Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kızılderililer


ÇarpışıkTümceler

Önerilen İletiler

Buzul Çağı’nın en şiddetli döneminde, M.Ö 34.000 - M.Ö 30.000 yıllarında, dünyadaki suyun önemli bir bölümü büyük kıtasal buz katmanları halindeydi. Bunun sonucunda, Bering Denizi bugünkü düzeyinden yüzlerce metre daha aşağıdaydı ve Asya ile Kuzey Amerika arasında, adına Beringia denilen, bir kara köprüsü oluştu. Beringia’nın en geniş döneminde 1.500 kilometre kadar olduğu sanılıyor. Nemli ve ağaçsız bir tundra olan bölge, otlar ve diğer bitkilerle kaplıydı ve bu da ilk insanların yaşamak için avladıkları büyük hayvanları çekiyordu.

Kuzey Amerika’ya ilk erişen insanlar, yeni bir kıtaya ayak bastıklarını hemen hemen kesinlikle bilmiyorlardı. Herhalde, atalarının binlerce yıldır yaptığı gibi Sibirya kıyılarında av peşinde koşuyorlardı ve sonra da kara köprüsünü aşmışlardı. M.S ilk yüzyıllarda, bugün Arizona’da Finiks kentinin bulunduğu yöreye yakın yerleşim birimlerinde, top oynamak için alanların ve Meksika’da bulunanlara benzeyen piramit biçimli kümbetlerin yanı sıra kanal ve sulama sistemleri kuran Hohokumlar yaşıyordu.

 

 

 

Bir kızılderili savaşçı

Şükran Günü'nün Anlamı

1620'lerde Avrupa'dan yerleşim için ilk kez May Flower (Mayıs Çiçeği) gemisiyle ABD’ye gelen Pilgrimler (yerleşimci ve hacı) ilk geldiklerinde aylarca süren yolculuklarından dolayı yorgun, hasta ve açtırlar. Kızılderililer onları karşılar ve yiyecek verir, hindi avlamasını, mısır ekmesini öğretirler. Üç yıl sonra İngiliz Vali William Bradford büyük bir yemek hazırlar ve Kızılderilileri çağırır. Kızılderililerin şefi Massoit 90 kişiyle bu törene katılır. O günden sonra her hasat sonrasında yemek geleneği sürer. 1863’de Başkan Abraham Lincoln Şükran Günü’nün ulusal bayram olmasını önerir, ancak bu öneri Kongre’de 1941’de karara bağlanır ve her yılın kasım ayının son perşembesi Şükran Günü olarak ulusal bayram ilan edilir.

İlk yerleşimciler Seminoller, Çerokiler ve Mişuki kabileleri ile karşılaştılar. İspanyol kaşifler ise Kaliforniya'da Soson, Payitu, Kahula, Mevuk ve diğer bazı kabilelerle karşılaşmışlardır. 19. yüzyılda, Avrupalı kâşifler batıya doğru göç ederken Kızılderili kabileleri kendi topraklarından sürmüşlerdir. Bu dönem batıda Apaçi, Siyu ve Komançi ve diğer kabilelerle yapılan utanç verici savaşlar dönemidir. Bu savaşlardan geriye kalan çok az sayıda yerli ise, Rezervasyonlar (Kızılderililer için ayrılmış araziler) olarak bilinen küçük bir alanda yaşamaya mecbur edilmişlerdir. Bugün ABD'de hükümet tarafından resmen tanınan 554 Kızılderili kabilesi vardır. Kızılderililer 1952 yılına kadar Rezervasyon denilen toplama kamplarında yaşamışlardır. 1626 yılında Hollandalıların satın aldığı New York'ta günümüzde 85.000'den fazla Kızılderili yaşamaktadır.

Kuzey Amerika yerlileri veya diğer bir deyişle Kızılderililer farklı dil, gelenek ve ritüellere sahip pek çok kabileden oluştuğundan Kızılderili inançlarını tek başlık altında ele almak zordur. Bununla birlikte Kızılderili inançlarında bazı ortak unsurlara rastlamak mümkündür:

• Doğayı ve doğadaki varlıkları kutsal semboller olarak görmek;

• Belirli bir kutsal kitap yerine mitolojik hikâyelerin kabilenin kutsal kişileri tarafından aktarılması;

• Şaman veya şifacı (Medicine man) denilen ve ruhlar dünyası ile ilişki kuran seçilmiş kişilerin varlığı.

