Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Muhammed'in Rahip Bahira ve Rahip Nastura ile Görüsmesi..


3skiya

Önerilen İletiler

Şu konu bilinmelidir ki Hz Muhammed iki kez Şam tarafına gidip orada Rahip Bahira ve Rahip Nastura ile ayrı tarihlerde görüşmüştür..

 

Bu görüşmeler esnasında çok önemli dini sohbetlerde bulunduğu tarihi kaynaklarda mevcuttur.

 

Gerçek bu iken,Hz Muhammed'in yeni bir oluşum için onlardan da yararlandığı söylenebilir.Hatta bu göşrüşmenin Hz Muhammed üzerinde yaptığı etkiyle ilgili özel kitaplar bile yazılmıştır.

 

Mesela 1988 yılında Paris'te yayınlanan Kuran'ın yazarı Hırıstiyan Keşiş Bahira Efsanesi.. adlı yapıt bu konuda örnek olarak gösterilebilir.Bu kitapta ''Hz Muhammed'in bilgisini keşiş Bahira dan almıştır deniliyor.

 

Kaldı ki Hz Muhammedin ticaret amacıyla 15-25 yaşları arasında iki kez Şam tarafına gittiği ve ticaretle hiç alakaları olmayan bu papazlarla dini konularda sohbet ettiği aşşağıda vereceğim kaynaklarda da mevcuttur.

İbn-i Sad,Tabakat-i Kübra 1/62

Kastalani,el-Mevahib 1/101

 

Daha peygamberlik gelmesine yaklaşık 20 yıl varken bu dini bilgileri toplamasının ve araştırma yapmasının sebebi neydi? Malum mu olmuştu? Yoksa ileride kuracağı örgütün temellerini mi oluşturuyordu?

 

Açlık ve sefalet halinde Medine ye sığınan müslümanların bir tek (barınmak için) çıkar yolu vardı o da etrafını kızdırmadan iyi geçinmek. Zaten (bu sözde) ayetler onun için MEDİNE de indi.

 

HZ Muhammedin ne zaman ayete ihtiyacı olsa hemen iniyor.

 

Hz Muhammed Medine de korkudan diğer dinlere inanan insanlara hoş görünsün diye (çünkü gideceği başka yer yok) bir dünya numaralar yapmış ve kusura bakmayın bunlarada ayet demiş..

 

Medine de bir tek olay çıkmamıştır..inen ayetlerde (etrafına yaranmak için) hrıstiyanlık ve musevilik dinlerini över, yüceltirsen tabiki olay çıkmaz..

 

1-bu ayetler neden medinede indi??

2-neden diğer dinleri öven bir tek ayet mekkede inmedi..

 

Birde işi bitince (yani Mekkeye dönünce) yahudi ve hırıstiyanlarla ilgili neler söylemiş onları da inceleyelim..

Muhammed in hayatını okuduğumuz için ya da Muhammed i haşa diğer Peygamberlerden farklı sevdiğimiz için imanlı değiliz, bizler Kuran-ı kerim i okuduğumuz, bizi ürpertilere düşürecek kadar her halimize hitap edişi ve dünyasal bir kitap asla ve asla olamayacağı için imanlıyız. Biz önce Allah a yani tek bir Tanrıya inandığımız ,sonra dinleri Allah ın nasip ettiği oranda anlayabildiğimiz kadarıyla imanlıyız.Metafiziksel olarak,Allah ın yardımını hangi hallerde daha derin algılıyoruz,nerde ne kopukluklar yaşarsak nerelerde neler olmaya başlıyor olgusunda imanlıyız.Biz yaşadığımız her sıradan günün her akşam özetinde Kurandan sayfalar buluruz ya da Kuran da günümüzden yansımalar. Siz Muhammed le ilgili tarihten ne koysanız önümüze,bir Kitabın eşşiz mükemmelliğini (tabiki bizler gözünde) yok edemezsiniz.Diğer Kitap ehlinden insanların kendi forum kanallarında tartışırken ya da yazışırken ya da dinleri hakkında fikir alışverişinde bulunurken ya da kendi aralarında imanlarını ,dinlerini destekleyici öğütlerini okurken,koskoca bir Kuran-ı Kerim in içinde barındırdığı dini yaşadıklarını görmek, dışardan Kitapta aslında olmayan öğretiler dışında bu insanların neredeyse örnek müslümanlar gibi olmaları, benim şahitliğimdir ki,bu konu bence çok çok önemli bir şahitliktir.Demek ki ben dinimden az biraz doğru anlıyormuşum sorgulamasını, Kitaba bağlı yaşayanların ortak olgularındaki ortak mükemmelliği malesef siz kavrayamazsınız.

İşi bitince imanlı insanlara sözde değişen hiç bir konu yokken, imanında sıkıntısı olan insanlarla ilgili de konuşurken bir çelişki bir sıkıntı olmamasına karşın, iki ayrı gurubu aynıymış gibi gösterip sözümona olmayan çelişkiler yaratmanız ve olmayan zanlara kapınılması , yapılan en büyük en korkunç hatalar arasında.Koca bir Kuran da ,Kuran ehlinden yani biz Kitap ehlinden bahsederken, "sen o müminleri şunu bunu yaparken görürsün "diye anlatılan mümin özelliklerinde, onlara vadedilenler ile, "vay o namaz kılanlara ,onlar namazlarından habersizdirler " diye bahsedilen ya da "vay o arkadan çekiştirenlere" gibi anlatılan ve adına müslüman denilen kişilere vadedilenleri harmanlarsanız ,elbet yığınla çelişki yaratırsınız.İşte yaptığınız ancak bundan ibaret.Aynı olmayan her kavramı aynıymış gibi sunmak,sonrada aynı olmayan sonuçlarını çelişki sanmak. Övenler ve yerenler,bütün o ayetler nerde indirildiyse indirildi,hiç bir koşulda bütünün sunduğu anlam değişmedi.Değişmeyecekte..

Herşey değişir ,Allah kelamı,Allahın sözleri, sonsuza kadar kalır,değişmez... Bu sözüm de hem inanmayanlara hem inanırlardan bi türlü bu kavrama inanmayanlara olsun..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 52
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

bizler Kuran-ı kerim i okuduğumuz, bizi ürpertilere düşürecek kadar her halimize hitap edişi ve dünyasal bir kitap asla ve asla olamayacağı için imanlıyız.

Kuran asla ve asla dünyasal bir kitap olamaz mı?

Sevgili Ftoyd, elbette ki Kuran dünyasal bir kitap olamaz çünkü dünyada Kuran'dan başka artık öyle bir kitap kalmadı. Çünkü öyle kitap yazmaya kalkanları muhtelif suçlardan tutuklayıp direk olarak hapise atıyorlar.

Mesela; böyle bir kitap yazmaya kalkan bir kişi, dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun; insanları kin ve nefrete sevketmekten, işkenceye teşvikten, kan davalarına teşvikten, kadınlara dayak atmaya teşvikten, köleliği normal göstermeye çalışmaktan, çok evliliğe teşvikten en az 30 yıl yer. Kaldı ki kuranda daha bunlara benzer ne suçlar var.

Siz bu suçların hepsini görmezden geliyorsunuz, "vardır bir hikmeti, ben anlamıyorumdur" diyorsunuz. Ama böyle bir kitap yazacak bir kişi hakimin karşısına çıktığı zaman hakim "vardır adamın bir bildiği, ben anlamıyorumdur" demez; dese bile onu en yakın hastahaneye sevk edip, malulen emekli yaparlar.

 

Demek Kuran sizi okurken ürpertilere düşürecek kadar etkiliyor? Hangi ayetleri sizi ürpertecek kadar etkiliyor? Bütün ayetleri mi?

Okudukça "bunları bir insan akıl edip yazmış olamaz" diyorsunuz değil mi?

Peki öyleyse; önce şu ayeti bir okuyun daha sonra size bir soru daha soracağım:

 

Nisâ/34 - Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.

 

Not: parantez içindeki yazılar, Diyanetin makyajlarıdır.

Not2: Yukardaki ayete dikkat edin! "Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın." diyor. Dayak bile attıktan sonra hala itaat etmezlerse artık onlara dilediğinizi yapabilirsiniz demek istiyor.

 

Şimdi de benim ayetime bakalım:

Notamatik/34: Kadınlar ve erkekler birbirleriyle her hak bakımından eşittir. Çünkü Allah kimini kiminden üstün yaratMamıştır. Erkekler kadınları koruyup kollarlar, evlerin geçimini sağlarlar fakat bunların hiçbiri erkeği hak ve hukuk bakımından veya başka hususlarda kadından zerre kadar üstün kılamaz. Kadınlar erkeklere itaat etmeseler dahi, erkekler yine de kadınları en hafif bir şekilde de olsa dövemez ve hiçbir ceza da veremez.

 

Hangi ayet daha tüyler ürpertici? Benimki mi Kuran'ınki mi? Şu anda siz elbette ki "Kuran'ınki daha güzel" diyeceksiniz, başka çareniz yok çünkü. Ama Nisa/34'ün yerinde benim şu yukardaki ayetim olsaydı siz o zaman övüne övüne her yerde benim ayetimi gösterip; "okuyunca tüylerim ürperiyor" diyecektiniz.

"Bakın işte görün, Kuran böyle herkesi eşit sayan, kadınları koruyan bir kitap" diyecektiniz. "Böyle bir ayeti bir insan yazmış olamaz" diyecektiniz.

