Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

GIRESUN


wherthus

Önerilen İletiler

Kirazdan Findiga

GIRESUN

 

Karadeniz'in dogu kiyisinda, sahile bir sedef gibi yaslanan Giresun sehrinin eski adi, kitaplarda, kiraz anlamina gelen "Kerasus" yada Kiraz Sehri demek olan "Kerasion" olarak kayitli. Türkler "kiresin" demisler, sonra da "Giresun" a çevirmisler.

Söylendigine göre, bir zamanlar Giresun sehrinin çevresinde, uçsuz- bucaksiz kiraz ormanlari varmis. Bu bölge, kiraz agacinin vatani sayiliyormus. Öyle ki, bu agaç, Romalilar devrinde ilk kez Italya'ya götürülmüs, orada üretilmis. Her yil, Giresun'da kiraz bayrami yapilir, kiraza kutsal meyva gözüyle bakilirmis. Bunun için Giresun' a "kiraz sehri" adi verilmis.

Giresun yalniz kirazin degil, findigin da vatanidir. Ilk çaglarda "Karadeniz Cevizi" olarak bilinen findik, Giresun ve çevresinde yetistirilmis, kiraz gibi findik da, ilk önce Italya'ya götürülmüs, orada da yetistirilmis. Ortaçaglarda, Giresun'dan toplanan findiklar kervanlarla, Avrupa ve Asya'ya götürülür, saraylarin en degerli yemisleri arasinda yer alirmis. Tombul, palaz, kalinkara, incekara, sivri, kus findigi gibi türleri olan Giresun findigi, bugün yeryüzünde en çok aranan ve begenilen bir yemistir. Findik, Giresun'un sembolü, Giresun findigin anasi ve öz mayasidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir Ask Efsanesi:

Giresun'u kuranlarin, Orta Asya'dan göç eden Kalipler, Tibarenler gibi Türk oymaklari oldugu söylenir. Kalipler, Türklerin geleneksel meslegi olan demirciligi, burada da yürütmüsler, hatta demire su vererek çeligi ilk bulan ve dünyaya tanitanlar, bunlar olmuslardir. Ilk ve ortaçaglar, Anadolu tarih zincirinde, kesintisiz yerini alan Giresun, 1461 yilinda Fatih Sultan Mehmed'in eliyle, Pontuslardan alinarak, Osmanli devletine katilmistir. Bu devrin izlerini tasiyan bir kal'a ile bir saray kalintisi, bugün Giresun'un taninmis eserleri arasinda sayilir. Bir de adasi var Giresun'un. Dogu Karadeniz de tek adadir bu. Kalebayir'dan 4 kilometre kadar kuzey doguda bulunan, eskilerin Aretios dedikleri bu küçük ada, ask efsaneleriyle doludur. Dediklerine göre, binlerce yil önce, Giresun'da yasayan krallardan birinin, genç ve güzel bir kizi varmis. Kiz, gelinlik çagina basinca, komsu krallardan dünür üstüne dünür gelmeye baslamis. Kiz, kim olursa olsun, gelenlere "hayir" diyor, baska bir sey demiyormus. Onun yüregi, Giresun Kal'asinin eteginde, koyunlarini otlatan yagiz benizli bir çoban için çarpiyormus. Gönül bu ya, ferman dinlemez, çoban, yamaçtan kavalini üfledigi zaman, kizcagiz pencereye kosar, hem dinler, hem aglarmis, bu umutsuz aski için. Gel zaman, git zaman Çoban'in gönlü de kral kizina düsmüs. Bu yakici ask, aylarca sürmüs.

Kizin, gelen dünürlere "Hayir" cevabi üzerine, kral, sormus, sorusturmus, sonunda meseleyi anlamis. Küplere binen kral, kizini, Giresun'un karsisindaki bu adaya sürmüs, buradaki manastira kapatmis. Çobani da yakalatarak, Manastirin karsisindaki yasli bir çinarin dallarina astirmis. Ertesi gün de, kizin cesedini, Manastirin kulesinde sallanir bulmuslar.

