Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Hz. Hasan'ın evlilikleri


multibak

Önerilen İletiler

Aşağıda Hz. Hasan'ın evlilikleri ile ilgili www.sorularlaislamiyet.com adlı siteden alıntıları aktarıyorum:

[Hz. Hasan çok evlenip, boşanmasıyla da üne sahiptir. Hatta bir ara babası Hz.Ali, bu yüzden, onun evlendiği kadınların kabilelerinin kendi ailesine karşı düşman olacaklarından korkarak, Kufelilere açıkça oğluna kız vermemelerini söylemiştir.(Zehebî, Siyer A'lami'n-Nübelâ, Beyrut 1406/1986,III,267)

 

Hz. Hasan çok boşayan biridir ve böyle olduğundan kendisine “Mıtlak/Çok boşayan” unvanı verilmiştir. Onun “Mücteba, Takiy, Zekiy, Sıbt” gibi unvanları da vardır. Kendisinin “doksan yüz kadar” kadınla evlendiği şayiası, rivayeti ve abartısı dillerde dolaşır. Hatta bunlar bazı kitaplara bile girmiştir.(8) Şii müellif İbn-i Şehrub’a göre, ayrıca onun 250- 300 cariyesi olmuştur.(9) Bize göre bunlar, sadece gerçeksiz şayia, söylenti ve rivayetlerdir; halk muhayyilesinin ve Hz. Hasanı bir lider ve peygamber torunu olarak gözünde büyütenlerin ürettiği gerçek dışı yakıştırmalar, mübalağa ve abartmalardır. Hatta destanımsı öğelerdir.

Hz. Hasan konusunda müstakil bir araştırma yapan Bakır Şerif el- Kuraşi de, onun ancak “on üç kadınla” evlendiğini tespit etmiştir.(11) Evlilikleri gibi, Hz. Hasan’ın çocukları konusunda da birbirinden farklı rivayetler vardır: Bunların kızlı erkekli olarak sayıları, 12, 13, 15, 16, 19, 20, 23 olarak zikredilir. Cevdet Paşaya göre çocuklarının on beşi erkek, sekizi kızdır. Hz. Hasan’ın adı belli çocuklarının sayısı on ikidir. Bunlar, Zeyd, Hasan, Kasım, Ebu Bekir, Abdullah, Amr, Abdurrahman, Hüseyin, Muhammed, Yakup, İsmail ve Talhadır. (12) Hz. Hasan’ın soyu Hasanu’l- Müsenna ve Zeyd’den devam etmiştir.

Hz Hasan’ın çok boşaması, kaynaklarda yer aldığı gibi başta babası tarafından hoş karşılanmıyordu. Hz. Ali bir gün Kufelilere şöyle demişti: “Kufeliler, Hasan’ı evlendirmeyin, (ona kız vermeyin) Çünkü o çok boşayan bir adamdır. (racülün mıtlak)” Bunun üzerine Hemedanlı birisi şöyle demişti: “Mutlaka onu evlendireceğiz. O razı olduğunu (nikâhında) tutar, razı olmadığını boşar.”(13) Kanaatimizce Hz. Ali’nin oğlunun tutumu hakkındaki uyarı ve eleştirisinde, doğru, makul ve dengelidir. Hemedanlı’nın sözüne bakılırsa o, ufak tefek sebepleri ve memnuniyetsizlikleri boşama sebebi olarak görmekte ve hanımlarını boşamaktadır. Bir başka deyişle o hanımlarından kolay memnun olan birisi değildir. Bu duruma sebep, Hz. Hasan’ın titizliği ve mükemmeliyetçiliği olabilir. Hz. Ali halkı “onaylamadığı boşama zaafına” karşı uyarmaktadır.

SONUÇ: Kanaatimizce Hz. Hasan, ondan fazla kadınla evlilik yapmış ve boşadığı kadınlar da olmuştur. Boşamalarında ne gibi sebeplerin rol oynadığını bilmemekteyiz. Onun boşamaları, Hz. Ali’nin yaklaşımı ve sözleri dikkate alınırsa, pek tasvip edilmemekte ve hoş görülmemektedir. Şu kadar var ki bu durum “büyük bir hata, haram ve günah olarak” da görülmemelidir. Bu hal belki de onun “kişisel bir zaafı”dır. O boşama eyleminde helal dairesinden çıkmış değildir. Helal dairesinde kalmakla birlikte, evla olmayanı veya mekruhu işlemiş olabilir. Şunu da hatırlatalım ki, sahabeler de insandırlar; mekruhları, hoşa gitmeyen şeyleri ve hatta büyük günahları da işleyebilirler. Onlar kusursuz ve günahsız insanlar değillerdir.

