Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Bizim adımıza özür size mi düştü ****? seçilmişer...!


kaplan-200

Önerilen İletiler

Türk'lük ben Türk'üm diyen herkesin tekelindedir,ben Türk'üm diyen birisi Türk gibi davranir ve konusur.

 

Dedesi Ermenilerce katledilmis olan bir Türk'ün torunu dedesini katledenlerden özür dileme kampanyasi baslatan karanlik kisilerin bu kampanyasina deger vermez,eger veriyorsa onun Türklügünden süphe ederim ve de edilir.

 

Benim yazdiklarim kimseyi asagilamiyor ama kendini benim yazdiklarimla asagilanmis gören varsa nedenini kendine sorup cevabini da kendisi bulsun.Yazdiklarimdan gocunanlarin gocunma icin demek ki bir nedenleri vardir.

 

Ortamin neden müsait olmadigini anlayacaginizi pek sanmiyorum.

 

 

saygilarla

Demek oluyorki Türk olmak sadece sizin tekelinizde degil. Ben de Türk'üm ve özür dileyenlerde Türk. Kimseye sen Türk degilsin yetkimiz yok. Ortamin neden müsait olmadigini hem aciklamiyorsunuz hemde anlamazsiniz yaziyorsunuz, ne kadar celiskili yorumlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 386
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bizim adimiza acilan bir imza kampanyasina bizim de sorma hakkimiz dogar,size bu yetkiyi kim verdi benim adima Ermeni kardeslerinden özür dilemen icin,dileyeceksen kendi adina dilesene,cik telvizyonlarin karsisina Ermenilere hitaben ben falan filanim ve Ermenilerden özür diliyorum de,bu sadece seni baglar,eger Türk milletinin adina özür dileme kampanyasi acarsan ben sorma hakkimi kullanirim,kime sordunda imza kampanyasi baslattin diye.

 

 

saygilarla

Sn politika imza kampanyasi senin veya benim adima acilmis degil ki sana veya bana sorsunlar. Bir gurup insan bir araya gelmis ve böyle bir kampanya baslatmis, isteyen ve görüse katilan her vatandas imzasini atar ve istemeyen de atmaz. Burada kimsenin kimseye hesap vermeye ve sormaya mecburiyeti yok. Siz önünüze geleni Türk düsmani ilan ederken onlara soruyormusunz? Türk milletinin adina kimse kampanya acmadi, bunu sadece devlet acabilir. Iddaa sahibi olarak isbatlamak zorunlulugumuz var. Lütfen kampanyanin Türk milleti adina acildigini isbatlayin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

anlatamadım :) mesele ne biliyormusun bu oluşma karşı olanların bile listede adının olması kendi haberleri olmadan Hallaçoğlu'da bunlardan bir tanesi dikkat edin bakın ne diyor "Ermeni Terör Örgütü ASALA tarafından katledilen büyükelçi İsmail Aracı'nın da listede isminin olduğunu" kim bilir böyle niceleri var..

Siz isteyen imza atar demişsiniz ama istemeyenede gıyabında imza attırılmış..

Siteye girdim ve baktim. Kötü niyetli olan bir sahsin orada istedigi ismi yazabilecegini tesbit ettim. O yüzden bahsettiginiz isimlerin yazilmis olmasi benim sahsi fikrime göre kampanya karsiti birilerinin yapmis olabilecegidir. O ismi oraya yazana sormak gerek, amaci neydi diye.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ümit ederimki Ermeni tarafinda da Türkiye'deki gibi cesaretli insanlar cikar ve onlarda kendileri acisindan Türk'lere karsi yapilan felaket ve inkar icin bir araya gelirler ve imza kampanyasi acarak özür dilerler. Benim umudum her iki tarafta da konuya dostluk acisindan yaklasan ve karsilikli suclama ve inkar yerine tarihi oldugu gibi sergileyerek yapilan tüm olaylari aydinlatmak isteyen insanlarin cogalmasi. 93 yili askin bir zamandan beri her iki tarafin asiri milliyetci uclari bu konuya el attiklari icin bu günlere kadar geldik ve malesef hala iki taraf icinde gecerli olmak üzere ortada sadece kin ve nefret var. Cözüm insanliktan, kardeslikten, baristan ve iyi niyetten cikar. Gerisi bos laf.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn politika imza kampanyasi senin veya benim adima acilmis degil ki sana veya bana sorsunlar. Bir gurup insan bir araya gelmis ve böyle bir kampanya baslatmis, isteyen ve görüse katilan her vatandas imzasini atar ve istemeyen de atmaz. Burada kimsenin kimseye hesap vermeye ve sormaya mecburiyeti yok. Siz önünüze geleni Türk düsmani ilan ederken onlara soruyormusunz? Türk milletinin adina kimse kampanya acmadi, bunu sadece devlet acabilir. Idda sahibi olarak isbatlamak zorunlulugumuz var. Lütfen kampanyanin Türk milleti adina acildigini isbatlayin.

Siz gazete haberlerini okumadınız sanırım Sözde aydınlar kendilerini türk olarak tanımlıyor ve kendi payıma özür diliyorum diyor.

 

**********

 

 

-http://www.ozurdiliyoruz.com/-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yine bakiyorum Türk milletinin ve Türk devletinin muhalifleri is basinda ve 93 yildir asiri uclar diyerek Türk ulusuna dil uzatmaktadirlar.Hala Ermeni iddialarina saplanip kalmislar ve bizim soykirim yok dememizi asiri uclarin konuyu cözmemelerine bagliyorlar.

Ermeni soykirimi olmamistir,Ermeni yalanlarina karsi hala Ermeni tarafini tutmak diye buna denir.Sonra da özgür görüslerden bahsederler.Bir ulusu yalan yere suclamanin neresi özgür görüstür ve yalan yere suclanan bir ulus neden ve nicin bu yalanlari kabul edecektir.

Herkesi Türk düsmani ilan etmemden rahatsiz olanlar Türk düsmani gibi yazarlarsa baska ne bekliyorlar ki.

 

Dogrulari söyleyene Irkci damgasi vuranlar,bize zorla Ermenileri katlettigimizi kabul ettirmeye calisiyorlar.