Şimdi yaptığınız gibi; "ayette bir kusur yoktur, bende bir kusur vardır, ben anlamıyorumdur" demek zorunda kalmayacaktınız. Her yerde "Görmüyormusunuz? Sizin okuma yazmanız yok mu? apaçık kadınları dövmeyin diyor, daha ne desin? Niye yazdığı gibi okumuyorsunuz da başka anlamlara çekiyorsunuz?" diyecektiniz. Yani şu anda bizim size söylediğimizi, o zaman siz bize söyleyecektiniz. Şimdi biz; "niçin yazdığı gibi okumuyorsunuz da başka anlamlar yüklüyorsunuz? diyoruz; Kuran'da yukarda yazdığım gibi ayetler olsaydı, o zaman da siz bize bunu söyleyecektiniz.

 

Şimdi ben size tekrar soruyorum, lütfen cevabımı verin.

Kuran'daki Nisa/34 niçin benim yazdığım ayetden güzel? Sebebi nedir? Çok rica ediyorum; bana "Çünkü o Allah'tandır, o mutlaka daha doğrudur" gibi akıl almaz cevaplar vermeyin. Ben size mantıken bir soru soruyorum, siz de bana mantıken bir cevap verin. Her iki ayetin de içeriğine bakın; mantıken hangisi daha doğru ve niçin?

 

Saygılar, sevgiler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran asla ve asla dünyasal bir kitap olamaz mı?

Sevgili Ftoyd, elbette ki Kuran dünyasal bir kitap olamaz çünkü dünyada Kuran'dan başka artık öyle bir kitap kalmadı. Çünkü öyle kitap yazmaya kalkanları muhtelif suçlardan tutuklayıp direk olarak hapise atıyorlar.

.

.

 

Şimdi ben size tekrar soruyorum, lütfen cevabımı verin.

Kuran'daki Nisa/34 niçin benim yazdığım ayetden güzel? Sebebi nedir? Çok rica ediyorum; bana "Çünkü o Allah'tandır, o mutlaka daha doğrudur" gibi akıl almaz cevaplar vermeyin. Ben size mantıken bir soru soruyorum, siz de bana mantıken bir cevap verin. Her iki ayetin de içeriğine bakın; mantıken hangisi daha doğru ve niçin?

 

Saygılar, sevgiler.

 

 

sn Notamatik

Verdiginiz örnek gercekten hosuma gitti ve degerlendirmenizde harika, ilave edecek birsey bulamadim acikcasi..

Ancak sordugunuz soruya hic birinin mantiken cevap verecegini zannetmiyorum..

Cünkü her defasinda oldugu gibi bundada inandiklari seyin disina cikmayarak yorumlar yapacaklardir..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran asla ve asla dünyasal bir kitap olamaz mı?

Sevgili Ftoyd, elbette ki Kuran dünyasal bir kitap olamaz çünkü dünyada Kuran'dan başka artık öyle bir kitap kalmadı. Çünkü öyle kitap yazmaya kalkanları muhtelif suçlardan tutuklayıp direk olarak hapise atıyorlar.

Mesela; böyle bir kitap yazmaya kalkan bir kişi, dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun; insanları kin ve nefrete sevketmekten, işkenceye teşvikten, kan davalarına teşvikten, kadınlara dayak atmaya teşvikten, köleliği normal göstermeye çalışmaktan, çok evliliğe teşvikten en az 30 yıl yer.

 

Yanlış..İnsanları sabretmeye zorlamasından,insanları kardeşlik olgusunda sevgide buluşturmasından,karıncayı bile yanlışlık dışında ezme hakkı vermeyişinden,kan davası değil kısasa kısas hükmündeki güzellikten,kadınların çalışmak zorunda olan zayıf biyolojili ezilmiş metalar olmasındansa ,hem kadın hem eş hem anne hem iş kadını olarak ağır hemde çok ağır şartlar altında ,hiçte biyolojisine uymayan bir yapıya zorlamaktansa,senin paran benim param olgusunu kaldırıp bizim diyebilen ve kadına bakmayı ciddi ciddi Allahın emri bilen erkekler yaratması ,üstelikte bunu çok net bir şekilde tek eşlilik kavramında yapması,sizin hoşunuza gitmeyebilir ama ben o gözle göremem, bunlardaki güzellikleri atlayamam.Sizin işkence dedikleriniz bana göre dünyasal emirlerde,bu dünyayı cennet vari bir yere çevirir.O kadar da eminim Kitapa uyanların dünyasının mükemmel olacağından.Ha ben bile henüz Kur'an a o boyutta uymuyorum ama İnşallah ,dilerim,Rabbim yoluna iletir,o yolda ilim nasip eder ve ilmimi her daim arttırır ve ve ve bu canı İslam üzerine alır,İnşallah..

 

 

Kaldı ki kuranda daha bunlara benzer ne suçlar var.

Siz bu suçların hepsini görmezden geliyorsunuz, "vardır bir hikmeti, ben anlamıyorumdur" diyorsunuz. Ama böyle bir kitap yazacak bir kişi hakimin karşısına çıktığı zaman hakim "vardır adamın bir bildiği, ben anlamıyorumdur" demez; dese bile onu en yakın hastahaneye sevk edip, malulen emekli yaparlar.

 

Ben anlamadığım noktada yaptığım şeyden bahsettim,bunun sonucunda da Allahtan yardım bekledim ve anlamadığım noktada mutlaka anladığım anlamlara vardım,mutlaka kafamda minnacık pürüz sayılabilecek konulara cevap buldum beklememle.Vardır hikmeti dediğim kadar,o hikmetin ne olduğunu öğrenmeye çabaladım ve sabırla bekledim hep..Çok şükür öğrendim de.. Şimdi elbette anlamadığım ya da yeterince inceliğini kavrayamadığım ayet vardır,elbette illaki ben az bilirim,ama bende mantığıma ters düşebilecek,artık kulağımı tırmalayabilecek tek bir ayet kalmadı.Anlayacağınız cevapsız soru kalmadı.Israrla beklenen ve dilenilen ilim dışında.Cidden ben bu konuda arsız ve ısrarcı bir dilenciyim.Çünkü tüm günahlılığıma rağmen, vazgeçemeyecek,pes edemeyecek ,başka dost edinemeyecek kadar seviyorum ben Tanrımı.

 

 

Demek Kuran sizi okurken ürpertilere düşürecek kadar etkiliyor? Hangi ayetleri sizi ürpertecek kadar etkiliyor? Bütün ayetleri mi?

Okudukça "bunları bir insan akıl edip yazmış olamaz" diyorsunuz değil mi?

Peki öyleyse; önce şu ayeti bir okuyun daha sonra size bir soru daha soracağım:

 

Nisâ/34 - Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.

 

Not: parantez içindeki yazılar, Diyanetin makyajlarıdır.

Not2: Yukardaki ayete dikkat edin! "Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın." diyor. Dayak bile attıktan sonra hala itaat etmezlerse artık onlara dilediğinizi yapabilirsiniz demek istiyor.

 

Şimdi de benim ayetime bakalım:

Notamatik/34: Kadınlar ve erkekler birbirleriyle her hak bakımından eşittir. Çünkü Allah kimini kiminden üstün yaratMamıştır. Erkekler kadınları koruyup kollarlar, evlerin geçimini sağlarlar fakat bunların hiçbiri erkeği hak ve hukuk bakımından veya başka hususlarda kadından zerre kadar üstün kılamaz. Kadınlar erkeklere itaat etmeseler dahi, erkekler yine de kadınları en hafif bir şekilde de olsa dövemez ve hiçbir ceza da veremez.

 

Hangi ayet daha tüyler ürpertici? Benimki mi Kuran'ınki mi? Şu anda siz elbette ki "Kuran'ınki daha güzel" diyeceksiniz, başka çareniz yok çünkü. Ama Nisa/34'ün yerinde benim şu yukardaki ayetim olsaydı siz o zaman övüne övüne her yerde benim ayetimi gösterip; "okuyunca tüylerim ürperiyor" diyecektiniz.

"Bakın işte görün, Kuran böyle herkesi eşit sayan, kadınları koruyan bir kitap" diyecektiniz. "Böyle bir ayeti bir insan yazmış olamaz" diyecektiniz.

Başka çarem olmadığımdan değil,ayetin gerçekçi sizin ayetinizin ise mutsuzluk yaratabilecek sahteliğinden ben ayeti seçeceğim.Yeryüzünde biyolojik olarak kadın ve erkekte ki ayrımlar olduğu sürece,yeryüzünde duygusal ve psikolojik boyutta kadın ve erkek arasında dağ gibi fark olduğu sürece,cır cır erkeğine her konuda cevap veren bizler ile eskinin sabırlı ve itaatkar eşlerini kıyasladığımda ve şimdiki boşanma ve insanların birbirine olan tahammülsüzlüklerini ve ben merkezliklerini düşündüğümde,bi de eskilerin karı-koca tüm zıtlıklarına rağmen yıllarca birbirlerine karşı fedakarlıklarda bulunup evliliklerini nasıl yürüttüklerine olan gözlem ve kıyaslamalarımla,sizin yazdığınız Notamatik ayet ütopik,Kuran ayeti ise evrensel bir gerçekliktir.Evrensel yaratılış özelliklerimiz ile bundan daha güzel bir aile kavramı oluşturulamaz,düzenlenemezdi..Merak etmeyin siz,erkeğe itaat gerekiyorsa,bu imanlı ve Kuran ehli mümin bir erkekle kadın arasındaki iletişimdir ki,tutup şimdi ki din kavramı oturmamış,elhamdülillah müslümanım,Allah affeder haydi günaha zihniyetindeki erkeğe itaat yoktur o ayette.Zaten Kuranın tümünü ,bütün olarak değerlendirip ayetleri birleştirseniz,mümin bir kadına mümin olmayan erkek bile haramdır.Mümin demekte Kurana göre yaşamaya çalışan insansa eğer,ben bir kadın olarak itaat noktasında seve seve bu başımı eğerim.Bu arada hak konusundaki eşitlikle ilgili yine siz iyisi mi Kuranı bi daha okuyun,öyle haklar,öyle kavramlar vardır ki biyolojiyi ilgilendirmeyen,bakın bakalım eşitlik var mıdır yok mudur nice nice konuda.

