Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?


Dogrucudavut

Önerilen İletiler

Bu arada, dikkatimi çekti. Bu günlerde nedense PKK herhangi bir eylem yapmıyor. İsrail'in Gazze katliamı da gündemden 2. hatta 3. sıraya düştü. Bunlar da bir ip ucu olablir mi ?

PKK'nin eylemleri Türkiye'deki siyasi yörüngeye göre sn Dogrucudavut cünki, onlar eylemlerini bagimsiz degil belirli siyasetin yönlendirilmesiyle yapiyorlar. Size bir ip ucu, gecen sene bahar aylarinda cogalmisti, hatirlarsaniz o dönem cumhurbaskanligi secimi vardi ve bakirsunuz gene 2008 temmuz secimleri öncesinde de bir terörö yükselmsi vardi. Cumhurbaskanligi ve parlemento secimlerini etkilemek icin, Türkcülerin isine yarasin diye yapilan bir terördü. Türkcüler PKK sayesinde gene yollara dökölmüstü ve oy avina cikmislardi, ama umduklari bosa cikti. Birde tabii Türkcüler PKK yi askeri cunta icinde kullaniyorlar, aynen faili mechulleri yaptiklari gibi. Yani bu derin devlet meselesi dostum, anlayalim artik.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

PKK'nin eylemleri Türkiye'deki siyasi yörüngeye göre sn Dogrucudavut cünki, onlar eylemlerini bagimsiz degil belirli siyasetin yönlendirilmesiyle yapiyorlar. Size bir ip ucu, gecen sene bahar aylarinda cogalmisti, hatirlarsaniz o dönem cumhurbaskanligi secimi vardi ve bakirsunuz gene 2008 temmuz secimleri öncesinde de bir terörö yükselmsi vardi. Cumhurbaskanligi ve parlemento secimlerini etkilemek icin, Türkcülerin isine yarasin diye yapilan bir terördü. Türkcüler PKK sayesinde gene yollara dökölmüstü ve oy avina cikmislardi, ama umduklari bosa cikti. Birde tabii Türkcüler PKK yi askeri cunta icinde kullaniyorlar, aynen faili mechulleri yaptiklari gibi. Yani bu derin devlet meselesi dostum, anlayalim artik.

 

Gazze Katliamını da mı Türkçüler yapıyor ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Artık Ergenekon’u ben de yazabilirim!

 

Soner Yalçın

24.08.2008 Hürriyet

 

Henüz ortada ne Susurluk vardı ne de Ergenekon. Ne "Yeşil" biliniyordu ne de JİTEM. PKK itirafçıları daha ortaya dökülmemişlerdi. Faili meçhul cinayetlerin ardı arkası kesilmiyordu.

 

Tam o günlerde, bugün artık adını herkesin bildiği bir subayla tanıştım; Binbaşı Ahmet Cem Ersever... Ersever’i öldürenler nüfus cüzdanını bana gönderdi; ölüm sırası bendeydi. Bugün, avazı çıktığı kadar bağıranların o gün sesleri hiç çıkmıyordu. Evet, geliniz Ergenekon’u bir de benden dinleyiniz; çünkü kafanızı çok karıştırdılar.

 

ERGENEKON soruşturması/davası konusunda son günlerde ortalık biraz sakinleşti; "kayıkçı kavgası" bitti gibi.

 

Eee artık Türkiye’nin bu sözde derin gündemi hakkında birkaç söz edebilirim. Sanıyorum bu konuda bir şeyler söyleyecek kadar bu konuyla ilgili haberler, kitaplar yazmış ender gazetecilerden biriyim.

 

Önce "Binbaşı Ersever’in İtirafları" adlı kitabımı yazdım. Yıl: 1993.

 

Binbaşı Ahmet Cem Ersever ile 7 Haziran 1993’te tanıştım.

 

Ersever’in cesedinin bulunduğu 4 Kasım tarihine kadar geçen beş aylık sürede çeşitli görüşmeler yaptım. Bunların çoğu yazılmamak üzereydi.

 

JİTEM’i, JİTEM’in neden ve nasıl kurulduğunu, ilk komutanının kim olduğunu; "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım’ı, Vedat Aydın’dan Musa Anter’e kadar nice yargısız infazın nasıl yapıldığını, PKK itirafçılarının kimler olduğunu, bunların hangi cinayetlerde kullanıldığını Binbaşı Ersever anlattı.

 

İlk kez bir subay, Güneydoğu’daki hukuk dışı hareketler konusunda, kontrgerilla hakkında konuşmuştu. Ve çok şey biliyordu. Ersever’i hep şaşırarak dinledim.

 

Zamanla Ersever’le görüşmemizi birileri öğrendi. Ve daha fazla konuşmaması için onu öldürdüler. Nüfus cüzdanını beyaz bir zarf içinde bana gönderdiler. Zarfta başka hiçbir şey yoktu.

 

Sonra birileri bazı gazeteleri arayarak, "Sıra Soner’de" diye telefon ettiler.

 

Kaçtım, kayboldum.

 

Ve o kaçak günlerde Ersever’in bana anlattıklarının hepsini "Binbaşı Ersever’in İtirafları" adlı kitapta yazdım.

 

Ersever’e yazmayacağıma söz vermiştim ama artık yazmak zorundaydım. Belki bu yazdıklarım sonucu katillerinin bulunacağına inanıyordum. Ne safmışım o yıllar! Neyse.

