Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ADEM,HAVVA,ELMA KISSASINDA YILLARCA MEALCİLERCE KANDIRILDIK MI?


NARTKAN

Önerilen İletiler

ADEM,HAVVA,ELMA KISSASINDA YILLARCA MEALCİLERCE KANDIRILDIK MI?

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

ALINTI:

Eyüp Üzümcü”

 

KUR’AN ‘DA AYETLER IŞIĞINDA “Başlangıç; Sıfır Noktası; Adem'in ilk sınavı”

 

Kuran-ı Kerim kendi ayetlerinin anlamlarının insanlar tarafından nasıl bozulabileceği konusunda bizi uyarmıştır. Kuran-ı Kerim ayetlerin anlamının 3 şekilde bozulacağını söylüyor. 1. Tahrif 2. Tebdil 3. Ilhad

 

1. Tahrif 2/75

 

Bu tahrif şekli, ayetin içinde bulunan bir kelimenin Allah tarafından konulduğu yerden (mevazinden) kaydırarak anlamını bozmaktır..Örnek olarak evimizde salonda bulunan bozuk (tahrif edilmiş) bir televizyon düşünelim. Televizyonda ses vardır fakat görüntü yoktur.

 

2. Tebdil 10/15

“Beddele” kökünden gelen bu kelime ayetlerin içinde bulunan bir kelimeyi, ayeti içinden çıkartıp başka bir kelime koyarak anlamını bozmaktır.2/59, 2/211, 7/162, 40/26, 2/181, 7/95, 4/56, 18/27

 

3. Ilhad 41/40

Bu anlamı bozma şekli ise yukaridaki iki şeklin dışında ayetlerin anlamlarıyla oynamak şeklinde ortaya çıkıyor. 41/40, 22/25, 7/180

 

Yukarıda verilen metodlara sadık kalarak Adem’in cennetten kovulma olayını incelemeye başlayalım. Bakalım acaba asırlardan beri anlatılan “Adem ile Havva” “Yasak elma” olay doğru mu?

 

“Ve meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu. Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik. Derken Adem, Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir Dedik ki: "Oradan tümünüz inin. Bundan sonra size benden bir hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır." 2/34-35-36-37-38

 

“Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz. Şeytan, kendilerinden 'örtülüp gizlenen çirkin yerlerini' açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir." Ve: "Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi veüzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rablerikendilerine seslendi: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanınsizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"

 

Dediler ki: "Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız."(Allah) Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır." Dedi ki: "Orda yaşayacak, orda ölecek ve ordan çıkarılacaksınız." Ey Ademoğulları, biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size 'süs kazandıracak bir giyim' indirdik (varettik). Takva ile kuşanıp-donanmak ise, bu daha hayırlıdır. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler. Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın.

Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir.Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık.” 7/19-20-21-22-23-24-25-26-27

 

“Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun." Şüphesiz ki, senin acıkmaman ve çıplak kalmaman orda (cennette kalmana bağlı)dır." Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın da." Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: "Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?" Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı. Sonra Rabbi onu seçti, tevbesini kabul etti ve doğru yola iletti. Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak, hepiniz ordan inin.Artık size benden bir yol gösterici gelecektir; kim benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz." 20/117-118-119-120-121-122-123

 

Şimdi Kuran-ı Kerim’de Adem konusunun geçtiği yukarıdaki ayetlerin anlamlarına Kuran’a sadık kalarak incelediğimizde çok farklı neticelere ulaşıyoruz. Yukarıda yazmış olduğumuz ayetlerin içinde sizin için bazı kelimeleri seçip bu kelimeleri İlahi kitapta başka ayetlerde başka konularda hangi anlamda kullanıldığını inceleyeceğiz ve bu kelimelerin öğrendiğimiz anlamalarını yukarıda okuduğumuz ayet metinlerine yerleştirdiğimizde göreceksiniz ki Adem ile eşinin cennetten kovulma konusu çok farklı yerlere gitmektedir. Konunun içinden seçtiğimiz kelimelere gelince;

 

1. Cennet

2. Agaç (Şecere)

3. Tatmak (Zevg)

4. Çirkinlikler (Sevatühuma)

5. Ortaya Çıkma (Beda)

6. Cennet Yaprağı (Varak)

7. Oradan çık (İhbitu)

8. Elbise (Libas)

9. İndirme (İnzal)

 

Cennet

 

Kıssasta Allah tarafından Adem ve eşinin cennete yerleştirildiğinden bahsedilmektedir. Cennet kelimesi deyince yeryüzündeki bu kelimeye aşina insanların %99 bölümü ebedilik yurdu cenneti algılamaktadır. Fakat İlahi metodla Kuran’ıKuran ile anlamaya çalıştığımızda burada bir anormallik olduğunu hissediyoruz. Buanormallik nedir dersiniz buyrun beraber bakalım;

Adem’in yaratılır yaratılmaz cennet denilen yere yerleştirildiğini görüyoruz. Cennetkelimesi Kuran’da hem İlahi ebedilik yurdu hem de yeşil mümbit bir bahçe anlamınageliyor.

 

“Yalnızca Allah'ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştiripgüçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin (cennet) örneğine benzer ki ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Allah, yaptıklarınızı görendir.” 2/265,

 

“Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini (cennet) , buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye (cennet) dönüştürdük.” 34/16

 

“Onlara iki adamın örneğini ver; onlardan birine iki üzüm bağı (cennet)verdik ve ikisini hurmalıklarla donattık, ikisinin arasında da ekinler bitirmiştik.” 18/32

 

"Belki Rabbim senin bağından (cennet) daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten 'yakıp-yıkan bir afet' gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir."18/40

 

Gerçek şu ki, biz o bahçe (cennet) sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.68/17

 

Bu ayetlere baktığımızda Türkçesinde bahçe diye çevirilen kelimelerin hepsinin arapcası Adem’in yerleştirildiği cennet kelimesi ile aynıdır. Fakat biz sadece bu benzerlik ile kalmayıp, iki cennetin arasındaki farkı yine ayetlere sadık kalarak incelemeye devam edelim.

 

1. Ahiretteki cennet ebedidir

 

“…Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.” 2/25,

 

“İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.”7/42

 

“Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir.” 9/72

 

“Orda onlara hiç bir yorgunluk dokunmaz ve onlar ordan çıkarılacak değildirler.” 15/48

 

Adem ve eşinin yerleştirildiği cennet ebedi değildir.“Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı...” 2/36

 

“Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun." 20/17

 

İlgili ayetlere bakıldığında Adem ile eşinin bulunduğu cennette hata yapılmıstır ve kovulunmustur.

 

2. Ebedilik yurdu cennette günaha girmek yoktur.

 

İlahi cennette böyle bir olay yoktur. Neden?

 

“Güneş, köreltildiği zaman, Yıldızlar, bulanıklaşıp-döküldüğü zaman, Dağlar, yürütüldüğü zaman, Gebe develer, kendi başına terkedildiği zaman” 81/1-2-3-4

 

“Güneşe ve onun parıltısına (vedduha-sicaklik) andolsun” 91/1 İlgili ayetlerden anlıyoruz ki ebedilik yurdu olan cennette böyle bir susamanın olmayacağı, güneşinde kıyamet gününde köreltileceğini anlıyoruz.

 

4. Kuran-ı Kerim’in tümüne baktıgımızda ve 67/2 ayeti ile beraber baktığımızda ebedilik yurdu cennete girmek için iman artı salih amelde bulunmak gerekiyor.

 

“O, amel (davranış ve eylem) (ahsenu amel)bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.” 67/2

 

“Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hiç bir şeyle zulme uğratılmayacaklar.” 19/60

 

“Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Gerçekten Allah, her istediğini yapar.” 22/14

“Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." 16/32

 

Hesap gününde de terazinin ağır basması gerekiyor; “O gün tartı haktır. Kimin tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır.”

7/8

 

“Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. “ 23/102

 

Ya da direk cennete girebilmek için;“Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz.” 2/154 Allah için öldürülmek gerekiyor.

 

Kuran’a baktığımız zaman, Adem ise yaratılır yaratılmaz eşi ile beraber cennete yerleştiriliyor. Yukarıdaki cennet tasviri ile bu cennetin aynı olması beklenemez.

 

5. Ademin bulunduğu cennete şeytan var.7/20, 20/120, 2/36

 

6. Ebedilik yurdu cennete girildiğinde, hesap görülmüş, herkes kazandıklarının karşılığı olan yere yönlendirilmiştir. Yani şeytan cehennemdedir.

 

“Şeytanın durumu gibi; çünkü insana "İnkâr et" dedi, inkâr edince de: "Gerçek şu ki, ben senden uzağım. Doğrusu ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" dedi. Sonunda onların akibetleri, şüphesiz ateşin içinde ikisinin de süresiz olarak kalıcı olmalarıdır. İşte zalim olanların cezası budur.” 59/16-17

 

“İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki: "Doğrusu, Allah, size gerçek olan va'di va'detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtacak değilim, siz de beni kurtacak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azab vardır." 14/22

 

Ebedilik yurdu cennette şeytanın bulunması ayetlere uymamaktadır.

 

ŞECERE

 

Bu kelime Kuran’da genellikle ağaç olarak geçmektedir. 17/60, 37/61-62-63-64 fakat 4/65 ayeti şecerenin ağaçtan başka mal ihtilafi anlamına geldiğini de görmekteyiz. Bu kelimeyi şimdilik 4/65 anlamında beklemeye alarak konunun sonunda buraya tekrar döneceğiz.

 

Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde (şecere)(mal ihtilafi, alacak verecek davasi) seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.” 4/65

 

ZEVG

 

Tatmak, tadına varmak anlamlarında kullanılan ilgili ayetlerde (mecazi anlamda) 65/9, 6/148,59/15, 64/5 ve devam eden ayetlerde bu kelime genelde azabı tatmak, yaptıklarının karsılığını tatmak anlamlarında kullanıldığını görüyoruz.

