Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

"Yunus Emre" Müşrik mi idi?


Tengeriin boşig

"Yunus Emre" Müşrik mi idi?  

10 üye oy verdi

  1. 1. Sizce ne idi?

    • Evet, meğerse öyleymiş! Gizliden gizliye Gök-Tanrı inancını sürdürüyormuş!
      3
    • Hayır, sadece neye nasıl inanması gerektiğini çok iyi biliyordu...
      7


Önerilen İletiler

Umarım sonuna kadar okuyabilirsiniz...

 

Sayın Muallim Ali'nin iletisi ile başlayalım söze:

 

Okumadığımı kim söylemiş. Evet Türkçeye çeviri yaparken Allah diye (veya Esmaül Hüsna ile) çevirmesi gerekirken Tanrı diye çevirmiş editörün kullandığı dil o editörü ilgilendirir, yoksa Mevlana yada başka Allah dostu Allah'a o âyetleri bile bile, idrak ettiği hâlde Tanrı demez eserin her yerinde!

Besbelli ki editörün işi.

 

Allah nasıl isterse öyle yaparız. Ona inanmayanların Tanrı demesi (sorumluluk açısından) o kişileri ilgilendirir bizi değil. Biz Elhamdulillah müslümanız.

 

Rabbimiz kuranda bu isimlerle hitap edin diyorsa öyle hitap ederiz.

 

De ki: "(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın.

Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O'nundur." (İsra Suresi, 110)

 

Aksini aramak kişinin dinine ne ölçüde sadık olduğunu gösterir.

 

"Biz sadece O'na teslim olmuş kimseleriz." (Ankebut Suresi, 46)

 

------------

 

Arapçılık diye tutturmanızın nedeni de kutsal kitap olan kuran-ı kerimi (haşa) Arapların yaptığı bir eser olarak görmenizden kaynaklanıyor !

 

İşin özeti; kullanıcı hataları kişileri ilgilendirir, garanti kapsamında değildir, ücrete tabiidir.

Sayın Muallim Ali'nin bu espri yüklü iletisinden anlaşılıyor ki

Allah'a "Tanrı" ya da "Çalap" dersek "Şirk" edilmiş olur...

Açık ve net...

 

Peki Yunus Emre ne yapmıştır?

Bakmak gerek...

 

Neymiş efendim "Editör'ün İşi"ymiş...

 

Yunus, Mevlana gibi yüzyıllar önce yaşamıi kişilerin eserlerinin yeni basımı yapılırken

Hem eserin gerçek dizimi alınır, hemde günümüz Türkçesine çevrilerek alınır...

Yani mesela yazılmış dörtlüğün hem gerçeğini/orjinalini görürsünüz,

Hem de bugüne ait Türkçesini...

 

Bu daha çok Mevlana'nın eserlerinde görülür.

Çünkü Mevlana'nın dili ağırdır.

Lakin Yunus'un dilini bugüne çevirmeye çok ihtiyaç görülmez.

Zira Yunus, halk dilini kullanmıştır ve kullandığı kelimeler hep kullanılan kelimelerdir...

Anlaşılırdır yani...

 

Şimdi Muallim Ali'nin de okuduğunu iddia ettiği Yunus Emre'nin bir şiiri:

 

"Geçip gitmek diler isen(ye) düşmeyeyim der isen

Şol kazandığın malını Tanğrı için vermek gerek."

(Abdülbaki Gölpınarlı. Hasan Ali Yücel Dizisi. Sf 95, XXXV)

 

"Sorucu gelir yer yırtıp sorar Tanğrı'n kimdir diye

İşbu canım onu duyup sünüklerim sızadurur."

(Abdülbaki Gölpınarlı. Hasan Ali Yücel Dizisi. Sf 81, XXV)

 

En son alıntıladığım şiirde, Yunus Emre, Arapça "Hakk" adı ile "Tanğrı" adını aynı anlamda kullanmıştır:

 

"Ey Tanğrı'yı bilenler, Canı Hakk'a kurban kılanlar...

Ölü değildir bu canlar, aşk gölünde yüzdedurur."

(Abdülbaki Gölpınarlı. Hasan Ali Yücel Dizisi. Sf 81, XXV)

 

Yani bizim koskoca Yunus Emre, Şirke bulanmış, batmış, bitmiş...

Hakk'a, Allah'a şirk koşuyor...

Apaçık işte, ortada...

 

Yine "Hakk" ile "Çalap"ın birlikte geçtiği bir şiir'den alıntı:

 

"El bağlamıştır kamusu, Hakk Çalap'tandır umusu,

Nökerli kızdır kimisi, alınmadan çoklar yatar.

 

Yunus bilmez kendi halin, Çalap'tır söyletir dilin.

Bir nicesi yeni gelin, ak değirmi yüzler yatar. "

(Abdülbaki Gölpınarlı. Hasan Ali Yücel Dizisi. Sf 59, III)

 

"Gönül usanmadın sen bu seferden

Çalab'ım saklasın seni hatardan.

 

Yunus göğsün açıp dosta giderken

Çalab'ım saklasın onu hatardan. "

(Abdülbaki Gölpınarlı. Hasan Ali Yücel Dizisi. Sf 263, CLXX)

 

Yine Tanğrı'ya dair bir şiiri:

 

"Tanğrı için canım canı cefa ise tapdur yeter,

Senin fırakından beter azap dahı var mı beter."

(Abdülbaki Gölpınarlı. Hasan Ali Yücel Dizisi. Sf 115, L)

 

Yine Yunus emre'nin "Hakk" ve "Çalap" adlarını bir arada kullanarak

"Allah"a Şirk koştuğu bir şiiri:

 

"Çalap Adem cismini topraktan var eyledi,

Şeytan geldi Adem'e tapmağa ar eyledi.

 

Adem'in göbeğinden Çalap yarattı atı,

Vaf diye durugeldi atlar güzer eyledi.

 

Musa gönüldü Tur'a Hakk'a münacat ede,

Gördü kim bir akar su Musa nazar eyledi.

 

Mürekkeb idim ben ol Hakk'ın dergahında bol

Götürdü urdu yere candan bizar-eyledi.

 

Çalap'tan erdi Nida, hani emanet dedi.

Ol nidaya canını Musa nisar eyledi.

 

Musa geldi laine dedi Hakk'ın buyruğun

Secdeyi işitince döndü inkar eyledi.

 

Adem İblis kim ola işi işleten Çalap

Ay u günü yaratıp leyl ü nehar eyledi. "

(Abdülbaki Gölpınarlı. Hasan Ali Yücel Dizisi. Sf 256-257, CLXIX)

 

Hatta Yunus Emre, Şirk'te o kadar ileri gitmiş ki

"Cehennem"e bile, Gök-Tanrı inancındaki "Tamu" adını layık görmüş.

 

"Zebaniler çeke tuta ilete tamuya ata,

Deri yana süğnük tüte katı ulu efgan ola.

 

Malik çağıra tamuya çekip meydana getire,

Tangrı korkusundan tamu zari kılıp nalan ola.

 

Yunus aydur işbu sözü erenlere toprak yüzü,

Diler Hakk'ı göre gözü inayet ger andan ola. "

(Abdülbaki Gölpınarlı. Hasan Ali Yücel Dizisi. Sf 97, XXXVII)

 

Hele hele, asıl ipin koptuğu

Ve bizim koca Yunus'ın Şirk'ten başını kaldıramadığı nokta:

 

"Müslüman diyen kişi şartı nedir bilse gerek,

Tanğrı'nın buyruğun tutup beş vakit namaz kılsa gerek.

 

Tanla durup başın kaldır ellerini suya daldır,

Tamudan azadlı oldur kullar azad olsa gerek.

 

Öğle namazın kılasın her ne dilersen bulasın,

Tamudan azadlı oldur kullar azad olsa gerek.

 

Ol ikindiyi kılanlar arı dirlik dirilenler,

Oladır Hakk'a erenler daim Hakk'a erse gerek. "

(Abdülbaki Gölpınarlı. Hasan Ali Yücel Dizisi. Sf 96, XXXVI)

 

Ama nedense bizim Yunus, "Rab" adını da kullanmış kimi zaman...

Eğer editör'ün işi olsaydı, editör niye diğer Rab adının geçtiği yerleri değiştirmesindi?

Çünkü vezin olarak "Ya Rab" ile "Tanğrı" ya da "Çalap" örtüşüyor:

 

"Ya-Rab bu ne derttir derman bulunmaz,

Ya bu ne yaradır zahmı belirmez..."