 

O günün şartları içinde, Hz. Hasan’ın ondan çok kadınla evlenmesi ve boşamalarda bulunması; çok önemseenecek ve abartılacak bir husus değildi. Mesela babası Hz. Ali de, dokuz kadınla evlenmişti. Bu hanımlarından on dört erkek, on sekiz kız çocuğu olmuştu.(14) Ama o evliliklerinden dolayı çağının insanlarınca ayıplanmamıştı. İlk halife Hz. Ebu Bekir’in dört hanımından altı çocuğu olmuştu.(15) Hz. Ömer sekiz kadınla evlenmiş ve hanımlarından üçünü boşamıştı.(16) Diğer sahabe hayatları araştırılsa, bu konuda başka örnekler de bulunabilir.

 

Prof. Dr. Murat Sarıcık

 

(1) Murat Sarıcık, İnanç ve zihniyet Olarak Cahiliye, Nesil Yayınları, İstanbul, 2004, s. 261- 262, 265.

(2) Nisa, 4/3; Heyet, Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, Medine 1987, s. 76;

(3) Ibn-i Kesir, İsmail b. Kesir, Tefsiru’l- Kur’ani’l- Azim. I- IV, Çağrı Yayınları, İstanbul 1986, I, 441; Sarıcık, Cahiliye, s. 265- 266; Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, II, 715 vd.

(4) Bakara, 2/ 227- 231; Nisa, 4/ 3, 20, Talak, 65/ 1-2; Ahzab, 33/ 50; Mümtehine, 60/ 10-11; Mansur Ali Nasif, et- Taciu’l- Cami ‘u li’l- Usul, I-V, Mektebetü Pamuk, İstanbul 1981, II, 315, 325, 327.

(5)Mansur Ali, II, 327, K. Nikah,bab, 7.

(6) Mansur Ali, II, 315, K. Nikah, bab, 6; Ahzab, 33/ 49, 51.

(7) Mansur Ali, II,, II, 337, K. Nikah, bab, 9.

(8) Heytemi, es-Savaiku’l- Muhrika, Mektebetü’l- Kahira, Kahire, 1385, s. 137.

(9) İbn-i Şehrub, Menakıbu Ali bin Ebi Talib, Necef 1965, III, 141- 205; İbrahim el- Musevi, ez- Zencani, Akaidü’l- İmamiyyti’l- İsna Aşeriyye, Beyrut, 1973, I, 141, 145.

(10) Seyfettin Erşahin, “SSBC’de İslami İnancın Korunmasında Hz. Ali Kültünün Rolü”, Hayatı, kişiliği ve Düşünceleriyle Hz. Ali, Bursa Müftülüğü, Bursa 2004, 261, 263- 264.

(11) Ethem Ruhi Fığlalı, “Hasan”, DİA, XVI, İstanbul 1997, s. 283. (Bakır Şerif el- Kuraşi, Hayatu’l- İmam el Hasan bin Ali, Beyrut 1983, II, 433- 460).

(12) Fığlalı, “Hasan”, DİA, XVI, 283, A. Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, Bedir Yayınevi, İstanbul, 1981, I, 616.

(13) Heytemi, s. 136- 137. (İbn-i Sad’ın Tabakat’ından) ; Ebul- Fida, İsmail b Ömer, el-Bidaye, I- XIV, Mısır ty, VIII, 38; Yakubi, Ahmed b. Ebi Yakub, Tarihu’l- Ya’kubi, I-II, Daru’s- Sadır, Beyrut 1960, II, 228.

(14) Murat Sarıcık, Dört Halife Dönemi, I- II, Nesil Yayınları, İstanbul, 2002, II, 191- 194.

(15) A.g.e., I, 199- 201.

(16) A.g.e., I, 415- 416.

 

Şimdi sorularımla konuyu tartışmaya açıyorum

 

Hz muhammed'ten sonra da çok evlilik sahabeler ve torunları tarafından sürdürülmüşse

1- çok evlilik ve cariyelik sistemi islamiyetten sonra da devam etmişse müslümanların çok evililiği ve cariyeliği yumuşatıp savunmaları hatta yok sayacak söylemleri ve ama bir evlilik daha hayırlıdır demeleri boş laftan öteye geçmez mi ?