 

Ersever’in anlattıkları, bugün konuşulan Ergenekon soruşturmasından daha değerli bilgiler içeriyordu. Ancak "Binbaşı Ersever’in İtirafları" kitabı hiçbir gazetede, dergide, TV’de haber ol(a)madı.

 

Bir Binbaşı elleri ayakları bağlanıp, kafasına sıkılan iki kurşunla infaz edilip Ankara’nın çıkışına bırakılıyor ve kimsenin bu cinayetle ilgili sesi çıkmıyordu!

 

Oysa, Türkiye’de o tarihe kadar tam 20 yıldır kontrgerilla konusu tartışılıyordu.

 

İlk kez içeriden biri, kontrgerilla faaliyetini ayrıntılarıyla açıklıyordu. Yapılanların kanunsuz olduğu ortadaydı. Ama kimsenin sesi çıkmıyordu.

 

Çünkü terör herkesi esir almıştı. Sanılıyordu ki, terörle mücadelede her yol mübahtı!

 

O yıllar, 1990’lı yılların başında Güneydoğu’da oluk oluk kan akıyordu. Faili meçhul cinayetlerde büyük artış vardı. Herkes canından bezmişti ve kimsenin aklına hukuk gelmiyordu.

 

Sadece Güneydoğu’da değildi bu kanunsuz hareketler. Dev-Sol gibi sol örgütlerin İstanbul-Ankara’daki hücre evlerine yapılan baskınlarda teslim olanlar bile infaz ediliyordu. Yargısız infazlar dönemi başlamıştı.

 

Devletin bir bölümü, terörü böyle bitireceğine inanıyordu.

 

Susurluk’a uzanan kanlı yol işte böyle oluşturuldu.

 

Susurluk’a uzanıyor

 

Daha Susurluk meselesi ortaya çıkmamıştı.

 

Ama Susurluk çetesi ardı ardına cinayetler işliyordu. Yöntemleri aynıydı; polis yeleği giyip "biz polisiz" deyip kişileri evlerinden, işyerlerinden, araçlarından indirip götürüyor ve infaz ediyordu.

 

Bu yöntemi ilk Güneydoğu’da denemişler; SP Şırnak il yöneticisi İbrahim Sarıca, HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın, ÖZDEP Erzincan İl Başkanı Cemal Akar, ANAP Varto İlçe Başkanı Kerim Geldi ve niceleri aynı yöntemlerle öldürüldü.

 

O günlerde Başbakan Tansu Çiller’in ilginç bir demeci oldu.

 

Çiller, 4 Kasım 1993’te İstanbul’daki Holiday Inn Oteli’nde basın mensuplarına şöyle konuştu: "Türkiye, milis hareketi niteliğine dönüşmüş ve yaygınlaşmış bir terör hareketiyle karşı karşıyadır. PKK’nın haraç aldığı işadamları ve sanatçılarının isimlerini biliyoruz, hesap soracağız."

 

PKK’ya yardım eden 67 Kürt işadamı ve sanatçısının bulunduğu bir listeden bahsediliyordu.

 

Listenin ilk başında Behçet Cantürk vardı.

 

Ve Behçet Cantürk 14 Ocak 1994’te İstanbul’da evine giderken, polis yeleği giymiş kişiler tarafından otomobilinden indirilerek bilinmeyen bir yere götürüldü. Bir gün sonra cesedi bulundu.

 

Behçet Cantürk’ü diğer cinayetler takip etti: Fevzi Aslan, Salih Aslan, Savaş Buldan, Adnan Yıldırım, Hacı Karay, Sefa Erciyes, Yusuf Ekinci, Namık Erdoğan, Medet Serhat, Faik Candan gibi Kürtler, İstanbul ve Ankara’da kaçırılıp öldürüldü.

 

Haziran 1996 tarihinde, "Behçet Cantürk’ün Anıları" adlı kitabımı çıkardım. Daha Susurluk’taki o malum kaza olmamıştı. Devleti çıplak görmüştüm.

 

Ne yalan söyleyeyim, çok korktum.

 

İtalyan gladiosunu ortaya çıkaran Savcı Fellice Casson’un bir lafı vardır: "Gladioyu keşfettikten sonra ondan örgüt elemanlarının haricinde haberdar olan tek kişinin kendin olduğunu bilmek, bunun neticesinde de seni her an öldürebileceklerini düşünmek korkunç bir duygu."

 

Korktum ama yine de Susurluk Çetesi’nin cinayetlerini ve yöntemlerini, "Behçet Cantürk’ün Anıları" kitabımda yazdım.

 

Aslında ortada pek de gizli saklı bir durum yoktu. Cinayetlerin görgü tanıkları, Susurluk Çetesi’nin infaz timlerinin robot resimlerini bile çizdirmişti. Dava dosyalarında birçok ayrıntı vardı. Ama bunların üstüne gidecek ne bir siyasi güç ne de yargı vardı.

 

Para, para, para

 

Terörle mücadele maksadıyla yola çıkan Susurluk Çetesi, Kürt işadamlarının infaz edilmesi sürecinde parayla tanıştılar. Öldürülmekten korkan herkes, canını kurtarabilmek için oluk oluk para dağıtıyordu.

 

Terörün finans kaynağı silah kaçakçılığı ve uyuşturucudan elde edilen paraların büyüklüğü, bu sözde idealist çetenin aklını başından aldı.

 

Para için "kumarhaneler kralı" Ömer Lütfi Topal öldürüldü.

 

Ve artık bir büyük oyun sahneleniyordu; önde terörle mücadele görüntüsü vardı; arkada para paylaşımı.

