Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Allah varsa nerdedir?


Diana_x

Önerilen İletiler

Bu kadar allamenin içinde kendimi cahil hissetmeye başladım. Biri beni aydınlatsın da bakarsınız ben de müslüman olurum(!)

1) Allah var mıdır? varsa nerdedir, niye görünmüyor?

2) Bazılarınız diyorsunuz ki "Allah hem her yerdedir hemde hiçbir yerde değildir" Bu çelişkinin açıklamasını istiyorum.

 

Gözlerini kapat ve kalbinin atışını dinle -_-

Sonra tekrar gözlerini aç ve yaşadığına şükret -_-

Ve hala bu soruyu sorabiliyorsan kendine ( ki bu soruyu hangi mantıkla sorduğun çok uzun tartışılır ) İşte o zaman Allah var mıdır varsa nerdedir anlarsın -_-

 

Bitecek olanda nefistir. nefis bitince benlik de biter ve ortada hakikat kalır.

Bütün ibadetler nefsin islahı içindir. ötelerden mükafat için değil.sana şah damarından daha yakındır Allah .

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 343
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bunlar cevabı birçok kez verilmiş konular sanırım 6 günden kasıt 6 devir yani 6 zaman biçimidir.Bu da Allah'ın bildiği bir kavramdır.Zira bir atom günü farklı, bir dünya günü farklı, bir güneş günü farklı, bir güneşlerin güneşi günü de farklıdır vs vs.Ayrıca 6 gün derken ben aynı zamanda baharda çiçeklerin 6 haftada yeşermesini de anlıyorum.Bu Kur'an ın herkese hitab etme özelliğinden de kaynaklanır.Başkası başka şey anlar ve hakeza...

Ayrıca Allah bu kainatı isterse bir anda bu şekilde de yaratabilir fakat Hakim(hikmetle iş yapan) ismi bunu iktiza etmiştir(her sıkıştığınızda bunu kullanıyorsunuz deme bu asıl olduğu için bunu kullanıyoruz).

 

"6 devre/evre" olayi müslümanlar tarafindan durumu kurtarma çabasindan baska bir sey degildir. Kur'an bu hikayeyi Tevrat'dan almistir ve Tevrat'da bu konu ayrintili olarak anlatilir. Cuma günü isini bitiren Tanri yorulmus ve Cumartesi günü dinlenmistir. Kur'an'da bunu anlatir ancak, yorgunluk olayina atfen "andolsun hiç bir yorgunluk hissetmedik" ifadesini ekler. Ayette geçen "yevm" kelimesinin karsiligi "gün" degil midir?

1300 yil boyunca insanlar "gün" diye anladilar da, simdi mi "devre" oldu?

 

Bak bakalım dünyaya ve kainata Allah(cc) bir anda ne kadar çok işi en ufak bir hesap hatası,en ufak bir karışıklık, düzensiklik olmadan ve olabilecek bütün kusurlardan uzak olarak nasıl yaratıyor.Her atomu idare ettiği gibi,güneş sistemini ve galaksileri idare ediyor ve birbirinin içinden geçiriyor(tesadüften ne kadar uzak muazzam bir iş ve Allah azametini gösteren bir olay),canlıları yaratıyor,havayı temizliyor, vsvs. kainatın yaratılışından itibaren anlatmaya başlasam sonsuza kadar bitiremem.

 

Tüm bu saydiklarini tanrinin (dahasi senin tanrinin) yarattigina dair en ufak bir emare yokken, hala bunlari delil diye getirmeniz pek hos degil..

 

Ben çok sevdiğim bir olayı anlatmak istiyorum.Şuanda dışarıda kar yağıyor.Kim bilir saniyede bulutlardan kaçtane çıkıyor(sadece burada).Bide tüm dünyada acaba kaç tane çıkıyor.Bi de kainatın yaratılışından itibaren kaç tane çıktı.Her biri altıgen olmakla birlikte(vahdaniyet) herbirisinin şekli ve sanatı değişik(ehadiyet)bir anda çıkanların herbirini böyle değişik sanatta(aynı zamanda başlangıçtan bugüne kadar da hiçbirinin diğerine benzemediği sonucuna, bugüne kadar bakılan kar tanelerinin birbirine benzemediğinden yola çıkarak varılabilir((Allah Allah sanata güce ilme kudrete azamete bak ve secdeye gel kendini akıllı sanan akıllı)))yapabilen bir Zat(cc) elbette bütün işleri bir anda yapabilir ama Kendi(cc) zaman anlayışına göre 6 günde yapmıştır.

 

Tabi sen tesadüf dersen kamunun vicdanına bırakırım.

 

(şu anda yaşadığım latif bir halet): Kar tanelerini böyle anlatırken Allah'ın azamatei karşısında duygularım galeyana geldi ve gaflette yolunu şaşırıp insanların yaptığı işlere hayran olan ve bu tefekkür sonucunda asıl yaratılış amacına uygun hareket eden hayret damarım bu azamet karşısında kalbimi secdeye getirdi (yaşadığım şu duygusal anı yaşayabilmek için herşeyini eminim ki verebilirsin.)ve dilime Allahu ekber(Allah çok büyüktür) elhamdülillah(ezelden ebeden herkimden kime olursa olsun yapılan tüm övgüler tüm teşekkürler tüm medh-ü senalar ancak ve ancak Allah'a dır) Subhanallah(Allah işlerinde sıfatlarında ve yaptığı tüm işlerde kusurdan aczden şerikten ve ehli küfürün sahip olduğu bütün noksan fikirlerden uzaktır) demeye hemde müthiş bir zevkle dedirtti(kelimeler yetmiyor lisanım yetersiz kalıyor).Ben bir kere daha gerçek ve elemsiz mutluğun ancak ve ancak imanla olabileceğini hakkalyakin(bizzat yaşayarak) anladım ve cennete bir an önce gitmek için iştiyak geldi.Mevlana'ın benim ölüm günüm düğün günümdür diye niye değini anladım ve kendi kabiliyetimce o sözü yaşadım.Siz işte küfürde bütün bu ve benzeri duygusal güzelliklerden uzak kalıyorsunuz.

 

Bunu anlatmamı hoşgörün sadece imanın insana kattığı hadsiz güzellikleri bir parça anlatmak istedim.Yoksa kusur dolu olan nefsimi beğendirmek haddime değil...Bütün bunlar Cenab-ı hakkın lütfudur.Kendimi beğendirmek için bunu anlatıp bu lutufdan mahrum kalmak istemem...

 

Ben de doganin güzelliklerinden haz almasini bilirim. Aramizdaki fark, benim bunu bir tanriya baglamamamdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir ...::BebisKiz::...

Bu soruyu soran arkadasa bişicik sorcam hiç basın ağrıdımı...

