Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KADINA ŞİDDET ve TACİZ... 25 Kasım tüm dünyada “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kutlanacak...


DİPNOT

Önerilen İletiler

Cehennemden kaçarak buraya ulaştım. Hissettiğim tek şey acıydı. Tükenmiş durumdaydım. Bugüne kadar geçen yılları hayatımdan çalınmış zaman dilimi olarak görüyorum...

Bu sözler Afrika ülkesi Ruanda’da, tam on dört yıl önce 100 gün içinde 800 bin Tutsi ve ılımlı Hutu’nun katledilmesiyle sonuçlanan soykırımdan kaçmayı başararak, 3 yaşındaki çocuğuyla birlikte 2000 yılında İngiltere’ye sığınma talebinde bulunan tecüvüz mağduru Stella Mpaka‘ya ait. Uzun süren hukuk mücadelesinde bir sonuç alamayan Mpaka Londra’da faaliyet yürüten Crossroad Women’s Centre’da, ‘Tecüvüze Karşı Kadın Grubu’yla tanışmasının sonunda ve tam 7 yıl süren bir hukuk mücadelesinin ardından İngilte’de kalma izni almayı başardı… “Kız kardeşime ve anneme kaç tane askerin tecavüz ettiğini gördüm. Korkmuştum ve eğer orduya katılırsam bunlardan korunmuş olacağımı düşündüm. Kendimi korumak istemiştim… Sadece 12 yaşındaydım ama gece boyunca diğer askerler tarafından sürekli dövüldüm ve tecavüze uğradım. 14 yaşıma geldiğimde bir bebeğim vardı. Babasının kim olduğunu bile bilmiyorum. Kaçtım…

Gidecek yerim ve bebeğime verecek yiyeceğim yok.” Bunlar ise Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde köyü saldırıya uğrayan 12 yaşındaki Natalie’nin sözleri. Natalie’nın nerede olduğu şu an bilinmiyor…

 

Yukarda anlatılan iki olay dünya çapında hala oldukça yaygın olan kadına yönelik tecavüz ve şiddet olaylarına örnektir. Tecavüz insana yönelik şiddetin en uç biçimidir. Uzmanlar, tecavüzün, içinde damgalanmayı taşıdığı ve toplum için de ‘utanç’ olarak taşındığı için, büyük oranda gerçeğin altında belgelenmekte ve nadiren cezalandırılmakta olduğuna dikkat çekiyor. Bu konuda yayınlanan raporlar ve araştırma sonuçları da durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Dünya çapında her beş kadından biri hayatlarında tecavüz veya tecavüz girişimi kurbanı olacaktır (WHO 1997).

 

İrlanda’da Dublin Tecavüz Kriz Merkezi’ne 2007 yılında başvuran kadın sayısı 320. Bu oran 2001 yılında 158 olarak kayda geçmiş. Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Kadın Çalışma Grubu (NWS) raporuna göre yılda ortalama 683 bin kadın ülkede tecavüze uğruyor. Bu her üç dakikada bir kadının tecüvüze uğradığı anlamına geliyor. Güney Afrika’da her gün 147 kadın tecavüze uğramaktadır. (Güney Afrika Irk İlişkileri Enstitüsü 2003).

 

Fransa’da her yıl 25,000 kadın tecavüze uğruyor (Avrupa Kadınlar Lobisi, 2001). Türkiye’de kadınların %35.6’sı bazen, %16.3’ü sık sık aile içi tecavüze uğruyor (2000 yılında yayınlanan taramalar, Müslüman toplumlarda kadın ve cinsellik, WWHR Yayınları: İstanbul, 2000).

 

Uluslararası Af Örgütü’nün 2004 yılından beri sürdürdüğü ‘Kadına Yönelik Şiddet Kampanyası’na göre, sebebleri ne olursa olsun dünya genelinde her 3 kadından 1′i yaşamı boyunca eşinden, erkek arkadaşından ya da aile bireylerinden kötü muamele görüyor, dövülüyor, cinsel ilişkiye zorlanıyor ya da taciz ediliyor. 15 – 40 yaş arası birçok kadın kanser, trafik kazaları yada sıtma yerine toplumsal cinsiyet kökenli şiddet nedeniyle ölmekte yada yaralanmakta. Kadın cinayet kurbanlarının yüzde 70′i erkek partnerleri tarafından öldürülüyor. Her yıl iki milyon kızın cinsel organları sünnet edilme riski taşıyor. Kişiler arası şiddetin silahlı çatışmalar bittikten sonra da kısmen de olsa silahların mevcut olması nedeniyle kadına yönelik erkek şiddeti yüksek oranda devam ediyor. Normalde yaşıyor olması gereken en az 60 milyon kız çocuğu cinsiyet tercihli kürtaj veya erkek çocuklarından daha önemsiz olarak görüldükleri için yetersiz bakım nedeniyle çeşitli toplumlarda “kayıp”lar. (E, Joni Seager, 2003).

 

Kadına yönelik şiddetin önüne geçilememesinin en önemli nedenlerinden biri de, bu şiddeti uygulayanların sıklıkla kontrolsüz ve cezasız kalıyor olması.

 

Bazı ülkelerde bununla ilgili hiçbir yasa yokken, başka ülkelerde ise yasalar bazı şiddet biçimlerini cezalandırabilirken, bazılarını yasa dışı bırakıyor. Gerekli yasaların bulunduğu durumlarda bile birçok ülkede yasalar tam olarak uygulanmıyor. Dünyada 79 ülkede aile içi şiddete karşı hiç yasa yok (ya da bilinmiyor) (UNIFEM, Not a Minute More, 2003).

 

Yine aile içi tecavüz sadece 51 ülkede cezai bir suç olarak tanımlanıyor (UNIFEM, 2003).

 

BM Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü’nün 1994-2003 incelemesinde, incelenen ülkelerin neredeyse tamamında kolluk kuvvetleriyle ilgili sorunlar olduğu ortaya çıktı. Dünya çapında, 2003 yılında en az 54 ülkede kadınlara yönelik ayrımcı yasalar bulunurken, sadece 16 ülkede cinsel saldırıyla ilgili özel yasa bulunuyor; sadece 3 ülkede kendi başına kadına yönelik şiddeti suç fiili kategorisi olarak tanımlıyor (Bangladeş, İsveç ve ABD) (A, UNIFEM 2003).

 

Bolivya, Kamerun, Kosta Rika, Etiyopya, Lübnan, Peru, Romanya, Türkiye, Uruguay ve Venezuela’da, ceza yasası uyarınca tecavüzcü kurbanla evlenmeyi teklif eder ve kurban da kabul ederse serbest bırakılmakta. (D, Joni Seager, The Atlas of Women, 2003).

 

Sözde “namus” savunması (tamamen ya da kısmi olarak) Peru, Bangladeş, Arjantin, Ekvator, Mısır, Guatemala, İran, İsrail, Ürdün, Suriye, Lübnan, Türkiye, Batı Şeria ve Venezuela’nın ceza yasalarında yer almaktadır (A, BM 2002).

 

25 Kasım tüm dünyada “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kutlanacak. Bu nedenle çeşitli paneller, gösteriler, etkinlikler düzenlenerek. İnsanların dikkatleri bu konuya çekilirken, aynı gün tüm dünyada kadınlar fiziksel ve psikolojik şiddet kurbanı olmaya devam edecek...

 

Saygılar...

DİPNOT...

 

accri5.jpg

 

Ali Keskin / Açıkgazete / http://www.acikgazete.com/?action=journalist&aid=4064

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Türk erkeği NEDEN DÖVER

Şiddet gören 9 bin kadın NEDEN DAYAK YEDİĞİNİ açıkladı.

Şefkat-Der Kadın Hayata Tutunma Evleri'ne 1995 yılından bugüne kadar sığınan 9 bin kadın ve genç kızın maruz kaldığı

 

şiddet olayları araştırılarak, bir rapor haline getirildi.

 

Şefkat-Der, "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü"

 

etkinlikleri kapsamında, "Türkiye'de Aile İçi Şiddetin Bahaneleri ve Şiddetin Engellenmesine Yönelik

 

Şiddet Gören Kadınların Kendi Çözüm Önerileri" adlı bir rapor düzenledi.

 

9 BİN KADINLA GÖRÜŞÜLDÜ

 

Derneğin Kadın Hayata Tutunma Evleri'ne 1995 yılından beri sığınan 9 bin kadın ve genç kızın maruz kaldığı şiddetin

 

gerekçeleri üzerinde durularak yapılan araştırma sonucu düzenlenen raporda, aile içi şiddetin bahaneleri şöyle sıralandı:

 

 

TÜRK ERKEĞİ EN ÇOK BU NEDENLERLE DÖVÜYOR

 

"Kadının cinsel ilişkiye girmek istememesi, fazla kilo aldığı iddiası, çocuk doğuramaması veya erkek çocuk

 

doğuramaması, yemeğin tuzlu, yanmış, soğuk ya da güzel olmaması, erkeğin giyeceğinin iyi ütülenmemesi,

 

kapının geç açılması, kadının hasta olması ve iyileşememesi, izinsiz dışarı çıkılması, çocuğun başarısızlığı,

 

sobanın yanmaması, çocuğun babaya benzememesi, kadının boşanmak istemesi,

 

erkeğin başka kadınlarla olan ilişkisine karışılması, çalışan kadının maaşının tamamını erkeğe vermemesi,

 

berdel evliliği ret etmesi, kadının çalışmak istemesi, erkeğin işsiz kalması, ailenin ekonomik sıkıntı çekmesi,

 

erkeğin tuttuğu takımın yenilmesi, alkol ve kumar alışkanlığı olan eşin kadın tarafından uyarılması,

 

erkeklerin kendi arasındaki maço erkek tartışması."

 

NASIL DÖVÜYOR?

Raporda, erkeğin uyguladığı fiziksel bazı şiddet yöntemlerine örnek olarak da

 

"Yumruk, tekme, sopa, kemer kullanılarak, yüze, göze, kafaya, göğse, sırta ve dize vurulması",

 

"Yüze, göze, asit, kezzap gibi yanıcı maddeler atılması", "Kaynar su, çay suyu, kahve suyu fırlatılması",

 

"Yanan sigaranın çıplak vücutta söndürülmesi", "Bıçakla ve silahla yaralama" gösterildi.

 

 

KADININ EN ÇOK ÜZÜLDÜĞÜ ŞİDDET TÜRLERİ

 

Raporda, gördüğü şiddetten dolayı büyük bölümü suç duyurusunda bulunmayan kadının en çok,

 

"Çocuklarının, evde bulunan misafir ya da akrabalarının, sokakta yabancıların önünde"

 

şiddet görmekten dolayı üzüldüklerine yer verildi.

 

 

Kadının, gördüğü şiddetin vücudunda gözle görünür bir iz bırakması halinde de üzüntüsünün arttığına işaret edildi

.

Raporda, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde kadınların bazılarının kendilerine ait önerilerinin olduğuna da yer verildi.

 

Kadınların bazıları önerilerinde, kendilerine uygulanan şiddet türünün aynısının erkeğe de uygulanmasını talep etti.

 

Rapora göre, şiddete maruz kalan kadınların önerileri arasında, "Şiddetin yüz kızartıcı suçlar kapsamına alınması,

 

şiddet gösteren erkeklerin akıl ve ruh sağlığı yönünden tedavi edilmesi ya da televizyon, gazete,

 

internet ve belediyelerin reklam panolarında teşhir edilmesi" de bulunuyor.

 

Kadınların bir kısmı da şiddetten korunmak için kimlik değişikliği veya estetik ameliyat dahil 24 saat korumalı tedbir

 

istiyor.

 

Şefkat-Der, araştırma sonucu hazırlanan raporu, bazı şiddet mağduru kadınlar ile yarın dernek genel merkezinde

 

düzenlenecek toplantıyla kamuoyuna duyuracak.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

black_logo.jpg

 

 

 

 

 

 

 

 

Kadına yönelik şiddete karşı mücadele, kapitalizme karşı mücadeleyi yükseltmekten geçer!

İsyanların, ayaklanmaların ve kanlı darbelerin yaşandığı topraklardan biridir Latin Amerika. '60'lı yıllarda, Latin Amerika’nın küçük bir adasında, Dominik Cumhuriyeti'nde de ezilenlerle ezenler arasında kıyasıya bir mücadele yaşanır. Ağır baskı ve yıkım politikaları izleyen Trujillo diktatörlüğüne karşı ülkenin onurlu insanları siyasal özgürlük mücadelesini yükseltirler. Yeri gelir uzun dönem zindanlara atılırlar, yeri gelir katledilirler…

 

25 Kasım 1960’da Dominik Cumhuriyeti’nin kuzey bölgesinde, bir uçurumun dibinde üç kadın cesedi bulunur. Cesetler Mirabel kardeşlere (Patria, Minerva ve Maria) aittir. Egemenler bu ölümler için “trafik kazası” açıklamasını yapmışlardır, ancak kısa süre içinde üç kızkardeşin tecavüz edilerek katledildiği anlaşılır.

