Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

YUGOSLAVYA


editor

Önerilen İletiler

YUGOSLAVYA

Eyaletimizin Uluslar Festival’inin (Festival of Nations) Türk sergisini derlediğim yıllardı. Her yıl olduğu gibi, bu yılda “Festivalin En İyileri” (Yaklaşık 60 ülke sergisi arasından en iyi dörde verilen ödül) ödülü için rakiplerimizin kim olacağı hakkında fikir oluşturmak amacıyla diğer sergileri “teftişe” çıkmıştım. Bu teftişin başka bir nedeni de sergi derlemede yeni fikirler almaktı.

 

Yugoslavya’nın, ortadan kalkmasının üstünden 2-3 yıl geçmişti. İki-üç yıl öncesine kadar iki değişik etnik gruplarla (Güney Slavlar ve Yugoslavya), sergiye katılan Yugoslavya’nın yerinde Hırvatistan ve Sırbistan vardı. Eskiden Yugoslavya ve Güney Slavlar sergilerini ortaklaşa derlerler, ve hemen hemen her yıl ya biri ya da öbürü ödül alırdı. Son yıllarda ne Güney Slavlar ne de Sırbistan başarılı sergiler hazırlamışlardı. Buna rağmen, bu yıl görmeye gittiğim ilk sergi Sırplarınki olmuştu. Sergiyi derleyen Sırp asıllı Peter, festivalde yaratıcılığıyla tanınırdı ve sergileri birkaç ödül almıştı. Fakat bu yıl sergisine gittiğimde, Peter’i serginin arka köşesinde üzgünce oturduğunu görmek hemen dikkatimi çekmişti. Sergisinde de Sırp yapımı bir örtüyle kaplı bir masa ve bir de Sırpça kitaptan başka pek birşey yoktu ve festival yöneticilerince kararlaştıralan “yılın konusunu” hiç yansıtmıyordu.

 

Kitaba dikkatle baktığımı gören Peter, yaklaşmış ve merhaba dedikten sonra kitabın açık sayfasındaki resimle yazıları anlatmaya başlamıştı. Bu bir tarih kitabıydı ve açık sayfa 1389 Kosovo savaşıyla ilgiliydi . Resim ise, Sırp prensi Lazar’ındı. Peter, Kosovo savaşının konuyla veya günümüzle ne ilgisi olduğunu sormaya fırsat vermeden anlatmaya başlamıştı. Ona göre Kosovo (savaşın başladığı 15 Haziran milli gün olarak kutlanırmış) Avrupalıların Slavlara attığı ilk kazık olduğundan çok önemliymiş. Eğer Avrupa, özellikle Bizans ve Roma, yardımlarına gelseymiş Türkleri kolaylıkla yeneceklermiş. Yaklaşık 500 yıl Türklerin “kölesi” olduktan sonra, Avusturyalılar başta olmak üzere, Avrupalılar Slavlara kötülüğe devam etmiş ve onların birleşmesini önlemişti. Ancak II. Dünya Savaşından sonradırki Balkanlarda Slavlar birleşmiş ve güçlü bir devlet oluşturmuşlardı.

 

Konuştuktça heyecanlanan Peter, Avrupalıların kıtada güçlü bir Slav devletine tahammül edemeyeceğini ve ilk fırsatta ülkeyi bölme fırsatı gözlediklerini söylüyordu. Büyük Slav devi Sovyetler Birliği yok olduktan sonra, Avrupa beklediği fırsatı ele geçirmişti. Artık “öksüz” Yugoslavya’nın nonkör birimleri Avrupalılar tarafından kışkırtılmış ve Slav olup aynı dili konuşmalarına rağmen, özgürlüklerini ilan etmeleri istenmişti. Slovanya ve Hırvistan elden gidiyorken, Avrupa Yugoslavya’nın bütünlüğüne hörmet etmediği gibi, bu “yeni” ülkeleri hemen tanımıştı. Özellikle “kancık” Almanya, kendisinin II. Dünya Savaşı kölesi Hırvistan’ı nerdeyse Hirvistan henüz Yugoslavya’nın bir parçası iken, tanıyacaktı.

 

Slav olmalarına rağmen, çoğunluğu, Osmanlılara yalakalık için, Müslümanlığa dönen Boşnaklar’da Hırvistan’dan sonra, Yugoslavya’yı arkadan vurmuştu. Ne Avrupalılar ne de Amerikalılar İzzetbegoviç’in köktendincliğinden bahsetmiş, fakat ülkenin bütünlüğü için büyük çaba veren Milesoviç’e çirkin eleştiriler yöneltmişti. Dolayısıla Sırplar ve Milesoviç hakkında duyduklarımızın çoğu doğru değldi. Peter’e göre Avrupaların ağaları (Almanya, İngiltere ve Fransa) kıtada ve kıta yakınlarında güçlü hiçbir devlete izin vermeyeceklerdi. Amerikalıların yardımıyla Rusya’yı dize getirmişler, sonra da Yugoslavya’yı parçalamışlardı. Peter bu hüzünlü olayda emperyalist parmağı gördüğü gibi, Yahudilerin (Boşnakları desteklemiyorlar mıydı) ve Katolik Kilisenin de büyük rolü olduğu görüşündeydi. Hem Vatikan’dan ve hem de Bizans Ortodoks kilisesinden ayrı yola giren Sırplar sanki cezalandırılıyordu. Katolik Almanya’nın Katolik Hirvastan’ı hemen tanımasının nedenlerinden biri de din değil miydi?

 

Peter’in bu acıklı konuşması beni de üzmüş, ve büyük ülkelerin kendilerinden güçsüz olanları her zaman ezeceklerine inandırmaya başlamıştı. Bu üzüntüyle sergileri gezerken İran sergisine gelmiş ve birden Iran’da Perslerin azınlıkta olduğunu hatırlamıştım. Demek ki büyük ülkeler, birçok etnik toplumdan (Pers, Azeri, Baluçi, Kürt, Arap) oluşan İran’a dokunamamıştı. Gezime devam ediyorken, ilk önce birçok etnik grup ve dinden oluşan Hindistan sonra da birçok etnik gruptan oluşan kendimin derlediği Türkiye sergisine gelmiş ve Peter’in söylediklerine üzüleceğime ona acımaya başlamıştım, çünkü Peter gerçeği hala görememişti. Yugoslavya’nın bölünmesinin en büyük nedeni iç problemiydi, dış ülkeler değil.

 

Yugoslavya’nın bölünmesinin en büyük aktörü Avrupa değildi. Milliyetçiliği, ırkçılık ve katliamla eş kılan Milasoviç, Yugoslavya’nın bölünmesinde en büyük rolü oynamıştı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Editörümüzün bu konudaki tesbitlerine katılıyorum. Ayrımcılığın, ırkçılığın baskın olduğu ülkeler bölünmeye mahkumdur. Dinler bunu yasak etmemiş midir zaten ? Yani görüyoruz ki dini kurallar evreni düzenleyen en yüce kanunlardır. Bunlara tam anlamıyla riayet edildiği takdirde dünyada sorun kalmayacaktır...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.