Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İşçimiz Avrupalı İşçiden Yüzde 50 Fazla Çalışıyor


Misafir Domuzbağı

Önerilen İletiler

Misafir Domuzbağı

Türk İşçisi Avrupalı İşçiden Yüzde 50 Daha Fazla Çalışıyor

 

 

Türkiye’de haftada 45 saat olan çalışma süresi bazı sektörlerde fazla mesailerle 72 saate kadar çıkıyor. Oysa Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde bu süre, fazla mesai dahil, 48 saati aşmıyor. Bu durumda Türk işçisi aynı işi yapan Avrupalı bir işçiye göre yılda 1152 saat fazla çalışıyor.

 

Yüksek boyutlardaki işsizlik olgusunun oluşturduğu 'tehdit' nedeniyle milyonlarca işçi sigortasız çalışmaya razı olurken, yasal olmayan fazla çalışma sürelerine itiraz edemeyen işçilerin Avrupa'da aynı işi yapan işçiye göre yüzde 50 daha fazla çalıştırıldığı belirlendi. Hizmetlerin, ticaret ve turizm gibi sektörlerde normalde üç işçiyle yapılması gereken işlerin, iki işçinin yasaya aykırı biçimde fazla çalıştırılması yoluyla yaptırıldığı ifade edildi. Buna göre yasaya aykırı biçimde fazla çalışma sürelerinin, Türkiye'de istihdamı azaltıcı etki yaptığı da ortaya çıktı.

 

İmalat sanayiinde 52.1 saatlik rekor

Hak-İş'in hazırladığı 'İşsizlik Kıskacındaki Modern Kölelik: Fazla Çalışma' raporuna göre; işsizlik bir 'tehdit unsuru' olarak kullanılarak, işçiler ve yasal süreleri aşan fazla çalışmalar yaptırılıyor. Türkiye'de çalışma saatlerinin haftada en fazla 45 saat olarak belirlenmesine rağmen, mesailerle birlikte ortalama çalışma süresi 50 saat oluyor. Ancak bu süre bazı sektörlerde 72 saate ulaşıyor. AB standartlarında ise ortalama çalışma süresi fazla mesailer de dahil 48 saati aşamıyor. Türkiye'de imalat sanayii işçisinin haftalık çalışma süresi 52.1 saatle rekor düzeye ulaşırken, aynı süre Yunanistan'da 42.7, Slovenya'da 40.3, İrlanda'da 39.1, AB-15 ortalamasında ise 38.5 saatte bulunuyor.

 

'AB'ye uyduralım, işsizlik yüzde 25 azalır'

Türk işçisine hizmetler, ticaret ve turizm gibi birçok sektörlerde de günde 12 saate, haftada 72 saate ulaşan çalışma süreleri uygulanıyor. AB'de 2 bin 304 saat olan fazla mesailer de dahil yıllık yasal çalışma süresi, Türkiye'de 2 bin 430 saate ulaşıyor. Ancak uygulamada ise yasadışı ve yasal fazla mesailer de dahil bu süre imalat sanayiinde 2 bin 500 saate, hizmetler, ticaret ve turizm gibi sektörlerde ise 3 bin 456 saate ulaşıyor. Buna göre hizmetler, ticaret ve turizm sektörlerinde çalışan bir işçi AB'deki işçiye göre 1152 saat fazla çalışıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Alman arastirmaci yazar GÜNTER WALLRAFF on yil süreyle kiyafet ve kimlik degistirerek Almanya'da yabancilarin özellikle Türk'lerin calisma hayatlarini incelemis ve is yerlerinde Türk'lere karsi kullanilan yasa disi calisma yöntemlerini bizzat yasarayak sonunda yayinladigi "GANZ UNTEN;Türkce adiyla EN ALTTAKILER"isimli kitabi piyasaya cikinca Almanya da büyük bir skandal ortaya cikarilmis oldu.Kitapta adı gecen firmalar Günter Wallraf'i mahkemelere verdiler,hepsinden beraat ederek yazdiklarinin gercek oldugunu ispatlamis ve Türk'lerin isyerlerinde daha insanca calistirilmalarina katkida bulunmus,ne var ki Almanya da yasama imkani kalmadigindan Isvicre'de yasamak zorunda kalmisti.

 

Almanya'da Türk olarak yasamanin ne anlama geldigini ilk gidenlerin anlattiklarindan anlayabiliyoruz.Almanya belki yasalar yönünden insancil olabilir ama uygulama irklara göre degerlendirilir.Ayni yanlisligi yapan bir Türkle bir Fransiz arasinda Almanya da cok belirgin bir ayricalik gözetilir.Is piyasasinda önce ALMAN,sonra AB üyesi, en sonra Türk, sistemi vardir.Bu sistem Alman vatandasi olan Türk'ler icinde gecerlidir,yani sacin siyah olmasi ve kisinin adı bu sistemin uygulanmasinda büyük paya sahiptir.Yasalar herne kadar esit uygulaniyor gibi görünsede yasalarin Türklere uygulanisinda muhakkak aksayan bazi yanlar vardir.Türklerin en zorlandigi alan dil alanidir,bu tabii ki insanlarin kendi ilgisizliklerinden kaynaklanan bir durumdur.Ne var ki Alman bu dil bilmemezligi cok acik ve net bir sekilde ifade etmekten kacinmaz"Benim Türkce ögrenme mecburiyetim yok,sen Almanca ögreneceksin der"

Saniyorum ki son yillarda Almanya da bazi Türk kuruluslarin cabalari ile Türklere bazi kolaylliklar verildi.Örnegin bankalarda karakollar da Türkce konusan elemanlarin olmasi gibi.

 

Daha acik yazmak gerekirse yurt disindaki Türkler sahipsizdir ve kendi kendilerine sahip cikabilme savasi vermektedirler.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Alman arastirmaci yazar GÜNTER WALLRAFF on yil süreyle kiyafet ve kimlik degistirerek Almanya'da yabancilarin özellikle Türk'lerin calisma hayatlarini incelemis ve is yerlerinde Türk'lere karsi kullanilan yasa disi calisma yöntemlerini bizzat yasarayak sonunda yayinladigi "GANZ UNTEN;Türkce adiyla EN ALTTAKILER"isimli kitabi piyasaya cikinca Almanya da büyük bir skandal ortaya cikarilmis oldu.Kitapta adı gecen firmalar Günter Wallraf'i mahkemelere verdiler,hepsinden beraat ederek yazdiklarinin gercek oldugunu ispatlamis ve Türk'lerin isyerlerinde daha insanca calistirilmalarina katkida bulunmus,ne var ki Almanya da yasama imkani kalmadigindan Isvicre'de yasamak zorunda kalmisti.