 

Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden Clandestina Hareketi'nin öncülerinden olan Mirabel kardeşler, bu mücadele içinde sembolleşirler ve “Kelebekler” diye anılırlar. Verdikleri mücadeleden ötürü zindanlara da atılan Mirabel kardeşler, 1960 yılının Kasım ayında diktatörlük tarafından ölümle tehdit edilirler. Bu tehditlerin ardından katledilmeleri , hiç kuşkusuz, onların siyasal kimlikleri, diktatörlüğe kafa tutmaları ve özgürlük istemini yükseltmelerinden dolayıdır.

Kelebekler, ölümleriyle, Dominik’in, Latin Amerika halklarının ve emekçi kadınlarının sembolü haline gelirler. Ölümleri, mücadelenin büyütülmesi çağrısına dönüşür aynı zamanda.

 

1981 yılında Kolombiya’da toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda 25 Kasım tarihi, Mirabel Kardeşlerin anısına “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” ilan edilir.

Birleşmiş Milletler de, 1999 yılında 25 Kasım’ı “Kadına Yönelik

 

Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü” olarak kararlaştırır.25 Kasım, egemenlere, gerici, baskıcı rejimlere karşı mücadele veren halk hareketinin ürünü olarak kazanılmıştır. Mirabel kardeşler şahsında kadınlara yönelik şiddetin önleme mücadelesinin gerisinde halkların ve bir parçası olarak emekçi kadınların egemen sisteme karşı verdiği mücadelenin kendisi yatmaktadır. kadın%20ve%20şiddet26.jpg

 

Kapitalizmde kadına yönelik şiddet her geçen gün tırmanıyor!

 

Yaşadığımız dönemin ne denli “modern ve uygar” olduğundan bahsede dursunlar, tüm emekçiler için bir barbarlık düzeni hüküm sürmektedir. Kapitalist toplumsal düzende de kadınlar, çifte ezilmişlik ve sömürü koşulları altında şiddeti en ağır bir biçimde yaşamaktadırlar.

 

Kadınların dünya ölçeğinde karşı karşıya kaldığı saldırılara ilişkin istatistiki veriler son derece ürkütücüdür. Altalta sıralayacağımız bu rakamlar gerçeğin ancak bir bölümüdür:

 

Bugün dünyada her üç kadından biri fiziksel şiddet görüyor. Her yıl yaşları 5 ile 15 arasında değişen 2 milyona yakın kız çocuğu fahişeliğe zorlanıyor. Dünyada her 6 dakikada bir kadına tecavüz ediliyor. ABD'de her yıl 4 milyon kadın şiddete maruz kalıyor. Hindistan'da her gün 5 kadın çeyiz kavgaları nedeniyle yakılarak öldürülüyor.

 

Güney Afrika'da her 90 saniyede bir kadına tecavüz ediliyor. Çin’de, yılda 1 milyon kız çocuğu, sadece kız diye doğar doğmaz öldürülüyor. Irak’taki savaşın ilk aylarında tam 20 bin kadına tecavüz edildi. Her yıl 2 milyon kadın sınır ötesi kadın ticaretinde kullanılıyor vb...

 

Türkiye’deki kadınların yaşadığı tablo da dünya kadınlarından farklı değil. Kadınlar, psikolojik, cinsel ve fiziksel saldırılarla karşı karşıya kalıyorlar. Rakamlara göre, Türkiye’de kadınların %79'u fiziksel şiddete, %52 si sözel şiddete, %29 duygusal şiddete, %18'i ekonomik şiddete maruz kalıyor.

 

Bugün, en yaygın şiddet biçimi olarak aile içi şiddet yaşanıyor. Evli kadınların yüzde 41’i kocalarından en az bir kez dayak yiyor, yüzde 35’i hakarete, yüzde 4’ü ise cinsel baskıya maruz kalıyor. “Namus cinayeti” adı altında onlarca kadın işkenceye uğruyor, katlediliyor.

 

Kadına yönelik cinsel şiddetin en önemli ayağını ise, devletin uyguladığı şiddet oluşturuyor. Gözaltında cinsel taciz ve tecavüze karşı hukuki yardım projesi tarafından hazırlanan rapora göre, 1997-2006 yılları arasında 236 başvuru yapılmış. Bunların 166’sını cinsel taciz, 70’ini ise tecavüz oluşturuyor.

 

Kürt halkına yönelik saldırılardan da en fazla Kürt kadınları etkileniyor. Gözaltında taciz ve tecavüz vakaları en çok Kürt illerinde yaşanıyor. Kürt kadınlarına yönelik kısırlaştırma niyetleri de saldırının bir diğer ayağını oluşturuyor.

 

Şiddetin sona ermesi için şiddetin kaynağına

karşı mücadele yükseltilmelidir!

 

Kadına yönelik şiddetin engellenmesine ilişkin farklı öneriler öne sürülüyor. BM’nin desteğiyle hükümet tarafından yürütülen, ancak son derece sahtekarca ve ikiyüzlüce olan kampanyaya ilişkin herhangi bir şey söylemeyeceğiz. Şiddetin bizzat sorumluluğunu taşıyanların ve uygulayanların şiddetin engellenmesine yönelik hiçbir adım atmayacakları, amaçlarının kitleleri aldatmak olduğu yeterince açıktır.

 

Öte yandan, gerek feminist çevreler, gerekse de çeşitli kitle örgütleri ve sendikalar kadına yönelik şiddetin engellenmesine ilişkin çeşitli projeler ileri sürüyorlar. Kadınları ilgilendiren yasalarda düzenleme yapılması, şiddeti gerçekleştirenlere yönelik caydırıcılığın artırılması için cezaların artırılması, eğitim sisteminde bu doğrultuda düzenlemeler yapılması, kadın sığınma evlerinin açılması ve şiddete yönelik önleyici tedbirlerin alınması (gerek düzenlemeler gerekse de bütçe ayrılması) vb...

 

Bunların tümü de şiddetin kaynağına değil, ortaya çıkan sonuçları hafifletmeye yönelen önlemlerdir. Bugün kadına yönelik şiddetin kaynağı bizzat kapitalist sistemin kendisidir. Bu sistem gerici geleneksel değerleri ve erkek egemen anlayışı yaşatarak kadına yönelik şiddeti üreten zemini yaratmakta ve bu şiddet tam bir arsızlıkla meşrulaştırılabilmektedir. Geleneksel değer yargılarını önemli ölçüde aşmış “uygar batı”da kadına yönelik şiddetin boyutları ise kapitalist düzenin bu sorunu nasıl döne döne ürettiği gerçeğini anlatmaktadır.

 

Dolayısıyla, kadının özgürleşmesi mücadelesinden koparılmış bir şiddete karşı mücadele sorunu sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin tutarlı olabilmesi ancak, şiddetin kaynağı olan kapitalizme karşı mücadele ile olanaklıdır.

 

Açık bir iktidar bilinci taşımadan ve şiddetin kaynağı olan mevcut sistemi karşısına almadan yürütülecek bir mücadele, düzen içi çözümler bulmaya, aynı zamanda (en yaygın şiddet biçiminin aile içi şiddet olduğunu gözettiğimizde) kadının karşısına erkek cinsinin konulmasına yolaçacaktır.

 

Kuşkusuz, bu hedefe bağlanarak mücadelenin yükseltilmesi bu alanda demokratik talepler için mücadelenin gerekliliğini ortadan kaldırmaz, tam tersine hayat bulmasına yol açar. Yasalarda ve toplumsal yaşamın her alananda cinsiyete dayalı ayrımcılığa son verilmesi, her alanda kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık ilkesinin hayata geçmesi, şiddet gören kadınlar için çeşitli tedbirlerin alınması, devletin uyguladığı cinsel şiddetin sona erdirilmesi vb... Bu ve vb. talepler elbette formüle edilmeli ve yükseltilmeli, bu alandaki mücadele hiçbir biçimde küçümsenmemelidir. Ancak, düzen içine sığan bu talepler, kapitalist düzeni aşma hedefi taşıyan, bu perspekifle yürütülen devrimci mücadelenin yan ürünleri olarak kazanılabilir.

 

Kadını köleleştiren kapitalist sistemse eğer, kadına yönelik şiddet sorunu kadının bir bütün olarak özgürleşmesi sorununa, dolayısıyla bu sistemin aşılması sorununa bağlanmış demektir. Kadın özgürleşmesi ise, erkek cinsini şiddetin kaynağı ilan edip karşısına almaktan değil, tüm kötülükleri üreten bu sisteme karşı omuz omuza mücadeleyi yükseltmekten geçmektedir. Kadının şiddetten kurtulması ancak kapitalizm belasından kurtulmak ile olanaklı olacaktır.

 

 

 

 

p_3303_o.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tabi insan dünyadaki tüm kötülüklerin ve şerrin kaynağının müslüman toplumlar olduğuna saplanınca resmin bütününü göremez.

 

Kadına yönelik şiddet denilince akla ilke gelen savaşlardır. Savaşlar kadınlar için, tecavüz, seks kölesi olma ve yoğun şiddet anlamına gelir. Gerek devletler arası açık savaş, gerekse iç çatışmaların yaşandığı ülkelerde kadınların hali içler acısı olur. Yaygın tecavüz, seks kölesi olarak satılma, ve tecavüz sonrası cinayet her savaşta birer dram olarak yaşanır. Hatta sadece sivil kadınların askerler tarafından tecavüze uğrayıp öldürülmesiyle sınırlı değil şiddet. Mesela ABD'li askerlerin Irak'lı kadınlara tecavüzünün yanında, ABD kongresinin onbaşı Maria Lauterbach'nin birliğindeki erkek askerler tarafından tecavüze uğrayıp öldürülmesinden sonra hazırladığı rapora göre. Irak'taki ABD ordusunda görev yaparken , erkek askerler tarafından tecavüze uğrayan kadın asker sayısı, Irakta ölen askerlerden daha fazla. Tüm dünyada kadınların maruz kaldığı şiddetin yarısından fazlasının nedeni tek başına savaştır.

 

Savaşlardan sonra ise, kimsesiz kalan kadınların büyük çoğunluğu, tecavüz ve şiddete hergün katlanacak şekilde seks kölesi haline gelmektedir.

 

Kapitalist sistemin, kendinden önceki sistemlerle silah ve savaş konusunda önemli bir farkı vardır. Kendinden önceki sistemlerden farklı olarak silah, kapitalist sistemde kullanım değerinin yanında, bir ticaret metası olarakda değere sahiptir. Yani, her ülkenin kendi savunması ve askeri ihtiyaçları için gerek duydukça üretim yaptığı ve yalnızca kendi ordusu için üretim yapan ilkel silah sanayileri, kapitalizmle birlikte ulusal ihtiyacı karşılamanın yanında, kar elde etmek, ve silahı diğer tüm ticaret metaları gibi satmak için üretim yapar hale gelmiştir. İlkel silah sanayileri, devletlerin bir ticaret metası olarak silah üretmek için değil, tehlikelere karşı savunma ihtiyacı, askeri hedefler ve amaçlar için saldırı ihtiyacını karşılamak için kullandıkları bir sanayii koluydu. Bugün ise kapitalist dünyadaki en büyük sanayi sektörlerinden birisine dönüşmüştür silah sanayii. Aynı zamanda en büyük ticaret sektörlerinden birisidir silah ticareti.

 

 

Bir ürün, bir hizmet eğer ticari meta haline geldiyse. O artık satılmak için üretiliyordur. Ana olarak gelişmiş ülkelerde yoğunlaşan silah sanayii herkese satış yapar. Dünyada amaçları, yasal durumu, şekli ne olursa olsun. ister ordu olsun ister örgüt, ister çete. Her silahlı organizasyon, her marka ve her ülke orjinli silahı satın alabilmektedir. Afgan mücahitler Rus ordusuyla savaşırken rus yapımı silahlarıda kullanıyorlardı. ABD'nin organize ettiği domuzlar burnu çıkarmasını püskürten Küba ordusunun elindeki piyade tüfekleri Carabina idi. Irak'ta ABD ordusuna karşı savaşan direnişçiler, ABD yapımı silahlarıda kullanmaktadırlar. İsrail'e karşı savaşan hamas, fhkc gibi örgütlerin elinde, israil yapımı silahlarda vardır. Çünkü kapitalizmde meta haline gelen bir ürün, diğer tüm ürünler gibi kar elde etme amacıyla üretilir. Ve üreticileri arzı sunarken, talep sahiplerinin yalnızca elindeki parayla ilgilenir. Talep odaklarının amacı veya kimliğiyle değil. Küba, ABD örneğinde olduğu gibi. ABD'den Küba'ya bir avuç un bile satmak yasak iken, onu geçtim Küba'ya mal satan ticaret gemileri ABD limanlarına yanaşamazken. Amerikan Silah Sanayii, ABD'ye karşı kullanılsa bile Küba'ya silah satmaktadır.

 

Böylesine büyük ve güçlü bir sektörün ürettiği ürünün tek amacı ve tek kullanım sahası vardır. İnsan öldürmek. Her meta üren sanayi gibi. O da kendisine pazar aramakta, talep yaratmaya çalışmakta, ve ayakta kalmak istemektedir. Karı ve cirosunu diğer sektörler gibi, tv reklamları, görsel reklamlarla özendirme gibi yollarla yükseltemeyeceğine göre, gerek kendi gücüyle, gerekse ulusal olarak bağlı olduğu ülke eliyle sürekli savaş ve çatışma yaratmak, her bölgesel gerginliği fırsat bilerek tarafları silahlandırmak ve daha fazla silahlanmaya teşvik etmek zorundadır.