 

 

Şimdi yaptığınız gibi; "ayette bir kusur yoktur, bende bir kusur vardır, ben anlamıyorumdur" demek zorunda kalmayacaktınız.

Hiç bi şekilde zaten demek zorunda kalmadım.Ayette kusur yok,benim algılamamda da ya da mantığımla da kusur yok..Anlamam gerekeni anladım yeterince..Rabbim fazlasını her daim nasip etsin..

Her yerde "Görmüyormusunuz? Sizin okuma yazmanız yok mu? apaçık kadınları dövmeyin diyor, daha ne desin? Niye yazdığı gibi okumuyorsunuz da başka anlamlara çekiyorsunuz?" diyecektiniz. Yani şu anda bizim size söylediğimizi, o zaman siz bize söyleyecektiniz. Şimdi biz; "niçin yazdığı gibi okumuyorsunuz da başka anlamlar yüklüyorsunuz? diyoruz; Kuran'da yukarda yazdığım gibi ayetler olsaydı, o zaman da siz bize bunu söyleyecektiniz.

 

hayır,yazdıklarınızı zaten Kuranla söylüyorum,kadını dövene kadar uygulanacak nice kavram var.O kavramları oturtup yine de kadının kendisine itaatsizce davrandığı erkek düşünüldüğünde,yani bu kavramın hiçte kolay olmadığına şahitliğimde bence çok önyargısal düşünüyorsunuz.Ayetin birine inanıp diğerini es geçiyorlarsa,es geçtiklerini gözlerine gözlerine getirir söyleriz elbet.İşinize gelsin gelmesin,erkek yapısını düşündüğüm zaman ,dinli dinsiz medeni ya da değil,okumuş ya da değil,hangi ülke hangi kültür olursa olsun,olaylarını gayet basit ve az sorunlu çözümselliğe kavuşturan bir erkek ile,olayları duygusal boyutta ince ince düşünüp kurgulayan ve hani olayı büyütmeyi genel olarak sevebilen biz bayanlar nezdinde(bazen tersleri de oluyor,istisna-kaide),erkeği karşısında direten kadın kadar erkeğin tahammül dizgesini zorlayan ve neredeyse çoğunu evlilik kurumundan kaçar hale getiren başka olgu yoktur heralde. En okumuş ,en kültürlü,en medeni dediğiniz kesimde bile şu dayak kavramında hala ,yani şu zamanda ,oturmuş hiç bir medeni nokta tam anlamıyla yoktur.Dünyanın çoğu ülkesinde bu gerçektir,gerçek olmaya da devam edecektir.Kadını kadın erkeği erkek yapan her duruş olduğu sürece,her duygu her biyoloji her hormon olduğu sürece,bu iki kutup hep bir noktada çatışmalar yaşayacaktır.En çokta, incelikte sık dokumada ve genelleyip düz mantık algılayışta.İtaat ettiği kadar politik duruşu yakalayabilmiş her kadın,istediği erkeğe istediğini yaptırır,itaat illa kadını zor duruma sokmayabilir.Bir kadında ,itaat altından çok şeyler başarılır,ha siz diklenerek itaatsizlik ederek bir erkeğe hükmetmeyi ilişkilerde normal algılıyorsanız ya da hadi kadın erkek kavramını geçelim,eşlerin birbirine itaatsiz oluşlarını hoş karşılıyorsanız,itaatkar davranmayı bu kadar kötü bir algı yerine koyuyorsanız,yeniden düşünün derim.Ama sonra başta söylediğim mümin insanların kendi aralarındaki itaat kavramında düşünüp değerlendirin.. Ha en sonunda neden dövmek ,hangi ayete bütünselliğe rağmen neden sonunda dövmek,eh,kadın vardır kadın vardır.. nice kadın vardır ki gerçekten itaatsizliği ve söylenmeyi durmadan söylenmeyi çok seven.Bu koşulda da erkek paşa paşa uyarısından sonra ortamdan uzaklaşmalıdır dinimde ,hani yatağınızı ayırın kavramında dediği gibi.. Ama gelgelelim,birileri ,ayetin başını ortasını atlayıp,hop hemen dayağa girişiyorsa din ne yapsın,İslam ne yapsın.Var işte bir sıralama,hem de hiç yatsınamayacak basit olmayan bir sıralama,yok öyle ha itaatsizlik etti al sana,yok öyle bişey benim dinimde.

 

(Ha bu arada yine de bu konuda bir bilim kadınının ,televizyonda kadın ve dişi kavramı üzerine tarihsel araştırmalarını ve Kuranın bunu desteklediğini savunuşunu hatırladım.Alakasız ama konu arası farklı olarak vereyim.Bu bayanın araştırmasına göre aslında tarihte "kadın " kelimesinin duygusal tepkilerin adı olduğunu dinlemiştim.Yani duygusalca yapılan her davranışa tepkiye "kadın" kelimesi kullanılırken, biz bayanlara yani insan olarak bayanlara "dişi " terimini kullanmıştı.Bizleri dişi ve erkek olarak ayırmıştı,kadın ve erkek olarak değil.Bu anlamda da Nisa 34 ü örnek göstererek çok çok farklı yorumda bulunmuştu.Nefsimizdeki içsel tepkileri uyarıp kontrol altına almaya çalışmak,olmadı buna sebebiyet veren olgudan uzaklaşmak yani yatağı ayırmak,o da olmadı bu duyguyu dövmek,tam anlamıyla yok etmeye çalışmak gibi.Tabi anlatımım,aklımda kalanların en basit anlatılabilecek hatta adam gibi anlatılamamış hali.İşte buna benzer bişeylerdi.Kuran da dişi ve kadın kelimesinin kullanıldığı nice örnek ayette sunmuştu.Neyse,nerden baksanız 8-9 sene rahat geçmiştir üstünden,ancak bu kadar anımsıyorum.)

 

 

Şimdi ben size tekrar soruyorum, lütfen cevabımı verin.

Kuran'daki Nisa/34 niçin benim yazdığım ayetden güzel? Sebebi nedir? Çok rica ediyorum; bana "Çünkü o Allah'tandır, o mutlaka daha doğrudur" gibi akıl almaz cevaplar vermeyin. Ben size mantıken bir soru soruyorum, siz de bana mantıken bir cevap verin. Her iki ayetin de içeriğine bakın; mantıken hangisi daha doğru ve niçin?

 

Saygılar, sevgiler.

Kendi mantık çerçevemde,işte benim cevaplarım.Benim mantığım Kuran-ı Kerim i gerçekçi ve uygulamada mantıklı buluyor. Sizin mantık dizgeniz ise,şu anki eşitlik kavramı üzerine odaklanmış ülkelerde,hiçte eşit olmayan koşullarda kadını gereksiz yormaktan ve sinirceli insanlar yaratmaktan öteye geçmiyor kanımca. Babamın parasını çatır çatır yiyen ,gün gün gezen annem ile anneliğiyle çalışan kardeşimin ,evliliğinde ve işinde sıkışan hayatı bana bu iki kadından birincisine özenmişlik sağlıyor,ikincisine değil. Ve bu ikisinin yetiştirdiği ya da yetiştirebileceği aslında çocuk bile bir değil.Eskiler mi daha sağlamdı psikoloji de biz yeniler mi.Onların yaşadıklarının zerresi yaşansa bizlerde ya hayatımızdan olurduk ya kaçardık ya hastalık kapartık aşırı ruhsal çöküntülerden.Kendi geçmişimizde biz Türkler olarak bakarsak olaya,sizce biz ne zamanlar daha sağlıklı bir toplumduk.Daha birlikçi,daha sevgi dolu,daha güvenilir.Eskiden hesap ödetmeyen,evlendiği kadını namusu emaneti gören ,biz diyebilen erkekler vardı.Şimdi hesabı bazen kadına ödeten,kadını evlilikte iş ortaklığı gibi algılayan,benim param senin paran,ben şunu sen şunu al diyen ,duygularınıda adeta iş çıkarcılığında algılayan erkekler türedi.Ortaklık iyi gitmezse,çıkarlar çatışırsa,çekinmeden ortaklık bitirip yeni ortaklar bulabilirde tabi.. O kadar kolaylaşıp medenileşti evlilikler.Siz kabul etsenizde etmesenizde.. Boşanma oranları bence yeterli kanıt düşünce sistemimde ve suç oranlarında aşırı artış cabası yetişen her yeni nesille .

