Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Allah varsa nerdedir?


Diana_x

Önerilen İletiler

Sayın BrainSlapper, Benim kasettiğim teklik, Ben'den bir tane daha olmaması değil. Tamam, orası öyle, benden başka bir ben daha da yok ama, benim kastettiğim Teklik, Tanrı'nın Evren ve İnsanla BİR oluşudur. Ayrı olmayışıdır. Bakın, bir çok Müslüman şöyle bir inanca sahiptir: Maddeye "Tanrı" dersek şirk olur... Aslen olay bunun tam tersidir... Maddeyi Tanrı'dan yada tam anlamıyla söyleyeyim: Hakk'tan ayrı görmektir asıl olan şirk. Çünkü Allah diyor ki "Ben sana şah damarından daha yakınım" diyor. İnsana şah damarından daha yakın olan insanın kendisidir, yani Hakk'tır... Enel'l Hakk'ta bunu karşılar zaten. Şimdi, Madde Allah değildir ama Hakk'tır... Ne Hakk'tan ayrı bir madde, ne de maddeden ayrı bir Hakk vardır. Bakın, Tasavvufta "Benliği Kırmak" diye bir deyim vardır. Kerem'in Aslı'ya ulaşmak için deldiği dağ, yine benlik dağıdır. Yani artık kendi özünde "Hakk"ın olduğunu tam manasıyla kavrayabilmiş olmayı anlatır. Birde şöyle bir şey söylemek gerekiyor; Mesela "Hallac-ı Mansur" Ene-l Hakk=Ben Hakk'ım dediği için idam ediliyor. Bakın bu lafzı, Ben Allah'ım şeklinde anlaşıldığı için idam edilmiştir ancak o doğruyu söylemiştir. Ahmed Yesevi'de onun doğruyu söylediğini söylüyor mesela. neyse, asıl demek istediğim asıl şirk, Tanrı'yı Maddeden ayrı düşünmektir. Bir tarafta Tanrı, bir tarafta Madde vardır diye bir tanım yoktur aslında, Tanrı her yerde ise aynı zamanda Tanrı Herşeydedir... Şah damarımızdan yakın olması bizim benliğimizin O olmasındadır... Maddeden ayrı olan Tanrı anlayışı yada daha doğru bir tesbitle "Kişiselleştirilmiş" bir Tanrı anlayışı, Ulaşılamaz Tanrı anlayışının yansımasıdır ve ne yazık ki Müslümanlar Tanrı'yı ulaşılamaz görmektedirler. Ancak Allah kendisi diyor, ben sana şah damarından daha yakınım diye. Yani Tanrı, Maddeden veya bizden ayrı bir Tanrı değil aslında. Bir kefede Tanrı, diğer kefede Madde ayrımı Tanrıdan başka varlık kabul etmek demektir. Oysa Allah (yada Yehova veya Elohim, Gök-Tanrı) "Benden başka Tapınılacak edinmeyeceksin" diyor; Benden ayrı bir varlık daha düşünmeyeceksin... Maddenin Tanrıdan ayrı olduğunu düşünmek bence tam bir uydurmadır ve nasıl olmuşsa hiç öyle bir inanca sahip olmadığı halde İslam dinine yerleşmiştir...

 

Tengeriin boşig,

 

Düşüncelerimiz arasında pek fark yok, tek anlayamadığım şey "Müslümanım" diye ısrar etmen.

Senin için Yunus Emre'nin tanımladığı Tanrı inancı önemliyse, "benim için, Tanrı'ya inanmak, herşeyde Tanrı'nın varlığını hissetmek önemli, bunun ötesindekiler önemli değil, bu durumda Müslüman mıyım değil miyim, bilemiyorum" desen, ne olacak, ne kaybedeceksin, beni bu konuda aydınlat.

 

Çok rahat bir şekilde, ben ateist değilim, deist değilim, agnostist değilim, veya öyle miyim değilmiyim pek önemi yok diyebiliyorsun, neden "Müslüman olarak sınıflandırılıp sınıflandırılmamak benim için önemini kaybetmiştir" gibi bir lafı neden edemiyorsun da islamiyet'i rasyonelleştirmeye, temişzlemeye, çabalıyorsun. Neden İslamiyeti kitlelerin, milyonların anladığından farklı, cillop gibi, pırıl pırıl bir dinmiş gibi göstermek için çalışıyorsun? Bunu yapmak zorunda değilsin, biliyorsun. Kafam bu noktada kısa devre yapıyor.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 343
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Tengeriin boşig,

 

Düşüncelerimiz arasında pek fark yok, tek anlayamadığım şey "Müslümanım" diye ısrar etmen.

Senin için Yunus Emre'nin tanımladığı Tanrı inancı önemliyse, "benim için, Tanrı'ya inanmak, herşeyde Tanrı'nın varlığını hissetmek önemli, bunun ötesindekiler önemli değil, bu durumda Müslüman mıyım değil miyim, bilemiyorum" desen, ne olacak, ne kaybedeceksin, beni bu konuda aydınlat.

 

Çok rahat bir şekilde, ben ateist değilim, deist değilim, agnostist değilim, veya öyle miyim değilmiyim pek önemi yok diyebiliyorsun, neden "Müslüman olarak sınıflandırılıp sınıflandırılmamak benim için önemini kaybetmiştir" gibi bir lafı neden edemiyorsun da islamiyet'i rasyonelleştirmeye, temişzlemeye, çabalıyorsun. Neden İslamiyeti kitlelerin, milyonların anladığından farklı, cillop gibi, pırıl pırıl bir dinmiş gibi göstermek için çalışıyorsun? Bunu yapmak zorunda değilsin, biliyorsun. Kafam bu noktada kısa devre yapıyor.

 

Saygılar.

 

 

Kader;

 

Soru:Madem,herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor;o halde insanlar niçin cehenneme gidiyor?

Cevap:Evet herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor;ama,defterde yazılı olduğu için o şey olmuyor.

 

Mesela;meteroloji uzmanı,uydudan gelen fotoğraflara bakarak geleceği görebilmektedir.bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa hem görüş alanı genişler hemde geleceği görebilir.Meteroloji uzmanı, uydudan görüyor ki,Türkiye”nin batısından yağmur bulutları geliyor. Bulutların hızını ve yönünü hesaplıyarak,hemen defterine şunları yazıyor,”yarın Türkiye bulutlu ve yağışlı olacak”.Bulutların gelmesine bir gün var,bir gün sonra Türkiye bulutlu ve yağışlı olsa;acaba meteroloji uzmanı bir gün önceden deftere,bu olayı yazdığı içinmi olaylar oluyor?Yoksa uzman olayları uydudan önceden gördüdemi yazdı.

 

Doğru cevap;gördüde yazdı.Yazdığı için olaylar olmamakta;fakat olayın öyle olacağını önceden görüp yazmıştır.