(Abdülbaki Gölpınarlı. Hasan Ali Yücel Dizisi. Sf 225, CXLIV)

 

Ancak Sayın Muallim-i Ali'ye göre,

Yunus'un bu alıntılarını yaptığım eserde,

Abdülbaki Gölpınlarlı bilerek "Allah" adının olduğu yerlere

"Çalap" ve "Tanğrı" adlarını koyuvermiş...

Ama bakın bir çok yerde de "Allah" adını değiştirmemiş...

Hemde ilgili bölümün ilk ve en önemli addedilen şiirinde...

Gözünden kaçmış olmalı:

 

Sensin kerim sensin rahim Allah sana sundum elim.

Senden artık yoktur emim Allah sana sundum elim.

 

Ecel geldi va'de erdi bu ömrüm kadehi doldu,

Kimdir ki içmeden kaldı Allah sana sundum elim."

(Abdülbaki Gölpınarlı. Hasan Ali Yücel Dizisi. Sf 89, XXX)

 

Bu son alıntıladığım şiirin çok güzel bir yeri var ki,

Yunus'taki Gök-Tanrı inancını yani Yunus'un nasıl Şirke bulanmış olduğunu açık açık ortaya koyuyor...

 

"Yedi temu sekiz uçmak her birinin vardır yolu,

Her bir yolda yüz bin çarsu, Allah sana sundum elim."

(Abdülbaki Gölpınarlı. Hasan Ali Yücel Dizisi. Sf 89, XXX)

 

Temu: Eski Türklerde, Gök-Tanrı inancında kötü insanların öldükten sonra gittiklerine inanılan yer. İslam'da Cehennem...

Uçmağ: Eski Türklerde, Gök-Tanrı inancında iyi insanların öldükten sonra gittiklerine inanılan yer. İslam'da Cennet... "Uçmağa vardı" denilerek, kişinin ölmüş olduğu da kastedilirdi.

 

Sayın Muallim Ali,

Sanırım bu kastettiğini ücrete tabi olan kısım için

Yunus Emre'nin öteki tarafta yüklü bir mablağ ödemesi

Ve ancak o şekilde Cennete ya ni Uçmağa girmesi lazım...

Yoksa işi çok zor görünüyor...

 

Siz Yunus'u okuduğunuz halde böyle iseniz,

Kim bilir okumuş olduğunuz diğer konularda nasılsınızdır...

Gerçi görüyoruz hep...

 

Ha bu arada;

Çok ta espritüelsiniz maşallah...

"Ücrete Tabidir" esprisi gayet kötüydü...

 

Neyse:

Ben yine ilgili alıntımı yapayım:

"Allah" adı bal gibi de Arapçadır...

Evrensel değildir...

 

Mevlana, Ahmed Yesevi, Yunus Emre ve hatta Dede Korkut'ta bile "Allah" yerine "Tengri" ve "Çalap" adları kullanılmıştır...

Okumuş olsaydınız, kafanızı Nur Risalelerinden kaldırıp, bir kere okumuş olsaydınız bilirdiniz...

 

"Tanrı"ya sadece "Allah" denilebileceğini iddia etmek "Arapçılık" ve "Vahhabicilik"ten başka birşey değildir...

 

Ona buna "Tanrı" demek ise bu arapçıların, "Tanrı" adının kullanılmasını engellemek için yaptıkları uydurma bir şeydir...

Bu arapçılar yüzünden bugün "Çalap" adını ve Tanrı'ya, Allah'a bir zamanlar "Çalap" diye seslenildiğini, hitap edildiğini, böyle anıldığını Türk Müslümanların hemen hiçbirisi bilmez...

Unutturuldu çünkü...

Ve bunu unutturan adamlar çıkıp, "Ben Türküm" diyebiliyorlar...

 

"Tanrı" adı hiçbir zaman "İlah" adı yerine kullanılamaz...

"İlah" adının kastettiği şeyi "Tanrı" adı karşılamaz...

 

"La ilahe illallah" cümlesi;

"İlah yoktur, Allah vardır." diye çevrilebilir.

"İlah yoktur, Tanrı vardır." diye çevrilebilir.

"İlah yoktur, Çalap vardır." diye çevrilebilir.

Ancak

"Tanrı yoktur, Allah vardır." şeklinde çevrilemez...

 

Kur'an "Allah olmayan tapınılara" "İlah" adını vermiştir...

Arapçaya sadık kalma hevesinde olan arapçılar "Allah"a "Allah"tan başka isim yakıştıramazken,

Kur'an-ın belirlediği "İlah" adını "Tanrı" adı ile değiştirebilmektedirler, ne garip!

Bunun nedeni de kendi geçmişlerini yadırgamalarından başka birşey değildir...

Utanç verici...

Sayın Muallim Ali, boşuna çabalamayın...

Zira söyleyebilecek birşeyiniz olduğunuz hiç sanmıyorum...

Ne de olsa "Editörün İşi" deyip çıkacaksınız,

Bir çok şeyde topu "Soyut Tanrı"ya attığınız gibi...

 

Sırada başka bir arkadaş var,

O da bekleyecek biraz...

Kusura bakmasın...

(Not: Ben Yunus Emre'nin Şirk'e düştüğünü sanmıyorum ama sanırım Muallim Ali'ye göre öyle olmalı...)

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

artı şu cümleden ;

 

De ki: "(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın.

Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O'nundur." (İsra Suresi, 110)

 

"ya Allah diye, Ya Rahman diye çağırın" manası çıkartmakta bambaşkaymış be :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

artı şu cümleden ;

 

De ki: "(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın.

Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O'nundur." (İsra Suresi, 110)

 

"ya Allah diye, Ya Rahman diye çağırın" manası çıkartmakta bambaşkaymış be :)

Sayın Cyrano,

Ben "Editörün İşidir." dicem ama, neyse... :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Farsça hüda kelimesi, inanan kesim tarafından da gönül rahatlığıyla kullanılır günümüzde, ha keza yaradan kelimesi de..

 

Sanırım tanrı kelimesi ne karşı duyulan hoşnutsuzluk biraz da şeyden kaynaklanıyor, pisikolojik nedenleri var sanki, hani ezan zorla türkçeye çevrildiye bir dönem, sanki zihinlerde Allah inancına alternatif bir inanç sistemindeki yaratıcıya verilen isim...

 

Bende kullanmam tanrı kelimesini ama gerçekten de cumhuriyet öncesi edebiyat dilinde bir hayli geçmiştir bu kelime.

 

Velhasılı kelam önemli olan Yüce Yaratıcıyı tanımak ve bilmektir diye düşünüyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Farsça hüda kelimesi, inanan kesim tarafından da gönül rahatlığıyla kullanılır günümüzde, ha keza yaradan kelimesi de..

 

Sanırım tanrı kelimesi ne karşı duyulan hoşnutsuzluk biraz da şeyden kaynaklanıyor, pisikolojik nedenleri var sanki, hani ezan zorla türkçeye çevrildiye bir dönem, sanki zihinlerde Allah inancına alternatif bir inanç sistemindeki yaratıcıya verilen isim...

 

Bende kullanmam tanrı kelimesini ama gerçekten de cumhuriyet öncesi edebiyat dilinde bir hayli geçmiştir bu kelime.

 

Velhasılı kelam önemli olan Yüce Yaratıcıyı tanımak ve bilmektir diye düşünüyorum.

Böyle masum bir nedene dayandığını hiç sanmıyorum...

Çünkü "Tanrı" adı, Türklerin Gök-Tanrısı için kullanılıyordu aynı zamanda...

Arapçı zihniyet, kendi atalarımızın inancını "Putperest" olarak nitelememizi dikte etmek için

"Tanrı" adı ile "İlah" adını aynı anlamda kullanıyor...

Yani "Yaratan" adı ile bile bir alıp veremedikleri yok ama "Tanrı" adının kullanılmaz olduğunu akıllarınca ispat için ayetler, hadisler alıp uzun uzun yazılar yazıyorlar...

Yani alıp veremedikleri şey "Tanrı" adı ile...

Kendi atalarımıza yabancılaşmamız ile ilgili...

Oysa bir çok İslam Alimi Tanrı ve Çalap adlarını kullanmış...

Ama onlar Said Nursi'den öncesini adamdan saymadıkları için umurlarında değil...

 

"La ilahe illallah"ı ele alalım:

 

Derler ki; Kur'an yaratıcı için Allah adını özel olarak belirtmiştir...

Hadi diyelim ki öyle...

Ama aynı zamanda, yukarıdaki tevhid cümlesine bakarsak,

Yaratıcı için nasıl özel olarak "Allah" adı seçilmişse,

Yaratıcıya eş koşulanlar için de özel olarak "İlah" adı seçilmiştir...

 

Yani tevhid cümlesinin tam çevirisi şöyle olabilir:

"İlah yoktur, Allah vardır..."