 

Neyse o kadar çok algılaması zor kavramlar ki aslında şimdiden dağ gibi tepkiler bekliyorum yazdıklarıma.Toparlayıp dile dökmesi zor konu.Biraz bam teli oldu yani sizin ki..Anlat anlatabilirsen,hemde meşhur şu zamanda..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hayır,yazdıklarınızı zaten Kuranla söylüyorum,kadını dövene kadar uygulanacak nice kavram var.O kavramları oturtup yine de kadının kendisine itaatsizce davrandığı erkek düşünüldüğünde,yani bu kavramın hiçte kolay olmadığına şahitliğimde bence çok önyargısal düşünüyorsunuz.

.

.

Boşanma oranları bence yeterli kanıt düşünce sistemimde ve suç oranlarında aşırı artış cabası yetişen her yeni nesille .

Sn ftoyd

 

O zamana kadar bir cok uygulama var en sonunda dayak var diyorsunuz..

 

Esiniz size bütün bu uygulamalari yapti ve siz hâla bas kaldiriyorsunuz ve bu ayete uyarak esiniz sizi dövüyor..

"Ayette vardi bu esim dövmekte hakli" dermiydiniz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn ftoyd

 

O zamana kadar bir cok uygulama var en sonunda dayak var diyorsunuz..

 

Esiniz size bütün bu uygulamalari yapti ve siz hâla bas kaldiriyorsunuz ve bu ayete uyarak esiniz sizi dövüyor..

"Ayette vardi bu esim dövmekte hakli" dermiydiniz?

İman esaslarında ,eşime dini yönden güveniyorsam,onun müminliğinde bir isek,zaten olay o aşamaya gelmez,ama diyelim ki damarım tuttu ve olay o aşamaya geldi.Yani kendimce haklılığımı ben ona ispat edemedim,o da bi türlü haklılığında beni ikna edemedi,olayı uzatıp konuyu kapatmazsam sanırım hak etmiş sayarım kendimi.Ama dediğim gibi,asla ve asla onca aşamadan geçemez bu olgu.Ben bayan olarak izin vermem,varsın dediği dedik olsun,ben onu kılıfına sokarım.Ben bayanlığıma çok çok güvenirim.. varsa kendine güvenemeyen ve dindarlıkla ezikliği karıştıran,kendi bilir.Rabbim kimseye zulmetmez,kullarını zulm çeksinler diye yaratmaz,varsa evlilik kurumunu karşılıklı zulm ve şidette cehenneme çevirerek kendine işkenceyi sevdiren tipler,din öğrensinler,nefslerine zulmü bıraksınlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İman esaslarında ,eşime dini yönden güveniyorsam,onun müminliğinde bir isek,zaten olay o aşamaya gelmez,ama diyelim ki damarım tuttu ve olay o aşamaya geldi.Yani kendimce haklılığımı ben ona ispat edemedim,o da bi türlü haklılığında beni ikna edemedi,olayı uzatıp konuyu kapatmazsam sanırım hak etmiş sayarım kendimi.Ama dediğim gibi,asla ve asla onca aşamadan geçemez bu olgu.Ben bayan olarak izin vermem,varsın dediği dedik olsun,ben onu kılıfına sokarım.Ben bayanlığıma çok çok güvenirim.. varsa kendine güvenemeyen ve dindarlıkla ezikliği karıştıran,kendi bilir.Rabbim kimseye zulmetmez,kullarını zulm çeksinler diye yaratmaz,varsa evlilik kurumunu karşılıklı zulm ve şidette cehenneme çevirerek kendine işkenceyi sevdiren tipler,din öğrensinler,nefslerine zulmü bıraksınlar

 

 

aa olmadi simdi, ayette o kadar sey ise yaramamissa dövün diyor, siz ise izin vermem diyorsunuz, inanciniza karsi mi geliyorsunuz?

 

neyse tesekkürler yanitiniz icin..Sayenizde bir kez daha kendimden emin oldum..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peki öyleyse; önce şu ayeti bir okuyun daha sonra size bir soru daha soracağım:

 

Nisâ/34 - Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.

 

Not: parantez içindeki yazılar, Diyanetin makyajlarıdır.

Not2: Yukardaki ayete dikkat edin! "Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın." diyor. Dayak bile attıktan sonra hala itaat etmezlerse artık onlara dilediğinizi yapabilirsiniz demek istiyor.

 

Şimdi de benim ayetime bakalım:

Notamatik/34: Kadınlar ve erkekler birbirleriyle her hak bakımından eşittir. Çünkü Allah kimini kiminden üstün yaratMamıştır. Erkekler kadınları koruyup kollarlar, evlerin geçimini sağlarlar fakat bunların hiçbiri erkeği hak ve hukuk bakımından veya başka hususlarda kadından zerre kadar üstün kılamaz. Kadınlar erkeklere itaat etmeseler dahi, erkekler yine de kadınları en hafif bir şekilde de olsa dövemez ve hiçbir ceza da veremez.

 

 

 

Şimdi ben size tekrar soruyorum, lütfen cevabımı verin.

Kuran'daki Nisa/34 niçin benim yazdığım ayetden güzel? Sebebi nedir? Çok rica ediyorum; bana "Çünkü o Allah'tandır, o mutlaka daha doğrudur" gibi akıl almaz cevaplar vermeyin. Ben size mantıken bir soru soruyorum, siz de bana mantıken bir cevap verin. Her iki ayetin de içeriğine bakın; mantıken hangisi daha doğru ve niçin?

 

Saygılar, sevgiler.

 

kendi ifadenizin mantığına çok güveneniyorsunuz. Böyle anlaşılıyor. Halbuki Siz baştan sona mantıksızlık örneği sergiliyorsunuz.

 

Çünkü: Allah ın ayetlerinde kadınla erkek arasındaki bedeni ve ruhi farklılıkların olduğu ve bu farkların topluma da yansıdığı bu nedenle erkek ailenin reisi olacak konumda bulunduğunu söylüyor. Aile yi yöneten erkek evlilik akdine uymayan bir kadını boşamayı düşünmeden önce yapması gerekenleri sırayla söylüyor. Ne yani buradaki dövmek de bayıltıncaya öldürünceye dövmek denirse bu tam bir mantıksızlık olur. Kabul ettirene kadar dövün denmemektedir. İkaz mahiyetinde hafifçe vurmaktır. Yola gelmezse de boşarsın. Mesele budur.

 

Biyolojık farkları inkar için söylediğinizi düşünmeden şunu söyleyeyim: üstünlük açısından dediğiniz gibi biyolojık farkların bir kıymeti yoktur. Bedeni ve ruhi farklar şeref vesilesi değildir. Şeref sebebi ancak TAKVADIR. Demek ki fark var ancak şeref sebebi değil onlar. Yaratılıştan gelen bedeni üstünlük tabi ki vardır. Bunu kabul etmek gerek..

 

Ayetleri mealden anlamadığınız ortada tefsir okuyunuz lütfen…

 

 

Şimdi size gelelim mantığınızı inananlara teyid ettirmeye çalışmakla mantıksızlığa düşüyorsunuz. Siz feminis çercevede kalarak (ki beni ilgilendirmez kalablirsiniz) bizleri de doğuştan macoluğa oturtarak Allah ı C.C. da mantıksızla itham ederek çok ileri gidiyorsunuz.

 

Bu ayeti anlamak için dayakla yola gelen kadınları hesaba katmak gerek. Tabi sizce kadınlar tek tiptir. Kadınların hepsini bilmeye gerek yok, 3, 5 kadını tanımak onlar hakkında hüküm vermeye yeter de artar bile.. kadının tanınacak bilinecek ne tarafı var ki zateenn.. siz belki aklınıza hiç gelmedi ama bu duruma düşüyorsunuz…

 

Mahallenizdeki 5,10 kadına bakarak değerlendirme yapmak sizi mahallenizdeki kadınlar açısından mantıklı yapabilir, ancak kuran evrenseldir. Allah C.C. yarattığı kadını ve erkeği sizden iyi tanır. Kuralları da evreni kapsar. Herkesi bilen Allah ın C.C. yasalarını 5, 10 kişiyi bilenin yasalarıyla mukayese etmek mantıksızlıktır.

 

Sizin sözünüz nefs açısından şeytan ve batıllık küfr açısından değerlidir ve çok mantıklıdır…

 

Allah C.C. ayeti ise iman , İslam ve Hak açısından çok doğrudur…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran asla ve asla dünyasal bir kitap olamaz mı?

Sevgili Ftoyd, elbette ki Kuran dünyasal bir kitap olamaz çünkü dünyada Kuran'dan başka artık öyle bir kitap kalmadı. Çünkü öyle kitap yazmaya kalkanları muhtelif suçlardan tutuklayıp direk olarak hapise atıyorlar.

Saygılar, sevgiler.

 

Sevgili notamatik, ''Öyle kitap'' dediğiniz dolu... Kim kimi atmış böyle bir sebeple hapse? The Voice of silence, mesela... Türkiye'de bile aktif Lanu'ları var..

Örneğin,

yedi kapı/230:

Bak eymutlu hacı!

Karşındaki kapı yüksek ve geniştir,

geçmesi kolay görünüyor;

ardındaki yol düz, engebesiz ve yeşildir.

Bu, karanlık bir ormanın derinliğindeki güneş ışıltısı,

Amitabha'nın cennetiden yeryüzüne yansıyan bir nokta gibidir.

