Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?


Dogrucudavut

Önerilen İletiler

Değerli dostlarım.

 

Hukukun işlemediği bir ülke de hukuku konuşmak yada hukuku ummak sadece bir düş.

 

Ergenekon söz konusu olduğu günden beri dediğim şuydu;

 

"bu süreçte gözaltına alınan herkes suçlu değil,herkesin masum olmaması gibi.Tasfiye,çıkar ve devletin kendisini aklaması...benim Ergenekon özetim.Hukukun olmadığı bir yer,vicdanda tıkanır.Hukuk yine yaptığını yaptı,Ergenekon o çarkta yerini aldı.Biliyorum ki Veli Küçük suçlu ama asıl suçlu olanlar sistemin savunucusu olanlar ve onlar hala dışarda"

 

Maalesef,hukuk yine işlemedi.Suçlu olanlar bedel ödemeliydi ama masumlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yandas medya,Telekulak cetesi ya da AKP'nin telekulakcilari,Terörist itirafcilar,AKP'nin savcisi ve yargici ile ortaya atilan Ergenekon senaryosu.

 

Deniz Feneri yolsuzlugu icin medyaya kafa tutanlar,medyaya baski uygulayan ve sahte vergi borclari yarattiranlar,Alman savcinin üzerine basa basa Deniz Feneri suclularinin elebaslarinin Türkiye'de olduklarini söyleyip adlarini vermesine ragmen,sorusturma baslatmamak icin 50 takla atanlar,Ergenekon olunca yandas medyanin yönlendirmesiyle tutuklamalar yaptirmaktadirlar.Ergenekon hakkinda sayfa sayfa yalan haberler verilip,masum insanlara kara calinirken Deniz Feneri icin "GIZLILIK KARARI"alinmaktadir.

 

Ergenekon davasinda hukuk ayaklar altina alinmistir,yandas medyaya masum insanlara saldirma imkanlari taninmistir.Üc bes yandas gazeteci Türkiye'de yaratilan korku ve sindirme sendromunun öncülügünü yapmaktadir.Bu üc bes yandasa cok dikkat edilmelidir.Bunlar basbakanin uydularidir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Deniz Feneri A iktidarınınsa ,Ergenekon B iktidarınındır.Bu kadar basit!

Basit olan ne?

 

Bugün deniz fenerinle milyonlarca yolsuzluklar yapiliyorsa basit olan bu mudur..

 

YOKSA

 

Bugun iktidar partisi olan AKP’nin rejime tehlike olusturacak olaylara altina imza atiyorsa basit olan bumudur..

 

Ülkemizin saygın isimleri elinde bir delil, bir belge olmadan iceri alinmalarimi bu kadar basit olan...

 

Yoksa benim polisimin de bir sabri vardir ates edebilir bumu basit olan..

 

Bizler bu dönem neyin basitligini yasiyoruz? sakin seriat özleminin basitligi olmasin..

 

Toplumun en önemli güvencesi olan hukuk ortadan kalkdimi her özlemini unut arkadasim!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yandas medya,Telekulak cetesi ya da AKP'nin telekulakcilari,Terörist itirafcilar,AKP'nin savcisi ve yargici ile ortaya atilan Ergenekon senaryosu.

 

Deniz Feneri yolsuzlugu icin medyaya kafa tutanlar,medyaya baski uygulayan ve sahte vergi borclari yarattiranlar,Alman savcinin üzerine basa basa Deniz Feneri suclularinin elebaslarinin Türkiye'de olduklarini söyleyip adlarini vermesine ragmen,sorusturma baslatmamak icin 50 takla atanlar,Ergenekon olunca yandas medyanin yönlendirmesiyle tutuklamalar yaptirmaktadirlar.Ergenekon hakkinda sayfa sayfa yalan haberler verilip,masum insanlara kara calinirken Deniz Feneri icin "GIZLILIK KARARI"alinmaktadir.

 

Ergenekon davasinda hukuk ayaklar altina alinmistir,yandas medyaya masum insanlara saldirma imkanlari taninmistir.Üc bes yandas gazeteci Türkiye'de yaratilan korku ve sindirme sendromunun öncülügünü yapmaktadir.Bu üc bes yandasa cok dikkat edilmelidir.Bunlar basbakanin uydularidir.

 

 

saygilarla

Su anki iktidarin yolsuzluk ve ceteler konusunda diger hükümetlerden degisik bir tutum izledigini söyleyemeyiz. Bu anlamda tabiiki AKP gercekten yolsuzlugun ve derindevletin alternatifi degildir ve olamazda. Ama AKP'nin Deniz Feneri yosuzlugunun üzerine gitmemesi illada Ergenekon cetesinin masum oldugu anlamina da gelmez.

Gercek demokratlik, gercekten de yolsuzluga ve derindevlete karsi durus demek ne Deniz Feneri ne de Ergenekon taraftari olmaktir. Bizler ne Deniz Fenerini istiyoruz nede Ergenekonu.

Kimse burada bizlere ikisi arasinda secim yapmamiz dogrultusunda anlasilan beyanlar yapamasina gerek yok, cünki ikisde Türkiye icin karanlik.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Basit olan ne mi?

 

BASİT OLAN ÖNCE TRAJEDİYE HEMEN AKAİBİNDE KOMEDİYE DÖNÜŞEN HUKUKSUZLUKLARDIR.

 

BASİT OLAN KENDİ BAŞIMIZA DEĞMEYEN TAŞA OLAN Y6AKLAŞIMIMIZDIR.

 

Siz neyi bekliyorsunuz,AKP bir """""" demem mi?

 

Deniz Feneri,aaaaaaaaa şaşırttı beni dememi mi?

 

Ergenekon bir hayal ürünüdür dememi mi?

 

Hayır dostum,AKP bizim aynamız.Dönün öncesine...CHP,MHP,DTP....

 

Deniz Feneri de Ergenekon da hukukun olmadığı bir ülkede ki basitliktir.Basit olan bu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Diger yanda A iktidari B Iktidari tarzi bir tanimlama yapilmis,bu gerceklerden kacmaktir.Yani cevap verememenin yarattigi hazir cevapliktan öte degildir.Deniz Feneri'nde deliller var,sahte itirafcilar yok.Gemicikler var.Kaptan bilinmektedir.Ergenekon sadece bir iddiadir henüz.Ve aksi ispat edilemedigi sürece iddia olarak kalacaktir.Ergenekon ile ideolojik tatmine ulasanlar sanirim ki o bir birkac yandas gazetecinin ve mensup olduklari medya kurulusunun cazibesine kapilmis olanlardir.

 

Yapilan kazilarda iki kemik bulundu,ne kemigi oldugu bile belli degil,aslinda o kazilarda birileri binlerce kemik bekliyordu ama heralde asit,o binlerce kemigi tamamen faili mechul yapmis olacak.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Diger yanda A iktidari B Iktidari tarzi bir tanimlama yapilmis,bu gerceklerden kacmaktir.Yani cevap verememenin yarattigi hazir cevapliktan öte degildir.Deniz Feneri'nde deliller var,sahte itirafcilar yok.Gemicikler var.Kaptan bilinmektedir.Ergenekon sadece bir iddiadir henüz.Ve aksi ispat edilemedigi sürece iddia olarak kalacaktir.Ergenekon ile ideolojik tatmine ulasanlar sanirim ki o bir birkac yandas gazetecinin ve mensup olduklari medya kurulusunun cazibesine kapilmis olanlardir.

 

Yapilan kazilarda iki kemik bulundu,ne kemigi oldugu bile belli degil,aslinda o kazilarda birileri binlerce kemik bekliyordu ama heralde asit,o binlerce kemigi tamamen faili mechul yapmis olacak.

 

 

saygilarla

Hala anlamak istemiyoruz galiba. Ne demisiz Deniz Feneri yolsuzlugu ile Ergenekon derin devlet arasinda bir secenek yapmamaiz gerekli. Buna cevaban ne demisiz, Deniz Feneri bir gercek ama Ergenekon bir hayal. Burada görülüyorki aramizda bazilari gercekten de yolsuzluga ve derin devlete karsi degil, onlar icin sadece bunlari kimlerin yaptigi önemli. Kendi yandaslari yapinca normal ama digerleri yapinca anormal. Biz ne diyoruz pekihala, Türkiye icin her ikiside karanlik. BOTAS kuyulari sanki tümüyle acildi ve bulunan tüm kemikler arastirildida öyle kesin konusuyoruz ve bayram sekeri almis gibi seviniyoruzki, neymis efendim BOTAS kuyulari acilmasi sanki fiyasko gibi bir durum. Madem orada degil faili mechul öldürülenler, neredeyse bulunsun efendim. Dogru olanda bu. Faili mechuller ülkemiz adina bir utanctir, bayram sekeri bulmus gibi sevinecek bir durum degil.

"Yapilan kazilarda iki kemik bulundu,ne kemigi oldugu bile belli degil,aslinda o kazilarda birileri binlerce kemik bekliyordu ama heralde asit,o binlerce kemigi tamamen faili mechul yapmis olacak." Nerede acaba bu faili mechul sekilde öldürülen binlerce insan dersiniz? Orada olmadigina cok emin gibisiniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi, nur topu gibi bir kelimemiz daha oldu..