 

Almanya'da Türk olarak yasamanin ne anlama geldigini ilk gidenlerin anlattiklarindan anlayabiliyoruz.Almanya belki yasalar yönünden insancil olabilir ama uygulama irklara göre degerlendirilir.Ayni yanlisligi yapan bir Türkle bir Fransiz arasinda Almanya da cok belirgin bir ayricalik gözetilir.Is piyasasinda önce ALMAN,sonra AB üyesi, en sonra Türk, sistemi vardir.Bu sistem Alman vatandasi olan Türk'ler icinde gecerlidir,yani sacin siyah olmasi ve kisinin adı bu sistemin uygulanmasinda büyük paya sahiptir.Yasalar herne kadar esit uygulaniyor gibi görünsede yasalarin Türklere uygulanisinda muhakkak aksayan bazi yanlar vardir.Türklerin en zorlandigi alan dil alanidir,bu tabii ki insanlarin kendi ilgisizliklerinden kaynaklanan bir durumdur.Ne var ki Alman bu dil bilmemezligi cok acik ve net bir sekilde ifade etmekten kacinmaz"Benim Türkce ögrenme mecburiyetim yok,sen Almanca ögreneceksin der"

Saniyorum ki son yillarda Almanya da bazi Türk kuruluslarin cabalari ile Türklere bazi kolaylliklar verildi.Örnegin bankalarda karakollar da Türkce konusan elemanlarin olmasi gibi.

 

Daha acik yazmak gerekirse yurt disindaki Türkler sahipsizdir ve kendi kendilerine sahip cikabilme savasi vermektedirler.

 

 

saygilarla

Sayin politika, genelde baskalarini konuyu anlamadan ve baslikla alakasi olmayan yorumlar yapiyorlar diye elestiriyorsunuz. Ama lütfen su basligi tekrar okuyun ve birde o baslik altindaki yorumunuzu okuyun. Ne alakasi var lütfen aciklayin. Konu basligini yapan arkadas zaten yorumunda en güzel sekilde aciklamis, kiyaslama Türkiye'de calisan iscilerle Avrupa ülkelerinde calisan isciler arasinda, sizin yorumladiginiz gibi Almanya'daki Türk iscilerle Alman iscileri arasinda degil. Bazen insan kendisine sormak zorunda kaliyor, neden bazilari kendi yanlislarini devam ettiriken, devamli baskalarini yanlis yorum yapiyorlar diye elestiriyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 5 ay sonra...

İnsan kaynakları danışmanlık firması Mercer'ın, çalışanların gerçekte ne kadar zamanlarını iş yaparak geçirdiklerini ölçmek amacıyla gerçekleştirdiği Haftalık Çalışma Saatleri Analizinde, yıllık izin politikalarının dışında 16 ayrı ülkenin haftalık çalışma saatleri karşılaştırılmış.

 

Analizde değerlendirilen haftalık çalışma saatlerinde Fransa, 35 saat ile en alt sınırdaki ülke olmuş.

 

Almanya, Fransa'yı 38 saat ile takip ederken, Çin, Çek Cumhuriyeti, İtalya, Japonya, Meksika ve ABD'de haftalık çalışma saati 40 olarak belirtilmiş.

 

Analiz sonucunda, 45 saat ile Avrupa ülkeleri ve ABD'nin üzerinde çalışma periyotuna sahip Türkiye'yi, bölgesel farklılıklar gösteren Avustralya ve Kanada, 44 saati aşmamak kaydıyla Brezilya ve 45 saati aşmamak kaydıyla Güney Afrika'nın izlediği görülüyor.

 

Mercer analizinin haftalık periyot değerlendirilmesinde İngiltere, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ise maksimum 48 saatle en yüksek çalışma saati düzenlemesi getiren ülkeler olarak sıralanıyor. Türkiye, haftalık çalışma saati olan maksimum 45 saat ile ortalamanın üstünde kalan ülkelerden biri olmuş.

 

Mercer Türkiye Genel Müdürü Sibel Yücesan, çalışma saatlerini, hukuki düzenlemelerle ortaya konan rehber ilkelerin belirlediğini, ancak pratik uygulamalar, kültürel alışkanlıklar ve rekabet koşullarının zorlamaları bulunduğunu belirtiyor.

 

Japonya'da çalışanların büyük bölümünün geç saatlere kadar kültürlerinin bir yansıması olarak çalıştığını anlatan Yücesan, ''Uzun çalışma saatleri ülkelerin verimli veya çalışkan olduğunu göstermiyor. O saatlerdeki elde edilen üretim ve çıktı ve işin kalitesi çalışma saatlerinin uzunluğundan daha önemli. Türkiye'de beyaz yakalılarda 45 saatin altında uygulamalar var. Genelde aralığı 40-45 saat olarak belirleyebiliriz'' değerlendirmesinde bulunmuş.

 

Mercer'in 60'tan fazla ülkede yapılan araştırmalar sonucu, kanunlar çerçevesinde ve sözleşmelerle belirlenen iş süreçleri için referans kaynak durumundaki Evrensel Yan Hak ve İstihdam İlkeleri (Worldwide Benefit & Employment Guidelines) raporuna dayandırılan analize göre ülkeler ve haftalık çalışma saatleri şöyle:

 

Avustralya: 38-46 saat

Brezilya: Maksimum 44

Kanada: Eyaletlere göre maksimum 40-44-48 saat

Çin: 40 saat

Çek Cumhuriyeti: 40 saat

Fransa: 35 saat

Almanya: 38 saat

Hindistan: Maksimum 48 saat

İtalya: 40 saat

Japonya: 40 saat

Meksika: 40 saat

Güney Afrika: Maksimum 45 saat

Birleşik Arap Emirlikleri: Maksimum 48 saat

İngiltere: Maksimum 48 saat

ABD: 40 saat

Türkiye: Maksimum 45 saat

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsan kaynakları danışmanlık firması Mercer'ın, çalışanların gerçekte ne kadar zamanlarını iş yaparak geçirdiklerini ölçmek amacıyla gerçekleştirdiği Haftalık Çalışma Saatleri Analizinde, yıllık izin politikalarının dışında 16 ayrı ülkenin haftalık çalışma saatleri karşılaştırılmış.

