Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

"Yunus Emre" Müşrik mi idi?


Tengeriin boşig

"Yunus Emre" Müşrik mi idi?  

10 üye oy verdi

  1. 1. Sizce ne idi?

    • Evet, meğerse öyleymiş! Gizliden gizliye Gök-Tanrı inancını sürdürüyormuş!
      3
    • Hayır, sadece neye nasıl inanması gerektiğini çok iyi biliyordu...
      7


Önerilen İletiler

Sanırım ortada bir yanlış anlama var. Ben bugünkü türkçeden bahsediyordum.

 

Yazımın başında belirttiğim gibi

 

"Dilde esas kullanım değil midir? Yani kelimenin o an ne ifade ettiği. "

...

 

Ben insanların türkçeleştirme faaliyetlerinden öncede tanrıçalara tanrıça dediğini biliyorum. İnsanlar türkçeleştirme faaliyetlerinin sonuçlarına göre konuşmazlarki. Dil üst yapıdan alt yapıya geçmez. Altyapıdan üst yapıya geçer.

...

 

Ya da soru; çe ça eki vererek makamları dişileştirebiliyorsak bunun yanlış tarafı nedir.

 

Sayın Cyrano...

Açıkçası ben "Tanrıça" adının eskiden beridir kullanıldığına hiç rastlamadım...

Rastlamış olsaydım, rastlamadığımı iddia etmem aymazlık etmem olurdu...

 

Ben "Tanrı" aslında özel bir ad olduğunu ama bugün "İlah" anlamına getirildiğini düşünüyorum...

Aynı zamanda "ça" eki başka bir dilin dilbilgisine ait ise

Türkçe bundan ne kadar sorumludur ki?

Yani Türkçe bir dilbilgisi kitabında, bugün Türkçeymiş gibi kullanılan yapıları anlatabilir miyiz?

Mesela "akl-ı evvel" gibi tamlamaları da çok kullanırız ama Türkçe değildir ve dilbilgisi kitabında falan yer alamazlar değil mi?

Ya da "Müdüre" "Aliye" "Cemile" kelimelerinde olduğu gibi dişileştirmeleri de çok kullanırız ama Türkçe dilbilgisinde bunlara yer vermeyiz, çünkü Türkçe değillerdir...

O yüzden sizce de "çe" dişileştirme ekini Türkçeymiş gibi anlatabilir miyiz?

 

Dolayısı ile bugün "Tanrıça" gibi bir ad kullanılıyor dahi olsa

Aslen Türkçenin özünde yoktur bu kullanım...

 

Bunu "Emmeç"e benzetebilir...

Nasıl ki "Bilgisayar" kelimesi benimsenmiş?

"Tanrıça" kelimesi de o şekilde benimsenmiştir, ne kadar uygunsuz olsa da...

Ama ben bugünkü kullanımından bahsetmiyorum...

 

Bugün "Allah" adını "Allahlar" ya da "Allahçe" olarak kullanmaya başlasak

Ve ileride bu kullanım benimsense, yaygınlaşsa,

Yine bu sefer benim gibi birisi çıkar ve o kullanımların yanlış olduğunu söyler...

 

Hatta bugün bir takım yörelerde "Allah" adı kullanılarak

Bu ad bir sıfatmış gibi küfredilebiliyor.

Öyle de bir kullanım var...

 

"Tanrı mısın?" yerine "Allah mısın?"da deniliyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hatta bugün bir takım yörelerde "Allah" adı kullanılarak

Bu ad bir sıfatmış gibi küfredilebiliyor.

Öyle de bir kullanım var...

 

"Tanrı mısın?" yerine "Allah mısın?"da deniliyor...[/b]

 

Adana, Antep, Hatay, hatta Suriye'de, "allah" cins isimdir. Bir şeyin en büyüğünü ifade eder, çoklar arasında en büyüğü veya "asşırı değer verilen, tapınılan şeyi" ifade eder.

 

*Dün alem yapmışlar, bizi davet etmemişer.

- Davet etmezlerse etmesinler, biz alemin allahını yaparız be.

 

* Abi arabanı bir ödünç alayım.

- Al, tamam.

* Abi araba süpermiş, arabanın allahı bu be.

 

*Abi biraz borç versana.

- Hayır olmaz.

* Senin allahın para len.

 

Özellikle son kullanıma dikkat ediniz.