 

Mesela;aklı başında bir kişiyi, siz sırtınıza alsanız,nereye gitmek istersen seni oraya götüreceğim deseniz,diyelim ki iki yol var biri,tehlikeli yol, öteki tehlikesiz yol.Siz baştan o kişiye uyarıda bulunarak her iki yolun durumunu anlatsanız buna rağmen,o kişi beni tehlikeli yoldan götür dese,o tehlikeli yolda başına bir kaza gelse ,size diyebilirmi ki,bak senin yüzünden başıma bu kaza geldi diyemez.Çünkü kendi iradesiyle tehlikeli yolu seçmiştir.götüren değil,isteyen suçludur.

 

Güç ve kuvvet yalnız Allah”tandır.Bunu felçli hastalar veya eli ayağı uyuşan veya rüyada üzerine karabasan çöken kişiler daha iyi bilir. Götüren Allah”tır, fakat tehlikeli yolda gitmek isteyen,insan suçludur.

 

Hem insan başıboş bırakılmış da değildir.Her şey melekler tarafından kayıt altına alınmakta ve ahirette bir mahkeme-i kübrada, delil olarak sunulmak üzere saklanmaktadır.Ayrıca; insanın cüz-i iradesinden başka kendisine ait günahları ve borçları vardır.Sevaptaki hissesi ise pek azdır.Kötülükte ise tamamen kusur ve günah kendisine ve sebep olan iştirakçilerine aittir.

 

Allah;

 

Birzaman gayet zengin bir ressam,sadece takdir edilmek amacıyla bir sergi açmak istemiş,fakat sahnenin gerisinde durmuş, kendisini konuklara göstermemiş.Konuklara hertürlü ikramı yapmış.sergiyi gezen misafirler,harika resimlere bakmışlar,ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken; birisi, ressamı göremediği için, acaba bu resimleri kim yapmıştır? diye bir soru ortaya atmış.Bir kısım insanlar,bu resimler kendi kendine olmuştur demişler.Bir kısım insanlar resimleri tabiiyyat kanunlarının yaptığını iddia etmişler.Bir kısım insanlar ise resimleri,resmi meydana getiren, boya,fırça, tablo birlikte bu resmi meydana getirmiştir demişler.Bir kısım insanlar ise,harika resimleri ancak bir ressam tarafından yapılabileceğini söyleyerek, kendilerine ikramda bulunan ressamı içeriden,alkışlar ile davet edip,kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler.

 

İşte biz,kainatın tek yaratıcısı olan ;o Müsavvire, o ressama Allah diyoruz.

Ressamdan farkı, gerçek ve canlı resimler yaratmasıdır.

 

Resim,ressamın bir parçası olmadığı gibi; ressam da, resmin bir parçası değildir.

 

Soru:Peki,Allah”ı kim yaratmıştır?sorusu (şeytanın; insanları şüpheye düşürmek için sorduğu, sorudur) genellikle insanların kafasının karışmasına yol açmış,bu soruda takılıp kalmışlardır.

 

Cevap; farzedelim ki, bir saraya girmek için yüz kapı var,ama bir kapı kapalı ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilir ve anahtarda sadece ondadır. Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık doksandokuz kapının herhangi birinden içeri girebilir.

 

Aynen öylede,Allah”ın varlığına ve birliğine iman etmek için birçok açık kapılar ve deliller vardır.Ama inat edip, kapalı kapının önünde durmak, kapıyı açamadığı için,saray sahibini inkar etmek, açık kapılardan saraya girmemek ve bu saraya girilemez demek, akıl karı değildir.

 

Peki ,Allah yoksa,bu kainatı kim yaratmıştır? Yani yukarıdaki harika resimleri kim yapmıştır? Sorusunun cevabını inat edenlerin vermesi gerekir.

 

İlmin kapısı Hz.Ali şöyle der,”Varsayalım ki inanmayan inat edenlerin dediği gibi; Allah, ahiret,hesap, peygamberler,melekler,kitaplar, vs.yok.” Ne inanana bir şey olur,nede inanmamakta inat edene.Ama ya varsa; ”inanana yine bir şey olmaz ama inanmamakta inat eden; işini şansa bırakmış olur ki buda akıl karı değildir.”

 

 

Tevekkül ve dua;

 

Bir çifçi,evvela(önşart);ürün almak için,1-toprağını nadasa koyacak,2-toprağını sürecek,tohumu dikecek,3-sulayacak.vb.fiili dua edecek.

 

Sonra; Allah”a ,ürün vermesi için kavli(sözlü) dua edecek.Çünkü bir afet gelir ürünü alıp götürebilir.

Mesela;Çekirge ve sel afeti gibi.Şartlardan birinin eksik olması,neticeye engeldir.

Dua eden kişi için o istediği, kendisi hakkında hayırlı olup olmadığını dua eden bilemez.O halde duam niçin kabul edilmedi diye,üzülmemelidir.

 

Mesela;Bir anne ve baba hiçbir zaman çocuğunun kötülüğünü istemediği için ,terbiyeye muhtaç çocuğunun her istediğini de yapmaz .Bu imtihan dünyasında,sınırlı ve kayıtlı olduğumuz için her istediğimizi elde edemeyiz,her istediğimizi yapamayız.Fakat her istediğimizi elde edecek ve her istediğimizi yapabileceğimiz bir yer vardır ki o yere cennet derler.

 

Her şeye muhtaç olan kişinin , Samed olan Allah”ın kapısını çalması doğru bir şeydir.Yanlış olan, herşeye muhtaç bir kişinin, kendisini hiçbirşeye muhtaç olmadığını zannetmesi ve dua etmemesidir.

 

Şeytan,

 

Şeytan”ın aslı cin olup ateşten yaratılmıştır.İnsanın apaçık,bir düşmanıdır.Mahlukatı,Allah”a düşman etmek için fırsat kollar. Bu hayatı insanlar için cehenneme çevirmeye çalışır.

 

İnsan, şeytan”dan herbakımdan üstündür.Fakat şeytan”ıda hafife almamak gerekir.Çünkü Hz.Adem babamız ile Hz.Havva annemizin cennetten çıkmasına vesile olmuştur.Biz şeytanın inadına,bu dünyayı cennete çevirmek için çalışmalıyız.

 

Şeytan,Allah”ı inkar etmemektedir ama,O”na düşman olduğu,iman etmediği için ezeli ve ebedi olarak cehennemden çıkamayacaktır.

 

Dikkat ediniz! İnkar etmemek ayrıdır,iman etmek ayrıdır,hiç inanmamak ise,hiçmi hiç akıl karı değildir.

