Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

GRUP YORUM 20. YILINDA


Önerilen İletiler

1985 yılında dört üniversite gencinin biraraya gelerek kurduğu ve kurulduğundan bu yana adı baskılarla, yasaklarla, tutuklamalarla birlikte anılan Grup Yorum, 20. yıldönümlerini Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda büyük bir coşkuyla kutladı. Yaklaşık yedi bin izleyici vardı Açık Hava’da. Artık Grup Yorum açısından da bir nevi gelenek haline gelen Açık Hava konserlerini bir sene beklemenin özlemi ve sabırsızlığıyla hemen alkışlara başladı yedi bin çift el…Grup Yorum onları daha fazla bekletmedi ve sahnedeki yerini aldı. Biraz önce dışarıda fazladan bir saat bekletilmelerini unutuverdi izleyenler ve coşkuyla alkışa durdular dakikalar boyunca. 20 yıl önce ilk konserlerini verirken dinleyicilerine verdikleri mesajı tekrar okudular ve yine aynı duygularla dolu olduklarını ifade ettiler. “Merhaba” ile başladıkları konser boyunca, her birini farklı Yorum üyesinin okuduğu, çeşitli başlıklardan oluşan konser metni dinleyicilerin yoğun alkışlarıyla karşılandı. Yorum’un doğuşundan baskılara, yasaklara; Yorum’un bir okul olmasından umudun türkülerine; hapishanelerden örnek aldıkları ustalara; TAYAD’dan Yorum’un halk olduğuna kadar, Yorum’u Yorum yapan tüm değerler işlenmişti konser metninde. Yaklaşık 15 yıldır Grup Yorum’un yapımcılığını üstlenen Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltık’a ve şarkı sözleriyle Grup Yorum’un her zaman yanında olmuş İbrahim Karaca’ya özel teşekkür etmeyi de unutmamışlardı Yorum elemanları.Sinevizyon gösterisinde, Grup Yorum’un fotoğraflarla kısa tarihi, Ayçe İdil Erkmen için özel bir bölüm, Ustalara ayrılmış bir bölüm ve beş dakikalık bir kurgu vardı. Baştan sona büyük bir coşkunun hakim olduğu gecede, ilk albümlerinden son albümlerine kadar, 28 şarkı söyleyen Grup Yorum, bir de halay potpuri bölümü hazırlamıştı, bu şarkıların arasında, yine gelenek olduğu üzere yakında çıkacak albümlerinden “Senin İçin” adlı şarkıyı söylemeyi ihmal etmediler. Harbiye Açık Hava Tiyatrosu, tarihi bir konsere tanıklık etti yine. “20. Yıl konserimiz, türkülerimizin hiç susmayacağının, susturulamayacağının garantisidir” diyen Grup Yorum,” Bir sonraki Harbiye konserine kadar elveda!” sözleriyle veda etti izleyicilerine. GRUP YORUM’UN TUTSAK ÜYESİ İHSAN CİBELİK’İN GECEYE GÖNDERDİĞİ MESAJ Merhaba! Her babayiğidin harcı değildir bu… Tam 20 yıldır baskılara, yasaklara, tutsaklıklara umudun ezgileriyle karşı koymak bize, Grup Yorum’a mahsustur… “Ah bilseniz, sizinle orada olmayı ne çok isterdim” demiyorum! Sincan F Tipi’nin karanlık bir hücresinde olsa da bedenim, yüreğim şu an Harbiye’de, sizinle birlikte atıyor… Zaten biz hiç ayrı düşmedik ki! Kutlu olsun 20. yılımız… Ne diyeyim, nice 20 yıllara… Gözlerinizden öpüyorum… Sizleri şu an dinlemeye gelen Harbiye’deki tüm dostları da sımsıcak kucaklıyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Grup yorum elemanları kurulduğu günden beri defalarca gözaltına alınmalarına ,

 

tutuklanmalarına ,haklarında sayısız dava açılmasına ,albümlerinin toplatılmasına , konserlerinin

 

yasaklanmasına rağmen ama onlar genede türkülerini söylemekten vazgeçmediler.

 

sanatı halki için yapan çok az örnekden biridir Grup yorum

 

bende kendilerinin 20 'yılını coşkuyla kutlar selamlarım :clover:

 

 

sevgiler

 

 

Haziranda Ölmek Zor / Hasan Hüseyin aynı zamanda Grup Yorum'un bestelediği en sevdiğim parçalarından biridir

 

İşten çıktım

Sokaktayım

Elim yüzüm, üstüm başım gazete...

 

Sokakta tank paleti

Sokakta düdük sesi

Sokakta tomson

Sokağa çıkmak yasak...

 

Sokaktayım

Gece leylak ve tomurcuk kokuyor

Yaralı bir şahin olmuş yüreğim

Uy anam anam

Haziranda ölmek zor...