 

Bu kampnyayi baslatanlarin hala üniversitlerimizde ögretim üyeligi yapabilmeleri bile Türk milletine en büyük hakarettir.Onlarin layik olduklari yer Erivan üniversitesidir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aydinim diye gecinenler kalkipta 70 milyon adina nasil ozur diliyebilirler.. kaldiki insan birisinden ozur dilemesi icin elinde bir kanit ve delil olmalidirki o kanit ve delil dogrultusunda bu delilleri medyaya sunar ve iste su su delil ve kanit var arkadaslar bizim sucumuz budur iste bu deliller dogrultusunda gecmiste yaptigimizdan utanc duyup bunun icin ozur dileme kampanyasi actik desinler.. Ama bizim sozde aydinlarimiz iki kitap okuyup kendilerini aydin ilan edenlerimiz ellerinde tek bir kanit yokken.. Birilerine sirin gorunmek icin boyle bir kampanya baslatmislar.. Arsivler neden acilmiyor Ermenistan neden arsivlerini acmamakta diretiyor cunku arsivlerinde soyledikleri gibi bir soykirimi olmadigi icin olmasin sakin... Eger Ermenistanin iddia ettigi gibi boyle bir kanit elinde olmus olsaydi coktannn tum dunyaya bunun belgelerini sunmustu.. Ama adamlar boylede istediklerini yaptiriyorlar hemen hemen tum avrupa soykirimi kabul ediyor birakin avrupayi bizim aydinlarimiz bile kabul etmis gorunuyor artik Arsivlere ne gerek varki artik...

Ama aydinlarin unuttuklari birsey varki 70 milyonun dusunce ozgurlugu vardir kim kimsenin adina ozur dileyemez kimse benima adima ozur dileme geregini duymasin.. Ortada sayet gercek bir durum soz konusuysa ben kendi adima dilerim ozuru ama oncelikle ikna olmam gerek yoksa olmazzzz olamazzzz bu is olamazzzz

saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siz gazete haberlerini okumadınız sanırım Sözde aydınlar kendilerini türk olarak tanımlıyor ve kendi payıma özür diliyorum diyor.

 

**********

 

 

-http://www.ozurdiliyoruz.com/-

Herhalde kampanyayi imzaya acanlar Türkler, siz ne zannetmistiniz? Bunu inkar edenmi var?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim Ermeni arkadaslarim var benden hic bir zaman ozur beklemediler bende onlardan hicbir zaman uzur borcum oldugunu dusunmedim.

 

Gecmiste olanlar icin neden ozur dileyim ki ? Gecmis gecmiste kalmis, hatalardan ogrenilir gelecege bakilir... tabiki bu sadece benim fikrim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türk soykırımı için özür dileyen Fransız solcu lider öldürüldü

21 Aralık 2008

Bir grup liberal aydının peşine takıldık ve neredeyse üç-beş ayda bir onların topladıkları imza metinlerini tartışmaktan yorulduk. Bu kez gündemde 1915 tehciri nedeniyle Ermenilerden özür dileme kampanyası var. Ben de bu fırsattan yararlanıp Balkanlar’da Türklere yapılan soykırımı anlatmak için Fransa’ya giden Osmanlı heyetinin yaşadıklarını anlatayım. Heyet hangi ünlü siyasi isimlerden oluşuyordu? Paris’te kimlerle görüştüler? Neler anlattılar? Ve heyetin anlattıkları karşısında şaşkınlığa uğrayan Fransa solunun efsanevi ismi Jean Jaures, Türk heyetine ne önerdi?

 

Türk soykırımı için özür dileyen Fransız solcu lider öldürüldü

 

Bu kez gündemde 1915 tehciri nedeniyle Ermenilerden özür dileme kampanyası var. Ben de bu fırsattan yararlanıp Balkanlar’da Türklere yapılan soykırımı anlatmak için Fransa’ya giden Osmanlı heyetinin yaşadıklarını anlatayım. Heyet hangi ünlü siyasi isimlerden oluşuyordu? Paris’te kimlerle görüştüler? Neler anlattılar? Ve heyetin anlattıkları karşısında şaşkınlığa uğrayan Fransa solunun efsanevi ismi Jean Jaures, Türk heyetine ne önerdi?

 

YIL 1913. Osmanlı Devleti 1910'da başlayan Balkan Savaşı faciasını atlatamamıştı.Hâlâ camilerinde, dergâhlarında, vakıf binalarında, okullarında binlerce Rumelili muhacir kalmaktaydı. Yoksulluk yetmezmiş gibi salgın hastalıklara karşı bir şey yapılamıyordu. Özellikle küçük çocuklar, Ölüme karşı koyamıyordu.

 

İstanbul'a kaçıp sığınan Balkan göçmenleri yine de kendilerini şanslı sayıyordu.

 

Yüzlerce yıldır yaşadıkları topraklardan hiç de iyi haberler gelmiyordu; kaçamayan Türkler katlediliyordu.

 

Son yıllarda Balkanlar'da Osmanlı'ya karşı sistemli bir oyun oynanıyordu:

 

Terör eylemi yapanlar, katliam gerçekleştiren Sırp, Bulgar, Yunan gibi bağımsızlıkçı milliyetçiler, Avrupa basınını etkileme konusunda da çok başarılıydılar. "Türkler barbar, Türkler bizi katlediyor" propagandasıyla Avrupa kamuoyunu yanlarına çekmişlerdi.

 

Avrupa basını, araştırma zahmetine katlanmadan ayrılıkçı terör örgütlerinin verdiği her yalan bilgiyi gazete manşetlerine taşıyordu.

 

Ayrılıkçı teröristlerin baltayla başını kopardıkları Türk köylülerinin fotoğrafları bile Osmanlı'nın vahşeti olarak gösteriliyordu.

 

1913 başında Babıâli darbesiyle tekrar iktidara gelen İttihat ve Terakki, hem kendi meşruiyetini hem de Balkanlar'daki gerçekleri anlatmak için bir heyet oluşturup Fransa'ya gönderdi.

 

Üç kişilik heyet

 

Osmanlı heyeti üç kişiydi:

 

Şûra-yı Devlet Reisi Halil Bey, İzmir Valisi Rahmi Bey ve İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Önde gelen ismi Dr. Nazım.