 

Fakat Arapçı zihniyet ne yapar?

"Tanrı yoktur, Allah vardır.." der...

 

Sonra da Türklerin "Tanrı"ya inandıklarını ve "Tanrı"nın ise bir put olduğunu dikte eder...

Böylece de kendisine yabancılaşmış, arapça isimler kullanan bir millet inşa edersiniz...

 

Sonra o milletin evladı çıkar:

"Benim özümde Türk, sözümde Türk." der ama ekler:

"Tanrı adı kullanılamaz..."

Yabancılaşmıştır yani...

 

Sonra bir şey daha ekler:

"Editörün işi..."

 

Bu kadar açık...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı kelimesi genel anlam taşır. Onun çoğulu da vardır tanrılar gibi. O kelime Allah için kullanılsa da bir zamirden bir göstermeden öteye geçemez . Çünkü Allah kendisine diyeceğimiz isimleri esmaı Hüsnada belirtmiş. Ve onun esmasındaki her isim onun özel has isimleridir. Allah da kendisinden bu özel isimlerle dua edilmesini istiyor. Mesele bundan ibarettir.

 

Tanrı diye çağırırsan ondan yüzlerce var.

 

Tıpkı adı Ahmed olan birisine: insan,kişi,ferd,ademoğlu,zat,konuşan hayvan ya da edebiyatta karekter,tip biyolojide Homo sapiens sapiens, Homo floresiensis denilebildiği gibi …

 

Bunlar genel adlandırmalardır, onlardan bir değil çok ve çeşitlilikleri vardır..

 

Bu yüzden Allah’ı C.C. esmasında geçenlerle anmak has isimlerini kullanmak yerinde olacaktır. Arapçılıkla alakası yokkk….

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı kelimesi genel anlam taşır. Onun çoğulu da vardır tanrılar gibi. O kelime Allah için kullanılsa da bir zamirden bir göstermeden öteye geçemez . Çünkü Allah kendisine diyeceğimiz isimleri esmaı Hüsnada belirtmiş. Ve onun esmasındaki her isim onun özel has isimleridir. Allah da kendisinden bu özel isimlerle dua edilmesini istiyor. Mesele bundan ibarettir.

 

Tanrı diye çağırırsan ondan yüzlerce var.

 

Tıpkı adı Ahmed olan birisine: insan,kişi,ferd,ademoğlu,zat,konuşan hayvan ya da edebiyatta karekter,tip biyolojide Homo sapiens sapiens, Homo floresiensis denilebildiği gibi ?

 

Bunlar genel adlandırmalardır, onlardan bir değil çok ve çeşitlilikleri vardır..

 

Bu yüzden Allah?ı C.C. esmasında geçenlerle anmak has isimlerini kullanmak yerinde olacaktır. Arapçılıkla alakası yokkk?.

İşte bende bundan bahsediyorum, Arapçılık o kadar çok işlemiş ve Arapçılar bu bahsettiğim şeyde o kadar çok başarılı olmuşlar ki,

Siz bile "Tanrı" adının "Allah" adı gibi özel bir ad olduğunu bilmiyorsunuz..

 

Hayır arkadaşım, "Tanrı" adı aslında çoğul olarak nitelenemez...

Gök-Tanrı (Tengri, Çalap) ayrı bir özel isimdir.

 

Nasıl ki İlahlar için, Putlar için "Zeuslar", "Enkiler", "Ülgenler", "Allahlar", "Toralar", "Menatlar", "Uzzalar", "Elohimler", "Yahvehlar" denilemezse

"Tanrılar", "Tengriler", "Çalaplar"da denilemez...

"Tanrılar" şeklindeki kullanım kasıtlı ve anlamsızdır...

"Tanrılar" şeklindeki bir kullanım aslında yoktur ve Cumhuriyet dönemine kadar da olmamıştır asla...

 

"Tanrılar" yerine "Tinler/Ruhlar" denilse idi şayet, haklı olunabilirdi.

Çünkü "Gök-Tanrı (Tengri, Çalap)" Göğün en yüce ruhudur ve o sizin yanlış bir adlandırma ile "Tanrılar" dediğiniz şeyler aslında "Ruhlar/Tinler"dir...

Kur'an bunlara "İlah" adınu uygun görmüştür...

Ve bu adlandırmayı bir tek Kur'an-da görürüz...

Bu yüzden Kur'an-ın bu ayrımını referans alıyorsak "İlahlar" tanımını kullanmak gerekliliği kaçınılmazdır...

Aksi halde "Ben Kur'an okudum ve mantığını anladım." diyen kimsenin bilgisinden şüphe ederim...

 

En çok güldüğüm nokta ise

Bana Türkçe Dil Bilgisinden örnek vermeye çalışmanız oldu...

Sağolun ama Türkçe Dil Bilgisini yeterince biliyorum...

Tarihsel olarak ta bu işin içersine giriyorum ve bu yüzden "Tanrı" adının "Tanrılar" olarak kullanılamayacağından eminim...

Boşuna yormayınız kendinizi...

 

Tanrı'dan yüzlerce yok yani anladın mı arkadaşım?

"Tanrı" adı "İslam"dan önce tek bir yaratıcı için kullanılırdı: "Çalap/Kök-Tengri"nin adı idi...

Aynen "Allah"a "Rab", "Hakk" dememiz gibi onun adlarından birisiydi...

Türkler Müslüman olunca "Allah"a "Tengri, Tanğrı, Çalap" demeye başlamışlardır, o kadar...

 

Arapçıların diktesini "Türkçe Dil Bilgisi" olarak satmaya kalkmayın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İşte bende bundan bahsediyorum, Arapçılık o kadar çok işlemiş ve Arapçılar bu bahsettiğim şeyde o kadar çok başarılı olmuşlar ki,

Siz bile "Tanrı" adının "Allah" adı gibi özel bir ad olduğunu bilmiyorsunuz..

.

.

.

Arapçıların diktesini "Türkçe Dil Bilgisi" olarak satmaya kalkmayın...

 

 

Tanrı tanrılar tanrıça bunları alem kullanıyor ve böyle kabul ederken sen kullanmasan kaç yazar.

 

*********

 

Yunusa gelince Çalap ve Tanrı dedi diyorsun Yunus ve Mevlana ilah anlamında kullanmaktalar. Allah anlamında değil. İbadetlerimde hep Allah?ın özel isimlerini kullandım yine de kullanacağım.

 

Ha birde şiir yazarsam ibadetin dışında olaraktan ilah anlamında tanrı kelimesini de kullanabilirim. Yunus ve Mevlana gibi?

 

Sonuç: benim Allah?ım tanrıdır demem. Fakat benim tanrım Allah tır derim.. olay bundan ibaret.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arapçaya hakim,müslüman bir forumdaşımız ''La ilahe illallah.'' cümlesinin kelimesi kelimesine tam bir çevirisini yaparsa konuya katkısı olabilir,diye düşünüyorum.Arapçayı iyi bilen ama müslüman olmayan herhangi bir forumdaşımız veya okuyucu varsa onlar da lütfen yazsın.Daha önce başka başlıkta bir mutabakata varıldıysa bununla ilgili link verilirse sevinirim.

Arapçada ''illa'' sözcüğü tam olarak hangi anlama gelir,cümledeki 'illa Allah'da geçen ''illa'' burada ''sadece'' mi demektir,yoksa ''başka'' anlamına mı gelir?Neden o anlama gelir?''Sadece Allah' mı,''Allah'dan başka'' mı?Ben bu noktanın önemli olduğuna inanıyorum.

Ayrıca İslam öncesi Kureyş'deki Al İlah ile sonrasındaki Allah benzerliği sadece bir tesadüf müdür?

Bakın bunlar sadece soru.''Sen bunu demişsin,şöyle misin,böyle misin,al sana ayet,mühürlüsün anlamazsan şayet,şimdi ispatlarım haaaa!'' gibi konunun içine bir güzel şey edilmesin diye yazıyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı tanrılar tanrıça bunları alem kullanıyor ve böyle kabul ederken sen kullanmasan kaç yazar. Yunusa gelince Çalap ve Tanrı dedi diyorsun Yunus ve Mevlana ilah anlamında kullanmaktalar. Allah anlamında değil. İbadetlerimde hep Allah?ın özel isimlerini kullandım yine de kullanacağım. Ha birde şiir yazarsam ibadetin dışında olaraktan ilah anlamında tanrı kelimesini de kullanabilirim. Yunus ve Mevlana gibi? Sonuç: benim Allah?ım tanrıdır demem. Fakat benim tanrım Allah tır derim.. olay bundan ibaret.