 

Ha keza dünyanın silah sanayiindeki üç lider ülkesi ABD, Fransa ve Rusya. ABD'nin, Latin Amerika'da, Rusya'nın, Asya'da, Fransa'nın ise Afrika'da bu amaçla neler yaptığını hepimiz iyi biliyoruz.

 

Kapitalist dünyada, siyasal ve bölgesel çıkarların yanında, merkez üretici durumunda ülkelerde en büyük sanayi kolu olan silah sanayi'nin varlığının devamı için Kapitalizm kısa tarihi boyunca sürekli savaşa ihtiyaç duymuştur. Dünya tarihinde hiç bu kadar kısa zamanda bu kadar çok savaş görmemiştir.

 

Savaş kapitalizm için iki noktada vazgeçilmezdir. Birisi silah sanayini ve silah sanayinin yan kolları aracılığıyla ekonomiyi canlandırma etkisi. Misal dünyanın en büyük ekonomik gücü ABD'yi bu hale getiren ikinci dünya savaşındaki silah sanayiidir. savaş sırasında Amerikan savaş sanayiinin yarattığı ekonomik patlama, savaş sonunda ABD'yi dünya lideri konumuna taşımıştır. ABD'ye ünlü pearl harbor baskının düzenleyen Japon Amiral ,Isoroku Yamamoto, Japon imparatoru Hirohito'yu, Amerikan silah sanayiini harekete geçirerek, devi uyandıracakları şeklinde uyarmıştır.

 

İkinci etkisi, savaşın yarattığı yeni pazarlar ve savaşın tahribatın telafisi sürecinde eldeki pazarların canlanması.

 

Kapitalist sistem savaşa muhtaçtır. Her zaman savaşa ihtiyaç duymaktadır. NATO gibi tek işlevi savaş çıkarmak olan bir aygıtı neden halen dağıtmadıklarını açıklayamamaktadırlar. Ve hatta Rusya'nında NATO'ya dahil olması gibi bir hedef, NATO'nun bir savunma ordusu olduğu yalanını perçinlemektedir. NATO gibi bir güç kime karşı savunma olabilir ? Bırakalım NATO'nun toplam gücünü. NATO'ya önderlik eden ülkelerin herhangi birinin askeri gücüne karşı durabilecek alternatif bir askeri güç mü var ? 20 yıl önce dağılan varşova paktıda bahane değil artık? NATO adlı savaş makinesine bunun için ihtiyaç duyuyorlar. Karşısında onun için tehlike oluşturabilecek bir güç bile yokken. NATO'nun sürekli genişlemesi bunun içindir. Kapitalizm savaşsız yapamaz.

 

...........

 

Kapitalizmin kadını meta olarak kullanmasına değinme ihtiyacı duymuyorum. En basiti, tüketim amacıyla üretilen ürünlerin tanıtımında kadının seksi bir obje olarak kullanılması en yaygın tanıtım biçimidir. Sadece tvde izlediğimiz reklamları düşünmemiz yeter. Bir ikinci yaygın tanıtım yöntemi, üretilen ürün veya hizmetle hiç alakası olmayan mankenlerin, vucutlarını sergileyerek ürüne dikkat çekme yöntemleri. Yani araba üretilmiştir, arabanın dikkat çekmesi tanıtımda arabanın yanında bikinili bir manken öylece durur. Bir alışveriş merkezi açılıyordur. Çekici kıyafetler giymiş mankenler etrafta işlevsizce dolaşır. Yani onların orada vucutlarını sergilemeleri, o alışveriş merkezinin dikkat çekme yöntemidir. Kadının cinsel bir meta olarak yansıtılması, kadınların toplumsal yaşamdaki eşitsizliklerinde en önemli etkenlerden birisi olarak kabul edilir.

 

...........

 

Kapitalist dünyada, özellikle son yıllarda bölgesel gelir dağılımı açısından şiddetli farklar oluşmuş bunun neticesinde,ciddi bir göç dalgası başlamıştır. Artık kapitalizmin kendi tarihi boyunca olmadığı kadar açılmıştır bu fark. Gelişmiş ülkelerin kendi içlerinde bile görülsede (Belçika ve İtalya'da ülke gelir dağılımı açısından büyük fark gösteren iki bölgeye ayrılmış gibidir. Ve ikisindede zengin olan bölge, ülkenin ikiye bölünmesini istemektedir. Zengin Kuzey İtalya, Güney İtalya'dan ayrılmak, Belçika'da Zengin Valonlar, fakir Flamanlar'dan ayrılmak istemektedir) asıl olarak bölgesel gelir dağılımındaki adaletsizlik sonucu, yasadışı insan ticareti en büyük sorunlardan birisi haline gelmiştir. Yasadışı insan ticaretiyle ülkelerinden göç eden kadınlar ve genç kızların birleşmiş milletler raporuna göre 4 milyonu gittikleri ülkelerde seks kölesi olarak çalıştırılmaktadır. Seks işçisi, hayat kadını vs değil "Seks kölesi" Bu rakama hayat kadını olanlar dahil değildir. Küresel borsa manipülasyonları. Gelişmiş ülkelerde gün geçtikte artan enerji açığına mükabil, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin enerji ve hammadde sahalarına yönelik gasplar ve aleyhte anlaşmalara teşvik gibi uygulamalar sonucunda küresel gelir dağılımındaki fark, korkunç boyutlara ulaşmıştır. Sadece bu yılın başlarında borsalarda tarım sektörüne yapılan bir aylık manipülasyonlarla , iki kıtada kelimenin gerçek anlamıyla kıtlık tehlikesi başgöstermiştir. Birleşmiş Milletler başkanının manipilasyonlar sonucu sene sonunda oluşacak tablonun vehametine ilişkin uyarıları ve sonbaharda patlak veren krizle, bu manipülasyonlar durmuş gibi görünmektedir. Fakat yapılabilirliği tehlikesi bakidir.

 

Küresel gelir dağılımındaki korkunç orantısızlığın sonucu kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan ülkelerde kadınlar açısından durum korkunçtur. Hatta küçük kız çocukları açısındanda. Seks kölesi olarak uluslararası fuhuş mafyalarının eline düşen kadın ve kız çocuklarının sayısı tespit dahi edilememektedir. En son Birleşmiş Milletler Gıda yardım görevlilerinin dahi bu kadınlar ve kız çocuklarını yiyecek karşılığı seks kölesi olarak kullandığını ortaya çıkması. Durumun vahametini göstermesi açısından önemlidir.

 

.............

 

 

Herşeyden önce kadınlara uygulanan şiddetle kapitalizmin ne alakası olduğu gibi soru için 8 Mart'ın neden kadınlar günü olarak kutlandığını merak etmek yeter.

 

Şunları yazarken bir kez daha farkettimki. Kapitalizm gerçekten ********* ve korkunç bir sistem. İnsanlık kapitalizme karşı ütopik sistemlerden daha ciddi alternatiflere şiddetle muhtaçtır. Varolan tabloda kapitalizm hem insanlığı, hemde dünyanın kendisini gerçek bir yıkıma götürüyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Cyrano,

 

 

Kapitalizm nedir? Biliyormusunuz? Ekonomik sistemdir. Bu sistemin ozellikleri şahsi veya şirketlerin yatırım yapma imkanları, bu yatırımların şahsi karara baglı olmaları , fiatların, üretim/imalatin ve dağıtımın serbest piyasada yarışmakla kararlı olmasıdır. Kapitalizmin merkezindeki en buyuk ozelligi kişisel mülkiyet sahipligidir. Komunistlikte mülkiyet halk tarafından sahip olunur. Komunistligin nasil çaliştıgını gorduk 20inci asırda. Daha fazla soyleyeme luzum varmı?

 

Kapitalizmin Faydaları:

 

1.Insana “seçme hakki” verir. Insanlara imkan verir. Ekonomik ortamları yaratıp insanlara sefaletten kaçma, kurtulma firsatları verir. Kapitalist ülke Amerikada , babasinin Kenyada gelen zenci Barack Obamayi ABD Cumhurbaskanı yapar. Bu yuzden milyonlarca Muslumanlar Kapitalist memleketlere her sene goç ediyorlar.

 

2.Eski zamanlarda, zenginler “Lord” veya “King”ler hic bir kuşkusu yoktu onların mülkiyeti, emlakları hükümet tarafindan zaptetilmesi, alınması hakkında. Fakirlerin mülkiyet sahibi olması zordu. Onların emlakları, arsaları ellerinden alınırdı. Kapitalist sistem kanunları altında, herkesin “Emlak Sahipligi” hakları aynı ve korunur.

 

3.Kölelik, şiddet, cinayet gibi suçlar insanogluna karşı olan ve insan haklarını, güvenliklerini kendilerinde ve şahsi mülkiyet sahipliklerini bozar. Kapitalist toplumlar serbest, hür eğilimindedirler. Erkekler, Kadınlar, degişik ırklar aynı hak sahipleridir. Kapitalist toplumlar insanlara, kendilerine geliştirme imkanlari verir. Kapitalism insan canlılıgını(human spirit) besleyip, insanları şiddetten korumaya calısır. Insan Hakları , mulkiyet sahiplik haklarıyla yanyana gelisti.

 

4.Mulkiyet sahipligi insanogluna gelecegi hakkinda dusunmemsine yardim eder. Insanlar mulkiyet sahipi oldugu zaman, bunu korumak icin calisirlar. Değerini artırirlar, Kıymetlendirirler. Insanlar kiralik arabaların bakımına aldırış etmezler. Sahip oldugu arabanın bakımına iyi bakarlar. ….Niye inekler cok, kaplanlar az? Mulkiyet Sahipligi. Insanlar inek sahipleridir ve onu beslemek için çalışırlar. Niye Afrikada “Fil”lerin sayısı son zamanlarda artıyor ? Cevap Mulkiye sahipligidir. Koylulere “fil” sahipligi izini verip onlar bu hayvanları korurlar. Yani … muhafaza et, koru, değerini artır

 

5.Piyasada insanogluna faydalı urunleri yapmak. Bu ürünleri en az fiat ve en yuksek kalitede yaparak yarısma etmek. iş adamlari bir deger yaratmazsa yarışma edemez. Bunun faydalarını toplum alır. Evinizdeki ilaçlar, surdugunuz arabalar, bindiginiz uçaklar, kullandıgınız bilgi sayarlar Kapitalist piyasanın ürünlerindendir. Komunist ülkelerinin ürünlerini kullanıyormusunuz? Evet ise, bana bunu yazabilirmisiniz?

 

6.Kapitalist sistem mükâfatları dolayisiyle, en fakir bir kadını en zengin yapabilir. Amerikada Oprah Winfrey, fakir aileden gelen zenci kadın Amerikanın en zenginlerinden biridir. Oprah Winfrey “şiddetin” neden ve derden geldigini anlayıp, servetini Afrikada genc kizlar icin egitim merkezi acarak kullanır. Kapitalist Zenci Oprah parasini afrikada genc kizlara olan siddetini egitimle savasir. Yani, Kapitalizm siddetle savasir!

Kapitalist toplumlarda, genellikle, sehirlerde "korunma evleri" vardir. Kadinlar bu evlere siginmak için gelebilir. Islam ülkelerinde boyle evler varmidir? Olmaya luzum yok derseniz, o zaman kadin cemiyetleriyle bir temasa geçin size açiklasinlar, kadinlarin durumlarini islam ulkerlerinde. Malezyada, kadinlar cemiyetleri raporuna gore tecavuzlerin %90 rapor edilmiyor. Ayni sekilde Pakistanda, kadinlar rapor etmiyorlar. Tabii ki bunun manasi sizlere, tecavuz olmuyor demektir. Bu kadinlar rapor edince, sizin gozünüzde suçlu olacak, ailesi tarafindan belki oldürülecek, belki hayat boyu evde kalacak çünkü bakire degildir diye. Sayin Cyrano … bir kelime ile özet lazımsa, şiddet “egitim”le savaşılır derim. Egitimle insanlar gorurki, yillardir devam eden “kadinlara olan” şiddetlerin adetlerden veya dini yonunden olan uydurma bahaneleri silmek lazimdir.

 

Yukarda "Şiddet gören 9 bin kadın NEDEN DAYAK YEDİĞİNİ açıkladı" siz bunlara aldırıs etmiyorsunuz. kadini dinlemiyorsunuz. Erkekleri suçlamiyorsunuz. Yalniz "Kapitalizm" suçludur diyorsunuz. Erkekler kadinlara dayak attiklari zaman ne diyorlar "Bu yumrugu ben atmiyorum" "Kapitalizm atiyor sana"mi diyor? Yani bahane bulmakla ugrasiyorsunuz!

