Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Her Komünistin Sonu Kemalizmdir!..


Misafir isimsizuye

Önerilen İletiler

Fichte’nin Felsefe’ye en büyük kötülüğü oldu: “ben” ile “öteki”yi öyle bir ayırdı ki bir daha bu ikisini ortak bir yerlerde buluşturmak mümkün ol(a)madı..

 

Kendisinden sonraki dönemde kavramlar değişti, bu kavramların içerikleri değişti; ama bu dikotomik yapı hemen her fikir tartışmasının üzerinde -Kantçı bir dille söylersek: transzendentale apperzeption (kendilik bilinci) olarak kendisini hissettirdi..

 

Marksist-Leninist ideoloji temele sınıfsal çelişkileri koydu; devrim: üretim araçlarının özel mülkiyetinin belirli bir sınıfın -burjuvanın- elinden alınması ve ortak mülkiyet sistemine geçiş anlamına geliyordu. Daha sonra ortaya çıkan “ulusal(!?) kurtuluş mücâdelesi” temeline dayalı Sultan Galiyev hareketi ise emperyalist devletler ile mazlum milletler çelişkisini konu edindi; devrim: sömürge ve yarı sömürgelerin emperyalist devletler karşısında tam bağımsızlığı anlamına geliyor, üretim araçlarının özel mülkiyetinin millî devlet ve millî ekonomi modeline göre belirlenmesi amacını taşıyordu..

 

Bu tartışma önemlidir; fakat tarafların kullandığı dikotomik yapıların yarattığı tehlike; bu düşünsel yanılsama çok daha büyük bir tehlike..

 

Galiyev hareketi şüphesiz ki sınıflaşma öncesi toplumlarda emek-sermâye çelişkisini çok isâbetli bir biçimde açıklar; çünkü bu toplumlarda “burjuva” yoktur ki “proleterya”yı sömürsün; bu toplumlar elbette sömürgeleş(tiril)miş toplumlardır ve öncelikli olarak yapılacak şey: anti-emperyalist bir millî mücâdele..

 

Fakat Galiyev hareketi aslında sınıflaşma olgusuna aykırı değil; ve hattâ bendeniz Galiyev’in enternasyonalizm projesine karşı çıkmasını yöntemsel bir karşı çıkış olarak değerlendirmekte, “mazlum milletler dayanışması” çağrısını yeni bir tür enternasyonalizm olarak görmekteyim..

 

Çünkü gerçekten de bu “dayanışma” emperyalizmle mücâdelede zorunlu ve sağlıklı düşünen bir zihnin kolayca varabileceği bir sonuç..

 

Siz ne kadar “millî sınırlar dâhilinde” anti-emperyalist bir mücâdele verirseniz verin; emperyalizm ahtapotu önünde sonunda sizi tekrar sarmalar ve kendinizi millî mücâdele yıllarından beter hâlde bulursunuz..

 

Tıpkı bugünün Türkiyesinde olduğu gibi!..

 

Bugünün Türkiyesinde temel sorun ne Tayyip-Baykal inatlaşmasıdır ne hükümet-yargı kutuplaşması ne laiklik ne türban..

 

Temel sorun: Kemalizm ile demokrasi ilişkisinin bir türlü doğru düzgün anlaşılamaması, emperyalistlerin ve onların emri altında bulunan besleme aydınların bu ilişkilerin kurulmasının önünde çin seddi gibi dikili durmasıdır..

 

Aslında bu dikotomik yapıların büyük bir sorunsal hâline gelmesi Ekim Devrimi sırasında gerçekleşti, o günden bu güne müthiş bir kakofoni kulakları -ve zihinleri- tâciz ediyor..

 

Avrupa Proleteryası; yâni İkinci Enternasyonal; yâni Marks ile Engels’in çok özel bir misyon yüklediği Avrupa işçi sınıfı Bolşeviklere Devrim sırasında yardım etmedi; ve hattâ Menşevikleri onlara karşı kullandı..

 

Komünist Manifesto’da Marks ile Engels’in tüm proleterlere târihi vasiyetiydi: birleşin!..

 

Fakat Avrupa Proleteryası burjuvayla “birleşti”..

 

İşte, Galiyev hareketinin çıkış noktası da bu çelişkidir aslında..

 

Yâni konuyu sınıfsal çelişkilerden bağımsız olarak düşünüp milletler arası ilişkilere uyarladılar..