Ya hu değil sen Peygamber de gelse yine de "Tanrı" kelimesi "Tanrılar" "Tanrıçalar" şeklinde kullanılamaz...

 

Türkçeden haberiniz yok be...

 

Ders 1: Türkçe'de Adları "Dişileştiremezsiniz". Yani "ça" ekleyipte bir Adı "Dişi" haline sokamazsınız. Buna benzer bir kural Arapçada vardır. Kelimenin ve Adın sonuna "e (he)" getirirsiniz ve Dişileştirirsiniz:

Ali -> Aliye

Nuri -> Nuriye

Cemil -> Cemile

Ama Türkçede "-ça" ekinin eklenmesi ile Dişileştirme diye bir kural yoktur.

Dolayısı ile "Tanrıça" adı büsbütün uydurma ve Türkçe kullanımına, gramerine aykırıdır...

DilBilime aykırıdır...

 

"Dolunay" adına "Dolunayca" deyip dişi adı yapamazsınız...

"Yıldırım" adına "Yıldırımca" deyip dişi adı yapamazsınız...

"Deniz" adına "Denizce" deyip dişi adı yapamazsınız...

 

Türkçedeki "-çe" eki sadece "küçüklük, büyüklük" anlamı katar...

"Bağ-çe" -> "Küçük bağ" (Bağ kelimesi Farsçadır)

"Ortan-ca"

"Büyük-çe"

"İri-ce"

"Küçük-çe"

"Kız-çe" -> Trakya şivesinde "Küçük kız" anlamına gelir.

 

Birde "ca" eki "dil, lisan" anlamı katar, aidiyet anlamı katar adlara:

"Fars-ça"

"Türk-çe"

"Arap-ça"

"Latin-ce"

 

Bunlar "Dişilik" anlamı katmazlar...

"-ça" ekinin "Dişilik" anlamı katma gibi bir görevi yoktur...

Kısaca "Tanrıça" kelimesinin kullanılması başlı başına bir hezeyandır...

 

*******

 

"Tanrıça" ile kastedilen şey "İlahe"lerdir...

Ve yine "Bilmez Arapçılar" bunu da kendi kafalarına göre uydurmuşlardır...

 

Ders 2: "Tanrı" adı "Allah" "Elohim" "Enki" "Zeus" gibi özel bir addır ve asla ve asla "Tanrılar" diye çoğaltılarak kullanılamaz... Bu türlü bir kullanım, bu adın tarihsel gerçekliğine aykırıdır... Nasıl ki "Allahlar" diyemiyorsak, bunu da diyemeyiz... "Putlar" "Tinler" diyebiliriz ya da "İlah" adının arapça çoğul halini kullanabiliriz...

 

Ders 3: Birde "Okuduğunu Anlama" dersi verelim. Yukarıdaki Yunus'un şiirlerini oku bakalım hangisinde "Tanğrı"yı "İlah" anlamında kullanmış? Bir çok yerde "Hakk Çalap" olarak tamlama bile yapmış... Direkt olarak "Allah" adının karşılığı olarak kullanmış...

 

 

Ben Araplaşacağımızdan korkarken, kimileri kendi dilinin kurallarını bile unutmuş...

Yazıktır ya hu!

 

 

Ders 4: "La ilahe İlallah"...

"La" -> "Yok" ve "Olumsuzluk" anlamına gelmektedir, ön ektir...

"La İlahe" -> "İlahlar yoktur." anlamı verir...

"İlla" -> "Sadece, yalnızca" anlamı verir...

"İllallah" -> "Sadece Allah (vardır)" anlamına getirir.

 

 

Konuyu daha önce çok tartıştık lakin linklerini aradım ama eski bir tartışma olduğu için bulamadım...

Yine de yazdıklarımı konuyu güzel bir şekilde açıklıyor...

 

Hala sindiremeyenlerin kendi sorunudur bu...

Konu bu açıdan kapanmıştır...

Yazdıklarım açık ve nettir...

 

Aksini ispatlayabileceğini iddia edebilen kimse için Türkçe Dilbilgisi kitapları ve Yunus Emre'nin şiirleri ulaşılmaz değildir...

Arapça'dan biraz anlayabilen birisi bile bazı şeylerin farkına varabilir...

 

************

 

Özet olarak:

"Tanrı" adının "Tanrıça" ve "Tanrılar" olarak kullanımı,

Benimde "Allah" adını "Allahe(Dişi Allah)" ve "Allahlar" olarak kullanmamı meşrulaştırır...

Dikkatinize...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arap etkisinden arınmış bir "Türk İslam"ı fikri bana olanaksız görünüyor. İlah-Allah gibi tanrı-Tengri genel-özel isimleri kullanmayı, "Christ" gibi "Christian" gibi peygambere, dine kendi kültürümüzden adlar vermeyi, bunları "Muhammed" ve "İslam" yerine kullanmayı nasıl başaracağız? "İsa" İbranicedir, özel isimdir, adam takmıyor özel mözel, "Christ" yapıyor. Yapınca oluyor.

 

Nerden tutturmuşlar bilmem. Kristal sözcüğünü xtal yapıp x'i haçın az yana yatmışı varsayıp ordan mı tutturmuşlar, nasıl başarmışlar ne bileyim? Adamlar bir Ortadoğu dinini alıp Avrupa kültürüne uyarlamışlar. "İncil"i hadi Babil'den uyarlayıp "Bible" yapmışlar, biblo gibi filan bir şey olmuş. "Babylon" sözcüğünü bile türetmişler, işi tam kendi kültürlerine uydurmuşlar.

 

Bizim bu saatten sonra böyle şeyler yapabilmemiz bana çok zor görünüyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arap etkisinden arınmış bir "Türk İslam"ı fikri bana olanaksız görünüyor. İlah-Allah gibi tanrı-Tengri genel-özel isimleri kullanmayı, "Christ" gibi "Christian" gibi peygambere, dine kendi kültürümüzden adlar vermeyi, bunları "Muhammed" ve "İslam" yerine kullanmayı nasıl başaracağız? "İsa" İbranicedir, özel isimdir, adam takmıyor özel mözel, "Christ" yapıyor. Yapınca oluyor.

 

Nerden tutturmuşlar bilmem. Kristal sözcüğünü xtal yapıp x'i haçın az yana yatmışı varsayıp ordan mı tutturmuşlar, nasıl başarmışlar ne bileyim? Adamlar bir Ortadoğu dinini alıp Avrupa kültürüne uyarlamışlar. "İncil"i hadi Babil'den uyarlayıp "Bible" yapmışlar, biblo gibi filan bir şey olmuş. "Babylon" sözcüğünü bile türetmişler, işi tam kendi kültürlerine uydurmuşlar.

 

Bizim bu saatten sonra böyle şeyler yapabilmemiz bana çok zor görünüyor...

 

 

Bildiğim kadarıyla İsa Jesus,Christ ise Jesus Christ şeklinde bir soyadı gibi kullanılıyor.Sonuçta bildiğiniz gibi,bunların hepsi Yahudi inancının türevleri olduklarından dilden dile değişerek Abraham İbrahim,Joseph Yusuf,Michael ya da Miguel Mikail,Salomon Süleyman,David Davud olmuş,bunun gibi sayısız örnek var.Bu tür isimler değişince normal görüyor tabi herkes de bir yahudi gelip illa Abraham diyeceksiniz Salomon diyeceksiniz diye tuttursa acaba haklı bulunacak mı müslümanlarca?

Aslında nasıl bir ümmetçiye milliyetçiliği anlatamazsınız,bu da biraz öyle gibi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

İnançsız, veya Maddeci, olanlar çoğu kez, İslam bilgini (Alim) veya tasavvuf büyüklerinin, eserlerinden örnekler verip, kendilerince, İslami olan her ne ise, karşı gelirler?.

Yani; hem inançsız, maddeci, olacaksın hemde, İslamı en güzel yaşayan Tasavvuf büyüklerinden alıntılarla,İslam karşıtı yazılar yazacaksın, bu durumda inançsız ile veya maddeci geçinenlerle,tasavvuf büyüklerini aynı kefeye koyacaksın (haşa)..

 

Misal;

"La ilahe illallah" cümlesi;

"İlah yoktur, Allah vardır." diye çevrilebilir.

"İlah yoktur, Tanrı vardır." diye çevrilebilir.

"İlah yoktur, Çalap vardır." diye çevrilebilir.

Ancak

"Tanrı yoktur, Allah vardır." şeklinde çevrilemez...

 

Der.

 

 

Şimdi görelim kısaca.