.

.

.

Türkiye: Maksimum 45 saat

 

Sayin S.E.T.H Türkiye de is saatlerinde bir düzensizlik var.Bilmiyorum 45 saat belki fabrikalarda veya resmi kurumlarda ki calisma saatleridir,özel sektörde günlük calisma saatleri 12-14 saat arasi degismektedir.Bu fazla saatler herhangi bir fazla ücretle degerlendirilmemekte ve calisanlar aylik ücretleri disinda hicbir fazla ücret alamamaktadirlar.Bu da Türkiye'de henüz adil bir calisma standartinin olmamasi demektir.Avrupada bazi ülkelerde,fazla calismalara para ödenmesede onun karsiliginda calisanlar fazla calistiklari saatleri tatil olarak kullanabilmektedirler.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin S.E.T.H Türkiye de is saatlerinde bir düzensizlik var.Bilmiyorum 45 saat belki fabrikalarda veya resmi kurumlarda ki calisma saatleridir,özel sektörde günlük calisma saatleri 12-14 saat arasi degismektedir.Bu fazla saatler herhangi bir fazla ücretle degerlendirilmemekte ve calisanlar aylik ücretleri disinda hicbir fazla ücret alamamaktadirlar.Bu da Türkiye'de henüz adil bir calisma standartinin olmamasi demektir.Avrupada bazi ülkelerde,fazla calismalara para ödenmesede onun karsiliginda calisanlar fazla calistiklari saatleri tatil olarak kullanabilmektedirler.

 

Sayın.Politika, özel sektörde fiilen haftada 45 saati aşıldığı ( genellikle 50-60 saat arası) ve fazla mesai ücreti ödenmediği doğrudur. Ama bu durum ülkemizdeki yasalardaki bir eksiklik değil, uygulamadaki yani denetim işlevindeki bir eksikliktir. Bu işlevi hayata geçirecek olan da hükümetlerdir. Bugüne kadar tek başına iktidar olan hükümetler, her zaman, işçiden, emekçiden, emekten çalışandan yana değil, sermayeden yani patronlardan yana olmuştur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın.Politika, özel sektörde fiilen haftada 45 saati aşıldığı ( genellikle 50-60 saat arası) ve fazla mesai ücreti ödenmediği doğrudur. Ama bu durum ülkemizdeki yasalardaki bir eksiklik değil, uygulamadaki yani denetim işlevindeki bir eksikliktir. Bu işlevi hayata geçirecek olan da hükümetlerdir. Bugüne kadar tek başına iktidar olan hükümetler, her zaman, işçiden, emekçiden, emekten çalışandan yana değil, sermayeden yani patronlardan yana olmuştur.

 

Türkiye'de hicbir iktidar calisandan yana olmamistir bu dogrudur.Calisma saatleri ile ilgili verdiginiz bilgi isiginda bu yanlisligin uygulama yani denetim eksikliginden kaynaklaniyor oldugunu hic düsünmemistim,katkiniz icin tesekkürler.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın.Politika, özel sektörde fiilen haftada 45 saati aşıldığı ( genellikle 50-60 saat arası) ve fazla mesai ücreti ödenmediği doğrudur. Ama bu durum ülkemizdeki yasalardaki bir eksiklik değil, uygulamadaki yani denetim işlevindeki bir eksikliktir. Bu işlevi hayata geçirecek olan da hükümetlerdir. Bugüne kadar tek başına iktidar olan hükümetler, her zaman, işçiden, emekçiden, emekten çalışandan yana değil, sermayeden yani patronlardan yana olmuştur.

Sayin dogrucudavut, sorun sadece devletin denetimi ile gerceklesemez. Is saatlerinin tam uygulandigi ülkeler bakarsaniz o ülkelerde sendikalar cok güclüdür ve insanlar hic cekinmeden herhangi bir sendikaya üye olabiliyorlar. Ülkemizde ise bir cok kanunlar sendikalarin gelismesinin önünde büyük engeldir. Olaya bu yönüylede bakmak gerekli. Sadece tek basina iktidar olan degil her dönem hükümeti isci ve emekciler icin degil patrondan yana olmustur. Sadece secim meydanlarinda isci, köylü ve yoksul halkin sorunlarin agizlarina almislardir, ama secim sonunda her sey gene eskisi gibi olmustur. Devletimiz, yanin onun temsilcisi hükümetlerimiz sadece ülke icinde calisan emekcileri sirt üstü birakmamistir, birde gurbetci emekcilerimizi sadece döviz makinasi olarak, altin yumurtklayan .... olarak görmüslerdir ve onlarin hic bir nazara alinacak sorunlariyla ilgilenmemislerdir.

 

Gene devleti elestiren yorum yaptik diye elestiri alacagiz ama, gercekleri inkar edemeyizki.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin dogrucudavut, sorun sadece devletin denetimi ile gerceklesemez. Is saatlerinin tam uygulandigi ülkeler bakarsaniz o ülkelerde sendikalar cok güclüdür ve insanlar hic cekinmeden herhangi bir sendikaya üye olabiliyorlar. Ülkemizde ise bir cok kanunlar sendikalarin gelismesinin önünde büyük engeldir. Olaya bu yönüylede bakmak gerekli. Sadece tek basina iktidar olan degil her dönem hükümeti isci ve emekciler icin degil patrondan yana olmustur. Sadece secim meydanlarinda isci, köylü ve yoksul halkin sorunlarin agizlarina almislardir, ama secim sonunda her sey gene eskisi gibi olmustur. Devletimiz, yanin onun temsilcisi hükümetlerimiz sadece ülke icinde calisan emekcileri sirt üstü birakmamistir, birde gurbetci emekcilerimizi sadece döviz makinasi olarak, altin yumurtklayan .... olarak görmüslerdir ve onlarin hic bir nazara alinacak sorunlariyla ilgilenmemislerdir.

