Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ADEM,HAVVA,ELMA KISSASINDA YILLARCA MEALCİLERCE KANDIRILDIK MI?


NARTKAN

Önerilen İletiler

Sayın ftoyd, yorumunuz değil ama imzanız zaten sizinle tartışmanın sonuçsuzluğunu ortaya koyar nitelikte. Bizler "doğal insanlar"ız, sizler "ruhsal kişi"lersiniz. Siz her konuda rahat rahat yargı üretirsiniz, bizi cehenneme de atarsınız, "belhüm edall" olduğumuzu da söylersiniz, ama biz sizin hakkınızda bunları söyleyemeyiz, "hakaret"e girer. Çünkü sizler ruhsal ve kutsal kişisiniz...

 

İmzanız yerinde duruyor ama yine de anlaşılmayabilir diye buraya alıntılayayım:

 

"1 Korintliler 2

12 Tanrı'nın bize lütfettiklerini bilelim diye, bu dünyanın ruhunu değil, Tanrı'dan gelen Ruh'u aldık.

13 Ruhsal kişilere ruhsal gerçekleri açıklarken, Tanrı'nın lütfettiklerini insan bilgeliğinin öğrettiği sözlerle değil, Ruh'un öğrettiği sözlerle bildiririz.

14 Doğal kişi, Tanrı'nın Ruhu'yla ilgili gerçekleri kabul etmez. Çünkü bunlar ona saçma gelir, ruhça değerlendirildikleri için bunları anlayamaz.

15 Ruhsal kişi her konuda yargı yürütebilir, ama kimse onun hakkında yargı yürütemez."

 

Belki de değil yüzde yüz haklısınız aslında sayın Demirefe..

Normalde Kuran esaslarına göre ve diğer Kutsal Kitaplarımız yönünde gerçektende tartışmamamız gerekiyor,yani bizim açımızdan yasak sizlerle tartışmamız.Ama eskiden Kuran a inanmamam ve nice dindarla tartışmış olmamın içimde atamadığım bir inatlaşması ya da saplantısı var sanırım.Kitaplara göre,bizler sadece imanlı insanlar üzerinde etkili olabiliriz.Sizler zaten dinleri araştırıp reddetmiş kişilersiniz,öğrenilen onca şeyden sonra biz ne desek olmaz sanki..Mesela benim yeniden Kurana inanmamda bir dindarın ya da etrafımdan her hangi birinin etkisi olmadı.Uzun süre dinden ve dini her düşünceden uzak kalmam gerekti hatta,yani Tanrımla başbaşa ...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ftoyd, aslında gerçekten son derece mantıklı bir insansın. Bu yüzden fikir değiştirmiş olduğunu söylemene şaşmıyorum. Fikir değiştirebilen insanlar mantıklıdır. Ben de sıklıkla fikir değiştiririm. Bununla da övünürüm. Bir çocuk bir şey söyleyip benim fikrimi değiştirse bundan kıvanç, hatta tuhaf bir zevk duyarım. Yeter ki bu yapay bir şey olmasın, fikrim gerçekten de değişmiş olsun. Kendimi o fikri değiştirmek zorunda hissedeyim, çıkış bulamayayım. Yoksa bunu sırf yeşillik olsun diye yaptığım anlamı çıkmasın. Şu "huri" konusunda bunu yaşamıştım. Bu kadar kesin gibi gözüken bir konuda evirip çevirip hiç bir lafızda dişillik atfeden bir işaret bulamayınca huri'nin dişil olduğunun iddia edilmesine yarayacak bir bilginin gerçekten olmadığını görmek ve bunu itiraf etmek bana doğrusu keyif vermişti. Ama bak yalnız ana kaynakta yok. Diğer kaynakları umursamadığını da biliyorum.

 

Şu an da imzandaki ayetleri (sanırım İncil ayetleri) savunmayışın, bende benzer bir duygu uyandırdı. Sanırım sende de var bu "doğruya doğru"culuk. Aslına bakarsan bendeki din karşıtlığı da önce hadis karşıtlığı ile başladı. Önce hadislere cephe aldım. Neyse özgeçmiş yazmaya gerek yoktur sanırım.