 

Havada tüy

Havada kuş

Havada kuş soluğu kokusu

Hava leylak ve tomurcuk kokuyor

Ne anlar acılardan güzel haziran

Ne anlar güzel bahar

Kopuk bir kol sokakta çırpınıp durur...

 

Çalışmışım onbeş saat

Tükenmişim onbeş saat

Acıkmışım, yorulmuşum, uykusamışım

Anama sövmüş patron

Sıkmışım dişlerimi

Islıkla söylemişim umutlarımı

Susarak söylemişim

Sıcak bir ev özlemişim

Sıcak bir yemek

Ve sıcacık bir yatakta unutturan öpücükler

Çıkmışım bir kavgadan vurmuşum sokaklara

Sokakta tank paleti

Sokakta düdük sesi

Sarı sarı yapraklarla birlikte sanki

Dallarda insan iskeletleri...

 

Asacaklar Aydemir'i

Asacaklar Gürcan'ı

Belki başkalarını

Pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim

Dökülüyor etlerim, sarı yapraklar gibi...

 

Asmak neyi kurtarır

Sarı sarı yaprakları kuru dallara?

Yolunmuş yaprakları, kırılmış dallarıyla ne anlatır bir ağaç

Hani rüzgar, hani kuş

Hani nerede rüzgarlı kuş sesleri...

 

Asılmak değil sorun

Asılmamak da değil

Kimin kimi astığı

Kimin kimi neden niçin astığı

Budur işte asıl sorun?

 

Sevdim gelin morunu

Sevdim şiir morunu

Moru sevdim tomurcukta

Moru sevdim memede

Ve öptüğüm dudakta

Ama sevemedim, hayır

İğrendim insanoğlunun

Yağlı ipte sallanan morluğundan...

 

Neden böyle acılıyım

Neden böyle ağrılı

Neden niçin bu sokaklar böyle boş

Niçin neden bu evler böyle dolu

Sokaklarla solur evler

Sokaklarla atar nabzı kentlerin

Sokaksız kent

Kentsiz ülke

Kahkahanın yanıbaşı gözyaşı...

 

İşten çıktım

Elim yüzüm, üstüm başım gazete

Karanlıkta açan bir su gibi

Vurdum kendimi caddelere

Hava leylak ve tomurcuk kokusu

Havada kör yoluna

Havada suçsuz günahsız gitme korkusu

Ah desem eriyecek demirleri bu korkuluğun

Oh desem tutuşacak soluğum...

 

Asmak neyi kurtarır, öldürmek neyi

Yaşatmaktır önemlisi, güzel yaşatmak

Abeceden geçirmek kıracın çekirgesini

Ekmeksiz, yuvasız, hekimsiz bırakmamak...

 

Ah yavrum, ah güzelim

Canım benim, sevdiceğim, bir tanem

Kısa sürdü bu yolculuk

Neylersin ki sonu yok

Gece leylak ve tomurcuk kokuyor

Uy anam anam

Haziranda ölmek zor...

 

Nerdeyim ben, nerdeyim ben, nerdeyim

Kimsiniz siz, kimsiniz siz, kimsiniz

Ne söyler bu radyolar

Gazeteler ne yazar

Kim ölmüş uzaklarda

Göçen kim dünyamızdan...

 

Asmak neyi kurtarır, öldürmek neyi

Yolunmuş yaprakları

Ve kırılmış dallarıyla bir ağaç

Söyler hangi güzelliği?

 

Kökü burada yüreğimde

Yaprakları uzaklarda bir çınar

Islık çala çala göçtü bir çınar

Göçtü memet diye diye

Şafak vakti bir çınar

Silkeledi kuşlarını, güneşlerini

"Oğlu sana sesleniyorum, işitiyor musun memet, memet"...

 

Gece leylak ve tomurcuk kokuyor

Üstüm başım, elim yüzüm gazete

Vurmuşum sokaklara

Vurmuşum sokaklara

Uy anam anam

Haziranda ölmek zor...

 

Bu acılar, bu ağrılar, bu yürek

Neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar

Bu ağaçlar niçin böyle yapraksız

Bu geceler niçin böyle insansız

Bu insanlar niçin böyle yarınsız

Bu niçinler niçin böyle yanıtsız...

 

"Uyarına gelirse tepemde bir de çınar demişti on yıl önce"

Demek ki on yıl sonra

Demek ki sabah sabah

Demek ki "manda gönü"

Demek ki "şile bezi"

Demek ki "yeşil biber"

Bir de Memed'in yüzü

Bir de güzel İstanbul

Bir de "saman sarısı"

Bir de özlem kırmızısı

Demek ki göçtü usta

Kaldı yürek sızısı geride kalanlara...

 

Yıllar var ki ter içinde

Taşıdım ben bu yükü

Bıraktım acının alkışlarına

3 HAZİRAN 63'ü...

 

Bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta

Bir kırmızı gül dalı iğilmiş üstüne

Yatıyor oralarda

Bir eski gömütlükte yatıyor usta

Bir kırmızı gül dalı iğilmiş üstüne

Okşar yanan alnını

Bir kırmızı gül dalı

Nazım Usta nın...

