Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Geleneğin İpleri ....


Önerilen İletiler

Geleneğin İpleri

 

Kaz Dağları'ndayız. Edremit Körfezi'ni oya gibi çeviren silsilenin kuzeyinde, yörenin Türkmen köylerinin birinde. Burada bazı köyler kendini Yörük, bazısı Türkmen olarak adlandırıyor. Her ikisinin de kendine özgü, birbirinden farklı yönleri var. Bunlardan biri de sadece Türkmenlerin yaptığı, küçücük tezgâhlarda dokunan ince, şerit halindeki bağlar, ipler, örkenler...

 

Odun ipi, 'ip ağacı' denilen iki kütüğün etrafına bir dizi ipliğin geçirilmesiyle oluşturulan basit bir tezgâhta dokunuyor. Dokumada 'kılıç' ve 'kücü' adlı el yapımı ahşap aletler kullanılıyor. Kılıç, dokuma esnasında ipleri ayırmada kullanılıyor.

Fotoğraflar: Şebnem Eraş

 

Çanakkale'nin Ayvacık ilçesindeki Bahçedere köyünden Gülsüm Civil, beyaz badanalı evinin geniş avlusunda karşılıklı iki ağaca ufak bir tezgâh yapmış, dokuyor. Sökük kazaklardan artırılan ipler birkaç günlük sabırlı bir emekle çok sağlam bir dokumaya, upuzun, çok işlevli şeritlere dönüşüyor.

Eskiden her evde dokumalar için 'ip ağaçları' olurdu. İhtiyaç ne ise evin hanımı tarafından basit tezgâhlarda, bu ağaçlara gerilen iplerde dokunurdu. Gülsüm Teyzeninkiler de evinin bahçesindeki iki ağaçtı işte, dokumasını yaptığı tezgâh da oracıkta kuruluvermişti.

 

 

Mahraplı örken de Kazdağı Türkmenlerinin bir başka dokuması. Odun ipinden farkı üzerindeki mahrap motifi. Sadece siyah ve beyaz renklerde dokunuyor, sadece cenazelerin taşınmasında, mezara indirilmesinde kullanılıyor.

 

Ağaçların çevresini dönen ipten bant, ufak bir dokuma tezgâhı halini almıştı. Dokuma işi için ahşaptan yapılan ve adına 'kücü' denilen iki kısa tahta çubuk kullanılıyor. Aynı nesne 'kucca', 'kücü ağacı' ya da 'kücülük' isimleriyle anılıyor; genelde dokuma tezgâhlarında iplikleri açıp kapayan tarak işlevi için kullanılıyor. Buradaki kücüler basit şekilde elde yapılmış ve biri yassı, diğeri de yuvarlak gövdeli. Gülsüm Teyze 'Bunlar benim anamındı, o vermişti bana' diyor. Anasına da babası yapıvermiş.

Tezgâh üzerinde hareketli olan ve sıraların ilerlemesini sağlayan hareketli ipin adı 'argaç'. Gülsüm Teyze elinde 'kılıç' adını verdiği ve ipleri ayırmakta kullandığı tahta aletin marifetiyle alt ve üst sıraları birbirinden ayırıyor ve argacı iki ip sırasının arasından bir o yana bir bu yana geçiriyor.

Kazdağı Türkmenleri bu şekilde dokudukları, kendi deyimleriyle 'odun ipi'yle küfeler, çalı çırpılar, sepetler taşıyor. Odun ipi yassı olduğundan omuzlarını kesmiyor ve dengeli duruyor. Yörükler ise bu iş için urgan kullanıyor.

Türkmenlerin dokumaları çeşit çeşit. Her birinin amacı da farklı. Örneğin 'bağ' adını verdikleri bir başka dokumaları daha var; 'çarpana' denilen ve çoğunlukla deve gönünden yapılan, dört tarafı delikli, avuç içi büyüklüğündeki deri parçalarından yapılıyor. Bağ, geleneksel Türkmen kıyafetinde kemer-kuşak olarak kullanılıyor. Eski kaynaklarda Afyon Türkmenlerinin bu tip dokumalara bağın yanı sıra 'uğ' dediğine da rastlanıyor. Bu dokumaların en ilgi çekici olanı, sadece cenaze taşımada, cenazenin mezara indirilmesinde kullanılan 'mahraplı örken'. Bu özel malzeme başka hiçbir amaçla kullanılmıyor. 'Örken' ip kelimesinin karşılığı olarak kullanılıyor. Mahraplı örken ise üzerinde 'mahrap' adlı motif olan ip demek.

 

 

Çanakkale'deki Bahçedere köyünün kadınları, yöredeki diğer Türkmen köylerindeki gibi yüzyıllardır odun ipi dokuyor. Bu ip, sepet ve diğer yükleri taşımakta kullanılıyor, geniş olduğu için de omuzları kesmiyor.

 

Mahraplı örken eskidiği zaman atılmıyor, yakılmıyor, kesilmiyor, başka bir amaç için kullanılmıyor. Eskidiği zaman asla bir kenara atılmıyor ya da başka bir şekle dönüştürülmüyor, örneğin odun ipi gibi bir taşıma aracı olarak kullanılmıyor. Sadece ve sadece gömülüyor. Tıpkı, taşıdığı ölü gibi.