 

Gene devleti elestiren yorum yaptik diye elestiri alacagiz ama, gercekleri inkar edemeyizki.

 

Sendika kurulabilecek kadar büyük ölçekli tesis ve fabrikalarda bir nebze bu kuralların hayata geçirilmesi yönünde olumlu bir durum vardır. Gerçi bu olumlu adımlar, 12 eylül de sendikacılığa vurulan darbeler sonucunda yaratılan sendika ağalığı sistemi yüzünden istenen düzeye gelememiş ise de benim bahsettiğim ülkemizde çoğunlukla bulunan küçük ve orta ölçekli şirketlerde ( KOBİ ), sendikacılık yapılamayacağı gibi, işçi hakları tamamen patronların insafına bırakılmıştır. Mesela, ölümlerin yaşandığı Tuzlada bulunan işletmelerin bir kısmı devlete ait olmak üzere, genellikle KOBi sınıfına girerler.

 

Ülkemizde hükümetlerde ağırlıklı olarak sağ partilerin iktidarı ve ya da koalisyonlarının olduğu bilindiğine göre bu durumu normal bulmak pek zor olmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ülkemizde hükümetlerde ağırlıklı olarak sağ partilerin iktidarı ve ya da koalisyonlarının olduğu bilindiğine göre bu durumu normal bulmak pek zor olmaz.

Iscilerin haklarini ön plana cikartacak olan ve iktidara gelebilecek potansiyeli olan bir "sol" parti ülkemizde tanimiyorum dogrusu. meclise girebilecek olan partilerimiz den kendilerini "sol" olarak nitelendirenler sadece kagit üzerinde sol gözüküyorlar, ama gercek hayatta sag partiler ile yaris icerisindeler. Sol bir parti olabilmek icin yerine getirilmesi gereken sayisiz kurallar var. Evrensel demokrasiyi ön plana cikartmayan, sag partiler ile milliyetcilik yarisinda olan, gericilige, cetelere ve derin devlete karsi dahi inandirici bir cizgisi olmayan, zaman zaman hatta askeri darbeyi bile destekleyen bir görüntü veren, ülkenin demokratiklesmesi önünde dahi engeller olusturan sözde sol partiler asla gercek anlamda isci ve emekcinin yaninda olan "sol" bir parti olamazlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Iscilerin haklarini ön plana cikartacak olan ve iktidara gelebilecek potansiyeli olan bir "sol" parti ülkemizde tanimiyorum dogrusu. meclise girebilecek olan partilerimiz den kendilerini "sol" olarak nitelendirenler sadece kagit üzerinde sol gözüküyorlar, ama gercek hayatta sag partiler ile yaris icerisindeler. Sol bir parti olabilmek icin yerine getirilmesi gereken sayisiz kurallar var. Evrensel demokrasiyi ön plana cikartmayan, sag partiler ile milliyetcilik yarisinda olan, gericilige, cetelere ve derin devlete karsi dahi inandirici bir cizgisi olmayan, zaman zaman hatta askeri darbeyi bile destekleyen bir görüntü veren, ülkenin demokratiklesmesi önünde dahi engeller olusturan sözde sol partiler asla gercek anlamda isci ve emekcinin yaninda olan "sol" bir parti olamazlar.

 

Biraz da diğer sol partilerin neden oy alamadığını irdeleseniz de bizi aydınlatsanız. Onlar da mı bu ''hata'' lardan dolayı oy alamıyor ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Biraz da diğer sol partilerin neden oy alamadığını irdeleseniz de bizi aydınlatsanız. Onlar da mı bu ''hata'' lardan dolayı oy alamıyor ?

Bilmiyorum hangi sol partilerden bahsediyorsunuz ama, ödp ve emep gibi partilerden bahsediyorsaniz, onlarin en büyük hatalari dogru dürüst bir parti olamamalarindan kaynaklaniyor bana göre. Ülkemizde zaten kendilerini "sol" niteleyen tüm partilerin secmenle büyük problemi var ve dolayisiyla sonuc olarakta her sey gözler önünde. Ama CHP en azindan 90 yillik bir gecmisi ve tecrüebsi var. 40% lara kadar oy potantiyeline sahip olan Türkiye "sol"u CHP gibi partilerin tutumundan dolayi neredeyse eridi bitti.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilmiyorum hangi sol partilerden bahsediyorsunuz ama, ödp ve emep gibi partilerden bahsediyorsaniz, onlarin en büyük hatalari dogru dürüst bir parti olamamalarindan kaynaklaniyor bana göre. Ülkemizde zaten kendilerini "sol" niteleyen tüm partilerin secmenle büyük problemi var ve dolayisiyla sonuc olarakta her sey gözler önünde. Ama CHP en azindan 90 yillik bir gecmisi ve tecrüebsi var. 40% lara kadar oy potantiyeline sahip olan Türkiye "sol"u CHP gibi partilerin tutumundan dolayi neredeyse eridi bitti.

 

Çelişkidesiniz. '' olmayan bir sol taban ''a yönelip ÖDP, EMEP gibi iyice marjinal olmalarını mı bekliyorsunuz ? Dincilere, teröre karşı olmasını nasıl ''milliyetçi '', '' darbeci '' diye yaftalandırabilirsiniz ? Bugün Türkiye'de rejim tartışmaları yapılıyor, üniter devlet yapısı sorgulanıyor. Siz, 86 yıllık CHP'den, diğer sol partiler gibi, Türkiye gerçeklerinden soyutlanıp, ütopik sloganlar çerçevesinde siyaset yapmasını nasıl beklersiniz, anlaşılır gibi değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çelişkidesiniz. '' olmayan bir sol taban ''a yönelip ÖDP, EMEP gibi iyice marjinal olmalarını mı bekliyorsunuz ? Dincilere, teröre karşı olmasını nasıl ''milliyetçi '', '' darbeci '' diye yaftalandırabilirsiniz ? Bugün Türkiye'de rejim tartışmaları yapılıyor, üniter devlet yapısı sorgulanıyor. Siz, 86 yıllık CHP'den, diğer sol partiler gibi, Türkiye gerçeklerinden soyutlanıp, ütopik sloganlar çerçevesinde siyaset yapmasını nasıl beklersiniz, anlaşılır gibi değil.