?Siz de Gatalayabildiklerimizden misiniz yoksa Gatalayamadıklarımızdan mısınız??

?Gatalamak? ne demek?

Gatalamak, argo anlamda, ?hapisten adam kaçırmak? anlamına geliyor.

Doktorlar eliyle yargının by-pass edilmesi olayı sözkonusu..

Teknik anlamda yargı, tıp ve askeri bir kurum istismar ediliyor..

?Gatalamak?, tıpta, ?yargılanmakta olan ya da hüküm giymiş bir kişiyi geçici ve/veya sürekli olarak bulunduğu yerden almak, hapisten çıkartmak ya da yargılanmasını engellemek için yapılan işe verilen ad? olurken, hukukta, ?tıbbın ve sağlık kuruluşlarının imkanları kullanılarak bir mahkum ya da tutuklunun ya da yargılaması devam eden, tanık ya da sanık olarak dinlenmesi gereken kişinin mahkemeye gelmesini engellemek maksadı ile işlem yapmaya verilen bir ad? oluyor..

Argoda ?sanık, tutuklu ya da hükümlüğünün sağlık raporu alınarak korunması/kurtarılması? anlamına geliyor..

Askeri çevrelerde ise ?meslek milliyetçiliği ya da askeri sırların başkalarının eline geçmemesi bahanesi ile, kendi adamlarının kurtarılmasına yönelik özel durumlarda devreye sokulan ara çözüm şekli? olarak öne çıkıyor..

?Gataladım: Bu şekilde işten yırttım?, ?Gataladın: Sen böyle kurtuldun?, ?Gataladı: O böyle yaptı?, ?Gataladık: Biz bu şekilde kurtulduk?, ?Gataladınız: Siz böyle yaptınız?, ?Gataladılar: Onlar böyle yaptılar ve kurtuldular? anlamında kullanılmaktadır..

Gatalamak eyleminin ilk kez gerçekleşmediği, birçok kişinin farklı sebeplerle bu yolu denediği anlaşılmaktadır.

Mesela üst düzey subayların çocuklarının, Gatalama yoluyla askerden muaf tutuldukları iddiaları da ortaya atılmaktadır..

Ancak bu sefer ?Gatalayalım? derken, ?çuvalladıkları? görülmektedir.

-http://www.habervaktim.com/yazar/12397/istanbul_gatalamasi_ya_da_yeditepe_dalanlamasi.html- undefined

 

Aslında olay belli, ya demokratik bir Ülke,yada nevi şahsına münhasır oligarşik,jakoben dayatmacı bir maraba Ülke...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Diger yanda A iktidari B Iktidari tarzi bir tanimlama yapilmis,bu gerceklerden kacmaktir.Yani cevap verememenin yarattigi hazir cevapliktan öte degildir.Deniz Feneri'nde deliller var,sahte itirafcilar yok.Gemicikler var.Kaptan bilinmektedir.Ergenekon sadece bir iddiadir henüz.Ve aksi ispat edilemedigi sürece iddia olarak kalacaktir.Ergenekon ile ideolojik tatmine ulasanlar sanirim ki o bir birkac yandas gazetecinin ve mensup olduklari medya kurulusunun cazibesine kapilmis olanlardir.

 

Yapilan kazilarda iki kemik bulundu,ne kemigi oldugu bile belli degil,aslinda o kazilarda birileri binlerce kemik bekliyordu ama heralde asit,o binlerce kemigi tamamen faili mechul yapmis olacak.

 

 

saygilarla

 

Forumdaşım,

 

Ergenekon yada D feneri,taraf değil sadece bu sürecin tanığıyım.Ve aklımdan geçenlerim özeti "rezillik" .Sizin için avukat yada savcıların bayraklığı olan bu isimler,benim için kaderimize dönüştürülen bir trajedi.Hala hukuksuzluğa rağmen kendi hukukunuzu mu yazacaksınız.

 

Bu ülkede hukuk iktidar kimse odur.Bu ülkede hukuk,yücelttikleriniz.Asit kuyularından kemik çıkmış,çıkmasa ne yazar.Ona da hukuk uyddururlar.

 

Faili belli olan faili meçhuller,vicdanları rahatsız etmeye devam edecek.

 

Deniz Fenerin avukatı da Ergenekonun avukatı da sistemin ürünü.Sistemin çarklarından olmayan hukuku aramaya devam....var mı ötesi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bizler insan haklari, adalet hukukun üstünlügü, laiklik, cagdas, bir toplum haline gelmek istiyormuyuz bunun mücadelesini veren diger toplumlarin icinde yer almak istiyormuyuz.. bugün bu mücadeleyi veren ülkeler yargicin nasil karar verecegi Anayasa´nin temel kavrami insan hakkidir diyen ülkeler yargicin verecegi kararlari bugün mercek altina almazlar alamazlar?

 

Bu ülkeler daha fazla hukuk pesinde kosmuyorlar mi.. ama mevcut yasada kararlari cigneyerek degil yargicin aldigi kararlari cigneyerek degil.. toplumun yasamini düzenliyen kurallari devlet tarafindan yaptirima baglanmis kurallari inceleyerek.. günün sartlarina felsefesine göre mercek altina alarak bu arada siyasiler kendileri mercek altindadir ülkenin demokratik kurumlari tarafindan..

Anayasa bir kenara konursa ülkenin yargiclari bir kenara konursa hukuk kurallari bir kenara konup.. hukuk hukuk deyip bir soyut kavrama cevirerek sadece hukuk aramaya cikilirsa! hukuk her vatandasin kafasina göre kendi sevdasina göre rüya afyon yutmus sevdasina dönüsür..

 

Her vadantasin kafasina göre hukuk kurallari yoktur böyle bir sevda bu sevda daga silahla cikan kisiyi teröristi.. hukuk teröristin yaptigi dogrudur kavramina kadar götürür.. Hukuk bir teröristin nasil yargilanacagini bilmektir.. aksine iddia hukuk disi teröristliktir. bugün ülkemizde birileri hukukun icine teröristleri yerlestirme cabasi icinde oldugunu görüyoruz..

 

Hukuk bunu bünyesine kabul etmez bir gün bunu ülkenin disina atacaktir bu virüsleri.. Ergenekonla susurlugu birbirinden ayirip Susurluguda atacaktir.. bu seyh aga uyusturucu ülkeyi bölmeye calisan Irkci terörist mafyasini.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi, nur topu gibi bir kelimemiz daha oldu..

?Siz de Gatalayabildiklerimizden misiniz yoksa Gatalayamadıklarımızdan mısınız??

.

.

.

Aslında olay belli, ya demokratik bir Ülke,yada nevi şahsına münhasır oligarşik,jakoben dayatmacı bir maraba Ülke...

 

Evet aynen,Allahin adini kullanip insanlari gagalamak ve gemicikler almak gibi,RTÜK baskanina sorusturma izni vermemek gibi,heralde Gagalama kavramina bunlarida dahil edeceksiniz veya onlar bizden diyip kulak arkasi yapacaksiniz.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Zirve katliaminda Ergenekon baaglantisi. Simdi neden arimizda bazilarinin siddetle Ergenekon icin hayal dedigini anliyorum. Onlar derin devletin ve iskencenin en sadik taraftarlari. Ülkede kaos yaratmak icin, Ermeni, Hiristiyan, Alevi, Kürt insanlari ve hatta kendi adamlarini bile kurban ederek katlettikleri teker teker ortaya cikiyorya, o yüzden telasa turusmuslar. Bizlere Ergenekon ile Deniz Feneri yolsuzlugu arasinda secim yapmamiz icin ellerinden geleni yaparak, sanki biri digerinden iyiymis görüntüsü vermeye calisiyorlar. Biz ne Ergenekon nede Deniz Feneri tarafiyiz, biz adaletten ve kardeslikten yanayiz. Insanlarimiza Kürt, Ermeni, Hiristiyan, Alevi düsmanligi yaparak en kötü günleri yasattiniz. Bir de üstüne üstelik bunlari yaparken Cumhuriyet ve Atatürk maskesini taktiniz yüzünüze, ama genede yaptiginiz tüm pislikler teker teker aydinlaniyor. Bazilarimiz hala BOTAS kuyularindan binlerce faili mechullerin cikmadigina bayram sekeri bulmus gibi sevinmesine ragmen Türkiye halki bu canilerin pesini asla birakmayacak. Onlarin sonu ayni Arjantin gibi olacak, er veya gec.

Bakalim su "bölücü gazete Evrensel" hangi haberi yayinlamis.

 

"13/03/2009

Zirve katliamında Ergenekon bağlantısı

Jandarma, Zirve Yayınevi katliamının Malatya?da görülen duruşmalarında, yoğun güvenlik önlemleri alıyor.

Ankara?da Ergenekon soruşturması çerçevesinde emekli Albay Mehmet Ülger gözaltına alındı. Savcı Zekeriya Öz?ün talimatıyla gözaltına alınan Ülger, Ankara'dan İstanbul'a getirildi. Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürülerek, sorguya alınan Ülger, Ergenekon savcılarına ifade verecek.

Ali A. imzalı bir ihbar mektubuyla Ergenekon?a dahil edilen Zirve Yayınevi katliamı kapsamında gözaltına alınan emekli Albay Mehmet Ülger?in sorgusunun ardından mahkemeye sevk edilmesi bekleniyor. İhbar mektubunda, dönemin Malatya Jandarma Komutanı olan Ülger?in cinayetleri azmettirdiği iddia ediliyor. Ergenekon soruşturmasının savcısı Zekeriya Öz?ün talimatıyla emekli albayın evinde arama da yapıldı.