 

TANRI;

 

Türkçe'de Allah anlamında kullanılan Tanrı kelimesi,

Orta asya Türk boylarında daha çok "gökyüzü" anlamında kullanılmıştır. Çağatayca'da Tengri, Yakutça'da Tangora, Tanara, Altaylarda Teneri, Sümerce'de Tingir, Dingir Akadca'da İlu, Oğuzca'da Çalap, Çelep, Kazanlar'da Tengri (Tanrı), Teri vb. şekillerinde yazılmıştır. Kaşgarlı Mahmud, Tanrı kelimesini şöyle açıklamıştır: "Tengri, yüce Tanrı manasına gelir. Kâfirler göğe Tengri derler. Yine bu adamlar büyük bir dağ, ulu bir ağaç gibi gözlerine ulu görünen her şeye Tengri, hakîm kişiye de Tengriken derler" (Divan-ı Lügâti't-Türk, (çev. Besim Atalay) Ankara 1941, 111, 376).

Orhun Âbideleri'nde Tengri kelimesi daima ilâhi bir kudreti ifade eder. O'nun iradesiyle iktidara gelen hükümdar, Tengri gibi, Tengri doğumlu ve Tengri tarafından yaratılmıştır.

Tek tanrılı dinlerde bir tek Tanrı (Allah) olmasına rağmen çok tanrılı dinlerde, hemen her kudret ve kuvvet için bir tanrı (İlâh) vardır.

Müslümanlığı kabulden itibaren Türklerin Tanrı kelimesini Allah manasında kullandıklarını, yüzlerce yıldan beri yazılan tefsir, hadis ve çeşitli dinî eserlerde hep Tanrı kelimesinin Allah karşılığında kullanıldığını ileri sürmektedirler. Onlara göre Yunus Emre, Mevlit yazarı Süleyman Çelebi vb. Türk şairleri eserlerinde hep Allah kelimesi karşılığında Tanrı kelimesini kullanmışlardır.

Allah karşılığında Tanrı kelimesi kullanılabilir, fakat her Tanrı, Allah değildir (Hikmet Tanyu, İslâmlıktan Önce Türklerde Tek Tanrı İnancı, İstanbul 1986, s. 188).

 

NEDEN; Tanrı, aslında mabud demektir ve bir çok muhakkık ilim adamının da ifade ettiği gibi Arapça'daki "İlâh"ın, Fransızca'daki "Dieu"nun, Farsça'daki "Hudâ'nın, İngilizce'deki "God"un karşılığı olan bir kelimedir..Buna göre Tanrı kelimesi, ilâh kelimesi yerinde kullanılabilir. Tıpkı Huda, Yezdan, Çalap, Diyo ve God kelimelerinin ilah yerinde kullanılabildiği gibi. Fakat Allah yerinde kullanılamaz. Allah, Cenâb-ı Hakk'ın Zâtının has ismidir. Onun için "La ilahe illallah" diyoruz; fakat "La Allah'a illallah" demiyoruz. Evvelâ ilâhlar, tanrılar ne varsa hepsi nefyediliyor, sonra da isbatta, Mutlak Ma'bud getiriliyor ve sadece Allah vardır, deniliyor.

'Allah' ismi ile Allah'dan başka hiçbir mâbud anılmamıştır.Bu ismin benzeri yoktur. Tanrı ve Hüdâ isimleri Allah gibi özel bir isim değil aksine ilâh, rab, mâbud gibi genel isimlerdir. Arapça'da "ilâh"ın çoğuluna "âlihe", "rabb"ın çoğuluna "erbâb", Farsça'da "Hüda"nın çoğuluna da "Hüdâyân" denilir. Ancak Allah'ın çoğuluna "Allahlar" denildiği ne işitilmiş, ne görülmüştür..

"Allah" lafzı, Yüce Yaratıcının özel ismidir. Bu isim, O'nun kemal, cemal ve celal sıfatlarının ifade ettiği anlamların tamamını kapsar. Allah'ın diğer isimleri Allah'ı tasvir ederler.

"Allah" özel isminin hiçbir dilde tam karşılığı yoktur.İlah, tanrı ve benzeri isimler, hem gerçek ve hem de gerçek olmayan tanrılar için müşterek olarak kullanılırlar. Bu kelimeler Allah özel isminin tam karşılığı değildirler.

 

LÂ İLÂHE İLLALLAH

 

Lâ İlâhe İllallah -Allah'tan başka ilâh yoktur-, İslâm dininin temel rüknüdür. Yani uluhiyyeti, yaratıcılığı, Rabliği, saltanatı ve hâkimiyeti sadece Allah'a tahsis etme kaidesi.

"Lâ İlâhe", hiçbir ilâh yoktur manâsını taşımaktadır. İlâhın ıstılâhî manası ise; tapılacak, rızık veren, herşeyi bilen, yaratan, doğmayıp doğurmayan, yücelerin yücesi demektir.

 

"İllallah", sadece Allah vardır, manâsını taşır. İçindeki (ARAPÇA) "illâ" edatı, istisna edatlarındandır. Bu edat, kendisinden sonra gelen kelimeyi müstesna kılar, yani öncekilerin dışında bırakır. Yani "hiçbir ilâh yoktur sadece Allah vardır" manâsının ortaya çıkmasını sağlar. Dolayısıyla "Lâ İlâhe İllallah", Allah'tan başka ilâh yoktur, demektir.

İslâmiyet, tevhid dinidir. Tevhid, iki ana temelden meydana gelir. Bunlar birbirini tamamlamaktadırlar. İkisi de ayrı ayrı, yalnız başına düşünülemez. "Lâ İlâhe İllallah" kelime-i tevhidini, "Muhammedün Rasûlullah" yani "Muhammed Allah'ın Resûlüdür" cümlesi tamamlar. "Lâ İlâhe İllallah"ı kabul edip "Muhammedün Rasûlullah"ı reddetmek, tevhidi ortadan kaldırır.

 

"Lâ İlâhe İllallah", bir hareket tarzını gerektirir. Bu kelimenin yüklediği manâlar vardır. Tevhidi kabullenen kimse, artık bu yükümlülüğün altına girmiştir. Allah katında o yükümlülükleri yerine getirenler için büyük mükâfat, terkeden kimseler için de büyük ceza vardır. Bu yüzden "Lâ İlâhe İllallah" şahadetiyle "Muhammedun Rasûlullah" şehadeti kesinlikle birbirinden ayrılmazlar. İkisi beraber olduğu müddetçe, ancak bir bütünlük arzederler.

 

Allahu Teâlâ'ya kul olma ilkesi, her şeyden önce Rasûlullah (s.a.s)'ın rehberliğine dayanmaktadır.

Misal;

Canım kurban olsun senin yoluna

Adı güzel kendi güzel Muhammed

Şefaat eyle bu kemter kuluna

Adı güzel kendi güzel Muhammed

 

Aşık Yunus nider dünyayı sensiz

Sen hak Peygambersin şeksiz şüphesiz

Sana uymayanlar gider imansız

Adı güzel kendi güzel Muhammed

Şimdi hem inançsız olacaksın, hem madeci, hemde Yunus Emre şöyle yazdı,böyle yazdı diyeceksin..

GEÇ..

Not.

AMELLER NİYETLERE GÖREDİR.

Hadis.

 

:)

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnançsız, veya Maddeci, olanlar çoğu kez, İslam bilgini (Alim) veya tasavvuf büyüklerinin, eserlerinden örnekler verip, kendilerince, İslami olan her ne ise, karşı gelirler?.

Yani; hem inançsız, maddeci, olacaksın hemde, İslamı en güzel yaşayan Tasavvuf büyüklerinden alıntılarla,İslam karşıtı yazılar yazacaksın, bu durumda inançsız ile veya maddeci geçinenlerle,tasavvuf büyüklerini aynı kefeye koyacaksın (haşa)..

 

Allahu Teâlâ'ya kul olma ilkesi, her şeyden önce Rasûlullah (s.a.s)'ın rehberliğine dayanmaktadır.

Misal;

Canım kurban olsun senin yoluna

Adı güzel kendi güzel Muhammed

Şefaat eyle bu kemter kuluna

Adı güzel kendi güzel Muhammed

 

Aşık Yunus nider dünyayı sensiz

Sen hak Peygambersin şeksiz şüphesiz

Sana uymayanlar gider imansız

Adı güzel kendi güzel Muhammed

Şimdi hem inançsız olacaksın, hem madeci, hemde Yunus Emre şöyle yazdı,böyle yazdı diyeceksin..

GEÇ..

Not.

AMELLER NİYETLERE GÖREDİR.

Hadis.

 

Sayın Sarıgöl...

"Geç, geç" deyip duruyorsunuz ama zerre kadar bildiğiniz yok, bunu kesinlikle iddia ediyorum...

Yunus Emre hakkında sizinle tartışmam bile...