 

Dr. Nazım, Selanik 1912'de Yunanlılara geçtiğinde esir düşmüş ve daha yeni esaretten kurtulmuştu. Heyete dahil edilmesinin nedeni, İttihatçıların kaçak Paris döneminde çok fazla Fransız aydını ve gazeteciyi tanımasıydı.

 

Keza Halil Bey ve Rahmi Bey de 1908 Temmuz Devrimi (II. Meşrutiyet) Öncesi Paris'te bulunmuşlardı. Ve samimi oldukları Fransız politikacılar vardı.

 

Üç kişilik Osmanlı heyeti, daha birkaç yıl önce kaçak yaşadıkları Paris'e bu kez devlet görevlisi olarak gittiler.

 

Heyeti Paris Büyükelçisi Mehmed Rifat Paşa karşıladı. Elçilikte kimlerle görüşüleceği planlandı. Gerekli randevular alındı.

 

İlk görüşme, Fransız sosyalistlerinin yayın organı L'Humanite'nin kurucusu ve yazarı sosyalist Jean Jaures olacaktı.

 

Jean Jaures'in tavsiyesi

 

55 yaşındaki Jean Jaures, Fransız sosyalistlerinin önde gelen ismiydi. Paris Komünü bastırıldıktan sonra dağınık durumdaki solun toparlanmasında ve eski gücüne gelmesinde büyük rolü vardı.

 

Dr. Nazım İle yıllar önce Paris'te tanışıp dost olmuşlardı. Bu nedenle eski dostuna hemen randevu vermişti.

 

Jean Jaures, misafirlerini Paris banliyösündeki ufak köşkünün büyük kütüphanesinde kabul etti.

 

Hal hatır sorulduktan, konyaklar yudumlandıktan sonra Dr. Nazım önce Babıâli Baskını'na neden mecbur bırakıldıklarını, bundan sonra nasıl bir politika izleyeceklerini anlatıp sözü Balkan Savaşı'na getirdi. Avrupa basınındaki haberlerin aksine Rumeli'de Türklere soykırım yapıldığını; topraklarını bırakıp kaçan Türk köylülerinin yollarda katliamlara uğradığını belgelerle/fotoğraflarla göstererek anlattı.

 

Jean Jaures söylenenlerden etkilendi; fotoğraflardan ve katliama uğramış binlerce Türk'ten ilk kez haberdar olduğunu söyledi. Daha önce yazdığı makaleler için özür diledi. Türklere yapılan soykırımın duyurulması için bundan sonra elinden gelen tüm çabayı göstereceğini söyledi.

 

Ve bu arada şunu ekledi;

 

"Bu gibi felaketler her millet için mukadderdir. Umutsuz olmayınız. Yalnız sizin için daha büyük bir tehlike belirmektedir. Ermenistan'da ıslahat propagandası başladı. Korkarım ki Ruslar son darbeyi vurmak için bunu ele almış olmasınlar. Kendiliğinizden oralarda esaslı ıslahatlara başlayın, belki tehlikeyi bu suretle önlemiş olursunuz."

 

Burada araya girip bir not eklemeliyim: Paris'ten dönen Halil (Menteşe) Bey, Jean Jaures'in Ermeni meselesine ilişkin sözlerini başta Sadrazam Mahmud Şevket Paşa ve Dahiliye Nazırı Talat Paşa ile paylaştı. Ve İttihatçılar reform yapmak için hemen adım atmak istediler. Bu konudan İngiltere'yi haberdar etmek için Londra Sefiri Tevfik Paşa'yı devreye soktular. Ancak ne oldu dersiniz: Rusya'nın (ve müttefikini kızdırmak istemeyen İngiltere'nin) muhalefetiyle karşılaştılar! Yılmadılar. Ermeni Cemaati'nin önde gelen isimleriyle ev toplantıları yaptılar; yıllardır birlikte siyaset yaptıkları Ermenilere Rusya'nın oyununa gelmemelerini rica ettiler. "Geliniz ıslahatı elbirliğiyle yapalım" dediler.

 

Ermenilerin bazıları ikna olacakken bu kez ne oldu dersiniz; 1914 Mart ayında Kürtler ayaklanıp Ermenileri keserek Bitlis'in yarısını ele geçirdiler. Neyse, bu haftanın konusu bunlar değil. Merak edenler, "Halil Menteşe'nin Anıları" adlı kitaba bakabilir. Ancak sahaflarda bulabilirsiniz; artık bu tür kitapların yeni baskıları yapılmıyor!

 

Başbakan Edouard Herriot

 

Üç kişilik Osmanlı heyeti, gelecekte Fransa'nın başbakanı olacak Edouard Herriot gibi dönemin önde gelen solcu politikacılarıyla da görüştüler. Ancak kimse Balkanlar'daki Türk soykırımıyla ilgilenmiyordu. Gündemde artık sadece Ermeni meselesi vardı.

 

Yunanlılar, Sırplar, Bulgarlar dün nasıl Avrupa kamuoyunu etkilediyse bugün de Ermeniler benzerini yapıyordu. Propaganda malzemeleri ve metotları birebir aynıydı. Yani, Türkler zalim ve barbar; Ermeniler ise alabildiğine masumdu!

 

Avrupa'daki Ermeniler, çalışmaları sırasında bulundukları devletlerin sonsuz maddi ve manevi desteğini alıyorlardı. Bir başka ifadeyle Avrupa devletlerinin tamamına yakını Ermenileri, Osmanlı Devleti aleyhine desteklemekte ve hatta teşvik etmekteydi.

 

Osmanlı Paris Büyükelçisi Mehnıed Rifat Paşa, İstanbul'a çektiği telgrafı konuğu Dr. Nazım'a gösterdi.

 

Telgrafta; Paris'te bulunan Ermenilerin hükümete yakın çevrelerin yönlendirmeleriyle hareket ettikleri ve yine bunların teşvikleriyle Fransız gazetelerinde Osmanlı Ermenilerinin her türlü zulme uğradıklarını iddia eden makaleler yayınlattıkları ve Fransız hükümetinden zulmün durdurulması için gerekli girişimlerde bulunmasını istediklerini belirtmekteydi.

 

Jaures'in son sözü

 

Halil Bey, Rahmi Bey ve Dr. Nazım Bey Paris'e, Balkan katliamını anlatmak için gitmişlerdi, ama Ermeni meselesiyle karşılaşmışlardı. Lobi faaliyetlerinde yine geç kalınmıştı. Çaresiz yurda döndüler.