 

Gece leylak ve tomurcuk kokuyor

Bir basın işçisiyim

Elim yüzüm, üstüm başım gazete

Geçsem de gölgesinden tankların tomsonların

Şuramda bir çalıkuşu ötüyor

Uy anam anam

Haziranda ölmek zor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Grup yorumun boran fırtınası adlı albümündeki seslendirmesini hiç unutamıyorum ,

insanın tüylerini diken diken eden bir ses ve yorumu çok etkileyiciydi. ...Bendende selam olsun...

 

 

 

Boran bir yaban kuştur. Gökyüzünün mavisine bata çıka bir maviş kuş. Konmaz hiçbir yere. Yuvasından bozkırlara koşan sulardan yuvasına. Çok zor yakalanır. Şahin bile tutamaz onu kanadından. Yabandır. Asidir ha, rengi kadar güzeldir.

 

Güvercin sahipleri sevmez boranı. Girer evcil güvercin sürüsüne. peşine mutlaka takılan olur. Bazen sürü bile düşer ardına. Ya vurulur ya da yaralıyken yakalanır. Diğer kuşlarla aynı kafese kapatılır. Hiçbir evcil kuşu yaklaştırmaz kendine.

 

Hele bir de güvercin besleyenler evcilleştirmek için kanadının tüylerini çekti mi, vay vay yemez artık yemini. Ya açlıktan ölür ya da kafesin demirine kendini vura vura öldürür.

 

Sesi çığlıktır artık, turna indirir. Ya gökyüzüdür ya ölümdür boran. Boranlar kalktı mapushanelerden. Şehre sokulmamış evlerden. Dökerek renklerini şehirlerin ufkuna, gittiler dağların doruklarına.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Unuttum ve eklemem gereken birşey olduğu aklıma geldi Grup yorumun 20. yılını kutlarken onun adını anmamak sanırım zalimlik olurdu..

 

Elim bir yangında zamansız aramızdan ayrılan sevgili dostum Tuncay Akdoğan seni minnetle vede şükranla

anmamak sana haksızlıkların en büyüğü olurdu.Yıldızlardan yorganın her daim üzerinde olsun...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

merhaba arkadaşlar...

 

ben hilmi yarıyıcı hakkında bilgi vermek istiyorum :))

 

şimdi efendim grup elemanları Beşiktaşta sohbet ederken hilmi bey geliyo...ben gruba girmek istiyorum diyo.ama bi peltek ki konuşması sormayın :) başlarından savmak için gel çal diyolar eee ondan sonra ses mükemmel katıyolar gruba :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

GRUP YORUM / bir görüş kabininde

 

ne kadar da ufalmış bedenin

gözyaşıma sığdın sen

açlık mı yemiş ömrünü yavrum

al sütümü iç kızım

 

saçların beyazına mı

sakladın alevini

yoksa güneş sende mi batıyor

batıyor geceleri

 

eriyen bedenimi düşünme

göğü giydim üstüme

yüzünü asma kederine anam

yiğitler bitmez bizde

 

bir ateş olup yaksa da gidişiniz

analar biter mi

ölüm toplasa da çiçekleri

çiçekte tohum biter mi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 yıl sonra...

Grup yorumun boran fırtınası adlı albümündeki seslendirmesini hiç unutamıyorum ,

insanın tüylerini diken diken eden bir ses ve yorumu çok etkileyiciydi. ...Bendende selam olsun...

 

 

 

Boran bir yaban kuştur. Gökyüzünün mavisine bata çıka bir maviş kuş. Konmaz hiçbir yere. Yuvasından bozkırlara koşan sulardan yuvasına. Çok zor yakalanır. Şahin bile tutamaz onu kanadından. Yabandır. Asidir ha, rengi kadar güzeldir.

 

Güvercin sahipleri sevmez boranı. Girer evcil güvercin sürüsüne. peşine mutlaka takılan olur. Bazen sürü bile düşer ardına. Ya vurulur ya da yaralıyken yakalanır. Diğer kuşlarla aynı kafese kapatılır. Hiçbir evcil kuşu yaklaştırmaz kendine.

 

Hele bir de güvercin besleyenler evcilleştirmek için kanadının tüylerini çekti mi, vay vay yemez artık yemini. Ya açlıktan ölür ya da kafesin demirine kendini vura vura öldürür.

 

Sesi çığlıktır artık, turna indirir. Ya gökyüzüdür ya ölümdür boran. Boranlar kalktı mapushanelerden. Şehre sokulmamış evlerden. Dökerek renklerini şehirlerin ufkuna, gittiler dağların doruklarına.

 

Boran biz de ölüm oldu :( Tuncay Akdoğan2ı ben de sevgiyle,saygıyla anıyorum...bir nehir olan ömürden çaldıklarımızı onun sevgisiyle yüreğimde yaşatıyorum...bu arada grubumuzun son albümü de çıktı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.