Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İçimizdeki paranoya (şüphecilik)


LaRsiE_

Önerilen İletiler

Şüpheci- paranoid bir pozisyona geçtiğimizde, dış dünya yı tehlikeli ve güvensiz bir yer olarak algılarız.

 

Şüpheciliğimiz için belirgin nedenler olabilir. Bir gün evimize döndüğümüzde apartman kapısında gaspçılar kollarımızdan tutmuştur, bağırıp çağırmamıza rağmen kimse yardıma gelmemiştir, cüzdanımızı almışlardır vs..

 

Ama bir gün önceki dünya ile bir gün sonraki dünya arasında aslında ciddi bir fark yokken, neden böyle bir hissediş içine gireriz? Ortada bir sebep yokken böyle hissederiz çünkü bu durumda güvensizlik ve tehlike duygumuzun kaynağı dış ortamdan değil ruhumuzun derin katmanlarından gelmektedir. Bir zamanlar yaşadığımız beynimizde depolanmış üzerinden de yıllar geçmiş anılar, zaman zaman çeşitli nedenlerle aktive olmaktadır. Aynen bir yanardağın zaman zaman püskürmesi gibi.

 

 

 

İçimizdeki bu özellik harekete geçtiğinde tanıdığımız insanların , bazı arkadaşlarımızın veya ailemizden bazı kişilerin bizi sömürdüğünü veya zarar verdiğini düşünürüz.

 

İnsanlara olan güvenimizde bir azalmanın olması da şüpheci yanımızı gösterir. Bazı durumlarda bazı insanlara sırlarımızı vermek istemeyiz.Neden verelim ki? Bu sırları bizim aleyhimize olacak şekilde gidip kullanacaklardır. Ama “güvenlik” duygusuyla en ufak bir bilgiyi bile sır gibi algılayabiliriz. Sırların bu kadar çok olması insanlarla olan paylaşımımızı azaltır. Hayattan keyif alma yollarını azaltmış oluruz.

 

Bazen insanlar tehditkar davranışlar içine girerler. Kendimizi kötü hissettirirler. Antisosyal- “kötü” ruhlu insanlar, kendi mağduriyetlerini başkalarına acı çektirerek telafi etmeye çalışır. Ama madalyonun diğer yüzüne bakarsak bizde alıngan olabiliriz ve bir çok durumda sanki bize karşı saldırganca davranılıyormuş gibi hissedebiliriz. Gereksiz ve abartılı bir tehlike ve tehdit algılaması oluşturabiliriz.

 

Bize karşı yapılan hareketleri unutmamamız çok doğal bir davranıştır. Eğer unutursak, tekrar tekrar aynı kötü duruma düşebiliriz. Ama bazen bu kendimizi koruyucu özelliğimizi abartıp, küçücük bir kötü davranışı bile büyük bir davranışmış gibi zihnimize kaydedebiliriz.Yakın bir arkadaşımıza bir hafta önce belki onun çoktan unuttuğu bir olayı defalarca hatırlatıp ilişkimizi bozabiliriz. Böylece hiç istememize rağmen hayatı zorlaştırıcı bir tutum alırız.

 

Bazı durumlarda insanlar bizimle eğlenmek ve alay etmek isterler. Bu hoşumuza gitmez. Sinirleniriz, kızarız. Belki onlar kızgınlığımızdan da keyif almaya çalışabilirler. Ama bazen de bu alay etme davranışı hafif tonda olur. Ama bu durumda bile bizim kızgınlığımız ortaya çıkıyorsa bunu da şüpheci bir anımızda yaptığımız hatalı bir yorum olarak anlamamız iyi olur sanırım.

 

Çevremizde pek çok insanın eşini veya sevgilisini aldattığını biliriz. Bu bizim de başımıza gelebilir. Bunun tedirginliğini bazen bilincimizin derinliklerine gömeriz. Bazı durumlarda da bizi rahatsız edecek kadar yüzeye çıkabilir.

 

Paronoya hepimizin içinde derinlerde bir yerde hep durur aslında. Koşullar ve yaşadığımız olumsuz deneyimler onu harekete geçirir. Sürekli bir paronoya halindeysek, bu içimizdeki kuşkuyu “gömemediğimiz” anlamına gelir.

