Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İLKYARDIM


femalexx

Önerilen İletiler

İlk Yardımın Tanıtımı, Önemi, Eğitimi *

 

Bir kaza ya da hayatı tehlikeye düşüren bir durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da kazazedenin durumunun kötüleşmesini önlemek için, ilaç kullanılmadan yapılan uygulamalara ilkyardım denir.

Belirli bir eğitim almış ve insan vücuduna müdahale etme alanında yasalarla yetkilendirilmiş kişilerce yapılan, ilaçlı müdahalelere acil tedavi denir ve ilkyardım kavramı ile karıştırılmamalıdır. İlkyardım eğitimi almış olmak bir kişiyi sağlık personeli yapmaz.

 

İlkyardım bir kaza anında ya da hayatı tehlikeye düşüren durumlarda uygulanır. Bu durumlarda nasıl davranılması gerektiği sade vatandaşlar bir yana, ülkemizde itfaiye, sivil savunma, emniyet, eğitim, ulaşım, sanayi alanlarında profesyonel olarak çalışan insanlarca dahi yeterince bilinmemektedir. Az sayıda insanımızın katıldığı ilkyardım kursları ise nitelik olarak çoğu kez yetersiz kalmaktadır. Sürücü kursları, görsel ve yazılı basın aracılığıyla geniş kesimlere ulaşan ilkyardıma ilişkin çeşitli mesajlar ise anlamlı yararlar sağlamak bir yana pek çok trajikomik örnek olaylarla sonuçlanmaktadır.

 

İlkyardım bilgisi açığımızın büyüklüğüne paralel bir özelliğimiz de, ilkyardım gerektirecek olayların sıklığıdır. Yetersiz altyapı, eğitimsiz insan gücü, kurumsallaşma bozuklukları, idari ve kişisel sorumsuzluklar işyerlerinde, trafikte ve evlerde sık rastladığımız sakatlanma, yaralanma hatta ölümle sonuçlanan kazalara neden olmaktadır. Bireysel ve toplumsal zararları en aza indirmek dışında sosyal bir varlık olmanın bir gereği olarak, ilkyardım eğitimi almak ve uygulamak özel bir anlam ve önem taşımaktadır.

 

Doğru ilkyardım eğitimi belli özelliklere sahiptir:

 

 

1-Eğitim verecek kişiler ilkyardım bilgi ve becerisi dışında, eğiticilik yönünden de nitelikli olmalıdır.

2-Eğitilenler öncelikli olarak, ilkyardım bilgisinin gerçekten gerekli olacağı ortamlarda çalışanlardan seçilmeli, bu özelliklerinin farkında ve öğrenmeye istekli olmalıdır.

3-Eğitilen grupları 10-12 kişiyi geçmemeli, birbirine yakın eğitim düzeyinde olmalı, eğitim mekanı sağlıklı, yeterli olmalıdır.

4-Eğitimde erişkin eğitimi ilkeleri gözetilmeli, eğitilenin her aşamaya katılımı sağlanmalıdır.

5-Eğitim malzemeleri, manken, maketler, afişler, slayt, tepegöz, film kasetleri gibi desteklerle zenginleşen konu aktarımlarından sonra, tüm beceriler tüm eğitilenlerce doğru uygulanana dek tekrarlanmalıdır.

6-Eğitimden önce bir ön değerlendirme, kurs sonunda uygulamalar ve teorik test içeren bir son değerlendirme mutlaka yapılmalı, başarılı olanlar belgelendirilmelidir.

7-Eğitilenlerin çalışma yaşamlarına dönüşlerinden sonra eğiticileri ile bağı kopmamalı, bilgi ve becerileri belli aralarla tazelenmelidir.

 

 

 

İlkyardımcıdan Beklenen Özellikler

İyi bir ilkyardımcı:

1. Oturduğu ve çalıştığı yerleşim biriminin coğrafi özelliklerini, ulaşım olanaklarını, sağlık kuruluşlarının yerlerini, özelliklerini, uzaklıklarını bilir.

2. Yaşadığı ülkenin sağlık ve idari mevzuatına yabancı değildir, toplumsal ve bireysel sağlık sorunlarına duyarlıdır. Temel sağlık ve insan vücudu bilgisine sahiptir.

3. Birey olarak kendisini sağlıklı, zinde tutmaya çalışır. Düzenli spor yapar, düzenli sağlık kontrolünden geçer, madde bağımlılığı gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durur. Dengeli beslenmeye gayret eder. Kendi vücudunun kapasitesini bilir, uygulayacağı ilkyardım tekniğini gereğinde buna göre seçer.

4. İşyerinin fiziksel özelliklerini, özellikle acil çıkışı, yangın hortumu vb. yerleri önceden bilir. Kurumundaki idareciye, şoföre, varsa sağlıkçıya, en çabuk nasıl ulaşacağını bilir. İşyerinde ve çevrede gerekebilecek telefon numaralarını yanında taşır.

5. Sakin, pratik, dengeli, olgun, yardımsever, girişken bir kişi olarak tanınır.

6. Bir kaza anında, aldığı eğitim nedeniyle kendisi ve ortamdakilere yardımcı olabilecek bir kişi olduğunun bilinci ve güveni ile paniğe kapılmaz, düşünerek davranır.

7. Davranışları hızlı ancak bilinçli, sıralı ve ölçülüdür.

8. Bir kahraman değil ilkyardımcı olduğunu bilir, kendisini asla tehlikeye atmaz.

9. Bilgisinin olmadığını düşündüğü durumlarda bir şey yapmaz, yardım çağırır.

10. Bir sağlıkçının yardıma gelmesiyle, ona bilgi verip onun yardımcısı durumuna geçer. Bilgi ve yetki sınırlarını bilir.

11. Üzerinde girişimde bulunacağı kişi ya da yakınının onayını aldıktan sonra müdahalesini yapar. Gereğinde çevre dekileri de örgütleyerek çalışır.

12. Güvenli ve kararlı bir konuşma tarzı vardır. Kullanacağı ses tonu ve kelimeleri iyi seçer. Sürtüşmeye meydan vermez.

13. İlkyardım bilgisi içinde yapılması gereken ve yapılmaması gerekenler olduğunu bilir. Yararlı olmak kadar zarar vermemeye de çalışır. Duyguları ve ortam etkisiyle değil, bilgileri ile tarafsız bir değerlendirme yaparak karşısındakinin ilkyardım girişimlerine gerçekten gereksinimi olup olmadığını belirler.

14. Uygun ilkyardım uygulamasını doğru yere, yeterli sayı ve şiddette, yeterli süre uygular. Her uygulamadan sonra yaptığının doğru ve yeterli olduğunu kontrol eder. Eksik ya da yanlıştan dönmeyi bilir.

15. Edindiği bilgi ve becerilerin bir süre sonra unutulacağını, bazılarında değişiklikler olabileceğini bilir. Unutmamak için becerilerini kendisi ve yakınları üzerinde zaman zaman dener. İşyeri hekimi, sağlıkçı, ilkyardım eğiticisi ile gerektikçe ilişki kurar. Belli aralıklarla eğitimini tazelemek için isteklidir. Çevresindeki olayları yakınındaki ilkyardımcı ve sağlıkçılarla tartışır.

 

İlkyardımın Amacı, Temel İlkyardım Uygulamaları

 

İlkyardım uygulamalarının öncelik sırasıyla üç temel amacı vardır;

1-) Yaşamı kurtarmak ve sürdürülmesini sağlamak

2-) Durumun kötüleşmesini önlemek,

3-) Olanaklar ölçüsünde iyileşmeyi kolaylaştırmak.

Yaşamı korumak ve sürdürülmesini sağlamak için ilkyardımcı;

 

İlkyardımın ABC'sini uygular

A-)Solunum yolunu açar; .(Airway)

B-) Solunumu sağlar, ......(Breatihng)

C-) Dolaşımı sağlar .........(Circulating)

 

 

Bir insanın soluk yollarında bir tıkanma olması, kendiliğinden soluk alıp vermenin bozulması, kalbinin durup damarlarındaki kan akışının kesilmesi dakikalar içinde ölüme neden olacaktır. Bu nedenle, yaşamın devamın sağlayacak bu üç girişim ilkyardımın ilk ve en önemli maddeleridir. Bu nedenle ilkyardımın ABC ‘si olarak adlandırılıdr.

İlkyardımın ikinci ve üçüncü amacına ulaşmak üzere ilkyardımcı;

Kanamayı durdurur,

Gerekli sargıları yapar,

Kırık ve çıkıkları hareketsiz hale getirir,

Kazazedeyi durumuna uygun pozisyona getirir.

 

İlkyardımcı Olarak Kaza Yerine Ulşatığınızda Neler Yapmalısınız ?

 

Kazazedeler arasında isen önce kendini değerlendir.

 

Sakin ol. Kendi vücudunu kontrol et. Gerekiyorsa kendine ilkyardı uygula.

 

Ortamı değerlendir.

 

Devam eden riskleri ortadan kaldır.

 

Kendini tanıt, etraftakileri sakinleştir.

 

Sağlam kişileri yardım ve güvenlik için organize et.

 

Kazazedeleri değerlendir.

 

Tüm kazazedeleri hızla kontrol et Öncelikli olanları belirle

 

Öncelikli kazazede ile işbirliği sağla.

 

Kazazede ile tanış, güven ver, sakinleştir. ve rahatlat Yatmasını ya da oturmasını sağla, gereksiz hareket ettirme.

 

Gereken ilkyardım müdahalelerini yap.

 

ABC‘yi sağla Kanamayı durdur, kırık veya çıkıklı bölgeyi hareketsizleştir, sargıları yap, pozisyon ver.

 

Koru ve Naklet

 

Kazazedenin ısı kaybetmesini önle, kımıldatma, yedirme, içirme, yanında git, sağlıkçılara bilgi ver

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...
  • 2 hafta sonra...
  • 2 hafta sonra...
  • 2 hafta sonra...
  • 7 ay sonra...

TEMEL YAŞAM DESTEĞİ

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

SOLUNUM VE KALP DURMASI .............. İLK YARDIM

 

Solunum durması: Solunum hareketlerinin durması nedeniyle vücudun yaşamak için ihtiyacı olan oksijenden yoksun kalmasıdır. Hemen yapay solunuma başlanmaz ise bir süre sonra kalp durması meydana gelir.

 

Kalp durması: Bilinci kapalı kişide büyük arterlerden nabız alınamaması durumudur. Kalp durmasına 5 dakika içinde müdahale edilmezse dokuların oksijenlenmesi bozulacağı için beyin hasarı oluşur.

 

Temel Yaşam Desteği nedir?

 

Hayat kurtarmak amacı ile hava yolu açıklığı sağlandıktan sonra, solunumu ve/veya kalbi durmuş kişiye yapay solunum ile akciğerlerine oksijen gitmesini, dış kalp masajı ile de kalpten kan pompalanmasını sağlamak üzere yapılan ilaçsız müdahalelerdir.

 

Temel yaşam desteğine başlarken eğer çevrede biri varsa hemen 112 aratılmalıdır. Boğulma ve travmalarda ilkyardımcı yalnız ise 1 siklusdan sonra kendisi yardım çağırmalıdır. Bebek ve çocuklarda, ilkönce iki solunum yapılır, ardından 112 aranır.

 

Hava yolunu açmak için Baş-Çene pozisyonu nasıl verilir?

 

Bilinci kapalı bütün hasta/yaralılarda solunum yolu kontrol edilmelidir. Çünkü dil geriye kayabilir yada herhangi bir yabancı madde solunum yolunu tıkayabilir. Ağız içi kontrol edilerek temizlendikten sonra hastaya baş-çene pozisyonu verilir.

 

Bunun için ;

Bir el alına yerleştirilir,

 

Diğer elin iki parmağı çeneye yerleştirilir,

 

Baş geriye doğru itilir.

 

Böylece dil yerinden oynatılarak hava yolu açıklığı sağlanmış olur.

Yapay solunum nasıl yapılır?

 

 

 

Hasta/yaralının hava yolu açıldıktan sonra, solunum Bak-Dinle-Hisset yöntemi ile değerlendirilir,

 

Solunum yoksa tıbbi yardım istenir (112),

 

Hemen yapay solunuma başlanır. YAPAY SOLUNUMA BAŞLAMADAN ÖNCE SOLUNUMUN OLMADIĞINDAN KESİNLİKLE EMİN OLUNMALIDIR!