 

Sakın sizi şeytan, Allah afedicidir diye yanıltmasın. Çünkü, Allah af edicidir ama, kul hakkı hariçtir.Allah”tan korkunuz.Çünkü Allah,aynı zamanda Kahhar”dır.Nice milletler Allah”ın kahredici gücü ile tarih sahnesinden silinmişlerdir.Mesela;Hz.Nuh zamanındaki tufanda olduğu gibi.

 

İnsanlar korku ile ümit arasında olmalı. Acaba cennetlikmiyim, yoksa cehennemlikmiyim sorusunu merak etmek yerine, en kötü ihtimali göz önüne alarak, tedbirimizi almak; daha akıllıca bir iş olsa gerektir. Son nefese kadar, kimin ne olacağı,(şeytan hariç) bizce meçhuldur.

 

Cennet ucuz olmadığı gibi, cehennem dahi lüzümsuz değildir.

 

Din,

 

Medeniyetin ve insanlığın maddeten ve manen yükselmesini,daha iyiye ve ileri gitmesini savunur. İslam dini;bir lokma bir hırka felsefesine karşıdır. Yarın ölecekmiş gibi, ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya teşvik eder.İki günü aynı olan ziyandadır, Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir. Haksız yere bir insanı kasten öldüren,tüm insanlığı öldürmüş gibidir.Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.Yıkıcı değil,yapıcı olunuz.Alan el değil,veren el olunuz.

 

Tek İlah vardır. O, İlahın adı Allah”dır.

 

Zerrece Allah”a imanı olan ve O”na düşman olmayan herkes, hesaptan sonra cennete girecektir.

 

İslam; Peygamberi Hz.Muhammed”tir,Kitabı Kuran-ı Kerim”dir. Bir Müslüman,hem İncile,hem Hz.İsa”ya; hem,Tevrata, hem Hz.Musa”ya; hem Zebur”a, hem Hz.Davud”a; yani tüm semavi kitap ve peygamberlere zaten inandığı için, din değiştirmesi, hiçmi hiç akıl karı değildir.

 

Ey ehl-i kitab;birbirinizle mücadele etmek yerine, insanlığın ve mahlukatın;şeytanın hile ve desiseleri ile, içine düştüğü sıkıntı ve belalardan kurtarmak için çalışmak, daha akıllıca olsa gerektir.

 

 

Namaz,

 

Dininin direğidir.Bir kişinin, Allah”ın benim namazıma ihtiyacı yoktur,demesi;hasta birisinin,doktara“ey doktor senin ilaca ne ihtiyacın var demesine benzer ki, Allah”ın bizim namazımıza elbetteki ihtiyacı yoktur,bizim namaza ihtiyacımız vardır.

 

Bedenin havaya ve suya ihtiyacı olduğu gibi, ruhunda manevi gıdaya ihtiyacı vardır ki o gıdalardan biriside “Hu” kelimesidir.İnsanlar her nefes verişte bilmeden,gayri ihtiyari “Hu” derler.Hu ,Allah demektir. Aslında her şey Allah”ı anmaktadır.İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin sebebi ve hikmeti Allah”ı tanımak, O”na dua ve ibadet etmektir.

 

Hayat,

 

Helal şekilde; Çalışınız,üretiniz,kazanınız,yiyiniz,dağıtınız.Ama israf etmeyiniz.Kara günler, yaşlılığınız ve ahiret içinde,azık ayırınız.İlmin, malın ve kuvvetin önemini fark ediniz.Bunları insanlığın hayrı için ve helal bir şekilde kullanınız.

 

Şeytanın,dünyayı fesada veren ve insanlar için dünyayı cehenneme çeviren,sen çalış ben yiyeyim ve ben tok olayım başkası açlıktan ölsün bana ne düşüncesini ,ortadan kaldırmak ve sosyal dengeleri kurmak için çalışmak insanlığa yapılacak en büyük hayırlardan biri olsa gerektir.

 

İlim,

 

Bir zaman iki ayna var imiş,her iki aynada yüzlerini gökteki güneşe çevirmiş,aynalarda akseden,tecelli eden güneşi , insanların yüzlerine her iki ayna da çevirdiğinde, insanların gözlerini kamaştırmışlar. Aynalardan biri gururlanarak ben insanların gözlerini kamaştırdım diye kibirlenmiş ve kendisinde bir şeyler olduğunu, tevehhüm, zan etmiş.

 

Diğer ayna ise mütevazı birşekilde,aslında kendisinde bizatihi bir şey olmadığını,gökteki güneş olmasa bir hiç olduğunu, önceki aynaya söylemiş. İşte gururlu ayna, sihir ve büyü gibi zararlı ilimler ile ilgilenip insanları kendisinin etkilediğini zanneden şeytan gibidir.Ama mütevazı ayna ise mücize ve kerametin asıl sahibinin Allah olduğunu bilen ve faydalı ilimler ile ilgilenen bilge kişidir.

 

Gıbta edilecek kişi gökteki güneşin ısı ve ışığına mazhar olan kendisini güneş zannetmeyen ama güneşi gösteren, kişidir.Bu aynaların en güzelleri peygamberlere aittir,en kötüleri ise şeytan ve şeytan gibilere aittir. Şeytan ve şeytan gibi kötü kişilerin şerrinden Allah”a sığınmak gerektir.Çünkü insanları ve insanlığı tesirleri altına alabilmekte ve aldatabilmektedirler.

 

Herkes kabiliyeti nispetinde güneşe mahzar olabilir ve olmalıdır. Asıl olan aynayı insanlığın hayrına kullanmak ve ayna olduğunu hiçbir zaman unutmamaktır.Aynadan kasıt insan, güneşten kasıt ise,Allah’tır.

 

Allah bize çok yakındır ama biz ona çok uzağız.

 

Mesela;Güneş bize ışık ve ısısı ile bize çok yakındır,biz ise güneşe çok uzağız.Ama ayna vasıtasıyla,bir nebze güneşin özelliklerini anlayabiliriz. Veya uzay mekiği ile güneşin hakiki nuruna ve ısısına yaklaşabiliriz onu yakından inceleyebiliriz ki,bunu mirac hadisesinde Hz.Muhammed bizzat refref’e binerek çok kısa bir zaman zarfında yapmıştır. Cenneti,cehennemi ve kainatın yaratıcısını görmüş,gidipte görenmi var veya gidipte dönenmi var sorusunuda cevapsız bırakmamıştır.

 

Mesela, koca bir kütlesi olan dünyamızı,vasıtasız ve çok süratli birşekilde götüren ve döndüren, bir insanı elbette ve evleviyetle daha hızlı ve kısa bir sürede götürmeye ve geri getirmeye muktedirdir ve aynen öylede olmuştur.

 

İnsanlığa faydalı bilgileri, başkaları ile de paylaşınız, yayınız. Ben bu bilgileri bilmiyordum,bana kimse öğretmedi diyen kişinin hesabı; bilenden, bildiği halde susandan ve hakikatı ve doğruyu yaymayandan sorulacaktır.Sizde; önceden bildiğiniz, şimdi öğrendiğiniz faydalı bilgileri,sevdikleriniz ve herkes ile paylaşınız.