 

Yukarıda saydığımız güney illerimizde allah'a bağlaç kullanır gibi sıklıkla sövüldüğüne de şahit olursunuz. Ama bundan kimse gocunmaz. Zira allah kelimesiyle ifade edilen şey "tapınılan, aşırı değer verilen şey"dir.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Adana, Antep, Hatay, hatta Suriye'de, "allah" cins isimdir. Bir şeyin en büyüğünü ifade eder, çoklar arasında en büyüğü veya "asşırı değer verilen, tapınılan şeyi" ifade eder.

 

*Dün alem yapmışlar, bizi davet etmemişer.

- Davet etmezlerse etmesinler, biz alemin allahını yaparız be.

 

* Abi arabanı bir ödünç alayım.

- Al, tamam.

* Abi araba süpermiş, arabanın allahı bu be.

 

*Abi biraz borç versana.

- Hayır olmaz.

* Senin allahın para len.

 

Özellikle son kullanıma dikkat ediniz.

 

Yukarıda saydığımız güney illerimizde allah'a bağlaç kullanır gibi sıklıkla sövüldüğüne de şahit olursunuz. Ama bundan kimse gocunmaz. Zira allah kelimesiyle ifade edilen şey "tapınılan, aşırı değer verilen şey"dir.

 

Saygılar.

Hımmm...

Güzel bir bilgi bu da...

O zaman bende mi kullanmaya başlasam o şekilde...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Adana, Antep, Hatay, hatta Suriye'de, "allah" cins isimdir. Bir şeyin en büyüğünü ifade eder, çoklar arasında en büyüğü veya "asşırı değer verilen, tapınılan şeyi" ifade eder.

...

...

 

 

Sevgili brainSlapper bırakalım istisnai mahalli ağızları da, daha elle tutulur şeylerden söz edelim ne dersiniz?

 

Yunus Emre, Mevlana, Ömer Hayyam gibi adamlar müslüman değildirler.

...

...

 

 

 

Mevlana'nın müslüman olmadığını söylemiştiniz değilmi, aşağıda Mesneviden alıntıladığım metinleri yorumlayalım isterseniz.

 

Kimin canı, şehvetten, hiddetten, nefsanî arzulardan arınmış, temizlenmişse, o kimse mânâ âlemini ve mânâ sarayını çabucak görür.

Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz, hiddet ateşinden ve şehvet dumanından arınmış olduğu için, nereye baksa, orada, Allah'ın hikmetini, kudretini, yaratma gücünü görürdü. Ey gözü ve gönlü açılmamış kişi, seni kötülüğe sevkeden nefsânî istekler,

Şeytanın vesveselerine yoldaş oldukça; "Nereye dönseniz, Allah'ın lûtfuna, rahmetine dönersiniz." âyetinin sırrına nasıl erersin? Bunun ne olduğunu nasıl anlarsın?

 

---------------------------------------------------

 

O velî düşmanı toprağa girince, toprak olur gider. Velînin bedeni ise tuzlaya düşmüş gibi tamamiyle arınmıştır.

O, öyle bir mânevî tuzdur ki, onun feyzi ile Hz. Muhammed'in mübârek yüzü cümleden daha güzel, sözleri ve hadisleri daha fasîh olmuştu.

Bu tuz, yâni feyz Hz. Muhammed'den miras kalmıştır. Hâlâ vardır. O mirasa konanlar seninle berâber yaşıyorlar; onları ara, bul. Onlardan yararlan.

 

---------------------------------------------------

 

Yoksa, sizde dünyadan ahirete dönmek ve Allah'ın huzuruna çıkmak ümidi yok mu idi? Kur'an'ın kıyamet hakkındaki haberi, size boş mu görünmüştü?

Kıyamet gününü inkar etmiyorsan, o dostun kapışma böyle eli boş olarak nasıl ayak atıyorsun?

Azıcık olsun, uykuyu, yemeyi içmeyi bırak da Hakk'la buluşacağın zaman için bir armağan hazırla...

 

 

---------------------------------------------------

 

 

Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim

Ben Hz.Muhammed'in ayağının tozuyum

Biri benden bundan başkasını naklederse

Ondan da bizarım, o sözden de bizarım

 

---------------------------------------------------

 

 

 

Saygılarımla,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili brainSlapper bırakalım istisnai mahalli ağızları da, daha elle tutulur şeylerden söz edelim ne dersiniz?

 

Mevlana'nın müslüman olmadığını söylemiştiniz değilmi, aşağıda Mesneviden alıntıladığım metinleri yorumlayalım isterseniz.

Aaa...

Niye Mesnevi'den alıntı yaptınız ki şimdi?

Belki de Editörün işidir o?