Dün ayrıca Diyarbakır?da da bir uzman çavuş ve astsubay Ergenekon kapsamında gözaltına alındı.

?AZMETTİRİCİ MEHMET ÜLGER? İDDİASI

Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Mehmet Ülger?in ismi Zirve Yayınevi katliamında geçiyordu. Zirve Yayınevi katliamı davasına bakan Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Şubat?ta görülen duruşmada Albay Mehmet Ülger?in tanık olarak dinlenmesine karar vermişti.

Mehmet Ülger, Malatya?da 18 Nisan 2007?de Zirve Yayınevi?nde üç misyonerin boğazının kesilerek öldürülmesiyle sonuçlanan kanlı katliam sırasında Malatya İl Jandarma Alay Komutanı?ydı. Zirve Yayınevi katliamının soruşturma dosyasında yer alan ihbar mektubunda, Zirve Yayınevi?nde öldürülen Alman Tilmann Geske, Hristiyanlığı seçmiş olan Uğur Yüksel ve Necati Aydın?ın ölüm emrinin Malatya İl Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Mehmet Ülger?in azmettirmesiyle verildiği iddia ediliyordu. Ali A. imzalı ihbar mektubunda, ?Emre Günaydın?ı azmettiren ve yönlendiren kişi komutanımız Mehmet Ülger?in yönlendirmesiyle İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Ruhi Abat?tır. Ruhi Abat yaklaşık 4-5 aydır alay komutanımız M.Ü. ile beraber çalışmaktaydı. Alay komutanımızla irtibatı ise Şeymuz kod adlı Mehmet Çolak uzman sağlamaktadır. Ayrıca Ruhi Polat isimli şahıs ile de çok sıkı bir irtibat var. Daha fazla bilgiyi sizlere açıklarsam beni de tespit ederler ve hiç tereddüt etmeden gerekeni yapacak kadar kendilerinden geçmişlerdir...? yazıyordu.

Abat, kendisiyle birlikte azmettirici olarak isimleri geçen Mehmet Ülger ve Uzman Çavuş M.Ç. ile İstihbarat Şube Müdürü H.Y?yi tanıdığını, 2003?te yetkililerin izniyle misyonerliği araştırmaya başladığını, sempozyum düzenlediğini, emniyet ve jandarmaya misyonerlik çalışmalarında destek verdiğini, yüz yüze ve telefonla görüşerek bildiriler sunduğunu anlatmıştı.

CİNAYET GECESİ KIŞLAYA TELEFON

Savcılığın telefon kayıtlarını istemesi ile Ruhi Abat ile Malatya İl Jandarma Komutanlığı?ndaki rütbeli subaylarar asında cinayetten önceki 6 ayda yüzlerce telefon konuşması yapıldığı ortaya çıkmıştı. Zirve katliamıyla ilgili hakkında azmettiricilikten soruşturma yürütülen İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat, savcılığa ulaşan döküme göre İl Jandarma Komutanlığı ve İstihbarat Şubesi ile üst düzey subay ve uzman 12 asker adına kayıtlı cep telefonlarını 6 ay boyunca ?her gün? arayarak 600?ü aşkın görüşme yapmış.

Katliam günü biten dökümlere göre Ruhi Abat, İl Jandarma Komutanlığı ve İstihbarat Şube Müdürü H.Y. adına kayıtlı telefonları katliam gecesi de aramış. Dökümlerde dikkat çeken ayrıntılardan biri, Abat?ın her iki telefonu bazen günde 12 defa araması. Abat, uzman çavuş rütbesiyle istihbarat elemanı olarak çalıştığı ortaya çıkan İlker Çınar ve yakını Tuncer Çınar adına kayıtlı telefonları da defalarca aramış. (İstanbul/EVRENSEL)

 

--------------------------------------------------------------------------------

UZMAN ÇAVUŞ VE ASTSUBAY GÖZALTINDI

Ergenekon davası ile ilgili gözaltılar sürüyor. Ergenekon soruşturması kapsamında Diyarbakır?da görev yapan bir astsubay ve bir uzman çavuş gözaltına alındı. Edinilen bilgiye göre İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı?nın talimatıyla gözaltına alınan Diyarbakır İl Jandarma Alay Komutanlığı İstihbarat Birimi?nde görevli Uzman Çavuş M.Ç, ve ismi açıklanmayan astsubay, Merkez Komutanlığı?nda ifadelerinin alınmasının ardından İstanbul?a gönderilecek.

Gözaltına alınan isimlerden Uzman Çavuş M.Ç?nin adı da ihbar mektubunda geçiyordu. İhbar mektubunda ?Cinayeti M.Ü, Ruhi Abat ve M.Ç. ile beraber planlamıştır. Diyarbakır?a tayini çıkan M.Ç, tayinden sonra 83 günü Malatya?da geçirmiştir. Bunu meşrulaştırmak için eşini Diyarbakır?a götürmemiştir. Bu arada yeni olaylar planlamaları endişesini taşıyorum. Glock marka silah temin etmeye çalıştıklarını duydum...? yazıyordu.

Uzman Çavuş M.Ç?nin ismi Ergenekon tutuklusu Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Abdürrahim Doğru ile birlikte de ortaya atılmıştı. Teknik takibe alınan Dicle Üniversitesi Öğretim Görevlisi Abdurrahim Doğru?nun, Uzman Çavuş M.Ç. ile sıkça görüştüğü ortaya çıkmıştı. Doğru, M.Ç. ile Diyarbakır?da 5 kez görüştüğünü, rektörlük seçimlerini konuştuklarını öne sürmüştü. Doğru, Uzman Çavuş M.Ç?nin kendisini yüzbaşı olarak tanıttığını söylemişti. Abdurrahim Doğru?nun evinde ikisi uzun menzilli, biri Glock 5 silah ele geçmişti. Silahlarla atış yapıldığı, uzun namlulardan birinin Şırnak eski Milletvekili ve Devlet Bakanı Salih Yıldırım, diğerinin OHAL eski Vali Yardımcısı, Şırnak eski Valisi, şimdi Merkez Valisi Hüseyin Başkaya adına kayıtlı olduğu tespit edilmişti."

 

Alinti: -http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=47330-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ERGENEKON VE PKK ILISKILERI:

 

"Haber MerkeziGERÇEKLER CESARET İSTER

PKK Ergenekon ilişkileri, 200 PKK’lı neden firar etti..

 

Ergenekon ilişkileri ortaya çıkan PKK nasıl viraj aldı. 200 PKK’lı neden firar etti..

 

Ergenekon davası PKK’yı sarsıyor. Örgüt kendi Ergenekon bağlantıları ortaya çıkmasın diye, militanlarına Şemdin Sakık ile Veli Küçük’ün irtibatlı olduğu propagandasını yapmaya başladı. Ergenekoncu damgası yememek için son 7 ayda 200 teröristin örgütten kaçtığı da konuşuluyor.

 

Ergenekon soruşturmasıyla terör örgütü PKK’da başlayan çalkantı ve bunalım giderek derinleşiyor. İddianamede yer alan Ergenekon-PKK ilişkisi başta İmralı’da tutuklu bulamama teröristbaşı Abdullah Öcalan olmak üzere örgütün bütün kademelerini rahatsız etti. Örgütün bu ilişkiyi boşa çıkarıp yandaşlarını ikna etmek için yeni senaryolar ürettiği ortaya çıktı. PKK yönetimi, örgütün Ergenekon ile ilişkisini Diyarbakır Cezaevi’nde tutuklu Şemdin Sakık’a bağlayarak olayı bitirmek istiyor. PKK’ya göre, derin yapı ile irtibatı olan sadece Sakık, bu da örgütü bağlayan bir durum değil.

 

İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince kısa süre önce yakalanan E.A. isimli terörist, ifadesinde çarpıcı bilgiler verdi. E.A, Ergenekon’la ilgili gelişmelerin PKK içinde ciddi krizlere yol açtığını ve tasfiye edileceklerin, ‘Ergenekoncu’ diye damgalandığını söyledi. Ergenekon soruşturmasının başlaması ile PKK’nın ana karargâh merkezinden örgütün bütün birimlerine bilgilendirme raporu geçildiğini kaydetti. E.A’nın anlattığına göre bu raporda, örgüt içerisindeki ‘bir numaralı Ergenekoncu’nun Şemdin Sakık olduğu ve Sakık’ın Ergenekon tutuklusu emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün yönlendirmesiyle hareket ettiği belirtiliyor. Ayrıca, 1993’te tezkereye giden 33 erin şehit edilmesi olayının yine Sakık tarafından gerçekleştirildiği, talimatın verilmesinde de Veli Küçük’ün etkisi olduğu vurgulanıyor.