 

Ağızdan ağıza tekniği için hasta/yaralıya Baş-Çene pozisyonu verilir,

 

Bir elin baş ve işaret parmakları ile burun kanatları hava çıkmayacak şekilde kapatılır,

 

İlkyardımcı, hasta/yaralının ağzını hava çıkmayacak şekilde kendi ağzı ile kavrar,

 

Hasta akciğerine 400-600 ml hava gidecek şekilde ağızdan iki kez üflenir,

 

Şah damarından 5 saniye süre ile nabız kontrolü yapılır. Nabız varsa dakikada 15-20 kez olacak şekilde yapay solunuma devam edilir. 1 yaşın altındaki bebeklerde 20-25 kez olacak şekilde hava verilir (Eğer nabız alınamıyorsa suni solunum ile birlikte kalp masajına da başlanır),

 

Bu şekilde verilen hava hayati organları koruyacak yeterli oksijene (%16-18) sahiptir,

 

Bebeklerde ve çene kilitlenmesi gibi durumlarda yetişkinlerde, yapay solunum ağızdan buruna hava verilerek yapılmalıdır,

 

Yapay solunumun etkili olup olmadığı Bak-Dinle-Hisset yöntemi ile her 10 üflemede bir kontrol edilmelidir,

 

Nabız olup olmadığı şah damarından kontrol edilmelidir,

 

İlkyardımcı kendini korumak için yapay solunum sırasında ince bir tülbent, gazlı bez gibi araçlar kullanabilir.

Dış kalp masajı nasıl yapılır?

 

 

 

Yapay solunum sırasında şah damarından5 saniye süre ile nabız kontrolü yapılır, nabız yoksa dış kalp masajına başlanır. KALP MASAJINA BAŞLAMADAN ÖNCE KALBİN TAMAMEN DURDUĞUNDAN KESİNLİKLE EMİN OLUNMALIDIR!

 

Temel yaşam desteğine başlarken eğer çevrede biri varsa hemen 112 aratılmalıdır. Boğulma ve travmalarda ilkyardımcı yalnız ise 1 siklusdan sonra kendisi yardım çağırmalıdır. Bebek ve çocuklarda, ilkönce iki solunum yapılır, ardından 112 aranır. (*)

 

Alttaki kaburgalar elle tespit edilir, eller kaydırılarak göğüs kemiğinin alt ucu belirlenir.

 

Her iki kaburganın birleştiği noktaya (sternum ucu) iki parmak konur ve üstüne diğer el topuğu yerleştirilerek bası noktası tespit edilir. Bu elin üzerine diğer el yerleştirilir.

 

Her iki el parmakları birbirine geçirilir ve hastaya temas etmemesine dikkat edilir. Eller sabit tutulmalıdır. Dirsekler ve omuz düz ve hasta/yaralının vücuduna dik tutulacak şekilde tutulmalıdır.

 

Vücut ağırlığı ile kaburga kemikleri 4-5 cm içe çökecek şekilde (yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3’ü kadar ) ritmik olarak sıkıştırma-gevşetme şeklinde bası uygulanır. Erişkinlerde dakikada 100 bası uygulanmalıdır.

 

Dış kalp masajı 1 yaşın altındaki bebeklerde göğüs kemiği alt ucuna iki parmakla, göğüs kemiği 1-1,5 cm içe çökecek şekilde dakikada 100 bası olarak yapılır. 1-8 yaşına kadar çocuklarda tek elle 2.5-5 cm çökecek şekilde yapılmalıdır (yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3’ü kadar).

 

Yapay solunum ve dış kalp masajı birlikte uygulandığında , yetişkinlerde tek ya da iki ilkyardımcı ya da iki ilkyardımcı ile 15/2 olarak uygulanır. (Bebek ve 1-8 yaş çocuklarda ise 5/1 olarak uygulanır.)

 

Her siklusta hasta/yaralının solunumu ve şah damarından nabzı 5 saniye süre ile kontrol edilmelidir (1 siklus:15 kalp masajı ve 2 yapay solunum uygulamasının 4 kez tekrarlanmasıdır).

 

Temel yaşam desteğine bu konuda eğitim almış bir sağlık personeli gelinceye kadar devam edilmelidir.

(*)Temel yaşam desteği yapılırken yaş önemli bir faktördür. Orta yaş ve üzerindeki bir hastada ölüm nedenlerinin başında ventriküler fibrilasyon gelmektedir. Böyle bir durumda olay yerine gelen 112 ekibi defibrilasyon yaparak hastayı kurtarma şansını artırabilir. Bu nedenle süratle 112’yi aramak son derece önemlidir.

 

Çocuklarda (1-8 yaş) Temel Yaşam Desteği nasıl yapılır?

 

 

Çocuğun hava yolu açıldıktan sonra, solunum Bak-Dinle-Hisset yöntemi ile değerlendirilir,

 

Solunum yoksa tıbbi yardım istenir (112),

 

Çocuğa önce Baş-Çene pozisyonu verilir,

 

Hemen yapay solunuma başlanır. YAPAY SOLUNUMA BAŞLAMADAN ÖNCE SOLUNUMUN OLMADIĞINDAN KESİNLİKLE EMİN OLUNMALIDIR!

 

Yapay solunum ağızdan ağıza ya da ağızdan ağız ve buruna tekniği ile çocuğun yaşı ve yüzünün büyüklüğüne göre gerçekleştirilir,

 

Yapay solunuma iki kez hava üflenerek başlanır ve tıbbi yardım istenir (112),

 

Yapay solunum dakikada 15-20 olacak şekilde yapılır,

 

Nabız kontrolü yetişkinlerdeki gibidir (şah damarından 5 saniye süreyle kontrol edilir),

 

NABIZIN ALINAMADIĞINDAN YANİ KALBİN ATMADIĞINDAN KESİN OLARAK EMİN OLUNDUKTAN SONRA KALP MASAJINA BAŞLANMALIDIR!

 

Kalp masajı tek elle basılarak yapılır,

 

Bası noktası yetişkinlerde olduğu gibi belirlenir. Büyük çocuklarda tek elin basısı yetersiz görülürse yine yetişkinlerdeki gibi uygulama yapılır,

 

Çocuklarda dakikada 100 bası uygulanır,

 

Bası gücü ise göğüs boşluğu 2.5-5 cm çökecek şekilde (yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3’ü kadar) ,

 

Çocuklarda bir ya da iki ilkyardımcı ile 5/1 olacak şekilde uygulama yapılır, ancak çocuğun iriliğine göre bu uygulama gerekirse yetişkinlerde olduğu gibi 5/2 olarak gerçekleştirilir.

Bebeklerde (0-1 yaş) Temel Yaşam Desteği nasıl yapılır?

 

 

Bebeğin topuğuna hafifçe vurularak bilinç kontrolü yapılır,

 

Çocuğun hava yolu açıldıktan sonra, solunum Bak-Dinle-Hisset yöntemi ile değerlendirilir,

 

Solunum yolunun açılması için bebeğe Baş-Çene pozisyonu verilir (bebeğin başı hafifçe itilir). Başın fazla gerdirilmesi solunum yollarını tıkayıp olumsuz sonuçlar yaratabileceğinden başa hafif bir eğim vermek son derece önemlidir!

 

Yapay solunuma başlanırken ilkyardımcı ağzını bebeğin ağzı ve burnunun üstüne yerleştirilmelidir,

 

Yapay solunuma iki kez hava verilerek başlanır,

 

Tıbbi yardım istenir (112),

 

Üflemenin ayarı bebeğin göğsünün kalkış hareketlerine göre olmalıdır, çocuğun akciğerlerinin alacağından daha fazla hava üflenmemelidir,

 

Solunum sıklığı dakikada 20-25 olmalıdır,

 

Nabız kontrolü dirsek önyüz iç kısmındaki kol atardamarı hissedilerek yapılır,

 

NABIZIN ALINAMADIĞINDAN YANİ KALBİN ATMADIĞINDAN KESİN OLARAK EMİN OLUNDUKTAN SONRA KALP MASAJINA BAŞLANMALIDIR!

 

Bebeğin iki memesi arasında hayali bir çizgi olduğu varsayılarak bu çizginin orta noktasında göğüs kemiği tespit edilir. Buraya iki parmağı bastırmak suretiyle kalp masajına başlanır,

 

Kalp masajı göğüs kemiği 1-1.5 cm içeri çökecek şekilde yapılır,

 

Bebeklere de dakikada 100 bası uygulanır,

 

Bebeklerde de kalp masajı ve yapay solunum sayısı 5/1 olacak şekilde uygulanır.

Hava yolu tıkanıklığı nedir?

 

Hava yolunun, solunumu gerçekleştirmek için gerekli havanın geçişine engel olacak şekilde tıkanmasıdır. Tıkanma tam tıkanma yada kısmi tıkanma şeklinde olabilir.

 

Hava yolu tıkanıklığı belirtileri nelerdir?

 

Tam tıkanma belirtileri:

 

 

Nefes alamaz,

 

Acı çeker, ellerini boynuna götürür,

 

Konuşamaz,

 

Rengi morarmıştır,

 

Bu durumda Heimlich Manevrası (=Karına bası uygulama) yapılır .

Kısmi tıkanma belirtileri:

 

 

 

Öksürür

 

Nefes alabilir

 

Konuşabilir

Bu durumda hastaya dokunulmaz, öksürmeye teşvik edilir.

 

Tam tıkanıklık olan kişilerde Heimlich Manevrası (=Karına bası uygulama) nasıl uygulanır?

 

Bilinci yerinde olan(=bilinci açık) kişilerde Heimlich manevrası:

 

 

Hasta ayakta ya da oturur pozisyonda olabilir,

 

Arkadan sarılarak gövdesi kavranır,

 

Bir elin baş parmağı midenin üst kısmına, göğüs kemiği altına gelecek şekilde yumruk yaparak konur. Diğer el ile yumruk yapılan el kavranır,

 

Kuvvetle arkaya ve yukarı doğru bastırılır,

 

Bu hareket 5-7 kez yabancı cisim çıkıncaya kadar tekrarlanır,

 

Şah damarından nabız ve solunum değerlendirilir,

 

Tıbbi yardım istenir (112).

Bilincini kaybetmiş(=bilinci kapalı) kişilerde Heimlich Manevrası: (*)

 

Hasta yere yatırılır, yan pozisyonda sırtına 5 kez vurulur,

 

Tıkanma açılmadığı taktirde hasta düz bir zeminde başı yana çevrilir,

 

Hastanın bacakları üzerine ata biner şekilde oturulur,

 

Bir elin topuğunu göbek ile göğüs kemiği arasına yerleştirilir, diğer el üzerine konur,

 

Göbeğin üzerinden kürek kemiklerine doğru eğik bir baskı uygulanır,

 

Şah damarından nabız ve solunum değerlendirilir,

 

İşleme yabancı cisim çıkıncaya kadar devam edilir,

 

Tıbbi yardım istenir (112),

 

Bu hareketi 5-7 kez yabancı cisim çıkıncaya kadar ya da yardım gelinceye kadar devam edin,

 

Bu tür olgularda havayolu tıkanıklığından şüphelenildiğinde, ilkyardımcılar Temel Yaşam Desteği uygulamalarını yapacaklardır. Kurtarıcı nefes verdikten sonra hava gitmiyorsa tıkanıklık olduğu düşünülür, ilkyardımcı ağız içinde yabancı cisim olup olmadığını kontrol etmeli, yabancı cisim görüyorsa çıkarmalıdır. Havayolu tıkanıklığı varsa havayolunu açacak manevraları profesyonel acil yardım ekibi uygular.

(*)Yukarıdaki bilgiler sadece ilkyardım eğitmenleri için verilmiş olup bilinci kapalı olan erişkinlerde havayolunun açılması için gerekli olan girişimler ve hareketler ilkyardımcılara öğretilmeyecektir.

 

Bebeklerde tam tıkanıklık olan hava yolunun açılması (**):

 

 

Bebek ilkyardımcının bir kolu üzerine ters olarak yatırılır,

 

Başparmak ve diğer parmakların yardımıyla bebeğin çenesi kavranarak boynundan tutulur ve yüzüstü pozisyonda öne doğru eğilir,

 

Baş gergin ve gövdesinden aşağıda bir pozisyonda tutulur,

 

5 kez el bileğinin iç kısmı ile bebeğin sırtına kürek kemiklerinin arasına hafifçe vurulur,

 

Diğer kolun üzerine başı elle kavranarak sırtüstü çevrilir,

 

Yabancı cismin çıkıp çıkmadığına bakılır,

 

Çıkmadıysa başı gövdesinden aşağıda olacak sırtüstü şekilde tutulur,

 

5 kez iki parmakla göğüs kemiğinin alt kısmından karnın üs kısmına baskı uygulanır,

 

Yabancı cisim çıkana kadar devam edilir,

 

Tıbbi yardım istenir (112).

(**)Bebek çok küçük ise ve karından baskı uygulanamıyorsa bebekler için yukarıda anlatılan uygulamalar yapılır. Ancak diğer hallerde bebeklerde yapılan uygulamalar, bilinci kapalı erişkinlerde yapılan Heimlich Manevrası uygulamaları ile aynıdır. Yukarıdaki bilgiler sadece ilkyardım eğitmenleri için verilmiş olup bebeklerde havayolunun açılması için gerekli olan girişimler ve hareketler ilkyardımcılara öğretilmeyecektir.