Hatta bence Mevlananın eserini Türkçe'ye çeviren Editör sizin alıntıladığınız yazılarını kendi kafasına göre uyarlamıştır, editörün işidir editörün...

 

"Mevlana Mesnevi'yi Farsça yazmıştır ve Türkçe'ye çeviren editörün yorumunu katması kaçınılmazdır" diye bir düşünce sergileyebiliriz...

Zira Yunus Emre, bugün bile hala kullanılan Anadolu Türkçesi ile yazdığı halde "Editörün İşidir" denilebildiğine göre, benim tezim daha tutarlıdır...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Haa şimdi konu geldi dil mevzusuna. Şimdi bazı ithal, başka dillerden gelen eklere "ölü ekler" deniyor. Bunları canınız istediği köke ulayamıyorsunuz. Çariçe, tanrıça, kraliçe oluyor da "müdüriçe, memuriçe, ilahiçe olmuyor. Türkçede dişil eril ayrımı yoktur, bu ithaldir. Kız öğrenciye de "öğrenciçe" diyemiyorsunuz. Prensese prensiçe diyemiyorsunuz. Böyle ekler çoktur. Transistör ve redüktör gibi sayısız kullanım var ama, musluğa "su akıtör" matkaba "deliktör" frene "durduratör" diyemiyoruz. Çok kullanma bile bu ekleri ölü ek olmaktan kurtaramıyor.

 

Yeni türetilen sözcüklerin ne derece tuttuğu konusu da ilginç konudur. Bunlar çok mizah konusu yapılır ama, bu iş bir maya çalma ya da aşı yapma işidir. Tutarsa tutar, tutmazsa kaybolur. "Gökkonuksal avrat, ulusal düttürü, çokoturgaçlı götürgeç" tutmamıştır ama zaviye yerine açı, kelime yerine sözcük, ihtimal yerine olasılık çok iyi tutan sözcüklerdir.

 

Sözcüğün estetiği, akıcılığı önemli. Kurala çok da önem vermemek gerek. "Tanrıça" kim ne derse desin güzel bir sözcüktür. "Tanrıça gibi kadın" sözü, "ilahe gibi kadın" sözünden daha estetik. Varsın "çe" ölü ek olsun. Burada yakışıyor. "Müdüriçe" ye yakışmıyorsa kullanmazsın olur biter. Su aka aka yatağını oyar, belirginleştirir, sözcükler de kullanıla kullanıla yerleşir. Kullanıma bağlı her şey. "Aspiratör" yerine "emici" niye olmasın, tutarsa bal gibi olur bence.

 

Her şey yerli yerince kullanılır. Hayat yerine "yaşam" mükemmel bir üretimdir. Ama eşler birbirine "yaşamım" değil de "hayatım" demeyi tercih eder yine de...

 

Şeker "sugar" dan minare "manara" dan kedi "cat, katta" gibi çok evrensel bir yayılımdan alıntı olsa da Türkçeye son derece yakışmış sözcükler. "Klas" Türkçe değil ama "klasın sarsılır" argo gibi bir kullanım olsa da mükemmel bir kelime aktarımıdır. Dünyada diller arası sözcük alışverişi olmasa olmazdı. İlla olacaktır. TDK nın çabaları yanlış anlaşılıyor. Asla arı Türkçe diye bir amaç olamaz. Arı dil diye bir şey, arı ırk olmadığı gibi yoktur, olamaz da... O çaba "tutarsa"dır, zenginlik adınadır. Tutmazsa zaten tutmaz.

 

Işık kısma aygıtlarına niye "cimri" denir? Bence enfes bir kullanım. Sözcüğün nerden türeyeceği belli de olmaz. Kırmızı nerden gelir biliyor musunuz? "Kır mızı" Yani kırda yaşayan mız. Bu mız sesi çıkaran kınkanatlı bir böcek. Normalde yürür ama uçmaya çalışınca bu sesi çıkarır. Bildiğiniz uğur böceğinin bir türü. Böceğin adı renginin adı olmuş.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Haa şimdi konu geldi dil mevzusuna. Şimdi bazı ithal, başka dillerden gelen eklere "ölü ekler" deniyor. Bunları canınız istediği köke ulayamıyorsunuz. Çariçe, tanrıça, kraliçe oluyor da "müdüriçe, memuriçe, ilahiçe olmuyor. Türkçede dişil eril ayrımı yoktur, bu ithaldir. Kız öğrenciye de "öğrenciçe" diyemiyorsunuz. Prensese prensiçe diyemiyorsunuz. Böyle ekler çoktur. Transistör ve redüktör gibi sayısız kullanım var ama, musluğa "su akıtör" matkaba "deliktör" frene "durduratör" diyemiyoruz. Çok kullanma bile bu ekleri ölü ek olmaktan kurtaramıyor.