 

Egitim, kardeşim, egitim!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Suheyla,kapitalizm sadece bir ekonomik sistem değildir,aynı zamanda üretimiyle,yatırımıyla,paylaşımıyla sosyal bir sistemdir.Öylesi bir sistemdir ki;emeğin bile fiyatını belirleyen bir ekonomik anlayışı vardır.

 

Kadına şiddet,taciz vs...Bunu yapanlar,buna göz yumanlar;birey de olsa yasa da olsa suçludur.Bunu hiçbir vicdan kabul edemez,etmemeli.Eminim ki bu hepimizin ortak olduğu düşüncedir.

 

Peki nedir kadını böylesi yok sayan zihniyetin çıkış noktası,sığınılan,kalkan olarak kullanılan nedir bu şiddette?Din midir bunun vebalinden kalkacak olan yoksa herhangi bir sosyal düzen midir,yoksa...?

 

Siz din olarak göstermişsiniz,İslam ülkelerinden örneklerle de kanıtlama yoluna gitmişsiniz.Cyrano ise kapitalizm demiş.

 

Ben dinlerin kadınlara bakış açıları hakkında fazla bilgiye sahip değilim maalesef,yalnız İslam'ın kadına bakış açısı hakkında pek de olumsuz yargılara sahip değilim.Özellikle kafa karıştıran noktalar,İslam Peygamberi'nin Ayşe ile olan evliliği,tanıklık olayı ve şu çok eşlilik gibi mevzular.Buna mantıklı cevaplar aldığımı düşünüyorum.Bu benim düşüncem,birey buna göre yaşar yada yaşamaz,inanan inanır,inanmayan inanmaz;bu da bireyin kendisini bağlar.

 

Bu sadece İslam için geçerli değil,Hristiyanlık dininde günahkar kadın motifi de tartışılması gerekendir.Ortaçağ Avrupa'sın da yaşananlar da yazılması gerekendir.Bırakın dinleri;kocası ile diri diri gömülen kadınları değer olarak gören zihniyetler bile hala var.

 

Ki ben İslam'ın kadına getirdiği ayrıcalıkları;yaşandığı coğrafya ve zamana bakarak büyük bir devrim olarak niteleyenlerdenim.

 

Bakın,eğitim demişsiniz,eğitim şart diye de eklemişsiniz.Çok doğru cümleler.Afganistan da Irak'ta eksik olan bunlar olmasın mı?Ve bu eksikliğin temel nedeni de kapitalizm olmasın mı?Sayın Cyrano,başına silah doğrultulan gibi bir ibare kullanmıştı başka bir yerde,evet başına silah doğrultulan bir Afganistan;yaşaam derdinden başka ne düşünülebilir ki o coğrafya da...

 

Ve kapitalizm...

 

1.Insana “seçme hakki” verir. Insanlara imkan verir. Ekonomik ortamları yaratıp insanlara sefaletten kaçma, kurtulma firsatları verir. Kapitalist ülke Amerikada , babasinin Kenyada gelen zenci Barack Obamayi ABD Cumhurbaskanı yapar. Bu yuzden milyonlarca Muslumanlar Kapitalist memleketlere her sene goç ediyorlar.

 

Aynı kapitalizm,güçlü olanın seçilmesine olanak sağlar,insanları sefalete sürükler,aç olanın gözyaşlarına zerre olsun değer vermez.Kenya'dan gelen Zenci Barack Obamanın halkını mülteci kamplarında çok iyi yok eder,Irak'ta işgali haklılaştıran bir araca dönüşüverir.

 

2.Eski zamanlarda, zenginler “Lord” veya “King”ler hic bir kuşkusu yoktu onların mülkiyeti, emlakları hükümet tarafindan zaptetilmesi, alınması hakkında. Fakirlerin mülkiyet sahibi olması zordu. Onların emlakları, arsaları ellerinden alınırdı. Kapitalist sistem kanunları altında, herkesin “Emlak Sahipligi” hakları aynı ve korunur.

 

Şimdi fakirlerin mülkiyet sahibi olması daha mı kolay?Emin olun ki kapitalizm feodalizmden daha acımasız.

 

3.Kölelik, şiddet, cinayet gibi suçlar insanogluna karşı olan ve insan haklarını, güvenliklerini kendilerinde ve şahsi mülkiyet sahipliklerini bozar. Kapitalist toplumlar serbest, hür eğilimindedirler. Erkekler, Kadınlar, degişik ırklar aynı hak sahipleridir. Kapitalist toplumlar insanlara, kendilerine geliştirme imkanlari verir. Kapitalism insan canlılıgını(human spirit) besleyip, insanları şiddetten korumaya calısır. Insan Hakları , mulkiyet sahiplik haklarıyla yanyana gelisti.

 

İnsan hakları kavramı mülkiyet kavramı ile yanyana geliyorsa,bu bir anda değişen dünyanın dengeleri ile aaçıklanmalıdır,özel mülkiyet bunu tek başına karşılayamaz.Asıl köleler kapitalizmin pençelerindedir.

 

4.Mulkiyet sahipligi insanogluna gelecegi hakkinda dusunmemsine yardim eder. Insanlar mulkiyet sahipi oldugu zaman, bunu korumak icin calisirlar. Değerini artırirlar, Kıymetlendirirler. Insanlar kiralik arabaların bakımına aldırış etmezler. Sahip oldugu arabanın bakımına iyi bakarlar. ….Niye inekler cok, kaplanlar az? Mulkiyet Sahipligi. Insanlar inek sahipleridir ve onu beslemek için çalışırlar. Niye Afrikada “Fil”lerin sayısı son zamanlarda artıyor ? Cevap Mulkiye sahipligidir. Koylulere “fil” sahipligi izini verip onlar bu hayvanları korurlar. Yani … muhafaza et, koru, değerini artır

 

Mülkiyet dediğiniz gibi insanoğlunun gelecek hakkında düşünmesini sağlar,yalnız kapitalist bir toplumun,kapitalist bir bireyin hiçbir insani değeri onun geleceğinde söz sahipliği yapmaz.

 

5.Piyasada insanogluna faydalı urunleri yapmak. Bu ürünleri en az fiat ve en yuksek kalitede yaparak yarısma etmek. iş adamlari bir deger yaratmazsa yarışma edemez. Bunun faydalarını toplum alır. Evinizdeki ilaçlar, surdugunuz arabalar, bindiginiz uçaklar, kullandıgınız bilgi sayarlar Kapitalist piyasanın ürünlerindendir. Komunist ülkelerinin ürünlerini kullanıyormusunuz? Evet ise, bana bunu yazabilirmisiniz?

 

Bunlar kapitalizm olmadan da olur.Kapitalizmi,komünizm ile açıklamaya çalışma yerine olması gerekenleri konuşalım.

 

6.Kapitalist sistem mükâfatları dolayisiyle, en fakir bir kadını en zengin yapabilir. Amerikada Oprah Winfrey, fakir aileden gelen zenci kadın Amerikanın en zenginlerinden biridir. Oprah Winfrey “şiddetin” neden ve derden geldigini anlayıp, servetini Afrikada genc kizlar icin egitim merkezi acarak kullanır. Kapitalist Zenci Oprah parasini afrikada genc kizlara olan siddetini egitimle savasir. Yani, Kapitalizm siddetle savasir!

 

Kapitalizm şiddetle mi savaşır,bunu nasıl yapar?Zenci kadın şunun da farkında olmalı;ne zaman ki feodalizm yerini kapitalizme bırakıverdiyse,işte o zaman beyaz adam, dediğiniz o kaliteli üretimi yapmak için; onu ve onun yaşama alanı elinde aldı.

 

Kapitalizm,sosyalizm,din...ne olursa olsun,kadını ezen kim olursa olsun,kadın veya insanı yok saymak insani değildir.Bugün kapitalizmin belası tüm Ortadoğuda kan damlaları ile yeşermektedir.Sudan da çocuklar açlıktan ölmektedir.Benim ülkemde patronlar sefa sürerken,tersanelerde işçiler bir parça ekmek için can vermektedir.

 

Savaş,işgal.Bakın size yakın zamandan bir örnek:IRAKKKKKKKKKKKKK!Orada kadınlar taciz,şiddet,tecavüz ile yaşıyor,yaşatanlar,o dediğimiz medeniler,o laikler!

 

Afganistan da burka var değil mi,ama ABD' de de orada.Düşünmek lazım;neden...?Çünkü o burkayı kullanmak birilerinin işine gelmektedir.

 

Bugün İslam ülkeleri olarak nitelenen ülkeler İslam ile değil,emperyalizm ile açıklanacak bir kısır döngüyü yaşamaktır.Gerçek olan bu.

 

Kadını zorla kapatan da açan da zalimdir.

 

Kadına el uzatan da ona tecavüz eden de zalimdir.

 

Hepsini görelim...saygılar!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Cyrano,

 

 

Kapitalizm nedir? Biliyormusunuz? Ekonomik sistemdir. Bu sistemin ozellikleri şahsi veya şirketlerin yatırım yapma imkanları, bu yatırımların şahsi karara baglı olmaları , fiatların, üretim/imalatin ve dağıtımın serbest piyasada yarışmakla kararlı olmasıdır. Kapitalizmin merkezindeki en buyuk ozelligi kişisel mülkiyet sahipligidir. Komunistlikte mülkiyet halk tarafından sahip olunur. Komunistligin nasil çaliştıgını gorduk 20inci asırda. Daha fazla soyleyeme luzum varmı?

 

Yukarıdaki yazımda komüniz kapitalizmden daha süperdir gibi bir ifade mi var ? kalıplar ve atgözlükleriyle bakmaktan vazgeçip resmin bütününü görmeye davet ediyorum. Ben kapitalizmin ne kadar ********* ve korkunç bir sistem olduğundan ve insanlığın alternatifini oluşturması gereğinden bahsediyorum bana, komünistliğin nasıl çalıştığını gördük diye cevap veriyorsunuz. İnsanlar sizin kafanızda oluşturduğunuz kalıplar ait olmak zorunda değil.

 

Kişisel mülkiyet sahipliği ne kapitalizmle birlikte başlamıştır, nede sadece kapitalizmde vardır. Başkalarına eğitim tavsiye etmeden önce kendi bilgilerinizi ve eğitim seviyenizi gözden geçirin. Her ekonomik sistemde kişisel mülkiyet sahipliği vardır. Sosyalist ekonomilerde de vardır, kapitalist ekonomilerdede. Ancak sosyalist ekonomilerde üretim araçları üzerinde kişisel mülkiyet sahipliğiyoktur. "Komünistlik" diye bir ekonomik sistemde yoktur.

 

Kapitalizmin Faydaları:

 

1.Insana “seçme hakki” verir. Insanlara imkan verir. Ekonomik ortamları yaratıp insanlara sefaletten kaçma, kurtulma firsatları verir. Kapitalist ülke Amerikada , babasinin Kenyada gelen zenci Barack Obamayi ABD Cumhurbaskanı yapar. Bu yuzden milyonlarca Muslumanlar Kapitalist memleketlere her sene goç ediyorlar.

 

Öncelikle o milyonlarca müslümanın kendi ülkeleri de kapitalist değil mi :) Bu nasıl bir söylem ya. Yani Almanya kapitalizmle yönetiliyorda, suudi arabistan, iran, pakistan başka bir sistemle mi yönetiliyor ? İnsanların açlık ve kıtlıkla boğuştuğu ülkelerde aynı zamanda kapitalizmle yönetilmemekte midir ? Yoksa siz sadece Batı Avrupa ülkelerini ve ABD yi mi kapitalizmle yönetiliyor falan sanıyorsunuz ? Size kötü bir haberim var sizin o yerden yere vurduğunuz müslüman ülkelerde kapitalizmle yönetiliyor :)

 

2.Eski zamanlarda, zenginler “Lord” veya “King”ler hic bir kuşkusu yoktu onların mülkiyeti, emlakları hükümet tarafindan zaptetilmesi, alınması hakkında. Fakirlerin mülkiyet sahibi olması zordu. Onların emlakları, arsaları ellerinden alınırdı. Kapitalist sistem kanunları altında, herkesin “Emlak Sahipligi” hakları aynı ve korunur.

 

Evet bu yüzden mesela ABD gibi zengin bir kapitalist ülkede, sokakta karton kutuların içinde yaşıyan sayısı 1,5 milyondur. Nüfusun bir kısmı oldukça rahat yaşarken bir kısmı gettolarda hiçbir sosyal güvenceleri olmadan büyük bir yoksulluk ve suç ortamında yaşamaktadır. Artı bu arkadaşımızın bize kapitalizmin iyiliğine örnek olarak verdiği sistem feodalizm :) Arkadaşım ekonomik ve siyasal sistemler tarihsel olarak kendilerinden önceki ekonomik ve siyasal sistemlerle kıyaslanmazlar. Böyle bir bilimsel bakış açısı yoktur. Yani Feodal toplum, köleci toplumla kıyaslanarak övülemez. Ya da meşruti monarşi, mutlak monarşiyle kıyaslanarak övülemez. Kapitalizm doğduğu anda tabiki feodalizme göre ileri ve daha iyi bir ekonomik sistemdir. Ancak bugün geldiği noktada, insanlık ve dünya için gerçek bir yıkım tehlikesi arzetmektedir sistem olarak. Ve kendisinden önceki tüm ekonomik ve toplumsal sistemler gibi, kendisinden daha iyi ve daha insancıl bir sisteme bırakacaktır yerini. Bu insanlığın gelişimiyle alakalıdır.