 

Kısmi tıkanıklık olan kişilerde nasıl ilkyardım uygulanır?

 

 

Eğer kişinin hava yolunda yeterli hava giriş çıkışı mevcutsa, kazazede öksürmeye teşvik edilmeli, yakından izlenmeli ve başka bir girişimde bulunulmamalıdır. Kazazedenin henüz ayakta durabildiği bu dönemde onun arka tarafında yer alınmalıdır.

 

Bu durumda, kazazede öncelikle bulunduğu pozisyonda bırakılmalıdır.

 

Kazazedenin solunum ve öksürüğü zayıflarsa ya da kaybolursa ve morarma saptanırsa derhal girişimde bulunulmalıdır.

 

Belirgin bir yabancı cisim, yerinden çıkmış veya gevşemiş takma dişleri varsa bunlar yerinden çıkarılır.

 

Eğer yabancı cisim görülemiyorsa ve hastanın durumu kötüye gidiyorsa yukarıda tam tıkanmada anlatılan uygulamalara başlanır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 yıl sonra...

ŞOKLARDA İLK YARDIM

 

 

 

ŞOK NEDİR?

 

Kelime anlamı SARSILMA demektir. Dolaşım sistemindeki kanın çeşitli nedenlerle azalması, hücrelere yeterli oksijenin gelmemesi sonucu ortaya çıkar.

 

BELİRTİLERİ

 

Kaza yerinde sessiz, sakin, hiç hareket etmeyen bir yaralının şuuru genelde yerinde olmayabilir.

 

Rengi soluk, Vücudu soğuk ve terli, Gözleri göz çukuruna batmış şekilde, sanki burnu sivrilmiş gibidir.

 

Nabız zayıftır ve hızlıdır. Solunum hızlanmıştır.

 

YAPILMASI GEREKENLER:

- Uygun bir yere sırt üstü yatırınız.

 

- Etrafındaki kalabalığı dağıtınız.

 

- Az hareket ettirmeye çalışınız.

 

- Beynin kan dolaşımını ve çalışmasını kolaylaştırmak için, başta kanama yoksa başı aşağı getirip, ayak ucunu kaldırınız.

 

- Yakasını, kemerini, gömleğini gevşetiniz.

 

- Solunum yolu tıkanıklığı varsa gideriniz.

 

- Gerekirse yapay solunum ve kalp masajı yapınız.

 

- Kanaması varsa kanamayı durduracak önlemi alınız.

 

- Kırık varsa tahta parçası ile tespit yapınız.

 

- Soluk almakta güçlük çekiyorsa baş ve göğüs kısmını hafifçe yükseltiniz.

 

- İhtiyaç durumunda dudakları ve dili birkaç damla su ile ıslatınız.

 

 

 

:clover: sağlıklı günler....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

YARALANMALARDA İLK YARDIM

 

YARA NEDİR?

 

Çeşitli nedenlerle vücut dokularının bütünlüğünün bozulması yada bir kısmının kaybına YARA denir. Yaralar 2 şekilde görülebilir:

 

Açık Yaralar, Kapalı Yaralar

 

AÇIK YARALAR:

 

Deri yüzeyinde görülebilen yaralara Açık Yaralar denir.

 

Sıyrık şeklindeki yaralar.

 

Kesik şeklindeki yaralar.

 

Delici yaralar.

 

Ezici yaralar.

 

Yırtılma şeklindeki yaralar.

 

Ateşli silah yaraları.

 

Isırma yaraları.

 

Yanık yaraları.

 

KAPALI YARALAR:

 

Deri yüzeyinden görülmeyen, deri altı doku yaralanmalarına Kapalı Yara denir.

 

YARALANMALARDA İLKYARDIM:

 

 

 

YAPILMASI GEREKENLER:

 

Yaralıyı emniyetli bir yere alarak oturtunuz veya yatırınız.

 

Varsa önce kanamayı durdurunuz.

 

Ellerinizi sabunlu su ile yıkayınız.

 

Yara üzerindeki varsa giysileri dikiş yerinden sökünüz veya kesiniz.

 

Yara çevresinde varsa kılları temizleyiniz.

 

Yara üzerine pansuman koyduktan sonra yara etrafını sabunlu su ile temizleyiniz ve yaraya değmeyecek şekilde tentürdiyot sürünüz.

 

Yara kirli ise pansumanı kaldırıp, yarayı merkezden dış çevreye doğru ılık sabunlu su ile yıkayınız.

 

Yara üzerine pansuman koyup, sargı bezi ile sarınız.

 

Yaralı kısmın altına kalın karton vb. koyup sararak tespit ediniz, dinlendiriniz.

 

Ağrıyı, şişliği ve morluğu önlemek için o bölgeye havluya sarılı buz koyunuz.

 

Yara içinde batık cisimler varsa, simitçik yapıp koyunuz ve sargı bezi ile sarınız.

 

YAPILMAMASI GEREKENLER:

 

 

Yara üzerine tentürdiyot ve benzeri antiseptik sürmeyiniz.

 

Yara üzerine yara tozu, pudra, merhem, kül, tütün vb. şeyler koymayınız.

 

Yara üzerine pamuk koymayınız.

 

Batmış olan cisimleri çıkartmayınız.

 

Yaraya ve pansuman malzemesine el sürmeyiniz.

 

 

sağlıklı günler... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BURKULMALARDA İLK YARDIM

 

BURKULMA NEDİR?

 

Bir eklemin etrafındaki bağların, eklem kapsülü ve diğer yumuşak doku yapılarının; eklemin normal hareket genişliğinin ötesinde zorlanmasına BURKULMA denir. Eklemde şişlik, ağrı, morluk olur. Bu yapılar normalden fazla gerilebilir. Hatta yırtılabilir. Hareketler ağrılıdır.

 

Burkulmuş eklemi hareket ettirmeyiniz.

 

O eklem üzerine yarım saat havluya sarılı buz torbası koyunuz.

 

Burkulmuş ayağın üzerine basılmaz. Koltuk değneği kullanınız.

 

Burkulmuş ayağın altına 4-5 yastık koyarak kalp seviyesinin üzerine kaldırınız. Burkulmuş yeri sarkıtmayınız. Şişlik, kanama ve ağrı olabilir.

 

Burkulma kolda ise, kolu kalp seviyesi üzerinde olacak şekilde tülbentle kolu boyuna asınız. Kesinlikle sıcak havlu yada termofor uygulamayınız. Şişliğin artmasına yol açacaktır. Burkulan eklemi ovmayınız. Dinlendiriniz.

 

Elastik sargı ile sıkmayacak şekilde sarınız.

 

Parmaklarınızı oynatarak kaslarınızı çalıştırınız.

 

Böylece kasların pompalayıcı etkisi ile şişliğin azalmasına çalışınız.

 

Her burkulmanın altından bir kırık, çıkık ya da eklem bağı yırtığı çıkabileceğini unutmayınız.

 

Bir ortopedi ve travmatoloji kliniğine götürün

 

 

sağlıklı günler :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KANAMALARDA İLK YARDIM

 

 

KANAMA NEDİR?

 

Çeşitli nedenlerle kanın damar dışına çıkmasına KANAMA denir. Yetişkin bir insanda 5-6 kg. kan vardır. 1-1.5 kg. kan kaybeden bir insanın hayatı tehlikeye girer.

 

İÇ KANAMALAR:

 

İç organlardaki dokuları besleyen kan damarlarının yırtılması ,zedelenmesi sonucu kanın damarlardan vücut boşluklarına akmasıdır.

 

İç kanamalar 2 şekilde olur.

 

Gözle görülebilen : Akciğer, mide, bağırsaklar, böbrekler vb. kanamalar.

 

Gözle görülmeyen: Karaciğer, dalak, pankreas vb. kanamalar.

 

İç kanamalar kişiyi ölüme götürebilir.

 

Bulguları:

 

- Baygınlık hali, baş dönmesi vardır.

 

- Huzursuzluk vardır.

 

- Yüzde, dudaklarda ve parmak uçlarında solukluk vardır.

 

- Deri, nemli ve soğuktur.

 

- Susama hissi vardır.

 

- Nabız hızlı ve zayıftır. Güçlükle hissedilir.

 

- Solunum hızlıdır.

 

- Sanki hava alamıyormuş gibi his (hava açlığı) olur.

 

- Şuur azalır ve en sonunda şuur kaybolur.

 

YAPILACAK İLKYARDIM:

 

- Yaralı sırt üstü yatırılır.

 

- Baş yana çevrilir.

 

- Şoka karşı tedbir alınır.

 

- Ağızdan içecek madde verilmez.

 

- Sarsmadan ambulans veya sedye ile hastaneye götürülür.

 

DIŞ KANAMALAR:

 

Kanın damardan vücut dışına çıkmasıdır. Genellikle yaralanmalar sonucu olur. Atardamar, toplardamar, kılcal damar kanamaları şeklindedir.

 

DIŞ KANAMALARI DURDURUCU YÖNTEMLER:

 

Parmakla Basınç Yapma : Yara ufak ve kanama az ise, yara üzerine temiz bir bez ya da pansumanla BASTIRIN

 

 

 

sağlıklı günler :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ORGAN KOPMASI VE İLKYARDIM

 

Organ kopması (amputasyon, ampute organ); vücutta çıkıntı oluşturan organların herhangi bir nedenle bulunduğu yerden ayrılmasıdır.

 

Çıkıntı oluşturan organlar: burun, kulaklar, çene, kollar, bacaklar, eller, ayaklar, parmaklar şeklinde sıralanabilir.

 

Organın yerinden ayrılması, genellikle kazalar sonucunda görülmekle beraber tedavi amaçlı da (örnek: gangren nedeniyle ayakların kesilmesi…)olabilmektedir. Kaza nedeniyle oluşan organ kopmalarının en önemli nedenleri: motorlu araç kazalarında sıkışma, iş kazaları, düşme veya kesici nitelikteki bir şeyin düşmesi ve benzeridir.

 

Kopan organ, 24 saat içinde(McCarthy, 1990) uygun koşullarda, uygun hastaneye nakledildiği takdirde, yerine dikildiğinde eski görevini sürdürebilir.

 

Uygun koşullar: 1- Hasta, 2- Kopan organ açısından ele alınmaktadır.

 

1 Hasta için uygun koşullar:

 

 

- Kanama hemen doğrudan basınçla durdurulmalıdır

 

- Hastanın soluk yolunun, solunumunun ve dolaşımının devamlılığı sağlanmalıdır

 

- Şoka karşı önlem alınmalıdır: ayakların yükseltilmesi gibi

 

- Kanama, doğrudan basınca ve kalp seviyesinden yükseğe kaldırmaya rağmen durdurulamamışsa, son seçenek olarak turnike uygulanabilir. Doğrudan turnike uygulanması, dokunun beslenmesini bozacağından istenmemektedir; beslenmesi bozulan organın yerine dikilmesinde sorunlar ortaya çıkmaktadır (McCarthy,1990; Caroline,1995).

 

2- Kopan organ için uygun koşullar:

 

- ISLATILMAMALIDIR (doğrudan su içine konulmamalıdır)

 

- DONDURULMAMALIDIR (doğrudan buz ile temas etmemelidir; kuru buz kullanılmamalıdır)

 

- Organ nemli ve soğuk tutulmalıdır. Bunun için: bulunabilen en temiz kumaş (çevrede hiçbir şey yoksa kazazedenin fanilası kullanılabilir) bulunabilen en temiz su (varsa çaydanlıktaki kaynamış ve soğumuş su, içme suyu, musluk suyu vs.) ile nemlendirilir(ıslatılıp sıkılır). Kopan organ nemlendirilmiş bu kumaş parçasına yerleştirilerek, sarılır ve bulunabilen en temiz, deliksiz bir plastik torbaya konur. Ağzı sıkıca bağlandıktan sonra içinde su ve buz parçaları olan bir başka torba yada kap içine yerleştirilir.

 

 

 

sağlıklı günler :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

YANIKLAR

Yanık Nedir?

 

Isı, ışın, elektrik veya kimyasal maddelere maruz kalma sonucunda deri ve derialtı dokularda meydana gelen bir çeşit yaralanmadır.

 

Yanıkların değerlendirilmesi :yanıkların şiddetini 5 ETKEN belirler.

 

1-Derinlik

 

1. derece yanıklar: Derinin sadece en üst tabakasının zedelendiği yanıklardır. Kızarıklık, gerginlik ve ağrı görülür. Örnek: güneş yanıkları.

 

2. derece yanıklar: Derinin üst ve değişen oranlarda alt kısmının etkilendiği yanıklardır. Kızarıklık, gerginlik, ağrı ve su toplanması (bül) ile karakterizedir.

