Φ TANİA HAYDE Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2006 1985 yılında dört üniversite gencinin biraraya gelerek kurduğu ve kurulduğundan bu yana adı baskılarla, yasaklarla, tutuklamalarla birlikte anılan Grup Yorum, 20. yıldönümlerini Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda büyük bir coşkuyla kutladı. Yaklaşık yedi bin izleyici vardı Açık Hava’da. Artık Grup Yorum açısından da bir nevi gelenek haline gelen Açık Hava konserlerini bir sene beklemenin özlemi ve sabırsızlığıyla hemen alkışlara başladı yedi bin çift el…Grup Yorum onları daha fazla bekletmedi ve sahnedeki yerini aldı. Biraz önce dışarıda fazladan bir saat bekletilmelerini unutuverdi izleyenler ve coşkuyla alkışa durdular dakikalar boyunca. 20 yıl önce ilk konserlerini verirken dinleyicilerine verdikleri mesajı tekrar okudular ve yine aynı duygularla dolu olduklarını ifade ettiler. “Merhaba” ile başladıkları konser boyunca, her birini farklı Yorum üyesinin okuduğu, çeşitli başlıklardan oluşan konser metni dinleyicilerin yoğun alkışlarıyla karşılandı. Yorum’un doğuşundan baskılara, yasaklara; Yorum’un bir okul olmasından umudun türkülerine; hapishanelerden örnek aldıkları ustalara; TAYAD’dan Yorum’un halk olduğuna kadar, Yorum’u Yorum yapan tüm değerler işlenmişti konser metninde. Yaklaşık 15 yıldır Grup Yorum’un yapımcılığını üstlenen Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltık’a ve şarkı sözleriyle Grup Yorum’un her zaman yanında olmuş İbrahim Karaca’ya özel teşekkür etmeyi de unutmamışlardı Yorum elemanları.Sinevizyon gösterisinde, Grup Yorum’un fotoğraflarla kısa tarihi, Ayçe İdil Erkmen için özel bir bölüm, Ustalara ayrılmış bir bölüm ve beş dakikalık bir kurgu vardı. Baştan sona büyük bir coşkunun hakim olduğu gecede, ilk albümlerinden son albümlerine kadar, 28 şarkı söyleyen Grup Yorum, bir de halay potpuri bölümü hazırlamıştı, bu şarkıların arasında, yine gelenek olduğu üzere yakında çıkacak albümlerinden “Senin İçin” adlı şarkıyı söylemeyi ihmal etmediler. Harbiye Açık Hava Tiyatrosu, tarihi bir konsere tanıklık etti yine. “20. Yıl konserimiz, türkülerimizin hiç susmayacağının, susturulamayacağının garantisidir” diyen Grup Yorum,” Bir sonraki Harbiye konserine kadar elveda!” sözleriyle veda etti izleyicilerine. GRUP YORUM’UN TUTSAK ÜYESİ İHSAN CİBELİK’İN GECEYE GÖNDERDİĞİ MESAJ Merhaba! Her babayiğidin harcı değildir bu… Tam 20 yıldır baskılara, yasaklara, tutsaklıklara umudun ezgileriyle karşı koymak bize, Grup Yorum’a mahsustur… “Ah bilseniz, sizinle orada olmayı ne çok isterdim” demiyorum! Sincan F Tipi’nin karanlık bir hücresinde olsa da bedenim, yüreğim şu an Harbiye’de, sizinle birlikte atıyor… Zaten biz hiç ayrı düşmedik ki! Kutlu olsun 20. yılımız… Ne diyeyim, nice 20 yıllara… Gözlerinizden öpüyorum… Sizleri şu an dinlemeye gelen Harbiye’deki tüm dostları da sımsıcak kucaklıyorum. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2006 Grup yorum elemanları kurulduğu günden beri defalarca gözaltına alınmalarına , tutuklanmalarına ,haklarında sayısız dava açılmasına ,albümlerinin toplatılmasına , konserlerinin yasaklanmasına rağmen ama onlar genede türkülerini söylemekten vazgeçmediler. sanatı halki için yapan çok az örnekden biridir Grup yorum bende kendilerinin 20 'yılını coşkuyla kutlar selamlarım sevgiler Haziranda Ölmek Zor / Hasan Hüseyin aynı zamanda Grup Yorum'un bestelediği en sevdiğim parçalarından biridir İşten çıktım Sokaktayım Elim yüzüm, üstüm başım gazete... Sokakta tank paleti Sokakta düdük sesi Sokakta tomson Sokağa çıkmak yasak... Sokaktayım Gece leylak ve tomurcuk kokuyor Yaralı bir şahin olmuş yüreğim Uy anam anam Haziranda ölmek zor... Havada tüy Havada kuş Havada kuş soluğu kokusu Hava leylak ve tomurcuk kokuyor Ne anlar acılardan güzel haziran Ne anlar güzel bahar Kopuk bir kol