 

“Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü taddı (zevg) ve işinin sonucu bir hüsran oldu.” 65/9

 

“Bundan önce inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? İşte onlar, işlerinin vebalini taddılar (zevg). Onlara acı bir azab vardır.” 64/5

 

“Kendilerinden önce yakın geçmişte olanların durumu gibi; onlar, yaptıklarının sonucunu tadmışlardır. (zevg) Onlara acı bir azab vardır.” 59/15

 

SEVATUHUMA

 

Kötülük, çirkin davranış anlamlarında kullanılıyor. 4/22, 4/38, 7/177, 17/32, 20/101, 17/7, 30/10, 53/31, 31/8-9. 3/31

 

“Kadınlardan babalarınızın nikahladıklarını nikahlamayın. Ancak (cahiliyede) geçen geçmiştir. Çünkü bu, 'çirkin bir hayasızlık' ve 'öfke duyulan bir *********liktir.' (SUE-Seyyiat) Ne kötü bir yoldu o!...” 4/22

 

“Zinaya yaklaşmayın, gerçekten o, 'çirkin bir hayasızlık' (SUE-Seyyiat) ve kötü bir yoldur.” 17/32

 

Numaraları verilen diğer ayetlerde de anlam aynıdır, inceleyebilirsiniz. İlgili çevirilerde bu kelime ilgili davranışı yapan Adem ile eşinin avret mahalleri anlamında kullanılıyor. (çirkin yerleri). 95/4 ayetini okursak Allah’ın insanları en güzel şekilde yarattığını görürüz.

 

“Doğrusu, biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.” 95/4

 

Bu ayete ters bir anlam cıkıyor çünkü; “Hamd, Kitabı kulu üzerine indiren ve onda hiç bir çarpıklık kılmayan Allah'a aittir.” 18/1

 

Bu kitaptaki goruslerde celiski yoktur. Allah bir yerde insanin en guzel sekilde yarattim diyorsa bir yerde onun avret mahalinin cirkin oldugunu soylemez.

 

BEDA

 

Bu fiil kuranda ortaya cikarmak olarak kullaniliyor. 6/28, 39/47, 45/33, 60/4, 12/35

 

“Hayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı(beda)...” 6/28

 

“Onların yaptıkları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıktı (beda)... “ 45/33

 

Bu “ortaya cikma” fiili de fiziki bir organın ortaya çıkma anlamında Kuran’da geçmediğini görüyoruz.

 

VARAK

 

Konu içinde cennet yaprakları olarak çevirilen bu kelime enteresan bir tespit ile 18/19 ayette; “... Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla (varak) şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin." 18/19 Para anlamina gelmektedir.

 

IHBITU

 

Bu kelime konu icinde Allah tarafindan Adem ve esinin cennetten cikarilmasi icin kullanilan kelimedir.Fakat ne gariptir ki bu kelime kuranda 2/74 ayetinde;

 

Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır (yehbitu).Allah yaptıklarınızdan ****** (habersiz) değildir.” 2/74

 

... (Mûsâ): "İyi olanı, daha aşağı olanla mı değiştirmek istiyorsunuz? Bir şehre inin (ihbitu), orada size istediğiniz var," demişti...2/61

 

"Ey Nuh" denildi. "Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in (ihbit) ..11/48

 

Bu fiil gökten bir şeyin indirmek anlaminda değil, yeryüzünde yatay hareket eden şeyler anlamında kullanılıyor.

 

LIBAS

 

Örtü (elbise) anlamına gelir. Kuran’da ise 2/42, 3/71, 25/47, 78/10, 16/112, 2/187

 

ayetlerinde bu örtünme kelimesi manevi bir örtü anlamına gelmektedir. Çünkü bu örtü Adem ile eşine inzal edilen bir örtüdür.

“Hakkı batıl ile örtmeyin (libas)ve hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) siz (gerçeği) biliyorsunuz.” 2/42

 

“Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz (libas), siz de onlara örtüsünüz (libas)... “ 2/187

 

INZAL

 

Bu indirme fiili Kuran’da 2/176, 3/3, 4/136, 2/23, 2/97 ayetlerinde “kitap”, 17/106, 26/198, 3/11 ayetlerinde “ayetler”, 15/8, 3/124’te “melekler” , 6/37 ayetinde “mucizeler” , 15/9 ayetinde “ez zikir” olarak geçmektedir.Bu indirme fiili yeryüzüne gökyüzünden (semadan) birşey indirildiğinde, Allah tarafından kullanılır.57/25 ayetınde Allah hadid (demir madenini) başka bir galaksiden indirdiğini ifade ediyor.8. maddedeki libas (örtü) elbisesinin de gökyüzünden inzal ettiğini (indirdiğini) söylüyor. Demek ki bu örtü mecazi anlamda bir örtüdür ve Allah tarafından indirilmiştir. Yoksa Allah’ın bildiğimiz tekstil elbiseleri de yukarıdan indirdiği gibi komik bir anlayışa düşmüş oluruz.

 

HULD

 

Bu kelime 21/34, 25/15, 32/14, 41/28 ayetlerinde uzun, sürekli,devamlı anlamlarına gelmektedir.

 

“Öyleyse bu (azab) gününüzle karşılaşmayı unutmanıza karşılık azabı tadın.Biz de sizi gerçekten unuttuk; yaptıklarınıza karşılık uzun süreli (huld) azabı tadın.” 32/14

 

“Bu, Allah'ın düşmanlarının cezası olan ateştir. Bizim ayetlerimizi inkar etmeleri dolayısıyla bir ceza olarak, orada onlar için uzun süreli (huld) kalış yeri vardır.” 41/28

 

Şeytan Adem ile eşini kandırmak için onlara sarsılmaz bir mülkü tavsiye ediyor. Yani ŞECERETUL-HULD’u. Yukarıda şecere kelimesini yarım bırakmıştık, şimdi burada huld ile birleştirdiğimiz zaman ağaç anlamına gelmediğini, mal mülk anlamına

geldiğini anlıyoruz.

 

Yukarıda herhangi bir anlayışın tesirinde kalmadan bu konuya anlam veren yani konuyu ete kemiğe büründüren 9 tane kelimeyi çıkardık, konudan bağımsız bu kelimelerin yukarıda size tavsiye ettiğimiz metoda bizde uyarak (Kuran’ı Kuranla anlama metoduna uyarak) konunun içine araştırdığımız bu kelimelerin Kuran’i karşılıklarını monte ettiğimizde aşağıdaki metin ortaya çıkmaktadır.Allah, Adem ve eşini cennet denen çok verimli bir bahçeye yerleştirip onlara buradayaşamalarını tavsiye edip, bazı uyarılarda bulunuyor. Şeytan konusunda onları sakındırıyor ve şeytan’ın onlar için apaçık bir düşman olduğunu bildiriyor. Verimli olan bu bahçeden yiyin için ama dunya malına tamah etmeyin.Ben Allah olarak rızkınızı burada vereceğim, eğer buna uyarsanız (Allah’ın Rezzak sıfatına güvenirsiniz) acıkmanız (yani eksiklik) olmayacak. Ama şeytan onları açlık, fakirlik duyguları ile vesveselendiriyor. 2/268. Bahçe mallarından ihtiyaç fazlasını biriktirip istif etmeye yönlendiriyor.

 

O zaman insanda bulunan bu mal ve dünya hayatına düşkünlük ihtirası ortaya çıkıyor ve Allah onlara benim emrimi neden tutmadınız,Bana niye güvenmediniz, Ben sizi rızıklandıracağım dememiş miydim? diyerek onları cennet denilen bu bahçeden çıkartıp başka bir mekana yolluyor.kurak bir bozkıra) ve onlara bu bahçeden kovulmanıza neden olan hatalarınız için size bu çirkinliklerinizi örtecek libas indirdim diyor. Bu libaslarda Kuran’da indirilen infak, sadaka ve zekat ayetleri olup ademoğlunun bu ihtirasını törpülemek için uyması gereken ve tavsiye edilen amellerdir.

 

Bugunkü dünyanın sosyal ve ekonomik pozisyonuna baktığımızda insanoğlunun aslında sıfır noktasından fazla ileri gidemediği ve birçok noktada aynı yerde kaldığını gösteriyor. Allah yeryüzüne rızıkları eşit olarak göndermesine rağmen bazıademoğulları öyle bir biriktirme ve istif hastalığına tutulmuşlar ki Avrupa’daki ademoğlunun yıllık geliri yirmibin dollar iken Afrikadaki ademoğlu açlıktan ölmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bu yazının devamında hurafeye temel olan çok şey yıkılır.

ben forumda yeniyim.ama sanırım ortak tanıdıklar mutlaka vardır.ve benim ısrarla Kuranda Hz.Adem ve Hz.Havva diye karakterler olmadığını savunduğumu bilirler.

çünkü Bakara 30 dan sonrası seçiliş ayetleridir.yaratılış ayetleri değillerdir.ve bunları Hz.Adem ve Havva karakterleri üzerine oturtmak isteyenler malesef Kuranın metnini tahrif ve tahrip etmişlerdir.insanları bağnazlığa sürükleyecek ifadelerin altına imza atıp.Kuranda sadece 10 ayette en az 15 çelişki yaratmışlardır.

Oysa dediğim gibi Kuranda Hz.adem diye bir Peygamber karakteri yoktur.klasik Hz.adem hikayesi Kuranda yoktur.

böyle bir Peygamber Kuranda yoktur.bütün Peygamberler için Peygamberlik ilanı yapılır.Ama Ademin adı bile geçmez.

bir iki Adem üzerine iddaa vardır.biz Ademi İbrahim ailesini vs vs vs diye başlayan ayetler delil olarak gösterilsede bana göre delil değillerdir.

neyse bunlar ileride detayı ile tartışılır.

ama dediğim gibi yukarıdaki yazıyı iyice takip edip.o yazının ruhunu anlayanlar.gerçek İslamın yolunu şimdiden tutmuşlardır.

onlara selam olsun !

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn NARTKAN sıze tarihsel sıralamaya göre 3 bilgi sunacağım.

 

1 . si SÜMER lere ait.

 

2. si TEVRAT a ait.

 

3. sü sizin yukarıda yazdığınız. Kur-an a ait.

 

 

SÜMER lere ait bilgiler

 

Sümer anlatılarına göre yeryüzünde ağır şartlar altında çalışmaktan yorulan TANRILAR ,

günlük işleri kendileri için yapacak yeni bir tür yaratmaya karar verirler.

 

Yeryüzünün ve suların efendisi EN.Kİ bu işin organizasyonunu üstlenir. Ve ana tanrıça NİN.MAH ‘ la birlikte yeryüzünün toprağına kan ve yaşam vererek ,

“ kendi görünüşlerinde” Bir işçi nesil yaratırlar. LULU AMELU.