 

3. derece yanıklar: Tüm deriyi kapsayan; derialtı dokularına, derin dokulara ve hatta kemiklere kadar ulaşan yanıklardır. Deri kuru kayış gibi olabilir veya renk değişikliği görülebilir (kömür gibi, beyaz veya kahverengi olabilir ). Şiddetli yanıklarda, yüzeysel sinir uçları ve kan damarları zedeleneceğinden yanık alanda his kaybı olabilir, buna karşın çevredeki daha az yanmış olan doku aşırı ağrılı olabilir.

 

2- Yüzey miktarı : Dokuzlar kuralı ile belirlenir.

 

3- Kritik alanların yanması : Eller ayaklar, yüz ve cinsel organlar.

 

4- Hastanın yaşı : Çok genç veya çok yaşlı olma.

 

5- Hastanın genel sağlık durumu : Diğer yaralanmalar veya hastalıklar (diabet, kalp, kronik böbrek hastalığı vb gibi).

 

HAFİF YANIKLAR:

Vücut yüzeyinin,

 

% 2 sinden az olan 3. derece yanıklardır.

 

% 15 inden az olan 2. derece yanıklardır.

 

ORTA ŞİDDETLİ YANIKLAR

 

Erişkinlerde vücut yüzeyinin,

 

% 2-10 u arasındaki 3. derece yanıklar (el, ayak, yüz, cinsel organ hariç)

 

% 15-25 i arasındaki 2. derece yanıklar (el, ayak, yüz, cinsel organ hariç)

 

% 50-75 i arasındaki 1. derece yanıklar (el, ayak, yüz, cinsel organ hariç)

 

Çocuklarda vücut yüzeyinin,

 

% 10-20 si arasındaki 2. derece yanıklar (el, ayak, yüz, cinsel organ hariç)

 

Bebeklerde, tüm 1. derece yanıklar (el, ayak, yüz, cinsel organ hariç)

 

ŞİDDETLİ YANIKLAR

 

Erişkinlerde vücut yüzeyinin,

 

% 10 undan fazla olan 3. derece yanıklar ve 3. derece el, ayak, yüz, cinsel organ yanıkları.

 

% 25 inden fazla olan 2. derece yanıklar.

 

Çocuklarda vücut yüzeyinin % 20 sinden fazla olan 1. derece yanıklar

 

Bebeklerde, tüm 3. derece yanıklar.

 

YANIK ÇEŞİTLERİ

 

Isı Yanıkları

Yaş ısı (buhar, her türlü kaynayan sıvı -su, yağ) ve kuru ısı (sıcak metaller, ütü, alev, güneş) ile meydana gelirler.

 

İlkyardım:

 

Yanma sürecini sona erdirerek daha fazla yaralanmayı önlemek gerekir ; alevi söndürmek, kızgın metali uzaklaştırmak, yaş ısıya maruz kalmış giysileri çıkarmak vb gibi. (DİKKAT: alev yanığında sentetik giysiler deriye yapışmışsa dokunulmaz; kaynar sıvı yanığında eğer olayın üzerinden zaman geçmişse giysiler soğuk suya tutulmadan önce çıkarılmaz aksi halde yapışan deride çıkar)

 

 

 

1. derece yanıklarda

 

* ASLA yoğurt, salça, diş macunu, zeytinyağı vb. şeyler sürülmez !

 

* En az 10 dakika soğuk suya tutulur.

 

* Gerginliği azaltmak üzere yağlı krem veya ağrısını almak ve gerginliği azaltmak üzere yanık merhemi sürülebilir.

 

* Geniş yanıklarda, kişi kendi içebilecek durumdaysa bol sıvı içirilir.

 

2. derece yanıklarda tedavi 1. derece yanıklarla aynıdır. İlave olarak; büller ASLA PATLATILMAZ ! Gerekiyorsa hastaneye götürülerek steril koşullarda pansuman yaptırılır. Eğer bül geniş bir alanı kapsıyorsa, üstteki deri ASLA SOYULMAZ ! Eğer patlamışsa, o zaman içindeki sıvı boşaldıktan sonra o kısım antiseptikle silinip üzeri steril gazlı bez ile kapatılıp sargı beziyle sarılır. Zira flaster yanıklı dokuyu zedeleyebilir.

 

3. derece yanıklarda hastanın mutlaka bir yanık merkezine veya hastaneye götürülmesi gerekir. Hasta bilinçli (kendi içebilecek durumda) ise bol sıvı içirilir. ALKOLLÜ ve ASİTLİ içecekler İÇİRİLMEZ!

 

* Açık yanık yarası hava ile temas ettiği sürece ağrıya neden olacağından, yaranın hemen hava ile teması kesilmelidir, bunun için yara nemli steril gazlı bez ile kapatılır. Böylece enfeksiyondan da korunmuş olur.

 

Kızgın madde sıçraması

 

Kızgın yağ, katran, zift gibi maddeler vücuda sıçradığında, yakıcı etkileri soğuyana kadar devam eder. Bu nedenle bunların sıçradığı kol ya da bacak hemen soğuk su içerisine sokularak uzun süre bekletilmelidir.

 

YANGINDAN VE YANMAKTAN KURTARMA

 

Alev nedeniyle yanan kişi ayakta durursa oluşan gazlar ve dumanlar kolaylıkla solunum yollarına gider, saçlar tutuşur. Tutuşan bir kişinin hemen yere yatırılması ve kendi çevresinde yuvarlanması sağlanmadır. Bu yangının sönmesini sağlayacaktır. Alevler çoğu kez bu şekilde ya da kişinin hemen bir battaniye ya da halıya sarılmasıyla söndürülebilir.

 

Alevler söner sönmez yanan elbiselerin hepsinin hızla çıkartılması gerekir. Çıkartırken sıyırarak çıkartılmamalı gerekirse kesilerek çıkartılmalıdır. Sıyırarak çıkartılmaya çalışırken alttaki yanık doku daha fazla zedelenir ve

 

zarar görür.

 

Yanan bölgeye beş dakika içerisinde soğuk su ya da soğuk uygulayarak yanma derecesi ve aşırı ağrı engellenebilir.

 

Ayrıca geniş ve derin yanıklarda tetanoz aşısı yaptırmakta yarar vardır.

 

 

 

Kimyasal Yanıklar

 

Kuvvetli asit veya bazlarla meydana gelir. Çoğunlukla endüstri, laboratuar veya fabrikalarda görülür. Sadece kimyasal maddeler değil onların oluşturduğu gazlar ve buharlar da kimyasal yanıklara (özellikle solunum yolunda) neden olurlar. Bu gibi iş yerlerinde normalde gerekli önlemlerin alınmış, kişilerin eğitilmiş olması gerekir. Bu kişilerin yönlendirmeleri ile yardımcı olunması, ilk yardımcının kendisini koruması açısından önemlidir.

 

ilkyardım

 

· Kendinizi korumayı sakın ihmal etmeyin.

 

· Hastanın kimyasal madde ile teması kesilmelidir. Kimyasal madde;

 

KURU (TOZ) ise: Toz kimyasal madde, önce bir fırça veya kuru bezle (en doğrusu elektrik süpürgesi ile) iyice vücuttan uzaklaştırılır, ondan sonra bol akan su ile yıkanır. Öncelikle fırçalamanın nedeni: toz halindeki kimyasal madde su ile karşılaştığında aktive olarak ciddi yanıklara yol açmaktadır.

 

SIVI ise: Hemen etkilenen bölgedeki giysiler çıkarılır ve etkilenen alan basınçlı su ile en az 10 dakika (ağrı dinene kadar) yıkanır.

 

· Açık yanık yarası oluşmuşsa, hemen steril gazlı bezle kapatılıp hastaneye götürülür.

 

 

 

Elektrik Yanıkları

 

Elektrik yanıkları, düşük veya yüksek voltajlı akımla temas sonucu meydana gelir :

 

0.9 - 1 mA etkisizdir

 

1 -10 mA hafif etkilenme/ağrı

 

10 -30 mA kol ve/veya bacakta kuvvet azalması

 

30 -75 mA solunum durması

 

75mA - 4 A kalp ritminde bozulma veya kalp durması

 

4 A ve üstü, kalp durması ve ölüm nedeni olabilir.

 

 

 

Ev aletleri yeterince ciddi yanıklara yol açabiliyorsa da, ciddi yanıklar genellikleyüksek voltajın bulunduğu fabrika ve yüksek gerilim hatlarında çalışanlarda görülmektedir.

 

Elektriğin yanığa neden olabilmesi için, bir noktadan vücuda girip başka bir noktadan çıkması gerekir. Elektrik yanıkları sonucunda 2 önemli tehlike vardır:

 

Doku hasarı, dıştan görülen kısmın küçüklüğünün tersine iç kısımda (derin dokularda) çok fazla olabilir. Giriş yarası küçük ama çıkış yarası tam tersine çok geniş ve derin olabilir. Yüksek voltajlı elektrik enerjisi kasları ve deriyi, organ amputasyonu gerektirecek ölçüde harap edebilir.

 

Yanığa ilaveten (birkaç saat sonrasında bile) kalp durabilir. o nedenle yüksek voltajlı akıma kapılmış kişi mutlaka hastaneye götürülmelidir. Akıma kapılmış kişiye DOKUNULMAZ ! Öncelikle akım kesilir, bunun için şalter indirilir veya eski tip sigorta ise tamamen çıkartılır (gevşetilip bırakılmaz!). Eğer sigorta ve şaltere ulaşma olanağı yoksa o zaman, yalıtkan bir madde ile (kuru tahta, lastik, plastik gibi) kişi elektrik kaynağından, ya da elektrik kaynağı (kablo vb ) kişiden uzaklaştırılır. Aksi halde yardım etmek isteyen kişi devreyi tamamlayacağından kendisi de akıma kapılabilir. Elektrik yanıklarının, vücudun tümünün veya bir bölümünün elektrik kaynağı ile toprak arasındaki devreyi tamamlaması sonucu oluştuğu hatırdan çıkarılmamalıdır.

 

DİKKAT: Akım kesildikten sonra kişiye ilkyardım yapmak üzere dokunmanın hiçbir sakıncası yoktur. Akım kesildikten sonra kişinin size elektrik aktarması (yani sizde de elektrik çarpması olması) söz konusu değildir. O nedenle dokunmaktan korkmayın.

 

 

ilkyardım

 

ABC değerlendirilir ve devamlılığı sağlanır. Gerekiyorsa TYD sağlanır. Unutmayınız ki elektrik akımına kapılma nedeniyle kalbi durmuş kişileri hemen başlatılan TYD ile hayata döndürme şansı çok yüksektir.

 

Yanık yaraları varsa kuru steril pansumanla kapatılır.

 

Olası kırıklar tesbit edilerek atellenir.

 

Tüm elektrik yanıkları hastanede daha ileri tedavi gerektiren ciddi yaralanmalardır.

 

 

 

sağlıklı günler :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SICAĞA VE SOĞUĞA MARUZ KALMA

 

Normal vücut ısısı 36 - 37 °C dir. Bu ısı, karmaşık mekanizmalarla sabit tutulmaya çalışılır. Normalde, vücudun ısı düzenleyici mekanizmaları iyi çalışır ve organizma (vücut) belirli ısı değişikliklerini oldukça iyi tolere edebilir. Ancak, organizma başa çıkabileceğinden fazla sıcağa maruz kalırsa hastalıklar oluşabilir : sıcak krampları, sıcak bitkinliği ve sıcak çarpması gibi. Ya da tam tersi, başa çıkabileceğinden düşük ısıya maruz kalırsa yine sorunlar ortaya çıkacaktır : kısmi veya tam donma gibi.

 

SICAK KRAMPLARI :

 

Aşırı egzersizden sonra, genellikle, bacak kaslarında görülen ağrılı kas spazmlarıdır.

 

 

 

İlkyardım:

 

* Kişi gölgelik ve/veya serin bir yere alınır,

 

* Hasta yatırılarak (veya oturtulabilir de) kramp geçene kadar kasları dinlendirilir. Özellikle sporcuların tekrar antremana başlayabilmeleri için en az 12 saat dinlenmeleri gerekir.

 

* Su (veya dengeli elektrolit solüsyonu; limonata, ayran vb) içirilebilir. Sıcak krampında vücutta yeterli elektrolit vardır, ancak kramp nedeniyle dengeli dağılımı engellenmiştir o nedenle bol sıvı içmenin yanı sıra dinlenme çok önemlidir.

 

* Tedavi edilmezse sıcak bitkinliğine dönüşebilir.

 

SICAK BİTKİNLİĞİ (yorgunluğu; baygınlığı) :

 

 

En sık görülen sıcak acillerindendir. Aşırı terleme nedeniyle, aşırı sıvı-elektrolit (su - tuz) kaybı ortaya çıkar. Bunun sonucunda ise aşağıdaki belirtiler görülür :

 

 

 

- Aşırı terleme sonucu cilt soğuk ve nemlidir,

 

- Baş dönmesi, bayılma hissi olabilir,

 

- Nabız hızlı ve zayıftır,

 

- Vücut ısısı artmıştır, ancak 39°C üstüne çıkmaz.