 

İşin içine para girince çete elemanları birbirine düştü.

 

Bir taraf Tarık Ümit’i yok ederken, diğer taraf "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım’ın başına bela oldu.

 

Çete içindeki kavga kamuoyunda, "İkinci MİT Raporu" olarak bilinen raporun ortaya çıkmasına neden oldu. Rapor basında elden ele dolaşmaya başladı. Kimse yazmaya cesaret edemedi. Aydınlık Dergisi, 21 Eylül 1996 tarihinde raporu kamuoyuna açıkladı. Rapor yalanlandı. Meselenin üstü bir kez daha örtüldü.

 

3 Kasım 1996’daki Susurluk’taki trafik kazası, raporu doğruladı.

 

Yaranın irini akmaya başladı. Basın kararlılıkla olayın üzerine gitti.

 

Biz de Doğan Yurdakul ile birlikte "Reis, Gladio’nun Türk Tetikçisi: Abdullah Çatlı" ve "Bay Pipo, Sıradışı Bir MİT Görevlisi: Hiram Abas" kitaplarını yazdık.

 

Sonra ne oldu; Refah Partisi-DYP koalisyon hükümeti, Susurluk’u "fasa fiso" ilan etti. Basının gayretlerine rağmen Susurluk’un üzeri örtüldü.

 

Aradan yıllar geçti...

 

Ergenekon soruşturması patlak verdi.

 

Evet, üzerine dört kitap yazdığım Ergenekon meselesi konusunda bir şeyler söyleyebilirim artık.

 

Ergenekon’u doğru okuma kılavuzu

 

ERGENEKON aslında Susurluk’tur.

 

Peki, Susurluk gladio mudur?

 

Bu soru kafaları çok karıştırıyor. Bu nedenle önce gladio nedir ona bakalım:

 

Gladioyu II. Dünya Savaşı’nın bitimiyle birlikte CIA ile anlaşan eski Naziler kurdu. Hedefi komünist örgütlerdi.

 

Ve her NATO ülkesinde bir gladio teşkilatı kuruldu.

 

Türkiye, soğuk savaşın başladığı iki kutuplu dünyada safını Batı olarak belirledi.

 

NATO’ya girdi. Ordusunu, istihbaratını ve bürokrasini ABD’ye teslim etti.

 

Türkiye’nin hedefinde bir tek güç vardı; Sovyetler Birliği ve sözde "uzantısı" içerideki komünistler. CIA ve dolayısıyla gladionun yardımlarıyla solculara karşıt sivil örgütler meydana getirildi; Komünizmle Mücadele Derneği, İlim Yayma Cemiyeti gibi.

 

Türkiye’de sol kitleselleştikçe karşısına bu kez inanmış idealist ülkücüler çıkarıldı. Komando kampları kurulmaya başlandı.

 

Türkiye siyasal cinayetlere sahne oldu. İlginçtir, öldürülen ilk 10 kişinin hepsi solcuydu. Öldürülen ilk 100 kişinin 76’sı da solcuydu.

 

Birileri halkı ve vatanı için ölüme koşan idealist gençlerini kışkırtmak için elinden geleni yaptı. Toplumda saygı gören isimler öldürülmeye başlandı. Ardından kitlesel katliamlar geldi; K.Maraş, Çorum gibi.

 

Toplum, akan kanlarla askeri darbeye mecbur edilmek isteniyordu. Zaten 12 Eylül 1980’de darbe yapanlar açıklamışlardı: "Durumun olgunlaşmasını iki yıl bekledik!"

 

Bugün artık ortaya çıkmıştır ki, Türkiye’deki bu katliamların sorumlusu CIA/Gladio güdümündeki örgütlerdi.

 

CIA, Türkiye’yi sola teslim etmek istemiyordu.

 

Bunun dış politik nedenleri de vardı: ABD’nin bugün nasıl "Büyük Ortadoğu Projesi" varsa, 1970’li yıllarda da "Yeşil Kuşak Projesi" vardı. CIA’nın planına göre Sovyetler Birliği; Türkiye, İran, Pakistan, Afganistan gibi Müslüman ülkelerle çevrilecek ve bunlar içerideki Müslümanları etkileyerek Sovyetler Birliği’ni yıkıma yol açacak büyük ayaklanmalara neden olacaklardı.

 

Ancak CIA’nın isteği gerçekleşmedi: İran’da ABD karşıtı İslam Devrimi oldu; Sovyetler Birliği Afganistan’a girdi. Mısır, Irak, Suriye’de ABD karşıtı Baas hareketleri güçlüydü; iktidardaydı.

 

ABD Türkiye’yi kaybetmeyi göze alamazdı.12 Eylül askeri darbesine giden kanlı yolları gladio/kontrgerilla döşedi.

 

Ve...

 

1989’da Berlin Duvarı yıkıldı. Doğu Bloku çöktü. Sovyetler Birliği dağıldı.

 

Avrupa’daki gladiolar bir bir ortaya çıktı: Batı Almanya’daki adı "Sword"; Avusturya’da "Schwert"; İngiltere’de "Secret British Netword Revealed"; Belçika’da "Bdra8"; Hollanda’da "Command"; İsviçre’de "P:26" ve "P27"; Yunanistan’da "Sheepskin" idi. Fransa’daki adı Teoman’ın şarkısının adıydı: "Rüzgárgülü!"

 

Neo-Ergenekoncular

 

Hepsi komünist hareketlere karşı gizlice görev yapmıştı. İlginçtir, sadece Türkiye’deki gladio açığa çıkarılmadı.