Mutlaka ağrımıstır...Peki sen o ağrıyı gorebıldın mı hayır ama ağrı war dimi..Goremıyosun ama war boyle mantıksız sorulara cvp wermek bile saçma...Sadece guluyorummm :D:D:D:D:D:D:D:D:D

 

 

 

:P

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bıdefa allah her yerdedır.bu dogru.!ama hıc bıyerde deıldırde yanlıs.onu dıyen kımse sana yanlıs demıs.insan gordugu seye ınanır.cunku cok basıttır.hatta her ınsan ınanır cunku goruo ve onun oldugundan emın.ama insann gormedıgı seye ınanmasıda o seyın olmadıgı anlamına gelmez.soylermısın ozaman sevgı nerede nefret nerede duygularımız nerede vedaha bır suru sey bunun gıbı....ben bunları gormuorum hatta kımse bunları gormuo.o halde bunlara ınanmıcaz cunku gorunmuolar senn anlayısında gorunmeyen bısıde yoktur.yanı senn anlayısın aklımız gozumuzdedır ve gormuosak yoktur.allahın olduguna ve bısı yarattıgına en gusel ornek cevrendekı gordugun heryseydır.tum canlı ve cansız butun nesneler onun olduguna ve onun kudretıne bır delıldır.evrendekı hıc bısı tesadufen olmamıstır.hersey bır guc tarafındn yapılmıs ve vucuda gelmıstır.cunku hıc bısı tesadufen olmaz.Mesela;bı saatı parcala ve masann uzerıne koy.saatlerce haftalarca aylarca yıllarca hatta sonsuza kadar beklesende o saat bı daha eskı halıne gelmez....taki ustası o saatı yapana kadar.bu evrennde bı ustası var!herseyi bu hale getıren bı usta var HERSEYIN BIR SEBEBI HER SEBEBIBDE BIR YARATANI VARDIR.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bıdefa allah her yerdedır.bu dogru.!ama hıc bıyerde deıldırde yanlıs.onu dıyen kımse sana yanlıs demıs.insan gordugu seye ınanır.cunku cok basıttır.hatta her ınsan ınanır cunku goruo ve onun oldugundan emın.ama insann gormedıgı seye ınanmasıda o seyın olmadıgı anlamına gelmez.soylermısın ozaman sevgı nerede nefret nerede duygularımız nerede vedaha bır suru sey bunun gıbı....ben bunları gormuorum hatta kımse bunları gormuo.o halde bunlara ınanmıcaz cunku gorunmuolar senn anlayısında gorunmeyen bısıde yoktur.yanı senn anlayısın aklımız gozumuzdedır ve gormuosak yoktur.allahın olduguna ve bısı yarattıgına en gusel ornek cevrendekı gordugun heryseydır.tum canlı ve cansız butun nesneler onun olduguna ve onun kudretıne bır delıldır.evrendekı hıc bısı tesadufen olmamıstır.hersey bır guc tarafındn yapılmıs ve vucuda gelmıstır.cunku hıc bısı tesadufen olmaz.Mesela;bı saatı parcala ve masann uzerıne koy.saatlerce haftalarca aylarca yıllarca hatta sonsuza kadar beklesende o saat bı daha eskı halıne gelmez....taki ustası o saatı yapana kadar.bu evrennde bı ustası var!herseyi bu hale getıren bı usta var HERSEYIN BIR SEBEBI HER SEBEBIBDE BIR YARATANI VARDIR.....

 

Saatin parçalanıp tekrar vücuda getirilmesi, fiziksel bir aktivite. Ama saatın, evrenin yada herhangi bir maddenin oluşumu tümüyle fiziksel yasalarla ilgilidir. Ölümü/yokolması da hakeza.

İnançlar:Çoğu kez insanları etkilemek ve onların üzerinden para ve rant kazanmak yada bir topluluğun dikkatini çekmek adına ortaya atılan "fizikötesi" izahlardır.Bunların alayı asılsızdır. Mucizevi, efsanevi, inanılmaz görünen bütün olayların arkasında bilimin ışığında parıldayan FİZİK KANUNLARI ve olağan etkileşimleri vardır. Evrenin hiçbir yerinde madde, kendi sınıfının fizik kanunları dışında "bilimselliğe zıt" bir eylemde bulunamaz. Doğa, ancak ve sadece "doğal" nedenlerle açıklanabilir. Yaşamımızda her şey pozitiftir. Gelmiş geçmiş tüm inançlılar: Ya etraflarındakileri kandırırlar, ya kendilerini kandırırlar, yada ikisini birden yaparlar. LUTFEN ARAŞTIRALIM.KANDIRMAYALIM, KANDIRILMAYALIM.

İnançlıların yerden yere vurdukları, her geçen gün "güvenmeyin, sizi zora götürür" dedikleri "insan akılı", tam bir hazinedir. İnsan aklı, "insan" olmanın verdiği en yüce değerdir. Kendi aklına şüphe ile yaklaşmak yanlıştır. Hayatin her alanında tek mutlak başvuru kaynağı odur. İnançların mitoslarına karşılık akıl, insani bugünkü uygarlık ve teknoloji düzeyine getiren yegane değerdir. Muhakeme etmek ve aklını kullanmak yerine başkasının aklına güvenen bir kişiden insanlık adına hiçbir olumlu aktivite beklenemez; çünkü o bu haliyle ANCAK BİR ASALAKTIR. LUTFEN MANTIĞIMIZA VE AKLIMIZA GÜVENELİM. AKIL ESASTIR

En iyi dileklerimle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

YAM YAM Tüm bu saydiklarini tanrinin (dahasi senin tanrinin) yarattigina dair en ufak bir emare yokken, hala bunlari delil diye getirmeniz pek hos degil..

 

 

Kur'an da meal olarak bu muazzam işlerde akıl sahpleri ve düşünenler için deliller vardır demektedir.Bu muazzam işler bizzat kendileri delil ve emarelerdir.Fakat inanmak isteyen inanlar için.

 

Oğuz saygın şunu anlatır 4*4 lük iletişim kitabında.Bir konferans sırasında herkese sarı bir kağıt gösterir ve çaycı geldiğinde(çaycının nazik yapısını bildiği için bunu yaptığını da belirtir)herkesin bu kağıda kırmızı demesini ister.Bu olay olduktan sonra çaycı gelir ve herkese tekrar sorar sanki ilk defa soruyormuş gibi.Daha sonra çaycıya bi daha sorar o ise o kağıdın kırmızı olduğunu söyler.

 

İnsanlar baskı, inanç tarzı ve bazı çıkarlarından dolayı hakikatı bilerek kabul etmeyebilirler.Deliller çoktur fakat isteyen farklı nedenlerinden dolayı değiştirebilir.Sadece birtanesi aşığıdadır..

 

 

http://kayseri.meteor.gov.tr/merakettikleriniz.html

 

Şu kartanelerindeki sanatı görüp de tesadüfen oldu diyen bir insanın ben akıl sahibi olduğuna inanmam.

 

Bilimselci

Saatin parçalanıp tekrar vücuda getirilmesi, fiziksel bir aktivite. Ama saatın, evrenin yada herhangi bir maddenin oluşumu tümüyle fiziksel yasalarla ilgilidir. Ölümü/yokolması da hakeza.

İnançlar:Çoğu kez insanları etkilemek ve onların üzerinden para ve rant kazanmak yada bir topluluğun dikkatini çekmek adına ortaya atılan "fizikötesi" izahlardır.Bunların alayı asılsızdır. Mucizevi, efsanevi, inanılmaz görünen bütün olayların arkasında bilimin ışığında parıldayan FİZİK KANUNLARI ve olağan etkileşimleri vardır. Evrenin hiçbir yerinde madde, kendi sınıfının fizik kanunları dışında "bilimselliğe zıt" bir eylemde bulunamaz. Doğa, ancak ve sadece "doğal" nedenlerle açıklanabilir. Yaşamımızda her şey pozitiftir. Gelmiş geçmiş tüm inançlılar: Ya etraflarındakileri kandırırlar, ya kendilerini kandırırlar, yada ikisini birden yaparlar. LUTFEN ARAŞTIRALIM.KANDIRMAYALIM, KANDIRILMAYALIM.