Orada umut bübbülleri ve ışıldayan tüylü kuşlar, yeşil kameriyeler üstüne, korkusuz hacılara şarkı söylereler..

Bodhisatvaların beş erdeminden

Bodhi gücünün beş katlı kaynağından ve Bilgi'nin yedi basamağından bahseder.

 

The Voice of Silence'den cennet tarifleri...

 

:):)

 

Bu gibi ilkel din çok.

 

Saygılar efendim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İkaz mahiyetinde hafifçe vurmaktır. Yola gelmezse de boşarsın. Mesele budur.

 

Yapmayın rica ederim...

"İkaz Mahiyetinde Vuruş"un şiddeti nedir, bunu söyler misiniz?

"Recep İvedik" şiddetinde bir vuruş mu?

Yoksa "Küçük İskender" şiddetinde bir vuruş mu?

 

Düşünsenize, adam mahkemeye çıkıyor ve hakim niye boşadığını soruyor...

Cevap: "İkaz mahiyetinde vurdum, pek bir hafifti, işe yaramadı... (ki gayet normal) Bizim hanımda uslanmadı... Bende dinin emri gereği boşuyorum!"

 

Kim ne derse desin, "Vurmak" fiilinin ağırı yada hafifi olmaz...

Bir tokat bile atsanız bu kadını inciticidir...

Sonuçta kadına serçe parmağı ile dokunmayacaksınız...

"İkaz" mahiyetinde dediğiniz şeyi onlarca kılıfa sokmayınız...

Sonuçta o hamleyi yapacak olan adamın niyeti, kadını yola getirmektir...

Kendi doğrusunu kabul ettirmektir...

 

Kimse:

"Yok efendim, o kadar da değil!" demesin...

Sonucunda anlaşma olmazsa boşanmayı tavsiye eden bir düşünceden bahsediyoruz...

Çok görüyoruz, yüzü gözü mosmor olduktan sonra boşanma davası açan adam/kadın!

Olay boşanacak kadar ciddi bir olay ise

Kimse öyle hafif bir dokunuşla kadını ikna edemez, uyaramaz...

Kimse de böyle birşey tavsiye edecek kadar gerçeklerden uzaklaşmış olamaz...

 

Kadın kendi doğrusundan vazgeçecek diye bir koşul yok...

Eğer olay erkeğin kadını konuşarak ikna edebilmesi noktasından çıktıysa,

"Hafifçe Vurmakla"mı ikna edecek kadını?

Yapmayın ya hu, buna çocuklar bile güler...

 

Herkes bilir ki, olay konuşmaktan çıktıysa ve anlaşılamamışsa...

Ancak bir taraf doğrusunu kabul ettirmekte ısrarcı ise...

Konuşmanın bittiği yerde dayak başlar...

Bunu Hz. Muhammed'de bilir...

 

Düşünsenize, şahitlikte iki kadının bir erkeğe eşit olduğu bir toplumda

Ne kadar imkansıza yakında olsa bir kadın, bir konu hakkında kocası ile konuşuyor...

Tartışıyor...

Sonra o kadar konuşmalarına rağmen, garibim kadın, ataerkil kocasına söylediğini kabul ettiremiyor...

Erkek'te kadına kabul ettiremiyor...

Konuşmalara rağmen kabul ettiremediği düşüncesini erkek,

Kadına hafifçe vurarak "İkaz Mahiyetinde" kabul ettireceğini düşünüyor...

Kafanıza canlandırır mısınız lütfen...

Adam elini kaldırıyor ve sanki kuş tutarmış gibi hafifçe kadına dokunuveriyor...

Kadının canı yanmıyor...

Ve mucize gerçekleşiyor...

O kadar konuşmayla ikna olmayan kadın, bu ufak dokunuşla ikna oluveriyor...

Kafada şimşekler çakıyor ve

"Tamam kocacım, meğer sen haklıymışsın... Bu ikaz mahiyetindeki dokunuşun beni ayılttı... Gel şimdi yatağımıza dönelim!!!"

Flaş flaş flaş...

 

Bırakın arkadaşlar bunu ya...

Ne hafifçe vurması, ne ikazı, ne mahiyeti yaa...

Kadın ikna olmuyor ve adamın onu ikna etmesi gerekiyor...

İnsan gibi konuşmayla akıllanmayan,

İkaz mahiyetinde ufak bir dokunuşla mı ikna olacak?

 

Bakın bundan 1500yıl öncesi bir toplumda ortaya çıkmış kurallardan bahsediyoruz...

Bugün bile Türkiye'de kadın dövmek gayet normal karşılanıyor...

Kaldı ki 1500yıl önce ortaya çıkan bir inanç bunu revize etmesin...

 

Mevlana ve Yunus Emre dışındaki başka bir alimin, çocuk dövmeyi bile tavsiye etmediğini hatırlamıyorum...

Eğitimin en sonunda bir ikna edici olarak "Döverek" gerçekleşeceğini savunmuşlardı alimlerin çoğu...

Hz. Muhammed'de bu dayak atma işini revize etmiştir, son çare olarak yine dayağı uygun görmüştür...

Son çare olarak düşünmüş, revize etmiş, hafifletmiş ancak dayak olayını kaldırmamıştır...

Bu, bu kadar basittir...

Bunun neyini irdeleyip çekiştiriyorsunuz...

Neyini hangi kılıfa sokmaya çalışıyorsunuz anlamıyorum...

 

Aynen "Kölelik" gibi...

Uygulamanın kaldırılabileceğini o dönem için benimseyememiş ve rezive edip hafifletmiştir...

En nihayetinde Köleliği de, Dayağı da kaldırmamıştır...

 

Olay budur...

 

Yok kelimenin arapça anlamıymış, yok bugünkü anlamıymış, yok bilmem neymiş...

Hikaye bunlar...

Bir yargıyı ve kanunu, ortaya çıktığı dönemin yapısına göre ele alırsınız ve gerçeği görürsünüz...

 

Yazdıklarım açık ve nettir...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yapmayın rica ederim...

"İkaz Mahiyetinde Vuruş"un şiddeti nedir, bunu söyler misiniz?

"Recep İvedik" şiddetinde bir vuruş mu?

Yoksa "Küçük İskender" şiddetinde bir vuruş mu?

.

.

Bir yargıyı ve kanunu, ortaya çıktığı dönemin yapısına göre ele alırsınız ve gerçeği görürsünüz...

 

Yazdıklarım açık ve nettir...

 

Saygılarımla...

 

Yaptiginiz bütün yorumlara olan hayranligimi dile getirmeden duramadim..

Keske herkes sizin gibi düsünebilse veya hic yoktan o yolda olsalar..

 

-------

 

Madem kitap tüm zamanlara göre ve tüm dünyaya gönderilmis, bu ayet bugüne neden uymuyor?

 

Günümüzde dayak insanlik disi birseydir..

 

Bu ayet hakkinda yapacak yorumum kalmadi zaten hersey acik ve net..Sn Tengeriin boşig'in getirdigi yorum yeterli hatta fazla bile..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yoksa "Küçük İskender" şiddetinde bir vuruş mu?

 

 

Tengeriin, ne güzel yazmışsın. Aferin sana.. ;)

 

Küçük İskender'in ''uzun'' adlı bir şiiri vardır. Bizzat ondan dinleme fırsatı buldum ve şunu söyleyebilirim bu şiirinin şiddetinde bir vuruşsa nakavt olduk demektir... :)

 

Konuyla ilgili otoriteler katlayarak mendille ya da misvakla derler... :)

Yalnız günümüzde hertürlü sosyo-ekonomik çevreden kadınların yarısından fazlası şiddete maruz kalmaktadır. Bunu Kur'an'dan aldığı yetkiye dayanarak yaptığını söyleyen eşler bu oranın kaçta kaçını oluşturur bilemem ama bu kimselerin alim ya da din bilgini olmadığı açıktır. Burada eleştirel zekalarımızın menzili müslüman cenahı aşıp daha geniş bir mıntıkaya uzanmalıdır.

 

Saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yaptiginiz bütün yorumlara olan hayranligimi dile getirmeden duramadim..

Keske herkes sizin gibi düsünebilse veya hic yoktan o yolda olsalar..

 

-------

 

Madem kitap tüm zamanlara göre ve tüm dünyaya gönderilmis, bu ayet bugüne neden uymuyor?

 

Günümüzde dayak insanlik disi birseydir..

 

Bu ayet hakkinda yapacak yorumum kalmadi zaten hersey acik ve net..Sn Tengeriin boşig'in getirdigi yorum yeterli hatta fazla bile..

Alakanız için sağolun Sayın 3skiya...

 

Olay nedir biliyor musunuz?

Bugün bile Anadolu'da, bilmez halkta çok rastlanan birşey vardır...

 

Şöyledir mesela:

Kadının kocası bir hata yapmıştır, belki bu utanılacak bir hatadır...

Ama ne olursa olsun kadına şu telkin verilir:

"Ne olursa olsun, o senin kocandır... Onun tarafında olman lazım..."

 

Ve kadınla koca tartıştığı zaman, yine kadına verilen telkin şudur:

"Ne olursa olsun, o senin kocandır... Yeri geldiğinde susmasını bilmelisin..."