 

Lulu Amelu sözcüğünün anlamı net olarak İŞÇİ dir.

Birtakım özellikleri tanrılara benzemekle beraber , onların güç , yetenek ve ölümsüzlüklerine sahip değildirler.

Yalnızca kendilerine verilen işleri yapmaya yeteneklidirler.

 

Lulu Amelu yu yaratan tanrılar ondan kesin itaaat ve bağlılık isterler ;

bunun yolu da sürekli çalışmaktan geçmektedir.

“ Çalışmak en büyük ibadettir.” Sözünü fazlası ile çağrıştıran bu söylem , ilk yaratılan insana “ çoğalması ve mutlu olması “ için bir EŞ yaratmakla devam eder.

 

Erkek LULU nun kaburga kemiği kullanılarak dişi yaratılır ve ona eş olarak verilir. Yani seks tanrıların bir armağanı olmuştur Lulu Amelu ve dişi Eşine.

 

Yaşamın bu sürecinde , LULU AMELU ve DİŞİ eşine bilgi ağacına dokunmamaları ve ONUN MEYVELERİNDEN yememeleri emredilir. Yerin ve suların efendisi EN.LİL işçi olarak yaratılan bu canlıların ortalıkta fazla dolaşmasından ve “ Tanrilara ait bilgilere “ ulaşmasından tedirginlik duymaktadır.

 

DİŞİ nin YASAK MEYVE den ( Bilgi ağacının meyvesinden ) yemesi ile , bulundukları mekandan kovulurlar. BİLGİ den uzak bir mekana bırakılırlar. BİLGİ onlara ebediyyen yasaklamış olur. Sümer anlatılarının bir başka versiyonunda ise , BİLGİ nin ölümsüzlük bilgisi olduğu belirtilmektedir.

 

 

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

TEVRAT - ESKİ AHİT e ait bilgiler

 

 

 

" Ve Tanrı dedi: İşte Adem iyiyi ve kötüyü bilmekle bizden biri gibi oldu, ve şimdi elini uztması ve hayat ağacından almasın ve yemesin ve ebediyyen yaşamasın diye onu ADEN bahçesinden , kendisinin içinden alındığı toprağı işlemek için çıkardı.

Ve Ademi kovdu ; ve hayat ağacının yolunu korumak için ADEN bahçesinin doğusuna Kerubileri (muhafız melekler) ve hertarafa dönen kılıcın alevni koydu.

(TEKVİN 3:22-24)

 

 

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

KUR-AN a ait bilgiler

 

Yukarıda yazdınız bidaha tekrarlamak istemiyorum. Sadece kısa bir bölüm aldım.

“Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.

 

 

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

Efsanelerin kaynağı Sürgündeki İbranilerin , SÜMER lerden elde etiiği bilgiler ile ,

MISIR sürgünündeki elde edilen bilgilerdir.

 

 

Musa nin ölümünden yıllar sonra İbrani yazarlar SÜMER , BABİL ve MISIR efsanelerini kullanarak ESKİ AHİT i yazmışlardır.

 

Muhammed de İBRANİ SOYUNDAN GELEN bir kişidir.

 

İbrahimin soyundan gelmektedir.

 

Ve Sueiye Şam taraflarına yaptığı ticaret sırasında ve sonrasında oradaki ESSENE Rahiplerinden elde ettiği bilgilerle KURAN ı söylemiştir-Yazmıştır-İndirmiştir-Uydurmuştur. Ne derseniz.

 

 

HALA MI INANMAYACAKSINIZ.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Zihinler tek organizmadan evrimleşmeye açık ama tek ilahi buyruğun insanlar arasında farklılaşmasına kapalı.

 

Efendim sümerler incelendiginde Hz Muhammed'in Kuran'da anlatılanları aslından sümerlerden aşırdı..

 

Olmadı, ibrani alimler tevratı sumer metinlerinden devşirdi..

 

Ama kimse demez ya durun bi dakka, Kuran ne diyor, Ilahi buyruk, tebliğ edilen din tekdir, Allahın dini birdir, her nebi halkına benzer şeyleri soylemiştir.Sümerde de izlerini bulursun, Çinde de Hindistanda da Afrika da da..

 

Şimdi ise alıntıladığım metin yazarından kaynak taleb ediyorum :

 

Efsanelerin kaynağı Sürgündeki İbranilerin , SÜMER lerden elde etiiği bilgiler ile ,

MISIR sürgünündeki elde edilen bilgilerdir.

 

Musa nin ölümünden yıllar sonra İbrani yazarlar SÜMER , BABİL ve MISIR efsanelerini kullanarak ESKİ AHİT i yazmışlardır.

 

Ve Sueiye Şam taraflarına yaptığı ticaret sırasında ve sonrasında oradaki ESSENE Rahiplerinden elde ettiği bilgilerle KURAN ı söylemiştir-Yazmıştır-İndirmiştir-Uydurmuştur. Ne derseniz.

 

Evet varmı bir kaynak hocam, hangi bilimsel metodolojik çalışmalar neticesinde bu değerli verilere ulaştınız?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birde çok merak ediyorum, birkaç yıl sonra, şöyle bir şey olacağını hayal edin, Moğolistanda eski devirlere ait mogol inanışı ile ilgili kitabeler bulunmuş olsun, ve o kitabelerde de Tevratta Incilde ve Kuran'da da anlatılan yaratılış ile ilgili bozulmuşta olsa anlatımlar oldugunu hayal edin.

 

Aynen böyle birşey olsa ne diyeceksiniz?

 

Yine ibrani alimler mogolistana gittiler tevratı onlardan elde ettikleri efsanelerden türettilermi diyeceksiniz?

 

Peygamberlik Hz.Adem'den Hz.Muhammed'e kadar süregelmiştir, Kuran'da derki her topluma nebi gonderilmiştir, peki bu nebiler resuller farklı farklı yaratılış haberlerini mi vermişler? Hayır elbetteki hayır.

Her nebi toplumuna anlattı ve anlatıkları toplumu tarafından belki kısa belki de yuzyıllara yayılan bir surecte tahrif edildi başkalaştırıldı.Ama bu başkalaşım içerisinde bile izleri bulmak olasıdır.

 

Yazınızın sonunda HALA MI INANMAYACAKSINIZ demissiniz asil bunu ben muslumanlar adına size yoneltmek istiyorum, Hala mı inanmayacaksınız?

 

Çürütme amacıyla yazdığınız metin bile ilahi buyrugun tekilligini ifade ediyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn NARTKAN sıze tarihsel sıralamaya göre 3 bilgi sunacağım.

.

.

.

 

Muhammed de İBRANİ SOYUNDAN GELEN bir kişidir.

 

İbrahimin soyundan gelmektedir.

 

Ve Sueiye Şam taraflarına yaptığı ticaret sırasında ve sonrasında oradaki ESSENE Rahiplerinden elde ettiği bilgilerle KURAN ı söylemiştir-Yazmıştır-İndirmiştir-Uydurmuştur. Ne derseniz.

 

 

HALA MI INANMAYACAKSINIZ.

Son yazdiklarina delilin nedir, sayin,>TAKLAMAKAN'

Bir kitabi elestirirken, rivayetlerden degil, yine kitabtan elestirmen gerekir,

hangi ayette yaziyor,suriyeli rahipten ders aldigi,?

Son elci kendisine vahyedilmeden once, iyman nedir kitab nedir bilmiyordu, kitabi sag eliylede yazmamisti.

[093.005] [DI] Rabbin şüphesiz sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın.

[093.006] [DI] Seni öksüz bulup da barındırmadı mı?

[093.007] [DI] Seni şaşırmış bulup, doğru yola eriştirmedi mi?

 

[017.009] [DV] Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.

[012.003] [DI] Biz bu Kuran'ı vahyederek, sana en güzel kıssaları anlatıyoruz.. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin.

 

[006.019] [DI] «Şahit olarak hangi şey daha büyüktür» de. «Allah benimle sizin aranızda şahiddir. Bu Kuran bana, sizi ve ulaştığı kimseleri uyarmam için vahyolundu; Allah'la beraber başka tanrılar bulunduğuna siz mi şahidlik ediyorsunuz?» de. «Ben şehadet etmem» de. «O ancak tek Tanrıdır, doğrusu ben ortak koşmanızdan uzağım» de.

 

saygilar.

Evren.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birde çok merak ediyorum, birkaç yıl sonra, şöyle bir şey olacağını hayal edin, Moğolistanda eski devirlere ait mogol inanışı ile ilgili kitabeler bulunmuş olsun, ve o kitabelerde de Tevratta Incilde ve Kuran'da da anlatılan yaratılış ile ilgili bozulmuşta olsa anlatımlar oldugunu hayal edin.

 

Aynen böyle birşey olsa ne diyeceksiniz?

..............

 

Mistik inançlar diyeceğiz. Araplar uyanık çıkmış, Ademden(!) kendilerine kadar olan tüm mistik inançlara sahip çıkarak işi bağlamışlar. Fakat gel görki, onlardan sonra da devam etmiş onlarca peygamber ve kutsal kitap...

 

Sizler ahlaki dayatmalara kutsallık yüklersiniz, tarih bilimi ise mistisizm olarak inceler. Ama asıl amaç; yöresel, toplumsal, zamansal ahlaki dayatmaların kutsallıklarla mix yapılıp halka dayatılmasıdır.

 

Eskiden hukuk kutsallığa atanırdı. Çağımızda ise bilimseldir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın bilimselci

 

Yazdığım metni anlamamışsınız, öyle bir şey olsa, bu seferde "Ibrani alimler mogol dini inançlarından esinlendiler" denebilirmi şeklinde bir soruydu.

 

Mistisizm olarak mı, ilahi buyruk olarak mı anlaşılacağını merak eden yok..

 

Hem hep, özelde müslümanlara, genelde de yaraticiya inananlara karşı inancın sorgulanmadığından dem vurur, kitlelere sorgulayıcı bir metodla doğrulara ulaşılabileceğini öğütlersiniz, ama, biri kalkıp "muhammed aslında sümerlerden almış bak nasıl da birbirinin aynı" diyen biri olunca da, savundugunuz öğretileri bir kenara bırakıp, nesnellikten uzak olarak, belki de inançsızlığınıza bir dayanak(!) bulmanın vermiş olduğu ruh haliyle es geçer, hakikatte kendinizle çelişirsiniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kaynak İsteyen arkadaşlar.