 

Buhar kulübesi ritüeli

 

 

 

Arınma ritüellerinde kullanılan buhar kulübesi

 

Buhar kulübesi Kuzey Amerika yerlileri tarafından kullanılan törensel buhar banyosunun gerçekleştirildiği küçük yapıdır. Çeşitli stillerde buhar kulübeleri vardır. Kubbeli olanları kadar, Kızılderili çadırları (tipi ) gibi olanları hatta yerde açılmış basit bir çukur şeklinde olanları da bulunur. Kulübe dışında yakılan ateşte kızdırılan taşlar kulübenin ortasındaki bir deliğe yerleştirilerek kulübede yüksek sıcaklık sağlanır.

Kızılderili ritüel ve gelenekleri bölgeden bölgeye, kabileden kabileye değişmekle birlikte ritüellerde genellikle dualar, davul çalma ve ruhlar dünyasına armağanlar sunma gibi unsurları içerir. Dua, şükür vb. amaçlarla kullanılan buhar kulübesi bir arınma ayinidir, ayin öncesinde ve sırasında kimi kabilelerde oruçla ve/veya sessizlikle ayin icra edilir.

 

 

 

Konuştukları birkaç farklı ayrı dilleri vardır. Bunlar ;

Aymara, Bir güney Amerika yerli kavmi ve konuştukları dil. Yaşam alanları And Dağları çevresi olup ağırlıklı nüfus Bolivya'da bulunur(toplam nüfusun yaklaşık % 30–40 ı). Ayrıca Peru'nun güneyi (Toplam nüfusun yaklaşık % 5 i) ve Şili'nin kuzeyinde (Toplam nüfusun yaklaşık %0,3 ü) yaşarlar. Çok az sayıda nüfus da İspanyol sömürgesi zamanında göç ettirildikleri Ekvator’dadır.

Bolivya Devlet Başkanlığına 22 Ocak 2006 da seçilen Evo Morales de bir Aymara yerlisidir. Iroqu Dilleri, aslen Kuzey Amerika'nın doğusunda yerleşmiş, Iroqu birlikleri ve diğer halkların üyeleri tarafından konuşulan, akraba dillerdir.

Tek başına bu diller Cayuga (360 konuşmacı), Oneida (250 konuşmacı), Onondaga (yaklaşık 100 konuşmacı), Seneca, (200 konuşmacı), Susquehannock (1760lerde yok olmuş), Tuscarora, Wyandot (1960larda yok olmuş) diileri ile Laurentce veya Erie gibi nesli kuruduktan sonra haklarında bilgi sahibi olunmuş dillerdir.

En büyük diller Cherokee dili (12.000 ile 22.000 kadar konuşmacı) ve Mohawk dili'dir.

Cherokee dili (Cherokeecede: ᏣᎳᎩ; Tsalagi) kendine has bir alfabesi olan ve Beş Uygar Kabilelerden biri olan Cherokeeler tarafından konuşulan İrokuva öbeğinden Kızılderili dili.

Alfabesini Sequoyah adlı bir Cherokee tasarlamıştır. Kuzey Carolina eyaletinde konuşulur. Bu dil de yok olmak üzere olan dillerden sayılabilir. Çünkü İngilizce giderek önem kazanmakta ve artık Kızılderili toplumları, Avrupa asıllılarla karışmaktadır.

Mapudungun (Mapu "toprak" + Dungun "dil") Şili ve Arjantin'de Mapuçeler tarafından konuşulan bir Araukanya dilidir. Mapudungu, Mapusdugun, Mapuche ve yabancıların tanımlaması ile Araukanca (Araucano) olarak da bilinir. Yaklaşık 440.000 kişi tarafından konuşulan dilin mensuplarının 400.000 kadarı Şili’de, 40.000 kadarı Arjantin’de yaşar. Yaklaşık 200.000 kişi bu dili düzenli olarak kullanır

Quechua,(Ketschua, Quichua, Keshwa veya Keçua) Güney Amerika'nın And Dağları'ndaki bölgelerinde , bir grubun konuştuğu, Kızılderili dilleriyle yakın akraba olan bir dildir. Quechua konuşanlar kendi dillerini Runa simi olarak adlandırırlar (Runa "insan" ve simi "kelime", yani "insan kelimesi"). Popüler olarak bilinen 9 tane şefleri vardır. Bunlar ;

• Amerikan Atı

• Osceola

• Oturan Boğa

 

 

 

• Black Hawk (şef)

• Geronimo

 

 

 

• Pontiac (şef)

• Red Cloud

• Standing Bear

• Manuelito

 

Ve şeflerine bağlı ;

• Acoma

• Alabamalar

• Algonquin

• Apaçi

• Arapaho

• Cherokee

• Cheyenne

• Chickasaw

• ChoctawComanche

• Creek

• Hopi

• Huron

• Kickapoo

• Kiowa

• Mohawk

• Navaho

• Nez Perce

• Ojibva

• Ute

• Sac ve Fox

• Shawnee

• Siu

• Ponca

• Potawatomi

• Omaha (kabile)

• Osage

• Ottawa (kabile)

İsimli kabileleri mevcuttur.