 

Malın zekatı olduğu gibi,ilminde zekatı ve kuvvetinde bir zekatı vardır.Bilen ile bilmeyen bir değildir.İlim mümin”in yitiğidir, nerede olursa alır.İlim Çin”de de olsa alınız.Hayatta,en hakiki murşit ilimdir. Faydalı tüm ilimlerden istifade ediniz,ettiriniz. Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz. Okuyunuz,okutunuz.Ne demiş Yunus Emre,’İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,sen kendini bilmez isen ilim nice okumaktır.’

 

Ruh nedir;

 

Ruh insanın aslıdır,kendisidir.Mahiyeti;can”ı, şekli ve aklı olan bir kanundur.Yerçekimi kanunu gibi; ama yerçekimi kanununun bir can”ı, şekli ve aklı yoktur.Fakat dünyadaki işleri yapabilmesi için, ruh”un; elbisesi,bineği mahiyetinde olan bedene ihtiyacı vardır.Ruh katiyen bakidir,yani ölümsüzdür. Ey insanlar ve cinler baki bir aleme gideceksiniz, o halde hazırlıklı olun.Ölüm,ruhun bedenden çıkması daha önce vefat etmiş olan sevgili anne ve babanızın ve sevdiklerinizin yanına gitmektir.

 

Mesela ;bir şoför nasıl aracından inince araba hiçbir işe yaramaz ise,ruh”ta beden aracından inince, beden hiçbir işe yaramaz.Kabre konan bedendir.Siz ise; ruhsunuz.Ruh berzah alemine gitmektedir. ölüm yokluk ve hiçlik değildir.Kim yok olmak ister ki,Ezeli ve Ebedi, bir ve tek olan Allah”ın sevgili mahlukatı da ebedi olmalıdır.Fakat mahlukatın ebediliği bizatihi değil, Allah”ın dilemesiyledir.

 

Ey insanlar ve cinler ; ezeli ve ebedi yaşamak, baki bir cennete girmek,

her şeyi elde etmek ,her şeyi yapmak ve Allah’ı görmek istemezmisiniz!

 

Ey sevgili ruh,bunun için Allah’a şükretmeli ve iman etmeli değilmisin!

 

HULASA :

Allah, birdir, hiçbirşeye ihtiyacı yoktur.Ne birbaşkası Allah’ı yaratmıştır , nede Allah’ın bir çocuğu vardır.Allah’ın, eşi ve benzeri yoktur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Faruk Nur kardeşim,

 

Sana Said Nursi dışında başka şeyler de oku derim. Bizi tekrar tekrar aynı konulardan bahsettirme, başa döndürme, forumda bir araştırma yap, oku, alıntıladığın o uzun şeyin hepsinin cevabını bulursun.

 

Başlangıç için sana aşağıda bazı sorular veriyorum onların cevabını sor abilere.

Sonra gel, biz de nasiplenelim o cevaplardan.

 

Allah;

 

Birzaman gayet zengin bir ressam,sadece takdir edilmek amacıyla bir sergi açmak istemiş,fakat sahnenin gerisinde durmuş, kendisini konuklara göstermemiş.Konuklara hertürlü ikramı yapmış.sergiyi gezen misafirler,harika resimlere bakmışlar,ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken; birisi, ressamı göremediği için, acaba bu resimleri kim yapmıştır? diye bir soru ortaya atmış.Bir kısım insanlar,bu resimler kendi kendine olmuştur demişler.Bir kısım insanlar resimleri tabiiyyat kanunlarının yaptığını iddia etmişler.Bir kısım insanlar ise resimleri,resmi meydana getiren, boya,fırça, tablo birlikte bu resmi meydana getirmiştir demişler.Bir kısım insanlar ise,harika resimleri ancak bir ressam tarafından yapılabileceğini söyleyerek, kendilerine ikramda bulunan ressamı içeriden,alkışlar ile davet edip,kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler.

 

İşte biz,kainatın tek yaratıcısı olan ;o Müsavvire, o ressama Allah diyoruz.

Ressamdan farkı, gerçek ve canlı resimler yaratmasıdır.

....

..mirac hadisesinde Hz.Muhammed bizzat refref’e binerek çok kısa bir zaman zarfında yapmıştır. Cenneti,cehennemi ve kainatın yaratıcısını görmüş,gidipte görenmi var veya gidipte dönenmi var sorusunuda cevapsız bırakmamıştır.

 

Resim,ressamın bir parçası olmadığı gibi; ressam da, resmin bir parçası değildir.

 

Resim maddedir ve ressam da maddedir. Ressam gidip bulunabilir.

Allah bulunamaz. Sadece inanç olarak kalır.

 

Allah ve yarattıkları ayrı ise, Allah'ın bir mevcudiyeti vardır, yani yeri, mekanı da olması gerekir. Halbuki Allah'ın mekansız, zamansız falan olduğu ileri sürülür.

 

Allah, refrefe, uzay gemisine, ışınlanma aracına, zaman makinesine binilerek gidip de görülebilen bir şeyse, ayrı bir mevcudatı, ayrı bir mekanı vardır. Ötye yandan, yeri zamanı, mekanı olmayan bir Allah tasviri yapılarak çelişki içine düşülür.

 

İslamiyetteki Allah inancı esasen "görünmez bir put"tur. Allah çelişkili tasvirlere konu edilir, bir taraftan zamana ve mekana sığdırılmaz, bir taraftan yukardadır denir, refrefle ulaşılabilir denir, hiç yaratanla yaratılan bir olur mu denir.

 

Soru:Peki,Allah”ı kim yaratmıştır?sorusu (şeytanın; insanları şüpheye düşürmek için sorduğu, sorudur) genellikle insanların kafasının karışmasına yol açmış,bu soruda takılıp kalmışlardır.

 

Cevap ; farzedelim ki, bir saraya girmek için yüz kapı var,ama bir kapı kapalı ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilir ve anahtarda sadece ondadır. Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık doksandokuz kapının herhangi birinden içeri girebilir.

 

Aynen öylede,Allah”ın varlığına ve birliğine iman etmek için birçok açık kapılar ve deliller vardır.Ama inat edip, kapalı kapının önünde durmak, kapıyı açamadığı için,saray sahibini inkar etmek, açık kapılardan saraya girmemek ve bu saraya girilemez demek, akıl karı değildir.

Bu cevap soruyla alakasız bir cevaptır. Bu cevaba bir soru bul, yukarıdaki soruya da bir cevap bul. Ayrıca o soruyu şeytan sordurmaz, insanlar sorar.