 

Bu arada Osmanlı heyetinin anlattıklarından etkilenen ve Türklere yönelik insan hakları ihlalleriyle ilgili makale yazan barışsever-solcu lider Jean Jaures, aşırı milliyetçi Raove Villain tarafından 31 Temmuz 1914 tarihinde akşam yemeğini yediği Croissant adlı kahvede vurularak Öldürüldü.

 

Ve bir gün sonra Fransa'da seferberlik ilan edildi; sebebi Jean Jaures'in suikasta uğraması değildi; Fransa Birinci Dünya Savaşı'na girmişti.

 

Jean Jaures'in Öldürüldüğü haberini alan Dr. Nazım, sosyalist dostunun şu ünlü sözünü anımsamış mıydı acaba:

 

"Yurtseverliğin azı, enternasyonalizmi zayıflatır, yurtseverliğin çoğu enternasyonalizmi güçlendirir; enternasyonalizmin azlığı yurtseverliği zayıflatır, enternasyonalizmin çoğu yurtseverliği güçlendirir."

 

Türk solunun efsanevi ismi Mihri Belli, bu sözü çok sever ve her fırsatta söyler. Peki, bizim enternasyonalist imzacılar, sosyalist lider Jean Jaures'in bu sözünü anımsıyorlar mı acaba? Hiç sanmam.

 

93 Harbi: On günde 80 bin göçmen

 

Savaş nedeniyle, sadece 15-24 Ocak 1878 tarihleri arasında, yani on günde Rumeli'deki katliamdan kaçıp İstanbul'a gelen Türk muhacir sayısı 80 bindi. Bu savaş, Ermeniler için neden milat oldu?

 

RUMELİ'den sadece 20'nci yüzyılın başındaki Balkan Savaşları sonucu göçmen gelmedi. İlk büyük göç "93 Harbi" diye bilinen Osmanlı-Rus Savaşı'nda (Mayıs 1877-Mart 1878) oldu.

 

Zağra Müftüsü Hüseyin Raci Efendi, "Tarihçe-i Vak'a-i Zağra- Hercümerc-i Kıt'a-i Rumeli" adlı eserinde Balkanlardan İstanbul'a akın akın gelen göçmenlerle ilgili şunları yazdı:

 

"Rumeli'den boşanan yüz binlerce ahali araba ve hayvanlarla, trenle yahut yaya, gece veya gündüz demeyip İstanbul'a döküldüler. Son nefesteki canlarını, Payitaht-ı Saltanat'a ve İstanbulluların merhametine attılar.

 

Sirkeci mevkii, Ayasofya, Sultanahmet, Yenicami, Nuruosmaniye ve diğer camilerle birçok mektep ve binaların avluları ve bütün meydanlar mahşere döndü.

 

Trenler tasavvur olunmaz bir halde geliyordu. Vagonların içi ve üstü, erkek kadın, kucak kucağa istif olmuş, yanları hatta ön ve arkadaki zincirlerin üstleri insanla örülmüş idi. Soğuktan donarak düşenler, istasyonlarda hasta kalanlar hesapsızdı. Bunların çoğu hastalıktan ve soğuktan kırıldı. Allah'ın hikmeti, o günlerde şiddetli fırtınalar, kar ve yağmurlar durmayıp bu biçarelerin üstünden geçti.

 

Vagonlardaki sıkışıklık ve ıstırap içinde lohusalar ve nice anneler yavrularıyla telef olup gittiler."

 

Araştırmalara göre sadece 15-24 Ocak 1878 tarihi arasında, yani on günde İstanbul'a 80 bin muhacir gelmişti. 93 Harbi sonucu Balkanlar'dan yaklaşık 200 bini aşkın Türk muhacirin geldiği tahmin ediliyor.

 

1910-1914 arasında Balkanlar'dan kovulan, katliamdan kaçan Türk göçmen sayısının ise 645 bin olduğu söyleniyor.

 

Peki ya kaçamayıp Öldürülen Türkler? Sayının kaç olduğunu bilen yok!

 

Bilinen, Ermeniler 93 Harbi'nden sonra tarih sahnesine çıkıp, "Madem bazı milletler isyan edip bağımsız devlet oluyor, biz neden olmayalım" diyerek silaha sarılıp ayaklanmışlardır.

 

Yani, 1915 Ermeni tehcirine bir günde gelinmemiştir.

 

Türk aşuresinden Ermeni anuşuna

 

GELECEK hafta muharrem ayı başlıyor.

 

Muharremin 10. günü aşure günü.

 

Aşure gününün her dine ve mezhebe göre anlamı var:

 

1-Allah, Hz. Musa'ya aşure gününde bir mucize verip, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömdü.

 

2-Hz. Nuh'un gemisi aşure günü karaya çıktı.

 

3-Hz. Yunus, balığın karnından aşure günü kurtuldu.

 

4- Hz. Âdem'in tövbesi aşure günü kabul edildi.

 

5- Hz. Yusuf, kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan aşure günü çıkarıldı.

 

6- Hz. İsa, o gün dünyaya geldi ve o gün semaya yükseldi. 7-Hz. Davud'un tövbesi o gün kabul edildi.

 

8-Hz. İbrahim'in oğlu Hz. İsmail o gün doğdu.

 

9-Hz. Yakub'un, oğlu Hz. Yusuf'un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başladı.

 

10- Hz. Eyyub, hastalığından o gün şifaya kavuştu.

 

Oruç günü

 

Hz. Peygamber, Medine'ye hicret ettiğinde orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını Öğrendi. "Bu ne orucudur?" diye sordu. Yahudiler, "Bugün Allah'ın Hz. Musa'yı düşmanlarından kurtardığı, Firavun'u boğdurduğu gündür. Hz. Musa, şükür olarak bugün oruç tutmuştur" dediler.

 

Bunun üzerine Hz. Peygamber, "Biz, Musa'nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz" buyurdu ve o gün oruç tuttu, tutulmasını da emretti.

 

Yani, muharremin onuncu günü, Yahudilerin Yom Kipur, kefaret/günahlardan arınma gününe denk gelmektedir ve Yahudiler o gün oruç tutarlar.