Kızılderili Atasözleri

 

• Ağlamaktan korkma! Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir.

• Allah' ın kelimeleri meşe yaprağı gibi sararıp düşmez: çam yaprağı gibi ilelebet yeşil kalır.

 

 

 

• Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimiz eşit oluruz. (Ute Kabilesi)

• Aşkı tanıdığında, Yaratıcı'yı da tanırsın. (Fox Kabilesi)

• Avlayacaksan en zayıf geyiği avla, çünkü sağlam olanlar yeni neslin devamını sağlayacaktır.

• Barış ve mutluluk her anda mevcuttur. Barış ve mutluluk her adımdadır. Ruhun meseleleri için siyasi çözümler yoktur.

• Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi makoseninin içine bak (Sauk Kabilesi)

• Bir düşman çok, yüz dost azdır. (Hopi Kabilesi)

• Bir kere "Al şunu" demek, iki kere "Ben vereceğim" demekten iyidir. (Kabilesi bilinmiyor)

• Biz ağaçlara zarar vermek istemeyiz. Ne zaman onları kesmemiz gerekse, önce onlara tütün ikram ederiz. Odunu asla ziyan etmeyiz, lazım olduğu kadar keser, kestiğimizin hepsini kullanırız. Eğer onların hislerini düşünmez ve kesmeden önce tütün ikram etmezsek, ormanın diğer bütün ağaçları gözyaşı dökecektir, bu da bizim kalbimizi yaralar.

• Bütün Kızılderililer her yerde durmadan dans etmelidir. Önümüzdeki ilkyaz Yüce Ruh gelecek. Bütün av hayvanlarını geri getirecek. Avdan geçilmeyecek bu topraklarda. Bütün ölü Kızılderililer geri gelecek ve yeniden yaşayacaklar. (Wovoka)

• Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kâinatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır. (Mohawk Kabilesi)

• Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır.

 

 

• Düşmanımı cesur ve kuvvetli yap! Eğer onu yenersem utanç duymayayım. (Apache Kabilesi)

• Eğer herkes bir başkası için bir şey yaparsa dünyada ihtiyaç içinde kimse kalmaz. Sadece bir kişiye yardım et! Şimdiki usul bu değil ama inanıyorum, insanlar bu yolu öğrenecekler.

• Eğer sorsanız: 'Sessizlik nedir?' Cevap veririz: O Büyük Ruh' un sesidir. Yine sorsanız: 'Sessizliğin meyveleri nelerdir?' Cevap veririz: Kendi kendini kontrol, gerçek cesaret demek olan metanet, sabır, vakar ve saygı.'

• Fakir olmak, ******** olmaktan daha küçük bir meseledir.

• Gözlerde yaş yoksa ruh gökkuşağına sahip olamaz.

• Gözün ile değil, yüreğin ile hüküm ver.

• Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. Hâlbuki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal (Lumbee Kabilesi) • Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir. Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır. Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir.

• Her şey halkadır. Her birimiz kendi hareketlerimizden sorumluyuz. Hepsi döner dolaşır, bize geri gelir.

• Her birimizin farklı bir rüya gördüğünü hatırlatmakta fayda var.

• İhanet arkadaşlık zincirini karartır, fakat vefa onu her zamankinden parlak yapar.

• İlkbaharda usul usul yürü; toprak ona hamiledir...

• İnsan tabiattan uzaklaştıkça kalbi katılaşır.

• İnsanın gözleri öyle kelimelerle konuşur ki dil onları telaffuz edemez.

• Kehanet, muhtemel bir olayı kesin bir bakış ile görmekten başka şey değildir. Hava ya bulutlu olacaktır, ya da güneş açacaktır. (Cherokee Kabilesi)

• Komşun hakkında hüküm vermeden önce, iki ay onun makosenleriyle yürü! (Cheyenne Kabilesi)

• Nimette külfette 'Büyük Ruh' un elindedir. Bazen onun külfeti bizi nimetinden daha fazla akıllandırır.