 

Ben Kaynağı yazacam. Bi zahmet Alıp ta okuyun.

 

Yerinizde olsam Elmalili Hamdi Efendinin ILMIHALI ni yada Resimli NAMAZ HOCASI ni TEKRAR TEKRAR okuyacagima ,

 

Su atesitler neler okuyor diye merak eder de , bide onlarin okuduklarini okurdum.

 

Haa...

 

Bende eskiden cooookk Ilmihal okudum. Size yukardaki tavsiyemi once kendim yapinca.

SEMAVI DINLERIN INSANLAR TARAFINDAN YAZILMIS OLDUGUNU anladim.

 

 

Kaynaklarimiz.

 

1- Akgural , Ekrem " Anadolu Kultur Tarihi" , Tubitak yayinlari, Ankara 1997

 

2- Alford ALAN F. " Gods of the New Millenium" , New English Library , London 1998

 

3- Alford ALAN F. " When the Gods came down " New English Library , London 2000

 

4- Allen James P. " Middle Egyptian" , Cambridge Uviversity Press , Cambridge 2000

 

5- ALP Sedat , " Hitit Caginda Anadolu" , Tubitak yayinlari , Ankara 2000

 

6- Asimov ISAAC " Dunya Disi Uygarliklar" , Cep Kitaplari , Ceviren Hulusi Ozaykin , Istanbul 1983

 

7- Atkinson STUART , " Astranomi" , Tubitak yayinlari , Ceviren Murat Alev , Ankara 1997

 

8- Bauval Robert , - Hancook Graham , " The Keeper of Genesis" , Mandarin , London 1996

 

9- Breasted Hames Henry , " Ancient records Of Eygpt Vol I " , Univesity of Chicago press , Chicago 1906

 

10- Capbell Joseph , " Tanrinin Maskeleri : Dogu mitolojisi " , Imge yayinlari , Ceviren , Kudret Emiroglu , Istanbul 1998

 

11 - Cream C.W. " Tanrilarin Vatani Anadolu" . Remzi Kitabevi , Ceviren : Esar Nermi Erendor , Istanbul 1983.

 

12- Cream C.W. " Tanrilar - Mezarlar - Bilginler" . Remzi Kitabevi , Ceviren : Esar Nermi Erendor , Istanbul 1999.

 

13 - Childe Gordon , " Kendini Yaratan Insan " , Varlik yayinlari , Cviren Filiz Ofluoglu, Istanbul 1978

 

14- Collins Andrew , " Gods of EDEN " , Headline , London 1998

 

15- Cig Muzazzez Ilmiye , " Ibrahim Peygamber " , Kaynak yayinlari , Istanbul 1997

 

16 - De Lange Nicholas , " Yahudi Dunyasi" Iletisim yayinlari , Ceviran Sevil - Akin Atauz , Istanbul 1987

 

17- Erman Adolf , " A Handbook of Egyptian Religion" , Archibald Constable co ltd , London 1907

 

18- F. Georg - Kak Shubash - Frawley David - " In Search of the Cradle Of Civilization" , Quest book , 1995

 

19 - Gaster Theodor H. Thespis : Eski Yakindoguda Rituel , Mit , Drama" Kabalci yayinlari , Ceviren Mehmet H. Dogan , Istanbul 2000

 

20- Gurney Oliver R. " Hitiler" , Dost Kitabevi , Ceviuren Pinar Arpacay , Ankara 1990

 

21- Jastrow Morris. " The Religion of BABYLONIA AND ASSYRIA" Ginn & Copmany , Boston 1898

 

22- King Leonard W. " Seven Tablets of Creation" Luzac & co. London 1902

 

23- Kramer Samuel Noah. " Sumer Mitolojisi" , kabalci yayinlari , Ceviren Hamide Koyukan , Istanbul 2000

 

24- Roaf Michael . " Mezepotamya ve Eski Yakindogu". Iletisim yayinlari , Ceviren Zuhal Kilic. Istanbul 1996

 

25- veeee SON kaynak. Sagan CARL. " Karanlik B'r D]nyada B'lm'n Mum Isigi" . Tubitak yayinlari , Ceviren : Miyase Goktepeli, Ankara 1998.

 

 

 

Arkadaslar. Tubitak yayinlarini severim. Tarafsizdir. Tavsiye ederim.

 

 

Umarim merak eder de bir tanesini okursunuz.

 

Semavi Dinlere inanmayan insanlarin , inanclarini degistirmek gibi bir ULKUM yok.

 

Bu Beyhude bir cabadir.

 

Fakat.........

 

Turkiyede dogmus. MECBUREN musluman olmus. Ve onun ogretileri ile CEPECEVRE kalmis , ve TUM BUNLARA RAGMEN ,

 

Inanclarina karsi sorulari olan , sorgulayan kimseler icin yaziyorum.

 

Umarim ki , bir faydamiz olur.

 

Saygilar.

 

Taklamakan.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu Ali Şeriati tarzı tefsirdir. Çok kişi denemiş fakat bir sonuç alamamıştır. Kelimelerin, deyimlerin farklı anlamlarından sizin kastettiğinizin doğru olduğu ne malum?

 

"Kapıyı biz kapattık." Cümlesini ele alalım. Artık bundan böyle görüşmenin bir tarafça kesildiği mi kastediliyor, bir işe son verildiğimi mi kastediliyor, biz derken iki üç kişi mi, bir grup, bir ulus mu, ne kastediliyor... Bir şeyin olmasına baştan hiç izin verilmediği mi kastediliyor... Bir olumsuzluğun önüne geçildiği mi kastediliyor... Doğrudan anlam mı, deyim mi, deyimse hangi anlamda...

 

Şakkal Kamer... Ay şak diye ayrıldı mı, şaşılacak, inanılmaz bir şey olduğuna dair bir deyim mi bu, kim nerden bilsin?

 

Ejderhalar ağzından alev püskürtürmüş... Belki de çok öfkeli, korkunç yaratıklardı denmek istenmiş, ne denmek istenmiş ben nerden bileyim? Bildiğim, böyle yaratıkların hiç yaşamadığı.

 

Böyle soyut, belirsiz, ne anlama geldiği, ne demek istediği bilinmeyen sözleri evirip çevirmekten bir şey çıkmaz. Boşa çaba bunlar...

 

Bunlar bir olguyu gündemde tutma çabası. Bir sonuç çıkmaz, ama tartışılan şey gündemde kalır, "haaa, bu kadar tartışıldığına göre bu, önemli bir şey" izlenimi yaratmaktan başka bir karı yoktur. Arabın dini, gayrının zihnini, bilmezin çenesini yorar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın bilimselci

 

Yazdığım metni anlamamışsınız, öyle bir şey olsa, bu seferde "Ibrani alimler mogol dini inançlarından esinlendiler" denebilirmi şeklinde bir soruydu.

 

Mistisizm olarak mı, ilahi buyruk olarak mı anlaşılacağını merak eden yok..

 

Hem hep, özelde müslümanlara, genelde de yaraticiya inananlara karşı inancın sorgulanmadığından dem vurur, kitlelere sorgulayıcı bir metodla doğrulara ulaşılabileceğini öğütlersiniz, ama, biri kalkıp "muhammed aslında sümerlerden almış bak nasıl da birbirinin aynı" diyen biri olunca da, savundugunuz öğretileri bir kenara bırakıp, nesnellikten uzak olarak, belki de inançsızlığınıza bir dayanak(!) bulmanın vermiş olduğu ruh haliyle es geçer, hakikatte kendinizle çelişirsiniz.

 

Tamam ben anlamamış olayım sorun değil. Benim kastettiğim, sümerlerde bulunmuş ya da moğollarda bulunacak olan kitabelerdeki kutsal bulgular mistiklik taşımayacakmı? Kendisinden sonra gelen toplum kültürlerini etkilemeyecekmi? Eski toplumlara ait kültürel bulgular birbirinden kopuk olarak uzaydan gelmedi heralde.

 

Sizlerin ilahi buyruklar dediğiniz kavramların insanlarla ilgili olanlar hariç, tamamına yakını da mistik ögeleri içermekte. Anlayış farkımız ise sizlerin ilahi buyruk, bizlerin ise toplumsal kültür olarak görmemiz. İlahi buyrukların(!) mistisizm olarak tarihi belgelerle açığa çıkmasından telaşeye düşen sizlersiniz.

 

Sorgulama yöntemimiz nesnelikten kaynaklandığından, mistik ögelerle toplumsal kültürlerin nasıl mix edildiği konusunda çelişkiye düşeceğimizi de sanmıyorum. İnançların tarihsel olarak nasıl biribirinden kopyalandığını, nasıl evrildiğini belgelerle açıklamak mı, yoksa buna taraf olmak mı sorgulama özümüzle çelişiyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kaynak İsteyen arkadaşlar.

 

Ben Kaynağı yazacam. Bi zahmet Alıp ta okuyun.

 

 

Kaynak gösterin derken metodoloji soruyoruz, burda, yazdığın yazıların ciltli birer hali olan kitap isimleri degil sordugumuz..

 

Bak sana bir ipucu vereyim, örneğin Hz. Muhammed döneminde kendisine bu yönde itirazlar yapılmışmı onu araştırabilirsin.İtiraz derken kastımız her itirazı değil sümer yada babilden araklandığı şeklinde bir itiraz olmuşmu mesela, bu başlangıç için iyi sayılabilir.

 

 

Yerinizde olsam Elmalili Hamdi Efendinin ILMIHALI ni yada Resimli NAMAZ HOCASI ni TEKRAR TEKRAR okuyacagima ,

 

Su atesitler neler okuyor diye merak eder de , bide onlarin okuduklarini okurdum.

 

Evvela, içiniz rahat olsun, ben şu ateistler neler okuyor diye meraktan önce onları anlamaya çalışırım (tabi sizi hariç tutuyorum bundan), çok da arkadaşım vardır belli bir düzeyi koruyabilir gayet kolay ve rahat şekilde tartışabiliriz.

 

 

 

...

Umarim ki , bir faydamiz olur.