 

Evet, sıradışı bir inanan olduğun anlaşılıyor. Nasıl tanımlayayım, mantık içine alınamayan alanlara da bir tür mantık uygulamışsın, bunu başarmışsın. Ben bunun denemelerini çok yapmış, başım zonklayıncaya kadar düşünerek yapmaya çalışmışımdır. Buna "fuzzy logic" deniyor. Fakat benim zihin yapım kuralcıdır. Kural ihlallerini sevmem. Bu yüzden fazla ileri gidemiyorum. Kanıt olmadığı halde "nasılsa böyledir" deyip o varsayıma basarak bir adım daha ileri atmak! İşte bunu yapamıyorum. Kuralcı zihin yapım bunu yapamayacağımı söylüyor. "Bu kurallara aykırı!" O yüzden fazla "fuzzy" olunca geri dönüyorum... İşin kötüsü bir adım sonra ne vardı diye merak da ediyorum:)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ftoyd, aslında gerçekten son derece mantıklı bir insansın. Bu yüzden fikir değiştirmiş olduğunu söylemene şaşmıyorum. Fikir değiştirebilen insanlar mantıklıdır. Ben de sıklıkla fikir değiştiririm. Bununla da övünürüm. Bir çocuk bir şey söyleyip benim fikrimi değiştirse bundan kıvanç, hatta tuhaf bir zevk duyarım. Yeter ki bu yapay bir şey olmasın, fikrim gerçekten de değişmiş olsun. Kendimi o fikri değiştirmek zorunda hissedeyim, çıkış bulamayayım. Yoksa bunu sırf yeşillik olsun diye yaptığım anlamı çıkmasın. Şu "huri" konusunda bunu yaşamıştım. Bu kadar kesin gibi gözüken bir konuda evirip çevirip hiç bir lafızda dişillik atfeden bir işaret bulamayınca huri'nin dişil olduğunun iddia edilmesine yarayacak bir bilginin gerçekten olmadığını görmek ve bunu itiraf etmek bana doğrusu keyif vermişti. Ama bak yalnız ana kaynakta yok. Diğer kaynakları umursamadığını da biliyorum.

 

Şu an da imzandaki ayetleri (sanırım İncil ayetleri) savunmayışın, bende benzer bir duygu uyandırdı. Sanırım sende de var bu "doğruya doğru"culuk. Aslına bakarsan bendeki din karşıtlığı da önce hadis karşıtlığı ile başladı. Önce hadislere cephe aldım. Neyse özgeçmiş yazmaya gerek yoktur sanırım.

 

Evet, sıradışı bir inanan olduğun anlaşılıyor. Nasıl tanımlayayım, mantık içine alınamayan alanlara da bir tür mantık uygulamışsın, bunu başarmışsın. Ben bunun denemelerini çok yapmış, başım zonklayıncaya kadar düşünerek yapmaya çalışmışımdır. Buna "fuzzy logic" deniyor. Fakat benim zihin yapım kuralcıdır. Kural ihlallerini sevmem. Bu yüzden fazla ileri gidemiyorum. Kanıt olmadığı halde "nasılsa böyledir" deyip o varsayıma basarak bir adım daha ileri atmak! İşte bunu yapamıyorum. Kuralcı zihin yapım bunu yapamayacağımı söylüyor. "Bu kurallara aykırı!" O yüzden fazla "fuzzy" olunca geri dönüyorum... İşin kötüsü bir adım sonra ne vardı diye merak da ediyorum:)

Benim için sanırım tahmin edebileceğinizden kat kat fazla değer içeren bir mesaj olmuş,olmuş ki 2-3 gündür evirip çevirip yeniden okuyup bi türlü ne yazacağımı bilemedim..Sanırım hala da bulamıyorum,en azından bu kadarını bilmenizi istedim..Teşekkürler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kat kat fazla değer içeren bir mesaj olmuş

Peki o zaman çevirelim eleştiriye:

 

Böyle bir konuşmama, tartışmama, doğruyu araştırmama duvarı çekilmesi doğru mu peki? Bu Nazi Almanyasındaki gibi Yahudi gettoları doğurursa ne olacak? Ki bu konu Türkiye'de de gündeme geliyor. Kara çarşaflı, sakallı cübbeli insanların dolaştığı yalıtılmış mahalleler oluşabiliyor. Maddi durum da iyiyse, duvarları yükseltilmiş, içinde neler olup bittiği belirsiz çok eşli, hatta kim bilir cariyeli harem yavruları... Bunlar doğru şeyler mi? Bunlar yaygınlaşır da toplumu iki kesime ayırırsa bu iyi bir şey mi olur? Kısaca fanatizm nerde durur? Nerde kendine "bu kadarı yeter!" diye çekidüzen verir? Tecrit, tartışma yasağı sürdükçe hiç bir zaman!

 

İman ettiyse zaten tartışmayacak, sorgulamayacak. Ne denilirse itaat edecek. Dışardan kimseyle tartışmak da yasak! Ne olacak bu kıstas ile yaşayan toplumun hali?