 

Ve erkeğin düpedüz haksız olduğu bir durumda kadına vurması olayı gerçekleştiğinde, kadına verilen telkin şudur:

"Ne olursa olsun, o senin kocandır... Döverde severde... Evinin direğidir, erindir..."

 

Böyle bir durumda, kadının evi terketmesine bile göz yumulmaz...

"Dön geri!" denilir...

 

Çok iyi hatırlıyorum bir kız arkadaşım nişanlısı ile kavga yapmıştı.

Hatta kızın nişanlısı, kız ile evlenmek konusunda emin olmadığını söylemiş...

Kızda doğal olarak yüzüğü atmış...

Ama olan yine kıza olmuştu ve iki tarafın da ailesi kıza yüklenmişti:

"O erkektir, seni biraz alttan alacaktın... Konuşun, aranızı düzelt!"

 

Yani kız, ne olursa olsun alttan alacaktır, susacaktır...

 

Bu, bugün böyle ise

1500yıl önce, Hz. Muhammed'in dayağı tavsiye etmemiş olmasının imkanı yok ya hu!

Çünkü o zaman da Araplarda, anladığımız kadarıyla "AtaErkil" bir aile yapısı var...

Kadını "Kapının eşiği" olarak gören bir düşünce yapısı geliştirilmiş...

Hz. Muhammed bu düşünce yapısının üzerinde düşünse bile bu zinciri o zaman kıramazdı...

Ben o kadar okuduğum ve ailede o kadar sözüm geçtiği halde belirli bir AtaErkillik zincirini kıramıyorum...

Kaldı ki Hz. Muhammed dayağı yasaklamamıştır...

Yok efendim ikaz mahiyetinde uyarmakmış falan, bunların hepsi var olan ayeti bugüne uyarlama çabasıdır...

Ayeti tümden kaldırsalar, tüm zamana hitap ettiğie inanılan evrenselliği bozulacak, çünkü oradaki "Vurmak" eyleminin tavsiye edilmesi de evrensellik içeriyor öyle ise...

Yani bin yıl daha geçse bile erkek, kadınına vurabilir (ister ikaz mahiyetinde deyin, ister değil deyin... bu hüküm onlara göre her daim geçerli).

O yüzden ayetin hükmünü:

"Yok efendim, ikaz şeklinde hafifçe vurmak" olarak yeniden revize ediyorlar...

Güya bugüne uyarlıyorlar...

Oysa alakası bile yok...

1500yıl önceki bir adamın, çıkıpta ikaz şeklinde hafifçe vurmasının imkanı yok...

Düpedüz dövüyormuş işte...

Ama Hz. Muhammed revize etmiş ve en son çare olarak yine de koymuş dayağı...

 

Bugün ise artık böyle bir hüküm geçersizdir, bunu itiraf etmek lazım...

Artık AtaErkillik suyunu çekiyor, çekmeli...

 

Değil kadının kocası, babası dahi gelse kadına bir sifke bile vurmaya hakkı yoktur...

Kimse kimseye "Uyarı Mahiyetinde Vurmak" gibi birşey de gerçekleştiremez...

Vurmak, vurmaktır...

O kadar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yapmayın rica ederim...

"İkaz Mahiyetinde Vuruş"un şiddeti nedir, bunu söyler misiniz?

.

.

.

Yazdıklarım açık ve nettir...

 

Saygılarımla...

 

Oldu , hastanelik edelim de sonra da onları muayene ettitelim. Düzelirseler tekrardan hiçbir şey olmamış gibi evliliğe devam edelim.

 

Kadın şerefsizlik yapsın namussuzluk yapsın, evin sırlarını vaya mallarını açığa vursun ondan sonra da uyarmayalım.. öylemi bırakalım istediği gibi davransın. Özgür olsun. Yok böyle bir şeyy..

 

Dövmeyi abartmaya gerek duyacağınıza , onun insanlar tarafından nasıl suistimal yapılacağına (ki siz de öyle yapıyorsunuz) vurgu yaparak böylesi bir uygulamanın kaldırılmadığını eleştiriyorsunuz. Ayetin Uygulama sahasında nasıl sorunlar çıkaracağına ilişkin kendi kafanızdan ve toplumun uygulamasından örnek vererek, ayeti eleştşrşyorsunuz.

 

Ben de diyorum ki: eleştirecekseniz, abartılı uygulamaları ve hak edilmeyen davranışları eleştirin. Laftan anlamayan kadın vardır, yok mu diyorsunuz. Tabiî ki erkeklerdende vardır .

 

Şimdi ivedik ve küçük İskender kendi nefsini tatmin etmek için vurması konunun dışı oluyor. Burada kurana göre yaşayan kadın ve erkeğin arasındaki ihtilafların nasıl çözüleceği analatılıyor.

 

Kadın dövmek için kuranı ve Allah ın C.C. ayetlerini kullanan istismarcıları değil. İnanan bir erkek eşini sizin abarttığınız ölçüde dövmez. Azabı hak edecek davranış içerisindeki bir kadına erkeğinin uyarı mahiyetinde vurması neden yanlış olsun.

 

Anlamadığınız nokta şu dövmek için değil, kabahatini fark edemeyen kadına bunun fark edttirilmeye çalışılmasıdır? ki dayak bazen kadında işe yaradığı gibi erkekte de yaramaktadır. İster kabul edin ister etmeyin..

 

Ayete göre sizler Daha erkeğin bile haklı olduğunu kabul etmemişken dövmeyi anlayabileceğinizi sanmıyorum..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tengeriin, ne güzel yazmışsın. Aferin sana.. ;)

 

Küçük İskender'in ''uzun'' adlı bir şiiri vardır. Bizzat ondan dinleme fırsatı buldum ve şunu söyleyebilirim bu şiirinin şiddetinde bir vuruşsa nakavt olduk demektir... :)

 

Konuyla ilgili otoriteler katlayarak mendille ya da misvakla derler... :)

Yalnız günümüzde hertürlü sosyo-ekonomik çevreden kadınların yarısından fazlası şiddete maruz kalmaktadır. Bunu Kur'an'dan aldığı yetkiye dayanarak yaptığını söyleyen eşler bu oranın kaçta kaçını oluşturur bilemem ama bu kimselerin alim ya da din bilgini olmadığı açıktır. Burada eleştirel zekalarımızın menzili müslüman cenahı aşıp daha geniş bir mıntıkaya uzanmalıdır.

 

Saygılar

Valla mendil ya da Misvak farketmiyor İ'tezele...

Bence bu bir revize etme çabası...

 

Ya sen düşünsene bir kere...

Kim ne derse desin, bir düşün...

 

Sen eşinle tartışıyorsun bir konu hakkında...

Şöyle gayet güzel konuşuyorsunuz ama eşin seni ikna edemiyor...

İkna olmuyorsun...

Yani şöyle güzelce, medeni bir şekilde konuştuğunuz halde ikna olmuyorsun...

O da ikna olmuyor...

Sonra eşin kalktı ayağa ve sana mendille vurdu...

Konuşmayla ikna olamamış olan sen, mendille ya da misvakla vurulunca ikna olur musun?

Olursan eğer, sopa ile uslanan kölelerden farkın kalır mı?

 

Onu bırak, kim düşünebilir ki

Konuşmayla ikna edemediği kişinin

Mendille vurulunca ikna olabileceğini?

 

Ya da tek bir tane örneği var mıdır bunun,

Lütfen söyler misiniz?

Rica ediyorum...

 

Tartışmanın en alevli anında mendille vurulan bir kadın, birden ikna olmuş olsun...

İmkanı var mıdır bunun ya?

 

 

Bu bir yana, ya o tartışmada haklı olan gerçekten sen isen,

Kocan haksız olduğu halde sana ne ile olursa olsun vurma hakkına sahip midir?

 

Şöyle güzelce bir düşün istersen...

Ve mutlaka bir cevap verir misin?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Oldu , hastanelik edelim de sonra da onları muayene ettitelim. Düzelirseler tekrardan hiçbir şey olmamış gibi evliliğe devam edelim.

 

Kadın şerefsizlik yapsın namussuzluk yapsın, evin sırlarını vaya mallarını açığa vursun ondan sonra da uyarmayalım.. öylemi bırakalım istediği gibi davransın. Özgür olsun. Yok böyle bir şeyy..

 

Dövmeyi abartmaya gerek duyacağınıza , onun insanlar tarafından nasıl suistimal yapılacağına (ki siz de öyle yapıyorsunuz) vurgu yaparak böylesi bir uygulamanın kaldırılmadığını eleştiriyorsunuz. Ayetin Uygulama sahasında nasıl sorunlar çıkaracağına ilişkin kendi kafanızdan ve toplumun uygulamasından örnek vererek, ayeti eleştşrşyorsunuz.

 

Ben de diyorum ki: eleştirecekseniz, abartılı uygulamaları ve hak edilmeyen davranışları eleştirin. Laftan anlamayan kadın vardır, yok mu diyorsunuz. Tabiî ki erkeklerdende vardır .

 

Şimdi ivedik ve küçük İskender kendi nefsini tatmin etmek için vurması konunun dışı oluyor. Burada kurana göre yaşayan kadın ve erkeğin arasındaki ihtilafların nasıl çözüleceği analatılıyor.

 

Kadın dövmek için kuranı ve Allah ın C.C. ayetlerini kullanan istismarcıları değil. İnanan bir erkek eşini sizin abarttığınız ölçüde dövmez. Azabı hak edecek davranış içerisindeki bir kadına erkeğinin uyarı mahiyetinde vurması neden yanlış olsun.