 

Gladio, kontrgerilla ya da Ergenekon adı ne idiyse, bugün kamuoyunun kafasını karıştırmaya devam ediyor.

 

Elinizde kaba bir şablonunuz varsa; kontrgerillanın/Ergenekoncuların, gladio olduğundan emin olabilirsiniz. "Dün öyleydi ve bugün ortaya çıkan çeteler bunun uzantısıdır" kolaycılığı sizi yanıltır.

 

Bakınız: Soğuk savaş döneminde öyleydi. 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinde CIA-Gladio vardı. ABD’nin hedefi-amacı belliydi.

 

Peki, bugünkü Ergenekon’un altında/arkasında CIA olabilir mi?

 

Sorunun yanıtını soru ile vermemiz gerekiyor: ABD’nin bölgedeki Kürt politikası belli; AKP’ye bakışı belli; Yeni Dünya Düzeni’nin hedefi belli; diğer yanda Ergenekoncuların da sözde hedefleri belli; o halde?

 

Üstelik Ergenekon’a karşı savaş açan dinci-liberal takımının ABD-AB ilişkileri de malum.

 

Gladio bugün; Ergenekoncuların mı, yoksa güya Ergenekonculara savaş açmış gibi görünüp Kemalist Cumhuriyet’i yıkmayı amaçlayan Neo-Ergenekoncuların mı arkasında? Sorunun yanıtını "Gladionun Babası" ABD’nin dış politikalarına bakarak yanıtlayabilirsiniz.

 

Bugün ortaya çıkarılan Ergenekon’un gladio olduğunu söylemek zor. Ancak gladiodan kötü bir anlayışı devraldığını söylemek zorundayız.

 

Peki, bugün ortaya çıkan Ergenekon nedir?

 

Ergenekon devlet içindeki çetedir. Yereldir; yani uluslararası bağlantıları yoktur.

 

Bakınız: PKK terör örgütüne karşı Türk Silahlı Kuvvetleri büyük bir mücadele vermektedir. Ancak terör örgütüyle mücadelede, kendini herkesten çok "kahraman" ve "milliyetçi" gören bazı kişiler hukuk dışı yollara sapmışlardır. Ergenekon, devlet içinde çeteleşmiş ve kişisel çıkar peşinde olan mafyadır.

 

Neo-Ergenekoncular aksi görüştedir. Onlara göre, Ergenekon salt bir çete değil, bir devlet örgütlenmesidir. Kanunsuzluğunu TSK’dan aldığı güçle yapmaktadır. Amacı darbe yaparak AKP’yi yıkmaktır. Devletle, TSK ile hesaplaşmadan bu sorunun ortadan kalkamayacağı görüşündedirler.

 

Siz hangi gruba dahilsiniz!

 

Şaka bir yana, Türkiye’de yıllardır yapılan ilkel soruşturma Ergenekon’da da karşımıza çıktı: Delilden sonuca gidileceğine, sonuçtan delile gidildi.

 

Daha soruşturma aşamasında, ortada kamuoyunu ikna edecek bir delil bile yokken; yıllarca kontrgerillayla mücadele edenler-kontrgerillanın hedefi olan aydınlar, gazeteciler, akademisyenler "Ergenekoncu" olarak kamuoyu önüne çıkarıldı.

 

Cumhuriyet mitinglerine katılanlar, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği darbeci yapıldı! Türkiye’deki tüm AKP muhaliflerine "Ergenekon Çetesi" yaftası vuruldu.

 

Yandaş medyanın hukuku hiçe sayan fütursuz yayınları çok kişiyi rahatsız etti.

 

Aslında bu çevrelerin amacı, Ergenekon’u aydınlatmak değildi. Ergenekon sadece araçtı. Amaç, ulus devleti yıkıp "renkli devrimin" yolunu açmaktı.

 

Ergenekoncuların aksine Neo-Ergenekoncular yerel değildir.

 

Neyse. Artık hukuksal süreç başladı.

 

Türkiye çete kamburundan kurtulmalıdır. Umarız dava terörün, siyasetin ve Neo-Ergenekoncuların gölgesinde kalmaz.

 

Çünkü hukuk bir gün herkese lazım olacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn Dogrucudavut, burasi ciddice tartisilan bir Forum ortami. Dalga gecmek istiyorsaniz burada yanlisssiniz. Ciddiyete davet ediyorum sizi.

 

Kim dalga geçmiş ? Ben size 2 örnek verdim. Birincisi PKK ile ilgili. İkincisi Gazze ile ilgili.

 

PKK'yı Türkçülerin yönlendirdiğini iddia ederek birincisini cevaplamışsınız. Ama Gazze ile ilgili bir cevap vermemişsiniz. Sorum hala geçerli.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ergenekon senaryosunda sevinenler kimler?Önce bunu bir degerlendirelim:

 

-Ilk basta,tarihlerini onbin sene öncesine tasiyip adi kendilerinden hicbir sey kalmamis olan eski toplumlarin tarihine sahip cikanlar,kelimelerden KÜRT uyduranlar.

 

-Türkiye Cumhuriyeti devletine dolayisiyla,Atatürk ve arkadaslarinin kurmus oldugu,Laik Türk Cumhuriyetine,Ermenistan Ve Kürdistan adina karsi olanlar,Ermeni ve Kürt diasporasi,Kürtcü ve Ermeni terör ceteleri.

 

-Atatürk ve Laiklik karsiti gücler,yani dinciler,Allahi kullananlar,Alevilik diye bir din yaratanlar.

