama günümüzün gerisinde olmakla suçlanamaz;

Çünkü doğası gereği geridedir...

Zamansal fark var çünkü...

 

Şunu da belirtmek isterim;

Atatürk'ü ve benimseyişlerini bir dogma haline getirmek oldukça tehlikelidir.

Zaten kendisi de ardında bir dogma ve kutsal ayet bırakmadığını söyler...

Eleştirilemezleri yoktur yani...

 

Bunları yalnızca bir örnek olarak veriyorum; konuyu kaynatmak istemiyorum...

 

Özetle şunu diyebilirim;

Eleştiri ve tespiti doğru hedef üzerinde yapmak gerekir...

 

Senin "Atatürk Sonrasını Eleştiriyorum" demene karşın bir çok iletinde Atatürk'e doğrudan atıldığını görüyoruz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bende bunu daha önce anlattığımı ve tekrar anlatmanın anlamsız olduğunu söyledim...

.

.

.

Senin "Atatürk Sonrasını Eleştiriyorum" demene karşın bir çok iletinde Atatürk'e doğrudan atıldığını görüyoruz...

 

- Evet Ataturk'te sonunda bir insan, onder ama bir insan ve hatalri olmus olabilir! Ama Ataturk sonrasi gelen siyasetcilerin, ozellikle Kurtlere yonelik hatalari herhalde atamizin kemiklerini de sizlatiyordur su an!

- Zira buyuk bir savas sonrasi, herhangi bir onderin, BIRLIKTELIGI dis tehlikelere karsi guvence altina almak icin ULUSALCILIK yani dolayisiyla Milliyetcilik yapmasi cok dogal bir olaydir ve bu yuzden Ataturk'u elestiremyiz yaptigi milliyetcilik yuzunden! Ama, onyillar sonra, memleket dis tehlikelerden kurtulduktan sonra bu milliyetciligi, baska bir asil unsur olan Kurtleri baski altinda tutma amaciyla devam ettirmek SORGULANMALIDIR! yani Ataturk'un Milliyetciligi benimsemesi icin gecerli nedenleri vardi, vatanin hayri icin... Su anki Milliyetcilerin gerekcesi ne olabilir sizce?

- Sizce Ataturk eger hayatta olsaydi, nice cephelerde kendisiyle beraber savasan Kurtlere yapilan su haksizliklari kinamazmiydi? Musade edermiydi?

 

Umarim dusuncelerimi bu kez net olarak aktarabilmisimdir!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bende bunu daha önce anlattığımı ve tekrar

.

.

.

Senin "Atatürk Sonrasını Eleştiriyorum" demene karşın bir çok iletinde Atatürk'e doğrudan atıldığını görüyoruz...

 

Deminki cevabima sunu da ekleme geregi goruyorum...

 

Turkiye'nin en buyuk dusmani emperyalizm, bilgisizlik ve global kutuplasmayken, kendi Kurt vatandaslarini sorun olarak gorup bazi kati uygulamalara yonelmesi tarihi bir hatadir!

 

Asil dusmanla savasalim! Kendi kendimizle degil!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kürtler demiyorum Kürtcüler diyorum,daha Sevr günlerinde,Isgal gücleriyle birlikte Türk devletine karsi faaliyetlere girismis,Isgalcilerin kendilerine verdikleri Kürdistan sözünün yerine getirilmesi icin Türk devletine karsi mücadele vermislerdir.Bunlar arsivlerde mevcuttur,isteyen arar bulur ve inceler.Istiklal savasimizi tüm ulus olarak (KÜRT,LAZ,CERKEZ,GÜRCÜ,ERMENI,RUM )vermisiz,bu ülkenin kurtulusu ve kurulusunda tüm ulusun cansiperane verdikleri savas vardir,bunlari kimse inkar etmez edemez.Isgalcilerle birlikte calisanlarla bu ülkenin kurtulus ve kurulusunda katkilari olanlari karistirmak vicdanen yanlistir.

 

Kürt isyanlari denilen isyanlar aslinda Güneydogu üzerinde farkli siyasetlerin olusmasini gerektirmis,iktidarlarin basiretsiz yönetimleri ile nasirlasmistir.Kürt isyanlari,Kürdistan siyaseti güdenlerin din kisvesi altinda organize ettikleri ve tamamen bölünmeye odaklanmis isyanlardi.Bu nedenle o bölge üzerinde farkli siyasetler olusturulmustur.Bunlarin üzerine bir kambur gibi yüklenen ekonomik sorunlarla problem daha da vahim bir duruma gelmistir.Dolayisiyla yönetimlerin milletin refahi icin yeterli calismalari yapmamis olmalari,Tüm ülke capinda oldugu gibi Güneydogu bölgesinde de vahim bir duruma gelen ekonomik sorunlari, Kürtcüler kendi siyasetleri icin kullanarak, aslinda azinlik olmalarina ragmen tüm Kürt yurttaslar hesabina terör yapmaya basladilar. Kürtlerin cogunlugu devletten yanadir. DTP YÜZDE 5 OY ALMISTIR.Bu da DTP'nin tüm Kürtleri temsil etmediginin bir belgesidir.