Burda uzun uzun kitap isimleri zikretmeden, resimli namaz hocası okumayın diye önerilerde bulunmadan evvel, isterseniz iddialarınızı temellendirin.

Sanalda kişiliğiniz eleştirilmez, eleştirilen, savunduğunuz fikriniz olur, netice olarak da faydanız olmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın bilimselci

 

Benim kastettiğim, sümerlerde bulunmuş ya da moğollarda bulunacak olan kitabelerdeki kutsal bulgular mistiklik taşımayacakmı? Kendisinden sonra gelen toplum kültürlerini etkilemeyecekmi? Eski toplumlara ait kültürel bulgular birbirinden kopuk olarak uzaydan gelmedi heralde.

Evet katılıyorum, mistik ögeler taşırlar sonraki toplumu etkilerler.

 

Sizlerin ilahi buyruklar dediğiniz kavramların insanlarla ilgili olanlar hariç, tamamına yakını da mistik ögeleri içermekte. Anlayış farkımız ise sizlerin ilahi buyruk, bizlerin ise toplumsal kültür olarak görmemiz.

Bunun da farkındayım, büyük bir kısmı metafizik ogeler barındırır.Sizler kültür olarak görürsünüz bizler ise ilahi emir olarak algılarız.

 

İlahi buyrukların(!) mistisizm olarak tarihi belgelerle açığa çıkmasından telaşeye düşen sizlersiniz.

Eleştirim burda, telaş yok, tersine bir durum söz konusu, tekilliğin isbatı bu, neden telaşa düşelim? Keşke bulunsa benzer şeyler inkalarda afrikanin iclerinde taa çinde hindistanda..Bulunması ilahi buyrugun tekilligini isbatlar.

 

 

İnançların tarihsel olarak nasıl biribirinden kopyalandığını, nasıl evrildiğini belgelerle açıklamak mı, yoksa buna taraf olmak mı sorgulama özümüzle çelişiyor?

tarihsel olarak biribirinden kopyalandığını belgelerle nasıl açıklıyorsunuz sayın bilimselci ?

 

Selamlar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın bilimselci

 

Eleştirim burda, telaş yok, tersine bir durum söz konusu, tekilliğin isbatı bu, neden telaşa düşelim? Keşke bulunsa benzer şeyler inkalarda afrikanin iclerinde taa çinde hindistanda..Bulunması ilahi buyrugun tekilligini isbatlar.

 

Evet burada artık kendine göre haklısın çünkü ne kadar inanç kültürü varsa aslında bizimkidir, fakat değiştirilmiş diyeceksin. Peki, dinler tarihine, bilimsel tarihe ne demeli? Çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dine geçişlere, tanrıların isimlerine. Bunlarda mı hep revize edilmişler islamiyetten. Artık arkadaşımızın söylediğini bende söylemeliyim. Meallerden kafanızı kaldırında dinler tarihini bir okuyun lütfen. BİLİM OKUYUN. Tüm toplumların dini değişmiş bir Araplarınki değişmemiş. Bu mu mantık? Bu mu tekilliğin ispatı?

 

Muhammed dininden sonra gelen Bahaullah (bahailik) dinine, diğer onlarcasına nasıl sahip çıkacaksınız acaba?. Onlarda mı değişti diyeceksiniz? Yoksa o dinler yanlış ,bizimkisi doğru mu diyeceksiniz? Nasıl olacak? Neresinden tutarsan elinde kalıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn NARTKAN sıze tarihsel sıralamaya göre 3 bilgi sunacağım.

.

.

.

 

Ve Sueiye Şam taraflarına yaptığı ticaret sırasında ve sonrasında oradaki ESSENE Rahiplerinden elde ettiği bilgilerle KURAN ı söylemiştir-Yazmıştır-İndirmiştir-Uydurmuştur. Ne derseniz.

 

 

HALA MI INANMAYACAKSINIZ.

 

Olaylara bir de şu açıdan bakabilir misin?Yukarda verdiğin örnekler kronolojik bağlamda olayların birbiriyle bağlantılı olduğunu benzer ergümanları içerdiğini gösteriyor.Bu benzerliklerden harekletle seçeneği olmayan bir kanıya varmışsınız ya da o okumuş olduğunuz kitaplar sizi bu kanının doğruluğuna inandırmış ki başka bir sonuç çıkarma gereği duymamışsınız.

NAHL SURESİ

24- Kendilerine "Rabbiniz ne indirdi" diye sorulduğunda "Bunlar eskilerin masallarıdır" dediler.

 

 

 

''İçinde Peygamber olmayan hiçbir millet yoktur(Fatır 24).''Celalim hakkı için biz her millete Allah'a kullukta bulunun ve putlara ibadetten kaçının diye bir Peygamber gönderdik(Nahl 36).

 

Yukardaki ayetlerden de hareketle bugün coğrafi bağlamda hiç yakınlığı olmayan coğrafyalarda dahi inanç,ibadet dini efsane, dilsel terimler bakımından benzerlikler,ilişkiler vardır.Sebebini senin anladığın şekilde mi yorumlarsak daha mantıklı olur yok sa ayetlerden de hareketle benzerlik olması doğaldır çünkü aynı kaynaktan çıkmıştır yorumu mu doğru olur?Bu nasıl bir uydurmadır ki her millet birbirine benzer inanışlar uydurmuştur?

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kendilerine "Rabbiniz ne indirdi" diye sorulduğunda "Bunlar eskilerin masallarıdır" dediler.

 

Biz susalım, Kuran-ı Kerim bizim yerimize söylesin, duymayan kulaklar duyar olsun, görmeyen gözler bakmaya başlasın, kaskatı kalpler de Allah'ın izniyle yumuşasın.

 

Allahın selamı rahmeti ve bereketi Allahı anan müminlerin üzerine olsun.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn NARTKAN sıze tarihsel sıralamaya göre 3 bilgi sunacağım.

 

1 . si SÜMER lere ait.

 

2. si TEVRAT a ait.

 

3. sü sizin yukarıda yazdığınız. Kur-an a ait.

 

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

Efsanelerin kaynağı Sürgündeki İbranilerin , SÜMER lerden elde etiiği bilgiler ile ,

MISIR sürgünündeki elde edilen bilgilerdir.

 

 

Musa nin ölümünden yıllar sonra İbrani yazarlar SÜMER , BABİL ve MISIR efsanelerini kullanarak ESKİ AHİT i yazmışlardır.

 

Muhammed de İBRANİ SOYUNDAN GELEN bir kişidir.

 

İbrahimin soyundan gelmektedir.

 

Ve Sueiye Şam taraflarına yaptığı ticaret sırasında ve sonrasında oradaki ESSENE Rahiplerinden elde ettiği bilgilerle KURAN ı söylemiştir-Yazmıştır-İndirmiştir-Uydurmuştur. Ne derseniz.

 

 

HALA MI INANMAYACAKSINIZ.

 

1-Masallar doğruların hayallerle anlatıldığı insanların ürettiği metinlerdir. Onlar da ilahi hakikatten izlerin bulunması kötü bir şey değildir. Ancak masallar ilahi hakikatin kaynağı değildir, tam tersi ilahi hakikatler masallara kaynak teşkil edebilirler. Tıpkı Mevlananın ya da ferududdin atarın kur an ve tasavvuf yolunu nazım ve benzetme ve hikaye etme yollu anlattıkları gibi..

 

Şimdi vahiy masalı etkileyebilir, şiiri destanı,hatta günümüz romanını ancak bu beşeri eserler hiçbir süretle vahyi etkileyemezler…

 

Vahyi beşerin sanat dalları olan güzel sanatlarla ifade edebilirsin sinemasını cekersin çizgi filmini yaparsın gibi.. ancak bunlar vahyi doğuran sebebler değil bilakis bunlar vahyin doğurduğu sonuçlar olmaktadır..

 

2- Tevrat vahiydir ancak tahrif edilmiştir.

 

3- tahrif olmamış elimizdeki tek vahiy Kur 'an dır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

2- Tevrat vahiydir ancak tahrif edilmiştir.

 

3- tahrif olmamış elimizdeki tek vahiy Kur 'an dır.

Tevrt'ın tahrif olduğunu kanıtlayabilir misiniz?

Hem Kur'an-da ayetler ile

Hem de Tevrat'ın kendisinden?

 

Ve;

Peki Tevrat, Kur'an ortaya çıktıktan sonra mı tahrif olmuştur?

Yoksa Kur'an ortaya çıkmadan önce mi?

 

Eğer Kur'an ortaya çıkmadan önce ise;

Kur'an niçin tahrif olmuş ve Tanrı'nı kitabı olmaktan çıkmış bir kitabı ve o kitaba bağlıları "Ehl-i Kitap" olarak niteliyor ve o kitabı referans olarak veriyor?

Ve niçin o kitabın değiştirildiğini söylemiyor Kur'an?

Niçin bu kadar önemli bir konuyu atlıyor?

 

Eğer Kur'an-dan sonra değişmişse;

Bunu nasıl ispatlarsınız?

Kur'an inene kadar sağlam kalmış ve ondan sonra tahrif edilmişse, Kur'an Tanrı'nın kitabı idi de Tevrat değil miydi?

Ayrıca Yahudiler atalarına ait şeyleri saklamada Müslümanlardan daha sadıktırlar ve ciddidirler...

Tevrat'ın Kur'an indikten sonra tahrif edilmiş olması imkansız...

 

Gerçi önce de tahrif edildiğini Kur'an bile söylemiyor...

 

Hem Tanrısal bir hikmet,

Nasıl olurda İnsan eli ile değiştirilebilir...

 

Kaldı ki Tanrı, hikmetini insanların değiştirmesine nasıl izin verirde

Değiştirenleri sonradan yargılar?

 

Diyelim ki bunun nedeni, insanların Tanrısal hikmetlere el sürüp değiştirip değiştiremeyecekleri iradesini sınamaktır...

Niye diğer kitapları indirip, değiştirilmesine izin vererek onları değiştirenleri böyle sınıyor da

Kur'an-ı değiştirilemez kılıyor?

Niye aynı sınamayı Kur'an-a inananlara uygulamıyor?

Bu adaletsizlik değil midir?

 

Hem Tevrat değiştirildi ise

Kur'an nasıl olur da tarhif edilmiş olamaz?

Sonuçta Kur'an yazılırken sahabelerin ezberlerinden ve yazılı derilerden, yapraklardan yararlanıldı...