 

-Eski Komünistler yeni liberaller yani emperyalistlerin uzantilari.

 

-Yerli ve yabanci düsmanlar.

 

Ergenekon senaryosu öyle bir hazirlanmis ki,Ibrahim Sahin'i mahkum eden Yargitay bassavcisinin evi Ibrahim Sahin'in gözaltina alindigi gün araniyor.Bu bir skandaldir,bu bir intikamdir,367 nin intikami.Yani Erdogan'in yani AKP nin yani Fettullahcilarin.

 

Tuncay Güney cok büyük olasilikla,Kanada vatandasligina geciyor veya gecti.Bunun anlami eger Tuncay Güney kendi arzusu ile cikip Türkiye'ye gelmezse ilelebet getirilme imkani yok.Dolayisiyla kim oldugu bile tam olarak anlasilmamis birisinin söyledikleri ve birkac teröristin yalan ve dayatma sahitlikleri ile Türkiyede bir kaos yasanmaktadir,bu kaosu yasatanlar,ülkenin Atatürkcü,Laik,kahraman askerlerini zan altinda birakarak,ülkede bir sindirme bir korku psikolojisi yaratmaktadirlar.

 

Amac,Atatürkcüyüm denilemeyen,AKP ye karsi olunamayan bir Türkiye yaratmak ve bölünmenin demokratik bir acilim oldugunu kabulü dayatmaktir.

 

Ergenekon tutuklanmalarindan sevinenler,bu tutuklamalardan o kadar cüret almaktadirlar ki ,PKK ya karsi kimler calisiyorsa bunlarin hepsine Türkcü ceteler diyebilecek kadar intikam duygusu icindedirler TÜRKLERE KARSI.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tabi,Ergenekoncu abilerimiz daha çok kendilerince sistemlerine ters gelen Kürtçü ve dinci olarak ifade ettiklerinizi temizledikleri için,bu olaya en çok ilgi duyup sevinen de onların olması kaçınılmazdır.

 

Sakın,kimse bugün gözaltına alınanlar kaç kişi öldürdü demesin;onların Çatlılar,Yeşiller,Erseverler olduğunu hepimiz biliyoruz....

 

Sorun zihniyet...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tabi,Ergenekoncu abilerimiz daha çok kendilerince sistemlerine ters gelen Kürtçü ve dinci olarak ifade ettiklerinizi temizledikleri için,bu olaya en çok ilgi duyup sevinen de onların olması kaçınılmazdır.

 

Sakın,kimse bugün gözaltına alınanlar kaç kişi öldürdü demesin;onların Çatlılar,Yeşiller,Erseverler olduğunu hepimiz biliyoruz....

 

Sorun zihniyet...

En basitinden Mehmet agarlar, tansu ciller ler bu olayin neresinde? neden yalcin kücükler neden ilhan selcuklar neden Milliyetciler.. bence olayin siyasi kanati AKP ye ABD dayanir bekleyelim!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bulunan silahlar "halkı hükümete karşı silahlı kalkışmaya kışkırtma" iddasının içini dolduramadı. Üstelik özel harekatçılarda silahlarını sivilde de saklama gibi bir gelenek olduğu söyleniyor.

 

"Hadi arkadaşlar, hükümete karşı kalkışmanın zamanı geldi, gönderin buldozerleri, açın cephaneliği! Silahları halka dağıtın!" senaryosu komik ötesi kaldı.

 

Tamam, birileri kendi egosunu devlet zannetmiş, bu yanılgının bedelini tabii ki ödeyecekler. Ona lafımız yok. Susurluk'ta üstü örtülen çetelere bu kez hesap tabii ki sorulsun. Birileri kendini eli sopalı devlet baba sanıp trafikte yol vermeyeni bile çevirip dövmesin artık. Ama bu "halkı hükümete karşı silahlı isyana teşvik" iddiası ile muhaliflerin sindirilmesi tam bir faşizan darbeci anlayıştır. İtiraz buna, yoksa Susurluk'un örtülen üstünü açmaya itirazı olan yok.

 

Her zaman söylediğim gibi burada da "Ergenekon fasa fisodur" cularla "Ergenekon demokratikleşmedir" cilere kesin çizgilerle ayrılmanın bir âlemi yok. Gerçek gerçektir! Ne abartılmalı, ne örtülmeli...

 

Yeni derin devlet formatı oluşacak. Bu formatta XP kaldırılıyor diye sevinmeyin, Vista yüklenecek. Yine işin arkasında Microsoft var! :) Bundan kuşkusu olana şaşarım. Sol görüşte olup da hükümete destek verenlere bu uyarım. Benden söylemesi...

 

Bu entel sol destekleri laikliği aşındırma, başörtüsü altında truva atı sokma, sivil anayasa adı altında Atatürk ilkelerinin içini boşaltma girişimlerinde gördük, Kürt meselesinde görüyoruz, bu davada da açıkça görüyoruz. Yani Microsoft filan diye şifreli konuşmayayım, ABD yine işin arkasında, açık söyleyeyim. Vista dediğim Ilımlı İslam projesi, XP dediğim Yeşil Kuşak Projesi...

 

Ha yalnız bunu söylerken ABD düşmanı mıyım, ne münasebet? Onlar kendi siyasetlerini güdüyorlar, gücü olan da kendi siyasetini güder. Gücü olmayan biçilen gömleklere boyun eğer...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tabi,Ergenekoncu abilerimiz daha çok kendilerince sistemlerine ters gelen Kürtçü ve dinci olarak ifade ettiklerinizi temizledikleri için,bu olaya en çok ilgi duyup sevinen de onların olması kaçınılmazdır.