 

Demokratik ülkelerde hak ve hukuk basbasa yürür,demokrasinin sözde kaldigi ülkelerde -ki,ülkemiz bunlardan biridir-hicbirsey düzenli calismaz.Demokrasinin kurallari vardir.Demokrasi asiriliga kactiginda zorbaliga dönüsür.Dozunun yeterli olmadigi durumlarda ise kaos ortami hakimdir.Bugün ülkemize demokrasi getiriyoruz getirdik diyenlerin yalan söyledigini "dün Yasar Kemal"bile itiraf etti.

 

Kürtlerin inkari diye bir sey yoktur.Asimile iddialari bir balondur.Türkiye devletinin siyasetinde asimilasyon Yoktur olmamistir.Kürt ben Kürt'üm diyebiliyorsa,Laz ben Lazim diyebiliyorsa asimilasyon iddialari maksatli olur.

 

Eger bu ülkede birlik ve beraberlik isteniyorsa,o zaman ayirimcilik degil birlestiricilikte bulusulmalidir.PKK bugüne kadar ayirimcilik icin mücadele verdi.Vermekte de devam ediyorlar.

 

Yapilmis olan bir takim yanlislari, Kürtlerin inkari olarak ileri sürmek ciddiyetle bagdasmaz. Ayni sekilde yurt disina calisma icin gitmis olanlarin o ülkelerdeki bir takim haklari elde etmeleri veya onlara bir takim haklarin verilmis olmasi genelde ülkeler arasi yapilmis olan anlasmalar geregidir.Anlasmalarda olmayan hususlarida o ülkede yasayan Türkler eger haklari ise almaya calismaktadirlar,ama kanunlar ve yasalar cercevesinde,yani O ÜLKELERE SAVAS ACARAK DAGLARA CIKARAK DEGIL!....

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakin yine carpitmis kavramlari biribirine karistirmissiniz.Lozan ve Avrupada ki Türkler bilmiyorum birisi bana aradaki baglantiyi aciklarsa memnun olurum.Bildigim kadariyla Türkler Avrupa ülkelerinde calisma iznine sahipseler adlari Almanya'da 'gastarbeiter"dir.Yani 'MISAFIR ISCI',bunu bazi kesimler biraz daha insancil yaparak "MITBÜRGER"yani 'YURTTAS'statüsüne sokmaya calismaktadir.Söyle veya böyle Türkler eger o ülkelerin vatandaslik statüsünde degilseler azinlik falan degildir,bunu nasil söyleyebiliyorsunuz pes dogrusu.

 

Lozan sizin icin birseyler ifade etmeyebilir ki yazdiklarinizdan böyle anlasiliyor,yani öyle saniyorum ki siz 1918 yillarinda ki statüden yanasiniz yani SEVR'den yana.Lozan'i reddetmek,benim meshur lafim diye lanse etmek SEVR'i savunmaktir.Lozan, sayin BOSIG'inde aktardigi gibi kimlerin azinlik statüsünde oldugunun ve Türkiye'de yasayan azinlik statüsünde olanlarin ve de olmayanlarin hak ve görevlerini imza altina almis bir anlasmadir,bu ugurda savas vermisiz,eger siz kalkipta Lozan'i masaya yatirmaya calisirsaniz aldiginiz elestirilere de hic sasmayin.Siz resmen Türkiye'nin hukuki ve yasal konumunu reddetmektesiniz,bu aslinda bir ideolojide degildir bunun ne oldugunu siz anlarsiniz.

 

Hapishanelerde Kürtce konusmanin yasak olup olmadigi tüzükle tespit edilir.Her kurumun bir tüzügü vardir.Ve bu tüzük yürürlükte oldugu sürece ona uyulmasi zorunlulugu vardir.O tüzügün degistirilmesi yasal bir olaydir,gerekli görülürse degistirilir.Böyle marjinal ve kamu kurumlarinda ki yasaklari Kürtce yasak diye lanse etmeyin.Ben her Allahin günü etrafimda onlarca Kürtce konusan insanlarla Kürtce kaset dinleyenlerle beraberim.Yasak olan sey caddede,sokakta,barda kahvede heryerde yasaktir.Eger birileri uluorta kürtce konusuyor kaset dinliyorsa,cep telefonu ile minübüste arkadasina Kürtce hitap ediyor ve kimse ona "HEY TÜRKCE KONUS "demiyorsa Kürtce yasak degildir.