İnançlıların yerden yere vurdukları, her geçen gün "güvenmeyin, sizi zora götürür" dedikleri "insan akılı", tam bir hazinedir. İnsan aklı, "insan" olmanın verdiği en yüce değerdir. Kendi aklına şüphe ile yaklaşmak yanlıştır. Hayatin her alanında tek mutlak başvuru kaynağı odur. İnançların mitoslarına karşılık akıl, insani bugünkü uygarlık ve teknoloji düzeyine getiren yegane değerdir. Muhakeme etmek ve aklını kullanmak yerine başkasının aklına güvenen bir kişiden insanlık adına hiçbir olumlu aktivite beklenemez; çünkü o bu haliyle ANCAK BİR ASALAKTIR. LUTFEN MANTIĞIMIZA VE AKLIMIZA GÜVENELİM. AKIL ESASTIR

En iyi dileklerimle

 

İnsanın tekrar diriltimesi de fiziksel bir olaydır ve olacaktır.Her kış bütün mevcudatın ağaçların çiçeklerin ve ölmüş diğer varlıkların diriltilmesi de fiziksel olaylardır ve biz bakıp ibret alırız.Ayrıca fizik kanunları Hükümetin genel sekreterliği gibidir.Hükümet ne derse sekreterlik onu yapar.Fizik kanunları da Allah'ın bu mevcudat aleminde işlerini bu şekilde yaptığı kalem dairesidir.Allah emreder fizik kanunları da bu şekilde görevlerini yaparlar..

 

Akıl mantık direk olarak şu sonucu verir:Tesadüfen bu işlerin olması imkansızdır zira sanalı bir sanat; sanatkarın olmasını gerektirir.Bu işleri yapan sanatkar da ancak bir tanedir çünkü ikinci bir el işe müdahele etse düzen fesada uğrar.Cenab-ı hakkı ise kendini tanıttırmak ve ilminin kudretinin ve azametinin nihayetsiz olduğunu göstermek(daha nice hikmetleri vardır da ben bu kadarını anlayabildim) için bu muazzam işleri yapar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah'ı inkar etmek akılsızlıktır! Aklını kullanamayanlar ve/veya başkasına ipotek ettirenler Allah'ı inkar ederler!

 

ERCAN !

Akıl dedinde aklıma geldi hangi akıl. Hangi tür akılı öneriyosun bana/bize. inceleyip söylermisin.

 

KAPALI AKIL

A-Büyümekten kaçınır. Aynı pozisyonda kalmak önemlidir.

B-Olduğu gibi kalması istikrar ve tutarlılık olarak yorumlanır. Bu onun “karakter sahibi” olduğunu gösterir.

C-Bütün umudu yinelemedir. Tekrarları ve ritüelleri yaratır ve korur

D-Kendisine bir hedef verilmesini ister.

E-Seçilmiş olana uyar. Kendisi ya seçilir ya seçilmez.

F-Bu akıl söylenir veya bağırır. Dil, iletişim için değil, neredeyse iletişim kurmamak için vardır. Dil bireylerin arasına mesafe koymak için kullanılır.

G-Herkes nesnedir. Ama çoğunlukla herkes kendisini özne diğerlerini varsayarak hareket eder.

H-Önemli olan roldür, pozisyondur.

 

AÇIK AKIL

A-Büyümesine bir sınır koymaz. Farklı pozisyonlara sıçramak ister.

B-Yalnızca gelişip, büyüdüğü sürece vardır.

C-Amacı gelişmektir. Bu yüzden değişiklik ve harekete geçmekten yanadır. Tekrar etme tehlikeli ve dahası komiktir.

D-Kendi hedefini kendisi belirler.

E-Seçer ve seçtiğini uygular.

F-Bu akıl konuşur ve diyalogtan yanadır. İletişim değerlidir.

G-Bu akıl için herkes öznedir. Herkes kendisinin ve ötekinin de özne olduğunu bilir.

H-Değerli olan bilgidir.

 

Değişimin karşısındaki insanlar takıntılarını tehdit eden gelişmeleri korkuyla sezinler, kendilerini saldırı altında gördükleri için yeni fikirlere kapılarını kaparlar. Çok geçmeden çevrelerini sarmalamış olan güzelim yaşamla ilişkilerini bütünüyle kesmeye çalışacak, ellerinden gelse duvarların en kalınını, surların en uzununu şehirlerinin etrafına öreceklerdir.

EN İYİ DİLEKLERİMLE.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kur'an da meal olarak bu muazzam işlerde akıl sahpleri ve düşünenler için deliller vardır demektedir.Bu muazzam işler bizzat kendileri delil ve emarelerdir.Fakat inanmak isteyen inanlar için.

 

Oğuz saygın şunu anlatır 4*4 lük iletişim kitabında.Bir konferans sırasında herkese sarı bir kağıt gösterir ve çaycı geldiğinde(çaycının nazik yapısını bildiği için bunu yaptığını da belirtir)herkesin bu kağıda kırmızı demesini ister.Bu olay olduktan sonra çaycı gelir ve herkese tekrar sorar sanki ilk defa soruyormuş gibi.Daha sonra çaycıya bi daha sorar o ise o kağıdın kırmızı olduğunu söyler.

 

İnsanlar baskı, inanç tarzı ve bazı çıkarlarından dolayı hakikatı bilerek kabul etmeyebilirler.Deliller çoktur fakat isteyen farklı nedenlerinden dolayı değiştirebilir.

 

Bu tam da sizin için geçerli bir durum... Ben o kağıdın sarı olduğunu yıllar önce gördüm. Siz hala "kırmızı" diye direten gruptasınız... Sürü psikolojisi... Ufak yaşlardan itibaren çocuğun kafasına bir tanrı kavramını sokarsanız, çocuğun ilerleyen yıllarda bundan kurtulması zordur. Ciddi bir çaba gerektirir. Yıllarca beynine işlenen tanrı kavramını kafasından silemeyecektir. Çünkü tanrı kavramı bir önyargıdır. Yıllarca, inancının doğru olduğu kafasına çakılmıştır. Cehennem azabıyla korkutulmuştur. Sen çocuğa konuşmaya başlar başlamaz "bak bu at/eşek/köpek.. Bunu tanrı yarattı" diye empoze edersen, yıllar sonra, aksi görüşte olanlara "bunları tanrı yarattı. Ben görüyorum, sen göremiyorsun" demesi kadar normal bir şey olamaz. Aynı çocuğa, insanın bir gergedan çeşidi olduğu inancını empoze et, ve çevresi tarafından bunun onaylanmasını sağla, bak bakalım ne oluyor? Dolayısıyla bu işler "ben görüyorum, sen göremiyorsun" ile olmuyor.

 

Sadece birtanesi aşığıdadır..

http://kayseri.meteor.gov.tr/merakettikleriniz.html

 

Şu kartanelerindeki sanatı görüp de tesadüfen oldu diyen bir insanın ben akıl sahibi olduğuna inanmam.

İnsanın tekrar diriltimesi de fiziksel bir olaydır ve olacaktır.Her kış bütün mevcudatın ağaçların çiçeklerin ve ölmüş diğer varlıkların diriltilmesi de fiziksel olaylardır ve biz bakıp ibret alırız.Ayrıca fizik kanunları Hükümetin genel sekreterliği gibidir.Hükümet ne derse sekreterlik onu yapar.Fizik kanunları da Allah'ın bu mevcudat aleminde işlerini bu şekilde yaptığı kalem dairesidir.Allah emreder fizik kanunları da bu şekilde görevlerini yaparlar..

 

Her şeye bir kılıf bulunabilir değil mi? Eskiden fizik kanunları bilinmezken direk tanrıya bağlanırdı. Şimdi fizik kanunları... Mikail'e ne oldu peki?