 

Pekî, velev ki başarılı oldunuz, Asya’dan ve hattâ Avrasya’dan tüm emperyalistleri -tıpkı bir zamanlar bizde olduğu gibi- kovdunuz, ya sonra?

 

Millî mücâdelenin kazanılması başka birşeydir, “sınıfsız bir toplum”dan bahsedebilmek başka..

 

Sınıfsız bir topluma geçebilmek için Marksist-Leninist ideoloji önce sınıflı bir toplum yapısını zorunlu görür; hem târihsel olarak hem de mantıksal olarak bu kaçınılmazdır..

 

Dolayısıyla Marksist-Leninist ideoloji ile Galiyev hareketi aslında birbirine karşı ya da taraf değil; Galiyev hareketi geri kalmış ve gelişmekte olan ülkeler için ancak bir “hazırlık evresi” olabilir(!?); bundan sonrası ise: Marksist-Leninist ideoloji(!?)..

 

Fakat(!!)..

 

Bu söylediklerim, bendenizin Marksist-Leninist ideolojiyi desteklediği şeklinde aslâ ve aslâ anlaşılmamalı; bendeniz Kemalist devrimi savunmaktayım; bu devrimin yarım kaldığına ve âcilen tamamlanması gerektiğine, bunu tamamlayacak olanın da Millî Demokratik Devrim hareketi olduğuna inanmaktayım..

 

Benim düşünceme göre Kemalizm: millî ekonomi, millî kültür ve millî devlettir. Kemalizm sınıflaşma olgusuna karşı olmadığı gibi, sınıflaşma olgusu temelinde toplumsal ayrıcalıklara, bu ayrıcalıkların içselleştirilmesinden doğan yabancılaşma olgusuna taraf da değildir..

 

Millî ekonominin en sağlıklı bir biçimde işlemesi için millî burjuvanın gelişmesi, güçlenmesi Kemalizmin temel hareket noktasıdır; ancak bunun olması, diğer kitlelerin ezilmesi anlamına gelmez..

 

Mesele de burada zâten: bir sınıfın güçlenmesi başka bir sınıfın ezilmesini gerektirmez..

 

“Ben” ile “öteki”yi ontolojik ve epistemolojik bakımdan iki farklı nesne olarak konu edinmek başkadır, bu ikisini birbirine ezeli ve ebedi düşman ilân etmek başka..

 

Fichte ve müritleri bunu anlayamadılar işte!..

 

(Nedenlerine burada girmeyeceğim ama, şunu söylemeden geçemeyeceğim: Alman filozoflarının temel yanılgısıdır: hemen hepsinin kafası iki nesne arasındaki farklılıkları bulmak yönünde işler; benzerliklerle hiç mi hiç ilgilenmezler.. Onun içindir ki zihinlerinin; zihinsel etkinliklerin ancak yarısını kullanırlar, kalan yarısını da rakipleriyle demagoji yapmakla harcarlar -ki bu da başka bir yazının konusu..)

 

Üretim araçlarının doğru ve en verimli şekilde kullanılması tüm sınıfların lehine sonuçlar doğuracaktır..

 

Benim anladığım biçimiyle halkçılık budur..

 

Halkçılık toplumsal sınıflara, sınıflaşma olgusunun bizâtihî kendisine karşı değildir..

 

Halkçılık bir sınıfın güçlenmesi için başka sınıfların ezilmesine, haklarının çiğnenmesine karşı olmaktır..

 

Bunun önüne geçmek için; eş değişle: üretim araçlarının doğru ve en verimli şekilde kullanılması için ekonomi üzerinde “devletin görünmez eli” mutlakâ olmalıdır..

 

Benim anladığım biçimiyle devletçilik budur..

 

Evet: devletin görünmez eli..

 

El devletin elidir, serbest piyasanın değil; devlet tüm toplum kesimlerine elini vermelidir; ama bu el aynı zamanda da görünmez olmalıdır; devletin ekonomide aşırı ve gereksiz ağırlığı önünde sonunda tüm toplum kesimlerini olumsuz yönde etkileyecektir..

 

Bu el kâh kur, kâh fâiz, kâh sübvansiyon ve teşvik kredisi politikalarında hep doğru ve millî çıkarları korumak yönünde hissedilmeli; doğal kaynakların ve emek gücünün tüm toplumun refâhına olacak şekilde idâresi amaçlanmalıdır..