 

 

 

saygilarla

Yorumumda asla carpitma yok, Avrupa ülkelerine misafir isci olarak giden milyonlarca Türk vatandaslarimiz artik oralarda eskisi gibi misafir isci olarak degil o ülkelerde yasayan azinliklar olarak görülüyor ve o yönde haklarini aliyorlar. Anlatmak istedigim o ülkelerde sizin bahsettiginiz anlamda LOZAN olmamasina ragmen sonradan gelen insanlara bile azinlik haklarini vermeleri. Biz ise hala kalkmisiz ülkemizde sadece LOZAN cercevesinde azinlik kabul ederiz diyoruz. Bu yanlis diyorum. Birakalim Kürt vatandaslarimizi. Mesela ülkemize Avrupa ülkelerinden yerlesen insanlar var, yavas yavas sürekli yasamaya yönleniyorlar, sizin anlayisiniza göre bu insanlar LOZAN cercevesinde olmadiklari icin azinlik sayilmiyorlar.

Her söylemlerimizi, kararlarimizi Lozan'a göre yapamayiz ve bunlari söylemekte Sevr'i kabul anlamina gelmez. Lozan'in konumu zamani baska, ülkemizdeki azinliklari konusmamiz baska. Lozan'dan sonra binlerce etnik kökenli vatandaslarimiz olmustur ve biz bunlari Lozan'da sizden bahsedilmedi diye azinlik olarak ret ret edemeyiz.

 

Hapishanede tahminime göre tüzügü geregi Fransizca, Ingilizce, Almanca, arapca, Rusca,... tümü yasak olmali. Buna cocuklar bile güler. Hic bir cagdas ülkenin hapishanesinde hükümlülerin kendi dillerini konusmasi ve kitap okumalari yasak olamaz, ama Türkiye hapishanelerinde normal gibi gözüküyor. Almanya'da ki bir hapishanede Türk mahkumlara benzeri tüzük uygulansa herhalde en basta siz irkci almanya diye feryat edersiniz. Söz konusu Türkiye olunca nedense her türlü bahane buluyoruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bende bunu daha önce anlattığımı ve tekrar anlatmanın anlamsız olduğunu söyledim...

Yeterince açık sanırım...

Hayir efendim herhangi bir detayli anlatiminiz yok, sadece gecmiste Kürt'lerin Türk'leri asimile yaptigindan bahsediyorsunuz, ama nasil ve ne yöntemlerle, hangi dönemler arasinda yaptigindan bahsetmiyorsunuz. Bu asimile nasil son buldu, kimler engelledi mesela bir aciklamaniz yok.

 

Umarim bizleri Kürt'lerin Türk'leri hangi sistemetik bir yöntemle, hangi yillarda ve nasil asimile ettigini ve bu asimilenin ne zaman ve nasil son buldugunu aciklarsiniz ve bizi aydinlatmis olursunuz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayir efendim herhangi bir detayli anlatiminiz yok, sadece gecmiste Kürt'lerin Türk'leri asimile yaptigindan bahsediyorsunuz, ama nasil ve ne yöntemlerle, hangi dönemler arasinda yaptigindan bahsetmiyorsunuz. Bu asimile nasil son buldu, kimler engelledi mesela bir aciklamaniz yok.

 

Umarim bizleri Kürt'lerin Türk'leri hangi sistemetik bir yöntemle, hangi yillarda ve nasil asimile ettigini ve bu asimilenin ne zaman ve nasil son buldugunu aciklarsiniz ve bizi aydinlatmis olursunuz.

 

Dunya,

 

Ha bu arada BASKI ile ASIMILASYON, ve ASIMILASYON ile DOGAL ENTEGRE olaylarini da birbirinden ayirt edebilmek gerekli! Ben de orneklerini verdim daha onceki cevaplarimda zaten her uc kavramin!

 

Ama su bir gercek:bazi forumdaslarin bu refleksi atarak Kurtlere karsi uygulanmis olan asimilasyon politkalarini resmen kabul ve itiraf etmistir. Ve bir nevi, "Tamam sizleri devlet asimile etmeye calisti ama sizler de Turkleri asimile etmeye calistiniz" demektedir!