Bu yürekler acisi ask öyküsü yillarca unutulmamis. Her yilin yirmi mayisinda, Giresun'da bir töre vardir. Genç kizlar, taze dullar, bu adinin kiyisinda yikanir, tas atar, böylece mutlu olacaklarina inanirlar.

Giresun'un inanç ve efsanelerinde, binlerce yillik tarihin aci tatli olaylarina ait izler vardir. Giresun Kal'asindaki, bir zamanlarin sifali kuyusu Kufa Suyu, bugün de ziyaret edilir. Söylendigine göre, bu su testilerle krallara gönderilir, onlarin türlü sikintilarina çare olurmus. Kal'adaki Seyid Vakkas Türbesi ise, Giresun'un Fatih Sultan Mehmed eliyle fethi sirasinda yararliklar gösteren ve bu savaslarda sehit olan komutaninin anilarini tasir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sebinkarahisar'in Fethinde:

Giresun'un birbirinden güzel dokuz ilçesi arasinda Sebinkarahisar, tarihî zenginlikleri yönünden seçkin bir yer alir. Hele bir kal'asi var ki, bir zamanlar Bizans tekfurlari:

- Bu Kal'ayi fethedecek yigit, daha anasinin karnindan dogmadi, derlerdi.

Bu sözü, Anadolu'nun fethi günlerinde, Selçuklu komutanlarindan Karaboga da duymus, seçme yigitleriyle, Sebinkarahisar Kal'asi önüne gelmis, duraklamisti. Kal'a yüksek bir tepenin üzerinde hasmetle duruyor, gelenlere meydan okuyordu. Eteklerine olsun yanasmak zordu. Karaboga korkmadi, kal'ayi dört yönünden kusatti.

Günler aylar geçiyor, kal'a düsmüyordu. Oysa, bu kal'ayi fethetmek, ondan sonra Giresun'a varmak gerekiyordu. Zaman kaybetmenin, kuvvet harcamanin anlami yoktu. Düsündü, tasindi, sonunda kusatmadan vaz geçmeyi, en uygun çare olarak gördü. Adamlarina emir verdi, orduyu geri çekmelerini söyledi. Bir yönden de kal'a tekfuruna su haberi gönderdi:

- Bunca kan dökülmesini istemedigim için kusatmadan vazgeçiyorum. Yalniz bir sartim var. Agizlari mühürlü kirk sandikta pek degerli yüküm var. Hastalik sonucu, hayvanlarimin çogu kirildigi için yanimda götüremiyorum. Bir anlasma yapalim. Tekfur, bu sandiklara ilismeyecegine, teslim alip koruyacagina, istedigimiz zaman da bize geri verecegine, Isa üzerine yemin etsin, biz de çekilip gidelim. Sonra biz, hayvan bulur, sandiklari aldirtiriz.

Bizans Tekfurunun canina minnetti. Karaboga'nin teklifini memnunlukla kabul etti.

Aslinda, kal'ada açlik ve susuzluk baslamisti. Bir an önce, kusatmadan kurtulmak istiyordu. Karaboga, emanetlerini ne zaman isterse aldirtabilirdi. Sandiklara el sürmeyecegine yemin etti. Karaboga hazirliklara basladi. Uzun uzun sandiklar yaptirarak, içlerine en korkusuz yigitlerden birer tane yerlestirdi. Bunlar içeriden kilitledi, anahtarlarini yanlarina vererek sandiklarin üzerini mühürledi, ikiser ikiser, develere yükleterek kal'aya gönderdi. Bu isleri yaparken de, kapilara karsi pususunu kurdu. Karaboga'nin talimati üzerine gece yarisi sandiklarini açan yigitler, kal'a kapilarina üsüstüler. Her seyden habersiz kapi bekçilerini bir anda baglayarak, kal'anin kapilarini ardina kadar açtilar. Bu sirada, pusuda bekleyen Karaboga, adamlariyla, kal'aya daldi, yarim saat sonra, kal'anin en yüksek burcunda Türk Bayragi dalgalaniyordu.