2-Peygamberin torunları ve damadı da çok evlliği peygamberden sonra devam ettirmişse ayetle muhammed haricindeki herkesin (çünkü muhammedin eşleri müminlerin anaları idi boşayamazdı) eşlerini boşayıp 4'e indirgemeleri nasıl değerlendirilmelidir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 6 yıl sonra...

islamda sahabe gelenekleri bile şehvette tavan yapmışsa suçlusu örneklenen kişidir. İslam dünyasının tiksinti verici kökü Hz Muhammed 52 yaşında ve Aişe 9 yaşında iken yaptıkları evliliklerine dayanıyor. Ashab Muhammedi görmüş ondan örnek almış aynısını yapmış, ümmet Muhammedi taklit etmiş, ashaptan görmüş aynısını yapmış ve tiksinç uygulama bugünlere gelmiş. Nasılki Hatice yaşarken hz Muhammed ikinci eş alamamış, Ali'de Fatıma yaşarken alamamış. Prof. Mustafa Karataş hz Muhammed'in sağlığında Hz Ali'nin Fatıma üzerine kuma getirmesine olanak tanımadığını söyledi. "Hz.Peygamber'in, kızını Hz.Ali ile nikahlamadan önce, Hz.Ali'den "Ben ölünceye kadar Fatıma'nın üstüne kuma getirmemesi" şartını koydu ve bunun Hz. Ali tarafından kabulünden sonra Ali - Fatıma evliliği gerçekleşti. Hz Muhammed kendi kızı için namus hassasiyeti taşıması çok güzel ve takdire şayan keşke kendi evlendiği kızlar için de aynı namus hassasiyetini taşıyabilseyi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Muhammed, kızı Fatma'yı 623 yılında 14 yaşında iken 25 yaşındaki Ali ile Medine'de evlendirmiştir. Bir yıl sonra ilk çocukları Hasan, üç yıl sonra ikinci çocukları Hüseyin doğdu. Fatma'yı genç kızlığında hem Ebubekir (52 yaşındaydı) hem de Ömer (32 yaşındaydı), bir sürü karıları olmasına rağmen Muhammed'den istemişlerdir. Hz Fatma, halife Ebubekir'in baba mirasını kendisine vermemesi üzerine Muhammed'in ölümünden kısa süre sonra 633 yılında, 24 yaşında kahrından ölmüştür. Fatma'yı alamayan Ömer ne yapmış, dersiniz? Fatma öldükten yıllar sonra onun kızı Ümmü Gülsüm'ü almış. Ümmü Gülsüm 10 yaşında, Ömer 60 yaşındayken evlenmişler. işte islamda sahabe gelenekleri! 

zavallı ümmü gülsüm, dedesi fahri kainat peygamberi!
Hz Muhammed'in torunu Ümmü Gülsüm, Hz Ömer ile evliliğinden Rukiyye adlı bir kızı ve Zeyd adlı bir oğlu oldu. 2 çocuk da çok yaşamadı. Hz Ömer'in vefatından sonra (miladi 644) Ümmü Gülsüm, amcasının oğlu Avn b. Cafer ile evlendi. Çocuk bırakmadan ikinci kocası ölünce, yine amcasının oğullarından Muhammed b. Cafer'e vardı. Ondan bir kızı oldu. Onun ölümüyle de, Abdullah b. Cafer'le evlendi. Bununla nikahlı iken ve son kocasından çocuğu olmadığı halde vefat etmiştir Hz Muhammed'in torunu Ümmü Gülsüm.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birinci Ümmü Gülsüm, Muhammed ile Hatice nin kızıdır. 608 yılında doğmuş, 631 yılında 23 yaşında iken ölmüştür. ilk olarak Ebu Leheb'in oğlu Uteybe ile evlenmiştir fakat islam'dan sonra Ebu Leheb'in baskısıyla Uteybe, Ümmü Gülsüm'ü boşamıştır. Osmanlı sarayında, Derebeylikleri ile sıkıntı yaşşayan padişahlar, kızlarını derebeyi ile evlendirerek mutabakat sağlamayı amaçladıklarının benzerini Muhammed, kendisine muhalif amcası Abduluzza(Ebu Leheb)'nın oğlu Uteybe ile kızı Ümmü Gülsüm'ü evlendirerek yapmıştır ama Abduluzza bin Abdulmuttalip en başından beri islama hiç ısınamamıştır ve müslüman olmadan ölmüştür.