Yunus Emre'ye hayran olduğum kadar ve kendisiyle ilgilendiğim kadar başka bir kişiye daha hayran değilim...

(Şebnem Ferah hariç :) )

Kısaca Yunus'tan alıntı yapıp kendi düşüncemi ispatlamaya çalışmam değil asıl konumuz...

Ve tartışmayı buna aksettirip haklıymış iması yaratmaya çalışmayın...

 

Yunus, Farabi gibi kimseler İslam'ı Gök-Tanrı inancı ile harmanlamışlardır...

Sizin Arapçı/Nurcu geleneğinizle zerre kadar ilgili değillerdir...

Özellikle Farabi inanç olarak Metafiziği tasdiklese de Felsefi olarak açık açık Maddecidir...

Yani kimi desteklediğimi iyi biliyorum, merak etmeyin...

 

Arkadaş "Çalap, Tengri gibi adları kullanmak yanlıştır, dinde yoktur" dedi mi?

Dedi...

"Yunus Emre" gibi bir alim bu adları "Allah" adı yerine kullanmış mı?

Kullanmış...

Olay budur...

Siz ister "bir inançsızın kendisini ispat etmesi" deyin, ister başka birşey...

 

Ayrıca bana "Tanrı" adını anlatan alıntılar getirmeyin, ben "Tanrı" adının kökenini ve kimlerce kullanıldığını çok iyi biliyorum...

Neyi nitelediğini de çok iyi biliyorum...

Hakim olmadığım hiçbir konu hakkında atıp tutmak, kopyalayıp yapıştırmak gibi bir huyum yoktur...

Öyle bir iki siteden kopyalayıp harmanlamakla olmuyor bu işler...

Ben size "Tanrılar" "Tanrıça" gibi adların olmadığı Filolojik olarak ispat ediyorum değil mi?

Siz bana bunun aksini ispat edin bakalım, nasıl edeceksiniz...

 

Adam çıkmış demiş ki:

"Tanrı adı Mabud ve İlah'ın karşılığıdır..."

Yok kardeşim böyle birşey?

Bunu da her şekilde ispatladım...

Ben zaten o alıntıladığınız adamların Arapçı olduklarını ve art niyetle "Tanrı" adını o anlama bürüdüklerini söylemeye çalışıyorum,

Siz bana yine o mesnetsiz adamları kanıt olarak veriyorsunuz...

Bu böyle olmaz, tartışma böyle olmaz...

 

Ben diyorum ki: "Tanrı adını Mabud-İlah anlamında kullanmak yanlıştır." ve ispatlıyorum bir çok şekilde...

Siz yine bana: "Ama birisi Tanrı adının Mabud-İlah anlamına geldiğini söylüyor!" diyorsunuz, alıntılıyorsunuz...

Ya zaten ben size o düşüncenin yanlış olduğunu ispatlıyorum değil mi?

Senin bu ispatımı çürütmen lazım Filolojik ve Tarihsel olarak, benim yaptığım gibi...

Gelipte bana birisinin öyle düşündüğünü alıntılaman lazım değil, alakalı değil...

Daha tartışma kültürünü mü öğreteceğiz yeniden ya hu?

Alla allaaa...

 

Ben size bir takım kanıtlar sunuyorum...

********

Hayret bir şey yaa...

 

Geçiniz efendim geçiniz...

Tartışmanın bir usulü vardır, geleneği vardır...

Havanda su döverek olmaz bu iş...

Benimle de Yunus'u tartışmaya kalkamayın bence...

Önce bir kere okuyun Yunus'u, bir fikir edinin hakkında...

Ondan sonra gelip benimle Yunus hakkında konuşun...

Çünkü "Okudum" diyenlerin halini gördüm az önce...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Daha önce defalarca değindim ama sanırım çok basit ya da sıradan ya da anlaşılamaz geliyor vurguladığım şey,

Arapçada Allah ne ise,İngilizcede God ne ise,Türkçede Tanrı ne ise,hepsi aynı anlama gelir..Ortadaki tek fark dil farkıdır..

Allah tanımlanamaz..Yahudilerin kullandığı (ve tabi hristiyanların) ismi bile (YHWH),aslında ismi değildir ama öyle aktarılır.Dünyaca bir kelime ile O na isim takılamaz,O tanımlanamaz.. kimse Allaha Tanrı dedi diye münafık olmaz,çünkü zaten Allah demiştir aslında...

Sanırım bu konuda ,yani Tanrı,Allah kelimelerinin karşılığı olarak sunalamayacak,şu cümledeki kelimeleri "Ben diyorum ki: "Tanrı adını Mabud-İlah anlamında kullanmak yanlıştır." ve ispatlıyorum bir çok şekilde..." aktarışındaki gerçekle Tengeriin arkadaşımıza katılmak zorundayım..Kuran da bu kullanımları destekliyor,aklımda olan kadarıyla..Kuran da ,hangi kelimeler tekil kullanılmış,hangileri çoğul ,tek tek dökmek lazım belkide konuya fayda açısından.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İlk olarak tanrı kelimesinin özel bir isim olduğuna ve tanrılar şeklinde kullanılamayacağına inanıyorum.Ha keza tanrıça kelimesi de doğru değildir düşünülen anlamı veren örnek kelime ilahe dir.

 

Gerçekten de yakın tarihimize kadar hem halk edebiyatında hem mevlüt gibi eserlerde Tanrı kelimesi özel bir anlamda Tanrı = Allah anlamında kullanılmıştır.

 

Bunda da kimse yakın tarihimize kadar "hop birader neden tanrı kelimesini kullanıyosun" dememiştir.

 

Cumhuriyetin ilanını takip eden yıllarda, dini yaşam üzerindeki baskılar sebebiyle ki vicdanlarda en derinden yer eden Ezanın susturulup içeriğin türkçeleştirilmesi, ve türkleştirilen ezan içerisinde de tanrı kelimesinin geçmesi önemlidir.

Bunun yanında, takip eden yıllarda da tanrı kelimesini, eğitimli, maddi açıdan güçlü, dini hayatından çıkaran, ya da sadece gelenekselleştirip ritüeller olarak algılayan kesimin ekseriyetle kullanması da temel referansları İslamiyet olan kitleyi, tanrı kelimesini kullanmaktan uzaklaştırmış soğutmuştur.

 

Günümüzde hem İslam alimleri hem edebiyatçılar hemde halkımız tarafından, Mevla, hüda, yezdan gibi Farsça isimler de kullanılır ve kimse bu sebeple farsçı (!) olmaz.

 

Günümüzde ise aynı kitle tarafından tanrı kelimesinin terkedilmiş olması tamamiyle bilinçaltı muhalefetidir.Kimse bu sebeple de arapçı (!) olmaz.

 

Dünya görüşü ve düşünce arkaplanı anlamında karşısında olduğunuz insanları, şucu bucu diye itham etmeden önce lütfen bir zahmet analiz ediverin, İtham etmeden önce ya bu insanlar kendi dillerindeki tanrı kelimesini neden terk etmişler diye biraz araştırsak ne güzel olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ya hu değil sen Peygamber de gelse yine de "Tanrı" kelimesi "Tanrılar" "Tanrıçalar" şeklinde kullanılamaz...

 

Türkçeden haberiniz yok be...

 

 

Türkçe ağzımda anamızın ak sütü gibidir. Ona diyecek lafım olamaz. ******* Ben tevhitten bahsediyorum sen Türkçe’den…

İslam inancının temelini Allah C.C. oluşturur. Tanrı değil. İbadetlerde onu kullanmak yerinde olur demekle Arapçılığın ne alakası var.

 

"Ey iman edenler Allah'a iman edin" (4/136)

 

Tanrı ya değil ve esmaül Hüsna da tanrı kelimesi bulunmamaktadır. Ben tanrı kelimesiyle işaret edilene değil Allah kelimesiyle işaret edilene iman etmekteyim.

 

Ayrıca ben tanrı inancını islamiyetle terk ettim sen etmezsen etme… Mevlana ve yunus da terk etmişti. Bu anlamda her ikisi de benim atlarımdandır ve baştaçımdır.

 

Ayrıca Arapçılığın baskısından bahsediyorsun.. ırk üstünlüğü yoktur takva üstünlüğü vardır. Banane araptan ben Allah’a ve peygembere tabiyim Araplara değil..