 

Yaniliyormuyum? Bana oyle geliyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dunya,

 

Ha bu arada BASKI ile ASIMILASYON, ve ASIMILASYON ile DOGAL ENTEGRE olaylarini da birbirinden ayirt edebilmek gerekli! Ben de orneklerini verdim daha onceki cevaplarimda zaten her uc kavramin!

 

Ama su bir gercek:bazi forumdaslarin bu refleksi atarak Kurtlere karsi uygulanmis olan asimilasyon politkalarini resmen kabul ve itiraf etmistir. Ve bir nevi, "Tamam sizleri devlet asimile etmeye calisti ama sizler de Turkleri asimile etmeye calistiniz" demektedir!

 

Yaniliyormuyum? Bana oyle geliyor...

Benim anladigim Türk devletinin asimile politikasinin olmadigini, ama Kürt'lerin Türkiye topraklarinda Türk'leri asimile ettigi. Bende zaten Kürt'lerin bizi nasil asimile ettigini, yani Kürtlestirdigini ögrenmek istiyorum ama, iddaa sahibi arkadas bunun aciklamasini hala yapmadi. Sabirla bekliyoruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim anladigim Türk devletinin asimile politikasinin olmadigini, ama Kürt'lerin Türkiye topraklarinda Türk'leri asimile ettigi. Bende zaten Kürt'lerin bizi nasil asimile ettigini, yani Kürtlestirdigini ögrenmek istiyorum ama, iddaa sahibi arkadas bunun aciklamasini hala yapmadi. Sabirla bekliyoruz.

 

Dunya,

 

Bak bizler Turk, Kurt hep gercekleri ima ettik. Olan bitenleri ima ettik. Kurtlere bir baski, bir haksizlik ve asimilasyon yapilmis oldugu hemen herkes tarafindan kabul edilen bir gercek artik, her ne kadar dune kadar konusulamiyorduysa!

 

Ben kendim Zaza'yim, ve daha onceki iletilerimde de soyledim. Kendimi "Kurt" olarak niteliyorum. Bugun Zazalarin salt cogunlugu da ayni fikirde. Bir takim kisiler, Kurtlerin hak yolundaki mucadelelerini kirmanin tek yolunun Zazalarla Kurtleri bolmekten gectigini dusunmus ve bir kac Zazayi harekete gecirmis olabilir "asimile edildiniz" diye.

 

Cunku sen Turk kokenli bir arkadasimizsin, ve sen dahi boyle bir seyi hic duymadigini ifade edip somut orneklerini gormeyi istiyorsun Kurtlerin Turkleri asimile olayinin hakli olarak.

 

Yani olay neden ibarettir biliyormusun? Gucumuzu kirmak icin Zazalari ve Turkmenleri alet olarak kullanip, artik bilinclenen ve baskiya baskaldiran bir halki susturmaya yonelik cirpinislardir.

 

 

Diyarbakirli...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Önce sunu vurguluyayim:Zaza'larin Kürt olmadiklarini ben veya herhangi bir arkadas kendi kafamizdan söylemedik, ortada olan belgelerin isiginda bunlari yazdik ve kaynaklarida verdik. Zazalar'in Kürt olmadigini söyleyen onca yabanci arastirmaci ve tarihci olduguna göre demek ki onlarda Kürt'leri inkar etmekteler.Sizin icin kim sizin görüslerinize aykiri yazdiysa o Kürtleri inkar etmektedir!...

 

Gelelim azinlik konusuna;Almanya'da Türkler azinlik degildir azinlik statüsüne alinabilmeleri icin Alman vatandasi olmalari gerekir,Alman vatandasi olmayan yabancilar özellikle Türkler "GAST ARBEITER'DIR"Bunu carpitarak degistiremezsiniz.

 

Lozan,tekrar ediyorum;TürkiyeCumhuriyeti Devletinin tapu senedidir.Tabii ki biz Lozan'a göre yasalarimizi yapacagiz.Lozan'i delme girisimleri,azinlik kavramlarini carpitma cabalari belirli bir ideolojinin yüzüdür. Lozan var oldugu sürece,Türkiye'de azinlik statüsü degistirilemez.Türkiye'ye yerlesen yabancilar,eger misafir degilseler Türk uyruguna gecmislerdir ki onlar da azinlik statüsündedirler.Yani bu kadar yabanci geliyor diyerek kelime oyunlari yapmaya gerek yok.Lozan'da azinlik olarak sadece gayri müslim Türk vatandaslari yani,Ermeni,Rum ve Yahudiler gösterilmistir.Cünkü onlar Türkiyede yasiyordular.