 

Bunu da düşündünüz mü?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peki o zaman çevirelim eleştiriye:

 

Böyle bir konuşmama, tartışmama, doğruyu araştırmama duvarı çekilmesi doğru mu peki? Bu Nazi Almanyasındaki gibi Yahudi gettoları doğurursa ne olacak? Ki bu konu Türkiye'de de gündeme geliyor. Kara çarşaflı, sakallı cübbeli insanların dolaştığı yalıtılmış mahalleler oluşabiliyor. Maddi durum da iyiyse, duvarları yükseltilmiş, içinde neler olup bittiği belirsiz çok eşli, hatta kim bilir cariyeli harem yavruları... Bunlar doğru şeyler mi? Bunlar yaygınlaşır da toplumu iki kesime ayırırsa bu iyi bir şey mi olur? Kısaca fanatizm nerde durur? Nerde kendine "bu kadarı yeter!" diye çekidüzen verir? Tecrit, tartışma yasağı sürdükçe hiç bir zaman!

 

İman ettiyse zaten tartışmayacak, sorgulamayacak. Ne denilirse itaat edecek. Dışardan kimseyle tartışmak da yasak! Ne olacak bu kıstas ile yaşayan toplumun hali?

 

Bunu da düşündünüz mü?

Hayır,o ayetlerde kasıt imanlılar gurubunun aralarında olan tartışma durumu değil,inanırlar ve inanmayanların ,imanlılar ve inkarcıların tartışmaları.Yani kimse kimseye zorla iman olayını dayatamaz.Bir insanın Tanrıyı hissedip iman etmesi olgusu ya da bir ateistin kendince hissetmeme olgusu bambaşka mevzulardır.Bu iki gurup birbirini anlayamaz,asla anlayamayacaktır.Ancak Tanrı inancı olupta dini henüz olmayan kişiler ayrıdır elbet..

İman edenlere gelince,İman eden de yeri geldiğinde tartışabilmeli,sorgulayabilmeli,araştırabilmeli.Sizin dediğiniz gibi,bazen öyle bir ayet oluyor ki,bir an sizin mantığınıza ters düşebiliyor,işte o noktada sizinki gibi şüphecilikle olmasa da sorgulama yapılabilir,yani,ben bu ayeti neden güzel göremiyorum,neden bana ters düştü,o halde anlamamda bir eksiklik var,bu eksiklik nedir sorgulamasına ve araştırılmasına gidilebilir.(Şimdi diyeceksiniz ki bu zaten baştan bir önyargı ve kalıp.İnanın o kalıp ,o saplantı hiç kolay oluşmadı.Bunun için gerçekten çok şey yaşadım.Bedeli ağırdı hatta.)Nitekimde bu konuda ki bir iki deneyimim,olayın özüne, çeviriyi yapan kişiye götürdü beni... Tutup,dil olarak Arapça eğitimi almış üniversiteli insanlar bulmuştum ayeti çevirmeleri için.Çok şükür,şu anda bende tezatlık yaratabilecek tek bir ayet bulamazsınız,İnşallahta olmasın.

İtaat,ne münasebet,kime itaat..Şahıssa şeyh şıhsa kastınız,yok öyle bişey dinimizde.Ama örnek çok diyeceksiniz şeyhler elinde.. Ama o örnekleri,kendi dinim adına kendi dinimden insanlar olarak kabul etmediğim için ,ama dinimin adını kullandıkları için mücadelemde devam edeceğim.Sizin anlattığınız karaçarşaf,cübbe olayları ile ilgili düşüncelerim gayet açık ve net. Hepsini aynı kefeye koyamam elbette,mesela Erzurum da geleneksel olarak yaygın bir şekilde kullanılıyor olabilir,ama bu ellerinde Kitaplar nemden huy patlamaya sataşmaya hazır vaziyette bizim yaşadığımız büyükşehirlerin sokaklarında dolananlar ile gelenekselciler arasında dağlar kadar fark olduğuna da eminim.Birinde art niyet,birinde örf adet... Tedirginliğiniz ve bahsi geçen gurup,hepimizin ortak tehdidi.İşte o fanatizm için istediğiniz kadar ,bunlara nasıl geçit vermeyeceğimizin tartışmalarını seve seve yaparım sizlerle.

Etrafımda bu guruplardan olmasa da,bunlara benzer ılımlı görünen bazı guruplardan insanlar da var.Ara ara nabız yokluyorum ,ama iki iki dört ,inanın sizin Kuran hakkında bildiklerinizin zerresini bilmiyor çoğu.Çoğunun din bilgisi kulaktan dolma.Durum bu olunca da dediğiniz hocalar elinde,ne yana çekseler o tarafa dayatmacı garip guruplar türemeye başlıyor.Hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama,ekranlarda Kuran okunmasını tavsiye eden,bizler gibi konuşan nice insan öldürüldü gitti..Çünkü malesef bu tarz bir din anlayışı,kimilerinin korkulu rüyası özünde..Mesela Almanya ya işçi alımı ilk başladığı sıralarda,nice insanın ekranlarda orda burda halkı uyardığını,Türklerin din değişimlerine yol açabileceği kaygısı taşıdıklarını biliyor musunuz?O derece Osmanlının devamı Türklerden korkuyorlardı belki zamanında,ama içsel kültür bozukluklarımız,bizi sanırım adam yerine bile konmaz hallere sürükledi zamanla,en çokta hep bana hep bana kültürünün etkileriyle.