Ve yazılı kaynaklar derhal yok edildi...

(Bu arada: Bende Kur'an-ın hiç değiştirilmediğini düşünüyorum, çünkü Hz. Osman'a ve Hz. Ali'ye ait ilk yazmalar hala saklanmaktadır... Yine de düşündürmek için soruyorum... Ha ama belki toplarken, bir araya getirirken, o bugüne kalan örneklere eksik alınmıştır değil mi?)

 

Görüleceği gibi daha önceki kitapların değiştirilmiş veya tahrif edilmiş olduğu düşüncesi Kur'an-da, Hz. Muhammed'de ve hatta Yunus Emre, Hallac-ı Mansur gibi alimlerde de olmadığı gibi bu düşünce kendi içersinde onlarca çelişki barındırmaktadır...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konular değişse de cevaplar hep aynı.

 

Başka bir topicde materyalist gorüşle ilgili model istediğimde de yanıt Bilimi takip edin olmuştu.

 

Aynen o şekilde kısa ve net.

 

Tabii bunu söyleyince bilimsel olunmuyor ama neyse..

 

Aynı yaklaşım aşağıdaki ileti de de mevcut.

 

...

BİLİM OKUYUN.

...

 

Evet ne yapmamız gerekiyormuş?

 

Cevap : Bilim okumak.

 

Nedir bilim okumak?

 

Cevap belli.. Siz hiç yapmadınız da ondan bilmessiniz..

 

:)

 

Materyalist yada ateist olmakla bilimsel olunmaz, nedir bu kelimeler üzerindeki tabiri caizse faşizm?

 

İlk önce kim kullanırsa onun oluyor anlam, hadi birde kullanılan nick name, bilim ihtiva ediyorsa..

 

O zaman bize susmak düşer.

 

Sadece susmak değil..

 

Birde...

 

Bilim okumak(!)

 

Başka ne ?

 

Resimli namaz hocalarını okuyup durmamak :)

 

Bişey daha kaldı nedir?

 

Mealden başını kaldırmak.

.......

 

Enfes fikir teatisi..

 

Bundan sonra sorularınıza verilecek cevaplar hazır bende

 

Şimdiden soyliyeyim

 

Ne sorarsanız hangi konuyu tartışmaya açarsanız bundan sonra cevap belli.

 

Nedir o ?

 

İşte cevap : Şu televizyonu bi kapatında gidin bi din kitabı okuyun

 

Sakın cevaba itiraz etmeyin..

 

Cevap bu..

 

Yapacak bişey yok.. İşinize gelirse..

 

Neyse,

 

Selam & Hurmet

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ikı kısı konusuyor.

 

- Su dagların ardında kocaman devler var.

 

- Hadı canım uyduruyorsun. Hallısunasyon goruyorsun.

 

- Sız ınanmıyorsunuz ama Onlar var. Agızları bu kadar. Kocaman kafaları var.....

 

- Daha oncekı SENIN DURUMUNDA olanlar da aynı seyı soylemıstı.

 

- Sızde daha oncekıler gıbı ( Dıgerlerı gıbı ) bana ınan mıyorsunuz degıl mı. Ama Varlar.

 

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

Son cumledekı Sızde daha oncekıler gıbı ınanmıyorsunuz degılmı. Bolumu

 

- Daha oncekılerın de bu fıkre ınanmadıgını gosterır.

 

- AMMA.... VELAKIN....

 

HALA O DAGLARIN ARDINDA DEVLERIN OLDUGUNU GOS-TER-MEZ.

 

Bu tur orneklemelerden vazgecın. Tutarlılıgı yok.

 

Semavı dınlerın INSANLIK DUSUNCE EVRIMININ bır sonucu olduklarına ve INSANLAR TARAFINDAN GELISTIRILDIKLERINE ınanıyorum.

 

Bu anlamda Peygambder denen ınsanlar encok hangı mıllete gelmıs....

 

IBRANI lere...

 

Pekı...

 

Sumerlerden bılgılerı kım ASIRMIS....

 

Ibranıler...

 

 

Mısırdakılerı kım araklamıs...

 

Basına Musa denılen kısının bulundugu surgundekı Ibranıler...

 

Noolmus sonra...

 

Ibranı olan BABASIZ Nasralı ISA , oda bıtakım derlemeler yapmıs,

 

Sonra noolmus ....Ibranı soyundan gelen Muhammed de bunlardan derledıgı bır KITAP ıle orataya cıkıvermıs...

 

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

Bu bılgıler ısıgında

 

Bak goruyormusun AYNI ALLAH ın gonderdıgıne daır ıyı bır ornek , desenız , OLUR MU...

 

Olur mu. OLUR.

 

Dagın arkasında devler de var.....

Bu kıtapları da aynı Allah gonderdı..

Hala ınanmıyorlar mı.

 

Hayır. Inanmıyoruz. Dev de yok. Aynı Allah da gondermedı. Inanmıyoruz da.

 

Onun yerıne....

 

 

-Sumerlere aıt bılgılerden alıntı yapılarak ,

-Yahudılıkten gelen bılgılerle bezenerek ,

-Hırıstıyanlıktan gelen bılgılerle gelıstırılmıs,

-Bırazda kısısel olayların ıcerısıne sokuldugu....

 

-Mekkelı bedevılerle ugrasan,

-Amcasına kızıp onun adı ıle SURE ındıren

-Genc karısının zına yapmadıgına daır savunma yapan,

-Bu dedıkodulara ınananları CEHENNEME atan

-Kolelıgı YASAKLA YA MAYAN

............

............(uzatmıyorum)

 

-Bır KITAP var ortada.

 

Buna ınanıyoruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selenge dostum.

 

Seni ajite yaparak konudan uzaklaşma yerine tekrar tartışmaya davet etmek istiyorum. Bak şimdi ben de konudan uzaklaşarak birkaç bir şeyler söyleyip, tekrar konuya dönmek istiyorum. Zira senin de, benim de okuyanların da vakitleri çok önemli. Amaç reyting almak değil, bilgi elde etmek olmalı.

 

Nickini bilime sempati duyarak “bilimselci” koymaktan daha doğal ne olabilir. Tıpkı “selenge” (bkz. itü sözlük) gibi. Bunu tartışma konusu yaparak neden konudan uzaklaşma gereği duyalım. Şimdi bende cevaben, burada selenge nickinin ne anlama geldiğini söylemeye çalışsam ne kazanacağız. Tartışma etiği bu olmamalı. Söylenecek birçok şey daha var ama, ben bunu yapmak istemiyorum. Ajitasyon konusunda çok deneyimliyimdir.

 

Ayrıca tartışma kişiler üzerinde değil de, fikirler üzerinde yapmalı. Materyalizm de, idealizim de bir dünya görüşüdür. Bu konulara odaklanalım ama kişiler üzerinde değil. Zira her iki görüşünde milyarlarca temsilcisi var. Hangisinin kişiliğini hedef alacağız? Önemli olan hangi dünya görüşü insani değerlere önem veriyor? Hangisi insan yararınadır? Bence tüm tartışmalar, insan değeri ve insan yararına olan konularda olmalı. Öyle değilmi dostum?

 

Aşağıda son iletim var. Bu iletim ve yukarda diğer arkadaşlarımın iletilerine cevap bekliyorum.

 

Evet burada artık kendine göre haklısın çünkü ne kadar inanç kültürü varsa aslında bizimkidir, fakat değiştirilmiş diyeceksin. Peki, dinler tarihine, bilimsel tarihe ne demeli? Çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dine geçişlere, tanrıların isimlerine. Bunlarda mı hep revize edilmişler İslamiyetten. Artık arkadaşımızın söylediğini bende söylemeliyim. Meallerden kafanızı kaldırın da dinler tarihini bir okuyun lütfen. BİLİM OKUYUN. Tüm toplumların dini değişmiş bir Araplarınki değişmemiş. Bu mu mantık? Bu mu tekilliğin ispatı?

 

Muhammed dininden sonra gelen Bahaullah (bahailik) dinine, diğer onlarcasına nasıl sahip çıkacaksınız acaba?. Onlarda mı değişti diyeceksiniz? Yoksa o dinler yanlış ,bizimkisi doğru mu diyeceksiniz? Nasıl olacak? Neresinden tutarsan elinde kalıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Seni ajite yaparak konudan uzaklaşma yerine tekrar tartışmaya davet etmek istiyorum. Bak şimdi ben de konudan uzaklaşarak birkaç bir şeyler söyleyip, tekrar konuya dönmek istiyorum. Zira senin de, benim de okuyanların da vakitleri çok önemli. Amaç reyting almak değil, bilgi elde etmek olmalı.

 

Nickini bilime sempati duyarak “bilimselci” koymaktan daha doğal ne olabilir. Tıpkı “selenge” (bkz. itü sözlük) gibi. Bunu tartışma konusu yaparak neden konudan uzaklaşma gereği duyalım. Şimdi bende cevaben, burada selenge nickinin ne anlama geldiğini söylemeye çalışsam ne kazanacağız. Tartışma etiği bu olmamalı. Söylenecek birçok şey daha var ama, ben bunu yapmak istemiyorum. Ajitasyon konusunda çok deneyimliyimdir.

 

 

Hocam, eger karşınızda fikrini beyan eden birine, sen önce git mealden başını kaldır derseniz, cevabınız da son iletideki gibi olur ve bundan daha dogal da birsey olmaz.

İlk once şu bilimselliği benimseyin evet ama tekelinizden bir kaldırın ilk olarak.

Mealden başınızı kaldırın, resimli namaz hocaları okumaya bi ara verin diyen birine sizce ben ne demeliyim?

Keşke evet yanlıştı özür dilerim deseydiniz..

 

Herneyse,

 

Şimdi dönelim konumuza,

 

İlk olarak İslamiyet Arabın dini değildir, tüm insanlık içindir.

 

Tevhid inancı HzAdemden Peygamber Efendimiz'e kadar suregelen sureçte nebiler resuller tarafından halklarına tebliğ edilmiştir.

 

Ve yine her topluma peygamber gönderildiğini de biliyoruz.Bu peygamberler de tevhidi toplumlarına tebliğ ettiklerine göre, her toplumda bu inancın izlerini bulmak muslumanları telaşa düşürmeyip tersine sevindirir.