 

Lozan'i masaya yatirmak Türkiye'nin kimligini tartismakla esanlamlidir.Sevr'i cagristirmaktir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

- Sizce Ataturk eger hayatta olsaydi, nice cephelerde kendisiyle beraber savasan Kurtlere yapilan su haksizliklari kinamazmiydi? Musade edermiydi?

 

Umarim dusuncelerimi bu kez net olarak aktarabilmisimdir!

 

Atatürk yaşasaydı ne yapardı?

 

Aslında tarih bilimi açısından "şu olsaydı ne olurdu" demek oldukça yanlış ve tutarsızdır.

Ancak akademik bir ortamda da değiliz neticede...

 

Atatürk'ün Ulusalcılık anlayışı; birlikte yaşanmış bir geçmişe ve birlikte yaşama kararlılığına bağlıdır.

Bence Atatürk eğer yaşasaydı ya da yaşatsalardı; İngiltere'nin yaptığını yapmaya yönelebilirdi.

İngiltere bizden çok daha erken bir dönemde ülkenin siyasal yapısını Birleşik Kırallık olarak tanımladı, pek bir değişiklik yapmadı (eksik biliyorsam lütfen düzeltin) ama yapısını ayrılıkçılığa ivme vermeyecek biçimde yeniden düzenledi.

Almanya bunu yapmadı ya da yapamadı...

Fransa ise 1980lere kadar tüm sömürgelerinde katı bir yöntem izledi; kırdırttı ya da kırdı...

Amerika zaten açıktan açığa yapıyor ama İngiltere her zaman kurbağanın suyunu yavaş yavaş kaynatmayı sevmiştir.

Kendisindeki bölünmeleri hissettiği an siyasi yapısını ve teşekkülünü Birleşik Kırallık olarak tanımladı; bitti...

 

Atatürk'ün Ulusalcılık anlayışı aslında buna çok benzerdir.

Ben açıkçası geçmiş olay ve olguların, bugünün olay ve olgularından kesinlikle geride olabileceğini düşünürdüm; yani Tarih Felsefesinde oldukça fazla bakış açısı var ama ben Tarih'i bir düz çizgi olarak algılardım...

İleriye dönük, ilerlemeci...

Ancak anladım ki öyle değil...

Bugün yapılan eylemler yıllar ve yüzyıllar öncesinin algısında çok daha ilkel olabilir.

İşte Atatürk'ten sonrası Türkiyesinin yapılanmasına ve siyasasına baktığımda ben, Atatürk'ün benimseyişinden çok daha geride ve daha ilkel politikalar izlendiğini düşünüyorum.

O yüzden Atatürk eğer yaşasaydı/yaşatılsaydı belki kendi politikasını sürdürürdü ya da onu kesinlikle yaşadığı her döneme tekrar tekrar uyarlayarak geliştirirdi bilemiyorum...

Bildiğim şudur ki; kendisinden sonraki siyasetçilerin düştükleri hataya düşmezdi...

Ha, bi insan olarak elbette hata yapardı, elbette uzun yıllar yaşasaydı ve yaşamı süresince hep aynı koltukta kalsaydı dogmalaşabilir ve yıpranabilirdi ama yine de aynı hataları yapmazdı...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Önce sunu vurguluyayim:Zaza'larin Kürt olmadiklarini ben veya herhangi bir arkadas kendi kafamizdan söylemedik, ortada olan belgelerin isiginda bunlari yazdik ve kaynaklarida verdik. Zazalar'in Kürt olmadigini söyleyen onca yabanci arastirmaci ve tarihci olduguna göre demek ki onlarda Kürt'leri inkar etmekteler.Sizin icin kim sizin görüslerinize aykiri yazdiysa o Kürtleri inkar etmektedir!...

 

Gelelim azinlik konusuna;Almanya'da Türkler azinlik degildir azinlik statüsüne alinabilmeleri icin Alman vatandasi olmalari gerekir,Alman vatandasi olmayan yabancilar özellikle Türkler "GAST ARBEITER'DIR"Bunu carpitarak degistiremezsiniz.