 

Devletin ekonomiden çekilmesi demek bu elin önce burjuvanın eline geçmesi, sonra da uluslararası birtakım antlaşmalara dayanarak burjuvanın kompradorlaşması sûretiyle emperyalist devletlerin, günümüzde de bilhassa küresel sermâyenin eline geçmesi demektir..

 

Benim anladığım biçimiyle Kemalizmin kalkınma plânlamasının amacı budur: topyekûn kalkınma, bunu yaparken hem burjuvayı kompradorlaşmaktan hem de işçi sınıfını burjuvanın Batıda ortaya çıkan acımasızlığından korumaktır..

 

Bendenizin Komünistlerle anlaşamamasının nedeni de budur: bir sınıf için lehte olanın başka bir sınıf için aleyhte olduğunu düşünmek -kimse kusura bakmasın- apaçık bir düşünsel sığlıktır!..

 

İmdi sınıfsal çelişkileri aşmak için niçin sınıfları ortadan kaldıralım ki!..

 

Demokrasinin çelişkilerini aşmak için demokrasiyi, ekonominin çelişkileri için ekonomiyi, siyâsetin çelişkileri için siyâseti.. ortadan kaldırırsak bu süreç sonunda insanlar arasındaki çelişkileri aşmak için insanları ortadan kaldırmaya kadar gelir dayanır -ki Hitler’in “nasyonal sosyalizm”i de bu değil miydi..

 

“Ben” ile “öteki” arasındaki çelişkilerde temelini bulan ekonomik ve siyâsî ayrıcalıkları ortadan kaldırmak için çıkar yol “ben” ile “öteki”yi yok etmek midir yoksa toplumsal yaşamda gerekli önlemleri almak sûretiyle “ben” ile “öteki”yi ortak ve âdil bir yapı içinde buluşturmak, bu yapıyı bizzat devlet gücüyle tesis etmek ve korumak, kollamak mıdır!..

 

E tabiî ki yalnızca farklılıkları görmeye odaklanmış bir zihin böyle birşeye hiçbir olanak tanımaz, ben de bunu yadırgamıyorum zâten..

 

O hâlde ne Marksist-Leninist ideolojiye ne Galiyev hareketine ne Maoculuğa ne Stalinizme vb.. mutlak hakîkat pâyesi vermeden düşündüğümüzde yolumuz aslında Kemalizme çıkar..

 

Benim düşünceme göre her Komünistin sonu Kemalizmdir..

 

Bunu ilk anlayanlar da MDD’ciler olmuştur..

 

68’in ütopyacıları; yâni şu “Sosyalist Devrim”(!?) tezini savunanlar “Kapital’in yazarı”na -hümanist Marksizm tartışmalarını dikkate alarak böyle söyledim- biat edip “burjuva düşmanlığı”nı ayyuka çıkarırken MDD’ciler hiçbir zaman bu işe kalkışmamış, hattâ millî burjuvanın güçlenmesini Kemalizmin tam bağımsızlık ilkesi için; millî ekonomi, millî kültür ve millî devletin sağlanması için bir araç olarak görmüşlerdir..

 

Aslında SD’ciler ile MDD’ciler arasındaki bu çelişkiler sâdece bize özgü değil:

 

Lenin, Marks’ı tersten okudu: Marks kapitalizmin nasıl ortaya çıktığını ve nasıl aşılacağını anlatırken Lenin, Kapital’de nasıl kapitalistleşebileceklerini aradı..

 

Vardıkları sonuç: Avrupa kapitalizminden daha güçlü bir kapitalizm olmuştu: devlet kapitalizmi..

 

Komünizm için kapitalizm aşılması gereken zorunlu bir aşamaysa önce kapitalistleşmek gerekiyordu ve SSCB’de Lenin zamânında temelleri atılan “komünist sistem”(!?) sonunda hantal bir devlet kapitalizmi şekline dönüştü..

 

Lenin’in Marksist kurama eklediği emperyalizm anlayışını ise Stalin tersten okudu; Sovyetler Birliği onun zamânında Batı Avrupa’ya rakip bir emperyalist güç olarak belirdi; Orta Asya’dan tutun Güneydoğu Avrupa’ya kadar uzanan coğrafyada yaklaşık otuz milyon insanı “buharlaştırdı”..

 

Bütün bunlar Kapital’in yazarını kuru bir ekonomik-determinist bir ideolog olarak görmenin, yabancılaşmayla ilgisinde Marksizmin temelindeki “insancıl özü” hesâba katmamanın doğal bir sonucu olarak da görülebilir elbet..