 

 

 

İlkyardım:

 

* Kişi serin ve/veya gölgelik bir yere alınır, fazla giysileri çıkartılır,

 

* Bilinci yerindeyse (kendi içebilecek durumdaysa); su, ayran gibi içecekler içirilir (1 litre kadar). ASLA ALKOLLÜ İÇKİ İÇİRİLMEZ !

 

* Durumu düzelmiyorsa veya daha kötüleşiyorsa hemen hastaneye götürülür.

 

* Tedavi edilmezse sıcak çarpması gelişir.

 

SICAK ÇARPMASI :

 

Vücut başa çıkabileceğinden çok fazla ısıya maruz kalmışsa, vücut ısısı, hızla, doku hasarına yol açan düzeye yükselir ve ölümle sonuçlanabilir.

 

Sıcak çarpmasına yol açabilecek sebepler : kapalı-kötü havalanan-nemli ortamlarda aşırı fiziksel aktivite yapmak, sıcak hava dalgaları esnasında havalandırma sistemleri bulunmayan veya havalandırılmayan binalarda yaşamak (özellikle yaşlılar, bebekler, kalp veya kronik hastalığı olan kişiler risk altındadır), sıcak yaz gününde çocukları kilitli arabada bırakmak, aşırı sıcak ve nem ortamı yükselmiş havalarda dışarıda spor veya ağır iş yapmak.

 

Havadaki nem oranı % 70 in üzerine çıktığında, ortam neme doyduğundan terleme olmayacağı için, vücuttan ısı kaybı gerçekleşemez dolayısıyla vücut ısısı artar, cilt ısıyı atamadığı için sıcak, kuru ve kızarıktır.

 

 

 

Belirtileri :

 

- Vücut ısısı hızla yükselir, 39° C üzerindedir,

 

- Cilt kuru, sıcak ve kızarıktır,

 

- Kişinin çevreye olan ilgisi hızla azalır, bilinç kaybı gelişir,

 

- Nabız yavaşlar ve zayıftır,( kan basıncı düşer ),

 

 

 

İlkyardım:

 

* Vücut 39°C’ ye kadar hızla soğutulur, 39°C’ den sonra yavaş soğutulur.

 

Hızlı soğutmada iki soğutma yöntemi bir arada kullanılır :

 

1- Vücut ıslak çarşafla sarılır veya normal musluk suyu ile ıslatılır,

 

2- Varsa vantilatör açılır ya da kapı pencere açılarak cereyan sağlanır.

 

Yavaş soğutmada bu iki uygulamadan sadece biri kullanılır.

 

* Bilinci yerindeyse, içecek bir şeyler verilir ( kesinlikle alkolsüz içecek olmalıdır) .

 

* Kişi hemen soğutma işlemine başlanarak hastaneye götürülmelidir, aksi halde ölümle sonuçlanabilir.

 

 

 

ÖNEMLİ:

 

* Vücut ısısını düşürmek üzere vücuda doğrudan BUZ UYGULANMAZ !

 

Ya musluk suyuyla duş aldırılır, ya da vücut musluk suyu ile silinir.

 

* Yarı yarıya sulandırılmış sirkeli su ile vücudun silinmesi, özellikle çocuklarda ve yetişkinlerdeki ateş yükselmelerinde rahatlıkla kullanılabilecek soğutma yöntemidir.

 

 

 

SOĞUĞA MARUZ KALMA

 

Vücudun bir kısmı veya tümü soğuğa maruz kalabilir. 0°C veya altındaki soğuk, nem ve rüzgardan vücut etkilenir. Birkaç saat içinde soğuk yarası denilen yaralar oluşabilir. Soğuğun derecesi ve maruz kalınan süre yaranın şiddetini belirler.

 

 

 

Belirtiler:

 

- Organda hareket azalması, uyuşukluk,

 

- Şişme, morarma, ağrı,

 

- Büller (yanıklarda görülen su toplanması) ve yaralar.

 

 

 

İlkyardım:

 

* Ilık uygulama yapılır, organ ılık -soğuk arası su olan kaba daldırılır ve alıştıkça biraz daha sıcak su ilave edilerek yavaş yavaş ısıtılır. Ya da giysilerle örtülerle sarılarak ısınması sağlanır. ORGAN DOĞRUDAN SICAĞA TUTULMAZ !!! (Sıcak sobaya tutmak gibi)

 

* Büller patlatılmaz, yaralar steril kuru pansumanla kapatılır.

 

 

DONMA :

 

Genel olarak vücudun tümüyle soğuğa maruz kalması sonucu oluşur. Dokular, soğuğun etkisiyle yeterince kanlanamadığı, dolayısıyla da beslenemediği için sorunlar ortaya çıkar. Soğuğun şiddeti, maruz kalınan süre, giysi ve beden direncine bağlı olarak değişik belirtiler görülebilir.

 

 

 

Belirtiler:

 

- Başlangıçta deride pürüzlenme, kılların dikleşmesi, karıncalanma ve sızlamalar,

 

- Deride solukluk ve soğukluk,

 

- His kaybı,

 

- Aşırı bitkinlik, uyuşukluk, uyku hali, uykunun derinleşmesi ve katılaşma olabilir

 

 

 

İlkyardım :

 

* Donmayı önlemek üzere şeker içeriği fazla, sıcak şeyler yedirilir veya içirilir (çikolata, pekmez, çay, çorba vs).

 

* Giysiler giydirilir veya üstü kalın örtülerle örtülür; ıslak giysileri kuru giysilerle değiştirilir.

 

* Kişi uyutulmaz, mümkün olduğunca aktif ya da pasif hareket yaptırılır.

 

* Kişi ılık bir ortama alınarak, ortam ısısı yavaş yavaş yükseltilir.

 

 

 

ASLA YAPILMAYACAKLAR :

 

 

 

* Donmuş kişi doğrudan sıcak ortama, soba yanına alınmaz

 

* Karla ovulmaz, istenirse hafif yüzeysel, dairesel masaj yapılabilirse de önerilmez

 

* Uyutulmaz

 

* Alkollü içecek verilmez

 

 

sağlıklı günler :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ZEHİRLENMELER

Zehirlenme Nedir?

Herhangi bir kimyasal, organik veya fiziksel madde vücuda girdikten sonra özelliğine göre yerel veya genel hasar meydana getirerek, ölüme neden olabiliyorsa bu maddeye ZEHİR, olaya ise ZEHİRLENME denir.

 

Yerel belirtiler:

 

- Sokulan, ısırılan, temas eden yerde kızarıklık, şişlik, gerginlik, ağrı ve kaşıntı

 

Genel belirtiler:

 

- Vücut ısısının yükselmesi (ateş),

 

- Tüm vücutta kızarıklık, döküntü, kaşıntı,

 

- Solunum sıkıntısı, hızlı ve zayıf atan nabız,

 

- Baş ağrısı, kulak çınlaması,

 

- Halsizlik, kendinden geçme, gelişen bilinç kaybı,

 

- Şok, ölüm.

 

Zehir, vücuda bilerek (kasti) veya bilinmeden(kazara), dört yoldan alınabilir:

 

1-Sindirim, 2-Solunum, 3-Deri ve 4-Kan yoluyla, olmak üzere.

 

Sindirim Yolu Zehirlenmeleri

 

Ağız yoluyla alınan her türlü zehir etkisi yapan maddelerle meydana gelirler; bayat besinler, ilaçlar, alkol, korozif (yakıcı, tahriş edici) maddeler ya da alerjik etki yapan maddeler vb.

 

 

 

İlkyardım:

 

* Eğer zehrin alınması üzerinden henüz 30 dakika geçmemişse, o zaman kusturulur.

 

 

 

KUSTURMAK İÇİN:

 

- Tercih edilen kişinin kendi parmağı ile küçük dilini dolayısıyla da öğürme refleksini uyararak kusmasını sağlamaktır,

 

- Sıcağa yakın ılık su içirerek de kusturma sağlanabilir (kişi bardağı kendisi tutarak içmelidir! başkası tarafından içirilmemelidir!).

 

 

 

KUSTURULMAYACAK DURUMLAR:

 

- Asit veya bazik madde (korozif madde) içeren sıvılar içilmişse,

 

- Petrol ürünleri içilmişse,

 

- Bilinci kapalı ise.

 

 

 

* Kusturulduktan sonra soğuk veya sıcak olmayan su içirilir, kusturulmayacak durumlarda da yine su içirilir.

 

* Hastaneye götürülür, özellikle korozif madde içmiş kişilerin mutlaka hastane tedavisine gereksinimleri vardır:

 

* Ne yapılacağına karar verilemeyen durumlarda mutlaka ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ aranmalıdır. Merkez aranmadan önce aşağıdaki bilgiler toplanmalıdır:

 

- Zehirlenme ne ile meydana geldi, kutu veya prospektüs varsa yanınızda olmalı,

 

- Kutudaki / şişedeki miktar ne kadar kalmış, daha önce ne kadarmış, çevreye saçılmış mı?

 

- Zehir ne zaman alınmış, hastanın durumu nasıl?

 

 

 

 

 

BESİN ZEHİRLENMELERİ

 

 

 

Bakteri veya bakteri salgıları (toksinleri ) ile oluşan zehirlenmelerdir. Bulantı-kusma, kramp şeklinde karın ağrısı ve ishal (diyare) ile seyrederler. Bunlar:

 

 

 

SALMONELLA:

 

Kontamine (enfeksiyonla bulaşmış) et, süt ve yumurta ile bulaşır. Yendikten 12-24 saat sonra ani bulantı-kusma, karın ağrısı, ishal ile kendini gösterir.

 

Tedavi: Herhangi bir tedavisi yoktur. 2-3 günde kendiliğinden geçer. Antibiyotik verilmez.

 

* Aşırı ishal ve kusmaya bağlı olarak dehidratasyon gelişmişse içecek şeyler verilerek kaybedilen sıvı yerine konur.

 

* Yemek hazırlanırken kapların temiz olmasına dikkat edilir ve iyi pişirilirse salmonella enfeksiyonu önlenebilir.

 

 

 

STAFİLOKOK:

 

En sık rastlanan besin zehirlenmesidir. Karbonhidratlı, sütlü ve şekerli yiyeceklerin yenilmesi sonucu görülür. Örneğin: muhallebi, dondurma, mayonez gibi. Yendikten 2-6 saat sonra bulantı-kusma ile kendini gösterir (ishal nadiren görülür).

 

Tedavi: Herhangi bir tedavisi yoktur. 4-6 saatte kendiliğinden geçer.

 

Önlenebilmesi için; özellikle sütlü tatlılar ve kaynatılmadan pişirilen yemekler hazırlandıktan sonra uzun süre, fırında veya ısıtma tepsilerinde bekletilmemelidir.

 

 

 

CLOSTRİDİUM PERFRİNGENS:

 

Büyük miktarda hazırlanan yiyeceklerin oda ısısında, etkisiz buharda bekletilmesi veya yeterince soğuk ortamda muhafaza edilmemesi sonucunda ürer. Veya mikroorganizmanın bulaştığı balıklarla hastalık ortaya çıkar. Yendikten 8-10 saat sonra bulantı, karında kramp şeklinde ağrı ve ishal ile kendini gösterir.

 

Tedavi: 24 saate kadar kendiliğinden iyileşir.

 

* Dehidratasyon kontrol altına alınır, hastaya, daha öncede bahsedildiği gibi bol sıvı şeyler içirilir ve bu arada tuz ve elektrolit kaybını yerine koymak için de bir bardak suya bir miktar tuz ve yemek karbonatı konarak içirilir. Ya da bu amaçla kola, tuzlu ayran, meyve suları, maden suyu içirilebilir. Mümkün olduğunca tüm sıvı kaybı bu içeceklerle karşılanmayıp suyla desteklenmelidir.

 

 

 

İYİ YIKANMAMIŞ, YEMEK KAZINTISI KALMIŞ KAPLAR GENELLİKLE BESİN

 

ZEHİRLENMESİNE YOL AÇAN EN ÖNEMLİ FAKTÖRDÜR.

 

 

 

 

 

Cl. BOTULİNUM ( BOTULİSMUS ):

 

Genelllikle iyi konservelenmemiş yiyeceklerin yenilmesi sonucu görülen en tehlikeli (hatta ölümcül) olan besin zehirlenmesidir. Yenildikten 24 saat sonra belirtiler görülebilir. İshal görülmez, kabızlık (konstipasyon) olabilir. Botulismusta, sinirlerden kaslara giden uyarılar engellenmekte ve bunun sonucunda şiddetli halsizlik, paralizi (kuvvet kaybı) ve ölüm görülebilmektedir.