 

Akıl mantık direk olarak şu sonucu verir:Tesadüfen bu işlerin olması imkansızdır zira sanalı bir sanat; sanatkarın olmasını gerektirir.Bu işleri yapan sanatkar da ancak bir tanedir çünkü ikinci bir el işe müdahele etse düzen fesada uğrar.Cenab-ı hakkı ise kendini tanıttırmak ve ilminin kudretinin ve azametinin nihayetsiz olduğunu göstermek(daha nice hikmetleri vardır da ben bu kadarını anlayabildim) için bu muazzam işleri yapar.

 

Bir "tesadüf"tür tutturmuş gidiyorsunuz... Kendini 10 metre yükseklikten boşluğa bırak bakalım sonuç tesadüf olacak mı... Kar tanesi altıgenmiş, çok güzelmiş, bunu bir tanrı yaratmış olmalıymış... Ben de sana doğadan simetri yoksunu, çirkinlik abidesi yığınla şey sayıp dökeyim. O zaman ne diyeceksin ? "Allah'ın hikmetinden sual olunmaz" mı?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konuya sorgulayan ve ön yargısız arkadaşlara katkısı olacağı düşüncesi ile daha önce internetten derlemiş olduğum kendime ait olmayan yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum. (Konuların parça parça olması derlemeden kaynaklanmaktadır)

 

Bütün semavî kitaplar, tüm canlıların en mükemmelinin insanoğlu olduğunu bildiriyor. İnsanoğlu bu mükemmelliğini “AKIL” ile nimetlendirilmesinde kazanmıştır. Yaratan kudretin, yarattığı üzerinde tecelli, cansızlarda “fizik yasaları”: canlılarda “İçgüdü” ve insanoğlunda ise “AKIL” sıralamasıyla kendini ortaya koyuyor.

 

Aklın soruşturma yeteneği olan BİLİM, insanoğlunun kuşaklar boyu, “Deneme-yanılma doğruyu bulma” çabaları sonucu” hak olan tek gerçeğe” doğru mükemmelleşmek-tedir. Günümüz, suların bulandığı, henüz durulmadığı bir bilimsel kargaşa dönemidir. Bilinçsiz ve amaçsız bir arayış dönemi yaşayan bilim, insanı yorumsuz, doyumsuz ve hatta sorumsuz kılmıştır. Önemli olan bir bilimsel bulguyu tüme varım-tümdengelimle çifte yorumlamak, neyi, niye ve nereye kullanacağımızı bilmektir.

 

Kuşaklar boyu ekilenler, artık biçiliyor. Bulanık sular duruluyor. Deneme- yanılma doğruyu bulma yöntemi ile dolu, bilim tarihimizin, dünya dışına, uzaya taştığı günümüzde, kâinatın uzanamayacağımız öteleri erişemeyeceğimiz hızları dehşetli sıcaklıkları, gidemeyeceğimiz başka evrenleri var. Bunları, asla laboratuarda oluşturup sınayamıyoruz. Bunun yerine evreni gözlemleyerek, fenomenlere birer teori oluşturuyoruz.

 

Evrensel olayların sınanamayacağının farkına önce, modern fiziğin kurucusu Galile vardı. Örneğin, bir göksel cismi, gezegeni, “Uzaya” yerleştirdi. “Hiçbir etki olmazsa, bu cismin yerinde durduğunu yada bir yörüngede ilerleyerek dönmekte olduğunu” buldu. Onu izleyen Newton da evrensel yasaları aynı “Beyin jimsatiği” ile oluşturdu.

 

Einstein bu “Beyindeki deneyi” idealize ve metodize ederek, rölativiteyi kuantumu teorik fiziğe kazandırdı. Uçsuz bucaksız evrenin gidilemeyecek ücralarını, bir daha oluşturulamayacak yaratılış patlamasını, karadelikleri v.b. deney masalarında sınayamıyoruz ama, “Zihinsel idealize deney” ile bundan iyi çözümlüyoruz. Çağımızın bilimi, artık “Teorik”tir. Teorik fizik, deneylerini “Akıl” ile yapmaktadır.

Önceleri, deneme-yanılma sistem, çok fazla fire ile yanılmaya yer veriyordu. Günümüzde “yanılma payı” yok denecek kadar azalmıştır.

 

Çünkü, insan bilgilenmiş, aklımız (labirent karmaşasından kolayca yolunu bulan bir elektronik fare gibi) doğruya yakınlaşmıştır. Gidemediğimiz uzaklara, erişemediğimiz şartlara, sadece akıl yoluyla ulaşıyor, görmediğimizi bile dolaylı olarak da test ve tespit edebiliyoruz.

“Evrenin üstünde, dışında ne var?” sorusuna hiçbir zaman laboratuarda ve deney masaları düzeyinde cevap bulamayacağımız içindir ki, bilim artık teoriktir.

 

Teorik bilimci ise beyin laboratuarında çalışan, zihnine bütün evreni sığdırıp, düşünülemeyenlerin, akla gelmeyenlerin üzerine kafa yoran, belki de en zor mesleğin sahibidir. Bu zorluğa karşılık, ALLAH’a ulaşması da o kadar kolaylaşmaktadır. Felsefe bir düşünüş tarzıdır ve kişiden kişiye, görüşten görüşe değişir Fakat bilimin tartışılmaz “TEK DOĞRUSU” kişiden kişiye değişmeyen tek görüş birliği vardır, sabitleri vardır. Akıl sahibi teorik bilimci ister istemez bir başvuru kaynağı oluyor.

 

HAWKİNG

 

Hawking, evrenin sonsuz büyük olduğunu, dünyanın ise bu sonsuzlukta insanın bir «Hiç» olduğunu ve hiçbir öneminin bulunmadığını, insanların birey olarak ZERRECE DEĞERİ olmadığını, yâni tek evrensel değerin BİRLEŞİK İNSANLIK ve birleşik - bütün bir evren olduğunu anlattı. Açıkça «BİZLER» diye nefsini yenmiş ya da nefissiz, bütün yaratıkların (Melekler vb.) bütünleşince tanrıcık yerine evrensel böyle bir ALLAH'a inandığını anlattı. Ne var ki, bunları anlamaktan âciz olan röportajcı yanında TRT'nin de yanlışa sadık kalması sonucu bir tahrif yansıtıldı. Bu ekran yanlışlıkları, ilk değildir, sonuncu da olmayacaktır.

 

Daha önce de «Haberleri içeriğinde yayınlanan iki gaf vardı: Birinde «Uzayın karanlık ve boşluk olduğu anlaşıldı» diyordu haber spikeri... Elbette spikerin bir kabahati yoktu. Ama ajansın İngilizce orijinalinde «Uzayda bir BLACK HOLE (Karadelik) bulundu» cümlesi vardı. Bilimden nasibi olmayan TRT çevirmeninin karadeliklerden haberi olmadığı için «Karanlık ve boşluk» diye çevirmesi pot kırmasına neden olmuştu.

 

Bu potların yanında, bir de sanki batı ajans ve yayınları kusursuzmuş ve onların her söylediği «Pravda Gazetesi» gibi en doğruymuşçasına, o Musevî-Hıristiyan haçlı ve haçsız diliyle konuşmak, onların kasıtlı fikirlerini tıpatıp tercüme etmek alışkanlığı da var bizde...

 

Örneğin, yine Stepnen Hawking'in tanıtımı yapılırken, bu gelmiş-geçmiş dünyanın en büyük bilgini için «Einstein'ın halefi» diye «İkincilik» payesi verildi. Çünkü Yahudi fiziğinin yayın organları, kendilerinden olan Einstein'ı hiçbir zaman ikinci yapmak istemezlerdi. Oysa Hawking'in yalnızca «Başlangıç tekilliğini »bulması «TANRI»yı bulmasıdır. Bununla da kalmamış, «YARATILIŞI» çözümlemiştir. Karanoktaları bulmuş ve bunların «Sızıntısını» göstererek, bilim tarihinde ilk kez «Relativite ve kuantum ile birleşik alanlar» tek bir teoride toplanmıştır. Einstein'ın başarısı ise sadece kuantum fiziğine katkısı ve «Derleyip-uzlaştırdığı» Rölativite teoremidir.