 

Aşure, İslam öncesi cahiliye dönemi Arapları arasında kutsal bir gün olarak biliniyor ve oruç tutuluyordu. Hz. Ayşe şöyle demektedir:

 

"Aşure, Kureyş kabilesinin cahiliye döneminde oruç tuttuğu bir gündü. Resulullah da buna uygun hareket ediyordu. Medine'ye hicret edince bu orucu devam ettirdi ve başkalarına da emretti. Fakat ramazan orucu farz kılınınca kendisi aşure gününde oruç tutmayı bıraktı. Bundan sonra Müslümanlardan isteyen bugünde oruç tuttu, isteyen tutmadı."

 

Türkiye'de muharrem ayında oruç tutanlar genellikle Alevilerdir.

 

Bunun nedeni, Hz. Hüseyin'in muharremin onuncu gününde Kerbela'da şehit edilmesidir. Şiiler ve Aleviler için muharrem ayı, yas ayıdır. Muharrem ayının biri ile onu arasında oruç tutarlar. Et yemezler, yeni giysi giymezler, su içmezler, gülmezler, onuncu günü ağlayıp dövünürler. Yas bittikten sonra Hz. Hüseyin'in Kerbela'da yoldaşlarının getirdiği yiyeceklerin karışımıyla yaptığı aşureyi yapıp komşularına dağıtırlar.

 

Yahudiler ve Müslümanlar için kutsal olan aşure günü, Ermeniler için de önemlidir.

 

Ermeniler, 25 Aralık ile 6 Ocak arasında yaptıkları tatlı çorbaya "anuş" derler. Hz. İsa'nın doğumunu müjdelemek için yaparlar. Bu tatlı çorbanın malzemeleri, Hz. Nuh'un gemisinin karaya oturduğunda hayvanları kesmemek için bütün gıda artıklarından yaptığı gibi, her yiyecek karıştırılarak yapılır.

 

Yani anuşun içindeki malzemeler ve hazırlanışı, aynen Müslümanların aşuresi gibidir. Ermeniler de komşularına ikram ederler. Rumların "koliva"sının hazırlanışı ve tadı farklı olmakla birlikte o da dinsel ritüelin bir parçasıdır.

 

Ortak payda

 

Demem odur ki; Anadolu'da farklı dinden olmalarına rağmen kültürleri bu kadar birbirine benzeyen halkların ayrılıklarını değil de birlikteliklerini ön plana çıkarmamız daha barışçıl olmaz mı?

 

Neden hep geçmişteki kötü günler/olaylar anımsanıyor da, dostluklar-kardeşlikler yazılıp konuşulmuyor?

 

93 Harbi'nde Osmanlı'nın bir karış toprağının yitip gitmemesi için koşa koşa Ölüme giden Ermeni taburundan neden kimse bahsetmez? Ortak paydalarımız yerine iki halkı birbirine düşman edecek meselelerin üzeri neden hep kaşınmaktadır?

 

Türkiye'yi sürekli geren bir avuç liberal aydının amacı nedir?

Soner Yalçın

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aydinim diye gecinenler kalkipta 70 milyon adina nasil ozur diliyebilirler.. kaldiki insan birisinden ozur dilemesi icin elinde bir kanit ve delil olmalidirki o kanit ve delil dogrultusunda bu delilleri medyaya sunar ve iste su su delil ve kanit var arkadaslar bizim sucumuz budur iste bu deliller dogrultusunda gecmiste yaptigimizdan utanc duyup bunun icin ozur dileme kampanyasi actik desinler.. Ama bizim sozde aydinlarimiz iki kitap okuyup kendilerini aydin ilan edenlerimiz ellerinde tek bir kanit yokken.. Birilerine sirin gorunmek icin boyle bir kampanya baslatmislar.. Arsivler neden acilmiyor Ermenistan neden arsivlerini acmamakta diretiyor cunku arsivlerinde soyledikleri gibi bir soykirimi olmadigi icin olmasin sakin... Eger Ermenistanin iddia ettigi gibi boyle bir kanit elinde olmus olsaydi coktannn tum dunyaya bunun belgelerini sunmustu.. Ama adamlar boylede istediklerini yaptiriyorlar hemen hemen tum avrupa soykirimi kabul ediyor birakin avrupayi bizim aydinlarimiz bile kabul etmis gorunuyor artik Arsivlere ne gerek varki artik...

Ama aydinlarin unuttuklari birsey varki 70 milyonun dusunce ozgurlugu vardir kim kimsenin adina ozur dileyemez kimse benima adima ozur dileme geregini duymasin.. Ortada sayet gercek bir durum soz konusuysa ben kendi adima dilerim ozuru ama oncelikle ikna olmam gerek yoksa olmazzzz olamazzzz bu is olamazzzz

saygilar

Ya sen bizim eski yakışıklı değilmisin?

 

tebrikler. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kendi adina özür dilemek isteyen,kampanya baslatmaz,kampanya baslatan kendi adina degil pesine takilacak olan özür kitlesi ile Türk ulusunun adina özür dilemis olacaklardir.Bunu türlü iki kelime oyunlariyla gecistirmek insanlari aldatmaktir.

 

Cesur olmak ülkesine ihanet ederek ispat edilmez,cesaret,gercegin ortaya cikmasi icin mücadele ederek dogruyu yanlisi arastirmakla olur.Emeni diasporasi soykirim oldu diyor evet olmustur özür dileyelim demek ise cesaret degil ihanettir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kendi adina özür dilemek isteyen,kampanya baslatmaz,kampanya baslatan kendi adina degil pesine takilacak olan özür kitlesi ile Türk ulusunun adina özür dilemis olacaklardir.Bunu türlü iki kelime oyunlariyla gecistirmek insanlari aldatmaktir.

 

Cesur olmak ülkesine ihanet ederek ispat edilmez,cesaret,gercegin ortaya cikmasi icin mücadele ederek dogruyu yanlisi arastirmakla olur.Emeni diasporasi soykirim oldu diyor evet olmustur özür dileyelim demek ise cesaret degil ihanettir.