 

Tıpkı SD’cilerin yaptığı gibi!..

 

MDD’cilerin bir Deniz Gezmiş’i, bir Mâhir Çayan’ı oldu; SD’ciler ise unutuldu gitti!..

 

(Hoş bu iki devrimcinin de çok büyük hatâları vardı ama, yine de bu insancıl özden hayatları boyunca sapmadılar ve Kemalizme hep sâdık kaldılar..)

 

Çünkü MDD’ciler birey ve toplum ilişkilerini hiçbir zaman ekonomik-determinist perspektife kurban etmediler; herşeyi, ama istisnâsız herşeyi alt-yapı–üst-yapı ilişkilerine sığdırmaya çalışmadılar..

 

Sâdece bizim SD’ciler mi!? Mao(cular) da bu sığlıktan kendi pay(lar)ına düşeni aldı(lar):

 

Gerçi tersten de olsa Lenin hiç değilse Kapital’i okumuştu; ama Mao(cular) bunu bile yapmadı(lar): “Mâdem ki kapitalizm yadsınacak birşey, o hâlde niçin kapitalistleşelim; biz tarım devletinden doğruca komünizme geçelim” dedi(ler) ve sanâyîleşmeyle birlikte ortaya çıkan yabancılaşmayı aşma iddiâsında olan Marksizmi bu yabancılaşmanın ortaya çıkmadığı bir tarım devletine “uydurmaya” çalıştı(lar)..

 

Marks komünizmde üretim araçlarının özel mülkiyetinin ortadan kalkması söylemiyle aslında fabrikaların, büyük sanâyî işletmelerinin vb.. üretim araçlarının özel mülkiyetinin ortadan kalkmasını anlıyordu; bunların sayıları az ama çoğunluğa hükmeden, kendi çıkarlarından başka hiçbir şeyi düşünmeyen küçük bir azınlığın elinde olmasının kaçınılmaz olarak yabancılaşmayla sonuçlanacağına inanıyordu; Mao(cular) ise üretim araçlarından dâimâ kazma küreği, öküzü, baltayı anlamış, yabancılaşmayı ise sâdece “doğaya yabancılaşma” şekline indirgemişlerdi..

 

İşte, Kemalizm şu “bilimsel(!?) sosyalizm”de(!?) düşülen tüm bu kafa karışıklıklarının panzehiridir..

 

Tekrar belirtmek isterim ki her Komünistin sonu Kemalizmdir..

 

Bu o kadar öyledir ki onca çelişki, mücâdele, çaba sonunda SSCB’nin varıp geldiği nokta: Kemalizmdir; Putin öncülüğünde Rusya’da millî ekonomi, millî kültür ve millî devleti inşâ etmektir, benzer şekilde bugünkü Çin de Kemalizme doğru hızla ilerlemektedir..

 

Kemalizmin ne Galiyev hareketiyle ne de başka bir görüşle “temellendirilmeye” ihtiyâcı yoktur; çünkü Kemalizm kaynağını ve temelini bizzat apaçık olgu ve olaylardan alır; ideolojik takıntılardan, fraksiyonel saplantılardan değil..

 

Ve bizde Kemalizmin geleceği Millî Demokratik Devrim hareketine bağlıdır; bu güzelim ülkemizde millî ekonomi, millî kültür ve millî devlet ilkelerini gerçekleştirmeye..

 

Emperyalizmin kaderi de aslında Kemalizme bağlıdır; öncelikle kendi ülkelerinde millî mücâdele verecek ve başarı kazanacak devletler er ya da geç mazlum milletler dayanışmasıyla örgütlenip emperyalizmi târihe gömecektir..

 

Bunu belki ben göremeyeceğim, benim çocuklarım da ve onların çocukları da..

 

Ama ben bu inancı hep taşıyacağım, benden sonrakilerin de taşıması için canlı tutacağım..

 

Pekî ya siz!?

 

Alkım Saygın

 

18.06.08

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi "Kemalizm" uluslararası bir model midir? Dünyada ilk olarak ortaya koyduğu bir ilke ve program var mıdır? Yoksa bir sentezleme midir? Yani 6 ilke arasında ilk ve yeni olan birşey var mıdır? Bir liderin ve ideolojisinin, daha önce var olan, başka ülkelerde uygulanan ilkeleri kendi ülkesine uyarlaması başka birşeydir. Yepyeni bir model veya doktrin ortaya çıkarmak başka birşeydir.