 

Sakın,kimse bugün gözaltına alınanlar kaç kişi öldürdü demesin;onların Çatlılar,Yeşiller,Erseverler olduğunu hepimiz biliyoruz....

 

Sorun zihniyet...

 

Öldürülen Kürtçüleri anladık ta, öldürülen dinci kimmiş onu anlayamadım. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir anlamda sağlam görünüyor, haham yardımcısı olduğuna göre de 'akıllı'!

Sayin Dogrucudavut' unutmayalım! Amerikan Musevi Komitesi, İsrail'e hizmet edenlere verdigi bu ödülü, ilk defa 2004 yılında Yahudi olmayan bir isme vermisti! Buda haham demeyelim de Tayyip´e verilmisti?

 

Burda Tuncay Güney´in katkisi var´mi oda ayri soru!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Biz ne zaman demokratik Cumhuriyet olacağız?Meclis'te ''Egemenlik kayıtsız, şertsız milletindir.'' yazıyor ama bizi bizim yönetmediğimizi uzun zamandır biliyoruz.Bağımsız Türkiye Cumhuriyet'i Devletiyiz diyoruz ama bir başka devletin, devletlerin bağımlısı bazen de tiryakisi olduğumuzu herkes söylüyor seneryolar havada uçuşuyor yönetmeni biz değiliz.Biz kimiz?Kim yönetiyor bu ülkeyi?Biz bir başkasının sürekli maşalığını yapıp sonra da bağımsızız, emperyalizm düşmanıyız, muhafazakarız gibi farklı gruplar halinde naralar atıp kendimizi mi kandırıyoruz?Bir bakıyorsunuz darbeler olmuş yabancı kaynaklı, onların yanında Atatürkçülerimiz, emperyalizm karşıtlarımız; bir bakıyorsunuz muhafazakar bir hükümet arkasında yine aynı yabancı bu defa da önce yanında yer aldıklarına karşı işe girişmiş.Bu mudur Türkiye?Birileri perde arkasından sürekli bu ülkeyi bu ülkenin insanlarının maşalığıyla yönetiyorsa, şekillendiriyorsa biz bunu hem bilerek hem de zaman zaman işimize geldiği için destekleyerek yaptırıyorsak e bravo bize?

 

Erovizyonda bir içim su kızımız Hadise'yi koltuğumuza gerile gerile ne söylediğini bilmeden ama bizi temsil ettiğini adımız gibi bilerek izlyelim bir nebze olsun rahatlarız bir de birincilik gelirse değme keyfimize kanıtlamış oluruz büyüklüğümüzü, bağımsızlığımızı bizi yöneteceğini zannedenlere...

 

MUHABBETLE...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Biz ne zaman demokratik Cumhuriyet olacağız?Meclis'te ''Egemenlik kayıtsız, şertsız milletindir.'' yazıyor ama bizi bizim yönetmediğimizi uzun zamandır biliyoruz.Bağımsız Türkiye Cumhuriyet'i Devletiyiz diyoruz ama bir başka devletin, devletlerin bağımlısı bazen de tiryakisi olduğumuzu herkes söylüyor seneryolar havada uçuşuyor yönetmeni biz değiliz.Biz kimiz?Kim yönetiyor bu ülkeyi?Biz bir başkasının sürekli maşalığını yapıp sonra da bağımsızız, emperyalizm düşmanıyız, muhafazakarız gibi farklı gruplar halinde naralar atıp kendimizi mi kandırıyoruz?Bir bakıyorsunuz darbeler olmuş yabancı kaynaklı, onların yanında Atatürkçülerimiz, emperyalizm karşıtlarımız; bir bakıyorsunuz muhafazakar bir hükümet arkasında yine aynı yabancı bu defa da önce yanında yer aldıklarına karşı işe girişmiş.Bu mudur Türkiye?Birileri perde arkasından sürekli bu ülkeyi bu ülkenin insanlarının maşalığıyla yönetiyorsa, şekillendiriyorsa biz bunu hem bilerek hem de zaman zaman işimize geldiği için destekleyerek yaptırıyorsak e bravo bize?

 

Erovizyonda bir içim su kızımız Hadise'yi koltuğumuza gerile gerile ne söylediğini bilmeden ama bizi temsil ettiğini adımız gibi bilerek izlyelim bir nebze olsun rahatlarız bir de birincilik gelirse değme keyfimize kanıtlamış oluruz büyüklüğümüzü, bağımsızlığımızı bizi yöneteceğini zannedenlere...

 

MUHABBETLE...

Sayin FUZULİ '''Egemenlik kayıtsız, şertsız milletindir.' tamam da.. tamam olmayan Milletin kafasi ne kadar egemensizdir? bakin düne kadar Meclis'te kafalar yarim bagimliydi; tam bagimli degildi.. bugün tam bagimlidir tam bagimlilar egemenligi ele gecirmis simdi hukuku katletmeye calisiyor..

 

bir düsünün ortadoguda simdiye kadar israil bu kadar rahat hareket edebiliyormuydu? siyasi hareket olsun sol genclik hareketleri olsun bütün agirligini koymuyormuydu dersin... bunlari derinlemesine arastirsan iyi olur.. bu hareketlerin ne zaman önünde kesildigini bir zahmet arastir...