 

Hawking, bunların tamamını ilerletmiş ve «yaratılışın tekillik=Tanrı tarafından başlatıldığını» ispat etmiştir. Onun «Erken Karadelikler» dediği mini karanoktalar, kuantum fiziğiyle (Zerreler (rölativitenin kürre evrenini TEK bir teori altında toplamıştır. Einstein'ı beş kez katlayan bu teoriler üstelik ispatlıdır. Fakat bizler kişinin değerini mantığımızla ölçmek yerine, «Ölçüde hile yapanların» tercümesi yoluyla düşünmek alışkanlığındayız...

 

Özellikle, batının en popüler dergi ve gazetelerini kıskıvrak ellerine geçirmiş olan Musevî sermaye ve redaksiyon, kendi «Irkından» başarılı bilim adamlarını «Bir dudağı yerde; bir dudağı gökte devler» yapıyor. Einstein’ı tam bir âbide ve efsâne göstererek, beyinlerimizi öylesine sürekli yıkamaktadırlar ki, hiç kuru kalmaya fırsat kalmadığından, sürekli sulu beyinliyiz. Einstein'ı bütün dünya bilim adamlarının piri sayanlar, Müslüman bilim adamlarını da «Musevîleştirilmiş Hıristiyan batının hayranı ve taklitçisi» olarak esir almıştır. Dolayısıyla, Hawking'e «Hâ-leflik» yakıştırması daha temkinli bir yaklaşım oluyor.

 

Kaldı ki, «Halef» bile olsaydı, en azından bir «Nobel ödülü» ve birçok alternatif Nobel ödülü alması kaçınılmaz kesinleşen Hawking'e birkaç paye, bir madalya teselli ikramiyesi kabilinden verilmiştir. Çünkü onun «Gizli» de olsa, Müslüman olduğundan iyice kuşkulanılmıştı.

 

Bir batılı Müslüman bilim adamına ödül vermek âdeti hiç olmadığından, ödüller daha çok «Yahudi» kimliğine rezerv edildiğinden, Hawking bu övgüdeğerliğine rağmen sadece «Nasihat» almıştır.

 

Hawking. bu ilk ve tek yapıtında «Tanrı arayışını» okuyucuya empoze etmek ve ateizmle arasında bir tercih edilsin diye, bilimin gerçeklerini dolaysız sunmaktadır. Çünkü, ÖNCE «Tanrımız» yâni «Tanrı imanımız» olmalıdır ki, daha sonraki «Eserlerde» Tanrı'nın «Hangi dinden razı olduğu» ortaya çıksın!..

 

Hawking ateist değildir. Hawking Hıristiyan da değildir. Bu ikisinin olmaması demek geriye «Müslüman olması» seçeneğini bırakıyor. Ateist olmadığını zâten «TANRI TEKİLLİĞİNİ» (bizzat kendisinin) ispatı nedeniyle fizikî olarak ortaya koyuyor. Şimdi «Hıristiyan» olmadığına ilişkin kitabının bir pasajı izleyelim:

 

«Vatikan'da Papa'nın düzenlediği 'Kozmoloji' konulu seminerde, dünya kozmolojistlerini akıl danışmak üzere çağıran Katolik merkezinde 1981 yılında konferans verdim. Konferansta, 'Evrenin başlangıcı olduğunu, bir TEKİL yaratılışla zaman içinde yaratıldığını fakat sınırsız olduğunu evren ötesinde evren katları olduğunu' dünyaya ispatlamıştım ve bunu anlattım.

 

Fakat herhalde Papa benim konferansıma kulak vermemişti ki, huzuruna çıkma şerefi verdiği, davetli bilim adamlarıyla yaptığı baş başa görüşme sırasında 'Evrenin yaratıldığını bulmamdan ötürü' beni kutladı ama. 'Büyük patlamanın kendisi ve daha öncesini soruşturmamamı' özel olarak istedi. Çünkü ona göre yaratılış ânı ve öncesi 'Tanrı'nın işiydi', Tanrı'nın işine ise hiç karışılmazdı...»

 

«Aslında ben yaratılışla birlikte, yaratılış öncesinin de sonlu-sonsuz, sınırlı-sınırsız olduğunu, dolayısıyla bir başlangıç olan yaratılış ânının hem var olduğunu hem de yok olduğunu kastetmek istemiştim.»

 

«Tanrı'yı bu kadar dar bir evrenin öncesine yerleştiren Papa, «Tanrı'yı evrenden biraz önce yaratılmış bir YARATIK (!)» yapıvermişti. Oysa, fizik yaratılış, kendinden önceki bir dizi yaratılışın devamı ve sonuydu. Tanrı, bu peş peşe yukarıdan aşağıya domino taşlarının üst üste yıkılması gibi olan yaratılışlar zinciri içinde niçin «Araya sıkışmış» yâni yaratılmış olsun?»

 

«Ben bunun için konferansta «Tanrı yaratmadan önce ne yapıyordu?» diye sordum. Tanrı'yı yermek için değil: kilisenin 300 yıllık hatasını yeniden tekrarlamasını önlemek için böyle konuştum. Benim tanrım Papa'nın tanrısı değildi. Papa'nın tanrısı bir yaratıktı. Ama benim bilim ve içimdeki gizli güçlerle bulduğum gerçek tanrı mutlak yaratandı. Tek yaratan, ortağı ve benzeri olmayan, her şeyin üstünde bir «TEKİLLİK», benim tanrım, Papa'nın temsil ettiği görüşün beynindeki hayalî sahte tanrıyı bile yaratandı...»

 

«Bu konferansı 1981 yılında vermiştim. Ne tuhaftır ki. 300 yıl önce kaderini kendimle özdeşleştirdiğim Galilei ile aynı kilisenin Papa'sı uğraşmakla meşguldü. Kilise «Güneş'in çevresinde dünyanın döndüğü» fetvasını vermişti. Galilei ilk defa kâfir bir düşünceyle «Dünyanın Güneş çevresinde döndüğünü» söylüyordu Papa'ya...»

 

Engizisyon önüne çıkan Galilei, «Göstermelik bir pes edişle» ölümden kurtuldu ama ömür boyu evine hapsedildi. Evindeki hapis sırasında «Siz isteseniz de isteme-seniz de dünya yine dönüyor» diyordu. Bu müebbet hapis bovunca «İki Yeni Bilim» isimli eserini yazdı. Galilei'yi «Galilei» yapan bu kitap oldu.

 

«Şimdi ben Papa'nın huzurunda Galilei gibiydim. Papa cehaletin inatçı, ısrarcı temsilcisi gibiydi. Benim dinim bilimin işaret ettiği içimdeki gizli gücün diniydi. Papa'nın dini değildi!..»

 

Hawking'in makalesinde ne demek istediği belli oluyor mu sevgideğer okurlar? Tanrı'ya inanıyor, fakat Hıristiyan (Ya da Musevî, Budist vb.) olmadığını söylüyordu. Bu makalesi ardından, kendisinin «Müslüman olduğundan» kuşkulanılmasına rağmen, Newton'un kürsüsü olan sonra Dirac'ın oturduğu ve onun ölümünden sonra boş kalan ünlü «Lucasien profesörlüğü» makamına lâyık görülen üçüncü Britanyalı bilim adamı oldu.