 

Anlamadığınız nokta şu dövmek için değil, kabahatini fark edemeyen kadına bunun fark edttirilmeye çalışılmasıdır… ki dayak bazen kadında işe yaradığı gibi erkekte de yaramaktadır. İster kabul edin ister etmeyin..

 

Ayete göre sizler Daha erkeğin bile haklı olduğunu kabul etmemişken dövmeyi anlayabileceğinizi sanmıyorum..

Ya bırak arkadaşım yaaa...

Bana o kadar konuşmayla, telkinle ikna olmayıp, ikaz mahiyetinde dokunmayla aklı başına gelen tek bir kadın örneği ver yaaa!

Tek bir tane...

 

Yazdıklarım gayet açık ve nettir...

 

Cevabınız yeterli bir karşılık değerinde değildir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Oldu , hastanelik edelim de sonra da onları muayene ettitelim. Düzelirseler tekrardan hiçbir şey olmamış gibi evliliğe devam edelim.

 

Kadın şerefsizlik yapsın namussuzluk yapsın, evin sırlarını vaya mallarını açığa vursun ondan sonra da uyarmayalım.. öylemi bırakalım istediği gibi davransın. Özgür olsun. Yok böyle bir şeyy..

 

Dövmeyi abartmaya gerek duyacağınıza , onun insanlar tarafından nasıl suistimal yapılacağına (ki siz de öyle yapıyorsunuz) vurgu yaparak böylesi bir uygulamanın kaldırılmadığını eleştiriyorsunuz. Ayetin Uygulama sahasında nasıl sorunlar çıkaracağına ilişkin kendi kafanızdan ve toplumun uygulamasından örnek vererek, ayeti eleştşrşyorsunuz.

 

Ben de diyorum ki: eleştirecekseniz, abartılı uygulamaları ve hak edilmeyen davranışları eleştirin. Laftan anlamayan kadın vardır, yok mu diyorsunuz. Tabiî ki erkeklerdende vardır .

 

Şimdi ivedik ve küçük İskender kendi nefsini tatmin etmek için vurması konunun dışı oluyor. Burada kurana göre yaşayan kadın ve erkeğin arasındaki ihtilafların nasıl çözüleceği analatılıyor.

 

Kadın dövmek için kuranı ve Allah ın C.C. ayetlerini kullanan istismarcıları değil. İnanan bir erkek eşini sizin abarttığınız ölçüde dövmez. Azabı hak edecek davranış içerisindeki bir kadına erkeğinin uyarı mahiyetinde vurması neden yanlış olsun.

 

Anlamadığınız nokta şu dövmek için değil, kabahatini fark edemeyen kadına bunun fark edttirilmeye çalışılmasıdır… ki dayak bazen kadında işe yaradığı gibi erkekte de yaramaktadır. İster kabul edin ister etmeyin..

 

Ayete göre sizler Daha erkeğin bile haklı olduğunu kabul etmemişken dövmeyi anlayabileceğinizi sanmıyorum..

 

 

Yalnız şu da bir gerçek ki kimse kimsenin ahlakını dövmek gibi ahlak dışı yollarla düzene sokamaz.

''ahlak'' çocukluk döneminden başlayarak hayat boyu sürmekte olan kişilik gelişimini etkileyecek çevresel etmenler doğrultusunda şekillenecektir. Siz Kur'an'ın şartladığı çevresel etmenleri bir kadına tam olarak sağlayabilecek misiniz ki ''şerefsilik'' yapabilecek potansiyel şeytanları dize getrebilme hakkını kendinizde görüyorsunuz. Siz Kur'an'ın insanları ahlaklandırma sürecini şiddete bağlamayacak kadar akıl ve takva sahibi olarak, kadınınızın ''****** ve namussuz'' olmasından önce kendinizi, daha sonra erk sahibi olarak dönüştürmek için görevlendirildiğiniz toplumun ahlak sisteminin yerle bir olmasını sorumlu tutmalısınız. Dikkat edin, burada konu kadın-erkek ilişkisi değil, toplum-sorumluluk işikisi... Sosyal sorumluluğumuzu yerine getirebilirsek İslam barış devrimidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ya bırak arkadaşım yaaa...

Bana o kadar konuşmayla, telkinle ikna olmayıp, ikaz mahiyetinde dokunmayla aklı başına gelen tek bir kadın örneği ver yaaa!

Tek bir tane...

 

Yazdıklarım gayet açık ve nettir...

 

Cevabınız yeterli bir karşılık değerinde değildir...

 

bilmiyorum ancak su da var ki:

 

örnek insanların uygulamasıdır. ayetlerin doğrulugunu ispatlayan bir şey değildir. örnekler ayetlerin yaşanması olacağından siz örneği ayetlerin ispatına yorumlamak gibi bir yanlış içindesiniz..

 

örneğin bence bilinmemesiyle insanların kurani yaşamadıklarını mı demeye getiriyorsunuz.

 

ne yani yaşanmıyan bir şey yanlıştır demeye getirmek, herkesin görüşünü aldıktan sonra bile olsa( ki alınmadı) ve bu olumsuz bir sonuç da (ki bu benim tahminimdir) olsa ayetlerin doğruluğuna haleel getirmez kii..

 

ayet yaşamı düzenler, yaşam ayeti değil ..

 

revize olacak olan ayet değil ; yaşamımızdır..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yalnız şu da bir gerçek ki kimse kimsenin ahlakını dövmek gibi ahlak dışı yollarla düzene sokamaz.

''ahlak'' çocukluk döneminden başlayarak hayat boyu sürmekte olan kişilik gelişimini etkileyecek çevresel etmenler doğrultusunda şekillenecektir. Siz Kur'an'ın şartladığı çevresel etmenleri bir kadına tam olarak sağlayabilecek misiniz ki ''şerefsilik'' yapabilecek potansiyel şeytanları dize getrebilme hakkını kendinizde görüyorsunuz. Siz Kur'an'ın insanları ahlaklandırma sürecini şiddete bağlamayacak kadar akıl ve takva sahibi olarak, kadınınızın ''****** ve namussuz'' olmasından önce kendinizi, daha sonra erk sahibi olarak dönüştürmek için görevlendirildiğiniz toplumun ahlak sisteminin yerle bir olmasını sorumlu tutmalısınız. Dikkat edin, burada konu kadın-erkek ilişkisi değil, toplum-sorumluluk işikisi... Sosyal sorumluluğumuzu yerine getirebilirsek İslam barış devrimidir.

 

İ'tezele, yazdıklarına katılıyorum ancak özellikle son cümleni, "Bence" revize etmek istiyorum...

 

"İslam" ortaya çıktığı çağın "Arap Dünyası" için, Arapların Hz. Muhammed olmadan gelebilecekleri düzeyin kat kat ilerisindedir belki de, bu doğru...

Araplar, Kur'an sayesinde hayallerinde bile göremeyecekleri şekilde atılmışlar ve taa Endülüs'e kadar genişlemişlerdir...

Kendilerinden önceki "Bilim Faaliyetleri"ni çok güzel değerlendirebilmişler ve muhafaza etmişlerdir...

Dünyanın bugüne gelişi ele alınacaksa, İslam gözardı edilemez...

 

Ama şu var:

İslam, artık bugüne ne kadar uygundur?

 

Toplumsal Yasalarını ele alıyorsak, bu açından ortaya çıktığı dönemden daha ilerisine ait değildir...

 

"İnanç Hükümleri" ise zaten kişilerini vicdanını bağlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bilmiyorum ancak su da var ki:

 

örnek insanların uygulamasıdır. ayetlerin doğrulugunu ispatlayan bir şey değildir. örnekler ayetlerin yaşanması olacağından siz örneği ayetlerin ispatına yorumlamak gibi bir yanlış içindesiniz..

 

örneğin bence bilinmemesiyle insanların kurani yaşamadıklarını mı demeye getiriyorsunuz.

 

ne yani yaşanmıyan bir şey yanlıştır demeye getirmek, herkesin görüşünü aldıktan sonra bile olsa( ki alınmadı) ve bu olumsuz bir sonuç da (ki bu benim tahminimdir) olsa ayetlerin doğruluğuna haleel getirmez kii..

 

ayet yaşamı düzenler, yaşam ayeti değil ..

 

revize olacak olan ayet değil ; yaşamımızdır..

 

İyi de kimsenin örnek gösteremiyor olması

Zaten ayetin hayatı revize edemediğinin en temel örneği değil midir?

 

Ayetler geçmişe o kadar ait ki,

Kimse hepsini uygulayamıyor...

Ama illa ki inanca çamur sürmeyeceğiz ya!

Diyoruz ki:

"Hata bizde!"

 

Hiç bir hata tek taraflı değildir...

Hiç bir hata kaynağını tek bir taraftan almaz...

Hata varsa, nedenleri iki tarafa da aittir...

İnanca ve kişiye...

Siz bu gerçeği istediğiniz kadar kabul edemeyebilirsiniz...

Size kalmış...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yalnız şu da bir gerçek ki kimse kimsenin ahlakını dövmek gibi ahlak dışı yollarla düzene sokamaz.