 

bakin o siyasi hareket şu anda etkisizliştirilen hareket bu dönemde dahi tavrini koymadimi dersin aşagidaki bildiriyi bir gözden gecir..

 

Irak'ta şiddete derhal son verilmesini ve Irak halkının özgür iradesine dayanan demokratik ve laik bir devlet düzeni kurularak yönetimin bir an önce serbest seçimlerle iş başına gelecek Iraklılara devredilmesini bekliyoruz.

Öte yandan, İsrail birliklerinin masum Filistin halkına yönelik saldırılarını da şiddetle kınıyor ve bu saldırıların Ortadoğu sorununa barışçı bir çözüm bulunması yolundaki çabaları da olumsuz yönde etkileyeceğine inanıyoruz.

Gerek Irak'ta, gerek İsrail'de kimden gelirse, hangi hedefe yönelik olursa olsun bütün şiddet ve terör eylemlerine karşı olduğumuzu kuvvetle belirtiyor ve bu eylemlerin derhal durdurularak mevcut sorunlara barışçı yöntemlerle çözüm aranmasını destekliyoruz."

Bu bildiri, CHP tarafından TBMM'ye "ortak bildiri" olarak sunuldu, ancak AKP reddetti. İktidar partisi geri çevirince de TBMM CHP Grup Bildirisi olarak açıklandı.

 

Sonra bakin Devletlerin cikar iliskileri yani basinda cikan yangini görmemezlikten gelmek degil aksine o yangini söndürmede görev almak zorundadir..o yanginin söndürmeye zorlamaktir yangin yani basindadir.. kisacasi Yani bizim öncelikli hedefimiz kendi ülkemize yönelik tehdidi önlemektir... bugün bunlari yapiyormuyuz.. yoksa ülkemizin üzerini daha cokmu aciyoruz.. biraz onu arastirmani tavsiye ederim..

 

Bakin bugün Askerin israile gönderilmesi maşalık anlamina geliyor dün koreye gönderilmesi maşalık miydi onlarda ayri konu... darbeler konusuna gecmeyelim oda apayri konu cünkü siz herseyi satirlarin icine dösemissiniz..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Olaylara çok da karamsar bakmamanızı tavsiye ederim. Bir dünya imparatorluğunun varisi olup da başka bir dünya imparatorunun kelek kestiğini görmek acı gelebilir. Fakat nedenselliklerdeki değişimler daima bazı statükoları yıkar, yeni bazı statükolar oluşturur. Değişimi izlemek ve anlamak önemli.

 

ABD dünyada çok önemli bir güçtür ve elbette dünya üzerinde etkin olacaktır. Bunu doğal karşılamak gerek. Ama doğal karşılamak, sonsuza kadar bu gerçekle yaşamak zorunda hissetmeyi, boyun büküp kadere razı olmayı gerektirmiyor. ABD'ye kin tutmayı da gerektirmiyor. Dünya dengeler üzerinde gider. Dengeleri gözeterek yapılabileceğin maksimumunu yapmaya çalışmak gerekiyor.

 

"Lanet kasırga her şeyi yerle bir ediyor" diye rüzgara küsüp yeldeğirmenlerinin pervanelerini sökmeye gerek yok. Tamam alternatif olarak su değirmeni de kur ama yeldeğirmenleri de dursun. Yeldeğirmenci: "Su değirmeni kurarsan yel değirmeni kredilerini keserim" derse, bir şekilde durumu idare etmeye çalışmak gerek. Tamamen suya bağımlı olursan bu kez de "lanet sel her şeyi yıkıp geçiyor" diyeceksin. Dengeleri götürmek evet zordur, su değirmenci ister ki tüm değirmenlerini su ile döndüresin, yeldeğirmenci ise rüzgara bağımlı kalmanı isteyecektir. Bazen ikisi de sana ambargo koyarsa koluna kuvvet değirmeni çevirecek gücün de olmalı. İşin anahtarı ise burada!

 

Kolay değil ama dengeler böyle götürülür...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

" Ceza muhakemeleri Kanunu'nun 145.maddesine göre ifadesi alinacak sorgusu yapilacak kisi davetiye ile cagrilir.98'nci maddeye göre ise cagri üzerine gelmeyen süpheli hakkinda yakalama emri düzenlenebilir."

 

Kanunda dogrudan gözalti gibi bir müessese bulunmamaktadir.Gözaltini düzenleyen 91 inci maddeye göre yakalanan kisi Cumhuriyet savcisi tarafindan birakilmazsa,gözalitan alinmasina karar verilebilir.

 

Kanun buysa diger barolarin da yüksek yargi organlarinin da farkli düsünmedigine kusku yok.Deneyimli hukukcu sayin Cindoruk ciddi uyarilarda bulunuyor,diyor ki,"göz altina alirken dikkatli olun.Karsi tarafi rencide edebilirsiniz"

 

Sabih Kanadoglu yargitay bassavciligi yapmis bir kisi."Yargitay Onursal Bassavcisi"Bu onursal sözcügü Sabih Kanadoglu'nun onuru deguil,Hukukunda onurur,Yargitay Onursal bassavcinin evinin basilmasi hukukun onurunun rencide edilmesi ayaklar altina alinmasidir.Cindoruk,savcilarin bizzat Kanadoglu'na gelerek ifadesini alabileceklerini vurgulamistir.