 

Komünizm ve Kemalizm arasında ne gibi bir alternatiflik durumu vardır? Kemalizm, kapitalizme alternatif bir model midir? Komünizme alternatif bir model midir? Kemalizm ekonomik bir sistem midir? Kemalizmin ekonomik modelinde yeni olan herhangi bir unsur var mıdır?

 

Bu topiğin başlığındaki iddianın aksine neden Kemalistler, kemalizmden gitgide uzaklaşarak komünizme yaklaştılar Türkiye tarihinde (aktif mücadele anlamında)

 

MDD’cilerin bir Deniz Gezmiş’i, bir Mâhir Çayan’ı oldu; SD’ciler ise unutuldu gitti!..

 

(Hoş bu iki devrimcinin de çok büyük hatâları vardı ama, yine de bu insancıl özden hayatları boyunca sapmadılar ve Kemalizme hep sâdık kaldılar..)

 

Hımm. Ben sanki şöyle hatırlıyorum. Başlarda MDD ci ve kemalist olan bu iki lider ve hareketleri, birer sosyalist harekete dönüştüler. Demokratik Devrimi'de, bir amaç değil, baki kalmasını diledikleri bir sistem olarak değil, sosyalist devrimin hazırlayıcısı olarak görüyorlardı. 15-16 haziran olaylarının bu iki hareket üzerindeki etkisi nedir?

 

Artı MDD'cilerin Deniz Gezmiş'i ve Mahir Çayan'ı değil. Rasih Nuri İleri'si, Doğan Avcıoğlu'su, Mihri Belli'si vardı. Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan gibi öğrenci liderleri ise, 27 Mayıs'ın popüleritesi ve halen süren etkisiyle başladıkları yolu, 15-16 ayaklanmasından sonra sosyalizm ve komünizm idealleriyle sürdürdüler.

 

1970'lere gelindiğinde neden kemalist hareketler, Maocu, Enver Hocacı, , Fokocu kamplara ayrıldılar. Gerek THKO, gerekse THKP-C menşeili kemalist bir hareket kaldı mı? Ya da 68'lerin kemalist hareketi Aydınlık, 70'lerde hangi çizgiye dönmüştü Maoizm? 80'lerle birlikte tekrar edindiği kemalist kimlikte ekonomik herhangi bir yan var mıydı? Ve hale şu an var mı?

 

Çünkü 15-16 haziran bu ülkede başka bir dinamiğin olduğunu gösterdi. Tüm siyasal hareketler üzerindeki köklü etkisiyle.

 

MDD'ciler ne yaptı peki? Ordu- Aydın- Öğrenci bileşimiyle gördükleri devrim rüyaları Ziverbey köşkünde sona erdi. Devrimin öncü gücü olarak gördükleri ordu tam karşı biçimde Askeri Darbe yaptı. ABD yanlısı bir darbe ve MDD'ciler hem kayboldu, hem unutuldu gittiler MDD'cilikte. Yerini, Latin Amerika ve Çin modellerinden esinlenen "kesintisiz devrim" , "aşamalı devrim" gibi modellere bırakarak. Sınıfısal bir dinamiğe ve tabana dayanmadan geliştirilen "devrim" projeleri "balyoz harekatıyla" bitirildi.

 

ben galiyevciyim, Galiyevcilik sınıfsal çelişkileri reddeden, veya sınıfsal mücadeleyi, anti emperyalist mücadelenin arkasına atan bir görüş değildir. Galiyevin prekapitalist toplumlar için ortaya koyduğu modeller adı üstünde prekapitalist toplumlar içindir. Galiyev sınıfların oluşmadığı kafkasya için ortaya koyduğu modeli, rusya için savunmazdı. Sınıfların hayli hayli oluştuğu 1960'larda. Galiyevin şekilci bir biçimde incelendiğinide düşünmüyorum. Zira 15-16 haziranda "proleterya" itici bir güç olduğunu gösterdi.

 

Artı başarı bir kriter değil midir? Mao şunu yapmadı bunu yapmadı. Mao insanların açlıktan ölü doğan bebekleri yediği "Asya'nın topal köpeği" lakaplı Çin'i bir dünya devi haline getirdi. Emperyalizme karşı kesin bir bağımsızlık kazandırdı ülkesine. Kendisinden önce Japonya'nın mı İngiltere'nin hakim olacağı tartışmasının kıtasının çok uzağında yapıldığı bir ülke. Kıtasının lider ve belirleyen ülkelerinden birisi haline geldi. Sanal performans ölçütleri belli bir cenahta yaygındır. Ama gerçek dünyaya geldiğimizde başarı veya başarısızlık gün gibi açıktır..