Ve yine Kuran kaynaklı olarak biliyoruz ki, toplumlar yillar suren bir sureç içinde, kendilerine tebliğ olunan öğretiden uzaklaşmış, unutmuş zamanla da inanışları bozulmuş değişmiştir.

 

Söylediğinizin aksine arabın dini değişmemiş demiyorum, İslam öncesi arap toplumu putperest idi, ama inanışlarında tevhid inancının kalıntıları da vardı, örneğin Allah'a inanıyorlardı ama ortak da koşuyorlardı.

 

Kastımız lulu kabilesinin örneğin ateş etrafında dönerek dans etmesinin haniflik kökeni olduğu değildir, iddiamız yaratılış ile ilgili anlatımların belli bir referanstan kaynaktan çıktığıdır, bize de bunu düşündüren Kuran'ın bizzat kendidir.

 

Sorduğum soruyu tekrarlıyorum, hangi bilimsel veriye metodolojik çalışmaya dayanarak kutsal metinleri sumerlere dayandırıyorsunuz?İsbatınız nedir?

 

Verdiğim örneği tekrar ediyorum, moğolistanda yaratılış anlatımına benzer konuları işleyen kitabeler bulunsa günün birinde, bu sefer de, araplar mogollardan mı esinlendi diyeceksiniz?

 

Bu mu mantık? Bu mu bilimsel tesbit?

 

Neden tek bir organizmadan evrimleşme size göre bilimsel oluyor da, tek bir ilahi buyrugun toplumlar tarafından değiştirilmiş olması size bu kadar akıl dışı gelebiliyor?

 

Cevabı basit, buna inanmak istemeniz.

 

Bu gibi konuların sayfalar dolusu şekilde işlenmesine gerek yok, bunlar inanç konularıdır, ne tersini isbatlayabilirsiniz ne de doğruluğunu.

 

Ben özelde insanın genelde de kainatın eşsizliğine bakıp, hiçbir şey amaçsız nedensiz olmaz der aczimi hatırlarım, sizse nedene gerek yok o hep vardı dersiniz.

 

Ben sebebini bilemediğimiz ve insan aklı ile izahının yapılamayacağı bazı konularda doğrusunu Allah bilir, bizler o yetkinlikte değiliz derim, siz ise bilim şuan için o yetkinlikte değil dersiniz.

 

Siz insan aklının sınırlarına insanın aczine inanan benim gibi birine, akılsız dersiniz, bizde şu kainatı, şu oluşu aklı, bilinci, ne bileyim insanların konuşmasını sevgi hissini, duyguları, dünyayı güneşi galaksileri mikro alemden makro aleme tüm mevcudatı nasıl kendi kendine oldu yada hep vardı dersiniz diyerek sizi akılsızlıkla itham ederiz.

 

 

Amacım ikna olmanız değil anlamanızdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:clover:

Tevrt'ın tahrif olduğunu kanıtlayabilir misiniz?

Hem Kur'an-da ayetler ile

Hem de Tevrat'ın kendisinden?

 

Ve;

Peki Tevrat, Kur'an ortaya çıktıktan sonra mı tahrif olmuştur?

Yoksa Kur'an ortaya çıkmadan önce mi?

 

Eğer Kur'an ortaya çıkmadan önce ise;

Kur'an niçin tahrif olmuş ve Tanrı'nı kitabı olmaktan çıkmış bir kitabı ve o kitaba bağlıları "Ehl-i Kitap" olarak niteliyor ve o kitabı referans olarak veriyor?

Ve niçin o kitabın değiştirildiğini söylemiyor Kur'an?

Niçin bu kadar önemli bir konuyu atlıyor?

 

Eğer Kur'an-dan sonra değişmişse;

Bunu nasıl ispatlarsınız?

Kur'an inene kadar sağlam kalmış ve ondan sonra tahrif edilmişse, Kur'an Tanrı'nın kitabı idi de Tevrat değil miydi?

Ayrıca Yahudiler atalarına ait şeyleri saklamada Müslümanlardan daha sadıktırlar ve ciddidirler...

Tevrat'ın Kur'an indikten sonra tahrif edilmiş olması imkansız...

 

Gerçi önce de tahrif edildiğini Kur'an bile söylemiyor...

 

Hem Tanrısal bir hikmet,

Nasıl olurda İnsan eli ile değiştirilebilir...

 

Kaldı ki Tanrı, hikmetini insanların değiştirmesine nasıl izin verirde

Değiştirenleri sonradan yargılar?

 

Diyelim ki bunun nedeni, insanların Tanrısal hikmetlere el sürüp değiştirip değiştiremeyecekleri iradesini sınamaktır...

Niye diğer kitapları indirip, değiştirilmesine izin vererek onları değiştirenleri böyle sınıyor da

Kur'an-ı değiştirilemez kılıyor?

Niye aynı sınamayı Kur'an-a inananlara uygulamıyor?

Bu adaletsizlik değil midir?

 

Hem Tevrat değiştirildi ise

Kur'an nasıl olur da tarhif edilmiş olamaz?

Sonuçta Kur'an yazılırken sahabelerin ezberlerinden ve yazılı derilerden, yapraklardan yararlanıldı...

Ve yazılı kaynaklar derhal yok edildi...

(Bu arada: Bende Kur'an-ın hiç değiştirilmediğini düşünüyorum, çünkü Hz. Osman'a ve Hz. Ali'ye ait ilk yazmalar hala saklanmaktadır... Yine de düşündürmek için soruyorum... Ha ama belki toplarken, bir araya getirirken, o bugüne kalan örneklere eksik alınmıştır değil mi?)

 

Görüleceği gibi daha önceki kitapların değiştirilmiş veya tahrif edilmiş olduğu düşüncesi Kur'an-da, Hz. Muhammed'de ve hatta Yunus Emre, Hallac-ı Mansur gibi alimlerde de olmadığı gibi bu düşünce kendi içersinde onlarca çelişki barındırmaktadır...

 

Saygılarımla...

:clover::clover::clover::clover::clover::clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

-http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=show_qna&id=12401- adresinden de bakabileceğiniz güzel bir konu işlenmiş..

 

Buraya da taşıyorum :

 

 

Soru

Tevratın, Eski Sümer, Mısır, Babil kaynaklarında geçen Nuh tufanı, Hz. Musanın Sepet içinde firavunun sarayına alınması, kızıl denizin yarılması gibi olayları kopya ettiği iddia edilmektedir. Bunun doğruluğu nedir?

 

Cevabımız

 

Değerli Kardeşimiz;

 

Tufan olayı, ve diğer hadiseler Tevrat ve İncil'in dışında, Sümer, Asur-Babil kayıtlarında, Yunan efsanelerinde, Hindistan'da Satapatha, Brahmana ve Mahabharata destanlarında, İngiltere'nin Galler yöresinde anlatılan bazı efsanelerde, İskandinav Edna efsanelerinde, Litvanya efsanelerinde ve hatta Çin kaynaklı öykülerde birbirine çok benzer şekillerde anlatılır.

 

Birbirinden ve Tufan bölgesinden hem coğrafi hem kültürel olarak bu kadar uzak kültürlerde, Tufan'la ilgili bu denli detaylı ve birbiriyle uyumlu bilgi nasıl yerleşmiş olabilir?

 

Sorunun cevabı açıktır: Eski dönemlerde birbirleriyle ilişki kurmuş olmaları imkansız olan bu toplumların yazıtlarında aynı olaydan bahsedilmesi, aslında bu insanların bir ilahi kaynaktan bilgi aldıklarını gösteren açık bir kanıt durumundadır. Görünen odur ki, tarihin en büyük helak olaylarından biri olan Tufan, farklı uygarlıklara gönderilen birçok peygamberler tarafından ibret için anlatılmış ve bu şekilde Tufan'la ilgili bilgiler çeşitli kültürlere yerleşmiştir.

 

Bununla birlikte, Tufan olayı ve Nuh Kıssası bir çok kültür ve dini kaynaklarda anlatılmasına rağmen, kaynakların tahrif edilmesi veya yanlış aktarma ve kasıtlar sebebiyle birçok değişikliğe uğramış, aslından uzaklaştırılmıştır. Yapılan araştırmalardan, temelde aynı olayı anlatan ancak aralarında birtakım farklılıklar da bulunan Tufan anlatımları içinde, eldeki bilimsel bulgulara uygun yegane anlatımın Kuran'daki olduğunu görüyoruz.

 

Allah hiç bir kavmi peygambersiz bırakmamış, onlara hakkı tebliğ edecek peygamberleri göndermiştir. Bu nedenle sümerlerin peygamber olmadan yaşadıklarını iddia etmek yanlıştır. Çünkü, 124.000 peygamberin insanları tebliğ için gönderildiği hadiste belirtilen bir hakikattir. Ayrıca tüm peygamberlerin en büyük davası tevhid ve iman hakikatlerini insanla tebliğ etmektir. Bu nedenle sümerlerin destanlarında bahsedilen bazı şeyleri tevrat, zebur incil ve Kur'anda olması gayet normaldir. Çünkü, peygamberlerin davası bir olduğu gibi, muhataplarıda insan, o dinlerin sahibi de Allah'tır. Bunda garipsenecek herhangi bir taraf yoktur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İlk olarak İslamiyet Arabın dini değildir, tüm insanlık içindir.

Bende o zaman diyorum ki:

"Gök-Tanrı inancı tüm insanlık içindir!"

 

Aksini nasıl ispat edeceksiniz?

Tevhid inancı HzAdemden Peygamber Efendimiz'e kadar suregelen sureçte nebiler resuller tarafından halklarına tebliğ edilmiştir.

İyi de Sayın Selenge,

Siz "Hz. Adem'den Hz. Muhammed'e kadar Tevhid İnancı (İslam; La ilahe illallah) tebliğ edilmiştir." diyorsunuz ama forumda yine en az sizin kadar otorite bir arkadaşta bunun kesinlikle öyle olmadığını , her peygambere farklı dinler ve inançlar indirildiğini söylüyor?

 

Size mi inanalım yoksa o arkadaşa mı?

Anlamadım ki şimdi ben?

Ve yine her topluma peygamber gönderildiğini de biliyoruz.

Ya her topluma peygamber gönderilmiş olsa ne olur ki?

Sonuçta Sayın Doğan Gürbulak'a göre her peygamber farklı bir dini getirmiş, her peygambere farklı bir din tebliğ edilmiş ona göre...