Sayin Dogrucudavut, neden konuyu illada zora sokuyorsunuz ve rayindan saptiriyorsunuz anlam veremiyorum.

 

Bakin siz ne sormussunuz: "Biraz da diğer sol partilerin neden oy alamadığını irdeleseniz de bizi aydınlatsanız. Onlar da mı bu ''hata'' lardan dolayı oy alamıyor ?"

 

Ben ne cevapla baslamisim? :"Bilmiyorum hangi sol partiden bahsediyorsunuz ama .........." Yani ben sizin muhlak sorunuza karsilik ödp ve emep gibi kendilerini sol niteleyen partilerden bahsettim ve hemde bahsederken o partilerimi kastediyorsunuz diye yazmisim. Madem siz bu "sol marjinal" partileri degilde marjinal olmayan diger "sol" partileri kast ederek sorunuzu yönettiyseniz, o "sol" partilerin isimlerinide verinde ona göre cevabimizi verelim bizde.

 

CHP'nin dincilere ve teröre karsi oldugundan dolayi "milliyetci", "darbeci" diye "yaftaladigimizi" nereden cikartiyorsunuz? O sizin kendi kafanizdan gecen baskalarinin düsüncelerini okumanizin sonucu.

CHP'nin 86 yillik gecmisi oldugu icin ve kendisinide "sol, sosyaldemokrat" olarak niteledigi icin ama gercek hayatta bu söylemlerinin tam tersini uyguladigi icin elestiriliyor. sakin gene yanlis bir düsünceye sahip olupta, CHP'yi elestirenlerin ülkenin üniter yapisini sorguluyor gibi kendi deyiminizle "yaftalamayin" lütfen.

Önce siz CHP'nin 86 yillik gecmisine ve kurucusunun da Atatürk olmasina ragmen secimlerde son geldigi durumu saglikli degerlendirin ve neden 20% lere dayandigini cevabini arayin. Dogu ve güneydoguda gene sizin söylemlerinizle "tabani" olmayan "marjinal" bir parti durumuna düsmesinin gercek sebeblerini arastirin. O bölgenin secmenlerini siz dinci ve terörüst olarakmi niteliyorsunuz? Hayir diyorsaniz umarim marjinal bir parti oldugunun siyasi ve politik bir aciklamasi vardir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Dogrucudavut, neden konuyu illada zora sokuyorsunuz ve rayindan saptiriyorsunuz anlam veremiyorum.

 

Bakin siz ne sormussunuz: "Biraz da diğer sol partilerin neden oy alamadığını irdeleseniz de bizi aydınlatsanız. Onlar da mı bu ''hata'' lardan dolayı oy alamıyor ?"

 

Ben ne cevapla baslamisim? :"Bilmiyorum hangi sol partiden bahsediyorsunuz ama .........." Yani ben sizin muhlak sorunuza karsilik ödp ve emep gibi kendilerini sol niteleyen partilerden bahsettim ve hemde bahsederken o partilerimi kastediyorsunuz diye yazmisim. Madem siz bu "sol marjinal" partileri degilde marjinal olmayan diger "sol" partileri kast ederek sorunuzu yönettiyseniz, o "sol" partilerin isimlerinide verinde ona göre cevabimizi verelim bizde.

 

Buna bir itiraz etmiş miyim ki ? Ben de diğer sol partiler derken " marjinal sol " partileri kastetmiştim zaten. Bunları nerden çıkardınız anlamadım. Yazım gayet net, muğlak falan değil.

 

CHP'nin dincilere ve teröre karsi oldugundan dolayi "milliyetci", "darbeci" diye "yaftaladigimizi" nereden cikartiyorsunuz? O sizin kendi kafanizdan gecen baskalarinin düsüncelerini okumanizin sonucu.

CHP'nin 86 yillik gecmisi oldugu icin ve kendisinide "sol, sosyaldemokrat" olarak niteledigi icin ama gercek hayatta bu söylemlerinin tam tersini uyguladigi icin elestiriliyor. sakin gene yanlis bir düsünceye sahip olupta, CHP'yi elestirenlerin ülkenin üniter yapisini sorguluyor gibi kendi deyiminizle "yaftalamayin" lütfen.

Önce siz CHP'nin 86 yillik gecmisine ve kurucusunun da Atatürk olmasina ragmen secimlerde son geldigi durumu saglikli degerlendirin ve neden 20% lere dayandigini cevabini arayin. Dogu ve güneydoguda gene sizin söylemlerinizle "tabani" olmayan "marjinal" bir parti durumuna düsmesinin gercek sebeblerini arastirin. O bölgenin secmenlerini siz dinci ve terörüst olarakmi niteliyorsunuz? Hayir diyorsaniz umarim marjinal bir parti oldugunun siyasi ve politik bir aciklamasi vardir.

 

Dogu ve Güneydoguda AKP ve DTP'nin birinci partiolmalari CHP'nin dogru politika yaptiginimi gösteriyor? Sorunuzla ne aciklamak istiyorsunuz?

 

Anlatabilmek için illa ki açık açık yazmak gerekiyor.

 

Ben dedim ki CHP bölücü ve dinci olmadığı için ilkeli davrandı :

 

Bölücü veya dinci olmadığı için CHP oy kaybetse de, fikirlerine katılmasanız da, en azından ilkeli davrandığı için takdir etmeniz gerekir.

 

Siz dediniz ki, ne ilkeli davranması,CHP, Doğu ve G.Doğuda hiç oy almadı :

 

CHP ilkeli davraniyormus. Gercekten pes dogrusu. Keske ilkeli davransaydi da bu hallere gelmeseydi. CHP kusura bakmayin sadece güne dogu ve dogu bölgelerinde degil ülkenin her yerinde oy kaybetmistir. Dogu ve güney doguda ise silinecek durumda o ayri bir konu.

 

Ben de bunun üzerine, tamam işte, AKP dinci, DTP bölücü onlar en çok oy aldı. CHP dinci ve bölücü olmadığı için yani ilkeli davrandığı için doğal olarak oy alamadı demişim :

 

CHP'nin az oy aldığı Doğu ve Güneydoğuda, en çok oy alanlar hangi partiler ? AKP ve DTP değil mi ? Şu halde ?