 

3.Kölelik, şiddet, cinayet gibi suçlar insanogluna karşı olan ve insan haklarını, güvenliklerini kendilerinde ve şahsi mülkiyet sahipliklerini bozar. Kapitalist toplumlar serbest, hür eğilimindedirler. Erkekler, Kadınlar, degişik ırklar aynı hak sahipleridir. Kapitalist toplumlar insanlara, kendilerine geliştirme imkanlari verir. Kapitalism insan canlılıgını(human spirit) besleyip, insanları şiddetten korumaya calısır. Insan Hakları , mulkiyet sahiplik haklarıyla yanyana gelisti.

 

Hah şimdide kapitalizmi köleci toplumla kıyaslayarak övme :)

 

4.Mulkiyet sahipligi insanogluna gelecegi hakkinda dusunmemsine yardim eder. Insanlar mulkiyet sahipi oldugu zaman, bunu korumak icin calisirlar. Değerini artırirlar, Kıymetlendirirler. Insanlar kiralik arabaların bakımına aldırış etmezler. Sahip oldugu arabanın bakımına iyi bakarlar. ….Niye inekler cok, kaplanlar az? Mulkiyet Sahipligi. Insanlar inek sahipleridir ve onu beslemek için çalışırlar. Niye Afrikada “Fil”lerin sayısı son zamanlarda artıyor ? Cevap Mulkiye sahipligidir. Koylulere “fil” sahipligi izini verip onlar bu hayvanları korurlar. Yani … muhafaza et, koru, değerini artır

 

? kapitalizmin sorunu mülkiyettir diyen mi oldu ? Artı diğer ekonomik modellerde, insanların kişisel mülkiyeti olan arabaları ve evleri yok mu? Siz cidden ekonomik ve toplumsal sistemler üzerine iki sayfa birşey okudunuz mu? Kapitalizmin sizin kastettiğiniz merkez devlet planlamasına sahip sosyalist ekonomik modellerden farkı. İnsanların arabaya , ya da ineğe sahip olup olmaması değildir. Bu bahsettiğiniz şey iki sistemdede vardır. Ama anladığım kadarıyla bu konuda pek bir bilginiz yok. Kapitalizmin farkı, üretim araçları üzerinde sınırsız mülkiyet hakkı tanımasıdır. Bunun bizzat yarattığı tahribatı, tam karşıt model olan sosyalist ekonomik modelin bazı yanlarını uygulayarak dengeler. Tüm dünyada bugün uygulanan ekonomik sistemler "karma ekonomik sistemler" dir. temelde kapitalizme dayansada, kapitalizmin sınırsız mülkiyet hakkı anlayışının yıkıcılığını, sosyalist ekonomik modelin müdaheleci ve planlayıcı ekonomik anlayışıyla dengelerler. Yani kapitalizmin "bir üretim aracını mülkiyet sahibi, istediği kadar ve istediği şekilde kullanabilir" anlayışının yarattığı tahribatı, sosyalist ekonomik modelin, artık değerin paylaştırılması konusundaki görüşlerini dikkate alarak dengeler.

 

Bugün tüm dünyada uygulanan bu sistemin adı "karma ekonomidir" ve en temel tanımıyla kapitalist ve sosyalist ekonomik modellerin olumlu ve olumsuz yönlerini birbirleriyle dengeleme şeklindedir. Hatta sizin o "müslümanlar kapitalist ülkelere göç ediyor" şeklindeki komik söyleminizdeki en önemli bilgi eksiklerinden birisinin, o "müslümanlar" ın kaçtıkları ülkeler saf kapitalist ekonomik modeli, göç ettikleri ülkelerin ise, sosyalist ekonomik modelle dengelenmiş "karma ekonomi" yi uyguladıklarıdır.

 

5.Piyasada insanogluna faydalı urunleri yapmak. Bu ürünleri en az fiat ve en yuksek kalitede yaparak yarısma etmek. iş adamlari bir deger yaratmazsa yarışma edemez. Bunun faydalarını toplum alır. Evinizdeki ilaçlar, surdugunuz arabalar, bindiginiz uçaklar, kullandıgınız bilgi sayarlar Kapitalist piyasanın ürünlerindendir. Komunist ülkelerinin ürünlerini kullanıyormusunuz? Evet ise, bana bunu yazabilirmisiniz?

 

:) cidden şartlanmak ne fena. Kapitalizme getirilen eleştirileri, komünizmi eleştirerek göğüslemeye çalışmak. Arkadaşım benim kapitalizme getirdiğim eleştirilerde komünizm mi referans alınıyordu? Ve komünizmle kıyaslayarak mı eleştiriyordum ? Benim getirdiğim eleştirilerle bu söylediklerinizin ne alakası var ?

 

Ben diyorumki ,kapitalizm savaş ve şiddet olmadan yaşayamayan bir sistemdir ve dünyayı felakete sürüklemektedir. İnsanlık ütopik sistemlerden daha ciddi bir alternatifini üretmek zorundadır. Arkadaşımız bana komünizm şöyledir böyledir diyor.

 

6.Kapitalist sistem mükâfatları dolayisiyle, en fakir bir kadını en zengin yapabilir. Amerikada Oprah Winfrey, fakir aileden gelen zenci kadın Amerikanın en zenginlerinden biridir. Oprah Winfrey “şiddetin” neden ve derden geldigini anlayıp, servetini Afrikada genc kizlar icin egitim merkezi acarak kullanır. Kapitalist Zenci Oprah parasini afrikada genc kizlara olan siddetini egitimle savasir. Yani, Kapitalizm siddetle savasir!

 

Peki bu kapitalist Amerika'da, 21. yy da miyonlarca zencinin hayatlarını uyuşturucu satarak, çete üyeliği yaparek sürdürmek zorunda olduğu gerçeğini değiştiriyor mu? Yada ABD cezaevlerinde yatan mahkumların %70 inin afrika kökenli amerikalılar olduğu gerçeğini değiştiriyor mu ?

 

Kapitalizm şiddetle savaşır mı ? :) Kapitalizm şiddet üretir. Ve hatta kendinden önceki ilkel sistemler bile kapitalizm kadar şiddet üretmemiştir. Kapitalizm şiddetle savaştığı için mi? Dünya hiç olmadığı kadar şiddeti kapitalizmle yaşadı ?

 

Kapitalizm ve şiddetle ilgili en güzel söz ingiliz bir işçi tarafından söylenmiştir; %100 kar için tüm insani yasalar ayaklar altına alınabilir. %300 kar için ise darağacına gitme pahasına riske edilemeyecek ve işlenemeyecek hiçbir suç yoktur

 

Siz kime masal anlatıyorsunuz. Sırf daha fazla kar için, 2 milyon sivil Irak'ta öldürülmedi mi daha şimdi gözümüzün önünde. Kar getirecek maden sahaları ve sömürgeler paylaşılamadığı için. Dünya iki kez yüzmilyonlarca insanın öleceği savaşlara sürüklenmedi mi? Yüksek kar getirdiği için, kapitalist ülkeler, uyuşturucu ve silah ticaretine müsade etmiyor mu? Bu iki yasadışı iş yüzünden dünyada heryıl kaç insan ölüyor ?

 

Kapitalizm şiddetle mücadele edermiş. Dünyadaki toplam şiddetin ne kadarı, daha fazla kar elde etmek için işleniyor ?

 

Kapitalist toplumlarda, genellikle, sehirlerde "korunma evleri" vardir. Kadinlar bu evlere siginmak için gelebilir. Islam ülkelerinde boyle evler varmidir? Olmaya luzum yok derseniz, o zaman kadin cemiyetleriyle bir temasa geçin size açiklasinlar, kadinlarin durumlarini islam ulkerlerinde. Malezyada, kadinlar cemiyetleri raporuna gore tecavuzlerin %90 rapor edilmiyor. Ayni sekilde Pakistanda, kadinlar rapor etmiyorlar. Tabii ki bunun manasi sizlere, tecavuz olmuyor demektir. Bu kadinlar rapor edince, sizin gozünüzde suçlu olacak, ailesi tarafindan belki oldürülecek, belki hayat boyu evde kalacak çünkü bakire degildir diye. Sayin Cyrano … bir kelime ile özet lazımsa, şiddet “egitim”le savaşılır derim. Egitimle insanlar gorurki, yillardir devam eden “kadinlara olan” şiddetlerin adetlerden veya dini yonunden olan uydurma bahaneleri silmek lazimdir.

 

:) Yani şartlanmışlık ve cehalet insanları ne kadar şaşırtabilir bunun sınırı yoktur. Tanıma bakar mısınız ya ? Kapitalist toplumlarda "korunma evleri" vardır. islam ülkelerin böyle evler var mıdır ? Arkadaşım sen islam ülkeleri dediğin ülkelerin başka bir sistemle yönetildiğini falan mı sanıyorsun? Ben sana acilen okuma tavsiye ediyorum. İslam ülkeleri kapitalist ülkeler değil mi ? Bir ülkenin ekonomik modelinin kapitalist olması için hristiyan ülke olması mı gerekiyor ?

 

Yani mesela İngiltere kapitalist bir ülkede malezya değil mi ?

 

Yazarken kendi yazdıklarını okumuyor musun? Yoksa kapitalizm nedir, kapitalizmle yönetilmeyen kaç ülke vardır bunları bilmeden kapitalizm dersi vermeye mi kalkıyorsun ? :)

 

Yukarda "Şiddet gören 9 bin kadın NEDEN DAYAK YEDİĞİNİ açıkladı" siz bunlara aldırıs etmiyorsunuz. kadini dinlemiyorsunuz. Erkekleri suçlamiyorsunuz. Yalniz "Kapitalizm" suçludur diyorsunuz. Erkekler kadinlara dayak attiklari zaman ne diyorlar "Bu yumrugu ben atmiyorum" "Kapitalizm atiyor sana"mi diyor? Yani bahane bulmakla ugrasiyorsunuz!

 

Kadına karşı şiddet konusunda, bir yanda hiçbir işe yaramaz, "pis erkekler kötü erkekler" geyiğinden öteye gitmeyen gevezelikler. Öbür yanda ise ciddi kadın kuruluşları, bilim adamları ve akademik çalışmalarla, kadınların genel toplumsal şiddetten en fazla etkilenen kesim olduğu şeklindeki çözüme yakın çalışmalar vardır. Kadın uygulanan şiddet genel toplumsal şiddetin bir parçasıdır. Kadına uygulanan şiddetin yüksek olduğu ülkeler, aynı zamanda toplumsal şiddetinde yüksek olduğu ülkelerdir. Dolayısıyla gerek uluslarası kadın örgütleri, gerekse bilimsel kurumların çalışmaları. Kadına karşı uygulanan şiddetle mücadeleyi , toplumsal şiddetle mücadelen ayrı bir başlık olarak görmez ve çalışmaları bu yönde yaparlar. Şiddet mağduru kadınların korunması , tedavi edilmesi gibi önlemlerle. Kadına karşı uygulanan şiddetin ortadan kaldırıması farklı konulardır.

 

Kadın yönelik şiddetin genel toplumsal şiddetin bir parçası olduğunu unutmadan, kadınların bu şiddeten en fazla etkilenen kesim olduğunu bilerek ona göre önlemler alınmalı, ve daha fazla üstünde durulmalı. Aynı zamanda genel toplumsal şiddete sebep olan faktörlerin ortadan kaldırılması için çalışılmalıdır.

 

Erkek ve kadın herbiri birer toplumun parçası olan sosyal varlıklardır. "Eğitim" kadına karşı uygulanan şiddet konusunda, eğitimli ve eğitimsiz kesimler arasında bir fark olduğunu sanıyorsanız. Hiç boşuna ağzınızı yormayın. Hiçbir fark yok. Yapılan tüm araştırmalar. Toplumların eğitimli ve eğitimsiz kesimleri arasında kadına yönelik şiddet konusunda fark olmadığını gösteriyor.

 

Hatta kimi ülkelerde nüfusun eğitim ve gelir seviyesi yüksek kesimlerinde, kadına yönelik şiddet oranının daha yüksek olduğu sonucu çıkıyor.

 

gelişmişve gelişmemiş ülkeler arasında kadına yönelik şiddet konusundaki farkta anahtarda eğitim değil. Zira böyle olsaydı eğitimli batı toplumlarının bu sorunu geride bırakmış olması gerekirdi. Fakat latin amerika, asya ve afrika ülkelerinde olduğu gibi Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkelerindede kadına karşı uygulanan şiddet en önemli sorunlardan birisi ve önüne geçilemiyor.

 

Batıda kadına yönelik şiddet konusunda ABD, İrlanda ve İtalya başı çekerken, mesela İspanya'da tecavüz ve dayak vakalarını bırakalım. Her hafta bir kadın eşi tarafından öldürülüyor.

 

Dolayısıyla eğitimli bir toplum olmak sorunu çözmüyor. Toplumlar içindede eğitimli ve eğitimsiz kesimler arasında kadına yönelik şiddet konusunda fark bulunmuyor.