 

Şeytan,

 

Şeytan”ın aslı cin olup ateşten yaratılmıştır .İnsanın apaçık,bir düşmanıdır.Mahlukatı,Allah”a düşman etmek için fırsat kollar. Bu hayatı insanlar için cehenneme çevirmeye çalışır.

 

Söylediğin şeyler sadece inanıştır, kimse şeytan görmemiştir, onun var olup olmadığını, nasıl olduğunu, ne yapmaya çalıştığını gören, duyan, hisseden yoktur

 

Din,

 

Medeniyetin ve insanlığın maddeten ve manen yükselmesini,daha iyiye ve ileri gitmesini savunur.

Tarih bunun tam tersini söylüyor

 

İnsanlığa faydalı bilgileri, başkaları ile de paylaşınız, yayınız. Ben bu bilgileri bilmiyordum,bana kimse öğretmedi diyen kişinin hesabı; bilenden, bildiği halde susandan ve hakikatı ve doğruyu yaymayandan sorulacaktır.Sizde; önceden bildiğiniz, şimdi öğrendiğiniz faydalı bilgileri,sevdikleriniz ve herkes ile paylaşınız.

 

Burada sana katılıyorum. Biz de senin dediğin şeyi yapıyoruz, faydalı bilgileri paylaşıyoruz.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tengeriin boşig,

 

Düşüncelerimiz arasında pek fark yok, tek anlayamadığım şey "Müslümanım" diye ısrar etmen.

Senin için Yunus Emre'nin tanımladığı Tanrı inancı önemliyse, "benim için, Tanrı'ya inanmak, herşeyde Tanrı'nın varlığını hissetmek önemli, bunun ötesindekiler önemli değil, bu durumda Müslüman mıyım değil miyim, bilemiyorum" desen, ne olacak, ne kaybedeceksin, beni bu konuda aydınlat.

 

Çok rahat bir şekilde, ben ateist değilim, deist değilim, agnostist değilim, veya öyle miyim değilmiyim pek önemi yok diyebiliyorsun, neden "Müslüman olarak sınıflandırılıp sınıflandırılmamak benim için önemini kaybetmiştir" gibi bir lafı neden edemiyorsun da islamiyet'i rasyonelleştirmeye, temişzlemeye, çabalıyorsun. Neden İslamiyeti kitlelerin, milyonların anladığından farklı, cillop gibi, pırıl pırıl bir dinmiş gibi göstermek için çalışıyorsun? Bunu yapmak zorunda değilsin, biliyorsun. Kafam bu noktada kısa devre yapıyor.

 

Saygılar.

 

Sayın BrainSlapper, sabrınızı zorladıysam özür dilerim ama bakın, dediğiniz gibi her şeyin özünde Tanrı'yı hissediyorum ancak anlayışımda şu var, ki öncelikle bunu açıklamam gerekiyor sanırım. Şimdi dediğim gibi varlığın ve insanların özünde Tanrı var... Bu yadsınamaz benim için ve ben bunu zerresine kadar hissediyorum ve bu konuda vicdanım rahat... Yani "Ene'l Hakk" tümcesi benim için tehlike ifade etmiyo. Ama bakın, işte asıl mesele de buradan kopuyo... Şimdi bunu diğer Müslümanlara söyleseniz, Allah'lık iddiasında bulunduğunuzu iddia eder... Gerçi bu önemli değil aslında, önemli olan sizin Allah'ı tanımanızdır... Şimdi bu noktada şunu demek istiyorum, Allah diyor ki "Ben İnsanı Kendi Suretimde Yarattım", yani insanlar, bedensel olarak değil tabii ki ama ruhsal olarak Tanrı'nın suretindeyiz ve hiç bir farkımız yok... Bakın Hz. Muhammed'in miraçta asıl yaşadığı neydi biliyo musunuz? Yani göğe çıkıp bazı emirler alması bir yana, düşünmek lazım, niye tüm ayetleri normal şartlarrda dünyada alırken, o ayetleri miraçta aldı... bu sizin kişisel araştırmanız olabilir ama asıl önemli olan hemen her peygamberin böyle bir olayının olmasıdır. Hz. Musa tur dağına çıkıyor mesela... İşte bu tür olaylar, o insanların sınandıkları olaylar. Orada bedenden arındırılıp Allah'tan farkları bırakılmıyor ve ölçülüyorlar "Acaba -Ene'l Hakk=Ben Hakkım- mı diyecek, yoksa -Ene'l Allah=Ben O'yum-mı diyecek?" ikincisini derse yanıyor zaten ama olabilir de o zevkiyat hoş gelip onu da diyebilir, sınırını bilmeyebilir. şunu ölçüyor: Kul acaba Hakk olduğunu biliyor mu? Yani Allah istiyor ki, Kul'da Tanrısallık olabilir ama yine de Kul haddini bilmeli. Bakın Tanrı bu konuda kıskanç. Kulum sadece bana tapsın ve sadece beni sevsin Tanrı olarak diyo, ve sınırlarını bilsin... Şimdi önemli olan ise, siz kendinizi (ve Evreni) Hakk olarak mı görüyorsunuz? eğer Hakk iseniz bunu tanımlamanız gerekiyor ve bunun göstergesi de ibadetlerdir. Ben bu açıdan Müslüman olarak niteliyorum kendimi... Yunus'ta namaz kılardı mesela ama kendisini sadece kul olarak görüp Hakk olarak göremeyenler için, Allah'a ulaşmanın ne olduğunu anlayamayıp sadece Cenneti arzulayanlra için iki şey söylemiştir mesela : "Kıl Beşi Kurtar Başı" ve "Sen İsteye Cenneti ve, Bana Seni Gerek Seni"...

 

Her ne kadar Ruh bakımından Tanrısal olsak ta, Hakk olsak ta, Allah değiliz ve Hakk ile Allah arasındaki tek fark kişinin eninde sonunda "Kul" olduğunun yani "Yaratılmış" olduğunun bilincinde olmasıdır. Bakın peygamberlerin hepsi bu yüzden ibadet etmişler... Yoksa zaten (avamın anlayacağı dilden söylemek gerekirse )cennete gideceği, (Hakk olanın anlayacağı dilden söylemek gerekirse) Hakk'a karışacağı, Allah'a döneceği, ulaşacağı belli olan kimsenin ibadet etmesi mantıksız olurdu. Peygamber adı üstünde "Allah'ın Sevgilisi" ama hep İbadet edermiş, hatta geceleri Tövbe edermiş hep. Bigün eşi sormuş mesela -Sen peygambersin, günahın olmaz ne niçin tövbe edeiyorsun? cevap vermiş -ama Kulum!... Kendimi Müslüman olarak adlandırmamın nedenini anlamış olmanızı umuyorum...