 

Ic anadoluda CHP birinci partiydi diye bir söz söylemedimki. Sadece oy kaybina ve hatta alevi vatandaslarimizin agirlikli olarak yasadigi bölgeler olarak bahsettim. Lütfen yorumumu iyi okuyunki cevabinizda konuyla ilgili olsun.

 

Sadece okumak değil bir de verilen cevabı anlamak gerekir tabii.

 

Şimdi, siz ne demişsiniz. İç Anadoluda Alevilerin yoğun olduğu yerlerde oy kaybı olmuş :

 

Ic anadoluya baki ve alevi kesminin agirlikli oldugu bölgelere bakin, oralarda oylar garanti iken artik öyle degil ve oy kaybi abyagi fatzla. Onlarda mi acaba dinci ve bölücüler dersiniz. Konuyu böyle dar acidan degerlendirmeye ilkeli diyoruzda ben ona sasiyorum.

 

Ben de demişim ki, o bölgede zaten çok oy alamıyordu. Oy vermeyenlerin Alevi olduklarını nerden biliyorsunuz ? :

 

İç Anadoluya gelince, CHP hangi dönemde İç Anadoluda birinci parti olmuş ve Alevilerin CHPye oy vermediğini nerden çıkarıyorsunuz ?

 

( Umarım bir daha anlatmak zorunda kalmam. )

 

Umduğum gibi olmadı. Demek ki anlattıklarımı tekrarlamak zorunda kalacakmışım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Buna bir itiraz etmiş miyim ki ? Ben de diğer sol partiler derken " marjinal sol " partileri kastetmiştim zaten. Bunları nerden çıkardınız anlamadım. Yazım gayet net, muğlak falan değil.

Tamamda arkadasim benimde o partiler hakkindaki elestirel yorumumu herhalde okumamissiniz. Ben onlari destekleyici ve iyi bulan bir yorum falanda yazmadim.

 

Diegr taraftan CHP'nin Dogu ve Güneydoguda oy kaybina ugramasini ilkeli davranmasina bagliyorsunuz. Ama o vatandaslarin neden oy vermedigini nicin arastirmiyorsunuz? Zamaninda CHP'de o bölgede cok saygin bir partiydi ve o oranda da ay potansiyeli vardi. O dönemler CHP ilkeli davranmiyormuydu?

 

CHP'nin o bölgelerdeki oy kabi ve neredeyse "marjinal" parti durumuna gelmesi, ilkeli davranisindan degil, bilhassa ilkesiz davranisindan kaynaklanmistir. Benzeri durumlar ic anadolu bölgelerinde Alevi vatandaslarin yogun oldugu bölgelerde bile ilkesizlikten ve tutarsizliktan dolayi büyük oy kaybina ugramistir. CHP malesef bu bölgelerdeki Alevi vatandaslari önce DYP'Nin sonrasinda da AKP'nin kucagina yitmistir. Eger bir parti genel olarak zirka 50% oy yitiriyorsa unun aciklamasi "ilkeli" olmamasi gerekli. CHP'in Türkiye genelindeki oy potantiyeli ortalama 40% olarak bilinmekte, ama yarisini yitirmis durumda ve bunun aciklamasida "ilkeli" politika yapmasi. Cok gülünc ve birde o kadar ilginc bir bakis.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

CHP'nin Güneydoguda etkili bir parti oldugu dönemlerde bölücü örgüt yoktu.Bölücülüge karsi cikmasi CHP'yi oy kaybina ugratmistir.Dincilerin o bölgede oy kazanmis olmalari onlarin bölücü odaklarla isbirligi icinde calismalarindandir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

CHP'nin Güneydoguda etkili bir parti oldugu dönemlerde bölücü örgüt yoktu.Bölücülüge karsi cikmasi CHP'yi oy kaybina ugratmistir.Dincilerin o bölgede oy kazanmis olmalari onlarin bölücü odaklarla isbirligi icinde calismalarindandir.

 

 

saygilarla

Ne yani, Güneydogu halki bölücü ve dincilerdenmi oluysuyor simdi?

 

Kürt ve Kürt sorunu her dönem vardi. Siz istediginiz kadar Kürt sorunu yok deyin ama bakin cok savundugunuz CHP'nin aciklamalarina onlar bile Kürt sorununu kabul ediyorlar.

 

Hicte inandirici ve gercekleri yansittmayan bir aciklama dogrusu CHP acisindan.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tamamda arkadasim benimde o partiler hakkindaki elestirel yorumumu herhalde okumamissiniz. Ben onlari destekleyici ve iyi bulan bir yorum falanda yazmadim.

 

Diegr taraftan CHP'nin Dogu ve Güneydoguda oy kaybina ugramasini ilkeli davranmasina bagliyorsunuz. Ama o vatandaslarin neden oy vermedigini nicin arastirmiyorsunuz? Zamaninda CHP'de o bölgede cok saygin bir partiydi ve o oranda da ay potansiyeli vardi. O dönemler CHP ilkeli davranmiyormuydu?

 

CHP'nin o bölgelerdeki oy kabi ve neredeyse "marjinal" parti durumuna gelmesi, ilkeli davranisindan degil, bilhassa ilkesiz davranisindan kaynaklanmistir.

 

Bakın o yöre halkı, bölücü olmayan bir siyaset ile bölücü siyaset arasındaki farkı maalesef göremiyor. CHP Kürt raporunu yazdığı zaman Deniz Baykal sorgulanmıştı. Oysa, onun önerilerini bugün çarpıtarak kısmen AKP de hayata geçiriyor ( TRT6 gibi ). CHP bugün de seçmeli Kürtçe eğitimi savunuyor ama birileri tarafından faşizanlıkla, etnik millyetçilik yapmakla suçlanarak etkili biçimde bu konuda dezenformasyon yapılıyor. Bu konuda çok ince bir çizgi var ve bu fark anlaşılamıyor.

 

Benzeri durumlar ic anadolu bölgelerinde Alevi vatandaslarin yogun oldugu bölgelerde bile ilkesizlikten ve tutarsizliktan dolayi büyük oy kaybina ugramistir. CHP malesef bu bölgelerdeki Alevi vatandaslari önce DYP'Nin sonrasinda da AKP'nin kucagina yitmistir.

 

Bunun sebebini de, o dönem Sivas olaylarını tertipleyen Gladyoda arayacaksınız. CHP'nin siyasetinde değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakın o yöre halkı, bölücü olmayan bir siyaset ile bölücü siyaset arasındaki farkı maalesef göremiyor.