 

Kemalizm ise, olmadığını iddia ettiği bir sınıf tarafından iktidardan indirildi. Sebebi, Atatürk'ten sonra revize edilmemiş olması. Milli Burjuva yaratmanın tek yolu olan feodal unsurları mülksüzleştirip sermayenin el değişimini sağlamak yerine. Bunu azınlıkların mallarına el koyup, bu malların üstüne feodal unsurların çöreklenmesine göz yummak şeklinde anlaşılmaz bir yöntemle yapmaya çalışması.

 

Yani milli burjuva yaratma projesini, burjuvaların pazar ve merkez sermayelerinin oldukları ülkeyi kriter almak yerine. Onların etnik kimliklerini kriter almak şeklinde anladığı için.

 

 

Halen sosyalizm-kapitalizm gibi sistemlere kemalizmin hangi işleviyle alternatif olduğunu anlamadım ben. Kemalizm ekonomik bir modelmidir? veyahut kendine özgü ekonomik bir modeli var mıdır?

 

Sosyal Devlet mi? Devlet Kapitalizmi mi? Bunlar kemalizme özgü mü?

 

Bu o kadar öyledir ki onca çelişki, mücâdele, çaba sonunda SSCB’nin varıp geldiği nokta: Kemalizmdir; Putin öncülüğünde Rusya’da millî ekonomi, millî kültür ve millî devleti inşâ etmektir, benzer şekilde bugünkü Çin de Kemalizme doğru hızla ilerlemektedir..

 

 

Dostum ben senin başka yazılarınıda okumuştum. Ama bu kadar büyük mantık hatası hiç görmedim. Birincisi Çin tam tersine hızla özelleştirme ve yabancı yatırımcılara ülkede daha fazla yer açma yolunda ilerliyor. Rusya ise, Sovyetler Birliği'nde 1917-1925 yıllarında uygulanan sisteme doğru gidiyor.

 

Rusya'nın "milli kültür" inşası dediğin hareketi ise Devlete bağlı ırkçı gençlerden oluşan teşkilatlar kurmaktan ibaret. Kafkasyalı işçileri kaçırıp bayraklarının önünde kafasını kesen. Sokak ortasında göçmenleri parçalayarak öldüren. Ve Rusya'da yaşayıp Rus olmayanları metroya binmekten korkar hale getiren devlet destekli Irkçı çete (NASHI) oluşturma projesinin neresi Kemalizme doğru hızla ilerlemektir. Kemalizmin milli kültür hedefinde ırki esaslara dayanmayan bir Türklük tanımı getirmek birincilken. Rusya aksine kendi vatandaşları arasında ırk kriterine göre ayrıma gidiyor.

 

"Devletin ekonomide görünmez elinin ağırlığı" Kemalizm özgür bir görüş mü?. Sosyal Devlet Avrupa'da oluşan ve Jandarma Devlet modelini dizginlemek için uygulanan bir sistem.

 

Yani Laiklik ne kadar kemalizme özgüyse, devletçilik, sosyal devlet anlayışıda o kadar özgüdür. Kemalizm yeni bir ekonomik model, yeni bir devlet yapısı getirmemiştir ortaya. Dünyada yüzyıllardır var olan modellerin ve düşüncelerin Türkiye'nin şartları ve ihtiyaçları doğrultusunda ve ancak Türkiye için geçerli olabilecek şekilde yeniden yorumlamıştır. Bunu yaşarken oldukça başarılı bir şekilde gerçekleştiren Ata'nın yakaladığı ivme. Kendisinden sonra herşeyi yanlış anlamaya dönüşmüştür.

 

Ha birde unutmamak lazım. Kemalizm Türkiye'de iktidardan bir sınıf eliyle indirilmiş ve bir daha iktidara gelememiştir bugüne kadar. Sınıfsal bir mücadeleyi gereksiz gören, ve hatta Türkiye'de sınıfların varlığını yok saymanın acı bir neticesidir bu. O olmadığı iddia edilen feodal sınıf, kendi yapısıyla evrilerek 1950'de kemalizmi iktidardan indirmiştir. Bir daha iktidar şansı vermeyecek şekilde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.