İkinci Ümmü Gülsüm Muhammed'in torunu, Fatıma-Ali'nin kızı Ümmü Gülsüm'dür. O da Hz Ömer ile evlenmiştir. Muhammed 571 yılında, Ömer 581 yılında doğmuştur. Ümmü Gülsüm'ün dedesi olan Muhammed, Ümmü Gülsüm'ün kocası olan Ömer'den 10 yaş büyüktür. Ömer, Ümmü Gülsüm'ün dedesi Muhammed'den 10 yaş küçüktür. Hz Ali, kızı Ümmü Gülsüm'ü gönülsüz olarak Hz Ömer'e verdiğini yaşadıkları sürtüşmeden anlayabiliriz. 

Ömer bir gün Ali’ye, "Kızın Ümmü Gülsüm’ü bana ver ki Muhammed’le olan akrabalığım pekişsin diyor". Önce Ali “Kızım hem küçüktür, hem de büyüyünce onu ağabeyim Cafer’in çocuklarından birine vermeyi düşünüyorum” diyerek kabul etmiyor ama sonra ısrarına dayanamayıp kızını veriyor Ömer'e. Hz Ömer, Muhammed'in torunu Ümmü Gülsüm ile evlendiğinde Ümmü Gülsüm en fazla 10 yaşındaydı, Ömer ise 60 yaşındaydı, arada 50 yaş fark var.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hz Muhammed'in torunu Ümmü Gülsüm ile Hz Ömer evliliği çağımızda örnekleri hoş karşılanmayan bir evlilikti. Muhammed'in kızı Fatıma'nın doğurduğu çocukların kronolojisi üzerinden Hz Muhammed'in torunu Ümmü Gülsüm'ün doğum tarihini bulmaya çalıştım. İnternette bu konuda net bilgi yok.

 

Hz Ali'nin ilk eşi Hz Muhammed'in kızı Fatıma'dır. Ali, Fatıma vefat edene kadar başkasıyla evlenmemiştir. Fatıma'dan 5 çocuğu olmuştur; Hasan, Hüseyin, Zeynep, Ümmü Gülsüm ve Muhsin. Muhsin, henüz Fatıma'ın karnındayken ölmüştür. Muhammedin kızı Fatıma 610 yılında doğmuş 632 yılında ölmüştür. 22 yıl yaşamıştır. Hamileliği sırasında düşürdüğü Muhsin ibn Ali dışında, 4 çocuk doğurmuştur.

1- Hasan ibn Ali
2- Hüseyin ibn Ali
3- Ümmügülsüm bint Ali (Ali kızı Ümmü Gülsüm) 
4- Zeynep bint Ali

1- Hasan bin Ali: 624 yılında doğdu, 669 yılında öldü. 45 yıl yaşadı. Hz.Ali ve Hz.Fatıma nın en büyük oğulları, Hz.Muhammed'in ilk torunuydu.

2- Hüseyin bin Ali: 626 yılında doğdu, 680 yılında Kerbela Savaşı'nda öldürüldü. 54 yıl yaşadı.

3- Ümmü Gülsüm bint Ali: Hz Ali nin kızı, Hz Muhammed'in öz torunu Ümmü Gülsüm Medine'de doğdu, diğer adı Zeyneb-i Suğra’dır. Annesi Fatıma öldüğünde  Zeyneb-i Suğra (Ali kızı Ümmü Gülsüm) eteği yerde sürünür halde ağlayarak Hz Muhammed'e şöyle diyordu; "Dedeciğim, Ey Allah’ın Peygamberi, şimdi senin ağır yüklü musibetini omuzlarımda hissediyorum"... Ümmü Gülsüm Hz Ali ile Fatıma’nın kızı, Hz.Muhammed'in Hz.Ömer ile evlenen torunudur. Miladi 639 / Hicri 17 yılında, o sırada 58 veya 60 yaşında olan Hz.Ömer ile evlendirildi. Hz.Ömer, Mecusi köle Ebu Lü'lü tarafından  644 yılında öldürülünce Ümmü Gülsüm dul kaldı. Sonra Ümmü Gülsüm, amcasının oğlu Avn b. Cafer ile evlendi. Çocuk bırakmadan ikinci kocası ölünce, yine amcasının oğullarından Muhammed b. Cafer'e vardı. Ondan bir kızı oldu. Onun ölümüyle de, Abdullah b. Cafer'le evlendi. Bununla nikahlı iken ve son kocasından çocuğu olmadığı halde ölmüştür.