 

 

Bunun sebebini de, o dönem Sivas olaylarını tertipleyen Gladyoda arayacaksınız. CHP'nin siyasetinde değil.

1. Hangi arastirmaya göre bölge halkinin bölücü olmayan bir siyaset ile bölücü siyaset arasindaki farki göremedigini söyleyebiliyorsunuz?

2. Hangi bölücü talepleri var bölge halkinin?

 

CHP'nin güneydogu bölgesindeki ve ic anadoluda Alevi vatandaslarin yogun olarak yasadigi bölgelerde dahi oy kaybini Güneydogu halki icin bölücü siyasetle bölücü olmayani ayirt edemiyorlar Alevi vatandaslar icin ise o oy kaybini "Gladyo" da arayacaksiniz sözleri halaa gecmisteki hatalarini görüpte dogrulari aramak istememeden kaynaklaniyor.

CHP gercek bir sosyaldemokrat parti plamadigi sürece, parti ici demokrasiyi uygulayamadigi sürece, liderlik saltanatina ve delege satin alinmasina son verilmedigi sürece, ülkenin gercek sorunlarini etnik milleyetcilik bakis acisi ile görmekten vazgecmedigi sürece, ülkede gercek demokrasi saflarinda olmadigi sürece ve en önemliside cuntacilik hevesine ve askerden alacagi yardim umutlarina son vermedigi sürece hayatta 50% kayibi olan oylarini geri toparlayamayacak.

 

Sizin anlatmaya calistiginiz sebebler ise sadece gerceklerle yüz yüze gelmemek icin öne sürülen hayallerdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hangi arastirmaya göre bölge halkinin bölücü olmayan bir siyaset ile bölücü siyaset arasindaki farki göremedigini söyleyebiliyorsunuz?

 

:) Seçim sonuçlarına göre konuşuyorum. Seçim sonuçları yeteri kadar güvenilir bir araştırma sayılır herhalde, sizce de.

 

Eğer, Güneydoğu halkı bu farkı görebilselerdi ya da CHP aleyhindeki;

 

ülkenin gercek sorunlarini etnik milleyetcilik bakis acisi ile görmekten vazgecmedigi sürece, ülkede gercek demokrasi saflarinda olmadigi sürece ve en önemliside cuntacilik hevesine ve askerden alacagi yardim umutlarina son vermedigi sürece hayatta 50% kayibi olan oylarini geri toparlayamayacak.

 

gibi propogandalardan etkilenmeseydi, oyunu CHP’ye verirdi. :)

 

Hangi bölücü talepleri var bölge halkinin?

 

Hangi cümlemden böyle bir anlam çıkardınız merak ettim doğrusu ? :)

 

CHP gercek bir sosyaldemokrat parti plamadigi sürece, parti ici demokrasiyi uygulayamadigi sürece, liderlik saltanatina ve delege satin alinmasina son verilmedigi sürece,

 

Bunlar sağ partilerde de var. Onlarda parti içi demokrasisinin var olduğunu iddia edemezsiniz herhalde. Ama bunlara rağmen o partilerde oy kaybı yok. Demek ki, CHPnin oy kaybının bunlarla ilgisi yok.

 

Sizin anlatmaya calistiginiz sebebler ise sadece gerceklerle yüz yüze gelmemek icin öne sürülen hayallerdir.

 

Alevi vatandaslar icin ise o oy kaybini "Gladyo" da arayacaksiniz sözleri halaa gecmisteki hatalarini görüpte dogrulari aramak istememeden kaynaklaniyor.

 

Ergenekon'a inanırsınız, o hayal olmaz ama Gladyo dediğimizde hayal olur öyle mi ? :)

 

Ayrıca, konuyu işçi haklarından yine '' Kürt meselesi ''ne getirdiniz ya helal olsun size.

 

Ben, mesela iş kolu sendikacılığının geliştirilmesi gerekliliğinden bahsedecektim ama sizin derdiniz sadece CHP'ye vurmak.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:) Seçim sonuçlarına göre konuşuyorum. Seçim sonuçları yeteri kadar güvenilir bir araştırma sayılır herhalde, sizce de.

 

Eğer, Güneydoğu halkı bu farkı görebilselerdi ya da CHP aleyhindeki;

 

 

 

gibi propogandalardan etkilenmeseydi, oyunu CHP’ye verirdi. :)

 

 

 

Hangi cümlemden böyle bir anlam çıkardınız merak ettim doğrusu ? :)

 

 

 

Bunlar sağ partilerde de var. Onlarda parti içi demokrasisinin var olduğunu iddia edemezsiniz herhalde. Ama bunlara rağmen o partilerde oy kaybı yok. Demek ki, CHPnin oy kaybının bunlarla ilgisi yok.

 

 

 

Ergenekon'a inanırsınız, o hayal olmaz ama Gladyo dediğimizde hayal olur öyle mi ? :)

 

Ayrıca, konuyu işçi haklarından yine '' Kürt meselesi ''ne getirdiniz ya helal olsun size.

 

Ben, mesela iş kolu sendikacılığının geliştirilmesi gerekliliğinden bahsedecektim ama sizin derdiniz sadece CHP'ye vurmak.

Sayin Dogrucudavut, secim sonuclari bir degil iki degil bahsettigimiz bölgede nedense son dönemlerde hep ayni CHP acisindan. Madem halk bölücü politikalari ayiramadigi icin CHP'ye oyunu vermiyor, neden CHP bilmem kac yildan beri bu vatandaslari dogru aydinlatamiyor dersiniz? Ayni bölgede bir dönemler partinin ismi degisikte olsa bayagi oy aliyorlardi. Halk bana göre CHP'ye sorunlarini cözüm konusunda güvenmiyor arkadasim. Bir parti secmen dogru ile yanlisi ayiramiyor biciminde sözler sarfederek kendisini gelistiremez ve secmenide geri kazanamaz. Halk neden "yanlis politikalardan" etkileniyor dersiniz? Oy verdigi partler basta DTP ve sonra AKP. Birisi "bölücü" digeri "seriatci". Iki dönemdir oylar bunklara gidiyorsa, aklimiza bölge halkinin "bölücüleri" ve "seriatcilari" desteklemesi geliyor. Halk diger partileri yillardan beri denedigi icin ve hepsi tarafindan aldatildiklari icin baska cözüm ariyorlar kendilerine. CHP'de bu olayi hala kavrayamiyorsa daha ne diyelimki?