Mahrap motifi sadece örkene değil 'karçın' denilen ve göçer zamanlarda sandık niyetine kullanılan dokuma çulun üzerine de dokunabiliyordu. Göçer Türkmenler, bu çulun içine eşyalarını koyar, ayrıca göç sırasında yastık niyetine kullanırlardı. Ama mahrap motifini taşıyorsa bu çul üzerine kesinlikle oturulmazdı. Küçük bebekler ölürse karçının içinde gömülürdü, bir tür kefen olarak kullanılırdı. Eskiden yetişkin ölüler de kilimlere sarılıyor ve etrafı da mahraplı örkenle bağlanıyormuş. Şimdi de hâlâ her evde bir mahraplı örken bulunuyor. Hatta anadan kıza çeyiz içinde veriliyor. Sandıkta saklanıyor ve genelde bir örtünün içinde sarılı tutuluyor...

Ben ayrıntılı sorular sorarken ve bütün dikkatimle Gülsüm Teyzeyi izlerken ipler dokunuveriyor, gittikçe uzuyordu. Basit ama karmaşık ve çok kullanışlıydı ortaya çıkan şey. Sıra mahraplı örkenin dokunmasına geldiğinde iplerin renkleri de değişti. Mahrap motifi sadece siyah ve beyaz renklerle dokunuyordu.

Siyah ve beyaz, yaşam ve ölüm' İyi ve kötü' Belki de mahraplı örken için değişmez olan siyah ve beyaz renkler, evrenin değişmez kuralı yaşam ve ölümü simgeliyordur. Kim bilir?

 

Yazı: Güneşin Aydemir / Atlas Ekim 2008,sayı 187

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Kâfiristan'da

 

Ey gözlerim, göremedin! Ey ayaklarım, gidemedin yanlarına! Ama kulaklarım, sen işittin!

 

Ey gezgin, dünyanın en yüksek dağlarının eteğindeki daha alçak dağlarda, adına Kâfiristan denilen, evet Kâfiristan denilen o topraklarda, çok küçük, çok gizemli; gözlerinden saçlarına, giysilerinden Tanrılarına, aşkları ve bayramlarına kadar rengârenk bir halk yaşar. O dağların eteklerine kadar gittin, Hunza Nehri'nin daha alçak yamaçlarında, su gibi akan mutlu saatler geçirdin. Lakin, Müslümanlar ile Müslümanların, birbirlerini Müslüman olmadıkları için yok etmeye çalıştıkları bir zamandı. Hindukuş Dağları'nın her iki ülkeye uzanan derin vadileri, Afganistan ve Pakistan'a uzanan sarp geçitlerinin adlarının hepsi silinmiş, hepsine birden ölüm vadileri denilir olmuştu. Oradan döndün. Şunun şurasında daha gün bile olmadı. Bu renkli gözlü, sarı saçlı halkın adı Kalaş'tır. Sayıları iki bin ya vardır ya yoktur. Kalaşlar der ki, başlangıçta Tanrı yeryüzünde toprakları yarattı, ama tarlalar öyle çok sarsılıyordu ki, onları korusun diye dağları yarattı ve bu sarsıntı durdu. Söyledikleri dağlar Himalayalar'dır. Onların da yakınındaki Karakurum Dağları'dır. Onların da yakınındaki Hindukuşlar'dır. Bu dağların, insanın ulaşabildiği yamaçlarındaki kayalıklara, bütün Orta Asya'nın pek çok yüksek ve kutsal dağlarında olduğu gibi kadim resimler kazılmıştır. Kalaşlar, 'Dizila vat' yani Yaratıcının Taşları dedikleri bu kayalıkların başlangıcı anlattığını düşünür. Zamanın başlangıcında Tanrılar, ruhlar, insanlar, hayvanlar ve bitkiler hep birlikte yaşarlardı. Birbirlerinin dillerini anlarlardı. Sonra bir şey oldu, ayrı düştüler. Etraflarında yaşayan Müslüman halkın Adem ve Bibi Havva öyküsüne çok benzer birkaç cennetten kovulma öyküsü vardır bu konuda. Kalaşlar, Yaratıcının kendilerinden ayrılan hayvan bitkileri taşa dönüştürdüğü bu yerde, başlangıcı anma ayinleri yaparlar. Ahşap evlerinin duvarlarına bu resimlerin aynılarını çizerler. Sonra onların hamurdan tıpkılarını yaparlar, ateşte pişirirler ve gece yarısı, ellerinde meşalelerle dışarı çıkıp buzlarla kaplı bir dağ yamacını tırmanır ve Tanrı Mahandeo sunağına heykel ekmeklerini koparıp koparıp fırlatırlar. Bir yandan da uzun sopalarla karanlığı döver, heykelciklerin ruhlarını güttükleri keçiler gibi cennete doğru kovalarlar. Hadi hadi hadi hadi! Heh heh heh heh he! Bunu yaparken de şafak sökene kadar şu şarkıyı söylerler: 'Dezau'nun topraklarında bir düşün içindeydik, orada bizi terk ettiler, bir solukta uzaklaşıp gittiler…'

 

Özcan Yüksek

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.