 

Hawking, bilimi, ALLAH'a ulaştıran ve kilisenin «Kilise kubbesi kadar basit» evrenini, Arz'dan Arş'a kadar genişleterek, tek bir evren yerine «Âlemlerin Rabbi» uyarınca paralel sayısız evreni bulmuş ve insanlık tarihinde ilk kez bilimle ispat etmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konuya sorgulayan ve ön yargısız arkadaşlara katkısı olacağı düşüncesi ile....

İnsanların,"konuları sorgularken ÖN YARGISIZ olabilecekleri" düşüncesiyle yola çıkarak , yapmış olduğun araştırmana ve konuya katkılarından dolayı sana...,

ayrıca bu konudaki fikirlerini yazarak (konu ne olursa olsun tartışılmasına) katkıda bulunan tüm arkadaşlara teşekkürler.......

.

.

Bu arada Diana_x

 

"Bu kadar allamenin içinde kendimi cahil hissetmeye başladım. Biri beni aydınlatsın da bakarsınız ben de müslüman olurum(!)

1) Allah var mıdır? varsa nerdedir, niye görünmüyor?

2) Bazılarınız diyorsunuz ki "Allah hem her yerdedir hemde hiçbir yerde değildir" Bu çelişkinin açıklamasını istiyorum."

 

diyerek konuyu açtın şimdi ortalarda yoksun...

 

Konuyu açan bir kişi olarak sorumluluk duyup, gelen cevapları seninde yanıtlaman gerektiğini düşünüyorum...

 

Bu şekilde davranarak "ortaya bir laf atıp sonrada bir kenara çekilip sırıtarak seyreden" insan durumuna düşüyorsun...

 

eğer;

 

Yazılanları okuyup bir yerlerde oturup gülüyorsan..?

veya inandığın şeyleri savunacak bir fikrin yokta susuyorsan..,

Yada sorduğun sorunun ve sözlerinin arkasında duracak sorumluluğu taşıyamıyorsan...

Eğer gerçekten böyleyse..,

"kendimi cahil hissetmeye başladım." demene gerek yok...Öyle olduğunu düşünebilirsin...

 

 

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu kadar allamenin içinde kendimi cahil hissetmeye başladım. Biri beni aydınlatsın da bakarsınız ben de müslüman olurum(!)

1) Allah var mıdır? varsa nerdedir, niye görünmüyor?

2) Bazılarınız diyorsunuz ki "Allah hem her yerdedir hemde hiçbir yerde değildir" Bu çelişkinin açıklamasını istiyorum.

 

 

HANCI PERVANE . 624

BİSMİLLAHRAHMANIRAHİM

 

Gulufallahu resulullaha inince resulullaha dedi ki ALLAH

 

Sıfatım ademdir.; resulullaha dedi ALLAH

 

Gulufallahu ehet olunca dünyanın neresine baksan oradayım

 

Dünyadan genişim vücudum bir çocuktur

 

Alla hu üçsem et deyince kimi kucağına alırsan ona benzerim

 

Lem yelit deyince senden gelirim ona benzerim

 

Velem yulet deyince hiç bir kimse bir kimse ağırlığımı

 

Denizden de topraktan da arştanda dahi kimse göremez

 

Velemliye diyince her şeyde rengim haktır hep bana benzer

 

Küllafi deyince şerikim nazirim yoktur

 

Küfün ehet deyince nerede görsen minazahım ben kayıp la mekan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ya arkadaşlar evrim teorisi deyipte bir kavrama sığınanlara ne anlatmaya çalışıyorsunuz ben bunu kesinlikle anlamıyorum çıkıp biri ortaya birşey atıyor siz hemen onu ikna etmeye çalışıyorsunuz kendi gerçeklerini kabul etmişlere siz hiç bir şey anlatamazsınız anlatsanızda

evrim geçirek günümüze gelen ne kadar anlayabilir

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kader

 

soru:madem,herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor.o halde insanlar niçin cehenneme gidiyor?

 

cevap:evet herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor.ama,defterde yazılı olduğu için o şey olmuyor.

mesela;meteroloji uzmanı,uydudan gelen fotoğraflara bakarak geleceği görebilmektedir.(bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa hem görüş alanı genişler hemde geleceği görebilir.)uzman görüyor ki,Türkiye”nin batısından yağmur bulutları geliyor.bulutların hızını ve yönünü hesaplıyarak,hemen defterine şunları yazıyor,”yarın türkiye bulutlu ve yağışlı olacak”.bulutların gelmesine bir gün var.bir gün sonra türkiye bulutlu ve yağışlı olsa;acaba meteroloji uzmanı bir gün önceden deftere,bu olayı yazdığı içinmi olaylar oluyor,yoksa uzman olayları uydudan önceden gördüdemi yazdı.doğru cevap,gördüde yazdı.yazdığı için olaylar olmamakta,fakat olayın öyle olacağını önceden görüp yazmıştır.

mesala,aklı başında bir kişiyi, siz sırtınıza alsanız,nereye gitmek istersen seni oraya götüreceğim deseniz,diyelim ki iki yol var biri,tehlikeli yol, öteki tehlikesiz yol.siz baştan o kişiye uyarıda bulunarak her iki yolun durumunu anlatsanız buna rağmen,o kişi beni tehlikeli yoldan götür dese,o tehlikeli yolda başına bir kaza gelse ,size diyebilirmi ki,bak senin yüzünden başıma bu kaza geldi diyemez.çünkü kendi iradesiyle tehlikeli yolu seçmiştir.götüren değil,isteyen suçludur.(güç ve kuvvet yalnız Allah”tadır.bunu felç olanlar daha iyi bilir.)

Götüren Allah”tır,tehlikeli yolda gitmek isteyen,insan suçludur.

 

 

tevekkül;

bir köylü,evvela(önşart);ürün almak için,1-toprağını nadasa koyacak,2-toprağını sürecek,tohumu dikecek,3-sulayacak.vb.fiili dua edecek.

Sonra; Allah”a ,ürün vermesi için kavli(sözlü) dua edecek.Çünkü bir afet gelir ürünü alıp götürebilir.Çekirge ve sel afeti gibi.

İslam felsefesi,aynı anda hem maddeten ve hemde manen,mahlukatı hayırda,zirveye ulaştırmak,yükselmek daima medeniyeti ileri götürmektir.İslam,bir lokma bir hırka felsefesine karşıdır.

Allah;

birzaman gayet zengin bir ressam,sergi açmak istemiş,fakat sahnenin gerisinde durmuş kendisini konuklara göstermemiş.konuklara hertürlü ikramı yapmış.sergiyi gezen misafirler,harika resimlere bakmışlar,ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken birisi, ressamı göremediği için, acaba bu resimler nasıl olmuştur diye bir soru ortaya atmış.bir kısım insanlar,bu resimler kendi kendine olmuştur demişler.bir kısım insanlar resimleri tabiiyyat kanunlarının yaptığını iddia etmişler.bir kısım insanlar ise resimleri,resmi meydana getiren,boya,fırça, tablo birlikte bu resmi kafa kafaya vermişler meydana getirmiştir demişler.bir kısım insanlar ise,harika resimleri bir ressam tarafından yapılabileceğini söyleyerek,kendilerine ikramda bulunan ressamı içeriden,alkışlar ile davet edip,kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler.işte biz o ressama Allah diyoruz.ressamdan farkı, gerçek ve canlı resimler yaratmasıdır.