Sebinkarahisar Kal'asi böyle fethedildi, bir savas hilesi, bir fetih destani olarak tarihe geçti, dokuz yüz yildir söylendi durdu.

Giresun'un sahil boyu ilçelerindeki tarihî kal'alarin her birinde bir fetih destani yatar. Espiye'deki Andoz, Tirebolu, Eynesil Kal'alari bunlarin basinda gelir. Bu destanlarin tümünde, Karadeniz'in coskun ve hareketli dalgalari gibi, bir kükreme, bir yigitlik vardir. Giresun'un taninmis oyunu "Horon"a benzer. Horon, Giresun'un, yigit çocuklarinin, müzikle cosan, asîl kükreyisleridir.

Bir yanda yesil bir koy

Kalesi öte yanda...

Giresun sesleniyor

Destan destan horonda.

Hamsi gözlerle bakar,

Sahilden balikçilar...

Sira sira horon'da

Bir türkü tutturmus, yâr:

"Bir fistigin içini"

"Yâr senden ayri yemem"

"Bugün gördüm yârimi"

"Ölür isem gam yemem"

Iste böyle... Giresun, gerçekten Karadeniz'de bitmez tükenmez bir öykü. Onun zengin folkloruna bir girdiniz mi çikamazsiniz. Biz

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...
  • 4 ay sonra...
  • 1 ay sonra...
  • 1 ay sonra...
  • 1 ay sonra...
  • 4 hafta sonra...
  • 3 hafta sonra...
  • 3 ay sonra...

canım memleketim benim, taşına, dağına, suyuna her yerine kurban olduğum yaaaa... Teşekkürler Whertus yaaa... Ben 6 yaşına kadar Giresun'da babaannemle büyüdüm, ondan sonra da her yıl okul kapanmayla soluğu Giresunumda aldım... Doğduğumdan bu yana sadece 2002, 2003 ve 2004 yıllarında Giresun'a gidemedim ama bana bi sorsanız nasıl burnumda tüttü o arada benim memleketim, komik gelirdi herkese ama ben sadece Giresunumda gördüğüm çiçekleri düşünür, anneannemin kuzinede yaptığı ekmeği düşünür, kapımızdaki köpeklerimizi düşünür düşünür ağlardım... Sonra dayanamadım ve gittim hem de bir yılda 3 defa... Allahım ya belki sisten hiçbirşey göremedim, yağmurdan dışarı çıkamadım, yıldızları göremedim gökyüzündeki ama ne farkeder mis kokusunu içime çektim ya canım şehrimin... Yağmur yağdığı zaman babaannemin çinko damına pıtır pıtır vururdu yağmur damlaları kimbilir belki ben bundan sevdim yağmuru bu kadar... Ah yazacak ne kadar çok şey var canım Giresunumla ilgili ama şimdi var ya o ekmeğin kokusu burnuma doğru gelmeye başladı yine, galiba ben yine ağlayıp zırlayacağım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Merhabalar hemserilerim :) ..Bende bu sene yaz ayinda bi bes haftaligina memleketim giresuna gittim uc sene hasretten sonra..Cok iyi geldi valla..Bizim oranin o yesilligi, kokusu, yaylalari baska yerde yok cidden..Ama bu sene Giresuna gelince sasirmadim diyemem..Giresun Merkezde ne kadar buyuk degisiklikler olmus, biz eskiden hep sahil kenarindaki cay bahcelerinde oturur dondurma cay felan icerdik cok guzel olurdu aksamlari, sonra bide bi gezi yapardik elimizde cekirdekler..Onlara heveslenerek geldik ama malesef yapamadik bu sene cunku hep kirip dökmüsler yollari, gitmis o guzelim sahil kenari :( ..

 

Neyse In$ seneye yine giderim..

 

Kalin saglicakla..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.