Bugün dünyanın bir çok ülkesinde ,çok çok saygın bir kimliğimiz var hala,özellikle yıllarca sömürge halinde kıvranmış Afrika kıtasında,ama gerçek şu ki,bizler özellikle çoğu Batılının gözünde ki gibi olduk ola ola..Halbu ki ,inanıyorum ki,ne yaparlarsa yapsınlar,acayip bir zeka mantık durumumuz var.Yani bu konuda ırkçı gibi görünmek istemem ama,cidden tanıdığım yabancı insanlara istinaden,yıllarca dışarıda yaşamış aileme istinaden,bence Atatürk ün "Türk milleti zekidir" noktasında büyük gerçekliklerimiz var.Ama eğitimsiz,kültürden yoksun ve adeta kimliksiz hale getirilmeye çalışıyoruz.Hatta yok çalışmıyoruz.Çalışmak kelimesinden artık o kadar uzaklaşmışız ki,başkaları bizim adımıza bizi o kıvama getiriyor kolay kolay.

Arada bir eskinin,çok çok eskilerin türk filmlerine falan bakabiliyor musunuz? En saçma dediğiniz filmleri,döneminin komik filmleri olgusunda değil de,halka nelerin nasıl empoze edilmeye çalışıldığı olgusunda izlerseniz,bence çok şey anlamlanmaya başlayacak.Şu anki medyamızı da daha sonra daha bir ciddi değerlendireceğiz belki. Çok fazla bir oyun içinde sürükleniyoruz,birini yakalasak birine düşüyoruz.Ve bütün siyaset sistemimizde bu yönde yerlerde,başka ellerde... Ama karamsar olmak istemiyorum.. Israrla karamsarlıklarımdan sıyrılmaya çalışıyorum.Ümidin olmadığı yerde her insan bitmiş demektir.Her insanın hayatında en az bir konu için bir ümit vardır.Bizde ümidimizle cesaretimizi birleştirdiğimiz ve teklik psikolojisinde çokluğu yakalayabildiğimiz oranda başarılı olacağızdır.Bu ülke için bunu yapmak zorundayız.Bu ülke için,bizi tehdit eden kavramlarda daha politik,cesur,birlikçi,inadına birlikçi,ve birlikçi olmalıyız.Birlik istemeyen bu ülkeden gidene kadar.

Neyse ,yine ütopikliğe kaçtım sanırım,hazır da türk filmlerinden bahsetmişken .. :)

Bilmiyorum,gerçekten bilmiyorum,kısa bir zaman içinde bu ülke çok feci karışacakmış gibi geliyor bana,o noktada da Allah yardımcımız olsun.. Ki adıma ,her zaman öyle çok şükür.. Hayırlısı..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn NARTKAN sıze tarihsel sıralamaya göre 3 bilgi sunacağım.

 

.

.

.

 

 

İbrahimin soyundan gelmektedir.

 

Ve Sueiye Şam taraflarına yaptığı ticaret sırasında ve sonrasında oradaki ESSENE Rahiplerinden elde ettiği bilgilerle KURAN ı söylemiştir-Yazmıştır-İndirmiştir-Uydurmuştur. Ne derseniz.

 

 

HALA MI INANMAYACAKSINIZ.

 

 

 

Selam.

yazıyı astım ve ortalıktan kayboldum.

artık eskisi gibi forumlara yazmıyorum.yada en azından bu ara yazmıyorum.

 

cevabınıza karşı cevabımı vereyim.

 

Kuran bahsettiğiniz alıntılar ile alakasız bir kitaptır.çünkü bu alıntıları göz önünde bulundurup Kuranın mesajı yanlış anlıyorsunuz.

ve çoğumuzda bunu böyle algılıyor.uzunca bir dönemde ben yanlış anladım.

 

bakın dikkat ederseniz verdiğiniz üç mesajda en temel noktalarında birbirine taban tabana zıttır.arada geçen bir kaç küçük benzerlik sizi mesajın bütününde bir benzerlik aramaya götürüyor.ve neticede bu üçü bir birinin aynısıdır diyorsunuz.

 

1.sümer alıntısına göre çok Tanrı vardır.ve işi enke devralmıştır.oysa ne Tevrat nede Kuran bu kavrama temelden karşıttır.

benzerlik işleri yapan bir varlığın yaratılmasında görülmektedir.ama bunun üç mesaj arasında bir bağ kuracak yanı yoktur.