 

E.A. ifadesinde, PKK’nın örgütü temize çıkarmak için ‘Ergenekon ile bağlantısı var’ diyerek yüzlerce militanı sorguya aldığını da savundu. Bu sorgulamalar daha çok Ergenekon konusunun örgüt içinde konuşulmasının önüne geçmek ve tabanına ‘hainleri’ gösterip konuyu kapatma isteğinden kaynaklanıyor. Bu maksatlı en büyük olay 7 ay önce gerçekleşti. Dicle Andok, Dr. Ali (Yusuf Turhallı) ve Rubar Çele kod adlı teröristler hakkında soruşturma açıldı. Soruşturmanın gerekçelerini E.A. şöyle açıklıyor: “Örgütün bu üst düzey şahıslarına 1993 yılından itibaren Şemdin Sakık ile irtibatlı oldukları ve Ergenekon terör örgütü ile bağlantılarının bulunduğu söylendi. Ayrıca 1995 veya 1996 yılında Abdullah Öcalan’a Suriye’de düzenlenen suikastta bu kişilerin parmağının olduğu açıklandı. Bunlar aynı zamanda suikast yapacak kişilere istihbarat bilgisi vermiş. Bu nedenle soruşturma açıldı.”

 

Aslında Aksiyon Dergisi’nin 728’inci sayısında yer alan ‘PKK’da Zaza çatlağı’ başlıklı haberde Dr. Ali’nin örgütten kaçtığı bilgisi yer alıyordu. Ancak sürecin bu şekilde gerçekleştiği, Dr. Ali ve ekibinin Ergenekon soruşturmasına tabi tutulduğu bilinmiyordu. Tutuklanıp soruşturmaya alınan üç teröristten önce Dr. Ali, ardından Dicle Andok ve son olarak Rubar Çele, örgütten kaçarak Kuzey Irak’taki yerel yönetimin kontrolündeki bölgelere geçiyor. Bunlarla birlikte 200 kadar teröristin de ‘Ergenekoncu’ damgası yememek için aralıklarla PKK’dan kaçtığı yine E.A. tarafından dile getiriliyor: “Kaçan bütün arkadaşlar ‘Ergenekoncu’ ilan edildiler ve bunu bütün örgüte yaydılar.”

 

PKK UÇAKSAVARLAR İÇİN DAĞLARA RAY DÖŞÜYOR

 

Terör örgütünün 2003’te kurulan Öz Savunma Birlikleri’nde (ÖSB) görev alan E.A. PKK’nın son durumu ve Aktütün baskını hakkında da bilgiler verdi. Mayıs 2008’deki ilk Aktütün baskınında 8 Doçka uçaksavar kullanıldığını ve eylem için bir ay hazırlık yapıldığını söyleyen E.A, saldırının Ape Hüseyin kod adlı Kadri Çelik tarafından organize edildiğini belirtti. Bu baskında başarısız olunduğu gerekçesiyle 50 örgüt mensubunun görevden alındığını anlatan E.A, Şeyho, Baran, Ramazan kod isimli üç teröristin de ceza almamak için örgütten kaçtığını bildirdi. E.A, eylül ayında gerçekleştirilen Aktütün baskınında ise 20 uçaksavar kullanıldığını, hazırlıkların en az 2 ay sürdüğünü, operasyonun yine Kadri Çelik tarafından organize edildiğini belirtti.

 

E.A, PKK’nın elindeki silahları da ‘deşifre’ etti. Buna göre, örgütün elinde 23.5, 14.5 ve 12.5’lik çok sayıda Doçka uçaksavar bulunuyor. Özellikle 12. Kongre’de alınan kararlar doğrultusunda, hava harekâtlarına karşı kullanılmak üzere Doçka uçaksavar teminine hız verildi. E.A. şöyle konuştu: “Kongrede, Zağros bölgesinde bulunan Mamreşo ve Kartal dağlarına 200 Doçka uçaksavardan oluşan raylı bir sistem kurulması kararı alındı. Buna MAMREŞO PROJESİ denilmekte. Proje ile Mamreşo ve Kartal dağlarına açılacak tünellere raylı sistem kurulacaktı. Raylı sistemlerin üzerine uçaksavarlar monte edilecekti. Böylece bu silahlar kamufle edilecek ve herhangi bir hava saldırısında tünelden çıkarılarak kullanılacaktı.” E.A. raylı sistemin yapımına 7 ay önce başlandığını ve bunun için örgütün 15 milyon dolarlık bir bütçe ayırdığının altını çiziyor.

 

PKK’nın elinde çok sayıda 82’lik ve 120’lik havan topu, roketatar, Biksi, Kanas gibi silahlar bulunuyor. A-4 ve C-4 türü plastik patlayıcılar da örgütün cephaneliğinde mevcut. E.A, örgütün bu silahları nasıl temin ettiğini ifadesinde şu şekilde açıklıyor: “Kuzey Irak yerel yönetimde yüksek makamlarda akrabası bulunan Fayde Ar isimli şahıstan temin ediliyor. İranlı kaçakçılar vasıtasıyla da silah temini yapılıyor. TNT türü patlayıcıların yapımında kullanılan malzemeler Irak’taki silah tüccarlarından alınır. Irak’ta bu işi yapan, PKK’ya silah ve mühimmat temin eden silah tüccarları genellikle siyasi yapı ile ilişkili şahıslardır. Silah tüccarlarının bu kişilerin haberi ve izni olmadan, pay vermeden bu işi yapmaları mümkün değildir.”

 

DAĞLICA BASKININDA ‘DERİN’ ŞÜPHE

 

E.A’nın ifadesinden ilginç detaylar da ortaya çıktı. Normalde bütün baskınlarını bildiren PKK, Dağlıca saldırısını kimseye haber vermeden gerçekleştirmiş. Baskına katılacak militanlara bile bilgilendirme saldırıdan kısa bir süre önce yapılmış. Diğer bir iddia ise PKK’nın bu baskını başka bir yerden gelen talimatla yaptığı yönünde. Talimat, örgütün ana karargâhından gelmemiş.

 

E.A, ifadesinde Dağlıca baskını ile ilgili şunları söylüyor: “Örgütün 12. kongresinde 5-10 kişilik gruplar tarafından yapılacak eylemlerden ziyade çok sayıda örgüt mensubunun katılacağı ve ses getirecek eylemlerin yapılması kararlaştırılmıştı. Dağlıca baskınının kararı da bu konferansta alınmıştı. Bahse konu eylemi, Zağros eyalet komutanı Kadri Çelik Türk Silahlı Kuvvetleri’nde subay veya astsubay iken örgüte katılmıştır) yönetti. Eylem gerçekleşinceye kadar bazı üst düzey komutanlar haricinde örgüt mensuplarının haberi yoktu. Eylem gerçekleştirildikten sonra haberimiz oldu. Dağlıca Taburu’na baskın yapan örgüt mensuplarından bir kısmı olay sonrasında Hakurk alanına geri dönerken, bizim bulunduğumuz Gelireş noktasından geçmeleri üzerine söz konusu eylemi nasıl yaptıklarını anlattılar.” 21 Ekim 2007 gecesi Dağlıca Tabur Komutanlığı’na yapılan baskında 12 asker şehit olmuş, 8 asker de PKK tarafından kaçırılmıştı.

 

Haber: Gamze Polat/Aksiyon"

 

Alinti: -http://habermerkezi.wordpress.com/2008/11/26/pkk-ergenekon-iliskileri-200-pkkli-neden-firar-etti/-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ergenekon saniklarindan ve sözde en büyük Atatürkcü ve Türkiye savunucusu olan isci partisi genel baskani Perincek'in söylediklerine göre PKK'yi 1975 yilinda MIT kurmus.

Konusmasini dinlemek isteyenler icin link: -http://dailymotion.virgilio.it/video/x5dgun_doyu-perincekpkkyi-myt-kurdu_news-

 

Bende buradan devamli söylüyorum Perincek'te zaten MIT'in adami ve dolayisiyla bu konuda söyledikleri dogrudur. Kendiside MIT'in vermis oldugu görevden dolayi APO'nun yanina gidip gül dagitmisti.

 

Dolayisiyla ERGENEKON, PKK ve MIT iliskileri gercek olan bir durum.

 

Türkiye'nin haline bakin, ne kadar vahim bir durum!!!!!! Kimlerin eline kalmisiz yaaaa.

 

AYDINLIK DERGISI PKK YI MIT KURDU TAMAMI!

 

 

-http://www.gizlibelge.com/aydinlikpkkyimitkurdu3.html-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arastirmaci yazar SEMIH HICYILMAZ bakisiyla Ergenekon savcisinin iddaanamede eksik biraktigi noktalar;

 

"Ergenekon savcısının söyleyemedikleri ...

 

Aylardır tartışılan Ergenekon iddianamesi en sonunda açıklandı. 2500 sayfalık iddianame birbirini tekrarlayan iddialarla dolu. Satır aralarında ürkek bir şekilde çizilen kontrgerilla örgütünün silüeti bu birbirini tekrarların arasında boğulup kayboluyor

 

 

Ergenekon iddianamesi yaratılan beklentinin aksine Türkiye`nin en karanlık dönemlerini aydınlatmaktan uzak

 

Aylardır tartışılan Ergenekon iddianamesi en sonunda açıklandı. 2500 sayfalık iddianame birbirini tekrarlayan iddialarla dolu. Satır aralarında ürkek bir şekilde çizilen kontrgerilla örgütünün silüeti bu birbirini tekrarların arasında boğulup kayboluyor.