 

4- Zeynep bint Ali: Dedesi Hz.Muhammedin vefatından (Haziran 632) yaklaşık 5 yıl önce (627) doğmuştur.

Ümmü Gülsüm bint Ali, 626 yılında doğan Hüseyin bin Ali ve yaklaşık 627 yılında doğan Zeynep bint Ali arasında aynı anneden dünyaya geldiğine göre, 626 yılının sonu, 627 yılının başında doğmuş olmalı. Sonuç olarak Ümmü Gülsüm'ün Hz.Ömer ile evlendiği yaşı (hicri 17)639 - 627 = 12 olarak buluyorum. 

 

Hz Muhammed'in torunu, Fatıma-Ali'nin kızı Ümmü Gülsüm (hicri 17)639 yılında Hz Ömer ile evlenmiştir. Muhammed 571 yılında, Ömer 581 yılında doğmuştur. Ümmü Gülsüm'ün dedesi olan Muhammed, Ümmü Gülsüm'ün kocası olan Ömer'den 10 yaş büyüktür. Ömer, Ümmü Gülsüm'ün dedesi Muhammed'den 10 yaş küçüktür. Hz Ali, kızı Ümmü Gülsüm'ü gönülsüz olarak Hz Ömer'e verdiğini yaşadıkları sürtüşmeden anlayabiliriz. Ömer bir gün Ali’ye, "Kızın Ümmü Gülsüm’ü bana ver ki Muhammed’le olan akrabalığım pekişsin diyor". Önce Ali "Kızım hem küçüktür, hem de büyüyünce onu ağabeyim Cafer’in çocuklarından birine vermeyi düşünüyorum" diyerek kabul etmiyor ama sonra ısrarına dayanamayıp kızını veriyor Ömer'e. Hz Ömer, Muhammed'in torunu Ümmü Gülsüm ile evlendiğinde Ümmü Gülsüm en fazla 12 yaşındaydı, Ömer ise 60 yaşındaydı, arada 48 yaş fark var. 

 

Hz Muhammed'in kızı Fatıma'yı bekarlığında, hem Ebubekir (52 yaşında iken) hem de Ömer (32 yaşında iken), bir sürü eşleri olmasına rağmen Muhammed'den istemişlerdir fakat Fatıma onları istememiştir. Annesi Fatıma ile evlenemeyen Hz Ömer, 639 yılında 48 yıl yaş farkına rağmen Fatıma'nın kızı Ümmü Gülsüm ile evlenmiştir. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Muhammed, peygamberliğini ilan ettiği 611 yılından önce, Ümmü Gülsüm'ü, Abduluzza'nın oğlu Uteybe ile evlendirmişti. Abduluzza muhammed'in amcasıdır ve muhammed'in doğru söylemediğini biliyordu çünkü en iyi o tanıyordu. Muhammed'in kızlarını ona geri gönderdi. Muhammed de ona lakap taktı ebu leheb diye bir de sure yazdı tebbet suresi. Abduluzza karakterli adamdı, el etek öpmeydi insanlığına sığdıramadı. müslüman olanların yaşamı el etek öpmeyle geçiyor el de var sıfır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...
Misafir SEYYİT HÜSEYNİ

Sanki onlarla yaşamışsın da öyle konuşuyorsun. Belki de öyledir, çünkü daha şeytan ölmemiş. Sana verilecek cevap: Kendine o kadar güveniyorsan ölmeyi temenni et de kurtul şu yalan dünyadan. Eğer haklıysan sana madalya asarlar yok eğer haklı değilsen sana haddini bildirirler. ALLAH hidayet etsin. Biraz olsun kalbinle, vicdanınla hadiselere bak. Müsteşriklerin oyununa gelip bazılarının zihnini bulandırma. O zamanın şartlarını ve kültürünü bu zamana taşıyarak kıyas yapıp temelsiz  mukayese yapma. O günün şartlarını ve kültürünü araştır, bak. Göreceksin ki bu sayıp döktüklerin herşey sıradan ve doğal karşılanıyordu. Herhangi bir ayıplanma ve hor görme sebebi değildi. Cümlelerini de duygusal kurma, objektif ol.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.