çünkü yaşamı bir Tanrıya bağlayan her felsefe mutlak suretle bir Tanrı ve yaratılan miladını başlatmak zorundadır.

yani içinde bir tanrı ismi geçen her sistemde her mitte bu duruma benzer bir durum çıkar.ama bu bir ilizyondur.çünkü bahsedilen mantığın açılımı budur.yani değil sümer mitleri içinde Tanrı fikri olan her mit varlığı bi şekilde yaratmak zorundadır.

anlayacağın bu benzerlik sümerlerin Tevrat ve Kurana yakınlığından değil.bir yaratıcı fikrinin olmasındandır.

dolayısı ile benzerlik ifadelerin eşitliğinden değil.işin felsefesindendir.

 

2.Tevrat ile Kuranın benzerliği.Tevratta hz.adem var.ama Kuranda yok.

biliyorum bu fikir çoğunuza uzak ve aykırı geldi.ama malesef bu gerçek.Kuranda kesinlikle hz.Adem isminde bir karakter yoktur.

böyle bir peygamberde böyle bir karakterde yoktur.mesele bakara 30-40 arasındaki Ademin halife olarak atanmasının yaratılış destanı sanılmasından kaynaklanmaktadır.

zaten bu sözümden sonrasında daha uzak bir izaha gerek kalmıyor.bu saatten sonra üzerime düşen tek izah hz.Ademin Kuranda olmadığını göstermektir.ama buda boş bir çabadır.çünkü Kuranın bahsettiği örümcek ağı bağlamış akıllar yüzünden bunun anlatısı çok açık olsada.anlanması mümkün değildir.ifadeleri çok iyi okuyun.DÜŞÜNEN biri kesinlikle Kuranda hz.adem diye birinin olmadığını anlayacaktır.

 

 

şu kaburgadan havvanın yaratılması meselesine gelince.

Kuranda malesef buda yoktur.

nisa 1 de bahsedilen duruma sanki benzer bir ifade var gibi gelmektedir.ama asla benzer değildir.

çünkü orada hiçbir şekilde özel isim geçmez.orda şahıslaştırma yoktur.anlatılan şey dişiliğin ve erkekliğin var edilmesidir.

ve çok enteresan gelecektir.

oradaki tek bir nefis dişil bir tek bir nefistir.adem gibi erkek değildir.yani neresinden bakarsanız bakın Kuranın tevratın ve sümer mitlerinin

bu bahsini yaptığım olayda benzerliği yoktur.benzerlik sandığınız şey büyük bir dikkatsizliğin küçük bir ilizyonudur.

 

Kuranda yaratılış ile seçiliş ayrı zamanlarda olmaktadır.

hicr 28 e bakarsanız.adem orada yaratılmaktadır.HALK ( yaratma ) edilmektedir.

 

Ve iz kale rabbüke lil melaiketi inni haliküm beşeram min salsalim min hameim mesnun

Hani Rabbin meleklere demişti ki: «Ben kupkuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan bir insan yaratacağım.»

 

 

ama bakara 30 da sonrasında CAILUN ( atanma ) ifadesi vardır.

Ve iz kale rabbüke lil melaiketi inni cailün fil erdi halifeh, kalu e tec'alü fiha mey yüfsidü fiha ve yesfiküd dima', ve nahnü nüsebbihu bi hamdike ve nükaddisü lek, kale inni a'lemü ma la ta'lemun

Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.

 

şimdi birde şu ifadeye dikkat edin.

Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.

 

 

bakın bakara 34 deki ifade geçmiş zamanlı.

neden aynı olayı anlatırken.yani ADEMİN YARATILMASINI ANLATIRKEN ! aynı olayın devamında ! geçmiş zaman kullansın.oysa zaman ifadeleri aynı şekilde devam etmeliydi.

sebebi işte bahsettiğim yanılgılardır.

 

bakara 34 de hicr 28 e pencere açılıyor.yaratılma o zaman oldu ! bu iş atanma vakti.artık üzerinden binlerce mi milyonlarca mı sene geçti bilemem.ama atanma ile yaratma Kuranda iki ayrı zamanda ifade ediliyor.bunun tek kanıtıda bu değil aslında.ama düşünmeyi bilenler için son derece yeterli bir ifadedir.

 

yani Kuranda hz.adem miti yoktur.o daha önceki uydurmalardan insanın kendini kurtaramamasından gelmektedir.

ve Muhammed kendini onlardan arındırmıştır.eskilerden çalmış değildir.çünkü eskilerden çalmış gibi durmamaktadır olay.