 

Gelelim "İslamı milyonların anladığından farklı, Cillop gibi, pırıl pırıl anlamış olmam" meselesine... Hiç bir insan aynı şekilde anlayamaz hiç bir şeyi... Kimse de İslamı aynı şekilde anlıyor değil... Herkes gücünün yettiği kadar anlıyor ve bundan öteye de geçemez. Bırakın Dinsel inancı, Bilimsel olarak ta bu böyledir. İnsanlar ancak anlayabilecekleri kadar anlar ve herkeste bireysel farklılıklar mevcuttur. Bakın Ateistler ve Müslümanların, benim gibilere söylediği en sıradan ithamdır bu "Senin kafandaki İslam" "Sen İslamı anlamak istediğin gibi anlıyosun" derler... Her iki grubunda birleştiği tek nokta budur. Çünkü ikisi de kaldıramazlar yada şöyle diyeyim anlayamazlar... Önemli olan İnanç bir Vicdan meselesi ise, benim vicdanım rahat... Hallac-ı Mansur, Nesimi hep bu yüzden idam edilmişler... Ama adamlar öldürülecekleri halde ölümden korkmamışlar, siz bunu "İdealistmişler de ondan" şeklinde niteleyebilirsiniz ama emin olun o adamların umrunda olan şey "İdealist olmaları" değildi. Ölüm o adamların umrunda olmadı çünkü onlar ölümün olmadığını biliyorlardı. Adam zaten "Ene'l Hakk=Ben Hakk'ım" diyerek, bedeni aştığını, O'na ulaştığını açık açık söylemiş zaten. Sizce artık bedene ihtiyacı var mıydı? yada ölüm umrunda mıydı? aynı şekilde Yunus'ta söylemiş :"Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm...". Ben Milyonların anladığından yada anlamadığından farklı bir İslam anlamıyorum, ben İslamı nasıl anlamam gerekiyosa öyle anlıyorum ve sizde nasıl anlamanız gerekiyorsa öyle anlıyorsunu, diğer arkadaşlarımızda... Hiç birimiz diğerine üstün değiliz, ben ve siz bir başkası ancak anlayabildiğimiz kadarıyla anlıyoruz...

 

En son olarak ta şu "İslamı ak pak bir din olarak gösterme çabam"a geleyim... Benim böyle bir kaygım yok, ki bunu yazılarımdan anlamış olmanız gerekir. Çünkü ben size her zaman söylüyorum: ben sadece anladığımı anlatıyorum. Bakın insanlık tarihinde Din adına işlenmiş hiç bir işgal ve cinayet savunulamaz... İster Müslümanlık için işlenmiş olsun, ister Hıristiyanlık için işlenmiş olsun. Ama Tarihin tespit ettiği tek bir geçer akçe vardır ki "Tüm savaşların nedeni Ekonomik nedenlerdir". Hıristiyanların Haçlı ve Mezhep savaşları da böyledir, Müslümanların savaşları da döyledir... Ayrıca İslam'da bir savaşın Cihat olabilmesi için, saldıran taraf değil, saldırılan taraf olmak gerekir. Ayette şöyle der; HAC SURESİ/39 :Kendilerine savaş açılanlara savaşma izni verilmiştir. Çünkü onlar zulme uğratıldılar. Allah onlara yardıma elbette kadirdir." Yani biri size savaş açacak ve sizde ancak o zaman Cihat ilan edebileceksiniz. Bundan başka yapılan savaşların ve kıyımların hepsi için aynı duyguları beslediğimizden emin olabilirsiniz... Ve takdir edersiniz ki Saldırılan taraf olarak Savunma yapmak ve Savaşmak en doğal haktır diye düşünüyorum... Bence İslam'ın savaş hukuku için, bu ayeti göz ardı etmemek gerekir...

 

Din olarak İslamın temiz bir din olduğuna inanıyorum. Ancak İslam'ı temsil ettiğini iddia eden devletler hata yapmamıştır demek hiç doğru olmaz... Hataları dinlerden önce İnsanlarda aramalı diye düşünüyorum. Bu tüm dinler için geçerli. Haçlı seferleri için Hıristiyanlığı suçlamak saçmalık olurdu değil mi? yada Mezhep savaşları için... Din böyle savaşlarda sadece bir semboldür, birleştirici öğelerden sadece birisidir ve Ekonomik sebepler, Sosyal sebepler ve Yönetimsel sebeplerden sonra gelir ancak...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Faruk Nur kardeşim,

 

Sana Said Nursi dışında başka şeyler de oku derim. Bizi tekrar tekrar aynı konulardan bahsettirme, başa döndürme, forumda bir araştırma yap, oku, alıntıladığın o uzun şeyin hepsinin cevabını bulursun.

 

Başlangıç için sana aşağıda bazı sorular veriyorum onların cevabını sor abilere.

Sonra gel, biz de nasiplenelim o cevaplardan.

Resim maddedir ve ressam da maddedir. Ressam gidip bulunabilir.

Allah bulunamaz. Sadece inanç olarak kalır.

 

Arkadaşım, ne kadar aynı düşüncelere sahip olsak yada olmasakta, bu söylediğine birebir katılıyorum...

 

Şunu söylemek istiyorum, yaptığın tesbitler gerçekten çok güzel oluyor ve okumak zevk veriyor...

 

Allah ve yarattıkları ayrı ise, Allah'ın bir mevcudiyeti vardır, yani yeri, mekanı da olması gerekir. Halbuki Allah'ın mekansız, zamansız falan olduğu ileri sürülür.

 

İşte Allah'ı, daha doğrusu Hakk'ı Maddeden ayrı düşündükleri için, ömür boyu cennet ve cehennem korkusu ile yaşamaktan başka yapabilecekleri bir şey yoktur... Oysa Allah yarattıklarından sadece "Allah"lığı ile ayrıdır, Hakk'lığıyla her şeyin Özünde zaten O vardır... Hakk'ın gerçekte ne olduğu anlamlandırılamadıkça, BrainSlapper'in tespit ettiği çelişkiden hiç kimse kurtulamayacaktır...

 

Allah, refrefe, uzay gemisine, ışınlanma aracına, zaman makinesine binilerek gidip de görülebilen bir şeyse, ayrı bir mevcudatı, ayrı bir mekanı vardır. Ötye yandan, yeri zamanı, mekanı olmayan bir Allah tasviri yapılarak çelişki içine düşülür.