 

Kadına yönelik şiddet konusunda modern çözüm projeleri bugün bahsettiğim gibi. genel toplumsal şiddetle mücadele etmek. ve bu şiddete en çok maruz kalan kadınları korumaya yönelik önlemler almak.

 

 

Egitim, kardeşim, egitim!

 

Evet özellikle bu yazınızla eğitimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ispatladınız. Umarım her konuda yazmanın, dini konularda ırkçı sitelerden copy-paste yapmak kadar kolay olmadığını anlamışsınızdır.

 

Zira bu gece ekonomi ve toplum bilimine yeni kavramlar ve ayrımlar ekleyerek büyük katkılar sağlamış birisi olarak :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

20081031051548congowomedw6.jpg...'Kadına Yönelik Şiddete Son'

Birleşmiş Milletler "Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Son Günü" dolayısıyla yayımladığı raporda

 

her üç kadından birinin, büyük olasılıkla yaşamı boyunca bir şekilde taciz ya da

 

şiddetle karşılaştığını bildirdi.

BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, bir çok ülkenin kadınları koruma konusunda gerekli yasal adımları attığını

 

ama çok daha somut önlemlere ihtiyaç olduğunu söyledi.

 

Ban Ki Moon, toplumsal barış ve kalkınmayı tehdit ettiğini söylediği bu tür ihlallere karşı yeni bir

 

mücadele kampanyasının başını çekme sözü verdi.

 

'Kadına Şiddete Son' günü vesilesiyle açıklanan BM raporunda, töre cinayetlerinden silahlı çatışma

 

bölgelerinde yaygın biçimde tanık olunan tecavüz olaylarına, dünyanın herhangi bir yerinde eşinin,

 

erkek arkadaşının ya da bir diğer aile ferdinin şiddetine maruz kalan kadınlara kadar uzanan

 

her türlü şiddet ele alınıyor ve artık sona erdirilmesi isteniyor.

 

Rapora göre kadınların yarıdan fazlasının ev içi şiddete maruz kaldığı ülkelerden biri Kenya.

 

Aynı şekilde Bangladeş'te, Peru'da, ve Tanzanya'da da Birleşmiş Milletler rakamlarına göre, durum aynı.

 

Etiyopya'nın kırsal bölgesinde yapılan bir araştırma, cinsel saldırı, işkence ya da dayak kurbanı kadınların oranını

 

yüzde 71 gibi korkunç bir düzeyde veriyor.

 

İngiltere'de, kadınların yüzde 30'u evi içi şiddete maruz kalıyor.

 

Raporlara göre ev içi şiddetin en az görüldüğü ülke olan Japonya'da bile bu oran yüzde 20'inin biraz altında seyrediyor.

 

Türkiye'deki durum ile ilgili olarak BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan kadın sığınma evi

 

Mor Çatı'dan Zelal Yalçın'a göre Türkiye'deki istatistikler de en az dünya ortalamasına denk düşüyor.

 

Yalçın, her sosyal ve ekonomik sınıf ve kesimden kadının şiddete maruz kalabildiğini, bunun arkasında toplumdaki erkek

 

egemenliğinin, hakim anlayışların yattığını söylüyor.

 

Yalçın'a göre büyük bir sorun olan töre cinayetleri ve ev içi şiddet karşısında öncelikle yapılması gereken kadınların

 

güçlendirilmesi ve bu şiddet ortamından çıkarılabilmeleri.

 

Ancak Yalçın, bunun yapılabilmesi için hem yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesinin,

 

hem de şiddetle karşı karşıya bulunan kadınlara sağlanan olanakların genişletilmesinin şart olduğunu vurguladı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Batıda kadına yönelik şiddet konusunda ABD, İrlanda ve İtalya başı çekerken, mesela İspanya'da tecavüz ve dayak vakalarını bırakalım. Her hafta bir kadın eşi tarafından öldürülüyor.

 

.

.

.

 

Umarım her konuda yazmanın, dini konularda ırkçı sitelerden copy-paste yapmak kadar kolay olmadığını anlamışsınızdır.

 

Sayin Cyrano, kadina şiddet konusunu komik bulup yorumunuzu "smiley" iconlarla doldurmak benim hoşuma gitmedi. Kadina şiddet her yerde var. Evet. Bu tartişma konusu degil. Yalniz Islam dininde, Allahin sozu oldugu kitapta kadina şiddet yaziliyor. Yalniz Kuran ve hadislere dayanan şeriat kanunlarında kadına şiddet var! Bunu daha evvel size, kendi actıgınız forumda sordum, siz saklandınız. Bir defa daha soracagım, sizin dininizin şiddeti destekleyip veya desteklemedikleri hakkinda;

 

1.Siz bana Gayri-Musliman Toplumlarindan, bir ornek verin, dinini terkedini olduren toplumlarda. Yalniz bir tane yeter. Ben size istediginiz kadar ornek verebilirim, Islam Dunyasinda.

2.Siz bana Hristiyan ve Yahudi kitaplarindan bir tane ornek verin , Allahın kadınları dovmeye emir vermesine. Ben size bir kac kadınlara mahsus ornek veririm Islam Dininde

3.RECM diye bir şeyi duydunmu. Bu Yahudi dininden kopya edilmiş bir adettir. Siz bana yahudilerin insanlari taşlayarak öldurmelerine bir tane örnek verin. Ben size Islam ulkelerinde bir cok örnek veririm.

 

Siz bana bu seneryolarda bir tane bile ornek veremezsiniz. Ben size sayisiz örnek veririm, Islam dininde. Bu yuzden her gun kullanilan "Kafir" "Gavur" kelimeleriyle dolu Islam dini hoşgörüsüz ve acımasız ve şiddet doludur!

 

Copy/paste suçlamasına gelince, yinede insanlarla tartısırken onları ırkçı veya copy/paste ile suçlamak sizin için malesef bir adet olmuş! Mantığı tamamiyle terkeden insanla tartısmaya devam etmek mantıksız. Insanları suçlarken ya bir ispat orataya sunmalısın yada suçlamak adeti terketmelisin! çok acaip bir şey! Fakat bu mantıksız yanaşmalar Islam dininde cok goruluyor, o yuzden biraz toleranslı olmayi tercih ederim.

 

Hoşça Kal

 

Not: Eminimki soru ne olursa olsun sizin cevabınız ya Amerika olacak yada Irak işgali olacak.... yada copy/paste olacak Işte komik olan bu çeşit cevaplar. Sizin cevaplar bu 3 guruba duşuyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Cyrano, kadina şiddet konusunu komik bulup yorumunuzu "smiley" iconlarla doldurmak benim hoşuma gitmedi. Kadina şiddet her yerde var. Evet. Bu tartişma konusu degil. Yalniz Islam dininde, Allahin sozu oldugu kitapta kadina şiddet yaziliyor. Yalniz Kuran ve hadislere dayanan şeriat kanunlarında kadına şiddet var! Bunu daha evvel size, kendi actıgınız forumda sordum, siz saklandınız. Bir defa daha soracagım, sizin dininizin şiddeti destekleyip veya desteklemedikleri hakkinda;

 

:) Pardon bir şey sorucam, 8 milyon kadın, sadece kadın oldukları için müslüman coğrafyada mı diri diri yakıldı ?

 

Siz ne anlatmaya çalışıyorsunuz ve nereye varmaya çalışıyorsunuz ? Bir yandan kadına şiddet her yerde var diyorsunuz. Bir yandan sebebi Kuran'dır diyorsunuz. Latin Amerika ve Batı Avrupa ülkelerinde kadına uygulanan şiddetin sebebi ne o halde ?

 

bir kendi yazdıklarınızı okuyum bir benim yazdıklarımı. En büyük umudum gerçekten bilgi almak ve öğrenmek amacında olup. size yazdığım cevaplardan birşeyler öğrenebilmeniz.

 

En basiti, kapitalizm nedir, dünyada kapitalizmle yönetilmeyen kaç ülke vardır? "İslam ülkeleri" hangi ekonomik sistemle yönetilmektedir? gibi :)

 

 

1.Siz bana Gayri-Musliman Toplumlarindan, bir ornek verin, dinini terkedini olduren toplumlarda. Yalniz bir tane yeter. Ben size istediginiz kadar ornek verebilirim, Islam Dunyasinda.

2.Siz bana Hristiyan ve Yahudi kitaplarindan bir tane ornek verin , Allahın kadınları dovmeye emir vermesine. Ben size bir kac kadınlara mahsus ornek veririm Islam Dininde

3.RECM diye bir şeyi duydunmu. Bu Yahudi dininden kopya edilmiş bir adettir. Siz bana yahudilerin insanlari taşlayarak öldurmelerine bir tane örnek verin. Ben size Islam ulkelerinde bir cok örnek veririm.

 

Bak arkadaşım bana sakın hoşgörü, şiddet konusunda islam ve diğer dinler arasında kıyaslama yapmamı isteme. Zira kıyaslanamaz bile.

 

Daha öncede söyledim siz mutlu olun diye yeniden tarih yazamayız.

 

Tek tek sorucam, ajitasyonsuz tek tek cevap istiyorum.

 

1- Dünya'da ırkçı ve yabancı düşmanı partilerin en güçlü olduğu bölge neresidir ? Dünyada Irkçı şiddet eylemlerinin en çok yaşandığı bölgeler hangisidir ? (BM ve AB raporlarına göre cevabı değerlendireceğim)

 

2- Avrupa ülkelerinde 2007 yılında kaç tane ırkçı şiddet eylemi gerçekleşmiştir ? (Avrupa Birliği'nin yayınladığı ırkçılık raporuyla cevabı değerlendireceğim)

 

3- Dünyada etnik ve dini zenginlik açısından en zengin coğrafya hangisidir?

 

4- Avrupa ve Amerika kıtasında, hristiyan dini ve hristiyan kültüründen başka bir kültür kalmışmıdır ? Kaç medeniyet, kaç din ve kültür yok edilmiştir ?

 

5- 20. yy da uygulanan soykırımlar hangi ülkeler tarafından gerçekleştirilmiştir ?

 

6- "Irkçılık, faşizm, falanjizm" insanlık düşmanı olarak kabul edilen bu üç ideoloji nerede doğmuş, ve nerede uygulanmıştır ?

 

7- Avrupa'da, kilise tarafından kaç milyon insan yakılarak öldürülmüştür ?

 

8- "8 milyon kadın" Güney Avrupa'da ki "tanrıça" inancını yıkmak için kaç yıl içerisinde yakılmıştır.

 

9- Faşizm ideoloji olarak hangi dinin hangi mezhebinin kurucusunun fikirleri temel alınarak oluşturulmuştur ?

 

...

 

Ben hikayeleri değil, dünya gerçeklerini konuşmayı severim. Dünyada asla kıyaslanamayacak birşey varsa. Oda ortadoğu toplumlar ile, batı toplumlarının, hoşgörü, tolerans ve kardeşlik konusunda kıyaslanmasıdır. Bu coğrafya hoşgörünün ve kardeşliğin coğrafyasıdır. Bu coğrafyanın insanlarının geçmişi, katliamlar, soykırımlar, yok edişler, ırkçılık, faşizm, kırımlarla dolu değildir. Bu coğrafyada batı coğrafyasının aksine, semavisinden, totemistine yüzlerce din ve inanış herşeye rağmen binlerce yıldır aynı yerde yaşamaktadır.

 

Evet açık ve objektif bu sorulara cevap bekliyorum. Vermek işe gelmezse. Ben tamamen Ansiklopedik bilgiler, BM ve AB raporları ile cevaplayabilirim.

 

Evet göreceğiz, ırkçılık nerede ? Irkçı şiddet nerede ? Yabancı düşmanlığı nerede ? Soykırımları kim yapmış? Medeniyetleri kim yok etmiş ?

 

Tamamen objektif ve tartışılmaz verilerle göreceğiz sebebini. Ondan sonra ırkçı propagandaların ne kadar boş olduğunu anlıyacağız.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

2.Siz bana Hristiyan ve Yahudi kitaplarindan bir tane ornek verin , Allahın kadınları dovmeye emir vermesine. Ben size bir kac kadınlara mahsus ornek veririm Islam Dininde

Siz bana bu seneryolarda bir tane bile ornek veremezsiniz. Ben size sayisiz örnek veririm, Islam dininde. Bu yuzden her gun kullanilan "Kafir" "Gavur" kelimeleriyle dolu Islam dini hoşgörüsüz ve acımasız ve şiddet doludur!

 

:)

 

(TESNİYE BAB: 9 AYET: 22-23)

 

Ve Allah’ın RAB onu senin eline verdiği zaman, onun her erkeğini kılıçtan geçireceksin; ancak kadınları, ve çocukları, ve hayvanları, ve şehirde olan her şeyi, bütün malını kendin için çapul edeceksin; ve Allah’ın Rabbin sana verdiği düşmanlarının malını yiyeceksin. Bu milletlerin şehirlerinden olmayıp senden çok uzakta bulunan bütün şehirlere böyle yapacaksın. Ancak Allah’ın Rabbin miras olarak sana vermekte olduğu bu kavimlerin şehirlerinden nefes alan kimseyi sağ bırakmayacaksın; fakat onları, Hittileri ve Amorileri ve Kenanlıları ve Prezzileri ve Hivileri ve Yabusileri Allah’ın Rabbin sana emrettiği gibi tamamen yok edeceksin!