 

Lozan,tekrar ediyorum;TürkiyeCumhuriyeti Devletinin tapu senedidir.Tabii ki biz Lozan'a göre yasalarimizi yapacagiz.Lozan'i delme girisimleri,azinlik kavramlarini carpitma cabalari belirli bir ideolojinin yüzüdür. Lozan var oldugu sürece,Türkiye'de azinlik statüsü degistirilemez.Türkiye'ye yerlesen yabancilar,eger misafir degilseler Türk uyruguna gecmislerdir ki onlar da azinlik statüsündedirler.Yani bu kadar yabanci geliyor diyerek kelime oyunlari yapmaya gerek yok.Lozan'da azinlik olarak sadece gayri müslim Türk vatandaslari yani,Ermeni,Rum ve Yahudiler gösterilmistir.Cünkü onlar Türkiyede yasiyordular.

 

Lozan'i masaya yatirmak Türkiye'nin kimligini tartismakla esanlamlidir.Sevr'i cagristirmaktir.

 

 

saygilarla

Diger konularda oldugu gibi malesef yabancilarin Almanya'daki konumu üzerine bile yanlis bilgiler veriyorsunuz. Almanya devlet adamlari gecmis dönemdeki hatalarini anlayip artik ülkelerindeki yabancilar ve bilhassa Türk'ler icin sizin iddaaniz gibi "Gastarbeiter" demiyorlar. Almanya'da yabanci yani "Ausländer" deyimi yerine Migration yani göcmenlikten bahsediliyor. Politikalarinida artik bu yönde yapiyorlar ve azinlik yani "Minderheiten" cümlesini kullaniyorlar. Sizin anladiginiz sekilde, yani LOZAN tipi bir azinlik anlasmasi falan degil. Dünya degisiyor ve tabiiki ülkelerdeki azinliklarinda olusumu degsiti. Yani eskisi gibi savaslarla veya isgallerle insanlar göc ederek ve sonrasinda orada azinlik olarak yasamiyorlar. Simdiki azinliklarin olusumu maddi ve siyasi nedenlerle baska ülkelere göc ediliyor ve o ülkelerde zaman icerisinde yerlesiyorlar. Dolayisiyla baska ülkelerin politikalarinida kendimizinki gibi inkar anlatmamiza gerek yok.

 

Türkiye'de LOZAN'dan sonra sayisiz göcler yasandigi icin azinlik terimini illada LOZAN cercevesinde yapmamiz dogru olmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye'de LOZAN'dan sonra sayisiz göcler yasandigi icin azinlik terimini illada LOZAN cercevesinde yapmamiz dogru olmaz.

 

Lozan'dan sonra yaşanan göçlerin, Lozan çerçevesinde olmadığını mı sanıyorsunuz yoksa?

Lozan'dan sonra yaşanan gerek Yunanistan ile Türkiye arasındaki Nüfus Değişimi olsun, gerek daha sonra Balkanlardan olan göçler olsun; bunlar bir Azınlık sorunu yaratabilecek göçler değildir; çünkü göçmenler Türkiye'nin kimliğine uygun göçmenlerdir. Geldiklerinde "Azınlık" olmayı talep edebilecekleri bir ayrıklıkları yoktur. Dil konusunda sorunlar yaşanmışsa da Türkçe konuşmak konusundan komplekse kapılmamışlardır. Bugün benm tanıdığım göçmenlerin istisnasız hepsi Boşnakça ve Türkçeyi, Makedonca ve Türkçeyi ya da Bulgarca ve Türkçeyi çok iyi konuşabilmektedirler, Türkçe öğrenmekten de utanç duymamaktadırlar. Her türlü geleneklerini de Türkiye ekininden kopuk olmadan da yaşayabilmektedirler.

Aynı biçimde 1930larda Türkiye'de -özellikle İzmir'de- İspanyolca konuşan Yahudilerin, İspanyolcayı bırakıp Türkçe öğrenme/konuşmalarına dair çalışmalar da yapılmıştır ve bazı Yahudi kesimlerinin karşı çıkmalarına karşın, yine Yahudilerin öncülüğünde gerçekleşmiştir bu. Bugün Yahudiler ile Türkiye arasında sorun yoktur ve hala yaşamaktadırlar; hem de oldukça varsıldırlar. 2nci Dünya Savaşı sürecinde ne yazık ki bir takım hoşnutsuzluklar elbette yaşanmıştır ama öncesinde yani yine 1930 sürecinde 1933de Üniversite Reformunda yine Üniversitelere atanan akademisyenler Almanyadan göçen Yahudiler olmuştur.

Yani Türkiye, Lozan çerçevesinde ve sonrasında Lozan açısından hiç bir sorun yaşamamıştır.

Türkiye'de Kafkaslarda yaşayanlardan belki de daha çok Çerkez vardır; Ermenistan'da yaşayandan belkide daha çok Ermeni vardır, İsrail'de yaşandan daha çok Yahudi, Bosna'dakinden daha çok Boşnak, Arnavutluk'takinden daha çok Arnavut vardır... Ama bunların hiç sounları ve kimlik bunalımları olmamıştır...