 

Soru:Peki,Allah”ı kim yaratmıştır?sorusu(şeytanın insanları kandırmak için sorduğu sorudur) genellikle insanların kafasının karışmasına yol açmış,bu soruda takılıp kalmışlardır. İnsanların bu sorunun cevabını bulmaya çalışması,nafiledir.Çünkü, diyelimki bir saraya girmek için yüz kapı var,ama bir kapı kapalı ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilir ve anahtarda sadece ondadır.Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık doksandokuz kapının herhangi birinden içeri girebilir.Fakat kapalı kapının önünde durup o kapıyı açamayınca,bu saraya girilemez diyemez,Çünkü diğer doksandokuz kapı açıktır.Aynen öylede,Allah”ı kim yaratmıştır,sorusu kapalı bir kapıdır.O kapının anahtarı sadece ondadır.Allah”a inanmak için doksandokuz kapı açıktır.Ama inat edip,kapalı kapının önünde durmak ve saray sahibini inkar etmek ve açık kapıdan saraya girmemek akıl karı değildir.Peki Allah yoksa,bu kainatı kim yaratmıştır, bu kainat nasıl olmuştur,yani yukarıdaki harika resimler nasıl olmuştur,sorusunun cevabını inat edenlerin vermesi gerekir.

Varsayalım ki inanmayan inat edenlerin dediği gibi Allah,ahiret,cennet,hesap kitap, vs.yok.Ne inanana bir şey olur,nede inanmamakta inat edene.Ama ya varsa,inanana yine bir şey olmaz ama inanmamakta inat eden; işini şansa bırakmış olur ki buda akıl karı değildir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ERCAN !

Akıl dedinde aklıma geldi hangi akıl. Hangi tür akılı öneriyosun bana/bize. inceleyip söylermisin.

 

KAPALI AKIL

A-Büyümekten kaçınır. Aynı pozisyonda kalmak önemlidir.

B-Olduğu gibi kalması istikrar ve tutarlılık olarak yorumlanır. Bu onun “karakter sahibi” olduğunu gösterir.

C-Bütün umudu yinelemedir. Tekrarları ve ritüelleri yaratır ve korur

D-Kendisine bir hedef verilmesini ister.

E-Seçilmiş olana uyar. Kendisi ya seçilir ya seçilmez.

F-Bu akıl söylenir veya bağırır. Dil, iletişim için değil, neredeyse iletişim kurmamak için vardır. Dil bireylerin arasına mesafe koymak için kullanılır.

G-Herkes nesnedir. Ama çoğunlukla herkes kendisini özne diğerlerini varsayarak hareket eder.

H-Önemli olan roldür, pozisyondur.

 

AÇIK AKIL

A-Büyümesine bir sınır koymaz. Farklı pozisyonlara sıçramak ister.

B-Yalnızca gelişip, büyüdüğü sürece vardır.

C-Amacı gelişmektir. Bu yüzden değişiklik ve harekete geçmekten yanadır. Tekrar etme tehlikeli ve dahası komiktir.

D-Kendi hedefini kendisi belirler.

E-Seçer ve seçtiğini uygular.

F-Bu akıl konuşur ve diyalogtan yanadır. İletişim değerlidir.

G-Bu akıl için herkes öznedir. Herkes kendisinin ve ötekinin de özne olduğunu bilir.

H-Değerli olan bilgidir.

 

Değişimin karşısındaki insanlar takıntılarını tehdit eden gelişmeleri korkuyla sezinler, kendilerini saldırı altında gördükleri için yeni fikirlere kapılarını kaparlar. Çok geçmeden çevrelerini sarmalamış olan güzelim yaşamla ilişkilerini bütünüyle kesmeye çalışacak, ellerinden gelse duvarların en kalınını, surların en uzununu şehirlerinin etrafına öreceklerdir.

EN İYİ DİLEKLERİMLE.

kader

 

soru:madem,herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor.o halde insanlar niçin cehenneme gidiyor?

 

cevap:evet herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor.ama,defterde yazılı olduğu için o şey olmuyor.

mesela;meteroloji uzmanı,uydudan gelen fotoğraflara bakarak geleceği görebilmektedir.(bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa hem görüş alanı genişler hemde geleceği görebilir.)uzman görüyor ki,Türkiye”nin batısından yağmur bulutları geliyor.bulutların hızını ve yönünü hesaplıyarak,hemen defterine şunları yazıyor,”yarın türkiye bulutlu ve yağışlı olacak”.bulutların gelmesine bir gün var.bir gün sonra türkiye bulutlu ve yağışlı olsa;acaba meteroloji uzmanı bir gün önceden deftere,bu olayı yazdığı içinmi olaylar oluyor,yoksa uzman olayları uydudan önceden gördüdemi yazdı.doğru cevap,gördüde yazdı.yazdığı için olaylar olmamakta,fakat olayın öyle olacağını önceden görüp yazmıştır.

mesala,aklı başında bir kişiyi, siz sırtınıza alsanız,nereye gitmek istersen seni oraya götüreceğim deseniz,diyelim ki iki yol var biri,tehlikeli yol, öteki tehlikesiz yol.siz baştan o kişiye uyarıda bulunarak her iki yolun durumunu anlatsanız buna rağmen,o kişi beni tehlikeli yoldan götür dese,o tehlikeli yolda başına bir kaza gelse ,size diyebilirmi ki,bak senin yüzünden başıma bu kaza geldi diyemez.çünkü kendi iradesiyle tehlikeli yolu seçmiştir.götüren değil,isteyen suçludur.(güç ve kuvvet yalnız Allah”tadır.bunu felç olanlar daha iyi bilir.)

Götüren Allah”tır,tehlikeli yolda gitmek isteyen,insan suçludur.

 

 

tevekkül;

bir köylü,evvela(önşart);ürün almak için,1-toprağını nadasa koyacak,2-toprağını sürecek,tohumu dikecek,3-sulayacak.vb.fiili dua edecek.

Sonra; Allah”a ,ürün vermesi için kavli(sözlü) dua edecek.Çünkü bir afet gelir ürünü alıp götürebilir.Çekirge ve sel afeti gibi.

İslam felsefesi,aynı anda hem maddeten ve hemde manen,mahlukatı hayırda,zirveye ulaştırmak,yükselmek daima medeniyeti ileri götürmektir.İslam,bir lokma bir hırka felsefesine karşıdır.

Allah;

birzaman gayet zengin bir ressam,sergi açmak istemiş,fakat sahnenin gerisinde durmuş kendisini konuklara göstermemiş.konuklara hertürlü ikramı yapmış.sergiyi gezen misafirler,harika resimlere bakmışlar,ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken birisi, ressamı göremediği için, acaba bu resimler nasıl olmuştur diye bir soru ortaya atmış.bir kısım insanlar,bu resimler kendi kendine olmuştur demişler.bir kısım insanlar resimleri tabiiyyat kanunlarının yaptığını iddia etmişler.bir kısım insanlar ise resimleri,resmi meydana getiren,boya,fırça, tablo birlikte bu resmi kafa kafaya vermişler meydana getirmiştir demişler.bir kısım insanlar ise,harika resimleri bir ressam tarafından yapılabileceğini söyleyerek,kendilerine ikramda bulunan ressamı içeriden,alkışlar ile davet edip,kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler.işte biz o ressama Allah diyoruz.ressamdan farkı, gerçek ve canlı resimler yaratmasıdır.