• Ölüler güç ve bilgilerini beraberinde götürmez, yaşayanlara ilave eder. (Hopi Kabilesi)

• Senin vicdanın senden başkasını temsil edemez.

• Sevgi ile yorulmadan ilerleriz. Sevgi ile sadece onunla başkaları için fedakârlık yapabiliriz.

• Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.

• Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda, ama kayadan bile kuvvetli. (Siyu Kabilesi)

• Şeytan hakkında konuşmayın. Gençlerin kalbinde merak uyandırır. (Siyu Kabilesi)

• Unutmayın çocuklarınız sizin değildir. Onu Yaratıcı'dan ödünç aldınız. (Mohawk Kabilesi)

• Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kâinatla ve kainatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini fark ettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruh'un durduğunu ve bu merkezin her yerde, her birimizin içinde olduğunu fark ettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki 'gerçek barış' dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir.

• Yağmur iyilerin üzerine de yağar, kötülerin de..

• Yanlışı gören ve önlemek için eli uzatmayan yanlışı yapan kadar suçludur.

• Yapmamız gereken: her şeyi eski sadeliğine döndürmektir, böylece bozulan düzenimiz yeniden kurulacaktır.

• Yaşlılık ölüm kadar şerefli değildir. Yine de çok kimse onu ister.

• Yeryüzüne iyi muamele et! O babanızın malı değil, onu çocuklarınızdan ödünç aldınız.

• Ben rüzgârların hür estiği, gün ışığının önünü kesen hiçbir engelin mevcut olmadığı bozkırda doğdum. Ben herkesin, her şeyin hür nefes alıp verdiği; duvarlarla, çitlerle, tellerle çevrilmemiş bozkırda doğdum. Orada ölmek istiyorum. Duvarlarında arasında değil. On Ayı (Comanche Kabilesi)

 

Kaynaklar:

 

Google.com

Wikipedia.org

kizilderililer.net

msxlabs.org

geocities.com/avmyasan

 

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kızılderili Reisin Mektubu

 

Bu mektup, “Duwarmish” Kızılderililerinin reisi SEATTLE tarafından “Washington'daki büyük başkan”a yani 1853–1857 seneleri arasındaki Amerikan Cumhurbaşkanı Franklin Pierce'ye ithaf en yazılmıştır.

Yale, Sorbon, Oxford ya da bir başka okuldan mezun olan ünlü bir düşünürün sözleri değil bunlar. Nobel ödülü kazanan bir edebiyatçının da değil. Beyaz adamın “kafa derisi avcıları”, “vahşi”, “barbar” ilan ettiği Kızılderililerin şefi Seattle'nin beyaz başkan'a mektubu:

 

“Washington’daki büyük başkan bizden topraklarımızı satın almak istediğini bildiren bir mektup yollamış. Dostluktan söz etmiş büyük başkan... Ama biz sizin, dostluğumuza, ihtiyacınız olmadığını biliriz.

Gökyüzünü nasıl satın alabilirsiniz?

Ya da satabilirsiniz?

Ya toprakların sıcaklığını?

Ağzımdan çıkan sözler yıldızlara benzer, büyük başkan, hiç sönmezler. Bu yüzden söyleyeceklerime güveniniz.

Havanın taze kokusuna

Suyun pırıltısına

Sahip olmayan biri onu nasıl satabilir?

Kutsaldır bu topraklar benim için ve ulusum için...

Yağmur sonrası ışıltılı her çam yaprağı

Denizi kucaklayan kumsallar

Karanlık ormanların koynundaki sis

Şakıyan böcekler...

Ve bilin ki: Kızılderili adamın anıları

Ağaçların özsuyunda saklıdır.

Toprak bizim anamızdır.

Washington’daki büyük başkan bizden topraklarımızı istediği zaman bütün bunları istemektedir. Büyük başkan bizim babamız biz de onun çocuklan olacakmışız.

Büyük ruh ulusumuzu sever fakat nedendir bilinmez Kızılderili çocuklarını terk etti. Şimdi size makineler yolluyor ve çok yakında beklenmedik yağmurlar sonrası yataklarımıza taşan ırmaklar örneği beyaz adam bu toprakların her karışını dolduracak. Bizler yetim kaldık.

Çünkü başka ırklardanız. Çünkü ihtiyarlarımız farklı öyküler anlatırlar.