Ancak Irak'ta 1980lerde alınan Kürt göçmenler daha sonra bölgede, kasıtlı olduğunu düşündüğüm kimlik ve uyum sorunları yaşatmışlardır ya da yaşamışlardır!

Ya da Türkiye'de hep yaşamakta olan Kürtler -aslında etnik olmamakla birlikte- sorun yaşamışlar ya da onlara sorun yaşatılmıştır.

 

Kısa kısa geçmek gerekirse;

Sorun varsa eğer ki, etnik bir sorun olmadığını düşündüğüm için olaya "Kürt Sorunu" dememekte ısrarcıyım, bu sorun iki taraflıdır.

Kürtçü Düşüncedeki kimselerin ya da gurupları devlete olan tutumu ve devletin bu kimselere tutumu, kurunun yanında yaşı da yakmıştır; bu bir gerçek.

Ancak Kürtler, Lozan'a ve Lozan'ın dışında da bir gerçeklik olarak bir kimlik sorunu çekmemişlerdir.

 

Ne yazık ki Türkiye'de ilgili soruna, benim tespit ettiğim kadarıyla; Osmanlı'nın kayırdığı ancak Türkiye'nin Osmanlı'yı yıkması ile bu kayırılmışlığını kaybeden Aşiretler ile; Osmanlının kayırdığı Aşiretler karşısında güçsüz kalan ve Osmanlının yıkılması ile Türkiye'nin yanında kalarak Osmanlının kayırdığı Aşiretler karşısında yeniden güçlenmek isteyen Aşiretlerin bu sorunlar üzerindeki etkisi pek önemsenmedi ve araştırılmadı; ya da daha korkuncu; bu görmezden geliniyor... (eğer bu görünür kılınırsa bu yapıdaki aşiretler kesinlikle Kürtçülüğü desteklemeyecekler ve Devlet yanlısı olacaklardır; zaten bugün hala bu yapıda aşiretler de vardır ve sözünü ettiğim gibi PKK ya da DTP'nin kesinlikle karşısındadırlar).

Oysa bu aslında çok önemli bir etkendir.

Aynı süreç 1402 Ankara Savaşında da görülmüştür ve Osmanlı yıkılmıştır; tekrar kurulduğunda da bu sürecin öcü Yavuz Selim tarafından alınmıştır. Aynı olgu Abdülhamit'in Ermeni ve Doğu Politikasında da görülmüştür.

 

O süreçte Osmanlının gerek doğrudan ve gerek Kürtler yolu ile (Kürtlerin sistem doğrultusunda ya da kendi kararlılıkları doğrultusunda) Alevilere olan baskısı, 19ncu yüzyılda Alevilerin Türk Ulusal Kurtuluş Savaşına tam destek vermelerini sağlamıştır; Osmanlıya karşı...

 

Arkadaşlar bunların önemli olduğunu düşünmüyorlar, çünkü onlara öğretilenler çok başka...

Tarihten ve olayların temelinden, neliğinden kopuk ve son derece yüzeysel...

Oysa sürece, olgu ve olaylara baktığımızda doğrudan ama nedense! pek önemsenmeyen ama aslında çok önemli daha başka şeyler karşımıza çıkıyor.

 

Lozan, kesinlikle ve kesinlikle Kimlik konusundaki karmaşaya, Uluslararası bir düzeyde son verilmesi yönünde büyük katkılar sağlamıştır.

Ha! eksikliği vardır ya da günümüze göre 80 yıl kadar eskidir; bu aşılır, hem de sorunu kökünden çözebilecek biçimde...

Ancak Lozan delinebilecek ya da budanabilecek bir fazlalığa ya da kusura sahip değildir gibi görünüyor bana ya da ben böyle bir kusur bulamadım!

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Lozan'dan sonra yaşanan göçlerin, Lozan çerçevesinde olmadığını mı sanıyorsunuz yoksa?

Lozan'dan sonra yaşanan gerek Yunanistan ile Türkiye arasındaki Nüfus Değişimi olsun, gerek daha sonra Balkanlardan

.

.

....

Nedense yazilanlari tümüyle degilde inadina sadece bir cümlesini isinize geldigi gibi anlayip o dogrultuda mesaj vermeye calisiyoruz.

Keske siz önce benim size Türk'lerin hangi sistematik yönteme göre Kürt'ler tarafindan asimile edildigine dair sorumuza cevap verseydiniz.