 

İşte, yine çok güzel bir tesbit... Tebrikler... Dediğim gibi, Mireç olayı Hz. Muhammed'in göğe çıkıp'ta Allah'ı görmesi yada onunla konuşması falan fistan gibi bir olay değildir tam olarak. Neye binip çıktığı da önemli değildir. Refref yada Burak diyolar o şeyin adına... Asıl önemli olan Hz. Muhammed'in orada yaşadıklarının, yeterince anlama kapasitesine sahip olmayanların bunu yanlış anlamlandırmasıdır. Miraç olayında Hz. MUhammed kimi görecek? zamandan, mekandan, görüntüden ve bir bedenden münezzeh olan Allah'ı mı görecek? buna hakkaten inanıyor musun Faruk.nur arkadaşım? Hz. Muhammed orada allah'ı görmemiştir. Orada bizzat sınanmıştır. Tıpkı Musa'nın Tur dağında sınandığı gibi... Hz. Musa Allah katındadır ve Musa orada bir anlama sınavındadır. Acaba ne diyecek? "Ben Hakk'ım", "Ben O'yum", "Ben Kul'um"... Hz. Musa "Kul" olduğunu düşünmüş ve Tur dağından indikten sonra dahi hep Allah'ı aramıştır. Hz. Muhammed "Ben Hakk"ım demiş ve Allah'ın bir tek O olduğunu anladığını, kendisinin ise sadece Hakk olduğunu anladığını bildirmiştir. Yani Miraç olayı öyle sizin fantastikleştirdiğiniz gibi gidipte Tanrı ile namazın kaç vakit kılınacağı ile ilgili pazarlıkların yapıldığı, Hz. Muhammed'in astral seyahate çıktığı bir olay değildir... Bu kadar basit değildir. Miraç ile cevaplanan soru ise "Cenneti Cehennemi Allah'ı Gidipte Gören mi var, Dönen mi var" sorusu değil, "Allah ulaşılabilir midir, ulaşılamaz mıdır?" sorusudur. Cennet ile Cehennem'in görülüp görülmediği sorus ise dolaylı olarak cevap bulmuştur. Çünkü Allah'a ulaşamamaklık Cehennemi, ulaşmak ise Cenneti ifade eder... Hz. Muhammed Miraç'ta Allah'a ulaşarak "Cenneti" tatmış, sonra O'ndan ayrılıp yere gelerek Cehennemi tatmıştır... Miraç budur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 10 ay sonra...
Bu kadar ******** içinde kendimi ..... hissetmeye başladım. Biri beni aydınlatsın da bakarsınız ben de müslüman olurum(!)

1) Allah var mıdır? varsa nerdedir, niye görünmüyor?

2) Bazılarınız diyorsunuz ki "Allah hem her yerdedir hemde hiçbir yerde değildir" Bu çelişkinin açıklamasını istiyorum.

 

 

allah hem her yerdedir hemde hiçbir yerde degildir! soruyu sorup cevabı vermek boyle olsa gerek :)

 

allahın heryerde olusu mekanda sıkısmaması ve zamana tabı olmaması anlamınada gelır bunu dusundunuzmu sayın Diana_x

 

allah hıc bır yerde degıldır.cunku zaman onu eskıtemez! zaman ona huk medemez! mekan onu kavrayamaz!.bunuda dusunmussunuzdur sanırım

 

bunu bır ornekle anlatayım sıze sayın Diana_x

 

bır kagıdın ortasına bır delık delın , bu delıgın boslugu hem kagıttadır hemde kagıttta degıldır.bunu akılcı dusunenlere sunuyorum..

 

ama nasıl bır allah dusundunuz bunu tabıkı bılemeyız.bunu bızımle paylasırsan ayrıyetten sevınırız.

 

 

 

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu kadar ******** içinde kendimi ..... hissetmeye başladım. Biri beni aydınlatsın da bakarsınız ben de müslüman olurum(!)

1) Allah var mıdır? varsa nerdedir, niye görünmüyor?

2) Bazılarınız diyorsunuz ki "Allah hem her yerdedir hemde hiçbir yerde değildir" Bu çelişkinin açıklamasını istiyorum.

 

 

Neden böyle bir derdin varki???? :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

allah hem her yerdedir hemde hiçbir yerde degildir! soruyu sorup cevabı vermek boyle olsa gerek :)

 

allahın heryerde olusu mekanda sıkısmaması ve zamana tabı olmaması anlamınada gelır bunu dusundunuzmu sayın Diana_x

 

allah hıc bır yerde degıldır.cunku zaman onu eskıtemez! zaman ona huk medemez! mekan onu kavrayamaz!.bunuda dusunmussunuzdur sanırım

 

bunu bır ornekle anlatayım sıze sayın Diana_x

 

bır kagıdın ortasına bır delık delın , bu delıgın boslugu hem kagıttadır hemde kagıttta degıldır.bunu akılcı dusunenlere sunuyorum..

 

ama nasıl bır allah dusundunuz bunu tabıkı bılemeyız.bunu bızımle paylasırsan ayrıyetten sevınırız.

saygılar...

 

Akılcılık saçma sapan düşüncecilik değildir. Akılcılık madde ve onun deneyi kaynaklı olmalıdır. Akılcılık, Alaaddinin cinlerini veya arapların cinlerini savunmak ta değildir.

 

Maddeden örnek verip cinlere ulaşmayı başaramazsın. Kağıt bir maddedir ve kağıtın ortasına açılan delik artık boşluktur ve elbette kağıt değildir. Kağıt maddesi selülozdan, artık kağıt olmayan boşluk ise azot, oksijen, argon vs. gaz maddelerinden oluşur. Bu gibi uçuk misallerle nereye varılmak isteniliyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Akılcılık saçma sapan düşüncecilik değildir. Akılcılık madde ve onun deneyi kaynaklı olmalıdır. Akılcılık, Alaaddinin cinlerini veya arapların cinlerini savunmak ta değildir.

 

Maddeden örnek verip cinlere ulaşmayı başaramazsın. Kağıt bir maddedir ve kağıtın ortasına açılan delik artık boşluktur ve elbette kağıt değildir. Kağıt maddesi selülozdan, artık kağıt olmayan boşluk ise azot, oksijen, argon vs. gaz maddelerinden oluşur. Bu gibi uçuk misallerle nereye varılmak isteniliyor.

 

 

Sayin Maraba, guzel ifade ettiginiz dusuncelerinize cok tesekkurler! Tabii ki, yukarda ki ornek ile goruyoruz ki, insanlar rasyonel dusunceden uzak durunca, onlarla tartismak imkansiz oluyor.

 

Bu yuzden, "inanc" ile tartismak imkansiz! Cunku arkasinda rasyonel bir dusunce yok. Yalniz "inanc".

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Akılcılık saçma sapan düşüncecilik değildir. Akılcılık madde ve onun deneyi kaynaklı olmalıdır. Akılcılık, Alaaddinin cinlerini veya arapların cinlerini savunmak ta değildir.

 

Maddeden örnek verip cinlere ulaşmayı başaramazsın. Kağıt bir maddedir ve kağıtın ortasına açılan delik artık boşluktur ve elbette kağıt değildir. Kağıt maddesi selülozdan, artık kağıt olmayan boşluk ise azot, oksijen, argon vs. gaz maddelerinden oluşur. Bu gibi uçuk misallerle nereye varılmak isteniliyor.