Bilesiniz ki...

Derelerin ve ırmakların içinden geçen sular

Sadece su değildir.

Atalarımızın kanıdır o.

Babalarının mezarını geride bırakır beyaz adam

Toprağı çocuklarından çalar.

Açlığın, dünyayı saracak beyaz adam

Ve ardından koskoca bir çöl bırakacaksın.

Sabahın sisi dağların karnından doğan güneşi görür.

Ve kaçar.

Demir at (lokomotif)

Öldürüp çürümeye bıraktığınız,

Binlerce buffalo'dan nasıl kıymetli olabilir?

Nasıl? Anlayamıyorum.

Hayvanlar insanları bıraksa,

İnsanlar ruhlarının yalnızlığından ölmez mi?

Hayvanların başına gelen, insanın da başına gelecektir.

Toprağın başına gelen, oğullarının da başına gelecek...

Çocuklarımıza bizim öğrettiğimiz şeyleri öğretin. Toprak bizim anamızdır. Ve toprağa tükürülmez. Toprak insana değil, insan toprağa aittir. İnsan hayat dokusunun içindeki bir liftir sadece...

Beyaz adam neyi satın almak istiyor?

Gökyüzü ve toprakların sıcaklığını mı?

Koşan antilopların çabukluğunu mu?

Biz size bunları nasıl satabiliriz?

Ve siz nasıl satın alabilirsiniz?

Bir kâğıt parçasını imzaladığımız ve beyaz adama verdiğimiz için her şeyi yapabileceğini mi zanneder beyaz adam? Havanın tazeliğine ve suyun pırıltısına sahip değilsek, bunu nasıl satabiliriz size? Son buffalo da öldüğünde onları tekrar nasıl satın alabilirsiniz?

Beyaz adam geçici bir iktidardadır ve o kendini her şey zannetmektedir.

Bir insan annesine sahip olabilir mi?

Günlerimizin kalan kısımlarını nerede geçireceğimiz önemli değil. Çocuklarımız babalarını gururları kırılmış gördüler. Savaşçılarımız utandırıldılar. Yenilgiler sonrası kendilerini içkiye ve yemeye verdiler. Bu yolla vücutlarını uyuşturuyorlar. Birkaç kış ömrümüzün kaldığı bu topraklarda yakında matemimizi tutacak bir tek kişi bile kalmayacak. Ama niye ağlayayım? İnsanlar denizdeki dalgalar gibi gelip geçerler. Biz gidiyoruz, ama beyaz adamın da bir gün keşfedeceği şeyi bugünden biliyoruz. Hepimiz aynı büyük ruhtan geliyoruz. Beyazlar da bir gün bu topraklardan gidecektir. Belki de bütün ırklardan daha çabuk. Yataklarınızı zehirlemeye devam edin. Ve bir gün kendi çöplerinizde boğulacaksınız. Bu kader bizim için şu anda bilinmezdir. Fakat biliyoruz ki, batışınızda her tarafa parlak bir ışık yayacaksınız.

Bütün buffalolar öldürüldükten, yaban atları ehlileştirildikten, ormanların en gizli köşelerine kadar dünya insan kokusu ile dolduğunda sevimli tepelerin görüntüsü konuşan tellerle kirletildikten sonra... Bir bakacaksınız ki... Gökteki kartallar yok olmuş. Hızlı koşan taylara elveda demişsiniz. Bu ne demektir, biliyor musunuz? Bu yaşamın sonu ve sadece daha fazla hayatta kalmanın başlangıcıdır...

Biz (kardeşlerininkinden ne kadar farklı olursa olsun) her insanın istediği gibi yaşamasını savunuruz. Eğer biz teklifinizi kabul edersek, bu sadece yeni topraklan güvence altına almak için olacaktır ve orada son günlerimizi rahat ve huzurlu geçirebiliriz belki...

Size bu topraklarımızı sattığımız zaman, siz de onu bizim sevdiğimiz gibi seviniz, onunla bizim ilgilendiğimiz gibi ilgileniniz. Ve onu bugün bulduğunuz gibi hatırlayınız. Bu topraklan ve üzerindeki canlıları çocuklarınız için koruyunuz. Çünkü bu dünya kutsaldır. Beyaz adam bile ortak kaderimizden kaçamaz, belki biz hepimiz kardeşiz, bunu zaman gösterecek.”