 

******

 

Tanrı kelimesi tevhit inancındaki Allah kelimesinin yerini tutmaz. Yoksa islamdan önce bizde tanrı kelimesi tevhitteki Allah kelimesinin nitelediği anlam yerine mi kullanılıyordu. Yoksa İslam geldikten sonra tevhitteki Allah tanındı bilindi de ondan sonra mı ona haaa bu tanrıdır mı dendiii… sen inan ya da inanma tevhit dini Allah C.C. davet ediyor…

ben ayrıca Allah kastedilerek tanrı denmesine karşı çıkmıyorum. Kaldı ki Allahı bilen birinin ona padişah sultan diye nitelemesine de karşı değilim. Ancak bu kelimeler onun has ismi değildir . bunu anlatıyorum..Bunların eş anlamlı olduğuna karşı çıkıyorum…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.. ben ayrıca Allah kastedilerek tanrı denmesine karşı çıkmıyorum. Kaldı ki Allahı bilen birinin ona padişah sultan diye nitelemesine de karşı değilim. Ancak bu kelimeler onun has ismi değildir . bunu anlatıyorum..Bunların eş anlamlı olduğuna karşı çıkıyorum…

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Pek bi sorun yok bu Tanrı-Allah konusunda yahu, geçin bence...

 

Asıl konu şu ki fena halde Araplaşmışız kültür olarak. İlginç. Fars kültürü bile kendi İslami terimlerini yaratmış fakat biz yaratamamışız.

 

Ama sonuca bakın: Farslar laik kalmayı başaramadı, biz halen başardığımızı varsayabiliyoruz. Halbuki İslamı kendi kültürlerine uyarlamayı başaranlar onlardı.

 

Yahu hani berber kelin üç tel saçını sağa taramış, biri gitmiş, olmadı sola tara deyince biri daha gitmiş, "bırak dağınık kalsın" demiş ya!

 

Bıraksak böyle Arap kültürü olarak kalsa da kökenini, nerden empoze edildiğini bilsek daha mı iyi bilmem... :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yunus Emre, Mevlana, Ömer Hayyam gibi adamlar müslüman değildirler.

Ortak düşünceleri hoşgörüdür.

Panteist bir anlayışları vardır.

Metafizik dünyaya inanmazlar.

İslam'ın en önemli iddiası ise, metafizik dünyadır.

İçinde yaşadıkları toplumu rencide etmemek icin "müslüman değiliz" dememiş olmaları bu adamları müslüman yapmaz.

 

Aynı zamanda bu adamlar, Anadolu insanına İslamiyeti yanlış tanıtan insanlardır.

İslam, bu adamların panteist inancı değildir, İslam bugün Vahhabilik denen şeydir.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ya hu değil sen Peygamber de gelse yine de "Tanrı" kelimesi "Tanrılar" "Tanrıçalar" şeklinde kullanılamaz...

 

 

 

Ders 1: Türkçe'de Adları "Dişileştiremezsiniz". Yani "ça" ekleyipte bir Adı "Dişi" haline sokamazsınız. Buna benzer bir kural Arapçada vardır. Kelimenin ve Adın sonuna "e (he)" getirirsiniz ve Dişileştirirsiniz:

Ali -> Aliye

Nuri -> Nuriye

Cemil -> Cemile

Ama Türkçede "-ça" ekinin eklenmesi ile Dişileştirme diye bir kural yoktur.

Dolayısı ile "Tanrıça" adı büsbütün uydurma ve Türkçe kullanımına, gramerine aykırıdır...

DilBilime aykırıdır...

 

Şimdi valla Tengerin bunu bende anlamadım. Yani bu biraz yanlış bir dil tanımı olmuş. Dilde esas kullanım değil midir? Yani kelimenin o an ne ifade ettiği.

 

Şöyle örnek vereyim. Caesar bir özel isimdir. Tarihte bir kişiden adını almaktadır Gaius Julius Caesar. Roma'nın cumhuriyetten sonraki ilk imparatorunun adı. Sadece bu kişiyi ifade eden özel bir isimdir.

 

Ama sonra Roma imparatorlarına Caesar ünvanı verilmeye başlanmıştır. Bir süre sonra Roma Cumhuriyeti'nin ilk imparatoru Caesar'ın bu özel ismi. Roma imparatorlarına verilen ünvan olmuştur. Daha sonra Caesar kelimesi imparator anlamında kullanılmaya başlanmıştır latincede.

 

Ve hatta bugün Alman dilinde imparator kelimesinin karşılığı Kaizer'dir. Cermenlerin Caesar'ın ismini telafuzlarından Kaizer olarak evrilmiş bir kelime. Yani bir özel isim olan Caesar kelimesi zamanla imparator kelimesinin yerine geçmiştir.

 

Şimdi eski türkçede mavi anlamına gelen "kök" ile gökyüzü anlamına gelen "Tengri" kelimelerinin birleşimi olan "mavi gökyüzü" tabirini eski türkler baş tanrılarını ifade etmek için kullanmışlar. Zamanla ne olmuş gökyüzü anlamına gelen Tengri kelimesi Tanrı'ya. Mavi anlamına gelen kök kelimeside gökyüzü anlamına gelen"gök" kelimesine dönüşmüş. Yani gökyüzü anlamına gelen "tengeri, tenger" tek başına "tanrı" anlamında kullanılmaya başlanmış. "Tengri" nin rengini ifade eden kök ise "Tengri, Tenger" kelimesinin orjinal anlamının yerine kullanılmaya başlanmış yani gökyüzü olarak.

 

ve burada çok büyük bir hata yapılır. "kök tengri" direk "gök tanrı" diye çevrilir ve iş karışır anlam karmaşasası doğar. Oysa nüans buradadır. Tengri kelimesinin eski türklerin baştanrısı olarak kullanılmasının sebebi. Semada yaşadığına inanmalarıdır. Yani baş tanrıları semada yaşadığı için onu tabir ederken "mavi gökyüzü" kavramını kullanmışlar. Başka insanların semada yaşıyan tanrıları içinde onların "kök tengrisi" yani onların mavi gökyüzü demiş olabilirler. Zira Tengri kelimesini baştanrıları olarak kullandıkları gibi, gökyüzü olarakta kullanıyorlardı.

 

Tanrı kelimeside bir makam olarak kullanılmaya başlanmış. Yani bir imparatorun ismi olan Caesar'ın . İmparator kelimesinin yerine geçmesi , bir makamı analtır olması gibi.

 

Eski Türkler baş tanrılarına "mavi gökyüzü" ismini vermişler. Bu isimden "gökyüzü" kelimesi tüm çok tanrılı inançlardaki tanrıların herbirini ifade etmek için kullanılmaya başlanmış. Mavi kelimesi (kök) de gökyüzünün yerine geçmiş.

 

Dil böyle evrilmiş.

 

Tanrı kelimesi makam olarak kullanıldığında yani "Tanrı Zeus" "Tanrı Janus" vs. Ça eki dişilik verir. Çünkü çe, ça makamlara dişilik verir.

 

Çariçe, imparatoriçe, kraliçe

 

Yani türkçede çe , ça sesinin makamları dişileştirme gibi bir misyonu vardır. Kral diyince erkek, kraliçe diyince dişi olduğu anlaşılır.

 

O yüzden pek anlıyamadım ben.

 

Tengri (gökyüzü) diyerek kendi semada yaşıyan tanrılarını tarif ettikleri gibi. Başka milletlerin semada yaşıyan tanrılarınıda tabir etmiş olabilirler. Neticede yüz küsür Türk tanrısından birisi. Gerçekten en populer tanrı mıydı? Yoksa semavi bir dine yani islamiyete geçtikten sonra yüzlerce türk tanrısının içinden Allah'ı çağrıştıran (semada olması sebebiyle bakın zaten Türkler eskidende gökyüzündeki bir tanrıya tapıyorlardı şeklinde) tek tanrı olduğu için sonradan mı populer oldu oda belli değilki.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çariçe, imparatoriçe, kraliçe

 

Yani türkçede çe , ça sesinin makamları dişileştirme gibi bir misyonu vardır. Kral diyince erkek, kraliçe diyince dişi olduğu anlaşılır.

 

O yüzden pek anlıyamadım ben.

 

Tengri (gökyüzü) diyerek kendi semada yaşıyan tanrılarını tarif ettikleri gibi. Başka milletlerin semada yaşıyan tanrılarınıda tabir etmiş olabilirler. Neticede yüz küsür Türk tanrısından birisi. Gerçekten en populer tanrı mıydı? Yoksa semavi bir dine yani islamiyete geçtikten sonra yüzlerce türk tanrısının içinden Allah'ı çağrıştıran (semada olması sebebiyle bakın zaten Türkler eskidende gökyüzündeki bir tanrıya tapıyorlardı şeklinde) tek tanrı olduğu için sonradan mı populer oldu oda belli değilki.

Sayın Cyrano...

Sizin uyarınız üzere net'ten ve elimdeki gramer/dil bilgisi kitaplarından tekrar baktım ama "çe" ekinin "Dişileştirme" gibi bir görevi yok Türkçede...