 

Belirtileri:

 

- Ağız ve boğaz kuru ve ağrılıdır,

 

- Kişi gözlerini odaklamada zorluk çeker (çift görme, bulanık görme olabilir)

 

- Bitkinlik, yutma ve konuşma güçlüğü

 

-Halsizlik veya kuvvet kaybı

 

- Göz hareketlerinde kısıtlılık, göz bebeklerinde genişleme

 

- Solunum kaslarında paralizi, solunum güçlüğü

 

- Konuşamama, başın ön kısmında hissedilen baş ağrısı

 

İlkyardım:

 

* ABC kontrol edilir ve devamlılığı sağlanır

 

* Olanak varsa oksijen verilir

 

* Gerekiyorsa suni solunum yapılır

 

* Acilen hastaneye götürülmelidir. Mutlaka antitoksin yapılması gerekir.

 

 

 

DEHİDRATASYON: Aşırı kusma ve ishal sonucu, vücuttan fazla miktarda sıvı ve elektrolit kaybı olur. Buna bağlı olarak cilt, dudaklar ve dil kurur. Cildin kuruluğunu anlamak üzere el üzerindeki deri, baş parmak ve işaret parmağı arasında tutulur, bırakıldığında deri hemen eski halini alıyorsa o zaman sorun yoktur, eğer eski halini alma süresi uzuyorsa, o zaman fazla miktarda sıvı kaybı vardır ve hemen tedavi edilmezse hipovolemik şok gelişebilir.

 

 

 

Solunum Yolu Zehirlenmeleri

 

Tüp gaz, egzoz gazı (karbonmonoksit), duman ve diğer zehirli gazların solunması sonucunda görülür. Özellikle renksiz ve kokusuz zehirli gazlarla meydana gelen zehirlenmelerde kişide görülen belirtilerin saptanması hayat kurtaracaktır.

 

Belirtileri:

 

-Baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, kendinden geçme, bulantı-kusma, deride renk değişimi.

 

İlkyardım:

 

* Öncelikle kaynak kapatılır, havalandırma sağlanır, kişi temiz havaya çıkartılır.

 

* Yüzüne su serpilebilir, kolları açılıp kapatılabilir,

 

* Gerekiyorsa suni solunum ve kalp masajı yapılır,

 

* Mutlaka hastaneye götürülür.

 

Deri Yolu Zehirlenmeleri

 

Kremler, tozlar, sıvılar ile temas sonucu, ya da ısırma, sokma, enjeksiyon ile meydana gelir. Etkilenme durumuna göre yerel veya genel belirtiler görülebilir.

 

İlkyardım:

 

* Etken madde krem veya toz şeklindeyse, bol akan su ile yıkanır; yara varsa üzeri steril gazlı bezle kapatılır.

 

* Yerel belirtiler giderek yayılıyor ve genel belirtiler görülüyorsa, kişi derhal bir sağlık kuruluşuna götürülür. (Kişide gelişmekte olan alerjik şoka karşı sağlık kuruluşunda semptomatik tedavi uygulanmalıdır, aksi halde kişi kaybedilebilir. Hastaneye götürürken bilinç kapanırsa koma pozisyonu verilir veya ABC nin devamlılığı sağlanır.)

 

 

 

Kedi ve Köpek Isırmaları: KUDUZ tehlikesi vardır. Bu gibi durumlarda ısırılan yer ilk önce bol su ile sabunlanıp köpürtülerek en az 5 dakika yıkanır.

 

Aşı yaptırılır. Mümkünse hayvan gözetim altında tutulur, eğer 10 gün içinde ölürse aşıya devam edilir, 10 günü geçmesine rağmen hayvan ölmemişse, aşıya gerek yoktur. Hayvan bulunamamışsa, aşı mutlaka yaptırılmalıdır.

 

 

 

Yılan Sokması: İki derin diş izi yılanın zehirli olduğunu gösterir. Bu durumda sokulan yerin altından ve üstünden venöz turnike yapılarak, zehrin dolaşıma katılımı yavaşlatılır. Ağzında yara ve çürük dişi olmayan bir kişi yara yerinden zehri emip tükürebilir. Organ hareketsiz halde ve sarkıtılarak tutulur. Kişi mümkün olduğunca sakin tutulmaya çalışılmalıdır. Hastaneye götürülmelidir ve tetanos aşısı yaptırılmalıdır.

 

VENÖZ TURNİKE: Enli kumaş veya kravat, yılanın soktuğu yerin hemen altından ve üstünden bağlanır. Ancak dolaşım engellenmeyecek şekilde bağlanmalıdır. Bunun için bacakta ise ayak, kolda ise el parmaklarına bakılır morarma varsa, hemen gevşetilir.

 

 

 

Akrep Sokması: Sokulan yere amonyak veya su ile bulamaç yapılmış yemek karbonatı sürülebilir. Venöz turnike uygulanabilir. Hastaneye götürülmelidir.

 

 

 

Arı Sokması: Sabunlu su ile yıkanabilir veya antiseptik ile silinebilir. İğne çıkarılabilecek durumdaysa cımbızla çıkarılır aksi halde, zorlanmaz.

 

Yerel belirtiler genel belirtilere dönüşüyorsa, vakit kaybedilmeden hastaneye götürülmelidir.

 

 

 

Deniz Kestanesi Batması: Bu durumda organ (genelde ayak), yanmayacak şekilde dayanabileceği kadar (45° C) sıcak su içine daldırılarak, 20-30 dakika (ağrı dininceye) kadar bekletilir. Sıcak dikeni eritir.

 

Denizanası Teması: Denizanası ve deniz şakayıklarının nematokist denilen vantuzlarındaki çengellerle cilde tutunurlar, bunların zarar verilmeden uzaklaştırılması için: önce alkol (ya da sirke veya deniz suyu) ile yıkanır, sonra üzerine pudra ekilir, varsa çiğ et konarak yumuşatılır ve bıçağın tersi veya tahta çubukla deriden sıyrılır. Ya da o kısım doğrudan musluk suyu ile yıkanabilir; tatlı su vantuzları patlatacağından kişi rahatlayacaktır.

 

DİKKATİNİZE:Yurt dışında böcek sokmaları nedeniyle anaflaktik şok dediğimiz alerjinin ağır seyrettiği kişilerde bu seyri hafifletmek üzere yanlarında taşıyabilecekleri alerji kutusu (kiti, seti) vardır. Hekim tarafından önerilen ve yapabilme eğitimini alan kişiler, böcek soktuğunda, hemen enjektördeki hazır ilacı kendileri yaparak ve hapı alarak durumlarının kötüleşmesini önleyebiliyorlar.

 

 

 

sağlıklı gunler :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DALMA KAZALARI

 

Dalma ile ilgili iki ciddi problem: 1- Barotravma (orta kulak ve akciğer barotravmaları) ve 2- Dekompresyon hastalığıdır.

 

1- AKCİĞER BAROTRAVMASI (=HAVA EMBOLİSİ) :

 

İniş sırasında akciğerler basınç nedeniyle büzüşür (rezidüel hacme kadar). Akciğerlerin daha fazla sıkışması barotravmaya neden olur. Tüple dalan kişi derinde soluduğu havayı (örnek: dalgıç 30 metre derinlikte 6 litre hava soluduğunda, basınç yüzeydekinden 4 misli fazla olduğundan bu yüzeye göre 24 litre olacaktır) yukarı çıkarken dışarı vermelidir.

 

Tüple dalan kişi, yüzeye çıkarken nefesini tutarsa HAVA EMBOLİSİ oluşur. Akciğer içindeki hava basıncı sabit kalırken, göğüs üzerindeki dış basınç hızla azalır. Akciğer içindeki hava hızla genişler, akciğerlerdeki alveoller yırtılır. Açığa çıkan hava kan dolaşımına karışıp damarlar içinde kabarcıklar oluşturur, bu duruma hava embolisi denir ve hayati tehlike oluşturur. Akciğer çıkış barotravmasına bağlı gaz embolisi 1 metre gibi sığ derinliklerden çıkışlarda da oluşabilmektedir.

 

Tüpsüz dalış yapılıyorsa: dalgıç yüzeyde akciğerlerini tümüyle doldurup dalar ve çıkışta nefesini tutarsa akciğer embolisi oluşmaz.

 

 

 

Belirti ve bulguları: birden ve şiddetli başlayan, keskin ve yırtılır tarzda bir ağrı, öksürme ile birlikte ağızdan köpüklü kan gelmesi, nabız hızlı ve zayıf, solunum hızlı ve yüzeyseldir, paralizi (=felç; çoğunlukla tek taraflı felç), gözbebekleri büyüklüğünde farklılık.

 

İlkyardım: En kısa zamanda sağlık kuruluşuna götürülür. ABC kontrol edilerek ve devamlılığı sağlanarak.

 

Acil Bakım: - % 100 oksijen verilir (geridönüşsüz rezervuarlı maske ile 15 litre)

 

- Hasta sol yan tarafına yatırılır, baş vücuttan aşağıda olacak şekilde (aşağı yukarı 15 derece) yatak ayarlanır.

 

- Damar açık kalacak şekilde serum bağlanır (% 0.9 NaCl, Ringer Laktat veya % 5 Dekstroz)

 

- Yaşam bulguları ve bilinç durumu sık takip edilir

 

- Mutlaka doktor ile iletişim kurulur.

 

 

 

2- VURGUN

 

(dekompresyon hastalığı, basınçlı hava hastalığı, Caisson hastalığı, dalgıç paralizisi, disbarizm) :

 

 

 

Eğer bir dalgıç çok miktarda nitrojenin (havanın yaklaşık beşte dördü nitrojendir) vücudunda erimesine neden olacak kadar uzun süre deniz dibinde kalmışsa ve aniden su yüzeyine dönerse, vücut sıvılarında önemli miktarlarda nitrojen kabarcıkları oluşur. Bu kabarcıklar vücudun herhangi bir bölgesinde sayıları ve çaplarına bağlı olarak hasar oluştururlar, bu hasar genellikle kabarcıkların damarları tıkaması sonucunda görülür, ortaya çıkan tabloya ise vurgun denilmektedir.

 

Belirti ve bulgular (Hava embolisi ve vurgun):

 

1- Omuz ve dirsek eklemi gibi büyük eklemlerde ağrı

 

2- Solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, karnın alt kısmında ağrı, baş ağrısı

 

3- Ciltte döküntü, soluk lekeler veya siyanoz ve ödem görülebilir

 

3- Konuşma güçlüğü, bilinç düzeyinde bozulma, hatta bilinç kaybı,

 

4- Görme bozukluğu, baş dönmesi

 

5- Uyuşma, hafif felç veya komaya kadar giden ağır felç

 

 

 

Sıklıkla hava embolisi ve vurgunu ayırt etmek güçtür. Genel bir kural olarak, hava embolisi yüzeye döner dönmez görülür; vurgun belirtileri ise birkaç saatten önce görülmeyebilir.

 

 

 

İlkyardım:

 

1- Kazazede sudan çıkarılır, ABC kontrol edilir ve devamlılığı sağlanır

 

2- Kişi sol yana yatırılır, baş vücuttan 15 derece kadar aşağıda kalacak şekilde yatak ayarlanır.

 

3- En yakın basınç (dekompresyon) odasına veya hastaneye götürülür

 

4- Yol boyunca kişini yaşam bulguları ve bilinç durumu kontrol edilir, sıcak tutulur.

 

5- Bilinci açıksa ve kendi içebilecek durumdaysa alkol içermeyen (meyve suyu vb) içecekler verilir

 

 

 

Acil Bakım(profesyonel bakım):

 

1- Yukarıdaki işlemlere ilaveten kişiye geridönüşsüz, rezervuarlı maske ile % 100 oksijen verilir (10-15 litre)

 

2- Ciddi yaralanması olan veya bilinci kapanmış ya da bilinç düzeyi bozulmuş olan hastaya damar yolu açılarak Ringer Laktat, % 0.9 NaCl veya %0.9 NaCl içinde % 5 Dekstroz içeren sıvılardan biri verilir

 

Basınç odasına götürülmesinin amacı, vücudu yeniden yüksek basınçlı ortama alarak oluşan gaz kabarcıklarının yeniden çözülmesini sağlamaktır; böylece akciğerlerin içindeki ve dışındaki basınç eşitlenir. Daha sonra kontrollü bir şekilde yavaş yavaş basınç değişikliği yapılır.