 

Gökyüzünü kim satın alabilir ki...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birkaç kızılderili atasözü

 

* Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimiz eşit oluruz. (Ute Kabilesi)

 

* Ölüler güç ve bilgilerini beraberinde götürmez, yasayanlara ilave eder. (Hopi Kabilesi)

 

* Düşmanımı cesur ve kuvvetli yap! Eğer onu yenersem utanç duymayayım. (Apache Kabilesi)

 

* Şeytan hakkında konuşmayın.Gençlerin kalbinde merak uyandırır. (Siyu Kabilesi)

 

* Bir kere 'Al sunu' demek, iki kere 'Ben vereceğim' demekten iyidir. (Kabilesi bilinmiyor) * Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda, ama kayadan bile kuvvetli. (Siyu Kabilesi)

 

* Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi makoseninin içine bak (Sauk Kabilesi)

 

* Bir düşman çok, yüz dost azdır. (Hopi Kabilesi)

 

* Kehanet, muhtemel bir olayı kesin bir bakış ile görmekten başka şey değildir. Hava ya bulutlu olacaktır, ya da güneş açacaktır. (Cherokee Kabilesi)

 

* Komşun hakkında hüküm vermeden önce, iki ay onun makosenleriyle yürü! (Cheyenne Kabilesi)

 

* Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kainatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır. (Mohawk Kabilesi)

 

* Unutmayın çocuklarınız sizin değildir. Onu yaratıcıdan ödünç aldınız. (Mohawk Kabilesi)

 

* Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. Halbuki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal (Lumbee Kabilesi)

 

* Aşkı tanıdığında, yaratıcıyı da tanırsın. (Fox Kabilesi)

 

* Allah'ın kelimeleri meşe yaprağı gibi sararıp düşmez; çam yaprağı gibi ilelebet yeşil kalır. (Mohawk Kabilesi) (Alıntı)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kızılderili Atasözleri

 

• Ağlamaktan korkma! Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir.

• Allah' ın kelimeleri meşe yaprağı gibi sararıp düşmez: çam yaprağı gibi ilelebet yeşil kalır.

 

 

 

• Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimiz eşit oluruz. (Ute Kabilesi)

• Aşkı tanıdığında, Yaratıcı'yı da tanırsın. (Fox Kabilesi)

• Avlayacaksan en zayıf geyiği avla, çünkü sağlam olanlar yeni neslin devamını sağlayacaktır.

• Barış ve mutluluk her anda mevcuttur. Barış ve mutluluk her adımdadır. Ruhun meseleleri için siyasi çözümler yoktur.

• Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi makoseninin içine bak (Sauk Kabilesi)

• Bir düşman çok, yüz dost azdır. (Hopi Kabilesi)

• Bir kere "Al şunu" demek, iki kere "Ben vereceğim" demekten iyidir. (Kabilesi bilinmiyor)

• Biz ağaçlara zarar vermek istemeyiz. Ne zaman onları kesmemiz gerekse, önce onlara tütün ikram ederiz. Odunu asla ziyan etmeyiz, lazım olduğu kadar keser, kestiğimizin hepsini kullanırız. Eğer onların hislerini düşünmez ve kesmeden önce tütün ikram etmezsek, ormanın diğer bütün ağaçları gözyaşı dökecektir, bu da bizim kalbimizi yaralar.

• Bütün Kızılderililer her yerde durmadan dans etmelidir. Önümüzdeki ilkyaz Yüce Ruh gelecek. Bütün av hayvanlarını geri getirecek. Avdan geçilmeyecek bu topraklarda. Bütün ölü Kızılderililer geri gelecek ve yeniden yaşayacaklar. (Wovoka)

• Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kâinatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır. (Mohawk Kabilesi)

• Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır.

 

 

• Düşmanımı cesur ve kuvvetli yap! Eğer onu yenersem utanç duymayayım. (Apache Kabilesi)

• Eğer herkes bir başkası için bir şey yaparsa dünyada ihtiyaç içinde kimse kalmaz. Sadece bir kişiye yardım et! Şimdiki usul bu değil ama inanıyorum, insanlar bu yolu öğrenecekler.

• Eğer sorsanız: 'Sessizlik nedir?' Cevap veririz: O Büyük Ruh' un sesidir. Yine sorsanız: 'Sessizliğin meyveleri nelerdir?' Cevap veririz: Kendi kendini kontrol, gerçek cesaret demek olan metanet, sabır, vakar ve saygı.'

• Fakir olmak, ******** olmaktan daha küçük bir meseledir.