Öyleyse siz çıkıp Konfüçyus'u da Peygamber olarak ilan edebilirsiniz, Buddha'yı da...

 

Hanginize inanalım?

Bu peygamberler de tevhidi toplumlarına tebliğ ettiklerine göre, her toplumda bu inancın izlerini bulmak muslumanları telaşa düşürmeyip tersine sevindirir.

Yalnız şu var ki,

Siz başka kültürlerin iyi öğretilerini nasıl olurda Arap öğretilerine mal edebilirsiniz ki?

Bu hakkı nereden buluyorsunuz?

İnsanlar binlerce yıl bir birikim elde edip öğretiler ortaya koyuyorlar ve siz çıkıp "İslam olduğu için öyle" diyorsunuz...

Peki niye bu düşüncenin aksini düşünmüyorsunuz?

Belki İslam, o diğer kültürlerinin birikimlerinin bir eseridir ve onlara benzemesinin nedeni, onlardan parça parça kotarmış olmasıdır?

Bence bu daha makul...

 

Çünkü biz bir A kitabı yazdığımızda, o A kitabından daha önce yazılmış diğer kitapların bilgilerine bu yeni A kitabında aynen rastladığımızda;

"Bu yeni kitaptaki bilgilerin izlerini diğer önceki kitaplarda bulmak bu kitabı yazanı sevindirir." demiyoruz...

Biz buna "İntihal" yani "Bilgi hırsızlığı" diyoruz ve suç sayıyoruz...

 

Yani diğer toplumların ortaya koydukları bilgileri, kültürleri, o toplumlarla pek alışverişe geçmemiş bir topluma mal etmek, o kültürleri üreten toplumlara hakarettir ve haksızlıktır...

Ve yine Kuran kaynaklı olarak biliyoruz ki, toplumlar yillar suren bir sureç içinde, kendilerine tebliğ olunan öğretiden uzaklaşmış, unutmuş zamanla da inanışları bozulmuş değişmiştir.

 

Söylediğinizin aksine arabın dini değişmemiş demiyorum, İslam öncesi arap toplumu putperest idi, ama inanışlarında tevhid inancının kalıntıları da vardı, örneğin Allah'a inanıyorlardı ama ortak da koşuyorlardı.

 

Kastımız lulu kabilesinin örneğin ateş etrafında dönerek dans etmesinin haniflik kökeni olduğu değildir, iddiamız yaratılış ile ilgili anlatımların belli bir referanstan kaynaktan çıktığıdır, bize de bunu düşündüren Kuran'ın bizzat kendidir.

İnsanın doğası aynıdır.

Tarih içersinde insanlığı yükselişi benzer olmaktadır...

Doğaya ve doğa güçlerine kattığı anlam benzerdir...

 

Amerikadaki bir köpeğin evcilleştirilebilmesi ile Orta Asyadaki bir köpeğin evcilleştirilebilmesini

"İkisi de aynı kültürün kalıntılarına sahiptir" diyerek açıklayamayız...

 

İnsanlar çaresizliklerinde ana karnındaki gibi büzüşürler...

İnsanlar korktuklarında sinerler...

İnsanlar coştuklarında dans ederler...

 

İnsanların belirli etkilere verdikleri tepkiler benzerdir...

 

Güneşin yakıcılığı gören ve güneşi kutsayan insanın

Çaresizlik anında Güneşi temsil eden ve ona benzeyen Ateşin etrafında dönmesi ve onu kutsaması kadar normal birşey daha yoktur.

 

Birisi Amerikada, diğeri Çinde insan görmeden yetişmiş iki insanın, çaresizlik karşısında sinmesi ve daha güçlü olana yönelmesi, kutsaması aynı inanç kökenlerinden geldiklerinden değildir...

Doğaları gereğidir...

Sorduğum soruyu tekrarlıyorum, hangi bilimsel veriye metodolojik çalışmaya dayanarak kutsal metinleri sumerlere dayandırıyorsunuz?İsbatınız nedir?

Dünyada, ömrünü Sümer tabletlerinin çoğunu okumaya adamış, okumuş ve dünyada otorite olarak kabul edilmiş olan "Muazzez İlmiye Çığ" benim için yeterlidir...

Tek bir sümer tableti okumadan ve hatta tek bir harfine bile tesadüf etmeden "Aman canım, Sümer hikayelerinin İslama benzemesinin nedeni, onlara da önceden peygamber gönderilmiş olması" diyen birisine ben sadece ve sadece gülerim...

 

Bir gün Ceviz Kabuğu programına Muazzez İlmiye Çığ ile Hıristiyan bir Pastör ya da Rahip katılmıştı. Muazzez hoca tüm bilgi ve belgeleri ile, örnekleri ile kanıtlıyordu...

Adamın dediği tek şey, sizinki ile aynı idi:

"İşte bu benzerliğin nedeni Rab'bin daha önceden beri bilgisini insanlara tebliğ etmesidir." diyordu.

Ve ben ekran başında gülmekten yerlere yatıyordum.

Zira adam ne Sümerler hakkında tek bir bilgiye sahipti, ne de eline tek bir Sümer tableti alıp hikayeleri orjinalinden okumuştu...

Ama bol keseden sallayıp, Sümer kültürünün mirasını kendi inancına mal edebiliyordu...

Komik...

Verdiğim örneği tekrar ediyorum, moğolistanda yaratılış anlatımına benzer konuları işleyen kitabeler bulunsa günün birinde, bu sefer de, araplar mogollardan mı esinlendi diyeceksiniz?

 

Bu mu mantık? Bu mu bilimsel tesbit?

Hayır, Moğollardan etkilendi demeyiz ispatlayanmadığımız sürece...

 

Ama sizinkisi midir Bilimsel tespit?

 

Sen gidip tüm diğer kültürlerin birikimlerini kendi inancına mal edeceksin,

Sonra bana Bilimsel tespitten bahsedeceksin...

Neden tek bir organizmadan evrimleşme size göre bilimsel oluyor da, tek bir ilahi buyrugun toplumlar tarafından değiştirilmiş olması size bu kadar akıl dışı gelebiliyor?

 

Cevabı basit, buna inanmak istemeniz.

Cevabı basit:

İlki (Evrim) Bilimsel bir akıl yürütmeye, ispatlanabilirliğe, deneyimlenebilirliğe dayanmasından dolayı Bilimsel oluyor...

Ve ikincisi ise sadece kendini meşru kılma dürtüsüne dayanarak, kendi egosunu tatmin etmek güdüsü ile tüm diğer toplumların birikimlerini kendine mal etme çabasına dayanmasında dolayı akıl dışı geliyor...

Bu gibi konuların sayfalar dolusu şekilde işlenmesine gerek yok, bunlar inanç konularıdır, ne tersini isbatlayabilirsiniz ne de doğruluğunu.

Burada itham karmaşası var...

Bunu ispatlayamayacak olan sizsiniz, yoksa bizim için sorun yok...

("Biz" derken bir "Taraf"ı değil, kendimi kastediyorum)

Ben özelde insanın genelde de kainatın eşsizliğine bakıp, hiçbir şey amaçsız nedensiz olmaz der aczimi hatırlarım, sizse nedene gerek yok o hep vardı dersiniz.

İşte İtaat bekleyen dinlerin yaşamasının nedeni de bu:

"Acizliğin" bir mükafat gerektiren (cennet, sevap) kişilik örüntüsü olduğunun benimsetilmesi...

Kişiye şöyle denir:

"Sen herşeye bak ve Tanrı karşısında aciz olduğunu hatırla. Ki mükafatın olsun!"

Oysa biz insanın insana köleliğinden ziyade insanın düşüncelere bile köleliğine karşıyız...

Ben sebebini bilemediğimiz ve insan aklı ile izahının yapılamayacağı bazı konularda doğrusunu Allah bilir, bizler o yetkinlikte değiliz derim, siz ise bilim şuan için o yetkinlikte değil dersiniz.

Demek ki bir taraf işine gelmediği için soyuta atıyor, diğeri ise devamlı anlamak için çaba harcıyor...

Siz insan aklının sınırlarına insanın aczine inanan benim gibi birine, akılsız dersiniz, bizde şu kainatı, şu oluşu aklı, bilinci, ne bileyim insanların konuşmasını sevgi hissini, duyguları, dünyayı güneşi galaksileri mikro alemden makro aleme tüm mevcudatı nasıl kendi kendine oldu yada hep vardı dersiniz diyerek sizi akılsızlıkla itham ederiz.

Demek ki iki taraftan birisi hakikaten akılsız...

 

Mesela birisi şöyle düşünür:

Bir gün birisi kaza geçirir ve kazada yan koltuktaki eşinin gözleri kör olur.

Adam ve doktor gözün ne kadar eşsiz bir yaratılışta olduğuna koşullanmıştır ve der ki:

"Yüce Tanrım, sen böyle eşsiz bir şeyi yarattın ve ben senin bu yarattığın şey karşısında acizim."

Sonra karısının gözünün öylece kalmasını kabullenir, çünkü o eşsiz olduğuna koşulladığı şeyin yeniden yapılandırlamayacağına,

Onu yarattığına inandığı Tanrı karşısında ve doğa karşısında aciz olduğunu kabul ederek inanmıştır...

 

Mesela birisi şöyle düşünür:

Bundan 15-20 sene kadar önce bir kaza geçirmiştir.

Gözü kör olmuştur.

Çok azimli bir doktorun eline düşmüştür ve kör olan adamda görmek için azimlidir.

Çünkü göz gibi eşsiz bir organ ve onu yarattığı düşünülen Tanrı karşısında aciz olmadığını bilmektedir.

Adam "Kader" deyip gözünden vazgeçmediği gibi sırf görebilmek için onlarca deneye katlanır.

Sonunda doktor, azı dişinden ve dişin köklerinden, kılcallarında yararlanarak

O hastanın görme yetisini %15-20 oranında mümkün kılan,

En azından ışığı hissettiren bir yapı geliştirir...

Hasta tam olarak göremese de ışığı yakalayabilmek, onun için hayatın en büyük anlamı olmuştur...

Dolayısı ile insanın aslında aciz ve zavallı olmadığının bir kanıtı olmuştur o hasta artık...

 

Olay budur canım arkadaşım...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.