çünkü Kuranın ifadelerinin gerçekte eskilerle hiç ama hiç alakası yoktur.

iddaamın detayıda vardır.

ama uzun ve yorucudur.

düşünenler için yeteri kadar izah ettim.bu gözle bakanlar Kuranın mesajına ererler.ve ona teslim olurlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ftoyd, uzun iletinden çıkarmam gerekenleri çıkarmaya çalıştım. ben empatiden çok hoşlanan biriyimdir. Bu sayede çok farklı görüşten insanlarla iyi diyaloglarım olabiliyor. Forumda kişisel anlatımlara girmek ne derece doğru bilmiyorum. Ama örnek olabileceğini düşünerek anlatmak isterim: Bir gün bir bankanın önünde beklerken kapalı bir bayanla iki laf ettikten sonra lafın uzayacağını hiç tahmin etmemiştim. Hemen bir empati kurabileceğimi hissettim ve uzun bir konuşma oldu. Bayağı en az bir saat süren konuşmanın sonunda kendisine görüşlerini ve bakış açısını ayrıntılı açıkladığı için teşekkür edip ayrıldım. Tabii böyle bir şey gündelik koşturmaca arasında çok nadir olabiliyor. Forumda anlık yanıtlamadığımız için boş vakitlere denk getirebiliyoruz ve forumlar bunun için gerekli zaten. Fakat hiç bir izlenim birebir alınan kadar değerli değildir.

 

Neyse, meğer o sırada orda bir arkadaş varmış ve beni uzaktan izliyormuş. Benim ayrı bir dünyanın insanıyla, hatta öcü bir uzaylı görmüş gibi bakacağımı düşündüğü biriyle uzun uzadıya konuşmuş olmama hayret ediyormuş. Yok yani, kendisi benim fikrimde değildir ama, benim o bayana kapalılığı nedeniyle antipati ile, hatta nefretle bakacağımı sanıyormuş.

 

Toplumda böyle bir izlenim oluştuğu için üzgünüm. Bir AKP milletvekilinin yasadışı dinlemelerle ilgili bir soruya karşılık "Önder Sav'ı biz ne dinleyeceğiz, onu Münker Nekir dinliyor, omuzlarındaki melekler dinleyip yazıyor sözlerini, görecek o gününü" şeklinde konuşması bence çok ama çok vahim bir durumdur. Bu kafa ile biz ne oluruz, nereye gideriz bilmiyorum. Böyle bir şey olamaz, bu suçtur, dayatmadır, tahkirdir, "benim doğrum" anlayışıdır, bu sözler bir insanlık suçudur yahu! Bir çarpıklık böyle normalize edilemez. "İlla gelin çizgiyi çekelim, cehenneme gidecekler buyursun, cennete gidecekleri şöyle alalım" diye bir anlayış var mı ya?

 

"AKP kapatılırsa Anayasa mahkemesi üyelerinin cehennemde derileri yüzülecek" desinler oldu olacak? "Zebaniler ayaklarından asıp başlarının altına erimiş demir potası koyacaklar" desinler yahu oldu olacak? Biz bu dinle ne yapacağız böyle? Bu işler böyle gitmez. Buna elbirliği ile bir çözüm bulmamız gerek. İnanma özgürlüğünü inanmama özgürlüğünden ayrı tuttukça bir yere varamayız...

 

Zaten nasıl ayrı tutulabilir ki, bir şeye inanmak, başka bir şeye de inanmamak demektir. Tevhid dediğiniz bu değil mi zaten? "La" yani yoksama ile başlıyor. İnanmama özgürlüğünden bahsetmek zorunda kalmak bile bir abeslik. Neye inanılıp neye inanılmaması gerektiği konusunda bir bahis bile açılamaz! İnanmanın (veya inanmamanın) sonuçları hakkında bir baskı, tehdit, şantaj oluşturulamaz, bunları içeren bir metin kutsal olarak sunulamaz! Kutsalsa bireyin zihninde, kendine kutsaldır. Toplumun kutsalı olarak dayatılamaz! Birey kendi zihninde ister ineği kutsal görsün, ister kertenkeleyi. Yok yani, yanlış anlaşılmasın, bir davranış bozukluğuna yol açarsa bir kliniğe alıp "bak kardeşim, bu kertenkele kutsal filan değildir, boşuna kendine eziyet etme" diye terapi yapılır yani. Ama, davranış bozukluğuna yol açarsa eğer. Yoksa biz nerden bileceğiz onun kutsalının ne olduğunu? "Bu kertenkele var ya bu kertenkele! Çok kutsaldır bakın ha!" derse bir şey demeyiz. Ama "sen nasıl kutsal kertenkeleye mahluk dersin ?" diye birine çıkışır, ona mahluk dediği için kulaklarının kepçe olacağını söylerse bir sorun olduğunun farkına varırız.