 

Onu geldiği o karanlığa (bilinç dışına veya tarih öncesi karanlığa) gönderebilmek yine de mümkündür kanımca.

 

Paronoya yı yok edemeyiz. Zaten yok etmemiz de bize zarar verir. Çünkü paronoyamız bizim aynı zamanda bir savunma mekanizmamızdır.

 

O içimizde uyusun ve gerektiği zaman harekete geçsin. Gerekmediği zamanlarda bir hayalet gibi dolaşıp bizi rahatsız etmesin.

 

 

 

Othello ve Şüphe

 

 

 

Kıskançlık ve şüphe diyince akla ilk gelen isim Shakespeare’in ünlü kahramanı Kıbrıs Valisi Othello dur herhalde. Otello nun Desdemona’ya yazdığı aşk mektuplarını Cassio taşımıştır. Daha sonra Otello Cassio yu teğmenliğe atamıştır. Aslında kendisi teğmen olmak isteyen Jago Desdemona ya aşık olan Roderigo dan da yararlanarak, Cassio ya iftiralar atmaya başlar.

 

Bu iftiralara Otello inanır ve karısı ile Cassio arasında bir ilişki olduğuna inanır.

 

Otello Jago ile karısını ve Cassio yu öldürmek için anlaşır. Jago Roderigo nun Cassio yu öldürmesini ister. Roderigo Cassio yu öldürmeye çalışırken, Cassio onu öldürür. Roderigo ölürken her şeyi itiraf eder. Herkes Desdemona yı öldürmüş olan Otello’nun başına toplanmıştır. Otello Jago yu yakalamak isteyenlere engel olur. Artık olan olmuştur. Kendisini de öldürmeden önce şu sözleri söyler:

 

“ Seni öptüm, seni öldürdüm, yalnız bunlar benim de ölmem için yeter ...”

 

 

 

Erkekler birbirlerine pek çok konuda destek olup yardım ederek dost olurlar. Ama bu dostluğu en çok sağlamlaştıran birinin diğerine sevgilisini elde etmek için yaptığı yardım olsa gerek.

 

SİRANO DE BERJERAK, (Edmond Rostand) adlı tiyatro yapıtında da bu konu incelenmez mi?

 

Ama aynı zamanda bu konu kendi içinde bir naziklik taşır.

 

Çünkü yardım eden kişi de “o kadına” (Desdemona vs) aşık olabilir.

 

Bu noktada Freud yen teoriyi de belki aşmaya çalışmak lazım. Bir kadının iki erkek arasında kavgaya neden olması veya bir çekime neden olmasını şöyle yorumlayabiliriz: İki erkeğin bir kadın için çatışma durumu klasik (Freud yen) baba ve oğul arasındaki bir çatışmadır.. Aynı kadını paylaşma da giderek kadının aradan çıkma olasılığını da içeren, eşcinsel bir paylaşım gibi algılanabilir.

 

Freud yen bir bakış açısı sanırım şu yoruma müsaade eder. Othello baba yı sembolize eder. Cassio ve Jago belki bir kişinin (yani erkek çocuğunun) aydınlık ve karanlık yüzünü sembolize etmektedir. Yani bu ikisi aslında bir kişidir. Sonuç olarak libido (cinsel) ve iktidar üzerinden bir çatışma yaşanmaktadır.

 

 

 

Ama günümüzde Freud un döneminden farklı olarak beynin çok katmanlı yapısı daha iyi bilinmekte, nöro-anatomik açıdan bakıldığında ilkel duygu ve tutumlar daha iyi sınıflandırılabilmektedir. Dolayısıyla bütün yorumumuzu çekirdek aile , iktidar ve baba üzerine kurduğumuz zaman, milyonlarca yılın izini taşıyan, belkide defalarca canlıları (türleri) çeşitli tehlikelerden korumuş olan paranoid refleksleri anlamamız zorlaşır.

 

Babanın evrenselliği kültürel yaşantımız buna elverdiği kadar ortaya çıkar. Babanın yerini anne vs de alabilir.

 

Sembolik dilin nasıl bir maddi yapı üzerinde olduğu da sembolik dilin kendisi kadar hatta ondan da önemli olabilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.