 

 

saygilarla

Her sahis istedigi konuda kampanya acabilir ve herkesin imzasina sunabilir, bunda yadirgayacak hic bir sey yok. Imza kampanyalarai ne ülkemizde nede baska ülkelerde ne ilk nede son. Her dönem sahis veya sahislar tarafindan kampanyalar baslatilabilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Her sahis istedigi konuda kampanya acabilir ve herkesin imzasina sunabilir, bunda yadirgayacak hic bir sey yok. Imza kampanyalarai ne ülkemizde nede baska ülkelerde ne ilk nede son. Her dönem sahis veya sahislar tarafindan kampanyalar baslatilabilir.

Olur gideriz Emlak ciya Türkiye satiliktir diye ilan veririz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Olur gideriz Emlak ciya Türkiye satiliktir diye ilan veririz.

Dalga gecerek hic bir yere varamayiz. Sizinde bildigi gibi Alman Hiristiyan demokrat partisi (CDU) Hessen eyalat secimleri öncesi yabancilara karsi imza kampanyasi yapmisti. Alman devleti ve insanlarinin hepsi böyle bir kampanya ya katilmamis olsalar bile, onlar kendi adlarina baslattilar ve imza verenler oldu. Yani bu örnekten de görüldügü gibi her sahis, parti ve kuruluslar kampanya baslatabilirler. Önemli tahammül oda bizde yok malesef. Tahammülsüz oldugumuzda zaten yeni bir durum degil. Kampanya ya katiliriz veya katilmayiz, bu ayri bir durum. Kimse katilmak zorunda degil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dalga gecerek hic bir yere varamayiz. Sizinde bildigi gibi Alman Hiristiyan demokrat partisi (CDU) Hessen eyalat secimleri öncesi yabancilara karsi imza kampanyasi yapmisti. Alman devleti ve insanlarinin hepsi böyle bir kampanya ya katilmamis olsalar bile, onlar kendi adlarina baslattilar ve imza verenler oldu. Yani bu örnekten de görüldügü gibi her sahis, parti ve kuruluslar kampanya baslatabilirler. Önemli tahammül oda bizde yok malesef. Tahammülsüz oldugumuzda zaten yeni bir durum degil. Kampanya ya katiliriz veya katilmayiz, bu ayri bir durum. Kimse katilmak zorunda degil.

 

Bir hikaye okuyalim..

Dış politikada geçmişte bazı ciddi hatalar yaptık. Bilhassa Menderes döneminde Cezayir’e karşı izlediğimiz dış politikanın tutulur bir tarafı yoktu. Cezayir bir kurtuluş savaşı veriyordu, Cezayirli savaşçılar göğüslerinde Atatürk’ün resmini taşıyorlardı ve biz Birleşmiş Milletler oylamalarında hep Fransız tarafında yer aldık. O kadar ki bir defasında bir oy farkla Cezayir’in bağımsızlığının onaylanması mümkün olamadı. Cezayir bunu bizden bildi; “bir tek Türkiye oy verse bağımsızdık” dedi ve o yüzden savaşa devam etmek zorunda kaldılar. Bu büyük bir hataydı. O dönemde biz Fransızlara yardımcı olalım, destek olalım diye bunu yaparken, Fransızlar Cezayirlilere verdikleri pasaportlara “dünyanın bütün ülkeleri için geçerlidir, Türkiye hariç” şeklinde damga basıyorlardı. Bu yaşanan diplomaside vefa olmadığını gösteriyordu. Büyük bir hataydı,

 

Senin verdigin örnek yabancilar yasasiyla ilgili bir ülkenin satilmasiyla ilgili degil?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir hikaye okuyalim..

Dış politikada geçmişte bazı ciddi hatalar yaptık. Bilhassa Menderes döneminde Cezayir’e karşı izlediğimiz dış politikanın tutulur bir tarafı yoktu. Cezayir bir kurtuluş savaşı veriyordu, Cezayirli savaşçılar göğüslerinde Atatürk’ün resmini taşıyorlardı ve biz Birleşmiş Milletler oylamalarında hep Fransız tarafında yer aldık. O kadar ki bir defasında bir oy farkla Cezayir’in bağımsızlığının onaylanması mümkün olamadı. Cezayir bunu bizden bildi; “bir tek Türkiye oy verse bağımsızdık” dedi ve o yüzden savaşa devam etmek zorunda kaldılar. Bu büyük bir hataydı. O dönemde biz Fransızlara yardımcı olalım, destek olalım diye bunu yaparken, Fransızlar Cezayirlilere verdikleri pasaportlara “dünyanın bütün ülkeleri için geçerlidir, Türkiye hariç” şeklinde damga basıyorlardı. Bu yaşanan diplomaside vefa olmadığını gösteriyordu. Büyük bir hataydı,

 

Senin verdigin örnek yabancilar yasasiyla ilgili bir ülkenin satilmasiyla ilgili degil?

 

Sayin efendi Türkler,kaldi ki yabancilar yasasida olsa sonucta Hessen adina dolaysiyla Alman halki adina yapilan bir kampanyaydi yani Hessen eyalet baskani kendi adina bu kampanyayi düzenlemedi.

Dikkat ederseniz hep kelime oyunlari ile ihanet savunulmaktadir.Dediginiz gibi bir yabancilar yasasini halkin imzasina acmakla Türkiyeye siyasi alanda zarar verecek olan isbirlikci yaklasim ayni gösterilmeye calisiliyor.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir hikaye okuyalim..

Dış politikada geçmişte bazı ciddi hatalar yaptık. Bilhassa Menderes döneminde Cezayir’e karşı izlediğimiz dış politikanın tutulur bir tarafı yoktu. Cezayir bir kurtuluş savaşı veriyordu, Cezayirli savaşçılar göğüslerinde Atatürk’ün resmini taşıyorlardı ve biz Birleşmiş Milletler oylamalarında hep Fransız tarafında yer aldık. O kadar ki bir defasında bir oy farkla Cezayir’in bağımsızlığının onaylanması mümkün olamadı. Cezayir bunu bizden bildi; “bir tek Türkiye oy verse bağımsızdık” dedi ve o yüzden savaşa devam etmek zorunda kaldılar. Bu büyük bir hataydı. O dönemde biz Fransızlara yardımcı olalım, destek olalım diye bunu yaparken, Fransızlar Cezayirlilere verdikleri pasaportlara “dünyanın bütün ülkeleri için geçerlidir, Türkiye hariç” şeklinde damga basıyorlardı. Bu yaşanan diplomaside vefa olmadığını gösteriyordu. Büyük bir hataydı,

 

Senin verdigin örnek yabancilar yasasiyla ilgili bir ülkenin satilmasiyla ilgili degil?