''ahlak'' çocukluk döneminden başlayarak hayat boyu sürmekte olan kişilik gelişimini etkileyecek çevresel etmenler doğrultusunda şekillenecektir. Siz Kur'an'ın şartladığı çevresel etmenleri bir kadına tam olarak sağlayabilecek misiniz ki ''şerefsilik'' yapabilecek potansiyel şeytanları dize getrebilme hakkını kendinizde görüyorsunuz. Siz Kur'an'ın insanları ahlaklandırma sürecini şiddete bağlamayacak kadar akıl ve takva sahibi olarak, kadınınızın ''****** ve namussuz'' olmasından önce kendinizi, daha sonra erk sahibi olarak dönüştürmek için görevlendirildiğiniz toplumun ahlak sisteminin yerle bir olmasını sorumlu tutmalısınız. Dikkat edin, burada konu kadın-erkek ilişkisi değil, toplum-sorumluluk işikisi... Sosyal sorumluluğumuzu yerine getirebilirsek İslam barış devrimidir.

 

doğrudur.

şeriatın uygulanmadığı bir toplumda, kurani bir hayat sağlanmadan,şeriattan harhangi bir hükmü toplumun bir ferdine yargılamak yanlıştır..

 

ancak bu konu dışı oluyor. biz toplumu değil kişilerin ailevi hayatlarından bahsediyoruz.

 

ve bu kişileri toplum etkilese de onlar bu etkiyi kuran ve sünnete göre ölçerek alıp yada almayan mumin erkek ve kadından bahsediyoruz.

 

sizin dediğiniz farklıdır. dediğiniz doğru olsa da burada karı koca dan bahsedilmekte..

 

hırsızlık yapmaya itilen toplumun bir ferdin den değiil..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Valla mendil ya da Misvak farketmiyor İ'tezele...

Bence bu bir revize etme çabası...

 

Ya sen düşünsene bir kere...

Kim ne derse desin, bir düşün...

 

Sen eşinle tartışıyorsun bir konu hakkında...

Şöyle gayet güzel konuşuyorsunuz ama eşin seni ikna edemiyor...

İkna olmuyorsun...

Yani şöyle güzelce, medeni bir şekilde konuştuğunuz halde ikna olmuyorsun...

O da ikna olmuyor...

Sonra eşin kalktı ayağa ve sana mendille vurdu...

Konuşmayla ikna olamamış olan sen, mendille ya da misvakla vurulunca ikna olur musun?

Olursan eğer, sopa ile uslanan kölelerden farkın kalır mı?

 

Onu bırak, kim düşünebilir ki

Konuşmayla ikna edemediği kişinin

Mendille vurulunca ikna olabileceğini?

 

Ya da tek bir tane örneği var mıdır bunun,

Lütfen söyler misiniz?

Rica ediyorum...

 

Tartışmanın en alevli anında mendille vurulan bir kadın, birden ikna olmuş olsun...

İmkanı var mıdır bunun ya?

 

 

Bu bir yana, ya o tartışmada haklı olan gerçekten sen isen,

Kocan haksız olduğu halde sana ne ile olursa olsun vurma hakkına sahip midir?

 

Şöyle güzelce bir düşün istersen...

Ve mutlaka bir cevap verir misin?

 

Mutlaka cevap veririm, bilirsin.. ;)

Ben yine de dönemsel etmenleri göz önünde bulundurarak daha ılımlı bakıyorum. Yani Kur'an'da dönem ve topluma ait onca gelenek var bunları tek tek yazıp 2008 yılında Türkiye'ye uyarlamaya kalkarsak uzun çalışmalar gerektirir. Kur'anın evrensel bir kitap olması onun varoluşsal özelliğidir, mahiyeti bakımından elbetteki arap toplumuna belli bir zaman zarfında inmiş bir ilahi kitabın özelliklerini taşımaktadır. Bana kalırsa kur'an içeriği ile ilgili değil bütünüyle anlaşılmalı. Arap toplumunda kabul gören bu kitap toplumun yaşayış biçimiyle ilgili hiçbir ayet ve/veya işaret taşımasaydı bu toplumun islam'a geçiş süresi zor ve etki alanı da dar ve kısa süreli olurdu. Bugün İlk peygamberden bu yana sayısız toplumun, sayısısz yaşayış biçiminin, sayısız cahiliyyenin aldığı bildirimleri düşünelim.

Bu bildirim özünde ''bir''dir, şekilde değil.

Kur'an'ın mesajı okurunda doğar. Onun dışaında kur'an sadece Bir kitaptır. Tıpkı Allah'ın yarattığı çiçek, böcek, ağaç gibi. Bu yüzden kur'an'ın anlaşılmasında ilk kaynağın akıl olduğunu savunuyorum zaten.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

doğrudur.

şeriatın uygulanmadığı bir toplumda, kurani bir hayat sağlanmadan,şeriattan harhangi bir hükmü toplumun bir ferdine yargılamak yanlıştır..

 

ancak bu konu dışı oluyor. biz toplumu değil kişilerin ailevi hayatlarından bahsediyoruz.

 

ve bu kişileri toplum etkilese de onlar bu etkiyi kuran ve sünnete göre ölçerek alıp yada almayan mumin erkek ve kadından bahsediyoruz.

 

sizin dediğiniz farklıdır. dediğiniz doğru olsa da burada karı koca dan bahsedilmekte..

 

hırsızlık yapamaya itilen toplumun bir ferdin den değiil..

Ya hu, içeriğindeki yasalarının 1500yıl öncesi Arapların yaşamlarını revize etmeye çalıştığı bir düşünce sisteminden bahsediyorsunuz...

Kaldı ki Kur'an, Hz. Muhammed öldükten sonra halifeler döneminde bile Arapları, yani ortaya çıktığı toplumu bile artık revize edemez hale gelmiştir...

Geride kalmıştır yüzyıllar geçtikçe

600lere ait bir düşünce sistemi ile 2000leri revize edemezsiniz...

Elinden tutsanız, elinizde kalır...

Hiç bir toplum yoktur ki Kur'an-a göre yaşayabilecek kadar 1500sene öncesinin kabulleri ile hala yaşıyor olsun...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

İyi de kimsenin örnek gösteremiyor olması

Zaten ayetin hayatı revize edemediğinin en temel örneği değil midir?

 

Ayetler geçmişe o kadar ait ki,

Kimse hepsini uygulayamıyor...

Ama illa ki inanca çamur sürmeyeceğiz ya!

Diyoruz ki:

"Hata bizde!"

 

Hiç bir hata tek taraflı değildir...

Hiç bir hata kaynağını tek bir taraftan almaz...

Hata varsa, nedenleri iki tarafa da aittir...

İnanca ve kişiye...

Siz bu gerçeği istediğiniz kadar kabul edemeyebilirsiniz...

Size kalmış...

 

tamamen yanlış bir mantık:

 

2+2=22 bu da ispatı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mutlaka cevap veririm, bilirsin.. ;)

Ben yine de dönemsel etmenleri göz önünde bulundurarak daha ılımlı bakıyorum. Yani Kur'an'da dönem ve topluma ait onca gelenek var bunları tek tek yazıp 2008 yılında Türkiye'ye uyarlamaya kalkarsak uzun çalışmalar gerektirir. Kur'anın evrensel bir kitap olması onun varoluşsal özelliğidir, mahiyeti bakımından elbetteki arap toplumuna belli bir zaman zarfında inmiş bir ilahi kitabın özelliklerini taşımaktadır. Bana kalırsa kur'an içeriği ile ilgili değil bütünüyle anlaşılmalı. Arap toplumunda kabul gören bu kitap toplumun yaşayış biçimiyle ilgili hiçbir ayet ve/veya işaret taşımasaydı bu toplumun islam'a geçiş süresi zor ve etki alanı da dar ve kısa süreli olurdu. Bugün İlk peygamberden bu yana sayısız toplumun, sayısısz yaşayış biçiminin, sayısız cahiliyyenin aldığı bildirimleri düşünelim.

Bu bildirim özünde ''bir''dir, şekilde değil.

Kur'an'ın mesajı okurunda doğar. Onun dışaında kur'an sadece Bir kitaptır. Tıpkı Allah'ın yarattığı çiçek, böcek, ağaç gibi. Bu yüzden kur'an'ın anlaşılmasında ilk kaynağın akıl olduğunu savunuyorum zaten.

 

Saygılar.

İ'tezele...

Birçok düşün akımında Yerel ve Evrensel ifadeler var...

Konfüçyus'un diyaloglarının yer aldığı ve öğrencisi Lee'nin yazdığı "Konuşmalar"da ait olduğu kültürün siyasasına dair tavsiyeler olduğu kadar evrensel tavsiyelerde bulunur...

Burada da biz insanlığa dair her iletimizde hem kendi kültürümüzü yansıtıyoruz,

Hem de evrensel mesajlar veriyoruz kimi zaman...

 

Yani şöyle tarayıp baktığında, Kur'an-ın Arapları revize etmek için içerdiği yasalardan daha çağdaş düşünceler sergiliyoruz, bu kesin...

Peki onu Hz. Muhammed söylediği halde Tanrısal yapan, bizim söylediklerimizi ise Beşeri yapan nedir?

 

Oysa ki ben 1500yıl daha ilerisinde yargılar ortaya koyabildiğimden eminim...

Hz. Muhammed vefat ettiği günden bugüne kadar yaşanan gelişmeleri hiç bilemedi...

Yani birşeyler geride kaldı anlatabiliyor muyum!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.