 

 

 

Bilgi için: Dalgıç yüzeye yavaşça çıkarılırsa, erimiş nitrojen dekompresyon hastalığını önlemeye yetecek bir hızla akciğerlerden atılır. Amerika Birleşik Devletleri Deniz Kuvvetleri güvenli dekompresyon için özel bir çizelge hazırlamıştır. Bu çizelgeye göre 57 metre derinlikte 60 dakika kalmış olan bir dalgıç için dekompresyon programı aşağıdaki gibidir:

 

15 metre derinlikte 10 dakika

 

12 metre derinlikte 17 dakika

 

9 metre derinlikte 19 dakika

 

6 metre derinlikte 50 dakika

 

3 metre derinlikte 84 dakika

 

Böylece, sadece bir saatlik bir çalışma için derinde kalan dalgıcın toplam dekompresyon süresi yaklaşık üç saattir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İLKYARDIM GEREKTİREN ÖZEL DURUMLAR VE HASTALIKLAR

 

Bayılma

Diyabetes Mellitus (şeker hastalığı)

Epilepsi (sara)

Kalp Krizi

Felç

 

 

Bayılma

Aniden ortaya çıkan dolaşım yetmezliğine bağlı olarak, beynin kısa süreli kansız kalması sonucu görülen geçici bilinç kaybıdır. Nedeni; açlık, kan basıncının düşmesi, beklenmedik bir olay veya herhangi bir şeyle karşılaşma, aşırı sevinç ya da üzüntü, uzun süre havasız ve kapalı ortamda bulunma vb, olabilir.

 

İlkyardım:

 

* Kişi, hemen sırt üstü yatırılarak ayakları yükseğe kaldırılır (şok pozisyonu verilir ),

 

* Sıkı giysiler gevşetilir, kapalı ortamdaysa açık havaya çıkarılır,

 

* Yüzüne su serpilebilir, bu uyarı sonucunda kişi daha çabuk kendine gelir,

 

* Uyarıcı olarak hoş olan (kolonya) veya hoş olmayan (soğan kokusu vb ) kokular

 

koklatılabilir,

 

*Kişi kendine geldiğinde hemen ayağa kaldırılırsa yine bayılacağı için önce oturtulur.

 

İçecek bir şeyler verilir (açlıktan bayılmışsa şekerli içecekler, tansiyon düşüklüğü

 

veya aşırı sıcak ve terleme söz konusu ise tuzlu ayran tercih edilmelidir).

 

*Eğer 5 dakikaya kadar kişi halen kendine gelmemişse mutlaka hastaneye götürülmelidir.

 

 

 

Diyabetes Mellitus (şeker hastalığı)

Halk arasında kısaca şeker hastalığı olarak bilinen diyabetes mellitus’ta , kandaki şeker düzeyinin düşmesi veya yükselmesi sonucu ilk ve acil yardım gerektiren sorunlar görülebilir. Bu sorunlar: kandaki şeker oranının yükselmesi sonucu ortaya çıkan hiperglisemi ile kandaki şeker oranının düşmesi sonucu ortaya çıkan hipoglisemi ‘dir. Hipoglisemi, hiperglisemiden çok daha tehlikeli olup kısa sürede(10 dakika – 2 saat gibi ) hastanın kaybedilmesine neden olabilir. Çünkü, beynin düzenli ve belirli miktarda şekere (glukoza) gereksinimi vardır. Şeker azaldığında beyin enerjisiz kalacağından beyin hücrelerinde harabiyet başlar (solunum durduğunda beynin oksijensizliğe ancak 4-6 dakika dayanabildiği gibi şekersizliğe de uzun süre dayanamaz.). Kişide açlık belirtileri normal bir insandakinden daha hızlı ortaya çıkabilir. Kişi kısa sürede kendini kaybedebilir (bilinç düzeyinde değişiklik: sinirlilik, bilinç bulanıklığı, bilincin giderek kapanması gibi). Bunun için hemen tablodaki hipoglisemi bulgularından biri veya birkaçı bir arada görülmeye başlanmışsa, kişi içebilecek durumdaysa şekerli sıvılar içirilir ya da ağzına şeker verilir. Bilinci kapanmışsa, dişleri ile yanak arasına kolay eriyen cinsten şeker yerleştirilerek hemen hastaneye götürülmelidir.

 

Hiperglisemide kandaki şeker uzun saatler (6-12 saat) içinde yükselirken tablodaki belirtiler görülebilir. Bilinci kapalı değilse, herhangi bir ilkyardıma gerek yoktur, kişi en kısa zamanda hastaneye götürülmelidir.

 

İlkyardım:

 

* Hipoglisemi gelişiyorsa, kişiye hemen bir kesme şeker verilir. Veya kişi kendisi

 

içebilecek durumdaysa, şekerli içecekler (varsa kola, meyve suları da olabilir)

 

içirilir. Kişinin durumu verilen şekere rağmen kötüleşiyorsa vakit kaybedilmeden mutlaka hastaneye götürülmelidir. Diyabetli kişiler, hipoglisemi olasılığına karşı yanlarında şeker, şekerli bisküviler bulundurmalıdır.

 

* Hiperglisemi, yavaş geliştiğinden hastaneye kadar yetiştirilebilir, ilkyardım gerektirmez. Hastanın bilinci kapanmak üzere veya kapalıysa, soluk yolu açıklığı sağlanarak hastaneye götürülmelidir.

 

 

 

Epilepsi (sara)

Beyindeki elektriksel aktivitenin geçici olarak durması veya bozulması sonucu, kişinin kasılması ve bilincinin kaybolması olayına epilepsi denilmektedir. Nöbetler çeşitli şekillerde görülebilir; kişi otururken dalıp gidebileceği gibi, kasılmalar da olabilir. Nedeni kalıtımsal olabileceği gibi, kafa yaralanmaları, beyinde kanamalar, tümörler, iltihaplar sonucu da ortaya çıkabilir. Ancak nedeni saptanamayan epilepsiler de oldukça yaygındır.

 

İlkyardım:

 

* Kişinin kendini yaralamaması için tedbir alınır; yatırılır, dilini ısırmaması için çene kenetlenmemişse, dişlerinin arasına bir şey konur (mendil, kalem vs gibi). METAL ZARAR VERECEĞİNDEN KULLANILMAMALIDIR.

 

* Başını ve kollarını ritmik olarak bir yerlere vuruyorsa battaniye, ceket vb malzemelerle desteklenerek kendisini yaralaması engellenir.

 

 

 

YAPILMAYACAK ŞEYLER:

 

* Hastanın yumruk şeklindeki ellerini zorla açmaya çalışmak;

 

* Soğan keserek veya pamuğa kolonya damlatarak ağzına veya burnuna kapatmak, bu çok sakıncalıdır çünkü bu şekilde kişinin nefes alması önlenerek kendine gelmesi engellenmektedir.

 

** Epilepside uyarıya gereksinim yoktur, çünkü olay dolaşımdan ve beyindeki elektriksel aktivitenin geçici bozulmasından kaynaklanmaktadır. Bu gibi durumlarda uyarının hiçbir yararı yoktur, hatta zararlı olabilmektedir.

 

* Elinizi dişleri arasına kaptırmayın, sizin elinizi kolunuzu kavramasına izin vermeyin aksi halde sizde zarar görürsünüz.

 

 

 

UYARICI MADDELER SADECE BAYILMALARDA KULLANILIR,EPİLEPSİDE ASLA KULLANILMAZ!

 

 

Kalp Krizi

Kalbi besleyen koroner arterlerin çeşitli nedenlerle kalbi besleyememesi sonucu ortaya çıkan tabloya kalp krizi denilmektedir. Angina pektoris veya akut myokard enfarktüsü şeklinde ortaya çıkabilir. Arterin daralması nedeniyle, fiziksel aktivite, ruhsal stres veya aşırı soğuk sonucunda kalbin artan oksijen ihtiyacı karşılanamayacağı için kalp kasında gerekli kasılma olamayacaktır, dolayısıyla da kriz meydana gelecektir. Buluğ çağından 90 yaşına kadar kalp krizi geçirilebilirse de yaş ilerledikçe kalp krizine yatkınlık artar..

 

Enfarkt(üs), kan desteğinin kesilmesine bağlı doku ölümüdür.

 

Kalp krizi; kandaki kolesterol düzeyinin yükselmesi, sigara, alkol, stres, yüksek tansiyon, şişmanlık, hareketsizlik gibi kontrol edilebilir nedenlerle; yaş, cinsiyet, kalıtım, diabet vs gibi kontrol edilemeyen nedenler sonucu ortaya çıkabilir.

 

ANGİNA PEKTORİS: Kalp, bir süre gereksiniminden az oksijenle beslenmek, zorunda kalırsa, kişinin soluğunu kesecek kadar şiddetli göğüs ağrısı olur, bu ağrıya angina pektoris denir. Ağrı genellikle sternum (göğüs kemiği) arkasında hissedilir; kola (özelikle sol kola), çeneye, epigastriuma (karnın üst orta bölgesine) yayılır.

 

AKUT MYOKARD ENFARKTÜSÜ: Koroner arterin, arterioskleroza(damar sertliğine) bağlı olarak daralması veya kan pıhtısı ile tıkanması sonucunda bu arterle beslenen kalp kasına giden oksijen yetersiz kalacağından, myokard kası görevini yerine getiremez; yeterince kanın vücuda pompalanamadığı bu tabloya, akut myokard enfarktüsü (AMI) denir.

 

İlkyardım:

 

Angina pektoriste:

 

* Hasta mutlaka hemen dinlen(diril) melidir; yürüyorsa durmalı, oturtulmalı veya

 

yatırılmalıdır. Mümkünse hareket ettirilmemelidir. Hasta sakinleştirilmelidir.

 

* Sıkı giysiler gevşetilir.

 

* Dilaltı nitrogliserin (isordil, 5 mg ) verilir.

 

* Gerekiyorsa (solunum ve kalp durmuşsa) CPR yapılır.

 

* Hastaneye götürülür ( mümkün olduğunca az hareket ettirilerek ).

 

 

 

Akut myokard enfarktüsünde:

 

* Hastanın ağrısının ve korkusunun giderilmesi önemlidir

 

* Hasta sırtüstü yatırılır ve hareket ettirilmez,

 

* Hastanın solunum sıkıntısı varsa, baş yükseltilir

 

* (Mümkünse oksijen verilir 2 lt/dk gidecek şekilde)

 

* Mutlaka hastaneye götürülür.

 

* Gerekiyorsa (solunum ve kalp durmuşsa) CPR yapılır.

 

 

 

** Kalp krizi sonucu görülen kalp durmalarında, hemen kalp masajı başlatılır ve sağlık kuruluşuna kadar sürdürülürse kişinin döndürülme şansı yükselecektir.

 

**Endişeli hastanın sakinleştirilmesi ve hastanın hareketinin kısıtlanması kalbin yükünün azaltılması açısından önemlidir.

 

 

 

Felç

Genelde, beyni besleyen kan damarlarının yırtılması veya tıkanması gibi nedenlerle, beyindeki kanlanmanın bozulması sonucu ortaya çıkan bir tablodur. Özellikle yüksek tansiyonlu kişilerde görülme sıklığı yüksektir. İlkyardımda iki şekilde değerlendirebiliriz:

 

Hafif felç: Beyni besleyen küçük kan damarlarının hasarı ile oluşur. Genelde, bilinç kaybı yoktur ve bulgular zarar gören bölümle ilgilidir.

 

Belirtileri:

 

- Baş ağrısı, şaşkınlık hali (konfüzyon), kulak çınlaması, baş dönmesi;

 

- Hasar arttıkça, konuşmada hafif güçlük, hafıza bozuklukları, kişilik değişmesi, kol veya bacakta uyuşma, ilerleyen güçsüzlük.

 

İlkyardım:

 

* Hasta kazalara ve fiziksel etkilere karşı ( düşme, çarpma, ateş, sıcak, soğuk ve kesici aletler , vb.) korunur.

 

* Hemen hastaneye götürülür.

 

Ağır Felç:

 

Belirtiler:

 

- Bilinç kaybı

 

- Vücutta tek (ya da çift) taraflı paralizi (güç kaybı) veya pleji (kuvvet kaybı)

 

- Solunum ve yutma güçlüğü

 

- Mesane ve barsak kontrolünün kaybı (inkontinans)

 

- Konuşma güçlüğü, uyku hali

 

- Gözbebekleri (pupiller) büyüklüğünde farklılık (anizokori)

 

İlkyardım:

 

* ABC sürekli kontrol edilir ve devamlılığı sağlanır.

 

* Kusma olasılığına karşı yan yatırılarak (özellikle felç gelişen kol tarafına yatırılarak) hastaneye götürülür. Bilinçsiz hastanın yan yatırılmasına, özellikle de başın, kusmuk veya sekresyonun dışarı akabileceği şekilde yana çevrilmesi pozisyonuna KOMA POZİSYONU adı verilmektedir.