• Gözlerde yaş yoksa ruh gökkuşağına sahip olamaz.

• Gözün ile değil, yüreğin ile hüküm ver.

• Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. Hâlbuki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal (Lumbee Kabilesi) • Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir. Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır. Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir.

• Her şey halkadır. Her birimiz kendi hareketlerimizden sorumluyuz. Hepsi döner dolaşır, bize geri gelir.

• Her birimizin farklı bir rüya gördüğünü hatırlatmakta fayda var.

• İhanet arkadaşlık zincirini karartır, fakat vefa onu her zamankinden parlak yapar.

• İlkbaharda usul usul yürü; toprak ona hamiledir...

• İnsan tabiattan uzaklaştıkça kalbi katılaşır.

• İnsanın gözleri öyle kelimelerle konuşur ki dil onları telaffuz edemez.

• Kehanet, muhtemel bir olayı kesin bir bakış ile görmekten başka şey değildir. Hava ya bulutlu olacaktır, ya da güneş açacaktır. (Cherokee Kabilesi)

• Komşun hakkında hüküm vermeden önce, iki ay onun makosenleriyle yürü! (Cheyenne Kabilesi)

• Nimette külfette 'Büyük Ruh' un elindedir. Bazen onun külfeti bizi nimetinden daha fazla akıllandırır.

• Ölüler güç ve bilgilerini beraberinde götürmez, yaşayanlara ilave eder. (Hopi Kabilesi)

• Senin vicdanın senden başkasını temsil edemez.

• Sevgi ile yorulmadan ilerleriz. Sevgi ile sadece onunla başkaları için fedakârlık yapabiliriz.

• Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.

• Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda, ama kayadan bile kuvvetli. (Siyu Kabilesi)

• Şeytan hakkında konuşmayın. Gençlerin kalbinde merak uyandırır. (Siyu Kabilesi)

• Unutmayın çocuklarınız sizin değildir. Onu Yaratıcı'dan ödünç aldınız. (Mohawk Kabilesi)

• Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kâinatla ve kainatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini fark ettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruh'un durduğunu ve bu merkezin her yerde, her birimizin içinde olduğunu fark ettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki 'gerçek barış' dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir.

• Yağmur iyilerin üzerine de yağar, kötülerin de..

• Yanlışı gören ve önlemek için eli uzatmayan yanlışı yapan kadar suçludur.

• Yapmamız gereken: her şeyi eski sadeliğine döndürmektir, böylece bozulan düzenimiz yeniden kurulacaktır.

• Yaşlılık ölüm kadar şerefli değildir. Yine de çok kimse onu ister.

• Yeryüzüne iyi muamele et! O babanızın malı değil, onu çocuklarınızdan ödünç aldınız.

• Ben rüzgârların hür estiği, gün ışığının önünü kesen hiçbir engelin mevcut olmadığı bozkırda doğdum. Ben herkesin, her şeyin hür nefes alıp verdiği; duvarlarla, çitlerle, tellerle çevrilmemiş bozkırda doğdum. Orada ölmek istiyorum. Duvarlarında arasında değil. On Ayı (Comanche Kabilesi)

 

Kaynaklar:

 

Google.com

Wikipedia.org

kizilderililer.net

msxlabs.org

geocities.com/avmyasan

 

 

 

Saygılar..

 

:clover::clover::clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 9 ay sonra...

picrhu.jpg

 

 

BAZEN İYİ ADAMLAR KAZANIR !

 

Kabile şeklindeki topluluklarda en güçlü savaşçının en çok kadına ve dolayısıyla da en fazla sayıda çocuğa sahip

 

olacağı düşünülebilir.

 

Fakat Ekvator’daki vahşi bir topluluk olan Waorani kabilesinde yapılan bir çalışma, bu durumun her zaman geçerli

 

olmayabileceğini göstermektedir.

 

Wao savaşçılarından en saldırgan olanlarının, daha az kavgacı ve daha sakin olan erkeklerle aynı sayıda kadına

 

ve çocuğa sahip olduğu ve onların çocuklarının genellikle intikam savaşları nedeniyle nadiren 15 yıldan fazla

 

yaşayabildikleri gösterilmiştir.

Waorani kabilesi, üzerinde araştırma yapılan en saldırgan kabilelerden biridir.

 

Napo Nehri’nin güneyinde, And Dağlarının Amazon Havzası ile birleştiği yerde yerleşim gösteren kabile intikam

 

savaşları ile iç içedir.