O kendi anlayisiniz. Siz öyle görüyorsunuz ve kampanyayi elestiriyorsunuz, saygim var. Ama sizin dogrunuz sizin icin gecerli ve kampanyayi sizin gibi görmeyenlerde olduguna göre onlara da saygi göstermek gerek. Söylemistim tahammül gerek, ama o da bizde yok malesef.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir hikaye okuyalim..

Dış politikada geçmişte bazı ciddi hatalar yaptık. Bilhassa Menderes döneminde Cezayir’e karşı izlediğimiz dış politikanın tutulur bir tarafı yoktu. Cezayir bir kurtuluş savaşı veriyordu, Cezayirli savaşçılar göğüslerinde Atatürk’ün resmini taşıyorlardı ve biz Birleşmiş Milletler oylamalarında hep Fransız tarafında yer aldık. O kadar ki bir defasında bir oy farkla Cezayir’in bağımsızlığının onaylanması mümkün olamadı. Cezayir bunu bizden bildi; “bir tek Türkiye oy verse bağımsızdık” dedi ve o yüzden savaşa devam etmek zorunda kaldılar. Bu büyük bir hataydı. O dönemde biz Fransızlara yardımcı olalım, destek olalım diye bunu yaparken, Fransızlar Cezayirlilere verdikleri pasaportlara “dünyanın bütün ülkeleri için geçerlidir, Türkiye hariç” şeklinde damga basıyorlardı. Bu yaşanan diplomaside vefa olmadığını gösteriyordu. Büyük bir hataydı,

 

Senin verdigin örnek yabancilar yasasiyla ilgili bir ülkenin satilmasiyla ilgili degil?

Ben vermis oldugum örnek ile sadece kampanyalarin devlet tarafindan degil de sahis ve kuruluslar tarafindan da yapilabilecegini göstermekti.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Önemli tahammül oda bizde yok malesef. Tahammülsüz oldugumuzda zaten yeni bir durum degil. Kampanya ya katiliriz veya katilmayiz, bu ayri bir durum. Kimse katilmak zorunda degil.

 

Yani forumdaşlarin demek istedigi ... O listede özür dileyenler, "bizden degil". Bizden olsalardi bizim gibi duşunurlerdi. Turk olamazlar, bazilari dedi. Bu listedeki özür dileyen insanlar "kişisel fikir ozgurluklerine" sahip degiller diyorlar.

 

Bu zihniyet dolayisiyle, Turk/Ermeni; Turk/Kürt meselesi surer gider. Ayni zihniyet Ermeni ve Kürt toplumlari tarafindandir. Onlarin tarafindada kişisel düşünceye önem vermezler. Bu meseleler, çözümsüz sürer gider. Gerçekler nasıl ogrenilir, bu şartlar altında?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yani forumdaşlarin demek istedigi ... O listede özür dileyenler, "bizden degil". Bizden olsalardi bizim gibi duşunurlerdi. Turk olamazlar, bazilari dedi. Bu listedeki özür dileyen insanlarin "kişisel fikir ozgurluklerine" sahip degiller diyorlar.

 

Bu zihniyet dolayisiyle, Turk/Ermeni; Turk/Kürt meselesi surer gider. Ayni zihniyet Ermeni ve Kürt toplumlari tarafindandir. Onlarin tarafindada kişisel düşünceye önem vermezler. Bu meseleler, çözümsüz sürer gider. Gerçekler nasıl ogrenilir, bu şartlar altında?

Cok haklisiniz sn Suheyla, bazilarinin malesef Türkiye'de olan bitenler ve Türkiye'nin gelecegi hakkinda düsünme ve söz söyleme hakkini sadece kendilerinde görmeleri. Diger konulara bile bakarsaniz gene ayni zihniyeti görüyorsunuz. Islerine gelmeyen ve onlar gibi düsünmeyen herkes kolayca Türk olmuyor, vatanhaini ilan ediliyor, PKK'li ilan ediliyor, Ermeni yapiliyor ( Ermeni lafi tabiiki positif anlamda kullanilmiyor). Bakiyorsunuz Ermenistan tarafina orada da durum bizimkinden farkli degil. Türkiye ile olan olaylari aydinlatmak isteyenler aynen bizde oldugu gibi Ermenistan düsmani olarak ve Ermenistan'a ihanetle suclaniyorlar. Böyle keskin vatanseverler aslinda ülke yararina calismiyorlar, sadece amaclari cözümsüzlük. 93 yildir geldigimiz nokta belli, tekrarlamak zorundayim malesef, kin ve nefret.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O kendi anlayisiniz. Siz öyle görüyorsunuz ve kampanyayi elestiriyorsunuz, saygim var. Ama sizin dogrunuz sizin icin gecerli ve kampanyayi sizin gibi görmeyenlerde olduguna göre onlara da saygi göstermek gerek. Söylemistim tahammül gerek, ama o da bizde yok malesef.

Sayin 'dünyahepimizin' ben cok kisa örnek vereyim ve ciddiye alin! herhangi bir sehirimizde bir dogulu aile mizin evi talan edilse bu benim tahammül sinirlarimi asacagindan bu saldiriyi gecenlere karsi cephe olusturacagimi biliniz herseyin bir tahammül siniri vardir..

 

Savasin yan ürünü olan birtakim dönemin acilarini imzayla bu döneme tasimanin anlami yok bayramda karsilikli ziyarete gidersin olur biter..

 

Bakin bir hikaye anlatayim

Burada araya girip bir not eklemeliyim: Paris'ten dönen Halil (Menteşe) Bey, Jean Jaures'in Ermeni meselesine ilişkin sözlerini başta Sadrazam Mahmud Şevket Paşa ve Dahiliye Nazırı Talat Paşa ile paylaştı. Ve İttihatçılar reform yapmak için hemen adım atmak istediler. Bu konudan İngiltere'yi haberdar etmek için Londra Sefiri Tevfik Paşa'yı devreye soktular. Ancak ne oldu dersiniz: Rusya'nın (ve müttefikini kızdırmak istemeyen İngiltere'nin) muhalefetiyle karşılaştılar! Yılmadılar. Ermeni Cemaati'nin önde gelen isimleriyle ev toplantıları yaptılar; yıllardır birlikte siyaset yaptıkları Ermenilere Rusya'nın oyununa gelmemelerini rica ettiler. "Geliniz ıslahatı elbirliğiyle yapalım" dediler.