 

 

İddianamede tarif edilen örgüt yapılanmasının ve eylem örneklerinin yalnızca son birkaç yılla sınırlandırılmış olması da dikkat çekiyor. Oysa savcı karşı karşıya oldukları örgütü tarif ederken köklerinin ve kuruluşunun çok daha eskilere dayandığını açıkça ifade ediyor.

 

 

Bu iddianamede şöyle ifade edilmekte: `Elde edilen delillerden ERGENEKON terör örgütünün uzun yıllardır ülkemizde faaliyet gösterdiği, 1999 yılında örgütün re-organizasyonuna ihtiyaç duyulduğu...`

 

 

Yine iddianamenin bir başka yerinde bu gizli yapılanmanın ABD denetiminde NATO ülkelerinde inşa edilen kontrgerilla örgütlenmesinden başka bir şey olmadığı da açıkça belirtilmekte: `Çeşitli kaynaklardan elde edilen bilgilere göre NATO`nun komünizmle mücadele amacıyla birçok ülkede kurduğu bu örgütler, zaman içersinde amaçları dışına çıkmış ve bir kısım kişi ve zümrelerin kendi amaç ve ideolojilerini gerçekleştirmek için kullandıkları birer terör örgütüne dönüşmüştür..`

 

 

İddianamede yazılanlardan anlaşıldığına göre savcının NATO ülkelerinde kurulan, amacı komünizmle mücadele etmek olan bu gizli örgütlenmelere bir itirazı yoktur. İtiraz `zaman içinde amacı dışına çıkan kişi ve zümrelere` dir. Bunun böyle olduğu 2500 sayfalık iddianame içersinde suçlanan kişilerin ve yapıldığı söylenen eylemlerin son birkaç yılla ve tutuklu zanlılarla sınırlı boyutta oluşundan da anlaşılmaktadır. Savcının kontrgerilla örgütlenmesine, bunun NATO`yla beraber, yani 1950`lerden beri Türkiye`de varlık göstermesine karşı çıkışı gözükmemektedir. Savcının karşı çıktığı 1999 yılından itibaren girişilen re-organizasyon faaliyetleridir.

 

 

Oysa ki iddianamede oldukça önemli iddialar bulunmaktadır. Değinilip geçilen bu iddiaların somutlaştırılması, derinleştirilmesi ve üzerine gidilerek suçluların ortaya çıkarılması gibi bir görev ortada kalmaktadır. Savcının iddianamede belirttiği şu hususların içinin doldurulması gerekmektedir: `ERGENEKON terör örgütü en başta `derin devlet` ifadesi ile anılan, ülkemizde birçok kanlı eylemler gerçekleştiren...`

 

 

`ERGENEKON terör örgütü uzun yıllar sürdürdüğü faaliyetlerle... gerçekleştirilen faili meçhul cinayetlerle ülkemizin yetişmiş insanları ve sahip olduğu önemli değerlerden olan aydınlar katledilmiş ve her olaydan sonra ülkemiz kaosa, karanlığa ve güvensizlik ortamına sürüklenmek istenmiştir.`

 

 

Kimdir katledilen bu aydınlar?

 

 

Gerçekleştirilen kanlı eylemler hangileridir?

 

 

İddianamedeki eylemler Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine bomba atma ile sınırlıdır. Gazi mahallesi katliamına satır aralarında değinilmektedir. İşlenen cinayete örnek yalnızca Hablemitoğlu cinayetidir. O da detaylandırılmadan, somut deliller ortaya konmadan.

 

 

Oysa ki örgütün kurulduğu söylenen 1950`li yıllarla savcının esas itirazının olduğu re-organizasyon dönemi olan 1999 arasında yüzlerce, binlerce önemli eylem bulunmaktadır. Sabotaj, suikast, bombalama, faili meçhul cinayet örnekleri saymakla bitirilemez. Bu eylemler NATO``la birlikte kurulan kontrgerilla örgütünün amaç ve işleyişini anlatan FM 31-15 talimnamelerinde yapılacak işler olarak birer birer sıralanmaktadır.

 

 

Savcıya sormak gerekmektedir.

 

 

Örneğin Uğur Mumcu cinayeti saydığı aydın cinayetlerinden biri midir?

 

 

1 Mayıs 1977 katliamı savcının gerçekleştirildiğini söylediği kanlı eylemlerden midir?

 

 

Ya Maraş katliamı? 6-7 Eylül olayları?

 

 

Binlerle ifade edilen Güneydoğu`daki faili meçhul cinayetler?

 

 

Savcı iddialarını emekli orgeneral Veli Küçük etrafında yoğunlaştırmakta, 1999`dan sonra Ergenekon terör örgütünün yöneticisi olarak kanlı eylemlerin emirlerini verdiğini iddia etmektedir. Ama bütün iş bir kişiye odaklanırken bile Veli Küçük`ün komutanlık yaptığı dönemdeki somut eylemlerden dikkatlice uzak durulmaktadır. JİTEM`i kurduğu ve 2 yıl başkanlığını yaptığı söylenmektedir ama Diyarbakır`da, JİTEM kurucusu olduğu dönemde işlenen binlerce faili meçhul cinayetten bir tek satır bahsedilmemektedir. Sonrasında Kocaeli`de komutanlık yaptığı dönemde İzmit-Sapanca-Adapazarı üçgeninde kaçırılıp öldürülen Kürt işadamlarına değinilmemektedir. Bunlar somut örneklerdir.

 

 

Emri veren ve cinayetleri işleyenler, elde bu kadar somut delil olmasına rağmen niçin araştırılmamaktadır?

 

 

Bu eylemler niçin iddianamede yer almamıştır?

 

 

Veli Küçük`ün Sedat Peker`le irtibatı iddianameye girmiştir de niçin Abdullah Çatlı ile olan ilişkisi iddianamede yoktur?

 

 

Susurluk zamanı da sıkça duyduğumuz `görünen buzdağının su üstündeki kısmıdır, alttaki kısım halen meçhuldür ve dokunulmazdır` yaklaşımı, savcının iddianameyi yazarken ana yaklaşımını oluşturduğu izlenimini veren bir iddianame ile karşı karşıyayız. Susurluk tartışmalarında da `devlet için iş yapanlarla, yaptığı işe kişisel çıkarını karıştıranların ayıklanması` dönemini yaşamıştık. Şimdi yapılan benzer bir operasyon mudur? Kişisel çıkarlarını devlet işine karıştıranların yanı sıra arkalarına aldıkları güçlere dayanarak karşılıklı hamle yapanların kapışmasının bir ürünü müdür bu iddianame?

 

 

Her iki taraf da bir çok şey söylemektedir. Önümüzdeki günlerde çok daha fazla bilgi ve belgenin ortalığa saçılacağından kimsenin kuşkusu da olmamalıdır. Ama en ileri boyutta söylenenlerde bile özenle sistemin, devletin ana yapısının korunması dikkat çekmektedir. `Devlet için işlenen cinayetler, katliamlar, yapılan eylemler` sır gibi korunmaya devam etmektedir.

 

 

Savcı iddianamede `Fakat gerçekleştirdiği bunca eyleme rağmen, Ergenekon terör örgütünün hücre yapılanması, eylemleri profesyenelliği ve kamu kurumlarındaki yapılanma ve ilişkileri sayesinde eylemlerin Ergenekon terör örgütü bağlantısının deşifre edilmesi daima engellenmiştir` demektedir. Bunları yazmaktadır ama bir adım ötesine gidememektedir.

 

 

Gerçekleştirilen bunca eylem hangileridir?

 

 

Kamu kurumlarındaki yapılanmalardan bahsedilmektedir. Kamu kurumu Köy Hizmetleri olmadığına göre neresidir?

 

 

Kastedilen asker, polis ve yargı mıdır? Somut bir örneği hatırlatalım. Bir bombayla havaya uçurulan Uğur Mumcu cinayetinde, bombanın patlamasının hemen ardından olayı soruşturmakla görevli DGM savcısı Nusret Demiral çalı süpürgesiyle olay yerini süpürterek delillerin ortadan kaldırılmasını sağlamıştı. Bu kastedilen kamu kurumlarındaki bağlantılar ve destek açısından bir örnek olabilir mi? Ya da yine Uğur Mumcu cinayetinde zamanın İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Uğur Mumcu`nun eşi, şimdiki milletvekili Güldal Mumcu`ya bu cinayeti çözmenin duvardan bir tuğla sökmek olacağını, bu tuğla çekilirse bütün duvarın yıkılacağını ve herkesin altında kalacağını söylemişti. Savcının kastettiği `kamu kurumlarındaki yapılanma` böyle bir şey midir?

 

 

Savcı hazırladığı iddianame ile duvarı yıkmak mı istemektedir yoksa çürüyen tuğlaların yerine beton dökerek duvarı "sağlamlaştırmak mı?

 

 

Semih Hiçyılmaz

 

 

Alinti: -http://www.tumgazeteler.com/?a=3942658"]http://www.tumgazeteler.com/?a=3942658 -

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ergenekon tutuklusu bir siyasi lider mi diyelim, ajanmi diyelim, provekatörmü, yoksa dün en keskin devlet, Atatrürk ve sistem karsiti ama bugün tam tersine en keskin Türkcü ve devletcimi diyelim, yoksa kendi arkadaslarini bile ihbar edip zindanlara attiran bir isbirlikcimi diyelim, sonunda burada Dogu Perincek'ten bahsediyoruz ve onun hakkindaki bazi bilgileri sizinle paylasayim dedim. Cünki bu bilgiler o nun neden Ergenekon davasinda oldugunu iyi anlasilmasini kolaylastiriyor.