 

Soru:Peki,Allah”ı kim yaratmıştır?sorusu(şeytanın insanları kandırmak için sorduğu sorudur) genellikle insanların kafasının karışmasına yol açmış,bu soruda takılıp kalmışlardır. İnsanların bu sorunun cevabını bulmaya çalışması,nafiledir.Çünkü, diyelimki bir saraya girmek için yüz kapı var,ama bir kapı kapalı ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilir ve anahtarda sadece ondadır.Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık doksandokuz kapının herhangi birinden içeri girebilir.Fakat kapalı kapının önünde durup o kapıyı açamayınca,bu saraya girilemez diyemez,Çünkü diğer doksandokuz kapı açıktır.Aynen öylede,Allah”ı kim yaratmıştır,sorusu kapalı bir kapıdır.O kapının anahtarı sadece ondadır.Allah”a inanmak için doksandokuz kapı açıktır.Ama inat edip,kapalı kapının önünde durmak ve saray sahibini inkar etmek ve açık kapıdan saraya girmemek akıl karı değildir.Peki Allah yoksa,bu kainatı kim yaratmıştır, bu kainat nasıl olmuştur,yani yukarıdaki harika resimler nasıl olmuştur,sorusunun cevabını inat edenlerin vermesi gerekir.

Varsayalım ki inanmayan inat edenlerin dediği gibi Allah,ahiret,cennet,hesap kitap, vs.yok.Ne inanana bir şey olur,nede inanmamakta inat edene.Ama ya varsa,inanana yine bir şey olmaz ama inanmamakta inat eden; işini şansa bırakmış olur ki buda akıl karı değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu kadar allamenin içinde kendimi cahil hissetmeye başladım. Biri beni aydınlatsın da bakarsınız ben de müslüman olurum(!)

1) Allah var mıdır? varsa nerdedir, niye görünmüyor?

2) Bazılarınız diyorsunuz ki "Allah hem her yerdedir hemde hiçbir yerde değildir" Bu çelişkinin açıklamasını istiyorum.

 

 

İmam Şafii demiş ki; herkesle cedelleştim, hepsini yendim,,Bir cahile söz geçiremedim..seni kale alanlara bakmıcam..sen kaç yaşındasın..daha bilimsel, mantık ilkelerine dayalı, felsefi bir soru sorabilirsin, bu soruyla kimi alt edecen!..

 

Bu sitedeki ateistlerin samimiyetsizliği beni öldürüyor..madem itiraz edeceksiniz..akıl ilkeleri ışığında gerçekten kafa yorarak yazın.. pratik ateist olmayın bari...saçma olduğu için inanıyorum...gibi..

 

azıcık alıcılarınızı açın....doğmatizm garip şey..

 

sizden güzel bir soru gelse de kendimizi geliştirsek diye bakıyoruz..cahille cedelleşmeye kalkıyoruz..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Bu kadar allamenin içinde kendimi cahil hissetmeye başladım. Biri beni aydınlatsın da bakarsınız ben de müslüman olurum(!)

1) Allah var mıdır? varsa nerdedir, niye görünmüyor?

2) Bazılarınız diyorsunuz ki "Allah hem her yerdedir hemde hiçbir yerde değildir" Bu çelişkinin açıklamasını istiyorum.

 

1-) Allah vardir , o guzel kafani boyle sacma sorular uretmeye kullanacagina biraz etrafina bakip dusunmekle yorarsan bulursun -_-

 

2-) budha gorunuyo , domates patlican da gorunuyo neden onlara tapmayasin ki sen :unsure: ne guzel dinimiz var , zorlama yok , buyur aklini kullanma , kolay yolu sec bunlara tap :sorcerer:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mevlana nın güzel bir sözü vardır;

 

İki parmağının ucunu iki gözüne koy… bir şey görebilir misin dünyadan?! İnsaf!!! Sen göremiyorsan dünya, alem yok değildir...

 

Görememek ayıbı, gösterememek kusuru uğursuz nefsin parmağına ait işte… Parmağını gözünden kaldır ilkin, sonra gör dilediğini böyle…

 

İnsan gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir. Göz ise ancak Sevgili'yi görene denir.”

 

 

Dünyanın yaratılışında geçen süre ile ilgili bir soru sormuş yam yam kişi... Neden bilim milyar yıl demişde Kur-an 4 güne sığdırmış...

 

Yam yam efendi, zamanın izafiliği konusunda bilginiz yokmu sizin acaba? herbişeyi biliyosunuz ya onun için... Bilmiyorsan araştır o halde... Bak bakalım zaman neymiş. Neden sana göre dün bugün varken köpeğe, kediye göre zaman yoktur sadece an vardır? Sende hafıza vardır çünkü... At bakalım o hafızanı ne kalır geriye...

 

******** herif, aklın içinde kalanmış... Ne güzelde söylemiş söyleyen...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Soru yanlış arkadaşım.

 

Senin önce "BEN KİMİM" sorusunu sorman lazım.

 

Ben kimim sorusuna verilecek cevabın seni ikna edemiyecek kadar zayıf olduğu için Allah nerede sorusunu soruyorsun.

(tahminen bu soru sende ad-soyad olarak cevaplanıyor)

 

Daha ziyade "ben neyim" şeklinde açman gerekiyor.

 

Bu soruyu her açıdan düşünüp ne olduğunu anlarsan Allah'ı zaten bulmuşsun demektir.

 

bravo

çok doğru söylemişsin. + 1

 

Allah şah damarınızdan daha yakın ve kainatın her zerresine aşikar ve her zerresinden gizlidir.

Esma ül hüsna aslında Allah ı çok güzel anlatır. ve onun nerede olduğunu da söyler (anlayana tabii)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tek hücre-balık-kavak-primat-insan..safsatalarına yada jules vern masallarına inanan bir akıla yada mantığa..zaman kavramı sadece dünya için geçerlidir,uzaya çıkınca zaman durur desende birşey farketmez,batın ilmini bilmen gerekir..satürnde bir gün kaç saattir.?yada bir yıl kaç gündür..?gibi sorularada cewap bulamazlar..hasılı,bunlar ALLAH`ı sadece bu dünyada ve eşyada ararlar,ayrıca cewap vermekte batın ilmi gerektirir..ALLAH`ın izahı olmaz-izahının olduğu yerde ALLAH olmaz..!!

 

+1

çok çok güzel

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu kadar allamenin içinde kendimi cahil hissetmeye başladım. Biri beni aydınlatsın da bakarsınız ben de müslüman olurum(!)

1) Allah var mıdır? varsa nerdedir, niye görünmüyor?

2) Bazılarınız diyorsunuz ki "Allah hem her yerdedir hemde hiçbir yerde değildir" Bu çelişkinin açıklamasını istiyorum.

 

Kendini cahil hissetmenin en önemli nedeni cahil olman zaten...Hem cahil hem art niyetli olunca tadından yenmeyen bir forum üyesi oluyorsun...Şurada gerçekten öğrenmek isteyen insanlar olsa işler daha kolay olurdu heralde!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kendini cahil hissetmenin en önemli nedeni cahil olman zaten...Hem cahil hem art niyetli olunca tadından yenmeyen bir forum üyesi oluyorsun...Şurada gerçekten öğrenmek isteyen insanlar olsa işler daha kolay olurdu heralde!!!

 

Riverim yakala hocam.. :) +1 :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah Arştadır

 

 

Arş nerededir ?

 

Arş ,yedi kat gök ve yedi kat göğü de kapsayan bir kattan /kürsiden soraki herşeyi kapasayan gerisi alandır....

 

Sadece ve sadece Allaha mahsus Arş....

 

Nerden biliyorum?

 

 

Peygamber miraçta orya gitmedi mi?

 

Melekler bizim saydıklarımızla 50000 yıllık bir mesafe olan yer arş arası yolu , bir günde katederek oraya çıkmıyorlar mı?

 

 

Umarım şimdi Allahın nerdede olduğunu anlamışsınızdır...

 

selam

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.