 

Wao erkekleri erken yaşlardan itibaren acımasızlıklarıyla ün kazanmaları için desteklenirler ve kanlı baskınlar yaparlar.

 

Tüm Wao üyelerinin yarısı hayatlarını vahşi saldırılarda kaybetmektedir.

 

Venezuela yakınlarındaki benzer bir saldırgan kabile olan Yanomamö kabilesi üzerinde yapılan araştırmalar bu tür

 

davranışların evrimsel bir avantaj sağladığını öne sürmektedir.

 

1988 yılında Science dergisinde yayınlanan bir çalışmada antropolog Napoleon Chagnon, kabiledeki en saldırgan

 

Yanomamö erkeklerinin en saygın üyeler olduklarını ve böylelikle daha az saldırgan olan erkeklere göre çok daha fazla

 

sayıda kadına ve çocuğa sahip olduklarını söylemektedir.

 

Yapılan yeni bir çalışma ise tablonun bu kadar da net olmadığını göstermektedir.

 

Pennsylvania Eyalet Üniversitesi’nden Stephen Beckerman 121 Waorani yaşlısı ile görüşerek 95 kabile savaşı hakkında

 

bilgi toplamıştır (Günümüzde Waoraniler olasılıkla 1958’de kendileriyle irtibata geçen misyonerlerin etkisiyle

 

geçmiştekine göre daha barışçıl bir yaşam tarzına sahiptirler).

 

Araştırma ekibi yaşamı boyunca en az dört baskına katılmış olan erkekleri en saldırgan olanlar olarak değerlendirmiştir,

 

içlerinde 16 baskına katılmış olan erkekler bile bulunmaktadır

 

Beckerman’ın araştırma ekibi saldırgan erkeklerle saldırgan olmayanlar arasında sahip oldukları kadın

 

ve çocuk sayısı açısından bir fark bulamamışlardır.

 

Dahası, Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinin mayıs sayısında yayınlanan verilere göre saldırgan

 

erkeklerin çocuklarının çok daha az bir kısmı üreme çağına kadar (15 yaş) yaşayabilmektedir.

 

Bu bulgular en azından Waoraniler için saldırganlığın avantaj getirmediğini, çünkü savaşçıların çocuklarının üreme

 

çağına gelemeden öldüğünü göstermektedir. Araştırmanın bir diğer yazarı olan James Yost, Waoroni çocuklarının

 

ölümlerinin büyük bir kısmının intikam cinayetleri nedeniyle gerçekleştiğini söylemektedir.

 

Yost bu durumun Waorani ve Yanomamö kabileleri arasındaki bazı farklılıkları açıklayabileceğini söylemektedir.

 

Yanomamöler ölümcül akınlardan sonra, karşılıklı olarak yaklaşık bir nesillik bir barış sürecine girmektedirler.

 

Bu barış sürecinde en saldırgan savaşçılar itibar görmekte, daha çok kadın ve çocuğa sahip olmakta

 

ve çocukları üreme çağına gelecek kadar yaşayabilmektedir. Waoraniler’de ise böyle bir anlaşma yoktur.

 

Yost bu çalışmanın antropologların tek bir kabileden elde ettikleri sonuçları genellememeleri

 

gerektiği konusunda uyarıcı nitelikte olduğuna dikkat çekmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 9 ay sonra...

Amerika kıtasına insanın ulaşmasında iki ayrı tarih ve yol var.

İlki 33.000 yıl önce Güney Amerikaya gidenler. Amazon yerlilerini, İnka ve Aztekleri oluşturan bu insanların oraya hangi yolla gittikleri bilinmemekte ve bir kuram da oluşturulmuş değil. Güney Amerikada bulunan en eski fosiller 33.000 yıllık ve bunların Kuzey Amerikada izi yok.

12.000 yıl önce ise göç edip Kuzey Amerika yerlilerini oluşturanların yolu Bering boğazı. Bu iki bölge arasındaki genetik bağ, sadece insan olmaları, fakat birbirlerinden apayrı kavimlerden gelmeleri. Yani Mayalarla, ABD ve Kanada yerlileri Çinli ile Alman kadar farklı kökenli insan.

 

Antroplolojinin, bu bilgiyi değiştirecek buluntuya son 25 yıldır rastlayamamasına, ve genetikçilerden hala farklı görüş çıkmamasına rağmen, buradaki yazı kızılderililere 35.000 yıl önce Beringi aştırmış.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...
  • 10 yıl sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.