 

(YEREMYA BAB: 12 AYET: 3)

 

Ele geçen her adamın gövdesi delik deşik edilecek ve tutulan her adam kılıçla düşecek. Yavruları da gözleri önünde yere çalınacak; evleri çapul edilecek ve karıları kirletilecek!

 

Birde bakalım Hristiyanların Aziz Tertolyan'ı neler demiş kadınlar için..

 

Kadın, şeytanın insan nefsine giriş kapısıdır. Allah'ın yasalarını iptal eden Allah'ın çehresini bozan ********* bir mahluktur. Diğer bir Hristiyan azizi Saint Paul'da şöyle der: Her erkeğinn başı İsa idi, her kadının başı da erkekti. İsa'nın başı ise Tanrıydı. Erkek Tanrının şânı ve çehresidir. Fakat kadın erkeğin şanıdır. Çünkü erkek kadına bağlı değildir. Kadın ise erkeğe bağlıdır. Erkek kadın için doğmadı, fakat kadın erkek için doğdu. Mesih adına kadın kendini köleliğin sembolü saymalıdır.

 

Biz forumda neler gördük,onlarca nick alıp aynı şeyleri hiç yorulmadan tekrar edenlerimi ararsın yada İslama ve onun Peygamberine ve onun Peygamber kabul ettiklerine olmadık hakaretleri edip sayısız ithamda bulunup "buna kanıtın nedir"diye sorduğumuzda tekvin'den alıntılar yaparak kanıt sunmaya çalışan ateistlermi ararsın :)

Ama o kadar uzun süredir buradayız ki bir kaç kelimeden sonra kimin kim olduğunu anlamamız hiç zor olmuyor.. ;)

 

Şimdi şu yukarıda ki iletinizi okuyunca daha öncede sorduğum gibi misyonerlikmi yapıyorsunuz diye sorasım geliyor ee pek tabi kabul etmeyeceksiniz..

 

İslam dinini bu kadar iyi bildiğinizi iddia ettiğinize göre diğer dinler hakkındada ufak tefek bilgileriniz olması gerekir yoksa insan hiç cevabını bildiği soruları sorup kendini neden zor durumda bıraksın ki..

 

Kadına hangi dinin değer verdiğini sizinle tartışmayacağım bile 21.y.y da halen yahudilerde regl halinde ki kadın pis ve uğursuzsa Hristiyanlarda ise toplantılarda konuşma hakları dahi yoksa ki bunları sizin bal gibi bildiğinizdende eminim..

Birde..

Sosyal adalet,ekonomi,insan hakları,evrensel kanunlar,demokrasi v.s v.s hepsinden bir parça alıp bunu kapitalizm olarak sunmanızıda hayretler içerisinde kalarak okudum,ee kapitalizmi bu denli hararetle savunan birisinin doğal olarak Büyük İsrailoğllarının!! dininide savunması normaldir..

 

 

Ha son olarak Bosna'da ve Irak'ta kadınlara sistematik bir şekilde tecavüz edilmişmiydi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kürt halkına yönelik saldırılardan da en fazla Kürt kadınları etkileniyor. Gözaltında taciz ve tecavüz vakaları en çok Kürt illerinde yaşanıyor. Kürt kadınlarına yönelik kısırlaştırma niyetleri de saldırının bir diğer ayağını oluşturuyor.

 

Sn.Karınca,

 

Yapıştırdığınız bu yazıdaki bu bölüme de katılıyormusunuz ? Eminimki buna cevap vermeyeceksiniz çünkü büyük ihtimalle okumayacaksınız. Sizin işiniz anladığım kadarıyla yapıştırıp geçmek.

 

Kürt halkına yönelik ne tür saldırılar var sizce ? Kürt illeri ne demek ? Kürt kadınlarına yönelik kısırlaştırma niyetleri neye dayandırılarak söylenmiş ? Bu nasıl ırkçılık ithamı ? Bu nasıl bir bakış açısı ? Sadece, Kürtler mi Kürt oldukları için gözaltına alınıyor ? Gözaltında yapılanları eleştirmek başka bir şey, bu yapılanların bir tür soy kırım olduğunu söylemek başka bir şey.Bu insanlar neden göz altına alınıyor, sırf Kürt oldukları için mi ? Ankaralı, Konyalı, İzmirli, Muğlalı, Tokatlı bir DHKP-C militanı da mı Kürt olduğu için tecavüze uğruyor ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn.Karınca,

 

Yapıştırdığınız bu yazıdaki bu bölüme de katılıyormusunuz ? Eminimki buna cevap vermeyeceksiniz çünkü büyük ihtimalle okumayacaksınız. Sizin işiniz anladığım kadarıyla yapıştırıp geçmek.

 

Kürt halkına yönelik ne tür saldırılar var sizce ? Kürt illeri ne demek ? Kürt kadınlarına yönelik kısırlaştırma niyetleri neye dayandırılarak söylenmiş ? Bu nasıl ırkçılık ithamı ? Bu nasıl bir bakış açısı ? Sadece, Kürtler mi Kürt oldukları için gözaltına alınıyor ? Gözaltında yapılanları eleştirmek başka bir şey, bu yapılanların bir tür soy kırım olduğunu söylemek başka bir şey.Bu insanlar neden göz altına alınıyor, sırf Kürt oldukları için mi ? Ankaralı, Konyalı, İzmirli, Muğlalı, Tokatlı bir DHKP-C militanı da mı Kürt olduğu için tecavüze uğruyor ?

 

Değerli arkadaşım,

 

Yayamaz Kayımca'nın ne demek istediğini ben çok iyi anladım,eminim ki sizde anlamışsınızdır.Kürt halkına yönelik olan saldırının boyutunu vermeye gerek var mı,bunu Türkiye olarak değil Irak olarak,Suriye olarak da düşünebilirsiniz.Saddam Hüseyin,Halepçe'de kadınları,yaşlıları,çocukları öldürdü.Suriye de Kürtler,Kürt kadınları hala kimliksiz.

 

Kürt illeri denilirken,yanılmıyorsam Kürtlerin yoğun yaşandığı iller anlamında kullanılmış.Burası Diyarbakır,Tunceli...Orada yaşananlar var,bence de bundan en çok etkilenen Kürt kadınıdır;tüm zorbalıkların tıkandığı nokta yine kadınlardır.

 

Tecavüz,taciz *********tir,hele ki işkencelerde yapılansa.İşkenceler de bunlar yaşandı,kime yapılırsa yapılsın lanet okunulmalıdır.

 

Kısırlaştırma mevzusuna bende ihtiyatlı yaklaşıyorum,bunu doğrulayan herhangi bir olayla karşılaşmadım,duymadım,okumadım.

 

Sadece Kürtler değil tabi,Kürtler'in içinde olduğu milyonlardır bu zorbalıklar ile uğraşan.

 

Bu arada Yayamaz Kayımca benim için oldukça özeldir,vazgeçilmezdir.O düşünen,anlayan,sorgulayan kocaman bir yüreğe sahip.Ben onun sesinde,yazdıklarından ne kadar kaliteli olduğunu gördüm.O yapıştırma diye ifade edilen iletilerde,tepki var,düşünce var, Yayamaz Kayımca'nın kendisi var.

 

Onu tanımak gerek,ona haksızlık etmeyin.23 yıllık yaşamımda tanıdığım ender kaliteli insanlardan biri.Emin olun ki düşünceleri,paylaştıklarından çok daha güzel biri.(ki insana ve yaşama dair tüm güzellikleri yüreği ile paylaşıyor)

 

Bu arada çok geçmiş olsun Yayamaz Kayımcam :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli arkadaşım,

 

Yayamaz Kayımca'nın ne demek istediğini ben çok iyi anladım,eminim ki sizde anlamışsınızdır.Kürt halkına yönelik olan saldırının boyutunu vermeye gerek var mı,bunu Türkiye olarak değil Irak olarak,Suriye olarak da düşünebilirsiniz.Saddam Hüseyin,Halepçe'de kadınları,yaşlıları,çocukları öldürdü.Suriye de Kürtler,Kürt kadınları hala kimliksiz.

 

Sn.Mavi, yazıyı okursanız Türkiye'den bahsediyor, Suriyeden değil.

 

Tecavüz,taciz *********tir,hele ki işkencelerde yapılansa.İşkenceler de bunlar yaşandı,kime yapılırsa yapılsın lanet okunulmalıdır.

 

Ben işkence yok demedim. Tabii ki göz altında, işkence , tecavüz, taciz kbul edilemez ve lanetlenmelidir. Ama olaylar çarpıtılmamalıdır.

 

Bu arada Yayamaz Kayımca benim için oldukça özeldir,vazgeçilmezdir.O düşünen,anlayan,sorgulayan kocaman bir yüreğe sahip.Ben onun sesinde,yazdıklarından ne kadar kaliteli olduğunu gördüm.O yapıştırma diye ifade edilen iletilerde,tepki var,düşünce var, Yayamaz Kayımca'nın kendisi var.

 

Karınca, bir yazıyı yapıştırdıysa arkasındadır ve her noktasına katılıyor demektir. Katılmadığı noktalar varsa belirtmelidir. Kendi düşüncelerine pek rastlamadım. Bu önüne geleni yapıştırma olayı bence gereksiz. İnsan kendi düşüncelerini kendisi ifade edebilmeli değil mi ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn.Mavi, yazıyı okursanız Türkiye'den bahsediyor, Suriyeden değil.

 

 

 

Ben işkence yok demedim. Tabii ki göz altında, işkence , tecavüz, taciz kbul edilemez ve lanetlenmelidir. Ama olaylar çarpıtılmamalıdır.

 

 

 

Karınca, bir yazıyı yapıştırdıysa arkasındadır ve her noktasına katılıyor demektir. Katılmadığı noktalar varsa belirtmelidir. Kendi düşüncelerine pek rastlamadım. Bu önüne geleni yapıştırma olayı bence gereksiz. İnsan kendi düşüncelerini kendisi ifade edebilmeli değil mi ?

 

Yazıyı okudum,Türkiye'den bahsediliyor.Türkiye'den bahsedilmiyor demedim,Kürt halkına yönelik saldırılara Irak ve Suriye'den örnek verdim.Bu saldırıların boyutunu bu şekilde de düşünebilirsiniz diye ekledim.

 

Kaldı ki bölgede yaşananların kadınlara olan etkisini görmek de çok zor değil.

 

İşkence,şiddet...lanet okunulması gerektiğinde hepimiz hemfikirsek sorun yok.

 

Yayamaz Kayımca,eleştirilerinize yanıt verecektir,ama emin olun ki düşüncelerini oldukça net ifade eden biridir.Forum dışında da kendisiyle görüşürüm;düşünürken danıştığım sayılı dostlarımdan biridir.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:)

 

(TESNİYE BAB: 9 AYET: 22-23)

 

Ve Allah’ın RAB onu senin eline verdiği zaman, onun her erkeğini kılıçtan geçireceksin; ancak kadınları, ve çocukları, ve hayvanları, ve şehirde olan her şeyi, bütün malını kendin için çapul edeceksin; ve Allah’ın Rabbin sana verdiği düşmanlarının malını yiyeceksin. Bu milletlerin şehirlerinden olmayıp senden çok uzakta bulunan bütün şehirlere böyle yapacaksın. Ancak Allah’ın Rabbin miras olarak sana vermekte olduğu bu kavimlerin şehirlerinden nefes alan kimseyi sağ bırakmayacaksın; fakat onları, Hittileri ve Amorileri ve Kenanlıları ve Prezzileri ve Hivileri ve Yabusileri Allah’ın Rabbin sana emrettiği gibi tamamen yok edeceksin!

 

(YEREMYA BAB: 12 AYET: 3)

 

Ele geçen her adamın gövdesi delik deşik edilecek ve tutulan her adam kılıçla düşecek. Yavruları da gözleri önünde yere çalınacak; evleri çapul edilecek ve karıları kirletilecek!

 

Birde bakalım Hristiyanların Aziz Tertolyan'ı neler demiş kadınlar için..

 

Kadın, şeytanın insan nefsine giriş kapısıdır. Allah'ın yasalarını iptal eden Allah'ın çehresini bozan ********* bir mahluktur. Diğer bir Hristiyan azizi Saint Paul'da şöyle der: Her erkeğinn başı İsa idi, her kadının başı da erkekti. İsa'nın başı ise Tanrıydı. Erkek Tanrının şânı ve çehresidir. Fakat kadın erkeğin şanıdır. Çünkü erkek kadına bağlı değildir. Kadın ise erkeğe bağlıdır. Erkek kadın için doğmadı, fakat kadın erkek için doğdu. Mesih adına kadın kendini köleliğin sembolü saymalıdır.