 

Bu kadar net olan temel ilkeleri koyamıyoruz, bir başörtüsü sorununu çözemiyoruz diye hayıflanıyoruz. E çözülmez tabii. İlkeler olmadan daha çok bocalarız...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ftoyd, uzun iletinden çıkarmam gerekenleri çıkarmaya çalıştım. ben empatiden çok hoşlanan biriyimdir. Bu sayede çok farklı görüşten insanlarla iyi diyaloglarım olabiliyor. Forumda kişisel anlatımlara girmek ne derece doğru bilmiyorum. Ama örnek olabileceğini düşünerek anlatmak isterim: Bir gün bir bankanın önünde beklerken kapalı bir bayanla iki laf ettikten sonra lafın uzayacağını hiç tahmin etmemiştim. Hemen bir empati kurabileceğimi hissettim ve uzun bir konuşma oldu. Bayağı en az bir saat süren konuşmanın sonunda kendisine görüşlerini ve bakış açısını ayrıntılı açıkladığı için teşekkür edip ayrıldım. Tabii böyle bir şey gündelik koşturmaca arasında çok nadir olabiliyor. Forumda anlık yanıtlamadığımız için boş vakitlere denk getirebiliyoruz ve forumlar bunun için gerekli zaten. Fakat hiç bir izlenim birebir alınan kadar değerli değildir.

.

.

...

 

Ben de bi kaç olay anlatmak istedim bunları okuyunca..

Seçimlerden kısa bir süre öncesi,Bilkent te bir akraba ziyaretine gidiyordum.Bindiğim otobüstte,tam karşımda takmış takıştırmış(ay yıldızlı kolyelerden ve yüzüklerden),hani kelimenin tam manasıyla sosyetik dediğimiz türden iki hatun oturuyordu.Otobüse ilk bindiğimde,yani karşılarındaki boş koltuğa oturmadan önce canlı canlı sohbet ediyorlardı.Birden yüzleri asılıverdi ve sustular.Yanımda da sevimli yaşlı bir teyze var.Teyze arkasına düşen örtüyle ilgili benden yardım istedi falan derken konuşmaya başladık.Gözünden ameliyat olmuş,güneş,esinti şu bu gelmemesi gerekiyormuş falan filan. En sonunda bizim hatunlardan esmer olanı mevzuya dalıp Teyzeye bi kaç bişey söyledi.O esnada telefonum çaldı. Bilkentin otobüslerini bilmem ama,bizim oralarda aynı otobüslerde bi Allahın kulu telefonunu kapatmaz,ama kadın levhaya istinaden birden bana bağırmaya başladı.Canımızı sokakta mı bulduk ,görmüyor musun,şu bu.. Ha öyle mi,farketmedim dedim hemen tel i kapatıp çantama yerleştirdim.Gayet saf ve alttan alır bir tarzda yaptım bunu(eh levha varken ne yapsayeri vari). Kadın bindiğim andan itibaren aranıyor zaten,koz verince baş eğik hemen dediğini yaptık... Sinirli sinirli yüz çevirip burnundan solumaya devam etti.. En sonunda durağa varınca yanımdaki teyzeyle vedalaşıp indim. Binaya gitmek için geçtiğim parkta arkamdan gülüşmeler geliyor,bir döndüm hatunlar arkamda..İnerken farketmemiştim. O sessizlikte,"bi de aynı binaya girermişiz" falan diye kol kola eğleşip duruyorlar.Bende aksi gibi daptar minik yoldan yürürken iyice yavaşlamak zorunda kaldım karıncalar yüzünden.Ezmemeye hep dikkat ederim elimden geldiğince,kadınlar da ister istemez tedirgin oldu arkamdan gelirken.En sonunda binaya girdim ve onlarda peşimden geldi.Meğer o binada oturuyorlarmış.Kadın çok sert bi tarzda(esmer olan,Allahtan diğer sarışın yol boyunca arkadaşı bana karşı bişey yaptıkça ılımlı davrandı ve defalarca göz göze geldik mahçup hallerde) kime geldiğimi sordu,bende söyledim.Asansör gelince kapıyı açtım ve gülümseyerek inadına " buyrun " dedim ,yine çok sert adeta dövecek gibi alaycı bir edayla "ötekisine bineriz biz" dedi ve yine yüz döndü sinirli sinirli.Sarışına iyi günler dedim,o da garip bir edayla(ılımlı-mahçup) "iyi günler " dedi,çıktım yukarı.İnadına gülümsedim,alttan aldım sataşmasın diye gelgelelim evden adımımı atar atmaz kardeşimin başını şişirmiştim. Bu ne şekilcilik hesabı.Daha sonraları aynı hataya ,karaçarşaflıları her gördüğümde ben düşmeye başladım.Bu yüzden hep bu olayı hatırlayıp bi kendime geliyorum,aynı şeyi yapmamak adına.