Yani isterseniz sizde araştırabilirsiniz...

Türkçede böyle bir özelliğin olduğuna dair bir bilgiye rastlamadım...

Ha, var olduğu halde rastlamadıysam bu benim hatamdır ama varsa da kaynak verilmesini isterim...

 

Aslına bakarsanız Türkçede "Dişileştirme" diye bir dil bilgisi özelliği zaten yok...

Patron, Kıral, Çar gibi kelimeler bildiğiniz gibi zaten Türkçe değildir...

Dolayısı ile bunlara eklenerek dişileştirme özelliği katan "çe" ekinin de Türkçe dilbilgisine ait olduğunu düşünemeyiz...

 

Mesela bugün "Memur" ve "Müdür" kelimeleri Türkçe olarak kabul edilirken yine bunlara "Arapça gramere" ait olan "e (he)" dişileştirme eki eklenip "Memure" ve "Müdüre" kelimeleri oluşturuluyor ve kullanılıyor...

Ama biz bu "e (he)" eki için "Türkçenin dilbilgisi özelliğidir" diyebilir miyiz?

Diyemeyiz...

Ne kadar kullanıyor olsakta, Arapçaya ait bir dilbilgisi özelliğidir bu...

 

"Çe" ekinin dişileştirme anlamında kullanımı da başka bir dilden geçmiş olmalı...

Çünkü dikkat ederseniz, eklendiği kelimeler yabancı kökenli olduğu gibi,

Hem de başka bir Türkçe kelime de kullanımına rastlanılmamaktadır...

 

"Tanrı" adına "ça" ekinin eklenmesi de

Türkçeleştirme faaliyetleri sırasında yapılan bir hatadır diye düşünüyorum...

Tabii ki kimi kimselerin işine yarayan bir hatadır...

 

Ayrıca "ça" ekinin, Türkçeleştirme faaliyetlerinde önceki dönemde

"Tanrı" adına eklenerek kullanıldığına dair bir ifadeye ve örneğe de rastlamadım...

 

"Tanrı" ve "Çalap" adlarının ise "Enki" "Allah" "Zeus" adları gibi özel bir isim olduğunu düşünüyorum hala...

Dilin evrimi diye birşey vardır ama Cumhuriyet dönemindeki Türkçeleştirme faaliyetlerine kadar "Tanrı" adının diğer toplumların İlahlarını tanımlamada kullanıldığına dair bir örneğe de rastlamadım...

 

"Tanrı" adı "İlah" adını karşılamaz, karşılayamaz...

Ve bugün ne kadar "Tanrılar" ya da "Tanrıça" şeklindeki kullanımlar varsa da

Tarihsel ve köken olarak, aslında hatalı ve kasıtlı bir kullanımdır diye düşünüyorum...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdide biraz tahlil ;

 

 

Yunus Emre, Mevlana, Ömer Hayyam gibi adamlar müslüman değildirler.

 

Panteist bir anlayışları vardır.

 

Metafizik dünyaya inanmazlar.

 

Varmı bi kaynak hocam ?, ********

 

Ya da şöylemi yapmalıyız, bir ateist bilim adamı bi gelişmeye imza atsa ona yaw o adamı ben iyi tanırım o ateist falan deil mi diyelim bizde?

 

Hani dicem Farabi, Ibn-i Sina neyse de Mevlana bile dahil bu listeye :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Cyrano...

Sizin uyarınız üzere net'ten ve elimdeki gramer/dil bilgisi kitaplarından tekrar baktım ama "çe" ekinin "Dişileştirme" gibi bir görevi yok Türkçede...

Yani isterseniz sizde araştırabilirsiniz...

Türkçede böyle bir özelliğin olduğuna dair bir bilgiye rastlamadım...

Ha, var olduğu halde rastlamadıysam bu benim hatamdır ama varsa da kaynak verilmesini isterim...

 

Aslına bakarsanız Türkçede "Dişileştirme" diye bir dil bilgisi özelliği zaten yok...

Patron, Kıral, Çar gibi kelimeler bildiğiniz gibi zaten Türkçe değildir...

Dolayısı ile bunlara eklenerek dişileştirme özelliği katan "çe" ekinin de Türkçe dilbilgisine ait olduğunu düşünemeyiz...

 

Mesela bugün "Memur" ve "Müdür" kelimeleri Türkçe olarak kabul edilirken yine bunlara "Arapça gramere" ait olan "e (he)" dişileştirme eki eklenip "Memure" ve "Müdüre" kelimeleri oluşturuluyor ve kullanılıyor...

Ama biz bu "e (he)" eki için "Türkçenin dilbilgisi özelliğidir" diyebilir miyiz?

Diyemeyiz...

Ne kadar kullanıyor olsakta, Arapçaya ait bir dilbilgisi özelliğidir bu...

 

"Çe" ekinin dişileştirme anlamında kullanımı da başka bir dilden geçmiş olmalı...

Çünkü dikkat ederseniz, eklendiği kelimeler yabancı kökenli olduğu gibi,

Hem de başka bir Türkçe kelime de kullanımına rastlanılmamaktadır...

 

"Tanrı" adına "ça" ekinin eklenmesi de

Türkçeleştirme faaliyetleri sırasında yapılan bir hatadır diye düşünüyorum...

Tabii ki kimi kimselerin işine yarayan bir hatadır...

 

Ayrıca "ça" ekinin, Türkçeleştirme faaliyetlerinde önceki dönemde

"Tanrı" adına eklenerek kullanıldığına dair bir ifadeye ve örneğe de rastlamadım...

 

"Tanrı" ve "Çalap" adlarının ise "Enki" "Allah" "Zeus" adları gibi özel bir isim olduğunu düşünüyorum hala...

Dilin evrimi diye birşey vardır ama Cumhuriyet dönemindeki Türkçeleştirme faaliyetlerine kadar "Tanrı" adının diğer toplumların İlahlarını tanımlamada kullanıldığına dair bir örneğe de rastlamadım...

 

"Tanrı" adı "İlah" adını karşılamaz, karşılayamaz...

Ve bugün ne kadar "Tanrılar" ya da "Tanrıça" şeklindeki kullanımlar varsa da

Tarihsel ve köken olarak, aslında hatalı ve kasıtlı bir kullanımdır diye düşünüyorum...

 

Saygılarımla...

 

Sanırım ortada bir yanlış anlama var. Ben bugünkü türkçeden bahsediyordum.

 

Yazımın başında belirttiğim gibi

 

"Dilde esas kullanım değil midir? Yani kelimenin o an ne ifade ettiği. "

 

Edebiyattan, yazılı basına kadar kraliçe kelimesi yerine başka bir kelime kullanılıyor mu türkçede? Ya da imparatoriçe yerine. Mesele rusçadan geçip geçmemesi değilki. Belkide yüzlerce yıldır türkçede kral kelimesi çe ekiyle dişileştiriliyor. Tanrı kelimesi "ça" ekiyle dişileştiriliyor. Slavlara yakın yaşıyan türkler kızan kelimesine çe eki verip dişileştiriyor.

 

Türkçeleştirme faaliyetlerinden çok öncede bu topraklarda türkçe konuşanlar prometheus efsanelerini dinlerken onun tanrılara karşı çıktığı için cezalandırıldığını anlatıyordu. Yada kybeleye tanrıça diyorlardı. "Teatron" larda bunları izliyorlardı.

 

Ben insanların türkçeleştirme faaliyetlerinden öncede tanrıçalara tanrıça dediğini biliyorum. İnsanlar türkçeleştirme faaliyetlerinin sonuçlarına göre konuşmazlarki. Dil üst yapıdan alt yapıya geçmez. Altyapıdan üst yapıya geçer.

 

Aslında konudan farklı ve güzel bir tartışmanın konusu. Türkçe kimsenin kullanmadığı soyut bir dilmidir? Yoka günlük kullanımdan edebiyata, sinemaya, sanata kadar kullanılan dil midir?

 

Dil en nihayetinde insanların birbirlerini anlamasını ve iletişim kurmalarını sağlıyacak bir araç mıdır? Yoksa mutlaka eski haliyle korunması gereken kutsal bir değer midir?

 

Son yıllarda bize mizahçılara malzeme olacak kelimeler üreteyen Türk Dil Kurumu'nun değerli hocaları acaba halkı geçtim kendileri aralarında konuşurken "aspiratör"e "emmeç" diyorlar mıdır. Ya da türettikleri o diğer kelimeleri kullanıyorlar mıdır ?

 

Ya da soru; çe ça eki vererek makamları dişileştirebiliyorsak bunun yanlış tarafı nedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.