 

Benim okudugum bilgileri okumak isteyen arkadaslara link olarak veriyorum;

 

-http://www.tumgazeteler.com/?a=2654547"]http://www.tumgazeteler.com/?a=2654547-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Deniz Feneri olayı biterse Ergenekon biter mi?

Dün ilk etapta aralarında çok önemli isimlerin bulunduğu 30 kişinin “Ergenekon çeteciliği” şüphesiyle gözaltına alındığını, evlerinde arama yapıldığını öğrenince hiç şaşırmadım ve “tam zamanıydı” dedim.

 

Evet tam zamanıydı, çünkü başta Deniz Feneri olmak üzere iktidar partisi tarafından unutturulmaya çalışılan dev yolsuzluklar unutturulamamıştı. Korunmaları yerine üstüne gitmeleri, suçluların yargıda hesap vermesini sağlamaları isteniyordu. Bunun yanında (Maliye Bakanlığı’ndan Ankara Belediyesi ve diğer AKP’li belediyelere kadar) milletin kuşaklar boyu sırtına yüklenecek trilyonlarca liralık başka yolsuzluklar da gündeme gelmişti.

 

YÖK, yargı (Adalet Bakanlığı baskısı, yargıç ve savcıları izlemeler, dinlemeler), Adli Tıp Kurumu, Doğalgaz demeden birçok kurum ve kuruluşun aşırı kadrolaşma ve baskılarla ne hale getirildiği de her gün yeni bir haberle, araştırmayla gözler önüne seriliyordu. Bu yıl camilerde okutulan hutbelerin bile toplumu bölüp kışkırtacak şekilde hazırlandığı görülmüştü.

 

Gazze konusunda Başbakan’ın Türkiye adına yaptığı “istediği arabuluculuk görevini bile imkansız kılacak” hatalı konuşmalar, “Olmert’ten daha önce saldırıyı öğrenmiş olup olmadığı” konusundaki sorular hepsinin üstüne tuz biber ekti.

 

Tam bu noktada yine “Ergenekon” devreye girse ve Türkiye’nin saygın, önemli isimleri aransa, göz altına alınsa dikkatler başka tarafa çevrilir, olaylar biraz durulabilirdi. Ve stratejistler, ya da kim planlıyorsa doğru kararı verdi.

 

Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu başta olmak üzere aralarında YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz, MGK eski Genel Sekreteri emekli Org. Tuncer Kılınç, Eski 2. Ordu Komutanı Kemal Yavuz’un (bir süre Tuncay Özkan’la Kanaltürk’te program yapmıştı) da aralarında bulunduğu 40’a yakın kişinin evleri arandı, çoğu gözaltına alındı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Deniz Feneri olayı biterse Ergenekon biter mi?

Dün ilk etapta aralarında çok önemli isimlerin bulunduğu 30 kişinin ?Ergenekon çeteciliği? şüphesiyle gözaltına alındığını, evlerinde arama yapıldığını öğrenince hiç şaşırmadım ve ?tam zamanıydı? dedim.

.

.

.

Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu başta olmak üzere aralarında YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz, MGK eski Genel Sekreteri emekli Org. Tuncer Kılınç, Eski 2. Ordu Komutanı Kemal Yavuz?un (bir süre Tuncay Özkan?la Kanaltürk?te program yapmıştı) da aralarında bulunduğu 40?a yakın kişinin evleri arandı, çoğu gözaltına alındı.

Ergenekon, Deniz feneri ve yeni yolsuzluklarin arkasindakileri iyi anlayabilmemiz icin tavsiyem Semih Hicyilmaz'in "iste derin devlet" isimli kitabini okumaniz. O kitabi okuyunca su anki iktidar partisi ile gecmistekilerin yolsuzluk ve derin devlete bakislarinda aralarinda hic bir farkin olmadigini görecegiz, ama yolsuzluklar, cete ve derin devlet iliskileri ehr dönemki gibi devam edip gidecek. Önemli olan bizlerin bu siyasilerinarkalarina katilipta onlarin yolsuzluklarina ve derin devletlerine canak tutmayalim.

Yani bir ihtimal Deniz Fenerini kurtarma adina tabiiki Ergenekon dan vaz gecilme tehlikesi var. Bu ama ne Ergenekonun yok oldugunu nede Deniz Fenerinin yolsuzluk olmadiginin bir aciklamasi degildir. Her ikisde vardir, ama her ikisine de karsi duracak bir siyasi güc ve istek yok. Konu bu kadar basit.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Darbe günlügü degil Hatiratmis!!!! Lafa gel hizaya dur derler bizim oralarda. Herhangi bir koltuga oturan yilarca kendisini halktan üstün gördü ve halaa görenlerde var. Herkes artik haddini bilecek!!!! Kimse kanunlardan ve halktan üstün olamaz. Diktadör kafa yapilarinin artik sona erdirilmesinin zamani geldide gecti bile.

"15/03/2009

?Darbe Günlükleri? Ergenekon?a dahil edildi

Örnek, 2007?de Nokta Dergisi?nde yayınlanan darbe günlükleri için, ?onlar günlük değil hatırat? demişti.

Ergenekon soruşturmasında ?Darbe Günlükleri?ni yazdığı iddia edilen emekli Oramiral Özden Örnek?in ifadesine başvurulacağı öğrenildi. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek?e ait olduğu iddia edilen ?Ayışığı, Sarıkız ve Eldiven? başlıklı ?darbe günlükleri, Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan ikinci iddianame kapsamında incelemeye alındı. Soruşturmayı yürüten özel yetkili cumhuriyet savcılığınca, önümüzdeki aylarda emekli Oramiral Özden Örnek?in soruşturma kapsamında ifadesine başvurulacak.

?AYIŞIĞI, SARIKIZ VE ELDİVEN?

Darbe Günlükleri, Nokta Dergisi?nde yayınlanmış ve uzun süre gündemde kalmıştı. Günlükleri yayınlanan Nokta Dergisi?ne baskın düzenlenmiş ve bir süre sonra dergi kapanmıştı. Ayrıca derginin genel yayın yönetmeni olan Alper Görmüş hakkında, ?hakaret ve iftira? suçlamalarıyla dava açılmış, dava beraatle sonuçlanmıştı.

Ergenekon davasına bakan mahkemeye teslim edilen ikinci iddianamenin üçüncü bölümünde, Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek?in tuttuğu iddia edilen ?Ayışığı?, ?Sarıkız? ve ?Eldiven? adlı günlüklerde darbe planlarının yer aldığı öne sürülüyordu. Ancak emekli Oramiral Örnek, günlüklerin kendisine ait olmadığını söylemişti.

?DARBE GÜNLÜĞÜ DEĞİL HATIRAT?

Nokta dergisinin 29 Mart 2007 tarihli sayısında, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek?e ait olduğu öne sürülen notların, 2003 yılı sonu ve 2004 yılı başlarına ait olan bölümleri yayınlanmıştı. Bu notlarda, Örnek ile dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ve Şener Eruygur tarafından hazırlandığı iddia edilen ?Sarıkız? kod adlı darbe planından, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök?ün karşı tutumu, diğer bazı üst rütbeli subayların isteksizliği ve ABD?nin tavrı nedeniyle vazgeçildiği iddia ediliyordu.

Özden Örnek kendisine ait olduğu öne sürülen günlükteki ?darbe girişimi? iddialarını yalanlamış ve ?Komutanlığım döneminde hiçbir zaman günlük tutmadım. Böyle bir günlüğüm mevcut değildir. Haberler tamamen uydurmadır? demişti. Örnek, sadece 1957-81 döneminde tuttuğu ?Hatıratlar? olduğunu belirterek, ?Tutulan notlar günlük değil hatırattır. Bu dönemden sonra ve komutanlık sırasında günlük tutulmamıştır. Karargahta günlük programlarım düzenli olarak kaydedilmekteydi. Günlük programlar ve ziyaretleri alıp bunlar üzerinden tamamen senaryo yazılmış? diyerek kendini savunmuştu."

 

Alinti: -http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=47414-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ORTAK NOKTA VE HUKUKSUZLUK

 

Ortak noktalarına bakın: ya “laik demokratik Cumhuriyet”i savunan ve AKP’nin rejime tehlike oluşturacak girişimlerine karşı çıkan saygın isimler veya önemli emekli askerler...

 

Bunlara adeta birer çete suçlusu muamelesi yapılıyor ve böyle bir etiket yapıştırılıyor. “Elinde bir delil, bir belge mi var da bunu yapıyorsun” diye de kimse soramıyor.

 

Soramıyor çünkü bir toplumun en önemli güvencesi olan hukuk ortadan kalkmış durumda. Hukukçu da takipte olduğu gibi gazeteciler dahil soranların hepsi kendini aynı tehlikenin içinde buluyor.

 

İçeri alınırsın ve suçsuzluğun anlaşılana kadar aylarca, yıllarca hapis cezasını yediğin gibi bir de “darbeci, çeteci” etiketi alnına yapıştırılmış olur.