 

Güzel bir yazıydı.

Ayrıca beni güldürdün.

Teşekkürler.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı tanrılar tanrıça: Galatı meşhur lugatı fasihadan evladır , denmiştir. Tabii bu halk için böyledir. Dil alimleri için Lugatı fasiha galatı meşhurdan evladır, geçerlidir. Sonuç herneyse ne bu kelimeler yeterince açıklandı zaten…

 

Artık kelimeler üzerinden nereye varmaya çalışılıyor onu net olarak biri yazsa memnun olurum…

 

Tabi gerçekten inandığınız şeyi, varsayımları değil.

 

Yoksa benim anladım gibi yunusa bu kelimeyi kullandı diye müşrik mi diyeceğizz…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı tanrılar tanrıça: Galatı meşhur lugatı fasihadan evladır , denmiştir. Tabii bu halk için böyledir. Dil alimleri için Lugatı fasiha galatı meşhurdan evladır, geçerlidir. Sonuç herneyse ne bu kelimeler yeterince açıklandı zaten…

 

Artık kelimeler üzerinden nereye varmaya çalışılıyor onu net olarak biri yazsa memnun olurum…

 

Tabi gerçekten inandığınız şeyi, varsayımları değil.

 

Yoksa benim anladım gibi yunusa bu kelimeyi kullandı diye müşrik mi diyeceğizz…

 

Konuyu açan ilk iletiyi alıntısı ile birlikte okursanız,

Varmak istediğimiz hatta varmamız gereken noktayı anlarsınız...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Cyrano...

Sizin uyarınız üzere net'ten ve elimdeki gramer/dil bilgisi kitaplarından tekrar baktım ama "çe" ekinin "Dişileştirme" gibi bir görevi yok Türkçede...

Yani isterseniz sizde araştırabilirsiniz...

.

.

 

Ve bugün ne kadar "Tanrılar" ya da "Tanrıça" şeklindeki kullanımlar varsa da

Tarihsel ve köken olarak, aslında hatalı ve kasıtlı bir kullanımdır diye düşünüyorum...

 

Saygılarımla...

 

''ce'' ekiyle ilgili olarak ''Kraliçe,Tanrıça'' kelimelerinde kullanılan ''-ca,-ce''ekleri Eski Türkçedeki yanlış hatırlamıyorsam Azeri Türkçesinde ''ece''olarak kullanılan bir kelimedir.Ek değildir yani.Bayan için kullanılan bir kelimedir.Tanrıça=Tanrı Ece(Kadın Tanrı) Kraliçe=Kral Ece(Kadın Kral)

 

''Tanrı'' kelimesine gelince manası ''İlahlar'' olduğu için mi bugün Müslümanlar bu kelimeye rağbet etmiyor.Yukarda da verilen bilgilerden hareketle ''Tanrı'' Göktürk yazıtlarından öğrendiğimize göre de çoğul değil tektir.Türklerde hiçbir zaman tanrılar(Totemler hariç,onlara da tanrı denmemiştir zaten.) olmamıştır dolayısıyle tekil mana içerir.

 

Günümüzdeki kullanımına ve de kullananlara baktığımızda kelime ideolojik bir kılıfın içine sokulmuş bir anlayış doğrultusunda sahiplenilmiştir.Sol kesim bugün yaratıcıdan bahsederken sürekli Tanrı kelimesini kullanır.Bu kullanım Arap düşmanlığından mı kaynaklanmaktadır yoksa Allah olarak bilinen yaratıcının dışında başka bir vurgu mu yapmaktadırlar bilmiyorum.Tanrı kelimesinin Müslümanlarca kullanılıp kullanılmaması onun yerine Allah kelimesinin kullanılması Arap hayranlığı gibi dar ve ayrıştırıcı bir temelde değerlendirilmesi bir ideoljiyi savunuyor olmanın tepkileridir.

 

Arapça'da Tanrı kelimesi olmadığı için ve de İslam'da en çok yaratıcının isimleirnden Allah kelimesi kullanıldığı için Tanrı kelimesini yerini İslam'ın yaratıcı için kullanmamızı istediği kelimeler bırakmıştır.Nitekim dilimizde bulunan ''Allah razı olsun,Allah kolaylık versin,Allah zihin açıklığı versin,Allah versin vs. vs. kelime grupları '' tanrı kelimesiyle ifade edilemeyecek manalar içerir.Bunun Araplıkla Türklükle ilgisi yoktur.İslam'la birlikte doğal olarak İslamın terimleri de kelimeleri de dilimize girmiş hayatımıza yerleşmiştir.Osmanlı döneminde Arapça ve Farsça'nın dilimizi hakimiyet altına alması Türkçenin ötekileştirilmesi konusu da başka bir konudur.Arapça ve Farsça kelimelerin hiçbirini kullanmayalım demek de apayrı bir konudur.