 

Ben konuyu asla "Kürt" meselesine getirmedim, konuyu iyi takip etmediginiz belli. Tekrar bakarsaniz konuyu kimlerin bu duruma getirdigini görürsünüz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Dogrucudavut, secim sonuclari bir degil iki degil bahsettigimiz bölgede nedense son dönemlerde hep ayni CHP acisindan. Madem halk bölücü politikalari ayiramadigi icin CHP'ye oyunu vermiyor, neden CHP bilmem kac yildan beri bu vatandaslari dogru aydinlatamiyor dersiniz? Ayni bölgede bir dönemler partinin ismi degisikte olsa bayagi oy aliyorlardi.

 

Bunun sebebi, 91’deki seçimde SHP’nin HEP ile ittifakı olmasın ?

 

Ekim 1991'de yapılan erken seçimleri DYP kazandı. SHP yüzde 20.75 oy oranıyla DYP ve ANAP'ın ardından üçüncü oldu. 1989 Yerel Seçimlerinde elde edilen başarı bu defa çok uzaktaydı, bu en fazla parti içi muhalefetin işine yaradı. SHP, seçimlere katılmayan Halkın Emek Partisi (HEP) adaylarına Güneydoğu Anadolu illerinin listelerinde yer verdi. Bu destek sayesinde SHP'nin oyları Güneydoğu'da yüzde 34'e yükseldi, ama Türkiye genelinde oy yüzdesinin 20.75'de kalması parti içinde Baykal yönetimindeki Yeni Sol grubun eleştirilerini yükseltti. Seçimlerden sonra TBMM açılışında Kürt kökenli milletvekillerinin Kürtçe yemin etmeye kalkışması ortalığı karıştırdı. 21 Mart 1992 Nevruz Bayramı'nda çıkan olaylar sonucunda da SHP içindeki HEP kökenliler partiden istifa ettiler. HEP hakkında kapatma davası açılınca DEP kuruldu ancak her ikisi de daha sonra kapatıldı. 1994'te HEP ve DEP mensupları HADEP'i kurdular.

 

Halk bana göre CHP'ye sorunlarini cözüm konusunda güvenmiyor arkadasim.

 

Bu kadar olumsuz propogandaya inananlar çoğunlukta olursa, elbette sorunlarına çözüm olarak görmezler CHP’yi.

 

Bir parti secmen dogru ile yanlisi ayiramiyor biciminde sözler sarfederek kendisini gelistiremez ve secmenide geri kazanamaz.

 

Arkadaşım, '' Güneydoğu halkı doğruyu yanlışı ayıramıyor '' diyen benim, parti değil. Partinin bu konudaki yorumunu bilmiyorum. Bu benim görüşüm, karıştırmayın.

 

Halk neden "yanlis politikalardan" etkileniyor dersiniz? Oy verdigi partler basta DTP ve sonra AKP. Birisi "bölücü" digeri "seriatci". Iki dönemdir oylar bunklara gidiyorsa, aklimiza bölge halkinin "bölücüleri" ve "seriatcilari" desteklemesi geliyor.

 

Çünkü, bölücü parti; '' ben bölücüyüm '' demiyor, şeriatçı parti; '' ben şeriatçıyım '' demiyor. Ama ikisi birleşip CHP’yi '' etnik milliyetçi '', '' darbeci '' ilan etmesini çok iyi biliyorlar.

 

Halk diger partileri yillardan beri denedigi icin ve hepsi tarafindan aldatildiklari icin baska cözüm ariyorlar kendilerine. CHP'de bu olayi hala kavrayamiyorsa daha ne diyelimki?

 

CHP hangi konuda kandırmış bir örnek alalım sizden, yoksa dediğiniz sadece bir slogandan ibaret kalır. Bu soruyu geçiştirmenize de kesinlikle izin vermeyeceğim, haberiniz olsun.

 

Ben konuyu asla "Kürt" meselesine getirmedim, konuyu iyi takip etmediginiz belli. Tekrar bakarsaniz konuyu kimlerin bu duruma getirdigini görürsünüz.

 

Aşağıdaki cümleyi ben mi yazmıştım ? :)

 

Dogu ve güneydoguda gene sizin söylemlerinizle "tabani" olmayan "marjinal" bir parti durumuna düsmesinin gercek sebeblerini arastirin.
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

CHP'nin dincilere ve teröre karsi oldugundan dolayi "milliyetci", "darbeci" diye "yaftaladigimizi" nereden cikartiyorsunuz? O sizin kendi kafanizdan gecen baskalarinin düsüncelerini okumanizin sonucu.

 

CHP gercek bir sosyaldemokrat parti plamadigi sürece, parti ici demokrasiyi uygulayamadigi sürece, liderlik saltanatina ve delege satin alinmasina son verilmedigi sürece, ülkenin gercek sorunlarini etnik milleyetcilik bakis acisi ile görmekten vazgecmedigi sürece, ülkede gercek demokrasi saflarinda olmadigi sürece ve en önemliside cuntacilik hevesine ve askerden alacagi yardim umutlarina son vermedigi sürece hayatta 50% kayibi olan oylarini geri toparlayamayacak.

 

Düşünce okumama gerek yok, bu başlıktaki yorumlarınızı bile okusam yeter. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aşağıdaki cümleyi ben mi yazmıştım ? :)

 

"Dogu ve güneydoguda gene sizin söylemlerinizle "tabani" olmayan "marjinal" bir parti durumuna düsmesinin gercek sebeblerini arastirin."

Bu cümleyi kullanmak sorunu Kürt meselesinemi getiriyor? Bu cümleden anlamaniz gereken bahsedilen bölgenin sorunlariyla gercek anlamda ilgilenmedigini ve kendisine oy veren secmeni secim sonrasinda unutmasi demektir. Ama siz illada her tasin altinda "Kürt meselesi" ariyorsaniz, o tabiiki sizin bileceginiz bir olay. Ama diger taraftan cözülmemis sorunlar karsimiza devamli duvar olarak cikacaktir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.