 

 

 

KOMA:

 

İnsanlar çevrelerindeki uyarıları beş duyu (görme, işitme, koklama, tatma, dokunma duyuları) ile algılayıp, olaylara uygun tepki gösterirler; örneğin, ağrılı uyaranları uzaklaştırmayı sağlayan refleksler gibi. Çimdiklediğiniz kişi hemen tepki olarak elinizi uzaklaştırmaya çalışır. Oysa bilinci kapanmış hastalarda beş duyu ile algılama ortadan kalkar. Derin uyku halindeki, bilinci kapanmış hasta ağrılı uyaranlara bile tepki veremez. Bu nedenle bu durumdaki kişiler bir çok bakımdan tehlike altındadır. Bilinç kaybına neden olabilecek yüzlerce nedenden hangisi sebep olursa olsun, koma kişinin en çok yardıma muhtaç olduğu bir durumdur.

 

Bilinci kapalı kişi:

 

* Yardım isteyemez.

 

* Dikkatli değerlendirilmeyecek olursa hastanın öldüğü sanılabilir.

 

* Nedene yönelik tahmin hayat kurtarıcı olabilir.

 

* Kolayca zarar görebilir

 

* Solunum yolu tıkanabilir.

 

* Hasta kusabilir ve kusmuk soluk yolunu tıkayabilir.

 

*Gözünü yabancı cisimlerden korumasını sağlayan refleks mekanizması ortadan kalkmıştır.

 

* Öğürme refleksi ya da öksürük mekanizması çalışmayabilir.

 

 

 

BİLİNCİ KAPALI HER KİŞİNİN SOLUNUM YOLUNUN KAPALI OLDUĞU KABUL EDİLMELİDİR.

 

 

 

Bu durumda ABC kontrol edilir. Soluk yolunun açıklığının devamı sağlanır. Bilinç kaybının çeşitli nedenleri olabilir; kafaya gelen darbeler, beyindeki kanamalar, iltihaplar (menenjit vs), tümörler, bazı ilaçların veya alkolün aşırı alınması, siroz, üremi, diyabet (şeker hastalığı) vs.

 

 

 

İlkyardım:

 

* ABC sürekli kontrol edilir (gerekiyorsa suni solunum, kalp masajı yapılır )

 

* Soluk alıyorsa, koma pozisyonunda yatırılır,

 

* Hastaneye götürülür

 

* Bilinci kapalı kişilerin üzerine soğuk su dökülmesi, şamarlanması, sarsılması (özellikle beyin kanaması veya kafa travmasında) tehlikeli olabileceğinden, bu gibi davranışlardan kesinlikle kaçınılmalıdır.

 

 

 

Komanın nedenini teşhis etmeye yardımcı olabilecek özellikler:

 

- Nefesi ALKOL kokuyorsa, alkol komasında olabilir

 

- Nefesi ASETON veya ÇÜRÜK ELMA gibi kokuyorsa, şeker koması (hiperglisemi, diyabet) olabilir.

 

- Eğer hastanın cebinde tegretol, dilantin, gibi epilepsi ilaçları varsa veya içtiği biliniyorsa epileptik koma olabilir.

 

- Hastanın cebinde veya çevrede boş ilaç şişesi varsa, ilaç zehirlenmesi akla gelebilir.

 

- Hastanın kollarında iğne izleri varsa, aşırı doz uyuşturucu kullanımı söz konusu olabilir.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ilk yardım çantası

 

İlk yardım için, bir ilk yardım çantası bulunması çok yararlı olacaktır. Ço­ğumuz evde, arabada vb. bir ilk yardım çantası bulundurmak gerektiğini dü­şünmüşüzdür. Ancak, genellikle bir ilk yardım çantasının ne işe yarayacağını, nerede tutulması gerektiğini ya da içinde ne bulunması gerektiğini bilmeyiz.

 

Küçük çocukların erişmesini önleyecek iyi kapanan kilitli bir metal ya da plastik kutu işimize yarayabilir. Kilitlerin anahtarlı olmaması ter­cih edilir, kullanacağımız zaman anahtarın nerede olduğunu hatırlama­mız gerekecektir.

 

İlk yardım çantası, direkt bir ısı kaynağından ve çocukların erişebi­leceği yerlerden uzak ne çok nemli ne de kuru bir yerde tutulmalıdır. Mutfak ya da banyo bîr ilk yardım çantası bulundurmak için uygun or­tamlar değildir.

 

Evde yaşayanların ilk yardım çantasının nerede olduğunu bilmeleri gerekir. Kullanılanları tekrar yerine koymalıyız ve düzenli aralıklarla kontrol ederek tüketilen ya da zamanı geçen ürünleri yenilemeliyiz. (son kullanma tarihi).

 

İlk yardım çantasının içindekiler duruma göre değişiklik gösterebilir. An­cak, genel olarak aşağıdakilerin bulunması yeterli olacaktır.

 

· Steril gazlı bez (4-5 gazlı bez içeren bir kutu ya da çeşitli zarflar).

 

· Hidrofil pamuk.

 

· Oksijenli su.

 

· Alkol.

 

· Renksiz (klorheksidin) ya da renkli (povidon iyot içeren) bir antiseptik.

 

· Terdhan allerji yapmayan flaster.

 

· Çeşitli boyutlarda yara bandı.

 

· Değişik boyutlarda sargı bezi.

 

· Bir kol askısı yapmak için sargı (1 m x 1 m gazlı bez).

 

· Ağrı kesiciler (parasetamol ya da asetil salisîlik asit), ağrıyı geçirirler ve

 

· ateşi düşürürler.

 

· Ufak darbelerde kullanmak için bir İltihap önleyici pomat.

 

· Antiallerjikler bir krem, sokmalarda çok yararlıdır.

 

· Ateş ölçmek için derece.

 

• Tercihan uçları yuvarlak bir makas.

 

• Küçük bir cımbız.

 

Arabadaki ilk yardım çantası için aşağıdakiler eklenebilir:

 

• Bulantıya karşı hap.

Bîr kutu kağıt mendil.

Bir çift plastik eldiven.

Isı yalıtımlı bir örtü.

Bir fener.

 

Ayrıca, şunları da bulundurmanız önerilir:

 

 

 

• Bir yangın söndürücü.

 

 

 

• Tehlike işaretleri.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

VÜCUDA YABANCI CİSİM KAÇMASI

 

Oldukça sık karşılaşılan bir durum, deriye kolaylıkla batabilen ya da başlı­ca burun ve kulak gibi doğal vücut boşluklarına tahta kıymıkları, metal parça­ları, toz, toprak ya da kum parçalan, küçük cam kırıkları vb gibi yabancı ci­simlerin girmesiyle oluşur.

Bu gibi durumlar genellikle ciddiyet taşımaz, ancak verdiği rahatsızlık ve taşıdığı enfeksiyon tehlikesi nedeniyle ne yapılması gerektiğini bilmek yararlı olacaktır.

a) Deri

 

B) Göz

c) Burun

 

d) Kulak

 

A) DERİDE YABANCI CİSİM

 

Ellerimizi çok kullandığımız için yabancı cisimlerin en sık görüldüğü yer ellerimizdir.Özellikle çocuklarda, deriye küçük top­rak parçaları ya da taşların girmesine de sık rastlanır (örneğin bîr düş­meden sonra diz ve dirseklerde).

Bu gibi durumlarda, yabancı cisimler genellikle temiz olmadığı için en­feksiyon tehlikesi göz önünde bulundurmak gerekir.

 

Bu yabancı cisimleri, tercihan cımbız ya da pens yardımıyla, dikkatli bir şe­kilde çıkarmaya çalışmak gerekir. Bunun için:

1- Cımbız ya da pensi kibrit ya da çakmak alevine tutarak temizleyin ve soğutun. Cımbız işlendiyse bile silme/İn ve uçlarına ellerinizle dokun­mayın (tekrar kirletebilirsiniz).

2- Yaranın yanında cımbızı sıkı bir şekilde tutabileceğiniz bir destek noktası bulun, yabancı cismin ucunu yakalayın ve ya­bancı çişimin deriye giriş yö­nünün tersine doğru dikkatle çekin. Daha sonra yarayı sabunlu suyla yıkayın .

3- Yabancı cismin ucunu yakalamayı başaramazsanız (deriye tamamen girmiş olabilir) devam etmeyin; tıbbi yardım isteyin ya da bir sağlık kurlusuna ulaşmasını sağlayın.

ÖNEMLİ :

* Yabancı çişimi çıkarırken direnç hissederseniz devarn etmeyin, iyi­ce saplanmış olabilir ve çıkarırken yeni yaralara yol açabilirsiniz. Bir Sağlık Kuruluşuna baş vurun!

* Tetanos aşısını yenilemenin önemini aklınızdan çıkarmayın, kuşku­lu durumlarda doktora başvurun. Size gerekeni söyleyecektir.

 

B) Gözde yabancı cisim

 

Günlük hayatta oldukça sık karşılaşılan bir başka durum da göze küçük toprak parçalan, kum, kirpik, sinek vb kaçmasıdır. Bu gibi durumlarda:

1- Kişiye gözünü kırpıştırmasını söyleyin (çok ağrı verdiği durumlar ha­riç}. Bu, yabancı cismin gözün alt kısmına gelmesini sağlayacak ve çık­masını kolaylaştıracaktır.

2- Rahatsızlığı geçmediyse hasta/ yaralıyı iyi aydınlan­mış bir yerde bir sandalye­ye oturtun ve başını hafif­çe arkaya doğru eğin. Alt göz kapağını aşağı çekin ve hasta/yaralı yukarı doğru bakmasını is­teyin ve alt göz kapağında yabancı cismi görmeye ça­lışın, eğer oradaysa temiz bir mendilin ucuyla ya da ıslak bir pamuk yardımıyla çekin

3- Yabancı cismi alt göz kapa­ğında göremediyseniz muh­temelen üst göz kapağındadır. Hasta/yaralıdan aşağı doğru bakmasını ve göz ka­paklarını gevşek bırakmasını isteyin, göz kapağının üzeri­ne bir kürdan vb. yerleştire­rek diğer elinizin işaret ve baş parmağıyla kirpikleri dışa ve yukarı çekin, bu şekilde üst göz kapağını tersine çevirin. Bu, üst göz kapağının içini görmemizi ve eğer oradaysa yabancı cismi ortaya çıkarmamızı sağlaya­caktır.

4- Eğer hasta/yaralı hâlâ rahatsızlık duyuyorsa, gözü temiz bez ile kapa­tın ve bir sağlık kuruluşuna gönderin

 

UNUTMAYIN :

• Eğer yabancı cisim gözün renkli kısmı (iris) ya da göz bebeğindeyse (pupilla) dokunmayın, gözü temiz bir bezle kapatın ve uzman­dan yardım isteyin ya da bir Sağlık Kuruluşuna başvurun.

• Bir yabancı çişimi gözden çıkarmak için hiçbir zaman sivri bir alet ya da cımbız kullanmayın.

• Göze batmış ya da saplanmış görünen hiçbir şeyi çıkarmaya çalış­mayın, gözü kapatın ve bir sağlık kuruluşuna başvurun.

• Hasta/yaralının etkilenen gözünü ovuşturmasına izin vermeyin.

 

C) BURUNDA YABANCI CİSİM :

Genellikle küçük çocuklarda rastlanır, küçük çocuklar hiç tahmin edil­meyen şeyleri bile burunlarına sokabilirler. Dolayısıyla küçük oyuncak parçalan, sebzeler, teşbih tanelen, düğme vb. sık rastlanır.

 

YAPILMASI GEREKENLER :

1- Eğer yabancı cisim iyi bir aydınlatma İle görü leb iliyorsa, çocuğun bur­nundan hızla nefes vermesini sağlayın. Bu sırada tıkalı olmayan burun deliğini bastırın. Bu, bazen yabana cismin çıkmasını sağlayabilir.

2- Yabancı cismi çıkarmayı başaramadıysanız bir sağlık kuruluşuna baş­vurmak gerekir.

ÖNEMLİ :

• Burun içine sivri uçlu ya da kesici cisimlerle müdahale etmeyin

Yabancı cismi çıkarmak İçin su kullanmayın, rahatsızlık verebileceği gibi yabancı çisinin boyutlarını büyüterek zararlı olabilir (Örneğin sebzeler).

 

D) KULAKTA YABANCI CİSİM

 

Bu da çocuklarda sık rastlanan bir durumdur. Genellikle kulağın içine ka­lem vb. gibi sivri uçlu cisimlerin sokulmasından kaynaklanır.

 

YAPILMASI GEREKENLER:

1- İyi bir ışık kaynağıyla inceleyin, bîr pens yardımıyla ulaşılıp ulaşılmadı­ğına bakın, eğer ulaşılabiliyorsa dikkatle çekin.

UNUTMAYIN:

 

 

 

• Kulağın içinden hiçbir şeyi iğne ya da delici/kesici herhangi bir nes­neyle çıkarmaya kalkışmayın, yabancı cismi içeriye doğru itebilir ve kulak zarına zarar verebilirsiniz.

• Kulağın içine soğuk su akıtmayın, içindeki hassas yapılara zarar vere­bilirsiniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.