 

Gelelim yukaridaki yorumunuza.

 

Ben Türkiye'de ve diger ülkelede göclerin artik degisik sebeblere dayandigini anlatmaya calistim. Bir ülkede devamli yasayan yabanci uyruklu vatandaslardan bahsediyoruz. Buna görede örnekler vermisiz. Önce lütfen yorumumu tümüyle okuyun ve degerlendirin.

 

Türkiye'de Türkce konusmaktan komplekse giren bir tane vatandas gösteremezsiniz, ama Türkce disinda kendi anadilerini konusan vatandaslarimiza karsi kompleksleri olanlarin sayisi malesef saymakla bitmez.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nedense yazilanlari tümüyle degilde inadina sadece bir cümlesini isinize geldigi gibi anlayip o dogrultuda mesaj vermeye calisiyoruz.

Keske siz önce benim size Türk'lerin hangi sistematik yönteme göre Kürt'ler tarafindan asimile edildigine dair sorumuza cevap verseydiniz.

Dünyahepimizin kardeşim; bu soruna yanıt olabilecek bütün yazılarım yakın bir zamanda bu forumda yazılmıştır.

Hepsi mevcut...

Azıcın üşenmeyip son bir ay içerisindeki yazılarımı gözden geçirirsen görebilirsin...

Şimdi sana özel hepsini yeniden mi yazayım?

Ben Türkiye'de ve diger ülkelede göclerin artik degisik sebeblere dayandigini anlatmaya calistim. Bir ülkede devamli yasayan yabanci uyruklu vatandaslardan bahsediyoruz. Buna görede örnekler vermisiz. Önce lütfen yorumumu tümüyle okuyun ve degerlendirin.

Niye yorumunu tümüyle okumak zahmetine gireyim ki?

Sen, bana sorduğun sorunun yanıtını daha önce vermeme karşın, dönüp yönlendirdiğim iletilerimi okuyor musun ki!?

 

Elbette ki bu kırmızıladığım biçimdeki bir tavır pek yakışık almazdı değil mi?

O yüzden madem tam anlamadığımı savlıyorsun; sorumluluğu üzerime alıp, yanlış okuduğumu düşünerek yenide inceleyeyim diyorum...

 

Yine de anlatmaya çalıştığın şey ile yazdığın şey çok farklı diye düşünüyorum...

Türkiye'de Türkce konusmaktan komplekse giren bir tane vatandas gösteremezsiniz, ama Türkce disinda kendi anadilerini konusan vatandaslarimiza karsi kompleksleri olanlarin sayisi malesef saymakla bitmez.

 

Emin misiniz?

Bu forumda Anayasa'dan tutun devletin adına ve neredeyse kurucusuna bile söven forumdaşlar var ve bu tartışmalarda kendilerini belli etmeselerde Ö.M.lerde oldukça net olabiliyorlar...

Bana "kimse bu ülkede Türkçe konuşmaktan kompleks girmiyor" masalı okumayın; Türkçeden daha hafif şeylerden bile komplekse girenler var merak etmeyin siz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Diger konularda oldugu gibi malesef yabancilarin Almanya'daki konumu .

.

.

Türkiye'de LOZAN'dan sonra sayisiz göcler yasandigi icin azinlik terimini illada LOZAN cercevesinde yapmamiz dogru olmaz.

 

Migration sözcügünün nerede kullanildigida mi carpitmalisiniz. CDU icin Türkler hala Gastarbeiterdir.SPD ve yesiller Türklerin bu konumunu MITBÜRGER statüsüne getirmeye calismaktadirlar.

 

Türkiye'de yapilan hersey Lozan'a göre yapilir,bu öyle sizin basite aldiginiz kadar basit bir anlasma degildir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Emin misiniz?

Bu forumda Anayasa'dan tutun devletin adına ve neredeyse kurucusuna bile söven forumdaşlar var ve bu tartışmalarda kendilerini belli etmeselerde Ö.M.lerde oldukça net olabiliyorlar...

Bana "kimse bu ülkede Türkçe konuşmaktan kompleks girmiyor" masalı okumayın; Türkçeden daha hafif şeylerden bile komplekse girenler var merak etmeyin siz...

Aanyasadan veya kurucusundan rahatsiz olmakla Türkce konusmaktan komplekse kapilmanin ne alakasui olabilirki?

 

Türkceyi severek ve isteyerek konusmak iicn anayasayi ve devletin kurucusunu veya herhangi bir siyasi lideri veya basbakani sevmekmi gerekli?

 

Birbiri ile alakasi olmayan söylemler bunlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.