 

Ermenilerin bazıları ikna olacakken bu kez ne oldu dersiniz; 1914 Mart ayında Kürtler ayaklanıp Ermenileri keserek Bitlis'in yarısını ele geçirdiler. Neyse, bu haftanın konusu bunlar değil. Merak edenler, "Halil Menteşe'nin Anıları" adlı kitaba bakabilir. Ancak sahaflarda bulabilirsiniz; artık bu tür kitapların yeni baskıları yapılmıyor!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin 'dünyahepimizin' ben cok kisa örnek vereyim ve ciddiye alin! herhangi bir sehirimizde bir dogulu aile mizin evi talan edilse bu benim tahammül sinirlarimi asacagindan bu saldiriyi gecenlere karsi cephe olusturacagimi biliniz herseyin bir tahammül siniri vardir..

 

Savasin yan ürünü olan birtakim dönemin acilarini imzayla bu döneme tasimanin anlami yok bayramda karsilikli ziyarete gidersin olur biter..

 

Bakin bir hikaye anlatayim

Burada araya girip bir not eklemeliyim: Paris'ten dönen Halil (Menteşe) Bey, Jean Jaures'in Ermeni meselesine ilişkin sözlerini başta Sadrazam Mahmud Şevket Paşa ve Dahiliye Nazırı Talat Paşa ile paylaştı. Ve İttihatçılar reform yapmak için hemen adım atmak istediler. Bu konudan İngiltere'yi haberdar etmek için Londra Sefiri Tevfik Paşa'yı devreye soktular. Ancak ne oldu dersiniz: Rusya'nın (ve müttefikini kızdırmak istemeyen İngiltere'nin) muhalefetiyle karşılaştılar! Yılmadılar. Ermeni Cemaati'nin önde gelen isimleriyle ev toplantıları yaptılar; yıllardır birlikte siyaset yaptıkları Ermenilere Rusya'nın oyununa gelmemelerini rica ettiler. "Geliniz ıslahatı elbirliğiyle yapalım" dediler.

 

Ermenilerin bazıları ikna olacakken bu kez ne oldu dersiniz; 1914 Mart ayında Kürtler ayaklanıp Ermenileri keserek Bitlis'in yarısını ele geçirdiler. Neyse, bu haftanın konusu bunlar değil. Merak edenler, "Halil Menteşe'nin Anıları" adlı kitaba bakabilir. Ancak sahaflarda bulabilirsiniz; artık bu tür kitapların yeni baskıları yapılmıyor!

Sn Efendi Türkler sizin önerinizde aslinda fena degil. Pekihala siz, ben ve diger bir cok Türk ve Ermeni bayramda birbirlerini ziyaret ederek konuyu kapatirlar. Buyurun ilk bayramda önerinizi hayata gecirin ve ilk destek hemen benden.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Özür diliyorum kampanyasına imza atan Prof. Dr. Doğu Ergil, böyle bir girişim içinde olma nedenlerini sıralarken bildiri metninin çok uzağında açıklamalarda bulundu. Olaya çok daha bütüncül baktığını savunan Prof. Dr. Ergil, imzaladığı bildiride öyle bir ifade yer almamasına karşın, bu bildiri ile devletine isyan edip binlerce Müslüman’ı katleden Ermenilerden kesinlikle özür dilemediğini ileri sürerek, büyük çelişkiye düştü. Doğu Ergil’in yaptığı açıklamalar imza kampanyası girişiminde somut bir biçimde yer almaması nedeniyle samimi bulunmadı. kampanyanın amacının, 1915’te yaşanan talihsiz olaylarda acı çekenlerden özür dilemek olduğunu söyledi.

 

 

Türklerden de özür diledi!

Prof. Dr. Ergil, “Geçmişin hesapları bugünün defterlerinde tutulamaz” dedi ancak çelişkili konuştu: “Bu bildiride soykırım kelimesi kesinlikle geçmiyor. Devletine isyan edip bir sürü Müslüman’a kıyan Ermenilerden kesinlikle özür dilemiyorum. Ermenistan’dan kesinlikle özür dilemiyorum. Sadece Ermenilerden değil, bütün acı çeken Müslüman Türkler’den de özür diliyorum. Onlarla empati kuramadığımız için özür diliyorum. Ermenilerin Müslümanlara yaptıklarını lanetliyorum. Özür Ermenistan’dan değil. Evet, bu olaylarda biz de acı çektik ama bu bizimkilerin yaptıklarını görmezden gelmemi, reddetmemi açıklamıyor.”

 

 

300 bine ulaşınca aleyhimize kullanacaklar

İzleyicilerden Dr. Hasan Oktay, özür dileyenlerin sayısı 300 bine ulaştığında Ermeni diasporasının bu kampanyayı aleyhimize kullanacağını belirtti. Ermenilerin. her fırsatı soykırımı kabul ettirmek için kullandığını öne süren Oktay, Cumhurbaşkanı Gül’ün Erivan’a davetini de bu kapsamda değerlendirdi. Oktay, merhum Alpaslan Türkeş’in 1991 yılında konuya el attığını ömrü yetseydi Türkiye’nin bugün böyle bir sorunu kalmayacağını dile getirdi. Program öncesi Ceviz Kabuğu ekibinin aradığı pek çok imzacı aydının(!), “Tarih konusunda uzman değilim” diyerek programa katılamayacağını söylemesi de, kampanyanın niteliği hakkında kuşkular doğurdu.

 

YENİÇAĞ

 

 

Kendilerine ‘aydın’ süsü verilmiş karanlık düşünceli bir takım gafiller, kime hizmet ettiği gün geçtikçe daha da belirgin biçimde ortaya çıkan eylemleri ile toplumun huzurunu bozacak bir tartışma başlatmayı başarmışlardır.

Ancak, eğer bu millet, oynanan kirli oyunun farkına varma ferasetini gösteremezse, bu kadarı bile o kötü niyetli gafillerin zaferi olacaktır. Bu basit bir imza kampanyası değildir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.