Ha bir kere de ben öyle bir karaçarşaflıyla konuşmuştum izin isteyerek masasına oturup ,neden karaçarşaf diye ..dinimizde nedir ne değildir diye.O gayet ılımlı anlatırken kendince doğrularını,yanındaki normal türbanlı genç daha tepkisel ve abartılıydı tuhaftır ki,ama teyzem ciddi ciddi misafir gelmiş bir gelenekselciydi konuşmanın sonunda anladığım üzere.

İşte benim korktuğum ya da çoklarının korktuğu gibi,şu bizdeki kurunun yanında yaşta yanması gerçekliği ,yarın öbür gün hepimizin canını yakabilir. Geçen kardeşime de dedim şaka vari,yarın aşırı uç dindar geçinen gelip sana bişey yapınca,aşırı uç Cumhuriyetçi geçinen bana bişey yapınca, her iki koldan da biz kaybedeceğiz,ailemin canı tümden yanacak.Çünkü bir ailede farklı farklı kardeşleriz işte,kimse bu gerçeği değiştiremez ne yapsa.Peki neye ait olacağız,elbette iki uçla alakası olmayan kendi aile kavramımıza.Savunacağımız tek şey bu olgu olacak,ülkece de olması gereken gibi..

 

Başörtüsü sorunu haline getirilen olguya gelince,kardeşimle de hep tartışırız ama bi sonuca varamayız, olayın özü normalde tek bir ayet.Yani Kurana iman etmiş biri,uygulamaya çalışan biri,bunu Allahın emri olarak illaki yapacak,başını ne ile olursa olsun kapatacak. Bir bayanın,Allahın emri olarak uyguladığı bu kavramı,hiçe saymak ve illa başını açacaksın demek,açmazsan oraya şuraya buraya asla giremezsin ,sen artık bizden ya da bizler gibi olamazsın demek bana hala uç geliyor.Kapan evine ve ya özel sektörde sen gibilerin yanına , ya da oku sen gibilerin arasında siz bi ayrılın demek,bence insanları tek bir gözlülüğe zorla itmek bana mantıklı gelmiyor.Hele hele,diyelim ki aile zoruyla şusuyla busuyla belki de bilinçsizce zorlanmış kızlarımızın ,iyice ailesinin istediği tek kalıp yerlere gitmek zorunda bırakılması,en azından kendi kimliği otururken,kendi kararlarını verebileceği zamanlara yaklaşırken,illa böyle bir dini okul zorunluluğunda kalmaları bana mantıklı gelmiyor.Varsın kafası kapalı olsun ama,alacağı eğitim bilimsel ilimsel olsun.Varsın din okulları kapatılsın ,insanlar belli bir yaştan sonra Kuran okumaya ve din öğrenmeye kendileri karar vererekten başlasınlar.İnanın bütün din okulları kapatılsın ama bir kızın başı kapalı diye bu kadar da itilmesin bilimsel - sosyal- devlet bünyesindeki okullardan. Niye illa bunlara din dersi zorunluluğu oluyor,bu mu laik anlayış,devlet neden İmam-hatip okullarına izin veriyor.Başörtüsüne karış,din eğitimine tabi tut insanları,bu mu yani? Bu işler tersine işliyor.Yanlış yerlerden laiklik propagandası yapılıyor. Ama ortada laikliğin l si yok.. Ama gelgelelim,şeyhler şıhlar,hadisseverler patladı işte en sonunda yapılan karşılıklı tutumlarla.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başlık ''mealcilerce kandırıldık mı?'' olunca aklıma mealcilik ekolü ve Türkiye'nin bir numaralı mealcisi Mehmet Yaşar Soyalan geldi. Şimdilerde ''söz ve adalet'' adlı dergilerini yayımlamaktalar. Neyse efendim... Kur'an'ı dilimize çevirenlerin bunu bizi kandırma amaçlı yaptıklarına hiç ihtimal vermiyorum. Haydi Kur'an gerçeğini provake edelim, yaşasın kötülük diye çeviri yapılamayacağı için, kimsenin kimseyi kandırdığı yok. Efendime söyleyeyim kandırıkçılık yapmayan meal okumak o kadarda zor değil, Ömer Özsoy ve İlhami Gülerin harika bir kur'an fihristi var. Cahit Koytak ve Ahmet Ertürk çevirisnden de - herzaman derim- Esed meali de okunabilir. Hem böylece İngilizce Kur'an ile Türkçe Kur'an arasındaki kandırıkçılıkları da saptayarak başlık açabiliriz... :)

 

Bir topic böyle provake edilir işte... :D

Meleğim ben melek...

Saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 6 yıl sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.