 

MUHABBETLE...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

''ce'' ekiyle ilgili olarak ''Kraliçe,Tanrıça'' kelimelerinde kullanılan ''-ca,-ce''ekleri Eski Türkçedeki yanlış hatırlamıyorsam Azeri Türkçesinde ''ece''olarak kullanılan bir kelimedir.Ek değildir yani.Bayan için kullanılan bir kelimedir.Tanrıça=Tanrı Ece(Kadın Tanrı) Kraliçe=Kral Ece(Kadın Kral)

Sayın Fuzuli...

Söylediğiniz şey çok mantıklı ancak ne kadar doğrudur onu bilemem...

İyice bir araştırmak lazım ama "Ece" kelimesini biliyorum ve bu şekilde evrilmiş olduğunu ilk defa duydum.

Ayrıca çoğunlukla yabancı isimlerle kullanılması beni düşündürüyor...

''Tanrı'' kelimesine gelince manası ''İlahlar'' olduğu için mi bugün Müslümanlar bu kelimeye rağbet etmiyor.Yukarda da verilen bilgilerden hareketle ''Tanrı'' Göktürk yazıtlarından öğrendiğimize göre de çoğul değil tektir.Türklerde hiçbir zaman tanrılar(Totemler hariç,onlara da tanrı denmemiştir zaten.) olmamıştır dolayısıyle tekil mana içerir.

Bu söylediğinize aynen katılıyorum.

Günümüzdeki kullanımına ve de kullananlara baktığımızda kelime ideolojik bir kılıfın içine sokulmuş bir anlayış doğrultusunda sahiplenilmiştir.Sol kesim bugün yaratıcıdan bahsederken sürekli Tanrı kelimesini kullanır.Bu kullanım Arap düşmanlığından mı kaynaklanmaktadır yoksa Allah olarak bilinen yaratıcının dışında başka bir vurgu mu yapmaktadırlar bilmiyorum.Tanrı kelimesinin Müslümanlarca kullanılıp kullanılmaması onun yerine Allah kelimesinin kullanılması Arap hayranlığı gibi dar ve ayrıştırıcı bir temelde değerlendirilmesi bir ideoljiyi savunuyor olmanın tepkileridir.

Ben zaten günümüzdeki kullanımının yanlış olduğunu düşünüyorum. Geçmişte Tanrı ya da Çalap adlarının kullanımından bir zarar ya da kötülük düşünülmemiştir ve kullanılmıştır.

 

Ancak eski Türklerin Gök-Tanrı inancına, İslam'a dayanarak Putperest yaftası yapıştırmak için "İlah = Tanrı" düşüncesi dikte edilmektedir. Ve ne yazık ki kendi ailemden bir takım kimseler bile Eski Türkleri, yani atalarını "Aman canım onlar puperest zaten!" diyerek yadsımaktadırlar. Kaldı ki benim ailem, Din konusunda o kadar tutucu da değildir, esnektir.

 

Bugün Tanrı adı ile İlah adının aynı anlamda kullanılmasında kasıt olduğunu düşünüyorum...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 9 yıl sonra...

...tasavvufçu ODAY:

...yunus emre bektaşidir.2000 şiir yazdı 1000 tanesi sırrı hakikatten olduğu için nasipsizler bin tanesini yaktı.yunus emre manevi makam itibari ile mevlanadan daha yüksektir.mevlana derki:"...ne zaman bir manevi konağa uğrasam o koca türkü (yunus emreyi) orda gördüm." yunus emrenin şiirleri ebu suud tarafından ysaklandığıda oldu.tıpkı 2.mahmutun 5 yıl türk bayrağını yasaklaması gibi zira türk bayrağı bektaşi bayrağı gibi algılanıyordu.zira yeniçeri bayrağında dört cihette ay yıldız vardı.tuğra-i hünkarda hacıbektaşa aittir ama bunuda inkar etmektelerdir.hz.yusufun şu sözlerini anlamayan kişiler atalar kültü üzerinden bazı şeyleri şirk zanneder buyrun birlikte okuyalım hidayet bulalım inşallah:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.