 

Biz forumda neler gördük,onlarca nick alıp aynı şeyleri hiç yorulmadan tekrar edenlerimi ararsın yada İslama ve onun Peygamberine ve onun Peygamber kabul ettiklerine olmadık hakaretleri edip sayısız ithamda bulunup "buna kanıtın nedir"diye sorduğumuzda tekvin'den alıntılar yaparak kanıt sunmaya çalışan ateistlermi ararsın :)

Ama o kadar uzun süredir buradayız ki bir kaç kelimeden sonra kimin kim olduğunu anlamamız hiç zor olmuyor.. ;)

 

Şimdi şu yukarıda ki iletinizi okuyunca daha öncede sorduğum gibi misyonerlikmi yapıyorsunuz diye sorasım geliyor ee pek tabi kabul etmeyeceksiniz..

 

İslam dinini bu kadar iyi bildiğinizi iddia ettiğinize göre diğer dinler hakkındada ufak tefek bilgileriniz olması gerekir yoksa insan hiç cevabını bildiği soruları sorup kendini neden zor durumda bıraksın ki..

 

Kadına hangi dinin değer verdiğini sizinle tartışmayacağım bile 21.y.y da halen yahudilerde regl halinde ki kadın pis ve uğursuzsa Hristiyanlarda ise toplantılarda konuşma hakları dahi yoksa ki bunları sizin bal gibi bildiğinizdende eminim..

Birde..

Sosyal adalet,ekonomi,insan hakları,evrensel kanunlar,demokrasi v.s v.s hepsinden bir parça alıp bunu kapitalizm olarak sunmanızıda hayretler içerisinde kalarak okudum,ee kapitalizmi bu denli hararetle savunan birisinin doğal olarak Büyük İsrailoğllarının!! dininide savunması normaldir..

 

 

Ha son olarak Bosna'da ve Irak'ta kadınlara sistematik bir şekilde tecavüz edilmişmiydi?

 

 

Sayin Suheda,

 

Demekki, benim Sayin Cyrano'ya sordugum sorulara cevap veremediniz. Ibrahimin dinlerinde kadinlarin aşagilikla muamele gormesinde ne ispat olunurki? Yinede Iletinizde olan yazilarda "dayak" gormedim. Demekki Allah fikrini degiştirip Muhammede kadinlara dayak at diye bir emir vermis. Sorduğum diger sorulara bile dokunmadiniz. Orneğin, "Dinini terkeden Hristiyanlari veya yahudileri" olduruldu diye bir haber veremediniz. Bir video gosteremezsiniz! Ama ben Sayin Cyrano'ya dedigim gibi Islam dininde, bir çok ornekler verebilirim.

 

Bunun yerine beni "Sayin Cyrano gibi" suçlamakla yetinmişsiniz. Yani "Misyonerlikle". Ben ne Hristiyanim nede Yahudi. Ben organize dinleri takip etmem. Hangi din için Misyonerlik yapiyorum? Eger beni gerçekleri tanitmak için misyonerlik yaptigimi iddia ederseniz, o zaman sizinle hemfikirde olurum.

 

Islam Dinindeki kadın Haklarına gelince .... Kadinların çok çok çok hakları var bu dinde... buyrun okuyun:

 

1. Kadınlarin aşağı derecede olan kimse hakkı var.

2. Erkekler tarafından, butun hayatları boyunca, kontrol edilme hakları var

3. Kocalarının istedigi zaman cinsi ilişki için, kadinlarin kendilerini teslim etme haklari var

4. Kadınlarin kocalarından dayak yemek hakları var

5. Eğitime inkâr edilmek hakları var

6. Dort(4) “erkek” şahitleri olmayan kadinlarin, başvurulacak yer/kimse yok oldugundan, taciz olmaya hakları var.

(Bazan tecavüz edilmis Kadinlarin oldurulme haklari var)

7. Dokuz(9) Yaşındaki kız cocugun 50-60 yaşlarinda erkeklerle evlenme haklari var, cunku onlarin babalari oğle ister ise.

8. Seks suçu ile suçlanip, taşlanmalarina haklari var

9. Kadınların Kocalari tarafindan boşanma haklari var. Yeterki Kocası bir kelimeyi 3 defa tekrarlasın.

10. Kadınları evde hapis olmaya ve onlara sahip olan kocalarının emirlerini yerine getirme hakları var.

 

Bu haklarımı savunuyorsunuz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tek tek sorucam, ajitasyonsuz tek tek cevap istiyorum.

 

1- Dünya'da ırkçı ve yabancı düşmanı partilerin en güçlü olduğu bölge neresidir ? Dünyada Irkçı şiddet eylemlerinin en çok yaşandığı bölgeler hangisidir ? (BM ve AB raporlarına göre cevabı değerlendireceğim)

 

2- Avrupa ülkelerinde 2007 yılında kaç tane ırkçı şiddet eylemi gerçekleşmiştir ? (Avrupa Birliği'nin yayınladığı ırkçılık raporuyla cevabı değerlendireceğim)

 

3- Dünyada etnik ve dini zenginlik açısından en zengin coğrafya hangisidir?

 

4- Avrupa ve Amerika kıtasında, hristiyan dini ve hristiyan kültüründen başka bir kültür kalmışmıdır ? Kaç medeniyet, kaç din ve kültür yok edilmiştir ?

 

5- 20. yy da uygulanan soykırımlar hangi ülkeler tarafından gerçekleştirilmiştir ?

 

6- "Irkçılık, faşizm, falanjizm" insanlık düşmanı olarak kabul edilen bu üç ideoloji nerede doğmuş, ve nerede uygulanmıştır ?

 

7- Avrupa'da, kilise tarafından kaç milyon insan yakılarak öldürülmüştür ?

 

8- "8 milyon kadın" Güney Avrupa'da ki "tanrıça" inancını yıkmak için kaç yıl içerisinde yakılmıştır.

 

9- Faşizm ideoloji olarak hangi dinin hangi mezhebinin kurucusunun fikirleri temel alınarak oluşturulmuştur ?

 

...

 

 

Sayin Suheda,

 

1. Kadınlarin aşağı derecede olan kimse hakkı var.

2. Erkekler tarafından, butun hayatları boyunca, kontrol edilme hakları var

3. Kocalarının istedigi zaman cinsi ilişki için, kadinlarin kendilerini teslim etme haklari var

4. Kadınlarin kocalarından dayak yemek hakları var

5. Eğitime inkâr edilmek hakları var

6. Dort(4) “erkek” şahitleri olmayan kadinlarin, başvurulacak yer/kimse yok oldugundan, taciz olmaya hakları var.

(Bazan tecavüz edilmis Kadinlarin oldurulme haklari var)

7. Dokuz(9) Yaşındaki kız cocugun 50-60 yaşlarinda erkeklerle evlenme haklari var, cunku onlarin babalari oğle ister ise.

8. Seks suçu ile suçlanip, taşlanmalarina haklari var

9. Kadınların Kocalari tarafindan boşanma haklari var. Yeterki Kocası bir kelimeyi 3 defa tekrarlasın.

10. Kadınları evde hapis olmaya ve onlara sahip olan kocalarının emirlerini yerine getirme hakları var.

 

Bu haklarımı savunuyorsunuz?

 

Es geçtiğiniz bir ileti var yukarıda bakın..

Öncelikle arkadaşımızın yukarıda size yönelttiği sorulara cevap verin sonra ben sizin sorduklarınıza vereceğim.Çünkü ben bu durumda araya girmiş gibi oldum ve bu bende rahatsızlık uyandırdı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kız yurdunda bekâret testi

 

Avcılardaki yurt, yüzünde kızarıklık bulunan örenciden bekaret raporu istedi!

 

Avcılar’daki Emel Kız Öğrenci Yurdu’nda kalan üniversite öğrencisi C.G’den boynunda ve yüzünde bulunan kızarıklık nedeniyle yurt yönetimi bekâret testi istedi. C.G’nin boynunda ve yüzündeki kızarıklıkları gören yurt müdiresi Nuray Dağ, C.G’nin babasını aradı. Babasının, iddiaların gerçekdışı olduğunu söylemesine karşın kendisine inanmadığını söyleyen C.G. müdirenin, babasına “Kızınız cinsel ilişkiye girmiş” dediğini söyledi. C.G. bunun üzerine müdireyi aradığını ancak müdirenin kendisine “Böyle bir şey demedim. Baban senin gözünü korkutmak istemiş, ben yalnızca ‘Buraya gelin, konuşalım” dedim” diyerek konuyu kapatmaya çalıştığını dile getirdi.

 

Durum ortadaymış!

 

C.G. olayı şöyle anlattı: “Olaydan 4 gün sonra yurt müdiresi Dağ ile bir görevli ve doktor olduğu iddia edilen kapalı bir bayan, yüzüme ve boynuma baktı.

 

Yurt müdiresi babamı arayarak ‘Yanımda 2 yetkili var. Durum ortada, kızınızı gelip alın’ dedi. Babam, doktorun kim olduğunu sordu ancak müdire cevap vermedi. Ertesi gün babamla Küçükçekmece Kızılay Tıp Merkezi’ne gittim. Muayenenin sonucunda bakire olduğum belli oldu.”

 

C.G’nin babası ise, “Yurt yönetimi saçma sapan şeyler söyledi. Şok oldum. Yetkili birimlere şikâyette bulunacağız” diye konuştu.

 

HÜLYA KESKİN / Cumhuriyet

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

Kapitalizm Türkiye'de kadinlari televizyonlarla sömürüyor.70'e yakin dizi filmin yanisira,dinsel icerikli hayal ürünleri,hemen her kanalda ögleden önceleri yapilan kadin programi adi altinda tamamen duygu sömürücü programlar.Bu programlari yönetenlerin sarki cigirticilari olmasi ise isin ilginc yani.Düsünün ki bunlar zaten yeteri kadar tuzu kuru olanlar birde onlara program yaptirip kazanclarini daha da katliyorlar,cünkü sarkici olursa kadinlar daha cok ilgi ile bakarlar.

 

Kadinlari sömürüyorlar dedim,dogrudur.Kadinlarin gördügü siddetten bahsederiz hep,kadinlarin dayak yediklerinden anlatir vah vah ederiz,ederiz de hangimiz bir televizyon kanalina telefon acip, veya faks gönderip veya elekronik msaj atip bu durumdan sikayetci olduk.Hicbirimiz veya birkacimiz disinda hic kimse.Yemekteyiz programi yapiliyor.Onlarca yiyecek alinip cesit cesit yemekler yapiliyor,3-4 kisi 10 milyar lira kazanmak icin oturuyor ve "ay,bu olmamis,ay buun tadi ne bicim,ay icinde kil var vs vs."önüne konan yemegi sirf düsük puan vermek icin kötüler sonrada onca para dökülüp alinan o yiyecekler izleyenlerin gözleri önünde cöpe gider.Arkadaslar,biz burada Türkiye'de 50 milyon insan yoksulluk sinirinda yasiyor derken,1 milyon insan aclikla bogusuyor derken eglence olsun diye yazmiyoruz.Bana bir kadin arkadas desinki filan kanalda da egiticögretici yayinlar var.Belki vardir da ben bilmiyorum,lütfen söyleyin o kanalin ismini varsa eger.Petek Dincöz cagirmis stüdyoya doktorun birini,acmislar stüdyoya kocaman bir tahta,ve doktor bu tahtada kadinlardaki kisirligi cizerek anlatiyor,bumudur ögretici program?

 

Kadin haklari ülkemizde sistematik olarak cignenmektedir.Ekonomik alanda belki genc nesil calisma imkanlari bularak kisisel özgürlügünü elde etmis olabilir ama genelde kadinlarimiz kocalarina bagimlidir ekonomik yönden.Avrupada bazi ülkelerde ev kadinlarina emeklilik hakki taninmistir.Cünkü yapilan arastirmalar göstermistir ki,ev kadinlari normal calisan kadinlardan daha cok yorulmakta ve calismaktadirlar.

 

Kadinlarimizin artik uyanmalarinin zamani gelmistir.Kadinlar haklarini savunmaz aramazlarsa onlara kimse bu da sizin hakkiniz diyerek hak vermez.Üc cocuk yapin diyen zihniyet hic vermez.

 

Kadi örgütleri cogaltilmali,ve kadinlara yönelik gercekten ve ciddi anlamda ögretici ve egitici dergi gazete ve televizyon programlari olmalidir.Bugün Türkiye'de kadin dergisi gazetesi diye piyasada cirit atan kagit parcalari kadinlarin nasil süslenmesi,makyaj yapmasi,ne yemek yapmasi ile ilgilidir.Televizyonlarda aynidir.Kadin haklari süslenme makyaj ve yemek yapmakla kazanilmaz.Kadin haklari benim fikrimce cok baska birseydir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

politika dedi:

Kapitalizm Türkiye'de kadinlari televizyonlarla sömürüyor.70'e yakin dizi filmin yanisira,dinsel icerikli hayal ürünleri,hemen her kanalda ögleden önceleri yapilan 

.

.

.

saygilarla

 

Çok güzel anlatmışsın dostum,yalnız şu ev kadınları çalışan kadınlardan daha çok yoruluyor kısmına,çalışan bir bayan olarak katılmıyorum.

 

Ama dediğim gibi,haklıya haklı!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.