 

İktidar senin tutuklanmanı istemiyorsa en ağır suçları işlemiş olsan da “onun işyeri ve evi var, kaçmaz nasılsa” gibi bir mazeretle veya bir Adli Tıp raporuyla serbest bırakılırsın, tutuklanmanı istiyorsa “işyeri, ev, en saygın görevleri yıllarca onurunla yapmış olman” filan fark etmez, atarlar içeri...

 

İşe bakın ki AKP’nin kapatılma davasında Türkiye’nin en yüksek yargı organına hukuk dersi veren AB’nin de bu hukuk cinayetlerine sesi sedası çıkmıyor.

 

Nedir peki bu?.. “Darbe yapmak istese neden emekliliği beklesin” denebilecek birçok üst düzey eski ordu mensubunu aylarca tutuklayıp kiminin beyin kanaması geçirmesine, kiminin ağır hastalanmasına neden olarak ve önemli emekli askerleri gözaltına almayı sürdürerek orduya gözdağı mı veriliyor yoksa “zor durumdayız, bir muhtıra veya darbe bizi kurtarır” düşüncesiyle kışkırtma mı yapılıyor?

 

Cumhuriyet yanlısı insanlar elinde tutarlı bir delil bile olmadan tutuklanarak AKP’nin eylemlerini dile getirebilen herkes susturulmak mı isteniyor?

 

Orduda darbe isteyenlerin olduğu ve bu “Ergenekon harekatı” Özden Örnek’in günlüğünden yola çıkarak iddia edildi de Örnek’in kendisinin konuşmasına neden gerek duyulmuyor? Dün siyaseti yakından izleyen bir bilim adamı tanıdığım; “Deniz Feneri olayı sürdüğü sürece Ergenekon da sürer” diyordu. Gerçek bu mudur acaba?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Bölücü" gazete Birgün'ün haberine göre Ergenekon Silopi'ye kadar uzanmis. Begenmedigimiz gazeteleri bölücü yapariz, haberleri hayal ve yalan olarak niteleriz, verilen bilgileri uydurma ilan ederiz, ama hic bir zaman kendimize sormayiz, bu kadarda uydurma söyzlerle ölen insanlarin kemikleri bulunurmu diye. Ne yazikki uydurma dedigimiz iddaalar sonucu katledilmis insanlarin kemikleri bulunuyor. Istedigimiz kadar inkar edelim (inkarcilik zaten iligimize kadar islemis, cünki inkar etmedigimiz bir suc ve hata yokki) gercekleri saklayamayacagiz.

 

Simdi "bölücü" gazetenin haberini okuyalim:

 

"ERGENEKON SİLOPİ’YE UZANDI

11:54 19 Mart 2009

 

 

Ergenekon operasyonu ile Silopi’de 8 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında JİTEM tetikçileri Koçero Saluci ve Lokman Gündüz de var. Zanlılar İstanbul’a gönderildi…

 

EMİN DİLOVAN KINAY

 

Şırnak’ın Silopi ilçesinde yapılan eşzamanlı operasyonlarda 8 kişi Ergenekon operasyonu kapmasında gözaltına alındı. Operasyonun Ergenekon soruşturması kapsamında olduğuna dair bilgi, resmi makamlar tarafından doğrulanmadı. Ancak gözaltına alınanlar sorgulanmak üzere İstanbul’a gönderildi. Operasyonun bir itirafçının ifadeleri doğrultusunda başlatıldığı bildiriliyor.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı doğrultusunda Şırnak Emniyet Müdürlüğü ekiplerince Silopi’de 8 kişi gözaltına alındı. Soruşturma kapsamında Şırnak il merkezinde ikamet ettiği belirtilen bir kişi ise aranıyor. Gözaltına alınanların ilk ifadeleri Şırnak Emniyet Müdürlüğü tarafından alındıktan sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na çıkarılmak üzere İstanbul'a gönderildi.

 

‘CESEDİNİ PETROL TANKERİNE ATTI’

İtirafçı Abdülkadir Aygan'ın, JİTEM tetikçisi olduğunu söylediği Koçero Salluci'nin Silopi'deki evine emniyet özel harekat timleri ve İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından yapılan operasyon ile birlikte birçok mahalle ve köyde de değişik adreslere operasyon düzenlendi. Operasyonlarda çok sayıda silah ve bir adet el bombasının bulunduğu bildiriliyor.

Ev baskınlarında Hasan Saluci, İzzet Erkan, Ramazan Erkan, Sadık Düzgün ve Ramazan Altay, JİTEM tetikçileri olduğu iddia edilen Koçero Saluci ile Lokman Gündüz adlı kişiler gözaltına alındı.

Abdülkadir Aygan, Koçero Saluci hakkında şu bilgileri vermişti: "Silopi merkezde ikamet eder. Hali vakti yerinde bir ailenin oğludur. Ailesi çiftçilikle uğraşır. Kortik köyünden Hasan adlı kişinin JİTEM'ce yasadışı yollarla kaçırılıp infaz edilmesini bu şahıs sağlamıştır. Daima lüks arabalarla gezer ve sık sık Silopi JİTEM Tim Komutanlığı’na uğrar. Ayrıca Silopi merkezden JİTEM tarafından kaçırılan bir gencin kafasını tahta ile parçalayacak kadar cani bir kişiliğe sahiptir. Bölgedeki JİTEM faaliyetlerinde aktif rol oynar.

Cizre-Silopi karayolundan Habur Gümrük Kapısı'na doğru giderken, Silopi'nin içinden geçiliyor. Hac Konaklama Tesisleri'ne varmadan, askeriyenin karşısında olacak. Yani orada sol tarafta askeriye var. Askeriyenin karşı tarafında yani yolun Güney tarafında sağ tarafında ekili arazilerin içerisinde giden bir toprak yol var. Habur Çayı'na doğru gidiyor o yol. O yoldan 200-300 metre gidilince o toprak yolun sol tarafında atılmış bir petrol tankeri var. Bu çöplük gibi orada duruyor.Yani bir hurda gibi. Bir kişinin cesedi bunun içerisine atıldı ve Koçero isimli bir şahıs tarafından Tahta ile kafasına vurulmak suretiyle tanınmasın diye parçalanarak oraya atıldı. Şahsın ismini hatırlamıyorum.”

 

’GÜNDÜZ’E SİLAHI ERSEVER VERDİ’

Lokman Gündüz hakkında,1988-1996 yılları arasında ‘adam öldürmek, araç bombalamak, suikast, adam kaçırıp infaz etmek, fidye almak’ gibi suçlardan ömür boyu hapis cezası istemiyle hakkında dava açılmıştı.1989'da Silopi'de muhbirlik yaptığı öne sürülen Hacı Ahmet Zeyrek’in, öldürülen istihbaratçı Cem Ersever'in temin ettiği bir silahla Lokman Gündüz tarafından vurularak öldürüldüğü öne sürülüyor.

 

SAVCI ÖZ BİLGİ İSTEMİŞTİ

Ergenekon soruşturmasının savcısı Zekeriya Öz bir süre önce, Diyarbakır 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yıllardır tutuksuz yargılanan PKK itirafçıları İbrahim Babat, Adil Timurtaş, Recep Tiril, Ali Ozansoy, Hüseyin Tilki, Hayrettin Toka, Fethi Çetin ve Abdulkadir Aygan ile jandarma istihbarat elemanları Mehmet Zahir Karadeniz, Lokman Gündüz ve korucu Faysal Şanlı ile ilgili olarak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı göndermişti. Yazıda, dava dosyasının yargılamanın yapıldığı mahkemeden alınarak incelenip Ergenekon soruşturmasına esas olabilecek bilgi ve belgelerin ivedi olarak gönderilmesi istenmişti."

 

Alinti: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1237456453&year=2009&month=03&day=19-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Darbe günlügü degil Hatiratmis!!!! ...........

 

 

"Bölücü" gazete Birgün'ün haberine göre Ergenekon Silopi'ye kadar uzanmis. Begenmedigimiz gazeteleri bölücü yapariz, haberleri hayal ve yalan olarak niteleriz, verilen bilgileri uydurma ilan ederiz, ama hic bir zaman kendimize sormayiz, bu kadarda uydurma söyzlerle ölen insanlarin kemikleri bulunurmu diye. Ne yazikki uydurma dedigimiz iddaalar sonucu katledilmis insanlarin kemikleri bulunuyor. Istedigimiz kadar inkar edelim (inkarcilik zaten iligimize kadar islemis, cünki inkar etmedigimiz bir suc ve hata yokki) gercekleri saklayamayacagiz.

 

...........

 

Darbe günlük değil hatıraymış :D çok komik.Hatıra ile günlük arasında ki farkı yazmaya gerek var mı?Ama durun,ikisinde de benzer olan yaşanmışlık.

 

Efendim,bu tarz bir savunmaya ancak gülerim.

 

Bölücü olan gazete,bölücü olan düşünce,bölücü olan din....komedi,hayır trajedi :excl:

 

sevgiler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ergenekon davasinda yeni gelismeler. "bölücü gazete" Evrensel'in "bölücü" haberini hep beraber okuyalim. Ergenekoncular ve irkciler vatansever ama yurtseverler bölücü oluyorlar.