sokakta çırpınıp durur... Çalışmışım onbeş saat Tükenmişim onbeş saat Acıkmışım, yorulmuşum, uykusamışım Anama sövmüş patron Sıkmışım dişlerimi Islıkla söylemişim umutlarımı Susarak söylemişim Sıcak bir ev özlemişim Sıcak bir yemek Ve sıcacık bir yatakta unutturan öpücükler Çıkmışım bir kavgadan vurmuşum sokaklara Sokakta tank paleti Sokakta düdük sesi Sarı sarı yapraklarla birlikte sanki Dallarda insan iskeletleri... Asacaklar Aydemir'i Asacaklar Gürcan'ı Belki başkalarını Pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim Dökülüyor etlerim, sarı yapraklar gibi... Asmak neyi kurtarır Sarı sarı yaprakları kuru dallara? Yolunmuş yaprakları, kırılmış dallarıyla ne anlatır bir ağaç Hani rüzgar, hani kuş Hani nerede rüzgarlı kuş sesleri... Asılmak değil sorun Asılmamak da değil Kimin kimi astığı Kimin kimi neden niçin astığı Budur işte asıl sorun? Sevdim gelin morunu Sevdim şiir morunu Moru sevdim tomurcukta Moru sevdim memede Ve öptüğüm dudakta Ama sevemedim, hayır İğrendim insanoğlunun Yağlı ipte sallanan morluğundan... Neden böyle acılıyım Neden böyle ağrılı Neden niçin bu sokaklar böyle boş Niçin neden bu evler böyle dolu Sokaklarla solur evler Sokaklarla atar nabzı kentlerin Sokaksız kent Kentsiz ülke Kahkahanın yanıbaşı gözyaşı... İşten çıktım Elim yüzüm, üstüm başım gazete Karanlıkta açan bir su gibi Vurdum kendimi caddelere Hava leylak ve tomurcuk kokusu Havada kör yoluna Havada suçsuz günahsız gitme korkusu Ah desem eriyecek demirleri bu korkuluğun Oh desem tutuşacak soluğum... Asmak neyi kurtarır, öldürmek neyi Yaşatmaktır önemlisi, güzel yaşatmak Abeceden geçirmek kıracın çekirgesini Ekmeksiz, yuvasız, hekimsiz bırakmamak... Ah yavrum, ah güzelim Canım benim, sevdiceğim, bir tanem Kısa sürdü bu yolculuk Neylersin ki sonu yok Gece leylak ve tomurcuk kokuyor Uy anam anam Haziranda ölmek zor... Nerdeyim ben, nerdeyim ben, nerdeyim Kimsiniz siz, kimsiniz siz, kimsiniz Ne söyler bu radyolar Gazeteler ne yazar Kim ölmüş uzaklarda Göçen kim dünyamızdan... Asmak neyi kurtarır, öldürmek neyi Yolunmuş yaprakları Ve kırılmış dallarıyla bir ağaç Söyler hangi güzelliği? Kökü burada yüreğimde Yaprakları uzaklarda bir çınar Islık çala çala göçtü bir çınar Göçtü memet diye diye Şafak vakti bir çınar Silkeledi kuşlarını, güneşlerini "Oğlu sana sesleniyorum, işitiyor musun memet, memet"... Gece leylak ve tomurcuk kokuyor Üstüm başım, elim yüzüm gazete Vurmuşum sokaklara Vurmuşum sokaklara Uy anam anam Haziranda ölmek zor... Bu acılar, bu ağrılar, bu yürek Neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar Bu ağaçlar niçin böyle yapraksız Bu geceler niçin böyle insansız Bu insanlar niçin böyle yarınsız Bu niçinler niçin böyle yanıtsız... "Uyarına gelirse tepemde bir de çınar demişti on yıl önce" Demek ki on yıl sonra Demek ki sabah sabah Demek ki "manda gönü" Demek ki "şile bezi" Demek ki "yeşil biber" Bir de Memed'in yüzü Bir de güzel İstanbul Bir de "saman sarısı" Bir de özlem kırmızısı Demek ki göçtü usta Kaldı yürek sızısı geride kalanlara... Yıllar var ki ter içinde Taşıdım ben bu yükü Bıraktım acının alkışlarına 3 HAZİRAN 63'ü... Bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta Bir kırmızı gül dalı iğilmiş üstüne Yatıyor oralarda Bir eski gömütlükte yatıyor usta Bir kırmızı gül dalı iğilmiş üstüne Okşar yanan alnını Bir kırmızı gül dalı Nazım Usta nın... Gece leylak ve tomurcuk kokuyor Bir basın işçisiyim Elim yüzüm, üstüm başım gazete Geçsem de gölgesinden tankların tomsonların Şuramda bir çalıkuşu ötüyor Uy anam anam Haziranda ölmek zor... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2006 Grup yorumun boran fırtınası adlı albümündeki seslendirmesini hiç unutamıyorum , insanın tüylerini diken diken eden bir ses ve yorumu çok etkileyiciydi. ...Bendende selam olsun... Boran bir yaban kuştur. Gökyüzünün mavisine bata çıka bir maviş kuş. Konmaz hiçbir yere. Yuvasından bozkırlara koşan sulardan yuvasına. Çok zor yakalanır. Şahin bile tutamaz onu kanadından. Yabandır. Asidir ha, rengi kadar güzeldir. Güvercin sahipleri sevmez boranı. Girer evcil güvercin sürüsüne. peşine mutlaka takılan olur. Bazen sürü bile düşer ardına. Ya vurulur ya da yaralıyken yakalanır. Diğer kuşlarla aynı kafese kapatılır. Hiçbir evcil kuşu yaklaştırmaz kendine. Hele bir de güvercin besleyenler evcilleştirmek için kanadının tüylerini çekti mi, vay vay yemez artık yemini. Ya açlıktan ölür ya da kafesin demirine kendini vura vura öldürür. Sesi çığlıktır artık, turna indirir. Ya gökyüzüdür ya ölümdür boran. Boranlar kalktı mapushanelerden. Şehre sokulmamış evlerden. Dökerek renklerini şehirlerin ufkuna, gittiler dağların doruklarına. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2006 Unuttum ve eklemem gereken birşey olduğu aklıma geldi Grup yorumun 20. yılını kutlarken onun adını anmamak sanırım zalimlik olurdu.. Elim bir yangında zamansız aramızdan ayrılan sevgili dostum Tuncay Akdoğan seni minnetle vede şükranla anmamak sana haksızlıkların en büyüğü olurdu.Yıldızlardan yorganın her daim üzerinde olsun... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ marti_name Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2006 merhaba arkadaşlar... ben hilmi yarıyıcı hakkında bilgi vermek istiyorum ) şimdi efendim grup elemanları Beşiktaşta sohbet ederken hilmi bey geliyo...ben gruba girmek istiyorum diyo.ama bi peltek ki konuşması sormayın başlarından savmak için gel çal diyolar eee ondan sonra ses mükemmel katıyolar gruba Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ cerenimoo Gönderi tarihi: 9 Mart , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 9 Mart , 2006 gerçek ses,gerçek tını,gerçek yürek ideallerini,umutlarını,mücadelelerini peşine katarak biryerde toplanmış...adlarını 'yorum' koymuşlar Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 14 Mart , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 14 Mart , 2006 GRUP YORUM / bir görüş kabininde ne kadar da ufalmış bedenin gözyaşıma sığdın sen açlık mı yemiş ömrünü yavrum al sütümü iç kızım saçların beyazına mı sakladın alevini yoksa güneş sende mi batıyor batıyor geceleri eriyen bedenimi düşünme göğü giydim üstüme yüzünü asma kederine anam yiğitler bitmez bizde bir ateş olup yaksa da gidişiniz analar biter mi ölüm toplasa da çiçekleri çiçekte tohum biter mi Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2008 Grup yorumun boran fırtınası adlı albümündeki seslendirmesini hiç unutamıyorum , insanın tüylerini diken diken eden bir ses ve yorumu çok etkileyiciydi. ...Bendende selam olsun... Boran bir yaban kuştur. Gökyüzünün mavisine bata çıka bir maviş kuş. Konmaz hiçbir yere. Yuvasından bozkırlara koşan sulardan yuvasına. Çok zor yakalanır. Şahin bile tutamaz onu kanadından. Yabandır. Asidir ha, rengi kadar güzeldir. Güvercin sahipleri sevmez boranı. Girer evcil güvercin sürüsüne. peşine mutlaka takılan olur. Bazen sürü bile düşer ardına. Ya vurulur ya da yaralıyken yakalanır. Diğer kuşlarla aynı kafese kapatılır. Hiçbir evcil kuşu yaklaştırmaz kendine. Hele bir de güvercin besleyenler evcilleştirmek için kanadının tüylerini çekti mi, vay vay yemez artık yemini. Ya açlıktan ölür ya da kafesin demirine kendini vura vura öldürür. Sesi çığlıktır artık, turna indirir. Ya gökyüzüdür ya ölümdür boran. Boranlar kalktı mapushanelerden. Şehre sokulmamış evlerden. Dökerek renklerini şehirlerin ufkuna, gittiler dağların doruklarına. Boran biz de ölüm oldu Tuncay Akdoğan2ı ben de sevgiyle,saygıyla anıyorum...bir nehir olan ömürden çaldıklarımızı onun sevgisiyle yüreğimde yaşatıyorum...bu arada grubumuzun son albümü de çıktı. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.