 

Ergenekon savcisi,hukuk disi davranmistir,onun icazet aldigi merkez ona öyle emir vermistir,bu isimleri gözaltina aldiracak,kamuoyunda onlarin haysiyetlerini iki paralik edecek ve insanlara "bakin biz herseye muktediriz"intibaini vereceksiniz.Bir haham yardimcisinin sözleriyle calisan bir savcinin haham olmasi gerekmiyor,ne idiügü belirsiz birisinin söyledikleriyle kariyer yapma hevesi onun savcilik gibi serefli bir meslegi haketmedigini gösteriyor.Zirhli araclarla belki hayatini kurtarabilir peki vicdanini nasil kurtaracak acaba.

 

**********

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin FUZULİ '''Egemenlik kayıtsız, şertsız milletindir.' tamam da.. tamam olmayan Milletin kafasi ne kadar egemensizdir? bakin düne kadar Meclis'te kafalar yarim bagimliydi; tam bagimli degildi.. bugün tam bagimlidir tam bagimlilar egemenligi ele gecirmis simdi hukuku katletmeye calisiyor..

 

bir düsünün ortadoguda simdiye kadar israil bu kadar rahat hareket edebiliyormuydu? siyasi hareket olsun sol genclik hareketleri olsun bütün agirligini koymuyormuydu dersin... bunlari derinlemesine arastirsan iyi olur.. bu hareketlerin ne zaman önünde kesildigini bir zahmet arastir...

 

bakin o siyasi hareket şu anda etkisizliştirilen hareket bu dönemde dahi tavrini koymadimi dersin aşagidaki bildiriyi bir gözden gecir..

 

Irak'ta şiddete derhal son verilmesini ve Irak halkının özgür iradesine dayanan demokratik ve laik bir devlet düzeni kurularak yönetimin bir an önce serbest seçimlerle iş başına gelecek Iraklılara devredilmesini bekliyoruz.

Öte yandan, İsrail birliklerinin masum Filistin halkına yönelik saldırılarını da şiddetle kınıyor ve bu saldırıların Ortadoğu sorununa barışçı bir çözüm bulunması yolundaki çabaları da olumsuz yönde etkileyeceğine inanıyoruz.

Gerek Irak'ta, gerek İsrail'de kimden gelirse, hangi hedefe yönelik olursa olsun bütün şiddet ve terör eylemlerine karşı olduğumuzu kuvvetle belirtiyor ve bu eylemlerin derhal durdurularak mevcut sorunlara barışçı yöntemlerle çözüm aranmasını destekliyoruz."

Bu bildiri, CHP tarafından TBMM'ye "ortak bildiri" olarak sunuldu, ancak AKP reddetti. İktidar partisi geri çevirince de TBMM CHP Grup Bildirisi olarak açıklandı.

 

Sonra bakin Devletlerin cikar iliskileri yani basinda cikan yangini görmemezlikten gelmek degil aksine o yangini söndürmede görev almak zorundadir..o yanginin söndürmeye zorlamaktir yangin yani basindadir.. kisacasi Yani bizim öncelikli hedefimiz kendi ülkemize yönelik tehdidi önlemektir... bugün bunlari yapiyormuyuz.. yoksa ülkemizin üzerini daha cokmu aciyoruz.. biraz onu arastirmani tavsiye ederim..

 

Bakin bugün Askerin israile gönderilmesi maşalık anlamina geliyor dün koreye gönderilmesi maşalık miydi onlarda ayri konu... darbeler konusuna gecmeyelim oda apayri konu cünkü siz herseyi satirlarin icine dösemissiniz..

 

Katledilmiş hangi var olan hukuktan bahsediyorsunuz anlamadım!Dün de katlediliyordu hukuk bugün de katlediliyor, katledenler değişince mi katledildiği manidar oluyor?Bana CHP'den bahsetmeyin isterseniz!Siz CHP zihniyetinin sütten çıkmış ak kaşık bu ülkeyi bağımsız kılacak tek güç olduğuna inanıyorsanız inanmaya devam edebilirsiniz.Seçimde otobüsüne başörtülü bayan resmi koyup seçim sonrasında koşullu başörtüsü düşmanlığı yapan, başka bir seçim yaklaşırken çarşafın yanında resim çektiren ne zaman kimin yanında yer alacağı belli olmayan, demokrasisini, bağımsızlık anlayışını, emperyalizm düşmanlığının ne olduğunu anlatamayan kendi de bilmeyen bir anlayışı bana anlatmayın.

 

İşimize geliyorsa Ergenekoncu oluruz, Atatürkçü oluruz, milliyetçi oluruz, emperyalizm düşmanı oluruz; bağımsız Cumhuriyet oluruz, egemen oluruz başka bir zaman da bu ülkeyi maşalar yönetiyor, bağımsızlığımız elden gidiyor, yıkıldık, bittik oluruz.Bir seçimde özgür olur, demokrat olur bir seçimde bağımsızlığımızı kaybederiz kurtaracak olan başa gelene kadar.Başa geldiği gün bağımsız, demokrat, güçlü ülke oluruz oluruz da oluruz.Ne ABD tanırız ne AB tanırız?

 

MUHABBETLE...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

En basitinden Mehmet agarlar, tansu ciller ler bu olayin neresinde? neden yalcin kücükler neden ilhan selcuklar neden Milliyetciler.. bence olayin siyasi kanati AKP ye ABD dayanir bekleyelim!!!

 

Değil mi,bakınız bu çok doğru...

 

Mehmet Ağar,yaptıkları ile nerede olduğu bu kadar belli iken...tasfiye işte,dokunulması gereken değil gözaltına alınanlar,çıkara göre göze batanlar...bu zihniyetin siyasi kanadı nerede?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.