 

 

ayakta alkıslıyorum sayın maraba sızı bukadar kuvvetlı ıdrak edebılecegınız aklıma gelmezdı ornekler ıstıyorsan cınler hakkında sana bır dıze ornek verebılırım ayrıyetten

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Maraba, guzel ifade ettiginiz dusuncelerinize cok tesekkurler! Tabii ki, yukarda ki ornek ile goruyoruz ki, insanlar rasyonel dusunceden uzak durunca, onlarla tartismak imkansiz oluyor.

 

Bu yuzden, "inanc" ile tartismak imkansiz! Cunku arkasinda rasyonel bir dusunce yok. Yalniz "inanc".

 

 

ne anlatmak ıstedıgını anladım ama bıde yazabılseydınız ya :)

dogru soyluyorsun ben rasyonellestırmıyorum bunda sana super katılıyorum

acaba bana rasyonellestırdıgın dusuncelerınden bır kacını anlata bılırmısın sayın suheyla ?

gercekten ınankı ne olursan ol bır ınanc ıcınde bulacaksın kendını ,bundan kacıs bıle yok! bunun ıcın sana guzel bır yazı tavsıye edecegım ıstersen bır oku baslık su '' ateızmde bır tanrı ''arkadas ıyı anlatmıs. bana gore ınanctan hıc bır sekılde kurtulamazsın ateızm veya deızm veya bır nıhılıst olursun veya su veya bu ama ıster ınanıyorum de, ıster sadıgım ,ıster sefkat buluyorum deyınız. ne olursa olsun bır ınanc ıcındesınız.bu yuzden bır ınancla tartısmak ımkansız sayın suheyla.

 

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 5 ay sonra...
Bu soruna karşı da derim ki:

Bilim daha kainatın sınırlarına bir son koyamamış. Düşünün bir kainat ki milyarlarca galaksi kümesinden oluşmuş. O milyarlarca galaksi kümesinden sadece biri bizim kümemizdir. O kümedeki Milyarlarca galaksiden sadece biri samanyolu galaksisi. Samanyolu galaksisinde de milyarlarca sistem.... ve o sistemlerden sadece biri güneş sistemi. Güneş sitemindeki milyonlarca irili ufaklı gökcisminden sadece biri dünyamız. Bu dünyadaki milyonlarca dağ bile bize adeta "dağ gibi " benzetmesini kullandırıyor ihtişamından.

Şimdi sorarım sana

Böyle büyük bir kainatı yaratan Allah'ı sendeki bu bir kilometreyi bile doğru dürüst göremeyen basit gözlerle nasıl görmeyi düşünüyorsun? Daha güneşe bile çıplak gözle bakamazken Güneşleri yaratanı nasıl görmeyi düşünürsün? :cat:

 

 

olmadı bu da net deil B)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

 

 

Allah İnsandadır..en belirgin şekliyle :)

 

 

Canlıların içerisinde İnsandan başkasının umurunda değildir Allah..tek İnsan araştırıyor..neden..ASLI,nı,ASLİYETİNİ arayan tek canlıda ondan.. :)

 

 

Ormanın kralı Aslan bir gün öleceğini bilerek yaşamıyor..okyonustaki Balinada bu hayatın sonunda ölüm olduğunu bilmiyor..bu bilgi sadece İNSAN,da var..hani dağların taşların ve cümle mahlukatın kabul etmediği Tanrı emaneti bu olmasın..ölümü bilerek yaşamak.. :)

 

Konuşmayı becerip bilgiyi biriktirebilen İNSAN Tanrısal bir varlıktır..Tanrı ile aralarında sadece bir Deri,sadece bir TEN vardır..nasıl bu dünyaya gelecek bebek ile dünya arasında anasının karnındaki deri var ise..bu dünyadan göçecek İnsanında göçmesine engel olan bir deri,bir ten olan bedenler var.. :D ölüm bu kadar yakınımızda yani :D

 

Allah İnsandadır..yada bu gezegendeki adı İNSAN,dır..bu yüzden İnsan kendisini incelemesi sonucunda mutlak VARLIĞINI,da hissedecektir..dışarılarda bir mekanda bir şekil ve surette Allah arayanlar epeyce daha arayacaklardır.. :D kim bilir ne kadar uzak yerlerde..bir ömür değil on bin ömür yetmez o yerlere gidipte gelmeye.. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu sorunun cevabı basit: var ise her yerdedir; yok ise hiç bir yerde...

 

Asıl zor olan var mı? yoksa yok mu?

 

Bu sorunun da cevabını bulmak, maddenin özelliklerini (geçmişini, yapıtaşlarını, farklı ortamlarda davranışlarını) incelemek ve çözmekten geçiyor. Bu özelliklerden birinin ya da bir kaçının anlaşılamamış olması gerekiyor ki var diyebilelim. Ya da herşeyi ile çözmemiz gerekiyor ki yok dyebilelim. Zor olan yanı da bu...

 

Peki bu zor kısım üzerinde şu ana kadar yapılan çalışmalar ne diyor? İşte anahtar burada...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu sorunun cevabı basit: var ise her yerdedir; yok ise hiç bir yerde...

 

Asıl zor olan var mı? yoksa yok mu?

 

Bu sorunun da cevabını bulmak, maddenin özelliklerini (geçmişini, yapıtaşlarını, farklı ortamlarda davranışlarını) incelemek ve çözmekten geçiyor. Bu özelliklerden birinin ya da bir kaçının anlaşılamamış olması gerekiyor ki var diyebilelim. Ya da herşeyi ile çözmemiz gerekiyor ki yok dyebilelim. Zor olan yanı da bu...

 

Peki bu zor kısım üzerinde şu ana kadar yapılan çalışmalar ne diyor? İşte anahtar burada...

 

Yarasa :)

 

Gel şuna..Allah varsa ben yokum..Allah yoksa Ben varım..diyelim..çıkalım işin içinden.. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

allah hem her yerdedir hemde hiçbir yerde degildir! soruyu sorup cevabı vermek boyle olsa gerek :)

 

allahın heryerde olusu mekanda sıkısmaması ve zamana tabı olmaması anlamınada gelır bunu dusundunuzmu sayın Diana_x

 

allah hıc bır yerde degıldır.cunku zaman onu eskıtemez! zaman ona huk medemez! mekan onu kavrayamaz!.bunuda dusunmussunuzdur sanırım

 

bunu bır ornekle anlatayım sıze sayın Diana_x

 

bır kagıdın ortasına bır delık delın , bu delıgın boslugu hem kagıttadır hemde kagıttta degıldır.bunu akılcı dusunenlere sunuyorum..

 

ama nasıl bır allah dusundunuz bunu tabıkı bılemeyız.bunu bızımle paylasırsan ayrıyetten sevınırız.

 

 

 

saygılar...

+1 güzel bir açıklama olmuş

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 7 yıl sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.