 

"ERGENEKON’A MÜEBBET iSTEMi

2. ERGENEKON İDDİANAMESİ’NDE ERUYGUR ‘1 NUMARA’ OLARAK GEÇİYOR. İKİ EMEKLİ ORGENERAL İÇİN AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS İSTENİYOR.

Ergenekon davasının 1909 sayfadan oluşan ikinci iddianamesi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianame 19’u tutuklu, 37’si tutuksuz 56 sanığı kapsıyor. 5 bölümden oluşan iddianamede, partiler içinde operasyon yürütmek, cumhuriyet mitinglerini organize etmek, darbe hazırlığı, uyuşturucu ticaretinin de aralarında bulunduğu pek çok suç bulunuyor. ‘Yakamoz’ ve ‘Eldiven’ kodlu darbe planlarına da yer verilen iddianamede emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon, gazeteciler Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan ile Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz öne çıkıyor.

İddianamede savcının öne çıkan iddiaları şöyle:

* AKP’yi ve MHP’yi bölme planları yapıldı, çeşitli takip notlarıyla bunlar net şekilde anlaşıldı.

* MHP’nin de yönetim kadrosunda değişiklik yapma çalışmaları yapıldı.

* Ergenekon, CHP içinde çeşitli operasyonlar yürüttü ve operasyonların da tek amacı CHP lideri Deniz Baykal’ı devirmekti.

* CHP’nin üst yönetimi de değiştirilmeye çalışıldı.

* Zanlıların ve sanıkların telefon dinlemelerinde Deniz Baykal’a yönelik, yoğun bir şekilde devirme çalışmaları olduğu saptandı.

* Cumhuriyet Mitinglerinin organizasyonlarının Ergenekon ile bağlantıları var.

* Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme

* Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma

* Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme

* Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme

* Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme

* Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama

* Yargıç üzerinde nüfuz kullanmak

1 NUMARA ERUYGUR

İddianamede, 1 numaralı sanık olarak eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur görülüyor. Eruygur’un değişik suçlamalarla birkaç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Tolon da, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanacak. Son gözaltılar sırasında bilgisayarından çıkan günlükleriyle tartışılan“Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs ve silahlı terör örgütü üyesi olmak”la suçlanan Balbay da ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenenlerden. Balbay, gazetesi Cumhuriyet’e gönderdiği ve yayınlanmış olan yazısında, günlük tutmadığını, bilgisayarından çıkan notların işlemeler yapılarak birleştirildiğini ve bu işleme sırasında bazı bilgilerin de ‘monte’ edildiğini öne sürmüştü. Ümraniye’de bir gecekonduda ele geçirilen patlayıcılar nedeniyle başlatılan ve “Ergenekon” adı verilerek genişletilen soruşturma kapsamında hazırlanan ikinci iddianamenin kabulüyle, ikinci dava da açılmış oldu. Mahkeme, görülmekte olan “Ergenekon” davası ile ikinci davanın birleştirilmesi talebini daha sonra değerlendirecek. Duruşma tarihi 20 Temmuz 2009 olarak belirlendi.

(İstanbul/EVRENSEL)

 

--------------------------------------------------------------------------------

TOLON VE ERUYGUR’A UYUŞTURUCU TİCARETİ SUÇLAMASI

 

Ergenekon’un ikinci iddianamesinde, Emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Emekli Orgeneral Şener Eruygur’a, “Uyuşturucu ticareti yapma”, “Silahlı terör örgütü kurma” “Yargıç üzerinde nüfuz kullanma” gibi bir çok suçlama yöneltildi.

Emekli Orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılması eylemlerinden de sorumlu tutuldu.

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nca 56 sanık hakkında hazırlanan yeni iddianamede, Tolon ve Eruygur “örgütün üst düzey yöneticileri olmak”la suçlanıyor.

İddianamede, bu nedenle Tolon ve Eruygur, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılması eylemlerinden de sorumlu tutuluyor.

İddianamede Tolon ve Eruygur’a yöneltilen suçlamalar şöyle:

*l2863 Sayılı Kanuna Aykırılık

* Askerleri İtaatsizliğe Teşvik Etme

* Açıklanması Yasaklanan Gizli Bilgileri Açıklama

* Açıklanması Yasaklanan Gizli Bilgileri Temin Etme

* Bir adet Ateşli Silah ve Mutat Sayıdaki Mermileri Bulundurma

* Devletin Güvenliğine İlişkin Belgeleri Tahrip Etme Amacı Dışında Kıllanma Hile ile Alma Çalma

* Devletin Güvenliğine İlişkin Gizli Belgeleri Temin Etme

* Hukuka Aykırı Olarak Kişisel Verileri Kaydetmek

* Pek Az Sayıda Mermi Bulundurma veya Taşıma

* Resmi Belgede Sahtecilik

* Ruhsatsız Ateşli Silahlarla Mermileri Satın Alma veya Taşıma veya Bulundurma

* Sayı ve Nitelik Bakımından Vahim Olan Silah veya Mermileri Satın Alınması Taşınması Bulundurulması

* Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme

* Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma

* Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Bulundurma veya El Değiştirme

* Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme

* Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme

* Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme

* Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama

* Yargıç Üzerinde Nüfuz Kullanmak

* Örgüte Bilerek İsteyerek Yardım Etme

* Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etmek

 

--------------------------------------------------------------------------------

KİM NEYLE SUÇLANIYOR

 

Mustafa Balbay: Devletin güvenliği ile ilgili bilgileri çalmak

Erol Mütercimler: Silahlı terör örgütüne üye olmak

Tuncay Özkan: TBMM’yi ortadan kaldırmaya teşebbüs

Adil Serdar Saçan: Silahlı terör örgütü üyeliği

Ferda Paksüt: Terör örgütüne bilerek yardım

Gürbüz Çapan: Terör örgütü üyeliği, silah bulundurma

Levent Ersöz: Hükümeti ortadan kaldırma ve silahlı isyana teşvik

Turhan Çömez: Hükümeti ortadan kaldırmak

Ercüment Ovalı: Terör örgütü üyeliği

Levent Temiz: Terör örgütü üyeliği

 

--------------------------------------------------------------------------------

FERDA PAKSÜT DE SANIK

 

Ergenekon’un ikinci iddianamesinde Ferda Paksüt’ün de bulunduğu sürpriz sanıklar var. Sanıkların isimleri şöyle: Levent Temiz, Hakan Şanlı, Adnan Türkan, Süleyman Solmaz, Hatice Bahtiyar, Emcet Olcaytu, Adil Serdar Saçan, Hamza Demir, Fatma Sibel Yüksek, Erol Mütercimler, Mahir Akar, Mesut Özcan, Sinan Aydın Aygün, Mustafa Ali Balbay, Emin Şirin Osman Gürbüz, Ufuk Mehmet Büyükçelebi, Ercüment Ovalı, Muhammed Murat Avar, Ahmet Tuncay Özkan, Birol Başaran, Adnan Bulut, Selim Utku Gümrükçü, Ertaç Giray, Mehmet Ali Çelebi, Merdan Yanardağ, İlker Güven, Siyami Yalçın, Halis Yavuz Işıklar, Kemal Aydın, Murat Ağırel, Tunç Akkoç, Arif Doğan, Gürbüz Çapan, Neriman Aydın, Hasan Atilla Uğur, Barbaros Hayrettin Altıntaş, Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet Şener Eruygur, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Levent Ersöz, Turhan Çömez, Doğukan Yorulmaz, Muzaffer Öztürk, Tanju Güvendiren, Eren Mumcu, Hasan Hüseyin Uçar, Noyan Çalıkuşu, Yaşar Tozkoparan, Evrim Baykara, Önder Koç, Hüseyin Nazlıkul, Yüksel Dilsiz, Hüseyin Keskin.

 

--------------------------------------------------------------------------------

‘ŞEMDİNLİ DE DAHİL EDİLSİN’

 

Hakkari eski Milletvekili Esat Canan, Şemdinli dosyasının da Ergenekon davası kapsamına alması gerektiğini söyledi. Canan, Yüksekova Çetesi davası kapsamında Şemsettin Yurtsever isimli şahsın verdiği ifadede Yüksekova Tabur Komutanlığı’nın bahçesinde cesetlerin gömülü olduğunu iddia ettiğini, ancak bununla ilgili bir soruşturma yapılmadığını belirtti. HAKKARİ

 

--------------------------------------------------------------------------------

BÜYÜKANIT VE TÜRKERİ’NİN ÜZERİNİ ÇİZMİŞLER

 

Ergenekon’un ikinci iddianamesinde yer alan bir şemada örgütün ‘güvenilir’ bulmadığı için Org. Büyükanıt ve Org. Türkeri’nin üzerini çizdiği iddiası yer alıyor. Eldiven Kod adı ile bahsedilen darbe planının şemalarında kuvvet komutanlıkları, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı ve ordu komutanlıklarında alınacak tedbirlerden bahsediliyor. İddianamede ordunun darbe planı çerçevesinde kuvvet ve ordu komutanlıklarıyla ilgili değerlendirme şemalarında 1. Ordu Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve 2. Ordu Komutanı Orgeneral Fevzi Türkeri’nin üzerilerinin çizildiği belirtiliyor. İddianamede örgütün “güvenilir” bulmadığı için iki komutanın yerine korgeneral atanması için çalışma yapılması kararı aldığı da vurgulanıyor."

 

Alinti: -http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=48118-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.